İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması TAMPROST
Birim Miktarı 90
ATC Kodu G04CA02
ATC Açıklaması Tamsulosin
NFC Kodu CA
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Gecikmeli Kapsüller
Kamu Kodu A11144
Orijinal / Jenerik Türü Jenerik
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 88,67 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 79,2 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 32,92 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu E409A

İlaç Etken Maddeleri

  • tamsulosin hidroklorür (0,4 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Sağlıklı kişilerde 1000 mg’a varan ve kanser hastalarında 1600 mg’a varan tek oral dozlar tolere edilmiştir. Sağlıklı kişilerde tekrarlanan günde iki kez 200 mg dozu, doz uygulamasının daha birkaçıncı gününden itibaren kötü tolere edilmiştir. Bu çalışmaların verilerine dayanarak, önerilen dozun üzerinde diyare, döküntü ve olası karaciğer transaminazları yükselmesi gibi şiddetli advers olaylar ortaya çıkabilir. Doz aşımından şüphelenilmesi durumunda, Tarceva kesilmeli ve semptomatik tedavi başlatılmalıdır.

Endikasyonlar

Küçük Hücreli Olmayan Akciğer Kanseri: Tarceva, daha önce en az bir basamak kemoterapi uygulanmış ve yanıt alınamamış veya progresyon gösteren, lokal ileri veya metastatik evrede bulunan, sigara kullanmamış ve histopatolojisi adenokanser (bronkoalveolar kanser dahil) olan küçük hücreli olmayan akciğer kanserli hastaların tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Etki Mekanizması:  Erlotinib epidermal büyüme faktör reseptörü/insan epidermal büyüme faktör tip 1 reseptörünün (EGFR/HER1) tirozin kinaz inhibitörüdür. EGFR’ın intrasellüler fosforilizasyonunu güçlü bir şekilde inhibe eder. EGFR/HER1 normal hücre ve kanser hücrelerinin hücre yüzeylerinde eksprese edilir. Klinik dışı modellerde, EGFR/HER1 fosfotirozinin inhibisyonu hücre stazı ve/veya ölümü ile sonlanmaktadır.   Etkinlik/Klinik Çalışmalar:   Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri (Tek ajan olarak Tarceva uygulaması):  Tarceva’nın etkinlik ve güvenirliği randomize, çift-kör, plasebo kontrollü bir çalışma ile gösterilmiştir. Bu çalışma, daha önce en az bir kemoterapi rejiminin başarısız olduğu, lokal olarak ilerlemiş veya metastatik küçük hücreli olmayan akciğer kanseri (KHOAK) hastalarında düzenlenmiştir. Hastalar 2:1 oranında günde bir kez, ağızdan Tarceva 150 mg veya plasebo almak üzere randomize edilmiştir. Birincil sonlanma noktası sağkalım olmuştur.   Ortalama genel sağkalım Tarceva grubunda %42.5 artışla, 6.7 ay olurken, plasebo grubunda 4.7 ay olmuştur. 12. ay sonundaki sağ kalan hasta yüzdeleri Tarceva ve plasebo grupları için sırasıyla %31.2 ve %21.5 olmuştur.   Tarceva tedavisinin sağkalımdaki yararı birçok hasta alt grubunda gözlenmiştir. Tarceva’nın sağkalım üzerine yararı objektif tümör yanıtına ulaşamamış (RECIST’e göre) hastalarda da gözlenmiştir.   Plaseboya kıyasla Tarceva öksürük, dispne ve ağrıda kötüleşmeye dek geçen süreyi anlamlı derecede uzatarak semptomlarda yarar sağlamıştır. Bu semptom yararları Tarceva grubunda palyatif radyoterapi veya eşlik eden ilaçların daha fazla kullanılmasına bağlı değildir.   Ortalama progresyonsuz sağkalım (PFS) Tarceva grubunda 9.7 hafta olurken, plasebo grubunda 8.0 hafta olmuştur. Altıncı aydaki PFS yüzdesi Tarceva ve plasebo grupları için sırasıyla %24.7 ve %9.3 olmuştur. Objektif yanıt oranı Tarceva grubunda %8.9 olmuştur. Ortalama yanıt süresi 34.3 hafta olup, 9.7 ile 57.6 (ve üzeri) hafta arasında değişmiştir. Plasebo grubunda 2 yanıt bildirilmiştir. Tam yanıt, kısmi yanıt veren veya hastalığı stabil kalan hastaların oranları Tarceva ve plasebo gruplarında sırasıyla %44.0 ve %27.5 olmuştur.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim: Oral erlotinib iyi emilir ve gecikmiş absorpsiyon süresine bağlı olarak ortalama doruk plazma düzeylerine oral dozdan yaklaşık 4 saat sonra ulaşılır. Normal sağlıklı gönüllülerdeki bir çalışmada yaklaşık %59’luk bir biyoyararlanım elde edilmiştir. Bir oral doz sonrasındaki biyoyararlanım, yiyeceklerle birlikte arttırılabilir.   Ortalama maksimum plazma konsantrasyonları 1,995 ng/mL’ye ulaşır. 24. saatteki bir sonraki doza kadar, ortalama minimum plazma konsantrasyonları 1,238 ng/mL olur. Dozlama aralığında, kararlılık durumunda elde edilen ortalama Eğri Altı Alan (EAA) 41,300 mcg*saat/mL’dir.   İlacın emilimini takiben, kanda erlotinibin, %95’i birincil olarak plazma proteinleri (albümin ve alfa-1 asit glikoprotein [AAG]) olmak üzere kan bileşenlerine bağlanırken, yaklaşık %5’lik bir kısmı serbest fraksiyon olarak bulunur.   Dağılım:  Erlotinib, 232 L’lik ortalama sanal dağılım hacmine sahiptir ve insan tümör dokularına dağılır. Günlük 150 mg oral Tarceva dozu almakta olan 4 hastada yapılan bir çalışmada, tedavinin 9. günündeki cerrahi eksizyonlardan alınan tümör örnekleri, tümördeki erlotinib konsantrasyonlarının ortalama 1.185 ng/g doku olduğunu ortaya koymuştur. Bu da kararlı durumda gözlenen doruk plazma konsantrasyonlarının genel ortalamasının %63’üne karşılık gelmektedir. Birincil metabolitler tümörde ortalama 160 ng/g doku konsantrasyonunda saptanmış olup, bu kararlı durumda gözlenen doruk plazma konsantrasyonlarının genel ortalamasının %113’üne karşılık gelmektedir.   Metabolizma: Erlotinib insanlarda hepatik sitokrom P450 enzimleri tarafından, birincil olarak CYP3A4 ve daha az ölçüde CYP1A2 tarafından metabolize edilmektedir. CYP4A4’ün bağırsaktaki, CYP1A1’in akciğerdeki, CYP1B1’in tümör dokusundaki ekstrahepatik metabolizması erlotinibin metabolik klerensine potansiyel olarak yardım eder.  İn vitro çalışmalar erlotinib metabolizmasının yaklaşık %80-95’inin CYP3A4 enzimi ile olduğunu göstermektedir. Tespit edilen 3 ana yol mevcuttur:yan zincirlerden biri veya her ikisinin O-demetilasyonu ve bunu takiben karboksilik aside oksidasyon;asetilen kısmının oksidasyonu ve takiben aril karboksilik aside hidrolizi;fenil-asetilen kısmının aromatik hidroksilasyonu. Yan zincirlerden birinin O-demetilasyonu ile oluşan birincil erlotinib metabolitleri preklinik in vitro deneyler ve in vivo tümör modellerindeki erlotinib ile karşılaştırılabilir etkiye sahiptir. Bunlar plazmada erlotinibin <%10’u oranında mevcut bulunup, erlotinib ile benzer farmakokinetik gösterirler. Eliminasyon: Metabolitleri ve eser miktarda erlotinib birincil olarak feçes ile atılırken (>%90), renal eliminasyon bir oral dozun yalnızca küçük bir miktarına karşılık gelir. Klerens:Tek ajan Tarceva verilen 591 hastadaki bir popülasyon farmakokinetik analizi, 36.2 saatlik ortalama yarı-ömürle, 4.47 L/saatlik ortalama görünen klerens ortaya koymuştur. Bu nedenle, kararlılık durumu plazma konsantrasyonlarına ulaşılmasının yaklaşık 7-8 gün içinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Beklenen görünür klerens ile hasta yaşı, vücut ağırlığı, cinsiyet ve etnik özellikler arasında anlamlı bir ilişki gözlenmemiştir. Erlotinib farmakokinetiğini değiştiren hastaya ait faktörler, serum total bilirubin, albümin ve alfa-1 asit glikoprotein konsantrasyonlarıdır. Artmış total bilirubin serum konsantrasyonları ve albümin ve alfa-1 asit glikoprotein konsantrasyonları daha yavaş hızda erlotinib klerensi ile birliktelik göstermiştir.   Özel popülasyonlarda farmakokinetik: Pediyatrik veya yaşlı hastalara özgün çalışmalar bulunmamaktadır.   Karaciğer bozukluğu: Karaciğer bozukluğu (total bilirubin > normal üst limit veya Child Pugh A, B ve C) olan hastalar Tarceva tedavisi sırasında yakından takip edilmelidir. Total bilirubini normal üst limitin 3 katından yüksek olan hastalarda Tarceva kullanılmamalıdır (Bkz. Uyarılar/Önlemler, Yan Etkiler/Advers Etkiler ve Kullanım Şekli ve Dozu). İn vitro ve in vivo bulgular, erlotinibin öncelikle karaciğer aracılığıyla atıldığını göstermektedir. Bununla beraber, öncelikle karaciğer kanseri veya hepatik metastazı olan hastalar dahil, yeterli hepatik fonksiyonu olan hastalar ile hafif karaciğer fonksiyon bozukluğu (Child-Pugh B) olan hastalar karşılaştırıldığında, erlotinib atılımı benzer bulunmuştur (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu). Erlotinib birincil olarak karaciğer aracılığıyla metabolize edilir ve safra ile itrah edilir. Tarceva ile tedavi edilen hastalarda, karaciğer transaminazlarında asemptomatik artışlar gözlenmiştir. Tarceva’nın pazarlama sonrası kullanımı süresince, seyrek olarak karaciğer yetmezliği vakaları (bazıları ölümcül olabilen) bildirilmiştir. Bu nedenle, periyodik olarak karaciğer fonksiyon testleri ile hastaların izlenmesi tavsiye edilmektedir. Karaciğer fonksiyonlarındaki değişiklikler şiddetli ise, Tarceva tedavisi kesilmelidir (Bkz. Yan Etkiler/Advers Etkiler).   Böbrek bozukluğu: Erlotinib ve metabolitlerinin böbrekler tarafından atılımı önemli ölçüde değildir. Tek bir dozun %9’dan azı idrar ile atılmaktadır. Hipokalemi ile birlikte veya olmaksızın, akut renal yetmezliği vakaları (bazıları ölümcül olabilen) bildirilmiştir. Bazıları eşzamanlı kemoterapi uygulaması ile iç içe girerken, bazıları da diyare, kusma ve/veya iştahsızlığa bağlı sekonder dehidratasyon olmuştur. Dehidratasyon durumunda, özellikle böbrek yetmezliği için eşlik eden risk faktörleri bulunan hastalarda, Tarceva tedavisi kesilmelidir ve hastayı yoğun bir şekilde rehidrate etmek için gerekli önlemler alınmalıdır. Dehidratasyon riskindeki hastalarda, böbrek fonksiyonlarının ve serum elektrolitlerinin periyodik olarak izlenmesi tavsiye edilmektedir (Bkz.Yan Etkiler/Advers Etkiler).   Sigara kullanan hastalar: Sigara kullanmayan ve halihazırda sigara içen sağlıklı gönüllülerde yapılan bir farmakokinetik çalışma, sigara içmenin erlotinib klerensini artırdığını, erlotinibe maruz kalmayı ise azalttığını göstermiştir (Bkz. İlaç Etkileşmeleri). 

