İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması URBASON
Birim Miktarı 20
ATC Kodu H02AB04
ATC Açıklaması Metilprednizolon
NFC Kodu BA
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Gecikmeli Kaplı Tabletler
Kamu Kodu A08208
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı Bilinmiyor
Önceki Satış Fiyatı 0 TL (29 Aralık 2009)
Barkodu
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !

İlaç Etken Maddeleri

  • metilprednizolon (8 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Aşırı dozda kullanıldığında, solunum depresyonu,konvulsiyonlar,gastrointestinal kramp, konstipasyon görülebilir. İlk terapötik önlemler, solunum ve kardiyovasküler fonksiyonların sürdürülmesi ve hastanın acilen hastaneye sevk edilmesi olacaktır. Doz aşımının tedavisinde öncelikle genel destekleyici tedavi ile birlikte ventilasyonun uygun biçimde sağlanmasına gayret edilmelidir. Nalokson, solunum depresyonu durumunda, solunum fonksiyonlarının kontrol altında tutulması ko!uluyla kullanılabilir. Hemodiyaliz, uygulanan miktarın sadece küçük bir yüzdesini uzaklaştırdığından yardımcı olması beklenemez.

Endikasyonlar

Orta veya şiddetli akut ağrılarda endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Tramadol, santral etki gösteren bir analjeziktir. Etki mekanizması tam olarak anlaşılamamakla birlikte yapılan testler birbirlerini tamamlayıcı uygulanabilir en az iki mekanizmanın varlığını açığa çıkarmıştır:μ-opioid reseptörlerine bağlanma ve nöroepinefrin ve serotonin gerialımı inhibisyonu. Tramadol opioid aktivitesi, ana maddenin düşük afinite ile ve M1 metabolitinin yüksek afinite ile μ-opioid reseptörlerine bağlanmasından kaynaklanır.

Farmakokinetik Özellikler

Tramadol oral yoldan alındıktan sonra hızla ve %90’dan fazla absorbe edilir. Oral dozun alımından yaklaşık 2 saat sonra maksimum plazma konsantrasyonuna ulaşılır. Oral uygulamadan sonra görülen ortalama mutlak biyoyararlanımı yaklaşık %75’dir. Tramadol’ün etkisi, oral yoldan alındıktan sonra 1 saat içerisinde başlar. Tramadol’ün etkisi plazma düzeyleri ile çok yakından ilişkilidir ve maksimum etkiye, pik serum düzeyleri ile maksimum etki arasında hafif bir gecikme göstererek yaklaşık 3-4 saat sonra ulaşır. Etki süresi 4-6 saat arasındadır. Tramadol’ün dağılım hacmi yaklaşık 2.7 L/kg’dır ve plazma proteinlerine bağlanma oranı %20’dir. Oral yoldan alınan Tramadol’ün yaklaşık %85’i karaciğerde metabolize edilir. Metabolitlerinden biri olan O-desmetil Tramadol (M1) farmakolojik olarak analjezik aktivite gösterir. M1 oluşumu sitokrom P-450’nin CYP2D6 izoenzimine bağlıdır. Oral uygulamadan sonra Tramadol’ün ortalama eliminasyon yarılanma ömrü yaklaşık 5-6 saattir. Oral dozun yaklaşık %90’ı böbrekler yolu ile atılır. Metabolitlerinin yarı ömrü, metabolize olmamı! madde ile aynıdır. Bu nedenle de çoklu kullanımında, metabolitlerin yavaş eliminasyonuna bağlı terapötik komplikasyonlar görülmez. Renal fonksiyon bozukluklarında, Tramadol’ün ve aktif metabolitlerinin itrah miktarı ve hızı azalır.Kreatinin klerensi 30 ml/dk’dan az olan hastalarda doz ayarlaması önerilir. Bir diyaliz periyodu sırasında atılan toplam Tramadol ve M1 miktarı uygulanan dozun %7’sinden daha azdır. İlerlemiş karaciğer sirozu olan hastalarda Tramadol metabolizması azalır. Böylelikle Tramadol’ün zamana karşı plazma konsantrasyonu gösteren eğri altı alanı artarken, hem Tramadol’ün ve hem de M1 metabolitinin eliminasyon yarı ömrü uzar (sırasıyla 13 ve 19 saat). Karaciğer yetersizliğinde doz ayarlaması önerilir. Yaşları 65-75 arasında olan sağlıklı yaşlılarda Tramadol’ün plazma konsantrasyonları ve eliminasyon yarı ömrü 65 yaşından genç sağlıklı bireylerinki ile kıyaslanabilir düzeydedir. 75 yaşın üzerindeki hastalarda maksimum serum konsantrasyonu hafifçe yükselir ve eliminasyon yarılanma ömrü hafifçe uzar. 75 yaşın üzerindeki hastalarda günlük doz ayarlaması önerilmektedir. Tramadol’ un mutlak biyoyararlanımı erkeklerde %73 ve kadınlarda %79’dur. 1 mg lık dozun i.v. uygulanımı sonrası kadın ve erkeklerdeki plazma klerensi sırasıyla 5.7 ve 6.4 mL/dak/kg’ dır. Vücut a

