İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması AMOKLAVIN
Birim Miktarı 20
ATC Kodu J01CR02
ATC Açıklaması Amoksisilin ve enzim inhibitörü
NFC Kodu BC
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Film Kaplı Tabletler
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 10,6 TL (1 Mart 2012)
Önceki Satış Fiyatı 10,6 TL (3 Ocak 2012)
Barkodu
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !

İlaç Etken Maddeleri

  • amoksisilin trihidrat (500 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Semptomlar: Farmakolojik özellikler göz önüne alındığında, doz aşımının temel bulgusu   hipotansiyon ve baş dönmesi olabilir. Doz aşımına ilişkin bireysel vaka raporlarında (672 mg’a kadar kandesartan sileksetil) hastanın durumunun düzelmesi sorunsuz olmuştur.  Tedavi: Semptomatik hipotansiyon geliştiğinde, semptomatik tedavi uygulanmalı ve hastanın yaşamsal bulguları gözlenmelidir. Hasta ayakları yukarıda olacak şekilde yatırılmalıdır. Bu yeterli olmazsa, infüzyon yoluyla serum fizyolojik gibi bir solüsyon uygulanarak plazma hacmi artırılmalıdır. Bu önlemlerin de yetersiz olduğu durumlarda sempatomimetik ilaçlar uygulanabilir.Kandesartan hemodiyaliz ile uzaklaştırılamaz.

Endikasyonlar

Esansiyel hipertansiyon.   Kalp yetersizliği ve sol ventrikül sistolik fonksiyon yetmezliği (sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ≤ %40) olan hastalarda ADE inhibitörlerine ek tedavi olarak veya ADE inhibitörlerinin tolere edilemediği hastaların tedavisinde.

