İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması ANAFRANIL
Birim Miktarı 30
ATC Kodu N06AA04
ATC Açıklaması Klomipramin
NFC Kodu BA
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Kaplı Tabletler
Kamu Kodu A00737
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 12,18 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 10,87 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu NULL

İlaç Etken Maddeleri

  • butamirat sitrat

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Kazara yüksek doz alındığında, derhal bir hekime başvurulmalıdır. Herhangi bir bulgu veya belirti görülmese de acil tıbbi bakım yetişkinler için de çocuklar için olduğu kadar önemlidir. Merkezi sinir sistemi bozuklukları (salisilizm) ile kendini gösteren kronik doz aşımı ve esas özelliği asit-baz dengesinin ciddi bozukluğu olan akut entoksikasyon arasında fark vardır. Kronik doz aşımı Uzun süre yüksek dozda kullanımı ile baş dönmesi, kulak çınlaması, terleme, bulantı, kusma, konfüzyon, hiperventilasyon, hipertermi ve dehidratasyon gibi belirtileri görülebilir. Bu bulgular tedavi dozunun azaltılması veya kesilmesi ile genellikle kaybolur. Akut doz aşımı Akut intoksikasyonda asit-baz dengesi ve elektrolit dengesi bozuklukları (örneğin potasyum kaybı), hipoglisemi, deri döküntüleri ve gastrointestinal kanamaya ek olarak, hiperventilasyonu, kulak çınlaması, mide bulantısı, kusma, görme ve duyma bozukluğu, baş ağrısı, sersemlik ve konfüzyon görülebilir. Ciddi akut zehirlenmelerde, deliryum, tremor, nefes darlığı, terleme, dokularda su kaybı, hipertermi ve koma meydana gelebilir. Fatal intoksikasyonlarda fatalite çoğunlukla solunum yetmezliği ile oluşur. Doz aşımının tedavisi Asetilsalisilik asit ile medana gelen akut zehirlenmeleri tedavi etmede kullanılan yöntemler, zehirlenmenin derecesine, evresine ve klinik belirtilerine bağlıdır. Etken maddenin absorpsiyonunu azaltmak için atılımın hızlandırılması, su ve elektrolit dengesinin, bozulmuş vücut sıcaklığının ve solunumun takip edilmesi gibi genel önlemler alınabilir. Akut intoksikasyonda, % 5’lik sodyum bikarbonat solüsyonu ile gastrik lavaj yapılır. Ciddi intoksikasyonlarda kuvvetli alkali diürez (örn: i.v.sodyum bikarbonat ile) sağlanmalıdır. Bazı ciddi durumlarda hemodiyaliz gerekli olabilir.  

Endikasyonlar

Baş ağrısı, diş ağrısı, sırt ağrısı, adet sancısı, nevralji, kas ağrısı, eklem ağrısı gibi hafif ve orta dereceli ağrıların, 15 yaşın üstünde grip ve soğuk algınlığı gibi durumlarda görülen ağrı ve ateşin, 15 yaşın altında grip ve suçiçeği dışında yüksek ateşle seyreden enfeksiyonlarda görülen ağrı ve ateşin giderilmesinde kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Asetilsalisilik asit, analjezik, antipiretik, antiinflamatuvar ve antiagregan etkilere sahiptir. Tanımlanan etki mekanizması, siklooksijenazın inhibe edilmesi ve dolayısıyla prostanoidlerden prostaglandin E2, prostaglandin I2’nin ve tromboksan A2’nin inhibisyonu şeklindedir. Siklooksijenaz enziminin inhibisyonu plateletlerde geri dönüşümsüzdür.

Farmakokinetik Özellikler

Oral uygulamayı takiben, asetilsalisilik hızla ve tamamen absorbe olur. İlacın, formuna göre, alınmasından 0.3-2 saat sonra doruk plazma düzeylerine (toplam salisilat) ulaşılır. Asetilsalisilik asit emilimi sırasında ve emiliminden sonra , ana metaboliti olan salisilik asite dönüşür. Asetilsalisilik asidin asetil grubu, gastrointestinal mukozadan geçişi sırasında hidrolitik olarak ayrılmaya başlar; ancak, bu işlem esas itibariyle karaciğerde meydana gelir. Salisilik asit, % 66-98 oranlarında plazma proteinlerine bağlanır. Salisilik asidin metabolizması karaciğer enzimlerinin kapasitesi ile sınırlı olduğundan, eliminasyon kinetiği doza-bağımlıdır. Eliminasyon yarı-ömrü, düşük dozlardan sonra 2-3 saat ile; genel analjezik dozlarından sonra yaklaşık 12 saat arasında değişkenlik gösterir. Salisilik asit ve metabolitleri, esas olarak böbrekler yoluyla vücuttan atılır.

