İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması SYNDOL
Birim Miktarı 20
ATC Kodu M01AE02
ATC Açıklaması Naproksen
NFC Kodu AA
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Tabletler
Kamu Kodu A07589
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 3,5 TL (21 Mayıs 2012)
Önceki Satış Fiyatı 3,5 TL (1 Mart 2012)
Barkodu
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Başlıklar
  1. İlaç Etken Maddeleri
  2. İlaç Prospektüsü
    1. Doz Aşımı
    2. Endikasyonlar
    3. Farmakodinamik Özellikler
    4. Farmakokinetik Özellikler
    5. Farmasötik Şekli
    6. Formülü
    7. İlaç Etkileşmeleri
    8. Kontraendikasyonlar
    9. Kullanım Şekli Ve Dozu
    10. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    11. Ruhsat Sahibi
    12. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    13. Saklama Koşulları
    14. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    15. Uyarılar/Önlemler
    16. Üretim Yeri
    17. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    18. Doz Aşımı
    19. Doz Aşımı
    20. Endikasyonlar
    21. Farmakodinamik Özellikler
    22. Farmakokinetik Özellikler
    23. Farmasötik Şekli
    24. Formülü
    25. İlaç Etkileşmeleri
    26. Kontraendikasyonlar
    27. Kullanım Şekli Ve Dozu
    28. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    29. Saklama Koşulları
    30. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    31. Uyarılar/Önlemler
    32. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    33. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    34. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    35. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    36. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    37. İlaç Nasıl Kullanılır
    38. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    39. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    40. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    41. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    42. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    43. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    44. Etkin Maddeler
    45. Farmakodinamik Özellikler
    46. Farmakokinetik Özellikler
    47. Farmasötik Form
    48. Gebelik Ve Laktasyon
    49. Geçimsizlikler
    50. İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi
    51. İstenmeyen Etkiler
    52. Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim
    53. Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri
    54. Kontrendikasyonlar
    55. Kullanım Yolu
    56. Küb’ Ün Yenileme Tarihi
    57. Müstahzar Adı
    58. Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri
    59. Pozoloji Ve Uygulama Şekli
    60. Raf Ömrü
    61. Ruhsat Numarası(Ları)
    62. Ruhsat Sahibi
    63. Ruhsat Sahibi
    64. Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler
    65. Terapötik Endikasyonlar
    66. Üretici Bilgileri
    67. Yardımcı Maddeler
    68. Yardımcı Maddelerin Listesi
    69. Doz Aşımı
    70. Endikasyonlar
    71. Farmakodinamik Özellikler
    72. Farmakokinetik Özellikler
    73. Farmasötik Şekli
    74. Formülü
    75. İlaç Etkileşmeleri
    76. Kontraendikasyonlar
    77. Kullanım Şekli Ve Dozu
    78. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    79. Saklama Koşulları
    80. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    81. Uyarılar/Önlemler
    82. Yan Etkileri / Advers Etkiler

İlaç Etken Maddeleri

  • naproksen sodyum (275 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Belirtiler: Aşırı doz metoprolol kullanımı, şiddetli hipotansiyon, sinüs bradikardisi, atrioventriküler blok, kalp yetmezliği, kardiyojenik şok, kardiyak arrest, bronkospazm, bilinç kaybı, mide bulantısı, kusma ve siyanoza sebep olabilir. Belirtiler alkol, antihipertansif ajanlar, kinidin ya da barbitüratlarla eş zamanlı kullanımda şiddetlenebilir. Aşırı dozun ilk belirtileri ilacın alımını takiben 20 dakika ile 2 saat içerisinde gözlemlenebilir.   Tedavi: Aktif kömür, gerekli durumlarda gastrik lavaj uygulanır. Şiddetli hipotansiyon, bradikardi ya da kardiyak yetmezlik tehlikesi varsa, hastaya intravenöz yolla bir β1-agonist 2 ila 5 dakika aralıklarla ya da istenen etki elde edilinceye dek tekrarlayan infüzyonlar halinde verilmelidir. Şayet bir selektif β1-agonist verilemiyorsa dopamin kullanılabilir. Atropin sülfat (0.5-2 mg) da nervus vagusu bloke etmek amacıyla intravenöz olarak verilebilir. İstenilen etki elde edilemezse diğer  sempatomimetik ajanlar (örneğin dobutamin) veya noradrenalin kullanılabilir. 1-10 mg dozunda glukagon da verilebilir. Bir pacemaker kullanımı da gerekebilir. Bronkospazmdan kaçınabilmek için hastaya intravenöz olarak bir β2-agonist de uygulanabilir. β-bloker doz aşımı durumunda gereken antidot dozları, β-reseptörleri β-blokeri tarafından bloke edildiği  için terapötik  dozların çok üstünde olduğu göz önüne alınmalıdır.

Endikasyonlar

Saneloc 100 mg Değiştirilmiş Salımlı Tablet aşağıdaki durumlarda endikedir: Hipertansiyon Angina pektoris Taşikardi, özellikle supraventriküler taşikardi Miyokard infarktüsü sonrası idame tedavi Hiperkinetik kalp sendromu Migren profilaksisi Sol ventriküler fonksiyonu azalmış (EF≤%40), stabil, kronik, hafif-orta şiddette kalp yetmezliğinde, ACE inhibitörleri ve diüretiklerle yapılan standart tedaviye ek olarak ve gerekli durumlarda kardiyak glikozitlerle birlikte kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Metoprolol, β1 selektif adrenerjik reseptör blokeridir. β2 reseptörlerini bloke etmek için gereken dozdan çok daha düşük dozlarda β1 reseptörlerini bloke eder. Metoprololun membran stabilize edici etkisi ihmal edilebilecek kadar düşüktür ve parsiyel  agonist etki göstermez. Metoprolol intrinsik sempatomimetik aktiviteye sahip değildir. Metoprolol katekolaminlerin (özellikle fiziksel ve mental stres sırasında salınan) kalp üzerindeki stimüle edici etkilerini azaltır veya bloke eder. Metoprolol, katekolaminlerin ani yükselişi ile meydana gelen taşikardiyi, kalp kontraktilitesindeki artışı ve kardiyak output artışını azaltır ve kan basıncını düşürür. Diğer geleneksel tablet formülasyonlarına sahip β-selektif beta blokerlere göre, Saneloc Değiştirilmiş Salımlı Tablet’in plazma konsantrasyonu ve β reseptörleri bloke edici etkisi 24 saatten daha uzun sürer. Plazma konsantrasyonları stabil olduğu için klinik β1 selektivitesi, geleneksel β1  selektif β-bloker tablet formlarından daha iyidir. Bu durum, plazma doruk konsantrasyonuna bağlı bradikardi ve bacaklardaki güçsüzlük gibi yan etkileri de azaltır. Gerektiğinde, metoprolol obstrüktif pulmoner rahatsızlık semptomları gösteren hastalara bir β2-agonist ile birlikte verilebilir. Bir β2-agonist ile birlikte terapötik dozlarda verilen metoprolol, β2-agonistinin sağladığı bronkodilatasyonu, selektif olmayan beta blokerlerden daha az etkiler. Metoprolol, selektif olmayan beta blokerlere göre insülin salgılanmasını ve karbonhidrat metabolizmasını daha az etkiler. Metoprolol selektif olmayan beta blokerlere göre hipoglisemi karşısında kardiyovasküler yanıtı daha az etkiler.

Farmakokinetik Özellikler

Absorbsiyon ve dağılım: Metoprolol oral olarak alındıktan sonra tamamen emilir. Metoprolol büyük oranda ilk geçiş etkisine uğradığından dolayı, tek oral dozun biyoyararlanımı yaklaşık %50’dir.   Kontrollü salım tabletlerinin biyoyararlanımı geleneksel tabletlerden %20-30 oranında daha azdır. Ancak EAA (eğri altında kalan alan) değerleri geleneksel tabletlerin kullanımıyla aynı olduğu için bu durum klinik etki açısından anlamlı bir fark oluşturmaz. Metoprololun yalnızca küçük bir miktarı (yaklaşık %5-10) plazma proteinlerine bağlanır.   Her metoprolol kontrollü salım tableti çok sayıda metoprolol süksinat kontrollü salım pelleti içerir. Her pellet metoprololün salım oranını kontrol eden bir polimer film ile kaplanmıştır.   Kontrollü salım tabletleri hızla dağılarak metoprolol granülleri gastrointestinal kanala yayılır ve metoprololün salınımı  yaklaşık 20 saat boyunca aralıksız devam eder. Metoprololün eliminasyon yarılanma ömrü ortalama 3.5 saattir. Günde bir kez uygulanması ile stabil metoprolol plazma düzeyi elde edilir.   Metabolizma: Metoprolol karaciğerde oksidasyon yoluyla metabolize olur. Bilinen üç temel metabolitin klinik olarak anlamlı bir β-bloker aktivitesi yoktur. Metoprolol başlıca karaciğerde bulunan sitokrom CYP2D6 enzimi ile metabolize olur. CYP2D6 gen polimorfizminden ötürü, metoprolol metabolizasyon oranı bireyler arası farklılıklar gösterir. Yavaş metabolize edicilerde (yaklaşık %7-8), normal metabolize edicilere kıyasla daha yüksek plazma konsantrasyonları ve daha yavaş eliminasyon hızı gösterir.     Atılım: Oral dozun %95’ten fazlası idrarla atılır. Oral dozun yaklaşık %5’i ise değişmeden atılır, bu değer çok ender olarak bazı hastalarda %30’a kadar yükselebilir. Metoprololün plazma eliminasyon yarılanma ömrü 3.5 saattir (1-9 saat arasında değişir). Total klerensi yaklaşık 1 L/dak.’dır.    Metoprololün farmakokinetiğinde yaşlı ve genç hastalar arasında anlamlı bir farklılık görülmez. Böbrek yetmezliği olan hastalarda metoprololün sistemik biyoyararlanımı ve eliminasyonu normaldir bununla beraber metabolitlerin eliminasyonu normalden daha yavaştır. Glomerüler filtrasyon hızı 5ml/dak’dan az olan hastalarda metabolitler belirgin bir şekilde birikim göstermekle birlikte bu birikim beta bloker etkiyi güçlendirmez.     Karaciğer sirozu olan hastalarda metoprololün biyoyararlanımı artabilir ve total klerensi azalabilir. Bu durum, yalnızca ağır karaciğer yetmezliği olanlarda veya portakaval şantlı hastalarda klinik olarak anlamlıdır. Portakaval şantlı hastalarda total klerens hızı 0,3 L/dak’dır ve sağlıklı kişilere göre EAA değeri yaklaşık 6 kat daha fazladır.

Farmasötik Şekli

Değiştirilmiş salımlı tablet

Formülü

Her kontrollü salım tableti; 100 mg metoprolol tartarata eşdeğer 95 mg metoprolol süksinat içeir.  Yardımcı maddeler: Boyar madde; titanyum dioksit, sarı demir oksit (E172) Tatlandırıcı; şeker

İlaç Etkileşmeleri

Farmakodinamik Etkileşimler  Sempatik gangliyon blokerleri, diğer β-blokerler veya MAO inhibitörleri ile birlikte metoprolol kullanan hastalar yakından takip edilmelidir.   Klonidin ile birlikte sürdürülen tedavi kesilmek zorunda ise β-bloker tedavisi klonidin tedavisinden birkaç gün önce sonlandırılmalıdır.   Metoprolol, verapamil veya diltiazem türü bir kalsiyum kanal blokeri veya antiaritmik bir ajan ile birlikte kullanıldığında hasta, negatif inotropik ve kronotropik etki ihtimaline karşı izlenmelidir. Verapamil tipi kalsiyum kanal blokerleri, β-bloker alan hastalara intravenöz olarak verilmemelidir.   Sınıf I antiaritmik ajanlar ve β-reseptör blokerler birbirlerinin negatif inotropik etkilerini artırabilir, bu da sol ventriküler fonksiyonları zayıflamış hastalarda şiddetli hemodinamik istenmeyen etkilere yol açabilir. Bu kombinasyon, hasta sinüs sendromu ve patolojik AV iletimi olanlarda da kullanılmamalıdır.   β-bloker kullanan hastalarda inhaler anestezikler, β-blokerlerin bradikardiyak etkisini artırır.   Metoprolol, birlikte uygulandığında, kan basıncını düşüren ilaçların etkisini güçlendirebilir.   Metoprolol ve noradrenalin, adrenalin ya da diğer sempatomimetikler birlikte kullanıldığında kan basıncında önemli bir yükselme olabilir.   Metoprolol, rezerpin, α-metildopa, klonidin ve kardiyak glikozitlerle birlikte verildiğinde kalp atım hızında ve kardiyak iletide belirgin bir düşüş meydana gelebilir.   Diğer β-adrenerjik bloker ajanlarla (ör: timolol içeren göz damlaları) birlikte metoprolol kullanan hastalar hekim tarafından yakından takip edilmelidir.   Metoprolol hipogliseminin semptomlarını azaltabilir. β-reseptör blokerleri tip-II diyabette insülin salımını inhibe edebilir. Kan glukoz seviyeleri düzenli olarak kontrol edilmeli ve antidiyabetik tedavi (insülin ve oral antidiyabetikler) buna göre ayarlanmalıdır.   İndometazin veya diğer bazı prostaglandin sentez inhibitörleri ile β-blokerlerin birlikte kullanımı β-blokerlerin antihipertansif etkisini azaltabilir.   β-bloker kullanan bir hastaya belli durumlarda adrenalin verildiğinde, kardiyoselektif β-blokerlerin kan basıncına etkisi nonselektif β-blokerlerden oldukça azdır.   β-bloker kullanan hastalarda adrenalinin anafilaktik reaksiyon tedavisindeki etkisi bozulabilir.   Farmakokinetik etkileşmeler: Enzim indükleyen veya inhibe eden ilaçlar metoprololün plazma konsantrasyonunu etkileyebilir. Metoprololün plazma konsantrasyonunu rifampisin azaltır, simetidin, alkol, hidralazin artırır. Metoprolol başlıca karaciğerdeki sitokrom (CYP) 2D6 enzimi tarafından metabolize olur. Sitokrom (CYP) 2D6 üzerinde inhibitör etkisi olan paroksetin, fluoksetin ve sertralin gibi selektif serotonin reuptake inhibitörleri, difenhidramin, selekoksib, terbinafin, nöroleptikler (örneğin klorpromazin, triflupromazin, klorprotiksen) ve muhtemelen propafenon gibi ilaçlar, metoprololün plazma konsantrasyonunu yükseltebilir.   Metoprolole bağlı olarak diğer ilaçların atılımı azalabilir (örneğin lidokain).