Farmakodinamik Özellikler

Anjiyotensin II, renin-anjiyotensin-aldesteron sisteminin en önemli vazoaktif hormonudur ve hipertansiyon, kalp yetersizliği ve diğer kardiyovasküler bozuklukların fizyopatolojisinde önemli bir rol oynar. Aynı zamanda uç organ hasarı ve hipertrofisinin patogenezinde de önemli bir rolü vardır. Anjiyotensin II’nin vazokonstriksiyon, aldosteron salınımının uyarılması, tuz ve su dengesinin düzenlenmesi ve hücre büyümesinin uyarılması gibi temel fizyolojik etkileri tip I reseptörü (AT1) aracılığıyla olur.   Kandesartan sileksetil oral kullanıma uygun bir ön ilaçtır. Gastro-intestinal kanaldan emilimi sırasında ester hidrolizi sonucu hızla, aktif formu olan kandesartan’a dönüşür. Kandesartan, AT1 reseptörlerine selektif olarak sıkı bağlanan ve yavaş ayrılan, bir anjiyotensin II reseptör antagonistidir. Agonist aktivitesi yoktur.   Kandesartan, anjiyotensin I’i anjiyotensin II’ye çeviren ve bradikinini parçalayan ADE’’i (anjiyotensin dönüştürücü enzim) inhibe etmez. Bradikinin, P maddesi ve ADE üzerine etkisi yoktur. ADE inhibitörleri ile kandesartanın’ın karşılaştırıldığı kontrollü klinik deneylerde, öksürük, kandesartan sileksetil alan hastalarda daha az görülmüştür. Kandesartan, diğer hormon reseptörlerine veya kardiyovasküler regülasyonda önemli olduğu bilinen iyon kanallarına bağlanmaz veya bloke etmez. Anjiyotensin II (AT1) reseptörleri antagonizması, plazma renin düzeylerinde, anjiyotensin I ve anjiyotensin II düzeylerinde doza bağlı artışlara ve plazma aldosteron konsantrasyonunda da düşüşe sebep olur.   Hipertansiyon   Kandesartan, hipertansiyon tedavisinde, arteriyel kan basıncında uzun etkili ve doza bağlı bir düşüş sağlayarak etki gösterir. Antihipertansif etkisi, kalp hızında refleks artışa neden olmadan sistemik periferik direnci azaltmasına bağlıdır. İlk doza bağlı ağır hipotansiyon ya da tedavinin kesilmesinden sonra rebound etki görülmesi ile ilgili bulgular yoktur.                             Tek doz kullanımı takiben, antihipertansif etki genellikle 2 saat içinde başlar. İlaç herhangi bir dozda devamlı kullanıldığında, kan basıncındaki düşüşün büyük bir kısmı genellikle 4 hafta içinde elde edilir ve uzun süreli tedavi ile kan basıncındaki bu seviye idame ettirilir. Kandesartan sileksetil’in günde tek doz kullanımı, kan basıncında 24 saat boyunca etkili ve düzgün bir azalmaya neden olur, doz aralıklarında çukur ve tepe etkileri arasındaki fark çok azdır. Kandesartan sileksetil, hidroklorotiyazid ile birlikte kullanıldığında aditif antihipertansif etki ortaya çıkar. Kandesartan, hidroklorotiyazid ya da amlodipin ile birlikte kullanıldığında iyi tolere edilmiştir.   Kandesartan yaş ve cinsiyete bağlı olmaksızın bütün hastalarda aynı etkiyi gösterir.   Kandesartan, renal vasküler direnci ve filtrasyon fraksiyonunu azaltırken böbreğin kan akımını artırır, glomerüler filtrasyon hızını ya artırır ya da hiç etki göstermez. Tip II diabetes mellitus ve mikroalbuminürisi olan hipertansiyon hastalarında yapılan 3 aylık bir klinik çalışmada, kandesartan sileksetil, üriner albumin atılımını (albumin/kreatinin oranı ortalama %30, %95 güvenlik aralığı %15-42) azaltmıştır. Halen, kandesartan’ın diyabetik nefropatinin ilerlemesi üzerine etkisine ilişkin veri yoktur. Tip II diabetes mellitus’lu hipertansif hastalarda kandesartan’ın 8 – 16 mg dozları ile 12 haftalık tedavi sonrası kan glikozu veya lipid profiline olumsuz etki görülmemiştir.   Hafif ve orta derecede hipertansiyonu olan 4937 yaşlı hastada (70-89 yaş; %21 80 yaşında veya daha üstü), günde tek doz 8-16 mg (ortalama 12 mg) kandesartan’ın kardiyovasküler morbidite ve mortalite üzerine etkileri, randomize bir klinik çalışma (SCOPE- Study on Cognition and Prognosis in the Elderly) ile değerlendirilmiş ve ortalama 3.7 yıl boyunca takibedilmiştir. Kandesartan ve plasebo gruplarına gerektiğinde başka bir antihipertansif tedavi eklenmiştir. Kan basıncı, kandesartan grubunda 166/90 mm Hg’dan 145/80 mm Hg’ya, kontrol grubunda ise 167/90 mm Hg’dan 149/82 mm Hg’ya düşürülmüştür. Primer sonlanım noktası olan majör kardiyovasküler olaylarda (kardiyovasküler mortalite, ölümcül olmayan inme ve ölümcül olmayan miyokard enfarktüsü) istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmemiştir. Kontrol grubunda 1000 hasta yılında 30 olay görülürken kandesartan grubunda 26.7 olay görülmüştür ( rölatif risk 0.89, %95 güvenlik aralığı 0.75-1.06, p=0.19).   Kalp yetersizliği   “Candesartan in Heart Failure-Assesment of Reduction in Mortality and Morbidity-CHARM programında görüldüğü gibi kandesartan sileksetil ile tedavi, mortalite ve kronik Kalp yetersizliğine bağlı hospitalizasyonu azaltır ve semptomlarda düzelme sağlar.   Kandesartan’ın kardiyovasküler mortalite ve kronik Kalp yetersizliği nedeniyle hospitalizasyon üzerindeki yararlı etkileri yaş, cinsiyet ve kombine tedaviden bağımsız olarak tüm hastalarda aynıdır. Kandesartan ayrıca, beta reseptör blokeri ve ADE inhibitörünü aynı anda kullanan hastalarda da etkilidir ve bu etki hastanın ADE inhibitörünü kılavuzlarda önerilen dozlarda ya da farklı dozda alması halinde de elde edilmektedir.   Kronik Kalp yetersizliği ve sol ventriküler sistolik fonksiyonu bozulmuş hastalarda (sol ventriküler ejeksiyon fraksiyonu, SVFE ≤ %40), kandesartan, sistemik vasküler direnci ve pulmoner kapiller tıkalı basıncı azaltır, plazma renin aktivitesini ve anjiyotensin II konsantrasyonunu yükseltir ve aldosteron düzeylerini düşürür.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim ve dağılım:   Oral uygulandıktan sonra, kandesartan sileksetil ilacın aktif formu olan kandesartan’a dönüşür. Oral kandesartan sileksetil solüsyonunun alınmasından sonra kandesartan’ın mutlak biyoyararlanımı yaklaşık %40’tır. Aynı oral solüsyon ile karşılaştırılan tablet formunun bağıl biyoyararlanımı, yaklaşık %34’dür.Dolayısıyla tabletin mutlak biyoyararlanımı %14’dür. Tablet alınmasından sonra en yüksek serumkonsantrasyonuna (Cmax) 3-4 saatte ulaşılır. Terapötik doz aralığında, kandesartan’ın serum konsantrasyonu, ilacın dozu artırıldığında doğrusal olarak artar. Kandesartan’ın farmakokinetik özelliklerinde cinsiyete bağlı farklılıklar gözlenmemiştir. Kandesartan’ın serum konsantrasyonu-zaman eğrisi altındaki alan (EAA) gıda alımından belirgin olarak etkilenmez. Kandesartan yüksek oranda plazma proteinlerine bağlanır (%99’dan daha fazla). Kandesartanın plazma dağılım hacmi 0.1 L/kg’dır.    Metabolizma ve atılım:   Kandesartan esas olarak idrar ve safra yoluyla değişmeden atılır, çok küçük bir kısmı karaciğerde metabolize edildikten sonra atılır. Kandesartan’ın terminal yarılanma süresi yaklaşık 9 saattir. Tekrarlanan dozlardan sonra birikme özelliği göstermez. Kandesartan’ın toplam plazma klerensi yaklaşık 0.37 mL/dak/kg, renal klerensi ise yaklaşık 0.19 mL/dak/kg’dır. Kandesartan’ın renal eliminasyonu, hem glomerülar filtrasyon hem de aktif tübüler sekresyon ile gerçekleşir. C14 işaretli kandesartan sileksetil’in oral uygulanmasından sonra idrarla dozun yaklaşık %26’sı kandesartan, ve %7’si inaktif metabolit olarak, feçesde yaklaşık %56’sı kandesartan ve % 10’u inaktif metabolit olarak atılır.    Özel hasta gruplarında farmakokinetik özellikler:   Yaşlılarda (65 yaşın üzeri) kandesartan’ın Cmax ve EAA değerleri gençlerle karşılaştırıldığında sırasıyla %50 ve %80 oranında yüksek bulunmuştur. Buna rağmen, Atacand® kullanıldıktan sonra yaşlılarda ve gençlerde kan basıncı üzerine olan etki ve istenmeyen etki aynıdır.    Hafif ve orta derecede böbrek yetersizliği olan hastalarda kandesartan’ın Cmax ve EAA değerlerinde tekrarlanan dozlar sırasında, sırasıyla yaklaşık % 50 ve % 70 artış gözlenmiştir, fakat böbrek fonksiyonları normal olanlarla karşılaştırıldığında t1/2 değerlerinde bir değişiklik olmamıştır. Ağır böbrek yetersizliği olan hastalarda benzer değişiklikler sırasıyla yaklaşık % 50 ve %110’dur. Kandesartan’ın t1/2’si ağır böbrek yetersizliği olanlarda yaklaşık iki kata çıkmaktadır.Hemodiyalizde olan hastaların farmakokinetiği, ağır böbrek yetersizliği olanlar ile benzerdir.     Hafif ve orta derecede karaciğer yetersizliği olan hastalarda kandesartan’ın EAA değerinde yaklaşık %23 artış olmuştur.