Farmasötik Şekli

Film kaplı tablet

Formülü

Bir film kaplı tablet 25 mg erlotinibe eşdeğer miktarda 27.32 mg erlotinib hidroklorür içerir.  Ayrıca 27.43 mg laktoz monohidrat içerir.  Diğer maddeler: Titanyum dioksit, demir oksit sarı

İlaç Etkileşmeleri

Erlotinib insanlarda karaciğerde hepatik sitokromlar, birincil olarak CYP3A4 ve daha az ölçüde CYP1A2 ve pulmoner izoform CYP1A1 ile metabolize edilmektedir. Bu enzimler tarafından metabolize edilen veya bu enzimlerin inhibitörü veya indükleyicisi olan ilaçlarla potansiyel etkileşimler ortaya çıkabilir.   CYP3A4 aktivitesinin potent inhibitörleri erlotinib metabolizmasını azaltır ve erlotinib plazma konsantrasyonlarını arttırırlar. CYP3A4 inhibitörlerinin ilaç maruziyetini arttırması beklenir. CYP3A4 metabolizmasının ketokonazol ile inhibisyonu (5 gün süreyle, ağızdan günde iki kez 200 mg) artmış bir erlotinibe maruz kalma (ortalama erlotinib maruziyetinde % 86 artış [EAA – eğri altı alan]) ve yalnızca erlotinibe kıyasla Cmax değerinde %69’luk bir artışa yol açmıştır. Potent CYP3A4 inhibitörü ketokonazol ile birlikte uygulanan tedavi, erlotinib EAA’sını 2/3 oranında arttırır. Bu nedenle Tarceva sadece atazanavir, klaritromisin, indinavir, itrakonazol, nefazodon, nelfinavir, ritonavir, sakuinavir, telitromisin, troleandomisin, vorikonazol ve greyfurt ve greyfurt suyuna sınırlı kalmamak üzere, ketokonazol ve benzeri güçlü CYP3A4 inhibitörleri ile birlikte kullanırken dikkatli olunmalıdır. Bu gibi durumlarda toksisite gözlenecek olursa, Tarceva dozu düşürülmelidir.   CYP3A4 aktivitesinin potent indükleyicileri erlotinib metabolizmasını arttırır ve erlotinib plazma konsantrasyonlarını anlamlı şekilde düşürürler. CYP3A4 indükleyicisi rifampisin ile Tarceva tedavisinden 7 gün önce yapılan ön tedavi, erlotinib klerensini 3 kat arttırmış, EAA’yı da 2/3 oranında azaltmıştır. CYP3A4 metabolizmasının rifampisin ile indüklenmesi (7 gün süreyle, ağızdan her gün günde 1 kez 600 mg), yalnız başına erlotinibe kıyasla, birlikte uygulandıklarında ortalama erlotinib EAA’da KHOAK hastalarında yaklaşık 30 mg ila 50 mg arası doza eşit olan %69’luk (2/3 ila 4/5 arası) düşüşe neden olmuştur. Bu gözlemin klinik anlamı açık değildir. Mümkün olduğunca potent CYP3A4 indükleyici aktivitesi bulunmayan alternatif tedavi seçenekleri araştırılmalıdır. Alternatif tedavi mümkün değilse, başlangıç dozunun ayarlanması düşünülmelidir. Eğer Tarceva dozu artma yönünde ayarlanırsa, rifampisin ve diğer indükleyicilerin kesilmesi durumunda dozun belirtilen başlangıç dozuna azaltılması gerekecektir. Diğer CYP3A4 indükleyicileri, sırf bunlarla sınırlı kalmamak üzere, rifabutin, rifapentin, fenitoin, karbamazepin, fenobarbital ve St. John’s Wort’u içermektedir.   Ayrı bir çalışmada, 11 günlük rifampisin tedavisi sırasında 8. günde 450 mg tek doz Tarceva kullanımı, rifampisin tedavisi olmaksızın uygulanan 150 mg tek doz Tarceva kullanımını takiben gözlenen EEA’nın %57.6’sı oranında bir ortalama erlotinib maruziyeti ile sonuçlanmıştır.   Tarceva’nın ön tedavisi ve eşzamanlı uygulanması CYP3A4 substratı midazolamın EAA’sını %24 oranında azaltmıştır. Mekanizması net değildir.   INR (International Normalized Ratio; Uluslararası Normalleştirilmiş Oran) yükselmeleri ve gastrointestinal kanamalar da dahil olmak üzere, kanama olguları bildirilmiş ve bunlardan bazıları eş zamanlı varfarin uygulanması ile ilişkilendirilmiştir (Bkz. Yan Etkiler /Advers Etkiler). Varfarin veya diğer kumarin türevi antikoagülan ilaçları kullanmakta olan hastalar protrombin zamanı veya INR değişiklikleri açısından düzenli olarak izlenmelidir.   Tarceva’nın plazma konsantrasyonlarını düşürebileceği için, sigara kullanan hastalar, sigarayı bırakmaları konusunda uyarılmalıdırlar (Bkz. Özel Popülasyonlarda Farmakokinetik). Yapılan bir faz III KHOAK çalışmasında, sigara kullananlarda önceden sigara kullanmış veya hiç kullanmamışlara göre plazma konsantrasyonlarında erlotinib yaklaşık 2 kat daha az olmuştur. Bu etkiye, sanal erlotinib plazma klerensinde %24’lük artış eşlik etmiştir. Sağlıklı gönüllülerde erlotinibin tek doz farmakokinetikleri değerlendirildiğinde sigara kullananlarda, önceden sigara kullanmış veya hiç kullanmamış gönüllülere göre, ilaç anlamlı şekilde daha hızlı temizlenmiştir. Sigara kullananlarda EAA0-sonsuz, önceden kullanmış veya hiç kullanmamışların yaklaşık 1/3’ü olmuştur. Sigara kullananlardaki bu azalmış maruziyet, muhtemelen CYP1A1’in akciğerdeki ve CYP1A2’nin karaciğerdeki indüksiyonuna bağlı olmuştur.