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Her tablet 500 mg asetilsalisilik asit içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Kontredike etkileşmeler: Metotreksat:15 mg/hafta ya da daha yüksek dozda metotreksat ile aynı anda kullanılmamalıdır. Çünkü bu şekildeki bir kombinasyonda, metotreksatın hematolojik toksisitesi artar.   Kullanım önlemleri gerektiren kombinasyonlar: 15 mg/hafta ya da daha yüksek dozda metotreksat: Metotreksatı plazma proteinlerine bağlanma yerinden uzaklaştırması sonucu, metotreksatın hematolojik toksisitesinde artışa yol açabilir. Antikoagülanlar, örn: Kumarin, heparin: Trombosit fonksiyonunu inhibe etmesine ve oral antikoagülanları plazma proteinlerine bağlanma yerinden uzaklaştırmasına bağlı olarak, kanama riskini artırabilir. Diğer non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar ile birlikte yüksek dozda (≥ 3g/gün) salisilatlar: Sinerjizm sonucu, ülser ve gastrointestinal kanama riski artabilir. Benzbromaron, probenesid gibi ürikozürik ilaçlar: Renal tübüler ürik asit eliminasyonu için kompetisyon nedeniyle, ürikozürik ilaçların etkisi azalabilir. Digoksin: Digoksinin renal atılımındaki azalmaya bağlı olarak, plazma konsantrasyonu yükselebilir. Antidiyabetikler, örn: İnsülin, sülfonilüre grubu oral antidiyabetikler: Yüksek asetilsalisilik asit dozları, asetilsalisilik asidin hipoglisemik etkisi ve sülfonilüre grubu oral antidiyabetiklerin (tolazamid, tolbutamid) plazma proteinine bağlanma yerinden uzaklaştırılması ile hipoglisemik etkiyi arttırabilir. Bu etki yeni sülfonilüreler (gliburid, glipizid, glimeprid) için anlamlı gözükmemektedir. Trombolitikler/ Diğer antiplatelet ajanlar, örn: Tiklopidin, klopidogrel,dipiridamol: Kanama riski artabilir. Diüretikler veya anjiotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörleri ile 3g/günveya daha yüksek dozda asetilsalisilik asit kombinasyonu: Renal prostaglandin sentezindeki azalmaya bağlı olarak, glomerüler filtrasyon azalır. Antihipertansif etki azalabilir. Sistemik glukokortikoidler (Adisson hastalığında yer değiştirme tedavisinde kullanılan hidrokortizon hariç): Kortikosteroid tedavisi sırasında kan salisilat seviyelerinde azalma ve kortikosteroid tedavisinden sonra salisilat doz aşımı riski ortaya çıkabilir. Valproik asit: Valproik asidi proteine bağlanma yerinden uzaklaştırarak valproik asit toksisitesinde artışa yol açabilir. Alkol: Asetilsalisilik asit ve alkolün additif etkileri nedeniyle gastrointestinal mukoza hasarında artış ve kanama süresinde uzama olabilir

Kontraendikasyonlar

Aspirin, aşağıda belirtilen durumlarda kullanılmamalıdır: Aktif peptik ülser Hemorajik diyatez Asetilsalisilik aside, diğer salisilatlara veya ilacın herhangi bir bileşenine karşı aşırı duyarlılık Salisilatlar veya diğer non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar başta olmak üzere benzer etkili diğer ilaçlar tarafından indüklenen astım geçmişi 15 mg/hafta veya daha yüksek dozda metotreksat ile kombine kullanım  

Kullanım Şekli Ve Dozu

Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmemişse : Erişkinlerde günde 3 defa 1-2 tablet, tercihen yemeklerden sonra çiğnenmeden bir miktar sıvı ile yutulur. Romatizmal hastalıklarda, doz hekim tavsiyesi ile günde 4 defa 2 tablete çıkarılabilir. 9-15 yaş grubunda günde 2 veya 3 defa 1 tablet verilebilir. 7-9 yaş grubunda günde 3 defa ½ tablet. 7 yaşından küçük çocuklarda bunlar için uygun olan “Aspirin  100 çocuklar için” preparatını kullanınız.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Aspirin 100 Çocuklar için tablet: 20 tabletlik blister ambalajlarda.

Saklama Koşulları

25 ºC’ nin altındaki oda sıcaklığında ve kuru bir yerde saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

