İlaç Sınıfı Beşeri İthal İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması KREON
Birim Miktarı 100
ATC Kodu A09AA02
ATC Açıklaması Mültienzimler (lipaz, proteaz vb.)
NFC Kodu CY
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Diğer Kapsüller
Kamu Kodu A04428
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 132,66 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 118,43 TL (17 Ekim 2019)
Barkodu
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu NULL
Başlıklar
  1. İlaç Etken Maddeleri
  2. İlaç Prospektüsü
    1. Doz Aşımı
    2. Endikasyonlar
    3. Farmakodinamik Özellikler
    4. Farmakokinetik Özellikler
    5. Farmasötik Şekli
    6. Formülü
    7. İlaç Etkileşmeleri
    8. Kontraendikasyonlar
    9. Kullanım Şekli Ve Dozu
    10. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    11. Ruhsat Sahibi
    12. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    13. Saklama Koşulları
    14. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    15. Uyarılar/Önlemler
    16. Üretim Yeri
    17. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    18. Doz Aşımı
    19. Endikasyonlar
    20. Farmakodinamik Özellikler
    21. Farmakokinetik Özellikler
    22. Farmasötik Şekli
    23. Formülü
    24. İlaç Etkileşmeleri
    25. Kontraendikasyonlar
    26. Kullanım Şekli Ve Dozu
    27. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    28. Ruhsat Sahibi
    29. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    30. Saklama Koşulları
    31. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    32. Uyarılar/Önlemler
    33. Üretim Yeri
    34. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    35. Doz Aşımı
    36. Endikasyonlar
    37. Farmakodinamik Özellikler
    38. Farmakokinetik Özellikler
    39. Farmasötik Şekli
    40. Formülü
    41. İlaç Etkileşmeleri
    42. Kontraendikasyonlar
    43. Kullanım Şekli Ve Dozu
    44. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    45. Ruhsat Sahibi
    46. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    47. Saklama Koşulları
    48. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    49. Uyarılar/Önlemler
    50. Üretim Yeri
    51. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    52. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    53. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    54. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    55. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    56. İlaç Nasıl Kullanılır
    57. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    58. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    59. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    60. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    61. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    62. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    63. Etkin Maddeler
    64. Farmakodinamik Özellikler
    65. Doz Aşımı
    66. Endikasyonlar
    67. Farmakodinamik Özellikler
    68. Farmakokinetik Özellikler
    69. Farmasötik Şekli
    70. Formülü
    71. İlaç Etkileşmeleri
    72. Kontraendikasyonlar
    73. Kullanım Şekli Ve Dozu
    74. Saklama Koşulları
    75. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    76. Uyarılar/Önlemler
    77. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    78. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    79. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    80. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    81. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    82. İlaç Nasıl Kullanılır
    83. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    84. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    85. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    86. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    87. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    88. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    89. Etkin Maddeler
    90. Farmakodinamik Özellikler
    91. Farmakokinetik Özellikler
    92. Farmasötik Form
    93. Gebelik Ve Laktasyon
    94. Geçimsizlikler
    95. İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi
    96. İstenmeyen Etkiler
    97. Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim
    98. Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri
    99. Kontrendikasyonlar
    100. Kullanım Yolu
    101. Müstahzar Adı
    102. Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri
    103. Pozoloji Ve Uygulama Şekli
    104. Raf Ömrü
    105. Ruhsat Numarası(Ları)
    106. Ruhsat Sahibi
    107. Ruhsat Sahibi
    108. Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler
    109. Terapötik Endikasyonlar
    110. Üretici Bilgileri
    111. Yardımcı Maddeler
    112. Yardımcı Maddelerin Listesi
    113. Doz Aşımı
    114. Endikasyonlar
    115. Farmakodinamik Özellikler
    116. Farmakokinetik Özellikler
    117. Farmasötik Şekli
    118. Formülü
    119. İlaç Etkileşmeleri
    120. Kontraendikasyonlar
    121. Kullanım Şekli Ve Dozu
    122. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    123. Ruhsat Sahibi
    124. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    125. Saklama Koşulları
    126. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    127. Uyarılar/Önlemler
    128. Üretim Yeri
    129. Yan Etkileri / Advers Etkiler

İlaç Etken Maddeleri

  • pankreatin (300 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

KALETRA ile insanlada akut aşırı doz deneyimi sınırlıdır. KALETRA ile aşırı dozun tedavisi vital bulguların izlenmesi ve hastanın klinik durumunun gözlenmesi dahil genel destekleyici önlemleri içermelidir. KALETRA için aşırı dozun spesifik bir antidotu yoktur. Endike olduğunda emilmemiş ilacın eliminasyonu için kusturma ya da gastrik lavaj yararlı olabilir. Aktif karbon verilmesi de emilmemiş ilacın uzaklaştırılmasında yardımcı olabilir. KALETRA yüksek oranda proteine bağlandığından diyalizin ilacın anlamlı uzaklaştırılması için yararı olası değildir.

Endikasyonlar

KALETRA HIV-enfeksiyonunun tedavisi için başka antiretroviral ajanlarla kombine olarak endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Kaletra, lopinavir ve ritonavir’in bir arada bulunduğu bir formüldür. Lopinavir HIV 1 ve HIV 2 proteazlarının inhibitörüdür. Kaletra’da bir arada formüle edildiğinde ritonavir, lopinavir’in CYP3A aracılıklı metabolizmasını inhibe ederek lopinavir plazma düzeylerinin yükselmesini sağlar.   Mikrobiyoloji   Etki mekanizması Lopinavir bir HIV-1 ve HIV-2 proteaz inhibitörüdür ve KALETRA’nın antiviral aktivitesini sağlar. HIV proteazların inhibisyonu, gag-pol poliproteininin bölünmesini önleyerek immatür, non-enfeksiyöz virüs üretimiyle sonuçlanır.   İn vitro antiviral aktivite Lopinavirin laboratuardaki ve klinikteki HIV suşlarına karşı in vitro antiviral aktivitesi, sırasıyla, akut olarak enfekte edilmiş lenfoblastik hücre dizilerinde ve periferik kan lenfositlerinde değerlendirilmiştir. İnsan serumunun yokluğunda, lopinavirin beş farklı HIV-1 laboratuar suşuna karşı ortalama EC50 değeri 19 nM’dir. Yüzde 50 insan serumun yokluğunda ve varlığında lopinavirin MT4 hücrelerinde HIV-1IIIB’ye karşı ortalama EC50 değeri sırasıyla 17 nM ve 102 nM ‘dir (0.064 mcg/ml). İnsan serumunun yokluğunda lopinavirin ortalama EC50 değeri çeşitli HIV-1 klinik izolatlarına karşı 6.5 nM’dir.   Direnç Lopinavire karşı duyarlılığı azalmış olan HIV-1 izolatları in vitro olarak seçilmiştir. HIV 1, KALETRA tedavisi sırasında gözlemlenen plazma konsantrasyonlarının sınırları içindeki oranları temsil eden oranlarda tek başına lopinavir ve lopinavir artı ritonavir ile in vitro olarak pasaja tabi tutulmuştur. Bu pasajlarda seçilen virüslerin genotipik ve fenotipik analizleri, ritonavirin bu konsantrasyon oranlarındaki varlığının, lopinavire dirençli virüslerin seleksiyonu üzerinde ölçülebilir bir etkisi olmadığını düşündürmektedir.   Önceden proteaz inhibitörü tedavisi uygulanmış hastalarda KALETRA’nın antiviral aktivitesi Lopinavirin azalmış in vitro duyarlılığının klinik anlamı, çoğul proteaz inibitörleriyle önceki tedaviye karşın HIV RNA > 1000 kopya/ml olan 56 hastada bazal viral genotip ve fenotipe göre, KALETRA tedavisine karşı virolojik yanıtın değerlendirilmesiyle incelenmiştir. Elli altı bazal viral izolata karşı lopinavirin EC50 değeri, yabanıl tip HIV’e karşı EC50’den 0.5-96 kat daha yüksektir. KALETRA, efavirenz ve nükleosit revers transkriptaz inhibitörleriyle 24 haftalık tedaviden sonra, bazalda lopinavire karşı 10-kat 10-20 kat, 20-40 kat ve 40 katından fazla duyarlılık azalması olan hastaların sırasıyla %93’ünde (27/29), %78’inde (7/9), %67’sinde (4/6) ve %50’sinde (4/8) plazma HIV RNA ³ 400 kopya/ml’ye indiği gözlenmiştir. Buna ek olarak, lopinavire in vitro duyarlılıkta azalmayla ilgili olan yukarıdaki HIV proteaz mutasyonlarından 0-5 adet, 6-7 adet ve 8-10 adet içeren virüsleri olan hastalarda sırasıyla %96 (24/25), %76 (16/21) ve %33 (2/6) virolojik yanıt gözlenmiştir.   KALETRA Tedavisi Sırasında Viral Direncin Seçimi Antiretroviral tedavide naif (hiç tedavi görmemiş hastalar) ve proteaz inhibitörü deneyimli olan 227 hastadaki faz II çalışmalarda, 12 hafta veya daha uzun sürelerle KALETRA tedavisi uygulanan ve sayılabilir (400 kopya/ml’den fazla) viral yükü olan dört hastadan elde edilen izolatlar, karşılık gelen bazal viral izolatlara göre lopinavire karşı duyarlılıkta anlamlı ölçüde bir azalma göstermişlerdir. Dört bazal izolata karşı lopinavirin ortalama EC50’si, yabanıl tipteki HIV’e karşı EC50’sine göre ortalama 2.8 kat (sınırlar 0.7-5.2 kat) daha yüksek olup dört bazal izolattan her biri, HIV proteazda, proteaz inhibitörlerine karşı dirençle ilgili dört ya da daha fazla mutasyon içermektedir. Dört hastanın KALETRA ile tedavisini takiben lopinavirin ortalama EC50’si, yabanıl tip HIV ile karşılaştırıldığında ortalama 55 kat artmıştır (sınırlar: 9.4-99 kat) ve 10, 24, 44, 46, 54, 63 v, 71 ve/veya 82 numaralı amino asitlerde 2-3 ilave mutasyon gözlenmiştir.   Çapraz-Direnç KALETRA tedavisi ile seçilen virüslerde çapraz-direnç konusunda az bilgi vardır. Daha önce bir veya daha fazla proteaz inhibitörüyle tedavi edilen ve KALETRA tedavisi sırasında artmış fenotipik lopinavir direnci gelişen dört hastadan elde edilen izolatlar çapraz-dirençli olarak kalmış ya da ritonavir, indinavir ve nelfinavire karşı çapraz direnç gelişmiştir. Bütün rebound virüsler ya tümüyle duyarlı olarak kalmış ya da amprenavire karşı orta derecede azalmış duyarlılık gelişmiştir (lopinavire 99 kat direnç ile birlikte 8.5 kat). Daha önce sakinavir tedavisi uygulanmamış iki olgudan elde edilen rebound izolatlar sakinavire karşı tümüyle duyarlıdır.

Farmakokinetik Özellikler

Ritonavir ile birlikte verilen lopinavirin farmakokinetik özellikleri sağlıklı erişkin gönüllülerde ve HIV ile enfekte hastalarda değerlendirilmiştir: İki grup arasında önemli farklar gözlenmemiştir. Lopinavir esansiyel olarak tümüyle CYP3A tarafından metabolize edilir. Ritonavir, lopinavir metabolizmasını inhibe ederek lopinavirin plazma düzeylerini arttırır. Çalışmalarda KALETRA’nın günde iki defa 400/100 mg dozunda kullanımı HIV ile enfekte hastalarda ritonavirden 15-20 kat daha yüksek olan sabit lopinavir plazma konsantrasyonları elde edilmiştir. Ritonavirin plazma düzeyleri, günde iki defa 600 mg ritonavir dozundan sonra elde edilen düzeylerden %7 daha azdır. Lopinavirin in vitro antiviral EC50 değeri, ritonavirden 10 kat daha düşüktür. Bu nedenle, KALETRA’nın antiviral aktivitesi lopinavire bağlıdır.   Emilim Yemek kısıtlaması yapılmayan HIV pozitif olgularda (N=21) yapılan bir farmakokinetik çalışmada üç dört hafta süreyle günde iki defa 400/100 mg KALETRA dozlarının alımından ortalama dört saat sonra 9.6 ± 44 mcg/ml olan lopinavir ortalama ± SD zirve plazma konsantrasyonları (Cmax) elde edilmiştir. Sabah dozundan önceki ortalama sabit plato konsantrasyon 5.5 ± 4.0 mcg/ml’dir. On iki saatlik doz aralığı boyunca lopinavirin AUC’si ortalama 82.8 ± 44.5 mcg.saat/ml’dir. Lopinavir ile birlikte formüle edilen ritonavirin mutlak biyoyararlanımı insanlarda bilinmemektedir.   Oral Emilim Üzerinde Besinlerin Etkileri KALETRA bir arada formüle edilmiş yumuşak kapsüller ve sıvı formülasyon, aç olunmayan koşullarda (orta derecede yağlı yemek) biyoeşdeğerdir. Tek bir 400/100 mg KALETRA yumuşak kapsül dozunun orta derecede yağlı bir yemekle (500-682 kcal, yağdan %22.7 – 25.1 kalori) birlikte verilmesi, lopinavirin AUC ve Cmax değerlerinde açlığa göre sırasıyla %48 ve %23’lük bir artış ile birliktedir. KALETRA oral solüsyon için lopinavirin AUC ve Cmax değerlerinde buna karşılık gelen artışlar sırasıyla %80 ve %54’tür. Açlığa göre, KALETRA’nın bol yağlı bir yemekle (872 kcal, %55.8 yağdan) verilmesinden sonra lopinavirin AUC ve Cmax değerlerinin yumuşak kapsül için sırasıyla %97 ve %43 ve oral solüsyon için sırasıyla %130 ve %56 arttırmıştır. Biyoyararlanımı arttırmak ve farmakokinetik değişkenliği azaltmak için KALETRA yemekle birlikte alınmalıdır.   Dağılım Sabit durumda, lopinavir plazma proteinlerine ortalama %98-99 oranında bağlanır. Lopinavir alfa-1-asit glikoprotein (AAG) ve albumine bağlanır ama AAG için daha yüksek bir afiniteye sahiptir. Sabit durumda lopinavirin proteine bağlanması, günde iki defa 400/100 mg KALETRA dozundan sonra gözlemlenen konsantrasyonlarda sabit kalmakta olup sağlıklı gönüllüler ve HIV pozitif hastalarda benzer düzeydedir.   Metabolizma İnsan hepatik mikrozomlarıyla yapılan in vitro deneyler, lopinavirin primer olarak oksidatif metabolizmaya tabi olduğunu göstermiştir. Lopinavir yaygın olarak hepatik sitokrom P450 sistemince neredeyse tümüyle CYP3A izozimi tarafından metabolize edilir. Ritonavir güçlü bir CYP3A inhibitörü olup lopinavir metabolizmasını inhibe ederek lopinavirin plazma düzeylerini arttırmaktadır. İnsanlarda yapılan bir 14C-lopinavir çalışması, tek doz 400/100 mg KALETRA dozundan sonra plazmadaki radyoaktivitenin %89’unun ana ilaca bağlı olduğunu göstermiştir. İnsanda lopinavirin en az 13 oksidatif metaboliti saptanmıştır. 4-okso ve 4-hidroksimetabolit epimerik çiftleri, antiviral aktiviteye sahip majör metabolitler olmalarına karşın toplam plazma radyoaktivitesinin yalnızca küçük bir bölümünü oluştururlar. Ritonavirin metabolik enzimleri indükleyerek kendi metabolizmasını ve benzer biçimde lopinavir metabolizmasını indüklediği gösterilmiştir. Çoğul doz sırasında doz-öncesi lopinavir konsantrasyonları, zamanla düşerek ortalama 10-14 gün sonra stabilize olmaktadır.   Eliminasyon 400/100 mg 14C-lopinavir/ritonavir dozundan sonra, uygulanan dozun sırasıyla ortalama %10.4±%2.3 ve %82.6± %2.5’i idrar ve dışkıda bulunmaktadır. Değişmemiş lopinavir idrar ve dışkıda, verilen dozun sırasıyla %2.2 ve %19.8’i oranında bulunmaktadır. Çoğul dozlardan sonra lopinavir dozunun %3’ten azı değişmeden idrarla atılmaktadır. Lopinavirin 12 saatlik bir doz aralığındaki etkin (zirve ve plato) yarı ömrü ortalama 5-6 saat olup lopinavirin zahiri oral klirensi (CL/F) 6-7 l/saattir.   Özel Popülasyonlar Lopinavirin farmakokinetiği yaşlı hastalarda incelenmemiştir. Erişkin hastalarda yaşa veya cinsiyete bağlı farmakokinetik farklar gözlenmemiştir. Irklara bağlı olarak klinik açıdan önemli farmakokinetik farklar saptanmamıştır.   Pediyatrik Hastalar KALETRA’nın günde iki defa 300/75 mg/m2 dozlarının farmakokinetiği, yaşları altı ay ile 12 yaş arasında değişen toplam 27 pediyatrik hastada yapılan çalışmalarda incelenmiştir. Lopinavirin ortalama sabit durumda AUC, Cmax ve Cmin değerleri, KALETRA günde iki defa 300/75 mg/m2 dozunda nevirapin olmadan (n=15) verildiğinde sırasıyla 116.4±57.1 mcg.saat/ml, 12.5±5.8 ve 6.5±4.6 mcg/ml ve günde iki defa 300/75 mg/m2 ve nevirapin ile birlikte (n=12) verildiğinde sırasıyla 85.8±36.9 mcg.saat/ml, 10.0±3.3 ve 3.6±3.5 mcg/ml olarak saptanmıştır. Nevirapin dozu günde iki defa 7 mg/kg (üç ile sekiz yaş arasında) veya günde iki defa 4 mg/kg’dır (sekiz yaşından büyükler). Günde iki defa 300/75 mg/m2 dozu, günde iki defa 400/100 mg KALETRA yumuşak kapsül ve KALETRA oral solüsyonu alan erişkin hastalarda biyoeşdeğer olarak açlık dışı koşullarda sağlananlara benzer (nevirapin ile) ya da biraz daha yüksek (nevirapin olmadan) plazma konsantrasyonları sağlamıştır.   Renal Yetersizlik Lopinavirin farmakokinetiği, renal yetersizliği olan hastalarda incelenmemiştir; ancak, lopinavirin renal klirensi ihmal edilebilir düzeyde olduğundan, renal yetersizliği olan hastalarda toplam vücut klirensinde bir azalma beklenmemektedir.   Hepatik Yetersizlik Lopinavir esasen karaciğer tarafından metabolize ve elimine edilir. KALETRA hepatik yetersizliği olan hastalarda incelenmemiştir (bkz. UYARILAR/ÖNLEMLER).

Farmasötik Şekli

YUMUŞAK KAPSÜL

Formülü

Beher yumuşak kapsül 133.3 mg lopinavir, 33.3 mg ritonavir ve yardımcı madde olarak titanyum dioksit ve boyar madde; FD&C sarısı No.6 içerir.

