İlaç Sınıfı Beşeri İthal İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Serum Fiyat Listesi
İlaç Firması CAPD
Birim Miktarı 1
ATC Kodu B05D
ATC Açıklaması Periton Dializ Ürünleri
NFC Kodu QS
NFC Açıklaması Topikal Harici Diyaliz, İrrigasyon ve Perfüzyon Solüsyonları
Kamu Kodu A01600
Orijinal / Jenerik Türü Orjinal
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 71,5 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 67,97 TL (17 Ekim 2019)
Barkodu
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu NULL
Başlıklar
  1. İlaç Etken Maddeleri
  2. İlaç Prospektüsü
    1. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    2. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    3. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    4. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    5. İlaç Nasıl Kullanılır
    6. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    7. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    8. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    9. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    10. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    11. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    12. Etkin Maddeler
    13. Farmakodinamik Özellikler
    14. Farmakokinetik Özellikler
    15. Farmasötik Form
    16. Gebelik Ve Laktasyon
    17. Geçimsizlikler
    18. İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi
    19. İstenmeyen Etkiler
    20. Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim
    21. Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri
    22. Kontrendikasyonlar
    23. Kullanım Yolu
    24. Küb’ Ün Yenileme Tarihi
    25. Müstahzar Adı
    26. Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri
    27. Pozoloji Ve Uygulama Şekli
    28. Raf Ömrü
    29. Ruhsat Numarası(Ları)
    30. Ruhsat Sahibi
    31. Ruhsat Sahibi
    32. Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler
    33. Terapötik Endikasyonlar
    34. Üretici Bilgileri
    35. Yardımcı Maddeler
    36. Yardımcı Maddelerin Listesi
    37. Doz Aşımı
    38. Doz Aşımı
    39. Endikasyonlar
    40. Endikasyonlar
    41. Farmakodinamik Özellikler
    42. Farmakodinamik Özellikler
    43. Farmakokinetik Özellikler
    44. Farmakokinetik Özellikler
    45. Farmasötik Şekli
    46. Farmasötik Şekli
    47. Formülü
    48. Formülü
    49. İlaç Etkileşmeleri
    50. İlaç Etkileşmeleri
    51. Kontraendikasyonlar
    52. Kontraendikasyonlar
    53. Kullanım Şekli Ve Dozu
    54. Kullanım Şekli Ve Dozu
    55. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    56. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    57. Saklama Koşulları
    58. Saklama Koşulları
    59. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    60. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    61. Uyarılar/Önlemler
    62. Uyarılar/Önlemler
    63. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    64. Yan Etkileri / Advers Etkiler

İlaç Etken Maddeleri

  • sodyum klorür

İlaç Prospektüsü

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

PVC/PVdC ve alüminyum folyodan oluşan 10 kapsül içeren blister poşetlerde 60 kapsül içerir

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Nöbetlerin valproik asit ile kontrol altına alınması birçok vakada hastaların trafikte aktif olarak araç kullanmasını mümkün kılar.   Bununla birlikte, özellikle birçok antiepileptikle kombine olarak veya benzodiazepinle birlikte kullanımda araba veya makine kullanan hastalar geçici sersemlik riski konusunda uyarılmalıdır.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

CONVULEX’i aşağıdaki durumlarda kullanmayınız:   Eğer; ·     İçerdiği etkin madde veya yardımcı maddelere karşı aşırı duyarlılığınız varsa, ·     Aktif karaciğer hastalığınız varsa, ·     Yakın aile bireylerinizde mevcut veya önceden var olan ağır karaciğer işlev bozukluğu varsa, ·     Karaciğere bağlı porfiria (kalıtsal metabolik bir hastalık) hikayeniz varsa kullanmayınız.   CONVULEX’i aşağıdaki durumlarda dikkatli kullanınız: ·  Nadir durumlarda ölümle sonuçlanan ciddi karaciğer yetmezliği bildirilmiştir. En fazla risk altında olan hastalar, özellikle 3 yaşın altındaki ve doğumsal organ veya doku bozuklukları, beyin hastalığı veya zeka geriliğinin eşlik ettiği ağır nöbet bozukluğu olan çocuklardır. Vakaların büyük çoğunluğu tedavinin ilk 6 ayında, özellikle 2 ila 12. haftalar arasında ve genellikle birden fazla epilepsi ilacının uygulandığı hastalarda görülür.   Ağır karaciğer yetmezliğinin özgün olmayan belirtileri şunları içermektedir: nöbetlerde artış, kırıklık, bitkinlik, tat kaybı, kusma, karnın üst bölgelerinde ağrı, vücutta sıvı birikmesine bağlı şişlik, uyarılara karşı ilgisizlikle belirgin uyuşukluk ve hareketsizlik hali, sersemlik, sarılık.   Benzer belirtiler pankreasta bir iltihaplanma durumunda da meydana gelebilir.   Herhangi bir belirti oluştuğunda derhal doktorunuza bilgi veriniz. Laboratuar testleri gerekli olabilir.   ·  “Sistemik lupus eritematozus” hastalığınız (bağışıklık sistemi ile ilgili bir hastalık) mevcutsa, CONVULEX’i yalnızca doktorunuza danıştıktan sonra kullanmalısınız. ·  Cerrahi müdahaleden önce, sizi tedavi eden doktorunuza CONVULEX tedaviniz hakkında bilgi veriniz, çünkü CONVULEX kanama zamanını uzatabilir. ·  Tedavi süresince olası kilo artışı bildirilmiştir. Bu riske karşı kilo artışını en aza indirebilecek uygun çözümler hakkında doktorunuza danışınız. ·  Şeker hastalığını belirlemek için yapılan idrar testinde valproik asitten dolayı yalancı pozitif sonuçlar çıkabilir. Bu tip testleri yaptırmadan önce doktorunuza CONVULEX aldığınızı söyleyiniz. ·  CONVULEX’in ani kesilmesi nöbet sıklığında artışa neden olabilir. Dolayısıyla, tedavinizi, tıbbi bir tavsiye almadan bırakmayınız. ·  Eğer hamileyseniz veya hamile kalmayı planlıyorsanız, lütfen doktorunuza bu konuda derhal bilgi veriniz.   Bu uyarılar geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.   CONVULEX’in yiyecek ve içecek ile kullanılması CONVULEX yiyecek ve içeceklerle birlikte alınabilir. CONVULEX’in yiyecek ve içecekler ile bilinen bir etkileşimi yoktur. Kapsül sadece barsakta açılır.     Hamilelik İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   CONVULEX’in hamilelik döneminde alınabilip alınamayacağına doktorunuz karar verecektir. Hamile kalmayı planlıyorsanız, lütfen doktorunuzla bu konuyu görüşünüz. Doktorunuz sizi CONVULEX ile tedavinin yararları ve olası riskleri hakkında bilgilendirecektir. CONVULEX tedavisini, bu konuda tıbbi bir tavsiye almadıkça bırakmayınız.   Eğer mümkünse, hamilelik oluşmadan önce CONVULEX dozu tekrar hesaplanmalıdır ve çocukta oluşabilecek anormal gelişim riskini en aza indirmek için en düşük etkili doz (gün içinde farklı zamanlara bölünerek) kullanılmalıdır. Doktorunuz sizin için uygun olduğu takdirde ilave folik asit kullandıracaktır. Hamilelik döneminiz ultrason ve diğer uygun tetkiklerle dikkatle incelenmelidir.   Doktorunuz, kan pıhtılaşma durumunu tayin etmek için yeni doğan bebekte kan testlerinin yapılmasını gerekli görebilir.   Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz hemen doktorunuza danışınız. Emzirme İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   CONVULEX’in emzirme döneminizde alınabilip alınamayacağına doktorunuz karar verecektir.   Şu ana kadar, kullanılmaması gerektiği konusunda bir bilgi edinilmemiştir.   Araç ve makine kullanımı Bu ilaç araç ve makine kullanma yeteneğinizi etkileyebilir. Bu durum özellikle diğer epilepsi ilaçlarıyla veya belli trankilizanlar (sakinleştirici, rahatlatıcılar) ve narkotiklerle (bilinci uyuşturan maddeler) birlikte kullanıldığında gözlenmektedir.    Birkaç ay sonra nöbetler başarılı bir şekilde kontrol altına alındığında, trafikte aktif olarak araç kullanmak mümkün olur. Doktorunuz araç kullanıp kullanamayacağınız konusunda sizi bilgilendirecektir.   CONVULEX’in içeriğinde bulunan bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler CONVULEX’in içeriğinde bulunan yardımcı maddelere karşı aşırı bir duyarlılığınız yoksa, bu yardımcı maddelere bağlı olumsuz bir etki beklenmez.   Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı Tıbbi ürünler veya diğer maddeler birbirlerinin etkilerini değiştirebilirler. Eğer diğer tıbbi ürünleri alıyorsanız, tedaviye başlamadan önce doktorunuzu bilgilendiriniz.   Valproik asit aşağıdakilerin etkilerini değiştirebilir: Depresyon için kullanılan bazı ilaçlar, bazı sakinleştiriciler veya narkotikler, alkol, diğer epilepsi (sara) ilaçları, kanın pıhtılaşmasını önleyen bazı ilaçlar, asetil salisilik asit (aspirin) ve HIV-enfeksiyonu tedavisinde kullanılan zidovudin.   Aşağıdaki tıbbi ürünler valproik asidin etkisini arttırabilir: Örneğin bazı epilepsi (sara) ilaçları (felbamat), asetil salisilik asit (aspirin), bazı antibiyotikler (örn: eritromisin), mide ülseri tedavisinde kullanılan simetidin.   Aşağıdaki tıbbi ürünler valproik asidin etkisini azaltabilir: Bazı epilepsi (sara) ilaçları, meflokin, klorokin gibi bazı sıtma ilaçları, karbapenem tipi antibiyotikler ve kandaki yüksek yağ seviyelerini tedavi etmek için kullanılan kolestiramin.   Valproik asidin, ağızdan alınan doğum kontrol ilaçlarıyla bir etkileşimi bildirilmemiştir.      Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandınızsa lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Tüm ilaçlar gibi CONVULEX’in içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir. Aşağıdakilerden biri olursa, CONVULEX’i kullanmayı durdurun ve DERHAL doktorunuza bildirin veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz: ·   Pişik gibi deri reaksiyonundan, nefes darlığı, solunum güçlüğü, gırtlak şişmesi, tansiyon düşüklüğü, bilinç kaybı ve komaya kadar gidebilen alerjik reaksiyonlar, ·   Kendiliğinden oluşan kanama veya morarma, kızarıklık, ·   Kusma, denge bozukluğu, vücut hareketleri arasındaki uyumun bozulması (ataksi) ve bilinç bulanıklığı, ·   Bulantı, kusma ve bilinç kaybına kadar gidebilen beyin dokusundaki hasara bağlı belirtiler: Bu belirtiler, doz azaltılmasında veya tedavinin kesilmesinde geri dönüşümlüdür. ·   Ölümle sonuçlanabilen ciddi karaciğer hasarı, ·   Beli kuşak tarzı çevreleyen çok şiddetli karın ağrısı şeklinde görülen, ölüme varabilen pankreas iltihabı, ·   İlaç reaksiyonlarına bağlı olarak ciltte kızarıklık, yara, döküntü ile ortaya çıkan aşırı duyarlılık belirtileri.   Bunların hepsi çok ciddi yan etkilerdir.   Eğer bunlardan biri sizde mevcut ise sizin CONVULEX’e karşı ciddi alerjiniz var demektir. Acil tıbbi müdahaleye veya hastaneye yatırılmanıza gerek olabilir.   Aşağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz, hemen doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz: ·   Herhangi bir kanamanız olduğunda kanamanın normalden uzun sürmesi, ·   Bağışıklığın azalmasına bağlı olarak enfeksiyonların çok sık gözlenmesi ve normalden uzun sürmesi (bu şikayetler sık gözlenir, hafif ve geri dönüşümlüdür), ·   Özellikle deri, eklem ve organlarda romatizma tarzı şikayetlerle kendini gösteren bir çeşit bağışıklık sistemi hastalığı, ·   Ara sıra baygınlığa kadar giden ve bazen halüsinasyon (olmayan bir şeyi görme, duyma, koku veya tadını alma) veya kasılma (konvülsiyon) ile birlikte görülebilen uyarılara karşı ilgisizlik, uyuşukluk ve zihin karışıklığı, ·   Geri dönebilen bunama (demans), parkinson hastalığı dahil beyin hasarı ile bağlantılı belirtiler. Size yapılacak olan laboratuar tetkiklerinde kan değerlerinizde tespit edilebilecek belirtiler: ·   Kanda pıhtılaşmayı sağlayan hücrelerin (trombosit) azalması, ·   Fibrinojen azalması, ·   Lenfositoz (kanda lenfosit hücrelerinin aşırı derecede artması), ·   Kandaki kırmızı hücrelerin yetersiz gelişmesi, ·   Kandaki beyaz hücrelerin azalması, ·   Kandaki bütün hücrelerin azalması, ·   İdrarda glukoz, aminoasit, fosfat ve aşırı ürik asit bulunmasına kadar ilerleyebilen böbrek tüplerinin geri dönüşümlü işlev bozukluğu (Fanconi Hastalığı).   İlaç kesildiğinde kan tablosu normale dönmektedir.   Bunların hepsi ciddi yan etkilerdir. Acil tıbbi müdahale gerekebilir.   Aşağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz doktorunuza söyleyiniz: ·   Daha önce severek ve isteyerek yapılan şeylere isteksizlik, hayattan zevk alamama, kederli ve üzgün olma, olumsuz düşünme gibi belirtiler ile kendini gösteren depresyon, ·   Uyanıklıkta artış (bu genellikle yararlıdır ancak ara sıra saldırganlık, aşırı hareketlilik ve davranışsal bozukluklar oluşabilir), ·   İştah artışı ve yaygın olarak oluşan belirgin ve ilerleyici bir kilo artışı, ·   Tedavinin başlangıcında çok az mide ve barsak tahrişi, ·   Bulantı, ·   Kusma, ·   İshal, ·   İştahsızlık, ·   Kabızlık, ·   Geçici saç kaybı (Tekrar saç çıkması genellikle 6 ay içinde başlar, fakat saç öncekinden daha kıvırcık çıkabilir), ·   Damar iltihabı, ·   Sakinlik hali: genellikle geçicidir. ·   Vücutta sıvı birikmesi, el ve ayaklarda şişlik (Ödem), ·   Baş dönmesi, ·   Titreme, ·   Kulak çınlaması, ·   Geri dönüşlü veya dönüşsüz işitme kaybı, ·   Baş ağrısı, ·   Gözlerin istemsiz olarak titremesi, ·   Işığa hassasiyet ve buna bağlı cilt kızarıklıkları, sinirsel ve ruhsal şikayetler, karın ağrısı ve kramplarla ortaya çıkan metabolik bir hastalık tablosu, ·   Kıllanmada aşırı artış, ·   Sivilce, ·   Deride kızarıklık, ·   Adet düzensizliği, ·   Adet görememe, ·   Erkeklerde meme büyümesi.   Bunlar CONVULEX’in hafif yan etkileridir.   Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız, doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.