Kontraendikasyonlar

Saneloc 100 mg Değiştirilmiş Salımlı Tablet aşağıdaki durumlarda kullanılmamalıdır: Metoprolol süksinata, diğer β-blokerlere veya Saneloc Değiştirilmiş Salımlı Tablet’in içerisindeki maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılık, İkinci veya üçüncü derece atrioventriküler blok Tedavi edilmemiş kalp yetmezliği (pulmoner ödem, kan akışı bozukluğu veya hipotansiyon) ve miyokard kontraktilitesini artıran devamlı veya aralıklı ilaç tedavisi (β-reseptör agonizmi) Açık ve klinik olarak önemli sinüs bradikardisi (kalp atım hızı<50/dak.) Hasta sinüs sendromu Kardiyojenik şok Ağır periferik arteriyal dolaşım bozukluğu Hipotansiyon (sistolik<90mmHg) Şiddetli bronşiyal astım veya kronik obstrüktif pulmoner hastalık MAO inhibitörleriyle beraber kullanımda (MAO-B ihhibitörleri hariç)  Metoprolol, akut miyokard infarktüsünden şüphelenilen ve kalp atım hızı <45/dak., PQ aralığı >0.24 saniye veya sistolik kan basıncı <100mmHg olan hastalara verilmemelidir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde; Saneloc Değiştirilmiş Salımlı Tabletler günde bir defa, tercihen sabahları kahvaltı ile, alınmalıdır. Tabletler veya yarıya bölünmüş tabletler çiğnenmemeli ve ezilmemeli, en az yarım bardak su ile alınmalıdır.   Hipertansiyon Hafif ve orta şiddette hipertansiyonlu hastalarda önerilen doz günde bir defa 50 mg’dır. Gerekirse doz günlük 100-200 mg’a çıkartılabilir, ya da bir başka antihipertansif ajan tedaviye eklenebilir.   Angina pektoris Günde bir defa 50-200 mg önerilir. Gerekirse koroner arter hastalığı tedavisinde kullanılan diğer ilaçlar ile birlikte kullanılabilir.   Taşikardi Günde bir defa 50-200 mg önerilir.   Miyokard enfarktüsü sonrası idame tedavi Günde bir defa 100-200 mg önerilir.   Hiperkinetik kalp sendromu Günde bir defa 50-200 mg önerilir.   Migren profilaksisi Günde bir defa 100-200 mg önerilir. Genellikle günlük 100 mg’lık doz oldukça etkilidir. Bireysel duyarlılığa bağlı olarak doz yukarıda belirtilen doz aralığında değiştirilebilir.   Azalmış sol ventriküler fonksiyonun eşlik ettiği hafiften orta şiddete stabil kronik kalp yetmezliği Diğer bir kalp yetmezliği tedavisi ilacıyla kontrol altına alınmış stabil semptomatik kalp yetmezliği olan hastalarda metoprolol dozu bireyseldir. NYHA III hastalarında tavsiye edilen başlangıç dozu ilk hafta günde bir defa 12.5 mg’dır. Günlük doz ikinci haftada 25 mg’a çıkartılabilir. NYHA II hastaları için tavsiye edilen başlangıç dozu ilk iki hafta günde bir defa 25 mg’dır. İlk iki hafta sonrasında dozun iki katına çıkarılması tavsiye edilir. Doz her hafta artırılarak günde 200 mg’a ya da maksimum düzeyde tolere edilebilen miktara çıkartılır. Uzun süreli tedavide hedeflenen doz günlük 200 mg ya da maksimum tolere edilen doz olmalıdır. Stabil semptomatik kalp yetmezliği tedavisi gören hastanın, doktoru bu durumdan haberdar etmesi gerekir. Her doz artışından sonra hastanın durumu dikkatle incelenmelidir. Kan basıncında bir düşüş gözlenirse kombine edilen diğer ilaç dozunu azaltmak gerekebilir. Kan basıncındaki düşüş uzun süreli metoprolol kullanımına bir engel teşkil etmez, ancak doz hastanın durumu stabil oluncaya dek azaltılmalıdır.     Renal yetmezlik Herhangi bir doz ayarlaması gerekmez.   Karaciğer fonksiyon bozukluğu Ağır karaciğer yetmezliği olan hastalarda, (örneğin portakaval şantlı hastalar) dozun azaltılması düşünülmelidir.   Geriatrik hastalarda 80 yaş üzeri hastalar üzerinde yapılan çalışmalar yetersizdir bu nedenle artışları dikkatle yapılmalıdır.   Çocuklar ve adolesanlarda Çocuklarda ve adolesanlarda Saneloc Değiştirilmiş Salımlı Tablet tedavisi ile ilgili deneyim sınırlıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Saneloc 50 mg Değiştirilmiş Salımlı Tablet Saneloc 150 mg Değiştirilmiş Salımlı Tablet Saneloc 200 mg Değiştirilmiş Salımlı Tablet

Ruhsat Sahibi

Sandoz İlaç San.ve Tic. A.Ş. Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi Atatürk Bulvarı 9.Cad. No: 1 41400 Gebze/ Kocaeli

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

30.04.2008-124/58

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

20,ve 90 değiştirilmiş salımlı tablet içeren blister ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Astımlı hastalarda β-blokerler dikkatli kullanılmalıdır. β2-agonist (tablet veya inhaler formu) kullanan astımlı hastalarda metoprolol tedavisi başlanacaksa, β2-agonist dozu kontrol edilmeli ve gerekirse artırılmalıdır. Metoprolol kontrollü salım tabletleri, β2-reseptörlere geleneksel β1-selektif beta bloker tablet formlarından daha az etki gösterir.   Metoprolol diyabet tedavi dengesini bozabilir ve hipoglisemi semptomlarını maskeleyebilir. Karbonhidrat metabolizması ile etkileşim veya hipoglisemi semptomlarının maskelenme riski metoprolol kontrollü salım tabletleri kullanımında geleneksel β1-selektif beta bloker tabletlerin ve non-selektif β-blokerlerin kullanımına kıyasla daha az görülür.   AV ileti bozuklukları metoprolol tedavisi süresince zaman zaman şiddetlenebilir.   Metoprolol antihipertansif etkisinden dolayı periferik vasküler bozukluk semptomlarını artırabilir.   Metoprolol feokromositomalı hastalara verildiğinde, tedavi öncesinde ve beraberinde bir α-bloker kullanılmalıdır.   Metoprolol tedavisi tirotoksikoz semptomlarını maskeleyebilir.   β-bloker kullanan bir hastaya cerrahi müdahale yapılacaksa anestezist bu konuda bilgilendirilmelidir. Ameliyata girecek hastalarda β-bloker tedavisinin kesilmesi önerilmez.   β-bloker tedavisi aniden kesilmemelidir. Tedavi kesilecekse, metoprolol dozu giderek azaltılmalı ve en az iki haftalık bir periyot sürecinde, doz azar azar yarıya indirilerek en küçük doz kontrollü salım tabletinin, 25 mg’ın yarısına (= 12.5 mg metoprolol tartarata eşdeğer 11.875 mg metoprolol süksinat) ulaşıncaya kadar devam edilmelidir. Tedaviye tamamen son verilmeden önce son doz en az dört gün kullanılmış olmalıdır. Eğer hastada semptomlar gelişirse, doz daha uzun sürede azaltılmalıdır. β-blokerlerle tedavide ilaç birden kesilirse kalp yetmezliği şiddetlenebilir, miyokard infarktüsü geçirme riski artabilir ve ani ölümler görülebilir.   Diğer β-blokerler gibi, metoprolol alerjenlere karşı duyarlılığı ve anafilaktik reaksiyonların şiddetini artırabilir. Adrenalin tedavisi β-bloker kullanan hastalarda her zaman istenilen terapötik etkiyi vermez.   β-blokerler psöriazisi şiddetlendirebilir veya gelişmesine neden olabilir.   Kalp yetmezliği ile birlikte aşağıdaki durumlar gözlenen hastalarda bugüne kadar metoprolol tedavisi ile ilgili yeterli bir deneyim yoktur: stabil olmayan kalp yetmezliği (NYHA IV) son 28 gün içerisinde görülen akut miyokard infarktüsü veya stabil olmayan angina pektoris  renal fonksiyon bozuklukları hepatik fonksiyon bozuklukları 80 yaş üzeri hastalar 40 yaş altı hastalar  hemodinamik etkili kapakçık hastalığı obstrüktif hipertrofik kardiyomiyopati metoprolol süksinat tedavisi öncesindeki 4 ay içerisinde yapılan kardiyak operasyonlar  Kalıtsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz eksikliği ya da glukoz-galaktoz malabsorbsiyonu, fruktoz intoleransı ya da sukraz-izomaltaz yetersizliği olan hastalar metoprolol kullanmamalıdır.   Gebelik ve laktasyonda kullanımı Gebelik kategorisi: C Gebe kadınlarda yeterli kontrollü klinik çalışma olmadığından, metoprolol gebelik döneminde ancak anneye sağlayacağı yarar fetusa vereceği zarardan daha fazla ise kullanılmalıdır.   Gebelikte metoprolol kullanılacaksa doğumdan 48-72 saat önce kesilmelidir. Eğer bu mümkün değilse, yeni doğan, β-blokaj semptomlarının görülme riski dolayısıyla 48-72 saat gözlem altında tutulmalıdır (ör: kalp ve akciğer komplikasyonları).   Laktasyon: Metoprolol, anne sütünde annenin plazmasında bulunduğu konsantrasyondan yaklaşık üç kat daha fazla birikir. Terapötik dozlarda kullanılan ilacın anne sütü ile beslenen bebeklerde advers reaksiyon oluşturma riski düşüktür (yavaş metabolize ediciler hariç).   Araç ve Makine Kullanımına Etkisi: Metoprolol tedavisi esnasında baş dönmesi ve halsizlik görülebileceğinden, araç ve makine kullanımından önce tedavinin hastalar üzerinde oluşturabileceği etki bilinmelidir.  

Üretim Yeri

Hexal AG Holzkirchen Almanya adına Salutas Pharma GmbH Otto-von Guerick-Allee 1 39179 Barleben/ Almanya

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Yan etkiler genellikle hafif ve geçicidir. Aşağıdaki yan etkilerin çoğu, metoprolol tabletler ile yapılan klinik çalışmalar ya da rutin kullanım sırasında bildirilmiştir. Bu yan etkilerin çoğunun metoprolol tablet tedavisi  ile bağlantısı kanıtlanmamıştır. Yan etkilerin görülme sıklığı şu şekilde tanımlanmıştır: Çok sık (>%10), sık (>%1 ve <%10), seyrek (>%0.1 ve <%1), nadir (>%0.01 ve <%0.1), çok nadir (<%0.01)   Hematolojik ve lenfatik sisteme ait yan etkiler: Çok nadiren; trombositopeni, lökopeni   Endokrin sistemine ait yan etkiler: Nadiren; gizli diyabetin şiddetlenmesi Metabolizma ve beslenme bozukluklarına ait yan etkiler: Seyrek olarak; kilo artışı   Psikiyatrik yan etkiler: Seyrek olarak; depresyon, konsantrasyon azalması, uyuşukluk veya uykusuzluk,                             Nadiren; sinirlilik, gerginlik Çok nadir; unutkanlık veya hafıza zayıflığı, konfüzyon, halusinasyon   Sinir sistemine ait yan etkiler: Sıklıkla; baş dönmesi, baş ağrısı Seyrek olarak; parestezi   Göz hastalıkları: Nadiren; görme bozukluları, gözlerde kuruluk ya da irritasyon, konjonktivit   Kulak rahatsızlıkları: Çok nadiren; kulak uğultusu, duyma bozukluğu   Kardiyovasküler sisteme ait yan etkiler: Sıklıkla; bradikardi, palpitasyonlar Seyrek olarak; kalp yetmezliği semptomlarının geçici olarak şiddetlenmesi, birinci derece atrioventriküler blok, prekordial ağrı. Nadiren; fonksiyonel kardiyak semptomlar, kardiyak aritmiler, kardiyak ileti bozuklukları   Vasküler sisteme ait yan etkiler: Çok sık olarak; kan basıncında düşme, ortostatik hipotansiyon Seyrek olarak; el ve ayaklarda soğuma Çok nadiren; tedavi öncesi şiddetli periferal vasküler bozukluğu olan hastalarda nekroz, aralıklı klodikasyon ya da Raynaud sendromu   Solunum sistemine ait yan etkiler: Sıklıkla; egzersiz sırasında solunum güçlüğü Seyrek olarak; bronkospazm Nadiren; rinit   Gastrointestinal sisteme ait yan etkiler: Sıklıkla; bulantı, abdominal ağrı, diyare, konstipasyon Seyrek olarak; kusma Nadiren; ağız kuruluğu Çok nadir; tat alma bozukluğu   Hepato-biliyer sisteme ait yan etkiler: Nadiren; karaciğer fonksiyon testlerinde anormal değerler Çok nadir; hepatit   Deri ve yumuşak dokuya ait yan etkiler: Seyrek olarak; raş, terlemede artış Nadiren; saç dökülmesi Çok nadir; fotosensitivite reaksiyonları, psöriyazis oluşması veya şiddetlenmesi   Kas ve iskelet sistemine ait yan etkiler: Seyrek olarak; kas spazmı Çok nadir;  eklem ağrısı, kaslarda güçsüzlük   Üreme sistemine ait yan etkiler: Nadiren; impotans ve diğer seksüel bozukluklar   Genel: Çok sık olarak; halsizlik Seyrek olarak; ödem   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Film Tablet

Doz Aşımı

Endikasyonlar

2, 5 ve 10 mL’lik ampuller Katı antibiyotik preperatlarının, steril, apirojen ve izotonik çözeltilerini hazırlamak için çözücü olarak kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Ekstraselüler sıvıların osmolalitesinin ana kaynağı ekstraselüler sıvı sodyum konsantrasyonudur. Bunun sebebi sodyumun ekstraselüler sıvıda en çok bulunan pozitif iyon olmasıdır. Vücut sıvılarının negatif iyon konsantrasyonları renal asit baz kontrol mekanizmalarıyla pozitif iyonlara eşit olarak ayarlanmıştır. Ayrıca ekstraselüler sıvılarda en çok rastlanan noniyonik osmolar komponentler; glukoz ve üre normal olarak total osmolalitenin %3’ünü teşkil etmektedir. Aslında ekstraselüler sıvı sodyum iyonu konsantrasyonu ekstraselüler sıvının etkin osmotik basıncının %90’ından fazlasını kontrol eder. Sodyum klorür profilakside veya ekstraselüler sıvı yetersizliği durumunda yer değiştirme tedavilerinde önemlidir. Volum kontraksiyonu izotonik, hipotonik veya hipertonik olsun; sirkülasyonu bozar ve izotonik sodyum klorür çözeltisinin acilen infüzyonu endikedir.

Farmakokinetik Özellikler

Farmasötik Şekli

Ampul

Formülü

Her 1 mL ampul %0.9 sodyum klorür içerir Elektrolit yoğunlukları (mEq) Sodyum   :   154 Klorür       :   154

İlaç Etkileşmeleri

Diğer tuzlarla beraber uygulandığında sodyum yükü oluşabilir. Farmasötik seyreltici olarak kullanılır.

Kontraendikasyonlar

İzotonik sodyum klorür solüsyonu akut ve kronik konjestif kalp yetmezliğinde, hipertansiyonda, koroner yetmezliği ve infarktüs gibi miyokard rezervinin azaldığı hallerde, ödemli hastalarda (böbrek ve karaciğer yetmezliği) ve su zehirlenmesinde kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Ekstraselüler sıvı yetersizliklerinin profilaksisi veya yer değiştirme tedavisinde İzotonik Sodyum Klorür Ampul dozajı yaşa, vücut ağırlığına, klinik duruma ve yetmezliğin derecesine göre ayarlanır. Kullanımında hipernatremi başta olmak üzere yukarıdaki yan etkiler konusunda dikkatli olunmalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

2, 5 ve 10 mL’lik ampuller, 10 ve 100 adetlik kutularda Her ampul yalnız bir defalık kullanım içindir.

