İlaç Sınıfı Beşeri İthal İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması SABRIL
Birim Miktarı 50
ATC Kodu N03AG04
ATC Açıklaması Vigabatrin
NFC Kodu EP
NFC Açıklaması Ağızdan Sıvı Ünite Dozlu Tozlar
Kamu Kodu A06904
Orijinal / Jenerik Türü Orjinal
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 107,05 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 95,59 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !

İlaç Etken Maddeleri

  • vigabatrin (500 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Vigabatrin için doz aşımı bildirilmiştir. Bildirilen en yaygın semptomlar, uyuşukluk veya koma; daha az sıklıkla baş dönmesi, baş ağrısı, psikoz; solunum depresyonu veya apne, bradikardi, hipotansiyon, ajitasyon, irritabilite, konfüzyon, davranış veya konuşma bozukluğudur. Spesifik bir antidotu yoktur. Genel destekleyici tedavi yapılmalıdır. Absorbe edilmemiş ilacın atılması için gerekli uygulama yapılmalıdır. Aktif kömürün vigabatrini önemli miktarda adsorbe etmediği, bir in vitro çalışmada gösterilmiştir. Vigabatrin doz aşımının tedavisinde hemodiyalizin etkinliği bilinmektedir. Vigabatrini terapotik dozlarda alan renal yetmezliği olan hastalarda, hemodiyalizle vigabatrinin plazma konsantrasyonu % 40-60 azalır.

Endikasyonlar

Diğer uygun ilaç kombinasyonlarının yetersiz kaldığı veya tolere edilemediği, sekonder jeneralizasyonu olan veya olmayan dirençli parsiyel epilepsilerde anti-epileptik ilaçlara ilave olarak. İnfantil spazmda (West Sendromu) monoterapi olarak .

Farmakodinamik Özellikler

Vigabatrin çeşitli deneysel epilepsi modellerinde bir antikonvülzan olarak etkilidir. Vigabatrin açıkça tanımlanmış etki mekanizması olan bir anti-epileptik ilaçtır. Bu etki mekanizması, GABA-transaminazın (GABA-T) doza bağlı enzim inhibisyonu ve dolayısıyla inhibe edici nörotransmitter olan, GABA düzeylerinde artışa bağlanmaktadır.Kısa ve uzun süreli kontrollü klinik çalışmalar, vigabatrinin, konvansiyonel tedaviyle yeterince kontrol altına alınamayan epilepsi hastalarında ek tedavi olarak ya da infantil spazmlarda monoterapi olarak verildiğinde nöbet sıklığını azalttığını göstermiştir. Etkinlik kompleks parsiyel nöbetleri olan hastalarda özellikle belirgindir

Farmakokinetik Özellikler

Vigabatrin suda kolaylıkla çözünür, oral alımdan sonra hızla absorbe edilir, gıdalar absorpsiyonunu etkilemez. Görünür dağılım hacmı, total vücut sıvı hacminden biraz daha fazladır. Vigabatrin plazma proteinlerine bağlanmaz. Plazma doruk konsantrasyonuna 2 saatte ulaşılır. Plazma eliminasyon yarılanma ömrü gençlerde 5-8 saat, yaşlılarda 12-13 saattir. Plazma ve serebral sıvıdaki konsantrasyonları verilen dozla orantılıdır. Plazma konsantrasyonu ve etkinlik arasında bir korelasyon bulunmamaktadır. Bu, vigabatrinin etki mekanizmasının bir sonucudur. Çünkü, vigabatrinin etki süresi, vigabatrinin plazma konsantrasyonuna bağlı olmayıp, GABA transaminaz enziminin tekrar sentezlenme hızına bağlı bulunmaktadır. Vigabatrin hepatik sitokrom P450 enzimlerini indüklemez ve yaygın olarak metabolize olmaz. Tek doz uygulamasından 24 saat sonra, dozun % 70’i idrarla değişmeden atılır.