20 tabletlik blister ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Antiinflamatuvar veya antiromatizmal ilaçlara ve diğer allerjenlere karşı aşırı-duyarlılık, beraberinde antikoagulan (örneğin kumarin türevleri veya -düşük dozda heparin tedavisi hariç-heparin) kullanılması durumlarında, ciddi karaciğer veya böbrek hasarı varlığında, gastrointestinal hastalık öyküsü olan hastalarda sadece risk- yarar oranının ciddi bir şekilde düşünülmesinden sonra kullanılabilir.   ÇOCUKLARDA VE ADOLESANLARDA YÜKSEK ATEŞLE SEYREDEN ENFEKSİYONLARDA SUÇİÇEĞİ VE GRİP EKARTE EDİLENE KADAR, REYE SENDROMU KONUSUNDA HEKİME DANIŞILMADAN KULLANILMAMALIDIR.   Non-steroidal analjeziklerle tedavi sırasında, bronşiyal astım, kronik bronkokonstriktif (obstruktif) solunum yolu hastalığı, saman nezlesi veya burun mukozasında şişme (nazal polip) olan hastalarda, diğer hastalardan, daha sık olarak astım atakları, deri veya mukozada lokalize şişme (Quincke’nin ödemi) veya ürtiker ortaya çıkabilir.   Asetilsalisilik asit, kortikosteroidler veya alkolle beraber alındığında gastrointestinal kanama riskini artırabilir.   Trombosit agregasyonu üzerindeki inhibitör etkisi nedeniyle, ameliyat sırasında veya ameliyattan sonra (diş çekimi gibi küçük operasyonlar dahil) kanama eğiliminde artışa yol açabilir.   Düşük dozlarda, ürik asit atılımını azaltır. Bu durum, ürik asit atılımının azalmaya meyilli olduğu hastalarda gutu tetikleyebilir.   Gebelik ve laktasyonda kullanım: Salisilatlar, hamileliğin son trimesterinde kullanılmamalıdır (Hamilelik kategorisi D). Salisilatlar, hamileliğin birinci ve ikinci trimesterinde, emzirme sırasında sadece risk-yarar oranının ciddi bir şekilde düşünülmesinden sonra kullanılabilir (Hamilelik kategorisi C). Salisilatlar anne sütüne az miktarda geçer. Sürekli olmayan salisilat kullanımından sonra çocukta istenmeyen etkilerin ortaya çıkması çok uzak bir ihtimal olduğundan, emzirmenin kesilmesi gerekmez. Ancak yüksek dozlarda (> 300mg/gün) düzenli kullanım durumunda, yeni doğan çocukta yeterli detoksifikasyon sağlanamayacağından, emzirmeye devam edilmemelidir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Asetilsalisilik asidin yan etkilerinin çoğu doza bağlıdır ve düşük dozlarda nadiren ortaya çıkar. Diğer yan etkileri, idiyosenkratiktir, allerji ya da bireysel duyarlılıkla ilişkilidir. Asetilsalisilik için bildirilen yan etkiler aşağıda sıralanmıştır.   Gastrointestinal sistem ile ilgili yan etkiler: Karnın üst kısmında ağrı, mide yanması, bulantı, kusma. Demir eksikliği anemisine yol açabilen açık (hematemez, melana) ya da gizli gastrointestinal kanama. Bu tip bir kanama daha çok yüksek dozlarda ortaya çıkar. Gastroduodenal ülser ve perforasyon. İzole vakalarda karaciğer fonksiyon bozuklukları (Transaminaz seviyelerinde artış). Santral sinir sistemi ile ilgili yan etkiler: Genellikle doz aşımı belirtisi olarak baş dönmesi ve kulak çınlaması. Hematolojik yan etkiler: Trombosit agregasyonu üzerindeki etkisi nedeniyle, kanama riskinde artış ile ilişkili olabilir. Aşırı duyarlılık reaksiyonları: Ürtiker, cilt reaksiyonları,anafilaktik reksiyonlar, astım, Quincke ödemi.

Doz Aşımı

Anafranil ‘in doz aşımına bağlı belirtiler ve semptomlar diğer trisiklik antidepresanlar için bildirilenlere benzerdir. Kardiyak anormallikler ve nörolojik bozukluklar ana komplikasyonlardır. Çocuklarda herhangi bir miktarın kazaen alımı, ciddi ve muhtemelen ölümcül olabilir.   Belirtiler ve semptomlar : Semptomlar genellikle ilaç alındıktan sonra 4 saat içinde ortaya çıkar ve 24 saat sonra maksimum seviyeye ulaşır. Absorpsiyonun uzaması (antikolinerjik etki), uzun yarılanma ömrü ve ilacın enterohepatik siklusa girmesine bağlı olarak, hasta 4-6 güne kadar risk altında olabilir.   Aşağıdaki belirtiler ve semptomlar görülebilir :   Merkezi sinir sistemi : Uyuşukluk, bilinç kaybı, koma, ataksi, huzursuzluk, ajitasyon, abartılı refleksler, kas sertliği ve koreoatetoid hareketler, konvülsiyonlar.   Kardiyovasküler sistem : Hipotansiyon, taşikardi, aritmiler, QTc uzaması, iletim bozuklukları, şok, kalp yetmezliği; çok nadir durumlarda kalp durması.   Solunum depresyonu, siyanoz, kusma, ateş, midriyazis, terleme ve oligüri veya anüri de meydana gelebilir.   Tedavi : Anafranil‘in spesifik antidotu yoktur ve esas itibariyle semptomatik ve destekleyici tedavi uygulanır. Aşırı dozda Anafranil aldığından şüphenilen durumlarda, özellikle çocuklar hastaneye yatırılmalı ve en az 72 saat sıkı kontrol altında tutulmalıdır.   Eğer hastanın bilinci yerindeyse, mümkün olduğu kadar çabuk gastrik lavaj yapılmalı veya hasta kusturulmalıdır. Hasta kendinde değilse lavaja başlamadan önce balonlu endotrakeal tüp ile hava yolu emniyete alınır ve hasta kusturulmaz. Bu önlemlerin 12 saate kadar alınması tavsiye edilir veya ilacın antikolinerjik etkisi gastrik boşalma zamanını geciktirebileceğinden bu süre daha da uzayabilir. Aktif kömür verilmesi ilacın absorpsiyonunu azaltabilir.   Semptomların tedavisi, kalp fonksiyonunun, kan gazları ve elektrolitlerinin devamlı izlenmesi ve eğer gerekli ise antikonvülsif tedavi, suni solunum ve hayata döndürme gibi acil önlemler ile modern yoğun  bakım metodlarına dayanmaktadır. Fizostigminin şiddetli bradikardi, asistol ve nöbetlere sebep olabileceği bildirildiğinden, Anafranil‘in aşırı dozajında kullanımı tavsiye edilmez. Hemodiyaliz veya peritonal diyaliz, klomipramin düşük plazma konsantrasyonları gösterdiğinden etkili değildir.

