İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması LARGOPEN
Birim Miktarı 16
ATC Kodu J01CA04
ATC Açıklaması Amoksisilin
NFC Kodu AA
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Tabletler
Kamu Kodu A04556
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 11,09 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 9,9 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 4,96 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu E003B

İlaç Etken Maddeleri

  • amoksisilin trihidrat (500 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

İnsülin doz aşımı şiddetli ve bazen uzun süreli ve yaşamı tehdit edebilen hipoglisemiye yol açabilir. Hafif hipoglisemi epizodları genellikle oral karbonhidratlarla tedavi edilebilir. İlacın dozunda, öğün kalıplarında ya da fiziksel aktivite de düzenlemeler gerekebilir. Koma, nöbet veya nörolojik bozukluğun eşlik ettiği daha şiddetli epizodlar intramusküler/subkütan glukagon ya da konsantre intravenöz glukoz ile tedavi edilebilir. Hipoglisemi belirgin klinik düzelmeden sonra da tekrarlayabileceği için karbonhidrat alınımının ve hastanın izlenmesinin sürdürülmesi gerekebilir.

Endikasyonlar

Tip 1 diyabetli yetişkin ve 6 yaş ve üzerindeki çocuk hastalarda ve uzun etkili insülinin gerekli olduğu Tip 2 diyabetli yetişkin hastalarda endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Lantus, insülin glarjin içeren bir antidiyabetiktir. İnsülin glarjin rekombinant DNA teknolojisi ile üretilen bir insan insülini analoğudur. Nötral pH’de düşük çözünürlük göstermek üzere tasarlanmıştır. İnsülin glarjin, Lantus enjeksiyonluk solüsyonun asidik pH’sında (pH 4’de) tamamen çözünür. Subkütan enjeksiyonu takiben, asidik solüsyon nötralize olur ve düzgün, pikler içermeyen, uzun etki süreli, öngörülebilir bir konsantrasyon/zaman profili ortaya çıkararak, az miktarda insülin glarjinin sürekli olarak salındığı, mikro-çökeltilerin oluşmasına yol açar. İnsülin reseptörüne bağlanma: İnsülin reseptörüne bağlanma kinetiği açısından insülin glarjin, insan insülini ile çok benzerdir. Bu nedenle, insülin reseptörü yoluyla, insülin glarjinin insülinle aynı tip etkiye yol açtığı kabul edilebilir. İnsülin glarjin de dahil olmak üzere insülinin birincil aktivitesi glukoz metabolizmasının düzenlenmesidir. İnsülin ve analogları, özellikle iskelet kası ve yağ tarafından periferik glukoz alınımını uyararak ve hepatik glukoz üretimini inhibe ederek kan glukoz düzeylerini düşürürler. İnsülin proteolizi, adipositte lipolizi inhibe eder ve protein sentezini arttırır. Klinik farmakoloji çalışmalarında, aynı dozlarda verildiğinde, intravenöz insülin glarjin ve insan insülininin eşit etki gücüne sahip olduğu gösterilmiştir. Tüm insülinlerde olduğu gibi, insülin glarjinin etki süresi fiziksel aktivite ve diğer değişkenlerden etkilenebilmektedir. Sağlıklı bireylerde veya tip 1 diyabeti olan hastalarda yapılan öglisemik klemp çalışmalarında, subkütan uygulanan insülin glarjinin etki başlangıcı, insan NPH insülinine kıyasla daha yavaş, etki profili düz ve piksiz ve etkisi daha uzundur. İnsülin glarjinin daha uzun süreli etkisi, daha yavaş olan absorbsiyon hızıyla doğrudan ilişkilidir ve günde tek doz uygulamayı desteklemektedir. İnsülin glarjin gibi insülin ve insülin analoglarının etki süresi farklı bireylerde ya da bireyin kendisinde dikkate değer değişkenlik gösterebilir. Bir klinik çalışmada, hem sağlıklı gönüllülerde hem de tip 1 diyabeti olan hastalarda intravenöz uygulanan insülin glarjin ve insan insülininden sonra hipoglisemi semptomları ya da karşı-düzenleyici hormon yanıtları benzer bulunmuştur.

