İlaç Sınıfı Beşeri İthal İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması VALCYTE
Birim Miktarı 60
ATC Kodu J05AB14
ATC Açıklaması Valgansiklovir
NFC Kodu BC
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Film Kaplı Tabletler
Kamu Kodu A10019
Orijinal / Jenerik Türü Orjinal
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 2469,15 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 2205,78 TL (5 Şubat 2020)
Barkodu
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu E716A

İlaç Etken Maddeleri

  • valgansiklovir (450 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Tek doz olarak 800 mg’a kadar çıkılan çalışmalarda görülen yan etkiler daha düşük dozlarda görülen yan etkilere benzer olmuş, ancak sıklıkları ve şiddetleri artmıştır. 200 mg sildenafil uygulandığında etkinlikte artış olmamış fakat yan etkilerin sıklıkları artmıştır. Aşırı doz durumunda, gerekiyorsa standart destekleyici tedaviler uygulanmalıdır. Sildenafil plazma proteinlerine yüksek oranda bağlandığı ve idrarla atılmadığı için diyalizin sildenafil klerensini artırması beklenmez.

Endikasyonlar

Vigrande, yeterli bir cinsel performans için gerekli penil ereksiyonun sağlanamaması veya sürdürülememesi olarak tanımlanan erektil disfonksiyonun semptomatik tedavisinde endikedir. Vigrande’nin etkili olabilmesi için cinsel uyarı gereklidir. Vigrande kadınların kullanımı için endike değildir.

Farmakodinamik Özellikler

Sildenafil, erektil disfonksiyon tedavisinde kullanılan yeni bir maddedir. Penise kan akımını artırarak, bozulmuş erektil fonksiyonda ereksiyonun sağlanması ve sürdürülmesinde etkinlik gösterir. Penisin ereksiyonunu sağlayan fizyolojik mekanizma, cinsel uyarı esnasında corpus cavernosumdan nitrik oksit (NO) serbest bırakılmasını gerektirir. Daha sonra nitrik oksit guanilat siklaz enzimini etkinleştirir ve bu durum, siklik guanozin monofosfat (cGMP) düzeyinin artışı ile sonuçlanır. Böylece corpus cavernosumdaki düz kasların gevşemesi ve kanın corpus cavernosum içine akması sağlanmış olur. Sildenafil, corpus cavernosumdaki cGMP’nin bozunmasından sorumlu, cGMP’ye spesifik fosfodiesteraz tip 5 (PDE5) enziminin güçlü ve seçici bir inhibitörüdür. Sildenafilin izole insan corpus cavernosumunda doğrudan bir gevşetici etkisi yoktur, ancak bu doku üzerinde bulunan NO’nun gevşetici etkisini artırma potansiyeline sahiptir. Cinsel uyarı ile ortaya çıkan NO/cGMP yolunun etkinleşmesi gerçekleştiğinde sildenafilin PDE5 enzimini inhibe etmesi, corpus cavernosumdaki cGMP düzeylerinde artışa sebep olur. Bu nedenle, sildenafilin arzu edilen faydalı farmakolojik etkilerini gösterebilmesi için cinsel uyarı gereklidir.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim Sildenafil hızla emilir. En yüksek plazma derişimine oral yoldan alındıktan sonra 30-120 dakika arasında ulaşır (ortalama 60 dakika). Mutlak oral biyoyararlanımı ortalama olarak % 41’dir (% 25-% 63 arasında değişir). Önerilen doz aralığında (25-100 mg), sildenafilin eğri altında kalan alan (EAA) ve Cmax değerleri dozla orantılı olarak artar.   Sildenafil yemekle alındığında emilim hızı azalır, tmax’da ortalama 60 dakikalık bir gecikme ve Cmax’da ortalama % 29’luk bir azalma meydana gelir.   Dağılım Sildenafilin kararlı durumda ortalama dağılım hacminin 105 litre olması, dokulara dağıldığını gösterir. Hem sildenafil hem de dolaşımdaki en önemli N-desmetil metaboliti, yaklaşık % 96 oranında plazma proteinlerine bağlanır. Proteinlere bağlanma oranı, toplam ilaç derişiminden bağımsızdır. 100 mg tek doz sildenafil alanlarda, dozu takip eden 90’ıncı dakikada ejakulattaki ilaç miktarı, uygulanan dozun % 0,0002’sinden azdır (ortalama 188 ng).   Metabolizma Sildenafil özellikle CYP3A4 (ana yol) ve CYP2C9 (küçük yol) karaciğer mikrozomal enzimleri ile metabolize edilir. Sildenafil, N-demetilasyon yolu ile dolaşımdaki ana metabolitine dönüşür. Bu metabolitin sildenafile benzer şekilde fosfodiesteraz seçiciliği mevcuttur ve PDE5 için gösterdiği in vitro potens, sildenafilin gösterdiğinin yaklaşık % 50’sidir. Bu metabolitin plazma derişimleri, sildenafil için gözlenenin yaklaşık % 40’ıdır. N-desmetil de metabolize olur ve terminal yarılanma ömrü yaklaşık 4 saattir.   Atılım Sildenafilin terminal faz yarılanma ömrü 3-5 saat, vücut klerensi 41 l/saattir. Oral veya intravenöz uygulanan sildenafil, temel olarak feçes (oral yoldan uygulanan dozun yaklaşık % 80’i) ve daha düşük oranda idrarla (oral yoldan uygulanan dozun yaklaşık % 13’ü) metabolitleri şeklinde atılır.   Yaşlılarda kullanım Yaşlılarda (65 yaş ve üstü) sildenafil klerensinin azalması nedeniyle, sildenafil ve aktif N-desmetil metabolitinin plazma derişimleri sağlıklı kişilerdekine (18-45 yaş) kıyasla % 90 daha fazladır. Plazma proteinlerine bağlanmada yaşa bağlı farklılıklar nedeniyle, serbest sildenafil plazma derişimindeki artış yaklaşık % 40 oranındadır.   Böbrek yetmezliğinde kullanım Hafif (kreatinin klerensi=50-80 ml/dak.) ve orta derece (kreatinin klerensi=30-49 ml/dak.) böbrek yetmezliği olanlarda, 50 mg’lık tek doz şeklinde uygulandığında sildenafilin farmakokinetiği değişmemiştir. Böbrek yetmezliği olmayanlarla kıyaslandığında, N‑desmetil metabolitinin EAA ve Cmax değerleri, sırasıyla % 126 ve % 73 oranında artmıştır. Aynı yaş grubunda böbrek rahatsızlığı olmayanlarla karşılaştırıldığında, ağır (kreatinin klerensi<30 ml/dak.) böbrek yetmezliği olanlarda sildenafilin klerensi azalmıştır. Bu azalma, EAA (% 100) ve Cmax’ta (% 88) yükselmeye sebep olmuştur. Ek olarak N-desmetil metabolitinin de EAA ve Cmax değerlerinde sırasıyla % 79 ve % 200 artış gözlenmiştir.   Karaciğer yetmezliğinde kullanım Aynı yaş grubunda bulunan karaciğer rahatsızlığı olmayanlarla karşılaştırıldığında, hafif ve orta dereceli karaciğer sirozu (Child-Pugh A ve B) olanlarda sildenafil klerensi azalmıştır. Bu azalma, EAA (% 84) ve Cmax’da (% 47) yükselme ile sonuçlanmıştır. Ciddi karaciğer yetmezliği olanlarda sildenafilin farmakokinetiği araştırılmamıştır.

Farmasötik Şekli

Film Tablet

Formülü

Her tablette 100 mg sildenafil (sitrat olarak) bulunur. Boyar maddeler: Titanyum dioksit, FD & C Blue No: 2

