İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması SERODERM
Birim Miktarı 1
ATC Kodu D07AC01
ATC Açıklaması Betametazon
NFC Kodu SA
NFC Açıklaması Topikal Harici Merhemler
Kamu Kodu A10441
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 17,86 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 15,95 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 5,74 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu E097A
Başlıklar
  1. İlaç Etken Maddeleri
  2. İlaç Prospektüsü
    1. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    2. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    3. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    4. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    5. İlaç Nasıl Kullanılır
    6. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    7. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    8. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    9. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    10. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    11. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    12. Etkin Maddeler
    13. Farmakodinamik Özellikler
    14. Farmakokinetik Özellikler
    15. Farmasötik Form
    16. Doz Aşımı
    17. Endikasyonlar
    18. Farmakodinamik Özellikler
    19. Farmakokinetik Özellikler
    20. Farmasötik Şekli
    21. Formülü
    22. İlaç Etkileşmeleri
    23. Kontraendikasyonlar
    24. Kullanım Şekli Ve Dozu
    25. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    26. Saklama Koşulları
    27. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    28. Uyarılar/Önlemler
    29. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    30. Doz Aşımı
    31. Endikasyonlar
    32. Farmakodinamik Özellikler
    33. Farmakokinetik Özellikler
    34. Farmasötik Şekli
    35. Formülü
    36. İlaç Etkileşmeleri
    37. Kontraendikasyonlar
    38. Kullanım Şekli Ve Dozu
    39. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    40. Saklama Koşulları
    41. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    42. Uyarılar/Önlemler
    43. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    44. Doz Aşımı
    45. Endikasyonlar
    46. Farmakodinamik Özellikler
    47. Farmakokinetik Özellikler
    48. Farmasötik Şekli
    49. Formülü
    50. İlaç Etkileşmeleri
    51. Kontraendikasyonlar
    52. Kullanım Şekli Ve Dozu
    53. Ruhsat Sahibi
    54. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    55. Saklama Koşulları
    56. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    57. Uyarılar/Önlemler
    58. Üretim Yeri
    59. Yan Etkileri / Advers Etkiler

İlaç Etken Maddeleri

  • betametazon 17-valerat (300 mg)

İlaç Prospektüsü

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

Karton kutuda, PVC/PE/PVDC/Alüminyum blister ambalajda 14, 28 ve 56 film tablet.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Essitalopram entelektüel işlev ve psikomotor performansı etkilemez. Ancak, psikoaktif ilaç kullanan hastaların muhakeme yeteneklerinde veya becerilerinde bozulma beklenebilir. Bu sebeple, hastaların araba ve makine kullanma yeteneklerine olası etkileri konusunda uyarılmaları gerekir.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

SEVPRAM® 5 mg Film Tablet

İlaç Nasıl Kullanılır

5 mg essitalopram (oksalat olarak)

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

Beyaz renkli,bir yüzü çentikli, bikonveks film tablet

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

Geçerli değil.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Ağızdan alınır.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

SEVPRAM® 5 mg film tablet

Doz Aşımı Ve Tedavisi

22.11.2011

Etkin Maddeler

24 ay

Farmakodinamik Özellikler

237/32

Farmakokinetik Özellikler

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.

Farmasötik Form

Mikrokristalin selüloz, kroskarmelloz sodyum, hidroksi propil selüloz, talk, magnezyum stearat, hidroksipropil metil selüloz, polioksil 40 stearat, titanyum dioksit

Doz Aşımı

Ketiapinin akut yüksek dozları ile deneyim klinik veri tabanında tahminen 1200-9600 mg arasında değişen dozlarla sınırlıdır ve fatal vaka yoktur. Genelde bildirilen belirti ve bulgular ilacın bilinen farmakolojik etkilerinin (uyku hali, sedasyon, taşikardi ve hipotansiyon) artması şeklindedir.  Akut doz aşımı durumunda hava yolu açık tutulmalı, yeterli oksijen ve ventilasyon sağlanmalıdır. Gastrik lavaj (eğer hastanın şuuru kapalıysa, intübasyondan sonra) ve bir laksatif ile birlikte aktif kömür uygulaması düşünülmelidir. Ayrıca kardiyovasküler sistem derhal takibe alınmalı ve aritmi riski nedeniyle devamlı elektrokardiyografik izlemeye başlanmalıdır. Eğer antiaritmik tedavi uygulanacak ise; disopiramid, prokainamid ve kinidin verilmesinin teorik olarak ilave QT- uzatıcı etki riski vardır. Benzer olarak, bretiliumun alfa-adrenerjik bloker etkinliği ketiapininkine eklenerek ciddi hipotansiyona yol açabileceği beklenebilir. Hipotansiyon ve dolaşım kollapsı durumunda, intravenöz sıvılar ve/veya sempatomimetik ajanlar gibi uygun önlemler ile tedavi uygulanmalıdır (epinefrin ve dopamin kullanılmamalıdır, çünkü ketiapin ile indüklenmiş alfa blokaj durumunda beta-stimülasyon sonucu hipotansiyon kötüleşebilir). Şiddetli ekstrapiramidal semptomların bulunduğu durumlarda antikolinerjik ilaçlar uygulanmalıdır. Ketiapinin spesifik bir antidotu yoktur. Çoklu ilaç ihtimali de düşünülmelidir.

Endikasyonlar

Ketiapin şizofreni tedavisinde, Bipolar bozuklukların eşlik ettiği mani ataklarının tedavisinde, Bipolar bozukluktaki orta-ileri derecede şiddette depresif atakların akut (8 hafta) tedavisinde endikedir. Bipolar depresyonda, 8 haftadan daha uzun süreli tedaviye ilişkin herhangi bir veri yoktur. Bipolar bozukluğun idame tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Ketiapin, yeni bir kimyasal grup olan dibenzotiyazepin türevi antipsikotik bir ilaçtır. Beyinde çok sayıda nörotransmiter reseptörü (serotonin 5HT1A ve 5HT2, dopamin D1 ve D2, histamin H1 ve adrenerjik α1 ve α2 reseptörler) üzerinde antagonistik etki gösterir. Ketiapinin muskarinik ve benzodiazepin reseptörlerine afinitesi ise önemsiz derecededir.

Farmakokinetik Özellikler

Ketiapinin farmakokinetiği, önerilen klinik doz sınırları içinde lineerdir. Absorbsiyon: Ketiapin fumarat oral uygulamadan sonra hızla absorbe edilir ve 1.5 saat içinde zirve plazma konsantrasyonlarına ulaşılır. Yemeklerle birlikte alındığında biyoyararlanımında önemli bir değişiklik olmaz. Dağılım: Ketiapin tüm vücuda yaygın şekilde dağılır. Terapötik konsantrasyonlarda plazma proteinlerine % 83 oranında bağlanır. Metabolizma ve eliminasyon: Ketiapin eliminasyonu başlıca karaciğerde metabolizma yoluyla olur ve önerilen klinik dozlarda ortalama terminal yarı ömrü yaklaşık 6 saattir ve çoklu dozlamada ortalama 2 gün içinde kararlı durum konsantrasyonlarına erişilmesi beklenir. Metabolizmasında sitokrom P450 3A4 izoenziminin rolü bulunduğu bildirilmiştir. Metabolitleri inaktiftir. Tek doz oral 14C-ketiapin uygulamasından sonra, uygulanan dozun % 1’den azı değişmemiş ilaç olarak atılmıştır. Dozun yaklaşık olarak %73’ü idrarda ve % 20’si feçesde bulunmuştur. Özel hasta gruplarında farmakokinetik Yaş: Ketiapinin oral klerensi yaşlılarda (≥65 yıl) gençlere göre % 40 azalmış olduğundan doz ayarlaması gerekebilir. Böbrek yetmezliği: Ciddi böbrek yetmezliği bulunan hastalarda (kreatinin klerensi:10-30 mL/dak./1.73 m2) ortalama klerens normal bireylere göre % 25 düşük bulunmuştur. Ancak bu hastalarda plazma ketiapin konsantrasyonları, normal bireylerde görülen konsantrasyon sınırları içinde olduğundan doz ayarlaması gerekli değildir. Karaciğer yetmezliği: Ketiapin karaciğerde yaygın şekilde metabolize edildiğinden, karaciğer yetmezliği bulunan hastalarda plazma düzeyleri yüksek olabilir ve doz ayarlaması gerekebilir.