Farmakokinetik Özellikler

Sağlıklı bireylerde ve diyabetik hastalarda, insülin glarjinin subkütan enjeksiyonunu takiben, insülin serum konsantrasyonları insan NPH insülinine kıyasla daha yavaş ve çok daha uzun süreli absorbsiyon göstermiş ve herhangi bir pik saptanmamıştır. Dolayısıyla, konsantrasyonlar insülin glarjinin farmakodinamik aktivitesinin zaman profiliyle uyumlu bulunmuştur. Günde bir kez enjekte edilen insülin glarjin, ilk dozdan sonraki 2-4 gün içinde sabit seviyeye ulaşır. İntravenöz yoldan uygulandığında insülin glarjin ve insan insülininin eliminasyon yarılanma ömrü benzerdir. Erkeklerde, insülin glarjin subkütan dokuda beta zincirinin karboksil sınırında aktif metabolitler 21A-Gly-insülin ve 21A-Gly-des-30B-Thr-insülin oluşumuyla kısmen degradasyona uğramaktadır. Değişmemiş insülin glarjin ve degradasyon ürünleri plazmada da bulunur. Klinik çalışmalarda yaş ve cinsiyete dayanan alt-grup analizleri, insulin glarjin ile tedavi edilen hastalarla bütün araştırma popülasyonu karşılaştırıldığında, güvenilirlik ve etkinlik açısından herhangi bir farklılık göstermemiştir.

Farmasötik Şekli

Subkütan Kullanım İçin Enjeksiyonluk Solüsyon

Formülü

Flakonun 1 ml’si; 100 U (3.6378 mg) insülin glarjin, koruyucu olarak 2.7 mg m-krezol, 0.0626 mg çinko klorür, 20.0 mg gliserol (% 85), 0.1 mg sodyum hidroksit, 0.5 mg konsantre hidroklorik asit ve 976.9996 mg enjeksiyonluk su içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Çok sayıda madde glukoz metabolizmasını etkiler ve Lantus’un dozunun ayarlanmasını gerektirebilir. Kan şekerini düşürücü etkiyi yükseltebilecek ve hipoglisemi duyarlılığını arttırabilecek maddeler oral antidiyabetikler, ADE inhibitörleri, disopiramid, fibratlar, fluoksetin, MAO inhibitörleri, pentoksifilin, propoksifen, salisilatlar veya sulfonamid antibiyotikleri gibi ilaçları içerir. Kan-şekerini düşürücü etkiyi azaltabilecek maddeler, kortikosteroidler, danazol, diazoksid, diüretikler, glukagon, isoniazid, östrojenler ve progestojenler fenotiazin türevleri, somatropin, sempatomimetik ajanlar (örn: epinefrin [adrenalin], salbutamol, terbutalin) ve tiroid hormonları, atipik antipsikotik ilaçlar (örn: klozapin ve olanzapin) ve proteaz inhibitörleri Beta-blokerler, klonidin, lityum tuzları veya alkol insülinin kan şekerini düşürücü etkisini kuvvetlendirebilir veya zayıflatabilir. Pentamidin hipoglisemiye yol açabilir ve bazen bunu hiperglisemi izleyebilir. Bunun yanı sıra, beta-blokerler, klonidin, guanetidin ve reserpin gibi sempatolitik ilaçların etkisiyle, adrenerjik karşı-düzenleme belirtileri azalabilir veya kaybolabilir.