İlaç Etkileşmeleri

Diğer ilaçların sildenafil üzerine etkisi   In vitro çalışmalar :Sildenafil metabolizması başlıca sitokrom P450 (CYP) izoformlarından 3A4 (majör yol) ve 2C9 (minör yol) ile düzenlenmektedir. Bu nedenle, bu izoenzimlerin inhibitörleri sildenafil klerensini azaltabilir.   In vivo çalışmalar :Özgün olmayan bir CYP3A4 inhibitörü olan simetidin (800mg), sildenafil (50 mg) ile birlikte uygulandığında plazma sildenafil derişiminde % 56 oranında bir artışa neden olmaktadır.   Klinik çalışma verilerinde yapılan popülasyon farmakokinetik analizleri, ketokonazol, eritromisin, simetidin gibi CYP3A4 inhibitörleri ile beraber uygulanan sildenafilin klerensinde azalma olduğunu ortaya koymuştur. Bu hastalarda yan etki insidansında bir artma olmamasına rağmen, CYP3A4 inhibitörleriyle birlikte kullanıldığında 25 mg’lık başlangıç dozu önerilir.   Bir CYP3A4 inhibitörü olan HIV proteaz inhibitörü sakinavirin kararlı durumda (günde üç defa 1200 mg) 100 mg tek doz sildenafil ile birlikte uygulanması, sildenafilin Cmax’ında %140 ve EAA’sinde % 210’luk bir artışa neden olmuştur. Sildenafilin sakinavir farmakokinetiği üzerine etkisi yoktur.   Güçlü bir P450 inhibitörü olan HIV proteaz inhibitörü ritonavirin kararlı durumda (günde iki defa 500 mg) 100 mg tek doz sildenafil ile birlikte uygulanması ile, sildenafilin Cmax’ında 4 kat (% 300) ve EAA’sında 11 kat (% 1000) bir artış meydana gelmiştir. 24 saat sonra, sildenafilin tek başına uygulanmasıyla yaklaşık 5 ng/ml olan plazma seviyesine kıyasla, sildenafil plazma seviyeleri yaklaşık 200 ng/ml olmuştur. Bu durum ritonavirin P450 substratlarının büyük çoğunluğu üzerine olan belirgin etkileriyle uyumludur. Sildenafilin ritonavirin farmakokinetiği üzerine etkisi yoktur. (Bkz. Kullanım şekli ve dozu).   Tek doz olarak verilen antasitler (magnezyum hidroksit/aluminyum hidroksit), sildenafilin biyoyararlanımını etkilememiştir.   Fenitoin, karbamazepin, fenobarbital ve rifampin gibi CYP 3A4 enzim indükleyicileri sildenafil serum derişimini ve etkinliğini azaltabilir.   Popülasyon farmakokinetik analizleri, tolbutamid, varfarin gibi CYP2C9 inhibitörleri, seçici serotonin geri-alım inhibitörleri, trisiklik antidepresanlar gibi CYP2D6 inhibitörleri, tiyazid grubu ve benzeri di-üretikler, anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörleri ve kalsiyum kanal blokerleri gibi ilaçların sildenafilin farmakokinetiğine hiçbir etkisinin olmadığı gösterilmiştir.   Aktif metabolit olan N-desmetil sildenafilin EAA’sını kıvrım di-üretikleri ve potasyum tutucu di-üretiklerin % 62 ve non-spesifik beta blokerlerin % 102 artırdıkları saptanmışsa da, bunların klinik bir etkisinin olması beklenmemektedir.   In vitro çalışmalar:Sildenafil, sitokrom P450 izoformları olan 1A2, 2C9, 2C19, 2D6, 2E1 ve 3A4’ün zayıf bir inhibitörüdür (IC50>150 µM). Önerilen dozlarda sildenafilin en yüksek plazma derişimi yaklaşık 1µM olduğundan, sildenafilin bu izoenzimlere ait substratların klerensini değiştirmesi beklenmez.   Sildenafilin, dipiridamol, teofilin gibi non-spesifik fosfodiesteraz inhibitörleriyle etkileştiğine dair bir bilgi yoktur.   In vivo çalışmalar: Her ikisi de CYP2C9 tarafından metabolize edilen tolbutamid (250 mg) veya varfarin (40 mg) ile önemli bir etkileşimi mevcut değildir.   Sildenafil (100 mg), her ikisi de CYP3A4 substratı olan, HIV proteaz inhibitörleri sakinavir ve ritonavirin kararlı durum farmakokinetiğini etkilemez.   Sildenafil (50 mg), 150 mg asetil salisilik asidin neden olduğu kanama zamanı uzamasının daha da artmasına yol açmamıştır.   Sildenafil (50 mg), ortalama en yüksek 80 mg/dl düzeylerindeki alkolün hipotansif etkilerini güçlendirmemiştir.   Hipertansif hastalarda amlodipin ile 100 mg sildenafil birlikte uygulandığında, yatar konumda gözlenen kan basıncında ortalama ilave düşüş (sistolik 8 mmHg, diyastolik 7 mmHg), sildenafilin tek başına uygulandığı zaman görülene benzer düzeydedir (bkz. Farmakolojik Özellikler). Sildenafilin güvenilirliğine ait verilerin analizinde, sildenafil ile beraber antihipertansif ilaç kullanan ve kullanmayan hastalar arasında yan etki profili açısından hiçbir farklılık görülmemiştir.   Sildenafilin akut ve kronik uygulanan nitratların hipotansif etkisini güçlendirdiği gösterilmiştir. Bu nedenle, nitratların veya NO veren bileşiklerin sildenafil ile beraber kullanılması kontrendikedir (bkz. Kontrendikasyonlar).

Kontraendikasyonlar

İlacın bileşiminde bulunan herhangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılığı bulunan hastalarda kontrendikedir. Nitrik oksit/siklik guanozin monofosfat (cGMP) yolu üzerine bilinen etkisi ile uyumlu olarak (bkz. Farmakolojik özellikleri), sildenafilin nitratların hipotansif etkilerini güçlendirdiği gösterilmiştir ve bu nedenle nitrik oksit açığa çıkaran bileşikler (amil nitrat, butil nitrat gibi) veya nitratların herhangi bir formu ile beraber (nitrogliserin, isosorbid mononitrat, isosorbid nitrat, pentaeritritol tetranitrat, eritritol tetranitrat, isosorbid dinitrat/fenobarbital gibi) verilmesi kontrendikedir. Erektil disfonksiyonda kullanılan ilaçlar (sildenafil dahil) cinsel etkinlik önerilmeyen hastalarda (stabil olmayan anjina gibi ciddi kardiyovasküler bozukluklar ve ciddi kardiyak hastalıklarda) önerilmez. Sildenafilin güvenilirliği aşağıdaki hasta gruplarında araştırılmadığından, daha ileri bilgi edininceye kadar bu hastalarda kullanılması kontrendikedir: Ciddi karaciğer yetmezliği, hipotansiyon (kan basıncı 90/50 mmHg’nın altında olanlar), geçirilmiş miyokard enfarktüsü olanlar, retinitis pigmentosa gibi herediter dejeneratif retinal bozukluğu olanlar (bu hastaların az bir kısmında genetik retinal fosfodiesteraz bozukluğu vardır). Non-arteritik anterior iskemik optik nöropatisi olanlarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Oral yoldan kullanılır.   Erişkinlerde kullanım Önerilen doz, cinsel etkinlikten yaklaşık 1 saat önce 50 mg’dır. Etkinlik ve hastanın toleransına bağlı olarak doz 100 mg’a yükseltilebilir veya 25 mg’a düşürülebilir. Önerilen en yüksek doz 100 mg’dır. Günde bir kereden fazla alınması önerilmez. Yiyeceklerle beraber alındığında, etkisi geç başlayabilir.   65 yaşın üzerinde olan kişilerde, böbrek veya karaciğer bozukluğu olan hastalarda kullanım Yaşlı hastalar, böbrek veya karaciğer bozukluğu bulunan hastalarda sildenafil klerensi azaldığından, önerilen başlangıç dozu 25 mg‘dır. Etkinlik ve toleransa bağlı olarak doz 50 mg veya 100 mg’a yükseltilebilir. Ancak, hekim tavsiyesi olmadan kesinlikle yüksek doz kullanılmamalıdır.   HIV proteaz inhibitörü olan ritonavir ile tedavi gören hastalarda, etkileşimden dolayı (bkz. İlaç Etkileşimleri ve Diğer Etkileşimler), 48 saatlik bir süre içerisinde 25 mg’lık sildenafil dozunun aşılması önerilmez. (Ketokonazol, itrakonazol, eritromisin ve sakinavir gibi) diğer CYP3A4 inhibitörleri ile birlikte kullanıldığında etkinliği ve advers olay sıklığı artabileceğinden, tedaviye 25 mg’lık sildenafil dozu ile başlanması önerilir.   Çocuklarda kullanım Vigrande 18 yaşın altındakilerde kullanılmaz.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Ruhsat Sahibi

Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. Büyükdere Cad. Ali Kaya Sok. No:7 Levent 34394 İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

Ruhsat tarihi: 03.09.2007 Ruhsat no: 212/30

Saklama Koşulları

30OC altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. Rutubetten koruyunuz. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.  

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Vigrande 100 mg 8 tablet

Uyarılar/Önlemler

Erektil disfonksiyonu teşhis etmek, altta yatan olası nedenleri ve uygun tedaviyi belirlemek için hastanın anamnezinin tam olarak alınması ve fizik muayenesi gereklidir. Cinsel etkinliğe belirli bir derecede kardiyak risk eşlik ettiğinden, hekim erektil disfonksiyon tedavisine başlamadan önce hastanın kardiyovasküler durumunu tetkik etmelidir.   Erektil disfonksiyonda kullanılan ilaçlar, penisin anatomik deformasyonlarında (açılanma, kavernosal fibrosis veya Peyronie hastalığı gibi) veya priapizme sebep olabilecek predispose durumlarda (orak hücre anemisi, multipl miyelom veya lösemi gibi) dikkatli kullanılmalıdır. Cinsel etkinlik önerilmeyen erkeklerde erektil disfonksiyon ilaçları kullanılmamalıdır.   Sildenafilin diğer erektil disfonksiyon tedavileri ile birlikte kullanımının etkinlik ve güvenilirliği henüz değerlendirilmemiştir. Bu nedenle, bu tür birlikte uygulamalar önerilmez.   Sildenafilin, asetil salisilik asitle beraber kullanılması da dahil, kanama zamanına etkisi yoktur. İnsan trombosit hücreleri ile yapılan in vitro çalışmalar, sildenafilin NO açığa çıkaran bir madde olan sodyum nitroprusiadın antiagregan etkisini artırdığını göstermektedir. Kanama bozukluğu veya aktif peptik ülseri olan hastalarda sildenafil kullanımına ilişkin güvenilirlik bilgisi mevcut değildir. Bu nedenle, bu tür hastalarda sildenafil fayda/zarar oranı gözönüne alınarak dikkatle uygulanmalıdır.   Çocuklarda Vigrande, 18 yaşın altındakilerde kullanılmaz.   65 Yaşın Üzerinde Olan Kişilerde, Böbrek veya Karaciğer Bozukluğu Olan Hastalarda Kullanım Yaşlılarda sildenafil klerensi azaldığı için 25 mg’lık başlangıç dozu önerilir.   Orta ve hafif böbrek yetmezliği olanlarda erişkinler için önerilen doz uygulanır. Ciddi böbrek yetmezliği olanlarda ise sildenafil klerensi azaldığı için 25 mg’lık doz önerilir.   Ciddi karaciğer yetmezliği olanlarda sildenafil klerensi azaldığı için 25 mg’lık doz önerilir.   Doz, etkinliğe ve hastanın toleransına bağlı olarak, 50 mg veya 100 mg’a yükseltilebilir. Önerilen en yüksek doz 100mg’dır. Günde bir kereden fazla alınmamalı ve hekim önerisi olmadan kesinlikle yüksek doz kullanılmamalıdır.   Özellikle yaşlı, kan viskozitesi artmış hastalarda retinal ven oklüzyonu riski artmaktadır.   Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanım Gebelik kategorisi: B Vigrande, kadınlarda kullanılmaz. Oral olarak alınan tek dozun (100 mg) ardından sperm motilitesinde veya morfolojisinde hiçbir etki görülmemiştir.   Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi Sildenafil ile yapılan güvenilirlik çalışmalarında baş dönmesi ve görme bozukluğu bildirildiği için, hastalar araç ve makine kullanırken dikkatli olmalıdır.

