İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması KEFSID
Birim Miktarı 1
ATC Kodu J01DC04
ATC Açıklaması Sefaklor
NFC Kodu GJ
NFC Açıklaması Ağızdan Sıvı Kuru Süspansiyonlar/Şuruplar/Damlalar
Kamu Kodu A04248
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 19,33 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 17,26 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 8,87 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !

İlaç Etken Maddeleri

  • sefaklor monohidrat (250 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Yüksek düzeyde dozaşımını takiben hipotansiyon ve bradikardi gibi önemli kardiyovasküler etkiler beklenir. Devamında kalp yetmezliği, kardiyojenik şok ve kalp durması olabilir. Solunum problemleri, bronkospazm, kusma, bilinç bozukluğu ve genel nöbetler de gelişebilir.     İlacın alındığı ilk saatlerde gastrik lavaj ve kusturma faydalı olabilir.   Genel uygulamalara ilave olarak hayati işaretler, gerektiğinde yoğun bakım altında, izlenmeli ve düzeltilmelidir.   Hastalar sırt üstü pozisyonda yatırılmalıdırlar. Bradikardi varsa 0.5-2 mg intravenöz atropin ve/veya 1-10 mg intravenöz glukagon (gerekli durumlarda 2-5 mg/saat’lik yavaş intravenöz infüzyonla devam edilir) uygulanabilir. Pacemaker tedavisi gerekli olabilir. Aşırı hipotansiyon halinde intravenöz sıvılar uygulanabilir. Ek olarak, 5-10 mikrogram’lık intravenöz noradrenalin kan basıncı cevabına göre tekrarlanarak verilebilir veya 5 mikrogram/dak’lık noradrenalin kan basıncına ayarlı infüzyonla uygulanabilir. Aerosol formunda veya gerektiğinde intravenöz yolla uygulanan salbutamol veya diğer beta2-agonistleri ile bronkospazm tedavi edilebilir. Nöbet halinde, diazepam veya klonazepamın yavaş intravenöz enjeksiyonu önerilir.   Şok semptomlarının eşlik ettiği şiddetli doz aşımı vakalarında, tarif edilen destek tedavi yeterli uzunlukta sürdürülmelidir, ör. hasta stabilize oluncaya kadar, çünkü uzamış yarı ömür ve karvedilolün daha derin kompartmanlardan tekrar dağılımı beklenebilir.

Endikasyonlar

Konjestif kalp yetmezliği: Kinetra stabil hafif, orta ve şiddetli kronik kalp yetmezliğinde sıvı retansiyonu olan hastalarda diüretik, digoksin ve ADE (Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim) inhibitörleri gibi standart tedavilerle birlikte endikedir.  Hipertansiyon: Kinetra hipertansiyon tedavisinde endikedir. Miyokardiyal enfarktüsü takip eden sol ventriküler bozukluk: Kinetra, miyokardiyal enfarktüsün akut fazını geçirmiş ve sol ventriküler ejeksiyon fraksiyonu £ % 40 (semptomatik kalp yetmezliği ile birlikte veya değil) olan, klinik olarak stabil hastalarda kardiyovasküler mortaliteyi düşürmede endikedir. 

Farmakodinamik Özellikler

  Karvedilol, antioksidan özelliklere sahip, vazodilatör bir non-selektif beta bloker ajandır. Vazodilatasyon, başlıca alfa-1-reseptör antagonizması ile gerçekleşir.   Karvedilol, periferik vasküler rezistansı vazodilatasyonla azaltır ve renin – angiotensin – aldosteron sistemini beta reseptör blokajı ile baskı altına alır. Plazma renin aktivitesi azalır ve sıvı retansiyonu nadirdir.   Karvedilolün intrensek sempatomimetik aktivitesi yoktur ve propranolol gibi membran stabilize edici özelliklere sahiptir.   Karvedilol iki stereoizomerden oluşan bir rasemattır. Non-selektif beta adrenerjik reseptör blokaj etkisinden S(-) enansiyomeri sorumludur, buna karşılık her iki enansiyomer de eşit derecede alfa-1 adrenerjik reseptör blokaj  aktivitesi gösterir.   Karvedilol reaktif oksijen radikallerini ortadan kaldıran kuvvetli bir antioksidan ve bir antiproliferatif ajandır. Karvedilol ve metabolitlerinin bu özellikleri, in-vitro ve in-vivo deneysel çalışmalarda ve bazı insan hücre tipleri üzerinde yapılan in vitro çalışmalarda kanıtlanmıştır.   Yapılan klinik çalışmalar, karvedilol tarafından sağlanan vazodilatasyon ve beta blokaj etkileri arasındaki dengenin aşağıdaki sonuçlara yol açtığını göstermiştir: Saf beta bloker ajanlarla görülen kan basıncındaki azalma ile ortaya çıkan total periferik dirençteki artış karvedilol kullanan hipertansif hastalarda gözlenmez. Kalp atış hızı hafifçe azalır. Renal kan akışı ve renal fonksiyon değişmez. Periferik kan akışı korunur bu nedenle diğer beta bloker ilaçlara sıkça görülen ekstremitelerde soğukluk karvedilolle nadiren gözlenir.  Karvedilol, stabil anginası olan hastalarda anti-iskemik ve anti-anginal özellikler gösterir. Akut hemodinamik çalışmalarda karvedilolün ventriküler ön yük ve ard yükünü azaltığı gösterilmiştir.  Karvedilol, sol ventriküler disfonksiyonu veya kronik kalp yetmezliği olan hastalarda, hemodinamik özellikler üzerinde olumlu etkiler gösterir ve sol ventriküler ejeksiyon fraksiyonunu ve boyutlarını iyileştirir.