Farmasötik Şekli

Kapsül

Formülü

Herbir kapsül; Tramadol hidroklorür 50 mg Kapsül boyar maddesi: Titanyum dioksit (E 171) içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Amfetaminler: Nöroleptikler ve opioidler Tramadol’e bağlı nöbet görülme olasılığını arttırabilir ve merkezi sinir sistemi üzerinde aditif depresan etki görülmesine yol açabilir. Tramadol M1’e CYP2D6 P-450 izoenzimi tarafından metabolize edilir. Kinidin bu izoenzimin selektif bir blokeridir. Bundan dolayı Tramadol ve Kinidin’in eş zamanlı olarak birlikte kullanımı Tramadol konsantrasyonunun artması ve M1 konsantrasyonun azalmasıyla sonuçlanır. İnsan karaciğer mikrozomlarında gerçekleştirilen in vitro ilaç etkileşim çalışmaları, Tramadol’un fluoxetin, paroxetin ve amitriptilin gibi CYP2D6 inibitörleri ile e! zamanlı uygulanımının Tramadol metabolizmasında bir miktar azalma ile sonuçlanabilece

Kontraendikasyonlar

Tramadol’e, opioidlere veya bile!iminde yer alan diğer maddelere aşırı duyarlılık durumlarında; opioid bağımlı hastalarda; hipnotikler, santral etkili analjezikler, opioidler veya psikotrop ilaçlar, alkol ile akut intoksikasyon gözlenen hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Dozaj ağrının şiddetine ve hastanın kişisel duyarlılığına uygun biçimde ayarlanmalıdır. Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde; Yetişkinler ve 12 yaşından büyük gençlerde aşağıdaki şekilde uygulanmalıdır: Her defasında 1 kapsül olmak üzere günde 8 kapsüle kadar uygulanabilir. 50 mg Tramadol hidroklorür’ün uygulanmasından sonraki 30-60 dakika içinde yeterli ağrı kesici etki görülmez ise ikinci bir 50 mg’lık doz daha uygulanabilir. Böbrek ve karaciğer fonksiyon bozukluklarında doz ayarlaması yapmak gerekebilir. 75 yaşın üzerindeki hastalarda günlük doz 300 mg’ı geçmemelidir. Tedavi süresi: Tramadol hidroklorür gerektiğinden daha uzun süre uygulanmamalıdır. Tramadol ile tedavide ilaç bağımlılığını ve ilaç çekilme semptomlarını engellemek için, tedavi süresi, mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır. Uzun süreli tedavilerde, bağımlılık yapma olasılığı gözardı edilmemelidir. Tedavinin süresine ve gerekirse geçici olarak kesilmesine doktor karar vermelidir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Ultramex® 100 mg/ml Oral Damla Ultramex® Enjeksiyonluk Solüsyon İçeren Ampul

Ruhsat Sahibi

ADEKA İlaç San. ve Tic. A.Ş. 55020/ Samsun

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

13.02.2004-203/81

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Ultramex® Kapsül 50 mg, 10,30,50 kapsüllük blisterde.