İlaç Nasıl Kullanılır

Bireysel olarak dozaj ayarlanması için Convulex’in farklı formları ve dozları mevcuttur.   Epilepsi (sara): Bir kural olarak, günlük doz günde birkaç doza bölünmelidir. Valproik asit kullanılan tek ilaç ise toplam günlük doz akşamları tek doz şeklinde de uygulanabilir (maksimum doz kg başına günde 15 mg’a kadar).   Günlük doz gereksinimi yaşa ve vücut ağırlığına göre değişir. En uygun doz esas olarak nöbet kontrolü ile tayin edilir; kan seviyelerinin rutin ölçümü umumiyetle gerekli değildir. Kan seviyelerinin izlenmesi, eğer yetersiz nöbet kontrolü varsa veya yan etkilerden şüpheleniliyorsa yararlı olabilir. Tek ilaçla tedavi: Yetişkinlerde kullanım: Başlangıç dozu günlük 600 mg’dır (vücut ağırlığına göre kg başına 5-10 mg), bu doz 3-7 günlük aralarla kg başına 5-10 mg olmak üzere, hasta nöbetsiz kalıncaya kadar kademeli olarak arttırılır. Eğer bu doz aralığı içinde yeterli nöbet kontrolüne ulaşılamazsa doz günde 2500 mg’a kadar arttırılabilir.    Çocuklarda kullanım: Başlangıç dozu vücut ağırlığına göre kg başına günde 10-20 mg’dır, bu doz 3-7 günlük aralarla kg başına 5-10 mg olmak üzere, nöbetsiz kalıncaya kadar kademeli olarak artırılır. Bu doz genellikle kg başına günde 20-30 mg aralığındadır (aşağıdaki doz tablosuna bakınız). Bu doz aralığı içinde yeterli kontrol sağlanamazsa, doz kg başına günde 35 mg’a arttırılır. Bireysel ihtiyaca göre kg başına günde 40 mg’dan yüksek dozlar gerekli olabilir.   Günde kg başına 40 mg’dan yüksek dozlar gereken çocuklarda, belli aralıklarla klinik kimya ve kan değerleri kontrol edilmelidir.   20 kg’ın üstü çocuklarda kullanım: Tavsiye edilen başlangıç dozu genellikle günde 300 mg’dır.   Valproat için aşağıdaki günlük dozlar önerilmektedir: Yaş Vücut ağırlığı (kg) Ortalama doz (mg/gün) 3 – 6 ay ~ 5.5 – 7.5 150 6 – 12 ay ~ 7.5 – 10 150 – 300 1 – 3 yaş ~ 10 – 15 300 – 450 3 – 6 yaş ~ 15 – 20 450 – 600 7 – 11 yaş ~ 20 – 40 600 – 1200 12 – 17 yaş ~ 40 – 60 1000 – 1500 Yetişkinler (yaşlı hastalar da dahil) ³ 60 1200 – 2100 Birden fazla ilaçla tedavi: Convulex ile tedaviye başlarken, kasılmalar için ön tedavi gören hastalarda, önceki ilaç dereceli olarak azaltılmalıdır; sonra CONVULEX’e yavaş yavaş başlanmalı ve hedef doza yaklaşık 2 hafta sonra ulaşılmalıdır. Eğer CONVULEX karaciğer enzim aktivitesini uyaran ilaçlarla birlikte kullanılırsa (fenitoin, fenobarbital veya karbamazepin gibi) dozu kg başına günde 5–10 mg’a kadar yükseltmek gerekebilir.   Enzim uyarıcılar kesildiğinde CONVULEX’in azaltılmış dozları ile nöbet kontrolünü sürdürmek mümkün olabilir. Eğer barbitüratlar eş zamanlı olarak kullanılıyorsa ve özellikle sedasyon (sakinlik hali) gözleniyorsa (özellikle çocuklarda) barbitürat dozu azaltılmalıdır.   Bipolar bozukluk (bir çeşit ruhsal bozukluk) ve migren (şiddetli, zonklayıcı baş ağrısı): “Bipolar bozukluk” ve “migren ağrılarının önlenmesinde” kullanımı ile ilgili çocuklar, gençler ve 65 yaş üstü hastalarda yapılmış kontrollü klinik çalışma yoktur.   Bipolar bozukluk (sadece yetişkin hastalarda): Ani ortaya çıkan ve kısa süreli, şiddetli belirtilerin tedavisinde: Önerilen başlangıç dozu, birkaç doza bölünebilen, günde kg başına 600–900 mg’dır. Aşırı huzursuz olan hastalar günde 1500 mg’a kadar olan dozlarla tedavi edilebilir. Daha sonra kademeli doz artışları 2 ila 4 günlük aralarla yapılmalı ve klinik düzelme ya da yan etki gözleninceye kadar kan seviyeleri izlenmelidir (genel tedavi aralığı: 50–125 mg/L’dir).   Tekrarlayan krizlerin önlenmesinde: Günlük doz genellikle 1000–2000 mg arasındadır.   Migren (sadece yetişkin hastalarda): Başlangıcı, bölünmüş dozlarda günde 300 mg’dır. Günlük doz, yavaş yavaş, ilacın istenen etkisi oluşana veya istenmeyen etkiler meydana gelinceye kadar arttırılmalıdır. Çoğu hasta günlük 600–900 mg’lık dozlarla etkin biçimde tedavi edilebilmiştir.   Uygulama yolu ve metodu: CONVULEX ağızdan alınır.   Kapsülleri kesinlikle bölmeyiniz.   Kapsülleri, yemek esnasında veya yemekten sonra bir miktar sıvı ile birlikte çiğnemeden ve ısırmadan bütün olarak yutunuz.   Değişik yaş grupları: “Bipolar bozukluk” ve “migren ağrılarının önlenmesinde” kullanımı ile ilgili çocuklar, gençler ve 65 yaş üstü hastalarda yapılmış kontrollü klinik çalışma yoktur.   Çocuklarda kullanım: Çocuklarda kullanımı sadece epilepsi hastalığı içindir. Uygun doz miktarı ve süresi yukarıda belirtilmiştir.   Doz ihtiyacına göre, Convulex’in çocuklar için şurup formu da mevcuttur.   Yaşlılarda kullanım: Yaşlı hastalarda valproik asidin emilim, dağılım ve atılımı değişebilir. Doz, nöbet kontrollerine göre belirlenmelidir.   Özel kullanım durumları: Böbrek / Karaciğer yetmezliği: Doz azaltılması gerekebilir. Kan konsantrasyonları yanıltıcı olabileceğinden doz, klinik izlemeye göre ayarlanmalıdır.   Eğer CONVULEX’in etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.   Kullanmanız gerekenden daha fazla CONVULEX kullandıysanız CONVULEX’ten kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz.   Kısa sürede alınan aşırı dozun belirtileri: bulantı, kusma, sersemlik, ayrıca bazen merkezi sinir sistemi ile ilgili ciddi yan etkiler ve nefes alma güçlüğüdür. Ciddi vakalarda acil tıbbi yardım gereklidir.   Doktorlar için tavsiyeler: Aşırı dozun, kusturma, gastrik lavaj, solunum desteği ve yaşamsal fonksiyonları destekleyen diğer önlemleri içeren hastane tedavisi önerilmektedir.   Hemodiyaliz ve hemoperfüzyon başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Ayrıca, damar içine verilen nalokson da, ağızdan verilen aktif kömürle birlikte ayrıca kullanılmıştır.   CONVULEX kullanmayı unutursanız Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız.   CONVULEX ile tedavi sonlandırıldığında oluşabilecek etkiler CONVULEX’in ani kesilmesi nöbet sıklığında artışa neden olabilir. Dolayısıyla, tedavinizi, tıbbi bi

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

CONVULEX, içinde 10 kapsüllük blisterler bulunan, toplam 60 kapsül içeren kutularda bulunur. Her kapsül 300 mg valproik asit içerir. Kapsüller olgun gül renginde, kırmızıdır ve üzerlerinde “Convulex 300” baskısı bulunur.   Kapsül sadece barsakta açılır ve içindeki etkin madde sadece barsakta serbest kalır.     Epilepsi (sara) hastalığında: CONVULEX, epilepsinin çeşitli tiplerinin tedavisinde kullanılır.   Bipolar (manik depresif) bozuklukta (bir çeşit ruhsal bozukluk): Manik depresif bozuklukla ilişkili maninin (psişik taşkınlık) önlenmesi ve tedavisinde kullanılır.   Migren (şiddetli zonklayıcı baş ağrısı) tedavisinde: Diğer ilaçlar yeterli etkiyi sağlayamazsa migren ağrılarının önlenmesinde kullanılır.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

ÇOCUKLARIN GÖREMEYECEĞİ, ERİŞEMEYECEĞİ YRLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ. 25°C altındaki oda sıcaklıklarında, ışıktan koruyarak, kuru yerde saklayınız. Buzdolabına koymayınız. Son kullanma tarihiyle uyumlu olarak kullanınız. Ambalajdaki son kullanma tarihinden sonra CONVULEX’i kullanmayınız. Eğer üründe ve/veya ambalajında bozukluklar fark ederseniz CONVULEX’i kullanmayınız.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Geçersizdir.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