Farmasötik Şekli

SEREX 300 mg Film Tablet

Formülü

Her bir tablet, 300 mg ketiapin baza eşdeğer 345.4 mg ketiapin fumarat ve yardımcı madde olarak laktoz monohidrat ve titanyum dioksit içerir.

İlaç Etkileşmeleri

İn vitro enzim inhibisyon verilerine göre ketiapin ve metabolitlerinin sitokrom P450 1A2, 2C9, 2C19, 2D6 ve 3A4 enzimlerinin aracı olduğu in vivo metabolizma üzerindeki inhibitör etkinlikleri çok zayıftır. Ketiapinin oral klerensi prototip sitokrom P450 3A4 indükleyicisi fenitoin tarafından artırılır ve prototip sitokrom P450 3A4 inhibitörü ketokonazol tarafından azaltılır. Ketiapin oral klerensi nonspesifik enzim inhibitörü simetidin tarafından inhibe edilmemiştir. Fenitoin: Ketiapin (günde 3 kez 250 mg ) ile fenitoinin (günde 3 kez 100 mg) eşzamanlı uygulaması ketiapinin ortalama oral klerensini 5 kat artırmıştır. Ketiapin ile fenitoin ya da diğer hepatik enzim indükleyicilerinin (karbamazepin, barbitüratlar, rifampin, glukokortikoidler) uygulandığı hastalarda ketiapin dozlarının artırılması gerekebilir.  Divalproeks: Ketiapin (günde 2 kez 150 mg) ile divalproeksin (günde 2 kez 500 mg) eşzamanlı uygulanması, emilim miktarını veya ortalama oral klerensini etkilemeksizin Serex’in kararlı durumdaki ortalama maksimum plazma konsantrasyonunda %17 oranında bir artışa neden olmuştur. Divalproeks (günde 2 kez 500 mg) ile ketiapin (günde 2 kez 150 mg) eşzamanlı uygulandığı zaman, kararlı durumdaki toplam ve serbest valproik asidin ortalama maksimum konsantrasyonu ve emilim miktarı %10-12 oranında azalmıştır. Ketiapin varlığında (günde 2 kez 150 mg), valproik asidin (günde 2 kez 500 mg divalproeks şeklinde uygulanmıştır) ortalama oral klerensinde %11 oranında bir düşüş olmuştur. Değişimler anlamlı bulunmamıştır. Tioridazin: Tioridazin (günde 2 kez 200 mg) de ketiapinin (günde 2 kez 300 mg) oral klerensini %65 artırmıştır. P450 3A4 inhibitörleri: Güçlü bir sitokrom P450 3A4 inhibitörü olan ketokonazolun (4 gün süreyle günde bir kez 200mg) eşzamanlı uygulaması ketiapinin oral klerensini %84 düşürmüş ve zirve plazma konsantrasyonlarında % 335 artışa neden olmuştur. Ketiapin ile ketokonazol ve/veya diğer sitokrom P450 3A4 inhibitörleri (örneğin: itrakonazol, fluonazol ve eritromisin) birlikte uygulandığı hastalarda dikkatli olmak gerekir. Fluoksetin, imipramin, haloperidol ve risperidon: Fluoksetin (günde bir kez 60 mg), imipramin (günde 2 kez 75 mg), haloperidol (günde 2 kez 7.5 mg) ya da risperidon (günde 2 kez 3 mg) ile eşzamanlı uygulanması, ketiapinin (günde 2 kez 300 mg) kararlı durum farmakokinetiğini etkilememiştir. Lorazepam: Lorazepamın (tek doz 2 mg) ortalama oral klerensi, günde 3 kez 250 mg ketiapin uygulanması ile %20 azalmıştır. Lityum: Ketiapinin (günde 3 kez 250 mg) lityum ile eşzamanlı uygulanmasının lityumun kararlı-durum farmakokinetiği üzerinde hiçbir etkisi olmamıştır. Antipirin: Ketiapinin 750 mg/gün’e varan (günde 3 kez) çoklu dozlarının uygulanması, antipirinin klerensi ya da antipirin metabolitlerinin idrardaki seviyelerini etkilememiştir. Diğer: Ketiapinin primer santral sinir sistemi etkileri gözönüne alınarak, diğer santral etkili ilaçlar ve alkol ile eşzamanlı olarak çok dikkatle uygulanmalıdır. Ketiapin levodopa ve dopamin agonistlerinin etkilerini antagonize edebilir. Hipotansiyonu indükleyebileceği için de bazı antihipertansif ilaçların etkilerini artırabilir. Ketiapinin besinlerle alınması, Cmaks ve EAA değerlerinde, sırasıyla %25 ve % 15 oranında olmak üzere biyoyararlanımında gözardı edilebilecek oranda bir düşüşe neden olmuştur.  Alkol: Ketiapin kullanılırken alkollü içeceklerden uzak durulmalıdır.