Kontraendikasyonlar

Lantus, insülin glarjin veya formülündeki yardımcı maddelerden herhangi birine aşırı duyarlılık gösteren hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Lantus, uzatılmış etkiye sahip insülin analogu olan insülin glarjin içerir. Her gün aynı saatte olmak şartıyla, günün herhangi bir saatinde, günde bir kez uygulanmalıdır. İnsülin glarjin dozu ve uygulanım zamanı kişiye göre ayarlanmalıdır. Tip 2 diabetes mellitus hastalarında, Lantus oral etkili antidiyabetiklerle beraber uygulanabilir. Çocuklar Çocuklarda Lantus’un etkinlik ve güvenilirliği sadece akşam verildiğinde gösterilmiştir. Sınırlı deneyim nedeniyle Lantus’un etkinlik ve güvenilirliği 6 yaşın altındaki çocuklarda gösterilmemiştir. Bu nedenle 6 yaş altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır. Diğer insülinlerden Lantus’a geçiş Orta veya uzun etkili insülinden, Lantus’a geçerken, bazal insülin dozunda bir değişiklik yapılması gerekebilir ve birlikte kullanılan antidiyabetik tedavisinin (ilave regüler insülin analoglarının ya da oral antidiyabetiklerin doz ve uygulama zamanı) ayarlanması gerekebilir. Bazal insülinle tedavi şemasını günde iki kez NPH insülinden, günde tek doz Lantus’la değiştiren hastalar, gece ve sabah erken saatlerde oluşabilecek hipoglisemi riskini azaltmak için, tedavinin ilk haftalarında günlük bazal insülin dozlarını % 20-30 oranında azaltmalıdırlar. İlk haftalardaki bu doz azaltımı, en azından kısmen, öğün vakti alınan insülinde artışla telafi edilmeli, bu dönemden sonra doz şeması kişiye göre ayarlanmalıdır. Diğer insülin analogları ile olduğu gibi, insan insülinine karşı antikor oluşumu nedeniyle yüksek insülin dozları ile tedavi edilmekte olan hastalar Lantus ile düzelen bir insülin yanıtı gösterebilirler. Diğer insülinlerden Lantus’a geçiş sırasında ve bunu izleyen ilk haftalarda metabolik kontrol yakından izlenmelidir. Düzelen metabolik kontrol ve bunun sonucunda insülin duyarlılığında meydana gelen artış nedeniyle tedavi şemasında yeniden ayarlama yapılması gerekebilir. Hastanın kilosu veya yaşam tarzı, insülin alım zamanı değiştiğinde ya da hipoglisemiye veya hiperglisemiye duyarlılığı arttıran başka koşulların geliştiği durumlarda doz ayarlaması gerekebilir. (Bkz. Uyarılar/Önlemler). Uygulama: Lantus subkütan uygulanır. Lantus intravenöz uygulanmamalıdır. Lantus’un uzun süreli etkisi subkütan dokuya enjeksiyonuna bağlıdır. Normal subkütan dozun intravenöz yoldan uygulanması şiddetli hipoglisemiye yol açabilir. Lantus’un karın, uyluk veya deltoid yoldan uygulanmasından sonra serum insülin veya glukoz seviyelerinde klinik olarak anlamlı farklılıklar yoktur. Enjeksiyon yerleri her bir enjeksiyonda dönüşümlü olarak kullanılmalıdır. Lantus başka bir insülinle karıştırılmamalı veya seyreltilmemelidir. Karıştırma veya seyreltme, zaman/etki profilini değiştirebilir ve ürünün çökmesine yol açabilir. Lantus, güvenilirlik ve etkinliğiyle ilgili yeterli deneyim olmadığından, karaciğer yetmezliği olan hastalarda veya orta/şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda uygulanmayabilir. Her flakonu kullanmadan önce iyice inceleyiniz. Flakon içindeki solüsyon berrak ve renksizse, görülebilir herhangi bir katı parçacık içermiyorsa ve su görünümünde ise kullanınız. Lantus bir solüsyon olduğundan, kullanmadan önce tekrar süspande edilmesine gerek yoktur. Enjektörler, başka bir ilaç veya herhangi bir kalıntı içermemelidir. Flakondan enjektör ile ilk çekiş tarihi flakon etiketi üzerine not edilmelidir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Lantus® OptiPen®,subkütan kullanım için enjeksiyonluk solüsyon, OptiPen® ile kullanım için her biri 3 ml (300 U)’lik 5 insülin kartuşu içeren ambalajda.

Saklama Koşulları

Buzdolabında, 2°C – 8°C’de saklayınız. Işıktan koruyunuz. Dondurmayınız. Flakonun buzdolabında dondurucu bölme veya soğutma paketi ile doğrudan temasını önleyiniz. Flakon açıldıktan sonra 25°C’nin altındaki oda sıcaklığında ve/veya buzdolabında 4 haftaya kadar saklanabilir. Flakonlar direkt ısı ve ışıktan korunmalıdır. Çocukların göremeyeceği ve erişemeyeceği yerlerde saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Lantus® 100 I.U./ml, subkütan kullanım için enjeksiyonluk solüsyon, 10ml’lik 1 flakon içeren ambalajda.