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Her tablette Kandesartan sileksetil….8 mg   Boyar madde: Kırmızı-kahverengi demir oksit

İlaç Etkileşmeleri

Diğer ilaçlarla birlikte kullanıldığında klinik olarak önemli bir ilaç etkileşimi belirlenmemiştir. Klinik farmakokinetik çalışmaların yapıldığı ilaçlar hidroklorotiyazid, varfarin, digoksin, oral kontraseptifler (örneğin; etinilöstradiol/levonorgestrel), glibenklamid, nifedipin ve enalaprildir.   Kandesartan’ın çok küçük bir kısmı karaciğerde metabolize (CYP2C9 ile) edildikten sonra atılır. Yapılan etkileşim çalışmalarına göre kandesartan’ın CYP2C9 ve CYP3A4’e bir etkisi yoktur, fakat diğer sitokrom P450 izoenzimlerine etkisi şu anda bilinmemektedir.   Atacand®’ın antihipertansif etkisi diğer antihipertansiflerle artırılabilir.   Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini etkileyen diğer ilaçlarla edinilen deneyimlere dayanarak, potasyum tutucu diüretikler, potasyum preparatları, potasyum içeren yapay tuzlar ya da potasyum düzeyini artıran ilaçlar (heparin gibi) ile Atacand®’ın birlikte kullanılması serum potasyum düzeyini artırabilir.   ADE inhibitörleri ile lityumun birlikte kullanımında, serum lityum konsantrasyonlarında ve toksisitede geri dönüşümlü artış bildirilmiştir. Benzer etki anjiyotensin II reseptör antagonistleri ile de görülebilir, bu nedenle lityum ile birlikte kullanıldığında serum lityum düzeyleri dikkatlice izlenmelidir.   Diğer antihipertansiflerle olduğu gibi, kandesartan’ın antihipertansif etkisi, indometasin gibi steroid olmayan antienflamatuvarlarla (NSAID) azalabilir.                                                                                               Yemeklerle birlikte alınması kandesartan’ın biyoyararlanımını etkilemez.

Kontraendikasyonlar

Atacand®’ın içerdiği maddelerden herhangi birisine karşı aşırı duyarlılığı olanlarda Gebelik ve emzirme döneminde Ağır karaciğer yetersizliği ve / veya kolestazisde kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Hipertansiyon :   Doz:   Atacand®’ın önerilen başlangıç dozu ve normal idame dozu günde bir defada 8 mg’dır. En yüksek doz günde bir defada 16 mg’dır.   Tedavi, istenen kan basıncı yanıtına göre ayarlanmalıdır. Antihipertansif etkinin büyük bir kısmı, tedavinin başlamasından sonraki 4 hafta içinde elde edilir.   Yaşlılarda kullanımı:   Yaşlılarda, başlangıç dozunun ayarlanması gerekmez.   İntravasküler sıvı kaybı olan hastalarda kullanımı:   İntravasküler sıvı kaybı olasılığı olan hastalar gibi hipotansiyon riski taşıyan hastalarda başlangıç dozu olarak 4 mg önerilmektedir.   Böbrek yetersizliğinde kullanımı:   Hemodiyaliz hastaları da dahil böbrek yetersizliği olan hastalarda önerilen başlangıç dozu günde bir defada 4 mg’dır. Doz hastanın yanıtına göre ayarlanmalıdır. Çok ağır ya da son aşamada böbrek yetersizliği olan hastalarda (kreatinin klerensi < 15 mL/dakika) Atacand® kullanımı ile ilgili klinik deneyimler sınırlıdır.   Karaciğer yetersizliğinde kullanımı:   Hafif – orta derecede karaciğer yetersizliği olan hastalarda önerilen başlangıç dozu günde bir defada 2 mg’dır. Doz hastanın yanıtına göre ayarlanabilir. Ağır karaciğer yetersizliği olan hastalarda kullanımına ilişkin deneyim yoktur.   Kombine tedavi:   Atacand® ile tedaviye hidroklorotiyazid gibi tiyazid grubu bir diüretik eklenmesi antihipertansif etkiyi artırır.   Kalp yetersizliği:   Doz: Atacand®’ın önerilen başlangıç dozu günde bir defada 4 mg’dır. Hedeflenen 32 mg’lık günlük doza ya da tolere edilebilen en yüksek doza ulaşılması, en az 2 haftalık aralıklarla dozun iki katına çıkarılması ile gerçekleştirilir.   Özel hasta grupları: Yaşlı hastalarda veya intravasküler sıvı kaybı, böbrek yetmezliği ya da hafif-orta derecede karaciğer yetersizliği olan hastalarda başlangıç dozunun ayarlanması gerekmez.   Kombine tedavi: Atacand®, kalp yetersiziği tedavisinde kullanılan ADE inhibitörleri, beta reseptör blokerleri, diüretikler ve digitalis preparatları gibi başka bir tedavi ile kombine edilebilir veya bu tedaviler kombinasyon şeklinde uygulanabilir.   Uygulama: Atacand® günde tek doz olarak uygulanmalıdır. Aç ya da tok karna alınabilir.   Çocuklar ve adolesanlarda kullanımı: Atacand®’ın çocuklar ve adolesanlar (18 yaş altı) üzerindeki güvenilirliği ve etkinliği belirlenmemiştir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Atacand® 4 mg Tablet : Her tablette 4 mg kandesartan sileksetil içeren 28 tabletlik blister ambalajda  Atacand® 16mg Tablet : Her tablette 16 mg kandesartan sileksetil içeren 28 ve 84 tabletlik blister ambalajda  Atacand® Plus 16 mg/12.5 mg Tablet: Her tablette 16 mg kandesartan sileksetil ve 12,5 mg hidroklorotiyazid içeren 28 ve 84 tabletlik blister ambalajda.

