İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması SINORETIK
Birim Miktarı 30
ATC Kodu C09BA03
ATC Açıklaması Lisinopril ve diüretikler
NFC Kodu AA
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Tabletler
Kamu Kodu A07312
Orijinal / Jenerik Türü Jenerik
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 9,47 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 8,46 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 7,19 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu E036E

İlaç Etken Maddeleri

  • lisinopril (20 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Sefalosporinlerin aşırı dozları serebral iritasyonlara bağlı konvülziyonlara yol açabilir. Sefuroksimin serum düzeyleri hemodiyaliz ya da peritoneal diyaliz ile düşürülebilir.

Endikasyonlar

Sefuroks, sefuroksime duyarlı bakterilerin neden olduğu şu enfeksiyonlarda endikedir.   Tonsilit ve Farenjit: Streptococcus pyogenes.   Otitis media:Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis, Streptococcus pyogenes   Sinüzit: Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae.   Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları: Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Haemophilus parainfluenzae.   İdrar Yolu Enfeksiyonları: Escherichia coli, Klebsiella pneuominae.   Deri ve yumuşak doku enfeksiyonları: Staphylococcus aureus, Streptococcus pyogenes.   Komplike olmayan gonore: Neisseria gonorrhoeae.   Erken Lyme hastalığı: Borrelia burgdorferi.

Farmakodinamik Özellikler

Sefuroksim aksetil, bakterisit etkili sefalosporin grubu bir antibiyotik olan sefuroksimin oral yoldan kullanılan bir ön ilacıdır. Oral yoldan uygulanan sefuroksim aksetil sindirim kanalından emilir ve barsak mukozasındaki ve kandaki spesifik olmayan esterazlarla hızla hidroliz olarak sefuroksime dönüşür.   Sefuroksim, beta-laktamaz üreten suşlar dahil, sık karşılaşılan yaygın patojenlerin çoğuna karşı bakterisit etkilidir.  Sefuroksim, bakteriyel beta-laktamazlara karşı iyi bir stabilite gösterdiğinden, ampisiline ve amoksisiline dirençli suşların çoğuna etkilidir. Sefuroksimin bakterisit etkisi, esansiyel hedef proteinlere bağlanarak bakterilerde hücre duvarı sentezini önlemesine bağlıdır.   Sefuroksim, in vitro olarak aşağıdaki bakterilere karşı genellikle etkilidir:   Gram negatif aerob bakteriler: Haemophilus influenzae (ampisiline dirençli suşlar dahil), Haemophilus parainfluenzae, Moraxella catarrhalis, Escherichia coli, Klebsiella türleri, Proteus mirabilis, Proteus inconstans, Providencia türleri, Proteus rettgeri ve Neisseria gonorrhoeae (penisilinaz yapan ve yapmayan suşlar dahil).   Bazı Morganella morganii suşlarının, Enterobacter ve Citrobacter türlerinin in vitro testlerde sefuroksime ve diğer beta-laktam antibiyotiklere dirençli oldukları gösterilmiştir.   Gram pozitif aerob bakteriler: Staphylococcus aureus (penisilinaz yapan suşlar dahil, metisiline dirençli suşlar hariç), Staphylococcus epidermidis (penisilinaz yapan suşlar dahil, metisiline dirençli suşlar hariç), Streptococcus pyogenes (ve diğer beta-hemolitik streptokoklar), Streptococcus pneumoniae, B Grubu streptokoklar (Streptococcus agalactiae) ve Propionibacterium türleri. Streptococcus faecalis gibi bazı enterokoklar dirençlidir.   Anaerob bakteriler: Gram pozitif ve Gram negatif koklar (peptokoklar ve peptostreptokoklar dahil), Gram pozitif basiller ( Clostridium türleri dahil) ve Gram negatif basiller (Bacteroides ve Fusobacterium türleri dahil). Bacteroides fragilis suşlarının çoğu dirençlidir.   Diğer bakteriler: Borrelia burgdorferi.   Pseudomonas türleri, Campylobacter türleri, Acinetobacter calcoaceticus, Listeria monocytogenes, Legionella türleri, Serratia suşlarının çoğu, Proteus vulgaris ve Clostridium difficile, sefuroksim dahil birçok sefalosporine dirençlidir.

Farmakokinetik Özellikler

Bir ön ilaç olan sefuroksim aksetil, oral yoldan alındıktan sonra sindirim kanalından hızla emilir ve kanda non-spesifik esterazlar tarafından hidrolize uğratılarak aktif ilaç olan sefuroksime dönüşür. Sefuroksimin biyoyararlanımının erişkinlerde, aç karnına alındığında % 37, yemekten sonra alındığında % 52 olduğu gösterilmiştir. Oral yoldan alındıktan yaklaşık 2 saat sonra, serum doruk konsantrasyonuna ulaşan sefuroksim, böbrek, kalp, safra kesesi, karaciğer, prostat, uterus, overler, tükürük, bronş salgısı, kemik, safra, yağ dokusu, yara eksudası, peritoneal sıvılar, eklemiçi, plevral, perikardiyal sıvılar da aralarında olmak üzere bir çok doku ve sıvıda yüksek konsantrasyonlara ulaşır.   Sefuroksim, plazma proteinlerine % 50 oranında bağlanır. Plasenta ve süte geçtiği bildirilmiştir.   Serum yarılanma süresi yaklaşık 1.2 saat olan sefuroksim, metabolize olmadan böbreklerden atılır. Uygulanan dozun yaklaşık % 50’si 12 saatte idrarla atılmış olur.