Farmasötik Şekli

Saşe

Formülü

Her Sabril Saşe 500 mg vigabatrin içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Vigabatrin metabolize olamadığından, proteinlere bağlanmadığından ve hepatik sitokrom P450 ilaç metabolize edici enzimleri etkilemediğinden diğer ilaçlarla etkileşimi azdır. Birlikte kullanımda, vigabatrinin bazı çalışmalarda fenitoin seviyelerinde azalmaya (ortalama % 16-33) neden olduğu bildirilmiştir. Bu etkileşimin mekanizması tam olarak anlaşılamamıştır, ayrıca klinik olarak anlamlı değildir. Fenobarbital ile birlikte kullanımında da etkileşme görülmektedir. Kontrollü klinik çalışmalarda karbamazepin,fenobarbiton, pirimidon ve sodyum valproat plazma konsantrasyonları izlenmiş ve klinik olarak anlamlı bir etkileşim bulunamamıştır. Vigabatrin plazma alanin transaminaz (ALT) daha az olarak aspartat transaminaz (AST) aktivitelerinde azalmaya yol açabilir. ALT düzeylerinde baskılama % 30-100 düzeyindedir. Bu nedenle vigabatrin alan hastalarda bu karaciğer testleri kantitatif olarak güvenilir değildir. Vigabatrin idrarda amino asit miktarını arttırarak bazı nadir genetik metabolik hastalıklar(örneğin alfa aminoadipik asidüri) için kullanılan testlerde yanlış pozitifliğe neden olabilir. Bu etkinin diğer transaminazların vigabatrin tarafından inhibisyonuna bağlı olduğu düşünülmektedir ve yalancı pozitif laboratuvar testleri potansiyeli dışında bilinen herhangi bir klinik anlamı yoktur.

Kontraendikasyonlar

Vigabatrin veya diğer bileşenlere karşı hassasiyet hikayesi olan kişilerde kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Yetişkinlerde: Sabril saşe oral yolla, günde bir veya iki kez yemeklerden önce veya sonra alınabilir. Saşe içeriği kullanımdan hemen önce içeceklere (örn. su, meyva suyu veya süt) konabilir. Başlangıç dozu olarak günde 1g (2 saşe) Sabril, sürdürülmekte olan tedaviye ilave olarak verilir. Eğer gerekirse, günlük doz, klinik cevap ve toleransa göre  haftalık aralıklarla 0.5 g. lık miktarlarda artırılır veya azaltılır. Maksimum etkinlik genellikle günlük 2-3 g lık dozlarda görülür. 3 g/gün üzerindeki dozlar yalnızca istisnai durumlarda yan etkiler yakından izlenerek kullanılmalıdır. Çocuklarda: Önerilen başkangıç dozu 40mg/kg/gündür. İdame dozu olarak aşağıdaki dozlar önerilir; Vücut ağırlığı                                               Dozaj 10-15 kg                                        0.5- 1 g/gün 15-30 kg                                        1 -1.5 g/gün 30-50 kg                                        1.5-3 g/gün > 50 kg                                          2 -3 g / gün  3 g/gün üzerindeki dozlar yalnızca istisnai durumlarda yan etkiler yakından izlenerek kullanılmalıdır. İnfantil spazmı olan (West sendromu) bebeklerde monoterapi için önerilen başlangıç dozu 50 mg/kg/gün’dür. Bu doz klinik cevaba göre, günlük 50 mg/kg miktarlık değişimlerle ayarlanır. Günde 150mg/kg’a kadar olan doz iyi tolere edilmiştir. Cevap genellikle iki hafta içinde alınır. Az sayıda hastada daha yüksek dozlar kullanılmıştır.  Yaşlılar:  Vigabatrin böbrekler yoluyla atıldığından, kreatinin klerensi 60ml/dakikadan az olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Böbrek fonksiyonu normal veya azalmış olan yaşlı hastalarda klerensin azalmış olmasından dolayı, benzer önlemlerin alınması gereklidir. Doz ayarlaması veya uygulama sıklığı düşünülmelidir.Bu hastalar daha düşük bir idame dozuna cevap verebilirler.Hastalar sedasyon veya konfüzyon gibi istenmeyen etkiler açısından izlenmelidirler (Bkz. Uyarılar/Önlemler).