Ruhsat Sahibi

AstraZeneca İlaç San.ve Tic.Ltd.Şti. Büyükdere Cad.Yapı Kredi Plaza B Blok Kat 4 Levent – İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

11.10.2000   108/91

Saklama Koşulları

30°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.  Çocukların göremeyeceği ve erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Her tablette 8 mg kandesartan sileksetil içeren 28 ve 84 tabletlik blister ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Böbrek Yetersizliği :   Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini inhibe eden diğer ilaçlarla olduğu gibi, Atacand ile tedavi edilen duyarlılığı yüksek hastalarda renal fonksiyon değişiklikleri beklenebilir.   Atacand®, böbrek yetersizliği olan hipertansif hastalarda kullanıldığında, serum potasyum ve kreatinin düzeyleri, düzenli olarak ölçülmelidir. Çok ağır ya da son aşamada böbrek yetersizliği olan hastalarda (kreatinin klerensi<15mL/dak.) kullanımına ilişkin deneyim sınırlıdır. Bu hastalarda, kan basıncı yakından izlenerek Atacand® dozu dikkatle titre edilmelidir.   Kalp yetersizliği olan hastaların değerlendirilmesi için, özellikle 75 yaşın üzerindeki ve böbrek yetersizliği olan hastalarda, böbrek fonksiyonları düzenli olarak incelenmelidir. Atacand® dozu titre edilirken serum kreatinin ve potasyum düzeylerinin izlenmesi önerilmektedir. Kalp yetersizliğindeki klinik çalışmalar serum kreatinin düzeyi >265 µmol/L(>3 mg /dL) olan hastaları kapsamamaktadır.   Kalp yetersizliğinde ADE inhibitörleri ile birlikte kullanım:   Advers olay riski, özellikle renal fonksiyon yetmezliği ve hiperkalemide, kandesartan, ADE inhibitörleri ile birlikte kullanıldığında artabilir. Bu tip hastalar düzenli ve dikkatli izlenmelidir.     Hemodiyaliz :   Diyaliz sırasında, plazma hacminin düşmesi ve renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin aktive edilmesi sonucu kan basıncı, AT1-reseptör blokajına karşı özellikle hassas olabilir. Bu nedenle, hemodiyaliz hastalarında kan basıncı yakından izlenerek Atacand® dozu dikkatle titre edilmelidir.   Renal arter stenozu:   ADE inhibitörleri gibi, renin-anjiyotensin- aldosteron sistemine etki eden diğer ilaçlar, bilateral veya tek taraflı renal arter stenozu olan hastalarda, kan üre miktarını ve serum kreatinin düzeyini artırabilir. Aynı etki, anjiyotensin II reseptör antagonistleri ile de görülebilir.   Böbrek transplantasyonu :   Kısa süre önce böbrek transplantasyonu yapılmış hastalara Atacand® verilmesi ile ilgili hiçbir deneyim yoktur.   Hipotansiyon :   Kalp yetersizliği hastaları Atacand® ile tedavi edilirken hipotansiyon gelişebilir. Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemine etki eden diğer ilaçlarda olduğu gibi, yüksek doz diüretik kullanan intravasküler sıvı kaybı olan hipertansif hastalarda da hipotansiyon görülebilir. Tedaviye başlarken dikkatli olunmalı ve hipovolemi düzeltilmelidir.                                                 Anestezi ve cerrahi:   Renin-anjiyotensin sisteminin bloke olmasından ötürü anjiyotensin II antagonistleri ile tedavi edilen hastalara uygulanan cerrahi müdahale ve anestezi sırasında hipotansiyon ortaya çıkabilir. Çok nadir olarak hipotansiyon, intravenöz sıvı ve/veya vazopresör ilaçların kullanılmasını gerektirecek kadar ağır olabilir.   Aort ve mitral kapak stenozu (Obstrüktif hipertrofik kardiyomiyopati) :   Diğer vazodilatörlerle olduğu gibi, hemodinamik aort ya da mitral kapak stenozu olan ya da obstrüktif hipertrofik kardiyomiyopatili hastalarda, Atacand® çok dikkatli kullanılmalıdır.   Primer hiperaldosteronizm :   Primer hiperaldosteronizmi olan hastalar, renin-anjiyotensin-aldosteron sistemi üzerinden etki gösteren antihipertansif ilaçlara genellikle yanıt vermezler. Bu nedenle, bu hastalarda Atacand® kullanımı önerilmemektedir.   Hiperkalemi :   Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini etkileyen diğer ilaçlarla olan deneyimlere göre Atacand®’ın potasyum tutucu diüretiklerle, potasyum preparatları ile, potasyum içeren yapay tuzlarla ya da potasyum düzeylerini artırıcı diğer ilaçlarla (örn.heparin) birlikte kullanımı, hipertansif hastalarda serum potasyum düzeylerini artırabilir.   Atacand® ile tedavi edilen kalp yetersizliği hastalarında hiperkalemi görülebilir. Atacand® ile tedavi edilen kalp yetersizliği hastalarında, özellikle ADE inhibitörleri ve spironolakton gibi potasyum tutucu diüretiklerle birlikte kullanıldığında serum potasyum düzeylerinin düzenli olarak izlenmesi önerilmektedir.   Genel :   Böbrek fonksiyonları ve vasküler tonüsü, renin-anjiyotensin-aldosteron sistemi aktivitesine bağlı olan hastalarda, (örn.ağır konjestif kalp yetersizliği ya da renal arter stenozunu da kapsayan renal hastalıklar) bu sistemi etkileyen diğer ilaçlarla tedavi akut hipotansiyon, azotemi, oliguri ya da nadiren akut böbrek yetersizliği ile bağlantılıdır. Anjiyotensin II reseptör antagonistleri ile benzer etkilerin görülme olasılığı dışlanamaz. Her antihipertansif ajan ile olduğu gibi, iskemik kardiyopatisi ya da iskemik serebrovasküler hastalığı olanlarda, aşırı kan basıncı düşmesi, miyokard enfarktüsü ya da inmeye neden olabilir.   Galaktoz entoleransı, Lapp Laktaz eksikliği veya glukoz-galaktoz malabsorbsiyonuna bağlı nadir herediter problemleri olan hastalar Atacand® kullanmamalıdır.   Gebelik ve Laktasyonda Kullanımı   Gebelikte kullanımı:   Gebelik kategorisi : C (birinci trimester) ve D (ikinci ve üçüncü trimester)   Atacand®’ın gebe kadınlarda kullanımıyla ilgili bilgiler çok sınırlıdır. Bu bilgiler, ilk trimesterde kullanıldığında fetüsa olası risklerini değerlendirmek için yeterli değildir. İnsanlarda, renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin gelişmesine bağlı olan fötal böbrek perfüzyonu ikinci trimesterde başlar. Dolayısıyla ikinci ya da üçüncü trimesterde Atacand® kullanılması fetüste riski artırır. Renin-anjiyotensin-sistemi üzerine doğrudan etki eden ilaçlar, gebeliğin ikinci ya da üçüncü trimesterinde kullanıldığında fötal ve neonatal hasara (hipotansiyon, renal fonksiyon bozukluğu, oligüri ve/veya anüri, oligohidramniyöz kafatasında hipoplazi, intra-uterin büyüme geriliği) ve ölüme yol açabilirler. Ayrıca, akciğer hipoplazisi, fasiyal bozukluklar, kol ve bacaklarda kontraktür vakaları bildirilmiştir.    Yukarıdaki bilgiye dayanarak, Atacand® gebelik sırasında kullanılmamalıdır. Tedavi sırasında gebelik tespit edilirse tedaviye devam edilmemelidir.   Laktasyonda kullanımı:   Kandesartan’ın anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Emziren farelerde kandesartan’ın süte geçtiği gözlenmiştir. Anne sütü alan bebeklerdeki advers etki potansiyelinden dolayı Atacand® kullanımının gerekli olduğu durumlarda emzirmeye son verilmelidir.   Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi   Atacand®’ın araç kullanımı üzerine etkisi ile ilgili çalışmalar bulunmamaktadır, ancak farmakodinamik özelliklerine göre araç kullanımı üzerine etkisi olması beklenmez. Tedavi sırasında araç ya da makine kullanırken baş dönmesi ya da yorgunluk hali olabileceği akılda tutulmalıdır.