Endikasyonlar

Etiyolojisi ve semptomları değişik depresif durumların tedavisi, obsesif-kompülsif sendromlar, fobiler ve panik ataklar, narkolepsiye eşlik eden katapleksi, kronik ağrılı durumlar, enürezis noktürna (sadece beş yaşından büyük hastalarda ve organik bir nedene bağlı olmayan durumlarda).

Farmakodinamik Özellikler

Anafranil trisiklik bir antidepresan olup noradrenalin ve tercihli serotonin geri alım inhibitörüdür. Anafranil’in terapötik etkinliğinin sinaptik aralıkta serbestlenen noradrenalin (NA) ve serotoninin (5-HT) sinir hücreleri tarafından geri alınmasını inhibe etmesine dayandığına inanılmaktadır. Bunlar arasında 5-HT’nin geri alınmasını inhibe etmesi daha önemlidir.  Anafranil ayrıca, alfa-1-adrenolitik, antikolinerjik, antihistaminik ve antiserotonerjik (5-HT-reseptör bloke edici) özellikleriyle geniş bir farmakolojik etki spektrumuna sahiptir. Anafranil, özellikle psikomotor yetersizlik, depresif mizaç ve anksiyete gibi tipik özellikler dahil, tamamen depresif sendrom üzerine etki eder. Klinik cevap genellikle tedavinin 2-3. haftasından sonra başlar. Anafranil aynı zamanda, antidepresan etkilerinden başka obsesif-kompülsif bozukluk üzerine spesifik etki gösterir. Somatik nedenlere bağlı veya nedeni somatik olmayan kronik ağrıda, Anafranil serotonin ve noradrenalin nörotransmisyonunu kolaylaştırarak etki eder.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim Klomipramin gastrointestinal kanaldan tamamen emilir. Değişmemiş klomipraminin sistemik biyoyararlanımı, desmetilklomipramine metabolize olduğu hepatik ilk geçiş metabolizması ile ~ %50 oranında azaltılır. Yemekle birlikte alındığında, klomipraminin biyoyararlanımı belirgin derecede etkilenmez. Sadece emilimin başlaması biraz gecikebilir ve bundan dolayı doruk konsantrasyona ulaşma süresi uzar. Emilen miktar yönünden drajeler, yavaş salıveren tabletlere biyoeşdeğerdir.   Sabit günlük dozlarda Anafranil oral yolla alındığında klomipraminin kararlı durum plazma konsantrasyonları hastalar arasında büyük farklılıklar gösterir. Günde 3 kez alınan 25 mg’lık doz yada günde 1 kez alınan yavaş salıveren 75 mg’lık doz ile 20 ile 175 ng/mL arasında değişen kararlı durum plazma konsantrasyonları elde edilir.   Aktif metabolit desmetilklomipraminin kararlı durum plazma konsantrasyonları klomipramine benzer şekildedirler. Bununla birlikte, günde 75 mg dozda Anafranil kullanıldığında metabolitin konsantrasyonu klomipramininkinden %40-85 daha fazladır.   Dağılım Klomipramin %97.6 oranında plazma proteinlerine bağlanır. Sanal dağılım hacmi kg olarak vücut ağırlığı başına ~12-17 L’dir. Serebrospinal sıvıdaki konsantrasyonu plazmadaki konsantrasyonunun ~%2’sidir. Klomipramin plazmadakine benzer konsantrasyonlarda süte geçer.   Biyotransformasyon Klomipraminin başlıca biyotransformasyon yolu desmetilklomipramine demetilasyondur. Buna ek olarak, klomipramin ve desmetilklomipramin, 8-hidroksi-klomipramin ve 8-hidroksi-desmetilklomipramine hidroksillenir, fakat bunların in vivo etkileri hakkında bilgimiz azdır. Klomipramin ve desmetilklomipraminin hidroksilasyonu debrizokin metabolizmasına benzer şekilde genetik kontrol altındadır. Debrizokin metabolizması zayıf olan kişilerde, bu daha yüksek desmetilklomipramin konsantrasyonlarına yol açabilir, oysa klomipramin konsantrasyonları daha az etkilenirler.   Eliminasyon Klomipramin ortalama 21 saat (12-36 saat), desmetilklomipramin ise ortalama36 saat olan yarılanma ömrü ile kandan elimine edilir. Tek doz klomipraminin ~2/3’ü suda çözünen konjugatları şeklinde idrarla, yaklaşık 1/3’ü feçesle atılır. Değişmemiş klomipramin ve desmetilklomipramin’in idrarla atılan miktarı sırasıyla verilen dozun ~ % 2’si ve % 0.5’idir.   Özel hasta grupları Yaşlı hastalarda azalmış metabolik klirense bağlı olarak, herhangi bir dozda plazma klomipramin konsantrasyonları daha genç hastalardakinden daha yüksektir. Karaciğer ve böbrek yetmezliğinin klomipraminin farmakokinetiği üzerine olan etkileri belirlenmemiştir.