Convulex 300 mg Enterik Kapsül

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

Valproatın diğer ilaçlar üzerine etkileri:   Nöroleptikler, MAO inhibitörleri, antidepresanlar, benzodiazepinler Valproat, nöroleptikler, MAO inhibitörleri, antidepresanlar ve benzodiazepinler gibi diğer psikotropiklerin etkilerini artırabilirler; dolayısıyla dikkatli klinik izleme önerilir ve gerektiğinde dozaj ayarlanmalıdır. Klonazepam ile kombinasyon absansları tetikleyebilir.   Alkol: Valproat alkolün etkisini artırabilir.   Fenobarbital: Valproat fenobarbitalin plazma konsantrasyonlarını artırır (hepatik metabolizmanın inhibisyonu yoluyla) ve özellikle çocuklarda sedasyon meydana gelebilir. Dolayısıyla kombine tedavinin ilk 15 gününde sürekli klinik takip önerilir, eğer sedasyon meydana gelirse fenobarbital dozu derhal azaltılmalıdır. Eğer gerekirse, fenobarbital plazma seviyeleri kontrol edilmelidir.   Primidon: Valproat, primidon plazma seviyelerini ve advers etkilerini (sedasyon gibi) artırır; bu belirtiler, genellikle uzun süreli tedavide kaybolur. Kombine tedavinin başlangıcında dikkatli klinik izleme önerilir, gerektiğinde doz ayarlaması yapılır.   Fenitoin: Valproat fenitoinin total plazma konsantrasyonunu azaltır. Bunun ötesinde valproat, olası aşırı doz semptomları ile fenitoin serbest formunu artırır (valproat, plazma proteinlerine bağlanma noktalarında fenitoinin yerini alır ve karaciğerde parçalanmasını azaltır). Bu nedenle klinik takip önerilir. Fenitoin plazma seviyeleri takip edildiğinde özellikle serbest form değerlendirilmelidir.   Karbamazepin: Valproat, karbamazepinin toksik etkisini potansiyelize edebileceğinden birlikte kullanıldıklarında klinik toksisite rapor edilmiştir. Kombine tedavi başlangıcında dikkatli klinik izleme önerilir; gerektiğinde dozaj ayarlaması yapılmalıdır.   Lamotrijin: Valproat, lamotrijin metabolizmasını azaltabilir ve ortalama yarı ömrünü artırabilir. Gerektiğinde doz ayarlanmalıdır (lamotrijin dozu düşürülerek). Lamotrijin ve valproat kombinasyonu özellikle çocuklarda deri reaksiyonları (ciddi) riskini artırabilir.   Zidovudin: Valproat, zidovudin plazma konsantrasyonlarını yükseltebilir, bu da zidovudin toksisitesinin artışına neden olur.   K vitamini bağımlı antikoagülanlar ve asetilsalisilik asit Varfarinin, diğer kumarin antikoagülanlarının antikoagülan etkisi ve asetilsalisilik asitin anti-platelet etkisi, valproatın protein bağlanma noktalarında yerine geçmesini takiben artabilir. Oral antikoagülan kullanımı sırasında protrombin zamanı sık sık kontrol edilmelidir.   Temozolomid Valproat ve temozolomidin birlikte kullanımı, temozolomid klerensinde hafif bir azalmaya sebep olabilir, bunun klinik olarak bağlantılı olmadığı düşünülmektedir.   Diğer ilaçların valproat üzerine etkileri: Enzim indükleyici etkisi olan antiepileptikler (fenitoin, fenobarbital, primidon, karbamazepin dahil), valproat plazma konsantrasyonlarını azaltır. Kombine tedavide kan seviyelerine göre doz ayarlaması yapılmalıdır.   Diğer taraftan valproat ve felbamat kombinasyonu, valproat plazma seviyesini artırabilir. Valproik asit dozu izlenmelidir.   Meflokin ve klorokininin her ikisi de nöbet eşiğini düşürebilir. İlave olarak meflokin, valproat düzeyini azaltabilir. Valproik asit dozunun buna göre ayarlanması gerekebilir.   Yüksek protein bağlayıcı ajanlar (asetilsalisilik asit gibi) ve valproik asidin birlikte kullanımı durumunda serbest valproik asit plazma düzeyleri artabilir.   Simetidin veya eritromisin ile birlikte kullanımı durumunda, valproat plazma düzeyleri artabilir (azalmış hepatik metabolizmanın bir sonucu olarak). Karbapenem antibiyotikleri valproat plazma seviyelerini tedavi dozunun altına düşürebilir. Eğer bu tip antibiyotiklerin birlikte kullanımı kesinlikle gerekliyse, valproat plazma seviyeleri yakından izlenmelidir.   Kolestiramin valproik asit absorbsiyonunu azaltabilir.   Diğer etkileşimler: Sodyum valproatın, farmakodinamiği iyice belirginleşmemiş yeni antiepileptikler ile kombinasyonunda dikkatli olunması önerilir. Valproat, hepatik enzimleri belirgin olarak indüklemez. Oral kontraseptiflerle hiçbir etkileşim bildirilmemiştir.

Doz Aşımı Ve Tedavisi

Doz aşımı: Kazaen veya intihar amaçlı aşırı doz vakaları bildirilmiştir. Maksimum terapötik düzeylerin 5-6 katına kadarki plazma konsantrasyonlarında bulantı, kusma ve baş dönmesinden başka herhangi bir semptoma fazla rastlanmaz.   Maksimum terapötik düzeylerin 10-20 katına kadar olan kan plazma konsantrasyonları gibi çok aşırı dozda ağır SSS depresyonu olabilir ve solunum bozulabilir (. Farmakokinetik Özelliklere bakınız), ancak semptomlar değişken olabilir ve çok yüksek plazma düzeylerinin varlığında nöbetler bildirilmiştir. Serebral ödem ve intrakraniyal hipertansiyon rapor edilmiştir. Büyük miktarda aşırı dozu takiben ölümler ortaya çıkmıştır.   Tedavisi: Aşırı dozun hastane tedavisinde kusma, gastrik lavaj, ventilasyon yardımı ve diğer yaşam fonksiyonlarını destekleyici önlemlerin dahil edildiği tedavi tavsiye edilir. Hemodiyaliz ve hemoperfüzyon başarıyla kullanılmıştır. İntravenöz nalokson da, bazen oral yoldan verilen aktif kömür ile birlikte kullanılmıştır.

Etkin Maddeler

Valproik asit

Farmakodinamik Özellikler

Farmakoterapötik grup: Antiepileptikler-yağ asidi türevleri. ATC kodu: N03A G01.   Valproik asit bir antikonvülzandır.   Valproik asidin en olası etki şekli gama amino bütirik asit (GABA) sentezi veya metabolizması üzerine etkiyerek GABA’nın inhibitör etkisinin güçlendirilmesidir.   Glutamik asit dekarboksilazın aktivasyonu ve GABA transaminazın inhibisyonu, sinaptozomlarda ve intersinaptik aralıkta GABA konsantrasyonunda güçlü bir artış ile sonuçlanır. İnhibitör bir nörotransmitter olarak GABA, pre- ve post-sinaptik deşarjları engeller ve böylece konvülsif aktivitenin yayılmasını önler. Valproatın psikotropik etkisi daha iyi bir vizomotor koordinasyon ve artmış konsantrasyon güçü ile sonuçlanır.   Manik-depresif bozukluğu (bipolar bozukluk) olan hastalardaki akut manik episodların tedavisinde valproik asidin iyi etkinliği ve hızlı etkisi çok sayıda plasebo kontrollü klinik çalışmada gösterilmiştir.   Migren ataklarının profilaksisinde valproik asidin etkinliği çeşitli plasebo kontrollü çift-körlü çalışmalarda ispatlanmıştır. Bu endikasyonda uzun-dönem kullanımı 3 yıla kadarlık bir sürede değerlendirilmiştir.

Farmakokinetik Özellikler

Absorpsiyon: Enterik kaplı oluşundan dolayı, kapsüller aktif maddeyi sadece emilime uğradığı ince barsakta salıverirler. Mutlak biyoyararlanımı hemen hemen %100’dür. Doruk plazma konsantrasyonlarına uygulamadan sonra 2-3 saat içinde ulaşılır. Emilen madde miktarı yiyecek alımından etkilenmez. Kararlı plazma düzeylerine, dozaj aralığına bağlı olarak 2-4 gün sonra ulaşılır. Epilepsili hastalarda, etkili terapötik plazma seviyeleri 40 ila 100 mg/l (278 –694 mmol/l), bipolar bozukluğu veya migreni olan bazı hastalarda 50-125 mg/L (300-750 mmol/l) arasındadır. Plazma seviyeleri bireyde ve bireyler arasında yüksek değişkenlik göstermiştir.   Dağılım: Valproat yaklaşık %80 – 95 oranında serum proteinlerine bağlanır. 100 mg/l üzerindeki plazma düzeylerinde serbest fraksiyon artar. Valproat genellikle kan yoluyla dağılır. Serebrospinal sıvıdaki valproat konsantrasyonu plazmadaki serbest valproat konsantrasyonlarıyla ilişkilidir. Valproat plasentaya geçer ve anne sütünde de bulunur (total serum konsantrasyonunun %1-10’u).   Metabolizma: Valproat karaciğerde başlıca glukuronidasyonla metabolize olur. Valproat sitokrom P450 enzim sistemini inhibe eder.   Atılım: Valproat başlıca böbreklerden glukuronidat şeklinde atılır. Eliminasyon yarı ömrü 10-15 saattir ve çocuklarda belirgin olarak daha kısadır (6-10 saat).   Özel hasta grupları: Böbrek bozukluğu olan hastalar: Protein bağlama bölgelerinin azalmasına bağlı olarak oluşan serbest ilaç konsantrasyonundaki bir artış, böbrek bozukluğu olan hastalarda valproat farmakokinetiğini değiştirebilir.   Karaciğer bozukluğu olan hastalar: Akut hepatit geçirmiş ve sirozu olan hastalarda ilaç yarı ömrü, kontrollerle karşılaştırıldığında belirgin olarak artmıştır. Bu da karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda klerens bozukluğuna işaret eder.

Farmasötik Form

Enterik kaplı yumuşak jelatin kapsül.

Gebelik Ve Laktasyon

Gebelik kategorisi: D. Genel tavsiye: Nöral tüp hasarı veya diğer malformasyonların oluşumunun ilk belirtilerini yakalamak için hamilelik süresince özel takip gereklidir. Gebelik, ultrason veya diğer uygun tekniklerle dikkatle izlenmelidir (Özel kullanım uyarıları ve önlemleri bölümüne bakınız).   Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar: Eğer bir kadın hamile kalmayı planlıyorsa, bu durum onun antiepileptik tedavisinin tekrar değerlendirilmesini gerektirir. Çocuk doğurma yaşındaki kadınlar, hamilelik boyunca devam eden antiepileptik tedavinin riskleri ve yararları hakkında bilgilendirilmelidir.   Hamilelik başlangıcından önce alınan folat takviyesinin, yüksek risk altındaki kadınların çocuklarında nöral tüp hasarı görülme sıklığını azalttığı gösterilmiştir. Antiepileptik ilaç alan kadınlarda bu tip etkilere ait direkt bir delil olmamasına rağmen, kadınlar doğum kontrolü kesilir kesilmez folik asit takviyesi (5 mg) almaları konusunda uyarılmalıdır.   Gebelik dönemi: Epilepsi tedavisi gören annelerden edinilen tecrübelere göre, gebelik sırasında valproat kullanımı ile bağlantılı riskler aşağıda sıralanmıştır:   Epilepsi ve antiepileptikler ile bağlantılı riskler Antiepileptik tedavisi gören epilepsili annelerden doğan çocuklarda, malformasyon oranı genel popülasyonda bildirilene göre (yaklaşık %3) 2-3 kat daha fazla olduğu gösterilmiştir. Kombine ilaç tedavisi gören çocuklarda yüksek sayıda malformasyon raporlanmış olmasına rağmen, malformasyona sebep olan hastalık ve tedavinin rolü resmi olarak saptanmamıştır. En çok karşılaşılan malformasyonlar, dudak yarığı ve kardiyovasküler malformasyonlardır.   Epidemiyolojik çalışmalar, uterus içinde valproik aside maruz kalma ve gelişiminin gecikmesi arasında bir bağlantı olduğunu işaret etmiştir. Annenin epilepsi hastalığı dahil pek çok faktör bu riske katkıda bulunur; fakat, bunların veya annenin antiepileptik tedavisinin göreceli katkılarını hesaplamak zordur. Bahsedilen risklerle birlikte, antiepileptik tedavinin aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır, çünkü bu anne ve fetüsün her ikisinde de tehlike olabilecek nöbetleri tetikleyebilir.   Valproatla bağlantılı riskler Hayvanlarda, fare, sıçan ve tavşanda, teratojenik etkiler gösterilmiştir. Yüksek plazma pik seviyeleri ve bireysel doz miktarının nöral tüp hasarlarıyla bağlantılı olduğu konusunda hayvan deneyleri mevcuttur.   İnsanlarda, valproat ile tedavi edilen epilepsili annelerden doğan çocuklarda konjenital anormalliklerin (yüzde şekil bozukluğu, hipospadias veya özellikle ekstremitelerde çoklu malformasyonlar) artma eğilimi görülmüştür.   Valproat kullanımı, spina bifida ve myelomeningosel gibi nöral tüp bozuklukları ile ilişkilendirilmiştir. Bu tip etkilerin görülme sıklığının %1-2 olduğu tahmin edilir.   Yukarıdaki bilgiler çerçevesinde sonuç Eldeki veriler, hamile kadınların tedavisinde antikonvülzan monoterapinin tercih edilmesi gerektiğini göstermiştir. Anormal gebelik verileri, herbir doz ölçüsüyle ve yüksek total günlük doz ile bağlantılı olduğundan gebe kalmadan önce doz gözden geçirilmelidir ve kullanılan minimum etkili doz, bölünmüş dozlarda uygulanmalıdır.   Nöral tüp hasarının sıklığı, artan doz, özellikle günlük 1000 mg’ın üzerindeki dozla artar. Yüksek pik plazma düzeylerinden kaçınmak için, günlük dozun birçok doza bölünerek uygulanması ve uzatılmış etkili formülasyonların kullanımı tercih edilir. Gebelik sırasında valproatla antiepileptik tedavi başarılıysa kesilmemelidir.   Yenidoğanda riskler Hamilelik sırasında valproat ile tedavi edilen annelerden doğan çocuklarda, çok az olarak hemorajik sendrom rapor edilmiştir. Bu hemorajik sendrom, hipofibrinojenemi ile ilgilidir. Ölümcül de olabilen afibrinojenemi de rapor edilmiştir. Bu etkiler, koagülasyon faktörlerindeki azalmayla ilişkili olabilir.   Bununla birlikte bu sendrom, fenobarbital ve diğer enzim indükleyici antiepileptik ilaçların indüklediği, Vitamin-K faktöründeki düşüşten ayırt edilmelidir.   Platelet sayımı, fibrinojen plazma seviyesi, koagülasyon durumu ve koagülasyon faktörleri yeni doğanlarda tetkik edilmelidir.    Laktasyon dönemi: Anne sütünde çok düşük valproat konsantrasyonları bulunmuştur (anne serum seviyelerinin %1-10’u); şimdiye kadar emzirilen yenidoğanların izlenmesi sonucunda herhangi bir klinik etki delili bulunmamıştır. Valproat kullanan hastaların emzirmesinde herhangi bir kontrendikasyon görülmemiştir.   Üreme yeteneği: Bu konuda bir bilgi bulunmamaktadır.

