İlaç Sınıfı Beşeri İthal İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması SOMATOSTATIN
Birim Miktarı 1
ATC Kodu H01CB01
ATC Açıklaması Somatostatin
NFC Kodu PB
NFC Açıklaması Parenteral Kuru Flakonlar
Kamu Kodu A07382
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 250,04 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 224,67 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 73,3 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu E312A

İlaç Etken Maddeleri

  • somatostatin (3 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Sandimmun Neoral’in aşırı dozu ile ilgili herhangi bir veri bulunmamaktadır. İlacın kesilmesiyle birlikte düzelmesi beklenebilen renal fonksiyon bozukluğu meydana gelebilir. Eğer endike ise gerekli destekleyici önlemler alınmalıdır.   Sandimmun’un diyalizi mümkün olmadığından ve ayrıca kömür hemoperfüzyonu ile de iyice temizlenemediğinden, eliminasyon, ancak gastrik lavaj dahil olmak üzere non-spesifik önlemlerle sağlanabilir.

Endikasyonlar

Transplantasyon endikasyonları   Organ transplantasyonu Böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, kalp-akciğer birlikte veya pankreasın allojenik transplantasyonlarında graft reddinin önlenmesinde. Önceden diğer immünosupressif ilaçlarla tedavi görmüş hastalardaki organ reddinin tedavisinde. Kemik iliği transplantasyonu Kemik iliği transplantasyonundan sonra graft reddinin önlenmesinde Graft-versus-host hastalığının önlenmesinde veya tedavisinde. Otoimmün hastalıklar   Endojen uveitis Konvansiyonel tedavinin başarısız olduğu veya istenmeyen yan etkilere yol açtığı,non-enfeksiyöz orijinli, aktif görme fonksiyonunu tehdit edici intermediyat veya posterior uveit Retinayı da kapsayan, tekrarlayıcı enflamatuvar ataklı Behçet uveiti. Nefrotik sendrom Erişkin ve çocuklarda; minimal değişiklik nefropatisi, fokal ve segmental glomerüloskleroz veya membranöz glomerülonefrit gibi glomerüler hastalıklara bağlısteroid bağımlı ve steroide dirençli nefrotik sendrom olguları. Sandimmun Neoral, remisyonları sağlamak ve sürdürmek için kullanılabilir. Steroide bağlı olarak sağlanmış remisyonların idamesinde steroidlerin kesilmesine olanak sağlamak için de kullanılabilir. Romatoid artrit Şiddetli, aktif romatoid artrit tedavisi   Psoriasis Sandimmun Neoral, konvansiyonel tedavinin yetersiz kaldığı veya uygun olmadığı şiddetli psoriasis hastalarında endikedir.   Atopik dermatit Sandimmun Neoral, sistemik tedavi gerektiren şiddetli atopik dermatitli hastaların tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Siklosporin (siklosporin A olarak da bilinmektedir) 11 amino asidden oluşan bir siklik polipeptiddir. Güçlü bir immunosupressif ajandır.   Çeşitli çalışmalar siklosporinin allograft immünite, geç kutanöz aşırı duyarlılık, deneysel allerjik ansefalomiyelit, Freund adjuvan artriti, graft-versus-host hastalığı (GVHD) gibi hücre-aracılı reaksiyonların gelişmesini ve T-hücresine bağımlı antikor oluşumunu inhibe ettiğini göstermektedir. Aynı zamanda hücre düzeyinde interleukin-2 (T-hücresi büyüme faktörü, TCGF) de dahil olmak üzere, lenfokin üretimini ve serbestlenmesini inhibe etmektedir. Siklosporinin hücre siklusunun G° ya da G1 fazlarında istirahat halindeki lenfositleri bloke ettiği görülür ve aktif T hücrelerinin antijen uyarımlı lenfokin salınımını inhibe eder.   Eldeki tüm veriler, siklosporinin spesifik olarak ve reversibl bir biçimde lenfositler üzerinde etkin olduğunu göstermektedir. Sitostatik ajanların aksine, siklosporin hemotopoiezisi deprese etmemekte ve fagosit hücrelerin işlevleri üzerinde de etkisi bulunmamaktadır. Siklosporin tedavisindeki hastalar, diğer immünosupressif tedaviler altındaki hastalara kıyasla enfeksiyonlara karşı daha az duyarlıdırlar.   Organ reddinin ve GVHD’nin önlenmesi ve tedavisi için Sandimmun kullanımıyla, başarılı organ ve kemik iliği transplantasyonları yapılmıştır. Sandimmun tedavisiyle, immünolojik mekanizmayla olduğu bilinen ya da değerlendirilebilen değişik olgularda da olumlu yanıtlar alındığı gösterilmiştir.

Farmakokinetik Özellikler

Sandimmun Neoral alındıktan sonra, Sandimmun’a göre siklosporinin gün boyunca ölçülen kan düzeyleri uygulanan doz ile daha fazla paralellik, daha kararlı bir absorpsiyon profili, yiyeceklerden ve diurnal ritmden daha az etkilenme gösterir. Bu özelliklerin birleşmesi sonucunda siklosporinin farmakokinetiğinde aynı hastada gözlenen değişkenlikler azalır ve çukur düzey (tedavi sırasında hasta ilacını almadan hemen önce ölçülen kan düzeyi) ile AUCB (kan düzeyi-zaman eğrisinin altında kalan alan) arasında daha iyi bir korelasyon sağlanır. Eklenen bu üstünlükler sonucunda, Sandimmun Neoral uygulama zamanlarının ayarlanmasında yemek saatlerini dikkate almak gerekmez.   Ayrıca, Sandimmun Neoral gün boyunca ve idame tedavisi sırasındaki günler arasında daha kararlı kan düzeyleri sağlar.   Sandimmun Neoral yumuşak jelatin kapsül ve Sandimmun Neoral solüsyon biyoeşdeğerdir. Sandimmun’dan Sandimmun Neoral’e bire bir geçişte çukur kan düzeylerinin benzer olduğu ve böylece istenen terapötik çukur düzeyi sınırları içinde kalındığı gösterilmiştir. Sandimmun’un diğer oral formları ile karşılaştırıldığında, Sandimmun Neoral daha çabuk emilir (ortalama tmax 1 saat daha kısalır ve ortalama Cmax %59 artar) ve ortalama olarak %29 daha yüksek bir biyoyararlanım gösterir.   Siklosporin kan hacmi dışında yaygın bir şekilde dağılma gösterir. Kanda; plazmada %33-47, lenfositlerde %4-9, granülositlerde %5-12 ve eritrositlerde %41-58 oranlarında bulunur. Plazmada yaklaşık %90’ı proteinlere ve daha çok lipoproteinlere bağlı olarak bulunur.   Siklosporin, büyük oranda 15 civarı metabolite dönüşür. Tek bir major metabolik yolu yoktur. İtrah yolu esas olarak safra ile olup, oral dozun yalnız %6’sı idrarla atılmakta ve bunun da ancak %0.1’i değişmemiş halde itrah olmaktadır.   Siklosporinin terminal safhadaki yarılanma ömrü uygulanan miktar tayini yöntemine ve ölçüm yapılan gruba göre yüksek değişkenlik gösterir. Terminal yarılanma ömrü 6.3 saatten (sağlıklı gönüllülerde) 20.4 saate (ağır karaciğer hastalarında) kadar değişir.

Farmasötik Şekli

Yumuşak jelatin kapsül

Formülü

1 yumuşak jelatin kapsül 100 mg modifiye siklosporin (mikroemülsiyon formunda) içerir. Yardımcı maddeler: DL-alfa-tokoferol, absolü etanol, titan dioksit, demir oksit (siyah), karminik asit.