Farmasötik Şekli

Film tablet

Formülü

Her tablette 250 mg sefuroksime eşdeğer miktarda sefuroksim aksetil, Koruyucu maddeler: Metil parahidroksibenzoat, propil parahidroksibenzoat. Boyar madde: Titanyum dioksit

İlaç Etkileşmeleri

Birlikte kullanıldığında, probenesid, renal tübüler sekresyonu inhibe ederek sefuroksimin serum konsantrasyonunu arttırır.   Gastrik asiditeyi azaltan ilaçlar sefuroksim aksetilin biyoyarlarlanımını bir miktar azaltabilirler.   Sefuroksim aksetil alan hastalarda yanlış negatif sonuçları engellemek amacıyla kan/plazma glukoz seviyelerinin tayininde ferricyanide testi yerine glukoz oksidaz veya heksokinaz metodları kullanılması tavsiye edilir.   Sefuroksim aksetil, Benedict ve Fehling solüsyonları ile yapılan idrar glukoz testlerinde yanlış pozitif sonuçlara neden olabilir, bu nedenle glukozüri ile ilgili laboratuvar analizlerinde enizm bazlı testler kullanılmalıdır.   Sefuroksim aksetil idrar ve serumda alkali pikrat ile kreatinin tayinini etkilemez.

Kontraendikasyonlar

Sefuroks, sefalosporin grubu antibiyotiklere karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Erişkin ve 12 yaşından büyüklerde, önerilen günlük oral doz, her 12 saatte bir tablettir (250 mg). Ağır enfeksiyonlarda, doz her 12 saatte bir 2 tablete (500 mg) çıkarılabilir. Komplikasyonsuz idrar yolu enfeksiyonları 2X125 mg/gün dozuyla tedavi edilebilirse de, genellikle idrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde önerilen doz 2X250 mg/gündür.   Tedavi süresi, enfeksiyonun ağırlığına ve türüne bağlıysa da, genel olarak tedaviye ateş düştükten yaklaşık 48-72 saat sonra daha devam edilmelidir. Beta-hemolitik streptokok enfeksiyonlarında tedavinin, romatizmal ateş ve glomerülonefrit riskini en aza indirmek amacıyla, en az 10 gün sürdürülmesi uygundur.   Kronik idrar yolu enfeksiyonlarında tedaviye birkaç hafta devam edilmesi gerekebilir.   Kreatinin klirensi 20 ml/dakikanın üzerinde olan hastalarda, herhangi bir doz ayarlamasına gerek yoktur. Kreatinin klirensinin 20 ml/dakikanın altında olduğu hastalarda, böbrek yetmezliğinin derecesi, enfeksiyonun ağırlığı ve mikroorganizmanın duyarlılığı göz önüne alınarak, dozun miktarı ya da uygulama sıklığı ayarlanmalıdır.

Ruhsat Sahibi

Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. Büyükdere Cad. Ali Kaya Sok. No:7 Levent 34394 İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

Ruhsat tarihi:08.12.2009 Ruhsat no :222/25

Saklama Koşulları

25°C altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Doktora danışmadan kullanılmamalıdır. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

10,14 ve 20 film tabletlik ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Tedaviye başlanmadan önce hastaların sefuroksim aksetile, diğer sefalosporinlere, penisilinlere ve herhangi bir ilaca karşı aşırı duyarlılığının olup olmadığı araştırılmalıdır. Sefalosporin grubu antibiyotiklerle penisilinler ve diğer bazı ilaçlar arasında çapraz duyarlık reaksiyonları bildirilmektedir. Bu nedenle penisilinlere duyarlı hastalarda sefalosporin grubu antibiyotikler dikkatle kullanılmalıdır. Kullanım sırasında allerjik reaksiyonlar gelişirse, sefuroksim aksetil tedavisi derhal kesilmeli, epinefrin, antihistaminikler, kortikosteroidler, presör aminler ile acil tedavi uygulanmalıdır. Bunun yanında hastanın hava yolu açık tutulmalı ve oksijen desteği sağlanmalıdır.   Diğer antibiyotiklerde olduğu gibi uzun süreli kullanımında kolonun normal florasını etkileyerek değiştirir ve Clostridium türü mikroorganizmaların aşırı çoğalmasına neden olur. Tedavinin kesilmesini gerektirecek seviyede şiddetli reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Clostridium difficile antibiyotik ile ilgili kolitin primer nedenidir. Diğer geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanımında da psödomembranöz kolit görülebilir. Bu nedenle antibiyotik kullanımı sırasında veya diyare gelişen hastalarda ilacın kesilmesi ve uygun yöntemlerle tedavi edilmesi gerekebilir. Kolit hikayesi olan kişilerde kullanılırken dikkatli olunmalıdır.   Renal fonksiyonları etkileyen güçlü diüretikler ile birlikte kullanılırken dikkatli olunmalıdır.   Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanım: Gebelik Kategorisi:B   Sefuroksim aksetilin deneysel olarak kanıtlanmış karsinojenik veya mutajenik etkisi yoktur. Hamile kadınlarda yapılmış kontrollü bir çalışma olmadığından yalnızca zorunluluk hallerinde kullanılmalıdır. Sefuroksim aksetil anne sütüne geçer, bu nedenle emziren annelerde tedavi süresince emzirmeye ara verilmesi önerilir.   Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi Bu ilaç baş dönmesine yol açabileceği için hastalar, araç ve makine kullanımı sırasında, dikkatli olmaları konusunda uyarılmalıdır.