Kontraendikasyonlar

Serex, içerdiği herhangi bir maddeye aşırı duyarlı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Ketiapin aç veya tok karnına, günde 2 ya da 3 kez alınabilir. Hekim tarafından başka şekilde önerilmedi ise mutad dozları aşağıdaki gibidir. Şizofreni Tedavisi: Yetişkinlerde: Tedaviye günde 2 kez 25 mg ile başlanmalı, hastanın toleransına göre ikinci ve üçüncü günlerde, günde 2 ya da 3 kez 25-50 mg’lık artışlarla 4. gün, günde 2 ya da 3’e bölünmüş olarak uygulanan 300-400 mg/gün hedef doz sınırlarına erişilmelidir. Bu örnek tedavi şemasına göre alınacak toplam günlük dozlar: 1. gün 50 mg, 2. gün 100 mg, 3.gün 200 mg, 4. gün 300 mg’dır. Eğer endike ise, daha ileri doz ayarlamaları genelde en az 2 gün aralıklarla yapılmalıdır; çünkü ketiapin için kararlı duruma ulaşma süresi yaklaşık 1-2 gündür. Doz ayarlaması gerekirse, dozun günde 2 kez 25-50 mg olarak artırılması/düşürülmesi önerilir. Klinik çalışmalarda ketiapinin 150-750 mg/gün dozlarda etkili olduğu saptanmış, 800 mg/gün’ün üstündeki dozların güvenilirliği değerlendirilmemiştir. Adolesanlarda (13-17 yaş): Tedaviye günde 2 kez 25 mg ile başlanmalıdır; hastanın klinik doz cevabına ve toleransına bağlı olarak, gerekirse günde 3 kez uygulanabilir. Tedavinin ilk 5 gününde alınacak toplam günlük dozlar; 1. gün 50 mg, 2. gün 100 mg, 3. gün 200 mg, 4. gün 300 mg ve 5. gün 400 mg’dır. 5. günün sonunda hastanın klinik doz cevabına ve toleransına bağlı olarak, önerilen günlük doz 400-800 mg aralığındadır. Doz artışları günlük 100 mg’ı aşmamalıdır. Şizofreni tedavisinde etkinlik hem 400 mg hem de 800 mg’da gösterilmiş olmakla birlikte, 800 mg grubunda ilave bir yarar gözlenmemiştir. Şizofreni tedavisinde, ketiapinin 13 yaşın altındaki pediyatrik hastalarda etkililiği ve güvenliliği değerlendirilmemiştir. Şizofrenide idame tedavisi: Ketiapin uygulanan hastada ne kadar süreyle bu tedavinin devam etmesi gerektiği konusunda kesin bir cevap bulunmamakla beraber, remisyonu sürdürmek için gereken en düşük dozda tedaviye devam edilmesi önerilir. Bipolar bozukluklara eşlik eden mani ataklarının tedavisinde monoterapi olarak veya duygu durum dengeleyicilerle birlikte kullanım: Yetişkinlerde: Tedavinin ilk 4 gününde alınacak toplam günlük dozlar; 1. gün 100 mg, 2. gün 200 mg, 3. gün 300 mg , 4. gün 400 mg’dır. Dozun 800 mg’a yükseltilmesi için yapılacak ayarlamalarda günlük artışlar 200 mg’ı aşmamalıdır. Hastanın klinik cevabına ve toleransına bağlı olarak, günlük doz 200-800 mg arasında değişebilir. Etkili doz genellikle 400 – 800 mg arasındadır. Adolesanlarda (10-17 yaş): Tedaviye günde 2 kez 25 mg ile başlanmalıdır; hastanın klinik doz cevabına ve toleransına bağlı olarak, gerekirse günde 3 kez uygulanabilir. Tedavinin ilk 5 gününde alınacak toplam günlük dozlar; 1. gün 50 mg, 2. gün 100 mg, 3. gün 200 mg, 4. gün 300 mg ve 5. gün 400 mg’dır. 5. günün sonunda hastanın klinik doz cevabına ve toleransına bağlı olarak, önerilen günlük doz 400-600 mg aralığındadır. Doz artışları günlük 100 mg’ı aşmamalıdır. Bipolar bozukluklara eşlik eden mani ataklarının tedavisinde etkinlik hem 400 mg hem de 600 mg’da gösterilmiş olmakla birlikte, 600 mg grubunda ilave bir yarar gözlenmemiştir. Bipolar bozukluklara eşlik eden mani ataklarının tedavisinde, ketiapinin 10 yaşın altındaki pediyatrik hastalarda etkililiği ve güvenliliği değerlendirilmemiştir. Bipolar bozukluktaki depresif atakların akut tedavisinde: Yetişkinlerde: Ketiapin günde 1 defa yatarken alınmalıdır. Tedavinin ilk 4 gününde alınacak toplam günlük dozlar; 1. gün 50 mg, 2. gün 100 mg, 3. gün 200 mg ve 4. gün 300 mg’dır. 600 mg alan hastalarda doz 5. gün 400 mg’a ve 8. gün 600 mg’a artırılmıştır (1. hafta). Antidepresan etkinlik hem 300 mg hem de 600 mg’da gösterilmiş olmakla birlikte, 600 mg grubunda ilave bir yarar gözlenmemiştir. Adolesanlarda: Bipolar bozukluktaki depresif atakların tedavisinde, ketiapinin 18 yaşın altındaki pediyatrik hastalarda etkililiği ve güvenliliği değerlendirilmemiştir. Bipolar bozukluğun idame tedavisinde duygu durum dengeleyicilerle birlikte kullanım: Ketiapin, toplam günlük doz 400-800 mg’a ulaşacak şekilde günde 2 defa alınmalıdır. İdame fazında hastalar genellikle stabilizasyon fazı esnasında stabilize oldukları dozun aynısını almaya devam etmişlerdir. Tedavinin daha önce durdurulduğu hastalarda tekrar başlaması: Ketiapin uygulamasına bir haftadan kısa bir süre ara verilen hastalarda tedaviye tekrar başlanırken titrasyon gerekmediği ve idame dozu ile başlanabileceği bildirilmiştir. Tedaviye bir haftadan daha uzun süre ara verilmiş hastalarda ilaca tekrar başlanırken ilk titrasyon şeması izlenmelidir. Diğer antipsikotiklerden ketiapine geçiş: Şizofrenili hastaların diğer antipsikotiklerden ketiapine geçişi ya da diğer antipsikotikler ile eşzamanlı uygulaması konusunun spesifik olarak ele alındığı sistemli şekilde toplanmış veriler yoktur. Şizofrenili bazı hastalarda önceki antipsikotik tedavinin birden durdurulması kabul edilebilirse de, diğerleri için tedricen durdurulması daha uygun olabilir. Tüm olgularda antipsikotik tedavinin birlikte uygulanmasından kaçınılmalıdır. Şizofrenili hastaları depo antipsikotiklerden ketiapine geçirirken, eğer tıbbi yönden uygun ise, ketiapin tedavisine şemadaki bir sonraki enjeksiyon zamanında başlanmalıdır. Özel hasta gruplarında kullanımı: Yaşlılarda, genel durumu bozuk hastalarda ve hipotansif reaksiyon eğilimi bulunanlarda doz artırımının daha yavaş ve hedeflenen dozun daha düşük olması önerilmektedir. Bu tür hastalarda endike olduğu durumlarda, doz artırımı da dikkatle yapılmalıdır. Yaşlı hastalarda tedaviye günlük 25 mg ile başlanmalıdır. Doz, genç hastalarda kullanılan dozdan daha düşük olacak şekilde günlük 25-50 mg artırılarak etkili doz bulunur. Karaciğer yetmezliği: Tedaviye 25 mg/gün ile başlanmalıdır. Bu doz, hastanın cevabı ve toleransına bağlı olarak, günde 25-50 mg’lık artışlarla etkili doza ulaşılana kadar yükseltilir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

SEREX 25 mg film tablet SEREX 100 mg film tablet SEREX 200 mg film tablet

Saklama Koşulları

Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız. 25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

SEREX 300 mg film tablet, 30 ve 60 tabletlik blister ambalajlarda bulunur.