İlaç Etkileşmeleri

Gıda Etkileşmeleri: Greyfurt suyuyla birlikte kullanımının siklosporinin biyoyararlanımını artırdığı bildirilmiştir.   İlaç Etkileşmeleri: Birçok bileşenin siklosporin metabolizmasında özellikle sitokrom P450 enzimlerinin inhibisyonu veya indüksiyonunu sağlayarak plazma veya tüm kan siklosporin düzeylerini artırdığı veya azalttığı bilinmektedir.   Siklosporin düzeylerini azaltan ilaçlar: Barbitüratlar, karbamazepin, fenitoin; nafsillin, sulfadimidin i.v; rifampisin; oktreotid; probukol; orlistat, hypericum perforatum (St. John’s wort); tiklodipin, sülfinpirazon, terbinafin.   Siklosporin düzeylerini artıran ilaçlar: Makrolid antibiyotikleri (başlıca eritromisin, azitromisin ve klaritromisin); ketokonazol, flukonazol, itrakonazol; diltiazem, nikardipin, verapamil; metoklopramid; oral kontraseptifler; danazol; metilprednizolon (yüksek doz); allopurinol; amiodaron; kolik asid ve türevleri; proteaz inhibitörleri, imatinib.   Diğer ilgili ilaç etkileşmeleri: Nefrotoksik sinerji gösteren aminoglikozitler (gentamisin, tobramisin dahil), amfoterisin B, siprofloksasin, vankomisin, trimetoprim (+sulfametoksazol); non-steroid antienflamatuar ilaçlar (diklofenak, naproksen, sulindak dahil), melfalan, histamin H2 reseptör antagonistleri (örn. simetidin, ranitidin) siklosporinle birlikte kullanılırken dikkat edilmelidir.   Nefrotoksisite potansiyelindeki artış nedeniyle siklosporinin, takrolimusla birlikte kullanılmasından sakınmak gerekir.   Siklosporinle tedavi sırasında aşılamanın etkisi az olabilir, canli atenüe aşıların kullanımından kaçınılmalıdır.   Siklosporinle nifedipinin birlikte kullanımı ile tek başına siklosporin kullanımıyla gözlenenden daha fazla oranda jinjival hiperplazide artış meydana gelmiştir.   Diklofenakla siklosporinin birlikte kullanımı sonucu diklofenak biyoyararlanımında anlamlı bir artışla birlikte olası geri dönüşlü renal fonksiyon yetersizliği meydana gelmiştir. Diklofenakın biyoyararlanımındaki artış büyük bir olasılıkla onun yüksek ilk-geçiş etkisinin azalması sonucu olmuştur. Eğer düşük ilk-geçiş etkisine sahip non-steroid antienflamatuar ilaçlar (örn.: asetil salisilik asit) siklosporinle birlikte verilirse, biyoyararlanımlarında artış beklenmez.   Siklosporin ayrıca digoksin, kolşisin, prednisolon ve HMG-CoA redüktaz inhibitörlerinin (statinler) klerensini azaltabilir.   Digoksin kullanmakta olan hastalarda siklosporin tedavisine başlanmasını izleyen birkaç gün içerisinde şiddetli digitalis toksisitesi görülmüştür. Siklosporinin, kolşisinin miyopati ve nöropati gibi toksik etkilerini, özellikle böbrek disfonksiyonu olan hastalarda artırma potansiyeline sahip olduğundan söz eden raporlar da vardır. Eğer digoksin veya kolşisin, siklosporinle birlikte kullanılırsa; digoksinin ya da kolşisinin toksik belirtilerinin erkenden fark edilebilmesi ve bunun, digoksin veya kolşisin dozu azaltılarak ya da bu ilaçların siklosporinle birlikte kullanılmasına son verilerek düzeltilebilmesi için, yakın klinik gözleme ihtiyaç vardır.   Siklosporinin lovastatin, simvastatin, atorvastatin, pravastatin ve ender olarak da fluvastatin ile birlikte kullanılması durumunda kas ağrısı ve dermansızlık, miyozit ve rabdomiyoliz gibi miyotoksik etkilerin görüldüğü, literatürde yayınlanmış ve pazara verilme sonrası bazı hastalarda bildirilmiştir. Bu statinler siklosporinle birlikte kullanılacaksa, söz konusu statinlerin dozajı, prospektüs önerileri uyarınca azaltılmalıdır. Miyopati belirtileri ve semptomları veren hastalarda veya rabdomiyoliz nedeniyle, böbrek yetmezliği dahil şiddetli böbrek hasarına zemin hazırlayan risk faktörleri mevcut olanlarda statin tedavisinin geçici olarak durdurulması veya statin tedavisinden vezgeçilmesi gerekebilir. Mikroemülsiyonluk, tam doz siklosporinin everolimus veya sirolimus ile birlikte kullanıldığı çalışmalarda serum kreatinin düzeylerinin yükseldiği görülmüştür. Siklosporin dozunun azaltılması, bu toksik etkiyi çoğu zaman ortadan kaldırır. Everolimus ve sirolimus, siklosporin farmakokinetiği üzerinde yalnızca minör etkiye sahiptir. Birlikte siklosporin kullanılması, kandaki everolimus ve sirolimus düzeylerini anlamlı şekilde artırır.   Tavsiyeler: Eğer siklosporinle etkileşmeye gireceği bilinen ilaçların birlikte kullanımı engellenemezse aşağıdaki tavsiyelere uyulmalıdır:   Nefrotoksik sinerji gösterebilecek ilaçlarla birlikte kullanımında: Renal fonksiyonun (başlıca serum kreatinin) yakın monitorizasyonu yapılmalıdır. Eğer renal fonksiyonda anlamlı bir yetersizlik oluşursa birlikte uygulanan ilacın dozu azaltılmalı veya alternatif bir tedavi dikkate alınmalıdır. Gref nakledilmiş hastalarda siklosporinin fibrik asit türevleriyle (bezafibrat, fenofibrat) birlikte kullanılmasının ardından önemli boyutlarda, ancak geri dönüşlü böbrek disfonksiyonunun geliştiğinden söz eden, izole raporlar vardır. Söz konusu hastalarda böbrek fonksiyonları, bu nedenle yakından izlenmelidir. Böbrek fonksiyonlarında önemli bir bozukluk geliştiğinde, bu ilaçların birlikte kullanılmasına son verilmelidir .   Siklosporinin biyoyararlanımını artırdığı veya azalttığı bilinen ilaçlar: Transplant hastalarında siklosporin düzeyleri sık sık ölçülmeli ve eğer gerekliyse birlikte kullanılacak olan ilacın başlanmasında veya sona erdirilmesi sırasında siklosporin doz ayarlaması yapılmalıdır. Transplantasyon yapılmayan otoimmün hastalarda siklosporin kan düzeyinin izlenmesinin önemi bu hastalarda kan düzeyi ve klinik etkiler arasındaki ilişki yeterli olarak kanıtlanmadığından şüphelidir. Eğer siklosporin düzeylerini artırdığı bilinen ilaçlar birlikte uygulanırsa kan düzeyini ölçmeye göre sık sık renal fonksiyonun değeri ve siklosporinle ilgili yan etkilerin dikkatli bir şekilde monitorizasyonu daha uygun olabilir.   Siklosporin kullanan hastalarda yan etki olarak jinjival hiperplazi gelişirse nifedipinle birlikte kullanımından kaçınmak gerekir.   Yüksek ilk-geçiş metabolizmasına sahip (ör.: diklofenak) non-steroid antienflamatuar ilaçlar, siklosporin kullanacak hastalarda daha düşük dozda uygulanmalıdır.   Eğer siklosporinle birlikte digoksin, kolşisin veya HMG-CoA redüktaz inhibitörleri (statinler) kullanılırsa ilacın toksik etkilerini erken tespit edebilmek için yakın klinik takip yapılarak gerektiğinde doz azaltılmalı veya ilacın alımı kesilmelidir.