Uyarılar/Önlemler

MAO inhibitörü alan hastalarda son derece dikkatli olarak kullanılmalıdır. Diğer santral sinir sistemi ilaçları kullanılacağı zaman doz azaltılmalı ve aşırı dikkatli kullanılmalıdır. Selektif seratonin geri alım inhibitörleri (SSRI veya anoretikler), trisiklik antidepresanlar ve diğer siklik bileşenler (siklobenzoprin, prometazin), diğer opioidler, nöroleptikler, MAO inhibitörleri ve nöbet eşiğini düşüren diğer ilaçlar ile birlikte Tramadol kullanımı nöbet riskini arttırabilir. Nöbet geçmişi olan hastalarda veya nöbet ile ilgili bir risk altında olan, travma geçirmiş, metabolik bozukluğu olan hastalarda, ilaç ya da alkol kullanımını bırakan hastalarda ve merkezi sinir sistemi bozukluğu olan hastalarda konvülsiyon riski artabilir. İntrakraniyal basıncı yüksek olan veya baş travması geçirmiş hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Tramadol kullanımı sonucu pupillerde oluşan değişiklikler (miyozis) intrakraniyal patolojinin varlığını, büyüklüğünü ve gidişatını gizleyebilir. Klinisyen, Tramadol almış mental durum değişikliği olan bu tür hastaları değerlendirirken yüksek advers etki görülme olasılığını göz önünde bulundurmalıdır. 75 yaşından büyük hastalarda Tramadol serum konsantrasyonu hafifçe yükseltilmiş ve eliminasyon hafifçe ömrü biraz uzamıştır. Yaşlıların advers etkilere tolerans gösterebilme bakımından büyük farklılıklar gösterebileceği unutulmamalıdır. 75 yaşından büyük hastalarda günlük Tramadol doz ayarlaması yapılması önerilir. Miksödem, hipotiroidizm veya hipoadrenalizmli hastalarda ve renal fonksiyon bozukluğu veya karaciğer hastalığı olan hastalarda dozaj azaltılmalı ve dikkatle kullanılmalıdır. Yüksek dozdaki Tramadol’ün alkol ya da anestezik ilaçlarla birlikte kullanımı solunum depresyonu oluşturabileceğinden, solunum depresyonu oluşma riski bulunan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Tramadol’un akut karın belirtileri bulunan hastalarda kullanımı hastanın akut karın tanısı bakımından değerlendirilmesini ve dolayısıyla hastalığın teşhis edilmesini zorlaştırır. Opiod bağımlılığı olan hastalarda Tramadol kullanımı tavsiye edilmez. Yakın geçmişte önemli miktarda opioid kullanan hastalarda geri çekilme semptomları görülebilir. Uzun süreli kullanımda tolerans veya ilaç bağımlılığı oluşabilir; ilacın aniden kesilmesinden sakınılmalıdır. Çocuklarda etkinliği ve güvenliği kanıtlanmamıştır. Araç ve makina kullanmaya etkisi: Tramadol hastanın reaksiyon kabiliyetini etkileyerek, araba ve makina kullanım becerilerini zayıflatabilir. Bu durum özellikle alkol ile birlikte alındığında görülür. Gebeler ve emziren kadınlar için uyarılar: Hamilelik kategorisi: C Hamilelikte kullanımı ancak risklerin dikkatlice değerlendirilmesinden sonra olmalıdır. Emzirme döneminde kullanılırken, yaklaşık % 0.1 oranında süte geçtiği göz önüne alınmalıdır.