Geçimsizlikler

Bilinen bir geçimsizliği yoktur.

İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi

İlk ruhsat tarihi: 25.09.1992 Son yenileme tarihi: 25.09.2002

İstenmeyen Etkiler

Kan ve lenfatik sistem bozuklukları: Valproat, platelet agregasyonunun ikinci safhasını inhibe eder ve bu da kanama zamanının uzamasına ve sıklıkla trombositopeniye sebep olur. Bu değişiklikler genellikle tavsiye edilen dozun üzerindeki dozlarla ilgilidir ve geri dönüşümlüdür. Faktör VIII/von Willebrand faktör eksikliğine bağlı trombositopati de kanama zamanının uzamasına neden olabilir. İzole fibrinojen azalması da oluşabilir.   Sık sık hafif, geri dönüşümlü kemik iliği supresyonu oluşabilir. Kendiliğinden oluşan kanama veya berelenme, sebepler bulunana kadar ilacın kesilmesi için göstergedir. Agranülositoz ve ara sıra lenfositoz oluşabilir. Eritrosit hipoplazi, lökopeni ve pansitopeni nadir olarak bildirilmiştir; kan tablosu tedavinin kesilmesinden sonra normale döner.   İmmün sistem bozuklukları: Vaskülit oluşumu ara sıra rapor edilmiştir. Alerjik reaksiyonlar (pişikten aşırı duyarlılık reaksiyonlarına kadar) rapor edilmiştir. Nadiren sistemik lupus eritamatozus rapor edilmiştir.   Endokrin bozukluklar: Dismenore ve amenore vakaları tek tük rapor edilmiştir. Çok nadir jinekomasti oluşmuştur.   Metabolizma ve beslenme bozuklukları: Karaciğer fonksiyon testlerinde değişiklik olmaksızın hiperamonyemi oluşabilir. Tek başına veya orta derecede hiperamonyemi sık sık ortaya çıkar; genellikle geçicidir ve tedavinin kesilmesine neden olmaz. Ancak, kusma, ataksi ve bilinç bulanıklığı gibi klinik semptomlarla birlikte görülebilir. Eğer böyle semptomlar oluşursa valproik asit kesilmelidir. Nörolojik semptomlarla birlikte hiperamonyemi de rapor edilmiştir Özel kullanım uyarıları ve önlemleri bölümüne bakınız). Ödem nadiren bildirilmiştir.   Psikolojik bozukluklar: Depresyon.   Sinir sistemi bozuklukları: Ataksi, vertigo ve tremor ara sıra rapor edilmiştir ve doza bağımlı etkiler olduğu düşünülmektedir.   Sedasyon, genellikle diğer antikonvülzanlar ile kombine tedavi sırasında, ara sıra rapor edilmiştir.  Monoterapide sedasyon, tedavinin erken safhasında nadiren oluşur ve genellikle geçicidir. Ara sıra baygınlığa kadar giden ve bazen halüsinasyon veya konvulsiyon ile birlikte görülebilen letarji ve konfüzyon nadir olarak rapor edilmiştir.   Ensefalopati ve koma nadir durumlarda gözlenmiştir. Bu etkiler sıklıkla aşırı başlangıç doz kullanımı, çok hızlı doz artırımı veya diğer antikonvülzanlarla (fenobarbital gibi) kombine tedavi ile ilişkilendirilmiştir. Bunlar, doz azaltılmasında veya tedavinin kesilmesinde geri dönüşümlüdür.   Çok nadir durumlarda parkinson dahil, geri dönebilen ekstrapiramidal semptomlar veya geri dönebilen serebral atrofi ile bağlantılı geri dönebilen demans rapor edilmiştir.   Uyanıklıkta bir artma oluşabilir. Bu genellikle yararlıdır ancak ara sıra agresyon, hiperaktivite ve davranışsal bozukluklar rapor edilmiştir.   Tinnitus (kulak çınlaması) ve duyma kaybı (geri dönüşlü veya dönüşsüz), nedensel bir ilişki kurulamamasına rağmen nadiren rapor edilmiştir.   Nadiren başağrısı ve nistagmus rapor edilmiştir.   Gastrointestinal bozukluklar: Çok nadir durumlarda bazen ölüme varabilen pankreatit rapor edilmiştir (Özel kullanım uyarıları ve önlemleri bölümüne bakınız). İştah artabilir ve valproik asitle tedavi yaygın olarak belirgin ve ilerleyici bir kilo artışına sebep olur (Özel kullanım uyarıları ve önlemleri bölümüne bakınız). Tedavinin başlangıcında minor gastrointestinal iritasyon meydana gelebilir. Bulantı, kusma, diyare, iştahsızlık ve kabızlık oluşabilir.   Hepatobiliyer bozukluklar:  Başlangıçta geçici transaminaz artışları görülebilir. Valproik asit alımını takiben ve zaman zaman ölümle sonuçlanan ciddi hepatik hasar nadiren rapor edilmiştir (Özel kullanım uyarıları ve önlemleri bölümüne bakınız). Nadiren porfiri rapor edilmiştir.   Deri ve subkutanöz doku bozuklukları: Bazı hastalarda geçici saç kaybı görülmüştür. Bu etki doza bağımlı değildir. Tekrar saç çıkması genellikle 6 ay içinde başlar, fakat saç öncekinden daha kıvırcık çıkabilir. Nadiren porfiri rapor edilmiştir. Hirsütizm ve akne nadiren rapor edilmiştir.   Ekzantem benzeri kızarıklık gibi kutanöz reaksiyonlar nadiren rapor edilmiştir. İstisnai durumlarda toksik epidermal nekroliz, Steven-Johnson sendromu ve eritema multiforme rapor edilmiştir.   Renal ve üriner bozukluklar:  Valproik asit tedavisiyle ilişkili geri dönüşümlü Fanconi sendromu (glikozüri, aminoasidüri, fosfatüri ve ürikozüriye ilerleyen proksimal renal tübüler fonksiyon bozukluğu) tek tük rapor edilmiştir, sebebi henüz belirlenmemiştir.

Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim

Maddeler mg/Kapsül Kapsül muhtevası 300.00 Valproik asit 300.00 Kapsül kılıfı 180.75 Özel Sorbitol (Karion 83) 24.94 Gliserol %85 35.63 Jelatin 117.87 Titanyum dioksit 1.10 Kırmızı demiroksit (E172) 0.27 Hidroklorik asit %25 0.57 Enterik kaplama 35.70 Metakrilik asit-etilakrilat kopolimeri (1:1) %30 dispersiyonu 28.83 Trietil sitrat 4.61 Makrogol 6000 1.44 Gliserol monostearat 44–55 Tip II 0.86 Toplam kapsül ağırlığı: 516.50  

Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri

Valproat ile yapılan kronik toksisite çalışmaları sıçanlarda ve köpeklerde testiküler atrofi ve azalmış spermatogeneze neden olduğunu göstermiştir. Genotoksisite çalışmaları mutajenik potansiyelinin olmadığını göstermiştir. Karsinojenik potansiyel ile ilgili yapılan çalışmalar erkek sıçanlarda subkutanöz fibrosarkoma insidansının arttığını göstermiştir. Bu bulguların insanlar için önemi bilinmemektedir. Hayvanlarda valproatın teratojenik olduğu açıkça gösterilmiştir.

Kontrendikasyonlar

Valproik asit, sodyum valproat veya yardımcı maddelerden herhangi birisine karşı aşırı duyarlılığı olan vakalar Aktif karaciğer hastalığı Ailesel ciddi karaciğer fonksiyon bozukluğu öyküsü, özellikle ilaca bağlıysa Hepatik porfiri