Üretim Yeri

Zentiva Sağlık Ürünleri San.ve Tic. A.Ş. Küçükkarıştıran 39780 Lüleburgaz  

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Yan etkiler genellikle geçici ve hafif veya orta şiddettedir. Belirli sabit dozlarda yapılan çeşitli çalışmalarda yan etkilerin sıklığı doz ile artmıştır. Dozun değiştirildiği, doz esnekliği olan klinik çalışmalarda sildenafil kullanımı ile bildirilen en yaygın yan etkiler aşağıdadır. Bu etkiler sildenafil ile ilişkili, muhtemelen ilişkili ya da ilişkisiz olabilir. Kardiyovasküler:Yüzde kızarıklık. 100 mg’a kadar tek dozda ve oral yolla uygulanan sildenafil, EKG’de klinik açıdan önemli hiçbir etki oluşturmamıştır. 100 mg oral dozu takiben yatar pozisyonda görülen en yüksek sistolik kan basıncı düşmesi ortalama 8,4 mmHg, diyastolik kan basıncı düşmesi 5,5 mmHg olmuştur. Kan basıncındaki bu azalmalar, büyük olasılıkla vasküler düz kaslarda cGMP düzeyinin artmasına bağlı olarak ortaya çıkan sildenafilin vazodilatör etkileri ile uyumludur. Sindirim: Dispepsi. Solunum: Nazal konjesyon. Duyu organları: Anormal görüş (hafif ve geçici, özellikle görmede renklerin soluklaşması, bunun yanında ışığı algılamada artış ve bulanık görme). Sildenafilin görme keskinliği veya kontrast renkleri seçebilme duyarlılığı üzerine bir etkisi yoktur. 100 mg dozun uygulanmasından 1 saat sonra Farnsworth-Munsell 100 renk testi uygulanan bazı kişilerde renkleri (mavi/yeşil) ayırt edebilmede meydana gelen hafif ve geçici değişiklikler olsa da, dozun alınmasından 2 saat sonra hiçbir etki kalmamıştır. Renk ayırt etme mekanizmasında meydana gelen bu değişikliğin, retinanın fototransdüksiyon kaskadında yer alan PDE6 enziminin inhibisyonu ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Merkezi sinir sistemi: Baş ağrısı, sersemlik, baş dönmesi. Dermatolojik: Döküntü. Genito-üriner: Üriner sistem enfeksiyonu. Yapılan sabit doz çalışmalarında dispepsi ve görme kusuru, düşük dozlara göre 100 mg‘da daha sık görülmüştür. Sildenafil tavsiye edilen doz rejiminden daha sık uygulandığında kas ağrıları rapor edilmiştir. Pazarlama sonrası güvenilirlik değerlendirmelerinde priapizm bildirilmiştir. Yan etkiler geçici ve hafif derecededir, fakat doz arttıkça şiddeti ve sıklığı artmıştır.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Belirtiler: Formoterolün aşırı dozuna bağlı olarak β2-adrenerjik uyarıcıların bulantı, kusma, baş ağrısı, tremor, uykusuzluk, palpitasyonlar, taşikardi, ventriküler aritmiler, metabolik asidoz, hipokalemi, hiperglisemi gibi tipik etkilerinin görülmesi beklenir. Tedavi: Ventofor kullanımı derhal bırakılarak destekleyici ve semptomatik tedavi uygulanır. Ciddi vakalar hastanede tedavi edilmelidir. Kardiyoselektif beta-blokerler kullanılması düşünülebilir, fakat β2-adrenerjik bloker kullanımı bronkospazma neden olabileceğinden çok dikkatli olmalıdır.

Endikasyonlar

Bronşiyal astım gibi reversibl obstrüktif hava yolları hastalığı olan hastalarda bronkokonstriksiyonun önlenmesi ve tedavisi; teneffüs edilen alerjenler, soğuk hava veya egzersizin neden olduğu bronkospazmın profilaksisi. Kronik bronşit ve anfizem dahil, reversibl kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olan hastalarda bronkokonstriksiyonun önlenmesi ve tedavisi. Formoterol’ün KOAH hastalarında yaşam kalitesini geliştirdiği gösterilmiştir. İnhalasyondan 12 saat sonra Formoterol, hala önemli derecede bronkodilatör etki gösterdiğinden, günde iki defa uygulama şeklindeki idame tedavisi, kronik durumlarla ilişkili gündüz ve gece görülen bronkokonstriksiyonu çoğunlukla kontrol eder.

Farmakodinamik Özellikler

Formoterol potent bir selektif b2-adrenerjik uyarıcıdır. Geri dönüşümlü hava yolu obstrüksiyonu olan hastalarda bronkodilatör etki gösterir. İnhalasyondan sonra etkisi hızla ortaya çıkar (1 ila 3 dakika içinde) ve 12 saat sonra hala belirgin etki gösterir. Terapötik dozlarda, kardiyovasküler etkileri hafiftir ve nadiren ortaya çıkar. Formoterol pasif bir şekilde duyarlılaşmış insan akciğerinde histamin ve lökotrien salınımını inhibe eder. Formoterolün insanlarda inhale edilen alerjenler, fiziksel aktivite, soğuk hava, histamin ve metakolinle oluşan bronşiyal spazmın profilaksisinde etkili olduğu gösterilmiştir.

Farmakokinetik Özellikler

Absorbsiyon: Uygulanan formoterolün %90’ının yutulduğu ve gastrointestinal kanaldan emildiği düşünülmektedir. Bu da oral formulasyonun farmakokinetik özelliklerinin inhalasyon tozu için de geçerli olduğu anlamına gelir. 300 mcg’a kadar varan dozlarda oral yoldan uygulanan formoterol fumarat gastrointestinal kanaldan hızla emilir. Alımından 0,5-1 saat sonra değişmemiş ilaç maksimum plazma konsantrasyonuna ulaşır. Oral yoldan 80 mcg verildiğinde bunun %65’i ya da daha fazlası absorbe edilir. Formoterolün farmakokinetiğinin incelenen doz aralığında (20-300 mcg) lineer olduğu görülmüştür. 40 ila 160 mcg/gün dozun tekrarlayan uygulaması belirgin bir ilaç birikimine neden olmamıştır. Terapötik dozun inhalasyon yoluyla uygulanmasından sonra, genel analitik metotlarla incelendiğinde plazmada formoterol tespit edilmemiştir. Rutin idrar atılımı analizlerinde formoterolün hızla atıldığı görülmüştür. 12-96 mcg uygulamasının ardından, inhalasyondan 1 ila 2 saat sonra maksimum atılım hızına ulaşır. İnhalasyon tozu (12 ila 24 mcg) ve iki farklı sprey formulasyonu (12 ila 96 mcg) uygulandıktan sonra formoterolün kümülatif üriner atılımı, sistemik formoterol konsantrasyonunda doza bağlı bir artış olduğunu göstermiştir. Dağılım: Formoterolün %61 ila 64’ü plazma proteinlerine bağlanır (%34’ü primer olarak albümine bağlanır). Terapötik dozlarla ulaşılan konsantrasyon aralığında bağlanma bölgelerinde doygunluk ortaya çıkmamaktadır. Biyotransformasyon: Formoterol başlıca glukuronidasyon yoluyla elimine edilir. Bir bölümü glukuronidasyonun ardından o-demetilasyon ile metabolize edilmektedir. Eliminasyon: Formoterolün eliminasyonu çok fazlıdır. Görünen yarı ömrü incelenen zaman aralığına bağlıdır. Oral uygulamadan 6, 8 veya 12 saate varan sürelerin sonrasında elde edilen plazma ya da kan konsantrasyonları temel alındığında, eliminasyon yarı ömrünün 2-3 saat olduğu görülür. İnhalasyondan 3 ve 16 saat sonraki idrar atılımı temel alındığında ise yarı ömrünün 5 saat olduğu görülmüştür. Formoterol ve metabolitleri vücuttan tamamen uzaklaştırılır. Oral uygulanan dozun 2/3’ü idrar yoluyla ve 1/3’ü feçes yoluyla atılırlar. Uygulanan dozun %6 ila 9’u idrarda değişmemiş olarak bulunur. Formoterolün renal klirensi 150 mL/dak.’dır.