Farmakokinetik Özellikler

  Karvedilolün mutlak biyoyararlanımı insanlarda yaklaşık % 25’dir. Biyoyararlanım stereo-selektiftir, R-formunun biyoyararlanımı % 30 ve S-formununki ise % 15’dir. Doruk  plazma konsantrasyonlarına tek oral dozu takiben yaklaşık 1 saatte ulaşılır. Doz ve serum konsantrasyonları arasındaki ilişki lineerdir. Biyoyararlanım ve doruk serum konsantrasyonu yemeklerden etkilenmez ancak doruk serum konsantrasyonuna ulaşma zamanı ilaç yemeklerle birlikte alındığında gecikir. Karvedilol son derece lipofiliktir, plazma proteinlerine yaklaşık % 98-99 oranında bağlanır. Dağılım hacmi yaklaşık 2 l/kg’dır, karaciğer sirozu bulunan hastalarda bu değer daha yüksektir. Oral uygulamayı takiben ilk geçiş metabolizması yaklaşık       % 60-75’dir.   Karvedilol, ileri derecede metabolize edilir. Radyoaktif olarak işaretlenmiş karvedilolün sağlıklı gönüllülere oral yolla uygulanmasını takiben, eğri altında kalan alan (EAA) ölçüldüğünde, karvedilol plazmadaki toplam radyoaktivitenin sadece %7’sidir. Karvedilol primer olarak aromatik halka oksidasyonu ve glukuronidasyon ile metabolize edilir. Oksidatif metabolitler, daha sonra glukuronidasyon ve sülfasyon konjügasyonu ile metabolize edilirler. Fenol halkasındaki demetilasyon ve hidroksilasyon, b-reseptör bloke edici aktiviteye sahip üç aktif metabolit üretir. Preklinik çalışmalar baz alındığında, b-blokaj aktivitesinde, 4’-hidroksifenil metaboliti, karvedilolden 13 kat daha fazla etkilidir. Karvedilol ile karşılaştırıldığında, üç aktif metabolit zayıf vazodilatör aktivite gösterir. Aktif metabolitlerin plazma konsantrasyonları, karvedilol için gözlenenlerin 1/10’u oranındadır ve benzer farmakokinetiğe sahiptir. Karvedilolün, sağlıklı gönüllülere oral yolla uygulanmasını takiben, R(+)-karvedilol plazma seviyeleri, S(-)-karvedilolden yaklaşık olarak 2 – 3 kat daha fazla ilk geçiş metabolizmasına uğrar. Ortalama görünür terminal eliminasyon yarılanma ömrü, R(+)-karvedilol için 5 – 9 saat, S(-)-enansiyomeri için 7 – 11 saat aralığındadır.   İnsan karaciğer mikrozomlarındaki R(+) ve S(-)-karvedilol metabolizmalarından sorumlu primer P450 enzimleri; CYP2D6 ve CYP2C9 ve daha az kapsamlı olanları ise; CYP3A4, 2C19, 1A2 ve 2E1’dir. Karvedilol, daha kapsamlı metabolizerlerle karşılaştırıldığında R(+)-karvedilolden 2 – 3 kat daha fazla plazma konsantrasyonları sergileyen zayıf debrizokin metabolizerleri ile genetik polimorfizmin etkilerine bir örnektir. Buna karşılık, S(-)-karvedilol plazma seviyeleri zayıf metabolizerlerde sadece %20-25 oranında artar. Bu durum, bu enansiyomerin, sitokrom P450 2D6 tarafından, R(+)-karvedilolden daha az kapsamlı olarak metabolize edildiğini gösterir. Zayıf S-mephenytoin metabolizerlerinde, karvedilolün farmakokinetiği farklı değildir.   Ortalama eliminasyon yarı ömrü 6-10 saat arasındadır. Plazma klirensi yaklaşık 590 ml/dak’dır. Eliminasyon başlıca safra yoluyla olur. Atılım esas olarak feçesledir. Çok az bir kısmı çeşitli metabolitleri halinde renal yolla atılır.   Karvedilol farmakokinetiği yaş ile değişiklik gösterir. Karvedilol plazma seviyeleri yaşlılarda, gençlere kıyasla % 50 daha yüksektir. Sirozlu karaciğer hastaları üzerinde yapılan bir çalışmada, sağlıklı gönüllülere kıyasla karvedilol biyoyaralanımı dört kat daha fazla ve doruk plazma seviyeleri beş kat daha yüksek bulunmuştur. Karvedilol başlıca feçesle atıldığı için renal bozukluğu olan hastalarda önemli düzeyde akümülasyon olmaz. İlk geçiş metabolizmasının düşük olması nedeniyle karaciğer bozukluğu olan hastalarda biyoyaralanım % 80’e kadar yükselir.

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Her  tablet, 25 mg karvedilol içerir.   Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat, sakkaroz.

İlaç Etkileşmeleri

Karvedilol, önemli oksidatif metabolizmaya uğradığından, karvedilolün metabolizması ve farmakokinetiği sitokrom P450 enzimlerinin indüksiyonu veya inhibisyonundan etkilenebilir.   CYP2D6 inhibitörleri; debrizokin’in zayıf metabolizerleri: CYP2D6’nın güçlü inhibitörleri (kinidin, fluoksetin, paroksetin ve propafenon gibi) ve karvedilolün etkileşimleri çalışılmamıştır, ancak bu ilaçların karvedilolün R(+) enansiyomerinin kan seviyelerini yükseltmesi beklenebilir. Klinik çalışmalardaki yan etkilerin önceki olayları kapsayan analizleri, doz artışı süresince zayıf 2D6 metabolizerlerinin daha yüksek oranda baş dönmesine neden olduğunu göstermektedir. Bu durum muhtemelen a-bloke edici R(+) enansiyomerinin yüksek konsantrasyonlarının vazodilatör etkilerinden kaynaklanmaktadır.   Katekolamin tüketici ajanlar: Hem b-bloke edici özellikte ajanları hem de katekolaminleri tüketebilen ilaçları (örn; rezerpin, monoamin oksidaz inhibitörleri) birlikte kullanan hastalar, hipotansiyon ve/veya şiddetli bradikardi belirtileri için yakından gözlenmelidir.   Klonidin: Klonidinin, b-bloke edici özellikteki ajanlarla birlikte uygulanması kan basıncı ve kalp atım hızını yavaşlatıcı etkileri potansiyalize eder. Klonidin ve b-bloke edici özellikteki ajanların birlikte kullanımına son verilirken, ilk olarak b-bloke edici ajan kesilmelidir. Klonidin tedavisi, birkaç gün sonra ve doz kademeli olarak azaltılarak kesilmelidir.   Siklosporin: Kronik vasküler reddetme sorunu yaşayan böbrek transplantlı hastalarda karvedilol tedavisinin başlamasını takiben siklosporinin ortalama vadi konsantrasyonlarında hafif artışlar gözlenmiştir. Hastaların yaklaşık %30’unda siklosporin konsantrasyonlarını terapötik aralıkta tutabilmek için siklosporin dozu düşürülmek zorunda kalınmıştır, diğerlerinde doz ayarlaması gerekmemiştir. Bu hastalarda, grubun ortalamasına bakıldığında, siklosporin dozu yaklaşık %20 oranında azaltılmıştır. Doz ayarlamalarında bireyler arası çeşitlilikten dolayı, karvedilol tedavisine başlandıktan sonra, siklosporin konsantrasyonlarının yakından takip edilmesi ve siklosporin dozunun uygun bir şekilde ayarlanması önerilir.   Digoksin: Digoksin ve karvedilol birlikte uygulandığında digoksin konsantrasyonları yaklaşık %15 oranında artmıştır. Hem digoksin hem de karvedilol, AV kondüksiyonunu yavaşlatır. Bu sebeple, karvedilolün başlangıç, ayarlanma ve kesilme aşamalarında digoksinin izlenmesi önerilir.   Hepatik metabolizma indükleyicileri ve inhibitörleri: Rifampin, karvedilol plazma konsantrasyonlarını yaklaşık %70 oranında düşürür. Simetidin EEA değerlerini %30 oranında arttırır, fakat Cmax değerinde bir değişikliğe sebep olmaz.   Kalsiyum kanal blokerleri: Karvedilol diltiazemle birlikte uygulandığında izole vakalarda kondüksiyon bozukluğu (nadiren hemodinamik bozuklukla birlikte) görülmüştür. Eğer karvedilol, diğer b-bloke edici özellikteki ajanlarda olduğu gibi, verapamil veya diltiazem tipi kalsiyum kanal blokerleri ile birlikte oral yolla uygulanırsa EKG ve kan basıncı izlenmelidir.   İnsülin veya oral hipoglisemikler: b-bloke edici özellikteki ajanlar insülin veya oral hipoglisemiklerin kan şekeri düşürücü etkilerini arttırabilir. Bu sebeple, insülin veya hipoglisemik ilaç kullanan hastalarda kan şekerinin düzenli olarak izlenmesi önerilir.   Gliburid: Sağlıklı gönüllülerde, karvedilol (günde bir defa 25 mg) ve tek doz gliburidin kombine uygulanmasında, her iki bileşik arasında klinik bağlantılı farmakokinetik etkileşim olmamıştır.   Hidroklorotiazid: Hipertansiyonlu hastalarda 25 mg tek oral doz karvedilol, 25 mg tek oral doz hidroklorotiazid farmakokinetiğini değiştirmemiştir. Aynı şekilde, hidroklorotiazid’ün karvedilol farmakokinetiğine etkisi olmamıştır.   Torsemid: Sağlıklı gönüllüler üzerinde yapılan çalışmalarda, günde bir defa 25 mg karvedilol ve günde bir defa 5 mg torsemidin 5 gün süreyle kombinasyon halinde uygulanması, tek başlarına uygulanmalarıyla karşılaştırıldığında, farmakokinetikleri üzerinde önemli bir fark göstermemiştir.   Varfarin: Karvedilolün (günde iki defa 12.5 mg), kararlı hal protrombin zaman oranları üzerinde bir etkisi olmamıştır ve sağlıklı gönüllülerde varfarin ile birlikte uygulanması, R(+)- ve S(-)- varfarin farmakokinetiğini değiştirmemiştir.