Kontraendikasyonlar

Tarceva, erlotinib veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılık durumunda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği taktirde;   Standart doz:   Küçük Hücreli Olmayan Akciğer Kanseri:  Önerilen günlük Tarceva dozu yemeklerden en az bir saat önce veya en az iki saat sonra alınmak üzere 150 mg’dır.   Özel doz talimatları:  CYP3A4 substratları ve düzenleyicileri ile eş zamanlı kullanımında doz ayarlaması gerekebilir (Bkz. İlaç Etkileşmeleri).  Doz ayarlaması gerektiğinde, dozu 50 mg’lık adımlarla düşürmeniz tavsiye edilmektedir (Bkz. Uyarılar/Önlemler).   Karaciğer bozuklukları:  Erlotinib birincil olarak karaciğer aracılığıyla metabolize edilir ve safra ile itrah edilir. Hafif derece karaciğer fonksiyon bozukluğu (Child-Pugh B) olan hastalarda erlotinib atılımı benzer olduğu halde, karaciğer fonksiyon bozukluğu (total bilirubin > normal üst limit veya Child Pugh A, B ve C) olan hastalar Tarceva tedavisi sırasında karaciğer fonksiyon testleri yakından takip edilmelidir. (Bkz. Uyarılar/ Önlemler). Total bilirubini 3x normal üst limitten yüksek olan hastalarda Tarceva kullanılmamalıdır.   Tarceva ile tedavi edilen hastalarda, karaciğer transaminazlarında asemptomatik artışlar gözlenmiştir. Bu nedenle karaciğer fonksiyon bozukluğu bulunan hastalara Tarceva uygulanırken karaciğer fonksiyon testleri izlenmelidir (Bkz. Farmakokinetik Özellikler).   Aşağıdaki durumlarda Tarceva tedavisine ara verilmelidir veya kesilmelidir; Tedavi öncesi değerleri normal limitler dışında ise, total bilirubinin iki katına ve/veya transaminazların üç katına çıkması gibi karaciğer fonksiyonlarında değişiklikler ortaya çıkarsa, Tarceva tedavisine ara verilmeli veya kesilmelidir. Karaciğer fonksiyon testlerinde istenmeyen değişimlerin görülmesi durumunda, laboratuvar bulgularının daha ağırlaşması beklenmeden, tedaviye ara verilmesi ve/veya sık yapılan karaciğer fonksiyon testleri ile izlemek koşuluyla doz azaltımı düşünülmelidir. Tedavi öncesi değerleri normal olan hastalarda total bilirubin normal üst limitin 3 katının üstüne ve/veya transaminazlar normal üst limitin 5 katının üstüne çıkarsa Tarceva tedavisine ara verilmeli veya kesilmelidir (Bkz. Uyarılar/Önlemler, Yan Etkiler/Advers Etkiler ve Özel Popülasyonlarda Farmakokinetik). Tarceva’nın pazarlama sonrası kullanımı süresince, seyrek olarak karaciğer yetmezliği vakaları bildirilmiştir. Bu nedenle, periyodik olarak karaciğer fonksiyon (transaminazlar, bilirubin ve alkalen fosfataz) testlerinin yapılması tavsiye edilmektedir. Karaciğer fonksiyonlarındaki değişiklikler şiddetli ise, Tarceva tedavisi kesilmelidir (Bkz. Yan Etkiler/Advers Etkiler). Orta derece karaciğer yetmezliğinde dozun azaltılması, ileri derece karaciğer yetmezliğinde ise tedavinin kesilmesi gerekmektedir. Doz ayarlaması gerektiğinde, dozun 50 mg’lık adımlarla düşürülmesi tavsiye edilmektedir. Böbrek bozuklukları:  Hipokalemi ile birlikte veya olmaksızın, akut renal yetmezliği vakaları (bazıları ölümcül olabilen) bildirilmiştir. Bazıları eşzamanlı kemoterapi uygulaması ile iç içe girerken, bazıları da diyare, kusma ve/veya iştahsızlığa bağlı sekonder dehidratasyon olmuştur.   Dehidratasyon durumunda, özellikle böbrek yetmezliği için eşlik eden risk faktörleri (örneğin; önceden varolan böbrek hastalığı, böbrek hastalığına sebep olan ilaç tedavileri veya medikal koşullar, ilerlemiş yaş dahil diğer tedavi öncesi koşullar) bulunan hastalarda, Tarceva tedavisi kesilmelidir ve hastayı yoğun bir şekilde rehidrate etmek için gerekli önlemler alınmalıdır. Dehidratasyon riskindeki hastalarda, böbrek fonksiyonlarının ve serum elektrolitlerinin periyodik olarak izlenmesi tavsiye edilmektedir (Bkz.Yan Etkiler/Advers Etkiler).   Orta derece böbrek yetmezliğinde dozun azaltılması, ileri derece böbrek yetmezliğinde ise dozun kesilmesi gerekmektedir. Doz ayarlaması gerektiğinde, dozu 50 mg’lık adımlarla düşürmeniz tavsiye edilmektedir.   Pediyatrik kullanım:  Tarceva’nın güvenilirlik ve etkinliği 18 yaşın altındaki hastalarda araştırılmamıştır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Tarceva 100 mg film kaplı tablet, 30 adet, blisterde Tarceva 150 mg film kaplı tablet, 30 adet, blisterde

Saklama Koşulları

Tarceva’yı çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.  30°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Tarceva 25 mg film kaplı tablet, 30 adet, blisterde

Uyarılar/Önlemler

Tarceva klinik olarak anlamlı ilaç-ilaç etkileşmeleri gösterme potansiyeli taşımaktadır (Bkz. İlaç Etkileşmeleri).   Tarceva tabletler laktoz içerir. Eğer daha önceden doktorunuz tarafından bazı şekerlere karşı intoleransınız olduğu söylenmişse bu tıbbi ürünü almadan önce doktorunuzla temasa geçiniz.   Pulmoner toksisite: Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri (KHOAK) tedavisi için Tarceva almakta olan hastalarda çok seyrek olarak, bazıları ölümcül olabilen, interstisyel akciğer hastalığı benzeri olgular bildirilmiştir. Tüm çalışmalardaki (kontrolsüz çalışmalar ve eş zamanlı kemoterapi ile yapılan çalışmalar da dahil olmak üzere) Tarceva ile tedavi edilen hastalardaki görülme sıklığı yaklaşık olarak %0.6’dır.   İnterstisyel akciğer hastalığı benzeri olgu bulunduğundan şüphe edilen hastalarda bildirilen tanılar pnömoni, radyasyon pnömonisi, aşırı duyarlılık pnömonisi, interstisyel pnömoni, interstisyel akciğer hastalığı, obliteratif bronşiyolit, pulmoner fibrozis, Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (Acute Respiratory Distress Syndrome) ve akciğer infiltrasyonunu içermiştir. Bu interstisyel akciğer hastalığı benzeri olgular Tarceva tedavisine başladıktan birkaç gün sonra ile birkaç ay arasında ortaya çıkmıştır. Olguların çoğuna eş zamanlı veya öncesindeki kemoterapi, öncesinde radyoterapi, daha önceden mevcut olan parankimal akciğer hastalığı, metastatik akciğer hastalığı veya pulmoner enfeksiyonlar gibi, tabloyu karıştıran veya katkıda bulunan unsurlar eşlik etmiştir.   Dispne, öksürük ve ateş gibi ani başlangıçlı yeni semptomlar veya ilerleyici (açıklanamayan) pulmoner semptomlar gelişen hastalarda, Tarceva tedavisi tanısal değerlendirmeler tamamlanana dek kesilmelidir. İnterstisyel akciğer hastalığı tanısı konacak olursa, Tarceva tedavisine devam edilmemeli ve gereken uygun tedaviye başlanmalıdır (Bkz. Yan Etkiler/Advers Etkiler).   Böbrek yetmezliği:  Hipokalemi ile birlikte veya olmaksızın, akut renal yetmezliği vakaları (bazıları ölümcül olabilen) bildirilmiştir. Bazıları eşzamanlı kemoterapi uygulaması ile iç içe girerken, bazıları da diyare, kusma ve/veya iştahsızlığa bağlı sekonder dehidratasyon olmuştur.   Dehidratasyon durumunda, özellikle böbrek yetmezliği için eşlik eden risk faktörleri (örneğin; önceden varolan böbrek hastalığı, böbrek hastalığına sebep olan ilaç tedavileri veya medikal koşullar, ilerlemiş yaş dahil diğer tedavi öncesi koşullar) bulunan hastalarda, Tarceva tedavisi kesilmelidir ve hastayı yoğun bir şekilde rehidrate etmek için gerekli önlemler alınmalıdır. Dehidratasyon riskindeki hastalarda, böbrek fonksiyonlarının ve serum elektrolitlerinin periyodik olarak izlenmesi tavsiye edilmektedir (Bkz.Yan Etkiler/Advers Etkiler).   Diyare: Tarceva kullanmakta olan hastalarda diyare gözlenmiş olup, orta ve şiddetli diyarenin loperamid ile tedavi edilmesi gerekir. Bazı olgularda dozun düşürülmesi gerekli olabilir. Şiddetli veya inatçı diyare, bulantı, iştahsızlık ve dehidratasyon ile birlikte kusma görülmesi halinde Tarceva tedavisi kesilmeli ve dehidratasyonu tedavi etmek için gerekli önlemler alınmalıdır (Bkz. Yan Etkiler /Advers Etkiler).   Hepatotoksisite: Tarceva ile tedavi edilen hastalarda, karaciğer transaminazlarında asemptomatik artışlar gözlenmiştir.   Aşağıdaki durumlarda Tarceva tedavisine ara verilmelidir veya kesilmelidir;   Tedavi öncesi değerlerin normal olması durumunda, eğer total bilirubin normal üst limitin 3 katından ve/veya transaminazlar normal üst limitin 5 katından yüksekse Tarceva tedavisine ara verilmeli veya kesilmelidir (Bkz. Yan Etkiler/Advers Etkiler ve Kullanım Şekli ve Dozu).   Özellikle başlangıç düzeyinde karaciğer bozukluğu olan hastalarda, Tarceva kullanımı sırasında hepatik yetmezlik ve hepatorenal sendrom (fataliteler dahil) vakaları bildirilmiştir. Bu nedenle, periyodik olarak karaciğer fonksiyon testlerinin (transaminazlar, bilirubin ve alkalen fosfataz) izlenmesi tavsiye edilmektedir. Karaciğer fonksiyon testlerinde istenmeyen değişimlerin görülmesi durumunda, laboratuvar bulgularının daha ağırlaşması beklenmeden tedaviye ara verilmesi ve/veya sık yapılan karaciğer fonksiyon testleri ile izlemek koşuluyla doz azaltımı düşünülmelidir.   Tarceva’nın pazarlama sonrası kullanımı süresince, seyrek olarak karaciğer yetmezliği vakaları (bazıları ciddi olabilen) bildirilmiştir. Ciddi hepatik disfonksiyon ile ilgili faktörler; siroz kaynaklı önceden varolan karaciğer bozukluğu disfonksiyon, viral hepatit, hepatosellüler karsinom, hepatik metastazlar veya potansiyel olarak hepatotoksik ilaçlar ile eşzamanlı yapılan tedaviyi içermektedir. Bu nedenle, periyodik olarak karaciğer fonksiyon testleri (transaminazlar, bilirubin ve alkalen fosfataz) ile hastanın izlenmesi tavsiye edilmektedir. Karaciğer fonksiyonlarındaki değişiklikler şiddetli ise, Tarceva tedavisi kesilmelidir (Bkz. Yan Etkiler/Advers Etkiler).   Hepatik bozukluğu olan hastalar: Belirgin karaciğer tümörü ile ilişkili orta düzeyde hepatik bozukluğu (Child-Pugh B) olan hastalarla yapılan farmakokinetik bir çalışmada, 15 hastadan 10’u tedavi sırasında veya son Tarceva dozunu takip eden 30 gün içinde ölmüştür. 1 hasta hepatorenal sendromdan, 1 hasta hızlı ilerleyen karaciğer yetmezliğinden ve kalan 8 hasta progresif hastalıktan ölmüştür. Ölen 10 hastadan 6’sında, başlangıç düzeyi total bilirubinin normal üst limitin 3 katından yüksek olması şiddetli karaciğer yetmezliğine işaret etmektedir.   Total bilirubini normal üst limitin 3 katından yüksek olan hastalarda kullanılmamalıdır.   İn vitro ve in vivo bulgular, erlotinibin birincil olarak karaciğer aracılığıyla atıldığını göstermektedir. Bu nedenle, hepatik disfonksiyonu olan hastalarda erlotinib maruziyeti artabilir.   Hepatik bozukluğu olan (total bilirubin normal üst limitten yüksekse ya da Child-Pugh A, B ve C) hastalar Tarceva tedavisi sırasında yakından izlenmelidir.   Aşağıdaki durumlarda Tarceva tedavisine ara verilmelidir veya kesilmelidir; Tedavi öncesi değerleri normal limitler dışında ise, total bilirubinin iki katına çıkması ve/veya transaminazların 3 katına çıkması gibi karaciğer fonksiyonlarında şiddetli değişiklikler olduysa, Tarceva tedavisine ara verilmelidir veya kesilmelidir (Bkz. Özel Popülasyonlarda Farmakokinetik ve Kullanım Şekli ve Dozu). Miyokardiyal infarktüs/İskemi: Pankreas kanseri çalışmasında, Tarceva/gemsitabin grubundaki altı hastada (%2.3 oranında) miyokardiyal infarktüs/iskemi oluşmuştur. Hastalardan biri, miyokardiyal infarktüse bağlı olarak hayatını kaybetmiştir. Buna karşılık, plasebo/gemsitabin grubunda ise 3 hastada miyokardiyal infarktüs oluşmuştur (%1.2 oranında) ve bir hasta miyokardiyal infarktüse bağlı olarak hayatını kaybetmiştir.   Serebrovasküler olay: Pankreas kanseri çalışmasında, Tarceva/gemsitabin grubundaki altı hastada (%2.3 oranında) serebrovasküler olay oluşmuştur. Bunlardan biri kanamalı ve tek ölümcül olay olmuştur. Buna karşılık, plasebo/gemsitabin grubunda ise serebrovasküler olay vakası görülmemiştir.   Trombositopeni ile birlikte Mikroanjiyopatik Hemolitik Anemi: Pankreas kanseri çalışmasında, Tarceva/gemsitabin grubundaki iki hastada (%0.8 oranında) trombositopeni ile birlikte mikroanjiyopatik hemolitik anemi oluşmuştur. Her iki hasta da, Tarceva ve gemsitabini birlikte almışlardır. Buna karşılık, plasebo/gemsitabin grubunda ise trombositopeni ile birlikte mikroanjiyopatik hemolitik anemi vakası görülmemiştir.   Gebelik ve Laktasyon Döneminde Kullanımı   Gebelik kategorisi: D Tarceva’nın gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır. Tarceva gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır. Doğurganlık potansiyeline sahip kadınların Tarceva kullanırken gebe kalmaktan kaçınmaları konusunda uyarılmaları gereklidir. Tedavi sırasında ve tedavinin tamamlanmasından sonra iki hafta süreyle daha, yeterli doğum kontrol yöntemleri kullanılmalıdır. Gebe kadınlarda, tedavi ancak anne için beklenen faydaların, fetüs için doğabilecek risklerden açıkça daha üstün olması halinde sürdürülmelidir.   Laktasyon döneminde: Erlotinibin anne sütüne geçip, geçmediği bilinmemektedir. Bebek için potansiyel zarar göz önüne alınarak, anneler Tarceva kullanırken emzirmemeleri konusunda uyarılmalıdır.   Araç ve Makine Kullanımı Üzerine Etkisi Araç ve makine kullanımı üzerine etkileri ile ilgili bir çalışma yapılmamıştır; bununla beraber erlotinib mental yeteneklerde zayıflama ile ilişkili değildir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