Üretim Yeri

Zentiva Sağlık Ürünleri San.ve Tic. A.Ş. Küçükkarıştıran 39780 Lüleburgaz

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Klinikte çoklu doz uygulamaları sırasında insidansı %1’den daha fazla olan yan etkiler:   Diyare (%3.7), bulantı/kusma (%3), AST (%2) ve ALT (%1.6) seviyelerinde geçici yükselmeler, eozinofili (%1.1) ve LDH seviyelerinde geçici yükselme (%1)   İnsidansı %1’den az fakat ;%0.1’den fazla olan yan etkiler: Abdominal ağrı, abdominal kramplar, flatulans, sindirim güçlüğü, başağrısı, vajinit, kaşıntı, disüri, göğüs ağrısı, somnolans, kas krampları, boyun kaslarında spazm, üretrada kanama ve ağrı, böbrekte ağrı, taşikardi ve Lockjaw tipi reaksiyon.   Klinik uygulama sırasında gözlenen yan etkiler: Kan ve lenfatik sistem: Artmış protrombin zamanı. Genel: Anaflaksi, anjioödem, kaşıntı, serum hastalığına benzer reaksiyonlar, ürtiker gibi aşırı duyarlılık reaksiyonları. Gastrointestinal sistem: Pseudomembranöz kolit. Hematolojik sistem: Hemolitik anemi, lökopeni, pansitopeni ve trombositopeni. Hepatobiliyer sistem ve pankreas: Hepatit, kolestaz, sarılık ile birlikte hepatik yetmezlik. Nörolojik sistem: Nöbet. Deri: Erythema multiforme, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekrolizis.   Sefalosporin sınıfı yan etkiler: Yukarıdaki yan etkilere ilave olarak sefuroksim aksetil ile tedavi edilen kişilerde renal disfonksiyon, toksik nefropati, hepatik kolestaz, aplastik anemi, hemolitik anemi, hemoraji, uzamış protrombin zamanı, BUN ve kreatinin konsantrasyonlarında artış, glukozüri ile ilgili testlerde yanlış pozitif sonuçlar, alkalen fosfataz seviyelerinde artış, nötropeni, trombositopeni ve agranülositoz gelişir.   Bir çok sefalosporin özellikle renal yetmezlikli kişilerde dozaj azaltılmadığında nöbetleri tetiklediği bildirilmiştir. İlaç tedavisi ile ilgili bir nöbet gelişirse derhal ilaç kesilmelidir.   Klinik olarak endikasyon söz konusu ise antikonvülzan tedavi başlatılabilir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Günde 1 gramdan fazla sikloserin alınması durumunda akut toksisite meydana gelir. Kronik sikloserin toksisitesi ise kullanılan dozla bağlantılıdır, günlük doz 500 mg’ı aştığı takdirde görülebilir. Böbrek bozukluğu olan hastalarda sikloserin vücutta birikebilir ve dozaj programı değişmediği takdirde toksisiteye yol açabilir. Şiddetli böbrek yetmezliği olanlarda bu ilaç kullanılmamalıdır.   Merkezi Sinir Sistemi toksisitenin en yaygın olarak görüldüğü organ sistemidir. Toksik etkiler arasında baş ağrısı, konfüzyon, sersemlik, aşırı duyarlılık, psikoz, parestezi vs. vardır. Yüksek dozu takiben kısmi felç, konvülsiyonlar ve koma da sık olarak görülmektedir. Doz aşımında mide yıkanır, semptomatik tedavi uygulanır. Hastanın solunum yolları açık tutulur. İlacın gastrointestinal sistemden absorpsiyonunu azaltmak için aktif kömür verilir. Bu uygulamanın mide yıkanmasından daha etkili olduğu bildirilmiştir.   Yetişkinlerde sikloserinin pek çok nörotoksik etkisi günde 200-300 mg pridoksin verilmesiyle önlenebilir.   Hemodiyalizle sikloserinin kan dolaşımından uzaklaştırılması sağlanır; bu işlem daha önceki tedavilere cevap vermeyen hayati tehlike içindeki hastalara uygulanır.

Endikasyonlar

Aktif pulmoner ve ekstrapulmoner tüberkülozda, primer tüberküloz ilaçlarının (streptomisin, isoniazid, rifampisin ve etambutol) yetersiz kaldığı durumlarda tedavi rejimlerine girer. Enterobakter ve Escherichia coli’nin neden olduğu akut uriner sistem enfeksiyonlarının tedavisinde de kullanılabilir. Mycobacteria dışındaki mikroorganizmaların sebep olduğu idrar yolları enfeksiyonlarında, etkisi diğer antimikrobiyal ajanlardan fazla olmadığı için ancak klasik tedavi yöntemlerinin başarısız kaldığı durumlarda kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Sikloserin, Streptomyces orchidaceus’tan elde edilen geniş spektrumlu bir antibiyotiktir.   Sikloserin bakteri hücre duvarı sentezine katılan D-alanin’le yarışarak bakteri hücre duvarı sentezini bozar.   Mycobacterium tuberculosis ve Mycobacterium kansai de dahil Mycobakteriler üzerinde etkilidir. M.tuberculosis’e karşı M.İ.K.’u 5-20 µg/mL’dir. Sekonder antitüberküloz ajanlarındandır. Streptomisin, isoniyazid veya aminosalisilikasitlere dirençli suşlar sikloserine duyarlıdır.   Escherichia coli ve Enterobacterler dahil bazı gram negatif bakterilere; Staphylococcus aureus dahil bazı gram pozitif bakterilere de etkilidir. E.coli için M.İ.K.’u 50 µg/mL’den biraz fazladır; terapötik dozlarda idrarda bu konsantrasyonlara rahatça ulaşıldığından diğer tedavilere cevap vermeyen idrar yolları enfeksiyonlarında kullanılabilir.

Farmakokinetik Özellikler

Sikloserin oral olarak alındığında gastrointestinal bölgeden hızla ve tamamına yakını absorplanır. 250 mg’lık dozda alındıktan 3-4 saat sonra 10 µg/mL.lik pik plazma konsantrasyonlarına ulaşılır. Tekrarlanan dozlarda daha yüksek konsantrasyonlara ulaşılır. Plazma yarı ömrü yaklaşık 10 saattir.   Biyolojik membranlardan kolay difüze olup tüm vücut sıvılarına ve dokulara dağılır. Beyin omurilik sıvısı, plevral sıvı, fötal kan ve anne sütündeki konsantrasyonları serum konsantrasyonlarına eşittir. Sikloserin glomerüler filtrasyonla süzülür, idrarda yüksek konsantrasyonlarda bulunur. Dozun yaklaşık % 50’si 12 saat içinde, yaklaşık % 65’i ise 72 saat içinde idrarla değişmemiş olarak atılır, geri kalan % 35’i ise bilinmeyen bileşiklere metabolize olmaktadır.