İlaç Etkileşmeleri

KALETRA P450 izoformu olan CYP3A’nın in vivo ve in vitro inhibitörüdür. KALETRA’nın ve esasen CYP3A tarafından metabolize edilen ilaçların birlikte verilmesi, diğer ilacın plazma konsantrasyonlarının artması ya da terapötik ve advers etkilerin uzamasıyla sonuçlanabilir (bkz. KONTRENDİKASYONLARI).   KALETRA in vitro olarak CYP2D6’nın zayıf bir inhbitörüdür; bu nedenle, KALETRA’nın önerilen dozda verildiğinde CYP2D6 tarafından metabolize edilen ilaçlarla klinik olarak anlamlı ilaç etkileşimlerine yol açması pek olası değildir. KALETRA CYP2C9, CYP2C19, CYP2E1, CYP2B6 veya CYP1A2’yi klinik olarak anlamlı konsantrasyonlarda inhibe etmemektedir. KALETRA’nın kendi metabolizmasını indüklediği ve sitokrom P450 enzimleri ve glukuronidasyonla metabolize edilen bazı ilaçların biyotransformasyonunu arttırdığı in vivo olarak gösterilmiştir. CYP3A aktivitesini indükleyen ilaçların lopinavirin klirensini arttırarak lopinavirin plazma konsantrasyonlarında düşmeye yol açması beklenebilir.   KALETRA ve birlikte verilebilecek başka ilaçlarla ve farmakokinetik etkileşim testlerinde sık kullanılan bazı ilaç etkileşim çalışmaları yapılmıştır. KALETRA’nın birlikte verilmesinin AUC, Cmax ve Cmin üzerindeki etkileri aşağıdaki tablolarda, başka ilaçların lopinavir üzerindeki etkileri ve KALETRA’nın başka ilaçlar üzerindeki etkileri özetlenmiştir. Başka ilaçların ritonavir üzerindeki etkileri gösterilmemiştir çünkü bunlar, eğer tablonun dipnotlarında başka türlü belirtilmemişse, genellikle lopinavir ile gözlenenlerle paraleldir (lopinavir konsantrasyonları düştüğünde ritonavir konsantrasyonları da düşmektedir).   KALETRA, lopinavir konsantrasyonundaki büyük düşmeler nedeniyle terapötik etkisinin anlamlı ölçüde azalması nedeniyle rifampin ile birlikte verilmemelidir.   KALETRA alan hastalara sildenafil reçete edilirken özel bir dikkat gösterilmelidir. KALETRA ile sildenafilin birlikte verilmesi, sildenafil konsantrasyonlarını önemli ölçüde arttırabilir ve hipotansiyon, senkop, görme değişiklikleri ve ereksiyonun uzaması gibi sildenafile bağlı advers olaylarda bir artışla sonuçlanabilir (bkz. sildenafil tam prospektüs bilgisi).   KALETRA’nın lovastatin ya da simvastatin ile birlikte kullanımı önerilmemektedir. KALETRA dahil HIV proteaz inhibitörlerinin CYP3A4 yolağından metabolize olan başka HMG-CoA redüktaz inhibitörleriyle (örn. atorvastatin ya da serivastatin) birlikte kullanımında dikkatli olunmalıdır.   KALETRA alan hastalar St. John’s Wort (Hypericum perforatum) içeren ürünler kullanmamalıdır çünkü birlikte kullanımın ritonavirin plazma konsantrasyonlarını azaltması beklenebilir. Bu, terapötik etkinin kaybı ve direnç gelişimiyle sonuçlanabilir.   KALETRA in vitro ve in vivo olarak bir CYP3A4 (sitokrom P450 3A) inhibitörüdür. KALETRA’nın ve primer olarak CYP3A tarafından metabolize edilen ilaçların (örn. dihidropiridin, kalsiyum kanal blokerleri, HMG-CoA redüktaz inhibitörleri, immünosupresanlar ve sildenafil) birlikte verilmesi diğer ilaçların plazma konsantrasyonlarını arttırarak bunların terapötik ve advers etkilerini arttırabilir ya da uzatabilir (bkz. Potansiyel Olarak Anlamlı Diğer İlaç Etkileşimleri tablosu). CYP3A tarafından yaygın olarak metabolize edilen ve yüksek bir ilk geçiş metabolizması olan ajanlar KALETRA ile birlikte verildiğinde AUC’de büyük artışlara (3 katından büyük) en duyarlı ilaçlar gibi görünmektedirler. Beklenen etkileşim nedeniyle spesifik olarak kontrendike olan ilaçlar ve ciddi advers olay potansiyeli KONTRENDİKASYONLAR başlığı altındaki tabloda listelenmiştir.   KALETRA CYP3A tarafından metabolize edilir. KALETRA ile CYP3A’yı indükleyen ilaçların birlikte verilmesi lopinavirin plazma konsantrasyonunu düşürerek onun terapötik etkisini azaltabilir (bkz. Potansiyel Olarak Anlamlı Diğer İlaç Etkileşimleri tablosu). Birlikte uygulanan ketokonazol ile saptanmamakla birlikte KALETRA’nın CYP3A’yı inhibe eden başka ilaçlarla birlikte verilmesi KALETRA’nın plazma konsantrasyonlarını arttırabilir.   Anti-HIV Ajanlar   Nükleosid Revers Transkriptaz İnhibitörleri (NRTİ’ler)   Stavudin ve Lamivudin KALETRA tek başına ya da stavudin ve lamivudin ile kombine olarak verildiğinde lopinavirin farmakokinetiğinde bir değişim gözlenmemiştir.   Didanosin Didanosinin boş bir mideye alınması önerilmektedir; bu nedenle didanosin (yemekle verilen) KALETRA verilmeden bir saat önce ya da iki saat sonra alınmalıdır.   Zidovudin ve Abacavir KALETRA glukuronidasyonu indükler, bu nedenle KALETRA zidovudin ve abacavirin plazma konsantrasyonlarını azaltma potansiyeline sahiptir. Bu potansiyel etkileşimin klinik anlamı bilinmemektedir.   Tümü Artmış CPK, miyalji, miyozit ve nadiren rabdomiyoliz PI’ler özellikle NRTI’lerle kombine olarak kullanıldığında bildirilmiştir.   Non-Nükleosid Revers Transkriptaz İnhibitörleri (NNRTİ’ler)   Nevirapin Nevirapin ve KALETRA’nın birlikte verilmesi, sağlıklı deneklerde lopinavir farmakokinetiğinde bir değişim görülmemiştir. HIV-pozitif pediyatrik hastalarla yapılan bir çalışmanın sonuçları nevirapin ile birlikte verilmesinden sonra lopinavir konsantrasyonlarında bir düşme olduğunu göstermiştir. Nevirapinin HIV pozitif erişkinlerdeki etkisinin pediyatrik hastalardakine benzer olması beklenmektedir ve lopinavir konsantrasyonları düşebilir. Bu farmakokinetik etkileşimin klinik anlamı bilinmemektedir.   Fazla proteaz inhibitör deneyi olanlar için ya da lopinavire karşı anlamlı duyarlılık kaybına ilişkin fenotipik ya da genotipik kanıtları bulunan hastalarda nevirapin ile birlikte verildiğinde KALETRA dozu günde iki defa 533/133 mg’a yükseltilmelidir.   Efavirenz Efaevirenz ve iki nükleosid revers transkriptaz inhibitörü ile kombine olarak çoğul proteaz inhibitör deneyimi olan hastalarda kullanıldığında KALETRA dozunun günde iki defa 400/100 mg’dan (üç yumuşak kapsül) %33.3 arttırılarak günde iki defa 533/133 mg’a çıkarılması (dört yumuşak kapsül), günde iki defa KALETRA 400/100 mg’a ait eski verilerle karşılaştırıldığında benzer lopinavir plazma konsantrasyonları elde edilmektedir.   Fazla proteaz inhibitör deneyi olanlar için ya da lopinavire karşı anlamlı duyarlılık kaybına ilişkin fenotipik ya da genotipik kanıtları bulunan hastalarda efavirenz ile birlikte verildiğinde KALETRA dozu günde iki defa 533/133 mg ‘a yükseltilmelidir.   Delavirdin Delavirdinin lopinavirin plazma konsantrasyonlarını arttırma potansiyeli vardır.    Proteaz İnhibitörleri (Pİ’ler)   Amprenavir KALETRA amprenavirin CYP3A-aracılıklı metabolizmasını inhibe etmektedir. Sağlıklı deneklerdeki farmakokinetik sonuçlara dayanarak (bkz. tablo) KALETRA 400/100 mg b.i.d. ile birlikte verilen amprenavir 750 mg b.i.d., amprenavir 1200 b.i.d ye ait eski verilerle karşılaştırıldığında benzer bir AUC, daha düşük bir Cmax ve daha yüksek bir Cmin elde edilebilir.   İndinavir KALETRA indinavirin CYP3A-aracılıklı metabolizmasını inhibe etmektedir. Sağlıklı deneklerdeki farmakokinetik sonuçlara dayanarak (bkz. tablo) KALETRA 400/100 mg b.i.d. ile birlikte verilen indinavir 600 mg b.i.d., indinavir 800 b.i.d’ye ait eski verilerle karşılaştırıldığında benzer bir AUC, daha düşük bir Cmax ve daha yüksek bir Cmin elde edilebilir.   Nelfinavir KALETRA nelfinavirin CYP3A-aracılıklı metabolizmasını inhibe etmektedir. Sağlıklı deneklerdeki farmakokinetik sonuçlara dayanarak (bkz. tablo) KALETRA 400/100 mg b.i.d. ile birlikte verilen nelfinavir 750 mg b.i.d., nelfinavir 750 b.i.d’ye ait eski verilerle karşılaştırıldığında benzer ya da daha yüksek bir toplam ilaç (nelfinavir artı aktif metabolit M8) bir AUC, Cmax ve Cmin elde edilebilir.   Ritonavir Antiretroviral naif HIV-pozitif deneklerde ilave bir 100 mg ritonavir b.i.d. ile birlikte verildiğinde, 400/100 mg b.i.d. KALETRA ile karşılaştırıldığında lopinavirin ortalama AUC değeri %33, ortalama Cmin %64 ve ortalama Cmax %20 artmıştır.   Sakinavir KALETRA sakinavirin CYP3A-aracılıklı metabolizmasını inhibe etmektedir. Sağlıklı deneklerdeki farmakokinetik sonuçlara dayanarak (bkz. tablo). KALETRA 400/100 mg b.i.d. ile birlikte verilen sakinavir 800 mg b.i.d., indinavir 1200 b.i.d’ye ait eski verilerle karşılaştırıldığında benzer ya da daha yüksek bir AUC, daha yüksek bir Cmax ve Cmin elde edilebilir.   NOT: Efavirenz ve nevirapin CYP3A aktivitesini indükleyerek KALETRA ile kombine olarak kullanıldıklarında diğer proteaz inhibitörlerinin plazma konsantrasyonlarını azaltma potansiyeline sahiptirler.   Diğer İlaçlar İlaç etkileşim çalışmaları KALETRA ile prevastatin arasında klinik olarak anlamlı bir etkileşim olduğunu göstermemiştir. Bilinen metabolik profillere dayanarak KALETRA ile fluvastatin, dapson, trimetoprim/sulfametoksazol, klaritromisin, azitromisin, eritromisin, itrakonazol (200 mg/gün’e eşit ya da daha küçük dozlar) ya da flukonazol arasında klinik olarak anlamlı ilaç etkileşimleri olması beklenmemektedir. Potansiyel Olarak Anlamlı Diğer İlaç Etkileşimleri Antiaritmikler: amiodaron, bepridil, lidokain (sistemik) ve kinidin Konsantrasyonlar KALETRA ile birlikte verildiğinde artabilir. Birlikte kullanımda dikkat edilemeli ve terapötik konsantrasyon monitörize edilmelidir Antikoagülanlar: warfarin Konsantrasyonlar KALETRA ile birlikte verildiğinde etkilenebilir. INR’nin (uluslarası normalize oran) monitörize edilmesi önerilir. Antikonvülsanlar: fenobarbital, fenitoin, karbamazepin CYP3A4’ü indükler ve lopinavir konsantrasyonlarını azaltabilir. Dihidropiridin kalsiyum kanal blokerleri (örn felodipin, nifedipin, nikardipin) Konsantrasyonları KALETRA tarafından arttırılabilir. Kolesterol düşürücü ajanlar: serivastatin, lovastatin ve simvastatin KALETRA ile birlikte verildiğinde konsantrasyonların önemli ölçüde artması beklenebilir (bkz. UYARILAR/ÖNLEMLER). Kortikosteroidler: deksametazon CYP3A4’ü indükler ve lopinavir konsantrasyonlarını azaltabilir. Erektil disfonksiyon ajanları: sildenafil KALETRA ile birlikte verildiğinde konsantrasyonların önemli ölçüde artması beklenebilir (bkz. UYARILAR/ÖNLEMLER). Bitkisel preparatlar: St John’s Wort (hypericum perforatum) Lopinavir konsantrasyonlarını önemli ölçüde azaltabilir. İmmünosupresanlar: siklosporin ve tacrolimus KALETRA ile birlikte verildiğinde konsantrasyonları artabilir. Terapötik konsantrasyonun izlenmesi önerilir. Bilinen İlaç Etkileşimleri Doz ve Şema Değişiklikleri İlaç Etkileşim Çalışmalarına Dayanmaktadır İlaç Adı Konsantrasyon Üzerindeki Etkisi Klinik Yorum Atorvastatin ↑ Atorvastatin Dikkatli izlemeyle beraber atorvastatini mümkün olan en düşük dozda kullanmayı ya da KALETRA ile prevastatin ya da fluvastatin gibi alternatif bir HMG-CoA redüktaz inhibötürü kullanmayı düşünün. Disülfiram/ Metronidazol   KALETRA oral solüsyonu, disulfiramla ya da bu reaksiyonu oluşturan başka ilaçlarla (örn. Metronidazol) birlikte verildiğinde disülfiram-benzeri reaksiyonlara yol açabilen alkol içermektedir. Efavirenz ↓ Lopinavir Çoğul proteaz inhibitörü-deneyimli hastalarda efavirenz kullanımı sırasında KALETRA dozunu 533/133 mg’a (dört yumuşak kapsül) yükseltmeyi düşünün.

Kontraendikasyonlar

KALETRA içindekilerden birine karşı aşırı duyarlığı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.   KALETRA klirens için CYP3A’ya ileri derecede bağlı olan ve yüksek plazma konsantrasyonları ciddi ve/veya yaşamı tehdit eden olaylarla bağlantı olan ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır. Bu ilaçlar aşağıda sıralanmıştır.     KALETRA ile birlikte verilmemesi gereken ilaçlar İlaç Sınıfı Sınıfın içinde verilmemesi gereken ilaç Benzodiazepinler Midazolam, Triazolam Ergot türevleri Ergotamin, Dihidroergotamin Nöroleptikler Pikozid GI motilite ajanları Sisaprid Antihistaminler Astemizol, Terfenadin  

Kullanım Şekli Ve Dozu

Erişkinler KALETRA’nın önerilen dozajı, günde iki defa yemekle birlikte alınan 400/100 mg (üç yumuşak kapsül veya 5.0 ml) dozudur.   Pediyatrik Hastalar KALETRA oral solüsyonun önerilen dozajı, günde iki defa yemekle birlikte alınan 300/75 mg/m2 doz olup maksimum doz günde iki defa 400/100 mg (5.0 ml) dozudur. Mümkünse bu doz, kalibreli bir oral dozaj şırıngası kullanılarak verilmelidir. Pediyatrik Dozaj Çizelgesi Vücut Yüzey Alanı (m2)* Günde İki Defalık Doz (300/75 mg/m2) 0.25 0.9 ml (75/18.75 mg) 0.50 1.9 ml (150/37.5 mg) 0.75 2.8 ml (225/56.25 mg) 1.00 3.8 ml (300/74 mg) 1.25 4.7 ml (375/93.75 mg) 1.33 5 ml (400/100 mg) *BSA (m2)= (Boy (cm) X Ağırlık (kg) / 3600)

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

KALETRA 200 MG/50 MG 120 FILM TABLET

Ruhsat Sahibi

Abbott laboratuarları İth. İhr. ve Tic. Ltd. Şti. Ekinciler Caddesi Hedef Plaza Kat 6 81640 Kavacık – Beykoz 34810 İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

24/07/2001-110/49

Saklama Koşulları

KALETRA Yumuşak Kapsül 2°C -8 °C arasında buzdolabında saklanmalıdır. Satın alındıktan sonra 42 gün içerisinde kullanılmak şartıyla 25 °C’nin altında saklanırsa, buzdolabında saklanması gerekli değildir.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

KALETRA (lopinavir/ritonavir) Yumuşak Kapsül bir kutuda 180 kapsül/2 şişe şeklinde ambalajlanarak kullanıma sunulmuştur.

Uyarılar/Önlemler

Diabetes Mellitus/Hiperglisemi Proteaz inhibitörü tedavisi alan HIV enfekte hastalarda yeni başlayan diabetes mellitus, önceden mevcut diabetes mellitusun alevlenmesi ve hiperglisemi bildirilmiştir. Bazı hastalarda bu olayların tedavisi için insülin ya da oral hipoglisemik ajanlara başlanması ya da dozların ayarlanması gerekmiştir. Bazı olgularda diyabetik ketoasidoz gelişmiştir. Proteaz inhibitörü tedavisi kesilen bu hastaların bazılarında hiperglisemi devam etmiştir. Bu olaylar klinik uygulamalar sırasında gönüllü olarak rapor edildiklerinden dolayı sıklıkları tahmin edilememektedir ve proteaz inhibitörü tedavisiyle bu olaylar arasında nedensel bir ilişki olup olmadığı bilinmemektedir.   Genel KALETRA esasen karaciğer tarafından metabolize edilir. Bu nedenle, ilaç hepatik fonksiyonu azalmış hastalara verilirken dikkatli olunmalıdır.   Direnç/Çapraz-Direnç Proteaz inhibitörleri arasında değişik derecelerde çapraz-direnç gözlenmiştir. KALETRA’nın daha sonra uygulanmış proteaz inhibitörlerinin etkinliği üzerindeki etkisi araştırılmaktadır.   Hemofili Proteaz inhibitörleri ile tedavi edilen hemofili tip A ve B hastalarında spontan cilt hematomları ve hemartroz dahil kanama artışına ilişkin raporlar vardır. Bazı hastalarda ilave faktör VIII verilmiştir. Bildirilen olguların yarısından fazlasında proteaz inihibitörleriyle tedavi sürdürülmüş ya da yeniden başlanmıştır. Proteaz inhibitörü tedavisi ile bu olayların arasında nedensel bir ilişki ya da bir etki mekanizması olup olmadığı bilinmemektedir.   Yağların Yeniden Dağılımı Antiretroviral terapi alan hastalarda santral obesite, dorsoservikal yağ artışı (bufalo hörgücü) periferik erime, meme büyümesi ve "kuşingoid görünüm" gözlenmiştir. Bu olayların mekanizması ve uzun dönemli sonuçları halen bilinmemektedir. Nedensel bir ilişki kurulmamıştır.   Lipid Yükselmeleri KALETRA ile tedavi, total kolesterol ve trigliserid konsantrasyonlarında artışlarla sonuçlanmıştır. KALETRA tedavisine başlanmasından önce ve tedavi sırasında periyodik aralıklarla trigliserid ve kolesterol testleri yapılmalıdır. Lipid bozuklukları klinik olarak uygun olduğu şekilde tedavi edilmelidir. KALETRA ile HMG CoA redüktaz inhibitörleri arasındaki potansiyel ilaç etkileşimleriyle ilgili ilave bilgi için diğer Potansiyel Olarak Anlamlı İlaç Etkileşimleri tablosuna bakınız.   Pankreatit KALETRA alan hastalarda pankreatit olguları bildirilmiştir ancak nedensel bir ilişki kurulamamıştır. Bir çalışmada KALETRA ya da nelfinavir alan benzer sayıda hastada normalin üst sınırından iki kat daha yüksek olan asemptomatik amilaz artışları gözlenmiştir.   Hastalara plazmadaki HIV RNA’sındaki kalıcı düşüşlerin AIDS progresyonu ve ölüm riskinde azalmayla bağlantılı olduğu söylenmelidir. Hastalar KALETRA kullanırken bir doktorun kontrolü altında olmalıdır. Hastalara KALETRA ve diğer birlikte kullanılan antiretroviral ilaçları her gün reçetede yazıldığı şekilde almaları söylenmelidir. KALETRA daima diğer antiretroviral ilaçlarla kombine olarak kullanılmalıdır. Hastalar doktorlarına danışmadan dozu değiştirmemeli veya tedaviyi kesmemelidirler. Eğer KALETRA’nın bir dozunun alınması unutulursa hasta bu dozu olabildiğince çabuk almalı ve sonra normal şemaya dönmelidir. Ancak eğer bir doz atlanırsa hasta ikinci dozu iki katına çıkarmamalıdır.   Hastalar KALETRA’nın HIV enfeksiyonunu şifaya kavuşturmadığını ve fırsatçı enfeksiyonların devam edebileceğini ve HIV hastalığı ile bağlantılı başka komplikasyonların ortaya çıkabileceğini bilmelidirler. KALETRA’nın uzun dönemli etkileri şu an için bilinmemektedir.KALETRA ile tedavinin HIV’i cinsel temasla başkalarına bulaştırma riskini azalttığını gösteren veriler bulunmadığı hastalara söylenmelidir.   KALETRA bazı ilaçlarla etkileşebilir; bu nedenle hastalar özellikle bitkisel bir preparat olan St. John’s Wort ve başka reçeteli ve reçetesiz ya da bitkisel ürünler kullandıklarını doktorlarına bildirmelidirler.   Didanosin alan hastalar bu ilacı KALETRA’dan bir saat önce ya da iki saat sonra almalıdır.   Sildenafil alan hastalara hipotansiyon, görme değişiklikleri ve ereksiyonda uzama gibi sildenafil ile bağlantılı advers olayların riskinin arttığı ve semptomları derhal doktorlarına bildirmeleri söylenmelidir.   Estrojen bazlı hormonal kontraseptifler kullanan hastalara, KALETRA tedavisi sırasında ilave ya da alternatif kontraseptif önlemlerin kullanılması gerektiği söylenmelidir.   Emilimi arttırmak için KALETRA yemekle birlikte alınmalıdır.   Proteaz inhibitörleri dahil antiretroviral tedavi alanlarda vücut yağının yeniden dağılımı veya birikimi ve bunun nedenlerini ya da sağlık üzerindeki uzun dönemli etkilerinin bilinmediği konusunda hastalara bilgi verilmelidir.   Geriyatrik Kullanım KALETRA ile yapılan klinik çalışmalarda genç hastalara göre farklı yanıtı belirlemeye yetecek sayıda 65 yaş ve üzerindeki hasta dahil edilmemiştir. Bunun dışında rapor edilen klinik deneyimlerde yaşlı ve genç hastaların yanıtları arasında bir fark saptanmamıştır.Genel olarak, KALETRA’nın yaşlı hastalara verilmesinde ve izlenmesinde azalmış hepatik, renal veya kardiyak fonksiyonlar ve eşlik eden hastalıklar ve başka ilaç tedavileri göz önüne alınmalıdır.   Pediyatrik Kullanım Altı aylıktan küçük pediyatrik hastalarda KALETRA’nın güvenilirlik ve farmakokinetik profili bilinmemektedir. HIV ile enfekte olan altı aylık ile 12 yaş arasındaki hastalarda yapılan bir klinik çalışmada görülen advers olayların profili erişkin hastalar ile benzerlik göstermektedir. KALETRA’nın pediyatrik hastalardaki antiviral aktivitesinin klinik çalışmalarda değerlendirilmesi sürmektedir.   Gebelikte Kullanımı: Gebe kadınlarda yapılan yeterli ve iyi kontrollü çalışmalar olmadığından, KALETRA gebelikte yalnızca potansiyel yararlarının potansiyel risklere kesinlikle ağır basması durumunda kullanılmalıdır.   Emziren Anneler: Lopinavirin insan sütüyle atılıp atılmadığı bilinmediğinden, gerek potansiyel HIV bulaşması ve gerekse emzirilen bebeklerde ciddi advers reaksiyon potansiyeli nedeniyle, KALETRA kullanan anneler bebeklerini emzirmemelidir.