Kontraendikasyonlar

Siklosporine aşırı duyarlılık.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Sandimmun Neoral’in günlük dozları mutlaka iki doza bölünerek verilmelidir.   Transplantasyon   Organ transplantasyonu Sandimmun Neoral başlangıçta operasyondan önceki 12 saat içinde 10-15 mg/kg dozunda ikiye bölünerek verilmelidir. Bu doza post-operatif dönemde 1-2 hafta boyunca devam edilir. Daha sonra doz kan düzeylerine göre tedricen azaltılarak, ikiye bölünerek verilen 2-6 mg/kg/gün’lük idame dozuna ulaşılır. Sandimmun Neoral diğer immünosupresanlarla birlikte verildiğinde (ör. kortikosteroidlerle birlikte veya üçlü ya da dörtlü ilaç tedavisi içinde yer aldığında), daha düşük dozlar (ör: başlangıç tedavisi ikiye bölünerek verilen 3-6 mg/kg) verilebilir.   Eğer i.v. infüzyon konsantratı kullanılıyorsa önerilen doz yaklaşık olarak uygun Sandimmun Neoral dozunun üçte biridir ve hastaların mümkün olduğunca çabuk oral tedaviye geçirilmeleri önerilir.   Kemik iliği transplantasyonu Başlangıç dozu, transplantasyondan önceki gün verilmelidir. Bu amaçla çoğu vakada i.v. infüzyon tercih edilir ve önerilen doz günde 3-5 mg/kg’dır. Bu doza, erken posttransplantasyon dönemi esnasında günlük dozu ikiye bölünerek verilen 12.5 mg/kg olan Sandimmun Neoral idame tedavisine geçmeden önce, iki hafta kadar devam edilir. İdame tedavisi dozun transplantasyondan sonraki bir yıl içinde tedricen sıfıra doğru azalmasından önce, en az 3 ay (tercihen 6 ay) devam etmelidir. Başlangıçta Sandimmun Neoral kullanılacaksa önerilen doz, transplantasyondan bir önceki gün başlamak üzere ikiye bölünerek verilen 12.5-15 mg/kg/gün’dür.   Absorbsiyonu azaltabilen gastrointestinal bozukluklarda Sandimmun Neoral’in daha yüksek dozları ya da i.v. tedavinin kullanımı gerekli olabilir.   Bazı hastalarda Sandimmun’un kesilmesinden sonra GVHD meydana gelir ancak, bu genellikle tedavinin tekrarına oldukça iyi cevap verir. Hafif seyreden, kronik GVHD’nin tedavisinde düşük Sandimmun Neoral dozları kullanılmalıdır.   Otoimmün hastalıklar   Endojen Üveit Remisyonu sağlamak için, aktif uveal enflamasyon iyileşinceye ve görme keskinliğinde düzelme oluşuncaya kadar, başlangıç dozu olarak, ikiye bölünerek günde 5 mg/kg önerilir. Dirençli vakalarda sınırlı bir süre için doz günlük 7 mg/kg’a yükseltilebilir.   Sandimmun Neoral’le yeterli kontrol sağlanamazsa, başlangıç remisyonuna ulaşmak veya enflamatuvar oküler ataklara karşı koymak için, günlük 0.2-0.6 mg/kg prednizon veya eşdeğeri kadar sistemik kortikosteroid tedaviye eklenebilir.   İdame tedavisi için, doz, yavaş bir şekilde etkili olan en düşük seviyelere kadar indirilmeli, remisyon fazlarında günlük 5 mg/kg’ı geçmemelidir.   Nefrotik sendrom Remisyonun sağlanması için, proteinüri dışında renal fonksiyonların normal olması koşuluyla, önerilen doz ikiye bölünerek yetişkinler için 5 mg/kg/gün, çocuklar için 6 mg/kg/gün’dür. Yetersiz renal fonksiyonlu hastalarda başlangıç dozu 2.5 mg/kg/ gün’ü aşmamalıdır.   Özellikle steroide dirençli hastalarda tek başına kullanılan Sandimmun Neoral ile yeterli sonuç alınamazsa, Sandimmun Neoral’in düşük dozlarda kortikosteroidlerle kombinasyonu tavsiye edilir.   3 aylık tedaviden sonra bir gelişme sağlanamazsa, Sandimmun Neoral tedavisi kesilmelidir.   Dozların, her hastadaki etkililiğe (proteinüri) ve güvenliliğe (öncelikle serum kreatinin) göre ayarlanması gerekir, ancak yetişkinlerde 5 mg/kg/gün, çocuklarda 6 mg/kg/gün’ lük dozlar aşılmamalıdır.   İdame tedavisi için, doz, etkili en düşük seviyeye kadar tedricen azaltılmalıdır.   Romatoid artrit Tedavinin ilk 6 haftasında önerilen doz 3 mg/kg/gün’dür ve oral olarak ikiye bölünerek verilir. Tedavide bir yeterlilik sağlanamazsa tolerabilitenin imkan tanıdığı ölçüde (Bakınız: Uyarılar /Önlemler) tedricen artırılır, ancak 5 mg/kg’ı geçmemelidir. Tam bir etkinliğin sağlanabilmesi için Sandimmun Neoral tedavisine 12 haftaya kadar devam edilmelidir.   İdame tedavisi için doz tolerabilite durumuna göre her hasta için ayrı olarak düzenlenmelidir.   Sandimmun Neoral düşük dozda uygulanan kortikosteroidler ve/veya non-steroid antienflamatuar ajanlarla kombine edilebilir. Ayrıca Sandimmun Neoral metotreksatın tek başına yeterli cevap vermeyeceği hastalarda metotreksat ile birlikte kombine olarak kullanılabilir. Sandimmun Neoral dozu günde iki doza bölünmüş olarak başlangıçta 2.5 mg/kg ile hematolojik parametrelerin ve özellikle serum kreatinin klerensinin normal düzeyde kalabildiği doza kadar artırılabilir.   Psoriasis Bu durumun değişkenliği nedeniyle, tedavi bireye göre ayarlanmalıdır. Remisyonu sağlamak için tavsiye edilen başlangıç dozu, ikiye bölünmüş olarak verilen oral 2.5 mg/kg/gün’lük dozdur. Eğer bir ay sonra bir gelişme görülmezse günlük doz tedricen yükseltilebilir ancak 5 mg/kg’ı geçmemelidir. 6 hafta içinde 5 mg/kg/gün’lük dozla, psoriatik lezyonlara yeterli yanıtın alınmadığı veya etkili dozun emniyet verileriyle uygunsuzluğu durumunda tedavi kesilmelidir.   Durumları hızlı iyileşme gerektiren hastalarda 5 mg/kg’lık başlangıç dozu önerilir. İyileşme sağlanınca, Sandimmun Neoral kesilebilir ve bunu izleyen relaps daha önceki etkin Sandimmun Neoral dozunun yeniden uygulanmasıyla tedavi edilebilir. Bazı hastalarda devamlı olarak idame tedavisi gerekebilir.   İdame tedavisi için dozlar her hastada minimum etkin doz düzeyinde ayarlanmalı ve 5 mg/kg/gün dozunu geçmemelidir.   Atopik dermatit Bu durumun değişkenliği nedeniyle tedavi bireye göre ayarlanmalıdır. Önerilen doz ikiye bölünmüş olarak oral 2.5-5 mg/kg/gün’dür. Eğer 2.5-5 mg/kg/gün başlangıç dozu iki hafta içinde yeterli cevap oluşturamazsa, günlük doz maksimum 5 mg/kg’a kadar artırılabilir. Ciddi olgularda, hastalığın hızlı ve yeterli bir biçimde kontrol altına alınabilmesi için 5 mg/kg/gün başlangıç dozu gerekebilir. Yeterli yanıt alındığında, doz dereceli olarak azaltılmalı ve mümkünse Sandimmun Neoral tedavisi sona erdirilmelidir. Sonuç olarak izleyen relaps durumunda Sandimmun Neoral tedavisi tekrarlanmalıdır.   Sandimmun Neoral’in atopik dermatitte uzun süreli kullanımı ile ilgili deneyim henüz sınırlı olup, tedavi evresinin 8 haftayı aşmaması önerilir.   Sandimmun’dan Sandimmun Neoral’e geçiş Eldeki veriler Sandimmun’dan Sandimmun Neoral’e bire bir geçişten sonra siklosporinin çukur kan düzeylerinin benzer olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte birçok hastada daha yüksek doruk konsantrasyonları (Cmax) ve ilaca maruziyette (AUC= plazma konsantrasyonu-zaman eğrisi altında kalan alan) bir artış söz konusu olabilir. Ancak, bu değişiklik hastaların yalnızca çok düşük bir yüzdesinde daha belirgin olup klinik öneme sahiptir. Bu değişikliklerin boyutu büyük oranda, orijinal olarak kullanılan Sandimmun’daki siklosporinin (biyoyararlanımın yüksek derecede değişkenlik gösterdiği bilinmektedir) absorpsiyonundaki bireysel farklılıklara bağlıdır. Değişken çukur kan düzeylerine sahip olan veya çok yüksek doz Sandimmun kullanılan hastalar siklosporini zayıf ya da tutarsız biçimde absorbe eden bireyler (ör. kistik fibrozisli hastalar, kolestazisi veya zayıf sekresyonu bulunan karaciğer nakli yapılan hastalar, çocuklar veya böbrek nakli yapılan bazı hastalar) olabilir ve bu kişilerde Sandimmun Neoral’e geçildiğinde absorpsiyon daha iyi hale gelebilir. Bundan dolayı, böylesi gruplarda Sandimmun’dan Sandimmun Neoral’e bire bir geçişi takiben oluşan siklosporin biyoyararlanımındaki artış, normalde gözlenenden daha fazla olabilmektedir. Bu yüzden, Sandimmun Neoral’in dozu, amaçlanan çukur kan düzeyi sınırları gözetilecek biçimde azaltılarak bireyselleştirilmelidir. Sandimmun’e oranla, Sandimmun Neoral’de siklosporin absorpsiyonunun daha az değişken ve siklosporin çukur kan düzeyleri ile AUC değerleri arasındaki ilişkinin daha güçlü olduğunu vurgulamak gereklidir. Bu durum, siklosporin kan çukur konsantrasyonlarını, terapötik ilaç düzeyi izlemlerinde daha güçlü ve güvenilir bir parametre haline getirmektedir.   Sandimmun’dan Sandimmun Neoral’e geçiş AUC’de bir artışa neden olabileceğinden, aşağıdaki kurallar göz önüne alınmalıdır:   Transplantasyon yapılan hastalarda; Sandimmun Neoral’e daha önce kullanılan Sandimmun günlük dozunun aynısı olacak biçimde başlanmalıdır. Sandimmun Neoral’e geçişinden sonraki 4-7 gün boyunca, siklosporinin tüm kan çukur düzeyleri izlenmelidir. Ek olarak, geçişten sonraki ilk 2 ay boyunca, serum kreatinin ve kan basıncı gibi klinik güvenlilik parametreleri takip edilmelidir. Eğer siklosporinin çukur kan düzeyleri terapötik sınırın üstündeyse ve/veya klinik güvenlilik parametrelerinde bozulma varsa, dozaj uygun biçimde ayarlanmalıdır.   Otoimmün endikasyonlarda; Sandimmun Neoral’e Sandimmun günlük dozunun aynısı olacak biçimde başlanmalıdır. Geçişten 2,4 ve 8 hafta sonra serum kreatinin düzeyleri ve kan basıncı izlenmelidir. Eğer serum kreatinin düzeyleri veya kan basıncı, geçişten önceki düzeylerden anlamlı olarak yüksekse ya da serum kreatinin düzeyleri birden fazla ölçümde, Sandimmun tedavisi öncesindeki kreatinin düzeylerinin % 30’dan fazla üstüne çıkmışsa, doz azaltılmalıdır. Beklenmeyen toksisite veya yetersizlik halinde de, siklosporinin kan çukur düzeyleri izlenmelidir.   Yaşlılarda kullanımı Sandimmun’un yaşlılarda kullanımıyla ilgili deneyim sınırlıdır. Ancak, tavsiye edilen dozlarda ilacın kullanımı sonucu özel problemler gözlenmemiştir. Siklosporinle yapılan romatoid artrit çalışmalarına katılan hastaların %17.5’isinin en az 65 yaş ve üzerinde olduğu saptanmıştır.Tedavi sırasında sistolik hipertansiyon gelişme ve serum kreatinin düzeylerinin 3-4 aylık tedavi sonrası başlangıç değerinin en az %50’si kadar yükselme olasılığının, bu yaşlardaki hastalarda daha yüksek olduğu görülmüştür. Transplantasyon geçirmiş hastalarda ve psoriasis vakalarında Neoral kullanılarak yapılan çalışmalara, genç hastalara kıyasla farklı cevap verip vermediklerinin ortaya konulmasına yetecek sayıda ileri yaşta (³65 yaş) hasta katılmamıştır. Bildirilmiş olan diğer klinik tecrübelerde yaşlı ve genç hastalar arasında cevap farkı görülmemiştir. Genel olarak ileri yaştaki bir hastada kullanılacak doz seçilirken dikkatli olunmalıdır. Bu hastalarda, gençlere oranla karaciğer, böbrek ve kalp fonksiyonlarının daha düşük olabileceği göz önünde bulundurulmalı , birlikte daha başka hastalıkların mevcut olma ve daha başka ilaçların kullanılma olasılıklarının varlığı nedeniyle, genellikle doz aralığında yer alan en düşük miktarla tedaviye başlanmalıdır.   Çocuklarda kullanımı Sandimmun’un çocuklarda kullanımıyla ilgili deneyimler henüz sınırlıdır. Ancak standart Sandimmun dozu verilen 1 yaşın üzerindeki çocuklarda olağan dışı problemler gözlenmemiştir. Bazı çalışmalarda çocukların Sandimmun’un erişkinlere kg başına verilen dozlarından daha yüksek dozlara gereksinim gösterdikleri ve bu dozları daha iyi tolere ettikleri bulunmuştur.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Sandimmun Neoral 100 mg/ml, 50 ml oral solüsyon, şişede Sandimmun 50 mg/ml, 10 ampul Sandimmun Neoral 25 mg, 50 yumuşak jelatin kapsül, blisterde