İstenmeyen etkileri sıklıklarına göre sıralamak için şu terimler kullanılmıştır:   çok yaygın (≥ 1/10); yaygın (≥ 1/100, < 1/10); yaygın olmayan (≥ 1/1,000, < 1/100); seyrek (≥ 1/10,000, < 1/1000); çok seyrek (< 1/10,000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).   Klinik çalışmalar:   Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri (BR.21 çalışmasında tek ajan olarak Tarceva uygulaması):   KHOAK’nin tedavisi için Tarceva alan hastalarda, bazıları ölümcül olabilen, ciddi advers olaylar bildirilmiştir.   Döküntü: Nedenden bağımsız olarak en yaygın (%75) bildirilen advers etki olmuştur. Çoğu şiddet açısından evre 1 veya evre 2 düzeyinde olmuş ve müdahaleye gerek kalmaksızın düzelmişlerdir. Evre 3/4 döküntü (%9) ise hastaların %1’inin çalışma dışı kalması ile sonlanmıştır. Döküntü nedeni ile hastaların %6’sında doz azaltımı gerekli olmuştur. Döküntünün ortaya çıkmasına dek geçen ortalama süre 8 gün olmuştur.   Diyare: Nedenden bağımsız olarak ikinci en yaygın (%54) bildirilen advers etki olmuştur. Çoğu şiddet açısından evre 1 veya evre 2 düzeyinde olmuş ve müdahaleye gerek kalmaksızın düzelmişlerdir. Evre 3/4 döküntü (%6) ise hastaların %1’inin çalışma dışı kalması ile sonlanmıştır. Diyare nedeni ile hastaların %1’inde doz azaltımı gerekli olmuştur. Diyarenin ortaya çıkmasına dek geçen ortalama süre 12 gün olmuştur.   BR.21 temel çalışmasında erlotinib grubundaki hastalarda gözlenen advers olaylar Ulusal Kanser Enstitüsü-Ortak Toksisite Kriterleri (National Cancer Institute-Common Toxicity Criteria [NCI-CTC]) evrelendirilmesine ve sıklıklarına göre aşağıda özetlenmiştir:   Tüm evrelerdeki hastalarda çok yaygın (≥ 1/10) olarak gözlenen advers olaylar:   Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar: Nötropeni ile birlikte olan veya olmayan ciddi enfeksiyonlar pnömoni, sepsis ve deri altı dokusu iltihabını içeren enfeksiyonlar.   Metabolizma ve beslenme bozuklukları: İştahsızlık   Psikiyatrik bozukluklar: Depresyon*   Göz bozuklukları: Konjunktivit, keratokonjunktivitis sicca   Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar: Dispne, öksürük   Gastrointestinal hastalıklar: Diyare, bulantı, kusma, stomatit, karın ağrısı   Deri ve deri altı doku bozuklukları: Döküntü, kaşıntı, cilt kuruluğu   Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar: Halsizlik   Evre 3 hastalarında çok yaygın (≥ 1/10) olarak gözlenen advers olaylar:   Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar: Dispne   Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar: Halsizlik   Evre 3 hastalarında yaygın (≥ 1/100, < 1/10) olarak gözlenen advers olaylar:   Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar: Nötropeni ile birlikte olan veya olmayan ciddi enfeksiyonlar pnömoni, sepsis ve deri altı dokusu iltihabını içeren enfeksiyonlar.   Metabolizma ve beslenme bozuklukları: İştahsızlık   Psikiyatrik bozukluklar: Depresyon*   Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar: Öksürük   Gastrointestinal hastalıklar: Diyare, bulantı, kusma, karın ağrısı   Deri ve deri altı doku bozuklukları: Döküntü   Evre 3 hastalarında gözlenen yaygın olmayan (≥ 1/1,000, < 1/100) advers olaylar:   Göz bozuklukları: Konjunktivit   Gastrointestinal hastalıklar: Stomatit   Deri ve deri altı doku bozuklukları: Kaşıntı   Evre 4 hastalarında çok yaygın (≥ 1/10) olarak gözlenen advers olaylar:   Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar:Dispne   Evre 4 hastalarında yaygın (≥ 1/100, < 1/10) olarak gözlenen advers olaylar:   Metabolizma ve beslenme bozuklukları: İştahsızlık   Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar: Halsizlik   Evre 4 hastalarında gözlenen yaygın olmayan (≥ 1/1,000, < 1/100) advers olaylar:   Gastrointestinal hastalıklar: Diyare, kusma, karın ağrısı   Deri ve deri altı doku bozuklukları: Döküntü   BR.21 temel çalışmasında plasebo grubundaki hastalarda gözlenen advers olaylar Ulusal Kanser Enstitüsü-Ortak Toksisite Kriterleri (National Cancer Institute-Common Toxicity Criteria [NCI-CTC]) evrelendirilmesine ve sıklıklarına göre aşağıda özetlenmiştir:   Tüm evrelerdeki hastalarda çok yaygın (≥ 1/10) olarak gözlenen advers olaylar:   Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar: Nötropeni ile birlikte olan veya olmayan ciddi enfeksiyonlar pnömoni, sepsis ve deri altı dokusu iltihabını içeren enfeksiyonlar.   Metabolizma ve beslenme bozuklukları: İştahsızlık   Psikiyatrik bozukluklar: Depresyon*   Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar: Dispne, öksürük   Gastrointestinal hastalıklar: Diyare, bulantı, kusma   Deri ve deri altı doku bozuklukları: Döküntü   Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar: Halsizlik   Tüm evrelerdeki hastalarda yaygın (≥ 1/100, < 1/10) olarak gözlenen advers olaylar:   Göz bozuklukları: Konjunktivit, keratokonjunktivitis sicca   Gastrointestinal hastalıklar: Stomatit, karın ağrısı   Deri ve deri altı doku bozuklukları: Kaşıntı, cilt kuruluğu   Evre 3 hastalarında çok yaygın (≥ 1/10) olarak gözlenen advers olaylar:   Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar: Dispne   Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar: Halsizlik   Evre 3 hastalarında yaygın (≥ 1/100, < 1/10) olarak gözlenen advers olaylar:   Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar: Nötropeni ile birlikte olan veya olmayan ciddi enfeksiyonlar pnömoni, sepsis ve deri altı dokusu iltihabını içeren enfeksiyonlar.   Metabolizma ve beslenme bozuklukları: İştahsızlık   Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar: Öksürük   Gastrointestinal hastalıklar: Bulantı, kusma, karın ağrısı   Evre 3 hastalarında gözlenen yaygın olmayan (≥ 1/1,000, < 1/100) advers olaylar:   Göz bozuklukları: Konjunktivit   Gastrointestinal hastalıklar: Diyare   Psikiyatrik bozukluklar: Depresyon*   Evre 4 hastalarında çok yaygın (≥1/10) olarak gözlenen advers olaylar:   Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar: Dispne   Evre 4 hastalarında yaygın (≥ 1/100, < 1/10) olarak gözlenen advers olaylar:   Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar: Halsizlik   Evre 4 hastalarında gözlenen yaygın olmayan (≥ 1/1,000, < 1/100) advers olaylar:   Metabolizma ve beslenme bozuklukları: İştahsızlık   Gastrointestinal hastalıklar: Karın ağrısı   * (PA.3 çalışmasında, gemsitabinle birlikte 100 mg Tarceva alan pankreas kanseri hastalarında gözlenmiştir.)   Diğer Gözlemler:   Tarceva’nın güvenilirlik değerlendirmesi, faz III KHOAK çalışması, faz II KHOAK çalışması ve KHOAK dışındaki popülasyonlarda gerçekleştirilen üç faz II çalışma; over kanseri, baş ve boyun kanseri metastatik meme kanseri sırasında en az bir doz 150 mg Tarceva monoterapisi ile tedavi edilen hastalara dayanmaktadır. Gastrointestinal hastalıklar: Gastrointestinal kanama olguları klinik çalışmalarda yaygın olarak bildirilmiş, bazıları eş zamanlı varfarin uygulaması (Bkz. İlaç Etkileşmeleri) ve bazıları da eş zamanlı NSAİİ uygulaması ile birliktelik göstermiştir. Bu advers olaylar, olası kolitlerden kaynaklanan hemoraji, peptik ülser kanaması (gastrit, gastroduodenal ülser), hematemez, hematokezya ve melena olarak bildirilmiştir. Hipokalemi ile birlikte veya olmaksızın, akut renal yetmezliği vakaları (bazıları ölümcül olabilen) bildirilmiştir. Tek ajan KHOAK klinik çalışmalarında, evre 1 epistaksis vakaları da bildirilmiştir.   Hepato-bilier bozukluklar: Klinik çalışmalarda ve pazarlama sonrası deneyim süresince, tek ajan veya kemoterapiyle kombine Tarceva ile tedavi edilen hastalarda, karaciğer yetmezliği bildirilmiştir; ancak güvenilir bir şekilde sıklığını ve Tarceva tedavisi ile olan nedensel ilişkisini belirlemek mümkün değildir.   Karaciğer fonksiyon testleri anormallikleri (yükselmiş alanin aminotransferaz [ALT], aspartat aminotransferaz [AST], bilirubin dahil olmak üzere) yaygın olarak gözlenmiştir. Bunlar şiddet açısından çoğunlukla hafif veya orta şiddette, geçici türde olmuş veya karaciğer metastazları ile birliktelik göstermiştir.   Sırasıyla Tarceva ve plasebo ile tedavi edilen hastaların, %4 ve < %1’inde evre 2 (> 2.5 – 5.0 x normal üst sınır) ALT yükselmeleri meydana gelmiştir. Tarceva ile tedavi edilen hastalarda evre 3 (> 5.0 – 20.0 x normal üst sınır) yükselmeleri gözlenmemiştir. Karaciğer fonksiyonlarındaki değişiklikler şiddetli ise, Tarceva tedavisi kesilmelidir veya ara verilmelidir (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu).   Göz bozuklukları: KHOAK klinik çalışmalarında Tarceva alan hastalarda seyrek olarak NCI-CTC evre 3 konjunktivit ve keratit bildirilmiştir. Eşlik eden kemoterapi ile birlikte Tarceva almakta olan bir hastada mukokütanöz enflamasyon komplikasyonu olarak, izole bir kornea ülserasyonu olgusu bildirilmiştir.   Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar: KHOAK veya diğer ilerlemiş solid tümörlerin tedavisi için Tarceva almakta olan hastalarda yaygın olmayan ciddi interstisyel akciğer hastalığı benzeri olgu bildirimleri (bazıları ölümcül olabilen) olmuştur (Bkz. Uyarılar/Önlemler). KHOAK çalışmalarında yaygın olarak burun kanaması vakaları da bildirilmiştir.   Deri ve deri altı doku bozuklukları: KHOAK çalışmalarında yaygın olarak saç dökülmesi görülmüştür.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Semptomlar:  Her ne kadar Tensart’ın doz aşımı ile ilgili yeterli deneyim yoksa da, farmakolojik özellikler göz önüne alındığında, doz aşımının temel bulgusu hipotansiyon ve başdönmesi olabilir. 160 mg kandesartan sileksetil almış bir vaka raporunda hastanın durumunun tamamen düzeldiği bildirilmiştir. Tedavi:   Semptomatik hipotansiyon geliştiğinde, semptomatik tedavi uygulanmalı ve hastanın hayati bulguları gözlenmelidir. Hasta ayakları yukarıda olacak şekilde yatırılmalıdır. Bu yeterli olmazsa, serum fizyolojik gibi bir solüsyonla plazma hacmi arttırılmalıdır. Bu önlemlerin de yetersiz olduğu durumlarda sempatomimetik ilaçlar uygulanabilir. Kandesartan hemodiyalizden etkilenmez.