Kullanım Yolu

Oral

Küb’ Ün Yenileme Tarihi

Mart 2008

Müstahzar Adı

Convulex 300 mg Enterik Kapsül

Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri

Bu ilaçla tedavi edilen hastalarda intihar düşüncesi ve davranışı bildirilmiştir. Bu nedenle hastalar intihar düşüncesi ve davranışı açısından yakından izlenmelidir. İntihar düşüncesi ve davranışı ortaya çıktığında, hasta ve hasta yakınının tıbbi destek alması önerilmelidir. Hepatik: Tedaviye başlamadan önce ve periyodik olarak tedavinin ilk 6 ayı boyunca özellikle yüksek riskli hastalarda ve karaciğer hastalık öyküsü olanlarda karaciğer fonksiyon parametrelerinin rutin ölçümü yapılmalıdır. Bu tip hastalar klinik olarak yakından izlenmelidir (İstenmeyen Etkilere bakınız). Karaciğer fonksiyon testleri, protrombin zamanı, transaminaz ve/veya biluribin ve/veya fibrinojen dejenerasyon ürünlerini kapsamalıdır. Başlangıçta transaminazlarda artış gözlenebilir; bu genellikle geçicidir ve doz azaltılmasına cevap verir. Biyokimyasal anormallikleri olan hastalar klinik açıdan değerlendirilmeli ve karaciğer fonksiyon testleri (protrombin zamanı dahil) normale dönene kadar izlenmelidir. Bununla beraber protrombin zamanının anormal olarak uzaması, diğer uygulanan testlerin anormal değerleriyle birlikte ise tedavinin kesilmesi gerekir. Valproik asit ile tedavi olan hastalarda ölümle sonuçlanan hepatik yetmezlik dahil, karaciğer fonksiyon bozuklukları oluşmuştur. En fazla risk altında olan hastalar, özellikle 3 yaşın altındaki ve konjenital metabolik veya dejeneratif bozukluğu, organik beyin lezyonu veya mental geriliğin eşlik ettiği ağır nöbet bozukluğu olan çocuklardır. Vakaların büyük çoğunluğu tedavinin ilk 6 ayında, özellikle 2 ila 12 hafta arasında ve genellikle çoklu antikonvülzan tedavinin uygulandığı hastalarda görülür. Bu grup hastalarda monoterapi tercih edilmelidir. Karaciğer yetmezliğinin başlangıç safhalarında, klinik belirtiler doğru teşhis için laboratuar bulgularından daha yararlıdır. Ciddi veya fatal hepatik bozukluklar, nöbet kontrollerinin kaybı, kırıklık, bitkinlik, letarji, ödem, anoreksi, kusma, karın ağrısı, sersemlik, sarılık, gibi genellikle ani başlayan non-spesifik semptomlar ile kendini gösterebilir. Bu belirtiler, ilacın derhal kesilmesini gerektirir. Bu belirtileri gören hastalar, derhal tedavi eden doktora başvurmaları gerektiği konusunda uyarılmalıdır. Hangi bulguların belirleyici değerde olduğu hala tam manasıyla açık değildir, fakat protrombin süresi gibi protein sentezini yansıtan testler çok daha uygun gibi görünmektedir. Hepatik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda, aynı metabolik yolu kullandıklarından ve bu nedenle hepatik yetmezlik riskini artırdıklarından, salisilatların birlikte kullanımı durdurulmalıdır. Hematolojik: Kanama komplikasyonlarıyla ilgili olası bir artış olup olmadığını anlayabilmek için, tedaviye başlamadan ve cerrahi girişimlerden önce gerekli kan testleri (kan hücre sayımı, kanama zamanı ve koagülasyon testleri) yapılmalıdır (İstenmeyen Etkilere bakınız). Kemik iliği hasarı hikayesi olan hastalar yakından izlenmelidir. Pankreatik: Fatal olabilen ciddi pankreatit vakaları çok nadir raporlanmıştır. Ölüm riski, küçük çocuklarda en yüksek seviyededir, yaş ilerledikçe risk azalır. Kombine antikonvülzan tedavi ile birlikte ciddi nöbet tipleri veya ciddi nörolojik bozukluklar varsa, ciddi pankreatit için risk oluşturabilir. Pankreatit ile birlikte hepatik yetmezlik olursa ölüm riski artar.  Pankreatit belirtileri olan semptomlar (karın ağrısı, kusma, bulantı gibi) geliştiğinde hastalar doktora başvurmaları konusunda uyarılmalıdır. Bu tip hastalarda medikal değerlendirme (serum amilaz ölçümleri dahil) dikkatle yapılmalıdır; eğer pankreatit teşhis edilirse valproik asit kesilmelidir. Pankreatit hikayesi olan hastalar klinik olarak yakından izlenmelidir (.İstenmeyen Etkilere bakınız). Kilo artışı: Valproat genellikle belirgin ve ilerleyici olabilen kilo artışına sebep olur.  Hastalar tedavinin başlangıcında bu risk hakkında uyarılmalıdır ve kilo artışını en aza indirebilecek uygun stratejiler hakkında bilgilendirilmelidir. Sistemik lupus eritematozus: Valproat, nadir olmasına rağmen sistemik lupus eritematozusu indükleyebilir veya mevcut lupus eritematozusu şiddetlendirebilir.  Hiperamonyemi: Üre siklusu enzim bozukluğundan şüphelenildiğinde; valproatla hiperamonyemi riski olduğundan, tedavinin başlangıcından önce metabolik tetkikler yapılmalıdır. Tiroid hormonları: Plazma konsantrasyonlarına bağlı olarak, valproat, tiroid hormonlarını plazma protein bağlayıcı bölgelerden ayırır ve onların metabolizmasını artırır. Bu da, yanlış hipotiroidizm teşhisine yol açabilir. Gebelik: Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda, özel nörolojik tavsiye olmadan valproik asit tedavisine başlanmamalıdır. Myoklonik veya fotosensitif olan veya olmayan jeneralize epilepsi gibi belirli tip epilepsisi olan hastalarda valproik asit antiepileptik olarak tercih edilir. Parsiyal epilepsi için, sadece diğer tedavilere direnç gösteren hastalarda valproik asit kullanılmalıdır. Hamile olabilecek kadınlar, fetusta oluşabilecek potansiyel teratojenik riskten dolayı, bir uzman tavsiyesi almalıdır (Ayrıca Gebelik ve laktasyon bölümüne bakınız). Diabetik hastalar: Valproat kısmen keton cisimcikleri şeklinde başlıca böbrekler yoluyla atılmaktadır, bu da olası diabetik kişilerde yapılan idrar keton testinde yalancı pozitif sonuçlar verebilir. Epilepsi: Valproik asidin ani kesilmesi, nöbet sıklığında bir artışa neden olabilir.

Pozoloji Ve Uygulama Şekli

Bireysel olarak dozaj ayarlanması için Convulex’in farklı formları ve dozları mevcuttur.   Epilepsi: Bir kural olarak, günlük doz günde birkaç doza bölünmelidir. Valproik asitle monoterapi sırasında toplam günlük doz akşamları tek doz şeklinde de uygulanabilir (maksimum doz 15 mg/kg/gün’e kadar).   Günlük doz gereksinimi yaşa ve vücüt ağırlığına göre değişir. Optimum doz esas olarak nöbet kontrolü ile tayin edilir; plazma düzeyinin rutin ölçümü umumiyetle gerekli değildir. Plazma düzeyi izlenmesi eğer yetersiz nöbet kontrolü varsa veya yan etkilerden şüpheleniliyorsa yararlı olabilir (Farmakokinetik Özelliklere bakınız).   Monoterapi:   Yetişkinler: Başlangıç dozu günlük 600 mg’dır (5-10 mg/kg vücut ağırlığı), bu doz 3-7 günlük aralarla 5-10 mg/kg olmak üzere, hasta nöbetsiz kalıncaya kadar kademeli olarak artırılır. Eğer bu doz aralığı içinde yeterli nöbet kontrolüne ulaşılamazsa doz günde 2500 mg’a kadar arttırılabilir.   Çocuklar: Başlangıç dozu vücut ağırlığına göre 10-20 mg/kg/gün’dür, bu doz 3-7 günlük aralarla 5-10 mg/kg olmak üzere, hasta nöbetsiz kalıncaya kadar kademeli olarak artırılır. Bu genellikle 20-30 mg/kg/gün doz aralığındadır (oryantasyon için dozaj tablosuna bakınız). Bu doz aralığı içinde yeterli kontrol sağlanamazsa, doz 35 mg/kg/gün’e arttırılabilir. Bireysel durumlarda 40 mg/kg/gün’den yüksek dozlar gerekli olabilir.   40mg/kg/gün’den yüksek dozlar gereken çocuklarda, belli aralıklarla klinik kimya ve hematolojik parametreler kontrol edilmelidir.   20 kg üstündeki çocuklar: Tavsiye edilen başlangıç dozu genellikle günde 300 mg’dır.   Doz titrasyonu ihtiyacına göre, Convulex’in çocuklar için şurup formu da mevcuttur.   Yaşlı hastalar: Yaşlı hastalarda valproik asidin farmakokinetiği değişebilir. Dozaj, nöbet kontrolü ile tayin edilmelidir (Ayrıca 5.2.Farmakokinetik Özelliklere bakınız).   Valproat için aşağıdaki günlük dozlar tavsiye edilir: Yaş Vücut ağırlığı (kg) Ortalama doz (mg/gün) 3 – 6 ay ~ 5.5 – 7.5 150 6 – 12 ay ~ 7.5 – 10 150 – 300 1 – 3 yaş ~ 10 – 15 300 – 450 3 – 6 yaş ~ 15 – 20 450 – 600 7 – 11 yaş ~ 20 – 40 600 – 1200 12 – 17 yaş ~ 40 – 60 1000 – 1500 Yetişkinler (yaşlı hastalar da dahil) ³ 60 1200 – 2100 Böbrek yetmezliği ve/veya karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda: Doz azaltılması gerekebilir. Plazma konsantrasyonları yanıltıcı olabileceğinden dozlama klinik tabloya göre ayarlanmalıdır (Farmakokinetik Özelliklere bakınız). Kombine Tedavi: Convulex ile tedaviye başlarken, ön tedavi gören hastalarda, önceki antikonvülsif ilaç dereceli olarak azaltılmalıdır; sonra Convulex kapsüle yavaş yavaş başlanmalı ve hedef doza yaklaşık 2 hafta sonra ulaşılmalıdır. Eğer Convulex kapsül karaciğer enzim aktivitesini indükleyen antikolvülzanlarla birlikte kullanılırsa (fenitoin, fenobarbital veya karbamazepin gibi) dozu 5–10 mg/kg/gün’e kadar yükseltmek gerekebilir.   Enzim indükleyiciler kesildiğinde Convulex kapsülün azaltılmış dozları ile nöbet kontrolünü sürdürmek mümkün olabilir. Eğer barbitüratlar eş zamanlı olarak uygulanıyorsa ve özellikle sedasyon gözleniyorsa (özellikle çocuklarda) barbitürat dozu azaltılmalıdır. Bipolar bozukluk ve migren: Bipolar bozukluk ve migren profilaksisi endikasyonları için çocuklar, ergenler ve 65 yaş üstü hastalarda yapılmış kontrollü klinik çalışma bulunmamaktadır. Bipolar bozukluk: (sadece yetişkinler için) Akut tedavi: Önerilen başlangıç dozu, birkaç doza bölünebilen, 600–900 mg/kg/gün’dür.  Oldukça ajite hastalar 1500 mg/gün’e kadar olan dozlarla tedavi edilebilir. Daha sonra kademeli doz artışları 2 ila 4 günlük intervallerle yapılmalı ve klinik düzelme ya da yan etki gözleninceye kadar plazma seviyeleri izlenmelidir (genel terapötik aralığı: 50–125 mg/L’dir). Tekrarlayan krizlerin önlenmesinde: Günlük doz genellikle 1000–2000 mg arasındadır. Migren: (sadece yetişkinler için) Bölünmüş dozlarda 300 mg/gün ile başlanıp, arzulanan etkiye ulaşılıncaya veya yan etki ortaya çıkıncaya kadar günlük doz yavaşça artırılır. Hastaların çoğu 600 – 900 mg/gün dozuyla etkin bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Uygulama şekli: Kapsüller, yemek esnasında veya yemekten sonra bir miktar sıvı ile birlikte çiğnenmeden ve ısırılmadan bütün olarak yutulmalıdır.

Raf Ömrü

60 ay

Ruhsat Numarası(Ları)

91/75

Ruhsat Sahibi

Liba Laboratuarları A.Ş. Otağtepe Cad. No 5 Kavacık, Anadoluhisarı 34810 İstanbul Tel: 0216- 465 38 85 (8 hat) Faks: 0216- 465 38 80

Ruhsat Sahibi

Liba Laboratuarları A.Ş.

Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler

25°C altındaki oda sıcaklıklarında, ışıktan koruyarak, kuru yerde saklanmalıdır. Buzdolabına konulmamalıdır.

Terapötik Endikasyonlar

Epilepsi:       Primer jeneralize nöbetler ve jeneralize epilepsiler        Nöbet tipleri:                Absanslar                Myoklonik nöbetler                Primer jeneralize tonik-klonik nöbetler                İnfantil spazmlar         Epileptik sendromlar                Absans epilepsi                Juvenil myoklonik epilepsi (Janz sendromu)                Fotosensitif  epilepsiler                Uyanıklık jeneralize tonik-klonik nöbetli epilepsiler                Lennox-gastaut sendromu                West sendromu       Fokal (parsiyel) nöbetler ve epilepsiler, sekonder jeneralizeli veya değil   Bipolar bozukluk: Bipolar (manik depresif) bozuklukla ilişkili maninin profilaksi ve tedavisinde.   Migren: Migren ağrılarının profilaksisinde.

Üretici Bilgileri

Gerot Pharmazeutika GmbH

Yardımcı Maddeler

Özel Sorbitol (Karion 83)

Yardımcı Maddelerin Listesi

Özel Sorbitol (Karion 83) Gliserol %85 Jelatin Titanyum dioksit Kırmızı demiroksit (E172) Hidroklorik asit %25 Metakrilik asit-etilakrilat kopolimeri (1:1)%30 dispersiyonu Trietil sitrat Makrogol 6000 Gliserol monostearat 44-55 Tip II

Doz Aşımı

Periton boşluğuna giren diyaliz solüsyonunun fazlası kolaylıkla drenaj torbasına çekilebilir.   Çok sık veya çok ani değişimler, acil tedavi gerektiren dehidratasyon ve/veya elektrolit dengesizliklerine sebep olabilir.   Günde bir veya daha fazla değişimin unutulması durumunda veya uygulanan solüsyonun hacminin çok az olması durumunda, aşırı hidratasyon veya elektrolit dengesizlikleri meydana gelebilir.   Tedavi yarıda kesilirse veya tamamen bırakılırsa hayatı tehdit edici ödem veya üremi gelişebilir.