Üretim Yeri

Takeda Chemical Industries Ltd. Lisansı ile AstraZeneca AB, İsveç

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Hipertansiyon tedavisinde :   Kontrollü klinik çalışmalarda istenmeyen etkilerin hafif ve geçici olduğu ve plasebo ile kıyaslanabilir olduğu görülmüştür. Yan etkilerin görülme sıklığının doz ve yaşla bir ilişkisi yoktur. Kandesartan sileksetil’in yan etkilerine bağlı olarak tedaviyi bırakma oranları (% 2.4), plasebo (% 2.6) ile benzerdir.   Klinik çalışmalardan elde edilmiş toplam verilerin analizinde, kandesartan ile sık görülen (>1/100) advers olaylar aşağıda gösterilmiştir. Bu advers olaylar, plasebodan en az %1 oranında daha fazla sıklıkta görülmesi esasına göre listelenmiştir.   Sinir sistemi:   Sersemlik/baş dönmesi, baş ağrısı   Kas-iskelet sistemi, bağ dokusu ve kemik :   Sırt ağrısı   Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar:   Solunum enfeksiyonu   Laboratuvar Bulguları :   Genelde Atacand®’ın rutin laboratuvar bulguları üzerine klinik açıdan önemli etkisi yoktur. Renin-anjiyotensin-aldesteron sisteminin diğer inhibitörleri gibi, hemoglobin düzeyinde küçük oranda azalma görülmüştür. Kreatinin, üre veya potasyum seviyesinde artma ve sodyum düzeyinde azalma gözlenmiştir. Atacand® kullanımı sırasında yan etki olarak bildirilen ALAT (S-GPT) artışı (% 1.3) plaseboya (% 0.5) oranla biraz daha sık görülmüştür. Atacand® kullanan hastalarda laboratuvar değişikliklerinin rutin takibi gerekmez. Ancak, böbrek yetersizliği olan hastalarda serum potasyum ve kreatinin düzeyleri düzenli olarak izlenmelidir.   Kalp yetersizliği tedavisinde :   Kalp yetersizliği hastalarında görülen advers etkiler, ilacın farmakolojik etkileri ve hastaların sağlık durumu ile tutarlılık gösterir. Atacand®ın 32 mg dozunun (n=3.803) plasebo (n=3.796) ile karşılaştırıldığı CHARM klinik çalışmasında, kandesartan sileksetil verilen grupta hastaların %21’i, plasebo verilen grupta ise %16.1’i advers etkilerden dolayı tedaviyi bırakmışlardır.   Sık görülen (≥ 1/100, < 1/10) advers etkiler aşağıda gösterilmiştir:   Vasküler bozukluklar:   Hipotansiyon   Metabolizma ve beslenme :   Hiperkalemi   Böbrek ve üriner sistem:   Böbrek yetersizliği   Laboratuvar Bulguları:   Kreatinin, üre ve potasyum düzeylerinde yükselme. Serum kreatinin ve potasyum düzeylerinin düzenli olarak izlenmesi önerilmektedir.   Pazarlama sonrası:   Pazarlama sonrası deneyimlerde aşağıdaki yan etkiler nadir olarak (< 1/10.000) bildirilmiştir :   Kan ve lenfatik sistem:   Lökopeni, nötropeni ve agranülositoz   Metabolizma ve beslenme:   Hiperkalemi, hiponatremi   Santral sinir sistemi:   Sersemlik, baş ağrısı   Gastrointestinal sistem :   Bulantı   Hepato-biliyer sistem :   Karaciğer enzimlerinde artma, anormal hepatik fonksiyon veya hepatit   Deri ve subkütan doku :   Anjiyoödem, döküntü, ürtiker, kaşıntı   Kas-iskelet sistemi, bağ dokusu ve kemik :   Sırt ağrısı, artralji, miyalji   Üriner sistem :   Renal bozukluk, yatkın hastalarda renal yetersizlik    BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

AMOKLAVİN kullanımı ile doz aşımı problemleri ile karşılaşılma riski düşüktür. Aşırı dozaj sonucunda gastrointestinal semptomlar ve sıvı-elektrolit dengesinde bozukluklar görülebilir. Böyle hallerde semptomatik tedavi uygulanmalıdır. AMOKLAVİN hemodiyalizle dolaşımdan uzaklaştırılabilir.