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Kapsüller kullanıma kadar blisterden çıkarılmamalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Sandimmun Neoral 100 mg, 50 yumuşak jelatin kapsül, blisterde

Uyarılar/Önlemler

Sandimmun Neoral sadece, immünosupressif tedavide deneyimli ve laboratuvar güvenlik parametrelerinin kontrolü, düzenli tam fiziksel muayene ile kan basıncı ölçümleri de dahil olmak üzere yeterli takibi sağlayabilen hekimlerin gözetiminde kullanılmalıdır. İlacı kullanan transplantasyon hastaları yeterli donanım, eleman, laboratuvar ve tıbbi destek kaynaklarına sahip merkezler tarafından gözetim altında bulundurulmalıdırlar. İdame tedavisinden sorumlu olan hekim, hastanın takibi için tam bir bilgiye sahip olmalıdır.   Diğer immünosupresanlarda olduğu gibi siklosporin lenfoma ve diğer malign olayların özellikle ciltte gelişme riskini artırır. Artan risk spesifik ilaçlardan ziyade immünosupresyonun derecesi ve süresine bağlı olarak ortaya çıkar. Bu nedenle lenfoproliferatif bozukluklar ve solid organ tümörleriyle birlikte bazılarında ölüm olayları da bildirilen multipl immünosupresan içeren tedavi şekli dikkatle uygulanmalıdır.   Diğer immünosupresanlarla olduğu gibi, siklosporin hastalarda oportunistik patojenlerle birlikte değişik bakteriyel, fungal, parazitik ve viral enfeksiyonların oluşmasına neden olur. Bu ölüme yol açtığından özellikle uzun süreli multipl immünosupressif tedavi gören hastalarda etkin profilaktik ve terapötik stratejiler uygulanmalıdır.   Sandimmun Neoral tedavisinin ilk birkaç haftasında sık ve ciddi potansiyelli komplikasyon olan, serum kreatinin ve üre miktarında yükselme meydana gelebilir. Bu fonksiyonel değişiklikler, genelde doz azalmasına cevap verecek şekilde, doza bağlı ve geri dönüşlüdür. Uzun süreli tedavide, bazı hastaların böbreklerinde yapısal değişiklikler (ör. interstisiyel fibrozis) gelişebilir, bunlar renal transplantasyonlu hastalardaki kronik rejeksiyona bağlı değişikliklerden ayrılmalıdır. Sandimmun Neoral, serumda bilirubin ve bazen karaciğer enzimlerinin geri dönüşlü ve doza bağlı olarak artmasına da neden olabilir. Renal ve hepatik fonksiyonların değerlendirilmesi için uygun parametrelerin yakın takibi gereklidir. Anormal değerler, doz düşürülmesini gerektirebilir.   Siklosporinin total kan değerlerini tayin için, spesifik monoklonal antikor (ana ilacın ölçümü) tercih edilmekle beraber, ana ilacı ölçen bir HPLC metodu da kullanılabilir. Eğer plazma veya serum kullanılırsa standart bir seperasyon protokolü (zaman ve sıcaklık) takip edilmelidir. Karaciğer transplantasyonlu hastaların başlangıçtaki takibinde yeterli immünosupresyon oluşturan dozajı belirlemek için, ya spesifik monoklonal antikorlar kullanılmalı ya da hem spesifik monoklonal antikorlar hem de non-spesifik monoklonal antikorlar kullanılarak paralel ölçümler yapılmalıdır.   Kan, plazma veya serumdaki siklosporin konsantrasyonunun, hastanın klinik durumuna katkıda bulunan birçok faktörden sadece biri olduğu hatırlanmalıdır. Bu yüzden sonuçlar, sadece diğer klinik ve laboratuvar parametrelerinin çerçevesinde pozolojiye yol gösterici olarak değerlendirilmelidir.   Sandimmun Neoral tedavisi esnasında düzenli kan basıncı kontrolleri gereklidir; hipertansiyon geliştiğinde uygun antihipertansif tedaviye başlanmalıdır.   Sandimmun’un nadiren kan lipid değerlerinde geri dönüşümlü artışa yol açtığı bildirildiğinden, tedavi öncesi ve tedavinin ilk ayı içerisinde lipid düzeylerinin tayini önerilir. Lipid değerlerinde artışa rastlanıldığında diyette yağ alınımının kısıtlanması ve uygun görüldüğü takdirde, doz indirimi göz önüne alınmalıdır.   Siklosporin özellikle renal fonksiyon bozukluğu olan hastalarda hiperpotasemi riskini artırır. Siklosporinin potasyum tutucu diüretiklerle, anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri, anjiyotensin II reseptör antagonistleri ile birlikte kullanımında ve potasyum içeren ilaçlarla ve potasyumca zengin diyet uygulanan hastalarda dikkatli olmak gerekmektedir. Bu durumlarda potasyum düzeylerinin kontrol edilmesi tavsiye edilir.   Siklosporin magnezyum klerensini artırır. Bu da özellikle perioperatif dönemde semptomatik hipomagnezemiye yol açar. Bu nedenle perioperatif dönemde özellikle nörolojik semptom/belirtilerin varlığında serum magnezyum düzeylerinin kontrol edilmesi tavsiye edilir. Eğer gerekli görülürse ilave magnezyum verilmelidir.   Hiperürisemili hastaların tedavisinde dikkatli olunmalıdır.   Siklosporin tedavisi sırasında yapılan aşılar; beklenenden daha az etkili olabilir; canlı-zayıflatılmış aşılar yapılmamalıdır.   Otoimmun hastalıklar endikasyonunda ilave uyarılar: Renal fonksiyon yetmezliği olan hastalarda (belli derecede renal yetmezliği olan nefrotik sendromu olan hastalar hariç) kontrol edilemeyen hipertansiyon, kontrol edilemeyen enfeksiyonlar veya herhangi bir türde malignite durumunda siklosporin uygulanmamalıdır.   Endojen uveitis’de ilave uyarılar: Sandimmun Neoral, renal fonksiyonu bozabildiğinden renal fonksiyonların sık olarak takibi ve birden fazla ölçümde serum kreatinini başlangıç değerinin % 30’unun üzerine çıktığında Sandimmun Neoral dozunun %25-50 oranında azaltılması gereklidir. Bu öneriler, ölçümleri normal sınırlarda seyreden hastalar için de geçerlidir.   Nefrotik sendromda ilave uyarılar: Sandimmun Neoral renal fonksiyonu bozabildiğinden, renal fonksiyonun sıklıkla takibi ve birden fazla ölçümde serum kreatinin başlangıç değerinin % 30 üzerine çıktığında Sandimmun Neoral dozunun % 25-50 oranında azaltılması gereklidir. Anormal bazal renal fonksiyonu olan hastalar, başlangıçta 2.5 mg/kg günlük dozla tedavi edilmeli ve çok dikkatli kontrol edilmelidir.   Bazı hastalarda renal fonksiyondaki değişikliklerin nefrotik sendromun kendisine bağlı olması yüzünden, Sandimmun Neoral kaynaklı renal bozukluğun saptanması güç olabilir. Bu, bazı nadir vakalarda serum kreatininde yükselme olmadan, Sandimmun Neoral kaynaklı yapısal böbrek değişikliklerinin görülmesini izah eder. Sandimmun Neoral tedavisinin bir yıldan daha fazla uygulandığı steroid-bağımlı minimal değişiklik nefropatisi olan hastalarda renal biyopsi yapılması düşünülmelidir.   İmmünosupresanlarla tedavi edilen (Sandimmun dahil) nefrotik sendromlu hastalarda nadiren malignitelerin (Hodgkin lenfoması dahil) meydana geldiği bildirilmiştir.   Romatoid artritte ilave uyarılar: Sandimmun Neoral renal fonksiyonu bozabildiğinden, tedavi öncesinde bazal serum kreatinin düzeylerini tespit etmek amacıyla en az 2 ölçüm yapılmalıdır. Ayrıca tedavinin ilk 3 ayında 2 haftalık aralarla serum kreatinin ölçümlerine devam edilmelidir ve bundan sonra ayda bir ölçülmelidir. 