İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması ZOCOR
Birim Miktarı 28
ATC Kodu C10AA01
ATC Açıklaması Simvastatin
NFC Kodu BC
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Film Kaplı Tabletler
Kamu Kodu A08686
Orijinal / Jenerik Türü Orjinal
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 23,47 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 20,96 TL (5 Şubat 2020)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 4,12 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu E066A
Başlıklar
  1. İlaç Etken Maddeleri
  2. İlaç Prospektüsü
    1. Doz Aşımı
    2. Endikasyonlar
    3. Farmakodinamik Özellikler
    4. Farmakokinetik Özellikler
    5. Farmasötik Şekli
    6. Formülü
    7. İlaç Etkileşmeleri
    8. Kontraendikasyonlar
    9. Kullanım Şekli Ve Dozu
    10. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    11. Saklama Koşulları
    12. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    13. Uyarılar/Önlemler
    14. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    15. Doz Aşımı
    16. Endikasyonlar
    17. Farmakodinamik Özellikler
    18. Farmakokinetik Özellikler
    19. Farmasötik Şekli
    20. Formülü
    21. İlaç Etkileşmeleri
    22. Kontraendikasyonlar
    23. Kullanım Şekli Ve Dozu
    24. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    25. Saklama Koşulları
    26. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    27. Uyarılar/Önlemler
    28. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    29. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    30. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    31. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    32. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    33. İlaç Nasıl Kullanılır
    34. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    35. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    36. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    37. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    38. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    39. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    40. Etkin Maddeler
    41. Farmakodinamik Özellikler
    42. Doz Aşımı
    43. Endikasyonlar
    44. Farmakodinamik Özellikler
    45. Farmakokinetik Özellikler
    46. Farmasötik Şekli
    47. Formülü
    48. İlaç Etkileşmeleri
    49. Kontraendikasyonlar
    50. Kullanım Şekli Ve Dozu
    51. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    52. Saklama Koşulları
    53. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    54. Uyarılar/Önlemler
    55. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    56. Doz Aşımı
    57. Endikasyonlar
    58. Farmakodinamik Özellikler
    59. Farmakokinetik Özellikler
    60. Farmasötik Şekli
    61. Formülü
    62. İlaç Etkileşmeleri
    63. Kontraendikasyonlar
    64. Kullanım Şekli Ve Dozu
    65. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    66. Ruhsat Sahibi
    67. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    68. Saklama Koşulları
    69. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    70. Uyarılar/Önlemler
    71. Üretim Yeri
    72. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    73. Doz Aşımı
    74. Endikasyonlar
    75. Farmakodinamik Özellikler
    76. Farmakokinetik Özellikler
    77. Farmasötik Şekli
    78. Formülü
    79. İlaç Etkileşmeleri
    80. Kontraendikasyonlar
    81. Kullanım Şekli Ve Dozu
    82. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    83. Saklama Koşulları
    84. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    85. Uyarılar/Önlemler
    86. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    87. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    88. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    89. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    90. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    91. İlaç Nasıl Kullanılır
    92. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    93. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    94. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    95. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    96. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    97. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    98. Etkin Maddeler
    99. Farmakodinamik Özellikler
    100. Farmakokinetik Özellikler
    101. Farmasötik Form
    102. Gebelik Ve Laktasyon
    103. Geçimsizlikler
    104. İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi
    105. İstenmeyen Etkiler
    106. Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim
    107. Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri
    108. Kontrendikasyonlar
    109. Kullanım Yolu
    110. Küb’ Ün Yenileme Tarihi
    111. Müstahzar Adı
    112. Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri
    113. Pozoloji Ve Uygulama Şekli
    114. Raf Ömrü
    115. Ruhsat Numarası(Ları)
    116. Ruhsat Sahibi
    117. Ruhsat Sahibi
    118. Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler
    119. Terapötik Endikasyonlar
    120. Üretici Bilgileri
    121. Yardımcı Maddeler
    122. Yardımcı Maddelerin Listesi
    123. Doz Aşımı
    124. Endikasyonlar
    125. Farmakodinamik Özellikler
    126. Farmakokinetik Özellikler
    127. Farmasötik Şekli
    128. Formülü
    129. İlaç Etkileşmeleri
    130. Kontraendikasyonlar
    131. Kullanım Şekli Ve Dozu
    132. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    133. Saklama Koşulları
    134. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    135. Uyarılar/Önlemler
    136. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    137. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    138. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    139. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    140. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    141. İlaç Nasıl Kullanılır
    142. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    143. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    144. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    145. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    146. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    147. Doz Aşımı Ve Tedavisi

İlaç Etken Maddeleri

  • simvastatin (40 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

3100’den fazla hastayı kapsayan klinik araştırmalar sırasında Olanzapin ile 67 kazara veya kasıtlı doz aşımı vakası bildirilmiştir. En yüksek doz olan 300 mg’ı alan hastada sadece uyuklama ve dil sürçmesi görülmüştür. Laboratuvar muayeneleri ve EKG normaldir.   Doz aşımı tedavisi : Hastanın Olanzapin ile birlikte başka ilaçlar alıp almadığı araştırılmalıdır. Hava yolları açık tutularak yeterli ventilasyon ve oksijenasyon sağlanmalıdır. Midenin yıkanmasından sonra aktif kömür bulamacı ve laksatif verilebilir. Hasta bilinçsiz ise önce entübasyon yapılmalıdır. Distonik reaksiyon, konvülsiyon ve konfüzyon kusma ve aspirasyona yol açabilir.   Kardiyovasküler sistem sürekli izlenmelidir. Olanzapin için spesifik antidot yoktur. Genel destekleyici yöntemler uygulanır. Hipotansiyon intravenöz sıvı ve sempatomimetik ilaçlarla tedavi edilir. Adrenalin ve dopamin gibi beta-agonist etkisi olan ilaçlardan kaçınılmalıdır; çünkü Olanzapin a1 reseptörleri bloke ettiğinden b reseptörlerin karşılıksız stimülasyonu hipotansiyonu daha da ağırlaştırır.

Endikasyonlar

Şizofreni Zyzapin, şizofreninin başlangıç ve idame tedavisinde endikedir.   Bipolar Bozukluk   Monoterapi Zyzapin monoterapi şeklinde, Bipolar I Bozuklukta görülen akut mikst veya manik epizodların akut ve idame tedavisinde endikedir.   Kombine Tedavi Zyzapin, lityum veya valproat ile kombinasyon şeklinde, Bipolar I Bozuklukla ilişkili akut mikst veya manik epizodların kısa dönem tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Olanzapin bir monoaminerjik reseptör antagonisti olup aşağıdaki reseptörlere yüksek afinite ile bağlanır : Serotonin 5HT2A/2C, dopamin D1-4, muskarinik M1-5, histamin H1 ve adrenerjik a1 reseptörler. Olanzapin ayrıca daha zayıf bir afinite ile GABAA, benzodiazepin ve  b adrenerjik reseptörlere de bağlanır.   Olanzapin’in şizofreni tedavisindeki etkinliğinin mekanizması bilinmemekle birlikte dopamin ve serotonin (5HT2) reseptörlerinde yaptığı antagonizma yoluyla olduğu ileri sürülmüştür. Bipolar I tipi bozuklukla birlikte olan mani ataklarının tedavisindeki etki mekanizması ise bilinmemektedir.   Olanzapin’in çeşitli reseptör tiplerine bağlanması ilacın diğer terapötik ve yan etkilerini de açıklayabilmektedir : Bunlar arasında antikolinerjik etkiler (muskarinik M1-5 reseptörler), uyuklama (histamin H1 reseptörleri), ortostatik hipotansiyon (adrenerjik a1 reseptörleri) sayılabilir.

Farmakokinetik Özellikler

Absorpsiyon : Olanzapin oral yolla iyi absorbe olur ve yaklaşık 6 saatte doruk plazma konsantrasyonuna erişir. Besinler absorpsiyon hızını ve miktarını etkilemez. Klinik doz aralığında lineer farmakokinetik özellik gösterir.   Dağılım : Olanzapin vücutta yaygın bir dağılım gösterir. Dağılım hacmi yaklaşık 1000 L’dir. 7 – 1100 ng/ml konsantrasyon aralığında plazma proteinlerine % 93 oranında bağlanır (albumin ve a1 asit glukoprotein). Yarılanma ömrü 21 – 54 saat (ortalama 36 saat), görünür plazma klirensi 12 – 47 L/saat (ortalama 25 L/saat)’tir. Olanzapin diyalizle kandan uzaklaştırılamaz.   Metabolizma : 14C karbon ile işaretlenmiş Olanzapin’in tek doz olarak oral yolla verilmesinden sonra verilen dozun % 7’si değişmemiş molekül olarak idrarla atılır. Bu da ilacın büyük ölçüde metabolize olduğunu gösterir. Plazmada, Olanzapin, total radyoaktivite eğrisinin altındaki alanın (EAA) sadece % 12’sini oluşturur ki bu da metabolitlerden etkilenmenin (exposure) yüksek oranda olduğunu gösterir. Yinelenen dozlardan sonra kararlı durumda plazmadaki başlıca Olanzapin metabolitleri Olanzapin’in plazma konsantrasyonunun % 44’ünü oluşturan 10-N glukuronid ve Olanzapin konsantrasyonunun % 31’ini oluşturan 4’-N-demetil olanzapindir. Her iki metabolit de bildirilen konsantrasyonlarda farmakolojik aktivite göstermez.   Olanzapin başlıca doğrudan glukuronidasyon ve sitokrom P450 (CYP) tarafından oksidasyonla metabolize olur. İn vitro araştırmalar Olanzapin’in oksidasyonunda CYP1A2, CYP2D6 ve flavin içeren monooksijenaz sisteminin rolü olduğunu göstermiştir. İn vivo CYP2D6 yoluyla oksidasyon fazla önem taşımaz; çünkü bu enzimi olmayan kimselerde Olanzapin klirensi azalmaz.   Atılım : Verilen bir Olanzapin dozunun % 57’si idrarla, % 30’u feçes ile vücuttan atılır.   Özel Hasta Grupları   Böbrek Hastalığı : Olanzapin’in sadece % 7’si idrarla atıldığından böbrek hastalarında Olanzapin kinetiği değişmez ve doz ayarlaması gerekmez.   Karaciğer Hastalığı : Her ne kadar karaciğer hastalığında klirensin azalması beklenirse de yapılan bir araştırmada Child Pugh Klas A ve B karaciğer hastalarında Olanzapin farmakokinetiğinin değişmediği veya çok az değiştiği görülmüştür.   Yaş : Yaşlılarda (> 65 yaş) Olanzapin’in yarı ömrü 1.5 kat daha uzundur. Dozlamada bu durum dikkate alınmalıdır.   Cinsiyet : Kadınlarda klirens erkeklere göre % 30 daha düşüktür. Ancak bu durum etkinliği ve yan etkilerin sıklığını etkilemez.   Sigara : Sigara içenlerde klirens % 40 daha yüksektir; ancak bu durum rutin olarak doz ayarlaması yapılmasını gerektirmez.   Faktörlerin kombinasyonu : Yaş, cinsiyet ve sigara bir arada alındığında popülasyonlar arasında önemli farmakokinetik farklar doğabilir. Örneğin genç, sigara içen erkeklerde klirens, yaşlı ve sigara içmeyen kadınlardan 3 kat daha yüksek olabilir.

Farmasötik Şekli

FİLM TABLET

Formülü

Her film tablet; 5 mg Olanzapin içerir. Boyar madde olarak; Titanyum dioksit kullanılmıştır.  

İlaç Etkileşmeleri

Olanzapin’in diğer ilaçlara etkisi : Olanzapin merkezi sinir sistemini etkileyen diğer ilaçlarla ve alkolle birlikte alınacağında dikkatli olunmalıdır. Olanzapin hipotansiyon yapabildiğinden antihipertansif ilaçların etkisini şiddetlendirebilir. Olanzapin levodopanın ve dopamin agonistlerinin etkilerini antagonize edebilir.   Diğer ilaçların Olanzapin’e etkisi :   Omeprazol ve Rifampin gibi CYP1A2 endüktörleri Olanzapin klirensini arttırabilir. Fluvoksamin gibi CYP1A2 inhibitörleri ise Olanzapin eliminasyonunu azaltabilir; ancak Olanzapin çoklu enzim sistemiyle metabolize olduğundan bunlardan fazla etkilenmesi beklenmez.   Aktif kömür : 1 g aktif kömür Olanzapin’in Cmax’ını (maksimum plazma konsantrasyonu) ve EAA’sını (Eğrinin Altındaki Alan) % 60 azaltır. Aktif kömür Olanzapin zehirlenmesinde faydalı olabilir.   Simetidin, Alüminyum ve Magnezyum içeren antasidler : Olanzapin’in oral biyoyararlanımını etkilemez.   Karbamazepin : Günde 2 kez 200 mg dozda verildiğinde Olanzapin klirensini % 50 arttırır.   Etanol : 45 mg / kg’lık tek dozda Olanzapin farmakokinetiğini etkilemez.   Fluoksetin : Olanzapin kan konsantrasyonunda hafif artışa neden olur. Doz ayarlaması gerekmez.   Valproat : İn vitro denemelerde valproat ile Olanzapin’in birbiriyle etkileşim potansiyeli görülmemiştir.   St. John’s Wort : Bu herbal ilaç Olanzapin’in kan seviyelerini düşürerek onun antipsikotik etkisini azaltabilir. Bir hasta her iki ilacı birlikte alıyorsa St. John’s Wort’un birden kesilmesi Olanzapin’in kan düzeylerini tehlikeli bir şekilde yükseltebilir.   Olanzapin’in aşağıdaki ilaçlarla klinikte etkileşimi görülmemiştir : İmipramin, desipramin, varfarin, alkol, diazepam, N-demetil diazepam, lityum, biperiden, teofilin ve metabolitleri. Bununla beraber Olanzapin’in alkol veya diazepam ile birlikte alınması, Olanzapin’in tek başına kullanımı sonucu da görülen ortostatik hipotansiyonu potansiyalize etmektedir.