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Sabril 500 mg tablet, 100 filmtablet içeren blister ambalajlarda.

Saklama Koşulları

Çocukların ulaşamayacakları yerlerde, 30°C’nin altındaki oda sıcaklığında ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Sabril 500 mg saşe, 50 saşe içeren kutularda.

Uyarılar/Önlemler

Görme alanı kusuru (Bkz. Yan etkiler/Advers etkiler)  Vigabatrin alan hastaların 1/3’inde görme alanı kusuru olduğu bildirilmiştir. Görme alanı kusuru riski, kadınlara kıyasla erkeklerde daha yüksektir. Var olan verilere göre, genel görünümü her iki gözün görsel alanlarının eşmerkezli olarak daralması şeklindedir, bu da genellikle burun bölgesinde şakak bölgesine oranla daha belirgindir. Merkezi görsel alanda (30 derecelik eksantrisite içinde) sıklıkla anüler nazal bozukluk görülmektedir. Merkezi görsel keskinlikte bozulma olmamaktadır. Bozukluğu görsel alan ölçümü ile doğrulanmış hastaların çoğu (görsel alan ölçümünde şiddetli bozukluk gözlenenler dahi), kendiliğinden daha önce semptomlarının farkına varmamışlardır.  Bu nedenle, bu istenmeyen etki sadece sistematik perimetri testleriyle güvenilir olarak tespit edilebilir. Bu testleri genellikle 9 yaşın üzerindeki hastalarda uygulamak mümkündür.  Ağır görme alanı kusuru vakalarının hasta için pratik sonucu olabilir. Mevcut bulgular, görme alanı kusurlarının tedavi kesildikten sonra bile devam edebildiğini düşündürmektedir. Görme alanı kusuru birkaç ay ila birkaç yıl vigabatrin tedavisinden sonra başlayabilir.  Klinik araştırmalara katılan bireylerin sistematik olarak taranmasından bugüne kadar elde edilen veriler, eğer bir hastada 3 ila 4 yıllık tedaviden sonra kusur gelişmemişse, vigabatrin tedavisine devam edilmesiyle görme alanı kusurları gelişme riskinin düşük olduğunu göstermektedir. Vigabatrin retinaya zarar verecek başka ilaçlar ile beraber kullanılmamalıdır. Mevcut verilere dayanarak, görme alanı kusurları retinada artmış GABA düzeylerinden kaynaklanmaktadır. Önceden var olan ve klinik olarak anlamlı görme alanı kusuru olan hastalarda vigabatrin kullanımı önerilmez. Vigabatrin tedavisine başlanmadan önce hastaların tümüne görsel alan muayenesiyle birlikte oftalmolojik konsültasyon yapılmalıdır. Mümkünse tedaviye başlanmadan önce ve altı aylık periyotlarla uygun bir görsel alan testi (perimetri) uygulanmalıdır. Standart statik perimetri (Humphrey veya Octopus) veya kinetik perimetri (Goldmann) testleri kullanılabilir. Statik perimetri, vigabatrine bağlı görsel alan bozukluklarının belirlenmesinde tercih edilen bir yöntemdir.  Bir dizi elektro-retinografik parametrenin vigabatrin ile bağıntılı görme alanı kusuru ile yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir.; Elektro-retinografi yararlı olabilir ancak yalnızca perimetri ile işbirliği gösteremeyen yetişkinlerde veya 3 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmalıdır. Var olan verilere göre, elektro-retinogramın ilk salınım potansiyeli ve 30 Hz titreşim yanıtları ile vigabatrine bağlı görme alanı kusuru arasında korelasyon görülmektedir. Bu yanıtlardaki gecikme ve azalma normal sınırların ötesindedir. Vigabatrin tedavisi gören ama görme alanı kusuru olmayan hastalarda bu tür değişiklikler görülmemiştir. Vigabatrin tedavisi sırasında  görme alanı kusuru sıklığı ve neden olacağı karışıklıklar