Farmasötik Şekli

Sert jelatin kapsül

Formülü

Beher kapsül 250 mg Sikloserin ihtiva eder. Kapsül Boyar Maddeleri : Titandioksit, İndigotin ve Sarı Demir Oksit

İlaç Etkileşmeleri

Alkolle birlikte kullanıldığında nörotoksik yan etkiler şiddetlenir. Özellikle alkol epileptik nöbet riskini artırır.  İsoniazid ile birlikte kullanımı Merkezi Sinir Sistemi etkilerinde artmaya neden olabilir (sersemlik, uyuşukluk gibi) Birlikte etionamid verilmesinin nörotoksik yan etkileri şiddetlendirdiği bildirilmiştir.

Kontraendikasyonlar

 Aşağıdaki durumlarda kesinlikle kullanılmamalıdır; Sikloserine aşırı hassasiyet, Epilepsi, Depresyon, şiddetli anksiyete, psikoz, Şiddetli böbrek yetmezliği, Aşırı miktarda alkollü içki alındığında.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Erişkinlerde: Tüberküloz tedavisinde günlük doz 500 mg (2 kapsül) ile 1000 mg (4 kapsül) arasında değişir. Başlangıç dozu tedavinin ilk 2 haftasında genellikle 12 saat arayla 250 mg dır (günde 2 kapsül). Günlük toplam doz daima bölünerek verilmeli ve günde 1000 mg’ı   (4 kapsül) aşmamalıdır.

Ruhsat Sahibi

KOÇAK FARMA İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş. Bağlarbaşı, Gazi Cd. 64-66 Üsküdar / İSTANBUL  

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

31.08.2007-212/43

Saklama Koşulları

25 o C’nin altındaki oda sıcaklığında ve kuru bir yerde muhafaza ediniz ÇOCUKLARIN GÖREMEYECEĞİ, ERİŞEMEYECEĞİ YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Her birinde 250 mg sikloserin bulunan kapsüller 40 ve 500 kapsüllük pilver proof alüminyum kapaklı bal renkli silikajel ihtiva eden cam şişelerde.

Uyarılar/Önlemler

Sikloserinin terapötik indeksi çok düşük olduğu için serum konsantrasyonlarında küçük artışlar, önemli yan etkilere neden olabilmektedir. Bu nedenle böbrek yetmezliği olan hastalarda dozaj düşürülmeli ve serum konsantrasyonları en az 1 haftalık periyotlarla gözlenmelidir. Günde 500 mg’dan daha fazla ilaç verilen hastalarla, alerjik dermatit ve Merkezi Sinir Sistemi toksisitesine benzer semptom (konvülsiyon, psikoz, depresyon, baş ağrısı, tremor gibi) gösteren hastalar da hematolojik, renal atılım, kan seviyesi ve karaciğer fonksiyonları bakımından yakından izlenmelidir. Eğer yan etkiler gelişirse dozaj azaltılmalı veya tedavi kesilmelidir. Konvülsiyon riski kronik alkoliklerde yüksektir ve bu nedenle ilaç alkoliklere büyük bir dikkatle verilmelidir.   Diğer tüberküloz ilaçlarında olduğu gibi tek başına kesinlikle kullanılmamalıdır. Tedaviye başlamadan önce kültür alınmalı ve mikroorganizmanın bu ilaca duyarlılığı tespit edilmelidir.   Hamilelerde ve Emziren Kadınlarda Kullanımı : Sikloserinin hamile kadınlara verildiğinde fötüsde hasara yol açıp açmadığı veya üreme kapasitesini etkileyip etkilemediği bilinmemektedir. Bu konuda hayvanlarda yapılan çalışmalar da yetersizdir. Bu nedenle sikloserin hamilelere çok gerekmedikçe verilmemelidir.   Terapötik dozun yaklaşık % 10’u anne sütüne geçtiğinden bebeklerde ciddi yan etki potansiyeli mevcuttur. Bu nedenle ilacın anne için önemi göz önüne alınarak ya emzirme sonlandırılmalı, ya da ilaç kesilmelidir.   Böbrek fonksiyonu azalmış olan hastalarda, günde 500 mg’dan daha yüksek doz alanlarda ve toksisiteyi akla getiren belirti ve semptomlar verenlerde kan düzeyleri en az haftada  1 defa olmak üzere ölçülmeli ve dozaj kan düzeylerinin 30 µg/mL altında tutulmalıdır.   Çocuklarda Kullanımı: Pediatrik kullanımı için emniyeti ve dozajı henüz saptanmış değildir.  

Üretim Yeri

KOÇAK FARMA İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi Çerkezköy / TEKİRDAĞ

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Siklocap ile tedavi sırasında meydana gelen yan etkilerin çoğu sinir sistemi ve aşırı duyarlılıkla ilgilidir. Santral sinir sistemi semptomları: Özellikle yüksek dozda (500 mg’dan fazla) ilaç kullanıldığında görülür. Konvülsiyonlar, uyuşukluk ve uykusuzluk, tremor, baş ağrısı, baş dönmesi, hafıza kaybı ile birlikte seyreden konfüzyon, psikoz (intihar eğilimi, karakter değişiklikleri, aşırı hassasiyet, kısmi felç, aşırı refleks, majör ve minör kronik nöbetler, koma). Kardiyovasküler: 1-1.5 g/gün dozlarında aniden gelişen konjestif kalp yetmezliği, aritmiler. Alerji (Doza bağlı değildir). Diğerleri: Megaloblastik anemi, özellikle karaciğer rahatsızlığı geçirenlerde serum transaminaz seviyelerinde yükselme.  "BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ."