Doz Aşımı

Periton boşluğuna giren diyaliz solüsyonunun fazlası kolaylıkla drenaj torbasına çekilebilir.   Çok sık veya çok ani değişimler, acil tedavi gerektiren dehidratasyon ve/veya elektrolit dengesizliklerine sebep olabilir.   Günde bir veya daha fazla değişimin unutulması durumunda veya uygulanan solüsyonun hacminin çok az olması durumunda, aşırı hidratasyon veya elektrolit dengesizlikleri meydana gelebilir.   Tedavi yarıda kesilirse veya tamamen bırakılırsa hayatı tehdit edici ödem veya üremi gelişebilir.

Endikasyonlar

Periton Diyalizi ile tedavi edilebilen, herhangi bir nedenden kaynaklanan son dönem (dekompanse) kronik böbrek yetmezliğinde kullanılır.

Endikasyonlar

Periton Diyalizi ile tedavi edilebilen, herhangi bir nedenden kaynaklanan son dönem (dekompanse) kronik böbrek yetmezliğinde kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

CAPD 18 stay safe, laktat-tamponlu, glukoz-içeren bir elektrolit solüsyonudur, herhangi bir nedenden kaynaklanan son dönem böbrek yetmezliğinin sürekli ayaktan periton diyalizi (CAPD) ile tedavisinde intraperitoneal olarak uygulanır. Bu periton diyaliz solüsyonunun kalsiyum diyaliz konsantrasyonu 1.25 mmol/l’ye ayarlanmıştır, bu konsantrasyonun beraber uygulanan kalsiyum içeren fosfat bağlayıcılar ve/veya D vitamini tedavisi esnasında meydana gelen hiperkalsemi riskini azalttığı gösterilmiştir.   Sürekli ayaktan periton diyalizinin (CAPD) karakteristiği, günde 3-5 kez taze solüsyon ile değiştirilen ve genellikle 2 litre olan diyaliz solüsyonunun periton boşluğunda sürekli bulunuşudur.   Her periton diyalizi tekniğinin arkasındaki temel prensip, kan ve diyaliz solüsyonu arasında fizikokimyasal özelliklerine bağlı olarak difüzyon ve konveksiyon ile su ve solütlerin değişimine izin veren yarı geçirgen bir zar olarak peritoneum’un kullanılmasıdır.   Solüsyonun elektrolit profili temelde serum fizyolojik ile aynı olmakla birlikte üremik hastalarda intraperitoneal yoldan madde ve sıvı değişimi ile yapılan renal replasman terapisinde kullanılmak üzere adapte edilmiştir (örn. potasyum içeriği). Normalde idrarla atılan üre, kreatinin, inorganik fosfat, ürik asit, diğer solütler ve su gibi maddeler vücuttan diyaliz solüsyonuna geçer. Benzer şekilde, kullanılan ilaçların da diyaliz esnasında atılabileceği ve bir doz ayarlamasının gerekebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.   Bireysel parametreler ( hasta boyutu, vücut ağırlığı, laboratuar parametreleri, residüel renal fonksiyonlar, ultrafiltrasyon) değişik osmolarite (glukoz içeriği), potasyum, sodyum ve kalsiyum konsantrasyonlarındaki solüsyonun kombinasyonu ve dozunu belirlemek için kullanılmalıdır. Terapinin etkinliği bu parametrelere dayanarak düzenli olarak izlenmelidir.   Yüksek glukoz konsantrasyonundaki (%2.3 ve %4.25)  periton diyaliz solüsyonları vücut ağırlığı istenen kuru ağırlığın üzerindeyse kullanılır. Vücuttan sıvı çekişi periton diyaliz solüsyonunun glukoz konsantrasyonuna bağlı olarak artar.

Farmakodinamik Özellikler

CAPD 18 stay safe, laktat-tamponlu, glukoz-içeren bir elektrolit solüsyonudur, herhangi bir nedenden kaynaklanan son dönem böbrek yetmezliğinin sürekli ayaktan periton diyalizi (CAPD) ile tedavisinde intraperitoneal olarak uygulanır. Bu periton diyaliz solüsyonunun kalsiyum diyaliz konsantrasyonu 1.25 mmol/l’ye ayarlanmıştır, bu konsantrasyonun beraber uygulanan kalsiyum içeren fosfat bağlayıcılar ve/veya D vitamini tedavisi esnasında meydana gelen hiperkalsemi riskini azalttığı gösterilmiştir.   Sürekli ayaktan periton diyalizinin (CAPD) karakteristiği, günde 3-5 kez taze solüsyon ile değiştirilen ve genellikle 2 litre olan diyaliz solüsyonunun periton boşluğunda sürekli bulunuşudur.   Her periton diyalizi tekniğinin arkasındaki temel prensip, kan ve diyaliz solüsyonu arasında fizikokimyasal özelliklerine bağlı olarak difüzyon ve konveksiyon ile su ve solütlerin değişimine izin veren yarı geçirgen bir zar olarak peritoneum’un kullanılmasıdır.   Solüsyonun elektrolit profili temelde serum fizyolojik ile aynı olmakla birlikte üremik hastalarda intraperitoneal yoldan madde ve sıvı değişimi ile yapılan renal replasman terapisinde kullanılmak üzere adapte edilmiştir (örn. potasyum içeriği). Normalde idrarla atılan üre, kreatinin, inorganik fosfat, ürik asit, diğer solütler ve su gibi maddeler vücuttan diyaliz solüsyonuna geçer. Benzer şekilde, kullanılan ilaçların da diyaliz esnasında atılabileceği ve bir doz ayarlamasının gerekebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.   Bireysel parametreler ( hasta boyutu, vücut ağırlığı, laboratuar parametreleri, residüel renal fonksiyonlar, ultrafiltrasyon) değişik osmolarite (glukoz içeriği), potasyum, sodyum ve kalsiyum konsantrasyonlarındaki solüsyonun kombinasyonu ve dozunu belirlemek için kullanılmalıdır. Terapinin etkinliği bu parametrelere dayanarak düzenli olarak izlenmelidir.   Yüksek glukoz konsantrasyonundaki (%2.3 ve %4.25)  periton diyaliz solüsyonları vücut ağırlığı istenen kuru ağırlığın üzerindeyse kullanılır. Vücuttan sıvı çekişi periton diyaliz solüsyonunun glukoz konsantrasyonuna bağlı olarak artar.

Farmakokinetik Özellikler

Üre, kreatinin, ürik asit, inorganik fosfat ve sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi elektrolitler, vücuttan diyaliz solüsyonuna difüzyon ve/veya konveksiyon ile geçer.   CAPD 18 stay safe’de osmotik ajan olarak kullanılan diyalizat glukozu yavaşça absorbe olarak diyaliz solüsyonu ile ekstrasellüler sıvı arasındaki difüzyon gradyentini azaltır.Ultrafiltrasyon bekleme süresinin başında maksimaldir 2-3 saat sonra bir pik noktasına ulaşır. 4 saat sonra ultrafiltrat; %1.5 glukoz solüsyonunda ortalama 100 ml, %2.3 glukoz solüsyonunda ortalama 400 ml, %4.25 glukoz solüsyonunda ise ortalama 800 ml’dir. Diyalizat glukozunun %60-80’i absorbe olur.   Tamponlama ajanı olarak kullanılan L-laktat 6 saatlik bir bekleme süresinin sonunda tamamen absorbe olur. Normal hepatik fonksiyonu olan hastalarda L-laktat, ara metabolitlerin normal değerlerinin de ortaya koyduğu üzere, hızlı bir şekilde metabolize olur.   Kalsiyum madde transferi diyaliz solüsyonunun glukoz konsantrasyonuna, çıkan sıvının hacmine, serum iyonize kalsiyum konsantrasyona ve diyaliz solüsyonundaki kalsiyum konsantrasyonuna bağlıdır.   Glukoz konsantrasyonu, çıkan sıvının hacmi, serum iyonize kalsiyum konsantrasyonu ne kadar yüksek ve diyaliz solüsyonundaki kalsiyum konsantrasyonu da ne kadar düşük olursa, hastadan diyalizata kalsiyum transferi o kadar yüksek olur. Günde  3 adet %1.5 ve 1 adet %4.25 glukoz içeren torba ile yapılan tipik bir Sürekli Ayaktan Periton Diyalizinin (CAPD) günde 160 mg’a kadar kalsiyumu uzaklaştıracağı öngörülmektedir, bu şekilde hiperkalsemi riski olmadan kalsiyum içeren ilaçlar ve D vitamini oral yoldan daha fazla alınabilir.

Farmakokinetik Özellikler

Üre, kreatinin, ürik asit, inorganik fosfat ve sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi elektrolitler, vücuttan diyaliz solüsyonuna difüzyon ve/veya konveksiyon ile geçer.   CAPD 18 stay safe’de osmotik ajan olarak kullanılan diyalizat glukozu yavaşça absorbe olarak diyaliz solüsyonu ile ekstrasellüler sıvı arasındaki difüzyon gradyentini azaltır.Ultrafiltrasyon bekleme süresinin başında maksimaldir 2-3 saat sonra bir pik noktasına ulaşır. 4 saat sonra ultrafiltrat; %1.5 glukoz solüsyonunda ortalama 100 ml, %2.3 glukoz solüsyonunda ortalama 400 ml, %4.25 glukoz solüsyonunda ise ortalama 800 ml’dir. Diyalizat glukozunun %60-80’i absorbe olur.   Tamponlama ajanı olarak kullanılan L-laktat 6 saatlik bir bekleme süresinin sonunda tamamen absorbe olur. Normal hepatik fonksiyonu olan hastalarda L-laktat, ara metabolitlerin normal değerlerinin de ortaya koyduğu üzere, hızlı bir şekilde metabolize olur.   Kalsiyum madde transferi diyaliz solüsyonunun glukoz konsantrasyonuna, çıkan sıvının hacmine, serum iyonize kalsiyum konsantrasyona ve diyaliz solüsyonundaki kalsiyum konsantrasyonuna bağlıdır.   Glukoz konsantrasyonu, çıkan sıvının hacmi, serum iyonize kalsiyum konsantrasyonu ne kadar yüksek ve diyaliz solüsyonundaki kalsiyum konsantrasyonu da ne kadar düşük olursa, hastadan diyalizata kalsiyum transferi o kadar yüksek olur. Günde  3 adet %1.5 ve 1 adet %4.25 glukoz içeren torba ile yapılan tipik bir Sürekli Ayaktan Periton Diyalizinin (CAPD) günde 160 mg’a kadar kalsiyumu uzaklaştıracağı öngörülmektedir, bu şekilde hiperkalsemi riski olmadan kalsiyum içeren ilaçlar ve D vitamini oral yoldan daha fazla alınabilir.

Farmasötik Şekli

Periton Diyaliz Solüsyonu Berrak, renksiz-hafif sarı renkli solüsyon

Farmasötik Şekli

Periton Diyaliz Solüsyonu Berrak, renksiz-hafif sarı renkli solüsyon

Formülü

1 litre içinde:   Sodyum klorür                                                       5.786 g Sodyum-(S)-laktat solüsyonu                                    7.85 g 3.925 g sodyum-(S)-laktat’a eşdeğer Kalsiyum klorür x 2 H2O                                           0.1838 g Magnezyum klorür x 6 H2O                                       0.1017 g Glukoz monohidrat                                                  46.75 g 42.5 g/l anhidröz glukoza ve 2.1 g/l’ye kadar fruktoza eşdeğer   Na+                                    134 mmol/l Ca++                                   1.25 mmol/l Mg++                                  0.5 mmol/l Cl-                                      102.5 mmol/l (S)-laktat                            35 mmol/l Glukoz                                235.8 mmol/l   Teorik osmolarite                  509 mosm/l pH ~ 5.5

Formülü

1 litre içinde:   Sodyum klorür                                                       5.786 g Sodyum-(S)-laktat solüsyonu                                    7.85 g 3.925 g sodyum-(S)-laktat’a eşdeğer Kalsiyum klorür x 2 H2O                                           0.1838 g Magnezyum klorür x 6 H2O                                       0.1017 g Glukoz monohidrat                                                  46.75 g 42.5 g/l anhidröz glukoza ve 2.1 g/l’ye kadar fruktoza eşdeğer   Na+                                    134 mmol/l Ca++                                   1.25 mmol/l Mg++                                  0.5 mmol/l Cl-                                      102.5 mmol/l (S)-laktat                            35 mmol/l Glukoz                                235.8 mmol/l   Teorik osmolarite                  509 mosm/l pH ~ 5.5

İlaç Etkileşmeleri

Periton diyaliz solüsyonunun kullanımı diğer ilaçlarda – bu ilaçlar periton zarından diyaliz edilebilir nitelikte ise- etkinlik kaybına sebep olabilir. Doz ayarlaması gerekli olabilir.   Serum potasyum seviyesinde belirgin bir düşüş dijitalle ilişkili advers reaksiyonların sıklığını arttırabilir.   Hiperparatiroidizm vakaları özel dikkat ve izleme gerektirir. Terapi yeterli miktarda enteral kalsiyum desteğini sağlamak için kalsiyum içeren fosfat bağlayıcılar ve/veya D vitamini uygulamasını da içermelidir.   Diüretik ajanların kullanımı residüel renal fonksiyonun korunmasına yardımcı olabilir, fakat aynı zamanda su ve elektrolit dengesizlikleri ile sonuçlanabilir.   Diyabetiklerde kan şekerini azaltıcı ilaçların günlük dozu, artan glukoz alımına göre ayarlanmalıdır.