Uyarılar/Önlemler

Diğer yeni nesil (atipik) antipsikotik ilaçlarda olduğu gibi bu ilaç da demansı olan yaşlı hastaların psikozlarında kullanıldığında serebrovasküler olaylar, enfeksiyon, kalp yetmezliği ile ani ölüm vb. nedenlerle ölüm riskinin artışına neden olma olasılığı taşımaktadır. Uzun QT sendromu / Torsades de Pointes’e neden olabilir. Bu nedenle tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya Torsades de Pointes hastalarında kullanılmamalıdır. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir. Nöroleptik Malign Sendrom (NMS): Antipsikotik ilaçların uygulanması ile bazen Nöroleptik Malign Sendrom olarak adlandırılan belirtilerin ortaya çıkabileceği bildirilmiştir. NMS’nin klinik belirtileri; hiperpireksi, kas sertliği, mental durum değişikliği ve otonomik instabilite (düzensiz nabız ya da kan basıncı, taşikardi, diyaforez ve kardiyak ritim bozukluğu)’dir. Ayrıca kreatin fosfokinazda yükselme, miyoglobinüri (rabdomiyoliz) ve akut böbrek yetmezliği görülebilir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında ketiapin tedavisi durdurularak gereken tıbbi uygulamalara başlanmalıdır. Tardiv diskinezi: Diğer antipsikotik ilaçlarla olduğu gibi ketiapin ile de genellikle uzun süreli uygulamadan sonra istem dışı diskinetik hareketlerle karakterize tardiv diskinezi gelişebilir. Sendrom özellikle yaşlı kadınlar ve yaşlılarda daha sık görülmektedir. Böyle bir durumda, ilacın dozunun azaltılması veya durdurulması düşünülmelidir. Bazı hastalarda tardiv diskinezi gelişse bile ketiapin tedavisini sürdürmek gerekebilir. Hiperglisemi ve Diabet: Ketiapin de dahil olmak üzere atipik antipsikotiklerle tedavi gören hastalarda bazı durumlarda ketoasidoz ve hiperozmolar koma ile ölümün de eşlik ettiği hiperglisemi vakaları bildirilmiştir. Geri planda, şizofrenili hastalarda diabetes mellitus olasılığını arttıran ve genel populasyonda diabetes mellitus insidansını arttıran risklerin varlığı nedeniyle atipik antipsikotik kullanımı ile glukoz anomalileri arasında ilişki oldukça karmaşıktır. Bu nedenle, atipik antipsikotiklerin kullanımı ve hiperglisemi ile ilgili advers etkiler arasındaki ilişki tam olarak anlaşılamamıştır. Buna rağmen epidemiyolojik çalışmalar, atipik antipsikotik tedavisi gören hastalarda tedavi esnasında akut hiperglisemi ile ilgili advers olayların ortaya çıkabileceğini göstermiştir. Atipik antipsikotik tedavisi gören hastalarda hiperglisemi ile ilgili advers olayların görülme riski kesin olarak bilinmemektedir. Kesin diabetes mellitus teşhisi koyulmuş atipik antipsikotik tedavisi gören hastalar, glukoz tablosundaki kötüleşmeye karşı düzenli olarak izlenmelidir. Atipik antipsikotikler ile tedaviye başlayacak, diabetes mellitus için risk faktörü taşıyan hastalar ise (ör: obezite, ailesinde diabet öyküsü olanlar) tedavinin başlangıcında ve tedavi sırasında periyodik olarak tokluk kan glukozu testinden geçmelidirler. Atipik antipsikotik tedavisi gören her hasta, polidipsi, poliüri, polifaji ve halsizlik gibi hiperglisemi semptomları açısından izlenmelidir. Bazı durumlarda, hiperglisemi tablosu atipik antipsikotik tedavisinin kesilmesi ile kaybolmuştur; fakat, bazı hastalarda, sebep olan ilacın kesilmesine rağmen anti-diabetik tedaviye devam edilmesi gerekmiştir. Ortostatik hipotansiyon: Ketiapin, özellikle tedavi başlangıcındaki doz artırım sürecinde baş dönmesi, taşikardi ve bazı hastalarda senkopun eşlik ettiği hipotansiyona sebep olabilir ve bu durum muhtemelen α1-adrenerjik reseptörler üzerindeki antagonistik etkisine bağlıdır. Kardiyovasküler hastalık (miyokard infarktüsü ya da iskemik kalp hastalığı, kalp yetmezliği ya da iletim anormalliği), serebrovasküler hastalık ya da hipotansiyona zemin hazırlayan durumlarda (dehidratasyon, hipovolemi ve antihipertansif tedavi) özellikle dikkatli olunmalıdır. Katarakt: Uzun süreli ketiapin tedavisi sırasında hastalarda lens değişiklikleri görülmüş fakat ketiapin ile sebep sonuç ilişkisi saptanmamıştır. Bu nedenle, tedavi başlangıcında ya da kısa bir süre sonra ve kronik tedavilerde de 6 aylık aralıklarla göz kontrolleri yapılması önerilmektedir. Nöbet: Diğer antipsikotik ilaçlarda olduğu gibi ketiapin de nöbet ya da Alzheimer gibi nöbet eşiğini düşürme potansiyeli olan durumdaki hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Nöbet eşiğini düşüren durumlar 65 yaşın üstündeki popülasyonda daha çok görülebilir. Hipotiroidizm: Ketiapin ile yapılan klinik çalışmalarda terapötik dozların üst sınırında total ve serbest tiroksin (T4) düzeylerinde yaklaşık % 20 oranında bir azalma görülmüştür. Genelde bu değişikliklerin klinik önemi yoktur. Hastaların büyük kısmında TSH ve TBG düzeyleri de değişmemiştir. Olguların hemen tümünde ketiapin tedavisinin durdurulması ile tedavi süresinden bağımsız olarak değerler normale dönmüştür. Kolesterol ve trigliserid yükselmeleri: Üç-altı hafta süreli, plasebo kontrollü çalışmalarda kolesterol ve trigliserid değerlerinin ketiapin tedavisi ile hafif yükseldiği buna karşılık plasebo grubunda hafif düşüşler olduğu bildirilmiştir. Bu değişiklikler ketiapin uygulanan hastaların vücut ağırlıklarında görülen artışlarla çok az ilişkilidir. Transaminaz yükselmeleri: Serum transaminazlarında (başlıca ALT) asemptomatik, geçici ve geri dönüşlü yükselmeler bildirilmiştir. Bu artışlar genelde tedavinin ilk 3 haftası içinde ortaya çıkmış ve tedavi sürerken çalışma öncesi düzeylere geri dönmüştür.  Vücut ısısının regülasyonu: Ketiapin ile bildirilmemiş olmakla beraber, antipsikotik ilaçlarla vücudun ısısını azaltma yeteneği bozulabilir. Vücut ısısının yükselmesine katkıda bulunacak durumlarda (ağır egzersiz, aşırı sıcakta bulunma, eşzamanlı antikolinerjik ilaç alımı ya da dehidratasyon) ketiapin dikkatle uygulanmalıdır. Depresyonun kötüleşmesi veya İntihar riski: Majör depresif bozukluğu (MDD) olan hem erişkin hem de pediyatrik hastalarda, antidepresan ilaç alınsa da alınmasa da, depresyon durumu ağırlaşabilir ve/veya intihara teşebbüs veya intihara eğilim ortaya çıkabilir; veya beklenmeyen davranış bozuklukları görülebilir ve bu risk hastalık belirtilerinde anlamlı bir azalma olana kadar devam edebilir. İntihar, depresyon ve diğer bazı psikiyatrik bozukluklarda bilinen bir risktir ve bizzat bu bozukluklar intiharın en güçlü belirtileridir. Bazı hastalarda tedavinin ilk dönemlerinde antidepresanların depresyonun ağırlaşmasında veya intihara eğilim oluşmasında rolü olabileceğinden uzun süre