Farmasötik Şekli

İnhaler Kapsül

Formülü

Her kapsül; Formoterol fumarat 12 mikrogram (mcg) içerir. Yardımcı madde: Laktoz

İlaç Etkileşmeleri

Kinidin, disopiramid, prokainamid, fenotiyazinler, antihistaminikler ve trisiklik antidepresanlar gibi ilaçlar QT aralığının uzaması ve artmış ventriküler aritmi riski ile ilişkili olabilir. Diğer sempatomimetik maddelerin birlikte verilmesi, formoterolün istenmeyen etkilerini güçlendirebilir. Monoamin oksidaz inhibitörleri veya trisiklik antidepresanlar ile tedavi edilmekte olan hastalara formoterol dikkatle verilmelidir, çünkü β2-adrenerjik uyarıcıların kardiyovasküler sistem üzerine etkileri güçlenebilir. Ksantin türevleri, steroidler veya diüretikler ile birlikte tedavi β2-agonistlerin muhtemel hipokalemik etkisini kuvvetlendirebilir. Hipokalemi kalp glikozidleri ile tedavi edilen hastalarda kardiyak aritmilere duyarlığı artırabilir. Adrenerjik blokerler formoterolün etkisini zayıflatabilirler veya antagonize edebilirler. Bu yüzden formoterol zorunlu olmadıkça, β-adrenerjik blokerler (göz damlaları dahil) ile birlikte verilmemelidir.

Kontraendikasyonlar

Formoterol fumarat ve/veya formulasyonun içindeki maddelerden birine aşırı duyarlılığı olanlarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Doktor tarafından başka bir şekilde tavsiye edilmediği taktirde aşağıdaki gibi kullanılır: Erişkinler: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı: Düzenli idame tedavisi için, günde iki defa 1-2 inhaler kapsül (12-24 mcg). Reversibl obstrüktif hava yolları hastalığı: Düzenli idame tedavisi için, günde iki defa 1-2 inhaler kapsül (12-24 mcg). Gerekirse idame tedavisi için gerekli doza ek olarak belirtilerin hafifletilmesi için hergün 1-2 kapsül ilave edilebilir. Haftada iki günden fazla ilave dozlara ihtiyaç olduğutakdirde doktora danışılmalı ve tedavi yeniden değerlendirilmelidir, çünkü bu durumhastalığın ağırlaştığının belirtisi olabilir. Egzersizin neden olduğu bronkospazma karşı profilaksi veya bilinen kaçınılamaz bir alerjen ile temastan önce: Söz konusu durumdan 15 dakika önce 1 inhaler kapsül (12 mcg) inhale edilmelidir.Ciddi astım hastalarında 2 inhaler kapsül (24 mcg) gerekli olabilir. 5 yaşındaki ve daha büyük çocuklar: Reversibl obstrüktif hava yolları hastalığı: Düzenli idame tedavisi için, günde iki defa 1 inhaler kapsül (12 mcg).Gerekirse idame tedavisi için gerekli doza ek olarak belirtilerin hafifletilmesi için hergün 1-2 kapsül ilave edilebilir. Haftada iki günden fazla ilave dozlara ihtiyaç olduğutakdirde doktora danışılmalı ve tedavi yeniden değerlendirilmelidir, çünkü bu durumhastalığın ağırlaştığının belirtisi olabilir. Egzersizin neden olduğu bronkospazma karşı profilaksi veya bilinen kaçınılamaz bir alerjen ile temastan önce: Söz konusu durumdan 15 dakika önce 1 inhaler kapsül (12 mcg) inhale edilmelidir. Foradil 5 yaşından küçük çocuklara tavsiye edilmez.İlacın uygun kullanımından emin olmak için inhalerin kullanılması doktor veya eczacıtarafından hastaya gösterilmelidir. Jelatin kapsülün parçalanabileceği ve inhalasyondan sonra ağıza veya boğaza küçük jelatin parçacıklarının ulaşabileceği hastaya anlatılmalıdır. Bu durumun meydana gelme olasılığı kapsülü bir defadan fazla delmeyerek minimuma indirilmiştir. Kapsüller blisterambalajından kullanımdan hemen önce çıkarılmalıdır. İNHALER KULLANIM TALİMATI 1- Kapağı çekerek çıkarınız. 2- İnhalerin tabanını sıkıca tutarak, ağızlığı ok yönünde çevirerek açınız. 3- Kapsülü kapsül şeklindeki boşluğa yerleştiriniz. (Kapsül kullanımdan hemen önce blister ambalajından çıkarılmalıdır.)   4-Ağızlığı çevirerek kapatınız. 5-İnhaleri dik tutarak; SADECE BİR KEZ kırmızı düğmelerin her ikisine birden basınız ve bırakınız. Kapsül bu aşamada delinecektir.  Not: Kapsül bu aşamada parçalanabilir ve jelatin parçaları ağız ve boğazınıza gelebilir. Yutulması sakıncalı değildir. Kapsülün parçalanma riskini minimuma indirebilmek için, kapsül saklama koşullarına uygun saklanmalı (Bkz. Saklama Koşulları); blister ambalajından, hemen kullanım öncesi çıkarılmalı, sadece bir defa delmelidir.  6-    Nefesinizi olabildiğince hızlı veriniz.    7- Ağızlığı ağzınıza yerleştirip, başınızı hafifçe geriye eğiniz. Ağızlık kısmını dudaklarınızla sıkıca sarınız ve hızla olabildiğince derin nefes alınız. Kapsül inhalerden bir vızıltı duymadıysanız; kapsül sıkışmış olabilir. Bu durumda inhaleri açınız ve kapsülü sıkıştığı yerden kurtarınız. KIRMIZI DÜĞMELERE TEKRAR BASMAYINIZ. 8-    Vızıldamayı duyduğunuzda, nefesinizi tutabildiğiniz kadar tutunuz. İnhaleri ağzınızdan çıkararak nefes veriniz. İnhaleri açarak kapsülü kontrol ediniz. Eğer kapsül içinde toz kalmışsa, 6,7 ve 8. basamakları tekrar ediniz. 9-    Kullandıktan sonra inhaleri açınız, boş kapsülü çıkarınız, ağızlığı ve kapağını tekrar kapatınız.             İnhalerin Temizlenmesi: Tozları uzaklaştırmak için ağızlık ve kapsül yuvasını kuru bir bez veya temiz, yumuşak bir fırça ile siliniz.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Saklama Koşulları

250C’nin altında oda sıcaklığında ve her zaman blister içinde saklayınız. Blisteri kullanmadan hemen önce açınız. Nemden koruyunuz.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Ventofor 12 mcg, 30 veya 60 inhaler kapsül, blister ambalajda + 1 inhaler