İlaç Etkileşmeleri

Periton diyaliz solüsyonunun kullanımı diğer ilaçlarda – bu ilaçlar periton zarından diyaliz edilebilir nitelikte ise- etkinlik kaybına sebep olabilir. Doz ayarlaması gerekli olabilir.   Serum potasyum seviyesinde belirgin bir düşüş dijitalle ilişkili advers reaksiyonların sıklığını arttırabilir.   Hiperparatiroidizm vakaları özel dikkat ve izleme gerektirir. Terapi yeterli miktarda enteral kalsiyum desteğini sağlamak için kalsiyum içeren fosfat bağlayıcılar ve/veya D vitamini uygulamasını da içermelidir.   Diüretik ajanların kullanımı residüel renal fonksiyonun korunmasına yardımcı olabilir, fakat aynı zamanda su ve elektrolit dengesizlikleri ile sonuçlanabilir.   Diyabetiklerde kan şekerini azaltıcı ilaçların günlük dozu, artan glukoz alımına göre ayarlanmalıdır.

Kontraendikasyonlar

Bu periton diyaliz solüsyonuna spesifik olarak Hipokalemi, hiperkalsemi   Periton diyaliz tedavisi ile ilgili genel olarak ·         Abdominal duvar veya periton boşluğunun bütünlüğü üzerinde etkisi olabilecek hastalıklar: son dönemlerde geçirilmiş abdominal yaralanma, abdominal yanıklar, kateter çıkış yeri bölgesindeki abdominal derinin geniş çapta enflamasyonu (dermatit), peritonit; abdominal perforasyon; fibröz adezyonlu abdominal operasyon hikayesi; enflamatuar barsak hastalıkları (Crohn’s hastalığı, ülseratif kolit, divertikülit) intra-abdominal tümörler, son dönemlerde geçirilmiş abdominal cerrahi, ileus, abdominal herniler, internal veya eksternal abdominal fistüller; ·         Akciğer hastalıkları, özellikle pnömoni; ·         Sepsis, ·         Laktasidozis ·         Kaşeksi ve yetersiz beslenme nedeniyle aşırı kilo kaybı ·         Periton diyalizi ile kontrol altına alınamayan nadir üremi vakaları ·         Şiddetli hiperlipidemi ·         Hastanın fiziksel veya zihinsel olarak, Periton Diyalizini hekim tarafından öğretildiği şekilde uygulayamayacak durumda olması

Kontraendikasyonlar

Bu periton diyaliz solüsyonuna spesifik olarak Hipokalemi, hiperkalsemi   Periton diyaliz tedavisi ile ilgili genel olarak ·         Abdominal duvar veya periton boşluğunun bütünlüğü üzerinde etkisi olabilecek hastalıklar: son dönemlerde geçirilmiş abdominal yaralanma, abdominal yanıklar, kateter çıkış yeri bölgesindeki abdominal derinin geniş çapta enflamasyonu (dermatit), peritonit; abdominal perforasyon; fibröz adezyonlu abdominal operasyon hikayesi; enflamatuar barsak hastalıkları (Crohn’s hastalığı, ülseratif kolit, divertikülit) intra-abdominal tümörler, son dönemlerde geçirilmiş abdominal cerrahi, ileus, abdominal herniler, internal veya eksternal abdominal fistüller; ·         Akciğer hastalıkları, özellikle pnömoni; ·         Sepsis, ·         Laktasidozis ·         Kaşeksi ve yetersiz beslenme nedeniyle aşırı kilo kaybı ·         Periton diyalizi ile kontrol altına alınamayan nadir üremi vakaları ·         Şiddetli hiperlipidemi ·         Hastanın fiziksel veya zihinsel olarak, Periton Diyalizini hekim tarafından öğretildiği şekilde uygulayamayacak durumda olması

Kullanım Şekli Ve Dozu

Dozaj CAPD 18 stay safe intraperitoneal olarak  kullanılır. Terapi modu, uygulama sıklığı, ve bekleme süresi hekim tarafından belirlenir.   Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi (CAPD) Farklı şekilde reçete edilmemişse, hastalara günde 4 kez değişim başına 2,000 ml solüsyon verilir( günlük doz 8,000 ml’ye tekabül eder ).  2-10 saatlik bir bekleme süresinin ardından solüsyon boşaltılır.   Hastalar için bireysel olarak doz ayarlaması gerekir.   Eğer periton diyalizi tedavisinin başlangıcında abdominal distansiyon görülürse, değişim başına solüsyon hacmi azaltılmalıdır.   Çocuklara, vücut ağırlığına bağlı olarak tedavi başına 500- 1,500 ml ( 30 – 40 ml/ kg   vücut ağırlığı ) solüsyon verilir.   İri yapılı yetişkinlerde ve/ veya daha yüksek hacimleri tolere edebilen hastalarda, ve eğer residüel renal fonksiyon kaybolmuşsa, uygulanan hacim 2,500 – 3,000 ml’ye çıkarılır.   Uygulama Metodu ve Süresi Hastalar evde periton diyalizi uygulamaya başlamadan önce, periton diyalizi konusunda yeterlilik kazanmış olmalıdır. Eğitim kalifiye personel tarafından verilmelidir. Hekim hastanın evde periton diyalizi uygulamaya başlamasından evvel uygulama teknikleri konusunda ustalaşmasını sağlamalıdır. Herhangi bir problem veya belirsizlik olması durumunda hekimle bağlantıya geçilmelidir.   Reçete edilen dozlarda diyaliz, günlük olarak gerçekleştirilmelidir. Renal replasman terapisi gerektiği sürece periton diyalizine devam edilmelidir.   Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi (CAPD) Kullanıma hazır solüsyon ilk önce ısıtılarak vücut ısısına getirilir. 3,000 ml’ye kadar hacmi olan torbalar için bu işlem, uygun bir ısıtıcı tepsi kullanılarak yapılmalıdır. 22º C başlangıç ısısındaki 2,000 ml bir torba için ısıtma süresi yaklaşık olarak 120 dakikadır. Isı kontrolü otomatik olarak yapılır ve 39º C ± 1º C ‘ye ayarlanır. Detaylı bilgi, torba ısıtıcının kullanım talimatlarında bulunmaktadır. Mikrodalga kullanımı, bölgesel olarak fazla ısıtma riski olduğu için tavsiye edilmez.   Uygun doz, 5- 20 dakika boyunca peritoneal kateter kullanarak periton boşluğuna infüze edilir. Hekimin talimatlarına uygun olarak, doz periton boşluğunda 2-10 saat (eşitlenme süresi) boyunca kalmalıdır ve daha sonra boşaltılmalıdır. İstenen osmotik basınca bağlı olarak, CAPD 17 stay safe  daha yüksek glukoz içeren diğer periton diyaliz solüsyonları (örn. Daha yüksek osmolariteli olanlar) ile dönüşümlü olarak kullanılabilir.     Gebelik ve Laktasyonda Kullanım Gebelik Kategorisi C. Gebeler veya emzirme dönemindeki kadınlarda CAPD 18 stay safe ile  kapsamlı / tam kontrollü çalışmalar yapılmamıştır. Hayvan reprodüktif toksisite çalışmaları gerçekleştirilmemiştir. CAPD 18 stay safe ile periton diyalizi gebelikte veya emzirme döneminde hekim tarafından uygun görülmedikçe tavsiye edilmez bunun için ilacın sağlayacağı potansiyel faydaların anne veya çocuk üzerindeki olası risklere üstünlük sağlaması gereklidir.   Araç ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler Araç ve makine kullanabilme üzerine herhangi bir etki gözlemlenmemiştir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Dozaj CAPD 18 stay safe intraperitoneal olarak  kullanılır. Terapi modu, uygulama sıklığı, ve bekleme süresi hekim tarafından belirlenir.   Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi (CAPD) Farklı şekilde reçete edilmemişse, hastalara günde 4 kez değişim başına 2,000 ml solüsyon verilir( günlük doz 8,000 ml’ye tekabül eder ).  2-10 saatlik bir bekleme süresinin ardından solüsyon boşaltılır.   Hastalar için bireysel olarak doz ayarlaması gerekir.   Eğer periton diyalizi tedavisinin başlangıcında abdominal distansiyon görülürse, değişim başına solüsyon hacmi azaltılmalıdır.   Çocuklara, vücut ağırlığına bağlı olarak tedavi başına 500- 1,500 ml ( 30 – 40 ml/ kg   vücut ağırlığı ) solüsyon verilir.   İri yapılı yetişkinlerde ve/ veya daha yüksek hacimleri tolere edebilen hastalarda, ve eğer residüel renal fonksiyon kaybolmuşsa, uygulanan hacim 2,500 – 3,000 ml’ye çıkarılır.   Uygulama Metodu ve Süresi Hastalar evde periton diyalizi uygulamaya başlamadan önce, periton diyalizi konusunda yeterlilik kazanmış olmalıdır. Eğitim kalifiye personel tarafından verilmelidir. Hekim hastanın evde periton diyalizi uygulamaya başlamasından evvel uygulama teknikleri konusunda ustalaşmasını sağlamalıdır. Herhangi bir problem veya belirsizlik olması durumunda hekimle bağlantıya geçilmelidir.   Reçete edilen dozlarda diyaliz, günlük olarak gerçekleştirilmelidir. Renal replasman terapisi gerektiği sürece periton diyalizine devam edilmelidir.   Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi (CAPD) Kullanıma hazır solüsyon ilk önce ısıtılarak vücut ısısına getirilir. 3,000 ml’ye kadar hacmi olan torbalar için bu işlem, uygun bir ısıtıcı tepsi kullanılarak yapılmalıdır. 22º C başlangıç ısısındaki 2,000 ml bir torba için ısıtma süresi yaklaşık olarak 120 dakikadır. Isı kontrolü otomatik olarak yapılır ve 39º C ± 1º C ‘ye ayarlanır. Detaylı bilgi, torba ısıtıcının kullanım talimatlarında bulunmaktadır. Mikrodalga kullanımı, bölgesel olarak fazla ısıtma riski olduğu için tavsiye edilmez.   Uygun doz, 5- 20 dakika boyunca peritoneal kateter kullanarak periton boşluğuna infüze edilir. Hekimin talimatlarına uygun olarak, doz periton boşluğunda 2-10 saat (eşitlenme süresi) boyunca kalmalıdır ve daha sonra boşaltılmalıdır. İstenen osmotik basınca bağlı olarak, CAPD 17 stay safe  daha yüksek glukoz içeren diğer periton diyaliz solüsyonları (örn. Daha yüksek osmolariteli olanlar) ile dönüşümlü olarak kullanılabilir.     Gebelik ve Laktasyonda Kullanım Gebelik Kategorisi C. Gebeler veya emzirme dönemindeki kadınlarda CAPD 18 stay safe ile  kapsamlı / tam kontrollü çalışmalar yapılmamıştır. Hayvan reprodüktif toksisite çalışmaları gerçekleştirilmemiştir. CAPD 18 stay safe ile periton diyalizi gebelikte veya emzirme döneminde hekim tarafından uygun görülmedikçe tavsiye edilmez bunun için ilacın sağlayacağı potansiyel faydaların anne veya çocuk üzerindeki olası risklere üstünlük sağlaması gereklidir.   Araç ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler Araç ve makine kullanabilme üzerine herhangi bir etki gözlemlenmemiştir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

CAPD 2   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 1500 ml’lik 6 torba, karton CAPD 2   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton  CAPD 2   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton CAPD 3   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton  CAPD 3   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton CAPD 4   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 1500 ml’lik 6 torba, karton CAPD 4   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton  CAPD 4   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton CAPD 17 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton  CAPD 17 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton CAPD 19 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton  CAPD 19 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

CAPD 2   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 1500 ml’lik 6 torba, karton CAPD 2   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton  CAPD 2   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton CAPD 3   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton  CAPD 3   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton CAPD 4   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 1500 ml’lik 6 torba, karton CAPD 4   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton  CAPD 4   Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton CAPD 17 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton  CAPD 17 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton CAPD 19 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton  CAPD 19 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton

Saklama Koşulları

25º C’nin üzerindeki sıcaklıklarda saklamayınız. Buzdolabına koymayınız, dondurmayınız.   ÇOCUKLARIN GÖREMEYECEĞİ, ERİŞEMEYECEĞİ YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.