Endikasyonlar

Esansiyel hipertansiyon.

Farmakodinamik Özellikler

Gebelikte Kullanım: Renin anjiotensin sistemi üzerine direkt etki gösteren ilaçlar, gebeliğin 2. ve 3. trimesterlerinde kullanıldığında, gelişen fetus üzerinde morbidite veya mortaliteye neden olabilir. Gebelik tespit edildiğinde kandesartan hemen sonlandırılmalıdır. Bkz. Uyarılar, Fetal/Neonatal Morbidite ve Mortalite Kandesartan sileksetil oral kullanıma uygun bir ön ilaçtır. Gastrointestinal kanaldan emilimi sırasında ester hidrolizi sonucu hızla, aktif formu olan kandesartana dönüşür. Kandesartan, AT1 reseptörlerine selektif olarak sıkı bağlanan ve yavaş ayrılan, bir anjiyotensin II reseptör antagonistidir. Agonist aktivitesi yoktur. Kandesartan, diğer hormon reseptörlerine veya kardiyovasküler regülasyonda önemli olduğu bilinen iyon kanallarına bağlanmaz veya bloke etmez. Kandesartan, hipertansiyon tedavisinde, arteriyel kan basıncında uzun etkili ve doza bağımlı bir düşüş sağlayarak etki gösterir. Antihipertansif etkisi sistemik periferik direnci azaltmasına bağlıdır. Bu sırada kalp hızı, atım hacmi ve kalp debisi etkilenmez. İlk doza bağlı şiddetli hipotansiyon ya da tedavinin kesilmesinden sonra rebound etki görülmesi ile ilgili bulgular yoktur. Kandesartan hipertansiyonun her derecesinde etkilidir. İlacın günde bir kez kullanımı ile doz aralığı sırasında tepe ve vadi etkileri arasında az bir farklılık oluşturarak 24 saat boyunca kan basıncında etkili ve düzgün bir azalma oluşturur. Kandesartan tedavide tek başına kullanılabileceği gibi, etkinin arttırılması amacıyla, tiyazid diüretikleri veya kalsiyum antagonistleri gibi diğer antihipertansif ilaçlarla birlikte kullanılabilir. Kandesartan yaş ve cinsiyet farkı olmaksızın bütün hastalarda benzer etki gösterir. Kandesartan, renal vasküler direnci ve filtrasyon fraksiyonunu azaltırken, böbreğin kan akımını arttırır ve glomerüler filtrasyonu arttırır. Kandesartanın kan glukozu veya lipid profiline olumsuz etkisi yoktur.

Farmakokinetik Özellikler

Oral uygulandıktan sonra, kandesartan sileksetil ilacın aktif formu olan kandesartana dönüştürülür. Oral kandesartan sileksetil solüsyonunun alınmasından sonra kandesartanın mutlak biyoyararlanımı yaklaşık %40’tır. Aynı oral solüsyon ile karşılaştırıldığında tablet formunun rölatif biyoyararlanımı yaklaşık %34’tür.    Dolayısıyla tabletin mutlak biyoyararlanımı %14’tür. Tablet olarak alınmasından sonra ortalama en üst serum konsantrasyonuna (Cmax) 3-4 saat’te ulaşılır. Terapötik doz aralığında, kandesartanın serum konsantrasyonu doza bağımlı olarak doğrusal artış gösterir. Kandesartanın farmakokinetik özelliklerinde cinsiyete bağlı farklılıklar gözlenmez. Kandesartanın serum konsantrasyonunun zamana göre karşılaştırıldığında eğri altındaki alan (AUC) gıda alımından belirgin olarak etkilenmez.    Kandesartan yüksek oranda plazma proteinlerine bağlanır (%99’dan daha fazla). Kandesartanın dağılım hacmi 0.1 L/kg’dır. Kandesartan esas olarak idrar yoluyla ve feçes ile değişmeden atılır, çok küçük bir kısmı karaciğerde metabolize edildikten sonra atılır. Safra ile de bir miktar itrah edilir. Kandesartanın yarılanma ömrü yaklaşık 9 saattir. Düzenli kullanımda birikime yol açmaz. Kandesartanın toplam plazma klirensi yaklaşık 0.37 mL/dak/kg, renal klirensi ise yaklaşık 0.19 mL/dak/kg’dır. Yaşlılarda (65 yaşın üzeri) kandesartanın Cmax ve AUC değerleri gençlerdekine göre daha yüksek bulunmuştur. Buna rağmen, yaşlılarda doz ayarlaması gerekmez.   Böbrek yetmezliği olan hastalarda, böbrek fonksiyonu normal olanlarla karşılaştırıldığında, kandesartanın Cmax , AUC ve eliminasyon yarılanma süresinde artış gözlenmiştir. Hafif ve orta derecede karaciğer yetmezliği olan hastalarda kandesartanın farmakokinetik özelliklerinde değişiklik gözlenmemiştir.