Kontraendikasyonlar

  Karvedilole veya tabletin içerdiği diğer bileşenlere karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda   Sıvı retansiyonu ve intravenöz inotropic destek gerektiren aşırı yükleme görülen hastalarda   Obstruktif hava yolları hastalığı ve karaciğer yetmezliğinde   Diğer beta bloker ajanlarla olduğu gibi; bronkospazm veya astım hikayesi, 2. ve 3. dereceden A-V kalp bloğu, şiddetli bradikardi (< 50 bpm), kardiyojenik şok, hasta sinüs sendromu (sino-atriyal blok dahil), şiddetli hipotansiyon (sistolik kan basıncı <85 mmHg), metabolik asidoz ve phaeochromocytoma (alfa reseptör blokajıyla yeterince kontrol altına alınamamış ise) durumlarında kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Kinetra tabletler sıvı ile birlikte alınmalıdır. Kronik kalp yetmezliği olan hastalar Kinetra tabletleri gıdalarla birlikte almalıdırlar.   Doktor tarafından başka şekilde önerilmediği takdirde;   Konjestif kalp yetmezliği Kinetra ile tedaviye yanlızca doktor kontrolü altında, hastanın durumu iyice değerlendirildikten sonra başlanmalıdır. Her doz ayarlanması öncesinde, dozun yükseltileceği gün hasta kalp yetmezliği konusunda deneyimli bir hekim tarafından klinik durumunun stabil kaldığından emin olmak amacıyla klinik bakımdan değerlendirilmelidir. Kinetra dozu, yapılan son ziyaretten bu yana kalp yetmezliği kötüleşen veya dekompanse veya stabil olmayan kronik kalp yetmezliği bulguları olan hastalarda yükseltilmemelidir. Doz bireysel gerekliliklere göre ayarlanmalıdır. Diüretik ve/veya digoksin ve/veya ADE inhibitörleri kullanan hastalarda söz konusu ilaçların dozajı Kinetra tedavisine başlanmadan önce stabil hale getirilmelidir.   Yetişkinler: Başlangıç tedavisi için önerilen doz iki hafta boyunca günde iki defa 3.125 mg’dır. Bu dozun tolere edilmesi durumunda, doz iki haftadan daha kısa sürede olmamak üzere, günde iki defa 6.25 mg’a, devamında günde iki defa 12.5 mg’a ve sonrasında günde iki defa 25 mg’a yükseltilmelidir. Doz hasta tarafından tolere edilebilen en yüksek seviyeye kadar yükseltilmelidir. Şiddetli kronik kalp yetmezliği olan hastalarda ve hafiften orta dereceye kronik kalp yetmezliği olup vücut ağırlığı 85 kg’ın altında olan hastalarda önerilen maksimum günlük doz günde iki defa 25 mg’dır. Hafif veya orta derecede kronik kalp yetmezliği olup vücut ağırlığı 85 kg’ın üzerinde olan hastalarda önerilen maksimum günlük doz günde iki defa 50 mg’dır. Sistolik kan basıncı 100 mmHg’nin altında olan hastalarda doz yükseltilirken renal ve/veya kardiyak fonksiyonlar bozulabilir. Bu nedenle doz yükseltilmeden önce söz konusu hastalardaki renal fonksiyon ve kötüleşen kalp yetmezliği semptomları veya vazodilatasyon her defasında bir hekim tarafından değerlendirilmelidir. Kalp yetmezliği kötüleşmesi, vazodilatasyon veya sıvı retansiyonunun geçici hallerinde diüretik veya ADE inhibitörlerinin dozları ayarlanabilir veya Kinetra tedavisi modifiye edilebilir veya Kinetra kullanımına geçici olarak son verilebilir. Bu şartlar altında, kötüleşen kalp yetmezliği semptomları veya vazodilatasyon stabilize edilmeden Kinetra dozu artırılmamalıdır. Kinetra kullanımına iki haftadan daha uzun süre ara verilmesi halinde, tedaviye günde iki defa 3.125 mg dozuyla başlanmalıdır ve yukarıdaki dozlama önerileri doğrultusunda doz artırılmalıdır. Yaşlılar: Yaşlı hastalardaki dozlama önerileri yetişkilerdekiyle aynıdır. Çocuklar: Çocuklarda (18 yaş altındaki) emniyeti ve etkinliği kanıtlanmamıştır.   Miyokardiyal infaktüsü takip eden sol ventriküler bozukluk Dozaj bireysel gerekliliklere göre ayarlanmalı ve doz artımı süresince hasta izlenmelidir. Kinetra ile tedavi, hasta hemodinamik olarak stabil olduktan ve sıvı retansiyonu minimize edildikten sonra başlatılmalıdır. Başlangıç için önerilen doz günde iki defa 6.25 mg’dır, 3 ila 10 günden sonra arttırılır. Günde iki defa 12.5 mg’a gösterilen tolerans baz alınarak hedef doz olan günde iki defa 25 mg’a yükseltilir. Daha düşük başlangıç dozu (günde iki defa 3.125 mg) kullanılabilir ve/veya, eğer klinik olarak endike ise (örn.; kan basıncı veya kalp atım hızı veya sıvı retansiyonuna bağlı olarak) arttırma hızı yavaşlatılabilir. Eğer yüksek dozlar tolere edilemiyorsa, hastalar düşük dozlarda idame ettirilmelidir. Miyokardiyal infaktüsün akut fazı süresince IV veya oral yoldan b-blokerler ile tedavi gören hastalarda önerilen doz rejimi değiştirilmelidir.    Hipertansiyon Günde tek doz olarak kullanılması önerilir.   Yetişkinler: Başlangıç tedavisi için önerilen doz ilk iki gün için günde bir defa 12.5 mg’dır. Tedavinin devamında önerilen doz günde bir defa 25 mg’dır. Bu doz hastaların çoğunda yeterli olmakla birlikte, eğer gerekiyorsa doz günde bir defa veya bölünmüş dozlar halinde, önerilen maksimum günlük doz olan 50 mg’a yükseltilebilir.   Doz en az iki hafta aralıklarla ayarlanmalıdır.   Yaşlılar: Yaşlılarda başlangıç dozu olarak günde 12.5 mg önerilir. Bu doz bazı vakalarda yeterli kontrolü sağlamıştır. Eğer cevap yetersizse doz günde bir defa veya bölünmüş dozlar halinde, önerilen maksimum günlük doz olan 50 mg’a yükseltilebilir.   Çocuklar: Çocuklarda (18 yaş altındaki) emniyeti ve etkinliği kanıtlanmamıştır   Hepatik bozukluk: Kinetra hepatik bozukluğu olan hastalarda kontrendikedir.   Renal bozukluk: Sistolik kan basıncı 100 mmHg’nin üzerinde ise dozun ayarlanması gerekmez.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Kinetra 12.5 mg 30 ve 90 Tablet   Kinetra 6.25 mg 30 Tablet