Uyarılar/Önlemler

 Doktora danışmadan kullanılmamalıdır. Çocukların ulaşamayacakları yerlerde ve ambalajında saklayınız. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ. GEBELİK VE LAKTASYONDA KULLANIM Çözelti fizyolojik tuz içermektedir ve gebelik ve laktasyonda kullanılabilir. ARAÇ VE MAKİNA KULLANIMINA ETKİSİ : Yoktur

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Tedbirsizce yapılan i.v. tuz tedavileri hipernatremiye sebep olabilir. Osmotik su yer değişimine bağlı olarak intraselüler volumun azalması internal organların özellikle tromboz ve hemorajiye sebep olabilecek beyinin dehidrasyonuna yol açabilir. Aşırı sodyum klorürün genel yan etkileri bulantı, kusma, diyare, abdominal kramplar, azalmış sekresyonlar, terleme, ateş, hipotansiyon, taşikardi, renal yetmezlik, perferal ve pulmoner ödem, baş ağrısı, konvülsiyonlar, koma ve ölümdür. Aşırı klorür asit yapıcı etkisiyle vücutta bikarbonat kaybına sebep olabilir. Dikkatli ve tedbir alınarak yapılan i.v. tuz terapileriyle bu yan etkilere rastlanmaz. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

Tip I saydam cam flakon, Tip I bromobütil lastik tıpa ve propilen diskli metal başlık.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Paklitakselin bu yeteneği etkilediği gösterilmemiştir. Ancak paklitaksel etanol içerdiği için, alkolün santral sinir sistemi üzerine olası etkisi ve diğer etkileri göz önünde tutulmalıdır. Araç ve makine kullanma yeteneği ilacın alkol içeriği nedeniyle azalabilir. Ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonlarının riskini azaltmak için verilen ön tedavilerin de santral sinir sistemi üzerinde yapabileceği muhtemel etkiler de dikkate alınmalıdır.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

SINDAXEL’i aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ!   Eğer, ·         Paklitaksel veya SINDAXEL i.v. infüzyon için konsantre çözelti içeren flakon bileşimindeki herhangi bir maddeye karşı alerjiniz varsa, ·         Hamileyseniz veya bebeğinizi emziriyorsanız, ·      Kaposi sarkomu ile eş zamanlı olarak ciddi, kontrol edilemeyen enfeksiyonlar yaşıyorsanız, ·         Paklitasel tedavisinin başlangıcında beyaz kan hücresi (nötrofil) sayınız tehlikeli düzeyde düşükse (solid [“sıvı içermeyen”] tümöre sahip hastalarda 1500 hücre/mm3 altında ve Kaposi sarkomu olan hastalarda 1000 hücre/mm3 altında nötrofil bulunması).   SINDAXEL’i aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ!   Eğer, Damar içine uygulanma sırasında, damar dışına sızma olursa, SINDAXEL tedavisi sırasında boyun ve yüzde kızarıklık, deri döküntüleri, solunum sıkıntısı, kan basıncında düşme, kalp atımında hızlanma gibi olaylar gelişirse,  Tedavi uygulandıktan sonra, akyuvar denen savunma hücrelerinizin ve trombosit denen pıhtılaşma hücrelerinizin sayısında azalma olursa ve bu azalmalara bağlı olarak ciddi enfeksiyonlar ya da kanama gelişirse, Doktorunuz bu durumda SINDAXEL ile yapılan her uygulamadan önce kan değerlerinizi kontrol edecektir. İdrar yolları enfeksiyonu, solunum yolları enfeksiyonu veya hastaneden bulaşan enfeksiyonlar gelişirse SINDAXEL tedavisi sırasında kalp atımlarınızda (ritminizde) ciddi bozulmalar görülürse, Kan basıncınızda düşme, yükselme veya kalp hızınızda yavaşlama gibi kalp problemleri meydana gelirse Kalp yetmezliği bulguları ortaya çıkarsa (alçak yastıkta yatamama, hareket ettiğinizde nefes darlığı olması gibi bulgular kalp yetmezliğinin göstergesi olabilir). SINDAXEL, platin, antrasiklin, gibi diğer kanser ilaçları ile birlikte kullanılıyorsa El veya ayaklarınızda uyuşma, karıncalanma ya da yanma olursa. Ağız içinde yaralar gibi mukoza iltihabı (mukozit) gelişirse, SINDAXEL tedavisi ile birlikte akciğerlerinize ışın tedavisi (radyoterapi) uygulanıyorsa, SINDAXEL tedavisi sırasında veya sonrasında solunum güçlüğü gelişirse, Karaciğer hastalığınız varsa, SINDAXEL uygulaması sırasında veya uygulamadan kısa süre sonra ortaya çıkan ciddi veya sürekli ishal durumu varsa; Bu durumda kalın bağırsak iltihabı söz konusu olabilir. Doksorubisin veya trastuzumab ile birlikte uygulama yapılıyorsa; Doktorunuz bu durumda kalp fonksiyonlarınızı tedaviden önce ve tedavi boyunca kontrol edecektir. Bu uyarılar geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa, sizin için geçerliyse, lütfen doktorunuza danışınız ve doktorunuzla konuşana kadar ilacı almayınız.   SINDAXEL’in yiyecek ve içecek ile kullanılması Uygulama yöntemi açısından yiyecek ve içeceklerle etkileşimi yoktur.   Hamilelik: İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız. SINDAXEL hamile kadınlara uygulandığında doğmamış bebekte hasara neden olabilir. Gebe kadınlarda kullanılmamalıdır. Paklitaksel enjeksiyonunu gebelik sırasında kullanmak zorunda kalırsanız veya bu ilacı alırken gebe kalırsanız, anne karnındaki bebeğinize yönelik olası riskler konusunda lütfen doktorunuzdan bilgi isteyiniz. SINDAXEL kullananlarda hamilelik önlenmeli ve eşler, SINDAXEL tedavisi sırasında ve tedaviden sonra en az 6 ay süreyle uygun gebelik önleyici yöntemler uygulamalıdır. Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz veya hamile kalmayı planlıyorsanız hemen doktorunuza danışınız.   Emzirme: İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız. SINDAXEL’i emzirme döneminde kullanmayınız. SINDAXEL tedavisi sırasında bebeğinizi emzirmeyi durdurunuz. Doktorunuzu güvenli olduğunu söyleyene kadar bebeğinizi yeniden emzirmeye başlamayınız. Araç ve makine kullanımı SINDAXEL alkol içerdiği için, tedavi uygulandıktan hemen sonra araç kullanılması uygun olmayabilir. Tedavi sırasında alerji gelişimini önlemek için uygulanan ilaçlar da araç kullanımı üzerinde olumsuz etki yapabilir.   SINDAXEL’in içeriğinde bulunan bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler SINDAXEL makrogolgliserol risinoleat (polioksil kastor yağı) içerdiği için ciddi alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir. SINDAXEL yarım litre bira veya büyük bir bardak şaraba (210 mL) eşdeğer şekilde; her dozda 20 g’a eşdeğer %50 etanol (alkol) içermektedir. Bu miktar, alkolik hastalar, karaciğer hastalığı veya epilepsili (nöbet yaşayan) hastalar gibi yüksek riskli hastalar için zararlı olabilir. Bu ilaçtaki alkol miktarı diğer ilaçların etkisini değiştirebilir.   Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı ·         Kanser tedavisinde kullanılan sisplatin, doksorubisin, epiribusin ile kullanılıyorsa (Sisplatinle birlikte kullanıldığında böbrek fonksiyonlarının daha sık kontrol edilmesi gerekebilir. Doksorubisin ile birlikte kullanıldığında, vücutta yüksek seviyede doksorubisin birikiminden kaçınmak için SINDAXEL, doksorubisin uygulamasını takiben ancak 24 saat sonra uygulanmalıdır). ·         SINDAXEL ile trastuzumabın birlikte kullanılması durumunda; doktorunuz kalp fonksiyonlarınızı tedaviden önce ve tedavi boyunca kontrol edecektir. ·         Eritromisin ve rifampisin gibi antibiyotikler ile ·         Depresyon tedavisinde kullanılan fluoksetin ile ·         Kan yağlarını düşürücü (hipolipidemik) bir ilaç olan gemfibrozil ile ·         Karbamazepin, fenitoin, fenobarbital gibi sara (epilepsi) hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar ile ·         Efavirenz, nevirapin ritonavir, nelfinavir gibi AIDS tedavisinde ve virüs hastalıkları tedavisinde kullanılan ilaçlar ile kullanırken dikkatli kullanılmalıdır.   Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandınızsa lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Tüm ilaçlar gibi, SINDAXEL’in içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir.   Yan etkiler aşağıdaki kategorilerde gösterildiği şekilde sıralanmıştır:   Çok yaygın: 10 hastanın en az 1 inde görülebilir. Yaygın: 10 hastanın birinden az, fakat 100 hastanın birinden fazla görülebilir. Yaygın olmayan: 100 hastanın birinden az, fakat 1000 hastanın birinden fazla görülebilir. Seyrek: 1.000 hastanın birinden az görülebilir. Çok seyrek: 10.000 hastanın birinden az görülebilir.   Enfeksiyonlar Çok yaygın: İdrar yolları enfeksiyonu, üst solunum yolu enfeksiyonları ve hastaneden bulaşan enfeksiyonlar* gelişebilir Yaygın olmayan: Enfeksiyona bağlı şok (kan basıncında düşme, soğuk terleme, nabzın hızlanması ile birlikte görülen ve ölüme gidebilen tablo). Seyrek: Akciğer enfeksiyonu, karın zarı iltihabı, kan zehirlenmesi. * Özellikle Kaposi sarkomlu AIDS hastalarında sıktır.   Kan ve lenf sistemi hastalıkları Çok yaygın: Kan hücrelerinin sayısında geçici düşüşe neden olabilir. Buna bağlı olarak, kansızlık (anemi), beyaz kan hücrelerinin ileri derecede azalması (nötropeni), kan pulcuklarının azalması (trombositopeni) gelişebilir. Seyrek: Vücuttaki savunma hücreleri sayısının düşmesine bağlı gelişen ateşli durum gelişebilir Çok seyrek: Ani başlangıçlı kan kanserleri.   Bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıkları Çok yaygın: Hafif alerjik belirtiler, özellikle deri döküntüleri, yüzde ve boyunda kızarıklık Yaygın: Alerji nedeni ile kan basıncı düşüklüğü, solunum sıkıntısı, nabızda hızlanma, kan basıncında yükselme, göğüs ağrısı Yaygın olmayan: Alerjiye bağlı sırt ağrısı, titreme, tedavi gerektiren ciddi alerjiler (genelde ilk iki tedavi kürü sırasında ve tedavinin ilk saati içinde meydana gelmiştir) Seyrek: Anafilaksi denilen soluk borusunda şişme, nefes alma güçlüğü ve kan basıncı düşüklüğü ile şoka ve ölüme kadar gidebilen tablo gelişimi   Metabolizma ve beslenme hastalıkları Çok seyrek: İştahsızlık. Bilinmiyor: Kan şekerinde yükselme   Ruh sağlığı ile ilişkili hastalıkları Çok seyrek: Akıl karışıklığı.   Sinir sistemi hastalıkları Çok yaygın: Duyu sinirlerinde bozulmaya bağlı gelişen el ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yanma ve duyu kusurları Seyrek: Ellerde, kollarda, bacaklarda güç azalması Çok seyrek: Sara (epilepsi) hastalığına benzer nöbetler, kasılmalar, hafif baş dönmesi, baş ağrısı, bayılma, sıçrama tarzında istemsiz hareketler,   Göz hastalıkları Yaygın olmayan: Gözde kızarıklık, göz yaşarması Çok seyrek: Özellikle önerilenden yüksek dozlarda alan hastalarda ışık çakmaları şeklinde görme bozuklukları, kalıcı görme bozukluğu   Kulak ve iç kulak hastalıkları Çok seyrek: İşitme kaybı ve kulak çınlaması   Kalp hastalıkları Çok yaygın: Kalp atımında hızlanma, yavaşlama veya kalp (ritminde) atımında hafif bozukluklar Yaygın olmayan: Kalp krizi, kalp yetmezliği kalp pili takılmasını gerektiren ritim bozuklukları (bloklar) Çok seyrek: Ritim bozukluklarına bağlı ölüm.   Damar hastalıkları Çok yaygın: Kan basıncında düşme  Yaygın: Kan basıncında yükselme, toplardamarların iltihabına bağlı kan pıhtısı oluşumu Yaygın olmayan: İlerleyici kan basıncı düşüklüğü Çok nadir: Şok   Solunum sistemi ile ilişkili hastalıklar Seyrek: Akciğerlerin esnekliğinin kaybolması (fibroz), akciğere giden damarların kan pıhtısı ile tıkanması nedeni ile solunum güçlüğü (akciğer embolisi), solunum güçlüğü, akciğer zarları arasında sıvı toplanması, solunum yetmezliği. Eşzamanlı olarak radyoterapi uygulanan hastalarda bu uygulamaya bağlı zatüree vakaları bildirilmiştir. Çok seyrek: Öksürük.   Mide bağırsak sistemi hastalıkları Çok yaygın: Bulantı/kusma, ishal ve ağız yaraları. Yaygın olmayan: Bağırsak tıkanıklığı, bağırsak delinmesi, pankreas iltihabı, kalın bağırsağın kanlanamamasına bağlı iltihaplanma. Seyrek: Kandaki savunma hücrelerinin azalması ile birlikte görülen bağırsak iltihaplanmaları, Çok seyrek: Bağırsak damarlarının tıkanması, kanlı, sümüklü ishal, yemek borusu iltihabı, kabızlık, karında sıvı toplanması,   Karaciğer hastalıkları Yaygın: Karaciğer hasarının göstergesi olan bazı karaciğer enzimlerinin kan değerlerinde yükselme Yaygın olmayan: Bilirubin yüksekliği Çok seyrek: Karaciğer hücrelerinin ölümü ve buna bağlı bilinç kaybı (ölümle neticelenebilir)   Deri ve deri altı dokusu hastalıkları Çok yaygın: Saç dökülmesi Yaygın: Tırnakta renk ve şekil değişiklikleri Seyrek: Deri döküntüleri, kaşıntı, kızarıklık Çok seyrek: Ciltte ve göz çevresinde kan oturması, şişlik ve kızarıklıklarla ve deride soyulmalarla seyreden ciddi deri bozuklukları (Stevens Johnson Sendromu), kurdeşen, tırnakların erimesi. (tedavideki hastalar, el ve ayaklarına güneş koruyucusu uygulamalıdırlar).   Kas-kemik sistemi ile ilişkili hastalıkları Çok yaygın: Eklem ağrıları, kas ağrıları   Böbrek ve idrar hastalıkları Çok yaygın: Böbrek işlevlerinde ileri derecede bozulma (Kaposi sarkomunda sık) Seyrek: Böbrek işlevlerinin bozukluğunu gösteren kan değerlerinde (kreatinin) yükselme, böbrek yetmezliği   Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları Çok yaygın: İlacın uygulama sırasında damar dışına sızmasına bağlı olarak gelişen kızarıklık, hassasiyet, ciltte renk değişikliği veya uygulama bölgesindeki şişlik (endurasyon). Yaygın olmayan: Uygulanan toplardamarda iltihap (flebit), cilt altı dokuda iltihap (selülit), ciltte soyulma (eksfoliyasyon), sızıntı bölgesinde doku ölümü (nekroz) Seyrek: Yorgunluk, halsizlik, ateş, vücudun susuz kalması, genel şişkinlik (ödem), hastalık hali Bilinmiyor: Grip benzeri bulgular   Pazarlama sonrasında kazara solunum yolu ile alınırsa solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, gözlerde yanma, boğaz ağrısı ve kusma bildirilmiştir. Deri yolu ile temas sonrasında temas bölgesinde karıncalanma, yanma ve kızarıklık bildirilmiştir. Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız, doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz

İlaç Nasıl Kullanılır

Uygun kullanım ve doz/uygulama sıklığı için talimatlar: SINDAXEL dozu doktorunuz tarafından, boyunuz ve kilonuza göre hesaplanan vücut yüzeyinize göre belirlenecektir. Doz, kanserin türüne ve kan testlerinizin sonucuna göre belirlenecektir.  Tedavi genelde her 3 haftada bir tekrarlanacaktır. Kanserinizin tür ve şiddetine göre SINDAXEL size başka kanser ilaçları ile birlikte de verilebilir.  SINDAXEL tedavisinden önce alerji riskinin azaltılması için size farklı ilaçlar ile tedavi uygulanacaktır. Doktorunuz SINDAXEL ile tedavinizin ne kadar süreceğini size bildirecektir.  Uygulama yolu ve metodu: ·         SINDAXEL size kanser tedavisinde uzman bir doktor tarafından yazılacaktır. ·         Size uygun SINDAXEL dozu hesaplandıktan sonra uzman sağlık personeli tarafından tedaviniz uygulanacaktır. ·         SINDAXEL toplardamarlarınızdan birine yavaş enjeksiyon yoluyla damla damla verilecektir. Tedavi 3 saat sürecektir.   Değişik yaş grupları: Çocuklarda kullanımı: 18 yaş altı çocuklarda kullanılması önerilmemektedir. Yaşlılarda kullanımı: Yaşlılarda kemik iliğinin baskılanması, duyu kusurları, kalp damar yan etkileri daha sıktır. İlacın yaşlılardaki etkinliği gençlerdeki etkinliğine benzer bulunmuştur.   Özel kullanım durumları: Böbrek yetersizliği Böbrek yetmezliği durumunda doktorunuz almanız gereken dozu bildirecektir. Ancak ciddi böbrek yetmezliği durumunda SINDAXEL kullanılmamalıdır.   Karaciğer yetersizliği Hafif ve orta derecede karaciğer yetmezliğiniz varsa doktorunuz dozu azaltacaktır. Ciddi karaciğer yetmezliğinde (karaciğer bozukluğunu gösteren enzimlerinizin düzeyinin normalin 10 katı ve üzerinde olması veya bilirubin düzeylerinizin normalin 5 katından yüksek olması durumunda) kullanılmamalıdır.   Eğer SINDAXEL’in etkisinin çok güçlü veya çok zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise, doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.   Kullanmanız gerekenden daha fazla SINDAXEL kullandıysanız: SINDAXEL’denkullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız, bir doktor veya eczacı ile konuşunuz. SINDAXEL dozaşımı vakaları için özgün bir tedavi yoktur.   Aşırı doz ile ilişkili bulgular, kemik iliği baskılanması ve kan bozuklukları, kollar, eller ve bacaklar veya ayaklarda uyuşukluk, karıncalanma (periferik nörotoksisite) ve ağızda ortaya çıkan yaralardır. Ayrıca kusma ve ishal dahil mide sorunları gibi yaygın şekilde görülen yan etkilerin şiddetlenmesine yol açacaktır.   SINDAXEL çocuklarda uygulanmaz. Ancak herhangi bir şekilde yanlışlıkla uygulanmış ve bir dozaşımı olmuşsa, akut alkol zehirlenmesi bulguları ile ilişkilendirilebilir. Bu gibi durumlarda derhal doktorunuza başvurunuz.   SINDAXEL’i kullanmayı unutursanız Doktorunuz atlanan dozun ne zaman uygulanacağına karar verecektir. Takip eden dozun yeni uygulama zamanı için doktorunuzun talimatlarına uymanız önemlidir. Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız. Eğer bu ürünün kullanımına ilişkin başka sorunuz varsa doktorunuza veya eczacınıza sorun.   SINDAXEL ile tedavi sonlandırıldığında oluşabilecek etkiler: Doktorunuz tarafından belirtilmedikçe SINDAXEL’in dozunu azaltmayınız ya da tedaviyi durdurmayınız. SINDAXEL tedavisini durdurmak hastalığınızın daha kötüye gitmesine neden olabilir.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

SINDAXEL 150 mg/25 mL i.v. infüzyon için konsantre çözelti içeren flakon çeşitli kanser türlerinin tedavisinde kullanılan renksiz ila açık sarı, hafif kıvamlı bir çözeltidir ve cam flakonlarda ambalajlanmıştır.   SINDAXEL kemoterapi için kullanılan bir ilaçtır. Kemoterapinin amacı özellikle meme, yumurtalık ve akciğer kanserlerinin belirli türlerinde olmak üzere kanserli hücrelerin öldürülmesi ve çoğalmasının önlenmesidir.   SINDAXEL ayrıca AIDS’li hastalarda görülen bir kanser türünün (Kaposi Sarkomu) tedavisinde, diğer tedavilerin etkili olmadığı durumlarda kullanılır. Bu kanser, deride veya iç organların yüzeyinde yeni kan damarlarının oluşması ile ortaya çıkar ve ilk görünümü pembemsi ya da kırmızı-mor renkli leke ya da yumrular şeklindedir.   SINDAXEL, kanserli hücrenin bölünmesini ve çoğalmasını durdurabilir. Böylelikle kanserli hücrelerin ölümüne neden olur. Ayrıca normal hücreler de SINDAXEL tedavisinden etkilenebilir ve bundan dolayı bazı yan etkilere neden olabilir.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında, orijinal ambalajında ve ışıktan koruyarak saklayınız.   Flakon açıldıktan sonra ve seyreltilmeden önce kutusunda 25ºC’de maksimum 28 gün saklanabilir. Seyreltilen ürün çalkalanmamalıdır ve 25ºC’nin altındaki oda sıcaklığında 27 saat içinde kullanılmalıdır. 27 saat içinde kullanılmayan seyreltilmiş ürün atılmalıdır. Seyreltilmiş ürün tek kullanımlıktır. Seyreltilen ürün buzdolabında saklanmamalıdır.   SINDAXEL’i çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.   Son kullanma tarihiyle uyumlu olarak kullanınız. SINDAXEL’i kutusunda belirtilen son kullanma tarihinden sonra kullanmayınız.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Kullanılmamış olan ürünler yada atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

SINDAXEL 150 mg/25 mL İ.V. İnfüzyon İçin Konsantre Çözelti İçeren Flakon

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

Paklitaksel tedavisinin over kanserinin birinci basamak kemoterapisinde sisplatinden önce uygulanması önerilmektedir. Paklitaksel sisplatinden önce uygulandığında güvenilirlik profili monoterapide bildirilenle uyumludur. Paklitaksel, sisplatinden sonra uygulandığında, daha derin bir miyelosupresyon görülmekte ve paklitaksel klerensi yaklaşık % 33 azalmaktadır. Paklitaksel ve sisplatin uygulanan hastalarda, sisplatin monoterapisi ve jinekolojik kanser tedavisinde görüldüğü gibi böbrek yetmezliği riskinde bir artış meydana gelebilir.   Paklitaksel metabolizması sitokrom P450 izoenzimleri CYP2C8 ve CYP3A4 tarafından hızlandırılmaktadır. Klinik ilaç etkileşimi çalışmaları yapılmadığından bilinen P450 izoenzimleri CYP2C8 ve CYP3A4 substratları veya inhibitörleri ile birlikte paklitaksel uygulandığında dikkatli olunmalıdır.   Paklitakselin ve diğer CYP3A4 substrat ve inhibitörlerinin potansiyel etkileşimleri ile ilişkili veriler sınırlıdır. Bu nedenle CYP2C8 veya 3A4’ü inhibe ettiği (örn, eritromisin, fluoksetin, gemfibrozil,) veya indüklediği (örn. rifampisin, karbamazepin, fenitoin, fenobarbital, efavirenz, nevirapin) bilinen ilaçlarla paklitaksel eşzamanlı uygulandığında dikkatli olunması gereklidir. İn vitro olarak paklitaksel’in 6α-hidroksipaklitakselemetabolize olması bazı ajanlar tarafından (ketokanozol, verapamil, diyazepam, kinidin, deksametazon, siklosporin, teniposid, etoposid ve vinkristin) inhibe edilmiş ama kullanılan konsantrasyonlar normal terapötik dozları takiben in vivo olarak bulunanları geçmiştir.   Bilinen bir CYP3A4 inhibitörü olan ketokonazolün eşzamanlı uygulanması hastalarda paklitaksel eliminasyonunu inhibe etmemektedir. Sonuç olarak iki tıbbi ürün doz ayarlaması yapılmaksızın birlikte uygulanabilir.   Kaposi sarkomu hastalarında, nelfinavir ve ritonavir ile birlikte alındığında paklitakselin sistemik klerensi anlamlı şekilde azalmaktadır. Indinavir ise bu etkiyi göstermemektedir. Diğer proteaz inhibitörleri ile etkileşimlere ait yeterli bilgi yoktur. Bunun sonucunda, proteaz inhibitörü ile eş zamanlı tedavi gören hastalara paklitaksel dikkatli verilmelidir.   Testosteron, 17α-etinil estradiol, retinoik asit ve CYP2C8’in spesifik inhibitörü olan quercetin de in vitro 6α-hidroksipaklitaksel oluşumunu inhibe etmiştir.    Paklitaksel doksorubisinden önce ve önerilenden daha uzun infüzyon süreleri kullanılarak uygulandığı zaman, kombine paklitaksel ve doksorubisin kullanımı ile daha derin nötropenik ve stomatit episodları ile karakterize, sıra etkileri gözlenmiştir. (Paklitaksel 24 saatte, doksorubisin 48 saatte uygulanmıştır). Doksorubisin ve paklitaksel çok yakın zamanlarda uygulandığında doksorubisin (ve aktif metaboliti doksarubisinolün) eliminasyonu azalabildiğinden plazma seviyeleri artabilir. Birlikte kullanımda kardiyak yan etkilerde artış olabilir. Bu nedenle metastatik meme kanserinin başlangıç tedavisi olarak uygulanan paklitaksel doksorubisin dozundan 24 saat sonra verilmelidir.   Paklitaksel ve doksorubisinin eş zamanlı kullanıldığı klinik çalışmalarda, doksorubisinin ve metabolitlerinin dağılma ve eliminasyonu uzar. Paklitaksel doksorubisinden hemen sonra uygulandığında, doksorubisine total maruz kalma, iki ilacın 24 saatlik aralıkla uygulanmasına kıyasla %30 daha yüksek olur.   Literatürdeki raporlar, bir epirubisin metaboliti olan epirubisinolün plazma seviyelerinin, paklitaksel ve epirubisin kombine halde kullanıldığında artabileceğini öne sürmektedir. Artan epirubisinol plazma seviyelerinin klinik önemi bilinmemektedir.   Paklitaksel klerensi premedikasyon olarak simetidin uygulanmasından etkilenmemektedir.   Paklitakselin diğer terapilerle kombinasyon halinde kullanılması için lütfen, sisplatin, doksorubisin veya trastuzumab kullanımı üzerine bilgi için bu tıbbi ürünlerin Kısa Ürün Bilgilerine başvurunuz.   Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Hiçbir etkileşim çalışması yapılmamıştır.   Pediyatrik popülasyon Hiçbir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

Doz Aşımı Ve Tedavisi

Aşırı doz semptomları, kemik iliği supresyonu, periferik nöropati ve mukozittir. Paklitaksel dozaşımı vakaları için bilinen bir antidot yoktur. Destekleyici bakım ve izlem gerekmektedir. Pediyatrik hastalarda kullanılması önerilmez. Ancak yanlışlıkla uygulandığında ve bu nedenle bir doz aşımı olduğunda, doz aşımı bulguları etanol toksisitesi ile ilişkilendirilebilir.

Etkin Maddeler

Her 1 mL çözelti 6 mg paklitaksel içerir.

Farmakodinamik Özellikler

Farmakoterapötik grubu: Antineoplastik ajanlar, Taksanlar ATC Kodu: L01C D 01   Etki mekanizması: Paklitaksel, antitümör aktivitesine sahip doğal bir üründür. Paklitaksel tübülin dimerlerinden mikrotübüllerin birleşme düzeyini artıran ve depolimerizasyonu önleyerek mikrotübülleri stabilize eden yeni bir antimikrotübül maddesidir. Bu stabilite yaşamsal interfaz ve mitotik hücresel fonksiyonlar için gerekli olan mikrobütül ağının normal dinamik reorganizasyonunun inhibisyonuna neden olmaktadır. Paklitaksel ayrıca hücre siklüsü boyunca mikrotübüllerde anormal dizi veya “demetleri” ve mitoz sırasında çoklu mikrotübül asterlerini indüklemektedir.   Klinik çalışmalar: Over kanserinde: Paklitaksel, topotekan verilen 233 metastatik over kanseri hastasını içeren iki klinik çalışmada araştırılmıştır. Çalışma hastaları, platin içeren tedaviye cevap vermeyen veya rekürrens gösteren hastalardan seçilmiştir. Hastalara başlangıçta beş gün boyunca 30’ar dakikada iv infüzyon yolu ile 1,5 mg/m2 dozunda paklitaksel uygulanmıştır. Çalışma tedavisine yanıt vermeyen veya hastalığında ilerleme görülen hastalara alternatif tedaviler uygulanabilmiştir. Paklitaksel, platin içeren tedaviye direnç geliştiren over kanseri hastalarında etkili bulunmuştur. Açık etiketli, karşılaştırmasız bir çalışmada da, platin içeren tedaviden sonra rekürrens gelişen veya daha önceden uygulanan platin içeren tedaviye yanıt vermeyen 111 hastada paklitakselin etkinliği araştırılmış ve yanıt oranı %14 olarak bulunmuştur.   Küçük hücreli akciğer kanserinde: Rekürrent veya ilerleyici küçük hücreli akciğer kanserinde, bir adet randomize ve üç adet tek kollu çalışmada paklitaksel, 426 hastada incelenmiştir. Randomize, kıyaslamalı bir faz-3 çalışmada, 107 hastaya paklitaksel, 104 hastaya CAV (siklofosfamid, doksorubisin, vinkristin) verilmiştir. Tüm hastalar, ilk seçenek tedaviye yanıt vermişlerdir. Yanıta kadar geçen süre her iki grupta da benzerdir (medyan 6 hafta). Üç açık etiketli karşılaştırmasız çalışmada ilk seçenek kemoterapiden sonra rekürrent veya ilerleyici küçük hücreli akciğer kanserine sahip 319 hasta değerlendirilmiştir. Duyarlı hastalar için yanıt oranları %11-%31, dirençli hastalra için yanıt oranları %7-%11 aralığındadır. İlerlemeye kadar geçen medyan süre ve madyan hayatta kalım oranı her 3 çalışmada ve kıyaslamalı çalışmada benzer bulunmuştur.   Serviks kanserinde: Kıyaslamalı bir çalışmada, uygun 147 serviks kanseri hastasına paklitaksel + sisplatin, 146 uygun hastaya ise sisplatin verilmiştir. Tüm hastalarda histolojik olarak kanıtlanmış Evre IV-B rekürrent veya dirençli, cerrahi veya radyasyon tedavisine uygun olmayan serviks kanseri bulunmaktadır. Paklitaksel + sisplatin tedavi grubunda medyan hayatta kalım 9.4 ay, tek başına sisplatin grubunda 6.5 aydır (p = 0.033).