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Bir tablet etken madde olarak 8 mg Kandesartan Sileksetil, boyar madde olarak kırmızı demir oksit içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Diğer ilaçlarla birlikte kullanıldığında klinik olarak önemli bir ilaç etkileşimi belirlenmemiştir. Klinik farmakokinetik çalışmaların yapıldığı ilaçlar hidroklorotiyazid, varfarin, digoksin, oral kontraseptifler (örneğin; etinilöstradiol/levonorgestrel), glibenklamid ve nifedipindir. Kandesartan’ın çok küçük bir kısmı karaciğerde metabolize edildikten sonra atılır (CYP2C9) Yapılan etkileşim çalışmalarına göre kandesartanın CYP2C9 ve CYP3A4’e hiç bir etkisi yoktur, fakat diğer sitokrom P450 izoenzimlerine etkisi şu anda bilinmemektedir. Tensart’ın antihipertansif etkisi diğer antihipertansiflerle arttırılabilir.   Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini etkileyen diğer ilaçlarla kullanıma dayanarak potasyum – tutucu diüretikler, potasyum preparatları, potasyum içeren yapay tuzlar ya da potasyum düzeyini arttıran ilaçlar (heparin gibi) serum potasyumunu arttırabilir.   ADE inhibitörleri ile lityumun birlikte kullanımında serum lityum konsantrasyonlarında ve toksisitede dönüşümlü artış bildirilmiştir. Tensart ile benzer bir bildirim olmasa da bu tür etkiler dışlanamaz ve benzer durumlarda serum lityum düzeyleri dikkatlice izlenmelidir. Yemeklerle birlikte alınması kandesartanın biyoyararlanımını etkilemez.

Kontraendikasyonlar

Tensart’ın içerdiği maddelerden herhangi birisine karşı aşırı duyarlılık hallerinde, hamilelik ve emzirme dönemlerinde ve ciddi hepatik bozukluk ve/veya kolestazisde kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Doz: Tensart’ın önerilen başlangıç dozu günde bir defada 4 mg’dır. İdame dozu günde bir defada 8 mg’dır. En yüksek doz günde bir defada 16 mg’dır. Tedavi istenen kan basıncı yanıtına göre ayarlanmalıdır. En yüksek antihipertansif etki tedavinin başlamasından sonraki 4 hafta içinde elde edilir. Uygulama: Tensart günde bir defa , aç veya tok karna alınabilir. Yaşlılarda kullanımı: Böbrek ve karaciğer fonksiyonları normal olan yaşlı hastalarda başlangıç dozu 4 mg’dır. Böbrek ya da karaciğer yetmezliği olduğunda, başlangıç dozu olarak 2 mg önerilir. Doz hastanın vereceği yanıta göre ayarlanabilir. Böbrek yetmezliğinde kullanımı: Hafif böbrek yetmezliği olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez. Orta – ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda önerilen başlangıç dozu günde bir defada 2 mg’dır. Doz hastanın yanıtına göre ayarlanabilir. Ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda (örneğin; kreatinin klirensi < 15 mL/dakika) klinik tecrübeler sınırlı olduğundan Kandesartan önerilmez. Karaciğer yetmezliğinde kullanımı: Hafif – orta derecede karaciğer yetmezliği olan hastalarda önerilen başlangıç dozu günde bir defada 2 mg’dır. Doz hastanın yanıtına göre ayarlanabilir. Ağır karaciğer yetmezliği olan hastalarda bugüne kadar yeterli deneyim elde edilmemiştir. Kombine tedavi: Kandesartan ile beraber tedaviye hidroklorotiyazid gibi bir tiyazid grubu diüretik eklenmesi antihipertansif etkiyi artırır. Çocuklarda kullanımı: Tensart’ın çocuklar üzerindeki güvenilirliği ve etkisi belirlenmemiştir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Tensart 16 mg Tablet Tensart 4 mg Tablet

Ruhsat Sahibi

Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. A.Ş. Zincirlikuyu / İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

28.12.2005 207/14

Saklama Koşulları

25° C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. Çocukların ulaşamayacağı yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

28 tabletlik blister ambalajda.

Uyarılar/Önlemler

Fetal/Neonatal Morbidite ve Mortalite:   Renin anjiotensin sistemi üzerine direkt etki gösteren ilaçlar, gebe kadınlara verildiğinde, fetal ve neonatal morbidite ve mortaliteye yol açabilir. Dünya literatüründe anjiotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörleri alan hastalarda çeşitli vakalar bildirilmiştir. Gebelik tespit edildiğinde, kandesartan hemen kesilmelidir.    Gebeliğin 2. ve 3. trimesteri sırasında renin anjiotensin sistemine direkt etki eden ilaçların kullanımı, hipotansiyon, neonatal iskelet hipoplazisi, anüri, reversibl veya irreversibl böbrek yetmezliği gibi fetal ve neonatal hasara yol açtığı bildirilmiştir. Tahminen, fetal renal fonksiyonlarda azalmaya bağlı olarak oligohidramnios da bildirilmiştir; bu durumda oligohidramniosun, fetal ekstremitelerde kontraktürlere, kraniofasial deformasyona ve hipoplastik akciğer gelişimine yol açtığı bildirilmiştir. Prematurite, intrauterin gelişim geriliği ve patent ductus arteriosus bildirilmiş olmasına rağmen, bu durumların ilaç kullanımına bağlı olup olmadığı açık değildir.    Bu yan etkiler, birinci trimester ile sınırlı intrauterin ilaç maruziyetinde görülmemektedir. Yalnızca, 1. trimesterde anjiotensin II reseptör antagonistlerine maruz kalma durumunda, anneler bilgilendirilmelidir. Yine de, hastalar gebe kaldığında, hekimler hastanın hemen kandesartanı kesmelerini sağlamalıdır. Nadiren (muhtemelen her 1000 gebe kadından birinden daha az) renin anjiotensin sistemine etki eden ilaçdan başka bir alternatif bulunmayabilir. Bu gibi nadir durumlarda, hastalara fetusda olabilecek olası tehlikeler konusunda bilgi verilmeli ve intraamniotik durumu değerlendirmek için ultrasound incelemeler düzenli olarak gerçekleştirilmelidir.   Oligohidramnios gözlendiğinde, anne için yaşam kurtarıcı yarar gözlendiği düşünülmüyorsa, kandesartan kesilmelidir. Kontraksiyon stres testi, nonstres test veya biyofiziksel inceleme, gebeliğin haftasına bağlı olarak gerekli olabilir. Fakat, fetusda geri dönüşümsüz hasar gelişene kadar oligohidramiosun gözükmeyebileceği konusunda hekim ve hasta dikkatli olmalıdır. In utero (rahim içinde) anjiotensin II reseptör antagonistlerine maruziyet hikayesi olan bebekler, hipotansiyon, oliguri ve hiperkalemi açısından yakından izlenmelidir. Oliguri gözlendiğinde, kan basıncı ve renal perfüzyon desteğine dikkat edilmelidir. Hipotansiyonu ve/veya bozulmuş renal fonksiyonu düzeltmek için transfüzyon veya diyaliz gerekebilir.    Renal arter stenozu:   ADE inhibitörleri gibi, renin anjiyotensin aldosteron sistemine etki eden diğer ilaçlar, bilateral veya tek taraflı renal arter stenozu olan hastalarda, kan üre miktarını ve serum kreatinin düzeyini arttırabilir. Kandesartan tedavisinde bildirilmemiş olmakla birlikte, bu olay anjiyotensin II reseptör antagonistlerinde de görülebilir.    İntravasküler sıvı kaybı:   Renin anjiyotensin aldosteron sistemine etki eden diğer ilaçlarda bildirildiği gibi, ağır intravasküler sıvı kaybı olan hastalarda (yüksek doz diüretik alan hastalar gibi), semptomatik hipotansiyon oluşabilir. Bu nedenle, bu durum Tensart tedavisine başlamadan önce düzeltilmelidir.   Böbrek Yetmezliği:   Kandesartan, ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda kullanıldığında, serum potasyum ve kreatinin düzeyleri, periyodik olarak ölçülmelidir. Çok ağır böbrek yetmezliği olan hastalarla (Kreatinin klirensi < 15 mL/dak.) çok az deneyim vardır.    Böbrek transplantasyonu :   Kısa süre önce böbrek transplantasyonu yapılmış hastalara Kandesartan verilmesi ile ilgili hiçbir deneyim yoktur.   Aort ve mitral kapak stenozu (Obstrüktif hipertrofik kardiyomiyopati) :   Diğer vazodilatörlerle olduğu gibi, hemodinamik aort ya da mitral kapak stenozu olan ya da obstrüktif hipertrofik kardiyomiyopatili hastalarda, Kandesartan çok dikkatli kullanılmalıdır.   Primer hiperaldosteronizm :   Primer hiperaldosteronizmi olan hastalar, renin anjiyotensin-aldosteron sistemi üzerinden etki gösteren antihipertansif ilaçlara genellikle yanıt vermezler. Bu nedenle, bu hastalarda Kandesartan kullanımı önerilmemektedir.   Hiperkalemi :   Renin anjiyotensin aldosteron sistemini etkileyen diğer ilaçlarla olan deneyimlere göre Kandesartan’ın potasyum tutucu diüretiklerle, potasyum preparatları ile, potasyum içeren yapay tuzlarla ya da potasyum düzeylerini arttırıcı diğer ilaçlarla (örn.heparin) birlikte kullanımı serum potasyum düzeylerini arttırabilir.   Genel :   Böbrek fonksiyonları ve vasküler tonları, renin-anjiyotensin aldosteron sistemi aktivitesine bağlı olan hastalarda, (örn.ağır konjestif kalp yetmezliği ya da renal arter stenozunu da kapsayan renal hastalıklar) bu sistemi etkileyen diğer ilaçlarla tedavi akut hipotansiyon, azotemi,oliguri ya da seyrek olarak akut böbrek yetmezliği ile bağlantılıdır. Angiyotensin II reseptör antagonistleri ile benzer etkiler dışlanamasa bile, Kandesartan ile böyle etkiler bildirilmemiştir. Her antihipertansif madde ile olduğu gibi, iskemik kardiyopatisi ya da iskemik serebrovasküler hastalığı olanlarda, aşırı kan basıncının düşmesi, miyokardiyal enfarktüs ya da inmeye (strok) neden olabilir.     Gebelikte kullanımı:  Gebelik kategorisi ilk trimesterde C, ikinci ve üçüncü trimesterde D’dir. Kandesartanın gebe kadınlarda kullanımıyla ilgili hiçbir deneyim yoktur. İnsanlarda, renin anjiyotensin aldosteron sisteminin gelişmesine bağlı olan fötal böbrek perfüzyonu ikinci trimesterde başlar. Dolayısıyla ikinci ya da üçüncü trimesterde Tensart kullanılması fetüste riski arttırır. Yukarıdaki bilgiye dayanarak, Tensart gebelik sırasında kullanılmamalıdır. Tedavi sırasında gebelik tespit edilirse tedaviye devam edilmemelidir. Laktasyonda kullanımı: Kandesartanın anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Anne sütü alan bebeklerdeki advers etki potansiyelinden dolayı Tensart kullanımının gerekli olduğu durumlarda emzirmeye son verilmelidir. Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi : Tensart’ın araç kullanımı üzerine etkisi ile ilgili çalışmalar bulunmamaktadır ancak farmakodinamik özelliklerine göre araç kullanımı üzerine etkisi olmamalıdır. Hipertansiyon tedavisi sırasında araç ya da makine kullanırken arasıra başdönmesi ya da yorgunluk hali olabileceği akılda tutulmalıdır.