Kontraendikasyonlar

Olanzapin preparatın içindeki maddelerden herhangi birine karşı alerjisi olanlarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Şizofreni   Başlangıç Tedavisi   Tedaviye günde 5 mg’lık veya 10 mg’lık doz ile başlanır ve birkaç gün içinde günde 10 mg’lık doza erişmek hedeflenir. İlaç günde 1 kere ve yemek saatleri gözetilmeksizin alınır.   Doz ayarlaması gerektiğinde artırma veya azaltma işlemi 5 mg’lık doz fraksiyonu ile yapılır. Ayarlamalar en az 1 hafta ara ile yapılmalıdır; çünkü Olanzapin’in kararlı durum konsantrasyonları 1 haftada oluşur. İlacın antipsikotik etkisi 10 mg – 15 mg’lık doz aralığında görülür. Bununla beraber 15 mg’lık dozun 10 mg’a üstünlüğü gösterilmiş değildir. 20 mg’ın üstünde dozlarla klinik deneyim yoktur. Zayıf ve güçsüz hastalarda, sigara içmeyen ve 65 yaşın üstünde olan kadın hastalarda tedaviye 5 mg dozla başlanması önerilir.   İdame Tedavisi   Klinik çalışmalarda, 8 hafta süreyle 10 mg / gün ve 20 mg / gün arasında Olanzapin dozları ile stabil hale gelen şizofreni hastalarında 8 aya varan idame tedavi süreleri bildirilmiştir. Olanzapin tedavisinin ne kadar sürdürülmesi gerektiği ile ilgili herhangi kesin bir bilgi mevcut olmadığından, ilaca hastadaki iyileşmeyi sürdürecek en düşük dozda ve en kısa süre boyunca devam edilmesi önerilir.   Bipolar Bozukluk   Monoterapi   Başlangıç dozu günde 10 mg – 15 mg olup ilaç günde 1 kez ve yemek saatleri dikkate alınmadan verilir. Doz ayarlamaları 5 mg’lık dozlar şeklinde ve 24 saatten daha sık olmamak üzere yapılır. Antimanik etki günde 5 mg – 20 mg dozlarla 1 ay içinde görülür. 20 mg’ın üstündeki dozların emniyeti ve etkinliği araştırılmamıştır. Her ne kadar iyileşmenin sürdürülmesi ve nükslerin önlenmesi için uzun süreli idame tedavisi arzu edilirse de 1 aydan daha uzun süreli Olanzapin tedavisi konusunda klinik veri mevcut değildir.   Kombinasyon Tedavisi Olanzapin, lityum ve valproat ile kombine edileceği zaman başlangıç dozu yemek saatleri dikkate alınmaksızın günde 1 kez olmak üzere 10 mg şeklindedir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

ZYZAPİN® 10 mg FİLM TABLET, 28 Film Tablet içeren blister ambalajda, karton kutuda.

Saklama Koşulları

Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.   25°C’nin altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde ve ışıktan koruyarak saklayınız.  

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

ZYZAPİN® 5 mg FİLM TABLET, 28 Film Tablet içeren blister ambalajda, karton kutuda.

Uyarılar/Önlemler

Uyarılar :   Hiperglisemi ve Diabetes mellitus : Olanzapin’i de içeren atipik antipsikotiklerle tedavi edilen hastalarda hiperglisemi bildirilmiştir. Bu bazı vakalarda ağır, ketoasidoz veya hiperosmolar koma ile komplike ve ölümcül olabilmektedir. Epidemiyolojik araştırmalar atipik antipsikotiklerle tedavi gören hastalarda hiperglisemi riskinin arttığını göstermiştir. Diabetes mellitus hastalarına antipsikotik tedavi yapılırken glisemik kontrolün kötüye gidip gitmediği dikkatle izlenmelidir. Diyabet riski olan hastalarda (obezite, ailede diyabet hastalığı) açlık kan şekeri, tedaviye başlarken ve ondan sonra periyodik olarak ölçülmelidir. Atipik antipsikotiklerle tedavi gören hastalar poliüri, polidipsi, polifaji ve kuvvetsizlik gibi  diyabet semptomları için dikkatle gözlenmelidir. Bazı vakalarda ilacın kesilmesi ile hiperglisemi kaybolabilir, bazı vakalarda ise ilaç kesilse de diyabet semptomları sürer.   Demansla ilgili psikozlar : Plasebo kontrollü klinik araştırmalarda demansla birlikte psikozu olan yaşlı hastalarda Olanzapin tedavisi görenlerde ölüm oranı (% 3.5), plasebo verilenlerdekine göre (% 1.5) daha yüksek bulunmuştur. Bu artışa neden olan risk faktörleri ileri yaş (> 80), sedasyon, benzodiazepin kullanımı ve akciğer hastalıkları (pnömoni, aspirasyon)’dır. Olanzapin demansla ilgili psikozların tedavisi için onaylanmış değildir. Diğer yeni nesil (atipik) antipsikotik ilaçlarda olduğu gibi bu ilaç da demansı olan yaşlı hastaların psikozlarında kullanıldığında serebrovasküler olaylar, enfeksiyon, kalp yetmezliği ile ani ölüm v.b. nedenlerle ölüm riskinde artışa neden olma olasılığı taşımaktadır.   Demansı olan yaşlı hastalarda serebrovasküler advers olaylar ve inme : Demansla ilgili psikozu olan yaşlı hastalarda Olanzapin tedavisi sırasında serebrovasküler advers olaylar (inme, geçici iskemik ataklar) bildirilmiştir. Olanzapin demansla ilgili psikozların tedavisi için onaylanmış değildir.   Nöroleptik Malin Sendrom (NMS) : Olanzapin dahil atipik antipsikotik ilaçlarla tedavi gören hastalarda bildirilen ve potansiyel olarak ölümcül olduğu söylenen bir semptom kompleksidir. Klinik belirtileri hiperpireksi, müsküler rijidite, mental durumda değişme ve otonomik instabilite belirtileridir (nabız veya kan basıncında düzensizlik, taşikardi, aşırı terleme ve kalp ritminde bozukluklar). Bunlara ek olarak kreatin fosfokinazda yükselme, miyoglobinüri (rabdomiyoliz) ve akut renal yetmezlik görülebilir.   NMS’nin tedavisi için : 1) Antipsikotik ilaç ve tedavi için mutlaka gerekli olmayan diğer ilaçlar derhal kesilmelidir, 2) Yoğun semptomatik tedavi uygulanmalı ve hasta yakından izlenmelidir, 3) Hastanın ayrıca ciddi bir tıbbi problemi varsa o da tedavi edilmelidir. NMS’nin spesifik farmakolojik tedavisi üzerinde fikir birliği yoktur. NMS iyileştikten sonra yeniden Olanzapin tedavisi gerekiyorsa hasta yakından izlenmelidir; çünkü NMS’nin nüksedebildiği bildirilmiştir.   Tardif diskineziler : Antipsikotik ilaç tedavisi gören hastalarda potansiyel olarak geri dönüşümsüz olan ve istem dışı, diskinetik hareketlerle kendini gösteren bir sendrom gelişebilir. Tardif diskinezinin ortaya çıkma ve geri dönüşümsüz olma olasılığı tedavinin uzaması ve hastaya verilen total kümülatif antipsikotik dozunun artması ile artar. Nadir olarak kısa süreli ve düşük dozda ilaç kullanılan tedavilerde de ortaya çıkabilir. Antipsikotik ilaç tedavisi kesildiğinde sendrom kısmen veya tamamen gerileyebilir. Yerleşmiş bir sendromun bilinen bir tedavisi yoktur. Antipsikotik ilaç tedavisi sendromun belirtilerini maskeleyebilir. Bunun sendromun gelişmesi üzerindeki etkisi bilinmemektedir. Tardif diskinezi belirme olasılığını en aza indirmek için Olanzapin, kronik antipsikotik ilaç tedavisine gereksinimi olan ve daha güvenli alternatif tedavilerin bulunmadığı vakalarda kullanılmalıdır. Kısa süreli Olanzapin tedavilerinde etkili olabilen en düşük doz kullanılmalıdır. Olanzapin tedavisi sırasında tardif diskinezi semptomları belirirse ilacın kesilmesi düşünülür. Ancak bazı vakalarda sendroma rağmen tedaviye devam etmek gerekebilir.   Önlemler :   Ortostatik hipotansiyon : Baş dönmesi, senkop, taşikardi şeklinde belirir. a1-reseptör blokuna bağlı olabilir. Önlenmesi için tedaviye 5 mg dozla başlanır. Doz artırımı uzun aralarla yapılır. Kardiyovasküler hastalığı olanlarda ilaç dikkatle kullanılmalıdır.   Konvülsiyon : Olanzapin geçmişte konvülsiyon geçirmiş olan ya da konvülsiyon eşiği düşük olanlarda (örneğin yaşlılar ve Alzheimer hastalığı) dikkatle kullanılmalıdır.   Hiperprolaktinemi : Dopamin D2 reseptörlerini inhibe eden bütün ilaçlarda olduğu gibi Olanzapin ile de serum prolaktin düzeyinde hafif yükselme görülebilir. Her ne kadar bazı hastalarda galaktore, jinekomasti, amenore, impotans gibi şikayetlere yol açarsa da genelde asemptomatiktir.   Transaminaz yükselmesi : Hastaların % 2’sinden azında görülür. İlacın kesilmesiyle normale döner. Olanzapin karaciğer hastalığı olanlarda dikkatle kullanılmalıdır.   Psikolojik ve Motor fonksiyonlar : Uyuklama Olanzapin alan hastalarda plasebo alanlara göre daha sık görülebilir ve bazen tedaviye ara vermeyi gerektirecek derecede olabilir. Bu belirti dozla orantılıdır. Olanzapin uyanıklık, düşünce ve motor performansı etkileyebileceğinden motorlu araç ve makine kullananlar ilacın kendilerini engellemeyeceğinden emin olmadıkça araç ve makine kullanmamalıdırlar.   Disfaji : Antipsikotik ilaç alanlarda özofagusta dismotilite, disfaji ve aspirasyon pnömonisi görülebilir. Özellikle Alzheimer hastaları bu riski taşır. Olanzapin aspirasyon pnömonisi riski olanlarda dikkatle kullanılmalıdır.   Gebelikte ve Emzirme Döneminde Kullanım :   Gebelikte kullanım : Gebelik kategorisi C’dir. Olanzapin’in deneysel araştırmalarda yüksek dozda embriyotoksik etkisi görülmüştür. Hamile kadınlarda yapılmış yeterli ve iyi kontrollü araştırma mevcut değildir. Olanzapin hamile kadınlarda ancak doktor tavsiyesi ile kullanılmalı, anneye sağlayacağı faydalarla fetus için potansiyel riskleri tartılmalıdır.   Emzirme döneminde kullanım : Olanzapin’in deneysel araştırmalarda süte geçtiği bildirilmektedir. İnsanlarda anne sütüne geçip geçmediği ise bilinmemektedir; ancak insanlarda birçok ilaç anne sütüne geçtiğinden Olanzapin alan annelerin emzirmeden kaçınmaları gerekir.   Araç ve Makine Kullanımına Etkisi : Olanzapin alanlarda uyuklama, baş dönmesi, titreme gibi yan etkiler görülebilir. Hastalar ilacın kendilerini nasıl etkileyeceğini iyice öğrenmeden motorlu araç ve makine kullanmaktan kaçınmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

  Gerek şizofreni gerekse bipolar mani tedavisi sırasında yan etkiler nedeniyle tedaviyi bırakanların sayısı Olanzapin ve plasebo alan gruplarda birbirinden farklı bulunmamıştır.   Olanzapin alan hastalarda % 5 veya daha fazla sıklıkta görülüp plasebo grubunda daha seyrek görülen yan etkiler şunlardır : Postural hipotansiyon, kabızlık, kilo alma, baş dönmesi, davranış bozukluğu, akatizi, uyuklama, asteni, ağız kuruluğu, dispepsi, iştah artışı, titreme. Plasebo grubuna göre daha sık ve % 2’nin üstünde bir sıklıkta görülen yan etkiler şunlardır :   Bütün vücut : Asteni, ateş, sırt ağrısı, göğüs ağrısı, kazara incinme.   Kardiyovasküler sistem : Postural hipotansiyon, taşikardi, hipertansiyon.   Sindirim sistemi : Ağız kuruluğu, kabızlık, dispepsi, kusma, iştah artışı.   Kan ve Lenf sistemi : Ekimoz.   Metabolik ve Nütrisyonel hastalıklar : Kilo alma, periferik ödem.   Kas-İskelet sistemi : Ekstremite ağrısı, eklem ağrısı.   Sinir sistemi : Uyuklama, uykusuzluk, baş dönmesi, karın ağrısı, titreme, akatizi, hipertoni, konuşma bozukluğu.   Solunum sistemi : Rinit, öksürük, farenjit.   Duyu organları : Ambliyopi.   Ürogenital sistem : İdrar inkontinansı, idrar yolları enfeksiyonu.   Ekstrapiramidal yan etkiler : Parkinson semptomları, hipertoni, hipokinezi, maske yüz, akatizi, distoni, diskinezi, torticollis, miyoklonus, okulojirik kriz.   Bipolar mani’de kombinasyon tedavisi :   Bipolar mani nedeniyle lityum veya valproat monoterapisi gören hastalara ek olarak Olanzapin verildiğinde yan etkiler nedeniyle tedaviyi bırakma oranı % 11 olarak bulunmuştur. Olanzapin verilmeden lityum veya valproat monoterapisi sürdürüldüğünde ise tedaviyi bırakma oranı % 2’dir. Kombinasyon tedavisi sırasında tedavinin kesilmesini gerektiren semptomlar uyuklama (% 3), vücut ağırlığında artış (% 1) ve periferik ödemdir (% 1). Bipolar mani’de Olanzapin ile lityum veya valproat kombinasyonu tedavisi sırasında en sık (> % 5) bildirilen yan etkiler; ağız kuruluğu, vücut ağırlığında artış, iştah artışı, baş dönmesi, sırt ağrısı, kabızlık, konuşma bozukluğu, salivasyonda artış, amnezi ve parestezidir.   Ekstrapiramidal semptomlar : Plasebo kontrollü klinik araştırmalarda şizofreninin Olanzapin ile tedavisi sırasında bildirilen ekstrapiramidal semptomar distoni, parkinsonizm, akatizi, diskinezi ve miyoklonustur.   Doza bağlı yan etkiler : Aşağıdaki yan etkilerin sıklığı Olanzapin dozunun artması ile artar : Asteni, ağız kuruluğu, bulantı, uyuklama, titreme.   Laboratuvar bulgularında değişmeler : Olanzapin tedavisi sırasında SGOT, SGPT, GGT, serum prolaktini, eozinofil sayısı ve CPK’de asemptomatik artışlar gözlenmiştir.   Pazarlama sonrası raporlar : Olanzapin’in pazarlanmasından sonra bildirilen aşağıdaki yan etkiler her ne kadar Olanzapin tedavisi sırasında görülmüşse de Olanzapin ile nedensellik bağlantıları olması gerekmez : Alerjik reaksiyon (anafilaktoid reaksiyon, anjioödem, pruritus, ürtiker), diyabet koması, pankreatit, priapizm, rabdomiyoliz ve venöz tromboembolizm (akciğer embolisi ve derin ven trombozu).   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

3100’den fazla hastayı kapsayan klinik araştırmalar sırasında Olanzapin ile 67 kazara veya kasıtlı doz aşımı vakası bildirilmiştir. En yüksek doz olan 300 mg’ı alan hastada sadece uyuklama ve dil sürçmesi görülmüştür. Laboratuvar muayeneleri ve EKG normaldir.   Doz aşımı tedavisi : Hastanın Olanzapin ile birlikte başka ilaçlar alıp almadığı araştırılmalıdır. Hava yolları açık tutularak yeterli ventilasyon ve oksijenasyon sağlanmalıdır. Midenin yıkanmasından sonra aktif kömür bulamacı ve laksatif verilebilir. Hasta bilinçsiz ise önce entübasyon yapılmalıdır. Distonik reaksiyon, konvülsiyon ve konfüzyon kusma ve aspirasyona yol açabilir.   Kardiyovasküler sistem sürekli izlenmelidir. Olanzapin için spesifik antidot yoktur. Genel destekleyici yöntemler uygulanır. Hipotansiyon intravenöz sıvı ve sempatomimetik ilaçlarla tedavi edilir. Adrenalin ve dopamin gibi beta-agonist etkisi olan ilaçlardan kaçınılmalıdır; çünkü Olanzapin a1 reseptörleri bloke ettiğinden b reseptörlerin karşılıksız stimülasyonu hipotansiyonu daha da ağırlaştırır.