Doz Aşımı

Lisinopril + hidroklorotiyazid kombinasyonunun aşırı doz alımıyla ilgili deneyim yoktur. Tedavide semptomatik ve destekleyici önlemler alınır. Hasta kusturulmaya çalışılır ve/veya midesi yıkanır. Elektrolit dengesizliği, dehidratasyon ve hipotansiyona karşı önlemler alınmalıdır. Lisinopril hemodiyaliz ile uzaklaştırılabilmektedir. Lisinopril: En fazla görülebilecek doz aşımı sendromu hipotansiyondur. Tedavide normal salin solüsyonu infüzyon olarak verilebilir.  Anjiyotensin II uygulaması yararlı olabilir. Lisinopril hemodiyaliz ile genel dolaşımdan uzaklaştırılabilir. Hidroklorotiazid: En yaygın görülen semptomlar vücutta elektrolit eksikliği (hipokalmi, hipokloremi, hiponatremi) ve aşırı diürezden kaynaklanan dehidratasyondur. Eğer digital ile aynı anda kullanılmış ise hipokalemi kardiak aritmiyi kuvvetlendirir.  

Endikasyonlar

Kombine tedavinin endike olduğu hipertansiyon hastalarında kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Sinoretik fort, bir ADE inhibitörü (Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim, ACE) olan lisinopril ile bir tiyazid türevi diüretik olan hidroklorotiyazidin kombinasyonundan oluşan antihipertansif bir preparattır. Lisinopril, hipertansiyon, miyokard enfarktüsü sonrası koruma ve konjestif kalp yetmezliğinin tedavisinde oral yoldan kullanılan, uzun etkili bir ADE inhibitörüdür. Bir peptidil dipeptidaz olan ADE, anjiyotensin I’in anjiyotensin II’ye dönüşmesini katalize eder. Anjiyotensin II, güçlü bir vazokonstriktör olmanın yanında, adrenal korteksten aldosteron salgılanmasını da sağlar. ADE’nin inhibe edilmesi, anjiyotensin II’nin plazma düzeyinin düşmesine, vazodilatasyona ve kan basıncının düşmesine neden olur. Anjiyotensin II’nin azalması, renin üzerindeki negatif feed-back mekanizmasını azaltarak, plazma renin etkinliğinin artmasına neden olmaktadır. Hidroklorotiyazid, tiyazid sınıfı bir diüretiktir ve antihipertansif etkiye sahiptir. Böbreklerin distal tubuluslarından elektrolitlerin geri emilimini engeller. Natriüreze, bir miktar potasyum ve bikarbonat atılımı da eşlik eder. Hidroklorotiyazidin diüretik etkisi sonucu, plazma renin aktivitesi ve aldosteron sekresyonu artar ve serum potasyum düzeyi düşer. Lisinopril, hidroklotiyazid ile kombine kullanıldığında, renin-anjiyotensin-aldosteron eksenini bloke eder ve hidroklorotiyazidin potasyum kaybına yol açan etkisini de azaltır. Klinik araştırmalarda, lisinopril + hidroklorotiyazid kombinasyonunun aditif bir etki gösterdiği, antihipertansif etkinin gözlenme süresinin kısaldığı ve antihipertansif etkisinin yaklaşık 24 saat sürdüğü saptanmıştır.

Farmakokinetik Özellikler

Lisinopril: Lisinopril, oral yoldan alındıktan sonra yaklaşık % 25 oranında emilir. Tek bir doz lisinopril, antihipertansif etkisini hastaların çoğunda ilk bir saat içinde gösterir. Kan basıncının en düşük değerine ise 6 saat sonra ulaşılır. Lisinoprilin aç ya da tok karnına alınması, emilimini etkilemez. Yaklaşık 6-8 saat sonra en yüksek serum düzeylerine ulaşan lisinoprilin yarılanma süresi ortalama 12 saattir. Lisinopril, plazma proteinlerine bağlanmaz ve metabolize olmadan tümüyle idrarla atılır. Böbrek yetmezliği olan hastalarda, glomerül filtrasyon hızı dakikada 30 ml’nin altına düşmediği sürece, lisinoprilin yarılanma süresi fazla değişikliğe uğramaz. Böbrek yetmezliği bu sınırı aştığı zaman, lisinoprilin serum düzeyi yükselir, en yüksek ve sabit serum düzeylerine ulaşma süresi uzar. Sıçanlar üzerinde yapılan araştırmalar, lisinoprilin kan-beyin bariyerini çok az aşabildiğini ve uzun süreli kullanımda herhangi bir dokuda birikim yapmadığını göstermiştir. Radyoaktif 14C ile işaretlenmiş lisinoprilin sıçanlarda süte ve plasentaya geçtiği, ancak fetüse geçmediği saptanmıştır. Hidroklorotiyazid: Hidroklorotiyazid oral yoldan alındığında diüretik etkisi 2 saat içinde başlar, 4 saat içinde en yüksek düzeye ulaşır ve yaklaşık 6-12 saat sürer. Hidroklorotiyazid, metabolize olmadan idrarla atılır. Yarılanma süresi ortalama 6-15 saattir. Plasentadan geçerse de, kan-beyin bariyerine penetre olmaz. İki ilacın birlikte kullanımı, birbirlerinin biyoyararlanım oranını etkilemez. Dolayısıyla bileşiklerin farmakokinetik özelliklerinde, kombine kullanımdan dolayı bir değişiklik olmamaktadır.