Ruhsat Sahibi

SANOVEL İLAÇ SAN. VE TİC. A.Ş.   Büyükdere Cad. 34398 Maslak / İSTANBUL

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

30.09.2005 – 206/59

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

30 ve 90 tabletlik blister ambalajlarda

Uyarılar/Önlemler

Karvedilol tedavisinin kesilmesi: Karvedilol tedavisi gören koroner arter rahatsızlığı olan hastalar, tedaviye aniden son verilmesi konusunda uyarılmalıdırlar. b-blokerlerle tedavinin aniden kesilmesini takiben, anginası olan hastalarda anginanın şiddetlendiği ve miyokardiyal infaktüs ve ventriküler aritmi bildirilmiştir. Son iki komplikasyon angina pektorisin şiddetlenmesine öncülük ederek ya da etmeyerek meydana gelir. Diğer b-blokerlerde olduğu gibi, karvedilol tedavisine son verilmesi planlandığında, hasta dikkatle gözlenmeli ve fiziksel aktiviteyi minimumla sınırlandırması önerilmelidir. Karvedilol tedavisi 1-2 haftanın üzerinde, mümkün olan bir sürede kesilmelidir. Eğer angina kötüye gider veya akut koroner yetmezlik gelişirse, en azından geçici olarak, karvedilol derhal yeniden düzenlenmelidir. Çünkü koroner arter hastalık yaygındır ve tanınmayabilir, sadece hipertansiyon ve kalp yetmezliği için tedavi edilen hastalarda bile karvedilol tedavisinin aniden kesilmemesi mantıklı olacaktır.  Karaciğer hasarı: Karvedilol ile yapılan hipertansiyon tedavisinde, hafif hepatoselüler hasar nadir olarak meydana gelir. Hipertansif hastalar üzerinde yapılan kontrollü çalışmalarda, advers etki olarak bildirilen karaciğer fonksiyon anormallikleri sıklığı, karvedilol kullanan hastalarda %1.1, plasebo kullanan hastalarda %0.9’dur. Primer olarak hafif ve orta derecede konjestif kalp yetmezliği üzerine yapılan kontrollü çalışmalarda, advers etki olarak bildirilen karaciğer fonksiyon anormallikleri sıklığı, karvedilol kullanan hastalarda %5, plasebo kullanan hastalarda %4.6’dır. Benzer olarak, şiddetli kalp yetmezliği olan hastalar üzerinde yapılan uzun süreli, plasebo kontrollü çalışmalarda, advers etki olarak bildirilen karaciğer fonksiyon anormallikleri sıklığında, karvedilol ve plasebo kullanan hastalar arasında bir fark görülmemiştir. Ek olarak, muhtemelen, daha az hepatik konjesyona yol açan kardiyak fonksiyonlarda ve/veya gelişmiş hepatik kan akışında karvedilol sebepli ilerlemeler sebebiyle, karvedilol ile tedavi edilen hastaların, plasebo tedavisi görenlere göre daha düşük hepatik transaminaz değerlerine sahip oldukları görülmüştür.   Karaciğer hasarı geri dönüşümlüdür ve minimal klinik semptomatoloji ile kısa ve/veya uzun süreli tedaviden sonra meydana gelir. Karvedilol kullanımının neden olduğu karaciğer fonksiyonu anormalliklerinden dolayı ölümle sonuçlanan vaka bildirilmemiştir. Karaciğer disfonksiyonunun ilk semptom veya belirtileri görüldüğünde (kaşıntı, idrarda koyuluk, sürekli anoreksi, sarılık, sağ üst karın kadranı hassasiyeti veya açıklanamayan nezle benzeri semptomlar) laboratuvar testleri uygulanmalıdır. Eğer hastada, karaciğer hasarı veya sarılık olduğuna dair bir laboratuvar kanıtı bulunursa, karvedilol kullanımına son verilmeli ve yeniden başlatılmamalıdır.   Periferal Vasküler Hastalık: b-blokerler, periferal vasküler rahatsızlığı olan hastalarda, arteryal yetersizlik semptomlarını hızlandırabilir veya kötüye gitmesine sebep olabilirler. Böyle durumlarda gerekli önlemler alınmalıdır.   Anestezi ve Majör Cerrahi: Eğer karvedilol tedavisinin perioperatif olarak sürdürülmesi gerekliyse, eter, siklopropan ve trikloretilen gibi miyokardiyal fonksiyonu deprese eden anestetik ajanlar kullanıldığında, özel dikkat gösterilmelidir.   Diyabet ve Hipoglisemi: Genel olarak, b-blokerler hipogliseminin, taşikardi belirtilerini maskeleyebilirler. Selektif olmayan b-blokerler, insülin sebepli hipoglisemiyi güçlendirip, serum glikoz seviyelerinin düzelmelerini geciktirebilirler. Spontane hipoglisemi gösteren hastalar veya insülin ya da oral hipoglisemik ajanları kullanan diyabetli hastalar bu olasılıklara karşı dikkatli olmalıdırlar. Konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda, hipogliseminin kötüye gitme riski vardır.   Tirotoksikoz: b-adrenerjik bloke etme, taşikardi gibi hipertiroidizmin klinik belirtilerini maskeleyebilir. b-bloke edicilerin ani geri çekilmelerini, hipertiroidizm semptomlarının kötüleşmesi veya tiroid hücumunun hızlanması takip edebilir.   Genel   Karvedilol b-bloke edici aktiviteye sahip olduğundan, özellikle iskemik kalp hastalığı olan hastalarda kullanımına aniden son verilmemeli, 1-2 haftanın üzerinde bir sürede kesilmelidir.   Klinik çalışmalarda, karvedilol, hipertansif hastaların yaklaşık %2’sinde ve konjestif kalp yetmezliği olan hastaların %9’unda bradikardiye sebep olmuştur. Eğer nabız hızı 55 vuruş/dakikanın altına düşerse, doz azaltılmalıdır.   Senkop veya aşırı hipotansiyon olasılığını düşürmek için, tedaviye konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda günde iki defa 3.125 mg ve hipertansif hastalarda günde iki defa 6.25 mg ile başlanmalıdır. Daha sonra doz, yavaş bir şekilde, önerilen miktarlarda arttırılmalı ve ilaç yiyeceklerle birlikte alınmalıdır. Yaralanma sonucu senkop meydana gelebileceğinden, hasta tedavinin başlangıcında araç ve makina kullanmaması konusunda uyarılmalıdır. Konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda karvedilol kullanımı, nadir olarak, böbrek fonksiyonlarının kötüye gitmesiyle sonuçlanmıştır. Düşük kan basıncı (sistolik kan basıncı <100 mm Hg), iskemik kalp hastalığı ve difüze vasküler hastalığı ve/veya böbrek yetersizliği temeli olan hastalar risk altındadır. Karvedilol kullanımına son verildiğinde böbrek fonksiyonları başlangıç değerlerine döner. Bu risk faktörlerini taşıyan hastalarda, karvedilolün doz artışı süresince böbrek fonksiyonunun izlenmesi ve böbrek fonksiyonlarının kötüye gitmesi durumunda dozun azaltılması ya da ilacın kesilmesi önerilir.   