Uyarılar/Önlemler

Lantus, diyabetik ketoasidozun tedavisi için bir insülin seçeneği değildir. Bu vakalarda intravenöz uygulanan regüler insülin önerilmektedir. Lantus’un adolesanlar ve 6 yaş ve üzerindeki çocuklarda güvenilirlik ve etkinliği kanıtlanmıştır. Lantus, güvenilirlik ve etkinliğiyle ilgili yeterli deneyim olmadığından, 6 yaşın altındaki çocuklarda, karaciğer yetmezliği olan hastalarda veya orta/şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda uygulanmayabilir. Böbrek yetmezliği olan hastalarda azalan insülin metabolizmasına bağlı olarak insülin ihtiyacı azalabilir. Yaşlılarda böbrek fonksiyonlarının zamanla yıpranması, insülin ihtiyacında sabit bir düşüşe neden olabilir. Ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalarda, azalan insülin metabolizması ve azalan glukoneogenez kapasitesi nedeniyle insülin ihtiyacı azalabilir. Yetersiz kan şekeri kontrolü ya da hipoglisemik veya hiperglisemik epizodlara eğilim durumunda, doz ayarlaması yapmadan önce, hastanın tedavi şemasına uyumu, enjeksiyon yerleri, uygun enjeksiyon tekniği ve diğer ilgili faktörler yeniden gözden geçirilmelidir. Hipoglisemi Hipogliseminin ortaya çıkma zamanı kullanılan insülinlerin etki profiline bağlıdır ve dolayısıyla tedavi şeması değiştiğinde hipogliseminin ortaya çıkma zamanı da değişebilir. Lantus’un bazal insülin sağlamasının sürekliliği nedeniyle hipoglisemi, geceleri daha az ama çoğunlukla sabah erken saatlerde, beklenebilir. Özellikle fotokoagülasyonla tedavi edilmediğinde (hipoglisemiyi takiben geçici körlük riski) proliferatif retinopatisi olan hastaların yanı sıra koroner arterlerde veya beyni besleyen kan damarlarında anlamlı daralma (kardiyak veya serebral hipoglisemi komplikasyonları riski) olan hastalar gibi hipoglisemik epizodların özel klinik anlam taşıyabileceği hastalarda dikkatli olunmalı ve kan şekeri izlenmesinin yoğunlaştırılması tavsiye edilmelidir. Hastalar, hipogliseminin uyarıcı semptomlarının azaldığı durumlar hakkında bilgilendirilmelidirler. Aşağıdaki durumlarda hipogliseminin uyarıcı semptomları değişebilir, azalabilir ya da hiç görülmeyebilir; • belirgin biçimde düzelmiş kan şekeri kontrolü olan hastalarda, • hipogliseminin yavaş geliştiği hastalarda, • yaşlı hastalarda, • hayvan insülininden insan insülinine geçişten sonra • otonom nöropatili hastalarda, • uzun süredir diyabetli olan hastalarda, • psikiyatrik hastalığı olan hastalarda, • insülin glarjinle beraber bazı ilaçların birlikte kullanıldığı durumlarda (Bkz. İlaç etkileşmeleri ve diğer etkileşmeler). Bu gibi durumlar, hasta farkına bile varmadan ağır hipoglisemi (ve muhtemel bilinç kaybı) ile sonuçlanabilir. Subkütan insülin glarjinin uzun etkisi hipogliseminin iyileşmesini geciktirebilir. Eğer glikozillenmiş hemoglobin için normal veya azalmış değerler saptanırsa, tekrarlayan, fark edilmemiş (özellikle gece) hipoglisemi epizodları olasılığı gözden geçirilmelidir. Hipoglisemi riskinin azaltılması için hastanın tedavi ve diyet şemasına uyumu, doğru insülin uygulanımı ve hastanın hipoglisemi semptomları hakkında bilgilendirilmesi son derece önemlidir. Hipoglisemiye duyarlılığı arttıran faktörler hastanın özellikle yakından izlenmesini zorunlu kılar ve doz ayarlamasını gerektirebilir. Bu faktörler şunlardır: • enjeksiyon bölgesinde değişiklik, • artan insülin duyarlılığı, (örn. stres faktörlerinin uzaklaştırılmasıyla) • her zamankinden farklı, artan veya uzayan fiziksel aktivite, • eşlik eden hastalık durumu (örn. kusma, diyare), • kaçırılan veya geciken öğünler, • yetersiz gıda alımı, • alkol tüketimi, • bazı kompanse edilmeyen endokrin bozukluklar (örn. hipotiroidizm ve ön hipofiz