Farmasötik Şekli

Fort Tablet

Formülü

Her tablette Lisinopril………………………………………………………………………………………………………………. 20 mg Hidroklorotiyazid……………………………………………………………………………………………………. 25 mg  

İlaç Etkileşmeleri

Lisinopril ve hidroklorotiyazidin karaciğerde metabolize olmaması nedeniyle, sitokrom (CYP450) düzeyinde etkileşimi beklenmemektedir. Ayrıca, plazma proteinlerine her ikisi de bağlanmadığından, plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanan başka ilaçlarla da geçimsizlik beklenmemektedir. Diüretik tedavisi görenlere, ek olarak lisinopril veya başka bir antihipertansif ilaç verildiğinde hipotansiyon görülebilir. Bu etkiyi önlemek amacıyla, ya önceden diüretik tedavisi durdurulmalı, ya da lisinoprile başlamadan önce hastaya verilen tuz miktarı artırılmalı ve lisinopril düşük dozda (5 mg) verilmelidir. Lisinopril, indometasinle birlikte verildiğinde, indometasinin etkinliği azalabilir. Tiyazidlerin neden olduğu potasyum kaybını azaltan lisinopril, spironolakton gibi potasyum tutucu diüretiklerle ya da potasyum suplemanlarıyla birlikte kullanıldığında, hiperpotasemi görülebilir. ADE inhibitörleri lityum tuzlarıyla birlikte kullanıldığında, lityum entoksikasyonu görülebilir. Diüretikler, lityum tuzlarının atılımını azaltır ve lityum toksikasyonuna yol açabilir. Bu yüzden, hidroklorotiyazid lityum tuzlarıyla birlikte kullanılmamalıdır. Hidroklorotiyazid, alkol, barbitürat ya da narkotiklerle birlikte kullanıldığında, ortostatik hipotansiyon görülebilir. Siklosporin ile beraber kullanımı hiperkalemi riskinde artış olusturabilir. Hidroklorotiyazid, glukoz metabolizmasıyla etkileştiğinden, diyabetik hastalarda verilen antidiyabetik ilaçların dozunun ayarlanması gerekebilir. Kolestramin ve kolestipol resinleri, hidroklorotiyazide bağlanarak emilimini büyük oranda engeller. Bu nedenle hidroklorotiyazid en az iki saat önce verilmelidir. Kortikosteroidler ve ACTH, hidroklorotiyazidin hipopotasemik etkisini artırabilir. Hidroklorotiyazid, iskelet kası relaksanlarının etkisini artırabilir. Non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlar (NSAID), diüretiklerin diürez, natriürez ve antihipertansif etkilerini azaltır. Dolayısıyla NSAID kullananlara Sinoretik fort verirken, yeterli antihipertansif etki elde edilip edilmediği dikkatle izlenmelidir.

Kontraendikasyonlar

Sinoretik fort’un bileşiminde bulunan maddelere karşı aşırı duyarlı olduğu bilinen kişilerde ve ADE inhibitörleriyle tedavi sırasında anjiyo-ödem görülenlerde kullanılmamalıdır. Bileşiminde bir diüretik olan hidroklorotiyazid bulunduğundan, anürisi olanlarda ve hiperkalemide kontrendikedir. Gebelik ve laktasyonda kontrendikedir. Renal arter stenozunda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Sinoretik fort, orta derece veya şiddetli hipertansiyon tedavisinde tercih edilmelidir. Monoterapiyle veya diğer ilaçlarla kontrol altına alınamayan hastalarda Sinoretik veya Sinoretik fort tedavisine geçilebilir. Doz, her hastada alınan yanıta göre ayarlanmalıdır. Genellikle 20 mg lisinopril + 12.5 mg hidroklorotiyazid yeterli kontrolü sağlar. Bu dozun yeterli olmadığı hastalarda hidroklorotiyazidin dozu yükseltilmek istendiğinde, Sinoretik fort (20 mg lisinopril + 25 mg hidroklorotiyazid) kullanılmalıdır. Sinoretik fort tabletin önerilen başlangıç tedavi dozu günde 1 tablettir. Gerekli durumlarda, günde iki kez kullanılabilir. Kreatinin klerensi 30 ml/dakikanın üzerinde olan hastalarda normal doz kullanılabilir. Ağır böbrek yetmezliği olanlarda, tiyazid türevi diüretik yerine bir kıvrım diüretiği lisinopril tedavisine eklenmelidir. Bu nedenle, kreatin klerensi düşük olan hastalarda Sinoretik fort kullanılması önerilmez.  

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Sinoretik tablet: Her tablette 20 mg lisinopril + 12.5 mg hidroklorotiyazid bulunan 30 tabletlik ambalajlarda.

Saklama Koşulları

30°C altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Her tablette 20 mg lisinopril ve 25 mg hidroklorotiyazid bulunan 30 tabletlik ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