Karvedilolün doz artışı esnasında kalp yetmezliğinin veya sıvı retansiyonunun kötüye gitmesi durumu oluşabilir. Böyle semptomlar meydana gelirse, diüretikler arttırılmalı ve karvedilol dozu klinik stabilite yeniden elde edilene kadar ilerletilmemelidir. Bazı durumlarda karvedilol dozunu düşürmek veya geçici olarak kullanımını durdurmak gerekebilir. Böyle episodlar, karvedilolün daha sonraki başarılı titrasyonunu ya da karvedilole olumlu yanıt verilmesini engellemez. Şiddetli kalp yetmezliği olan hastalar üzerinde yapılan plasebo kontrollü bir çalışmada, ilk 3 ay süresince kalp yetmezliğinin kötüye gitmesi durumu, karvedilol ve plasebo için benzer düzeylerde bildirilmiştir. Tedaviye 3 aydan daha uzun süre devam edildiğinde, kalp yetmezliğinin kötüye gitmesi, karvedilol ile tedavi edilen hastalarda plaseboya göre daha az sıklıkta bildirilmiştir. Uzun süreli tedavi esnasında gözlenen kalp yetmezliğindeki kötüye gitme durumunun, karvedilol tedavisinden çok, hastanın, hastalık temelini taşımasıyla ilgili olması daha muhtemeldir.   Feokromositomu olan hastalarda, herhangi bir b-bloke edici ajan kullanılmadan önce, a-bloke edici ajan başlatılmalıdır. Karvedilol hem a-, hem de b-bloke edici farmakolojik aktiviteye sahip olmasına rağmen, bu şartlarda kullanımı ile ilgili bir deneyim yoktur. Bu sebeple, feokromositomu olmasından şüphe edilen hastalarda karvedilol uygulanması esnasında önlem alınmalıdır.   Selektif olmayan b-bloke edici aktiviteye sahip ajanlar, Prinzmetal varyant angina’sı olan hastalarda göğüs ağrısına neden olabilir. a- bloke edici aktivite böyle semptomları önleyebiliyor olmasına rağmen, bu hastalarda karvedilol ile bir klinik deneyim bulunmamaktadır. Bununla beraber, Prinzmetal varyant angina’sı olduğundan şüphe edilen hastalara karvedilol uygulanırken dikkat edilmelidir.   Diyabetle birlikte konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda karvedilol tedavisi, hipoglisemik tedavinin kuvvetlenmesine yanıt veren hipogliseminin kötüye gitmesine yol açabilir. Karvedilol dozuna başlandığında, ayarlanırken veya kesildiğinde kandaki glikoz miktarının izlenmesi önerilir.   Anafilaktik Reaksiyon Riski   Çeşitli alerjenlere karşı şiddetli anafilaktik reaksiyon hikayesi olan hastalar, tesadüfi, diyagnostik veya terapötik olarak tekrarlanan durumlara karşı daha reaktif olabilirler. Bu hastalar, alerjik reaksiyonların tedavisinde kullanılan epinefrinin genel olarak kullanılan dozlarına cevap vermeyebilirler.   Alerjik Olmayan Bronkospazm (örn; kronik bronşit ve amfizem)   Genel olarak, bronkospastik hastalığı olanlar b-blokerleri kullanmamalıdırlar. Karvedilol, ancak hastalar diğer antihipertansif ajanlara yanıt vermediği ya da tolere edemediği zamanlarda dikkatle kullanılabilir. Eğer karvedilol kullanılacaksa, en küçük etkili dozun kullanılması mantıklıdır, böylelikle endojen ve egzojen b-agonistlerinin inhibisyonu minimize edilmiş olur.   Konjestif kalp yetmezliği olan hastalar üzerinde yapılan klinik çalışmalarda, hastalıklarının oral veya inhale ilaçlarla tedavi istemeyen bronkospastik hastalığı olan hastalar kaydedilmiştir. Böyle hastalarda, karvedilolün dikkatle kullanılması önerilir. Dozlam önerileri yakından takip edilmeli ve eğer doz artışı süresince bronkospazm gözlenirse doz azaltılmalıdır.   Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı : Gebelik  kategorisi C   Karvedilolün hamile kadınlarda kullanılmasıyla ilgili yeterli deneyim yoktur.   Gebelerde ve emziren annelerde karvedilol kullanılması düşünüldüğünde risk/fayda oranı iyice değerlendirilmelidir. Yapılan hayvan çalışmalarında karvedilolün teratojenik etkisi olduğuna dair bulgu yoktur. Tavşanlarda yanlızca yüksek dozların ardından embriyotoksisite görülür. Bu bulguların insanlarla ilgisi bilinmemektedir. Beta blokerler plasental perfüzyonu azaltarak uterus içi fetüs ölümüne, immatüre ve prematüre doğumlara yol açabilirler. Buna ek olarak hayvan çalışmalarında karvedilolün plasental bariyeri geçtiği ve anne sütüne karıştığı bildirilmiştir, bu nedenle alfa ve beta blokajının insan fetüsü ve yeni doğan bebekler üzerindeki muhtemel etkileri göz ardı edilmemelidir. Diğer alfa ve beta bloker ajanlarla birlikte görülen etkilere, perinatal ve neonatal distres (bradikardi, hipotansiyon, solunum yolu depresyonu, hipoglisemi, hipotermi) dahildir. Postnatal periyoddaki bebekler üzerinde kardiyak ve pulmoner komplikasyon riski daha yüksektir.   Araç ve makina kullanmaya etkisi:   Kan basıncında değişiklik yapan diğer ilaçlarda olduğu gibi, karvedilol kullanan hastalar başdönmesi veya ilgili semptomlar yaşamları halinde araç ve makina kullanmamaları konusunda uyarılmalıdırlar. Bu durum özellikle tedavinin başlangıcı, tedavide değişiklik yapılması ve ilacın alkolle birlikte kullanılması hallerine mahsustur.   Tabletler laktoz içermektedir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği yada glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.   Tabletler sakkaroz içermektedir. Nadir kalıtımsal früktoz intoleransı, glikoz-glaktoz malabsorpsiyon veya sükraz-izomaltaz yetmezliği problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