Farmasötik Şekli

Draje

Formülü

Her draje 10 mg klomipramin hidroklorür içerir. Yardımcı maddeler: Şeker, sarı demir oksit ve titanyum dioksit

İlaç Etkileşmeleri

MAO inhibitörleri : MAO inhibitörleriyle tedavinin kesilmesinden sonra en az 2 hafta Anafranil verilmez (hipertansif kriz, hiperpireksi, kas kasılması, ajitasyon nöbetleri, deliryum ve koma gibi şiddetli belirtilerin riski vardır). Anafranil ile tedaviden sonra MAO inhibitörü uygulanacağı zaman da aynı önlem alınmalıdır. Her iki durumda da Anafranil veya MAO inhibitörü başlangıçta az miktarda, kademeli olarak artan dozlarda verilmeli ve etkileri takip edilmelidir. Moklobemid gibi bir reversibl MAO-A inhibitörü verilmesinden sonraki 24 saatte Anafranil çok düşük dozda verilebilir, fakat Anafranil ‘den sonra bir MAO-A inhibitörü verilecekse iki haftalık ilaçtan temizleme dönemi uygulanmalıdır.   Adrenerjik nöron blokerleri : Anafranil, guanetidin, betanidin, rezerpin, klonidin vealfa-metildopanın antihipertansif etkilerini azaltır veya ortadan kaldırır. Bu nedenle hipertansiyonlu hastalarda, Anafranil ile kombine ilaç kullanımında, farklı tipte antihipertansifler (örn: diüretikler, vazodilatörler veya beta blokerler) verilmelidir.   Sempatomimetik ilaçlar : Anafranil, adrenalin, noradrenalin, isoprenalin, efedrin ve fenilefrinin  (örn: lokal anestetikler) kardiyovasküler etkilerini artırabilir.   Merkezi sinir sistemi  depresanları : Trisiklik antidepresanlar alkol ve diğer merkezi sinir sistemi depresanlarının (örn: barbitüratlar, benzodiazepinler veya genel anestetikler) etkilerini artırabilir.   Antikolinerjik ajanlar : Trisiklik antidepresanlar, fenotiyazin, antiparkinson ajanlar, antihistaminikler, atropin, biperiden gibi ilaçların göz, merkezi sinir sistemi, barsak ve mesane üzerine olan etkilerini artırabilirler.   Kinidin : Trisiklik antidepresanlar kinidin tipi antiaritmik ilaçlarla birlikte uygulanmamalıdır.   Seçici serotonin gerialım inhibitörleri (SSRI, Selective Serotonin Reuptake Inhibitors) :  Birlikte tedavi serotonerjik sistem üzerinde aditif etkilere yol açabilir. Ayrıca fluoksetin ve fluvoksamin Anafranil‘in plazma konsantrasyonlarında artışa neden olabilir ve yan etkiler ortaya çıkabilir.   Karaciğer enzim indükleyicileri : Karaciğer mono-oksijenaz enzim sistemini aktive eden ilaçlar (örn. barbitüratlar, karbamazepin, fenitoin, nikotin ve oral kontraseptifler) klomipraminin metabolizmasını hızlandırabilir ve plazma konsantrasyonlarını düşürebilir, dolayısı ile klomipraminin etkisinde azalmaya neden olabilirler. Fenitoin ve karbamazepinin plazma düzeyleri artabilir, yan etkiler görülebilir. Bu ilaçların dozunu ayarlamak gerekebilir.   Nöroleptikler : Birlikte tedavi trisiklik antidepresanların plazma  düzeylerinin artmasına, konvülsiyon eşiğinde düşmeye ve nöbetlere neden olabilir. Tiyoridazin ile kombinasyon ciddi kardiyak aritmiye sebep olabilir.   Antikoagülanlar : Trisiklik antidepresanlar, kumarin türevi ilaçların antikoagülan etkilerini, karaciğer metabolizmasını inhibe ederek, artırabilirler. Bu nedenle plazma protrombinin dikkatle izlenmesi tavsiye edilir.   Diüretikler : Anafranil’in diüretiklerle birlikte kullanımı Anafranil verilmeden önce tedavi edilmesi gereken hipokalemiye yol açabilir.   Simetidin, metilfenidat, östrojenler : Bu ilaçlar trisiklik antidepresanların plazma konsantrasyonlarını artırdığından trisiklik ajanın dozu azaltılmalıdır.  