kuşku duyulmuştur. Antidepresanlar (SSRI’lar ve diğerleri) üzerine plasebo ile yapılan kısa-dönem havuzlanmış çalışmalar, majör depresif bozukluğu (MDD) ve başka psikiyatrik rahatsızlığı olan çocuklarda, ergenlerde ve genç erişkinlerde (18-24 yaş) bu ilaçların intihar düşüncesini ve intihara eğilim riskini arttırdığını göstermiştir. Plasebo ile antidepresanların karşılaştırıldığı kısa-dönem çalışmalarda, 24 yaşın üzerindeki erişkinlerde intihara eğilim riskinde bir artış görülmemiştir; 65 yaş ve üzerindeki erişkinlerde ise plaseboya kıyasla antidepresanlarla bu riskte azalma görülmüştür. MDD, obsesif kompulsif bozukluk (OKB/OCD) veya diğer psikiyatrik bozukluğu olan çocuk ve ergen hastalarla yapılan plasebo-kontrollü çalışmaların analizleri, 4400 hasta üzerinde 9 antidepresan ile yapılmış toplam 24 kısa-dönem çalışmayı kapsamıştır. MDD veya diğer psikiyatrik bozukluğu bulunan erişkinlerle yapılan plasebo-kontrollü çalışmaların analizleri toplam olarak 77000 hasta üzerinde 11 antidepresan ile yapılmış toplam 295 kısa-dönem çalışmayı (ortalama süre 2 ay) kapsamıştır. İlaçlar arasında intihara eğilim riski açısından büyük bir değişkenlik mevcuttur, fakat yapılan tüm ilaç çalışmalarında, genç hastalarda intihar eğilimi genel olarak daha yüksektir. Özellikle MDD olmak üzere, farklı endikasyonlarda mutlak intihara eğilim riski açısından fark vardır. Ne varki, risk farklılıkları (ilaç – plasebo), aynı yaş gruplarında ve endikasyonlarda nispeten sabittir. Bu risk farklılıkları (tedavi edilen her 1000 hastada, intihar eğilimi vakalarındaki ilaç-plasebo farkı) Tablo 1’de verilmiştir. Yaş Aralığı Tedavi Edilen Her 1000 Hastada, İntihar Eğilimi Vakalarındaki İlaç-Plasebo Farkı   Plaseboya kıyasla artış <18 14 vaka 18–24 5 vaka   Plaseboya kıyasla azalma 25–64 1 vaka >65 6 vaka Pediyatrik çalışmalarda intihar vakası görülmemiştir. Erişkinlerle yapılan çalışmalarda intihar vakaları olmuştur, fakat bunların sayısı ilacın intihar üzerine etkileri konusunda bir sonuca varmaya yetecek önemi taşımamaktadır. Ne varki uzun süreli -örneğin birkaç ay- kullanımda ortaya çıkabilecek intihar eğilimi riski bilinmemektedir. Buna rağmen, depresyonlu erişkinlerle yapılan plasebo-kontrollü idame çalışmalarında, antidepresan kullanımının nüksü geciktirebileceğine dair yeterli kanıt bulunmuştur. Her ne endikasyon için olursa olsun, antidepresan tedavisi gören bütün hastalar, klinik tablonun ağırlaşması, intihar eğilimi, ve beklenmedik davranış bozuklukları açısından, özellikle ilaç tedavisinin ilk birkaç ayı boyunca, veya dozlamada değişiklik yapıldığı dönemlerde yakından takip edilmelidir. Majör depresif bozukluk veya psikiyatrik/ psikiyatrik olmayan diğer endikasyonlar için antidepresan tedavisi gören erişkin ve pediyatrik hastalarda; anksiyete, ajitasyon, panik atak, insomnia, iritabilite, düşmanlık, agresiflik, impulsivite, akatizi (psikomotor hareketlilik), hipomani ve mani gibi semptomlar bildirilmiştir. Bu gibi semptomlar ile depresyonun ağırlaşması ve/veya intihar uyaranları arasında resmen bir bağlantı olmasa da, bu semptomların intihar eğiliminin ortaya çıkmasına neden olan prekürsörler (tetikleyiciler) olduğu konusunda bir endişe vardır. Depresyonu sürekli kötüye giden hastalarda veya ani ortaya çıkan intahar eğilimlerinde veya depresyonun kötüleşmesinin veya intihar eğiliminin belirtisi olabilecek semptomların varlığında, özellikle de bu semptomlar ciddiyse, hastalığın başlangıcında aniden ortaya çıkmışsa veya hastanın gösterdiği diğer semptomlardan farklıysa ilaç kesilmesi de dahil olmak üzere, terapi rejiminin değiştirilmesi dikkate alınmalıdır. Majör depresif bozukluk veya psikiyatrik/ psikiyatrik olmayan diğer endikasyonlar için antidepresan tedavisi gören hastaların aileleri ve bakıcıları, hastalarda intihar eğilimi kadar ajitasyon, iritabilite, olağan dışı davranışlar ve yukarda sözedilen diğer semptomların gözlenmesine ve bu gibi durumların doktora bildirilmesine özen göstermelidirler. Bu gözlemler aileler ve bakıcılar tarafından günlük gözlemleri de içermelidir. Dozaşımı riskini azaltmak için hasta uyumuna paralel olarak Ketiapin tabletleri en düşük miktarda reçete edilmelidir. Bipolar bozukluğu olan hastaların izlenmesi: Majör depresif bir epizod bipolar bozukluğun ilk göstergesi olabilir. Yaygın olarak (her ne kadar kontrollü çalışmalarla ispatlanmış olmasa da) böyle bir epizodun tek başına bir antidepresan ile tedavi edilmesinin, bipolar bozukluğu olan hastada karışık/mani epizodlarının görülme olasılığını arttıracağına inanılmıştır. Yukarıda bahsedilen semptomların bu gibi bir dönüşüme neden olup olmadığı bilinmemektedir. Fakat, bir antidepresan ile tedaviye başlamadan önce depresif semptomlar gösteren hastalar bipolar bozukluk riskine karşı iyi bir incelemeden geçirilmelidir; bu tip bir incelemede, ailenin intihar, bipolar bozukluk ve depresyon geçmişi de dahil olmak üzere hastanın ayrıntılı psikiyatrik geçmişi araştırılmalıdır. Serex kullanımının, erişkinlerdeki bipolar depresyonların tedavisinde onaylandığı unutulmamalıdır. Disfaji: Antipsikotik ilaç kullanımı özofageal dismotilite ve aspirasyon ile ilişkili bulunmuştur. Aspirasyon pnömonisi, yaşlı hastalar ve özellikle ilerlemiş Alzheimer bulunanlarda yaygın bir morbidite ve mortalite nedenidir. Ketiapin ve diğer antipsikotik ilaçlar aspirasyon pnömonisi riski bulunan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Pediatrik kullanımı: Ketiapinin çocuklarda etkinliği ve güvenilirliği değerlendirilmemiştir. Geriatrik kullanımı: Yapılan klinik çalışmalarda, ketiapinin tolerebilitesi yaşlı ve gençlerde benzer bulunmuştur. Yine de, yaşlılarda klerensi azaltabilecek, ketiapine farmakodinamik cevabı artırabilecek ya da toleransın azalmasına neden olabilecek faktörler bulunabilir. Bu nedenle geriatrik hastalarda tedaviye düşük dozla başlanmalı, doz artırımı daha yavaş yapılmalı ve tedavi başlangıcında hasta dikkatle izlenmelidir. Gebelik ve Laktasyonda Kullanım: Gebelikte kullanımı: Gebelik kategorisi C’dir. Ketiapin hamilelikte ancak anne için yararı, fetus üzerine potansiyel riskinden fazla ise kullanılmalıdır. dren Emziren annelerde kullanımı: Ketiapinin insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Ketiapin uygulanan kadınların emzirmeyi durdurmaları önerilir. Araç ve makina kullanımı: Ketiapin somnolansa neden olabileceğinden hastalar, tehlikeli makinelerin ve motorlu araçların kullanılmaması konusunda uyarılmalıdır