veya adrenokortikal yetersizlik), • insülin glarjinin bazı ilaçlarla beraber kullanılması. Eşlik eden hastalık durumu Eşlik eden bir hastalık yoğun metabolik izlemeyi gerektirir. Birçok vakada, ketonlar için idrar testleri tanımlanmıştır ve bu testler sıklıkla insülin dozunun ayarlanması için gerekir. İnsülin gereksinimi çoğunlukla artar. Tip I diyabeti olan hastalarda, kusma, vb görülüyorsa ya da hastalar çok az yiyebiliyor ya da hiç yiyemiyorlarsa da düzenli olarak, en azından az bir miktar karbonhidrat alımı sürdürülmelidir; tip I diyabeti olan hastalarda insülin alımı asla ihmal edilmemelidir. Gebelik ve Laktasyon Gebelik: Gebelik Kategorisi C İnsülin glarjin için, gebe kadınlarda kullanımına ilişkin klinik veri bulunmamaktadır. Pazarlama Sonrası Gözetim sırasında sınırlı sayıda gebelikte kullanım, insülin glarjinin gebelik üzerinde ya da fetüs ve yeni doğan çocuğun sağlığı üzerinde hiçbir advers etkiye işaret etmemiştir. Bugüne kadar, başka herhangi bir anlamlı epidemiyolojik veri elde edilmemiştir. Mevcut klinik veriler bir riski dışlamak için yeterli değildir. Eğer gerekirse, gebelikte Lantus kullanımı düşünülebilir. Lantus Optipen, gebelere verildiğinde dikkatli olunmalıdır. Hayvan çalışmaları, gebelik embriyo/fetüs gelişimi, doğum veya postnatal gelişim açısından doğrudan veya dolaylı herhangi bir zararlı etkiye işaret etmemektedir. Önceden var olan veya gestasyonal diyabeti olan hastalarda tüm gebelik süresince iyi metabolik kontrolün sağlanması önemlidir. İnsülin ihtiyacı ilk üç ay içinde çoğunlukla azalır ancak bundan sonraki dönemlerde genellikle artar. Doğumdan hemen sonra, insülin gereksinimi hızla düşer (artan hipoglisemi riski). Bu nedenle, kan şekerinin dikkatli izlenmesi önemlidir. Laktasyon: İnsülin glarjinin insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Ancak insan insülini dahil birçok ilaç, anne sütüne geçer. Bu nedenle Lantus, emziren kadınlara verildiğinde dikkatli olunmalıdır. Emziren kadınlarda doz ve diyet ayarlaması gerekebilir. Araç ve makine kullanımına etkileri: Hipoglisemi, hiperglisemi veya örn. görme bozukluğunun bir sonucu olarak hastanın konsantre olma ve tepki verme yeteneği etkilenebilir. Bu durum, bu yeteneklerin özellikle önemli olduğu (örn. araç veya makine kullanma gibi) durumlarda bir risk oluşturur. Hastalara araba kullanırken hipoglisemiden kaçınmak için önlemler almaları tavsiye edilmelidir. Bu, hipogliseminin uyarıcı semptomlarının az olduğu ya da bulunmadığı ya da sık sık hipoglisemik epizod yaşayan hastalarda özellikle önemlidir. Bu gibi durumlarda hastalar, araç veya makine kullanmamaları konusunda uyarılmalıdırlar.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Hipoglisemi İnsülin tedavisinde genel olarak en sık görülen yan etki olan hipoglisemi, insülin dozu insülin gereksinimine göre çok yüksekse ortaya çıkabilir. Şiddetli hipoglisemik ataklar, özellikle tekrarlayan ataklar ise, nörolojik hasarlara yol açabilir. Uzayan veya şiddetli hipoglisemik epizodlar yaşamı tehdit edici olabilir. Birçok hastada, nöroglikopeni belirti ve semptomları adrenerjik karşı-düzenleme belirtilerini takip eder. Genellikle, kan glukozundaki düşüş ne kadar fazla ve hızlı olursa, karşı-düzenleme etkisi ve bunun semptomları da o kadar belirgin olur. (Bakınız Uyarılar/Önlemler). Klinik araştırmalardan, ilgili advers reaksiyonlar sistem organ sınıfına ve azalan insidansa göre aşağıda sıralanmıştır: çok sık: >1/10; sık: >1/100, <1/100; seyrek: >1/1.000, <1/100; nadir: >1/10.000, <1/1.000; çok nadir: <1/10.000. Her bir sıklık grubunda, istenmeyen etkiler azalan ciddiliğe göre sunulmaktadır. Metabolizma ve beslenme bozuklukları