Kontraendikasyonlar

Klomipramine ve preparat içindeki herhangi bir yardımcı maddeye karşı aşırı duyarlık veya dibenzazepin grubu trisiklik antidepresanlara karşı çapraz-duyarlığı olan kişilerde kullanılmamalıdır. Anafranil bir MAO inhibitörü ile kombinasyon şeklinde veya MAO inhibitörü ile tedaviden önceki veya sonraki 14 gün içinde verilmemelidir (Bkz. “İlaç Etkileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler”). Ayrıca moklobemid gibi selektif, reversibl MAO-A inhibitörleri ile birlikte kullanımı kontrendikedir. Kısa bir süre önce miyokard enfarktüsü geçirmiş kişilere verilmemelidir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Doktora danışmadan kullanılmamalıdır.   Anafranil ile tedaviye başlanmadan önce, hipokalemi tedavi edilmelidir (Bkz. Uyarılar, önlemler).   İlacın dozu ve uygulama şekli bireysel olarak saptanmalı ve hastanın koşullarına adapte edilmelidir. Özellikle orta yaş grubundaki insanlardan daha duyarlı olan yaşlıların veya gençlerin Anafranil ile tedavisinde, optimal etki sağlayabilecek olası en düşük doz kullanılmalı ve doz artırımı dikkatle yapılmalıdır.   Doktor tarafından başka bir şekilde tavsiye edilmediği takdirde aşağıdaki dozlarda kullanılır.   Depresyon, obsesif-kompulsif sendrom ve fobiler : Tedaviye günde iki ya da üç kez 25 mg’lık draje ya da günde bir kez (tercihen akşamları) 75 mg ‘lık yavaş salıveren tablet ile başlanır. Tedavinin ilk haftasında günlük doz kademeli olarak örneğin bir kaç günde bir 25 mg artırılarak  (tedavinin nasıl tolere edildiğine bağlı olarak) 25 mg’lık 4-6 drajeye ya da 75 mg yavaş salıveren iki tablete kadar çıkarılabilir. Ağır vakalarda bu doz günde maksimum 250 mg’a kadar artırılabilir. Belirli bir düzelme sağlandığında, günlük doz 2-4 adet 25 mg’lık draje ya da günde bir kez 75 mg ‘lık yavaş salıveren tablet olacak şekilde idame dozuna ayarlanır.   Panik ataklar, agorafobi : Günde 10 mg’lık 1 draje benzodiazepinle kombine edilerek tedavi başlatılır. Tedavinin tolere edilmesine bağlı olarak, doz istenilen cevap elde edilinceye kadar artırılırken aynı zamanda benzodiazepin kademeli olarak kesilir. Gereken günlük doz hastadan hastaya oldukça fazla oranda değişir ve bu 25-100 mg arasındadır. Gerekirse doz 150 mg’a kadar çıkarılabilir. Tedavinin 6 aydan önce kesilmemesi ve bu esnada idame dozunun yavaşça azaltılması önerilir.   Narkolepsiye eşlik eden katalepsi : Günlük doz 25-75 mg olarak uygulanır.   Kronik ağrılı durumlarda : Doz, hastanın aynı zamanda analjezik kullanabileceği (ve analjezik kullanımını azaltma olasılığı) göz önüne alınarak hastanın durumuna göre ayarlanmalıdır (günlük 10-150 mg).   Yaşlılar : Tedaviye günde 1 adet 10 mg’lık draje ile başlanır. Doz yaklaşık 10 gün içinde günde 30-50 mg’lık optimum düzeye erişinceye kadar kademeli olarak artırılır ve tedavinin sonuna kadar bu düzeyde tutulur.   Çocuklar ve ergenlik çağındakiler: Günlük başlangıç dozu 25 mg’dır ve ilk iki hafta boyunca tolere edildiği taktirde kademeli olarak (bölünmüş dozlarda da verilebilir) hangisi daha düşük dozda ise günde maksimum 3mg/kg’a ya da 100 mg’a kadar artırılmalıdır. Daha sonraki haftalarda doz kademeli olarak hangisi daha düşük dozda ise günde maksimum 3mg/kg’a ya da 200 mg’a kadar artırılabilir.   Enürezis nokturna : Günlük başlangıç dozu 5-8 yaşındaki çocuklarda, 10 mg’lık 2-3 draje; 9-12 yaşındaki çocuklarda 25 mg’lık 1-2 draje, daha büyük çocuklarda 25 mg’lık 1-3 drajedir. Tedaviye bir hafta içinde tam olarak cevap alınamayan olgularda daha yüksek doz uygulanır. İlaç tek doz halinde akşam yemeğinden sonra verilmelidir, ancak yatağını gecenin erken saatinde ıslatan çocuklarda dozun bir kısmının daha önce (saat 16:00 da) verilmesi gerekir. İstenilen cevap alındığında, tedavi kademeli azaltmalarla sağlanan idame dozunda 1-3 ay süreyle devam ettirilmelidir.   5 yaşın altındaki çocuklarda bu ilacın kullanımına dair hiçbir deneyim yoktur.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Anafranil 25 mg ; 30 draje, blisterde; Anafranil SR 75 mg; 20 divitab, blisterde;

Saklama Koşulları

Çocukların ulaşamayacakları yerlerde ve ambalajında saklayınız. 30ºC’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Anafranil 10 mg draje; 30 drajelik blister ambalajda