Farmakokinetik Özellikler

Genel özellikler Sindaxel, renksizden soluk sarıya dek değişen renklerde, hafifçe vizköz konsantre infüzyon çözeltisidir.   Emilim: İntravenöz yolla paklitaksel uygulamasını takiben paklitaksel plazma konsantrasyonları bifazik şekilde düşmüştür. Başlangıçtaki bu hızlı düşüş periferik kompartmana dağılımı ve ilacın eliminasyonunu temsil etmektedir. Sonuncu fazın nedeni kısmen periferik kompartmandan paklitakselin görece daha yavaş dışa akımıdır.   Over kanseri hastalarında yapılan bir Faz 3 randomize çalışmada, 135 ve 175 mg/m2 doz düzeylerinde 3 ve 24 saatlik paklitaksel infüzyonlarını takiben paklitaksel farmakokinetik parametreleri belirlenmiştir ve aşağıdaki tabloda özet olarak sunulmaktadır:   Tablo 2: Farmakokinetik Parametrelerin Özeti – Ortalama Değerler Doz (mg/m2) İnfüzyon Süresi (saat) N (hasta) Cmaks (ng/mL) EAA (0-∞) (ng•s/mL) T-1/2 (h) Kl T (L/s/m2) 135 24 2 195 6300 52.7 21.7 175 24 4 365 7993 15.7∞ 23.8 135 3 7 2170 7952 13.1 17.7 175 3 5 3650 15007 20.2 12.2 Cmaks = Maksimum plazma konsantrasyonu EAA (0- ∞) = Başlangıçtan sonsuzluğa plazma konsantrasyonu-zaman eğrisi altındaki alan Kl T = Toplam vücut klerensi   Dağılım: Paklitakselin 24 saatlik infüzyonuyla dozdaki %30’luk bir artış (135 mg/m2’ye karşı 175 mg/m2) Cmaks değerini %87 artırırken EAA (0- ∞) oransal artış göstermiştir. Bununla birlikte 3 saatlik infüzyonda dozdaki %30’luk bir artış Cmaks ve EAA (0- ∞) değerlerini sırasıyla %68 ve %89 oranında artırmıştır. Kararlı durumda 24 saatlik infüzyonla ortalama görünür dağılım hacmi, paklitaksel için ekstravasküler dağılım ve/veya doku bağlanmasını gösterecek şekilde 227 ila 668 L/m2 aralığındaydı.   Paklitaksel farmakokinetiği Faz 1 ve 2 çalışmalarda tek dozda 1 saatlik infüzyona 15-135 mg/m2 (n=15), 6 saatlik infüzyonla 30-275 mg/m2 (n=36) ve 24 saatlik infüzyonla 200-275 mg/m2 (n=54) dozları uygulanan erişkin kanser hastalarında da değerlendirilmiştir. Toplam vücut klerensi ve dağılım hacmi bulguları Faz 3 çalışmadakilerle uyumluydu. AIDS’e bağlı Kaposi sarkomlu hastalarda paklitaksel farmakokinetiği incelenmemiştir.   0.1 ila 50 μg/mL paklitaksel konsantrasyonlarının kullanıldığı insan serum proteinlerine bağlanma düzeyinin incelendiği in vitro çalışmalarda ilacın %89-98 oranında bağlandığı saptanmıştır; simetidin, ranitidin, deksametazon veya difenhidramin varlığı paklitakselin proteine bağlanma düzeyini etkilememiştir.   Biyotransformasyon: Paklitaksel sitokrom P450 izozimi CYP2C8 tarafından büyük oranda 6a-hidroksipaklitaksel ve CYP3A4 tarafından 3’-p-hidroksipaklitaksel ve 6a, 3’-p-dihidroksipaklitaksele metabolize edilir. Ayrıca 2 minör metaboliti de mevcutur: 3′-p-hidroksipaklitaksel ve 6α, 3′-p- dihidroksipaklitaksel. İn vitro ortamda paklitakselin, 6a-hidroksipaklitaksele metabolize edilmesi bazı maddeler tarafından (ketokonazol, verapamil, diyazepam, kinidin, deksametazon, siklosporin, teniposid, etoposid ve vinkristin) inhibe edilmekle birlikte kullanılan konsantrasyonlar normal terapötik dozlardan sonra in vivo ortamda saptananlardan daha yüksektir. Testosteron, 17a-etinil östradiol, retinoik asit ve CYP2C8’in bir spesifik inhibitörü olan kersetin de in vitro 6a-hidroksipaklitaksel oluşumunu inhibe etmiştir. Paklitaksel farmakokinetiği ayrıca CYP2C8 ve/veya CYP3A4’ün substratı, indükleyicisi veya inhibitörü olan bileşiklerle in vivo ortamda etkileşim sonucunda değişebilir.   Eliminasyon: 15-275 mg/m2 paklitaksel enjeksiyon dozlarının 1, 6 ve 24 saatlik intravenöz infüzyonla uygulanmasından sonra değişmemiş ilacın kümülatif üriner geri kazanımı, klerensin yoğun bir şekilde böbrek dışında yollarla gerçekleştiğini gösterecek şekilde dozun %1.3 ila %12.6’sı aralığında hesaplanmıştır. 3 saatlik infüzyonla 225 veya 250 mg/m2 radyoaktif işaretli paklitaksel uygulanan beş hastada radyoaktivitenin ortalama %71’i 120 saat içerisinde dışkı ve %14’ü idrarla atılmıştır. Geri kazanılan toplam radyoaktivite oranı dozun %56 ila %101’i arasında değişmiştir. Paklitaksel dışkıda geri kazanılan radyoaktivitenin ortalama %5’ini oluştururken başta 6a-hidroksipaklitaksel olmak üzere metabolitler geri kalan miktarı oluşturmuştur.   Doğrusallık/Doğrusal Olmayan Durum: Artan dozlarda uygulanan 3 saatlik infüzyonlar lineer olmayan farmakokinetik sonuçlar vermiştir. 135 mg/m2’lik doz %30 arttırılarak 175 mg/m2’ye çıkartıldığı zaman Cmaks ve EAA (eğri altında kalan alan) değerleri sırasıyla %75 ve %81 artmıştır.   Hastalardaki karakteristik özellikler:   Yaş ve cinsiyet : Sistemik paklitaksel maruziyetinde, hastalar arası değişkenlik minimumdur.    Böbrek/ Karaciğer hastalıkları: Paklitaksel atılımı üzerinde böbrek disfonksiyonunun etkisi araştırılmamıştır. Çeşitli düzeylerde karaciğer fonksiyon bozukluğu olan 35 hastada 3 saatlik paklitaksel infüzyonunun atılım ve toksisitesi değerlendirilmiştir. Normal bilirubin düzeyine sahip hastalara kıyasla, bilirubin düzeyi anormal şekilde üst normal sınırın 2 katından fazla olan hastalarda 175 mg/m2 dozunda tespit edilen plazma paklitaksel maruziyeti artmış ancak toksisite şiddeti veya frekansında belirgin bir artış görülmemiştir. Serum bilirubin düzeyi üst normal sınırın >2 katı olan beş hastada düşük dozda bile (110 mg/m2) şiddetli miyelosupresyon insidansında istatistiksel olarak anlamlı olmayan bir artış yaşanmış ancak plazma maruziyetinde herhangi bir artış gözlenmemiştir

Farmasötik Form

Konsantre infüzyon çözeltisi Berrak, renksizden soluk sarıya dek değişen renklerde, hafifçe vizköz konsantre enjektabl solüsyon

Gebelik Ve Laktasyon

Genel tavsiye Gebelik kategorisi: D   Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) Seksüel olarak aktif fertil kadın ve erkek hastalar tedavi sırasında, erkekler tedaviden sonra en az 6 ay, kadınlar ise tedaviden sonra en az bir ay süreyle etkin gebelik önleyici yöntemler kullanmalıdır. Hormon reseptör pozitif tümörlü hastalarda hormonal doğum kontrol yöntemleri kontrendikedir.   Gebelik dönemi Gebe kadınlarda yapılan yeterli ve iyi kontrollü çalışma yoktur. Paklitaksel gebelik ve /veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkilere sahip olabilir. SINDAXEL mutlaka gerekli olmadıkça gebelikte kullanılmamalıdır.   Paklitaksel, gebelik sırasında kullanılırsa veya hasta bu ilacı alırken gebe kalırsa, fetusa yönelik olası riskler konusunda hasta bilgilendirilmelidir.   Laktasyon dönemi Paklitakselin insan sütü ile atılıp atılmadığı bilinmemektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar paklitakselin sütle atıldığını göstermektedir. Etkin maddenin süt ile atılımına yönelik fizikokimyasal ve eldeki farmakodinamik,/toksikolojik veriler nedeniyle memedeki çocuk açısından bir risk olduğu göz ardı edilemez. SINDAXEL, emzirme döneminde kullanılmamalıdır.   Üreme yeteneği/Fertilite: Paklitakselin tavşanlarda embriyotoksik ve fetotoksik olduğu ve sıçanlarda fertiliteyi azalttığı gösterilmiştir. İnsanlarda üreme yeteneği ile ilişkili veri yoktur.

Geçimsizlikler

Makrogolgliserol risinoleat zaman ve konsantrasyon ile artan düzeylerde plastikleştirici içeren polivinil klorür (PVC) kaplardan DEHP (di-(2-ethylhexyl)phthalate) salımına neden olabilir. Sonuç olarak paklitaksel’in hazırlanması, saklanması ve seyreltilmesi için PVC içermeyen ekipman kullanılmalıdır.

İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi

İlk ruhsat tarihi:01.09.2009 Ruhsat yenileme tarihi:

İstenmeyen Etkiler

Aksi belirtilmedikçe aşağıdaki yan etkiler, klinik çalışmalarda paklitaksel monoterapisi uygulanan 812 hastaya ilişkin genel güvenilirlik veri tabanını yansıtmaktadır. Ayrıca sisplatin ile kombinasyon halinde paklitaksel alan daha önce tedavi uygulanmamış over kanseri veya NSCLC’li hastalarda veya adjuvan koşullarda doksorubisin/siklofosfamid uygulamasından sonra paklitaksel alan meme kanseri hastalarda daha yüksek frekans ve şiddette ve bu popülasyonlarda klinik açıdan anlamlı bir farkla meydana gelen toksisiteler de tanımlanmaktadır. Faz 3 over kanseri, meme kanseri, NSCLC ve Faz 2 Kaposi sarkomu çalışmalarında gözlenen önemli yan etkilerin frekans ve şiddeti yukarıda tedavi koluna göre tablo halinde sunulmaktadır. Ayrıca pazarlama sonrası deneyim veya diğer klinik çalışmalarda seyrek şekilde görülen yan etkiler de bildirilmiştir. Yan etkilerin frekansı ve şiddeti over, meme veya akciğer karsinomu veya Kaposi karsinomu tedavisi için paklitaksel alan hastalarda genel benzer olmakla birlikte AIDS’e bağlı Kaposi sarkomlu hastalarda daha yüksek frekans ve şiddette hematoloji toksisite, enfeksiyonlar ve febril nötropeni yaşanabilir. Bu hastalar daha düşük bir doz yoğunluğu ve destek tedavisine ihtiyaç duymaktadır. Sadece Kaposi sarkomu olan grupta veya bu popülasyonda daha yüksek şiddette ve klinik açıdan anlamlı bir farkla gözlenen toksisiteler tanımlanmaktadır.   Klinik çalışmalarda paklitaksel ile ilgili bildirilen diğer istenmeyen reaksiyonlar aşağıdaki sıklık derecesine göre listelenmiştir: Çok yaygın(≥1/10); yaygın ≥1/100, <1/10); Yaygın olmayan (≥1/1000, <1/100); Seyrek (≥1/10.000, <1/1000); Çok seyrek (<1/10.000), izole bildirimler dahil   Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar Çok yaygın: Enfeksiyöz epizodlar*, idrar yolları enfeksiyonu, üst solunum yolu enfeksiyonları (ölümcül de olabilen), nozokomiyal enfeksiyon (özellikle Kaposi sarkomunda), ateş. Yaygın olmayan: Septik şok. Seyrek: Pnömoni, peritonit, sepsis. * Özellikle Kaposi sarkomlu AIDS hastalarında Sitamegalo virüs, Herpes Simpleks, Pneumocytis carinii, M. avium-intracellulare, özofagus kandidiyazisi, Kriptosporidiozis, Kriptokokal menenjit, lökoensefalopati gibi fırsatçı enfeksiyonlar sıktır.   Kan ve lenf sistemi hastalıkları Çok yaygın: Kemik iliği supresyonu, nötropeni, trombositopeni, kanama, anemi Seyrek: Febril nötropeni. Çok seyrek: Akut myeloid lösemi, myelodisplastik sendrom.   Bağışıklık sistemi hastalıkları Çok yaygın: Minör aşırı duyarlılık reaksiyonları, özellikle döküntü, yüzde ve boyunda kızarıklık Yaygın: Aşırı duyarlılığa bağlı gelişen hipotansiyon, dispne, taşikardi, hipertansiyon, göğüs ağrısı Yaygın olmayan: Aşırı duyarlılık reaksiyonlarına bağlı seyrek sırt ağrısı vakaları ve titreme vakaları, tedavi gerektiren anlamlı aşırı duyarlılık reaksiyonları (genelde ilk iki kürde ve infüzyonun ilk saati içinde meydana gelmiştir) Seyrek: Anafilaktik reaksiyonlar. Çok seyrek: Anafilaktik şok.   Metabolizma ve beslenme hastalıkları Çok seyrek: Anoreksi. Bilinmiyor: Hiperglisemi   Psikiyatrik hastalıkları Çok seyrek: Konfüzyonel durum.   Sinir sistemi hastalıkları* Çok yaygın: Periferik nöropati, nörolojik semptomlar, nörosensöriel olaylar Seyrek: Motor nöropati (uçlarda güç azalması) Çok seyrek: Paralitik ileusa ve ortostatik hipotansiyona neden olabilen otonomik nöropati, grandmal nöbetler, konvulsiyonlar, hafif baş dönmesi, baş ağrısı, senkop, ataksi ve nöroensefalopati, * Her çalışmada ayrı şekilde bildirilen verilerde de görüldüğü gibi nörolojik toksisite, çalışmalar arasında farklı şekilde değerlendirilmiştir. Ayrıca nörolojik semptomların frekansı ve şiddeti daha önce ve/veya eşzamanlı olarak uygulanan nörotoksik maddelerden etkilenmiştir.   Göz hastalıkları Yaygın olmayan: Konjunktivit ve artan lakrimasyon Çok seyrek: Optik sinir ve/veya görsel rahatsızlıklar (özellikle önerilenden yüksek dozlarda alan hastalarda ışık çakmaları şeklinde algılanan skotom), kalıcı optik sinir hasarı   Kulak ve iç kulak hastalıkları Çok seyrek: Ototoksisite (duyma kaybı ve tinnitus, vertigo)   Kardiyak hastalıkları Çok yaygın: Elektrokardiyogram (EKG) anomalileri (spesifik olmayan repolarizasyon anomalileri, sinüs bradikardisi, sinüs taşikardisi ve erken vurular)  Yaygın: Bradikardi, kardiyovasküler olaylar Yaygın olmayan: Miyokard infarktüsü. konjestif kalp yetmezliği (kombinasyon tedavisinde sık) bildirilmiştir. Senkop, ritim anomalileri (asemptomatik ventriküler taşikardi, bigemini ve pacemaker takılmasını gerektiren tam AV bloğu), kardiyomiyopati Çok seyrek: Atriyal fibrilasyon, supraventriküler taşikardi, ölüm.   Vasküler hastalıklar Çok yaygın: Hipotansiyon Yaygın: Hipertansiyon, tromboz, tromboflebit Yaygın olmayan: Progresif hipotansiyon Çok nadir: Şok   Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıkları Seyrek: İnterstisyel pnömoni, akciğer fibrozu, pulmoner emboli, dispne, plevral efüzyon, solunum yetmezliği. Eşzamanlı olarak radyoterapi uygulanan hastalarda bu uygulamaya bağlı pnömoni vakaları bildirilmiştir. Çok seyrek: Öksürük.   Gastrointestinal hastalıkları Çok yaygın: Bulantı/kusma, diyare ve mukozit bildirilmiştir. Yaygın olmayan: İntestinal obstrüksiyon, intestinal perforasyon, pankreatit, iskemik kolit ve dehidratasyon vakaları bildirilmiştir. Seyrek: nötropenik enterokolit (tiflit) vakaları, Çok seyrek: Mezenterik tromboz, psödomembranöz kolit, özofajit, kabızlık, asit, nötropenik kolit   Hepato-bilier hastalıklar Yaygın: Başlangıçta karaciğer fonksiyonu normal olan hastalarda alkalen fosfataz ve AST (SGOT) değerlerinde sırasıyla %22 ve %19 oranında yükselme Yaygın olmayan: Bilirubin yüksekliği (%7) Çok seyrek: Ölüme neden olan hepatik nekroz ve hepatik ensefalopati vakaları bildirilmiştir.   Deri ve deri altı doku hastalıkları Çok yaygın: Alopesi Yaygın: Tırnak değişiklikleri (pigmentasyon veya tırnak yatağında renk değişikliği), paklitaksel kaynaklı aşırı duyarlılık reaksiyonlarına bağlı geçici cilt değişiklikleri Seyrek: Radyasyon tekrarına bağlı cilt anomalileri vakaları ve bunun yanı sıra makülopapüler döküntü, kaşıntı, eritem vakaları Çok seyrek: Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroz, eritema multiforme, eksfoliyatif dermatit, ürtiker, onikoliz. (Tedavideki hastalar, el ve ayaklarına güneş koruyucusu uygulamalıdırlar).   Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları Çok yaygın: Artralji/miyalji   Böbrek ve idrar hastalıkları Çok yaygın: Grade III, IV renal toksisite (Kaposi sarkomunda sık) Seyrek: Serum kreatininde reversibl yükselmeler, böbrek yetmezliği   Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları Çok yaygın: Ekstravazasyona bağlı reaksiyonlar dahil enjeksiyon yeri reaksiyonları genelde hafif olup eritem, hassasiyet, ciltte renk değişikliği veya enjeksiyon yerinde şişliği içermiştir. Yaygın olmayan: Flebit, selülit, endürasyon, ciltte eksfoliasyon, nekroz ve fibroz , Seyrek: Asteni, halsizlik, pireksi, dehidrasyon, genel ödem, malazi Bilinmiyor: Grip benzeri sendrom   Pazarlama sonrası veriler: Pazarlama sonrasında kazara inhalasyon yolu ile maruziyet neticesinde dispne, göğüs ağrısı, gözlerde yanma, boğaz ağrısı ve kusma bildirilmiştir. Topikal maruziyet sonrasında karıncalanma, yanma ve kızarıklık bildirilmiştir.   Özel popülasyonlara ilişkin ek veriler:   Pediyatrik popülasyon: Pediatrik hastalarda paklitaksel tedavisinin güvenilirlik ve etkinliği gösterilmemiştir. 350-420 mg/m2 aralığındaki dozlarda 3 saatlik intravenöz infüzyonla paklitaksel uygulanan pediatrik hastalarda yapılan bir klinik çalışmada merkezi sinir sisteminde toksisite (seyrek şekilde ölüme neden olmuştur) bildirilmiştir. Bu toksisite büyük olasılıkla kısa infüzyon süresiyle verilen paklitaksel aracının etanol bileşeninin yüksek dozundan kaynaklanmaktadır. Eşzamanlı olarak antihistaminik kullanımı bu etkiyi yoğunlaştırabilir. Paklitaksel’in doğrudan bir etkisi göz ardı edilemez ancak bu popülasyonda paklitaksel kullanımının güvenilirliği değerlendirilirken bu çalışmada kullanılan yüksek dozlar (erişkinlerde önerilen dozun iki katından fazlası) dikkate alınmalıdır.   Yaşlı hastalar: İlerlemiş over kanseri, meme kanseri veya NSCLC tedavisinde güvenilirlik ve etkinliğinin değerlendirildiği sekiz klinik çalışmada paklitaksel uygulanan 2228 hasta ve adjuvan meme kanseri çalışmasında paklitaksel almak üzere randomize edilen 1570 hastadan 649’u (%17) 65 yaş ve üstü ve 49’u (%1) 75 yaş ve üstündedir. Çalışmaların büyük bir kısmında şiddetli miyelosupresyon yaşlı hastalarda daha sık görülmüştür; bazı çalışmalarda şiddetli nötropeni yaşlı hastalarda daha yaygındır. NSCLC hastalığında yapılan iki klinik çalışmada paklitaksel uygulanan yaşlı hastalardaki kardiyovasküler olay insidansı daha yüksektir. Etkinlik düzeyi genç ve yaşlı hastalar arasında benzer görünmekle birlikte incelenen yaşlı hasta sayısının az olması nedeniyle yeterli güvenlikle karşılaştırmalı etkinlik belirlenememektedir. Over kanserinin birinci basamak tedavisinin incelendiği çalışmada yaşlı hastalarda genç hastalara kıyasla daha düşük bir ortanca sağkalım görülmüş olmakla birlikte diğer etkinlik parametreleri genç hastalardan farklı değildir.

Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim

Her bir mL’de;  Etkin madde: Paklitaksel     6 mg/mL Yardımcı maddeler: Etanol                                                                 385.0 mg/mL Makrogolgliserol risinoleat  (polioksil kastor yağı)          527.0 mg/mL içerir.

Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri

Karsinojenite, mutajenite Paklitaksel tedavisinin kasinojenik potansiyeli incelenmemiştir. Paklitakselin in vitro (insan lenfositlerinde kromozom aberasyon testi) in vitro (farelerde mikronukleus testi) klastojenik etkiye sahip olduğu gösterilmiştir. Paklitaksel Ames testi veya CHO/HGPRT gen mutasyon testinde mutajenik özellik göstermemiştir.   Üreme yeteneği/Fertilite Çiftleşme döneminde ve öncesinde ≥1 mg/kg/gün paklitaksel uygulanması (insanlarda mg/m2 cinsinden önerilen maksimum dozun yaklaşık 0.04 katı) dozunda erkek ve dişi sıçanlarda fertilitede bozulmaya neden olmuştur. Bu dozda paklitaksel fertilite ve üremede azalmaya ve embriyo-fetal toksisitede artışa neden olmuştur.   Gebelik Paklitaksel gebe kadınlara uygulandığında fetusta hasara neden olabilir. Tavşanlara organogenez periyodunda 3.0 mg/kg/gün dozunda (insanlarda mg/m2 cinsinden önerilen maksimum dozun yaklaşık 0.2 katı) paklitaksel uygulandığında, rahim içi mortalite, artan rezorpsiyon ve fetus ölümü ile gösterilen embriyo-fetal toksisite meydana gelmiştir. Bu dozda ayrıca maternal toksisite de gözlenmiştir. 1.0 mg/kg/gün dozunda (insanlarda mg/m2 cinsinden önerilen maksimum dozun yaklaşık 1/15 katı) herhangi bir teratojenik etki gözlenmemiştir; aşırı fetal mortalite nedeniyle daha yüksek dozlarda teratojenik potansiyel değerlendirilememiştir.   Laktasyon C-14 işaretli paklitaksel enjeksiyonun doğumdan sonraki 9 ila 10. günlerde sıçanlara uygulanmasını takiben sütteki radyoaktivite konsantrasyonları plazmadakinden daha yüksek olup plazma konsantrasyonu ile paralel şekilde düşmüştür

Kontrendikasyonlar

İçerdiği etkin madde (paklitaksel) veya özellikle makrogolgliserol risinoleat (polioksil kastor yağı) olmak üzere formüldeki diğer bileşenlerden herhangi birisine karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda, Başlangıçta nötrofil sayımı <1500 hücre/mm3 olan solid tümörlü veya başlangıç ya da takip eden nötrofil sayımları <1000 hücre/mm3 olan AIDS’e bağlı Kaposi Sarkomlu hastalarda Kaposi sarkomlu hastalarda ayrıca eş zamanlı, ciddi, kontrol edilmeyen enfeksiyonların eşlik ettiği durumlarda kontrendikedir. Gebelik ve laktasyonda kontrendikedir.

Kullanım Yolu

Damar içine uygulanır.