hakkında hastaya ve/veya bakıcıya kapsamlı bir açıklama yapılmalıdır. Hasta, ortaya çıkabilecek yeni görsel sorunlar, görsel alanın daralmasıyla ilgili olabilecek semptomlar hakkında uyarılmalıdır. Görme bozukluklarının ortaya çıkması halinde hasta bir göz doktoruna sevk edilmelidir. Sabril 500 mg saşe kullanan kişilerde her 3 ayda bir göz muayenesi yapılmalıdır. Takip döneminde görsel alanda daralma ortaya çıkarsa vigabatrin tedavisinin devam etmesi ya da kesilmesine ilişkin karar bireysel yarar-risk değerlendirmesine dayanmalıdır. Tedavinin sürdürülmesine karar verilecek olursa, ilerlemenin veya görüşü tehdit edecek bozuklukların tespit edilebilmesi için daha sıkı bir takip (perimetri) uygulanmalıdır. Görme alanı muayenesi, akıl yaşı 9’un altında olan çocuklar için nadiren mümkündür.  Çocuklarda, tedavinin taşıdığı risk kazanımlara oranla çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir.  Şu anda, standart perimetrinin uygulanamadığı çocuklarda görme alanındaki bozuklukları tanıyabilecek ya da dışlanmasını sağlayabilecek yerleşik bir yöntem yoktur.  Üç yaşındaki ve daha büyük çocukların periferik görmesini değerlendirmek için, görme alanının spesifik görsel olarak uyarılmış potansiyellerine (VEP) dayanan özel bir yöntem istek üzerine laboratuvarda uygulanabilir. Bu yöntem şimdiye değin vigabatrine bağlı görme alanı bozukluklarının tespitinde kullanılmamıştır. Yöntem, santral görme alanından normal bir yanıt ve periferik yanıt yokluğunu gösterirse, vigabatrinin yararları ve riski yeniden değerlendirilerek tedavinin progresif olarak kesilmesi düşünülmelidir. Periferik görmenin varlığı, yine de görme alanı kusurunun ortaya çıkma olasılığını ortadan kaldırmamaktadır.  Elektroretinografi yararlı olabilir, ancak 3 yaşın altındaki çocuklarda uygulanmamalıdır. Vigabatrin, öyküsünde psikoz, depresyon veya davranış problemleri bulunan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Vigabatrin tedavisi sırasında ajitasyon, depresyon, anormal düşünme, paranoyak reaksiyonlar gibi psikiyatrik bozukluklar görülmüştür. Bu tür bozukluklar psikiyatrik öyküsü olan ya da olmayan hastalarda ortaya çıkabilmekte ve genellikle vigabatrin dozunun azaltılmasıyla veya kademeli olarak kesilmesiyle eski haline dönebilmektedir. Klinik çalışmalarda, depresyon hastaların % 10’undan azında meydana gelmiş ve nadiren vigabatrin tedavisinin kesilmesini gerektirmiştir. Daha az sıklıkta görülen olaylar psikotik semptomları içermiştir. Vigabatrin tedavisine başlandıktan hemen sonra, elektroensefalogram üzerinde spesifik olmayan ağır dalga aktivitesi ile bağlantılı olarak, ender olmakla birlikte belirgin uyuşukluk, sersemlik, şaşkınlık gibi ensefalopatik semptomlar görülmüştür. Bu reaksiyonlara neden olan risk faktörleri arasında, başlangıç dozunun önerilen başlangıç dozundan daha yüksek olması, dozun önerilenden daha hızlı artırılması ve böbrek yetmezliği yer almaktadır. Bu etkiler, dozun azaltılmasıyla veya vigabatrinin kesilmesiyle ortadan kalkmıştır (Bkz. Yan etkiler/Advers Etkiler). Diğer antiepileptik ilaçlarda olduğu gibi, vigabatrin bazı hastalarda vigabatrin ile status epilepticus’u da içeren nöbet sıklığında artışa veya yeni nöbet şekillerinin ortaya çıkmasına neden olabilir . Nadir vakalarda yeni başlayan miyoklonus ya da miyoklonusun alevlenmeleri