Üretim Yeri

Abbott Laboratories ABD lisansı ile RP Scherer,2725 Scherer Drive St. Petersburg, Florida, ABD

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Kaletra’nın güvenilirliği lopinavir/ritonavir ile doze edilen toplam 2628 antiretroviral naif veya deneyimli erişkin ve pediyatrik hastada yapılan klinik çalışmalarda araştırılmıştır.   KALETRA Faz I/II ve Faz III klinik çalışmalarda bir kombinasyon terapisi olarak 612 hastada değerlendirilmiştir. Bunlardan 442 hasta günde iki defa 400/100 mg dozu almıştır. Bu çalışmalarda 24 haftalık bir dönemde advers olaylara bağlı olarak tedaviyi bırakma oranları %2.4 (naif hastalar) ve %7.7’dir (deneyimli hastalar). Kaletra ile bağlantılı olarak en sık görülen advers olay diyare olup hastaların ortalama %14’ünde görülmüştür ve genellikle hafif ya da orta şiddettedir. Advers olaylara bağlı olarak randomize tedavinin kesilme oranları KALETRA ile tedavi edilenlerde %2.8 ve nelfinavir ile tedavi edilenlerde %3.1’dir.   Bütün klinik çalışmalarda (Faz II/III) önerilen günde iki defa 400/100 mg dozunda Kaletra alan 442 hastadan %2 veya daha fazlasında 24 haftaya kadar veya 72 haftaya kadar ortaya çıktığı bildirilen ve en azından Kaletra ile olası veya bilinmeyen bağlantısı olan ve en azından orta ya da yüksek şiddetteki advers olaylar aşağıdadır.   Olaylar toplam olarak sunulmuştur (naif/deneyimli):   Bir Bütün Olarak Vücut: Abdominal ağrı %2.3 (%2.7/%0.0), asteni %3.8 (%4.0/%3.1), başağrısı %2.7 (%3.2/%0.0), ağrı;   Sindirim Sistemi: Anormal dışkı, diyare %14.3 (%14.6/%12.3), dispepsi, flatülans;   Gastrointestinal Bozukluk: Bulantı %5.9 (%6.4/%3.1), kusma %2.0 (%1.9/%3.1);   Metabolik ve Nütrisyonel Bozukluklar: Lipodistrofi;   Kas İskelet Sistemi: Miyalji;   Sinir Sistemi: İnsomni;   Deri ve İlgili Yapılar: Döküntü.   Bütün faz II/III klinik çalışmalarda KALETRA alan erişkin hastaların %2’sinden azında tedavi sırasında ortaya çıkan ve en azından KALETRA ile olası veya bilinmeyen bağlantısı olan ve en azından orta ya da yüksek şiddetteki advers olaylar aşağıda vücut sistemlerine göre sıralanmıştır.   Bir Bütün olarak Vücut: Sırt ağrısı, göğüs ağrısı, substernal göğüs ağrısı, ürperme, kist, ilaç etkileşimi, artan ilaç düzeyi, yüzde ödem, ateş, grip sendromu, kırıklık ve viral enfeksiyon.   Kardiyovasküler Sistem: Derin tromboflebit, hipertansiyon, palpitasyon, tromboflebit ve vaskülit.   Sindirim Sistemi: Anoreksi, kolesistit, konstipasyon, ağız kuruluğu, dispepsi, disfaji, enterokolit, eruktasyon, özofajit, fekal inkontinans, gastrit, gastroenterit, hemorajik kolit, iştah artışı, pankreatit, siyaloadenit, stomatit ve ülseratif stomatit.   Endokrin Sistem: Cushing sendromu ve hipotiroidi.   Hemik ve Lenfatik Sistem: Anemi, lökopeni ve lenfadenopati.   Metabolik ve Nütrisyonel Bozukluklar: Avitaminoz, dehidratasyon, ödem, glukoz toleransında azalma, laktik asidoz, obezite, periferik ödem ve kilo kaybı.   Kas İskelet Sistemi: Artralji ve artroz.   Sinir Sistemi: Anormal rüyalar, ajitasyon, amnezi, anksiyete, ataksi, konfüzyon, depresyon, baş dönmesi, diskinezi, emosyonel labilite, ensefalopati, hipertoni, libido azalması, sinirlilik, nöropati, parestezi, periferik nörit, somnolans, anormal düşünceler ve tremor.   Solunum Sistemi: Bronşit, dispne, akciğer ödemi ve sinüzit.   Deri ve İlgili Yapılar: Akne, alopesi, cilt kuruluğu, eksfoliyatif dermatit, furonküloz, makülopapüler döküntü, tırnak bozukluğu, pruritus, deride selim tümörler, deride renk değişimi ve terleme.   Özel Duyular: Anormal görme, göz bozukluğu, otitis media, tat bozukluğu ve tinnitus.   Ürogenital Sistem: Anormal ejakülasyon, jinekomasti, erkekte hipogonadizm, böbrek taşı ve idrar anormalliği.   Döküntü (%2), KALETRA içeren (300/75 mg/m2) kombinasyon tedavisi ile 24 haftaya kadar tedavi edilen pediyatrik hastaların %2 veya daha fazlasında orta veya yüksek şiddette görülen tek ilaca bağlı klinik advers olaydır. Bu çalışma ilacı ile en azından olası, mümkün veya bilinmeyen bağlantısı bulunan olayları içermektedir.   Laboratuar Anormallikleri Günde iki defa 400/100 mg dozunda Kaletra alan erişkin hastalarda 24 aylık tedavide ≥%2 oranında görülen belirgin (Grad 3-4) laboratuar anormallikleri: Glukoz artışı (%2.4), artmış SGOT/AST (%2.1), artmış SGPT/ALT (%2.1), artmış GGT (%9.2), artmış total kolesterol (%8.6) ve artmış triglseridlerdir (%7.9).   Artmış CPK, miyalji, miyozit ve nadiren rabdomiyoliz PI’ler özellikle NRTI’lerle kombine edildiklerinde bildirildilmiştir.   300/75 mg/m2 dozunda Kaletra alan pediyatrik hastalarda 24 aylık tedavide ≥%2 oranında görülen belirgin (Grad 3-4) laboratuar anormallikleri: Bilirubin artışı (%3.0), artmış SGPT/ALT (%2.0), artmış total kolesterol (%2.0) ve artmış amilaz (%4.0). Ayrıca düşük sodyum (%3.0), trombosit sayısı (%4.0) ve nötrofil (%5.0) düzeyleri bildirilmiştir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Yüksek düzeyde dozaşımını takiben hipotansiyon ve bradikardi gibi önemli kardiyovasküler etkiler beklenir. Devamında kalp yetmezliği, kardiyojenik şok ve kalp durması olabilir. Solunum problemleri, bronkospazm, kusma, bilinç bozukluğu ve genel nöbetler de gelişebilir.     İlacın alındığı ilk saatlerde gastrik lavaj ve kusturma faydalı olabilir.   Genel uygulamalara ilave olarak hayati işaretler, gerektiğinde yoğun bakım altında, izlenmeli ve düzeltilmelidir.   Hastalar sırt üstü pozisyonda yatırılmalıdırlar. Bradikardi varsa 0.5-2 mg intravenöz atropin ve/veya 1-10 mg intravenöz glukagon (gerekli durumlarda 2-5 mg/saat’lik yavaş intravenöz infüzyonla devam edilir) uygulanabilir. Pacemaker tedavisi gerekli olabilir. Aşırı hipotansiyon halinde intravenöz sıvılar uygulanabilir. Ek olarak, 5-10 mikrogram’lık intravenöz noradrenalin kan basıncı cevabına göre tekrarlanarak verilebilir veya 5 mikrogram/dak’lık noradrenalin kan basıncına ayarlı infüzyonla uygulanabilir. Aerosol formunda veya gerektiğinde intravenöz yolla uygulanan salbutamol veya diğer beta2-agonistleri ile bronkospazm tedavi edilebilir. Nöbet halinde, diazepam veya klonazepamın yavaş intravenöz enjeksiyonu önerilir.   Şok semptomlarının eşlik ettiği şiddetli doz aşımı vakalarında, tarif edilen destek tedavi yeterli uzunlukta sürdürülmelidir, ör. hasta stabilize oluncaya kadar, çünkü uzamış yarı ömür ve karvedilolün daha derin kompartmanlardan tekrar dağılımı beklenebilir.  

Endikasyonlar

Konjestif kalp yetmezliği: Kinetra stabil hafif, orta ve şiddetli kronik kalp yetmezliğinde sıvı retansiyonu olan hastalarda diüretik, digoksin ve ADE (Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim) inhibitörleri gibi standart tedavilerle birlikte endikedir.  Hipertansiyon: Kinetra hipertansiyon tedavisinde endikedir. Miyokardiyal enfarktüsü takip eden sol ventriküler bozukluk: Kinetra, miyokardiyal enfarktüsün akut fazını geçirmiş ve sol ventriküler ejeksiyon fraksiyonu £ % 40 (semptomatik kalp yetmezliği ile birlikte veya değil) olan, klinik olarak stabil hastalarda kardiyovasküler mortaliteyi düşürmede endikedir. 

Farmakodinamik Özellikler

Karvedilol, antioksidan özelliklere sahip, vazodilatör bir non-selektif beta bloker ajandır. Vazodilatasyon, başlıca alfa-1-reseptör antagonizması ile gerçekleşir.   Karvedilol, periferik vasküler rezistansı vazodilatasyonla azaltır ve renin – angiotensin – aldosteron sistemini beta reseptör blokajı ile baskı altına alır. Plazma renin aktivitesi azalır ve sıvı retansiyonu nadirdir.   Karvedilolün intrensek sempatomimetik aktivitesi yoktur ve propranolol gibi membran stabilize edici özelliklere sahiptir.   Karvedilol iki stereoizomerden oluşan bir rasemattır. Non-selektif beta adrenerjik reseptör blokaj etkisinden S(-) enansiyomeri sorumludur, buna karşılık her iki enansiyomer de eşit derecede alfa-1 adrenerjik reseptör blokaj  aktivitesi gösterir.   Karvedilol reaktif oksijen radikallerini ortadan kaldıran kuvvetli bir antioksidan ve bir antiproliferatif ajandır. Karvedilol ve metabolitlerinin bu özellikleri, in-vitro ve in-vivo deneysel çalışmalarda ve bazı insan hücre tipleri üzerinde yapılan in vitro çalışmalarda kanıtlanmıştır.   Yapılan klinik çalışmalar, karvedilol tarafından sağlanan vazodilatasyon ve beta blokaj etkileri arasındaki dengenin aşağıdaki sonuçlara yol açtığını göstermiştir: Saf beta bloker ajanlarla görülen kan basıncındaki azalma ile ortaya çıkan total periferik dirençteki artış karvedilol kullanan hipertansif hastalarda gözlenmez. Kalp atış hızı hafifçe azalır. Renal kan akışı ve renal fonksiyon değişmez. Periferik kan akışı korunur bu nedenle diğer beta bloker ilaçlara sıkça görülen ekstremitelerde soğukluk karvedilolle nadiren gözlenir.  Karvedilol, stabil anginası olan hastalarda anti-iskemik ve anti-anginal özellikler gösterir. Akut hemodinamik çalışmalarda karvedilolün ventriküler ön yük ve ard yükünü azaltığı gösterilmiştir.  Karvedilol, sol ventriküler disfonksiyonu veya kronik kalp yetmezliği olan hastalarda, hemodinamik özellikler üzerinde olumlu etkiler gösterir ve sol ventriküler ejeksiyon fraksiyonunu ve boyutlarını iyileştirir.

Farmakokinetik Özellikler

Karvedilolün mutlak biyoyararlanımı insanlarda yaklaşık % 25’dir. Biyoyararlanım stereo-selektiftir, R-formunun biyoyararlanımı % 30 ve S-formununki ise % 15’dir. Doruk  plazma konsantrasyonlarına tek oral dozu takiben yaklaşık 1 saatte ulaşılır. Doz ve serum konsantrasyonları arasındaki ilişki lineerdir. Biyoyararlanım ve doruk serum konsantrasyonu yemeklerden etkilenmez ancak doruk serum konsantrasyonuna ulaşma zamanı ilaç yemeklerle birlikte alındığında gecikir. Karvedilol son derece lipofiliktir, plazma proteinlerine yaklaşık % 98-99 oranında bağlanır. Dağılım hacmi yaklaşık 2 l/kg’dır, karaciğer sirozu bulunan hastalarda bu değer daha yüksektir. Oral uygulamayı takiben ilk geçiş metabolizması yaklaşık       % 60-75’dir.   Karvedilol, ileri derecede metabolize edilir. Radyoaktif olarak işaretlenmiş karvedilolün sağlıklı gönüllülere oral yolla uygulanmasını takiben, eğri altında kalan alan (EAA) ölçüldüğünde, karvedilol plazmadaki toplam radyoaktivitenin sadece %7’sidir. Karvedilol primer olarak aromatik halka oksidasyonu ve glukuronidasyon ile metabolize edilir. Oksidatif metabolitler, daha sonra glukuronidasyon ve sülfasyon konjügasyonu ile metabolize edilirler. Fenol halkasındaki demetilasyon ve hidroksilasyon, b-reseptör bloke edici aktiviteye sahip üç aktif metabolit üretir. Preklinik çalışmalar baz alındığında, b-blokaj aktivitesinde, 4’-hidroksifenil metaboliti, karvedilolden 13 kat daha fazla etkilidir. Karvedilol ile karşılaştırıldığında, üç aktif metabolit zayıf vazodilatör aktivite gösterir. Aktif metabolitlerin plazma konsantrasyonları, karvedilol için gözlenenlerin 1/10’u oranındadır ve benzer farmakokinetiğe sahiptir. Karvedilolün, sağlıklı gönüllülere oral yolla uygulanmasını takiben, R(+)-karvedilol plazma seviyeleri, S(-)-karvedilolden yaklaşık olarak 2 – 3 kat daha fazla ilk geçiş metabolizmasına uğrar. Ortalama görünür terminal eliminasyon yarılanma ömrü, R(+)-karvedilol için 5 – 9 saat, S(-)-enansiyomeri için 7 – 11 saat aralığındadır.   İnsan karaciğer mikrozomlarındaki R(+) ve S(-)-karvedilol metabolizmalarından sorumlu primer P450 enzimleri; CYP2D6 ve CYP2C9 ve daha az kapsamlı olanları ise; CYP3A4, 2C19, 1A2 ve 2E1’dir. Karvedilol, daha kapsamlı metabolizerlerle karşılaştırıldığında R(+)-karvedilolden 2 – 3 kat daha fazla plazma konsantrasyonları sergileyen zayıf debrizokin metabolizerleri ile genetik polimorfizmin etkilerine bir örnektir. Buna karşılık, S(-)-karvedilol plazma seviyeleri zayıf metabolizerlerde sadece %20-25 oranında artar. Bu durum, bu enansiyomerin, sitokrom P450 2D6 tarafından, R(+)-karvedilolden daha az kapsamlı olarak metabolize edildiğini gösterir. Zayıf S-mephenytoin metabolizerlerinde, karvedilolün farmakokinetiği farklı değildir.   Ortalama eliminasyon yarı ömrü 6-10 saat arasındadır. Plazma klirensi yaklaşık 590 ml/dak’dır. Eliminasyon başlıca safra yoluyla olur. Atılım esas olarak feçesledir. Çok az bir kısmı çeşitli metabolitleri halinde renal yolla atılır.   Karvedilol farmakokinetiği yaş ile değişiklik gösterir. Karvedilol plazma seviyeleri yaşlılarda, gençlere kıyasla % 50 daha yüksektir. Sirozlu karaciğer hastaları üzerinde yapılan bir çalışmada, sağlıklı gönüllülere kıyasla karvedilol biyoyaralanımı dört kat daha fazla ve doruk plazma seviyeleri beş kat daha yüksek bulunmuştur. Karvedilol başlıca feçesle atıldığı için renal bozukluğu olan hastalarda önemli düzeyde akümülasyon olmaz. İlk geçiş metabolizmasının düşük olması nedeniyle karaciğer bozukluğu olan hastalarda biyoyaralanım % 80’e kadar yükselir.

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Her  tablet, 25 mg karvedilol içerir.   Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat, sakkaroz.