ADE inhibitörleri seyrek olarak ekstremite, dudaklar, dil ve larinkste anjiyo-ödeme yol açabilir. Anjiyo-ödem görülen hastalarda, lisinopril + hidroklorotiyazid tedavisi derhal kesilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Yüz ve dil ile sınırlı kalan şişmeler çoğunlukla tedavi edilmeden geçer ancak antihistaminiklerin faydası olabilir.   Gırtlakta görülen anjionörotik ödem fatal olabilir. Dil, glotis ve larenksi kapsayan şişmlerde hava yolu tıkanabilir. Bu gibi durumlarda 1:1000 oranında adrenalin solüsyonu ( 0.3 ml ile 0.5 ml arasında) subkutan olarak uygulanmalıdır.   ADE inhibitörü tedavisi ile ilgisi olmayan hastalar, ADE inhibitörlerini kullandıklarında anjiödem riski oluşabilir.   Diyaliz hastaları gibi su ve tuz kaybı olanlarda lisinopril, hipotansiyona neden olabilir.   Diğer bir ADE inhibitörü olan kaptoprilin agranülositoza yol açtığı bildirilmiştir. Lisinoprilin benzer bir etkisi olup olmadığı konusunda eldeki veriler yeterli olmadığından, lisinopril kullananlarda (özellikle kolajen doku hastalığı ve böbrek hastalığı olanlarda) düzenli lökosit sayımı yapılması önerilir.   Genel kural olarak tiyazid türevi bileşikler, ağır böbrek yetmezliği olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Bu grup hastalarda tiyazidler azotemiyi şiddetlendirebilir, ayrıca ilaç birkimi görülebilir.   Karaciğer yetmezliği olanlarda sıvı-elektrolit dengesindeki küçük değişiklikler hepatik komayla sonuçlanabileceğinden, diüretikler dikkatli kullanılmalıdır.   Tiyazidler lityum tuzlarıyla birlikte kullanılmamalıdır.    Lisinopril, renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini bloke ettiği için, duyarlı kişilerde böbrek işlevlerinin bozulmasına yol açabilir. Böbrek işlevleri büyük oranda renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin kontrolünde olan konjestif kalp yetmezliği hastalarında, ADE inhibitörleri oligüri ve progresif azotemiye neden olabilir. Tedavi öncesinde böbrek yetmezliği olanlarda, lisinopril tedavisi sırasında kan üre ve serum kreatinin düzeylerinde yükselme görülebilir. Bu gibi durumlarda lisinoprilin dozu azaltılır ve/veya diüretik tedavisine son verilir.   Aortik stenozis ve hipertonik kardiomiyopati, diger tüm vazodilatörlerde olduğu gibi ADE inhibitörleri sol ventrikül bozukluğu olan hastalara verilirken dikkatli olunmalıdır.   Hemodiyaliz hastalarında Sinerotik fort kullanımı önerilmez. Yüksek-flux membran kullanılan diyaliz hastalarında eş zamanlı ADE inhibitörü verildiğinde anaflaktik reaksiyon görülme şansı yüksektir. Bu tür hastalarda farklı bir diyaliz membran ya da farklı bir grup antihipertansif kullanılmalıdır.   Ameliyata hazırlanan veya büyük bir hipotansiyona neden olabilecek anestezi altında bulunan hastalarda Sinoretik fort kompensatuvar renin salgılanmasına sekonder angiyotensin II oluşumunu bloke edebilir. Bu mekanizma ile hipotansiyon görüldüğünde volüm yüklenerek düzeltilebilir.   Desensitizasyon tedavisi süresince (örneğin hymenoptera venom), ADE inhibitörü kullanan hastalarda devamlı olarak anafilaktik reaksiyonlar görülebilir. Bu reaksiyonlar her desensitivasyon tedavisi öncesi ADE inhibitörünü tedavisini geçici olarak durdurmakla önlenebilir.   Lisinopril + hidroklorotiyazid kombinasyonuyla tedavi edilen hastaların (özellikle böbrek yetmezliği ya da diabetes mellitusu olanlarda ya da ek olarak potasyum tutucu diüretik kullananlarda) seyrek olarak hiperpotasemi ( > 5.7 mEq/l) görülmüştür. Bu hastaların çoğunda, tedavi kesilmediği halde hiperpotasemi düzelmiştir. Lisinopril + hidroklorotiyazid kombinasyonuyla tedavi edilenlerde, potasyum suplemanları dikkatli kullanılmalıdır.   Hidroklorotiyazid kullananlarda elektrolit düzeylerinin düzenli izlenmesi önerilir. Diyabetlilerde insülin ya da oral hipoglisemik ilaçların dozlarının ayarlanması gerekebilir. Tiyazid türevleri hiperglisemiye yol açabilir. Bu nedenle, tiyazid tedavisi sırasında latent diabetes mellitus manifest duruma geçebilir.   Tiyazid türevleri magnezyum atılımını artırdığı için, hipomagnezemiye neden olabilir. Tiyazidler ayrıca, idrarla kalsiyum atılımını azaltır ve hiperkalsemi gelişebilir. Kolesterol ve trigliserit düzeyinin yükselmesi, tiyazid kullanımına bağlı olabilir.   Tiyazid tedavisi bazı hastalarda hiperürisemi veya gut oluşturabilir. Fakat lisinopril ürineri ürik asiti artırabilir ve hidroklorotiyazidin hiperürisemik etkisini azaltabilir.   Allerji ve bronşiyal astım hikayesi olan veya olmayan ve tiyazid kullanan kişilerde duyarlılık oluşabilir. Sistemik Lupus Erythematosus şiddetlenebilir.   ADE inhibitörü kullananlarda öksürük rapor edilmiştir. Tedavi bırakıldığında öksürük ortadan kalkar.   Kolesterol ve trigliserit düzeyinin yükselmesi, tiyazid kullanımına bağlı olabilir. Yapılan testlerde lisinopril + hidroklorotiyazid kombinasyonu mutajenik etki göstermemiştir. Lisinopril ile yapılan hayvan araştırmalarında, tümörojenik ya da karsinojenik etkisinin olmadığı ve fertilite işlevlerini etkilemediği saptanmıştır. Hidroklorotiyazid ile yapılan araştırmalar, hayvanlarda karsinojenik, genotoksik etkisinin olmadığını ve fertiliteyi etkilemediğini ortaya çıkarmıştır.   