Çok sık: Hipoglisemi Şiddetli hipoglisemi atakları, özellikle de tekrarlayıcı olması halinde, nörolojik hasara yol açabilir. Uzayan ya da şiddetli hipoglisemi epizotları yaşamı tehdit edici olabilir. Birçok hastada, nöroglikopeni belirti ve semptomlarından önce adrenerjik kontr-regülasyon belirtileri görülmektedir. Genel olarak, kan şekerindeki düşüş ne kadar büyük ve hızlı olursa, kontr-regülasyon fenomeni ve semptomları da o kadar belirgin olmaktadır. İmmün sistem bozuklukları Nadir: Alerjik reaksiyon İnsüline karşı erken tip alerjik reaksiyonlar nadirdir. İnsüline (insülin glarjin dahil) ya da bileşenlerine karşı bu tip reaksiyonlar, örneğin, yaygın deri reaksiyonları, anjiyoödem, bronkospazm, hipotansiyon ve şok ile bağıntılı olabilir ve yaşamı tehdit edici olabilir. İnsülin uygulaması insülin antikorlarının oluşmasına neden olabilir. Klinik araştırmalarda, insan insülini ve insülin glarjin ile çapraz reaksiyon veren antikorlar hem NPH insülin hem insülin glarjin tedavi gruplarında aynı sıklıkta gözlenmiştir. Nadir olgularda, bu tip insülin antikorlarının varlığı, hiperglisemi veya hipoglisemiye doğru bir eğilimi düzeltmek için insülin dozunun ayarlanmasını gerekli kılabilir. Sinir sistemi bozuklukları Çok nadir: Tat duyusu bozukluğu (dysgeusia) Göz bozuklukları Nadir: Görme bozukluğu Kan şekeri kontrolünde belirgin bir değişiklik, göz merceklerinin dolgunluğu ve refraktif indeksindeki geçici değişikliklerden dolayı, geçici görme bozukluğuna neden olabilir. Nadir: Retinopati Uzun süreli düzelen kan şekeri kontrolü diyabetik retinopatinin gelişim riskini azaltır. Ayrıca, kan şekeri düzeyinde ani düzelme sağlayan yoğun insülin tedavisi de diyabetik retinopatinin geçici bir süre için kötüleşmesine neden olabilir. Özellikle fotokoagülasyonla tedavi edilmediğinde proliferatif retinopatisi olan hastalarda, şiddetli hipoglisemik epizodlar kısa süreli görme kaybına yol açabilir. Deri ve subkutan doku bozuklukları Diğer insülin tedavilerinde olduğu gibi, Lantus içeren tedavi şemalarının kullanımıyla da enjeksiyon yerinde lipodistrofi oluşabilir ve lokal olarak insülin absorbsiyonu gecikebilir. Enjeksiyon yerlerinin devamlı olarak değiştirilmesi bu reaksiyonların azaltılmasında veya önlenmesinde yardımcı olabilir. Sık: Lipohipertrofi Seyrek: Lipoatrofi Kas-iskelet ve bağ dokusu bozuklukları Çok nadir: Miyalji Genel bozukluklar ve uygulama yerindeki rahatsızlıklar Bu reaksiyonlar, kızarıklık, ağrı, kaşıntı, ürtiker, şişme veya enflamasyonu içermektedir. Enjeksiyon yerinde insülinlere karşı çoğu minör reaksiyonlar çoğunlukla birkaç gün veya hafta içinde kaybolur. Nadir: Ödem Nadir olarak, özellikle daha önce yetersiz olan metabolik kontrolün yoğunlaştırılmış insülin tedavisiyle düzeltildiği durumlarda, insülin, sodyum tutulumu ve ödeme neden olabilir. Pediatrik popülasyon Genel olarak, ≤ 18 yaşındaki hastalar için güvenlilik profili > 18 yaşındaki hastalar için güvenlilik profili ile benzerdir. Pazarlama Sonrası Gözetimden alınan advers olay bildirimleri, ≤ 18 yaşındaki hastalarda > 18 yaşındaki hastalara kıyasla görece olarak daha sık enjeksiyon yeri reaksiyonlarını (enjeksiyon yerinde ağrı, enjeksiyon yerinde reaksiyon) ve deri reaksiyonlarını (döküntü, ürtiker) içermiştir. Altı yaşın altındaki hastalarda herhangi bir klinik araştırmanın güvenlilik verileri mevcut değildir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Doz aşımında, özellikle böbrek yetmezliği olan hastalarda nöromüsküler aşırı duyarlılık ve elektrolit dengesizliği görülebilir. Bu durumda ilaç kesilmeli; destek ve semptomatik tedavi uygulanmalıdır. Bu durumda hemodiyalizden de fayda görülebilir.