İlaç Etkileşmeleri

Karvedilol, önemli oksidatif metabolizmaya uğradığından, karvedilolün metabolizması ve farmakokinetiği sitokrom P450 enzimlerinin indüksiyonu veya inhibisyonundan etkilenebilir.   CYP2D6 inhibitörleri; debrizokin’in zayıf metabolizerleri: CYP2D6’nın güçlü inhibitörleri (kinidin, fluoksetin, paroksetin ve propafenon gibi) ve karvedilolün etkileşimleri çalışılmamıştır, ancak bu ilaçların karvedilolün R(+) enansiyomerinin kan seviyelerini yükseltmesi beklenebilir. Klinik çalışmalardaki yan etkilerin önceki olayları kapsayan analizleri, doz artışı süresince zayıf 2D6 metabolizerlerinin daha yüksek oranda baş dönmesine neden olduğunu göstermektedir. Bu durum muhtemelen a-bloke edici R(+) enansiyomerinin yüksek konsantrasyonlarının vazodilatör etkilerinden kaynaklanmaktadır.   Katekolamin tüketici ajanlar: Hem b-bloke edici özellikte ajanları hem de katekolaminleri tüketebilen ilaçları (örn; rezerpin, monoamin oksidaz inhibitörleri) birlikte kullanan hastalar, hipotansiyon ve/veya şiddetli bradikardi belirtileri için yakından gözlenmelidir.   Klonidin: Klonidinin, b-bloke edici özellikteki ajanlarla birlikte uygulanması kan basıncı ve kalp atım hızını yavaşlatıcı etkileri potansiyalize eder. Klonidin ve b-bloke edici özellikteki ajanların birlikte kullanımına son verilirken, ilk olarak b-bloke edici ajan kesilmelidir. Klonidin tedavisi, birkaç gün sonra ve doz kademeli olarak azaltılarak kesilmelidir.   Siklosporin: Kronik vasküler reddetme sorunu yaşayan böbrek transplantlı hastalarda karvedilol tedavisinin başlamasını takiben siklosporinin ortalama vadi konsantrasyonlarında hafif artışlar gözlenmiştir. Hastaların yaklaşık %30’unda siklosporin konsantrasyonlarını terapötik aralıkta tutabilmek için siklosporin dozu düşürülmek zorunda kalınmıştır, diğerlerinde doz ayarlaması gerekmemiştir. Bu hastalarda, grubun ortalamasına bakıldığında, siklosporin dozu yaklaşık %20 oranında azaltılmıştır. Doz ayarlamalarında bireyler arası çeşitlilikten dolayı, karvedilol tedavisine başlandıktan sonra, siklosporin konsantrasyonlarının yakından takip edilmesi ve siklosporin dozunun uygun bir şekilde ayarlanması önerilir.   Digoksin: Digoksin ve karvedilol birlikte uygulandığında digoksin konsantrasyonları yaklaşık %15 oranında artmıştır. Hem digoksin hem de karvedilol, AV kondüksiyonunu yavaşlatır. Bu sebeple, karvedilolün başlangıç, ayarlanma ve kesilme aşamalarında digoksinin izlenmesi önerilir.   Hepatik metabolizma indükleyicileri ve inhibitörleri: Rifampin, karvedilol plazma konsantrasyonlarını yaklaşık %70 oranında düşürür. Simetidin EEA değerlerini %30 oranında arttırır, fakat Cmax değerinde bir değişikliğe sebep olmaz.   Kalsiyum kanal blokerleri: Karvedilol diltiazemle birlikte uygulandığında izole vakalarda kondüksiyon bozukluğu (nadiren hemodinamik bozuklukla birlikte) görülmüştür. Eğer karvedilol, diğer b-bloke edici özellikteki ajanlarda olduğu gibi, verapamil veya diltiazem tipi kalsiyum kanal blokerleri ile birlikte oral yolla uygulanırsa EKG ve kan basıncı izlenmelidir.   İnsülin veya oral hipoglisemikler: b-bloke edici özellikteki ajanlar insülin veya oral hipoglisemiklerin kan şekeri düşürücü etkilerini arttırabilir. Bu sebeple, insülin veya hipoglisemik ilaç kullanan hastalarda kan şekerinin düzenli olarak izlenmesi önerilir.   Gliburid: Sağlıklı gönüllülerde, karvedilol (günde bir defa 25 mg) ve tek doz gliburidin kombine uygulanmasında, her iki bileşik arasında klinik bağlantılı farmakokinetik etkileşim olmamıştır.   Hidroklorotiazid: Hipertansiyonlu hastalarda 25 mg tek oral doz karvedilol, 25 mg tek oral doz hidroklorotiazid farmakokinetiğini değiştirmemiştir. Aynı şekilde, hidroklorotiazid’ün karvedilol farmakokinetiğine etkisi olmamıştır.   Torsemid: Sağlıklı gönüllüler üzerinde yapılan çalışmalarda, günde bir defa 25 mg karvedilol ve günde bir defa 5 mg torsemidin 5 gün süreyle kombinasyon halinde uygulanması, tek başlarına uygulanmalarıyla karşılaştırıldığında, farmakokinetikleri üzerinde önemli bir fark göstermemiştir.   Varfarin: Karvedilolün (günde iki defa 12.5 mg), kararlı hal protrombin zaman oranları üzerinde bir etkisi olmamıştır ve sağlıklı gönüllülerde varfarin ile birlikte uygulanması, R(+)- ve S(-)- varfarin farmakokinetiğini değiştirmemiştir.

Kontraendikasyonlar

Karvedilole veya tabletin içerdiği diğer bileşenlere karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda   Sıvı retansiyonu ve intravenöz inotropic destek gerektiren aşırı yükleme görülen hastalarda   Obstruktif hava yolları hastalığı ve karaciğer yetmezliğinde   Diğer beta bloker ajanlarla olduğu gibi; bronkospazm veya astım hikayesi, 2. ve 3. dereceden A-V kalp bloğu, şiddetli bradikardi (< 50 bpm), kardiyojenik şok, hasta sinüs sendromu (sino-atriyal blok dahil), şiddetli hipotansiyon (sistolik kan basıncı <85 mmHg), metabolik asidoz ve phaeochromocytoma (alfa reseptör blokajıyla yeterince kontrol altına alınamamış ise) durumlarında kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Kinetra tabletler sıvı ile birlikte alınmalıdır. Kronik kalp yetmezliği olan hastalar Kinetra tabletleri gıdalarla birlikte almalıdırlar.   Doktor tarafından başka şekilde önerilmediği takdirde;   Konjestif kalp yetmezliği Kinetra ile tedaviye yanlızca doktor kontrolü altında, hastanın durumu iyice değerlendirildikten sonra başlanmalıdır. Her doz ayarlanması öncesinde, dozun yükseltileceği gün hasta kalp yetmezliği konusunda deneyimli bir hekim tarafından klinik durumunun stabil kaldığından emin olmak amacıyla klinik bakımdan değerlendirilmelidir. Kinetra dozu, yapılan son ziyaretten bu yana kalp yetmezliği kötüleşen veya dekompanse veya stabil olmayan kronik kalp yetmezliği bulguları olan hastalarda yükseltilmemelidir. Doz bireysel gerekliliklere göre ayarlanmalıdır. Diüretik ve/veya digoksin ve/veya ADE inhibitörleri kullanan hastalarda söz konusu ilaçların dozajı Kinetra tedavisine başlanmadan önce stabil hale getirilmelidir.   Yetişkinler: Başlangıç tedavisi için önerilen doz iki hafta boyunca günde iki defa 3.125 mg’dır. Bu dozun tolere edilmesi durumunda, doz iki haftadan daha kısa sürede olmamak üzere, günde iki defa 6.25 mg’a, devamında günde iki defa 12.5 mg’a ve sonrasında günde iki defa 25 mg’a yükseltilmelidir. Doz hasta tarafından tolere edilebilen en yüksek seviyeye kadar yükseltilmelidir. Şiddetli kronik kalp yetmezliği olan hastalarda ve hafiften orta dereceye kronik kalp yetmezliği olup vücut ağırlığı 85 kg’ın altında olan hastalarda önerilen maksimum günlük doz günde iki defa 25 mg’dır. Hafif veya orta derecede kronik kalp yetmezliği olup vücut ağırlığı 85 kg’ın üzerinde olan hastalarda önerilen maksimum günlük doz günde iki defa 50 mg’dır. Sistolik kan basıncı 100 mmHg’nin altında olan hastalarda doz yükseltilirken renal ve/veya kardiyak fonksiyonlar bozulabilir. Bu nedenle doz yükseltilmeden önce söz konusu hastalardaki renal fonksiyon ve kötüleşen kalp yetmezliği semptomları veya vazodilatasyon her defasında bir hekim tarafından değerlendirilmelidir. Kalp yetmezliği kötüleşmesi, vazodilatasyon veya sıvı retansiyonunun geçici hallerinde diüretik veya ADE inhibitörlerinin dozları ayarlanabilir veya Kinetra tedavisi modifiye edilebilir veya Kinetra kullanımına geçici olarak son verilebilir. Bu şartlar altında, kötüleşen kalp yetmezliği semptomları veya vazodilatasyon stabilize edilmeden Kinetra dozu artırılmamalıdır. Kinetra kullanımına iki haftadan daha uzun süre ara verilmesi halinde, tedaviye günde iki defa 3.125 mg dozuyla başlanmalıdır ve yukarıdaki dozlama önerileri doğrultusunda doz artırılmalıdır. Yaşlılar: Yaşlı hastalardaki dozlama önerileri yetişkilerdekiyle aynıdır. Çocuklar: Çocuklarda (18 yaş altındaki) emniyeti ve etkinliği kanıtlanmamıştır.   Miyokardiyal infaktüsü takip eden sol ventriküler bozukluk Dozaj bireysel gerekliliklere göre ayarlanmalı ve doz artımı süresince hasta izlenmelidir. Kinetra ile tedavi, hasta hemodinamik olarak stabil olduktan ve sıvı retansiyonu minimize edildikten sonra başlatılmalıdır. Başlangıç için önerilen doz günde iki defa 6.25 mg’dır, 3 ila 10 günden sonra arttırılır. Günde iki defa 12.5 mg’a gösterilen tolerans baz alınarak hedef doz olan günde iki defa 25 mg’a yükseltilir. Daha düşük başlangıç dozu (günde iki defa 3.125 mg) kullanılabilir ve/veya, eğer klinik olarak endike ise (örn.; kan basıncı veya kalp atım hızı veya sıvı retansiyonuna bağlı olarak) arttırma hızı yavaşlatılabilir. Eğer yüksek dozlar tolere edilemiyorsa, hastalar düşük dozlarda idame ettirilmelidir. Miyokardiyal infaktüsün akut fazı süresince IV veya oral yoldan b-blokerler ile tedavi gören hastalarda önerilen doz rejimi değiştirilmelidir.    Hipertansiyon Günde tek doz olarak kullanılması önerilir.   Yetişkinler: Başlangıç tedavisi için önerilen doz ilk iki gün için günde bir defa 12.5 mg’dır. Tedavinin devamında önerilen doz günde bir defa 25 mg’dır. Bu doz hastaların çoğunda yeterli olmakla birlikte, eğer gerekiyorsa doz günde bir defa veya bölünmüş dozlar halinde, önerilen maksimum günlük doz olan 50 mg’a yükseltilebilir.   Doz en az iki hafta aralıklarla ayarlanmalıdır.   Yaşlılar: Yaşlılarda başlangıç dozu olarak günde 12.5 mg önerilir. Bu doz bazı vakalarda yeterli kontrolü sağlamıştır. Eğer cevap yetersizse doz günde bir defa veya bölünmüş dozlar halinde, önerilen maksimum günlük doz olan 50 mg’a yükseltilebilir.   Çocuklar: Çocuklarda (18 yaş altındaki) emniyeti ve etkinliği kanıtlanmamıştır   Hepatik bozukluk: Kinetra hepatik bozukluğu olan hastalarda kontrendikedir.   Renal bozukluk: Sistolik kan basıncı 100 mmHg’nin üzerinde ise dozun ayarlanması gerekmez.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Kinetra 12.5 mg 30 ve 90 Tablet   Kinetra 6.25 mg 30 Tablet

Ruhsat Sahibi

SANOVEL İLAÇ SAN. VE TİC. A.Ş.   Büyükdere Cad. 34398 Maslak / İSTANBUL

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

30.09.2005 – 206/59

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

30 ve 90 tabletlik blister ambalajlarda

Uyarılar/Önlemler

Karvedilol tedavisinin kesilmesi: Karvedilol tedavisi gören koroner arter rahatsızlığı olan hastalar, tedaviye aniden son verilmesi konusunda uyarılmalıdırlar. b-blokerlerle tedavinin aniden kesilmesini takiben, anginası olan hastalarda anginanın şiddetlendiği ve miyokardiyal infaktüs ve ventriküler aritmi bildirilmiştir. Son iki komplikasyon angina pektorisin şiddetlenmesine öncülük ederek ya da etmeyerek meydana gelir. Diğer b-blokerlerde olduğu gibi, karvedilol tedavisine son verilmesi planlandığında, hasta dikkatle gözlenmeli ve fiziksel aktiviteyi minimumla sınırlandırması önerilmelidir. Karvedilol tedavisi 1-2 haftanın üzerinde, mümkün olan bir sürede kesilmelidir. Eğer angina kötüye gider veya akut koroner yetmezlik gelişirse, en azından geçici olarak, karvedilol derhal yeniden düzenlenmelidir. Çünkü koroner arter hastalık yaygındır ve tanınmayabilir, sadece hipertansiyon ve kalp yetmezliği için tedavi edilen hastalarda bile karvedilol tedavisinin aniden kesilmemesi mantıklı olacaktır.  Karaciğer hasarı: Karvedilol ile yapılan hipertansiyon tedavisinde, hafif hepatoselüler hasar nadir olarak meydana gelir. Hipertansif hastalar üzerinde yapılan kontrollü çalışmalarda, advers etki olarak bildirilen karaciğer fonksiyon anormallikleri sıklığı, karvedilol kullanan hastalarda %1.1, plasebo kullanan hastalarda %0.9’dur. Primer olarak hafif ve orta derecede konjestif kalp yetmezliği üzerine yapılan kontrollü çalışmalarda, advers etki olarak bildirilen karaciğer fonksiyon anormallikleri sıklığı, karvedilol kullanan hastalarda %5, plasebo kullanan hastalarda %4.6’dır. Benzer olarak, şiddetli kalp yetmezliği olan hastalar üzerinde yapılan uzun süreli, plasebo kontrollü çalışmalarda, advers etki olarak bildirilen karaciğer fonksiyon anormallikleri sıklığında, karvedilol ve plasebo kullanan hastalar arasında bir fark görülmemiştir. Ek olarak, muhtemelen, daha az hepatik konjesyona yol açan kardiyak fonksiyonlarda ve/veya gelişmiş hepatik kan akışında karvedilol sebepli ilerlemeler sebebiyle, karvedilol ile tedavi edilen hastaların, plasebo tedavisi görenlere göre daha düşük hepatik transaminaz değerlerine sahip oldukları görülmüştür.   Karaciğer hasarı geri dönüşümlüdür ve minimal klinik semptomatoloji ile kısa ve/veya uzun süreli tedaviden sonra meydana gelir. Karvedilol kullanımının neden olduğu karaciğer fonksiyonu anormalliklerinden dolayı ölümle sonuçlanan vaka bildirilmemiştir. Karaciğer disfonksiyonunun ilk semptom veya belirtileri görüldüğünde (kaşıntı, idrarda koyuluk, sürekli anoreksi, sarılık, sağ üst karın kadranı hassasiyeti veya açıklanamayan nezle benzeri semptomlar) laboratuvar testleri uygulanmalıdır. Eğer hastada, karaciğer hasarı veya sarılık olduğuna dair bir laboratuvar kanıtı bulunursa, karvedilol kullanımına son verilmeli ve yeniden başlatılmamalıdır.   Periferal Vasküler Hastalık: b-blokerler, periferal vasküler rahatsızlığı olan hastalarda, arteryal yetersizlik semptomlarını hızlandırabilir veya kötüye gitmesine sebep olabilirler. Böyle durumlarda gerekli önlemler alınmalıdır.   Anestezi ve Majör Cerrahi: Eğer karvedilol tedavisinin perioperatif olarak sürdürülmesi gerekliyse, eter, siklopropan ve trikloretilen gibi miyokardiyal fonksiyonu deprese eden anestetik ajanlar kullanıldığında, özel dikkat gösterilmelidir.   Diyabet ve Hipoglisemi: Genel olarak, b-blokerler hipogliseminin, taşikardi belirtilerini maskeleyebilirler. Selektif olmayan b-blokerler, insülin sebepli hipoglisemiyi güçlendirip, serum glikoz seviyelerinin düzelmelerini geciktirebilirler. Spontane hipoglisemi gösteren hastalar veya insülin ya da oral hipoglisemik ajanları kullanan diyabetli hastalar bu olasılıklara karşı dikkatli olmalıdırlar. Konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda, hipogliseminin kötüye gitme riski vardır.   Tirotoksikoz: b-adrenerjik bloke etme, taşikardi gibi hipertiroidizmin klinik belirtilerini maskeleyebilir. b-bloke edicilerin ani geri çekilmelerini, hipertiroidizm semptomlarının kötüleşmesi veya tiroid hücumunun hızlanması takip edebilir.   Genel   Karvedilol b-bloke edici aktiviteye sahip olduğundan, özellikle iskemik kalp hastalığı olan hastalarda kullanımına aniden son verilmemeli, 1-2 haftanın üzerinde bir sürede kesilmelidir.   Klinik çalışmalarda, karvedilol, hipertansif hastaların yaklaşık %2’sinde ve konjestif kalp yetmezliği olan hastaların %9’unda bradikardiye sebep olmuştur. Eğer nabız hızı 55 vuruş/dakikanın altına düşerse, doz azaltılmalıdır.   Senkop veya aşırı hipotansiyon olasılığını düşürmek için, tedaviye konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda günde iki defa 3.125 mg ve hipertansif hastalarda günde iki defa 6.25 mg ile başlanmalıdır. Daha sonra doz, yavaş bir şekilde, önerilen miktarlarda arttırılmalı ve ilaç yiyeceklerle birlikte alınmalıdır. Yaralanma sonucu senkop meydana gelebileceğinden, hasta tedavinin başlangıcında araç ve makina kullanmaması konusunda uyarılmalıdır. Konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda karvedilol kullanımı, nadir olarak, böbrek fonksiyonlarının kötüye gitmesiyle sonuçlanmıştır. Düşük kan basıncı (sistolik kan basıncı <100 mm Hg), iskemik kalp hastalığı ve difüze vasküler hastalığı ve/veya böbrek yetersizliği temeli olan hastalar risk altındadır. Karvedilol kullanımına son verildiğinde böbrek fonksiyonları başlangıç değerlerine döner. Bu risk faktörlerini taşıyan hastalarda, karvedilolün doz artışı süresince böbrek fonksiyonunun izlenmesi ve böbrek fonksiyonlarının kötüye gitmesi durumunda dozun azaltılması ya da ilacın kesilmesi önerilir.   Karvedilolün doz artışı esnasında kalp yetmezliğinin veya sıvı retansiyonunun kötüye gitmesi durumu oluşabilir. Böyle semptomlar meydana gelirse, diüretikler arttırılmalı ve karvedilol dozu klinik stabilite yeniden elde edilene kadar ilerletilmemelidir. Bazı durumlarda karvedilol dozunu düşürmek veya geçici olarak kullanımını durdurmak gerekebilir. Böyle episodlar, karvedilolün daha sonraki başarılı titrasyonunu ya da karvedilole olumlu yanıt verilmesini engellemez. Şiddetli kalp yetmezliği olan hastalar üzerinde yapılan plasebo kontrollü bir çalışmada, ilk 3 ay süresince kalp yetmezliğinin kötüye gitmesi durumu, karvedilol ve plasebo için benzer düzeylerde bildirilmiştir. Tedaviye 3 aydan daha uzun süre devam edildiğinde, kalp yetmezliğinin kötüye gitmesi, karvedilol ile tedavi edilen hastalarda plaseboya göre daha az sıklıkta bildirilmiştir. Uzun süreli tedavi esnasında gözlenen kalp yetmezliğindeki kötüye gitme durumunun, karvedilol tedavisinden çok, hastanın, hastalık temelini taşımasıyla ilgili olması daha muhtemeldir.   Feokromositomu olan hastalarda, herhangi bir b-bloke edici ajan kullanılmadan önce, a-bloke edici ajan başlatılmalıdır. Karvedilol hem a-, hem de b-bloke edici farmakolojik aktiviteye sahip olmasına rağmen, bu şartlarda kullanımı ile ilgili bir deneyim yoktur. Bu sebeple, feokromositomu olmasından şüphe edilen hastalarda karvedilol uygulanması esnasında önlem alınmalıdır.   Selektif olmayan b-bloke edici aktiviteye sahip ajanlar, Prinzmetal varyant angina’sı olan hastalarda göğüs ağrısına neden olabilir. a- bloke edici aktivite böyle semptomları önleyebiliyor olmasına rağmen, bu hastalarda karvedilol ile bir klinik deneyim bulunmamaktadır. Bununla beraber, Prinzmetal varyant angina’sı olduğundan şüphe edilen hastalara karvedilol uygulanırken dikkat edilmelidir.   Diyabetle birlikte konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda karvedilol tedavisi, hipoglisemik tedavinin kuvvetlenmesine yanıt veren hipogliseminin kötüye gitmesine yol açabilir. Karvedilol dozuna başlandığında, ayarlanırken veya kesildiğinde kandaki glikoz miktarının izlenmesi önerilir.   Anafilaktik Reaksiyon Riski   Çeşitli alerjenlere karşı şiddetli anafilaktik reaksiyon hikayesi olan hastalar, tesadüfi, diyagnostik veya terapötik olarak tekrarlanan durumlara karşı daha reaktif olabilirler. Bu hastalar, alerjik reaksiyonların tedavisinde kullanılan epinefrinin genel olarak kullanılan dozlarına cevap vermeyebilirler.   Alerjik Olmayan Bronkospazm (örn; kronik bronşit ve amfizem)   Genel olarak, bronkospastik hastalığı olanlar b-blokerleri kullanmamalıdırlar. Karvedilol, ancak hastalar diğer antihipertansif ajanlara yanıt vermediği ya da tolere edemediği zamanlarda dikkatle kullanılabilir. Eğer karvedilol kullanılacaksa, en küçük etkili dozun kullanılması mantıklıdır, böylelikle endojen ve egzojen b-agonistlerinin inhibisyonu minimize edilmiş olur.   Konjestif kalp yetmezliği olan hastalar üzerinde yapılan klinik çalışmalarda, hastalıklarının oral veya inhale ilaçlarla tedavi istemeyen bronkospastik hastalığı olan hastalar kaydedilmiştir. Böyle hastalarda, karvedilolün dikkatle kullanılması önerilir. Dozlam önerileri yakından takip edilmeli ve eğer doz artışı süresince bronkospazm gözlenirse doz azaltılmalıdır.   Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı : Gebelik  kategorisi C   Karvedilolün hamile kadınlarda kullanılmasıyla ilgili yeterli deneyim yoktur.   Gebelerde ve emziren annelerde karvedilol kullanılması düşünüldüğünde risk/fayda oranı iyice değerlendirilmelidir. Yapılan hayvan çalışmalarında karvedilolün teratojenik etkisi olduğuna dair bulgu yoktur. Tavşanlarda yanlızca yüksek dozların ardından embriyotoksisite görülür. Bu bulguların insanlarla ilgisi bilinmemektedir. Beta blokerler plasental perfüzyonu azaltarak uterus içi fetüs ölümüne, immatüre ve prematüre doğumlara yol açabilirler. Buna ek olarak hayvan çalışmalarında karvedilolün plasental bariyeri geçtiği ve anne sütüne karıştığı bildirilmiştir, bu nedenle alfa ve beta blokajının insan fetüsü ve yeni doğan bebekler üzerindeki muhtemel etkileri göz ardı edilmemelidir. Diğer alfa ve beta bloker ajanlarla birlikte görülen etkilere, perinatal ve neonatal distres (bradikardi, hipotansiyon, solunum yolu depresyonu, hipoglisemi, hipotermi) dahildir. Postnatal periyoddaki bebekler üzerinde kardiyak ve pulmoner komplikasyon riski daha yüksektir.   Araç ve makina kullanmaya etkisi:   Kan basıncında değişiklik yapan diğer ilaçlarda olduğu gibi, karvedilol kullanan hastalar başdönmesi veya ilgili semptomlar yaşamları halinde araç ve makina kullanmamaları konusunda uyarılmalıdırlar. Bu durum özellikle tedavinin başlangıcı, tedavide değişiklik yapılması ve ilacın alkolle birlikte kullanılması hallerine mahsustur.   Tabletler laktoz içermektedir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği yada glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.   Tabletler sakkaroz içermektedir. Nadir kalıtımsal früktoz intoleransı, glikoz-glaktoz malabsorpsiyon veya sükraz-izomaltaz yetmezliği problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