Gebelik ve Emzirme döneminde kullanım:   Gebelik Gebelik Kategorisi  D Sinoretik fort gebelikte kontrendikedir. ADE inhibitörleri gebelik sırasında uygulandığında, fetal ve neonatal morbidite ve mortaliteye neden olabileceğini gösteren veriler bulunmaktadır.   Gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterinde uzun süreli ADE inhibitörleri kullanımının fetotoksisite (böbrek fonksiyonlarında azalma, oligohidramniyoz, kafa tası kemikleşmesinde gecikme) ve neonatal toksisite (böbrek yetmezliği, hipotansiyon, hiperkalemi) oluşturacaği bilinmektedir.   Gebelik tespit edilir edilmez ADE inhibitörü kullanımı bırakılmalı ve fetüs gelişimi düzenli bir şekilde izlenmelidir. Gebeliği planlayan kişilerde diğer ADE inhibitörleri gibi Sinoretik fort kullanılmamalıdır. Hamile kalabilecek kadınlar ADE inhibitörlerinin riskleri hakkında bilgilendirilmeli ve tedaviye başlanıp başlanılmayacağı tartışılmalıdır.   Başka bir ADE inhibitörü olan enalapril, neonatal dolaşımdan peritoneal diyalizle uzaklaştırılabilmektedir. Lisinoprilin neonatal dolaşımdan peritoneal diyaliz ile uzaklaştırılabileceğine ilişkin bir bilgi yoktur.   Emzirme Lisinoprilin insanlarda anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Sıçanlarda lisinoprilin anne sütüne geçtiği gözlenmiştir. Emziren kadınlarda Sinoretik fort kullanımı önerilmez.   Hidroklorotiyazidin hamileliğin üçüncü trimesterindeki kullanımını feto-plasental iskemi ve büyüme geriliğine sebep olabilir. Ayrıca neonatlarda nadir olarak hipoglisemi, trombositopeni gözlenmiştir. Hidroklorotiyazid plazma hacmini ve uteraplasental kan akışını azaltabilir.   Eğer tiazidler hamilelikte hipertansiyon, ödem veya preeklampsi durumlarında kullanılırsa plazma hacminde azalma ve plasental hipoperfuzyon gözlenebilir.Tiazid diüretikleri hamilelikte fizyolojik ödemde kullanılmamalıdır.   Hidroklorotiyazid anne sütüne geçer. Tiyazitlerin emziren kadınlarda süt miktarını azalttığı gözlenmiştir. Sülfonamit benzeri grublara hassasiyet, hipokalemi, nükleer ikteri oluşabilir.   Çocuklardaki kullanımı: Sinoretik fort’un çocuklarda güvenilirliği ve etkinliği konusunda elde yeterli veri yoktur.   Araç ve Makine kullanımı üzerine etkisi: Antihipertansif ilaçlar, ortostatik ve hipotansif belirtilere yol açabileceğinden, araç ve makine kullanımını olumsuz etkileyebilir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Yapılan klinik araştırmalarda, lisinopril + hidroklorotiyazid kombinasyonuna özgü bir yan etki gözlenmemiştir. Bildirilen yan etkiler, lisinopril ya da hidroklorotiyazid monoterapisine özgü etkilerdir ve genellikle hafif ve geçicidir. Kombine tedavi sırasında en sık görülen advers etkiler sırasıyla göz kararması, baş ağrısı, öksürük, halsizlik, ortostatik reaksiyonlardır. Öksürük, genelde hafif ve geçici karakterdedir. Ancak, bazen inatçı ve hastanın tolere edemeyeceği şiddette olabildiğinden, Sinoretik fort tedavisinin kesilmesini gerektirebilir. Genellikle 1-2 haftalık bir süre içinde kaybolmaktadır. Bu süreden daha uzun süren inatçı öksürüklerde, ADE-inhibitörleri veya kombinasyonları ile tedavi gözden geçirilmeli ve tercihen başka bir ilaç grubu seçilmelidir. Diyare, bulantı, kusma, pankreatit, kaşıntı, ağizda kuruluk, gut, çarpıntı, göğüste rahatsızlık hissi, kas krampları , parestezi, güçsüzlük, asteni, impotans nadiren görülür. Laboratuvar bulgular: Laboratuvar testleri üzerindeki etkileri nadiren klinik düzeyde önemlidir. Nadiren hiperglisemi, hiperürisemi, hipokalemi görülmüştür. Daha önce böbrek yetersizliği olmayan hastalarda kandaki üre nitrojen ve serum kreatininde minör bir artış gözlenmiştir. Lisinopril: Muhtemelen riski yüksek hastalarda aşırı hipertansiyona sekonder, miyokardial enfarktüs veya serabrovascular aksidan, taşikardi, abdominal ağrı, davranış değişiklikleri, mental konfüzyon, ürtiker, diaforez, hiponatremi, üremi, oligüri/anüri, böbrek bozukluğu, akut böbrek yetmezliği, pankreatit, hepatit (hepatosellüler veya kolestatik) ve sarılık görülebilir. Lökopeni ve trombositopeni de gözlenmiştir fakat bir bağlantı bulunamamıştır. Hidroklorotiazid: Anoreksi, gastrik irritasyon, kabızlık, sarılık intrahepatik kolestatik sarılık), sialoadenit, vertigo, pankreatit, ksantopsi, lökopeni, agranülositoz, trombositopeni, aplastik anemi, purpura, fotosensitive, ürtiker, nekroze damar iltihabı (vaskülit, kuteneus vaskulit), ateş, pnömoni, pulmoner ödem dahil solunum distresi, anaflaktik reaksiyonlar, hiperglisemi, glikozüri, hiperürisemi, hiponatremi dahil elektrolit dengesizlik, kas spazmı, huzursuzluk, geçici bulanık görme, böbrek yetmezliği, böbrek bozukluğu, interstisyel nefrit görülebilir. Lisinopril + hidroklorotiyazid kombinasyonuyla tedavi edilenlerde, kan üre ve kreatinin düzeyinde hafif yükselmeler görülebilir. Ayrıca bazı hastalarda hemoglobin ve hematokrit değerlerinde de düşüşler gözlenmişse de, bu düşüşler klinik önemi olmayacak kadar azdır. Lisinopril + hidroklorotiyazid tedavisi sırasında serum transaminazlarında ve bilirubin düzeylerinde seyrek olarak yükselme görülebilir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 1 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window