Üretim Yeri

SANOVEL İLAÇ SAN. VE TİC. A.Ş.   Çanta 34580 Silivri / İSTANBUL

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Hastalıkların altyapısındaki farklılılardan dolayı advers etkiler ayrı ayrı belirtilmiştir.   Konjestif kalp yetmezliği   En sık bildirilen yan etki baş dönmesidir. Diğer sık rastlanan yan etkiler bradikardi, postüral hipotansiyon, hipotansiyon, gastrointestinal etkiler (bulantı, diyare, kusma), ödem (genel, periferik, dependent ve jenital ödem, bacak ödemi, hipervolemi ve aşırı sıvı yüklenmesi), anormal görme, trombositopeni, hiperglisemi (daha önceden diabetes mellitusu olan hastalarda), kilo alma ve hiperkolesterolemidir.   Nadiren senkop, dozun yükseltilmesi sırasında A-V bloğu veya kalp yetmezliği, akut renal bozukluk ve yaygın vasküler rahatsızlığı veya renal yetersizliği olan hastalarda renal anormallikler bildirilmiştir.   Baş dönmesi, anormal görme ve bradikardi haricindeki advers etkilerin sıklığı doza bağlı değildir.   Hipertansiyon   Yan etki profili konjestif kalp yetmezliğinde gözlenenle benzerdir ancak yan etkilerin insidansı hipertansiyon hastalarındagenel olarak daha azdır.   Esas olarak tedavinin başlangıcında veya doz artırılırken semptomatik postüral hipotansiyon gelişebilir, ancak ilaç önerildiği gibi kullanıldığında insidans en aza indirilir. Genel olarak baş dönmesi, baş ağrısı, halsizlik, gastrointestinal rahatsızlıklar (mide bulantısı, abdominal ağrı, diyare, nadiren konstipasyon ve kusma), bradikardi, hipotansiyon (nadiren senkop) görülür. Bu etkiler genellikle hafif ve geçici olup tedavinin erken safhalarında gerçekleşir. Diğer sık görülen etkiler ekstrimitelerde ağrı, gözyaşı salgısında azalma ve predispozisyonu olan hastalarda astım ve dispnedir.    Nadiren depresif ruh hali, uyku bozukluğu, parestezi, hırıltılı soluma, nezle benzeri semptomlar ile nadir ve izole vakalarda cilt reaksiyonları (ör. alerjik ekzantem, izole vakalarda ürtiker, pruritus ve lichen planus benzeri reaksiyonlar) olabilmektedir. Psoriyazis niteliğinde cilt lezyonları meydana gelebilir veya mevcut lezyonlar fazlalaşabilir.   Periferik sirkülasyonda azalma (ekstremitelerde soğukluk) veya periferik ödem zaman zaman meydana gelebilir. Nadiren A-V bloğu, angina pektoris, aralıklarla beliren topallama olan hastalarda semptomların fazlalaşması, Raynaud’s fenomeni ve kalp yetersizliğinin ilerlemesi görülebilir.   Nadiren burun tıkanıklığı meydana gelebilir.   İzole vakalarda, serum transaminazlarında değişiklikler, trombositopeni ve lökopeni bildirilmiştir.   Çok nadir vakalarda seksüel impotans, görmede bozukluk, gözde irritasyon, ağız kuruluğu ve işeme bozukluğu bildirilmiştir.   İlacın beta reseptörlerini bloke edici özelliklerine bağlı olarak gizli diabetes mellitus kendini belli edebilir, görünür diabet şiddetlenebilir ve kan glukozu karşıt regülasyonu inhibe edilebilir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE, LÜTFEN DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

KYTRIL 1 mg film tablet, PVC-ALU blisterde, 10 adet.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Sağlıklı gönüllülerde test edilen herhangi bir dozda i.v. KYTRIL uygulaması sonrası (200 mikrogram/kg’a kadar), istirahat EEG’si (elektroensefalografisi) üzerinde veya psikometrik testler üzerinde klinik olarak anlamlı etkisi gözlenmemiştir.Yapılan çalışmalarda, KYTRIL’in araç ve makine kullanımı üzerine etkisini gösteren hiçbir veri bulunmamaktadır.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

Özel bir gereksinim yoktur.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

KYTRIL ROCHE 1 mg film tablet

İlaç Nasıl Kullanılır

Bir tablet 1 mg granisetrona eşdeğer miktarda granisetron hidroklorür içerir.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

Film tablet.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

Bilinen herhangi bir farmasötik geçimsizliği bulunmamaktadır.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Granisetron veya diğer yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olduğu bilinen hastalarda kullanımı kontrendikedir.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

Ağızdan (yutularak) alınır.

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

29.07.2011

Doz Aşımı Ve Tedavisi

KYTRIL 1 mg film tablet

Etkin Maddeler

60 ay.

Farmakodinamik Özellikler

110/27

Farmakokinetik Özellikler

30oC'nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Farmasötik Form

KYTRIL, sitostatik tedaviye (radyoterapi veya kemoterapi) bağlı olarak ortaya çıkan akut ve gecikmiş bulantı ve kusmanın önlenmesi ve tedavisinde endikedir.