Üretim Yeri

SANOVEL İLAÇ SAN. VE TİC. A.Ş.   Çanta 34580 Silivri / İSTANBUL

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Hastalıkların altyapısındaki farklılılardan dolayı advers etkiler ayrı ayrı belirtilmiştir.   Konjestif kalp yetmezliği   En sık bildirilen yan etki baş dönmesidir. Diğer sık rastlanan yan etkiler bradikardi, postüral hipotansiyon, hipotansiyon, gastrointestinal etkiler (bulantı, diyare, kusma), ödem (genel, periferik, dependent ve jenital ödem, bacak ödemi, hipervolemi ve aşırı sıvı yüklenmesi), anormal görme, trombositopeni, hiperglisemi (daha önceden diabetes mellitusu olan hastalarda), kilo alma ve hiperkolesterolemidir.   Nadiren senkop, dozun yükseltilmesi sırasında A-V bloğu veya kalp yetmezliği, akut renal bozukluk ve yaygın vasküler rahatsızlığı veya renal yetersizliği olan hastalarda renal anormallikler bildirilmiştir.   Baş dönmesi, anormal görme ve bradikardi haricindeki advers etkilerin sıklığı doza bağlı değildir.   Hipertansiyon   Yan etki profili konjestif kalp yetmezliğinde gözlenenle benzerdir ancak yan etkilerin insidansı hipertansiyon hastalarındagenel olarak daha azdır.   Esas olarak tedavinin başlangıcında veya doz artırılırken semptomatik postüral hipotansiyon gelişebilir, ancak ilaç önerildiği gibi kullanıldığında insidans en aza indirilir. Genel olarak baş dönmesi, baş ağrısı, halsizlik, gastrointestinal rahatsızlıklar (mide bulantısı, abdominal ağrı, diyare, nadiren konstipasyon ve kusma), bradikardi, hipotansiyon (nadiren senkop) görülür. Bu etkiler genellikle hafif ve geçici olup tedavinin erken safhalarında gerçekleşir. Diğer sık görülen etkiler ekstrimitelerde ağrı, gözyaşı salgısında azalma ve predispozisyonu olan hastalarda astım ve dispnedir.    Nadiren depresif ruh hali, uyku bozukluğu, parestezi, hırıltılı soluma, nezle benzeri semptomlar ile nadir ve izole vakalarda cilt reaksiyonları (ör. alerjik ekzantem, izole vakalarda ürtiker, pruritus ve lichen planus benzeri reaksiyonlar) olabilmektedir. Psoriyazis niteliğinde cilt lezyonları meydana gelebilir veya mevcut lezyonlar fazlalaşabilir.   Periferik sirkülasyonda azalma (ekstremitelerde soğukluk) veya periferik ödem zaman zaman meydana gelebilir. Nadiren A-V bloğu, angina pektoris, aralıklarla beliren topallama olan hastalarda semptomların fazlalaşması, Raynaud’s fenomeni ve kalp yetersizliğinin ilerlemesi görülebilir.   Nadiren burun tıkanıklığı meydana gelebilir.   İzole vakalarda, serum transaminazlarında değişiklikler, trombositopeni ve lökopeni bildirilmiştir.   Çok nadir vakalarda seksüel impotans, görmede bozukluk, gözde irritasyon, ağız kuruluğu ve işeme bozukluğu bildirilmiştir.   İlacın beta reseptörlerini bloke edici özelliklerine bağlı olarak gizli diabetes mellitus kendini belli edebilir, görünür diabet şiddetlenebilir ve kan glukozu karşıt regülasyonu inhibe edilebilir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE, LÜTFEN DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Klaritromisinin aşırı miktarlarda alımının, gastrointestinal semptomları vermesi beklenebilir. Aşırı doza eşlik eden alerjik reaksiyonlar, absorbe edilmemiş ilacın uygun eliminasyonu ve destekleyici tedavi ile kontrol altına alınmalıdır. Diğer makrolidlerle olduğu gibi, klaritromisinin serum seviyeleri hemodializ veya peritoneal dializden etkilenmez.

Endikasyonlar

KLACID (klaritromisin) aşağıdaki durumlarda belirtilen mikroorganizmaların duyarlı suşlarının sebep olduğu, hafiften orta dereceye kadar olan enfeksiyonların tedavisinde endikedir.   1) Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları: Streptococcus pyogenes’in sebep olduğu farenjit/tonsilit; Streptococcus pneumoniae’nin sebep olduğu akut maksiller sinüzit.  2) Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları: Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis veya Streptococcus pneumoniae’nin sebep olduğu kronik bronşitin akut bakteriyel alevlenmeleri; Mycoplasma pneumoniae veya Streptococcus pneumoniae’nın sebep olduğu pnömoni.  3) Staphylococcus aureus veya Streptococcus pyogenes’e bağlı komplike olmayan deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında. Abseler genellikle cerrahi drenaj gerektirir.  4) Klaritromisin, Mycobacterium avium veya Mycobacterium intracellulare’ye bağlı yaygın veya lokal mikobakteriyel enfeksiyonların ve Mycobacterium chelonae, Mycobacterium fortuitum ve Mycobacterium kansasii’ye bağlı lokal enfeksiyonların tedavisinde endikedir.  5) Klaritromisin CD4 lenfosit sayıları 100/mm3’e eşit veya daha az olan HIV enfeksiyonlu hastalarda, yaygın Mycobacterium avium kompleksi enfeksiyonu profilaksisinde kullanılır.  6) Klaritromisin, asid supresyon varlığında H.pylori eradikasyonu için endikedir; bu durum duodenal ülserin tekrarlamasını azaltır.

Farmakodinamik Özellikler

KLACID (Klaritromisin) bir semi-sentetik makrolid antibiyotiktir. Kimyasal olarak, 6-0-metileritromisin’dir.    Mikrobiyolojisi Klaritromisin, duyarlı bakterinin 50S ribozom alt ünitelerine bağlanarak antibakteriyel etkisini gösterir ve protein sentezini inhibe eder.   Klaritromisin in vitro olarak bir çok aerob ve anaerob gram pozitif ve gram negatif organizmalara karşı etkilidir. Ayrıca Mycobacterium avium kompleks (MAC) organizmalarına da etkilidir. Helicobacter pylori’ye karşı bakterisid etki gösterir. Klaritromisinin bu etkisi asid pH’a nazaran, nötr pH’da daha güçlüdür.   Ayrıca, 14-OH klaritromisin metaboliti de klinik açıdan anlamlı antimikrobiyal aktiviteye sahiptir. Haemophilus influenza’ya karşı 14-OH klaritromisin, ana bileşiğe nazaran 2 kat daha etkilidir. Bununla beraber, Mycobacterium avium kompleks (MAC) izolatlarına karşı, 14-OH metaboliti klaritromisine nazaran 4 – 7 kat daha az etkilidir. Mycobacterium avium komplekslerine karşı, bu etkinliğin klinik önemi bilinmemektedir.   Klaritromisinin aşağıdaki organizmaların suşlarına karşı, hem in vitro olarak, hem de klinik enfeksiyonlarda etkili olduğu tespit edilmiştir  (Bkz. Endikasyonları ve Kullanımı):   Gram – pozitif aeroblar                                Gram negatif aeroblar Staphylococcus aureus                                  Haemophilus influenzae Streptococcus pneumoniae                             Moraxella (Branhamella) catarrhalis Streptococcus pyogenes                                Helicobacter pylori        Diğer aeroblar Mycoplasma pneumoniae   Mycobacterium’lar Mycobacterium avium ve mycobacterium intracellulare’den oluşan Mycobacterium avium kompleksi (MAC) Mycobacterium kansasii Mycobacterium chelonae Mycobacterium fortuitum   Beta-laktamaz üretiminin klaritromisinin aktivitesi üzerine bir etkisi yoktur.   NOT: Metisilin-rezistan ve oksasilin-rezistan stafilokokların çoğu suşları klaritromisine  dirençlidir.   Klaritromisinin, aşağıdaki organizmaların çoğu suşlarına karşı in vitro olarak etkili olduğu gösterilmekle beraber, klinik açıdan önemi bilinmemektedir.   Gram-pozitif aeroblar                                               Gram-negatif aeroblar Listeria monocytogenes                                               Bordetella pertussis Streptococcus agalactiae                                             Camplylobacter jejuni Streptococci (Grup C,F,G)                                            Legionella pneumophila Viridans grubu streptococci                                          Neisseria gonorrhoae                                                                               Pasteurella multocida   Diğer aeroblar Chlamydia trachomatis   Gram-negatif anaeroblar                                          Gram-pozitif anaeroblar Bacteroides melaninogenicus                                       Clostridium perfringens                                                                              Peptococcus niger           Propionibacterium acnes  

Farmakokinetik Özellikler

Klaritromisin, oral uygulamadan sonra, gastrointestinal yoldan hızla absorbe edilir. Klaritromisin tabletlerinin mutlak biyoyararlılığı yaklaşık %50’dir. Gıda alımı, klaritromisin absorpsiyonunun başlamasını ve de antimikrobiyal olarak aktif metaboliti14-OH klaritromisinin oluşmasını çok az geciktirir. Dolayısıyla KLACID tabletlerin verilmesinde, gıda konusu bir sorun oluşturmaz.   Açlık durumundaki sağlıklı kişilerde, pik serum konsantrasyonlarına, oral uygulamadan sonra, 2 saat içinde ulaşılmıştır. Kararlı-durumda pik serum klaritromisin konsantrasyonlarına 2 – 3 günde ulaşılmış ve her 12 saatte bir 250 mg doz uygulanması ile 1 mcg/ml’lik ve 12 saatte bir 500 mg doz uygulanması ile 2 – 3 mcg/ml’lik değerler elde edilmiştir.   Klaritromisinin eliminasyon yarı ömrü, her 12 saatte bir uygulanan 250 mg doz ile 3 – 4 saat iken, her 12 saatte bir uygulanan 500 mg doz ile 5 – 7 saate çıkmıştır. Her 12 saatte bir uygulanan 250 mg ve 500 mg klaritromisin tavsiye dozlarında, klaritromisin farmakokinetiğinin doza bağımlı (non-lineer) oluşu hafiftir. Her 12 saatte bir 250 mg’lık bir doz ile, ana metaboliti 14-OH klaritromisin, yaklaşık 0.6 mcg/ml’lik kararlı durumda pik konsantrasyonunu verir ve eliminasyon yarı ömrü 5 – 6 saattir. Her 12 saatte bir 500 mg’lık bir doz ile, 14-OH klaritromisin kararlı durum pik konsantrasyonları biraz daha yüksektir (1 mcg/ml’ye kadar) ve eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 7 saattir. Her iki dozda da bu metabolitin kararlı durum konsantrasyonlarına genellikle 2 – 3 günde ulaşılır.   Her 12 saatte bir 250 mg’lık oral dozdan sonra, dozun yaklaşık %20’si değişmemiş ana ilaç klaritromisin olarak idrarla atılır. Her 12 saatte bir 500 mg’lık dozdan sonra, klaritromisinin üriner atılımı biraz daha yüksektir; yaklaşık % 30. bununla birlikte klaritromisinin renal klirensi doz miktarından bağımsız olup, normal glomerüler filtrasyon hızına yaklaşır. İdrarda bulunan ana metaboliti; her 12 saatte bir uygulanan 250 mg veya 500 mg dozun ilave %10 – 15’i için sorumlu olan, 14-OH klaritromisindir.   HIV enfeksiyonlu yetişkin hastalara her 12 saatte bir uygulanan 500 mg klaritromisin dozunu takiben gözlenen klaritromisin ve 14-OH klaritromisin kararlı-durum konsantrasyonları, sağlıklı gönüllülerden elde edilene benzerdir.   Klaritromisin aynı zamanda gastrik mukozaya da penetre olur. Klaritromisin omeprazolle birlikte uygulandığında gastrik mukus ve gastrik mukozadaki klaritromisin seviyeleri, klaritromisinin tek başına uygulandığındaki seviyelerinden daha yüksektir.   Klaritromisinin bozuk hepatik fonksiyonlu kişilerdeki kararlı-durum konsantrasyonları normal kişilerdekinden farklı değildir. Bununla birlikte bozuk hepatik fonksiyonlu kişilerdeki 14-OH klaritromisin konsantrasyonları daha düşüktür. 14-OH klaritromisinin düşük derecede oluşumu, sağlıklı kişilerle mukayese edildiğinde bozuk hepatik fonksiyonlu kişilerdeki klaritromisinin renal klirensindeki artış ile, en azından kısmen denkleşmektedir.   Klaritromisin farmakokinetiği renal fonksiyonu bozuk kişilerde de değişikliğe uğramıştır. (Bkz. Uyarılar/ Önlemler, Kullanım Şekli ve Dozu).   Klaritromisin ve metaboliti 14-OH klaritromisin vücut dokularına ve sıvılarına kolayca dağılır. Serebrospinal sıvı penetrasyonu ile ilgili bilgi mevcut değildir. Yüksek intraselüler konsantrasyonundan dolayı, doku konsantrasyonları, serum konsantrasyonlarından daha yüksektir. Doku ve serum konsantrasyonlarından örnekler aşağıda gösterilmiştir.   KONSANTRASYON (Her 12 saatte bir 250 mg dozdan sonra) Doku Tipi Doku (mcg/g) Serum (mcg/ml) Bademcik 1.6 0.8 Akciğer 8.8 1.7  

Farmasötik Şekli

Film Tablet

Formülü

Beher sarı renkte ve oval şekildeki film kaplama KLACID tabletinde, oral uygulama için 500 mg klaritromisin bulunur. Formüldeki yardımcı maddeler: Sarı boya (kinolin sarısı), E104 "Aluminium Lake", sorbik asit, titanyum dioksid ve vanilyadır.