Endikasyonlar

Şizofreni Zyzapin, şizofreninin başlangıç ve idame tedavisinde endikedir.   Bipolar Bozukluk   Monoterapi Zyzapin monoterapi şeklinde, Bipolar I Bozuklukta görülen akut mikst veya manik epizodların akut ve idame tedavisinde endikedir.   Kombine Tedavi Zyzapin, lityum veya valproat ile kombinasyon şeklinde, Bipolar I Bozuklukla ilişkili akut mikst veya manik epizodların kısa dönem tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Olanzapin bir monoaminerjik reseptör antagonisti olup aşağıdaki reseptörlere yüksek afinite ile bağlanır : Serotonin 5HT2A/2C, dopamin D1-4, muskarinik M1-5, histamin H1 ve adrenerjik a1 reseptörler. Olanzapin ayrıca daha zayıf bir afinite ile GABAA, benzodiazepin ve  b adrenerjik reseptörlere de bağlanır.   Olanzapin’in şizofreni tedavisindeki etkinliğinin mekanizması bilinmemekle birlikte dopamin ve serotonin (5HT2) reseptörlerinde yaptığı antagonizma yoluyla olduğu ileri sürülmüştür. Bipolar I tipi bozuklukla birlikte olan mani ataklarının tedavisindeki etki mekanizması ise bilinmemektedir.   Olanzapin’in çeşitli reseptör tiplerine bağlanması ilacın diğer terapötik ve yan etkilerini de açıklayabilmektedir : Bunlar arasında antikolinerjik etkiler (muskarinik M1-5 reseptörler), uyuklama (histamin H1 reseptörleri), ortostatik hipotansiyon (adrenerjik a1 reseptörleri) sayılabilir.

Farmakokinetik Özellikler

Absorpsiyon : Olanzapin oral yolla iyi absorbe olur ve yaklaşık 6 saatte doruk plazma konsantrasyonuna erişir. Besinler absorpsiyon hızını ve miktarını etkilemez. Klinik doz aralığında lineer farmakokinetik özellik gösterir.   Dağılım : Olanzapin vücutta yaygın bir dağılım gösterir. Dağılım hacmi yaklaşık 1000 L’dir. 7 – 1100 ng/ml konsantrasyon aralığında plazma proteinlerine % 93 oranında bağlanır (albumin ve a1 asit glukoprotein). Yarılanma ömrü 21 – 54 saat (ortalama 36 saat), görünür plazma klirensi 12 – 47 L/saat (ortalama 25 L/saat)’tir. Olanzapin diyalizle kandan uzaklaştırılamaz.   Metabolizma : 14C karbon ile işaretlenmiş Olanzapin’in tek doz olarak oral yolla verilmesinden sonra verilen dozun % 7’si değişmemiş molekül olarak idrarla atılır. Bu da ilacın büyük ölçüde metabolize olduğunu gösterir. Plazmada, Olanzapin, total radyoaktivite eğrisinin altındaki alanın (EAA) sadece % 12’sini oluşturur ki bu da metabolitlerden etkilenmenin (exposure) yüksek oranda olduğunu gösterir. Yinelenen dozlardan sonra kararlı durumda plazmadaki başlıca Olanzapin metabolitleri Olanzapin’in plazma konsantrasyonunun % 44’ünü oluşturan 10-N glukuronid ve Olanzapin konsantrasyonunun % 31’ini oluşturan 4’-N-demetil olanzapindir. Her iki metabolit de bildirilen konsantrasyonlarda farmakolojik aktivite göstermez.   Olanzapin başlıca doğrudan glukuronidasyon ve sitokrom P450 (CYP) tarafından oksidasyonla metabolize olur. İn vitro araştırmalar Olanzapin’in oksidasyonunda CYP1A2, CYP2D6 ve flavin içeren monooksijenaz sisteminin rolü olduğunu göstermiştir. İn vivo CYP2D6 yoluyla oksidasyon fazla önem taşımaz; çünkü bu enzimi olmayan kimselerde Olanzapin klirensi azalmaz.   Atılım : Verilen bir Olanzapin dozunun % 57’si idrarla, % 30’u feçes ile vücuttan atılır.   Özel Hasta Grupları   Böbrek Hastalığı : Olanzapin’in sadece % 7’si idrarla atıldığından böbrek hastalarında Olanzapin kinetiği değişmez ve doz ayarlaması gerekmez.   Karaciğer Hastalığı : Her ne kadar karaciğer hastalığında klirensin azalması beklenirse de yapılan bir araştırmada Child Pugh Klas A ve B karaciğer hastalarında Olanzapin farmakokinetiğinin değişmediği veya çok az değiştiği görülmüştür.   Yaş : Yaşlılarda (> 65 yaş) Olanzapin’in yarı ömrü 1.5 kat daha uzundur. Dozlamada bu durum dikkate alınmalıdır.   Cinsiyet : Kadınlarda klirens erkeklere göre % 30 daha düşüktür. Ancak bu durum etkinliği ve yan etkilerin sıklığını etkilemez.   Sigara : Sigara içenlerde klirens % 40 daha yüksektir; ancak bu durum rutin olarak doz ayarlaması yapılmasını gerektirmez.   Faktörlerin kombinasyonu : Yaş, cinsiyet ve sigara bir arada alındığında popülasyonlar arasında önemli farmakokinetik farklar doğabilir. Örneğin genç, sigara içen erkeklerde klirens, yaşlı ve sigara içmeyen kadınlardan 3 kat daha yüksek olabilir.

Farmasötik Şekli

FİLM TABLET

Formülü

Her film tablet; 5 mg Olanzapin içerir. Boyar madde olarak; Titanyum dioksit kullanılmıştır.

İlaç Etkileşmeleri

Olanzapin’in diğer ilaçlara etkisi : Olanzapin merkezi sinir sistemini etkileyen diğer ilaçlarla ve alkolle birlikte alınacağında dikkatli olunmalıdır. Olanzapin hipotansiyon yapabildiğinden antihipertansif ilaçların etkisini şiddetlendirebilir. Olanzapin levodopanın ve dopamin agonistlerinin etkilerini antagonize edebilir.   Diğer ilaçların Olanzapin’e etkisi :   Omeprazol ve Rifampin gibi CYP1A2 endüktörleri Olanzapin klirensini arttırabilir. Fluvoksamin gibi CYP1A2 inhibitörleri ise Olanzapin eliminasyonunu azaltabilir; ancak Olanzapin çoklu enzim sistemiyle metabolize olduğundan bunlardan fazla etkilenmesi beklenmez.   Aktif kömür : 1 g aktif kömür Olanzapin’in Cmax’ını (maksimum plazma konsantrasyonu) ve EAA’sını (Eğrinin Altındaki Alan) % 60 azaltır. Aktif kömür Olanzapin zehirlenmesinde faydalı olabilir.   Simetidin, Alüminyum ve Magnezyum içeren antasidler : Olanzapin’in oral biyoyararlanımını etkilemez.   Karbamazepin : Günde 2 kez 200 mg dozda verildiğinde Olanzapin klirensini % 50 arttırır.   Etanol : 45 mg / kg’lık tek dozda Olanzapin farmakokinetiğini etkilemez.   Fluoksetin : Olanzapin kan konsantrasyonunda hafif artışa neden olur. Doz ayarlaması gerekmez.   Valproat : İn vitro denemelerde valproat ile Olanzapin’in birbiriyle etkileşim potansiyeli görülmemiştir.   St. John’s Wort : Bu herbal ilaç Olanzapin’in kan seviyelerini düşürerek onun antipsikotik etkisini azaltabilir. Bir hasta her iki ilacı birlikte alıyorsa St. John’s Wort’un birden kesilmesi Olanzapin’in kan düzeylerini tehlikeli bir şekilde yükseltebilir.   Olanzapin’in aşağıdaki ilaçlarla klinikte etkileşimi görülmemiştir : İmipramin, desipramin, varfarin, alkol, diazepam, N-demetil diazepam, lityum, biperiden, teofilin ve metabolitleri. Bununla beraber Olanzapin’in alkol veya diazepam ile birlikte alınması, Olanzapin’in tek başına kullanımı sonucu da görülen ortostatik hipotansiyonu potansiyalize etmektedir.

Kontraendikasyonlar

Olanzapin preparatın içindeki maddelerden herhangi birine karşı alerjisi olanlarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Şizofreni   Başlangıç Tedavisi   Tedaviye günde 5 mg’lık veya 10 mg’lık doz ile başlanır ve birkaç gün içinde günde 10 mg’lık doza erişmek hedeflenir. İlaç günde 1 kere ve yemek saatleri gözetilmeksizin alınır.   Doz ayarlaması gerektiğinde artırma veya azaltma işlemi 5 mg’lık doz fraksiyonu ile yapılır. Ayarlamalar en az 1 hafta ara ile yapılmalıdır; çünkü Olanzapin’in kararlı durum konsantrasyonları 1 haftada oluşur. İlacın antipsikotik etkisi 10 mg – 15 mg’lık doz aralığında görülür. Bununla beraber 15 mg’lık dozun 10 mg’a üstünlüğü gösterilmiş değildir. 20 mg’ın üstünde dozlarla klinik deneyim yoktur. Zayıf ve güçsüz hastalarda, sigara içmeyen ve 65 yaşın üstünde olan kadın hastalarda tedaviye 5 mg dozla başlanması önerilir.   İdame Tedavisi   Klinik çalışmalarda, 8 hafta süreyle 10 mg / gün ve 20 mg / gün arasında Olanzapin dozları ile stabil hale gelen şizofreni hastalarında 8 aya varan idame tedavi süreleri bildirilmiştir. Olanzapin tedavisinin ne kadar sürdürülmesi gerektiği ile ilgili herhangi kesin bir bilgi mevcut olmadığından, ilaca hastadaki iyileşmeyi sürdürecek en düşük dozda ve en kısa süre boyunca devam edilmesi önerilir.   Bipolar Bozukluk   Monoterapi   Başlangıç dozu günde 10 mg – 15 mg olup ilaç günde 1 kez ve yemek saatleri dikkate alınmadan verilir. Doz ayarlamaları 5 mg’lık dozlar şeklinde ve 24 saatten daha sık olmamak üzere yapılır. Antimanik etki günde 5 mg – 20 mg dozlarla 1 ay içinde görülür. 20 mg’ın üstündeki dozların emniyeti ve etkinliği araştırılmamıştır. Her ne kadar iyileşmenin sürdürülmesi ve nükslerin önlenmesi için uzun süreli idame tedavisi arzu edilirse de 1 aydan daha uzun süreli Olanzapin tedavisi konusunda klinik veri mevcut değildir.   Kombinasyon Tedavisi Olanzapin, lityum ve valproat ile kombine edileceği zaman başlangıç dozu yemek saatleri dikkate alınmaksızın günde 1 kez olmak üzere 10 mg şeklindedir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

ZYZAPİN® 10 mg FİLM TABLET, 28 Film Tablet içeren blister ambalajda, karton kutuda.

Saklama Koşulları

Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.   25°C’nin altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde ve ışıktan koruyarak saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

ZYZAPİN® 5 mg FİLM TABLET, 28 Film Tablet içeren blister ambalajda, karton kutuda.