Gebelik Ve Laktasyon

F. Hoffmann-La Roche Ltd. CH 4070 Basel, İsviçre

Geçimsizlikler

Laktoz monohidrat, hipromelloz, sodyum nişasta glikolat, mikrokristalize selüloz, magnezyum stearat ve film kaplama maddesi olarak hipromelloz, titanyum dioksit E171, makrogol 400, polisorbat 80 içerir.

Doz Aşımı

Aşırı dozda sefaklor uygulanması durumlarında görülebilecek belirtiler; bulantı, kusma, epigastrik rahatsızlık ve ishaldir. Epigastrik rahatsızlık ve ishalin şiddeti alman doza bağlıdır. Önerilen mutad dozun beş katı dozda alınmadıkça mide yıkanması gerekmeyebilir. Aşın doz kullanım tedavisi için hastanm hayati fonksiyonlan yakından gözlenmek ve gerekirse uygun önlemler alınmalıdır. Aktif karbon uygulanması ilacın gastrointestinal sistemden emilimini azaltabilir. Bu nedenle midenin boşaltılmasını takiben aktif karbon uygulanması daha yararlı olabilir. Forse diürez, peritoneal diyaliz ve hemodiyalizin sefaklor intoksikasyonlarındaki etkinliği gösterilmemiştir.

Endikasyonlar

Kefsid aşağıda belirtilen mikroorganizmaların duyarlı suşları ile gelişmiş enfeksiyonların tedavisinde endikedir. Otitis media: S. pneumoniae, H. influenzae, stafilokoklar ve S. pyogenes’e (A grubu beta-hemolitik streptokoklar) bağlı. Pnömoni dahil alt solunum yolu enfeksiyonları: S. Pnoumoniea, H. İnfluenzae ve S.pyogenes’e  (A grubu beta-hemoütik streptokoklar) bağlı. Farenjit ve tonsillit dahil üst solunum yolu enfeksiyonları: S.pyogenes’e (A grubu beta-hemolitik streptokoklar) bağlı. Streptokoksik enfeksiyonların tedavisinde ve romatizmal ateş profilaksisinde penisilin ilk seçilecek ilaçtır. Sefaklor nazofarenksten streptokokların eradikasyonunda etkilidir, ancak romatizmal ateş ve bakteriyel endokarditin profilaksisindeki etkinliği ile ilgili yeterli veriler henüz mevcut değildir. Piyelonefrit ve sistit dahil idrar yolu enfeksiyonları: E. coli, P. mirabilis, Klebsiella türleri ve koagülaz negatif stafilokoklara bağlı. Deri ve yumuşak doku enfeksiyonları: Staphylococcus aureus ve S. pyogenes’e (A grubu beta-hemolitik streptokoklar) bağlı.

Farmakodinamik Özellikler

Sefaklor; oral uygulamaya mahsus, ikinci kuşak semi-sentetik sefalosporin türevi bir antibiyotiktir. Mikrobiyolojisi İn vitro test sonuçlarına göre sefalosporinlerin bakterisidal etkisi mikroorganizmalann hücre duvarı sentezinin inhibisyonu yoluyla olmaktadır. Sefaklor aşağıda belirtilen mikroorganizmaların birçok susuna karşı etkilidir. Koagülaz pozitif veya negatif ve penisilinaz üreten stafilokoklar, Streptococcus pyogenes (A grubu beta-hemolitik streptokoklar), Streptococcus pneumoniae, Moraxella (Branhameüa) catarrhalis, Beta-laktamaz üreten ampisiline dirençli suşlar dahil Haemophilus influenzae, Escherichia coîi, Proteus mirabiîis, Kkbsiella türleri, Citrobacter diversus, Neisseria gonorrhoeae, Propionibacterium acnes, Bacteroides fragilis hariç Bacteroides türleri, peptokoklar ve peptostreptokoklar. Pseudomonas türleri, Acimtobacter calcoaceticus, enterokokların birçok suşu, Enterobacter türleri, indol-pozitif Proteus türleri ve Serratia türleri sefaklora dirençlidir. İn vitro testlerde stafilokoklara karşı sefaklor ve metisilin tipi ilaçlar arasında çapraz direnç mevcuttur.  

Farmakokinetik Özellikler

Aç karnıına oral yoldan uygulanan sefaklor gastrointestinal sistemden hızla ve hemen tamamen emilir. Sefaklor’un yemekle birlikte veya aç karnına uygulanması emilen toplam ilaç miktarını değiştirmez  ancak serum zirve konsantrasyonuna ulaşmak için geçen süre uzayabilir ve serum seviyeleri aç karnına uygulamaya göre daha düşük kalabilir. Oral uygulamadan sonra serum zirve konsantrasyonlarına 30 ila 60 dakika içinde ulaşılır. 250 mg, 500 mg ve l g sefaklor’un aç kanuna oral yoldan uygulanmasından sonra elde edilen senim konsantrasyonları sırasıyla; 7mcg/mL, 13 mcg/mL ve 23 mcg/mL’dir. Serum eliminasyon yarı-ömrü 0.6 ila 0.9 saattir. Sefaklor’un yaklaşık %60 ila %85’i 8 saat içinde değişmemiş ilaç şeklinde idrarla itrah edilir. Böbrek fonksiyonlan yavaşlamış hastalarda sefaklor’un eliminasyon yan-ömrü hafif derecede uzar.

Farmasötik Şekli

ORAL SÜSPANSİYON İÇİN KURU TOZ

Formülü

Kefsid 250 mg/5 mL Oral süspansiyon için kuru toz; sulandırıldığında elde edilen süspansiyonun her 5 mL’sinde (bir ölçek) 125 mg sefaklor’a eşdeğer sefaklor monohidrat ve yardımcı madde olarak çilek ve muz aroması, dye ponceau ve şeker içerir.

İlaç Etkileşmeleri

β-laktam antibiyotiklerde olduğu gibi, probenesid sefeklor’un renal atılımını yavaşlatır.