Uyarılar/Önlemler

Trisiklik antidepresanların konvülsiyon eşiğini düşürdüğü bilinmektedir ve Anafranil bu nedenle, epilepsili hastalarda ve örn; etiyolojisi değişik beyin hasarında, nöroleptiklerle birlikte kullanımda, alkol veya antikonvülsif özellikteki ilaçların(örn; benzodiazepinler) yoksunluğu gibi hazırlayıcı faktörler olan hastalarda büyük bir dikkatle kullanılmalıdır. Nöbetlerin oluşumu doza bağlıdır. Bu nedenle, tavsiye edilen toplam günlük Anafranil dozu aşılmamalıdır.   Anafranil kardiyovasküler bozuklukları, özellikle kardiyovasküler yetmezliği, kondüksiyon bozuklukları (örn. atriyoventriküler blok 1.-3.derece) veya aritmileri olan hastalara özel bir dikkatle verilmelidir. Bu tip hastalarda ve ayrıca yaşlı hastalarda kalp fonksiyonunun izlenmesi ve EKG gereklidir.   Klomipraminin seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI, Selective Serotonin Reuptake Inhibitors) ile birlikte tedavisi durumunda oluşan supra-terapötik plazma konsantrasyonlarında ya da supra-terapötik dozlarda QTc uzaması riski olabilmektedir (Bkz. İlaç Etkileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler). Hipokaleminin QTc uzaması ve Torsade de pointes’in bir risk faktörü olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle Anafranil ile tedaviye başlanmadan önce hipokalemi tedavi edilmelidir ve Anafranil  seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI, Selective Serotonin Reuptake Inhibitors) ya da diüretiklerle ile birlikte tedavide dikkatle kullanılmalıdır (Bkz. İlaç Etkileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler).   Antikolinerjik özelliklerinden dolayı Anafranil, artmış intraoküler basıncı, dar açılı glokomu veya idrar tutukluğu (örn. prostat hastalıkları) olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.   Şiddetli karaciğer hastalığı ve adrenal medulla tümörleri (örn. feokromositoma, nöroblastoma) olan hastalarda trisiklik antidepresanlar verildiğinde, hipertansif krizleri provoke edebileceğinden, dikkat edilmelidir.   Panik bozuklukları olan pek çok hastada Anafranil ile tedavinin başlangıcında çok daha şiddetli anksiyete görülmüştür (Bkz. “Kullanım Şekli ve Dozu”). Anksiyetedeki bu paradoksal artış en çok tedavinin ilk birkaç günü içinde görülür ve genellikle 2 hafta içinde kaybolur.   Trisiklik antidepresan alan şizofrenik hastalarda bazen psikoz aktivasyonu gözlenmiştir.   Trisiklik bir antidepresan ile tedavi edilen tekrarlayan ruhsal bozuklukları olan hastalarda depresif faz esnasında hipomanik veya manik nöbetler de bildirilmiştir. Bu tip durumlarda Anafranil dozunun azaltılması veya Anafranil’in kesilmesi ve antipsikotik bir ilacın verilmesi gerekebilir. Bu nöbetler atlatıldıktan sonra, gerekirse Anafranil’in düşük dozu ile tedavi yeniden başlatılabilir.   Postüral hipotansiyonu veya düzensiz kan dolaşımı olan hastalarda kan basıncında düşme görülebileceğinden Anafranil ile tedaviye başlamadan önce hastanın kan basıncının kontrol edilmesi önerilir.   Hipertiroidizmli veya tiroid preparatları kullanan hastalarda, kardiyak toksisite olasılığından dolayı dikkatli olunmalıdır.   Karaciğer rahatsızlığı olan hastalarda, karaciğer enzim düzeylerinin periyodik olarak izlenmesi önerilir.   Akyuvar sayısında değişiklikler Anafranil ile tedavide ancak nadiren görülmüş olmasına rağmen, periyodik kan sayımları ve ateş, boğaz ağrısı gibi belirtilerin izlenmesi, özellikle tedavinin ilk birkaç ayı esnasında ve uzun süreli tedavi sırasında gerekmektedir.   Benzer trisiklik antidepresanlarda olduğu gibi, elektrokonvülsif tedavi ile birlikte Anafranil sadece dikkatli bir gözlem altında verilmelidir.   Eğilimli ve yaşlı hastalarda, trisiklik antidepresanlar özellikle geceleri farmakojenik (deliryum) psikozlara neden olabilirler. Bunlar tedavinin kesilmesinden sonraki birkaç gün içinde kaybolurlar.   İntihar etme riski, şiddetli depresyonda görülebilir ve belirgin bir iyileşme görülünceye kadar devam edebilir. Tedavinin başında benzodiazepinlerle veya nöroleptiklerle kombine tedavi etkili olabilir (Bkz. “Uyarılar/Önlemler” ve “İlaç Etkileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler”). Anafranil, aşırı dozda alındığında diğer trisiklik antidepresanlardan daha düşük oranda ölümler görüldüğü bildirilmiştir.   Kronik kabızlığı olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Trisiklik antidepresanlar, özellikle yaşlılarda ve yatalak hastalarda paralitik ileusa sebep olabilirler.   Genel veya lokal anesteziden önce, anesteziste hastanın Anafranil aldığı söylenmelidir (Bkz. “İlaç Etkileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler”).   Trisiklik antidepresanlarla uzun süreli tedavide diş çürümelerinde artış olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle uzun süreli tedavi esnasında düzenli olarak diş muayeneleri yaptırılması tavsiye edilir.   Trisiklik antidepresanlar antikolinerjik özellikleri nedeniyle, gözyaşında azalma ve mükoid salgılarda birikme yapacağından kontakt lens kullanan hastalarda korneal epitelin zedelenmesine sebep olabilir.   Olabilecek istenmeyen etkilerden dolayı ilacın ani olarak kesilmesinden kaçınılmalıdır (Bkz. “Yan Etkiler / Advers Etkiler”).   Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı Anafranil‘in gebelerde kullanımıyla ilgili deneyim sınırlıdır. Trisiklik antidepresanların kullanımı ve fetüs üzerine yan etkileri (gelişme bozuklukları) arasındaki muhtemel bağlantı ile ilgili az çalışma bildirilmesine rağmen gebelik esnasında, ilaçtan beklenen yarar fetüs üzerine potansiyel riskinden daha fazla olmadığı sürece,  Anafranil kullanımından kaçınılmalıdır.   Doğuma kadar trisiklik antidepresan kullanan kadınların bebeklerinde, doğumdan sonra ilk saatlerde veya günlerde dispne, letarji, kolik, irritabilite, hipotansiyon veya hipertansiyon, tremor veya spazm gibi ilacın kesilmesine bağlı belirtiler görülmüştür. Bu  tip belirtilerden kaçınmak için, Anafranil mümkünse tahmin edilen doğum tarihinden en az 7 hafta önce tedricen kesilmelidir.   Klomipramin anne sütüne geçtiğinden, Anafranil yavaş yavaş bırakılmalı veya hasta emziriyorsa bebek sütten kesilmelidir.   Araç ve Makine Kullanma Yeteneği Üzerine Etkileri Anafranil kullanan hastalar bulanık görme, sersemlik ve diğer merkezi sinir sistemi belirtilerinin (Bkz. “Yan Etkiler/Advers Etkiler”) oluşma olasılığına karşı uyarılmalıdırlar. Bu durumda hastalar araba sürmemeli, alet kullanmamalı veya atik davranmalarını gerektiren şeyler yapmamalıdırlar.   Ayrıca alkol veya diğer ilaçlar bu etkileri artırabileceğinden hastalar uyarılmalıdır (Bkz. “İlaç Etkileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler”).