Uyarılar/Önlemler

Akut veya kötüleşmiş astım: Formoterol oral inhalasyon tozu astımın akut alevlenmelerinde ve gittikçe kötüleştiği durumlarda kullanılmamalıdır. Daha önce etkili olan dozlara karşı yetersiz cevap görülüyorsa, bu durum astımın kötüleştiğini gösterebilir ve yeniden değerlendirme gereklidir. Eğer uygulanan β2-agonist bronkodilatör tedavi ile astım semptomları yeterli derecede kontrol edilemiyorsa, tedaviye antienflamatuar bir ajanın eklenip eklenmeyeceği yeniden gözden geçirilmelidir. Bu durumda formoterol dozunun artırılması önerilmez. Paradoksal bronkospazm: Diğer inhale beta2-agonistlerde olduğu gibi, formoterol de paradoksal bronkospazma neden olabilir ve bu durumda formoterol tedavisi derhal kesilmeli ve alternatif tedavi başlatılmalıdır. Eş zamanlı antiinflamatuar tedavi: Genellikle, bir β2-agonist ile düzenli tedaviye ihtiyaç duyan hastalara, aynı zamanda düzenli ve yeterli dozlarda inhalasyon yoluyla bir antiinflamatuar (örneğin kortikosteroidler ve/veya çocuklarda sodyum kromoglikat) veya oral kortikosteroidler de verilmelidir. Formoterol reçete edildiğinde hastalar, aldıkları antiinflamatuar tedavinin yeterliliği açısından değerlendirilmelidirler. Hastalara, formoterol almaya başladıktan sonra, belirtilerde düzelme olduğunda bile, antiinflamatuar tedaviye değişiklik yapmaksızın devam etmeleri öğütlenmelidir. Belirtilerin devam etmesi veya belirtilerin kontrolü için formoterol dozlarını artırmak gereği, genellikle hastalığın kötüleşmesinin belirtisidir ve doktorun astım tedavisini yeniden değerlendirmesi gerekir. Eşzamanlı kısa-etkili bronkodilatörler: Eğer hasta formoterol oral inhalasyon tedavisine başladığında düzenli olarak kısa-etkili inhale β2 bronkodilatörler kullanıyorsa, bu ilaçları kullanmayı bırakması gerekmektedir. Ventofor ile tedavi sırasında, kısa etki süreli beta2-agonistler sadece akut astım semptomlarının ortaya çıkması halinde, semptomatik iyileştirme için kullanılabilir. Kardiyovasküler etkiler: Önerilen dozlarda çok yaygın olmadığı halde oral inhalasyon formoterol tedavisi ile ilgili olarak, klinik olarak önemli sistolik ve/veya diyastolik kan basıncı, kalp hızı ve EKG (T dalgasında genişleme, QT aralığında uzama, ST segmenti çökmesi) değişiklikleri bildirilmiştir. Bu belirtiler ortaya çıkarsa ilacın kullanımına son verilmelidir. Kardiyovasküler etkiler genel olarak birkaç saat içinde ortadan kalkmıştır. Diğer sempatomimetik aminler gibi, formoterol de özellikle koroner yetmezliği, kardiyak aritmi, veya hipertansiyon gibi kardiyovasküler bozuklukları olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Metabolik etkiler: β2-adrenerjik uyarıcıların hiperglisemik etkileri nedeniyle, diyabetik hastalarda formoterol tedavisi başlatıldığında ek kan glukoz kontrolleri tavsiye edilir. Hipokalemi: β2-agonist ile tedavi sonucunda ciddi hipokalemi olabilir. Hipoksi ve birlikte uygulanan tedavi bu etkiyi şiddetlendirebileceğinden, şiddetli astımda özel bir dikkat önerilir. Böyle durumlarda serum potasyum düzeylerinin izlenmesi tavsiye edilir. Gebelikte ve emzirme durumunda kullanımı: Gebelik risk kategorisi C’dir. Gebelerde kullanımının güvenilirliği kanıtlanmamıştır. Daha güvenli bir alternatif varsa gebelerde kullanılmamalıdır. Uterus kontraksiyonlarını engelleyebilir, doğumda fayda ve risk oranı dikkatli değerlendirilmelidir. Formoterolün anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Formoterol kullanan anneler emzirmemelidir. Pediatride kullanım: 5 yaşın altındaki çocuklarda astımın idame tedavisinin etkinlik ve güvenilirliği tam olarak değerlendirilmemiştir. Egzersizin neden olduğu bronkospazma karşı koruyucu tedavinin etkinlik ve güvenilirliği 12 yaşın altındaki çocuklarda tam olarak değerlendirilmemiştir. Yaşlılarda kullanım: Etkinlik ve güvenilirlik acısından genç ve yaşlılar arasında önemsenecek farklılıklar olmamakla beraber, bazı yaşlılarda daha güçlü bir duyarlılığın söz konusu olabileceği unutulmamalıdır. Araç ve makine kullanımına etkisi: Formoterolün araç sürme yeteneği üzerine bir etkisi olmadığı düşünülmektedir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Formoterol kullanan hastaların %1’inde aşağıdaki yan etkiler görülebilir. Kas-iskelet sistemi: Bazen tremor (doza bağımlı), ender olarak kas krampları, kas ağrısı. Kardiyovasküler sistem: Bazen palpitasyonlar, ender olarak taşikardi ve göğüs ağrısı. Merkezi sinir sistemi: Bazen baş ağrısı, ender olarak ajitasyon, baş dönmesi (doza bağımlı), anksiyete, sinirlilik, uykusuzluk. Solunum sistemi: Ender olarak bronkospazmda şiddetlenme, bronşit, göğüs enfeksiyonları, dispne, göğüs ağrısı. Lokal iritasyon: Ender olarak orofaringeal iritasyon, disfoni. Diğerleri: Çok ender olarak anafilaktik reaksiyonlar (şiddetli hipotansiyon ve anjiyoödem, ürtiker ve bronkospazm gibi). Virütik enfeksiyonlara az da olsa rastlanır. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Valgansiklovir ile edinilen doz aşımı deneyimleri  Bir erişkin hastada, böbrek bozukluğunun (kreatinin klerensi azalmış) derecesi için önerilen dozun en az 10 kat daha fazlasını bir süre aldıktan sonra, fatal kemik iliği baskılanması gelişmiştir (medüller aplazi).   Valgansiklovir doz aşımının aynı zamanda, renal toksisitede artış ile de sonuçlanabileceği beklenmektedir (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu ile Uyarılar/Önlemler).   Aşırı dozda valgansiklovir alan hastalarda, plazma düzeylerini azaltmak için hemodiyaliz ve hidratasyon yararlı olabilir (Bkz. Farmakokinetik özellikler; Hemodiyalize giren hastalar).   İntravenöz gansiklovir ile edinilen doz aşımı deneyimleri İntravenöz gansiklovir için yapılan doz aşımı bildirimleri, klinik araştırmalardan ve pazarlama sonrası kullanım deneyimlerinden gelmiştir. Bu olguların bazılarında herhangi bir istenmeyen olay bildirilmemiştir. Hastaların büyük çoğunluğunda, aşağıdaki istenmeyen olayların bir ya da daha fazlası ortaya çıkmıştır: Hematolojik toksisite: pansitopeni, kemik iliği baskılanması, medüller aplazi, lökopeni, nötropeni, granülositopeni Hepatoksisite: hepatit, karaciğer fonksiyon bozuklukları. Renal toksisite: önceden böbrek bozukluğu olan bir hastada hematürinin kötüleşmesi, akut böbrek yetmezliği, kreatinin artışı. Gastrointestinal toksisite: karın ağrısı, diyare, kusma. Nörotoksisite: generalize tremor, konvülsiyon. Taşıma, kullanma ve elden çıkarma talimatları Tabletler kırılmamalı ya da ezilmemelidir. Valcyte insanlar için potansiyel bir teratojen ve karsinojen olarak kabul edildiği için, kırılmış tabletlerin taşınmasında dikkatli olunmalıdır (Bkz. Uyarılar/Önlemler).   Kırılmış ya da ezilmiş tabletlerin cilt ya da müköz membranlar ile doğrudan temas etmesinden kaçınılmalıdır. Böyle bir temas oluşursa, su ve sabunla iyice yıkamalı, gözler yalnızca su ile yıkanmalıdır.   Kullanılmayarak kalmış olan artık tabletler ve ambalajın atılacak diğer bölümleri, yerel gereklilikler doğrultusunda elden çıkarılmalıdır.

Endikasyonlar

Valcyte, edinilmiş immün yetmezlik sendromu (AIDS) olan hastalardaki sitomegalovirüs (CMV) retiniti tedavisinde, solid organ transplantasyonu hastalarında sitomegalovirüs (CMV) hastalığının önlenmesinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Valgansiklovir, gansiklovir’in bir L-valil esteridir (ön-ilaç); oral uygulamadan sonra barsaklar ve karaciğerde bulunan esterazlar tarafından hızla gansiklovir’e metabolize edilir. Gansiklovir, in vitro ve in vivo ortamlarda Herpes virüslerin replikasyonunu inhibe eden 2′-deoksiguanozin’in sentetik bir analoğudur. Duyarlı insan virüsleri arasında insan sitomegalovirüsü (HCMV), Herpes simpleks virüs-1 ve 2 (HSV-1 ve HSV-2), insan Herpes virüsü -6, -7 ve -8 (HHV-6, HHV-7, HHV-8), Epstein-Barr virüsü (EBV), Varisella-zoster virüsü (VZV) ve Hepatit B virüsü (HBV) bulunmaktadır.   Sitomegalovirüs (CMV) ile enfekte hücrelerde gansiklovir, ilk olarak, bir viral protein kinaz olan UL97 tarafından gansiklovir monofosfata fosforile edilir. Hücrelerdeki kinazlar tarafından yapılan ileri fosforilasyon ile gansiklovir trifosfat oluşur ve bu madde de daha sonra hücre içinde yavaş metabolize olur. Yarı ömürleri sırasıyla 18 saat ve 6 ila 24 saat olan HSV ve HCMV ile enfekte hücrelerde, ekstraselüler gansiklovir’in uzaklaştırılmasından sonra bu olayların oluştuğu gösterilmiştir. Fosforilasyonun geniş ölçüde viral kinaza bağlı olması nedeniyle, gansiklovir fosforilasyonu tercihen, virüs ile enfekte hücrelerde oluşmaktadır.   Gansiklovir’in virüstatik aktivitesi, viral DNA sentezinin aşağıdaki yollarla inhibe edilmesine bağlıdır; (a) deoksiguanozin trifosfatın viral DNA polimeraz tarafından DNA ile bütünleştirilmesinin yarışmalı inhibisyonu ve (b) gansiklovir trifosfatın viral DNA ile bütünleşmesi ve böylelikle DNA uzamasının sonlanmasına ya da son derecede kısıtlanmasına neden olması.   Antiviral aktivite Gansiklovir’in in vitro ortamda CMV’ye karşı tipik antiviral IC50 değeri, 0.08M (0.02 µg/mL) ile 14 M (3.5µg/mL) arasındadır.   Valcyte’ın klinik antiviral etki çalışmaları yeni teşhis edilmiş CMV retinitli AIDS hastalarında yapılmıştır. CMV dökülmesi çalışmaya giriş döneminde %46 iken (32/69), dört haftalık Valcyte tedavisinden sonra %7’ye (4/55) kadar azalmıştır.   Valcyte, CMV retinitinin tedavisinde etkili olduğu gösterilmiş olan intravenöz gansiklovir’in önerilen dozları ile elde edilene benzer bir sistemik gansiklovir teması sağlar. Gansiklovir eğri altındaki alan (AUC-area under the curve) değerinin, CMV retinitinin progresyon zamanı ile ilgili olduğu gösterilmiştir.   Viral direnç  Kronik valgansiklovir uygulamalarından sonra, gansiklovir monofosforilasyonundan sorumlu viral kinaz geninde (UL97) ve/veya viral polimeraz geninde (UL54) oluşan mutasyonların seleksiyonu yoluyla, gansiklovir’e karşı dirençli virüsler ortaya çıkabilmektedir. UL97 geninde mutasyonlar taşıyan virüsler sadece gansiklovir’e karşı dirençli iken, UL54 geninde mutasyonlar olan virüsler, viral polimerazı hedefleyen başka antivirallere karşı çapraz direnç gösterebilmektedirler; ya da bu türlü antivirallere karşı dirençli olanlar, gansiklovir’e de direnç gösterebilmektedir.