Üretim Yeri

Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. A.Ş. Hadımköy / İstanbul

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Kontrollu klinik çalışmalarda, plasebo ile karşılaştırıldığında istenmeyen etkilerin hafif ve geçici olduğu görülmüştür. Yan etkilerin doz, yaş veya cinsiyetle bir ilişkisi yoktur. Kandesartan sileksetil’in (%2.4) yan etkilerine bağlı olarak tedaviyi bırakma oranları plasebo (%2.6) ile benzerdir. Çift kör, plasebo kontrollü çalışmalarda, Kandesartan kullanan grupta neden ilişkisine bakılmaksızın %1’den fazla görülen yan etkiler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.   Plasebo               Kandesartan sileksetil (n=573) %                (n=1388) % Başağrısı 10.3 10.4 ÜSYE* 3.8 5.1 Sırt ağrısı 0.9 3.2 Baş dönmesi 2.3 2.5 Bulantı 1.3 1.9 Öksürük 1.1 1.6 Influenza benzeri semptomlar 0.8 1.5 Yorgunluk 1.6 1.5 Karın ağrısı 1.3 1.5 Diyare 1.9 1.5 Faranjit 0.4 1.1 Periferik Ödem 0.7 1.0 Kusma 1.2 1.0 Bronşit 2.2 1.0 Rinit 0.4 1.0   *Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu   Genel: asteni, ateş   Santral ve Periferik Sinir Sistemi: Parestezi, vertigo    Gastrointestinal Sistem: dispepsi, gastroenterit    Kalp Ritmi ve Ritm Bozuklukları: taşikardi, palpitasyon    Metabolik ve Beslenme Bozuklukları: kreatin fosfokinazda artış, hiperglisemi, hipertrigliseridemi, hiperürisemi    Kas İskelet Sistemi Bozuklukları: miyalji    Platelet/pıhtılaşma Bozuklukları: epistaksis    Psikiyatrik Bozukluklar: anksiete, depresyon, somnolans   Respiratuar Sistem Bozuklukları: dispne   Deri: döküntü, terlemede artış   Üriner Sistem Bozuklukları: hematüri   Pazarlama sonrası çok seyrek olarak aşağıdaki istenmeyen etkiler bildirilmiştir : Bulantı, artralji, miyalji, anjiyoödem, döküntü, baş dönmesi, baş ağrısı.   Laboratuvar Bulguları :    Genelde Tensart’ın rutin laboratuvar bulguları üzerine klinik açıdan önemli etkisi yoktur.   Hiperürisemi : Kandesartan sileksetil ile tedavi edilen hastalarda hiperürisemi çok ender olarak bulunmuştur.   Hemoglobin ve Hematokrit : Kandesartan ile tek başına tedavi edilen hastalarda hemoglobin ve hematokrit düzeylerinde çok az azalma görülmüştür. (sırasıyla 0.2 g/dL ve 0.5) Ancak bunun klinik bir önemi yoktur.   Potasyum : Kandesartan ile tek başına tedavi edilen hastaların potasyum düzeylerinde pek az bir artış gözlenmiştir. (ortalama artış 0. mEq/L). Ancak bunun klinik bir önemi yoktur   Karaciğer Fonksiyon Testleri : Karaciğer enzim düzeylerinde ve / ya da serum bilirubin düzeylerinde çok seyrek olarak artışlar görülmüştür. Kandesartan kullanımı sırasında yan etki olarak bildirilen ALAT (S-GPT) artışı (%1.3) plaseboya (% 0.3) oranla çok fazla değildir.   Kandesartan kullanan hastalarda laboratuvar değişikliklerinin rutin takibi gerekmez. Ancak ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda serum potasyum ve kreatinin düzeyleri periyodik olarak izlenmelidir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

TERANAR® 2 mg Tablet

Endikasyonlar

Teranar® terazosinin etken maddesine ya da diğer kinazolinlere (örn. Prazosin, Doksazosin) ya da içerikteki yardımcı maddelerin birine aşırı hassasiyeti olduğu bilinen kişilerde kontrendikedir.Miksiyon senkopu öyküsü olanlarda kontrendikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Teranar® 5 mg Tablet, 14 ve 30 tablet, blisterlerde

Farmakokinetik Özellikler

11.10.2007 – 123 / 10

Farmasötik Şekli

Teranar® 2 mg Tablet; 30 tablet, blisterlerde

Doz Aşımı

Tamsulosinin doz aşımı durumlarında hipotansiyon görülebileceği için, ilk olarak kardiyovasküler destek uygulanmalıdır. Kan basınıcını ve kalp hızını düzeltmek için hasta yatar pozisyona getirilmelidir. Bu uygulama yeterli olmazsa, intravenöz sıvı desteğine başlanmalı, gerekli durumlarda vazopresör ilaçlar tedaviye eklenmeli ve böbrek fonksiyonları takip edilmelidir. Tamsulosin yüksek oranda plazma proteinlerine bağlandığı için, diyaliz önerilmez.

Endikasyonlar

Benign prostat hiperplazisinin fonksiyonel semptomlarının tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Benign prostat hiperplazisi (BPH) semptomları, prostat ve mesane boynundaki düz kas kontraksiyonu artışı sonucu gelişen mesane çıkışında daralmaya bağlıdır. Prostat, prostatik kapsül, prostatik üretra ve mesane boynundaki alfa1A adrenoreseptörlerin blokajı, mesane boynu ve prostattaki düz kaslarda gevşemeye yol açar. Bunun sonucunda idrar akım oranında artış ve BPH semptomlarında düzelme görülür. Tamsulosin, prostattaki alfa1A adrenoreseptörlerine selektivite gösteren bir alfa1A adrenoreseptör blokeridir. Tamsulosin, prostat ve üretradaki düz kas gerilimini azaltarak, maksimum idrar akım hızını artırır ve obstrüksiyonu azaltır. Ayrıca, mesane instabilitesinin ve alt üriner sistem düz kas tonusunun önemli bir rol oynadığı irritatif ve obstrüktif semptomlarda da düzelme sağlar. Tamsulosinle yapılan çalışmalarda, kan basıncında klinik olarak anlamlı bir düşme gözlenmemiştir. Bu nedenle, tamsulosinin antihipertansif ilaç olarak kullanımı önerilmemektedir.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim: Aç karına alındığında tamsulosinin emilimi tama yakındır ( > 90 %). Tamsulosin lineer bir kinetik gösterir ve günde bir defa alındığında 5. günde kararlı durum konsantrasyonlarına ulaşır. Doruk konsantrasyonuna ulaşmak için geçen süre (tmax) aç karına alındığında 4-5 saat, besinlerle birlikte alındığında 6-7 saattir. Tamsulosin HCl’ün  tok karına alınması ile karşılaştırıldığında, aç karına alındığında eğri altında kalan alanda (EAA) % 30 ve doruk konsantrasyonunda % 40-70 oranında artış gözlenir. Dağılım: Tamsulosin HCl, sağlıklı erkek gönüllülere intravenöz olarak uygulandığında kararlı durumdaki dağılım hacmi 16 L olarak saptanmıştır. Tamsulosin HCl yüksek oranda, başlıca alfa1 asid glikoproteine olmak üzere plazma proteinlerine bağlanır ( % 94-99). Biyotransformasyon: Tamsulosin sitokrom P450 enzimleri ile karaciğerde metabolize edilir. Tamsulosinin metabolitleri idrarla atılmadan önce glukuronid veya sülfatla konjugasyona uğrar. Eliminasyon: Tamsulosin ve metabolitlerinin büyük kısmı idrarla atılır. Alınan dozun % 10’dan azı idrarla değişmeden atılır. Sağlıklı gönüllülerde yarılanma ömrü 9-13 saat, hedef popülasyonda ise 14-15 saattir ve sistemik klerensi göreceli olarak düşüktür (2.88 L/saat). Genç sağlıklı erkek bireylerle karşılaştırıldığında, eğri altında kalan alan (EAA) ve yarılanma ömrü verileri tamsulosin HCl’ün farmakokinetik dağılımında yaşlı erkek bireylerde hafif uzama olabileceğini göstermektedir. Son dönem böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klerensi < 10ml/dk/1.73 m2), tamsulosin HCl ile yapılmış çalışma olmamakla birlikte, kreatinin klerensi 10 ml/dk/1.73 m2’nin üzerinde olan hastalarda, aktif tamsulosin konsantrasyonu ve intrensek klerensinin göreceli olarak sabit kaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle, böbrek yetmezliği olan hastalarda doz ayarlamasına gerek yoktur. Orta derecede karaciğer yetmezliği (Child-Pugh; Grade A ve B) olan hastalar ile sağlıklı bireylerin karşılaştırıldığı çalışmalarda, aktif tamsulosin HCl konsantrasyonunun belirgin olarak değişmediği, bağlanmamış tamsulosinin intrensek klerensinde orta derecede ( % 32) bir değişme olduğu görülmüştür. Bu nedenle, orta derecede karaciğer yetmezliği olan hastalarda doz ayarlamasına gerek yoktur.