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Yan etkiler genellikle hafif ve geçicidir, ilaca devam edildiğinde veya dozun azaltılması ile geçer. Bu yan etkiler her zaman plazma ilaç düzeyleri veya doz ile ilişkili değildir. Yan etkileri, yorgunluk, uyku bozuklukları, ajitasyon, anksiyete, kabızlık, ağız kuruluğu gibi depresyon belirtilerinden ayırt etmek sıklıkla zor olmaktadır. Eğer şiddetli nörolojik veya psikiyatrik reaksiyonlar görülürse, Anafranil kesilmelidir.     Yaşlı hastalar özellikle antikolinerjik, nörolojik, psikiyatrik veya kardiyovasküler etkilere karşı duyarlıdırlar. Bu hastalarda ilaçların metabolizasyonu ve eliminasyonu azalmış olabilir, terapötik dozlarda verildiğinde, yükselmiş plazma konsantrasyonu riski görülebilir. Sıklık skalası : Sık sık ³ %10; yaygın ³ %1 – < %10; seyrek ³ %0.1 – < %1; ender ³ %0.01 – < %0.1; çok ender < %0.01     Merkezi sinir sistemi   Psişik etkiler   Sık sık : Uyuşukluk, yorgunluk, huzursuzluk, iştah artması. Yaygın: Konfüzyon, oryantasyon bozukluğu, halüsinasyonlar (özellikle yaşlı ve Parkinsonlu hastalarda), anksiyete durumları, ajitasyon, uyku bozuklukları, mani, hipomani, saldırganlık, unutkanlık, kişilik kaybı, ağırlaşan depresyon, konsantrasyonda azalma; uykusuzluk, kabus, esneme. Seyrek : Psikotik semptomların aktivasyonu.    Nörolojik etkiler Sık sık : Sersemlik, tremor, baş ağrısı, kronik kas spazmı. Yaygın: Deliryum, konuşma bozuklukları, paresteziler, kas zayıflığı, kas hipertonisi;   Seyrek : Konvülsiyonlar, ataksi; Çok ender: EEG değişiklikleri, hiperpireksi.   Antikolinerjik etkiler  Sık sık : Ağız kuruluğu, terleme, konstipasyon, görme ile ilgili uyum bozuklukları, bulanık görme, işeme bozuklukları; Yaygın : Yüzde sıcaklık hissi, midriyazis; Çok ender : glokom.   Kardiyovasküler sistem Yaygın : Sinüs taşikardisi, çarpıntı, postüral hipotansiyon, kalp rahatsızlığı olmayan hastalarda klinik olarak önemi olmayan EKG değişiklikleri (T ve ST değişiklikleri gibi). Seyrek  : Aritmiler, kan basıncında artma; Çok ender : İletim bozuklukları (QRS kompleksinde genişleme, uzamış QT aralığı PQ değişiklikleri, dal bloku gibi) Hipokalemide Torsade de pointes.   Gatrointestinal sistem   Sık sık : Bulantı; Yaygın : Kusma, abdominal bozukluklar, diyare, iştahsızlık.   Karaciğer Yaygın: Transaminaz düzeyinde artma; Çok ender : sarılık ile veya sarılık görülmeksizin hepatit.   Deri Yaygın: Alerjik deri reaksiyonları (deri döküntüsü, ürtiker), fotosensitivite, kaşıntı; Çok ender : Ödem (lokal veya yaygın), saç dökülmesi.   Endokrin sistem ve metabolizma Sık sık : Kilo artışı, libido ve potens bozuklukları; Yaygın: Galaktore, göğüs büyümesi. Çok ender: AAHS (anormal antidiüretik hormon salgılanma sendromu).   Aşırı duyarlık reaksiyonları Çok ender : Eozinofili ile birlikte görülen veya görülmeyen alerjik alveolit (pnömonit), hipotansiyon dahil sistemik anafilaktik/anafilaktoid reaksiyonlar.   Kan Çok ender : Lökopeni, agranülositoz, trombositopeni, eozinofili, purpura.   Duyu organları Yaygın: Tat bozuklukları, kulak çınlaması.   Diğer Bu gruptaki belirtiler tedavinin ani olarak kesilmesi veya dozun azaltılmasını takiben yaygın olarak  ortaya çıkarlar: bulantı kusma, karın ağrısı, diyare, uykusuzluk, baş ağrısı, sinirlilik ve anksiyete.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 72 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window