Endikasyonlar

AMOKLAVİN, aşağıda belirlenmiş organizmaların duyarlı suşlarının neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde endikedir.   Üst solunum yolu enfeksiyonları: Haemophilus influenzae ve Moraxella (Branhamella) catarrhalis’in beta-laktamaz üreten suşlarının neden olduğu farenjit, otitis media, sinüzit, tonsillit gibi.   Alt Solunum Yolu Enfeksiyonlarında; Haemophilus influenzae ve Moraxella (Branhamella) catarrhalis’in beta-laktamaz üreten suşlarının neden olduğu akut ve kronik bronşit, farenjit, pnömoni, ampiyem, akciğer abseleri;   Deri ve yumuşak doku enfeksiyonları: Staphylococcus aureus (metisiline dirençli suşlar hariç), Escherichia coli ve Klebsiella türlerinin beta-laktamaz üreten suşlarının neden olduğu sellülit, abse, yara enfeksiyonları, intra-abdominal sepsis   Üriner sistem enfeksiyonları: Escherichia coli, Klebsiella türleri ve Enterobacter türlerinin beta-laktamaz üreten suşlarının neden olduğu sistit, üretrit, piyelonefrit, puerperal enfeksiyonlar, septik abortus AMOKLAVİN yukarıdaki durumlarda endike olduğu halde, amoksisilin içerdiğinden dolayı ampisiline duyarlı mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyonlarda da AMOKLAVİN ile tedavi yapılır. Bu nedenle, ampisiline duyarlı ve beta-laktamaz üreten mikroorganizmalar AMOKLAVİN’e duyarlı olduğundan bu organizmaların neden olduğu karma enfeksiyonlarda başka bir antibiyotik ilavesine gerek yoktur. Çünkü amoksisilinin Streptococcus pneumoniae’ya karşı in vitro aktivitesi ampisilin veya penisilinden fazladır. Ampisilin veya penisiline orta derecede duyarlılık gösteren Streptococcus pneumoniae suşlarının çoğu amoksisilin ve AMOKLAVİN’e duyarlıdır.

Farmakodinamik Özellikler

Amoksisilin Gram-pozitif ve Gram-negatif mikroorganizmalara karşı bakterisid etkiye sahip, geniş spektrumlu semisentetik bir antibiyotiktir. Amoksisilin beta-laktamaz tarafından yıkıma hassas olduğundan bu enzimi üreten mikroorganizmalara karşı etkili değildir. Klavulanik asit yapısal olarak penisilinlere benzer olup penisilin ve sefalosporinlere dirençli mikroorganizmalarda bulunan dar aralıklı beta-laktamaz enzimlerini inaktive etme özelliğine sahiptir. Kazanılmış ilaç direncinden sorumlu tutulan beta-laktamazlara karşı oldukça iyi etki göstermektedir.   Bileşimde Amoksisilin ve Klavulanik asidin birlikte yer alması, müstahzarın beta-laktamaz üreterek Amoksisilini parçalayan ve etkisiz hale getiren mikroorganizmaların yol açtığı enfeksiyonlarda da etkili olmasını sağlar. Böylece zaten geniş spektrumlu bir antibiyotik olan Amoksisilinin spektrumu daha da genişletilmiş olmaktadır. Bu nedenle AMOKLAVİN geniş spektrumlu antibiyotik ve beta-laktamaz inhibitörü olma özelliklerine sahiptir. Çeşitli çalışmalarda aşağıda yer alan bakterilerin müstahzara duyarlı olduğu belirlenmiştir.   Gram-Pozitif Aeroblar : Staphylococcus aureus (beta-laktamaz üretenler ve beta-laktamaz üretmeyenler) Metisilin/Oksasilin’e dirençli stafilokokların amoksisilin/klavulanik aside karşı da dirençli olacağı düşünülmelidir. Enterococcus faecalis Staphylococcus epidermidis (beta-laktamaz üretenler ve beta-laktamaz üretmeyenler, metisiline dirençli suşlar hariç) Staphylococcus saprophyticus (beta-laktamaz üretenler ve beta-laktamaz üretmeyenler, metisiline dirençli suşlar hariç) Streptococcus pneumoniae Streptococcus pyogenes Viridans grubu Streptococcus   Gram-Negatif Aeroblar: Enterobacter türleri (in vitro olarak enterobacter suşlarının çoğuna direnç gelişmiş olmasına rağmen, bu organizmaların neden olduğu üriner sistem enfeksiyonlarında AMOKLAVİN’in klinik etkinliği bilinmektedir. Escherichia coli (beta-laktamaz üretenler ve beta-laktamaz üretmeyenler) Haemophilus influenzae (beta-laktamaz üretenler ve beta-laktamaz üretmeyenler) Klebsiella türleri (bilinen bütün suşları beta-laktamaz üretiyor) Moraxella catarrhalis (beta-laktamaz üretenler ve beta-laktamaz üretmeyenler) Eikenella corrodens (beta-laktamaz üretenler ve beta-laktamaz üretmeyenler) Neisseria gonorrhoeae (beta-laktamaz üretenler ve beta-laktamaz üretmeyenler) Proteus mirabilis (beta-laktamaz üretenler ve beta-laktamaz üretmeyenler)   Anaerob Bakteriler: B.fragilis dahil Bacteroides türleri (beta-laktamaz üretenler ve beta-laktamaz üretmeyenler) Fusobacterium türleri (beta-laktamaz üretenler ve beta-laktamaz üretmeyenler) Peptostreptococcus türleri