Üretim Yeri

ADEKA İlaç San. ve Tic. A.Ş. 55020/ Samsun

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Tramadol kullanımına bağlı olarak; Kardiyovasküler: Vazodilatasyon, senkop, ortostatik hipotansiyon, taşikardi, anormal EKG, hipertansiyon, miyokardiyal iskemi, palpitasyon. Santral sinir sistemi: Anksiyete, konvüzyon, kordinasyon bozukluğu, coşku, gerginlik, uyku bozukluğu, kriz, parestezi, idrak bozukluğu, titreme, halüsinasyonlar, amnezi, konsantrasyon güçlüğü, yürüme bozukluğu, migren. Dermatolojik: İsilik, ürtiker, vesikül,kaşıntı, döküntü. Gastrointestinal: Karın ağrısı, anoreksi, konstipasyon, şişkinlik, gastrointestinal kanama, hepatit, stomatit, diyare, ağız kuruluğu, mide bulantısı. Genitoüriner: Üriner retansiyon, sık sık idrara çıkma, menopozal semptomlar, disüri, menstruasyon ile ilgili belirtiler. Özel Duyular: Görme ve tatma ile ilgili bozukluklar, katarakt oluşumu, sağırlık, kulak çınlaması. Diğer: Hipertoni, yorgunluk, alerjik reaksiyonlar, dispne, kilo kaybı. Laboratuvar Testlerinde Görülen Değişiklikler: Kreatinin seviyesinde artış, karaciğer enzimlerinde artma, hemoglobin seviyesinde azalma, proteinüri. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Tedavi semptomatik ve destekleyici olmalıdır. Metilprednizolon diyalize edilebilir.

Endikasyonlar

Genel olarak sistemik glukokortikoid tedavisi gerektiren her hastalıkta Urbason retard endikedir.Doğrudan hayatı tehdit eden şok gibi durumlarda glukokortikoidler intravenöz yoldan uygulanmalıdır. Urbason retard’ın en çok kullanıldığı durumlar alerjik reaksiyonlar ve romatizmal hastalıklardır. Başlıca endikasyonlar; bronşial astım, saman nezlesi, ilaç alerjisi, ürtiker, ekzema ve dermatit gibi deri hastalıkları, akut romatizma, romatizmal eklem iltihabı ve kas romatizması. Endikasyonlarına aşağıdaki hastalıklar da dahildir; Edinsel hemolitik anemi, idiyopatik trombopeni, agranülositoz, miyeloblastoz, lenfogranulomatoz gibi kan hastalıkları, iç organların ülseroz kolit ve nefrotik sendrom gibi hastalıkları, pemfigüs grubundan deri hastalıkları, Lupus eritematozis, dermatomiyozit, transplantasyon sonrası immünsupresyon, sitostatik tedavisi ile radyoterapinin desteklenmesi, sürrenal korteksinin primer yetmezliği (Addison hastalığı) ve adrenalektomi den sonra yerine koyma.