6 aylık tedaviden sonra, serum kreatinin hastalığın stabilitesine, aynı zamanda verilmekte olan ilaçlara ve eşlik eden hastalıklara bağlı olarak her 4-8 haftada bir ölçülmesi gereklidir. Sandimmun Neoral dozu artırıldığında veya non-steroid antienflamatuar bir ilaçla birlikte tedaviye başlandığında ya da bu ilaçta doz artırımına gidildiğinde daha sık ölçüm yapılmalıdır.   Ölçülen serum kreatinin değerleri, birden fazla ölçümde başlangıç değerinin %30 üzerinde ölçülürse Sandimmun Neoral dozu azaltılmalıdır. Serum kreatinin değeri %50’den daha fazla artmış olarak ölçülürse %50 oranında doz indirimine gidilmelidir. Bu öneriler normal değerlerdeki hastalar için de geçerlidir. Doz indirimi, bir ay içinde düzeylerin düşmesini sağlayamazsa, Sandimmun Neoral tedavisi kesilmelidir.   Sandimmun Neoral tedavisi esnasında gelişen hipertansiyon uygun antihipertansiflerle kontrol altına alınamazsa Sandimmun Neoral’in kesilmesi gerekebilir.   Diğer uzun süreli immünosupressif tedavilerde olduğu gibi lenfoproliferatif hastalıklar riskinin artışı dikkate alınmalıdır. Eğer Sandimmun Neoral metotreksatla kombine olarak kullanılırsa, özel dikkat sarfedilmelidir.   Psoriasis’de ilave uyarılar: Sandimmun Neoral renal fonksiyonu bozabildiğinden tedavi öncesinde bazal serum kreatinin düzeylerini tespit etmek amacıyla en az 2 ölçüm yapılmalıdır. Ayrıca tedavinin ilk üç ayında 2 haftalık aralarla serum kreatinin ölçümlerine devam edilmelidir.   Daha sonraları eğer kreatinin sabit kalırsa ölçümler ayda bir yapılmalıdır. Serum kreatinini artarsa ve birden fazla ölçümde bazal düzeyin %30’unun üstüne çıkarsa Sandimmun Neoral dozunun %25-50 azaltılması gereklidir. Bu öneriler, ölçümleri normal düzeylerde seyreden hastalar için de geçerlidir.   Doz indirimi, bir ay içinde düzeylerin düşmesini sağlayamazsa, Sandimmun Neoral tedavisi kesilmelidir.   Sandimmun Neoral tedavisi sırasında, uygun tedavi ile kontrol edilemeyen hipertansiyon geliştiğinde de, Sandimmun Neoral’in kesilmesi tavsiye edilir.   Yaşlı hastalar, ancak hastanın günlük aktivitelerini engelleyecek boyutta psoriasis varlığında tedavi edilmeli ve renal fonksiyon özel bir dikkatle takip edilmelidir.   Konvansiyonel immünosupressif tedavidekiler gibi, siklosporin tedavisi altında olan psoriatik hastalarda da malignite gelişimi (özellikle ciltte) bildirilmiştir. Psoriasis için tipik olmayan fakat malign veya premalign olduğundan şüphelenilen deri lezyonlarında Sandimmun tedavisine başlamadan önce biyopsi yapılmalıdır. Malign veya premalign cilt değişikliği olan hastalarda Sandimmun uygulaması ancak bu lezyonların uygun tedavisinden sonra etkili tedavi için başka bir seçenek kalmadığı takdirde uygulanmalıdır.   Sandimmun’la tedavi edilen birkaç hastada lenfoproliferatif bozukluklar meydana gelmiştir. Bunlar, ilacın kesilmesiyle ortadan kalkmıştır (Bkz. Transplantasyon endikasyonları, Yan etkiler/Advers etkiler bölümü).   Sandimmun Neoral almakta olan hastalar aynı zamanda ultraviyole B radyasyonu veya PUVA fotokemoterapisi almamalıdır.   Atopik dermatitte ilave uyarılar: Sandimmun Neoral renal fonksiyonu bozabildiğinden, tedavi öncesinde bazal serum kreatinin düzeylerini tespit etmek amacıyla en az iki ölçüm yapılmalı ve serum kreatinini tedavinin ilk üç ayı süresince 2 haftalık aralarla izlenmelidir. Daha sonraları eğer serum kreatinini sabit kalırsa ölçümler ayda bir yapılmalıdır. Eğer serum kreatinini yükselir ve birden fazla ölçümde bazal değerlerin %30’undan daha fazla artış gösterirse Sandimmun Neoral dozu % 25-50 oranında azaltılmalıdır. Bu öneriler, ölçümleri normal laboratuvar düzeylerinde seyreden hastalar için de geçerlidir. Doz indirimi bir ay içinde düzeylerin düşmesini sağlayamazsa Sandimmun Neoral tedavisi kesilmelidir.   Sandimmun Neoral tedavisi sırasında, uygun tedavi ile kontrol edilemeyen hipertansiyon geliştiğinde de, Sandimmun Neoral’in kesilmesi tavsiye edilir.   Sandimmun Neoral ile atopik dermatitli çocuklardaki deneyim henüz sınırlı olduğundan, 16 yaşın altındaki hastalarda kullanımı önerilmemektedir.   Yaşlı hastalar, ancak hastanın günlük aktivitelerini engelleyecek boyutta atopik dermatit varlığında tedavi edilmeli ve renal fonksiyon özel bir dikkatle takip edilmelidir.   Benign lenfadenopati sıklıkla atopik dermatitin alevlenmesi ile birliktedir ve hastalıktaki genel iyileşmeyi takiben kendiliğinden düzelir. Siklosporin tedavisi ile ortaya çıkan lenfadenopati düzenli olarak takip edilmelidir. Hastalığın iyileşmesine rağmen devam eden adenopati durumunda lenfoma yokluğundan emin olmak amacıyla biyopsi yapılmalıdır.   Sandimmun Neoral ile tedaviye başlamadan önce aktif herpes simplex enfeksiyonları tedavi edilmelidir. Ancak, tedavi sırasında gelişen bir enfeksiyon ciddi olmadığı sürece ilacın bırakılmasını gerektirmez.   Staphylococcus aureus’a bağlı deri enfeksiyonları, Sandimmun Neoral tedavisi için mutlak bir kontrendikasyon oluşturmamakla beraber, uygun antibakteriyel ilaçlarla tedavi edilmelidir. Siklosporinin kan konsantrasyonlarını artırdığı bilinen (Bakınız: İlaç etkileşmeleri ve diğer etkileşmeler bölümü) eritromisin kullanımından kaçınılmalıdır veya eğer başka seçenek yoksa, siklosporinin kan düzeylerinin, renal fonksiyonların ve siklosporine bağlı yan etkilerin yakından izlenmesi önerilir.   Potansiyel deri malignitesi gelişimi riskinden dolayı, Sandimmun Neoral kullanan hastaların, korunmasız olarak uzun süre güneş ışığına maruz kalmaları önlenmeli ve eş-zamanlı olarak ultraviyole B tedavisi veya PUVA uygulaması yapılmamalıdır.   Modifiye siklosporin formülasyonları non-modifiye formülasyonlara göre daha yüksek biyoyararlanıma sahiptir. Bu nedenle modifiye bir formülasyondan non-modifiye bir formülasyona geçiş siklosporin kan düzeyinde düşmeye neden olacağından ancak doktor gözetiminde yapılmalıdır.   Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı Gebelik kategorisi C’dir. Gebe kadınlarda Sandimmun ile ilgili deneyim sınırlıdır. İmmünosupresanlarla tedavi edilmiş organ transplantasyonu yapılan gebe alıcılarda prematüre doğum riski artmaktadır.   Uterus içinde siklosporine maruz kalan yaklaşık 7 yaşa kadar olan çocuklarda yapılan sınırlı sayıda çalışmalar bulunmaktadır. Bu çocuklarda renal fonksiyon ve kan basıncı normal bulunmuştur.   Ancak gebe kadınlarda kullanımla ilgili yeterli ve iyi kontrollü çalışmalar bulunmadığından, Sandimmun Neoral annede beklenen yararın, fetüste beklenen risklerden fazla olduğu durumlar dışında kullanılmamalıdır.   Laktasyon Siklosporin, anne sütüne geçmektedir. Bu nedenle, Sandimmun Neoral ile tedavi süresince bebek emzirilmemelidir.   Araç ve makina kullanma yeteneği üzerine etkileri Sandimmun Neoral’in araç ve makina kullanma yeteneği üzerine etkisine ait bilgi bulunmamaktadır.  