Uyarılar/Önlemler

Uyarılar :   Hiperglisemi ve Diabetes mellitus : Olanzapin’i de içeren atipik antipsikotiklerle tedavi edilen hastalarda hiperglisemi bildirilmiştir. Bu bazı vakalarda ağır, ketoasidoz veya hiperosmolar koma ile komplike ve ölümcül olabilmektedir. Epidemiyolojik araştırmalar atipik antipsikotiklerle tedavi gören hastalarda hiperglisemi riskinin arttığını göstermiştir. Diabetes mellitus hastalarına antipsikotik tedavi yapılırken glisemik kontrolün kötüye gidip gitmediği dikkatle izlenmelidir. Diyabet riski olan hastalarda (obezite, ailede diyabet hastalığı) açlık kan şekeri, tedaviye başlarken ve ondan sonra periyodik olarak ölçülmelidir. Atipik antipsikotiklerle tedavi gören hastalar poliüri, polidipsi, polifaji ve kuvvetsizlik gibi  diyabet semptomları için dikkatle gözlenmelidir. Bazı vakalarda ilacın kesilmesi ile hiperglisemi kaybolabilir, bazı vakalarda ise ilaç kesilse de diyabet semptomları sürer.   Demansla ilgili psikozlar : Plasebo kontrollü klinik araştırmalarda demansla birlikte psikozu olan yaşlı hastalarda Olanzapin tedavisi görenlerde ölüm oranı (% 3.5), plasebo verilenlerdekine göre (% 1.5) daha yüksek bulunmuştur. Bu artışa neden olan risk faktörleri ileri yaş (> 80), sedasyon, benzodiazepin kullanımı ve akciğer hastalıkları (pnömoni, aspirasyon)’dır. Olanzapin demansla ilgili psikozların tedavisi için onaylanmış değildir. Diğer yeni nesil (atipik) antipsikotik ilaçlarda olduğu gibi bu ilaç da demansı olan yaşlı hastaların psikozlarında kullanıldığında serebrovasküler olaylar, enfeksiyon, kalp yetmezliği ile ani ölüm v.b. nedenlerle ölüm riskinde artışa neden olma olasılığı taşımaktadır.   Demansı olan yaşlı hastalarda serebrovasküler advers olaylar ve inme : Demansla ilgili psikozu olan yaşlı hastalarda Olanzapin tedavisi sırasında serebrovasküler advers olaylar (inme, geçici iskemik ataklar) bildirilmiştir. Olanzapin demansla ilgili psikozların tedavisi için onaylanmış değildir.   Nöroleptik Malin Sendrom (NMS) : Olanzapin dahil atipik antipsikotik ilaçlarla tedavi gören hastalarda bildirilen ve potansiyel olarak ölümcül olduğu söylenen bir semptom kompleksidir. Klinik belirtileri hiperpireksi, müsküler rijidite, mental durumda değişme ve otonomik instabilite belirtileridir (nabız veya kan basıncında düzensizlik, taşikardi, aşırı terleme ve kalp ritminde bozukluklar). Bunlara ek olarak kreatin fosfokinazda yükselme, miyoglobinüri (rabdomiyoliz) ve akut renal yetmezlik görülebilir.   NMS’nin tedavisi için : 1) Antipsikotik ilaç ve tedavi için mutlaka gerekli olmayan diğer ilaçlar derhal kesilmelidir, 2) Yoğun semptomatik tedavi uygulanmalı ve hasta yakından izlenmelidir, 3) Hastanın ayrıca ciddi bir tıbbi problemi varsa o da tedavi edilmelidir. NMS’nin spesifik farmakolojik tedavisi üzerinde fikir birliği yoktur. NMS iyileştikten sonra yeniden Olanzapin tedavisi gerekiyorsa hasta yakından izlenmelidir; çünkü NMS’nin nüksedebildiği bildirilmiştir.   Tardif diskineziler : Antipsikotik ilaç tedavisi gören hastalarda potansiyel olarak geri dönüşümsüz olan ve istem dışı, diskinetik hareketlerle kendini gösteren bir sendrom gelişebilir. Tardif diskinezinin ortaya çıkma ve geri dönüşümsüz olma olasılığı tedavinin uzaması ve hastaya verilen total kümülatif antipsikotik dozunun artması ile artar. Nadir olarak kısa süreli ve düşük dozda ilaç kullanılan tedavilerde de ortaya çıkabilir. Antipsikotik ilaç tedavisi kesildiğinde sendrom kısmen veya tamamen gerileyebilir. Yerleşmiş bir sendromun bilinen bir tedavisi yoktur. Antipsikotik ilaç tedavisi sendromun belirtilerini maskeleyebilir. Bunun sendromun gelişmesi üzerindeki etkisi bilinmemektedir. Tardif diskinezi belirme olasılığını en aza indirmek için Olanzapin, kronik antipsikotik ilaç tedavisine gereksinimi olan ve daha güvenli alternatif tedavilerin bulunmadığı vakalarda kullanılmalıdır. Kısa süreli Olanzapin tedavilerinde etkili olabilen en düşük doz kullanılmalıdır. Olanzapin tedavisi sırasında tardif diskinezi semptomları belirirse ilacın kesilmesi düşünülür. Ancak bazı vakalarda sendroma rağmen tedaviye devam etmek gerekebilir.   Önlemler :   Ortostatik hipotansiyon : Baş dönmesi, senkop, taşikardi şeklinde belirir. a1-reseptör blokuna bağlı olabilir. Önlenmesi için tedaviye 5 mg dozla başlanır. Doz artırımı uzun aralarla yapılır. Kardiyovasküler hastalığı olanlarda ilaç dikkatle kullanılmalıdır.   Konvülsiyon : Olanzapin geçmişte konvülsiyon geçirmiş olan ya da konvülsiyon eşiği düşük olanlarda (örneğin yaşlılar ve Alzheimer hastalığı) dikkatle kullanılmalıdır.   Hiperprolaktinemi : Dopamin D2 reseptörlerini inhibe eden bütün ilaçlarda olduğu gibi Olanzapin ile de serum prolaktin düzeyinde hafif yükselme görülebilir. Her ne kadar bazı hastalarda galaktore, jinekomasti, amenore, impotans gibi şikayetlere yol açarsa da genelde asemptomatiktir.   Transaminaz yükselmesi : Hastaların % 2’sinden azında görülür. İlacın kesilmesiyle normale döner. Olanzapin karaciğer hastalığı olanlarda dikkatle kullanılmalıdır.   Psikolojik ve Motor fonksiyonlar : Uyuklama Olanzapin alan hastalarda plasebo alanlara göre daha sık görülebilir ve bazen tedaviye ara vermeyi gerektirecek derecede olabilir. Bu belirti dozla orantılıdır. Olanzapin uyanıklık, düşünce ve motor performansı etkileyebileceğinden motorlu araç ve makine kullananlar ilacın kendilerini engellemeyeceğinden emin olmadıkça araç ve makine kullanmamalıdırlar.   Disfaji : Antipsikotik ilaç alanlarda özofagusta dismotilite, disfaji ve aspirasyon pnömonisi görülebilir. Özellikle Alzheimer hastaları bu riski taşır. Olanzapin aspirasyon pnömonisi riski olanlarda dikkatle kullanılmalıdır.   Gebelikte ve Emzirme Döneminde Kullanım :   Gebelikte kullanım : Gebelik kategorisi C’dir. Olanzapin’in deneysel araştırmalarda yüksek dozda embriyotoksik etkisi görülmüştür. Hamile kadınlarda yapılmış yeterli ve iyi kontrollü araştırma mevcut değildir. Olanzapin hamile kadınlarda ancak doktor tavsiyesi ile kullanılmalı, anneye sağlayacağı faydalarla fetus için potansiyel riskleri tartılmalıdır.   Emzirme döneminde kullanım : Olanzapin’in deneysel araştırmalarda süte geçtiği bildirilmektedir. İnsanlarda anne sütüne geçip geçmediği ise bilinmemektedir; ancak insanlarda birçok ilaç anne sütüne geçtiğinden Olanzapin alan annelerin emzirmeden kaçınmaları gerekir.   Araç ve Makine Kullanımına Etkisi : Olanzapin alanlarda uyuklama, baş dönmesi, titreme gibi yan etkiler görülebilir. Hastalar ilacın kendilerini nasıl etkileyeceğini iyice öğrenmeden motorlu araç ve makine kullanmaktan kaçınmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Gerek şizofreni gerekse bipolar mani tedavisi sırasında yan etkiler nedeniyle tedaviyi bırakanların sayısı Olanzapin ve plasebo alan gruplarda birbirinden farklı bulunmamıştır.   Olanzapin alan hastalarda % 5 veya daha fazla sıklıkta görülüp plasebo grubunda daha seyrek görülen yan etkiler şunlardır : Postural hipotansiyon, kabızlık, kilo alma, baş dönmesi, davranış bozukluğu, akatizi, uyuklama, asteni, ağız kuruluğu, dispepsi, iştah artışı, titreme. Plasebo grubuna göre daha sık ve % 2’nin üstünde bir sıklıkta görülen yan etkiler şunlardır :   Bütün vücut : Asteni, ateş, sırt ağrısı, göğüs ağrısı, kazara incinme.   Kardiyovasküler sistem : Postural hipotansiyon, taşikardi, hipertansiyon.   Sindirim sistemi : Ağız kuruluğu, kabızlık, dispepsi, kusma, iştah artışı.   Kan ve Lenf sistemi : Ekimoz.   Metabolik ve Nütrisyonel hastalıklar : Kilo alma, periferik ödem.   Kas-İskelet sistemi : Ekstremite ağrısı, eklem ağrısı.   Sinir sistemi : Uyuklama, uykusuzluk, baş dönmesi, karın ağrısı, titreme, akatizi, hipertoni, konuşma bozukluğu.   Solunum sistemi : Rinit, öksürük, farenjit.   Duyu organları : Ambliyopi.   Ürogenital sistem : İdrar inkontinansı, idrar yolları enfeksiyonu.   Ekstrapiramidal yan etkiler : Parkinson semptomları, hipertoni, hipokinezi, maske yüz, akatizi, distoni, diskinezi, torticollis, miyoklonus, okulojirik kriz.   Bipolar mani’de kombinasyon tedavisi :   Bipolar mani nedeniyle lityum veya valproat monoterapisi gören hastalara ek olarak Olanzapin verildiğinde yan etkiler nedeniyle tedaviyi bırakma oranı % 11 olarak bulunmuştur. Olanzapin verilmeden lityum veya valproat monoterapisi sürdürüldüğünde ise tedaviyi bırakma oranı % 2’dir. Kombinasyon tedavisi sırasında tedavinin kesilmesini gerektiren semptomlar uyuklama (% 3), vücut ağırlığında artış (% 1) ve periferik ödemdir (% 1). Bipolar mani’de Olanzapin ile lityum veya valproat kombinasyonu tedavisi sırasında en sık (> % 5) bildirilen yan etkiler; ağız kuruluğu, vücut ağırlığında artış, iştah artışı, baş dönmesi, sırt ağrısı, kabızlık, konuşma bozukluğu, salivasyonda artış, amnezi ve parestezidir.   Ekstrapiramidal semptomlar : Plasebo kontrollü klinik araştırmalarda şizofreninin Olanzapin ile tedavisi sırasında bildirilen ekstrapiramidal semptomar distoni, parkinsonizm, akatizi, diskinezi ve miyoklonustur.   Doza bağlı yan etkiler : Aşağıdaki yan etkilerin sıklığı Olanzapin dozunun artması ile artar : Asteni, ağız kuruluğu, bulantı, uyuklama, titreme.   Laboratuvar bulgularında değişmeler : Olanzapin tedavisi sırasında SGOT, SGPT, GGT, serum prolaktini, eozinofil sayısı ve CPK’de asemptomatik artışlar gözlenmiştir.   Pazarlama sonrası raporlar : Olanzapin’in pazarlanmasından sonra bildirilen aşağıdaki yan etkiler her ne kadar Olanzapin tedavisi sırasında görülmüşse de Olanzapin ile nedensellik bağlantıları olması gerekmez : Alerjik reaksiyon (anafilaktoid reaksiyon, anjioödem, pruritus, ürtiker), diyabet koması, pankreatit, priapizm, rabdomiyoliz ve venöz tromboembolizm (akciğer embolisi ve derin ven trombozu).   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

Ziprasidon somnolansa neden olabilir ve araç ve makine kullanma kabiliyetini etkileyebilir. Araç veya makine kullanacak kişilerde dikkatli olunmalıdır.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelikleri”ne uygun olarak imha edilmelidir.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

ZELDOX 80 mg kapsül

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Her kapsül 90.60 mg ziprasidon hidroklorür monohidrat (80 mg ziprasidona eşdeğer) içerir.

İlaç Nasıl Kullanılır

Geçerli değildir.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

Konvansiyonel çalışmalar olan emniyet farmakolojisi, genotoksisite ve karsinojenik potansiyel çalışmalarına dayanan klinik öncesi emniyet verileri, insanlar üzerine özel bir zarar göstermemektedir. Sıçanlarda ve tavşanlarda yapılan üreme çalışmalarında ziprasidonun teratojenitesine dair herhangi bir kanıt göstermemiştir. Fertilite ve doğan yavruların ağırlığında azalma gibi istenmeyen etkiler kilo alımında azalma gibi maternal toksisiteye yol açan dozlarda gözlenmiştir. Terapötik doz verilen insanlardaki maksimum konsantrasyonlara benzer olduğu düşünülen maternal plazma konsantrasyonlarında artmış perinatal mortalite ve yavrunun fonksiyonel gelişmesinde gecikme,görülmüştür. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

Ağızdan alınır.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

ZELDOX® 80 mg kapsül

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

48 ay

Doz Aşımı Ve Tedavisi

204/ 78

Etkin Maddeler

30°C'nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Farmakodinamik Özellikler

Laktoz monohidrat, pejelatinize mısır nişastası, magnezyum stearat, titanyum dioksit (E171), indigotin (E132) (mavi kapsül kullanıldığı zaman), sodyum dodesilsülfat, jelatin.

Doz Aşımı

Maksimum terapötik dozun 10 katı aşılmış dozlarının akut alınması bildirilmiştir. Bu olgularda yan etki olarak bildirilen olaylara ilaveten aşırı dozaj sersemlik ve bilinç kaybı dahil semptomlarla sonuçlanmıştır. Tedavi: Aşırı dozaj durumunda hastanın hastaneye yatırılması önerilir. Uygun havayolu, oksijenlenme ve ventilasyon sağlanmalıdır. Aşırı dozun alımından hemen sonra uygulanırsa gastrik lavaj endikedir. Aktif kömür kullanılması da önerilir. Bupropiyon için spesifik antidot bilinmemektedir.

Endikasyonlar

Zyban tabletler nikotin bağımlılığı tedavisinde sigarayı bırakmaya yardımcı olarak kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Bupropiyon, indolaminlerin (serotonin) geri alımı üzerine minimal etkisi ile, katekolaminlerin (noradrenalin ve dopamin) nöronal geri alımının selektif inhibitörüdür ve monoamin oksidazı inhibe etmez. Bupropiyonun hastanın sigara içmekten kaçınma kabiliyetini hangi mekanizma ile artırdığı bilinmemektedir. Ancak etkiye noradrenerjik ve/veya dopaminerjik mekanizmanın aracılık ettiği tahmin edilmektedir. Klinik çalışmalarda bupropiyon ile tedavi, plasebo ile karşılaştırıldığında yoksunluk semptomlarını azaltmıştır ve yine plasebo ile karşılaştırıldığında sigaraya açlığı veya sigara içmeye karşı oluşan dürtüyü azalttığına dair kanıt göstermiştir .