Farmakodinamik Özellikler

Metilprednizolon florsuz bir sentetik glukokortikoiddir. Doza bağımlı olarak hemen hemen her dokuda metabolizmayı etkiler. Etki: 1- Sübstitüsyon tedavisi: Adrenalektomiden sonra ve sürrenal korteksi yetmezliğinde fizyolojik dozlarda uygulanan metilprednizolon, metabolik bir hormon olan endojen kortizolün yerini tutar. Metilprednizolon bu sırada karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasınıdengeyi bozmayacak şekilde etkiler. 8 mg metilprednizolon, 40 mg kortizole eşdeğerdir. Buna rağmen metilprednizolonun mineralotrop etkisi olmadığından, primer sürrenal korteksi yetmezliğinde uygulanan sübstitüsyon tedavisinde ilave olarak bir mineralokortikoid verilmelidir. 2- Supresyon tedavisi: Adrenogenital sendromda metilprednizolon konjenital enzim defekti nedeni ile noksan olan kortizolün yerini tuttuğu gibi, hipofizde kortikotropinin ve sürrenal bezinde androjen hormonların artmış olan yapımını frenler. 3- Farmakodinamik tedavi: Sübstitüsyon tedavisi için gerekli dozların üzerinde uygulandığında metilprednizolon, hızlıantienflamatuar (antieksüdatif ve antiproliferatif) ve gecikmiş immünosupressif etki gösterir. Bu arada retiküloendotelyal sistem hücrelerinin fagositoz aktivitesini inhibe ettiği gibi histamin, lizozomal enzimler ve diğer mediyatör maddelerin sekresyonunu ve etkisini engeller. 4- Solunum yollarının obstrüktif hastalıklarındaki etkisi: Metilprednizolonun obstrüktif solunum yolu hastalıklarındaki etkisi, büyük oranda enflamatuar sürecin inhibisyonu, mukozal ödemin süpresyonu veya önlenmesi, bronşiyal konstriksiyonun inhibisyonu, mukus yapımının inhibisyonu veya sınırlandırılması ya da mukus vizkozitesinin azalmasına bağlanmaktadır. Bu etkiler şu mekanizmalara dayanmaktadır: vasküler yapışma ve membran stabilizasyonu, bronş kaslarının beta2 sempatomimetiklere olan cevabının düzelmesi, bir haftalık tedaviden sonra tip I reaksiyonlardaki azalma. Etki süresi: Orta seviyedeki doz aralığında oral veya intravenöz uygulamadan sonra 12-36 saat olarak, serumda bulunma süresinden daha uzundur.

Farmakokinetik Özellikler

Metilprednizolon yaklaşık % 80 oranında abzorbe edilir. Urbason retard’da abzorbsiyonun ve etkinin başlangıcı Urbason tabletteki gibi olduğu halde, abzorbsiyonun tamamlanması daha geciktirilmiştir. 3-6 saat süre ile yüksek serum seviyeleri korunur. Serumdan eliminasyonu ile ilgili yarılanma ömrü 3-3.5 saattir. Doza bağlı olmaksızın ilacın %77’si proteinlere bağlanır. Bağlanma transkortin ile değil albuminledir. Metilprednizolon başlıca karaciğerde metabolize olur, metabolitleri (11-keto ve 20- hidroksi bileşenleri) hormonal olarak inaktifdir ve başlıca böbreklerden atılmaktadır (10 saat içerisinde verilen dozun yaklaşık %85’i idrarda, %10’u da feçeste görülmektedir). Metilprednizolonun inaktivasyonu böbrek fonksiyonu bozukluğu ile etkilenmemektedir ve sonuç olarak doz ayarı gerektirmemektedir. Urbason retard’ın oral alınmasından sonra metilprednizolonun %10’dan daha azı değişmeden atılmaktadır.

Farmasötik Şekli

Retard draje

Formülü

Her uzun etkili retard draje, 8 mg metilprednizolon, boyar madde eritrosin (E 127), tartrazin (E 102) ve tatlandırıcı şeker içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Aynı zamanda kalp glikozidleri uygulanıyorsa potasyum noksanlığı nedeniyle glikozid etkisinin artabileceği hesaba katılmalıdır. Salüretiklerle kombine edildiğinde fazla potasyum atılabilir. Glikokortikoidler antidiyabetik ilaçların kan şekerini düşürücü etkisini azaltabilir, kumarin türevlerinin antikoagülan etkisini hafifletebilirler. Aynı zamanda rifampisin uygulanan hastalarda kortikosteroid etkisinin azalabileceği hatırda tutulmalıdır. Salisilatlarla birlikte uygulandığı zaman gastroentestinal kanama tehlikesi artabilir.