Küb’ Ün Yenileme Tarihi

Müstahzar Adı

SINDAXEL 150 mg/25 mL i.v. infüzyon için konsantre çözelti içeren flakon

Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri

Paklitaksel ancak, kanserde kullanılan kemoterapötik maddelerin kullanımında deneyimli bir hekim gözetiminde uygulanmalıdır. Özellikle aşırı duyarlılık reaksiyonları gibi komplikasyonların uygun tedavisi ancak yeterli tanı ve tedavi imkânları mevcut olduğunda mümkündür.   Eğer paklitaksel cilde temas ederse derhal su ve sabunla iyice yıkanmalıdır. Deriyle teması yanma ve kızarıklığa yol açar. Topikal maruziyeti takiben karıncalanma, yanma ve kızarıklık gibi olaylar meydana gelmektedir.   Paklitaksel mukoz membranlarla temas ederse membranlar su ile iyice yıkanmalıdır. Solunması halinde dispne, göğüs ağrısı, gözlerde yanma, boğazda ağrı ve bulantı bildirilmiştir.   Hayvanlarda yapılan lokal tolerans çalışmalarında intraarteryel uygulamadan sonra şiddetli doku reaksiyonları görüldüğünden intraarteryel paklitaksel uygulamasından kaçınılması için önlemler alınmalıdır.   İntravenöz uygulama sırasında ekstravazasyon açısından infüzyon bölgesi yakından gözlenmelidir. Ekstravazasyona bağlı reaksiyonlar dahil enjeksiyon yeri reaksiyonları genelde hafif olup eritem, hassasiyet, ciltte renk değişikliği veya enjeksiyon yerinde şişliği içermiştir. Bu reaksiyonlar 3 saatlik infüzyona kıyasla 24 saatlik infüzyonda daha sık meydana gelmiştir. Farklı bir bölgeye paklitaksel uygulamasını takiben daha önce ekstravazasyon meydana gelen bölgede cilt reaksiyonlarının nüksü seyrek şekilde bildirilmiştir.   Paklitaksel tedavisinden önce hastalara kortikosteroidler, antihistaminikler ve H2 reseptör antagonistleri ile premedikasyon uygulanmalıdır.  Paklitaksel bir platin bileşiği ile kombine olarak verildiği zaman platin bileşiğinden önce verilmelidir.   Anafilaksi ve aşırı duyarlılık reaksiyonları: Siklosporin konsantre infüzyon çözeltisi ve tenipozid konsantre enjeksiyon çözeltisi içeren ürünlere karşı aşırı duyarlılık reaksiyon öyküsü olan hastalara paklitaksel uygulanmamalıdır. Hastaların tümüne paklitaksel tedavisinden önce, alerji engelleyici ön tedavi uygulanmalıdır.   Yüzde ve boyunda kızarıklık, cilt reaksiyonu, dispne, hipotansiyon veya taşikardi gibi minör semptomlar tedaviye ara verilmesini gerektirmemektedir. Bununla birlikte hastaların %2 – %4’ünde tedavi gerektiren hipotansiyon, bronkodilatör gerektiren dispne, anjiyoödem ve jeneralize ürtiker gibi anafilaksi ve şiddetli aşırı duyarlılık reaksiyonları paklitaksel tedavisinin derhal kesilmesini ve agresif semptomatik tedavi uygulanmasını gerektirmektedir. Bu tür bir olaydan sonra yeniden paklitaksel uygulaması riski göze alınmamalıdır. Aşırı duyarlılık reaksiyonlarının şiddeti ve frekansı paklitaksel dozu veya programından etkilenmemiştir. Faz 3 ikinci basamak over kanseri çalışmasında 24 saatlik infüzyona kıyasla 3 saatlik infüzyon aşırı duyarlılık reaksiyonlarında daha yüksek bir artışla ilişkilendirilmemiştir. Üçüncü kürden sonra şiddetli reaksiyonlar gözlenmemiş ve şiddetli semptomlar genelde paklitaksel infüzyonunun ilk saati içerisinde meydana gelmiştir.         Kemik iliği supresyonu: Kemik iliği supresyonu (temelde nötropeni) doza bağlı olup paklitaksel tedavisinin doz sınırlayıcı toksisitesidir. En düşük nötrofil düzeyleri ortalama 11 günde meydana gelmiştir 135 mg/m2 dozu uygulanan hastalarda, 175 mg/m2 dozu uygulanan hastalara göre nötropeni görülme sıklığı daha düşüktür. Aynı çalışmada 3 saatlik uygulamaya kıyasla 24 saatlik uygulama şiddetli nötropeni (<500 hücre/mm3) daha sık görülmüş ve infüzyon süresi miyelosupresyon üzerinde dozdan daha büyük bir etki yaratmıştır. Daha önce radyoterapi uygulanması, nötropeni sıklığını ve şiddetini artırmamıştır. nötropeni kümülatif maruziyetle artmamış, daha sık veya daha şiddetli oluşmamıştır. Sisplatin ile kombinasyonunda nötropeni ve şiddetli nötropeni insidansı, sisplatin + siklofosfamid kombinasyonundan daha yüksektir. Şiddetli nötropeni yaşayan hastalarda G-CSF dahil destek tedavisi kullanımı önerilmektedir.   Temelde nötropeni olmak üzere şiddetli olabilen ve enfeksiyona neden olabilen kemik iliği supresyonunun izlenmesi için paklitaksel alan hastaların tümünde sıklıkla periferik kan sayımı yapılması önerilmektedir. Nötrofil sayımı ≥ 1500/mm3 (Kaposi sarkomu hastaları için ≥1000 /mm3) ve trombosit sayımı ≥ 100000/mm3 (Kaposi sarkomu hastaları için ≥75000 /mm3) olana kadar hastaya tedavi uygulanmamalıdır.       Trombositopeni yaygın olmakla birlikte hemen hemen hiç şiddetli düzeye çıkmamıştır (<50.000 hücre/mm3). Hemorajik epizodların büyük bir kısmı lokal olup bu olayların frekansı paklitaksel enjeksiyon dozu ve programı ile ilişkisizdir. Adjuvan meme kanseri çalışmasında şiddetli trombositopeni ve Trombosit transfüzyonu insidansı doksorubisin dozuyla artmıştır. Vakaların %16’sında şiddetli olmak üzere (Hb<8 g/dL) hastaların %78’inde anemi (Hb<11 g/dL) gözlenmiştir.   Enfeksiyonlar: Hastaların %30’u ve kürlerin %9’unda enfeksiyöz epizodlar meydana gelmiştir. İdrar yolları enfeksiyonu ve üst solunum yolu enfeksiyonları en sık bildirilen enfeksiyöz komplikasyonlardır. İlerlemiş HIV hastalığı ve düşük riskli AIDS’e bağlı Kaposi sarkomlu immün yetmezlikli hastaların %61’inde en az bir nozokomiyal enfeksiyon bildirilmiştir.   Ağır kalp iletim anormallikleri: Paklitaksel tedavisi sırasında hastaların < %1’inde şiddetli iletim anomalileri gösterilmiş ve bazı vakalarda pacemaker takılması gerekmiştir. Paklitaksel infüzyonu sırasında hastada ciddi iletim anomalileri gelişirse uygun tedavi uygulanmalı ve sonraki paklitaksel kürleri sırasında elektrokardiyografik izlem yapılmalıdır.   Kardiyovasküler: Paklitaksel uygulaması sırasında hipotansiyon, bradikardi ve hipertansiyon gözlenmiş olmakla birlikte bu reaksiyonlar genelde tedavinin kesilmesini gerektirmemiştir. Hipertansiyon oluşması veya nüksü nedeniyle paklitaksel infüzyonlarına bazen ara verilmeli veya tamamen kesilmelidir   Özellikle paklitaksel infüzyonunun ilk saatinde sık sık yaşamsal belirtilerin izlenmesi önerilmektedir. Ciddi iletim anormallikleri olan hastalar dışında, devamlı EKG monitorizasyonu gerekmez. Başta antrasiklin olmak üzere diğer kemoterapilerin uygulandığı hastalarda tipik olarak konjestif kalp yetmezliği bildirilmiştir. AIDS-KS klinik çalışmasında tek bir kalp yetmezliği olgusu da bildirilmiştir.   Paklitaksel, metastatik meme kanserinin ilk seçenek tedavisinde doksorubisin veya trastuzumab ile kombine kullanıldığında kardiyak fonksiyonların izlenmesi önerilir. Paklitakselin söz konusu kombinasyonları ile tedavi düşünüldüğünde hastalar kardiyak geçmiş, fiziksel muayene, EKG, ekokardiyogram ve/veya MUGA incelemelerini kapsayan temel kardiyak değerlendirmeye tabi tutulmalıdırlar. Kardiyak fonksiyon, tedavi süresince her 3 ayda bir devamlı olarak izlenmelidir. İzleme kardiyak bozukluk gelişen hastaların tespit edilmesine yardımcı olabilir. Tedaviyi gerçekleştiren doktor tarafından ventriküler fonksiyon değerlendirmesinin sıklığına karar verilirken uygulanan antrasiklinin dozu (mg/m2) dikkatle değerlendirilmelidir. Testlerde kardiyak fonksiyonda bozulma görülürse, bu asemptomatik olsa dahi, irreversible kardiyak hasar oluşması potansiyeline karşı tedaviye devam edilmesi halinde sağlanacak klinik yararlar tedaviyi gerçekleştiren doktor tarafından dikkatlice değerlendirilmelidir. Eğer tedaviye devam edilmesine karar verilirse kardiyak fonksiyon daha sık izlenmelidir.   Sinir sistemi: Periferik nöropati sıklıkla meydana gelmekle birlikte ciddi semptomlar nadiren görülür ve uygulanacak diğer paklitaksel kürlerinde dozun %20 (Kaposi sarkomu hastaları için %25) azaltılması gerekir. Sisplatin ile kombine kullanımı, bu etkisinde artış meydana getirir.   Genelde nörolojik semptomların frekansı ve şiddeti paklitaksel monoterapisi uygulanan hastalarda doza bağımlıdır. Periferik nöropati frekansı kümülatif dozla birlikte artmıştır. Paklitaksel tedavisinin kesilmesinden sonraki birkaç ay içerisinde genelde duyusal semptomlar düzelmiş veya tamamen geçmiştir. Daha önce uygulanan tedavilere bağlı nöropatiler paklitaksel tedavisi için kontrendikasyon oluşturmaz.   İntergroup birinci basamak over kanseri çalışmasında nörotoksisite nöromotor ve nörosensör olaylara ilişkin raporları da içermiştir. Intergroup ve GOG çalışmalarında yapılan çapraz geçişli nörotoksisite karşılaştırması, paklitaksel sisplatin 75 mg/m2 ile birlikte verildiğinde şiddetli nörotoksisite insidansının, 24 saatlik infüzyonla verilen 135 mg/m2dozuna kıyasla (%3) 3 saatlik infüzyonla verilen 175 mg/m2paklitaksel dozunda daha yaygın olduğunu (%21) düşündürmektedir.   Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri (NSCLC) olan hastalarda paklitaksel uygulamasını takiben sisplatin uygulaması, paklitaksel monoterapisi uygulanan over veya meme kanserli hastalardakine kıyasla daha yüksek şiddetli nörotoksisite insidansına neden olmuştur.   Sindirim sistemi: Psödomembranöz kolit seyrek şekilde bildirilmiştir. Eşzamanlı olarak antibiyotik verilmeyen hastalarda psödomembranöz kolit görülmüştür. Paklitaksel tedavisi sırasında veya hemen sonra meydana gelen şiddetli veya uzun süreli diyare vakalarının ayırıcı tanısı açısından bu reaksiyon dikkate alınmalıdır.   Kaposi sarkomuna sahip hastalarda nadiren şiddetli mukozit görülebilir. Mukozit dozaj programına bağlı olup 3 saatlik infüzyona kıyasla 24 saatlik infüzyonda daha sık şekilde meydana gelmiştir. Eğer şiddetli bir reaksiyon olursa, paklitaksel dozu %25 azaltılmalıdır. Paklitaksel + sisplatin tedavisinde bulantı ve kusma insidansı, paklitaksel monoterapisinden yüksek görünmektedir.   Solunum sistemi: Paklitaksel akciğer radyoterapisi ile kombinasyon halinde verilebilir ve kronolojik sıradan bağımsız şekilde intersitisyel pnömoni gelişimine katkıda bulunur.   Karaciğer yetmezliği: Hafifçe bozulmuş hepatik fonksiyona sahip hastalarda, 3 saatlik infüzyon şeklinde uygulandığında paklitaksel toksisinde artış olduğunu gösteren bir kanıt yoktur. Paklitaksel, serum total bilirubin düzeyleri üst normal sınırın >2 katı olan hastalarda miyelotoksisitesinin alevlenebildiği konusunda sınırlı veri mevcuttur. Bu hastalara paklitaksel uygulanırken son derece dikkatli olunmalı ve Pozoloji ve Uygulama Şekli bölümünde önerildiği şekilde doz azaltımına gidilmelidir.   Şiddetli kolestaza sahip hastalarda veri yoktur. Ciddi hepatik yetmezlikte kullanılmamalıdır.   Kazara maruziyet: Solunması halinde dispne, göğüs ağrısı, gözlerde yanma, boğazda ağrı ve bulantı bildirilmiştir. Topikal maruziyeti takiben karıncalanma, yanma ve kızarıklık gibi olaylar meydana gelmektedir.   SINDAXEL, hacmin yaklaşık %50’si kadar, doz başına 20 g’a dek etanol (alkol) içerir. Yani, her dozda yarım litre biraya ve büyük bir bardak (210 mL) şaraba eşdeğer etanol vardır. Alkol bağımlılığı olanlar için zararlı olabilir. Hamile veya emziren kadınlar, çocuklar ya da karaciğer hastalığı ya da epilepsi için yüksek risk grubundaki hastalar için dikkate alınmalıdır.   Sindaxel 527.0 mg makrogolgliserol risinoleat (polioksil kastor yağı) içerir ve bu maddeye bağlı ciddi alerjik reaksiyonlar görülebilir.   

Pozoloji Ve Uygulama Şekli

Pozoloji/Uygulama sıklığı ve süresi Ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonlarının önlenmesi için paklitaksel uygulamasından önce hastaların tümüne bir ön tedavi uygulanmalıdır. Bu ön tedaviler paklitaksel verilmeden yaklaşık 6 ve 12 saat önce oral yolla uygulanan veya 30 ila 60 dakika önce intravenöz yolla uygulanan 20 mg deksametazon (Kaposi sarkomu hastaları için 8-20 mg), 30 ila 60 dakika önce intravenöz yolla uygulanan 50 mg difenhidramin ve 30 ila 60 dakika önce 300 mg simetidin veya 50 mg ranitidin dozlarını içerebilir.   İlerlemiş veya metastatik over kanseri tedavisi: Over kanserinin birinci seçenek tedavisinde: Daha önceden tedavi görmemiş hastalarda her üç haftada bir 3 saatlik iv. infüzyon ile 175 mg/m2 dozunda uygulanır. Alternatif olarak her 3 haftada bir 24 saatlik iv infüzyon ile 135 mg/m2’lik miyelosupresif bir doz kullanılabilir. Bir platin bileşiği ile kombine edilerek kullanılacak ise, SINDAXEL platin bileşiğinden önce verilmelidir.   Over kanserinin ikinci seçenek tedavisinde: Daha önceden kemoterapi görmüş hastalarda önerilen rejim, her üç haftada bir 3 saatte intravenöz yoldan 175 mg/m2’dir.   Meme kanseri tedavisi: ·         Meme kanserinin adjuvan tedavisi: SINDAXEL, antrasiklin, siklofosfamid tedavisini takiben 4 kür olarak her üç haftada bir, 3 saatte intravenöz yoldan 175 mg/m2 dozunda uygulanır. ·         İlerlemiş veya metastatik meme kanserinin ilk seçenek, kombinasyon tedavisi: Paklitaksel, doksorubisin (50 mg/m2) ile kombine kullanılırken, doksorubisinden 24 saat sonra verilmelidir. Önerilen paklitaksel dozu her 3 haftada bir, 3 saatte intravenöz yoldan 220 mg/m2’dir.   Paklitaksel’in trastuzumab ile kombine kullanımında tavsiye edilen dozu, kürler arasında 3 hafta bırakılarak 3 saatte intravenöz yoldan 175 mg/m2’dir. Paklitaksel infüzyonuna trastuzumabın ilk dozunu izleyen gün veya önceki trastuzumab dozu iyi tolere edilmişse trastuzumabın daha sonraki dozlarının hemen ardından başlanabilir.   Metastatik meme kanserinin tek ajan tedavisi (İkinci seçim tedavi): Başlangıçtaki kemoterapinin başarısız olması veya altı aylık adjuvan kemoterapi sırasında nüks görülmesi halinde, her üç haftada bir, üç saatlik intravenöz infüzyonla uygulanan 175 mg/m2 paklitaksel tedavisinin etkin olduğu gösterilmiştir.   Haftalık uygulama; SINDAXEL 80-100 mg/m2 dozunda bir saatlik infüzyonla uygulanabilir.   Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri tedavisi: Kombinasyon tedavisi: daha önceden tedavi görmemiş hastalarda her 3 haftada bir 3 saatlik i.v. infüzyonla 175 mg/m2 dozunda uygulanır. Alternatif olarak her 3 haftada bir 24 saatlik i.v. infüzyonla 135 mg/m2’lik daha miyelosupresif bir doz kullanılabilir. Bir platin bileşiği ile kombine edilerek kullanılacak ise paklitaksel, platin bileşiğinden önce verilmelidir.   Tek ajan tedavisi: Paklitaksel 175 – 225 mg/m2 dozunda her 3 haftada bir, 3 saatlik i.v. infüzyonla uygulanır.   Solid tümörü olan hastalarda (meme, over ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri) daha sonraki paklitaksel dozları, nötrofil sayısı en az >1500 hücre/mm3 ve trombosit sayısı en az >100000 hücre/mm3 olana kadar uygulanmamalıdır. Ciddi nötropeni (<500 hücre/ mm3) ya da ciddi periferik nöropati gelişen hastalarda daha sonraki ilaç uygulamalarında doz % 20 azaltılmalıdır. Nörotoksisite insidansı ve nötropeni şiddeti dozla birlikte artmaktadır.   AIDS’e bağlı Kaposi sarkomu tedavisi: Her üç haftada bir üç saatlik intravenöz infüzyonla 135 mg/m2 veya her iki haftada bir üç saatlik intravenöz infüzyonla 100 mg/m2 dozunda paklitaksel tedavisi önerilmektedir (istenen yoğunluk 45-50 mg/m2/hafta).   Takip eden paklitaksel dozları, hastanın toleransına göre ayarlanır.   İlerlemiş HIV hastalığı olan kişilerde immünosupresyona bağlı olarak aşağıdaki ilaç tedavileri önerilmiştir: 1) Ön tedavi ilaçlarından biri olan deksametazonun dozu oral yolla 10 mg’a (oral yolla 20 mg yerine) düşürülür. 2) Paklitaksel tedavisi ancak nötrofil sayısı en az 1000 hücre/m3 olduğunda başlatılır veya yeniden uygulanır. 3) Sonraki paklitaksel kürlerinin dozu ciddi nötropeni (bir hafta veya daha uzun süreyle nötrofil <500 hücre/mm3) olan hastalarda azaltılır ve 4) Klinik açıdan endike olduğunda eşzamanlı olarak hematopoietik büyüme faktörü (G-CSF) tedavisi başlatılır.   Uygulama şekli:   Paklitaksel konsantre infüzyon çözeltisi, intravenöz olarak uygulanır. SINDAXEL flakon multidoz uygulanabilir. Seyreltilen ürün tek kullanımlıktır.   Uygulama sırasında eldiven kullanılması önerilmektedir.   Ekstravazasyon reaksiyonu için spesifik bir tedavi şu anda bilinmemektedir. Ekstravazasyon olasılığı nedeniyle ilacın uygulanması sırasında olası infiltrasyon için uygulama yerinin yakından izlenmesi önerilmektedir.   Hazırlama ve uygulama önlemleri: SINDAXEL antineoplastik bir ilaçtır ve dikkatle kullanılması gerekir. Solüsyon seyreltmeleri, özel alanlarda, sorumlu personel tarafından aseptik koşullarda hazırlamalıdır. Eldiven kullanılmalıdır. Deri ve mukoz membranlar ile temas etmemesi için gereken önlemler alınmalıdır. Eğer SINDAXEL deri ile temas ederse, derhal su ve sabunla yıkanmalıdır. Deri ile teması yanma ve kızarıklığa yol açar. Mukoz membranlar ile temas ederse de bol su ile yıkanmalıdır. İnhale edilirse, dispne, göğüs ağrısı, boğazda yanma ve bulantı rapor edilmiştir.   İntravenöz uygulamanın hazırlanması: Paklitaksel, infüzyondan önce seyreltilmelidir. Paklitaksel 0.3 ila 1.2 mg/mL nihai konsantrasyon elde edilmek üzere enjektabl %0.9 NaCl çözeltisi, enjektabl %5 Dekstroz çözeltisi, enjektabl %5 Dekstroz ve %0.9 NaCl çözeltisi ya da % 5 dekstrozlu Ringer çözeltisi ile nihai konsantrasyon 0.3-1.2 mg/mL olacak şekilde aseptik tekniklerle seyreltilmelidir. Solüsyon oda sıcaklığında (250C) ve oda ışığında 27 saat stabil kalır. Seyreltilen solüsyonlar buzdolabında saklanmamalıdır.   Çoklu enjektör girişi ve ürün çekimini takiben flakonlar mikrobiyal, kimyasal ve fiziksel stabilitelerini 250C’de 28 gün boyunca korur. Diğer kullanım süreleri ve şartları kullanıcının sorumluluğundadır.   Solüsyonlar hazırlanırken, formülasyondaki taşıyıcı nedeni ile bulanıklık gösterebilirler ve bu bulanıklık filtrasyon ile giderilemez. Paklitaksel membran mikroporları 0.22 mm’den büyük olmayan bir in-line filtresi ile uygulanmalıdır. Intrapur Inline Filtre (0.22 µm) ile yapılan çalışmalarda potens kaybı belirtilmemiştir.   Genellikle 24 saatlik infüzyonun sonuna doğru solüsyonda çökme bildirilmiştir. Bu çökmenin sebebi henüz bilinmemekle beraber muhtemelen seyreltilen solüsyonun süpersatürasyonuna bağlıdır. Çökelti riskini azaltmak için, paklitaksel dilüsyondan hemen sonra kullanılmalı ve çok fazla çalkalanmamalıdır. İnfüzyon setleri kullanılmadan önce iyice durulanmalıdır. İnfüzyon sırasında solüsyonun görünümü düzenli aralıklarla kontrol edilmeli ve eğer çökelti varsa infüzyon kesilmelidir.   Parenteral müstahzarlar çözelti ve kabın uygun olduğu durumlarda uygulama öncesinde görünür partikül ve renk değişimi açısından görsel olarak incelenmelidir.   Paklitakselin içerdiği polioksietil kastor yağı, polivinil klorür (PVC) kaplardan zaman ve konsantrasyona bağlı DEHP [di-(2-etilheksil)ftalat] sızmasına neden olabilir. Dilue olmamış konsantrenin, infüzyon solüsyonlarının hazırlanmasında kullanılan plastik PVC (polivinilklorid) aletlerle temas etmemesi gerekir. Hastanın PVC infüzyon torbalarından, setlerinden ya da diğer tıbbi cihazlardan sızabilecek olan DEHP [di-(2-etilheksil)ftalat] ile temasını en aza indirgemek için seyreltilen paklitaksel solüsyonları tercihan cam veya polipropilen şişelerde ya da plastik torbalarda (polipropilen, poliolefin) saklanmalı ve polietilen kaplı uygulama setleri ile hastaya verilmelidir.   Ekstre edilebilir plastikleştirici DEHP [di-(2-etilheksil)ftalat] varlığına ilişkin toplanan veriler, dilüsyonların PVC kaplarda hazırlandığında düzeylerin zaman ve konsantrasyona bağlı olarak arttığını göstermektedir. Sonuç olarak plasifiyan içeren PVC kapları ve uygulama setlerinin kullanımı önerilmemektedir. Seyreltilmemiş konsantrenin plasifiyan içeren PVC ekipman veya infüzyonluk çözelti hazırlamak için kullanılan cihazlarla teması önerilmemektedir.   Paklitaksel, mikropor membranı en fazla 0.22 mikron olan bir kateter filtresi aracılığıyla uygulanmalıdır. PVC kaplı kısa giriş ve çıkış tüpüne sahip IVEX-2® filtreleri gibi filtre cihazlarının kullanımı anlamlı bir DEHP sızıntısına neden olmamıştır.   Tıpanın yırtılmasına ve sonuç olarak paklitaksel çözeltisinin sterilitesinin etkilenmesine neden olduğu için Chemo-Dispensing Pin aleti veya sivri uçlu benzer cihazlar paklitaksel flakonlarıyla kullanılmamalıdır.   Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:   Böbrek/Karaciğer yetmezliği:   Böbrek yetmezliği: Hafif-orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda dozda değişiklikler önerebilmek için yeterli veri bulunmamaktadır . Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda SINDAXEL kullanımı önerilmemektedir.   Karaciğer yetmezliği: Karaciğer yetmezliği olan hastalar, özellikle grade III-IV miyelosupresyon açısından yüksek risk taşımaktadır. İlk kürdeki tedaviye ilişkin olarak 3 ve 24 saatlik infüzyonlardaki dozaj ayarlaması önerileri Tablo 1’de gösterilmektedir. Daha sonraki kürlerde yapılacak doz azaltımları bireysel toleransa göre yapılmalıdır. Hastalar belirgin miyelosupresyon gelişimi açısından yakından izlenmelidir. Şiddetli karaciğer yetmezliğine sahip hastalarda paklitaksel tedavisi önerilmemektedir.   Tablo 1: Klinik çalışma verilerine göre karaciğer yetmezliği olan hastalarda dozlam önerileri a Karaciğer yetmezliğinin derecesi     Transaminaz Düzeyleri   Bilirubindüzeylerib 24-saatlik infüzyon Önerilen paklitaksel dozu c <2 x NÜS ve ≤ 1.5 mg/dL 135 mg/m2 2 – <10 x NÜS ve ≤ 1.5 mg/dL 100 mg/m2 <10 x NÜS ve 1.6 – 7.5 mg/dL 50 mg/m2 ≥ 10 x NÜS veya > 7.5 mg/dL Önerilmemektedir  