Farmakokinetik Özellikler

Emilim: Sağlıklı gönüllülere bupropiyon tabletlerin oral uygulanmasını takiben bupropiyon doruk plazma konsantrasyonlarına 3 saat içinde ulaşılır. Bupropiyon ve metabolitleri, günde 150 ila 300mg kronik uygulamayı takiben lineer kinetik gösterir. Bupropiyonun absorpsiyonu yiyecekle birlikte alındığında anlamlı derecede etkilenmez. Dağılım: Bupropiyon 2000L olan görünür dağılım hacmi ile geniş oranda dağılır. Bupropiyon ve hidroksibupropiyon orta derecede plazma proteinlerine bağlanır (sırasıyla %84 ve %77). Treohidrobupropiyon metabolitinin proteine bağlanma derecesi bupropiyon ile görülenin yaklaşık yarısıdır. Metabolizma: Bupropiyon insanda geniş oranda metabolize olur. Plazmada farmakolojik olarak aktif 3 metaboliti belirlenmiştir; hidroksibupropiyon ve amino alkol izomeri olan treohidrobupropiyon ve eritrohidrobupropiyon. Bu, metabolitlerin plazma konsantrasyonu bupropiyonunki kadar yüksek veya ondan daha yüksek olduğundan klinik önem taşıyabilir. Hidroksibupropiyon ve treohidrobupropiyonun doruk plazma konsantrasyonlarına tek doz Zyban uygulamasını takiben yaklaşık 6 saat içinde ulaşılır.Eritrohidrobupropiyon tek doz Zyban uygulamasını takiben plazmada ölçülememiştir. Aktif metabolitler daha sonra inaktif metabolitlere dönüşerek idrarla atılır. İn vitro çalışmalar bupropiyonun temel aktif metaboliti hidroksibupropiyona başlıca CYP2B6 tarafından metabolize olduğunu göstermiştir. Treohidrobupropiyonun oluşumuna ise sitokrom P450 enzimleri karışmaz (Bkz. İlaç Etkileşmeleri). Bupropiyon ve hidroksibupropiyonun her ikisi de Ki değerleri sırasıyla 21 ve 13.3 μM olmak üzere göreceli olarak CYP2D6 izoenziminin zayıf inhibitörüdür. CYP2D6 izoenziminin hızlı metabolize edicileri olduğu bilinen gönüllü insanlarda bupropiyon ve desipraminin beraber uygulanması desipraminin Cmaks ve AUC (eğri altındaki alan) değerlerinin sırasıyla 2 ve 5 kat artışıyla sonuçlanmıştır. Bu etki bupropiyonun son dozundan sonra en az 7 gün devam etmiştir. Bupropiyon CYP2D6 yoluyla metabolize olmadığından desipraminin bupropiyon farmakokinetiğini etkilemesi beklenmez. Zyban, CYP2D6 yolu substratları ile uygulanacaksa dikkatli olunmalıdır (Bkz. İlaç Etkileşmeleri). Tek doz 150mg bupropiyonun oral uygulanmasını takiben bupropiyonun ve majör metabolitlerinin Cmaks, yarı-ömür, Tmaks, AUC veya klerensinde sigara içenler ile içmeyenler arasında farklılık yoktur. Önerilen dozlarda 10 ile 45 gün süreli bupropiyon alan hasta ya da gönüllülerde bupropiyonun veya hidroksibupropiyonun enzim indüksiyonu yaptığına dair bir kanıt yoktur. Eliminasyon: İnsanlara 200mg 14C-bupropiyonun oral uygulanmasını takiben radyoaktif dozun %87 ve %10’u sırasıyla idrar ve feçeste saptanmıştır. Değişmeden atılan bupropiyon oral dozunun fraksiyonu sadece %0.5’tir ve bu bulgu bupropiyonun geniş oranda metabolizması ile tutarlıdır. 14C-bupropiyon dozunun %10’undan daha azı idrarda aktif metabolit olarak hesaplanmıştır. Bupropiyonun oral uygulamasını takiben ortalama görünür klerensi yaklaşık 200L/saat’tir ve bupropiyonun ortalama eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 20 saattir. Hidroksibupropiyonun eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 20 saat’tir ve kararlı durumda AUC bupropiyonun yaklaşık 17 katıdır. Treohidrobupropiyon ve eritrohidrobupropiyonun eliminasyon yarı ömürleri bupropiyondan daha uzundur (sırasıyla 37 ve 33 saat) ve kararlı durumda AUC değerleri 8 ve 1.6 kat daha yüksektir. Bupropiyon ve metabolitleri için kararlı duruma 8 gün içinde ulaşılır. Renal yetmezliği olan hastalar: Böbrek hastalığının bupropiyon farmakokinetiği üzerine etkisi çalışılmamıştır. Bupropiyonun majör metabolitlerinin eliminasyonu azalan böbrek fonksiyonundan etkilenebilir (Bkz. Uyarılar/Önlemler). Hepatik yetmezliği olan hastalar: Bupropiyon ve aktif metabolitlerinin farmakokinetiği sağlıklı gönüllülerle karşılaştırıldığında hafif ve orta şiddetli hepatik sirozu olan hastalarda bireysel hastalar arasında daha fazla değişkenlik olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemiştir. Şiddetli hepatik sirozu olan hastalar için bupropiyonun Cmaks ve AUC değerleri artar (ortalama değişiklik yaklaşık olarak sırasıyla %70 ve 3 kattır) ve sağlıklı gönüllülerdeki değerlerle karşılaştırıldığında daha değişkendir; sağlıklı gönüllülerden ortalama yarı ömür daha uzundur (yaklaşık %40). Metabolitlerinin ise ortalama Cmaks değerleri %30-70 oranında daha düşük, ortalama AUC daha yüksek (yaklaşık %30-50), medyan Tmaks daha uzun (yaklaşık 20 saat) ve ortalama yarı ömürler daha uzundur (yaklaşık 2-4 kat) (Bkz. Uyarılar/Önlemler). Yaşlılar: Yaşlılardaki farmakokinetik çalışmalar değişken sonuçlar göstermiştir. Tek doz çalışma, yaşlılarda bupropiyon ve metabolitlerinin farmakokinetiğinin genç erişkinlerden farklı olmadığını göstermiştir. Bir başka tek ve çok doz farmakokinetik çalışma bupropiyon ve metabolitlerinin birikmesinin yaşlılarda daha geniş oranda görülebileceğini bildirmiştir. Klinik deneyim yaşlılar ve genç hastalar arasında tolerabilitede bir farklılık göstermemiştir.

Farmasötik Şekli

Yavaş Salımlı Film Tablet

Formülü

Zyban, 150mg bupropiyon hidroklorür içeren yavaş salımlı, film kaplı tabletlerdir. Yardımcı maddeler: Film kaplamasında boyar madde olarak titanyum dioksit ve baskı mürekkebinde siyah demir oksit içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Zyban ile tedavi olsun veya olmasın sigarayı bırakmanın kendisine bağlı ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler beraberinde alınan bazı ilaçların farmakokinetiğini değiştirebilir. İn vitro çalışmalar, bupropiyonun majör aktif metabolit olan hidroksibupropiyona başlıca sitokrom P450 2B6 (CYP2B6) ile metabolize olduğunu göstermiştir (Bkz. Farmakokinetik özellikleri). Bu nedenle Zyban, CYP2B6 izoenzimini etkilediği bilinen diğer ilaçlarla (ör: orfenadrin, siklofosfamid, ifosfamid) birlikte uygulanacaksa dikkatli olunmalıdır. Bupropiyon CYP2D6 izoenzimi ile metabolize olmamasına rağmen, in vitro insan P450 çalışmaları bupropiyon ve hidroksibupropiyonun CYP2D6 yolunun inhibitörleri olduğunu göstermiştir. İnsan farmakokinetik çalışmasında bupropiyonun uygulanması desipraminin plazma düzeylerini artırmıştır. Bu etki bupropiyonun son dozundan sonra en az 7 gün daha devam eder. Zyban’ın CYP2D6 izoenzimi tarafından metabolize edilen diğer ilaçlarla birlikte uygulanması ile ilişkili çok fazla bilgi yoktur. Bu nedenle başlıca bu izoenzim ile metabolize olan ilaçlarla (belirli beta blokerler, antiaritmikler, SSRI, TSA, antipsikotikler gibi) kombine tedavide beraberinde kullanılan ilaç en düşük doz sınırından başlanmalıdır. Eğer Zyban halihazırda CYP2D6 ile metabolize olan ilaçlar alan hastaların tedavi rejimine eklenecekse orijinal ilacın, özellikle de terapötik indeksi dar olan beraberindeki ilacın dozunun azaltılma gereksinimi düşünülmelidir (Bkz. Farmakokinetik özellikleri). Bupropiyon geniş oranda metabolize olduğundan metabolizmayı indükleyen (ör: karbamazepin, fenobarbital, fenitoin) veya metabolizmayı inhibe eden ilaçların birlikte uygulanması klinik aktivitesini etkileyebilir. Klinik veriler bupropiyon ile alkol arasında farmakokinetik etkileşim belirlememişse de, nadiren advers nöropsikiyatrik olaylar bildirilmiş veya Zyban tedavisi sırasında alkol alanlarda alkol toleransında azalma bildirilmiştir. Zyban tedavisi sırasında alkol tüketimi azaltılmalı veya alkol kullanılmaktan kaçınılmalıdır. Sınırlı klinik veri bupropiyon ile levodopa ya da amantadin tedavisini birlikte alan hastalarda yüksek nöropsikiyatrik advers olay insidansı bildirmektedir. Levodopa veya amantadin alan hastalara beraberinde bupropiyon tedavisi dikkatle yapılmalıdır.

Kontraendikasyonlar

Zyban, bupropiyon veya ilacın bileşimindeki maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir. Zyban epilepsi nöbetleri olan hastalarda kontrendikedir. Zyban ani olarak alkol veya sedatif kullanımını bırakmış hastalarda kontrendikedir. Zyban halen veya öncesinde bulimia veya anoreksia nervoza teşhisi bulunan hastalarda kontrendikedir. Bu hasta popülasyonunda bupropiyonun hemen salınan formu uygulandığında yüksek nöbet insidansı görülmüştür. Zyban ve monoamin oksidaz inhibitörlerinin birlikte kullanımı kontrendikedir. MAOI’lerinin bırakılması ile Zyban tablet tedavisine başlanması arasından en az 14 gün geçmelidir. Bupropiyon dozu ile nöbet (epilepsi) insidansı arasında ilişki vardır. Zyban tabletler bupropiyon içerdiğinden halen bupropiyon içeren başka tedaviler alan hastalara Zyban uygulanmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

(Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde) Erişkinlerde kullanımı: Tedaviye hasta halen sigara içerken başlanması önerilir ve ‘hedef sigarayı bırakma tarihi’ Zyban ile tedavinin ilk iki haftası içine, tercihen de ikinci haftasına konur. Başlangıç dozu ilk üç gün için günde bir kez alınan 150mg’dır, daha sonra doz günde iki kez 150mg’a artırılır. Birbirini izleyen dozların arasında en az 8 saatlik ara olmalıdır. Maksimum tek doz 150mg’ı aşmamalıdır ve toplam günlük doz 300mg’ı aşmamalıdır. Hastalar en az 7 hafta tedavi edilmelidir.Uykusuzluk çok sık rastlanılan ve çoğu kez geçici olan bir ters etkidir. Uykusuzluk, Zyban’i gece yatarken almaktan kaçınılarak (dozlar arasında en az 8 saat ara olması sağlanarak) veya klinik olarak endike ise doz düşürülerek azaltılabilir. Eğer hasta tedavinin yedinci haftasında sigara içmemeye karşı anlamlı bir gelişme göstermediyse hasta olasılıkla bu girişimde sigarayı bırakamayacaktır; bu durumda tedavinin kesilmesi düşünülmelidir. Nükslerin önlenmesinde günde 300mg bupropiyon hidroklorürün sistematik değerlendirmesi, 1 yıla kadar süren tedavinin iyi tolere edildiğini ve nüksün önlenmesinde etkili olduğunu göstermiştir. Sigarayı bırakma girişiminde bulunan birçok hasta birden fazla nüks yaşayabileceğinden, Zyban ile tedavinin daha uzun dönemler devam edilip edilmeyeceği bireysel olarak belirlenmelidir. Nikotin bağımlılığı için eğer Zyban, nikotin transdermal sistem (NTS) ile kombine kullanılacaksa önerilen dozajın değiştirilmesi gerekmez (Bkz. Uyarılar/Önlemler). Çocuklar ve adolesanlarda kullanımı: Zyban tabletlerin 18 yaş altındaki hastalarda güvenilirliği ve etkililiği kanıtlanmamıştır. Karaciğer yetmezliği olan hastalarda kullanımı: Zyban, karaciğer yetmezliği olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Hafif ve orta derecede hepatik sirozu olan hastalarda farmakokinetiğinde artan değişkenlikler olduğundan doz sıklığının azaltılması düşünülmelidir (Bkz. Uyarılar/Önlemler). Zyban şiddetli hepatik sirozu olan hastalarda çok dikkatli kullanılmalıdır. Bu hastalarda doz günaşırı 150mg’ı aşmamalıdır (Bkz. Uyarılar/Önlemler).

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Orijinal kabı içinde saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Zyban yavaş salımlı film tablet, 60 tablet, blisterde.