Kontraendikasyonlar

Metilprednizolona, diğer glukokortikoidlere, tartrazine veya diğer yardımcı maddelerden herhangi birine aşırı duyarlığı olan hastalarda ve sistemik fungal enfeksiyonlarda kullanılmamalıdır. Substitüsyon ve acil tedavi dışında, aşağıdaki durumlarda kortikosteroidlerle genel bir tedavi uygulanmasından vazgeçilmelidir: Mide ve barsak ülseri, ağır osteoporoz, psikiyatrik anamnez, amip enfeksiyonları, sistemik mikozlar, bulber-ansefalitik form dışında poliomiyelit, dar ve geniş açılı glokomlar, herpetik keratitis, viral kökenli hastalıklar -örn. su çiçeği-, herpes simplex veya herpes zosterin viremik dönemi (hayatı tehdit eden durumlar da dahil, kötüleşme riski) (Bkz. Uyarılar/Önlemler), latent veya açık tüberküloz şüphesi taşıyan vakalar, koruyucu aşılardan yaklaşık 8 hafta öncesi ve 2 hafta sonrası, BCG aşısından sonra lemfadenopati teşekkül eden olgular.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Urbason ancak hekim kontrolü ile uygulanmalıdır. Genellikle tedavinin başlangıcında yüksek doz kullanılır, tedavi ilerledikçe doz azaltılır. Tedaviye başarılı bir şekilde başlandıktan sonra günlük doz bir veya birkaç günlük aralıklarla adım adım azaltılarak nihayet elde edilen iyiliği devam ettiren en ufak etkili doz bulunur (idame dozu). Urbason birden bire değil, miktarı yavaş yavaş azaltılarak (gerektiğinde ACTH uygulanarak) kesilmelidir. Her türlü durumda hekim tarafından önerilen pozolojiye tam uyulmalıdır. Drajeler yemek sırasında veya yemekten hemen sonra bir miktar sıvı yardımı ile çiğnenmeden yutulmalıdır. Özellikle idame dozu ayarlandıktan sonra iki günlük toplam dozun ya gün aşırı sabahları tek doz halinde uygulanmasına ( alternatif tedavi), ya da toplam günlük dozun her sabah verilmesine ( sirkadiyen tedavi ) çalışılmalıdır. Hekimin başka bir önerisi yoksa aşağıdaki dozlar bir örnek olabilir: Yetişkinler için günlük başlangıç dozu: Genellikle 12-80 mg arasındadır. Çocuklara kural olarak: vücut ağırlığına göre 0.8-1.5 mg/kg uygulanır, fakat günlük doz hiç bir zaman 80 mg ı aşmamalıdır. İdame dozu yetişkinler için günde 4-8 mg olup kısa süre için 16 mg’a kadar yükselebilir, çocuklar için kural olarak 2-4 mg dır kısa süre için 8 mg a kadar uygulanabilir. Sübstitüsyon dozu olarak (Addison hastalığında mineralkortikosteroidlere ilave olarak) günde 4-8 mg, stres durumunda 16 mg a kadar dozlar uygulanır. Drajeler bölünmeye elverişli değildir, 8 mg altındaki dozlar için 4 mg’lık Urbason tabletleri kullanılabilir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Urbason 16 ; 20 tablet içeren blister ambalajlarda

Saklama Koşulları

Çocukların ulaşamayacakları yerlerde, 30°C’nin altındaki oda sıcaklığında ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Urbason retard; 20 retard draje içeren blister ambalajda