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Kısa süreli, plasebo kontrollü çalışmalarda ketiapin kullanımı ile bağlantılı olarak en yaygın (insidans %5 ya da üstünde) ve plaseboya oranla en az 2 kat görülen yan etkiler; baş dönmesi (%10), postural hipotansiyon (%7), ağız kuruluğu (%7) ve dispepsi (%6)’dir. Hastaların %1 veya daha fazlasında rastlanan ve ketiapin verilen hastalarda plasebo verilenlere göre daha sık gözlenen yan etkiler aşağıda vücut sistemlerine göre sınıflandırılmaktadır. Tüm vücut: Baş ağrısı, asteni, karın ağrısı, sırt ağrısı, ateş Sinir sistemi: Somnolans, baş dönmesi, anksiyete, sersemlik Sindirim sistemi: Konstipasyon, ağız kuruluğu, dispepsi, iştahsızlık, karın ağrısı Kardiyovasküler sistem: Postural hipotansiyon, taşikardi, çarpıntı Metabolik ve beslenme bozuklukları: Kilo alma, SGPT ve SGOT artışı Deri ve yumuşak doku: Döküntü Hematolojik: Lökopeni Solunum sistemi: Rinit, farenjit, öksürük, dispne Özel duyular: Kulak ağrısı Ketiapinin beş sabit dozunun (75 mg, 150 mg, 300 mg, 600 mg ve 750 mg/gün) plasebo ile karşılaştırıldığı bir çalışmada doza bağımlı yan etkilerin; dispepsi, karın ağrısı ve kilo alma olduğu belirlenmiştir. Yine ketiapinin 5 sabit dozunun ( 75,150, 300, 600 ve 750 mg/gün) karşılaştırıldığı 6 haftalık bir çalışmadan elde edilen verilerde de tedavi ya da doza bağlı ekstrapiramidal semptomlar (EPS) bulunmadığı kanıtlanmıştır. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Losartanın aşırı dozda kullanımıyla ilgili deneyim yoktur. Şiddetli hipotansiyon, taşikardi ya da vagal stimülasyona bağlı bradikardi beklenebilir. Belirtilere yönelik genel destekleyici tedavi verilmelidir. Losartan ve karboksilik asit metaboliti, serum proteinlerine yüksek oranda bağlandığından, hemodiyalizle uzaklaştırılamazlar.

Endikasyonlar

Sarvas, hipertansiyon tedavisinde endikedir. Gerekli durumlarda, diğer antihipertansif ilaçlarla kombine edilebilir. Sarvas tip II diyabetli ve hipertansiyonu olan hastalarda, proteinüriyi azaltma ve ölüm, (diyaliz ve renal transplantasyon gerektiren) son dönem böbrek hastalığı veya serum kreatinin seviyesinin iki katına çıkma süresi, insidansları ile ölçülebilen diyabetik nefropatinin ilerlemesini geciktirmede endikedir. Sarvas sol ventrikül hipertrofisi olan hipertansif hastalarda inme riskini azaltmada endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Losartan, AT1-reseptörüne yüksek afinitesi olan selektif bir anjiyotensin II reseptör antagonistidir. Anjiyotensin II’nin AT1-reseptörüne bağlanmasını engelleyerek, anjiyotensin II’nin vazokonstriktör ve aldosteron salgısını uyarıcı etkilerini inhibe eder. Dolayısıyla kan basıncında belirgin bir düşüş sağlanır. Araştırmalar, tek dozun sağladığı antihipertansif etkinin ortalama 24 saat sürdüğünü göstermiştir.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim: Oral yoldan uygulanan losartan iyi emilir. Karaciğerde ilk geçiş metabolizasyonuna uğradığından, sistemik biyoyararlanım oranı yaklaşık %33’tür. Besinlerle birlikte alınması, losartanın serum konsantrasyon değerlerinde anlamlı bir değişime neden olmaz. Losartan, doruk serum konsantrasyonuna yaklaşık 1 saat içinde ulaşırken, en önemli metaboliti olan karboksilik asit türevi yaklaşık (3-4) saat içinde ulaşır. Dağılım: Losartanın dağılım hacmi yaklaşık 34 litredir. Serum proteinlerine ortalama %98-99 oranında bağlanır. Karboksilik asit metabolitinin proteinlere bağlanma oranıysa %99.8’dir. Metabolizma: Losartanın biyotransformasyonu sitokrom P450 enzim sistemi (CYP450 3A4 ve CYP450 2C9) aracılığıyla olur. Oral olarak alınan losartanın yaklaşık %14’ü aktif metabolite dönüşür. Metabolitlerinden biri olan karboksilik asit metaboliti, losartandan 10-40 kez daha güçlü bir etkiye sahiptir ve farmakolojik etkiden esas olarak bu metabolit sorumludur. Diğer metabolitlerin aktivitesi losartandan daha düşüktür. Atılım: Oral yoldan alınan losartanın %35’i idrarla, %58’i feçesle atılır. İdrarda, losartanın %4’ü değişmemiş olarak, %6’sı ise aktif metabolit olarak saptanır. Yarılanma süreleri losartan için ortalama 2 saat, karboksilik asit metaboliti içinse 6.9 saattir. Hafif ve orta derecede karaciğer yetmezliği olan hastalarda, losartanın serum konsantrasyonunda 5 kat, aktif metabolitinde ise 1.7 kat artış gözlenmiştir. Hafif ve orta dereceli böbrek yetmezliği losartan ve aktif metabolitinin serum konsantrasyonlarında anlamlı bir değişime yol açmaz. Losartan veya aktif metaboliti hemodiyaliz ile uzaklaştırılamaz. Losartanın çocuklardaki farmakokinetiği ile ilgili veri bulunmamaktadır.