Uyarılar/Önlemler

Bupropiyon doza bağlı nöbet riski ile ilişkili olduğundan önerilen Zyban dozu aşılmamalıdır. Önerilen maksimum günlük dozda (günde iki kez 150mg Zyban), nöbet insidansı yaklaşık %0.1’dir (1/1000). Zyban kullanımı ile oluşan nöbet riski predispozan risk faktörleri mevcudiyeti ile yakından ilişkilidir. Bu nedenle, nöbet eşiğini düşüren predispozan bir veya daha fazla durumu olan hastalara Zyban çok dikkatli uygulanmalıdır. Bunlar: kafa travması hikayesi merkezi sinir sistemi (MSS) tümörü nöbet (epilepsi) hikayesi nöbet eşiğini düşürdüğü bilenen diğer tedavilerin birlikte uygulanması İlaveten, nöbet riskinin yükselmesi ile ilişkili klinik durumlarda dikkatli olunmalıdır.Bu durumlar; aşırı alkol veya sedatiflerin kullanımı (Bkz. Kontrendikasyonları), hipoglisemikler ve insülin ile tedavi edilen diyabet, stimülanların veya anorektik ürünlerin kullanımını içerir. Zyban tedavi sırasında nöbet geçirenlerde kesilmeli ve önerilmemelidir. Zyban tedavi sırasında aşırı duyarlılık reaksiyonları geçiren hastalarda derhal kesilmelidir (Bkz. Advers Etkiler/Yan Etkiler). Klinisyenler bu semptomların bupropiyon kesildikten sonra devam edebileceği konusunda uyarılmalı ve buna göre klinik tedavi uygulanmalıdır. Bupropiyon geniş oranda karaciğerde aktif metabolitlerine dönüşür. Hafif ve orta şiddetli hepatik sirozu olan hastalarla sağlıklı gönüllüler karşılaştırıldığında bupropiyonun farmakokinetiğinde istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar gözlenmemiştir; fakat bupropiyon plazma düzeyleri bireysel olarak hastalar arasında yüksek değişkenlikler göstermiştir. Bu nedenle Zyban karaciğer yetmezliği olan hastalara dikkatle uygulanmalıdır ve hafif ve orta şiddetli hepatik sirozu olan hastalarda doz sıklığının azaltılması düşünülmelidir (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu, Farmakokinetik özellikleri). Zyban şiddetli hepatik sirozu olan hastalarda çok dikkatli kullanılmalıdır. Bu hastalarda doz sıklığının azaltılması gereklidir. Doruk bupropiyon düzeyleri artar ve bu gibi hastalarda normale göre daha büyük oranda birikme görülmesi olasıdır (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu, Farmakokinetik özellikleri). Hepatik yetmezliği olan bütün hastalar olası advers etkilere (ör: insomnia, ağız kuruluğu, nöbetler) karşı yakından gözlenmelidir, bunlar yüksek ilaç veya metabolit düzeylerini gösterir. Bupropiyon karaciğerde geniş olarak aktif metabolitlerine dönüşür ve bu metabolitler daha sonra inaktif ürünlere dönüşerek böbreklerden atılır. Bu nedenle, böbrek yetmezliği olan hastaların tedavisi düşük dozda başlatılmalıdır. Hastalar olası advers etkilere (ör: insomnia, ağız kuruluğu, nöbetler) karşı yakından gözlenmelidir, bunlar yüksek ilaç veya metabolit düzeylerini gösterir. Bupropiyon ile klinik deneyimde yaşlılar ve diğer erişkin hastalar arasında tolerabilite açısından herhangi farklılık belirlenmemiştir. Ancak, yaşlı hastaların azalmış böbrek fonksiyonlarına sahip olma olasılığı daha fazladır, bu nedenle doz sıklığının azaltılması gerekebilir (Bkz. Farmakokinetik özellikleri). Bupropiyonun farmakolojisi diğer bazı antidepresanlarınkine benzer. Nöropsikiyatrik semptomlar bildirilmiştir (Bkz. Advers Etkiler/Yan Etkiler). Özellikle psikiyatrik hastalık öyküsü olanlarda, psikotik ve manik semptomlar gözlenmiştir. İlaveten, Zyban bipolar hastalığın manik epizotlarını ortaya çıkarabilir. Depresif durum nikotin yoksunluğunun bir belirtisi olabilir. Depresyon, seyrek olarak intihar düşüncesi dahil, sigarayı bırakmayı deneyen hastalarda bildirilmiştir. Bu semptomlar Zyban tedavisi sırasında da rapor edilmiştir ve genellikle tedavinin erken safhalarında meydana gelmiştir. Nikotin transdermal sistem (NTS) ile kombine tedaviye başlanmasından önce hekim ilgili NTS prospektüs bilgisine başvurmalıdır. Eğer kombine tedavi kullanılacaksa, tedavi sonucu çıkan artışlara karşı kan basıncının gözlenmesi önerilir (Bkz. Yan Etkiler/Advers Etkiler). Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı: İlaçların gebelikte kullanımını gösteren sınıflandırmada Zyban B kategorisindedir. Zyban’ın insan gebeliğinde kullanımı için güvenilirliği saptanmamıştır. Zyban’ın gebelikte kullanımı ancak anneye sağlaması beklenen yararları fetüse olan muhtemel riskinden büyük ise düşünülmelidir. Bupropiyon ve metabolitleri anne sütü ile atılır. Bu nedenle annelerin Zyban alırken emzirmemesi önerilmelidir. Taşıt ve makine kullanma yeteneği üzerine etkisi: Diğer MSS’ne etkili ilaçlarda olduğu gibi, bupropiyon karar veya motor ve kavrama becerisi gerektiren işleri yerine getirme kabiliyetini etkileyebilir. Bu nedenle hastalar Zyban tabletlerin performanslarını etkilemediğinden emin oluncaya kadar taşıt ve makine kullanmadan önce dikkatli olmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Aşağıda vücut sistemlerine göre sınıflandırılmış liste klinik deneyimden belirlenen yan etkiler hakkında bilgi sağlamaktadır. Şu önemlidir ki, sigarayı bırakmaya bağlı olarak sıkça görülen nikotin yoksunluk semptomlarının bir kısmı da Zyban’a bağlı advers olaylar olarak değerlendirilir. Genel (vücut): ateş, göğüs ağrısı, asteni. Kardiyovasküler: taşikardi, palpitasyon, vazodilatasyon, postüral hipotansiyon, hipertansiyon (bazı vakalarda şiddetli), ateş basması (flushing), senkop. MSS: nöbetler (Bkz. Uyarılar/Önlemler), uykusuzluk, tremor, distoni (kas tonüsünde bozukluk), ataksi, Parkinsonizm, seğirme, uyumsuzluk, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, baş dönmesi, depresyon, konfüzyon, halüsinasyon, ajitasyon, endişe, irritabilite, aşırı kızgınlık ve gerçeklerden uzaklaşma, anormal rüyalar. Endokrin ve metabolik: anoreksia. Gastrointestinal: ağız kuruluğu, bulantı ve kusma dahil gastrointestinal bozukluk, abdominal ağrı ve kabızlık. Genitoüriner: sık idrara çıkma veya idrar tutukluğu. Hepatobiliyer: karaciğer enzimlerinde yükselme, sarılık, hepatit. Deri/Aşırı duyarlılık: deri döküntüsü, pruritus, terleme. Aşırı duyarlılık reaksiyonlarının şiddeti ürtikerden anjiyoödem, dispne/bronkospazm ve nadiren anafilaktik şoka kadar değişebilir. Gecikmiş aşırı duyarlılığın belirtisi olarak döküntü ve diğer semptomlarla ilişkili olarak artralji, miyalji ve ateş bildirilmiştir. Bu semptomlar serum hastalığıyla benzerlik gösterebilir. Nadiren eritema multiforme ve Stevens Johnson sendromu bildirilmiştir. Özel duyular: kulak çınlaması, görsel bozukluk, tat bozukluğu.

Doz Aşımı

Renal yetmezliği olan hastalarda akut yüksek doz alan hastalar dikkatle izlenmeli ve destekleyici tedavi uygulanmalıdır. Bu durumda beklenilen reaksiyonlar epileptik formda konvülsiyonlar, ensefalopati, el titremesi ve nöromüsküler eksitabilitedir. Renal yetmezlik durumunda hemodiyaliz veya peritoneal diyaliz seftazidimin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olabilir.

Endikasyonlar

ZIDIM Enjektabl Toz İçeren Flakon, seftazidime duyarlı mikroorganizmaların (Pseudomonas türleri dahil) oluşturduğu, ve septisemi, bakteriyemi, peritonit, menenjit, febril nötropeni, ağır ve yaygın yanık enfeksiyonları gibi genel şiddetli enfeksiyonlar başta olmak üzere aşağıdaki sistem ve doku enfeksiyonlarının tedavisinde endikedir:   Solunum sistemi enfeksiyonları: Pnömoni, bronkopnömoni, akciğer apsesi, ampiyem, bronşit, kistik fibroz gibi akciğer enfeksiyonları.   Kulak, burun ve boğaz enfeksiyonları: Orta kulak iltihabı, sinüzit v.d.   Deri ve yumuşak doku enfeksiyonları: Apseler, erizipel, enfekte yara ve yanıklar, mastit v.d.   İdrar yolları enfeksiyonları: Komplike veya komplike olmayan idrar yolu enfeksiyonları.   Kemik ve eklem enfeksiyonları: Osteit, osteomiyelit, septik artrit, bursit.   İntra-abdominal enfeksiyonlar: Gastrointestinal sistem ve safra kanalı enfeksiyonları; abdominal apseler, peritonit, diverkülit, endometrit, pelvik selülit ve diğer kadın genital sistem enfeksiyonları.   Cerrahi enfeksiyon profilaksisi

Farmakodinamik Özellikler

Seftazidim bakterilerin hücre duvarı sentezinden sorumlu enzimleri inhibe ederek bakterisid etki gösterir. Gram-negatif (gentamisin ve diğer aminoglikozidlere rezistan suşlar dahil) ve gram-pozitif organizmalar  genellikle seftazidime duyarlıdır. Seftazidim klinik açıdan önemli olan ß-laktamazlara karşı önemli ölçüde stabildir. Bu nedenle ampisiline ve diğer sefalosporinlere dirençli suşlar üzerinde de etkilidir.   Seftazidim hem in vitro çalışmalarda  hem de klinikte aşağıdaki mikroorganizmalar üzerinde etkili bulunmuştur:   Gram-negatif aeroblar: Pseudomonas aeruginosa dahil Pseudomonas türleri, Citrobacter ve Enterobacter türleri, Escherichia coli, Klebsiella pneumonia dahil Klebsiella türleri, Proteus mirabilis, Proteus vulgaris, ampisiline rezistans suşları da dahil Haemophilus influenzae, Serratia türleri ve Neisseria meningitidis.   Gram-pozitif aeroblar: Penisilinaz üreten ve üretmeyen suşları da dahil Staphylococcus aureus, Streptococcus agalactiae (Grup B streptokok), Streptococcus pneumoniae ve Streptococcus pyogenes (Grup A beta-hemolitik streptokok).   Anaeroblar: Bacteroides türleri (B. fragilis’in birçok suşu rezistandır).   Seftazidimin in vitro olarak etkili olduğu mikroorganizmalar:   Acinetobacter türleri, Clostridium türleri (C. difficile hariç), Haemophilus parainfluenzae, Morganella morganii, Neisseria gonorrhoea, Peptococcus türleri, Peptostreptococcus türleri, Providencia rettgeri dahil Providencia türleri, Salmonella türleri, Shigella türleri, Staphylococcus epidermidis ve Yersinia enterocolitica.   Seftazidim ve aminoglikozidler in vitro olarak Pseudomonas aeruginosa ve Enterobacteriaceae’ye karşı sinerjik etkilidir. Seftazidim in vitro olarak metisiline rezistan stafilokoklara, Streptococcus  faecalis’e ve diğer pek çok enterokoka, L. monocytogenes’e, Campylobacter türlerine ve Clostridium difficile’ye karşı etkili değildir.

Farmakokinetik Özellikler

Seftazidim, Gram-pozitif ve Gram-negatif bakterilere karşı bakterisit etkili, geniş spektrumlu, üçüncü jenerasyon sefalosporin grubu antibiyotiktir. İM yolla uygulamada biyoyararlanım tama yakındır (% 91).   Kullanılan doz aralığında seftazidimin farmakokinetiği doğrusaldır:   Seftazidimin İM yolla uygulanmasından 1 saat sonra 500 mg doz ile 17mcg/mL ve 1 g  doz ile 39 mcg/mL ortalama pik plazma konsantrasyonlarına ulaşılır. İV bolus enjeksiyonundan 5 dakika sonra ortalama plazma konsantrasyonları    500 mg doz ile 45 mcg/mL ve 1 g doz ile 90 mcg/mL’dir. Seftazidimin uygulanması sonrasında uzun süreli yüksek kan seviyeleri elde edilmektedir. İM yolla uygulanan 500 mg doz için 6 saat ve 1 g doz için 8 saat sonra plazmada kalan seftazidim konsantrasyonu terapötik olarak etkili düzeylerdedir.   Eliminasyon yarı ömrü yaklaşık  2 saattir. Seftazidim vücut doku ve sıvılarına yaygın dağılım gösterir. Menenjler iltihaplı olduğunda serebrospinal sıvıda terapötik konsantrasyonlara ulaşılır. İM veya İV yolla uygulanan dozun % 90’dan fazlası 24 saat içinde idrarla değişmeden atılır. Bu nedenle idrarda yüksek terapötik konsantrasyonlara ulaşılır.

Farmasötik Şekli

Enjektabl Toz İçeren Flakon

Formülü

Beher flakon, etken madde olarak 500 mg anhidr seftazidime eşdeğer seftazidim pentahidrat içerir. Çözücü ilavesinde çözünmeyi temin için seftazidim pentahidrata yaklaşık % 10 oranında sodyum karbonat ilave edilmiştir (59 mg). Beher çözücü ampul, 5 mL enjeksiyonluk su içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Sefalosporinlerin aminoglikozid antibiyotiklerle ve furosemid gibi potent diüretiklerle birlikte kullanımını müteakip nefrotoksisite bildirimleri bulunmaktadır. Yüksek doz aminoglikozidler ile birlikte ve özellikle uzun süreli kullanımlarında hastanın renal fonksiyonu dikkatle izlenmelidir. Probenesid, eliminasyonunu azaltabilir.   Laboratuvar bulgularında değişiklikler:   Seftazidim tedavisi sırasında bildirilen laboratuvar bulgularındaki seyrek olarak görülen geçici değişiklikler:   Eozinofili, pozitif Coombs testi, trombositoz, bazı hepatik enzimlerde hafif artış, diğer sefalosporinlerle de olduğu gibi kan üre, kan üre azotu, ve/veya serum kreatinin değerlerinde nadiren geçici artışlar ve çok nadir olarak geçici lökopeni, nötropeni, agranülositoz, trombositopeni ve lenfositoz.   Seftazidim, idrarda glukoz tayininde kullanılan ve bakırın indirgenmesine dayanan testlerde yanlış olarak pozitif reaksiyona yol açabilir.