Uyarılar/Önlemler

Ağır enfeksiyonlarda sadece etkene yönelik tedavi ile birlikte uygulanmalıdır. Çocuklarda endikasyon sıkı kriterlere göre konulmalıdır. Büyüme geriliğine neden olduğu için tedavi hekim kontrolü ve kısıtlamasına göre mümkün olan en düşük dozaj ve en kısa sürede yapılmalıdır. Peritonitle birlikte barsak delinmesi riskine bağlı olarak Urbason retard, perforasyon riski olan şiddetli ülseratif kolitli hastalarda, ve abse, pürülan enflamasyon, divertikülit ya da geçirilmiş bir barsak anastomozu olan hastalarda uygun takip ile ve kesin olarak kullanımı gerektiğinde uygulanmalıdır. Glukokortikoid kullanımı immün cevabı zayıflatabilir ve yeni enfeksiyonlar ortaya çıkabilir, fırsatçı mikroorganizmalar aktive olabilir ve latent enfeksiyonlar görülebilir. Glukokortikoidler mevcut veya gelişmekte olan enfeksiyonların tanısını güçleştirerek enfeksiyon belirtilerini maskeleyebilirler. Substitüsyon tedavisinden başka endikasyonlar için sistemik glukokortikoid alan hastalarda bazı viral hastalıklar şiddetlenebilir ve bazen hayatı tehdit edici olabilir (Bkz. Kontendikasyonlar). Su çiçeği geçirmemiş çocuklar ve erişkinler, suçiçeği veya herpes zoster geçiren kişilerle yakın temastan kaçınmalıdırlar. Urbason tedavisi süresince, böyle durumlara maruz kalındığında, semptomlar olmasa bile hemen doktara başvurulmalıdır. Tüberkülozun reaktivasyon riskinden dolayı, hastaların tüberkülin reaktivitesi dikkatle izlenmelidir. Bu hastalarda, uzun süreli glukokortikoid tedavisi süresince kemoprofilaksi tavsiye edilir. Miyasteni gravisli hastalarda, özellikle yüksek doz glukokortikoid kullananlarda hastalık kötüleşebilir ve miyastenik krizler oluşabilir. Kötüye gidiş genellikle tedaviye başladıktan sonra ilk iki hafta içinde oluşur. Bu sebeple, bu hastalar için başlangıç dozu düşük olmalı ve tedavi süresince dereceli olarak artırılmalıdır. Şeker hastalarında metabolizma durumu kontrol edilmeli ve gerekirse antidiyabetik tedavi yeniden ayarlanmalıdır. Özellikle yüksek dozla uzun süreli tedaviden sonra sodyum ve sıvı tutulması, hipokalemi eğilimi göz önünde bulundurulmalıdır. Böyle vakalarda yeterli potasyum alımının sağlanması, sodyum alımının kısıtlanması ve serum potasyum düzeylerinin izlenmesi gereklidir. Ağır hipertansiyon ve/veya kalp yetmezliği olgularında dikkatli davranılmalıdır. Uzun süreli glukokortikoid tedavisinde hasta gözlerini düzenli olarak kontrol ettirmelidir. Glukokortikoidlerin etkileri hipotiroidili hastalarda ya da karaciğer sirozu olan hastalarda güçlenir. Dozajın azaltılması ve dikkatli takip gerekir. Görme keskinliğinde azalma, baş dönmesi ya da baş ağrısı gibi belirli advers etkiler konsantrasyon ve reaksiyon yeteneğini bozabilir, dolayısıyla araba veya makina kullanımı için bir risk oluşturur. Nonspesifik ülseratif kolitte, diabet, oküler herpes simpleks, osteoporosis, divertikülitis, aktif veya latent peptik ülser, myastenia gravis, kronik psikiyatrik rahatsızlıklar, glokom, evvelce var olan steroid myopatisi, epilepsi, predispozisyon, tromboflebit, hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği ve renal yetersizlikte metilprednizolon kullanımı dikkatlice kontrol edilmelidir. Hipoprotrombonemili hastalarda aspirin ve non-steroidal antienflamatuar ajanlarla beraber metilprednizolon kullanımından