Farmasötik Şekli

Film Tablet

Formülü

Her film tablette 50 mg losartan potasyum bulunur. Her Sarvas 50 mg tablet 65 mg laktoz monohidrat içerir. Boyar madde: Titanyum dioksit

İlaç Etkileşmeleri

Losartan, diğer antihipertansif ilaçlarla aditif etki gösterir. Bu nedenle, diüretik kullanan hastaların tedavisine losartan eklendiğinde, hipotansiyon görülebilir. Bu yüzden, diüretik kullanan hastalarda losartan tedavisine düşük dozlarla başlanmalıdır. Losartan, potasyum tutucu diüretik (spironolakton, triamteren, amilorid vb.) veya potasyum süplemanları ile birlikte kullanıldığında, kan potasyum düzeyi yükselebilir ve kardiyak yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle, Sarvas serum potasyum düzeyini artırıcı ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır. Sempatomimetikler, losartanın antihipertansif etkisini azaltabilir. İn vitro çalışmalarda sitokrom P450 3A4 sistemini baskılayan ilaçların (itrokonazol, troleandomisin, gestoden vb), losartanın serum konsantrasyonunda yükselmeye neden olduğu gösterilmiştir, ancak insanlarla yapılan çalışmalarda bu ilaçlar losartanın farmakokinetik profilini etkilememiştir. Yapılan araştırmalarda losartan ile hidroklorotiyazid, digoksin, varfarin, simetidin ve fenobarbital arasında anlamlı bir farmakokinetik etkileşim gözlenmemiştir. NSAİİ’ler (non-steroidal aniinflamatuvar ilaçlar) ile kombinasyon : NSAİİ’ler (selektif COX-2 inhibitörleri, asetilsalisilik asit > 3 g/gün, non-selektif NSAİİ’ler) ile birlikte alındıklarında, anjiyotensin II antagonistlerinin antihipertansif etkileri azalabilir. ACE inhibitörlerinde olduğu gibi, anjiyotensin II antagonistlerinin NSAİİ’ler ile birlikte kullanımı, özellikle önceden zayıf böbrek fonksiyonu olan hastalarda olası akut böbrek yetersizliği ve serum potasyumunda artış da dahil olmak üzere, böbrek fonksiyonda kötüleşme riskinin artmasına sebep olabilir. Kombinasyon, özellikle yaşlı hastalarda dikkatli uygulanmadılır Hastalara yeterli miktarda su verilmeli ve kombinasyon tedavisine başlandıktan sonra böbrek fonksiyonları dikkatlice izlenmeli ve daha sonra periyodik olarak kontrol edilmelidir. Lityum ve anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörlerinin birlikte kullanımı sırasında, serum lityum konsantrasyonlarında geri döndürülebilir artışlar ve toksisite rapor edilmiştir. Anjiyotensin II reseptör antagonistleri ile de çok ender vakalar bildirilmiştir. Lityum ve losartan bir arada dikkatli kullanılmalıdır. Eğer bu kombinasyonun kullanımı zorunluysa, birlikte kullanım sırasında serum lityum seviyesinin takibi önerilir.

Kontraendikasyonlar

Sarvas gebelikte kontrendikedir. Bileşiminde bulunan maddelere karşı bilinen bir aşırı duyarlılığı olanlarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Sarvas aç karına veya tok karına alınabilir. Tedavi dozu, hastanın bireysel durumuna göre düzenlenmelidir. Hipertansiyon: Önerilen başlangıç tedavi dozu, günde tek doz olmak üzere 50 mg’dır. İntravasküler volüm kaybı olasılığı bulunan hastalar (diüretik kullananlar) ve karaciğer yetmezliği olanlarda tedaviye günde 25 mg ile başlanabilir. Tedaviye, hastadan alınan yanıta göre günde 25-100 mg ile devam edilir. Sarvas diğer antihipertansif ilaçlarla kombine kullanılabilir. Hidroklorotiyazidin ek bir kan basıncı düşüşü sağladığı gösterilmiştir. Günlük doz, tek doz olarak verilebileceği gibi, ikiye bölünerek 12 saatte bir de verilebilir. Tip II diyabetik nefropati: Önerilen başlangıç tedavi dozu, günde tek doz olmak üzere 50 mg’dır. Kan basıncı yanıtına dayanarak, günlük doz tek seferde 100 mg’a yükseltilmelidir. Sarvas, insülin veya diğer hipoglisemik ilaçlarla (sülfonilüre, glitazonlar ve glukozidaz inhibitörleri) ile birlikte kullanılabilir. Sol ventrikül hipertrofisi olan hipertansif hastalar: Önerilen başlangıç tedavi dozu, günde tek doz olmak üzere 50 mg’dır. Kan basıncı yanıtına dayanarak, günde 12.5 mg hidroklorotiyazid eklenmeli veya tek dozda 100 mg’a çıkılması düşünülmelidir. Gereğinde, 100 mg’lık doza 25 mg hidroklorotiyazid eklenebilir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Sarvas 100 mg Film Tablet 28 film tabletlik blister ambalajlarda Sarvastan Fort Film Tablet Her tablette 100 mg losartan potasyum ve 25 mg hidroklorotiyazid içeren 28 tabletlik ambalajlarda. Sarvastan 50 mg/12.5 mg Film Tablet 28 tabletlik blister ambalajlarda

Saklama Koşulları

30°C altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde saklanmalıdır. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Her film tablette 50 mg losartan potasyum bulunan 28 tabletlik ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Losartan, seyrek olarak karaciğer transaminazlarının (AST, ALT) ve serum bilirubin düzeylerinin yükselmesine yol açabilir. Losartan, aldosteron konsantrasyonunu düşürdüğü için, serum potasyum düzeylerinde bir miktar artış görülebilir. Losartan, ürikozürik etkiye sahip bir bileşiktir. Bu yüzden losartan tedavisi sırasında ürik asitin serum düzeyi düşebilir, idrarda ürik asit konsantrasyonu yükselebilir. Galaktoz intoleransı, Lapp laktaz eksikliği veya glukoz-galaktoz malabsorpsiyonu gibi nadir görülen kalıtımsal sorunlar bulunan hastalar bu ilacı kullanmamalıdır. Karaciğer yetmezliği Losartan, karaciğerde yoğun olarak biyotransformasyona uğradığından, karaciğer yetmezliği olan hastalarda ilacın biyoyararlanım oranı yaklaşık 2 kat artar ve serum konsantrasyonlarında yükselme görülebilir. Bu nedenle karaciğer yetmezliği olan hastalarda, tedaviye düşük dozla başlanması önerilir. Böbrek yetmezliği Renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin inhibisyonunun bir sonucu olarak, böbrek yetmezliği dahil, böbrek fonksiyonlarında değişiklikler bildirilmiştir (özellikle, şiddetli kalp yetmezliği ya da önceden böbrek disfonksiyonu bulunanlar gibi böbrek fonksiyonu renin-anjiyotension-aldosteron sistemine bağımlı olan hastalarda). Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini etkileyen diğer ilaçlarda olduğu gibi, iki taraflı renal arter stenozu bulunan hastalarda veya tek böbrekli olup renal arter stenozu saptanan hastalarda kan üre ve serum kreatinin düzeyi artışı rapor edilmiştir; böbrek fonksiyonlarındaki bu değişiklikler tedavinin kesilmesiyle geri döndürülebilir. Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda ve böbrek nakli yapılacak hastalarda dikkatli olunmalıdır; Sarvas ile tedavi edilen bu gibi hastalarda anemi oluşumu rapor edilmiştir. Hastalara verilmesi gereken bilgiler Renin-anjiyotensin sistemini etkileyen ilaçlar, fetus üzerine olumsuz etkilere neden olabileceğinden, doğurganlık çağındaki kadınlara, bu sistemi etkileyen ilaçları kullanmamaları veya gebe kaldıklarında derhal hekimi uyarmaları gerektiği bildirilmelidir. Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanım Gebelik Kategorisi C (ilk 3-aylık dönem) ve D (ikinci ve üçüncü 3-aylık dönem) Renin-anjiyotensin sistemini etkileyen ilaçlar, gebelere verildiklerinde fetal ve neonatal morbiditeyi ve mortaliteyi artırabilir. Bu nedenle, losartan gebelerde kullanılmamalıdır. Toksikoloji çalışmaları, losartanın karsinojenik, mutajenik, teratojenik etkilerinin olmadığını ve fertiliteyi bozmadığını göstermiştir. Emzirme döneminde kullanım Losartan ve metabolitlerinin, insanlarda anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Annenin yararlanımı veya bebeğe yapabileceği olası zararlar göz önünde bulundurularak, ilacın veya emzirmenin kesilmesine karar verilmelidir. Araç ve makine kullanımı üzerine etkisi Losartanın araç ve makine kullanımı üzerine olumsuz bir etkisi olduğunu gösteren veri yoktur. Ancak, tüm antihipertansif ilaçlarda olduğu gibi, kan basıncı düşüşü araç ve makine kullanımını olumsuz etkileyebilir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Losartan genellikle iyi tolere edilen bir bileşiktir. En sık görülen yan etkiler baş ağrısı, göz kararması, diyare, mide yakınmaları ve üst solunum yolu enfeksiyonudur. Daha seyrek olarak halsizlik, yorgunluk, bulantı, uykusuzluk, burun tıkanıklığı, kuru öksürük, uykusuzluk, sırt ağrısı, karın ağrısı, bacaklarda ağrı, kas ağrıları, karaciğer fonksiyon bozuklukları ve anemi bildirilmiştir. Ender olarak, yüzde ödem, ateş, angina pektoris, ikinci derecede atriyo-ventriküler blok, aritmi, taşikardi, kusma, eklem ağrıları, hepatit ve trombositopeni bildirilmiştir. Her ilaç gibi losartan da aşırı duyarlılık reaksiyonlarına yol açabilir. Dudak ve göz kapaklarında ödem ve yüzde döküntü ile seyredebilen anjiyo-ödem, losartan kullanımında en sık görülebilecek aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Anjiyo-ödem ve deri döküntüleri gibi aşırı duyarlılık bulguları görüldüğünde, ilaç kesilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Seroderm Pomad ile doz aşımı ihtimali pek olmamakla birlikte, kronik aşırı dozaj veya yanlış kullanım sonucu hiperkortisizm belirtileri görülebilir. Bu durumda lokal kortikosteroid kullanımına ara verilmelidir.