Farmakokinetik Özellikler

Oral yoldan alındığında süratle absorbe olur ve 1 saat içinde serumda doruk konsantrasyona ulaşır.Mide asidine karşı dayanıklı olup, yiyeceklerle birlikte verilmesi aktivitesini etkilemez. Klavulanik asitle kombine haldeki serum amoksisilin konsantrasyonu aynı dozda amoksisilinin tek başına uygulanmasıyla elde edilen konsantrasyonla benzerdir. Birlikte alındıktan sonra amoksisilinin yarılanma ömrü 1.3 saat, klavulanik asidin ise 1 saattir. AMOKLAVİN 250 mg veya 500 mg tekli doz uygulamasından sonra ilk 6 saatte amoksisilinin yaklaşık % 50-70’i klavulanik asidin % 25-40’ı değişmeden idrarla atılır. Probenesid ile aynı zamanda alınması amoksisilinin atılımını geciktirir ancak klavulanik asidin renal atılımını değiştirmez. Kan proteinlerine düşük oranda bağlanır. Amoksisilin serum proteinlerine yaklaşık % 18, klavulanik asit ise yaklaşık % 25 oranında bağlanır. Dozun iki katına çıkarılması serum düzeylerini de iki katına çıkarır . Amoksisilin beyin ve omurilik sıvısı hariç tüm doku ve sıvılara geçer.

Farmasötik Şekli

Film Tablet

Formülü

Her film tablet ; 500 mg Amoksisilin’e eşdeğer Amoksisilin trihidrat, 125 mg Klavulanik asid’e eşdeğer Potasyum klavulanat, (ko-amoksiklav 500/125), Diğerleri : Titanyum dioksid ihtiva eder.

İlaç Etkileşmeleri

Probenesid, amoksisilinin renal tübüler sekresyonunu azaltır . AMOKLAVİN ile birlikte kullanıldığında amoksisilinin kan seviyesi uzayabilir ve artabilir. Bu nedenle AMOKLAVİN’in probenesid ile birlikte kullanımı tavsiye edilmez. AMOKLAVİN alan bazı hastalarda kanama zamanı ve protrombin zamanının uzadığı bildirilmiştir. AMOKLAVİN, antikoagülan tedavi görmekte olan hastalarda dikkatle uygulanmalıdır. Diğer geniş spektrumlu antibiyotikler gibi AMOKLAVİN’de oral kontraseptiflerin etkinliğini azaltabilir. Hastalar bu konuda uyarılmalıdır. Amoksisilin ile tedavi sırasında allopurinol kullanımı alerjik deri reaksiyonları oluşma riskini arttırır. AMOKLAVİN ve allopurinolün birlikte kullanıldığına dair bir veri yoktur.

Kontraendikasyonlar

AMOKLAVİN, penisiline karşı alerjik reaksiyon hikayesi olan hastalarda kontrendikedir. Diğer beta-laktam antibiyotiklerle (örn: sefalosporinler) çapraz duyarlılık ihtimaline dikkat edilmelidir. Önceden amoksisilin/klavulanik asit veya penisilin tedavisi ile birlikte sarılık/karaciğer fonksiyon bozukluğu öyküsü bulunanlarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Hafif ve orta şiddetteki enfeksiyonlarda, AMOKLAVİN-BID 625 mg Film Tablet erişkinlere ve 12 yaşından büyük çocuklara (40 kg ve bunun üzerindeki çocuklar) günde 2 defa 1 tablet olarak verilir. Hekim kontrolü olmaksızın tedavi 14 günden fazla sürdürülmemelidir. Dental enfeksiyonlarda (ör: dentoalveolar abseler) erişkinlere ve 12 yaşından büyük çocuklara 5 gün süreyle günde 2 defa 1 adet 625 mg verilir. Böbrek fonksiyon bozukluklarında doz, aşağıdaki tabloya göre ayarlanmalıdır.   Hafif Fonksiyon Bozukluğu (Kreatinin klerensi >30 ml/dak) Orta Derecede Fonksiyon Bozukluğu (Kreatinin klerensi 10-30 ml/dak) Şiddetli Fonksiyon Bozukluğu (Kreatinin klerensi <10 ml/dak) Doz ayarlamasına gerek yoktur. Enfeksiyonun şiddetine göre günde 2 defa 1 adet 625 mg tablet veya günde 2 defa 1 adet 1 g tablet verilir. Günde 2 defa 1 adet 625 mg tablet verilir. (1 g tablet verilmemelidir). Günde 1 defa 1 adet 625 mg tablet verilir. Bu doz aşılmamalıdır.   Karaciğer yetmezliğinde de doz dikkatle ayarlanmalı ve periyodik olarak karaciğer fonksiyonları tayin edilmelidir. Tabletler bütün olarak ve çiğnenmeden yutulmalıdır. Gereğinde tabletler ikiye bölünerek ve yine çiğnenmeden yutulabilir. Gastrointestinal entolerans riskini minimum düzeye indirmek için AMOKLAVİN yemeklerin başlangıcında alınmalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

AMOKLAVİN-BID 200/28 mg Oral Süspansiyon Hazırlamak İçin Kuru Toz, 70 ml ve 100ml. AMOKLAVİN-BID 400/57 mg Forte Oral Süspansiyon Hazırlamak İçin Kuru Toz, 35 ml, 70 ml,100 ml ve 140 ml. AMOKLAVİN-BID 1000 mg 10 -14-20 Film Tablet. AMOKLAVİN İ.V. 1.2 g Flakon.

Ruhsat Sahibi

Deva Holding A.Ş. Halkalı Merkez Mah. Basın Ekspres Cad. No: 1 34303 Küçükçekmece – İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

7.10.1993 – 166/27

Saklama Koşulları

25°C’ nin altında (oda sıcaklığında) ve kuru bir yerde saklayınız. Nem kapabilir, kullandıktan sonra kapağı hemen kapayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

10,14 ve 20 Film Tabletlik şişelerde.