Endikasyonlar

Amoksisilin’e duyarlı mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyonlarda endikedir: Üst ve alt solumun yolu enfeksiyonları; tonsilit, otitis media, sinüzit, farenjit, akut ve kronik bronşit, pnömoni. Ürogenital sistem enfeksiyonları; sistit, üretrit, piyelonefrit, adneksit, puerperal enfeksiyonlar, septik abortus, gonore, prostatit. Deri ve yumuşak doku enfeksiyonları; selülit, apse, impetigo, erizipel, akne. Sepsis ve bakteriyel menejit.

Farmakodinamik Özellikler

Amoksisilin bakterisit etkisini bakteri hücre duvarının mukopeptid biyosentezini inhibe ederek gösterir. İn vitro çalışmalarında gram pozitif bakterilerinden alfa ve beta hemolitik streptokok, Diplokokuspnömoni, penisilinaz salgılamayan stafilokoklar, streptokokusfecalis’e etkin olduğu gösterilmiştir. Keza amoksisilin, in vitro olarak H.influenzae, E.coli ve Proteusmirabilis’e de etkilidir. Pseudomonas’ın tüm suşları ile Klebsiella ve Enterobacter suşlarının çoğu amoksisilin’e dirençlidir.

Farmakokinetik Özellikler

Amoksisilin, yarısentetik bir penisilin olup, ampisilinin bir analoğudur. Gram pozitif ve gram negatif mikroorganizmalara karşı etkili olup, bakterisidal aktiviteye sahip geniş spektrumlu bir antibiyotiktir. Kimyasal olarak D-(-)-amino -p-hydroxy-benzyl-penicillin’dir.   Amoksisilin mide asidine karşı dayanıklıdır. Besinlerin alınması, amoksisilin’in aktivitesine etkili olmaz. Ağız yoluyla alınmasından sonra süratle absorbe olur. Vücut doku ve sıvılarına hızlı bir şekilde yayılır. Beyin ve omurilik sıvısına geçebilmesi meninksler iltihaplı olduğunda mümkündür. Yarılanma ömrü yenidoğanda 3.7 saat; infant ve çocuklarda 1-2 saat; erişkinde 0.7-1.4 saat olup, idrarla değişmeden atılır. Probenesid’le beraber kullanılmasında itrahında azalma görülür. % 17-20 oranında proteinlere bağlanır. 5 mL’de 125 mg ve 5 mL’de 250 mg amoksisilin içeren süspansiyonların ağız yoluyla tatbiki 1-2 saat sonra ortalama doruk kan seviyeleri, sırasıyla, 1.5 mcg/mL-3 mcg/mL ve 3.5 mcg/mL – 5 mcg/mL civarındadır. Ağız yoluyla tatbikinden yaklaşık 6-8 saat içinde % 80’i idrarla atılır. (Yenidoğanlarda daha az.)

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Her tablette: 500 mg Amoksisilin’e eşdeğer Amoksisilin trihidrat içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Probenesid ve disülfiram, amoksisilinin böbrekten atılımını azaltır, bu nedenle amoksisilinin disülfiram ve probenesidle birlikte kullanımı amoksisilinin kan seviyelerinde artışa ve uzamaya yol açar.Amoksisilin antikoagülanların etkilerini arttırabilir. Kloramfenikol, makrolidler, sülfonamidler ve tetrasiklinler ile penisilinlerin bakterisit etkisi arasındaki etkileşim in vitro olarak gösterilmişse de klinik olarak gösterilmemiştir.

Kontraendikasyonlar

Penisilin’e karşı alerjisi olanlarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Duyarlı mikroorganizmalar tarafından oluşturulan üst solunum yolu enfeksiyonlarında, deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında ve üriner sistem enfeksiyonlarında mutad doz;   Hafif ve Orta Şiddetli Enfeksiyonlarda   8 saat ara ile 250 mg (1/2 tablet) veya 12 saat ara ile 500 mg (1 tablet)’dır.   Şiddetli Enfeksiyonlarda   8 saat ara ile 500 mg (1 tablet)’dır.   Duyarlı mikroorganizmalar tarafından oluşturulan alt solunum yolu enfeksiyonlarında ve daha az duyarlı mikroorganizmalar tarafından oluşturulan ciddi enfeksiyonlarda;   8 saat ara ile 500 mg (1 tablet)’dır.   Bakteriyel menenjitde, çocuklarda ve erişkinlerde doz 150-200 mg/kg/gün’dür. 3-4 saatte bir eşit dozlara bölünerek uygulanır.   N.gonorhoeae’ye bağlı gonore; akut, komplike olmayan anogenital ve üretral enfeksiyonlarda 3g’lık tek bir doz uygulanır.   A grubu Beta hemolitik streptokoklarda oluşan enfeksiyonlarda akut romatizmal atak veya akut glomerulonefrit oluşmasını önleyebilmek için tedavi en az 10 gün sürdürülmelidir.   Diğer enfeksiyonların tedavisinde, hasta asemptomatik hale geldikten sonra 48-72 saat daha tedaviye devam edilmelidir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