Raf Ömrü

36 ay

Ruhsat Numarası(Ları)

128/96

Ruhsat Sahibi

Actavis İstanbul İlaç San. ve Tic. Ltd. Şti. Talatpaşa Cad. Atasoy İşhanı No:144 Kat 3 Gültepe / İstanbul

Ruhsat Sahibi

Actavis İstanbul İlaç San. ve Tic. Ltd. Şti.

Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler

Açılmamış SINDAXEL konsantre infüzyon çözeltisi içeren flakonlar orijinal ambalajında 250C altındaki oda sıcaklığında ışıktan koruyarak saklandığında, ambalajın üzerindeki tarihe kadar stabil kalır.   Flakon açıldıktan sonra ve seyreltilmeden önce kutusunda 25ºC’de maksimum 28 gün saklanabilir. Seyreltilen ürün çalkalanmamalıdır ve 25ºC’nin altındaki oda sıcaklığında 27 saat içinde kullanılmalıdır. 27 saat içinde kullanılmayan seyreltilmiş ürün atılmalıdır.Seyreltilmiş ürün tek kullanımlıktır. Seyreltilen ürün buzdolabında saklanmamalıdır.

Terapötik Endikasyonlar

Over kanseri: SINDAXEL; platin içeren bir ilaç ile kombine olarak, ilerlemiş veya metastatik over kanserinin ilk seçenek tedavisinde endikedir. SINDAXEL, ilerlemiş veya metastatik over kanserinin ikinci seçenek tedavisinde endikedir.  Meme kanseri: Erken evre adjuvan tedavide SINDAXEL’in nod pozitif meme kanserinin adjuvan tedavisinde Antrasiklin ve Siklofosfamid tedavisini takiben kullanımı endikedir. İlk seçim tedavide SINDAXEL, ilerlemiş ya da metastatik meme kanserinin ilk seçenek tedavisinde; Antrasiklin tedavisinin uygun olduğu hastalarda bir antrasiklinle kombine olarak veya Antrasiklin tedavisinin uygun olmadığı hastalarda tek ajan olarak veya HER-2’si kuvvetli pozitif (immunohistokimyasal yöntem ile 3 pozitif veya FISH tekniği ile pozitif) olduğu tayin edilen hastalarda trastuzumab ile kombine olarak endikedir. İkinci seçenek tedavide SINDAXEL, kombinasyon kemoterapisinin başarısız olduğu metastatik meme kanserinin ikinci seçenek tedavisinde endikedir. Uygulanan ilk basamak tedavide klinik açıdan kontrendikasyon bulunmadıkça bir antrasiklin yer almalıdır. İlerlemiş küçük hücreli olmayan akciğer kanseri: SINDAXEL, küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin ilk seçenek tedavisinde küratif cerrahi müdahale veya radyasyon tedavisi almayacak hastalarda bir platin bileşiği ile kombine olarak endikedir. Kaposi sarkoma AIDS’e bağlı Kaposi sarkomunun ikinci seçenek tedavisinde endikedir.

Üretici Bilgileri

S.C. Sindan Pharma S.R.L.

Yardımcı Maddeler

Makrogolgliserol risinoleat (polioksil kastor yağı), sitrik asit ve etanol (alkol) içerir.

Yardımcı Maddelerin Listesi

Makrogolgliserol risinoleat (polioksil kastor yağı) Sitrik asit (susuz), Etanol

Doz Aşımı

Endikasyonlar

Ağrılarda; Nevralji, miyalji, siyatik, belfıtığı, diş çekimi, ağız içi operasyonları, epizyotomi, post partum ağrılar, ameliyat sonrası ağrılar, dismenore, rahim içi araç yerleştirilmesine bağlı ağrılar, baş ağrıları ve migrende;   Romatizmal hastalıklarda; Romatoid artritis, osteoartritis, ankilozan spondilitis, abartiküler romatizma;   Travmatolojide; Burkulma, kas kopması ve travması, travmatik ve ortopedik kemik ameliyatları;   Gut nöbetlerinde; K.K.B. ve ürolojik iltihabi ağrılarda endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Naproksenin sodyum tuzu olan Syndol Tablet, daha süratli emiliğinden analjezik etkisi güçlendirilmiş ve antipiretik özelliği bulunan, nonsteroid antienflamatuar bir ilaçtır. Etkisini prostaglandin sentezini inhibe ederek gösterir.

Farmakokinetik Özellikler

Syndol Tablet, ağız yoluyla alındıktan sonra mide-barsak kanalından süratle ve tam olarak emilir. 1-2 saatte doruk plazma düzeyine ulaşır ve 4-5 dozdan sonra bu doruk düzeyde sabit hale gelir.   Syndol Tablet’in ortalama biyolojik yarılanma ömrü yaklaşık 13 saattir. Tedavi dozlarında % 99’dan fazlası plazma proteinlerine bağlanmaktadır. Verilen dozun yaklaşık % 95’i naproksen, 6-0 desmetil naproksen yada konjugatları şeklinde idrarla atılır. Syndol Tablet, herhangi bir enzim indüksiyonu yapmaz.

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Her tablet; 275 mg Naproksen sodyum (Boyar madde olarak: Opadry C-1185 Pink) içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Syndol Tablet, kan proteinlerine yüksek oranda bağlanan ilaçları (hidantoin, sülfonamid, sülfonilüre, furosemide beta bloker, lityum tuzları, oral antikoagulanlar gibi ) protein bağlarından koparıp kendisi bağlanabileceğinden bu tür ilaçların serbest hale geçmesi ve etkilerinin artmasına neden olabilir. Bu tür ilaçlarla birlikte alınacaksa doz ayarlaması yapılmalıdır.   Probenesid ile birlikte verilirse, Syndol Tablet’in yarılanma ömrü belirgin olarak artar. Metotraksat ile birlikte alınırsa, metotroksatın tübüler sekresyonu azalır, toksisitesi artabilir.

Kontraendikasyonlar

Naproksen sodyum’a duyarlı olukları bilinen kişilerde, Aspirin ya da diğer nonsteroid antienflamatuarlardan herhangi biri ile astıma, rinitis ya da ürtiker geliştirenlerde, Aktif mide-duodenum ülseri bulunanlarda, ülserasyona ve kanamaya eğilimli olanlarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Tüm ağrılı durumlar, primer dismenore, akut tendinit ve bursit: Başlangıçta 2 tablet, 6-8 saat sonra 1 tablet.   Romatoid artrit, osteoartrit, ankilozon spondilit: Başlangıçta 2 tablet 12 saat arayla 2 tablet. Jüvenil artritte 5 yaşın üzerindeki çocuklarda günlük doz 10 mg/kg olarak 2 defada verilir.   Akut gut nöbetlerinde: Başlangıçta 3 tablet, takiben 8 saat arayla 1 tablet (nöbetler geçene kadar).   Genel olarak yetişkinlerde günlük doz 1375 mg’ı, çocuklarda ise 15 mg/kg’ı aşmamalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Syndol Fort Tablet 550 mg Doktora danışmadan kullanılmamalıdır. REÇETE İLE SATILIR.

Saklama Koşulları

Oda ısısında saklayınız. Çocukların ulaşamayacakları yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

10 ve 20 tabletlik blister ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Diğer nonsteroid antienflamatuarlara göre çok daha  seyrek ve daha hafif olmakla beraber, naproksen sodyum mide-barsak kanamasına ve ülserasyona sebep olabilir. Bu nedenle geçmişinde mide-duodenum ülseri olan hastalar yakından izlenmelidir. Böbrek fonksiyonları ileri derecede bozuk olanlarda çok dikkatli kullanılmalı kreatin klirensi ve idrara da albümin kontrol edilmelidir. Sürrenal fonksiyon testleri yapılacak hastalarda tedaviye 48 saat önce geçici olarak ara verilmelidir. Naproksen sodyum 17 ketosteroid testlerini ve idrarda 5- hidoksi indol asetik asit tayini sonuçlarını bozabilir. Kalp yetmezliği, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu bulunan hastalar yakından izlenmeli, gerekirse doz ayarlanmalıdır. Uzun süreli tedavilerde fonksiyon testleri periyodik olarak kontrol edilmelidir. Hamile ve Süt verenlerde Kullanımı:  Hayvanlarda teratojenik etki saptanmamış olmakla birlikte, Syndol Tablet gebe kadınlarda denenmemiş olduğundan gebelik esnasında verilmemelidir. Ayrıca, nonsteroid antienflamatuarlar fetüste duktus arteriozusun kapanmasına,doğumun gecikmesine ve fetüste sarılık oluşmasına neden olabileceğinden, gebelikte gerekmedikçe kullanılmamalıdır.   Syndol Tablet plazmadakinin % 1’i oranında süte geçebileceğinden, yeni doğanlarda istenmeyen etkiler yol açmaması için emziren kadınlara verilmemelidir. Çocuklardoa kullanımı: Belirlenmiş endikasyonları dışında çocuklarda kullanımı önerilmez. 16 yaşından küçük çocuklarda kullanılmamalıdır. Sadece juvenil artritte 5 yaşından büyük çocuklarda 10 mg/kg’lık dozlarda 12 saat ara ile kullanılabilir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Sindirim sisteminde mide ağrısı yada yanması, bulantı, hazımsızlık, ishal, kabızlık, kan sızıntısı yada kanama, Santral sinir sisteminde baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, Deride allerjik belirtiler, kaşıntı, purpura, terleme, Dolaşım sisteminde çarpıntı, dispne, ödem, Genel olarak susama, Özel duyularda kulak çınlaması, işitme ve görme bozuklukları, Kanda seyrek olarak granülositopeni, trombositopeni, hemolitik anemi, aplastik anemi. Nonsteroid antienflamatuar ajanların yan etkileri yaşlı kimselerde daha sık olarak görüldüğünden, bu kişilerde her zaman etkili olan en düşük doz  kullanılmalıdır.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 1 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window