Farmakokinetik Özellikler

Valgansiklovir’in farmakokinetik özellikleri HIV- (Human immuno deficiency virus – İnsan immün yetmezlik virüsü) ve CMV- seropozitif hastalarda ve CMV retiniti olan AIDS hastalarında ve solid organ transplantasyonu hastalarında değerlendirilmiştir.   Valgansiklovirin gansiklovire dönüşümünü kontrol eden parametreler biyoyararlanım ve renal fonksiyondur. Valgansiklovirin biyoyararlanımı çalışılan bütün hasta popülasyonlarında karşılaştırılabilirdir. Renal fonksiyon doz algoritmasına göre gansiklovirin kalp, böbrek ve karaciğer transplantasyonu hastalarında sistemik maruz kalımı, oral valgansiklovir uygulamasından sonra benzerdir.   Emilim Valgansiklovir, gansiklovir’in bir ön-ilacıdır; gastrointestinal kanaldan hızla emilir ve barsak duvarı ve karaciğerde hızlı bir şekilde gansiklovir’e metabolize edilir. Valgansiklovir’den oluşan gansiklovir’in mutlak biyoyararlanımı %60 civarındadır. Valgansiklovir ile sistemik temas kısa süreli ve düşüktür, AUC24 ve Cmaks değerleri gansiklovir’in AUC24 ve Cmaks değerlerinin sırasıyla %1 ve %3’ü kadardır.   450 ile 2625 mg doz aralığındaki valgansiklovir uygulamasından sonra doz ile gansiklovir AUC değerleri arasındaki orantısallık, yalnızca tok karnına iken ortaya konulmuştur. Valgansiklovir önerilen doz olan 900 mg dozunda besinlerle birlikte verildiğinde, hem ortalama gansiklovir AUC24 hem de ortalama gansiklovir Cmaks değerlerinde sırasıyla yaklaşık %30 ve %14’lük artışlar görülmüştür. Bu nedenle Valcyte’in besinlerle birlikte alınması önerilmektedir (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu)   Dağılım      Valgansiklovir’in hızlı bir şekilde gansiklovir’e çevrilmesi nedeniyle, Valcyte’in proteinlere bağlanması belirlenmemiştir. Gansiklovir’in plazma proteinlerine bağlanma oranı 0.5 ile 51 µg/mL’lik konsantrasyonlarda %1-2 olmuştur. Gansiklovir’in intravenöz uygulamadan sonra kararlı durum dağılım hacmi 0.680 ± 0.161 L/kg bulunmuştur.   Metabolizma  Valgansiklovir hızla ve yoğun bir şekilde gansiklovir’e hidrolize olur; başka hiçbir metabolit saptanmamıştır. Oral yoldan uygulanan radyoaktif işaretli gansiklovir’in (1000 mg tek doz) hiçbir metaboliti dışkı ya da idrarda bulunan radyoaktivitenin %1-2’den daha fazlasına neden olmamıştır.   Eliminasyon Valcyte uygulamasından sonra valgansiklovir’in majör eliminasyon yolu, glomerüler filtrasyon ve aktif tübüler sekresyon mekanizmalarıyla, gansiklovir halinde böbreklerden atılımdır. Renal klerens, sistemik gansiklovir klerensinin %81.5 ± %22’sinden sorumludur.   Özel klinik tablolarda farmakokinetik Böbrek bozukluğu olan hastalar Azalmakta olan böbrek fonksiyonları, valgansiklovir’den oluşan gansiklovir klerensinde azalma, ve terminal yarı ömründe buna karşılık gelen bir artış ile sonuçlanmıştır. Bu nedenle böbrekleri bozulmuş olan hastalarda doz ayarlaması gereklidir (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu; Özel doz talimatları).   Hemodiyalize giren hastalar Hemodiyaliz uygulanan hastalarda (CrCl < 10 mL/dk), bir doz önerisi yapılamaz. Bunun nedeni, bu hastalarda gereksinim duyulan bireysel Valcyte dozunun 450 mg doz büyüklüğündeki tabletle sağlanan dozdan daha az olmasıdır. Bu nedenle, Valcyte bu hastalarda kullanılmamalıdır. (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu; Özel doz talimatları). Diyaliz seansı başlangıcında bulunan gansiklovir miktarının yaklaşık olarak yarısı, diyaliz esnasında uzaklaştırılır. Ortalama diyaliz sırasında ve diyalizler arası yarı ömür, sırasıyla 3.47 saat ve 51.0 saat olarak hesaplanmıştır.   Karaciğer bozukluğu olan hastalar Stabil karaciğer transplantı alıcılarında valgansiklovir’in farmakokinetiği, açık tasarımlı, 4 bölümlü, çapraz geçişli bir çalışmada araştırılmıştır. Tok karnına 900 mg tek doz uygulamasından sonra, valgansiklovir’den oluşan gansiklovir’in mutlak biyoyararlanımı, diğer hasta popülasyonlarında yapılan hesaplamalar ile uyumlu bir şekilde %60 civarında bulunmuştur. Gansiklovir AUC0-24 değeri, karaciğer transplant alıcılarında intravenöz 5 mg/kg gansiklovir ile elde edilen değer ile karşılaştırılabilir düzeyde olmuştur.

Farmasötik Şekli

Film tablet

Formülü

Bir film tablet, 450 mg valgansiklovire eşdeğer miktarda valgansiklovir hidroklorür içerir. Diğer maddeler: Titanyum dioksit (E171), kırmızı demir oksit (E172)

İlaç Etkileşmeleri

Valcyte ile görülen ilaç etkileşmeleri Valcyte, gansiklovir’e metabolize olur; bu nedenle gansiklovir ile ilişkili sistemik ilaç etkileşmeleri, Valcyte için de beklenebilir.   Gansiklovir ile görülen ilaç etkileşmeleri Gansiklovir’in plazma proteinlerine bağlanma düzeyi, sadece %1-2 civarındadır; bu nedenle bağlantı bölgesinden ayrılmayla ilişkili ilaç etkileşmeleri öngörülmemektedir.   İmipenem-silastatin Gansiklovir ile eş-zamanlı olarak imipenem-silastatin alan hastalarda konvülsiyonlar bildirilmiştir. Beklenen yararlar olası risklere karşı ağır basmadığı sürece bu ilaçlar eş-zamanlı olarak kullanılmamalıdır (Bkz. Uyarılar/Önlemler).   Probenesid Oral gansiklovir ile verilen probenesid, gansiklovir’in renal klerensinde istatistiksel olarak anlamlı (%20) bir azalma ile sonuçlanmış; bu ise gansiklovir’in vücutta kalış süresinde istatistiksel olarak anlamlı (%40) bir artışa yol açmıştır. Bu değişiklikler, böbrek tübüllerinden sekresyonda yarışmacı bir etkileşim mekanizması ile uyumludur. Bu nedenle probenesid ve Valcyte almakta olan hastalar, gansiklovir toksisitesi yönünden yakından izlenmelidirler.   Zidovudin Oral gansiklovir varlığında zidovudin verildiğinde, zidovudin eğri altı alanında (AUC) küçük (%17), ama istatistik olarak anlamlı bir artış söz konusudur. Aynı zamanda, istatistiksel anlamlılık taşımamakla birlikte, zidovudin ile birlikte uygulandığında, daha düşük gansiklovir konsantrasyonlarına doğru bir eğilim de bulunmaktadır. Yine de, gerek zidovudin gerekse gansiklovir nötropeni ve anemiye neden olma potansiyeli taşıdıkları için, bazı hastalar tam dozlar kullanılarak yapılan eş-zamanlı tedaviyi tolere edemeyebilirler (Bkz. Uyarılar/Önlemler).   Didanozin Gansiklovir (hem intravenöz hem oral) ile birlikte verildiğinde, didanozin plazma konsantrasyonları sürekli olarak yüksek bulunmuştur. 3 ve 6 g/gün oral gansiklovir dozlarında, didanozin eğri altı alan (AUC) değerlerinde %84’ten %124’e varan artışlar ve benzer şekilde 5 ve 10 mg/kg/gün intravenöz dozlarda didanozin AUC değerlerinde %38 ile %67 aralığında değişen artışlar gözlenmiştir. Atılan didanozin dozunda artış olduğundan, bu artış renal tübüler sekresyon için yarışmalı olmakla açıklanamaz. Bu artış ya biyoyararlanımda artıştan, ya da metabolizmanın azalmasından kaynaklanabilir. Gansiklovir konsantrasyonları üzerinde klinik olarak belirgin bir etki bulunmamaktadır. Ancak gansiklovir varlığında didanozin plazma konsantrasyonlarındaki artış nedeniyle, hastalar didanozin toksisitesi için yakından izlenmelidir (Bkz. Uyarılar/Önlemler).   Mikofenolat mofetil Önerilen oral mikofenolat mofetil (MMF) ve i.v. gansiklovir dozları ile yapılan tek doz uygulama çalışmasının sonuçlarına ve böbrek bozukluğunun MMF ve gansiklovir farmakokinetiği üzerindeki bilinen etkilerine dayanarak, bu ajanların birlikte uygulanmalarının (böbrek tübüllerinde sekresyon için yarışmacı olma potansiyeli söz konusudur), mikofenolik asidin fenolik glukuronid bileşiği (MPAG) ve gansiklovir konsantrasyonlarında artışla sonuçlanacağı öngörülmektedir. Mikofenolik asit (MPA) farmakokinetiğinde önemli ölçüde bir değişiklik beklenmez ve MMF doz ayarlaması gerekmemektedir. MMF ve gansiklovir’in birlikte uygulandığı böbrek yetmezliği olan hastalarda, gansiklovir dozu konusundaki önerilere uyulmalı ve hastalar dikkatle izlenmelidir.   Zalsitabin Zalsitabin oral gansiklovirin AUC0-8 değerini %13 oranında artırmıştır. Değerlendirilen başka hiçbir parametrede istatistiksel olarak anlamlı değişiklikler bulunmamaktadır. Bunun yanısıra oral gansiklovir varlığında, zalsitabinin eliminasyon hızı sabitinde küçük bir artış bulunmakla birlikte, zalsitabin farmakokinetiğinde klinik olarak önem taşıyan bir değişiklik yoktur.   Stavudin Stavudin ve oral gansiklovir kombinasyon şeklinde verildiğinde istatistiksel olarak anlamlı herhangi bir değişiklik gözlenmemiştir.   Trimetoprim Trimetoprim, oral gansiklovirin renal klerensini istatistiksel anlamlılık taşıyarak %16.3 oranında azaltmıştır ve bu durum terminal eliminasyon hızında istatistiksel olarak anlamlı bir azalma ve karşılık gelen yarı-ömürde %15 oranında bir artış ile ilişkilidir. Ancak AUC0-8 ve Cmaks etkilenmediği için, bu değişikliklerin klinik yönden anlamlı olmaları olası değildir. Gansiklovir ile birlikte uygulandığında trimetoprim’in farmakokinetik parametrelerinde görülen istatistiksel anlamlılıktaki tek değişiklik, Cmin düzeyinin %12 oranında yükselmesi olmuştur. Ancak bu durumun klinik önem taşıması olası değildir ve herhangi bir doz ayarlaması önerilmemektedir.   Siklosporin Plazma siklosporin çukur değerlerinin karşılaştırılmasına dayalı olarak, gansiklovir verilmesinin siklosporin farmakokinetiğini etkilediği yönünde bir veri bulunmamaktadır. Ancak gansiklovir tedavisi başlatıldıktan sonra, maksimum serum kreatinin değerinde artışa yönelik bazı veriler elde edilmiştir.   Diğer potansiyel ilaç etkileşmeleri Gansiklovir, kemik iliğini baskıladığı bilinen ya da böbrek yetmezliği ile ilişkili olan başka ilaçlar ile birlikte uygulandığında toksisite artabilir (örn. dapson, pentamidin, flusitozin, vinkristin, vinblastin, adriamisin, amfoterisin B, nükleozid analogları ve hidroksiüre). Bu nedenle bu ilaçların valgansiklovir ile birlikte uygulanmaları yalnızca, beklenen yararlar olası risklere karşı ağır bastığında gündeme getirilmelidir.