sakınılmalıdır. İlaç kullanımı kesinlikle ani olarak bırakılmamalıdır. Tedaviye ancak hekim önerisi ile ara veya son verilmelidir. Gebelik ve laktasyonda kullanım: Metilprednizolon plasental bariyeri geçer. Metilprednizolon’un gebelikte kullanımı ve güvenirliğine ait sadece sınırlı deneyim mevcuttur. Bu nedenle gebelikte veya gebeliğin engellenemediği durumlarda Urbason retard ancak kesin bir endikasyon varsa kullanılmalıdır. Metilprednizolon anne sütüne geçer. Klinik nedenlerle yüksek dozlar gerekirse, bebeğin anne sütüyle birlikte metilprednizolon almasını önlemek için emzirmeden kaçınılmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Özellikle yüksek doz tedavi sırasında ve uzun süreli tedaviden sonra aşağıdaki yan etkiler görülebilir: aydede yüz, gövdede yağlanma ve çok nadiren vertebral kanalda veya göğüs boşluğundaki yağ dokusunda reversibl yerdeğiştirme gibi yağ dağılımında anormallikler; kilo artışı – dokularda sodyum retansiyonu ve su birikimi; potasyum kaybı, hipokalemi; kalp yetmezliği olan hastalarda pulmoner konjesyon artışı; hipertansiyon, seks hormonlarının sekresyonunda bozukluklar ( adet kanamasının olmaması, hirsutizm, iktidarsızlık ); adrenokortikal inaktivite veya atrofi; çocuklarda büyüme geriliği, negatif nitrojen balansı, kan şekerinin yükselmesi, steroid diyabeti; serum lipid oranlarında değişmeler, antidiyabetik tedavi için gereksinim artışıyla beraber  karbonhidrat toleransı yetersizliği, ağır vakalarda kemik kırığıriski ile steroid osteoporozu; femur ve humerus başında aseptik nekroz, özellikle üremi veya diabetes mellitus gibi metabolik bozukluğu olan hastalarda önceden mevcut tendon harabiyeti vakalarında tendon rüptürü ( örn. Ashil tendonu ), kas zayıflığı, miyasteni gravis’i olan hastalarda miyastenik krize kadar ilerleyebilen geçici kas güçsüzlüğünün kötüleşmesi görülebilir, non-depolarizan kas gevşeticilerin akut miyopati yapıcı etkilerini arttırabilir,  mide ve duodenum ülseri gelişimi; peritonit, pankreatit, abdominal şişkinlikle birlikte mide veya duodenum ülseri perforasyonu, kan damarı hastalıkları; yara iyileşmesinin gecikmesi; üre artışının eşlik ettiği artmış protein yıkımı, deri atrofisi, deride şerit tarzında çizgiler, akne, deri içine kanama gibi deride değişiklikler, telanjiektazi, çürük, berelenme, nadir durumlarda, aşırıduyarlık reaksiyonları( örn. deri döküntüleri ), iştah artışı, bulantı,  immün cevabın zayıflaması ve enfeksiyon riskinin artması. Bazı viral hastalıklar (örn. varicella, herpes simplex veya herpes zosterin viremik dönemi), şiddetli bazen hayatı tehdit edecek şekilde seyredebilir, serebral konvülsiyonlar; papilloödemle birlikte kafa içi basınç artışı; öfori, mizaç ve kişilik değişiklikleri, ağır depresyon veya psikoz değişiklikleri gibi psişik bozukluğun gelişimi veya şiddetlenmesi; sersemlik, başağrısı, uykusuzluk, lökositoz ve trombositoza eğilim; tromboz riskinin artması, lens bulanıklığı; göz içi basıncının artması, glokom, katarakt, ekzoftalmi, oftalmik viral veya fungal hastalıkların şiddetlenmesi, Uzun süreli tedaviyi takiben doz çok hızlı azaltıldığında kaslarda ve eklemlerde ağrı şikayetleri ortaya çıkabilir. BEKLENMEYEN BİR ETKI GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 37 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window