Saklama Koşulları

25º C’nin üzerindeki sıcaklıklarda saklamayınız. Buzdolabına koymayınız, dondurmayınız.   ÇOCUKLARIN GÖREMEYECEĞİ, ERİŞEMEYECEĞİ YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

CAPD 18 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton   CAPD 18 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

CAPD 18 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2000 ml’lik 4 torba, karton   CAPD 18 Stay Safe Periton Diyaliz Solüsyonu, 2500 ml’lik 4 torba, karton

Uyarılar/Önlemler

CAPD 18 stay safe yalnızca aşağıdaki durumların yarar-risk değerlendirmesinin dikkatli bir şekilde yapılmasının ardından uygulanmalıdır:            ·    kusmaya ve/veya diyareye bağlı elektrolit kaybı (bu durumda potasyum içeren bir periton diyaliz solüsyonuna geçici bir süre için devam etmek gerekli olabilir).      ·     hiperparatiroidizm: Terapi yeterli miktarda enteral kalsiyum desteğini sağlamak için kalsiyum içeren fosfat bağlayıcılar ve/veya D vitamini uygulamasını da içermelidir.      ·      hipokalsemi: Kalsiyum içeren fosfat bağlayıcılar ve/veya D vitamini ile yeterli miktarda enteral kalsiyum desteğinin mümkün olmadığı durumlarda daha yüksek kalsiyum konsantrasyonuna sahip bir periton diyaliz solüsyonuna geçilmesi düşünülmelidir.      ·      dijital terapisi: Serum potasyum seviyesinin düzenli olarak izlenmesi zorunludur. Ciddi hipokalemi potasyum içeren bir diyaliz solüsyonunun kullanılmasını ve bir diyetisyene danışmayı gerektirebilir. Yüksek glukoz konsantrasyonlu Periton diyaliz solüsyonları  (%2.3 veya %4.25), dehidratasyonu engellemek, glukoz yükünü azaltmak ve peritonal membrana özen göstermek için dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır.   Proteinlerin, aminoasitlerin, ve vitaminlerin (özellikle suda çözünen vitaminler) kaybı, periton diyalizi esnasında kaçınılmazdır. Vitamin eksikliği olmaması için uygun bir diyet veya destek sağlanmalıdır.   Periton zarının transport karakteristikleri uzun-dönem periton diyalizi esnasında değişebilir bu ultrafiltrasyonda kayıp ile kendini gösterir. Ciddi vakalarda periton diyalizi durdurulmalı ve hemodiyaliz başlatılmalıdır.   Aşağıdaki parametrelerin izlenmesi tavsiye edilir: aşırı hidratasyon ve dehidratasyonun erken tanısı için vücut ağırlığı, serum sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfat, asit-baz dengesi ve kan proteinleri, serum kreatinini ve üre, kan şekeri, paratiroid hormonu ve kemik metabolizmasının diğer göstergeleri, residüel renal fonksiyon – periton diyaliz tedavisini adapte edebilmek için. Peritonitin göstergesi olabileceği için, çıkan sıvının berraklığının, hacminin ve abdominal ağrı olup olmadığının izlenmesi zorunludur.   Periton diyaliz solüsyonuna ilaç eklenmesi: Kontaminasyon riski ve periton diyaliz solüsyonu ile ilaç arasında geçimsizlik meydana gelebileceğinden dolayı periton diyaliz solüsyonuna ilaç eklenmesi genellikle tavsiye edilmez. İlaç eklenmesi aseptik koşullarda yapılmalıdır. İyice karıştırılıp bulanıklığın olmadığı kontrol edildikten sonra periton diyaliz solüsyonu derhal kullanılmalıdır ( saklanmamalıdır).   Taşıma Nakliye veya depolama esnasında plastik ambalajlar hasar görebilir. Bu durum, diyaliz solüsyonunda kontaminasyon ve mikroorganizmaların artışına sebep olur. Bu nedenle, torba bağlantılarının yapılması ve diyaliz solüsyonunun kullanımından evvel konteynırların hasar görüp görmemiş olduğu dikkatlice kontrol edilmelidir. Bağlantılarda, kapakta, ambalaj birleşim yerlerinde ve köşelerde oluşmuş herhangi bir hasar minör de olsa kontaminasyon olasılığına karşı değerlendirilmelidir.   Hasar görmüş torbalar ve içeriği berrak olmayan torbalar asla kullanılmamalıdır.   Periton diyaliz solüsyonunu yalnızca ambalaj ve koruması hasar görmemiş olduğu durumlarda kullanınız.   Enfeksiyon riskini aza indirgemek için diyalizat değişimi esnasında aseptik koşullar korunmalıdır.

Uyarılar/Önlemler

CAPD 18 stay safe yalnızca aşağıdaki durumların yarar-risk değerlendirmesinin dikkatli bir şekilde yapılmasının ardından uygulanmalıdır:            ·    kusmaya ve/veya diyareye bağlı elektrolit kaybı (bu durumda potasyum içeren bir periton diyaliz solüsyonuna geçici bir süre için devam etmek gerekli olabilir).      ·     hiperparatiroidizm: Terapi yeterli miktarda enteral kalsiyum desteğini sağlamak için kalsiyum içeren fosfat bağlayıcılar ve/veya D vitamini uygulamasını da içermelidir.      ·      hipokalsemi: Kalsiyum içeren fosfat bağlayıcılar ve/veya D vitamini ile yeterli miktarda enteral kalsiyum desteğinin mümkün olmadığı durumlarda daha yüksek kalsiyum konsantrasyonuna sahip bir periton diyaliz solüsyonuna geçilmesi düşünülmelidir.      ·      dijital terapisi: Serum potasyum seviyesinin düzenli olarak izlenmesi zorunludur. Ciddi hipokalemi potasyum içeren bir diyaliz solüsyonunun kullanılmasını ve bir diyetisyene danışmayı gerektirebilir. Yüksek glukoz konsantrasyonlu Periton diyaliz solüsyonları  (%2.3 veya %4.25), dehidratasyonu engellemek, glukoz yükünü azaltmak ve peritonal membrana özen göstermek için dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır.   Proteinlerin, aminoasitlerin, ve vitaminlerin (özellikle suda çözünen vitaminler) kaybı, periton diyalizi esnasında kaçınılmazdır. Vitamin eksikliği olmaması için uygun bir diyet veya destek sağlanmalıdır.   Periton zarının transport karakteristikleri uzun-dönem periton diyalizi esnasında değişebilir bu ultrafiltrasyonda kayıp ile kendini gösterir. Ciddi vakalarda periton diyalizi durdurulmalı ve hemodiyaliz başlatılmalıdır.   Aşağıdaki parametrelerin izlenmesi tavsiye edilir: aşırı hidratasyon ve dehidratasyonun erken tanısı için vücut ağırlığı, serum sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfat, asit-baz dengesi ve kan proteinleri, serum kreatinini ve üre, kan şekeri, paratiroid hormonu ve kemik metabolizmasının diğer göstergeleri, residüel renal fonksiyon – periton diyaliz tedavisini adapte edebilmek için. Peritonitin göstergesi olabileceği için, çıkan sıvının berraklığının, hacminin ve abdominal ağrı olup olmadığının izlenmesi zorunludur.   Periton diyaliz solüsyonuna ilaç eklenmesi: Kontaminasyon riski ve periton diyaliz solüsyonu ile ilaç arasında geçimsizlik meydana gelebileceğinden dolayı periton diyaliz solüsyonuna ilaç eklenmesi genellikle tavsiye edilmez. İlaç eklenmesi aseptik koşullarda yapılmalıdır. İyice karıştırılıp bulanıklığın olmadığı kontrol edildikten sonra periton diyaliz solüsyonu derhal kullanılmalıdır ( saklanmamalıdır).   Taşıma Nakliye veya depolama esnasında plastik ambalajlar hasar görebilir. Bu durum, diyaliz solüsyonunda kontaminasyon ve mikroorganizmaların artışına sebep olur. Bu nedenle, torba bağlantılarının yapılması ve diyaliz solüsyonunun kullanımından evvel konteynırların hasar görüp görmemiş olduğu dikkatlice kontrol edilmelidir. Bağlantılarda, kapakta, ambalaj birleşim yerlerinde ve köşelerde oluşmuş herhangi bir hasar minör de olsa kontaminasyon olasılığına karşı değerlendirilmelidir.   Hasar görmüş torbalar ve içeriği berrak olmayan torbalar asla kullanılmamalıdır.   Periton diyaliz solüsyonunu yalnızca ambalaj ve koruması hasar görmemiş olduğu durumlarda kullanınız.   Enfeksiyon riskini aza indirgemek için diyalizat değişimi esnasında aseptik koşullar korunmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Olası yan etkiler periton diyaliz tekniğinin kendisinden kaynaklanabilir veya diyaliz solüsyonu tarafından indüklenebilir.   Periton diyaliz solüsyonunun potansiyel advers etkileri: hiperparatiroidizm gelişebilir veya şiddetlenebilir,  elektrolit dengesizlikleri, örn. hipokalemi, hipokalsemi, sıvı dengesinde bozukluklar. Vücut ağırlığında hızlı bir kayıp, kan basıncında ani düşüş ve/veya taşikardi dehidratasyon göstergesi olabilir; ödem, hipertansiyon ve olası dispne aşırı hidratasyonun göstergesi olabilir,  artmış kan şeker seviyeleri,hiperlipidemi veya önceden var olan hiperlipideminin şiddetlenmesi,  vücut ağırlığında artış. Tedavi modunun potansiyel yan etkileri:  peritonit, göstergesi bulanık diyalizattır. Sonrasında abdominal ağrı, ateş ve malez (genel iyi hissetmeme hali) veya nadir vakalarda jeneralize kan zehirlenmesi (sepsis) gelişebilir. kızarıklık, şişme, ağrı, deriden seröz sıvı sızışı veya yara kabukları ile karakterize kateter çıkış yeri enfeksiyonu veya tünel enfeksiyonu. Herhangi bir enfeksiyon belirtisinde ilgili hekimle acilen bağlantıya geçilmelidir. diyaliz solüsyonunun içeri ve dışarı akış bozuklukları, diyare veya obstipasyon, yükselmiş diyafram sebebiyle meydana gelen dispne, herni, abdominal distansiyon ve şişkinlik hissi (abdominal ağrı), omuz ağrısı.  “BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ”

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Olası yan etkiler periton diyaliz tekniğinin kendisinden kaynaklanabilir veya diyaliz solüsyonu tarafından indüklenebilir.   Periton diyaliz solüsyonunun potansiyel advers etkileri: hiperparatiroidizm gelişebilir veya şiddetlenebilir,  elektrolit dengesizlikleri, örn. hipokalemi, hipokalsemi, sıvı dengesinde bozukluklar. Vücut ağırlığında hızlı bir kayıp, kan basıncında ani düşüş ve/veya taşikardi dehidratasyon göstergesi olabilir; ödem, hipertansiyon ve olası dispne aşırı hidratasyonun göstergesi olabilir,  artmış kan şeker seviyeleri,hiperlipidemi veya önceden var olan hiperlipideminin şiddetlenmesi,  vücut ağırlığında artış. Tedavi modunun potansiyel yan etkileri:  peritonit, göstergesi bulanık diyalizattır. Sonrasında abdominal ağrı, ateş ve malez (genel iyi hissetmeme hali) veya nadir vakalarda jeneralize kan zehirlenmesi (sepsis) gelişebilir. kızarıklık, şişme, ağrı, deriden seröz sıvı sızışı veya yara kabukları ile karakterize kateter çıkış yeri enfeksiyonu veya tünel enfeksiyonu. Herhangi bir enfeksiyon belirtisinde ilgili hekimle acilen bağlantıya geçilmelidir. diyaliz solüsyonunun içeri ve dışarı akış bozuklukları, diyare veya obstipasyon, yükselmiş diyafram sebebiyle meydana gelen dispne, herni, abdominal distansiyon ve şişkinlik hissi (abdominal ağrı), omuz ağrısı.  “BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ”
(Visited 2 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window