Kontraendikasyonlar

Valcyte, valgansiklovir, gansiklovir, ya da ilacın bileşenlerinden herhangi birine karşı aşırı duyarlı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir. Valcyte ile asiklovir ve valasiklovir’in kimyasal yapılarının benzerliği nedeniyle, bu ilaçlar arasında bir çapraz duyarlılık reaksiyonu oluşması mümkündür.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Dikkat: Doz aşımından kaçınmak için, önerilen dozlara kesinlikle uyulması gereklidir.   Standart doz   Erişkinler: Valcyte oral yoldan uygulanır ve yiyeceklerle birlikte alınmalıdır (Bkz. Farmakokinetik özellikler). Valgansiklovir, hızla ve yoğun bir şekilde metabolize olarak gansiklovir’e dönüşür. Valcyte ile oluşan gansiklovir’in biyoyararlanımı, gansiklovir kapsüllerininkinin 10 katına kadar daha yüksektir; bu nedenle Valcyte tablet’in aşağıda açıklanan dozaj ve uygulama şekline titizlikle uyulmalıdır. (Bkz. Uyarılar/Önlemler ile Doz aşımı).   Erişkinlerde standart doz:   CMV retinitinin indüksiyon tedavisinde:Aktif CMV retiniti olan hastalarda önerilen doz, 21 gün süreyle mümkün olduğu kadar yiyecekle beraber günde iki kez alınan 900 mg’dır (4mg’lık iki tablet). İndüksiyon tedavisinin uzatılması, kemik iliği toksisitesi riskini artırabilir (Bkz. Uyarılar/Önlemler).   CMV retinitinin idame tedavisi:İndüksiyon tedavisinin devamında ya da aktif olmayan CMV retinitli hastalarda önerilen doz mümkün olduğu kadar yiyecekle beraber günde bir kez alınan 900 mg’dır (450 mg’lık iki tablet). Retiniti kötüleşen hastalarda indüksiyon tedavisi tekrarlanabilir ancak viral ilaç direnci olasılığına dikkat edilmelidir.   Transplantasyonda CMV hastalığının önlenmesinde :Transplantasyon hastalarında önerilen doz transplantasyondan sonraki 10 gün içinde başlayıp 100. güne kadar, günde bir kez alınan 900 mg (450 mg’lık iki tablet). Tabletler mümkün olduğu kadar yiyecekle beraber alınmalıdır.   Özel doz talimatları   Böbrek bozukluğu olan hastalar: Serum kreatinin ya da kreatinin klerens düzeyleri dikkatle izlenmelidir. Kreatinin klerensi doğrultusunda, aşağıdaki tabloda gösterildiği şekilde doz ayarlaması gereklidir (Bkz. Uyarılar/Önlemler ile Farmakokinetik özellikler).   CrCl (mL/dk)                                İndüksiyon dozu                         İdame dozu ≥ 60                                          Günde iki kez 900 mg                   Günde bir kez 900 mg 40 – 59                                      Günde iki kez 450 mg                   Günde bir kez 450 mg 25 – 39                                      Günde bir kez 450 mg                  İki günde bir 450 mg 10 –24                                       İki günde bir 450 mg                    Haftada iki kez 450 mg   Kreatinin klerensi, serum kreatinine bağlı olarak aşağıdaki formül yoluyla hesaplanabilir:   Erkekler için = (140 – yaş [yıl]) x (vücut ağırlığı [kg]) / (72) x (0.011 x serum kreatinin [mikromol/L])   Kadınlar için= 0.85 x erkeklerdeki değer   Hemodiyalize giren hastalar:Hemodiyalize giren hastalarda (CrCl < 10 mL/dk), bir doz önerisi yapılamaz. Bu nedenle Valcyte bu hastalarda kullanılmamalıdır. (Bkz. Uyarılar/Önlemler ile Farmakokinetik özellikler).   Ağır lökopeni, nötropeni, anemi, trombositopeni ve pansitopeni olan hastalar:  Valcyte (ve gansiklovir) ile tedavi edilen hastalarda, ağır lökopeni, nötropeni, anemi, trombositopeni, pansitopeni, kemik iliği depresyonu ve aplastik anemi gözlenmiştir. Mutlak nötrofil sayımı 500 hücre/µL’den, ya da trombosit sayımı 25 000/µL’den, veya hemoglobin 8 g/dL’den düşük ise, tedavi başlatılmamalıdır (Bkz. Uyarılar/Önlemler ile Yan Etkiler/Advers Etkiler).   Pediyatrik hastalar:Bu hasta popülasyonundaki güvenilirlik ve etkinlik henüz belirlenmemiştir. Valcyte’in çocuklarda kullanımı, bu hasta popülasyonundaki farmakokinetik özellikleri belirlenmemiş olduğu için önerilmemektedir (Bkz. Uyarılar/Önlemler).   Yaşlı hastalar:Bu hasta popülasyonundaki güvenilirlik ve etkinlik henüz belirlenmemiştir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Yoktur.

Saklama Koşulları

30 °C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Valcyte 450 mg film tablet, 60 adet, şişede