Kontraendikasyonlar

 Seftazidime ve sefalosporin grubu diğer antibiyotiklere aşırı duyarlığı olanlarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Seftazidim İM veya İV yoldan aynı dozlarda uygulanabilir. Dozaj ve uygulama yolu enfeksiyon etkeninin duyarlığına, enfeksiyonun şiddetine ve hastanın renal fonksiyonuna ve diğer koşullarına göre  ayarlanır.   Doktor tarafından başka şekilde önerilmediği takdirde;   Mutad yetişkin dozu 8-12 saatte bir 1 g’dır.   Yetişkinlerde farklı endikasyonlar için önerilen seftazidim dozları:   İdrar yolları enfeksiyonları (Komplikasyonsuz)                            12 saatte bir         250 mg İM/İV İdrar yolları enfeksiyonları (Komplikasyonlu)                              8-12 saatte bir      500 mg İM/İV Komplikasyonsuz pnömoni; hafif  deri enfeksiyonları                   8 saatte bir           500 mg-1 g İM/İV  Kemik ve eklem enfeksiyonları                                               12 saatte bir          2 g İV  Ciddi jinekolojik ve  karın içi enfeksiyonları                                8 saatte bir           2 g İV Menenjit                                                                           8 saatte bir           2 g İV Hayatı tehdit eden diğer enfeksiyonlar                                    8 saatte bir           2 g İV Fibrokistik hastalarda Pseudomonas kaynaklı akciğer enfeksiyonları* (renal fonksiyonu normal)                    8 saatte bir            30 – 50 mg/kg İV                                                                                                                   (< 6 g’/gün)  *   Kronik solunum yolu hastalıkları ve kistik fibrozisi olan hastalarda klinik iyileşme görülse bile  bakteriyolojik eradikasyon kesin olmayabilir.   Pediatrik Doz:   Yeni doğanlar (0-4 hafta)                                                    12 saatte bir        30 mg/kg İV Bebekler ve çocuklar  (1 ay – 12 yaş)                                     8  saatte bir        30-50 mg/kg İV                                                                                                                                       (< 6 g/gün)   Hepatik fonksiyon yetmezliği olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez.   Renal fonksiyon yetmezliği olan hastalarda (glomerüler filtrasyon hızı-GFR < 50 mL/dak.) seftazidim dozu azaltılmalıdır. Renal yetmezlik belirtileri olan hastalarda 1 g’lık başlangıç yükleme dozu verilebilir. Sürdürme dozları GFR’ye göre tayin edilmelidir.   Renal yetmezlik durumlarında sürdürme dozu aşağıdaki tabloda tanımlanmıştır: Kreatinin klerensi (mL/dak.) Doz Uygulama sıklığı 50 – 31 30 – 16 15 – 6 ≤5 1 g 1 g 500 mg 500 mg 12 saatte bir 24 saatte bir 24 saatte bir 48 saatte bir   Sadece serum kreatinin değeri biliniyorsa kreatinin klerensi bilinen nomogramlar yardımı ile hesaplanabilir. Normal böbrek fonksiyonuna sahip kişilerde hayatı tehdit eden ağır enfeksiyonlarda önerilen doz günde toplam 6 g olmakla beraber, gerekli görüldüğünde bu doz % 50 oranında artırılabilir veya dozlama sıklığı uygun şekilde artırılabilir. Hemodiyaliz uygulanan hastalarda hemodiyalizden önce 1 g yükleme dozu ve daha sonra her hemodiyaliz sonrasında 1’er g doz önerilir. Seftazidim intraperitonal veya devamlı ayaktan periton diyalizi uygulanan hastalarda da 1 g yükleme dozu ile başlanarak 24 saatte bir  500 mg olarak uygulanabilir.   Tedavi süresi   Enfeksiyon belirtilerinin kaybolmasından 2 gün sonrasına kadardır. Ancak komplike enfeksiyonlar daha uzun süreli tedavi gerektirebilir.   Uygulama Yolu ve Şekli:   Çözücü ilave edildiğinde çözünen sodyum karbonat etkisi ile seftazidim çözünürken karbondioksit çıkışı olmakta ve şişe içinde bir miktar pozitif basınç gelişmektedir. Seftazidim çözeltisi şırıngaya çekilirken flakon içindeki pozitif basınç çözeltiyi çekme işlemini kolaylaştırır. Çözücü ilavesi sırasında oluşan kabarcıklar 1-2 dakika içinde kaybolurlar.   İntramüsküler uygulama: İM uygulama için 3 mL steril enjeksiyonluk su (kutuda 5 mL mevcut) veya % 0.5 veya % 1 lidokain hidroklorür çözeltisi kullanılır. Uygulama derin enjeksiyon ile yapılır.   İntravenöz uygulama: Bakteriyel septisemi, bakteriyel menenjit, peritonit veya diğer ağır ya da hayatı tehdit eden enfeksiyonlarda veya yetersiz beslenme, travma, cerrahi müdahale, diyabet, kalp yetmezliği veya maliynite gibi nedenlerle vücut direnci düşmüş  hastalarda; özellikle de şok varsa ya da bekleniyorsa İV yol tercih edilebilir. Uygulama için flakon içeriği çözücü ile (5 mL) çözündürüldükten sonra ven içine yavaş olarak (üç-beş dakika süren) direkt enjeksiyon ile; veya geçimli olduğu bir infüzyon solüsyonu serum seti ile hastaya verilirken sete enjeksiyon ile; veya 15-30 dakika süren aralıklı İV infüzyon ile uygulama yapılabilir.   Seftazidim sık kullanılan İV infüzyon sıvıları ile geçimlidir: % 0.9 sodyum klorür; 1/6 M sodyum laktat; % 5 dekstroz; % 5 dekstroz ve % 0.2 sodyum klorür; % 5 dekstroz ve   % 0.45 sodyum klorür; % 5 dekstroz ve % 0.9 sodyum klorür; % 10 dekstroz, Ringer, Laktatlı Ringer.   Seftazidim sodyum bikarbonat parenteral solüsyonlarında diğer İV sıvılarına göre daha az stabil olduğundan sodyum bikarbonat solüsyonu bir dilüent olarak önerilmez. Vankomisin solüsyonları seftazidim dahil birçok ilaç ile fiziksel geçimsizlik gösterdiğinden iki ilaç karıştırılmamalıdır.   Seftazidim toz halde ve solüsyon halinde iken saklama koşullarına bağlı olarak renk değişikliği gösterebilir. Bu renk değişikliği potens kaybı sonucu değildir.   Tedaviye başlamadan önce duyarlık testi yapılması gerekir. Test sonuçları alınıncaya kadar seftazidim ile tedavi başlatılabilir. Alınan sonuçlara göre, gerekirse uygun değişiklik yapılır veya uygun antibiyotik kombinasyonları kullanılır. Seftazidim sepsis şüphesinde ve teşhisinde tek başına veya diğer antibiyotiklerle birlikte kullanılabilir. Keza hayatı tehdit eden diğer şiddetli hastalıklarda ve immün sistemi zayıflamış hastalarda aminoglikozidler, siprofloksasin, vankomisin ve klindamisin gibi diğer antibiyotiklerle kombinasyon yoluna gidilebilir. Bu şekilde kombine tedavilerin uygun görülmesi halinde dozaj enfeksiyonun şiddetine ve hastanın durumuna göre belirlenir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

ZIDIM 1 g İM/İV Enjektabl Toz İçeren Flakon ZIDIM 2 g İV Enjektabl Toz İçeren Flakon

Ruhsat Sahibi

TÜM EKİP İLAÇ A.Ş. TUZLA İSTANBUL

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

Ruhsat tarihi ve no: 27.09.2004  204 / 67

Saklama Koşulları

25°C’nin altında oda sıcaklığında saklayınız.   Çözücü ilave edilmeden önce, toz halde iken ışıktan korunmalıdır. Sulandırıldıktan sonra bekletilmeden kullanılması tercih edilmelidir.   Doktora danışmadan kullanılmamalıdır.   Çocukların ulaşamayacakları yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

500 mg seftazidime eşdeğer seftazidim pentahidrat içeren 1 adet flakon 5 mL enjeksiyonluk su içeren 1 adet çözücü ampul

Uyarılar/Önlemler

Seftazidim ile tedaviye başlamadan önce hastanın önceden seftazidime, sefalosporinlere, penisilinlere veya diğer ilaçlara aşırı duyarlık reaksiyonları olup olmadığı araştırılmalıdır.ß-laktam antibiyotikleri arasında çapraz duyarlık gelişimi olasılığı bilinmektedir.Geçmişinde penisilin alerjisi olan hastaların % 10 kadarında çapraz duyarlık görülebilir. Seftazidim kullanımında herhangi bir alerjik reaksiyon görülürse ilaç kesilmelidir. Ciddi akut duyarlık reaksiyonlarının gelişmesi durumunda  acil önlemler (epinefrin ile tedavi ve oksijen, İV sıvılar, İV antihistaminler, kortikosteroidler, pressör aminler ve  hava yollarının kontrolü gibi) alınmalıdır.   Seftazidim dahil bütün antibakteriyel ilaçlarla yapılan tedavilerde orta şiddette veya hayatı tehdit eden nitelikte pseudomembranöz kolit bildirimleri bulunmaktadır. Bu nedenle antibakteriyel ilaçlarla yapılan tedavilerde diyare görülür ise  bu olasılık göz önüne alınmalıdır. Antibakteriyel ilaçlar ile tedavi, kolonun normal florasını değiştirebilir ve aşırı Clostridium üremesi olabilir. Clostridium difficile tarafından üretilen bir toksinin “antibiyotik nedenli kolitlere” yol açtığı gösterilmiştir.   Renal yetmezliği olan hastalarda, gerekli doz ayarlaması yapılmaz ise, seftazidimin plazma  seviyelerinin artması sonucu epileptik nöbetler, ensefalopati, el titremeleri ve nöromüsküler eksitabilite gelişebilir.   Hamilelerde ve emziren annelerde kullanımı:   Hamilelerde seftazidim ile yapılmış kontrollü çalışmalar olmadığından çok gerekli olmadıkça hamilelik sırasında kullanılmamalıdır.   Seftazidim, anne sütüne düşük konsantrasyonlarda geçmektedir. Bu nedenle, emziren annelerde kullanmak  gerekirse  bu husus göz önüne alınarak uygun tedbirler alınmalıdır.

Üretim Yeri

TÜM EKİP İLAÇ A.Ş. TUZLA İSTANBUL

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Seftazidim genellikle iyi tolere edilir. Klinik çalışmalarda seftazidim kullanımı sırasında görülen advers reaksiyonlar düşük bir orandadır.   En sık görülen yan etkiler:   Lokal reaksiyonlar: Enjeksiyon yerinde flebit ve enflamasyon (% 2’den az).   Aşırı duyarlık reaksiyonları: Deride döküntüler ve/veya kaşıntı (% 2); anjiyoödem ve anafilaksi çok nadir olarak bildirilmiştir.   Gastrointestinal semptomlar: Bulantı, kusma, karın ağrısı ve diyare (% 2’den az).   Santral sinir sistemi reaksiyonları:  Baş ağrısı, baş dönmesi ve parestezi (% 1’den az).   Diğer: % 1’den daha az sıklıkla kandidiazis ve vajinit.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.  

Doz Aşımı

Hipotansiyon (sersemlik hali veya bayılma), sarılık, pulmoner ödem (göğüste ağrı veya nefes darlığı), kusma yüksek doz halinde oluşabilecek muhtemel bulgu ve semptomlardır. Doz aşımı halinde süt veya su ile kan konsantrasyonu seyreltilebilir. İntramusküler veya intravenöz kalsiyum disodyum edetat’ın 5 gün boyunca 3 veya 6’ya bölünen dozlarda günde 50-75 (mg/kg) olarak kulllanılması doz aşımının spesifik tedavisidir.

Endikasyonlar

Zinvital Şurup, akrodermatitis enteropatika ve çinko eksikliğinin giderilmesinde veya önlenmesinde kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Çinko; karbonhidrat, protein ve lipid metabolizmasında önemli rolleri bulunan çeşitli dehidrogenaz, aldolaz, peptidaz, fosfotaz, izomeraz, fosfolipaz enzimlerinin yapısında bulunan bir metaldir. Ayrıca piridin nükleotidlerine bağlı enzimlerde de fazla miktarda bulunduğu gibi birçok enzimlerde de kofaktör olarak rol oynar. Organizmadaki çinko eksikliği sonucunda protein ve karbonhidrat metabolizması bozulur, öğrenme kapasitesi engellenir, büyümede yavaşlama olur. Beta-Talasemili çocuklarda serum çinko seviyesinin düşük olduğu tespit edilmiş ve uygulanan çinko tedavisiyle bu çocukların sağlıklı çocuklarla eşit gelişme gösterdikleri gözlenmiştir. Çinko DNA, RNAve protein sentezi; insulin aktivasyonu, yaraların iyileşmesi, hücre bölünmesi, tat alma, sperm yapımı, bağışıklık gibi çok yönlü fonksiyonlara sahiptir. Önerilen günlük elemental çinko miktarları;   Kişiler Önerilen günlük Kişiler Önerilen günlük     çinko miktarı (mg)     çinko miktarı (mg) 0-10 yaş grubu:   Genç erişkin ve erişkin erkek 15 0-3 yaş 5-10 Genç erişkin ve erişkin kadın 12 4-6 yaş 10 Gebeler 15 7-10 yaş 10 Emzirme döneminde kadınlar 16-19

Farmakokinetik Özellikler

Çinkonun metabolizmasını incelediğimizde, oral olarak verildikten sonraki absorbsiyonu tam değildir. Gastrointestinal sistemden kısmen emilir (%20-30). Kepek ekmeği (fitik asit fiber (lif) fosfat, Cu2+, Fe2+, Cd2+, Sn2+ toprak), süt, peynir gibi yiyecekler ve kahve, absorpsiyonu azaltır. Bu durum akrodermatit enteropatisi olan kişilerde görülür. Kan konsantrasyonu; normal plazma konsantrasyonu 0.7 ile 1.5 µg/ml arasındadır. Oral olarak 50 mg çinko (220 mg çinko sülfata eşdeğerdir) alan hastanın plazma konsantrasyonu 2-3 saatte yaklaşık 2.5 µg/ml’ye ulaşmaktadır. Plazma yarı ömrü 3 saattir. Çinkonun % 60’ı albumine, % 30-40’ı alfa-2-makroglobuline veya transferrine ve % 1’i de amino asitlere bağlanır. Çinkonun atılımı feçes yolu ile olur. İdrarla atılan miktarı azdır. Normal bir erişkinin bir günde gıda ile aldığı 13.2 mg çinkonun, 5.6 mg’ı dışkıyla, 0.1-0.9 mg’ı idrarla atılır. Böbreklerin normal olarak serum çinkosunun regulasyonunda etkisi yoktur ve atılım kapasitesi son derece sınırlıdır. Çinkonun ağızdan alınma miktarı artsa bile idrarla atılımı değişmez, ancak intravenöz çinko verildiğinde, idrarla atılımında belirgin bir artış olur. Çinko safra atılımı ise, idrarla atılımına göre çok azdır. Çinko ter ile de kaybedilebilir. Sıcak iklimlerde 2-3 mg kadar çinkonun ter ile kaybedildiği bildirilmiştir.

Farmasötik Şekli

Şurup

Formülü

Her 5 ml ölçekte; 66 mg ZnSO4.7H2O (15 mg elementel çinkoya eşdeğer) içerir. Yardımcı maddeler:şeker, metil paraben, portakal esansı, sunset yellow (FD&C Yellow No:6)

İlaç Etkileşmeleri

Tiyazid diüretikleri, idrar çinko atılımını arttırır. Oral çinko sülfat bakır preperatları, tetrasiklin veya fluorokinolonlar ile birlikte alındığında, bu preperatların emilimini azaltabilir. Birlikte kullanım gerekiyorsa, çinko sülfatın en az 2 saat sonra alınması önerilir. Penisilamin, muhtemelen diğer ağır metal şelatörlerini içeren preperatlar; yüksek dozda demir preperatları, yapısında fosfor içeren preperatla çinko sülfatın emilimini azatabilir. Bu etkileşimi önlemek için bu preperatlar çinko alımından 2 saat sonra kullanılmalıdır. Kepek, tam buğday ekmeği ve tahıllarda bulunan fitatlar çinko emilimini azaltabilir. Çinko sülfat alımından 2 saat sonra kullanılmaları önerilir. Yapısında çinko içeren ilaçlar, serum çinko konsantrasyonunu arttırabilir.