İlaç Etkileşmeleri

Klinik çalışmalar, teofilin ve karbamazepinin klaritromisinle birlikte uygulanması sonucunda, kanda bu ilaçların seviyelerinde orta derecede ama istatistiki olarak anlamlı (P ≤ 0.05) bir artış olduğunu göstermiştir.   Diğer makrolid antibiyotiklerle olduğu gibi, hastalarda sitokrom P450 sistemi ile metabolize edilen (örneğin warfarin, ergot alkaloidleri, triazolam, midazolam, lovastatin, dizopiramid, fenitoin, siklosporin ve rifabutin) ilaçlarla birlikte klaritromisin kullanılması, bu diğer ilaçların serum seviyelerindeki artış ile alakalı olabilir.   Klaritromisinin HMG-CoA redüktaz inhibitörleri, lovastatin ve simvastatin ile birlikte uygulanımına eşlik eden rabdomiyoliz nadiren rapor edilmiştir.   Klaritromisin ile birlikte sisaprid kullanan hastalarda, yükselmiş sisaprid seviyeleri rapor edilmiştir. Bu, özellikle kalp hastalarında QT aralığı genişlemesi ve ventriküler taşikardi, ventriküler fibrilasyon ve torsades de pointes dahil kardiyak aritmilerle sonuçlanabilir. Klaritromisin ve pimozidi birlikte kullanan hastalarda da benzer etkiler görülmüştür (Bkz. Kontrendikasyonları).   Makrolidlerin; kalp hastalarında QT aralığı genişlemesi, ventriküler taşikardi, ventriküler fibrilasyon ve torsade de pointes gibi kardiyak aritmilerle alakalı terfenadin seviyelerindeki artışla sonuçlanan, terfenadin metabolizmasına etkileri rapor edilmiştir. (Bkz. Kontrendikasyonları). Astemizol ve diğer makrolidlerin birlikte uygulanmasıyla benzer etkiler görülmüştür.   Klaritromisin ve digoksini birlikte kullanan hastalarda yükselmiş digoksin serum konsantrasyonları rapor edilmiştir. Serum digoksin seviyelerinin kontrol edilmesi düşünülmelidir.   HIV-enfeksiyonlu yetişkinlere sürekli olarak oral klaritromisin ve zidovudin uygulanması, zidovudinin kararlı-durum seviyelerinde düşüşe sebep olabilir. Çocuklarda böyle bir reaksiyon rapor edilmemiştir.   Birlikte uygulandıklarında, klaritromisinin ve omeprazolün plazma konsantrasyonlarında artış olabilirse de, doz ayarlamasına gerek yoktur.   8 saatte bir 200 mg ritonavir ile 12 saatte bir 500 mg klaritromisinin birlikte uygulandıkları farmakokinetik bir çalışma, klaritromisin metabolizmasının belirgin bir inhibisyonu ile sonuçlanmıştır. Ritonavir ile birlikte uygulanması ile klaritromisin Cmaks’ı %31, Cmin’i %182 ve AUC %77 artmıştır. 14-[R]-hidroksiklaritromisin oluşumunun komple inhibisyonu görülmüştür.  Klaritromisinin geniş terapötik aralığından dolayı, renal fonksiyonu normal olan hastalarda dozun azaltılmasına gerek yoktur. Bununla birlikte, renal bozukluğu olan hastalarda şu doz ayarı yapılmalıdır:  CLCR 30 – 60 ml/dak. olan hastalarda klaritromisin dozu %60 azaltılmalıdır. CLCR<30 ml/dak. olan hastalarda, doz %75 azaltılmalıdır. 1 g/gün’den daha yüksek klaritromisin dozları ritonavir ile uygulanmamalıdır.

Kontraendikasyonlar

Klaritromisin, makrolid antibiyotiklere karşı aşırı duyarlığı  olan hastalarda kontrendikedir.  Klaritromisinin şu ilaçlardan biri ile beraber kullanılması kontrendikedir: Sisaprid, pimozid ve terfenadin (Bkz. Uyarılar/Önlemler ve İlaç Etkileşimleri).  

Kullanım Şekli Ve Dozu

KLACID(klaritromisin) tabletleri aç ve veya tok karnına verilebilir. YETİŞKİNLER İÇİN DOZ REHBERİ ENFEKSİYON 12 saatte bir doz Normal Süre (gün) Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları 250 – 500 mg 10 – 14 Farenjit, tonsilit 250 mg 10 Akut maksiler sinüzit 500 mg 14 Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları 250 – 500 mg 7 – 14 Aşağıdaki suşlara bağlı kronik bronşitin akut alevlenmelerinde     S. pneumoniae 250 mg 7 – 14 M. catarrhalis 250 mg 7 – 14 H. influenza 500 mg 7 – 14 Aşağıdakilere bağlı pnömonide     S. pneumoniae 250 mg 7 – 14 M. pneumoniae 250 mg 7 – 14 Komplike olmayan deri ve yumuşak doku enfeksiyonları 250 mg 7 – 14 Mikobakteriyel Enfeksiyonlar: Mikobakteriyel enfeksiyonlu yetişkin hastalarda önerilen başlangıç dozu günde 2 defa 500 mg’dır. Eğer 3 ila 4 hafta içinde klinik veya bakteriyolojik yanıt elde edilmezse, doz günde 2 defa 1000 mg’a çıkartılabilir. Yaygın MAC enfeksiyonlarının tedavisine, klinik ve mikrobiyolojik yarar sağlanıncaya kadar devam edilmelidir. Klaritromisin diğer antimikobakteriyel ilaçlarla kombinasyon halinde uygulanmalıdır. Tüberküloz olmayan mikobakteriyel enfeksiyonların tedavisi doktorun kararına göre devam etmelidir. MAC Profilaksisi: Yetişkinler için tavsiye edilen klaritromisin dozu günde 2 defa 500 mg’dır. H.pylori eradikasyonu: H.pylori eradikasyonu için şu doz rejimleri önerilmektedir: Üçlü tedavi reiimi: Günde 2 defa 500 mg klaritromisin, günde 2 defa 1000 mg amoksisilin ve günde 2 defa 30 mg lansoprazol ile birlikte 10 gün uygulanır. Günde 2 defa 500 mg klaritromisin, günde 2 defa 1000 mg amoksisilin ve günde 2 defa 20 mg omeprazol ile birlikte 10 gün uygulanır. İkili tedavi rejimi: Günde 3 defa 500 mg klaritromisin günde 40 mg omeprazolle beraber 14 gün uygulanır; ilaveten günde 20 mg veya 40 mg omeprazole ilaveten 14 gün daha devam edilir. Günde 3 defa 500 mg klaritromisin günde 2 defa 30 mg lansoprazol ile beraber 14 gün uygulanır. Ülserin iyileşmesini tamamlamak için daha fazla asit supresyonu gerekebilir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Klacid MR 500 mg Tablet; Blister ambalajda ve bir kutuda 7 tablet, 14 tablet ve 20 tablet olmak üzere üç şekilde satışa sunulmuştur. KLACID 125 mg/5 ml SÜSPANSİYON; 1750 mg klaritromisin içeren granül şeklinde 70 ml’lik şişede, 5 ml’lik ölçekle sunulmuştur. KLACID 250 mg/5 ml SÜSPANSİYON; 2500 mg klaritromisin içeren granül şeklinde 50 ml’lik şişede, 5 ml’lik ölçekle sunulmuştur. Klacid 250 mg/5ml SÜSPANSİYON: 5000 mg klaritromisin içeren granül şeklinde 100 ml’lik şişede, 5 ml’lik şırınga ve kaşık ile beraber satışa sunulmuştur. Klacid I.V. (50 mg/ml); 15 ml’lik flakonlarda 500 mg klaritromisin ve laktobionik asit içeren, liyofilize toz ve 10 ml Steril Enjeksiyonluk Su içeren çözücü ampul

Ruhsat Sahibi

Abbott Laboratuarları İth. İhr. ve Tic. Ltd. Şti. Ekinciler Cad. Hedef Plaza No:3 Kavacık  – Beykoz 34810 İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

29.05.2007-122/63

Saklama Koşulları

15°C – 30°C’lik oda sıcaklığında ve kutusunda muhafaza ediniz. Işıktan koruyunuz.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

KLACID (klaritromisin) 500 mg tablet; alüminyum blister ambalajda ve bir kutuda 14 tablet olmak üzere satışa sunulmuştur.

Uyarılar/Önlemler

KLARİTROMİSİN, DİĞER ALTERNATİF TEDAVİLERDEN HİÇBİRİNİN UYGUN OLMADIĞI KLİNİK DURUMLAR HARİÇ, HAMİLELERDE KULLANILMAMALIDIR. EĞER BU İLAÇ ALIMI ESNASINDA HAMİLELİK OLUŞURSA HASTA FETUSUN UĞRAYACAĞI POTANSİYEL ZARARLAR KONUSUNDA BILGİLENDİRİLMELİDİR. TAVSİYE EDİLEN MAKSİMUM İNSAN DOZLARI İLE TEDAVİ EDİLEN İNSANLARDAN ELDE EDİLEN SERUM SEVİYELERİNİN 2 – 17 KATI PLAZMA SEVİYELERİNİ OLUŞTURAN DOZLAR UYGULANAN MAYMUN, SIÇAN, FARE VE TAVŞANLARDA KLARİTROMİSİNİN HAMİLELİK ÜRÜNÜNDE VE/VEYA EMBRİYO-FETAL GELİŞİMİNDE ADVERS ETKİLERİ TESPİT EDİLMİŞTİR (Bkz. Hamilelik).   KLARİTROMİSİNİN ŞU İLAÇLARDAN BİRİ İLE BERABER KULLANILMASI KONTRENDİKEDİR: SİSAPRİD, PİMOZİD VE TERFENADİN.   Makrolidler dahil olmak üzere hemen hemen bütün antibakteriyel ajanlarla psödomembranöz kolit rapor edilmiştir ve hafiften yaşamı tehdit edinceye kadar çeşitli derecelerde olabilir. Dolayısıyla antibakteriyel ajanların uygulanmasından önce, diyareli hastalarda bu teşhisin değerlendirmeye alınması önemlidir.   Antibakteriyel ajanlarla tedavi, kalınbarsağın normal florasını değiştirir ve clostridia’nın aşırı üremesine sebep olabilir. Çalışmalar, Clostridium difficile’in ürettiği bir toksinin "antibiyotiğe bağlı kolit"in başlıca nedeni olduğunu göstermiştir.   Psödomembranöz kolitin teşhisi konulduktan sonra, terapötik ölçümler başlatılmalıdır. Psödomembranöz kolitin hafif vakaları, genellikle sadece ilacın kesilmesine yanıt verirler. Orta ve şiddetli durumlarda sıvı ve elektrolit tedavisi, protein suplementasyonu ve Clostridium difficile’e karşı etkili bir antibakteriyel ilaç ile tedavi düşünülmelidir.   Klaritromisin başlıca karaciğer ve böbrekle atılır. Klaritromisin normal renal fonksiyonlu hepatik bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması yapılmadan uygulanabilir. Mamafih, birlikte hepatik bozukluğu olsun veya olmasın şiddetli renal bozukluk varlığında, dozun azaltılması veya doz aralarının açılması, uygun olabilir.   Klaritromisin ile linkomisin ve klindamisinde olduğu gibi diğer makrolid antibiyotiklerle çapraz rezistans olasılığı da düşünülmelidir.   Hamilelikte ve Emzirme Döneminde Kullanımı: Hamilelikte ve emzirme döneminde klaritromisin kullanımının emniyeti açıklanmamıştır. Klaritromisin anne sütü ile atılır.   Geriatrik Kullanım: Şiddetli renal bozukluğu olan yaşlı hastalarda, doz ayarı düşünülmelidir.

Üretim Yeri

Abbott S.p.A. Campoverde di Aprilia (LT), İtalya

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Klinik çalışmalarda gözlenen yan etkilerin çoğunluğu hafif ve geçici türde olup, klasik makrolidlere göre gastrointestinal yan etkilere daha az rastlanmaktadır. İlaca bağlı yan etkilerden dolayı tedaviyi bırakan hastalar %3’den daha azdır. Gözlenen yan etkilerin çoğunluğu gastrointestinal sistemle alakalı olup, diyare, kusma, abdominal ağrı, dispepsi ve bulantıdır. Diğer yan etkiler başağrısı, tad değişikliği ve karaciğer enzimlerindeki geçici artışları içerir.   Diğer makrolidlerle olduğu gibi, klaritromisin ile seyrek olarak; karaciğer enzimlerinde artış ve sarılıkla veya sarılıksız seyreden hepatoselüler ve/veya kolestatik hepatik disfonksiyon rapor edilmiştir. Bu hepatik disfonksiyon şiddetli olabilir ve genellikle tersinirdir (reversible). Çok çok nadir durumlarda, fatal sonuçlanan hepatik yetmezlik rapor edilmiştir ve genellikle altta yatan ciddi hastalıklarla ve/veya aynı anda kullanılan ilaçlarla alakalıdır.   İzole, artmış serum kreatinin vakaları rapor edilmiştir ama ilaçla ilişkisi açıklanmamıştır.   Klaritromisin ve omeprazolün birlikte uygulandığı klinik çalışmalarda, dilde geçici renk değişikliği görülmüştür.   Oral olarak uygulanan klaritromisin ile ürtiker ve orta derecede deri erüpsiyonundan, anaflaksi ve Stevens – Johnson Sendromuna kadar uzanan alerjik reaksiyonlar oluşmuştur. Oral klaritromisin ile endişe, baş dönmesi, uykusuzluk, kötü rüyalar, kulak çınlaması,  konfüzyon, çevreye uyumsuzluk, halüsinasyonlar, psikoz ve kişilik kaybı dahil geçici santral sinir sistemi yan etkileri rapor edilmişse de sebep ve etki bağlantısı belirtilmemiştir.   Klaritromisin ile, tedavinin kesilmesiyle düzelen işitme kaybı rapor edilmiştir.  Genellikle tad alma bozukluğu ile birlikte koku alma duyusunda değişiklik rapor edilmiştir.   QT aralığı genişlemesi olan kişilerde eritromisin, ventriküler taşikardi dahil ventriküler aritmi ve “torsades de pointes” ile nadiren alakalıdır.   Klaritromisin tedavisi ile glosit, stomatit, oral monilia ve dil renginde değişim rapor edilmiştir. Klaritromisin ile tedavi olan hastalarda diş renginde bozulma görülmüştür. Renk bozukluğu, profesyonel diş temizliği ile giderilmiştir.   Bazıları hipoglisemik ajan veya insülin tedavisi gören hastalarda görülmek üzere nadir hipoglisemi vakaları rapor edilmiştir.   İzole trombositopeni vakaları rapor edilmiştir.   Bağışıklık Sistemi Bozulmuş Hastalardaki Advers Etkiler: Mikobakteriyel enfeksiyonlar için uzun süre klaritromisinin yüksek dozları ile tedavi edilen bağışıklık sistemi bozuk hastalarda, olasılıkla klaritromisin uygulamasıyla alakalı advers etkileri HIV hastalığının veya seyir eden hastalığın altta yatan belirtilerinden ayırt etmek genellikle zordur.   Laboratuar Bulgularında Değişiklikler:   Klinik açıdan önemli olabilecek laboratuar bulgularındaki değişimler şunlardır:   Hepatik: Yükselmiş SGPT (ALT) < %1, SGOT (AST) < %1, GGT < %1, alkalen fosfataz < %1, LDH < %1 ve total billirubin < %1.   Hematoloji : Azalmış lökosit sayısı < %1 ve yüksek protromin zamanı %1.   Renal: Yüksek BUN %4 ve yüksek serum kreatinini < %1   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

8 mL Tip I şeffaf cam flakon, teflon kaplı kauçuk tıpa, flip-off kapak ve karton kutu. KALİKSİR 4 mg/5 mL infüzyon İçin Konsantre Çözelti İçeren Flakon 1 flakon içeren ambalajlarda piyasaya sunulmuştur.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Araç ve makine kullanma yeteneği üzerine etkileri ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmamıştır.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

KALİKSİR 4 mg/5 ml İ.V. infüzyon için konsantre çözelti içeren flakon

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Zoledronik asidin akut doz aşımıyla ilgili klinik deneyim sınırlıdır. Böbrek fonksiyon bozukluğu (böbrek yetmezliği) ve serum elektrolit (kalsiyum, fosfor ve magnezyum dahil) anormallikleri gözlenmiş olduğundan, önerilenden daha yüksek doz uygulanmış olan hastalar dikkatle izlenmelidir. Hipokalsemi gözlendiği takdirde, klinik endikasyona uygun olarak kalsiyum glukonat infüzyonlan uygulanmalıdır.

İlaç Nasıl Kullanılır

Her 5 mL konsantre çözelti. 4.00 mg zoledronik aside eşdeğer 4.264 mg zoledronik asit monohidrat içerir.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

KALİKSİR; gebelik ve emzirmede, zoledronik asite veya diğer bifosfonatlara ya da yardımcı maddelerden herhangi birine karşı klinik olarak anlamlı aşın duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

Damar içine uygulanır.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

KALİKSİR 4 mg/5 mL İ.V. infüzyon için konsantre çözelti içeren flakon

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

24 ay

Doz Aşımı Ve Tedavisi

232/15

Etkin Maddeler

Radyolojik yöntemlerle litik lezyon gösterilmiş olan multiple myelomalı hastalarda ve kemik metastazı olan ileri evre kanserli hastalarda iskeletle ilişkili komplikasyonlann (patolojik kırık, omurilik sıkışması, radyasyon tedavisi, kemiğe yönelik cerrahi müdahale ve hiperkalsemi) önlenmesi ve maligniteye bağlı hiperkalsemi tedavisinde kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Mannitol (E421), sodyum sitrat dihidrat. enjeksiyonluk su.

Doz Aşımı

Klindamisin kandan diyaliz veya periton diyalizi yoluyla uzaklaştırılamaz.   Doz aşımı durumunda spesifik tedavi yoktur. Semptomatik tedavi uygulanır.

Endikasyonlar

Klindamisin duyarlı anaerob mikroorganizmaların neden olduğu şiddetli enfeksiyonların tedavisinde kullanılır.   Klindan ayrıca, streptokokların, pnömokokların ve stafilokokların duyarlı suşlarının neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılır. Klindan, penisiline alerjisi olanlarda ya da penisilin kullanımının uygun olmadığı hastalarda kullanılabilir.   Anaeroblar: Ampiyem, anaerobik pnömoni ve akciğer absesi gibi şiddetli solunum sistemi enfeksiyonları; şiddetli deri ve yumuşak doku enfeksiyonları; septisemi; peritonit ve intraabdominal abse (tipik olarak gastrointestinal florada bulunan anaerobik mikroorganizmalar nedeniyle gelişirler) gibi intra-abdominal enfeksiyonlar; endometrit, nongonokokal tüp-yumurtalık abseleri, pelvik selülit ve postoperatif vajinal kaf enfeksiyonu gibi jinekolojik enfeksiyonlar. Streptokoklar: Şiddetli solunum yolu, deri ve yumuşak doku enfeksiyonları. Stafilokoklar: Şiddetli solunum yolu, deri ve yumuşak doku enfeksiyonları. Pnömokoklar: Şiddetli solunum sistemi enfeksiyonları.

Farmakodinamik Özellikler

Klindamisin linkomisinin de yer aldığı linkozamidler sınıfından bir antibiyotiktir.   Klindamisin duyarlı bakterilerde 50 S ribozomal alt ünitelerine bağlanarak peptid zincirleri sentezini inhibe eder ve bakteriyostatik etki gösterir.   Klindamisin, aşağıdaki mikroorganizmalara karşı in vitro aktivite gösterir: o      Aerob gram pozitif koklar: Penisilinaz üreten ve üretmeyenStaphylococcus aureus, Staphylococcus epidermidis, Streptococcus türleri (S.faecalis hariç), Pneumococcus türleri. o      Anaerob gram negatif basiller: Bacteroides türleri, Fusobacterium türleri. o      Anaerob gram pozitif spor oluşturmayan basiller: Propionibacterium, Eubacterium, Actinomyces türleri. o      Anaerob ve mikroaerofilik gram pozitif koklar: Peptococcus türleri, Peptostreptococcus türleri, Mikroaerofilik streptokoklar.   Clostridia türleri klindamisine anaerobların çoğundan daha dirençlidir. Clostridium perfringens türlerinin çoğu duyarlıdır, ancak Clostridium sporogenes ve Clostridium tertium gibi diğer türler genellikle klindamisine dirençlidir. Bu nedenle tedavi duyarlılık testleriyle yönlendirilmelidir.   Klindamisin ve linkomisin arasında çapraz direnç ve klindamisin ile eritromisin arasında antagonizma gösterilmiştir.