Endikasyonlar

Kaşıntılı, iltihabi ve alerjik dermatozlarda, psoriasis, çocuk ekzemaları, kontakt ekzema, liken ruber planus, fiziksel etkilere bağlı dermatitis ve güneş yanıkları, ürtiker, böcek sokmaları, seboreik dermatitis, anogenital ve senil pruritus, numular ekzema tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Betametazon antienflamatuar, antipruritik ve vazokonstriktif etkili topikal bir kortikosteroiddir. Alerjik durumların tedavisinde, alerjik cevapla ilgili mast hücreleri ve eozinofiller gibi bazı hücre tiplerinin alerjik cevaplarını azaltırlar. Antienflamatuar etkilerini lökositik asit hidrolazların salımını azaltarak, makrofajların enflamasyon yerinde birikmesini önleyerek, lökositlerin kapiller duvarına yapışmasını engelleyerek, kapiller membranın geçirgenliğini ve buna bağlı ödemi önleyerek, histamin ve kinin salımını inhibe ederek ve skar doku oluşumunu engelleyerek gösterirler.

Farmakokinetik Özellikler

Betametazon stratum corneumdan absorbe olur. Deride terleme veya ısı artışı ilacın absorpsiyonunu arttırır. Oklüzif örtü kullanılarak derinin terlemesi suretiyle ilacın absorpsiyonu arttırılabilir. Topikal olarak uygulanan betametazon ciltte metabolize edilir.

Farmasötik Şekli

Pomad

Formülü

Seroderm Pomad % 0.1 Betametazon (17-valerat şeklinde) içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Bilinen bir etkileşimi yoktur.

Kontraendikasyonlar

Pomadın içerdiği maddeye karşı aşırı duyarlılığı olanlarda, derinin virüs enfeksiyonları (herpes, suçiçeği gibi), bakteri ve mantarların neden olduğu primer enfekte cilt lezyonları, rosacea, akne vulgaris, perioral dermatit, perianal ve genital pruritusta, 1 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Seroderm Pomad, doktor tarafından başka şekilde önerilmediği takdirde: Hasta deriye iyileşme görülene kadar günde 2-3 defa yeterli miktarda sürülür. İyileşmenin devamını sağlamak için takiben günde 1 defa veya daha az sıklıkta sürülür. Psoriasis gibi dirençli lezyonlarda ilaç sürülen bölge hava geçirmeyen oklüzif örtü ile kapatılırsa sonuç daha başarılı olur.

Ruhsat Sahibi

Casel Ecz. Cahit Selimoğlu İlaç San. ve Tic. Ltd. Şti.

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

16/06/1986 – 138/73

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Çocukların göremeyeceği ve erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

15g ve 30g’lık alüminyum tüplerde ve karton kutularda satılmaktadır.

Uyarılar/Önlemler

12 yaşın altındaki çocuklarda kullanımı ile ilgili yeterli çalışma yapılmadığından bu yaşın altındaki çocuklarda kullanımı tavsiye edilmez. Özellikle çocuklarda büyüklere oranla deri daha ince olduğundan lokal kortikosteroidlerin absorpsiyonu daha yüksektir. Çocuklarda lokal kortikosteroidlerin sistemik absorpsiyonuna bağlı olarak adrenal baskı, Cushing sendromu, büyüme gecikmesi görülebileceğinden dikkatli kullanılmalıdır. Göze tatbik edilmez. Göz kapaklarına uygulanırken glokoma neden olabileceğinden göz içine kaçmamasına dikkat edilmelidir. Deri kan dolaşımı düşük olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Deride irritasyon veya kontakt dermatit meydana gelmişse tedavi kesilmelidir.   Gebelikte kullanımı (Kategori C): Lokal kortikosteroidlerin gebelikte kullanımı ile ilgili olarak yapılmış yeterli kontrollü çalışmalar yoktur. Tıbbi zorunluluk dışında gebelikte kullanılmamalıdır.   Laktasyonda kullanımı: Lokal kortikosteroidlerin anne sütüne geçip geçmediği bilinmemekle birlikte insanlarda herhangi bir problem bildirilmemiştir. Süt veren anneler emzirmeden önce ilacı sürmemelidir.   Araç ve makina kullanmaya etkisi: Yoktur.

Üretim Yeri

Biofarma İlaç San. ve Tic. A.Ş.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Yüksek derecede aktif kortikosteroidlerin lokal olarak uzun süreli ve yoğun kullanımında, özellikle oklüzyon tedavisi yapıldığında veya intertriginöz bölgelere uygulandığında kaşıntı, alerjik dermatit, kontakt dermatit, ciltte kızarıklık ve döküntü, folikülit, furonküloz, vezikülasyon, hiperestezi, ciltte incelme, çizgilenme, cilt yüzeyine yakın kan damarlarının genişlemesi gibi atrofik değişiklikler görülebilir. Diğer bütün lokal kortikosteroidlerde olduğu gibi uzun süreli ve yoğun kullanımında sistemik absorpsiyon sonucu hiperkortisizm belirtileri görülebilir. Bu etki özellikle bebeklerde ve çocuklarda oklüzyon tedavisi uygulandığına daha çok görülebilir. Bebek bezleri oklüzif örtü etkisi yapabilir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ
(Visited 3 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window