Farmasötik Şekli

Kapsül

Formülü

Her kapsülde 0.4 mg tamsulosin HCl bulunur. Boyar maddeler: Kırmızı demir oksit, Titanyum dioksit, Sarı demir oksit

İlaç Etkileşmeleri

Nifedipin, atenolol ya da enalaprilin herhangi birisi ile birlikte Tamsulosin HCl verildiğinde etkileşim görülmemiştir. En az 3 ay süre ile yavaş salınımlı nifedipin, atenolol ya da enalapril tedavisi ile tansiyonları kontrol altına alınan, 47-79 yaşları arasındaki hipertansif hastalarda yapılan 3 klinik çalışmada; 7 gün 0.4 mg tamsulosin kullanımını takiben 7 gün de 0.8 mg tamsulosin kullanımı, plasebo ile karşılaştırılmıştır. Çalışma sonucunda kan basıncında ve kalp hızında plaseboya göre klinik olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır. Bu nedenle, yavaş salınımlı nifedipin, atenolol veya enalapril ile birlikte tamsulosin verileceği zaman doz ayarlamasına gerek yoktur. Varfarin ve tamsulosin HCl’ün birlikte kullanımına ilişkin yeterli çalışma bulunmamaktadır. Birlikte kullanımları sırasında dikkatli olunması önerilir. Sağlıklı gönüllülerde yapılan çalışmalarda digoksin veya teofilin ile birlikte tamsulosin verildiğinde, digoksin ve teofilinin farmakokinetik verilerinde değişiklik gözlenmemiştir. Birlikte kullanımlarında doz ayarlamasına gerek yoktur. Furosemid ile birlikte verildiğinde, furosemidin farmakodinamiğinde bir değişiklik gözlenmezken, Tamsulosin HCl’nin eğri altında kalan alan (EAA) ve maksimum konsantrasyon (Cmax) düzeylerinde % 11-12’lik bir azalma gözlenebilir. Fakat bu değişiklikler klinik olarak anlamlı olmadığı için, birlikte kullanımlarında doz ayarlamasına gerek yoktur. Simetidin (önerilen en yüksek dozda: günde 4 kez 400 mg, 6 gün süre ile) ile birlikte kullanıldığında, tamsulosin HCl klerensinde belirgin bir azalma ( % 26) ve eğri altında kalan alanda (EAA) orta düzeyde bir artış ( % 44) gözlenmiştir. Bu nedenle, özellikle 0.4 mg’ın üzerindeki dozlarda, birlikte kullanımlarında dikkatli olunmalıdır. İn vitro çalışmalarda tamsulosinin plazma proteinlerine bağlanmasının amitriptilin, diklofenak, glibenklamid, simvastatin, varfarin, diazepam, propranolol, triklormetiazid ve klormadinondan etkilenmediği görülmüştür. Aynı şekilde, tamsulosinin de bu ilaçların proteine bağlanma oranları üzerine bir etkisi yoktur. Amitriptilin, salbutamol, glibenklamid ve finasterid’in de dahil olduğu karaciğer mikrozomal fraksiyonları ile yapılan in vitro araştırmalar sırasında hepatik metabolizma düzeyinde etkileşim gözlenmemiştir. Alfa adrenerjik blokerler ve kalsiyum kanal blokerleri hipotansiyon riskini artırır. İlk doz ortostatik hipotansiyon riski beta-blokerlerle birlikte kullanıldığında artabilir. Fosfodiesteraz-5 inhibitörleri; sildenafil (25 mg ve altındaki dozlarda kullanımında), tadalafil (tamsulosinin günde 0.4 mg’ın altında kullanıldığı durumlarda) ve vardenafil (kullanımı kontrendikedir) ile birlikte uygulanması hipotansiyona neden olabilir.

Kontraendikasyonlar

Tamsulosin HCl veya içeriğindeki diğer bileşenlere karşı aşırı duyarlılık öyküsü bulunanlarda kullanılmamalıdır. Ortostatik hipotansiyon öyküsü olanlarda ve ciddi karaciğer yetmezliğinde kontrendikedir. Fosfodiesteraz 5 inhibitörleri; sildenafil ( > 25 mg), tadalafil (tamsulosin dozu > 0,4 mg/gün ise) ya da vardenafil ile birlikte kullanılması kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Tamprost Kapsül, BPH semptomlarının tedavisinde günde bir defa 0.4 mg önerilir. Her gün aynı öğünden yaklaşık 30 dakika sonra kapsül ezilmeden veya çiğnenmeden alınmalıdır. 0.4 mg’lık kapsül tedavisine yanıt vermeyen hastalarda 2-4 hafta 0.4 mg ile tedavi edildikten sonra, tamsulosin dozu günde bir defa 0.8 mg’a çıkılabilir. Bir kaç gün tedaviye ara veren hastalarda, tedavi tekrar 0.4 mg dozundan başlatılmalıdır.

Saklama Koşulları

25°C altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. Çocukların göremeyeceği ve erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

30 ve 90 kapsüllük ambalajlarda

Uyarılar/Önlemler

Diğer alfa adrenerjik blokerlerde olduğu gibi Tamprost tedavisi sırasında ortostatik hipotansiyon (postüral hipotansiyon, sersemleme ve vertigo) ve senkop görülebilir. Tamprost tedavisi başlanan hastalar, senkop gelişebileceği ve zarar görebilecekleri durumlardan kaçınmaları konusunda uyarılmalıdır. Nadiren, diğer alfa1 antagonistelerinde olduğu gibi tamsulosin tedavisi sırasında da priapizm görülebilir. Eğer doğru tedavi uygulanmazsa, kalıcı empotans gelişebileceği için, hastalar konunun ciddiyeti hakkında uyarılmalıdır. Prostat kanseri ve BPH, benzer semptomlar gösterebileceği ve bu iki hastalık sıklıkla birlikte bulunabildiği için, hastalar tedaviye başlanmadan önce prostat kanseri ihtimalini dışlamak açısından değerlendirilmelidir. Ciddi böbrek yetmezliği (kreatinin klerensi < 10 ml/dk/1.73 m2) olan hastalarda yeterli klinik çalışma olmadığından, bu hastaların tedavisinde dikkatli olunmalıdır. Gebelik ve Laktasyon Üzerine Etkileri Gebelik kategorisi: B Sıçan ve tavşanlarda yapılan çalışmalarda fetusa bir zararı saptanmamıştır. Tamprost’un kadınlarda kullanımı endike değildir.  Laktasyon döneminde kullanım: Tamprost’un kadınlarda kullanımı endike değildir. Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi Araç ve makine kullanma yeteneği üzerinde etkisine dair veri bulunmamaktadır. Fakat hastalar, sersemleme, uyku hali, görmede bulanıklaşma ve baygınlık gelişebileceği için araç ve makine kullanımı etkileyebileceği konusunda uyarılmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Tamsulosin HCl tedavisi sonrasında şu yan etkiler bildirilmiştir; > % 10: Kardiyovasküler: Ortostatik hipotansiyon (0.4 mg tamsulosin kapsül alanların % 16’sında, 0.8 mg tamsulosin kapsül alanların % 19’unda görülmüştür. İlk doz ortostatik hipotansiyonu 0.4 mg alan hastaların; % 7 sinde 4 saat sonra, % 6’sında 8 saat sonra ortaya çıkmıştır.) Merkezi sinir sistemi: Baş ağrısı ( % 19-21), sersemleme ( % 15-17) Genitoüriner sistem: Anormal ejakülasyon ( % 8-18) Solunum sistemi: Rinit ( % 13-18) % 1-10: Kardiyovasküler: Göğüs ağrısı ( % 4) Merkezi sinir sistemi: Uyku hali ( % 3-4), uykusuzluk ( % 1-2), vertigo ( % 0.6-1) Endokrin ve metabolik sistem: Libido azalması ( % 1-2) Gastrointestinal: Diyare ( % 4-6), bulantı ( % 3-4), mide rahatsızlıkları ( % 2-3), acı tat ( % 2-3) Sinir-Kas ve iskelet sistemi: Güçsüzlük ( % 8-9), sırt ağrısı ( % 7-8) Oküler: Ambliyopi ( % 0.2-2) Solunum: Farenjit ( % 5-6), öksürük ( % 3-5), sinüzit ( % 2-4) Diğer: Enfeksiyon ( % 9-11), diş hastalığı ( % 1-2) < % 1: Alerjik reaksiyonlar (döküntü, anjiyoödem, pruritus, ürtiker), priapizm, kabızlık ( % 0.2-0.4), çarpıntı, senkop ( % 0.2-0.4), transaminaz artışı, kusma. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 100 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window