görülebilir (Bkz. Yan etkiler/Advers etkiler). Diğer antiepileptik ilaçlarda olduğu gibi, tedavinin aniden kesilmesi rebound etkiye (nöbetlerin tekrar başlamasına) neden olabilir. Eğer hasta için vigabatrin tedavisinden vazgeçilecek ise, bunun 2 ile 4 haftalık süreye yayılan kademeli doz azaltımı ile yapılması önerilmektedir. Vigabatrin böbrekler yoluyla atıldığından, yaşlılarda ve özellikle kreatinin klerensi 60ml/dakikadan az olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Böbrek fonksiyonu normal veya azalmış olan yaşlı hastalarda klerensin azalmış olmasından dolayı benzer önlemlerin alınması gereklidir.  Hastalar sedasyon veya konfüzyon gibi istenmeyen etkiler açısından izlenmelidirler. Gebelik ve laktasyon: Kategori C. Gebe kadınlarda vigabatrin ile yeterli ve iyi kontrollü herhangi bir araştırma yapılmamıştır.  Vigabatrin potansiyel yararın fetüs için potansiyel riski mazur göstermedikçe gebelik sırasında kullanılmamalıdır. Epilepsi ve anti-epileptik ilaç kullanımı dikkate alınarak, epileptik kadınların çocuklarındaki genel malformasyon oranının genel popülasyondakinden 2-3 kat daha yüksek olduğu gösterilmiştir (yaklaşık %3-4).  Bu nedenle, gebeliği planlamak için bir uzmana başvurulmalıdır. Eğer bir hasta zaten gebeyse, tedavi kesilmemeli ve bir nöroloji uzmanına danışılmalıdır. Etkili antiepileptik tedavinin aniden kesilmesi annedeki hastalığın şiddetlenmesine yol açabilir ve bu da fetüs için zararlıdır. Gebelik sırasında vigabatrin kullanan annelerin bebeklerinde anormal gebelik sonuçları bildirilmiş olmakla birlikte, genel epilepsi popülasyonuyla karşılaştırıldığında anormal sonuçların (malformasyon anomalileri veya spontan düşükler) insidansında ya da tipinde herhangi bir artış gözlenmemiştir.  Bildirilen her bir gebelik sırasında birlikte kullanılan antiepileptik ilaçların varlığı ve sınırlı verilerden dolayı, gebelik sırasında alındığında vigabatrinin malformasyon riskini arttırıp arttırmadığı konusunda kesin bir sonuca varmak mümkün değildir. Vigabatrin anne sütüne düşük konsantrasyonlarda geçmektedir.  Bir hastadan elde edilen vigabatrin anne sütü konsantrasyonlarına dayanarak, günde 2 g maternal dozun %0.3’ünün anne sütüne geçmiş olacağı hesaplanmıştır.  Bu nedenle, ilacın anne için önemi dikkate alınarak emzirmenin mi yoksa ilacın mı kesileceğine karar verilmelidir. Araç kullanımına etkisi Genel kural olarak iyi kontrol edilemeyen epilepsi hastalarının araç veya tehlikeli olabilecek makineleri kullanmaları engellenmelidir. Klinik çalışmalarda uyuşukluk haline neden olabileceği gösterildiği için Sabril kullanımına başlayan hastalar konu ile ilgili uyarılmalıdır. Araç ve makine kullanma yeteneğini anlamlı olarak etkileyen Sabril kullanımı ile ilişkili görme alanı defektleri sık olarak rapor edilmiştir. Hastalar görme  alanı  açısından değerlendirilmelidirler. Araba veya makine kullanan, tehlikeli işleri olan hastalar özellikle dikkatli olmalıdırlar.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Vigabatrin ile tedavi edilen hastalarda sıklıkla hafiften şiddetli arasında değişen görme alanı bozuklukları bildirilmiştir.  Ağır olgular potansiyel olarak sakatlayıcıdır. Bu bozukluklar vigabatrin tedavisinden aylar, hatta yıllar sonra ortaya çıkar.  