Uyarılar/Önlemler

Valcyte insanlarda, doğum defektleri ve kanserlere yol açma olasılığı taşıyan, potansiyel bir teratojen ve karsinojen olarak ele alınmalıdır (Bkz. Taşıma, kullanma ve elden çıkarma talimatları). Valcyte’in aynı zamanda, spermatogenezde geçici ya da kalıcı inhibisyona yol açabileceği de düşünülmektedir (Bkz. Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı ile Yan Etkiler/Advers Etkiler).   Valcyte (ve gansiklovir) ile tedavi edilen hastalarda, ağır lökopeni, nötropeni, anemi, trombositopeni, pansitopeni, kemik iliği depresyonu ve aplastik anemi gözlenmiştir. Mutlak nötrofil sayımı 500 hücre/µL’den, ya da trombosit sayımı 25 000/µL’den, veya hemoglobin 8 g/dL’den düşük ise, tedavi başlatılmamalıdır (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu ile Yan Etkiler/Advers Etkiler).   Çocuklarda Valcyte kullanılması önerilmemektedir (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu).   Valcyte ile oluşan gansiklovir’in biyoyararlanımı, gansiklovir kapsüllerininkinden 10 kata kadar daha yüksektir. Valcyte, birebir karşılığı olarak gansiklovir kapsül yerine kullanılamaz. Gansiklovir kapsül’den geçiş yapan hastalara, reçete edilen sayıdan fazla Valcyte tablet almaları durumunda oluşabilecek doz aşımı riski anlatılmalıdır (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu ile Doz aşımı).   Tedavi süresince tam kan ve trombosit sayımları izlenmelidir. Ağır lökopeni, nötropeni, anemi ve/veya trombositopeni olan hastalarda, hematopoetik büyüme faktörleriyle tedavi ve/veya doz azaltımlarının gündeme getirilmesi önerilir (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu; Özel doz talimatları ile Yan Etkiler/Advers Etkiler).   Böbrek fonksiyonları bozuk olan hastalarda, kreatinin klerensi temelinde doz ayarlamaları gereklidir (Bkz. Kullanım şekli ve dozu; Özel doz talimatları ile Farmakokinetik özellikler; Özel klinik tablolarda farmakokinetik).   Hemodiyalize giren hastalarda (CrCl < 10 mL/dk), bir doz önerisi yapılamaz. Bu nedenle, Valcyte bu hastalarda kullanılmamalıdır. (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu; Özel doz talimatları ile Farmakokinetik özellikler; Özel klinik tablolarda farmakokinetik).   İmipenem-silastatin ve gansiklovir almakta olan hastalarda konvülsiyonlar bildirilmiştir. Valcyte, olası yararları potansiyel risklerine ağır basmadığı sürece, imipenem-silastatin ile eş zamanlı olarak kullanılmamalıdır (Bkz. İlaç Etkileşmeleri).   Zidovudin ve Valcyte’in her ikisi de nötropeni ve anemiye neden olma potansiyeline sahiptirler. Bazı hastalar, tam dozlarda uygulanan eş zamanlı tedaviyi tolere edemeyebilirler (Bkz. İlaç Etkileşmeleri).   Valcyte ile birlikte kullanıldığında, didanozin plazma konsantrasyonları yükselebilir; bu nedenle hastaların, didanozin toksisitesi yönünden yakından izlenmeleri gereklidir (Bkz. İlaç Etkileşmeleri).   Kemik iliğini baskılayıcı ya da böbrek bozuklukları ile ilişkili oldukları bilinen diğer ilaçların Valcyte ile birlikte kullanılmaları, toksisite artışı ile sonuçlanabilir (Bkz. İlaç Etkileşmeleri).   Valcyte’ın klinik toksisiteleri arasında granulositopeni, anemi ve trombositopeni yer almakta olup, hayvan deneylerinde karsinojenik, teratojenik olduğu ve aspermatogeneze yol açtığı görülmüştür.   Gansiklovir, önerilen dozlarda, spermatogenezde geçici ya da kalıcı bir inhibisyona yol açabilir.   Araç ve Makine Kullanımı Üzerine Etkisi  Valcyte ve/veya gansiklovir kullanımında konvülsiyonlar, sedasyon, sersemlik, ataksi ve/veya konfüzyon bildirilmiştir. Ortaya çıkabilecek bu tür etkiler, hastanın araç ve makine kullanma becerileri de dahil olmak üzere, uyanık ve tetikte olmayı gerektiren işleri etkileyebilirler.   Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı   Gebelik kategorisi: C   İnsanlardaki gebelikte Valcyte kullanımının güvenilirliği belirlenmemiştir. Annede beklenen yarar fetus üzerindeki potansiyel risklere karşı ağır basmadığı sürece, gebe kadınlarda Valcyte kullanılmasından kaçınılmalıdır. Valgansiklovir hızla ve tamamen gansiklovire dönüştüğü için reprotoksik çalışmalar tekrarlanmamıştır.   Doğurganlık dönemindeki kadınlara, tedavi sırasında etkili bir kontrasepsiyon uygulamaları tavsiye edilmelidir. Erkek hastalara, Valcyte tedavisi sırasında ve tedaviden sonra en az 90 gün boyunca, bariyer yöntemiyle kontrasepsiyon uygulamaları tavsiye edilmelidir.   Valgansiklovir veya gansiklovir ile peri- ya da postnatal gelişim çalışmaları yapılmamıştır ancak, gansiklovirin anne sütüne geçmesi ve bebekte ciddi advers reaksiyonlara yol açması olasılığı ihmal edilemez. Bu nedenle, Valcyte’ın emziren anneye potansiyel faydası gözönüne alınarak ilacı ya da emzirmeyi bırakma kararı verilmelidir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Valcyte ile edinilen deneyimler  Valgansiklovir, gansiklovir’in bir ön-ilacıdır ve oral uygulama sonrasında hızla ve yoğun bir şekilde gansiklovir’e metabolize olur. Dolayısıyla, gansiklovir kullanımıyla ilişkili olduğu bilinen istenmeyen etkilerin, Valcyte ile de ortaya çıkabileceği beklenebilir. Valcyte ile yapılan klinik çalışmalarda gözlenen istenmeyen etkilerin hepsi de, önceden gansiklovir ile gözlenmiştir.   Valgansiklovir ile indüksiyon tedavisi sırasında en sık bildirilen istenmeyen olaylar (> %10) diyare, nötropeni, ateş ve oral kandidiyazis olmuştur. İdame tedavisi sırasında en sık bildirilen istenmeyen reaksiyonlar (≥ %20) ise diyare, ateş, bulantı, nötropeni ve anemidir. Klinik çalışmalarda rapor edilen ve valgansiklovir, oral gansiklovir veya intravenöz gansiklovir ile bildirilen advers etkilerin sıklıkları aşağıda belirtilmiştir.   Aşağıda verilen frekans gruplaması, olayın ortaya çıkışı ister ilaca, isterse altta yatan hastalık tablosuna bağlanmış olsun, istenmeyen olayın insidansını yansıtmaktadır.   Belirtilen insidansların oranları şöyledir; çok sık (≥ 1/10), sık (≥ 1/100, < 1/10), seyrek (≥ 1/1000, < 1/100)   Kan ve lenf sistemi: Anemi, nötropeni (çok sık); lökopeni, trombositopeni (sık); eozinofili, demir eksikliği anemisi, pansitopeni, kemik iliği depresyonu (seyrek), splenomegali (seyrek).   Direnç mekanizması bozuklukları: Sepsis, selülit, Herpes simpleks (sık).   Metabolik ve nutrisyonel bozukluklar: Kanda alkali fosfataz yükselmesi, kan kreatininin yükselmesi, aspartat aminotransferaz yükselmesi (sık); alanin aminotransferaz yükselmesi, hipokalemi, hiperglisemi, kanda kreatinin fosfokinaz artışı, kan glikozunda düşme (seyrek).   Psikiyatrik bozukluklar: Depresyon, konfüzyon, anksiyete, anormal düşünce tarzı (sık); anormal rüyalar, ajitasyon, öforik duygu-durum, libido azalması, mani, psikoz, irritabilite, sinirlilik, duygusal huzursuzluk (seyrek).   Merkezi ve periferik sinir sistemi: Periferik nöropati, uykusuzluk, sersemlik, konvülsiyonlar, hipoestezi, parestezi, tat alma bozukluğu (sık); amnezi, ataksi, tremor, somnolans, yürüme bozuklukları, koma, hipertoni, migren, miyoklonik sıçramalar, hiperkinetik sendrom (seyrek).   Görme bozuklukları: Gözde ağrı, retina dekolmanı, ambliyopi (sık); anormal görme, retinit, körlük, konjunktivit, glokom, vitröz sıvı bozuklukları (seyrek).   İşitmeyle ilgili ve vestibüler bozukluklar: Kulak ağrısı (sık); kulak çınlaması, sağırlık (seyrek).   Diğer duyu organları: Tat alma bozuklukları (sık).   Kardiyovasküler bozukluklar: Hipotansiyon, flebit, vazodilatasyon, derin tromboflebit, aritmiler, hipertansiyon (seyrek).   Solunum sistemi bozuklukları: Öksürük, dispne (çok sık).   Gastrointestinal sistem bozuklukları: Diyare, bulantı, kusma, karın ağrısı (çok sık); oral kandidiyaz, konstipasyon, flatulans, disfaji, dispepsi (sık); abdominal distansiyon, ağız kuruluğu, geğirme, ağızda ülserler, pankreatit, özofajit, gastrit, fekal inkontinans, gastrointestinal kanama, dilde bozukluklar, stomatit (seyrek).   Oral formu, daha yüksek bir diyare riski taşır.   Karaciğer ve safra sistemi bozuklukları: Karaciğer fonksiyonu anormallikleri (sık); kanda laktik dehidrogenaz yükselmesi, hepatit, sarılık (seyrek).   Deri ve eklentileri: Dermatit, pruritus (sık); alopesi, terleme, ürtiker, ciltte kuruluk, akne, makülo-papüler raş, ışığa karşı duyarlılık reaksiyonları (seyrek).   Kas-iskelet sistemi: Sırtta ağrı, miyalji, artralji, kas krampları (sık); kemik ağrısı, miyastenik sendrom (seyrek).   Üriner sistem bozuklukları: Renal kreatinin klerensinde azalma, böbrek bozukluğu (sık); sık idrara çıkma, idrar yolu enfeksiyonu, hematüri, böbrek yetmezliği, kanda üre artışı (seyrek).   Reprodüktif bozukluklar: Memelerde ağrı, empotans, erkeklerde kısırlık (seyrek).   Vücut bütünü: Ateş, başağrısı (çok sık); titremeler, anoreksi, kilo kaybı, ağrı, göğüs ağrısı, kırgınlık, asteni, ödem (sık); anaflaksi, enfeksiyon (seyrek).   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 1 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window