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Siklosporin tedavisiyle ilişkili birçok yan etki doza bağımlı olup doz azaltılmasına yanıt verir. Çoğu endikasyonda yan etkilerin ayrıntılı spektrumu aslında aynı olup yalnız insidans ve şiddetinde farklılıklar mevcuttur. Bu yüksek başlangıç dozlarının ve transplantasyondan sonra gereken uzun idame tedavisinin sonucu olarak transplant hastalarında yan etkiler diğer endikasyonlarda tedavi gören hastalara göre daha sık ve daha şiddetlidir.   Sıklık skalası: Sık sık ³%10; yaygın ³%1 – <%10; seyrek ³%0.1 – <%1; ender ³%0.01 – <%0.1; çok ender <%0.01   Renal : Sık sık renal yetmezlik (bkz: Uyarılar / Önlemler)   Kardiyovasküler: Sık sık hipertansiyon   Sinir sistemi: Sık sık tremor, baş ağrısı; yaygın parestezi; seyrek olarak konvülsiyonlar, konfüzyon, dezoryantasyon, dış uyarıya cevap vermede azalma, ajitasyon, uykusuzluk, vizüel rahatsızlıklar, kortikal körlük, koma, parezi, serebellar ataksi gibi ensefalopati belirtileri; ender olarak motor polinöropati ve çok ender olarak da optik disk ödemi   Gastrointestinal sistem ve karaciğer: Yaygın olarak anoreksi, bulantı, kusma, karın ağrısı, diyare, gingival hiperplazi, hepatik disfonksiyon; ender olarak pankreatit   Metabolik: Sık sık hiperlipidemi; yaygın hiperürisemi, hiperkalemi ve hipomagnezemi; ender olarak hiperglisemi   İskelet kas sistemi: Yaygın olarak kas krampları, miyalji; ender olarak kas zayıflığı ve miyopati   Hematopoietik: Seyrek olarak anemi, trombositopeni; ender olarak mikro-anjiyopatik hemolitik anemi, hemolitik üremik sendrom   Deri ve uzantıları: Yaygın olarak hipertrikoz; seyrek olarak alerjik döküntü   Tüm vücut: Yaygın olarak yorgunluk; seyrek olarak ödem, kiloda artış   Endokrin: Ender olarak menstrüel rahatsızlıklar, jinekomasti   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ

Doz Aşımı

a) Semptomlar Bildirilmiş somatostatin aşırı doz olgularında önerilen dozda istemeyen etkilerden başka tehlike ortaya çıkmamıştır. b) Aşırı dozda ilaç uygulanması Somatostatinin aşırı dozda alınmasında kan şekeri düzeyi, kardiyovaskular parametreler, renal fonksiyon ve plazma elektrolit düzeylerinin yakından takip edilmesi önerilmektedir. Somatostatinin terapötik dozunun intravenöz infüzyon olarak verilmesinin bitiminden sonra, somatostatinin kanda yarılanma ömrü yaklaşık 2 dakikadır. Doz aşımının tedavisi semptomatiktir, spesifik antidotu bilinmemektedir. Doktora danışmadan kullanılmamalıdır.

Endikasyonlar

Gastrik veya duodenal ülserden, hemorajik gastrit ve özofagus varis kanamalarından kaynaklanan klinik açıdan şüpheli ya da endoskopi ile kanıtlanmış akut gastrointestinal kanamaların tedavisinde İntestinal ve pankreatik fistüllerin tedavisinde Gastrointestinal sistemde görülen endokrin tümörlerin aşırı sekresyonlarının semptomatik tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Doğal yolla oluşan somatostatin ilk olarak hayvanların hipotalamusundan izole edilen ve daha sonra tüm sindirim sistemi boyunca hem epitel hücrelerinde hem de sinir ağlarında bulunan 14 aminoasitten oluşmuş bir oligopeptiddir. Somatostatin-Eumedica hormonun doğal haliyle aynı olan bir sentetik polipeptiddir. Somatostatin-14 beş tip somatostatin reseptörünün hepsine bağlanır. Somatostatinin hem endokrin ve ekzokrin salgıların kontrolünde hem de gastrointestinal hareketlilikte rolü bulunmaktadır. Farmakolojik dozlar uygulandığında, somatostatin gastrointestinal sekresyon ile birlikte gastrointestinal fonksiyonları ve hareketliliği de inhibe etmektedir ve splenik kan akışı azalmaktadır. Somatostatin hemostaz regulasyonunu etkileyebilir. Somatostatinle tedavi edilen insuline bağımlı diabet hastalarında dolaşımda platelet agregatları tespit edilmiştir.

Farmakokinetik Özellikler

Somatostatin suda serbestçe çözünebilen bir bileşiktir. Peptid yapısında olması nedeniyle ve kısa yarılanma ömrüne bağlı olarak somatostatinin devamlı intravenöz infüzyon olarak uygulanmalıdır. Absorpsiyon: Somatostatin peptid yapıda olmasından dolayı terapötik bakımdan sadece intravenöz olarak uygulanır, bundan dolayı absorpsiyon ve biyoyararlanımı % 100 olarak kabul edilebilir. Devamlı infüzyonu takiben 15 dakika içinde plato fazına ulaşmaktadır. Ortalama plato fazı düzeyi infüzyon oranına bağlıdır ve genellikle önerildiği biçimde uygulandığında (250 μg/saat) 300-3000 pg/ml arasında değişmektedir. Subkutanöz bolus enjeksiyonu takiben CMAX’A ilacın uygulanmasından yaklaşık 5 dakika sonra ulaşılır ve aynı dozun intravenöz olarak verilmesine oranla daha düşük plazma somatostatin düzeylerine yol açar. Dağılım: İlacın plazmadan kaslar, deri ve bağırsak gibi büyük yoğunluğa sahip dokulara geçişi hızlıdır. Yıkıma uğramamış somatostatin ekstravaskular depo bölgelerinden (muhtemel göreceli olarak proteolitik enzim içermeyen) plazmaya yavaşça salgılanır. Somatostatin plazma proteinlerine bağlanarak proteolitik yıkımdan kısmen korunmakta, bu durum somatostatinin radyoimmünolojik olarak tanınmasına engel olmaktadır. Biyotransformasyon: Somatostatinin bir çok biyolojik test sistemlerinde (insulin, glukagon ve büyüme hormonu salınımının inhibisyonu) esas bileşik ile ekipotent olan bir benzer yan ürüne, [des-Ala1]-somatostatine hızlıca dönüştürüldüğü bilinmektedir. İki dakika süre geçtiğinde [des-Ala1]-somatostatine % 40 oranında dönüşmektedir. Eliminasyon: Eksojen olarak uygulanmış somatostatin sağlıklı deneklerde yaklaşık 2 dakika (1.1-3.0 dakika) olan yarılanma ömrüyle bazal değere (10-35 pg/ml) ulaşılana kadar hızlıca uzaklaştırılır. Bu durumda metabolik klerens oranı yaklaşık 2000 ml/dak.dır. Vücuttan atılım bakımından herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Doğal yapıda bir peptid olarak eliminasyonun normal protein yıkımını takip ettiği düşünülmektedir.

Farmasötik Şekli

i.v. İnfüzyon için Liyofilize Toz içeren Flakon

Formülü

3 mg somatostatine eşdeğer miktarda hidratlanmış somatostatin asetat liyofilize toz içeren flakon ve beraberinde çözücü olarak 1 ml % 0.9 NaCl içeren ampul bulunur.