Farmakokinetik Özellikler

Klindamisin ağız yoluyla uygulamadan sonra hızla absorbe olur. 45 dakika içinde ortalama 2,50 mcg/mL’lik bir konsantrasyona ulaşır. 3. saatte 1,51 mcg/mL ve 6. saatte 0,70 mcg/mL’lik konsantrasyonlar elde edilir. Ağız yoluyla alınan dozun emilimi tama yakındır (%90) ve besinlerle birlikte uygulanması serum konsantrasyonlarında önemli bir değişikliğe neden olmaz. Serum seviyeleri uniformdur ve kişiden kişiye değişmez.14 güne kadar tekrarlayan dozlarda klindamisin HCl uygulamasıyla yapılan serum seviyesi çalışmalarında ilacın birikimine veya metabolizmasının değiştiğine dair bir bulguya rastlanmamıştır. Böbrek fonksiyonlarında belirgin azalma olan hastalarda klindamisinin yarı ömrü hafifçe uzar. Hemodiyaliz ve peritoneal diyaliz klindamisinin serumdan uzaklaştırılması için etkili yöntemler değildir. Serumdaki klindamisin konsantrasyonu artan dozla birlikte doğrusal bir artış gösterir. Önerilen dozlarda uygulamadan sonra en az altı saat süreyle duyarlı mikoorganizmaların MİK değerlerinin üzerinde bir serum seviyesi elde edilir. Klindamisin vücut sıvı ve dokularına (kemikler de dahil olmak üzere) iyi dağılır. Ortalama biyolojik yarı ömrü 2,4 saattir. Değişmemiş ilacın yaklaşık %10’u idrarla ve %3,6’sı feçesle atılır. İlacın geri kalanı biyolojik olarak inaktif metabolitler halinde atılır. 14 gün süreyle 2 grama varan dozlarda uygulanan klindamisinin sağlıklı gönüllülerce iyi tolere edildiği görülmüştür. Ancak yüksek doz uygulamalarında gastrointestinal yan etki insidansı artar. Klindamisin, beyin-omurilik sıvısında, meninkslerin enflamasyonu halinde bile, anlamlı bir seviyeye ulaşmaz. Klindamisin fosfatın veniçi uygulamasıyla yaşlı gönüllülerde (61-79 yaşları arası) ve genç yetişkinlerde (18-39 yaşları arası) yapılan farmakokinetik çalışmalar, tek başına yaşın ilacın farmakokinetiğini değiştirmediğini göstermiştir (klirens, eliminasyon yarı ömrü, dağılım hacmi ve serum konsantrasyon eğrisi altında kalan alan). Klindamisinin ağız yoluyla uygulamasından sonra eliminasyon yarı ömrünün genç yetişkinlerde 3,2 saatken (2,1 – 4,2 saat), yaşlılarda artarak yaklaşık 4,0 saate (3,4 – 5,1 saat) çıktığı görülmüştür. Bununla beraber, emilim oranı yaşla birlikte değişmemektedir ve normal karaciğer fonksiyonları ve normal (yaşa göre) böbrek fonksiyonları olan yaşlılarda doz ayarlaması gerekmemektedir.

Farmasötik Şekli

Kapsül

Formülü

Her kapsül 150 mg klindamisine eşdeğer klindamisin hidroklorür içerir.   Boyar madde olarak; Eritrosin (E 127), İndigotin (E 132), Titanyum dioksit (E 171) bulunur.

İlaç Etkileşmeleri

Klidamisinin nöromuskuler blok yapıcı ajanların etkisini artırabilecek nöromusküler blok yapıcı özelliği olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle, bu tür ilaçlarla bir arada kullanıldığında dikkat edilmelidir. Klindamisin ve eritomisin arasında antagonizma bulunduğu in vitro olarak gösterilmiştir. Olası klinik anlamı nedeniyle, bu iki ilaç birlikte kullanılmamalıdır. Ayrıca klindamisin ve linkomisin arasında çapraz direnç görülebilir.

Kontraendikasyonlar

Klindan; klindamisin ya da linkomisin içeren preparatlara ve preparatın bileşiminde bulunan herhangi bir maddeye karşı aşırı duyarlık gösteren hastalarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Erişkinlerde: Çeşitli enfeksiyonlarda: 6 saatte bir 150-300 mg (1-2 kapsül).  Daha şiddetli enfeksiyonlarda 6 saatte bir 300-450 mg (2-3 kapsül).   Anaerob bakterilerin neden olduğu şiddetli enfeksiyonlarda Klindan Ampul kullanımı tercih edilir. Bununla beraber; bu enfeksiyonların tedavisine Klindan Kapsül ile devam edilebilir.   b-hemolitik streptokokların neden olduğu enfeksiyonlarda tedaviye en az 10 gün süreyle devam edilmelidir.

Saklama Koşulları

30oC’nin altında, oda sıcaklığında saklayınız. Çocukların ulaşamayacakları yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

16 kapsüllük blister ambalajda.

Uyarılar/Önlemler

Klindamisin de dahil olmak üzere hemen bütün antibakteriyel ajanların kullanımıyla nadiren psödomembranöz kolit gelişimi bildirilmiştir. Psödomembranöz kolit hafif bir klinik tablo şeklinde ya da hayatı tehdit eden bir enfeksiyon olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenle antibiyotik kullanımının ardından diyare nedeniyle başvuran hastalarda bu hastalığı ekarte etmek önemlidir.   Antibiyotik tedavisi normal barsak florasını bozar ve Clostridia türlerinin aşırı çoğalmasına neden olabilir. Yapılan çalışmalar Clostridium difficile tarafından üretilen bir toksinin antibiyotikle ilişkili diyarenin en önemli nedeni olduğunu göstermiştir.   Psödomembranöz kolit tanısı konduktan sonra uygun tedaviye başlanmalıdır. Hastalığın hafif formları genellikle ilacın kesilmesiyle geriler. Orta veya şiddetli vakalarda ise sıvı elektrolit ve protein suplemantasyonu ve bunlara ek olarak C. difficile’e karşı etkili bir antibiyotik kullanımına başlanmalıdır.   Deneyimler enfeksiyonla birlikte şiddetli bir hastalığı olan yaşlıların diyareyi daha zayıf tolere edebileceğini göstermiştir. Bu hastalarda klindamisin kullanımında barsak hareketlerinin sıklığındaki değişiklikler dikkatle izlenmelidir.   Klindamisin HCl, başta kolit olmak üzere, gastrointestinal hastalık hikayesi olan kişilerde dikkatle kullanılmalıdır.   Diğer ilaçlara ve alerjenlere aşırı duyarlılık hikayesi dikkatle sorgulanmalıdır. Atopik kişilere dikkatle önerilmelidir. Ağır anafilaktik reaksiyonlar adrenalin ile acil tedavi gerektirir. Gerektiğinde oksijen ve damar içi kortikosteroid tedavisi de uygulanabilir.   Klindamisin HCl tedavisi nadiren, başta mayalar olmak üzere, duyarlı olmayan mikroorganizmaların aşırı üremesine neden olabilir. Eğer süperenfeksiyon ortaya çıkarsa, klinik durumun gerektirdiği uygun tedaviye başlanmalıdır.   Böbrek hastalığı olanlarda klindamisinin doz ayarlamasını yapmak gerekmeyebilir. Orta veya şiddetli karaciğer hastalığı olanlarda klindamisinin yarı ömrünün uzadığı bulunmuştur. Bununla beraber, yapılan çalışmalar 8 saat arayla uygulama yapıldığında, nadiren birikim olduğunu göstermiştir. Bu nedenle, karaciğer hastalığı olan hastalarda da doz ayarlaması gerekmeyebilir. Ancak şiddetli karaciğer hastalığı olan hastaların tedavisinde karaciğer enzimleri düzenli olarak kontrol edilmelidir.   Uzun süreli tedavilerde periyodik böbrek ve karaciğer testleri ve kan sayımı yapılmalıdır.   Klindan, beyin-omurilik sıvısına yeterli miktarda geçmediği için menenjitte kullanılmamalıdır.   Yaşlı hastalarda kullanım: 65 yaş ve üzerindeki hastaların ilaca yanıtlarının daha genç hastalardan farklı olup olmadığını değerlendiren klinik çalışmalara yeterli sayıda hasta dahil edilmemiştir. Bununla beraber, bildirilen diğer klinik deneyimler birçok antibiyotiğin kullanımıyla gelişebilen antibiyotiğe bağlı kolit ve diyarenin yaşlı hastalarda (> 60 yaş) daha sık ortaya çıktığını ve daha şiddetli seyredebileceğini göstermiştir. Bu hastalar diyare gelişimi yönünden dikkatle izlenmelidir.   Klindamisin ile yapılan farmakokinetik çalışmalar, ağız yoluyla veya veniçi uygulamadan sonra genç denekler ile normal karaciğer fonksiyonları ve normal (yaşa göre) böbrek fonksiyonları olan yaşlı denekler arasında klinik olarak önemli bir fark olmadığını göstermiştir.   Gebelikte kullanımı: Gebelik kategorisi:B Gebelikte kullanım emniyeti tayin edilmemiştir.   Emziren annelerde kullanımı: Anne sütünde 0.7-3.8 mcg/ml oranında bulunabilir. Tedavi sırasında emzirme kesilmelidir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Gastrointestinal: Karın ağrısı, psödomembranöz kolit, özofajit, bulantı, kusma ve diyare görülebilir. Psödomembranöz kolit semptomları antibakteriyel tedavi sırasında veya sonrasında ortaya çıkabilir.   Aşırı duyarlık reaksiyonları: Jeneralize makülopapüler deri döküntüleri en sık rapor edilen advers reaksiyonlardır. Tedavi sırasında vezikülobüllöz deri döküntüleri ve ürtiker bildirilmiştir. Çok nadiren bazıları Stevens-Johnson sendromuna benzeyen eritema multiforme vakaları ve birkaç anafilaktik reaksiyon vakası rapor edilmiştir.   Deri ve mukus membranlar: Kaşıntı, vajinit ve nadiren eksfoliyatif dermatit görülmüştür.   Karaciğer: Karaciğer fonksiyon testlerinde değişiklik ve sarılık gözlenmiştir.   Böbrek: Klindamisin ile böbrek hasarı arasında direkt bir ilişki saptanmamış olmasına rağmen, nadiren azotemi, oligüri ve/veya proteinüri ile seyreden böbrek fonksiyon bozukluğu görülmüştür.   Hematopoetik: Geçici nötropeni (lökopeni) ve eozinofili bildirilmiştir. Agranülositoz ve trombositopeni rapor edilmiştir. Bunların klindamisin tedavisi ile ilişkisiyle ilgili olarak direkt bir etiolojik ilişki saptanmamıştır.   Muskuloskeletal: Nadiren poliartrit bildirilmiştir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDEN DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

15 ml oral solüsyon içeren bal rengi şeffaf camdan yapılmış şişe ve polietilen rezervuarlı kapak ve koruyucu kapaktan oluşan 10 ve 20 flakon ve kullanma talimatı içeren karton kutu.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Araç ve makine kullanımı üzerinde herhangi bir etki gözlenmemiştir.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

KOMFER FOL’ü  aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ   Eğer, Demir yüklenmesi (hemokromatozis, kronik hemolizis) varsa Demire karşı aşırı duyarlılığınız varsa Demir kullanımı bozukluğu (kurşun anemisi, sidero-akrestik anemi) ve talaseminiz varsa   Demir eksikliğinin neden olmadığı aneminiz (hemolitik anemi) varsa Uzun süreli pankreas iltihabınız varsa Karaciğer sirozunuz varsa Pernisiyöz aneminiz (bir tür anemi) varsa KOMFER FOL’ü  aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ   Eğer, Aşırı alkol kullanıyorsanız Karaciğer hastalığınız varsa Enfeksiyonunuz varsa Mide bağırsak sisteminizde iltihaplı (kolit, divertikülit, ülseratif kolit gibi) durumlar varsa Mide ülseriniz varsa Bu uyarılar geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.   KOMFER FOL’ün yiyecek ve içecek ile kullanılması  KOMFER FOL’ü yemeklerden 1-2 saat önce  (aç karnına) alınız.   Hamilelik İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız. Hamilelik süresince kullanabilirsiniz. Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz hemen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   Emzirme İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız. Emzirme süresince kullanabilirsiniz.   Araç ve makine kullanımı Araç ve makine kullanımı üzerinde herhangi bir etki gözlenmemiştir.   KOMFER FOL’ün içeriğinde bulunan bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler KOMFER FOL’ün içeriğinde, metil parahidroksi benzoat ve propil parahidroksi benzoat bulunur. Alerjik reaksiyonlara (muhtemelen gecikmiş) sebebiyet verebilir.   KOMFER FOL her dozunda 1.75 mmol (40.37) mg sodyum ihitiva eder. Bu durum, kontrollü sodyum diyetinde olan hastalar için göz önünde bulundurulmalıdır.   KOMFER FOL’ün içeriğinde sorbitol bulunur. Eğer daha önceden  doktorunuz tarafından bazı şekerlere karşı dayanıksızlığınız olduğu söylenmişse bu tıbbi ürünü almadan önce  doktorunuza danışınız.   Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı  Alkolle birlikte kullanılması durumunda (alkolizm) demirin emilimini ve karaciğerde depolanması artabileceğinden toksisite meydana gelebilir. Karbonat  veya magnezyum trisilikat içeren antasitler, yumurta, kahve, bikarbonat, karbonat oksalat veya fosfat içeren gıda veya ilaçlar, tannik asit içerdiğinden çay ile diyet lif içeren yiyeceklerle birlikte demir çözünmeyen kompleksler oluşturduğundan emilimi azalabilir. Demir uygulamasına yukarıda bahsedilen ilaç veya gıdalardan 1 veya 2 saat sonra devam edilmesi önerilmektedir. Tetrasiklin grubu antibiyotikler ile birlikte kullanımda her iki ilacın da tedavi edici etkilerinde azalma görülebilir. E vitamini demir eksikliği tedavisinde istenen cevabın gecikmesine neden olabilir. Yüksek dozlarda demir vücudun E vitamini ihtiyacını artırabilir. Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandınız ise lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Tüm ilaçlar gibi, KOMFER FOL’ün içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler  olabilir.   Aşağıdakilerden biri olursa KOMFER FOL’ü kullanmayı durdurun ve DERHAL doktorunuza bildirin veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz : Ellerin, ayakların, bileklerin, yüzün, dudakların, ağzın veya boğazın yutmayı veya nefes almayı zorlaştıracak şekilde şişmesi, Şiddetli döküntü Bunların hepsi ciddi yan etkilerdir.   Eğer bunlardan sizde mevcut ise, sizin KOMFER FOL’e karşı ciddi alerjiniz var demektir. Acil tıbbi müdahaleye veya hastaneye  yatırılmanıza gerek olabilir. Bu çok ciddi yan etkilerin hepsi oldukça seyrek görülür.   Aşağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz, hemen doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz:   Sık görülen enfeksiyon belirtileri (ateş veya boğaz ağrısı gibi)  Bunların hepsi ciddi yan etkilerdir. Acil tıbbi müdahale gerekebilir.   Ciddi yan etkiler çok seyrek görülür.   Aşağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz, doktorunuza söyleyiniz : İshal Bulantı Mide ağrısı Bunlar KOMFER FOL’ün hafif yan etkileridir.   Dışkının rengini siyaha boyar. Bu beklenen bir durumdur.   Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız   doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.

İlaç Nasıl Kullanılır

Uygun kullanım ve doz/uygulama sıklığı için talimatlar: Doktor tavsiyesine göre günde 1 -2 flakon iki eşit doza bölünmüş olarak uygulanır.   KOMFER FOL’ün yemeklerden 1-2 saat önce (aç karnına) alınması tavsiye edilir.   Uygulama yolu ve metodu: Ağızdan alınır.   Flakonların kullanım şekli :   1. Flakonu üzerindeki koruyucu kapaktaki kulakçık üzerindeki ok işareti yönünde kuvvetlice ileriye itip kaldırınız ve çekerek çıkarınız. 2. Alttan çıkan kırmızı renkli hazneyi kuvvetlice aşağı bastırdıktan sonra flakonu iyice çalkalayınız. 3. Kapağı açıp su ile karıştırarak veya doğrudan flakondan içebilirsiniz.   Değişik yaş grupları:   Çocuklarda kullanım: Doktor tavsiyesine göre günde 1,5 ml/kg dozu 2 veya 3 e bölünerek  uygulanır.      Yaşlılarda kullanım: Yetişkinler için belirlenmiş olan doz uygulanır.   Özel kullanım durumları    Böbrek / Karaciğer yetmezliği: Böbrek ve karaciğer yetmezliği için doz ayarlamasına gerek yoktur. Yukarıda belirtilen dozlar   kullanılabilir.   Eğer KOMFER FOL’ün etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.   Kullanmanız gerekenden daha fazla KOMFER FOL kullandıysanız : KOMFER FOL’den kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz.    KOMFER FOL’ü kullanmayı unutursanız: Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız. Eğer bir dozu almayı unutursanız, hatırladığınız en kısa zamanda alınız ve sonra önceki gibi devam ediniz.   KOMFER FOL ile tedavi sonlandırıldığında oluşabilecek etkiler: Doktorunuz ayrı bir tavsiyede bulunmadıkça bu talimatları takip ediniz. İlacınızı zamanında almayı unutmayınız. Doktorunuz KOMFER FOL ile tedavinizin ne kadar süreceğini size bildirecektir. Tedaviyi erken kesmeyiniz, çünkü tedavi süresi demir metabolizmasının durumuna ve kan değerlerinin normalleşmesine bağlıdır.  

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

KOMFER FOL, her bir flakonda 40 mg elementel demir’e eşdeğer miktar demir III protein süksinilat ve rezervuarlı kapak içinde 0,185 mg folinik aside eşdeğer kalsiyum folinat içerir.   Yetersiz beslenme, malabsorbsiyon, hamilelik ve kan kayıplarından ileri gelen  demir eksikliği anemilerinde koruyucu ve tedavi edici olarak kullanılır. Gebelikte normalde ilk üç ayda diyetle alınan demir yeterlidir ancak ikinci ve üçüncü  trimestrelerde vücudun artan ihtiyacına paralel olarak demir takviyesi yapmak  genellikle uygundur.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

ÇOCUKLARIN GÖREMEYECEĞİ YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.  25°C altındaki oda sıcaklıklarında saklayınız. Son kullanma tarihiyle uyumlu olarak kullanınız.  Ambalajdaki son kullanma tarihinden sonra KOMFER FOL’ü kullanmayınız. Eğer üründe ve/veya ambalajında bozukluklar fark ederseniz KOMFER FOL’ü kullanmayınız.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Özel bir gereklilik yoktur. Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi ürünlerin kontrolü yönetmeliği” ve “Ambalaj atıklarının kontrolü yönetmelikleri”ne uygun olarak imha edilmelidir.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

KOMFER FOL Oral Çözelti

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

Alkolle birlikte kullanılması durumunda (alkolizm) demirin emilimi ve karaciğerde depolanması artabileceğinden toksisite meydana gelebilir. Karbonat veya magnezyum trisilikat içeren antasitler, yumurta, süt, kahve, bikarbonat, karbonat, oksalat veya fosfat içeren gıda veya ilaçlar, tannik asit içerdiğinden çay ile diyet lif içeren yiyeceklerle birlikte demir çözünmeyen kompleksler oluşturduğundan emilimi azalabilir. Demir uygulamasına yukarıda bahsedilen ilaç veya gıdalardan 1 veya 2 saat sonra devam edilmesi önerilmektedir.   Tetrasiklinlerle birlikte kullanımda her iki ilacın da tedavi edici etkilerinde azalma görülebilir.   E vitamini demir eksikliği tedavisinde hematolojik cevabın gecikmesine neden olabilir. Yüksek dozlarda demir vücudun E vitamini ihtiyacını artırabilir. Birlikte kullanım durumlarında hastanın gözlenmesi tavsiye edilir. Ortotolidin test sonuçlarını yanıltarak pozitif sonuçlar verir. Dışkının rengini  siyaha boyadığından dışkıda kan aranmasını zorlaştırır.   Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:   Pediyatrik popülasyon: Pediyatrik popülasyona ilişkin hiçbir etkileşim çalışması yürütülmemiştir.