Prevalans anketlerinden elde edilen sonuçların yeniden gruplandırılması, vigabatrin ile tedavi edilen hastaların üçte birinde görme alanı anomalilerinin olduğunu düşündürmektedir (bkz. Uyarılar/Önlemler). Kontrollü klinik araştırmalarda, vigabatrin tedavisi sırasında hastaların yaklaşık %50’sinde istenmeyen etki ortaya çıkmıştır. Erişkinlerdeki başlıca istenmeyen etkiler merkezi sinir sistemiyle ilişkilidir ve sedasyon, somnolans, yorgunluk ve konsantrasyon bozuklukları türündedir.  Buna karşılık, çocuklarda eksitasyon veya ajitasyon olguları sık görülmektedir.  Bu istenmeyen etkilerin sıklığı genellikle tedavinin başlangıcında daha fazladır ve sonraları azalır.  Tüm antiepileptiklerle olduğu gibi, vigabatrin ile tedavi edilen bazı hastalarda krizlerin sıklığında bir artış, hatta mal epileptik görülebilir.  Miyoklonik krizleri olan hastalar bu etkiye karşı özellikle duyarlıdır. Nadir olgularda bir miyokloninin ortaya çıkışı veya daha önceden var olan bir miyokloninin kötüleşmesi gözlenmiştir. Bozuklukların sıklığı ve cinsi: Çok sık (> 1/10): genel durum: somnolans, yorgunluk; psikiyatrik bozukluklar: eksitasyon ve ajitasyon (çocuklar); göz bulguları: görme alanı anomalisi.  Sık (> 1/100, < 1/10): genel durum: başağrıları, kilo artışı, titremeler, ödem; nörolojik bulgular: baş dönmesi, paresteziler, mental konsantrasyon ve hafıza bozuklukları; psikiyatrik bozukluklar*: ajitasyon, saldırganlık, sinirlilik, irritabilite, depresyon, düşünce bozuklukları, paranoid reaksiyon; gastrointestinal bulgular: bulantı, karın ağrısı; göz bulguları: görme bozukluğu, diplopi, nistagmus.  Düşük sıklıkta (> 1/100, < 1/100): nörolojik bulgular: ataksi; psikiyatrik bozukluklar*: hipomani, mani, psikoz, halüsinasyon; deri bulguları: döküntüler.  Nadir (< 1/1000): genel durum: Quincke ödemi, ürtiker; nörolojik bulgular: ensefalopatik semptomlar**; psikiyatrik bozukluklar: intihar girişimi; göz bulguları: retinal bozukluklar (örneğin periferik retina atrofisi).  Çok nadir (< 1/10.000): göz bulguları: optik nörit, optik sinir atrofisi, bilateral optik disk pallor. * Vigabatrin tedavisi uygulanan hastalarda psikiyatrik reaksiyonlar bildirilmiştir. Bu reaksiyonlar psikiyatrik geçmişi olan ve olmayan hastalarda gözlenmiştir ve genellikle doz azaltıldığında veya tedavi progresif olarak kesildiğinde geriye dönmüştür (bkz. Uyarılar/Önlemler).  Depresyon, klinik çalışmalarda sık gözlenmiş olan bir psikiyatrik reaksiyondur; ancak yalnızca nadir durumlarda vigabatrin tedavisinin kesilmesini gerektirmiştir. ** Belirgin sedasyon, stupor veya konfüzyon tipindeki ve elektroensefalogramda non-spesifik yavaş dalgalarla ilişkili ensefalopati semptomları nadir olgularda vigabatrin tedavisinin başlangıcından hemen sonra tarif edilmiştir.  Doz azaltıldığında veya vigabatrin kesildiğinde bu reaksiyonların tamamen geriye döndüğü görülmüştür (bkz. Uyarılar/Önlemler). Biyolojik tetkiklerin sonuçları, vigabatrin ile tedavinin nefrotoksisiteye ya da hepatotoksisiteye yol açmadığını göstermektedir. ALT ve AST’ta, vigabatrinin aminotransferazları inhibe etmesinin sonucu olarak kabul edilen düşüşler gözlenmiştir.  Vigabatrin ile uzun süreli tedavi, klinik açıdan taşıdığı önem nadiren anlamlı olan hemoglobin düzeylerinde hafif bir düşüşle ilişkili olabilir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 4 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window