İlaç Etkileşmeleri

Somatostatinin çeşitli regulatör sistemler üzerinde oluşturduğu farmakodinamik etkileri dikkate alındığında, çeşitli farmakodinamik etkileşimlere yol açma potansiyeli bulunmaktadır. Somatostatinin klinik açıdan muhtemel ilgili olan farmakodinamik etkileşimleri aynı zamanda kan glukozu regulasyonu, plazma renin düzeyi ve arteriyal kan basıncı üzerinde etkili olan ilaçlarda saptanarak somatostatinin bu parametreler üzerinde modifiye edici etkisi gösterilmiştir. Herhangi bir çeşit şekerin (glukoz, fruktoz solüsyonları ya da tüm parenteral besinler dahil olmak üzere) birlikte verilmesi glisemik karmaşaya yol açabilir ve kan şekerinin daha yakından takibini gerektirmektedir. İnsulin uygulaması gerekli olabilir.

Kontraendikasyonlar

Somatostatin ve somatostatin analoglarına karşı bilinen aşırı duyarlılık durumunda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Plazma yarılanma ömrü 1-2 dakika kadar kısa olduğundan, sürekli intravenöz infüzyon şeklinde uygulanmalıdır. Somatostatin Eumedica’nın parental olarak uygulanması için kullanımdan hemen önce 1 ml ampul sodyum klorür solüsyonu (% 0.9) eklenerek hazırlanmalıdır. Yetişkinler: Önerilen doz genellikle 75 kg olan bir hasta için saat başına 250 μg sürekli infüzyon olarak verilen 3.5 μg/kg vücut ağırlığı/saat ya da 6 mg/24 saattir. İnfüzyon oranı daha sonra 12 veya 24 saate uygun olarak ayarlanmalıdır. Şiddetli renal yetmezliği bulunan yaşlı hastalarda ilaç dozunun ayarlanması önerilmektedir (bkz. aşağıda yer alan renal bozukluğa sahip hastalar). Çocuklar ve ergenlik çağında bulunan bireyler: Somatostatin Eumedica’nın çocuklarda ya da ergenlik çağında bulunan bireylerde güvenlik ve etkilerini gösteren yeterli klinik çalışma bulunmamaktadır. Bundan dolayı bu hasta grubunda kullanılması tavsiye edilmemektedir. Şiddetli böbrek yetmezliği bulunan hastalar (kreatinin klerensi <30 ml/dak): Uygulanacak doz devamlı infüzyon için 1.75 μg/ kg vücut ağırlığı/saat’e düşürülmeli ve bolus doz için 1.75 μg/ kg vücut ağırlığı olmalıdır. Hepatik bozukluğa sahip hastalarda: Hepatik bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması gerekmemektedir. Hasta tedavinin kesilmesinden sonra dikkatlice takip edilmelidir. Gastrointestinal hemorajinin tedavisinde: Somatostatin Eumedica infüzyonuna endoskopiden önce, kanamanın ilk işaretleri görüldükten sonra mümkün olduğunca kısa sürede başlanmalı ve en az 48 saat olmak üzere 5 gün boyunca devam edilmelidir. Süregelen infüzona ilave olarak, 3.5 μg/kg vücut ağırlığı dozda bolus enjeksiyon sürekli infüzyon başladıktan hemen sonra uygulanmalı ve diğer bir bolus endoskopiden bir dakika kadar önce verilmelidir. Bolus enjeksiyon yavaş olarak verilmelidir (en az 1 dakika). Endoskopiden sonra hastada kanamanın klinik bulguları gözlendiğinde aynı bolus dozlar uygulanmalıdır. Fistül ya da endokrin tümörlerden aşırı sekresyonun tedavisinde: Bu durumda bolus enjeksiyon gerekli değildir. Fistüllerin iyileşmesinin daha uzun ya da daha kısa sürelerin muhtemel olmasına karşın bir çok hastada 7-14 günde olması beklenebilmektedir. İyileşmeden sonra takip eden 48 saat müddetince muhtemel bir ters tepkiyi önlemek amacıyla sadece yarım doz infüzyonu yapılmalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Somatostatin Eumedica 250 mcg i.v. İnfüzyon için Liyofilize Toz içeren Flakon

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. Sulandırıldıktan sonra en geç 24 saat içinde kullanılmalıdır. Bu süre sonunda kalan kısım atılmalıdır. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Her kutuda, 3 mg somatostatin liyofilize toz içeren 1 flakon ve 1 mL % 0.9 NaCl içeren 1 ampul ile birlikte prospektüs bulunur.

Uyarılar/Önlemler

Şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klerensi 30 ml/ dak) önerilen dozun yarısı hastaya verilmelidir. Somatostatin Eumedica uygulanan hastalar sıkı bir biçimde tıbbi gözlem altında tutulmalıdır. Bolus dozlar en az 1 dakika sürecek şekilde yavaşça verilmelidir. Infüzyon sürekli olarak uygulanmalıdır. Infüzyon başlangıcında hipoglisemi gözlenebilir, bunu takip eden 2-3 saat sonrasında muhtemelen birbirine zıt olarak görev yapan düzenleyici hormonlar olan insülin ve glukagon dengesinde oluşan değişimlere bağlı olarak kan şekeri düzeyinde bir artış görülebilir. Bu nedenle, kan şekeri düzeyi her 4-6 saatte bir ölçülmelidir. Eşzamanlı olarak hastaya şekerin herhangi bir formu verildiğinde önlem alınması önerilmektedir (bkz." İlaç Etkileşimleri ve Diğer Etkileşimler"). Somatostatin, geçici sistemik hipertansiyon, kalp debisinde ani azalma, pulmoner arter basıncında artış, santral ven basıncında artış, sistemik hipotansiyon, bradikardi, atrioventriküler blok gibi farmakodinamik kardiovasküler etkileri indükleyebilir: Bu nedenle, somatostatin uygulamasının başlangıç evresi süresince, özellikle bolus enjeksiyon sonrası, hastanın yaşamsal bulguları dikkatle takip edilmelidir. Kardiovasküler bozukluk veya kardiyak aritmi hikayesi olan ve bu etkileri kompanse edemeyebilecek hastalarda önlem alınmalıdır. Somatostatin uygulaması sırasında glomerular filtrasyon oranı, idrar akımı ve kan sodyum düzeyi azalabileceği için renal fonksiyonların ve plazma elektrolit düzeylerinin düzenli kontrolü önerilmektedir. Somatostatin Eumedica belirli besinlerin intestinal absorbsiyonunun ve aynı zamanda diğer gastrointestinal hormonların sekresyonlarının inhibe olmasına neden olmaktadır. Infüzyonun aniden kesilmesi özellikle fistül nedeniyle tedavi gören hastalarda rebound etkiyle sonuçlanabilir. Bu nedenle fistül iyileştikten sonra takip eden 48 saat içinde muhtemel bir ters tepkiyi önlemek için yarım doz infüzyonu yapılmalıdır. Somatostatinin yaşamsal bulgular, glisemi ve renal fonksiyonlar üzerindeki etkisi tedavi bitiminden sonra hastanın takibinde dikkate alınmalıdır. Gebelik kategorisi : " B " Somatostatinin gebe kadınlarda kullanımı ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Hayvanlarda üzerinde bu konuda reprodüksiyon çalışmaları yapılmamıştır. Somatostatin gebelik esnasında kesin gerekli olmadığı durumlarda kullanılmamalıdır. Emzirme: Somatostatinin emzirme sırasında kullanılmamalıdır. (Gebe ve emziren hayvanlarda somatostatininin farmakokinetiği hakkında çalışma bulunmamaktadır.)

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Aşağıda bulunan yan etkiler spontan olarak bildirilmiştir: Kardiyak bozukluklar: Atriyoventrikular blok Bradikardi Gastrointestinal bozukluklar: Karın ağrısı Diyare Bulantı Metabolizma ve beslenme bozuklukları: Hiperglisemi Hipoglisemi Vasküler bozukluklar: Hipertansiyon Hipotansiyon Sıcaklık ve yanma hissi Devamlı infüzyonun aniden kesilmesi özellikle fistul nedeniyle tedavi gören hastalarda rebound etkiyle sonuçlanabilir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 2 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window