Doz Aşımı Ve Tedavisi

Yüksek dozlarla alındığında gastrointestinal sistemde nekrozla birlikte  kanamalara yol açabilir. İleri durumlarda sıvı kaybına ve bakteriyel toksinlere  bağlı olarak şok oluşabilir. Çok ileri safhalarda metabolik asidoz ve karaciğer  hasarı ortaya çıkabilir.   Tedavi: İpeka şurubu ile emezis oluşturulur, hasta kusmazsa sodyum bikarbonatla lavaj yapılır. Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması için ve asidoz durumlarında i.v. yoldan sodyum bikarbonat uygulanabilir. Antidotu deferroksamindir. Şiddetli  vakalarda yavaş i.v. injeksiyon şeklinde uygulanır. Deferroksamin teratojenik etkiye sahiptir.

Etkin Maddeler

Her bir flakonda 40 mg elementer demir’e eşdeğer 800 mg demir III protein süksinilat ve rezervuarlı kapak içinde 0,185 mg folinik aside eşdeğer 0,235 mg kalsiyum folinat pentahidrat.

Farmakodinamik Özellikler

ATC kodu                        : BO3A B 09 Farmakoterapötik grubu  : Antianemik   Demir vücutta bütün hücrelerde mevcuttur ve hayati işlevlere sahiptir. İyonik demir enerji transferi yapan çok sayıda enzimin (sitokrom oksidaz, ksantin oksidaz, süksinik dehidrojenaz gibi) bir kompenentidir. Ayrıca oksijen transportu  ve utilizasyonunda gerekli olan organik bileşiklerin (hemoglobin, miyoglobin gibi ) yapısında mevcuttur. Demir eksikliği durumunda tüm bu hayati fonksiyonların eksiklikleri ortaya çıkabilmektedir.   Demir preparatlarının uygulanması demir eksikliğinin neden olduğu eritropoietik anormallikleri düzeltmektedir. Demir eritropoezi stimüle etmez ve demir eksikliğinin neden olmadığı hemoglobin bozukluklarını düzeltmez. Demir uygulanımı diğer demir eksikliği belirtilerini de düzeltir. Demir protein süksinilatın çözünürlüğü 6.5 değeri üzerindeki pH da artar ve bu şekilde çözünerek ve duodenal enzimler tarafından parçalanarak serbestlenen  demir emilir. Demir protein süksinilat, asit ortamda çözünmediğinden diğer demir  preparatlarından farklı olarak gastrik tolerans oldukça iyidir.   Folinik asit, folik asidin aktif şekli olan tetrahidrofolik asidin 5-formil’li derivesidir. Folinik asit kalsiyum folinat şeklinde uygulanır. Vücutta folata çevirilerek  pürin ve pirimidin nukleotidleri ve bağlı olarak DNA sentezi de dahil olmak üzere çeşitli metabolik işlemlerde ve bazı amino asit çevrilmelerinde ve format oluşması ve kullanılmasında rol oynar.

Farmakokinetik Özellikler

Genel özellikler    Demir III protein süksinilat, süksinlenmiş süt proteininin (kazein) Fe3+ iyonları ile oluşturduğu bir metaloproteindir. Fosfat tamponu (pH 7.0) ve suda az çözünür, etil alkol ve metilen klorürde pratik olarak çözünmez. Kalsiyum folinat, beyaz veya hafif sarı, amorf veya kristal, kokusuz tozdur. Susuz formda izole olmaz, genel olarak %10-15 su (3-5 molekül hidrasyon) içerir. Suda az çözünür, aseton, alkol ve dimetil sülfoksit (<<1 mg/ml) te pratik olarak çözünmez   Emilim: Demir protein süksinilat başlıca duodenum ve proksimal çekumdan emilir. Demir eksikliği olmayan kişilerde uygulanan dozun %3-10’u emilir. Demir eksikliği durumlarında bu oran eksikliğin derecesine bağlı olarak %20-30 lara ulaşır. Kalsiyum folinat oral uygulamayı takiben ince bağırsağın tümü boyunca absorbe edilir ve hızla biyolojik olarak aktif folatlara çevrilir.   Dağılım: Demir protein süksinilat, kanda yüksek oranda hemoglobine bağlanır. Kalsiyum folinat hızla biyolojik olarak aktif folatlara çevrilir. Folat, genel olarak bütün vücuda dağılır ancak karaciğer ve serebsospinal sıvıda yoğunlaşır.   Biyotransformasyon: Demir protein süksinilat asit ortamda çözünmez. Bu nedenle demir iyonları midede serbest hale geçemezler. Sudaki çözünürlüğünün pH 6.5’in  üzerinde artması ve duodenumdaki pankreatik enzimlerin protein yapılı kompleksi parçalaması sonucu demir serbest hale geçer. Folinik asit karaciğerde metabolize olur.   Eliminasyon: Demir atılımı için bir fizyolojik sistem yoktur ancak deri, saç, tırnaklar, dışkı, anne sütü, menstrüel kanama ve idrarla düşük miktarlarda bir kayıp olabilir. Kalsiyum folinat hızla biyolojik olarak aktif folatlara çevrilir. Folatlar esas olarak idrarla, küçük miktarlarda da dışkı ile atılırlar.   Doğrusallık/doğrusal olmayan durum: Demir protein süksinilat ve kalsiyum folinat’ın farmakokinetiği doğrusaldır.  

Farmasötik Form

Oral kullanıma uygun flakon     Koyu kırmızı renkli, berrak solüsyon.

Gebelik Ve Laktasyon

Genel tavsiye        Gebelik kategorisi: A   Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) İyi yönetilmiş epidemiyolojik çalışmalar KOMFER FOL’ün gebelik üzerinde ya da fetusun/yeni doğan çocuğun sağlığı üzerinde advers etkileri olduğunu göstermemektedir.   KOMFER FOL gebelik döneminde kullanılabilir.   Gebelik dönemi Demir protein süksinilat’ın ve kalsiyum folinat pentahidrat’ın insanlar üzerinde yapılan çalışmalarda gebelik döneminde kullanımında bir yan etkisi olmadığı gözlemlenmiştir. KOMFER FOL gebelik döneminde kullanılabilir.   Laktasyon dönemi Demir protein süksinilat ve kalsiyum folinat pentahidrat anne sütü ile atılmaktadır (süte geçmektedir). Ancak, KOMFER FOL’un tüm dozlarında, emzirilen çocuk üzerinde herhangi bir etki öngörülmemektedir. KOMFER FOL, emzirme döneminde kullanılabilir.   Üreme yeteneği/Fertilite  Üreme yeteneği üzerine bilinen herhangi bir etki görülmemiştir.

Geçimsizlikler

Bilinen bir geçimsizliği yoktur.

İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi

İlk ruhsat tarihi: 28.01.2009 Ruhsat yenileme tarihi: –

İstenmeyen Etkiler

Advers olaylar sistem organ sınıfı ve sıklığa göre şu yaklaşımla sıralanmıştır: Çok yaygın (≥1/10), yaygın (≥ 1/100 ila < 1/10), yaygın olmayan (≥ 1/1.000 ila < 1/100), seyrek (≥ 1/10.000 ila < 1/1.000) ve çok seyrek (< 1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).   Gastrointestinal bozukluklar Seyrek: İshal, bulantı, epigastrik ağrı (dozun azaltılması ile geçer)   Bağışıklık sistemi bozuklukları Seyrek: Alerjik belirtiler         

Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim

Etkin madde: 1 flakonda (15 ml) 40 mg elementel demire eşdeğer 800 mg demir III protein süksinilat, 0,185 mg  folinik aside eşdeğer 0,235 mg kalsiyum folinat pentahidrat (rezervuarlı kapak içinde toz şeklinde)   Yardımcı madde(ler): Metil parahidroksi benzoat sodyum 45.0 mg, propil parahidroksi benzoat sodyum 15.0 mg, sorbitol 2000.0 mg.

Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri

Demir III protein süksinilat antianemik olarak uzun yıllardır klinikte kullanılmakta olan, etkinlik ve emniyeti bilinen bir ajandır.

Kontrendikasyonlar

KOMFER FOL, aşağıdaki durumlarda kullanılmamalıdır (kontrendikedir): Demir yüklenmesi (hemokromatozis, kronik hemolizis İçerdiği maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılık Demir kullanımı bozukluğu (kurşun anemisi, sidero-akrestik anemi) Talasemi durumları Demir eksikliğinin neden olmadığı anemi (hemolitik anemi) durumları, Kronik pankreatit ve karaciğer sirozunda Pernisiyöz anemi

Kullanım Yolu

Ağızdan alınır.

Müstahzar Adı

KOMFER FOL Oral Çözelti

Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri

Alkolizm, hepatit, infeksiyon durumları, gastrointestinal sistemdeki enflamasyonlu (kolit, divertikülit, ülseratif kolit gibi) durumlar, pankreatit ve peptik ülser durumlarında kullanılmasında dikkatli olunmalıdır.   Dışkıda kan aranması testlerinde yanılmaya neden olabilir.   KOMFER FOL’ün içeriğinde, metil parahidroksi benzoat ve propil parahidroksi benzoat bulunur. Alerjik reaksiyonlara (muhtemelen gecikmiş) sebebiyet verebilir.   KOMFER FOL her dozunda 1.75 mmol (40.37) mg sodyum ihitiva eder. Bu durum, kontrollü sodyum diyetinde olan hastalar için göz önünde bulundurulmalıdır.   KOMFER FOL’ün içeriğinde sorbitol bulunur. Nadir kalıtımsal fruktoz intolerans problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.               

Pozoloji Ve Uygulama Şekli

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi: Doktor tavsiyesine göre günde 1 -2 flakon iki eşit doza bölünmüş olarak uygulanır.   Uygulama şekli: KOMFER FOL oral yoldan uygulanmalıdır. Yemeklerden 1-2 saat önce (aç karnına) alınması tavsiye edilir.   Flakonların kullanım şekli : 1.  Flakon üzerindeki koruyucu kapaktaki kulakçık üzerindeki ok işareti yönünde kuvvetlice ileriye itilip kaldırılır ve  çekilerek çıkarılır. 2.  Alttan çıkan kırmızı renkli hazne kuvvetlice aşağı bastırıldıktan sonra flakon iyice çalkalanır. 3.  Kapak açılıp su ile karıştırılarak veya doğrudan flakondan içilir.   Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:   Böbrek yetmezliği: Böbrek yetmezliği olan hastalar için herhangi bir doz ayarlamasına gerek yoktur.   Karaciğer yetmezliği: Karaciğer yetmezliği olan hastalar için herhangi bir doz ayarlamasına gerek yoktur.   Pediyatrik popülasyon: Doktor tavsiyesine göre günde 1,5 ml/kg dozu 2 veya 3 e bölünerek uygulanır.      Geriyatrik popülasyon: KOMFER FOL, geriyatrik popülasyonda “Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi” bölümünde belirtildiği şekilde kullanılmalıdır.

Raf Ömrü

24 ay

Ruhsat Numarası(Ları)

218/3

Ruhsat Sahibi

Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş. Bağlarbaşı, Gazi Cad. No : 40 Üsküdar / İSTANBUL Tel. : 0216 492 57 08   Faks. : 0216 334 78 88

Ruhsat Sahibi

Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş. Bağlarbaşı, Gazi Cad. No : 40 Üsküdar / İSTANBUL Tel. : 0216 492 57 08   Faks. : 0216 334 78 88

Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler

25°C altındaki oda sıcaklıklarında saklayınız.

Terapötik Endikasyonlar

Yetersiz beslenme, malabsorbsiyon, hamilelik ve kan kayıplarından ileri gelen  demir eksikliği anemilerinde koruyucu ve tedavi edici olarak kullanılır. Gebelikte normalde ilk üç ayda diyetle alınan demir yeterlidir ancak ikinci ve üçüncü  trimestrelerde vücudun artan ihtiyacına paralel olarak demir takviyesi yapmak  genellikle uygundur.

Üretici Bilgileri

KOÇAK FARMA İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş.

Yardımcı Maddeler

Metil paraben sodyum, propil paraben sodyum, sorbitol, propilen glikol, sakarin sodyum, dağ çileği aroması, sodyum hidroksit, saf su ve rezervuarlı kapak içinde mannitol.

Yardımcı Maddelerin Listesi

Metil parahidroksi benzoat sodyum Propil parahidroksi benzoat sodyum  Sodyum hidroksit Sakarin sodyum Propilen glikol Sorbitol Dağ çileği aroması Saf su                   

Doz Aşımı

Aşırı dozdaki pankreatin, hiperürikozüri ve hiperürisemi meydana getirebilir.

Endikasyonlar

Kistik fibroz, Kronik pankreatit, Post-pankreotektomi, Gastrektomi, Pankreas kanseri, Pankreas veya safra kanalının duktal obstruksiyonu (Ör. Neoplazma), Shwachman-Diamond sendromu gibi pediyatrik ve erişkin hastalarda pankreatik ekzokrin yetmezliğinin tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Pankreas salgısı yetersiz olduğunda ve tedavi edilmediği takdirde sindirim/absorpsiyon bozukluğu semptomlarının ortaya çıkması kesinse enzim replasman tedavisi şarttır. Aralarında lipaz (ve ko-lipaz), a-amilaz ve proteazların da bulunduğu oral yoldan alınan pankreas enzimleri, farklı yiyecek bileşenlerinin absorbe edilebilir parçalar halinde çekum-öncesi yeterli sindirimin sağlanması için gereklidir. Kreon® 25000 IU kapsülleri karbonhidrat, yağ ve proteinlerin sindirimi için gerekli enzimleri içermektedir. Jelatin kapsüller midede birkaç dakika içinde çözülür ve yüzlerce enterik-kaplı minimikrosfer salıverir. Bu minimikrosferlerin enterik kaplaması, aside dayanıksız enzimleri (özellikle lipaz), asit düzeyi yüksek mide sıvıları ile degrade olmaktan ve denatüre edilmekten korur. Çoklu-birim doz ilkesinin amacı, minimikrosferlerin, kimusla iyi karışması ve sonuç olarak da salınımdan sonra enzimlerin kimus içerisine iyi dağılmalarını sağlamaktır. Yiyeceklerin ve sindirilebilir olmayan katıların mideyi terk etme hızı kısmen partikül büyüklükleriyle belirlenir. Minimikrosferlerin yiyeceklerle birlikte duodenuma optimum düzeyde boşalmasını sağlamak için, minimikrosferler son elekten geçirildiklerinde 0.7-1.6 mm’lik parçalar halindedir. Proksimal ince barsakta yiyeceklerin sindirilmesi için gereken etkin enzimlerin kullanılabilirliği, bundan sonra enterik kaplamanın çözünme özelliklerine bağlıdır. Enterik kaplama pH>5.5 düzeyinde hızla ayrışarak, enzimlerin %80’den fazlasının pH 6.0 düzeyinde 30 dakika içinde salıverilmesini ve besin maddelerinin tam olarak sindirilmesini ve vaktinde absorpsiyonunu sağlar.

Farmakokinetik Özellikler

Farmakokinetik çalışma yapılmamıştır. Pankreas enzim suplemanlarının etkilerini göstermesi için absorbe edilmesi gerekmez. Buna karşın, bu suplemanlar tam terapötik etkilerini gastrointestinal sistem lümeni içerisinde gösterir. Ayrıca, proteinden meydana gelirler ve peptid ve amino asit olarak absorbe edilmeden önce gastrointestinal sistemden geçerken proteine benzer biçimde proteolitik sindirime uğrarlar.

Farmasötik Şekli

Enterik kaplı minimikrosfer içeren sert jelatin kapsül

Formülü

1 Kreon kapsül (hayvan pankreasından elde edilen) 300 mg Pankreatin (muadili 25000 Lipaz, 18000 Amilaz, 1000 Proteaz Ph. Eur. Üniteleri) içerir. Yardımcı Maddeler: Kırmızı demir oksit E172; Sarı demir oksit, E172 ve Titanyum dioksit E171.

İlaç Etkileşmeleri

Kreon® 25000 IU kapsül ile hiçbir ilacın etkileşimde bulunduğuna ilişkin kanıt yoktur.

Kontraendikasyonlar

Akut pankreatitin başlangıç devrelerinde ve hayvansal kaynaklı pankreatine aşırı duyarlılığı olduğu bilinen hastalara uygulanmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Pozoloji, ayrı ayrı her bir hastanın ihtiyacına göre belirlenir ve aynı zamanda hastalığın seviyesine ve gıda içeriğine göre tespit edilir. Toplam dozun yarısının veya üçte birinin yemeğe başlarken ve kalanının ise yemek esnasında alınması önerilmektedir. Kapsüller, öğün aralarında yeterli miktarda sıvı ile çiğnenmeden bütün olarak yutulmalıdır. Kapsülü yutmakta güçlük çekenler (yaşlılar veya çocuklar) için kapsül dikkatlice açılır, minimikrosferler çiğneme gerektirmeyen püre kıvamındaki bir yiyeceğe (pH<5.0) eklenebilir veya sıvı ile yutulabilir. Yiyecek veya sıvı ile karıştırılan minimikrosferler saklanmamalı, hemen kullanılmalıdır. Toplam dozun yarısının veya üçte birinin yemeğe başlarken ve kalanının ise yemek esnasında alınması önerilmektedir. Kistik Fibrozda Pozoloji: Pankreas enzim replasman tedavisi için doktor tarafından başka şekil tavsiye edilmediği taktirde aşağıda belirtilen genel dozaj önerilebilir. Vücut  ağırlığı-bazındaki  enzim  doz  uygulamasına  dört yaşından küçük çocuklarda 1000 lipaz ünite/kg/öğün dozla, dört yaşın üzerindeki kişilerde ise 500 lipaz ünite/kg/öğün dozla başlanmalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Kreon 10000 IU enterik kaplı minimikrosfer içeren sert jelatin kapsül, 100 kapsüllük tamper evident PP twist-off kapaklı, HDPE (Yüksek Dansiteli Polietilen) şişelerde

Ruhsat Sahibi

Abbott İlaç ve Ecza Ticaret Ltd.Şti. Bostancı Kocayol Cad. No.: 58 34744 Kadıköy-İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

19.02.2009 -126/86

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

100 kapsüllük, tamper evident PP twist-off kapaklı,  HDPE (Yüksek Dansiteli Polietilen) şişelerde

Uyarılar/Önlemler

Aşırı duyarlılık oluştuğunda ilaç kesilmeli ve doktora danışılmalıdır.

Üretim Yeri

Abbott Products GmbH Hannover-Almanya

Yan Etkileri / Advers Etkiler

İlaca bağlı istenmeyen etki insidansı çok düşüktür (<%1). Enzim replasman tedavisi uygulanan hastalarda nadiren diyare, konstipasyon, midede rahatsızlık, bulantı ve deri reaksiyonları bildirilmiştir. Bununla birlikte, pankreas dış salgı yetmezliğinin normal semptomlarından ve sıklıkla aynı anda ilaç kullanılmasından ötürü bu etkilerin pankreatinin ilaca-bağlı etkileri olduğu kesin olarak kanıtlanmamıştır. Kistik fibrozu olan ve yüksek dozda pankreas enzim replasmanı uygulanan çocuklarda ileo-çekumda daralma, kolon genişlemesi ve kolit vakaları bildirilmiştir. Vaka kontrol çalışmalarında Kreon® ile fibrozal kolonopati görülmesi arasında ilişki bulunduğuna dair hiçbir bulguya rastlanmamıştır. Önlem olarak, özellikle hastaya verilen doz 10000 birim lipaz/kg/gün dozun üzerinde olduğunda, kolon tahribatı olasılığının elimine edilmesi için olağandışı abdominal semptomlar ya da abdominal semptom değişiklikleri takip edilip incelenmelidir. Araç ve Makina Kullanımına Etkisi: Kreon®’un araç ve makine kullanma becerisi üzerinde hiçbir etkisi yoktur.
(Visited 312 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window