Uyarılar/Önlemler

Penisilin tedavisi uygulanan hastalarda ciddi ve hatta ölümle sonuçlanabilen anaflaktoid aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Bu tip reaksiyonlar, özellikle birçok allerjene duyarlılığı olan kişilerde ve parenteral uygulamada, oral uygulamaya göre daha sık görülür. Penisiline aşırı duyarlılığı olan kişilerde sefalosporinlerle tedavi uygulandığında, ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonları oluşabildiği bildirilmiştir. Penisilin tedavisine başlamadan önce penisilin, sefalosporin ve diğer allerjenlere karşı önceden duyarlılık reaksiyonu olup olmadığı iyice sorulmalıdır. Ciddi anaflaktoid reaksiyonların adrenalin ile acil tedavisi şarttır. Endikasyona göre oksijen, İV steroidler uygulanmalı, hava yolu açık tutulmalı, gerekirse   entübasyon uygulanmalıdır. AMOKLAVİN kullanan hastalarda karaciğer fonksiyon testlerindeki değişimler izlenmelidir. Bu değişimlerin klinik önemi değişken olabilir ancak hepatik disfonksiyonu olan hastalarda AMOKLAVİN kullanımı konusunda dikkatli olunmalıdır. Nadiren geri dönüşümlü kolestatik sarılık bildirildiği ve böyle hallerde semptomların tedavi kesildikten sonra 6 haftaya varabilen bir gecikmeyle de görülebileceği akılda tutulmalıdır. Tedavi sırasında bakteriyel patojenler (Enterobacter, Pseudomonas) ve mantarlarla (Candida) süperenfeksiyon ihtimali unutulmamalıdır. Böyle bir durumda ilaç kesilmeli ve uygun tedaviye başlanmalıdır. Amoksisilin alan hastalarda eritematöz döküntüler glandüler ateşle ilişkilendirilmiştir.   GEBELİK VE LAKTASYONDA KULLANIMI : GEBELİK KATEGORİSİ B’dir. Hamile kadınlar üzerinde deneyim sınırlı olduğundan, tüm diğer ilaçlar gibidoktor tarafından zorunlu görülmedikçe gebelikte (özellikle ilk trimesterde) kullanımından kaçınılmalıdır. Amoksisilin süte geçer. Bu nedenle emziren annelerde kullanılmasında dikkat edilmelidir.   ARAÇ VE MAKİNE KULLANIMINA ETKİSİ : Araç ve makine kullanımını etkilediğine dair bir veri mevcut değildir.

Üretim Yeri

Deva İlaç San. ve Tic. A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi Atatürk Mah. Atatürk Cad. No:32 Karaağaç-Çerkezköy/TEKİRDAĞ

Yan Etkileri / Advers Etkiler

AMOKLAVİN kullanımı ile görülebilen yan etkiler genellikle hafif ve geçici niteliktedir.   Gastrointestinal Reaksiyonlar:Diyare, hazımsızlık, bulantı, kusma, mukokutanöz kandidiyazis rapor edilmiştir. Nadiren antibiyotik kullanımının neden olduğu kolitler (psödomembranöz kolit, hemorajik kolit) bildirilmiştir. Bulantı seyrek olmakla birlikte daha çok yüksek dozlar uygulandığında ortaya çıkar. Oral tedavi ile görülen gastrointestinal yan etkiler AMOKLAVİN’in yemeklerin başlangıcında alınması ile azaltılabilir. Diğer antibiyotiklerde olduğu gibi 2 yaşın altındaki çocuklarda gastrointestinal yan etkilerin görülme insidansı daha yüksektir. Buna rağmen klinik çalışmalarda 2 yaşın altındaki çocukların sadece % 4’ü tedaviyi bırakmıştır.   Genito-üriner Etkiler: Vajinal kaşıntı, ağrı, akıntı görülebilir.   Hepatik Etkiler: ALT ve/veya AST ve alkalin fosfataz düzeylerinde nadiren orta derecede ve asemptomatik yükselmeler bildirilmiştir. Nadiren hepatit ve kolestatik sarılık rapor edilmiştir. Böyle hallerde semptomlar tedavi sırasında ortaya çıkabilirse de daha çok tedavi kesildikten sonra 6 haftaya varabilen bir gecikmeyle de görülebilir. AMOKLAVİN’den sonra görülen hepatik reaksiyonlar biraz daha sık olarak erkeklerde ve 65 yaşını geçmiş yaşlı hastalarda görülmektedir. 14 günden uzun süren tedavilerde bu risk artmaktadır. Belirti ve semptomlar genellikle tedavi sırasında veya kısa süreli tedaviden sonra ortaya çıksa da, bazı durumlarda tedavinin bitiminden haftalar sonra bile görülebilir. Hepatik reaksiyonlar genellikle geri dönüşümlü ve şiddetli olabilir. Çok nadir olarak ölüm vakası bildirilmiştir.   Aşırı duyarlılık Reaksiyonları: Bazen eritematöz makülopapüler döküntüler ve ürtiker görülebilmektedir. Nadiren eritema multiforme, Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekroliz, büllöz eksfoliyatif dermatit, akut jeneralize ekzantematöz püstülöz (AGEP), serum hastalığı benzeri sendrom ve aşırı duyarlılık vasküliti bildirilmiştir. Bu tip reaksiyonların ortaya çıkması halinde tedavi kesilmelidir. Diğer beta-laktam antibiyotiklerle olduğu gibi anjiyoödem ve anafilaksi rapor edilmiştir. Nadiren interstisyel nefrit bildirilmiştir.   Hematolojik Etkiler : Diğer beta-laktamlarla olduğu gibi nadiren geçici lökopeni (nötropeni ve agranülositoz), trombositopeni ve hemolitik anemi görülebilir. Nadiren kanama zamanı ve protrombin zamanının uzadığı bildirilmiştir.   Santral Sinir Sistemi (SSS) Etkileri: SSS etkileri çok nadir görülür. Bunlar geri dönüşümlü hiperaktivite, sersemlik, baş ağrısı ve konvülsiyonlardır. Böbrek fonksiyonlarının bozukluğu ve yüksek doz alımında konvülsiyonlar görülebilir.   Renal Etkiler: Ampisilin sınıfı antibiyotiklerde, interstisyel nefrit, hematüri ve kristallüri nadir görülür.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 1 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window