LargopenÒ    1 g Tablet LargopenÒ   250 mg Kapsül LargopenÒ  125 mg Süspansiyon LargopenÒ  250 mg Süspansiyon LargopenÒ  500 mg IM/IV Enj. Flk. LargopenÒ  1 g IM/IV Enj. Flk.

Saklama Koşulları

25°C’nin altında, oda sıcaklığında, kuru bir yerde saklayınız. Çocukların göremeyeceği ve erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

14 ve16 tabletlik, Al/PVC blister ambalajında.

Uyarılar/Önlemler

Penisilin tedavisinde uygulanan ciddi ve hatta ölümle sonuçlanabilen anafilaktik aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Bu tip reaksiyonlar, özellikle birçok alerjene duyarlılığı olan kişilerde ortaya çıkar ve parenteral uygulamada ağız yoluyla uygulamaya göre daha sık görülür.   Penisilin’e karşı duyarlılığı olan kişilerde, sefalosporinlerle tedavi uygulandığında ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonları oluşabildiği bildirilmiştir. Penisilin tedavisine başlamadan önce, penisilin, sefalosporin ve diğer alerjenlere karşı önceden duyarlılık reaksiyonu olup olmadığı iyice sorulmalıdır.   Ciddi anafilaktik reaksiyonların Adrenalin ile acil tedavisi şarttır. Hava yolu açık tutulmalı, endikasyona göre oksijen, I.V. steroidler ve gerekirse entübasyon uygulanmalıdır.   Uzun süreli tedavide tüm güçlü ilaçlarda olduğu gibi hematopoetik sistem, böbrek ve karaciğer fonksiyonları belirli aralıklarla izlenmelidir.   Tedavi sonrasında bakteriyel patojenler (enterobakter, pseudomonas) ve mantarlarla (kandida) süper enfeksiyon ihtimali unutulmamalıdır. Böyle bir durumda tedavi kesilmeli uygun tedaviye başlanmalıdır.   Amoksisilin’in de dahil olduğu hemen hemen bütün antibiyotiklerle tedavi esnasında psödomembranöz enterokolit oluşabilir. Bundan dolayı antibiyotik tedavisi sırasında diyare oluşursa psödomembranöz enterokolit ihtimali düşünülmelidir.   Gebelikte Kullanımı   Gebelik kategorisi: B   Amoksisilin’in deneysel olarak kanıtlanmış hiçbir teratojenik veya embriyopatik etkisi bulunmamakta ise de bütün diğer ilaçlarda olduğu gibi, gebeliğin ilk aylarında özel dikkat gösterilerek uygulanmalıdır.   Laktasyonda Kullanımı   Amoksisilin anne sütü ile de atıldığından emziren annelere verildiğinde dikkatli olunmalıdır.   Araç ve Makina Kullanmaya Etkisi   Bu konu ile ilgili bir bilgiye ulaşılamamıştır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Gastrointestinal   Bulantı, kusma, diare.   Hipersensitivite Reaksiyonları   Eritematöz makülopapüler döküntüler ve ürtiker. Ürtiker ve diğer deri döküntüleri ile serum hastalığı benzeri reaksiyonlar, antihistamin ve gerekirse sistemik kortikosteroid uygulaması ile kontrol altına alınabilir. Bu reaksiyonların görülmesi halinde tedavinin kesilmesi uygundur.   Karaciğer   Hafif bir SGOT artışı bildirilmiş olmakla beraber klinik önemi bilinmemektedir.   Kan ve Lenf Sistemleri   Anemi, trombositopeni, trombositopenik purpura, eozinofili, lökopeni ve agranülositoz bildirilmiştir. Etkeni bir virüs olan enfeksiyoz monükleozda amoksisilin kullanılmamalıdır. Amoksisilin uygulanan enfeksiyoz mononükleozlu hastalarda yüksek oranda deri döküntüsü bildirilmiştir.   Santral Sinir Sistemi   Nadir olarak, geçici hiperaktivite, ajitasyon, anksiyete, uykusuzluk, konfüzyon, kişilik değişiklikleri ve yorgunluk bildirilmiştir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 1 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window