Kontraendikasyonlar

Kefsid sefalosporin türevi antibiyotiklere ve içerdiği maddelerden herhangi birisine karşı aşırı duyarlılığı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Kefsid ağız yolundan uygulanır. Doktor tarafından başka şekilde önerilmediği takdirde çocuklarda önerilen mutad doz; üç eşit bölünmek üzere 20mg/kg/gün’dür. Daha ciddi enfeksiyonlarda (örneğin, otitis media) 40mg/kg/gün (maksimum lg/gün) dozunda uygulanması önerilir. Kefsid Süspansiyon 20 mg/kg/gün Vücut Ağırlığı 125 mg/ 5ml 250 mg /5ml 9 kg 1/2 ölçek (günde 3 kez)   18 kg 1 ölçek (günde 3 kez) 1/2 ölçek (günde 3 kez) 40 mg/kg/gün Vücut Ağırlığı 125 mg/ 5ml 250 mg /5ml 9 kg 1 ölçek (günde 3 kez) 1/2 ölçek (günde 3 kez) 18 kg   1 ölçek (günde 3 kez) Otitis media ve farenjit tedavisinde günlük toplam doz, 12 saat arayla uygulanmak üzere iki eşit doza bölünebilir. Böbrek yetersizliği durumlarında Kefsid dikkatle uygulanabilir ve genellikle doz azaltılması gerekmez. Kefsid Süspansiyon 20 mg/kg/gün (Farenjit ) Vücut Ağırlığı 125 mg/ 5ml 250 mg /5ml 9 kg 1/2 ölçek (günde 2 kez)   18 kg 1 ölçek (günde 2 kez) 1/2 ölçek (günde 2 kez) 40 mg/kg/gün (Otitis Media) Vücut Ağırlığı 125 mg/ 5ml 250 mg /5ml 9 kg 1 ölçek (günde 2 kez) 1/2 ölçek (günde 2 kez) 18 kg   1 ölçek (günde 2 kez) Beta-hemolitik streptokoklara bağlı enfeksiyonlarda, önerilen tedavi dozu en az 10 gün süreyle uygulanmalıdır. Hazırlanması: Şişedeki kuru toza, yansına kadar kaynatılmış ve soğutulmuş su ilave edip çalkalayınız. 5 dakika dinlendiriniz. Daha sonra çizgi hizasına kadar su üave edip kuvvetle çalkalayınız. Hazırlanmış süspansiyon buzdolabında muhafaza edilir ve 14 gün süreyle kullanılabilir

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

KEFSİD® 500 mg Kapsül, KEFSİD® 125 mg/5ml Oral Süspansiyon için kuru Toz

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında ve kuru bir yerde muhafaza ediniz. Hazırlanan süspansiyon, buzdolabında muhafaza edilir ve 14 gün süreyle kullanılabilir.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Kefsid 250 mg Oral süspansiyon için kuru toz; sulandırıldığında 100 mL süspansiyon verebilen kuru toz içeren şişelerde ölçeği ile birliktedir.

Uyarılar/Önlemler

Kefsid tedavisine başlamadan önce hastada sefaklor, sefalosporinler, penisilin ve diğer antibiyotiklere karşı aşırı duyarlılık reaksiyonu olup olmadığı dikkatli bir şekilde soruşturulmalıdır. Az da olsa çapraz allerji ihtimali mevcut olduğu için penisiline duyarlı hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Herhangi bir tür alerjisi olan ve özellikle ilaçlara karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda antibiyotikler dikkatle kullanılmalıdır. Allerjik bir reaksiyonun ortaya çıkması halinde sefaklor tedavisi derhal sonlandırılmalıdır. Şiddetli aşırı duyarlılık reaksiyonları, adrenalin uygulanması ve diğer acil önlemlerin alınmasını gerektirebilir. Sefalosporin ve diğer geniş spektrumlu antiyobiyotiklerin kullanımı ile psödomembranoz kolit görüldüğü bildirildiğinden, antibiyotik bağlı diyare gözlenen hastalarda bu durum dikkate alınmalıdır. Geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanılması klonun normal florasını bozabilir ve Clostridium’ların aşırı çoğalmasına neden olabilir. Çalışmaların sonuçlarına göre Clostridium diffıcile’in ürettiği toksinler antibiyotikler bağlı kolitin en sık görülen nedenidir. Hafif şiddetteki kolitler sadece ilacın kesilmesi ile düzelebilir. Orta şiddetteki ve şiddetli vakalar; endike olduğunda; sıvı, elektrolit ve protein ikamesi ile düzeltilebilir. Kolit ilacın kesilmesi ile ortadan kaldırılmazsa veya vaka şiddetli ise antibiyotiğe bağlı Clostridium diffıcile’ in neden olduğu psödomembranoz kolit tedavisinde vankomisin tercih edilecek ilaçtır. Kolitin diğer sebepleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Sefaklor’a karşı allerjik bir reaksiyon oluşması durumunda tedavi kesilmeli ve hasta uygun ilaçlarla; örneğin antihistaminik ilaçlar, pressör aminler veya kortikostreoidler ile tedavi edilmelidir. Diğer antibiyotiklerle olduğu gibi uzun süreli Kefsid tedavisi sırasında duyarlı olmayan bakterilerin aşırı çoğalmasına rastlanabilir. Tedavi sırasında süperenfeksiyon gelişmesi halinde, uygun tedavilere başvurulmalıdır. Kolit öyküsü bulunan kişilerde geniş spektrumlu antibiyotikler dikkatle uygulanmalıdır. Orta derecede ve şiddetli böbrek yetersizliği olan hastalarda genellikle doz ayarlanmasına gerek yoktur. Belirgin derecede böbrek yetersizliği olan hastalarda Kefsid dikkatle kullanılmalıdır.   Laboratuar test etkileşimleri: Sefalosporin antibiyotiklerle tedavi sırasında Coombs testinde yalancı pozitif sonuçlar ortaya çıkabilir. Kefsid uygulanması sırasında Clinitest®, Benedict solüsyonu ve Fehling solüsyonu ile yapılan idrar glukoz testlerinde yalancı pozitif sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle, enzimatik glukoz oksidaz reaksiyonlarına dayanan glukoz testlerinin (veya Testape®)uygulanması önerilmektedir.   Gebelikte kulanım: Gebelikte kullanım güvenilirliği henüz kesinleşmemiştir. Süt veren annelerde kullanım: Sefaklor düşük konsantrasyonlarda anne sütüne geçmektedir; bu nedenle süt vermekte olan kadınlarda Kefsid uygulanması halinde dikkatli olmak gerekir.   Yeni doğan döneminde kullanım: Bir aylıktan küçük bebeklerde kullanım güvenilirliği henüz kesinleşmemiştir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Kefsid genellikle iyi tolere edilir. Basit cilt döküntülerinden serum hastalığı benzeri reaksiyonlara kadar çeşitli allerjik reaksiyonlara rastlanabilir. Bu tip reaksiyonlara daha çok çocuklarda rastlanabilir. Belirti ve bulgular tedavinin başlangıcından birkaç gün sonra belirir ve tedavinin kesilmesi ile ortadan kalkar. Antihistaminik ilaçlar ve glukokortikoidlerin belirti ve bulguların iyileşmesini hızlandırabileceği belirtilmektedir. Nadiren bulantı kusma gibi gastrointestinal semptomlara rastlanabilir. Daha nadiren hiperaktivite, sinirlilik, bilinç bulanıklığı, sersemlik hissi, baş dönmesi gibi merkezi sinir sistemi; genital prurit ve vajinit; trombositopeni ve reversibl nefrit gibi yan etkiler gözlenebilir. Laboratuvar testlerinden; SGOT, SGPT veya alkalen fosfataz değerlerinde hafif yükselme, geçici lenfositoz, lökopeni, hemolitik anemi ile reversibl nötropeniye rastlanabilir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 2 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window