Kontraendikasyonlar

Bilinen bir kontrendikasyonu olmamakla birlikte çinko sülfat ve bileşimindeki maddelerden birisine karşı hassasiyeti olanlarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Doktor tarafından önerilmedikçe; 0-5 yaş 5-10 mg/gün (1,7 ml-3,33 ml/gün)   Diyare 30 mg/gün (10 ml/gün) 6-14 yaş 10-15 mg/gün (3,33 ml – 5 ml/gün)   Akrodermatitis enteropathica Protein 45 mg/gün (15 ml/gün Yetişkinlerde 15-30 mg/gün (5ml -10 ml/gün) Enerji Malnütrisyonu (PEM) 30 mg/gün (10 ml/gün) Hamilelerde 20 mg/gün (6,66 ml /gün) VVilson’lu çocuklar           1 -5 yaş 45 mg/gün (15 ml/gün) Emzirenlerde 30 mg/gün (10 ml/gün) 6 -15 yaş 75 mg/gün (25 ml/gün)

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Saklama Koşulları

25 ºC’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

100 ml’lik cam şişelerde, plastik şurup ölçeği ile birlikte

Uyarılar/Önlemler

Çinko tuzları, penisilin türevleri ile birlikte alınmamalıdır. Yapılmış kontrollü çalışmalar yoktur. Uzun süreli çinko kullanımı sideroblastik anemi ve nötropeni ile birlikte bakır eksikliğine yol açabilir. Akut yüksek dozlarında mide asidi ile çinko klorid oluşturduklarından çinko tuzları koroziftir. Tedavisi, süt veya alkali karbonatları veya aktif kömür kullanımı ile olur. Emetikler veya gastrik lavaj uygulanmamalıdır. Çinkonun yüksek serum konsantrasyonları, kalsiyum disodyum edetat gibi şelat oluşturucu ilaçlar ile düşürülebilir.   Gebelikte ve Emzirme Döneminde Kullanım Gebelikte kullanım kategorisi C’dir. Gebe kadınlarda yapılmış kontrollü klinik çalışmalar yoktur.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Çinko sülfat’ın yüksek dozlarda alınmı mide barsak şikayetleri oluşturabilir. 0.6-2 g dozunda kusma görülebilir. Oral çinko sülfatın en sık yan etkileri abdominal ağrı, dispepsi, bulantı, kusma, ishal, gastrik irritasyon ve gastrittir. Bu yan etkiler, özellikle çinko tuzları boş mideye alındığında yaygındır, yemeklerle birlikte kullanıldıklarında bu etkiler azaltılabilir. “ BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ ”

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

28 film tablet, alüminyum folyo / alüminyum poliamid folyo blister ambalajda, karton kutuda.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Araç ve makine kullanma yeteneği üzerindeki etkilere yönelik bir çalışma yapılmamıştır. Olanzapin somnolans ve baş dönmesine neden olabileceğinden, hastalar motorlu araçlar da dahil makine kullanımı sırasında dikkatli olmaları konusunda uyarılmalıdırlar.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

ZYZAPİN’i aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ • Eğer olanzapine veya ZYZAPİN’in içeriğindeki diğer maddelerden herhangi birine karşı alerjikseniz (aşırı duyarlılığınız varsa). Alerjik reaksiyon döküntü, kaşınma, yüzde şişme, dudaklarda şişme veya nefes darlığı seklinde tanınabilir. Bunlardan herhangi biri olursa doktorunuza danışınız. • Eğer daha önceden dar açılı glokom gibi tanısı konulmuş göz problemleriniz varsa.   ZYZAPİN’i aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ • Bu tip ilaçlar başlıca yüz ve dilde anormal hareketlere neden olabilir. Eğer ZYZAPİN verildikten sonra bunları yaşarsanız doktorunuza bildiriniz. • Bu tip ilaçlar çok nadir olarak ateş, daha hızlı soluma, terleme, kas sertliği, uyuşukluk veya uykulu olma gibi belirtilerin beraber görülmesine neden olur. Bu durumun görülmesi halinde derhal doktorunuza başvurunuz. • Ciddi yan etkilere yol açabileceğinden ZYZAPİN’in demansı (bunama) olan yaşlı hastalarda kullanımı tavsiye edilmez.   Eğer aşağıdaki hastalıklardan herhangi biri sizde varsa doktorunuzla mümkün olduğunca çabuk temasa geçiniz:   • Diyabet (şeker hastalığı) • Kalp hastalığı • Karaciğer veya böbrek hastalığı • Parkinson hastalığı • Epilepsi (sara hastalığı) • Prostat sorunları • Bağırsak tıkanması (paralitik ileus) • Kan hastalıkları • İnme veya “minör” inme (inmenin geçici belirtileri)   Eğer demansınız (bunama) varsa, siz veya bakıcınız/akrabanız inme veya “minör” inme yaşayıp yaşamadığınızı doktorunuza söylemelidir. ZYZAPİN 18 yaşın altındaki hastalar için uygun değildir.   Eğer 65 yaşın üzerindeyseniz doktorunuz rutin bir önlem olarak tansiyonunuzu takip edebilir. “Bu uyarılar, geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.”   ZYZAPİN’in yiyecek ve içecek ile kullanılması ZYZAPİN’in alkolle birlikte alınması uyku haline neden olabileceğinden ZYZAPİN ile birlikte alkol alınmamalıdır.   Hamilelik İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız. Doktorunuza danışmadan ZYZAPİN’i hamilelik sırasında kullanmamalısınız. Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz hemen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   Emzirme İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız. ZYZAPİN az miktarda anne sütüne geçtiği için emzirme döneminde bu ilaç kullanılmamalıdır.   Araç ve makine kullanımı ZYZAPİN’in uykuya neden olma riski bulunmaktadır. Böyle bir durumda araç ve makine kullanmayınız. Doktorunuza danışınız.   ZYZAPİN’in içeriğinde bulunan bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler ZYZAPİN laktoz içermektedir. Eğer daha önceden doktorunuz tarafından bazı şekerlere karşı hassasiyetiniz olduğu söylenmişse bu tıbbi ürünü almadan önce doktorunuzla temasa geçiniz.   Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı ZYZAPİN’i kullanırken sadece doktorunuzun izin verdiği diğer ilaçları alınız.   ZYZAPİN’in huzursuzluk tedavisinde kullanılan ilaçlarla, uyku ilaçlarıyla (sakinleştiriciler) ve ruhsal çöküntüye karşı olan ilaçlarla (antidepresanlar) birlikte kullanımı uyku hali hissetmenize neden olabilir.   ZYZAPİN dozunuzu değiştirmeniz gerekebileceğinden, fluvoksamin (bir antidepresandır) ya da siprofloksasin (bir antibiyotiktir) kullanıyorsanız doktorunuza söyleyiniz.   Parkinson hastalığı için ilaç alıyorsanız doktorunuza özellikle söyleyiniz. Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandınız ise lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Tüm ilaçlar gibi ZYZAPİN’in içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir. Aşağıdakilerden biri olursa ZYZAPİN’i kullanmayı durdurunuz ve DERHAL doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz:   • Alerjik reaksiyon (ör; ağız ve boğazın şişmesi, kaşıntı, döküntü) • Kalpte ritim bozukluğu • Koma veya ketoasidoz (kan ve idrardaki ketonlar) ile bağlantılı şeker hastalığı veya şeker hastalığının kötüleşmesi Bunların hepsi çok ciddi yan etkilerdir. Eğer bunlardan biri sizde mevcut ise sizin ZYZAPİN’e karşı ciddi alerjiniz var demektir. Acil tıbbi müdahaleye veya hastaneye yatırılmanıza gerek olabilir. Aşağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz, hemen doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz:   • Tedavinin erken döneminde yatar ya da oturur pozisyondan kalkarken sersemlik hissi ya da bayılma (düşük kalp atım hızı ile) • Karaciğer hastalığı (cildin ve gözün beyaz kısımlarında sararma ile ortaya çıkar) • Düşük kalp atım hızı • Uzamış ve/veya ağrılı sertleşme (ereksiyon) • İdrar yapmada zorluk • Genellikle nöbet geçmişi olanlarda sara nöbeti (epilepsi) • Ciddi karın ağrısı, ateş ve bulantıya/kusmaya neden olan pankreas iltihabı • Vücut ısısında düşüş Bunların hepsi ciddi yan etkilerdir. Acil tıbbi müdahale gerekebilir. Ciddi yan etkiler oldukça seyrek görülür.   Aşağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz, doktorunuza söyleyiniz:   Çok yaygın yan etkiler • Kilo alımı • Uyku hali •Ateş, hızlı soluma, terleme, kaslarda sertlik ve sersemlik hissi ya da uyku hali kombinasyonu • Kandaki prolaktin (süt salgısını uyaran hormon) düzeylerinde artış Yaygın yan etkiler • Bazı kan hücrelerinde ve kandaki yağ miktarındaki değişiklikler • Kan ve idrarda şeker düzeylerinde artış • Açlık hissinde artış • Baş dönmesi • Huzursuzluk • Titreme • Kas sertliği ya da spazm (göz hareketleri dahil) • Konuşmada problem • Anormal hareket (özellikle yüz veya dilde) • Kabızlık • Ağız kuruluğu • Deride döküntü • Güç kaybı • Aşırı yorgunluk • Ellerde, bileklerde veya ayaklarda şişme ile anlaşılan su tutması Yaygın olmayan yan etkiler • Gün ışığına karşı hassasiyet • Saç dökülmesi Seyrek yan etkiler • Erkek veya kadınlarda meme büyümesi Diğer yan etkiler (görülme sıklıkları eldeki verilerden tahmin edilemiyor) • Gözün dairesel hareketine sebep olan göz kası spazmları • Açıklanamayan ani ölüm • Toplar damar tıkanıklığı (derin ven trombozu) veya akciğer embolisi (belirli bir nedeni olmadan ansızın soluksuz kalma hissi, soluk alırken göğüste ağrı, baygınlık hissi, öksürükle kanlı balgam çıkartma, nabızda hızlanma gibi belirtiler ile ortaya çıkabilir) • Açıklanamayan sızı ve ağrılar ile kendini gösteren kas hastalığı Olanzapin kullanırken bunaması (demans) olan yaşlı hastalar inme, zatüre, idrar kaçırma, düşmeler, aşırı yorgunluk, var olmayan şeyleri görme (halüsinasyonlar), vücut ısısında artış, ciltte kızarıklık ve yürümede zorluktan şikayet etmektedirler. Bu özel gruptaki hastalarda bazı ölüm vakaları da bildirilmiştir. Parkinson hastalığı olan hastalarda ZYZAPİN belirtileri kötüleştirebilir. Bu tipte ilaçları uzun bir süre boyunca alan kadınlarda seyrek olarak süt gelmeye başlamış, adet dönemi atlamış ve düzensiz adet dönemleri olmuştur. Bu kalıcı olursa hemen doktorunuza söyleyiniz. Gebeliğin son döneminde (son 3 aylık dönem) ZYZAPİN kullanan kadınların bebeklerinde titreme, uyku hali ve sersemlik hissi çok seyrek olarak görülebilir. Bunlar ZYZAPİN’in hafif yan etkileridir.   Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.

İlaç Nasıl Kullanılır

Uygun kullanım ve doz/uygulama sıklığı için talimatlar: ZYZAPİN’i her zaman doktorunuzun size anlattığı şekilde kullanınız. Emin olmadığınız takdirde doktor veya eczacınıza sorunuz.   Doktorunuz kaç tane ZYZAPİN tablet kullanmanız ve ilaca ne kadar süreyle devam etmeniz gerektiğine karar verecektir. ZYZAPİN’in günlük dozu 5 ila 20 mg arasındadır. Belirtilerinizin tekrar görülmesi durumunda doktorunuza danışınız, ancak doktorunuz söylemedikçe ZYZAPİN kullanmayı bırakmayınız.   ZYZAPİN’i doktorunuzun tavsiyesi üzerine günde bir kez alınız. Tabletlerinizi her gün aynı zamanda alınız. Tableti yemekler ile birlikte ya da tek başına almanız fark etmemektedir. Uygulama yolu ve metodu: ZYZAPİN ağız yoluyla alınır.   Değişik yaş grupları: Çocuklarda kullanımı:ZYZAPİN 18 yaşın altındaki hastalar için uygun değildir. Yaşlılarda kullanımı:Yaşla ilgili bir doz ayarlamasına gerek yoktur. Özel kullanım durumları: Özel kullanımı yoktur.   Eğer ZYZAPİN’in etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.   Kullanmanız gerekenden daha fazla ZYZAPİN kullandıysanız:   Kullanmaları gerekenden daha fazla ZYZAPİN kullanan hastalar aşağıdaki belirtileri yaşayabilirler: Kalbin hızlı atması, saldırganlık, konuşma bozukluğu, özellikle yüz ve dilde anormal hareketler ve bilinç seviyesinde azalma. Diğer belirtiler; akut konfüzyon (ani zihin karışıklığı), epilepsi (sara) nöbetleri, koma, “ateş, hızlı soluma, terleme, kas sertliği ve sersemlik hissi ya da uyku hali”nin kombinasyonu, solunum hızının azalması, yüksek tansiyon ya da düşük tansiyon, kalpte ritim bozukluğu. Hemen doktorunuza veya hastaneye başvurunuz ve doktora kullandığınız tabletlerin ambalajını gösteriniz. ZYZAPİN’den kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz. ZYZAPİN’ikullanmayı unutursanız: Tabletinizi hatırladığınız anda alınız. Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız. ZYZAPİN ile tedavi sonlandırıldığında oluşabilecek etkiler: Kendinizi daha iyi hissettiğinizde tabletleri kullanmayı bırakmayınız. Doktorunuzun söylediği sürece ZYZAPİN almaya devam etmeniz önemlidir. ZYZAPİN’i aniden kullanmayı bırakırsanız terleme, uyuyamama, titreme, heyecan veya bulantı ve kusma görülebilir. Tedaviyi sonlandırmadan önce doktorunuz size kademeli olarak doz azaltmanızı önerebilir.   Bu ürünün kullanımıyla ilgili ilave sorularınız olursa doktorunuza ve eczacınıza sorunuz.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

ZYZAPİN 2.5 mg olanzapin içeren 28 tabletlik blister ambalajda sunulan film kaplı tablettir. Beyaz renkli, yuvarlak, bikonveks, her iki yüzü düz film tabletlerdir. ZYZAPİN antipsikotikler adı verilen ilaç grubuna aittir. ZYZAPİN gerçekte var olmayan şeyleri duymak, görmek veya hissetmek, yanlış inanışlar, anormal şüphecilik, içine kapanmak gibi semptomların eşlik ettiği bir hastalığın tedavisinde kullanılır. Ayrıca bu hastalığı yaşayan hastalar kendilerini depresif, endişeli veya gergin hissedebilirler. ZYZAPİN coşkulu ve fazlasıyla enerjik hissetme, normalden çok daha az uykuya ihtiyaç duyma, birbirini kovalayan fikirler öne sürerek çok hızlı konuşma ve bazen aşırı sinirlilik gibi semptomların eşlik ettiği bir durumu tedavi etmek için kullanılır. Ayrıca bu durumla birlikte olabilen duygudurum iniş (deprese) ve çıkışlarını engelleyen bir duygudurum dengeleyicidir.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

ZYZAPİN’i çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız. 25°C’nin altındaki oda sıcaklığında, ışıktan uzak ve kuru bir yerde saklayınız.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelik”lerine uygun olarak imha edilmelidir.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

ZYZAPİN 2.5 mg film tablet

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

Etkileşim çalışmaları sadece yetişkinlerde yapılmıştır.   Olanzapini etkileyen potansiyel etkileşimler   Olanzapin CYP1A2 ile metabolize olduğundan, bu izoenzimi özellikle indükleyen veya inhibe eden maddeler olanzapinin farmakokinetiğini etkileyebilir. CYP1A2’nin indüksiyonu   Olanzapin metabolizması sigara içme ve karbamazepinle indüklenip olanzapin konsantrasyonlarında azalmaya yol açabilir. Olanzapin klerensinde yalnızca hafiften orta dereceye kadar artış gözlenmiştir. Klinik sonuçlar sınırlı olmakla birlikte monitorizasyon tavsiye edilir ve eğer gerekirse olanzapin dozunda artış düşünülebilir (bkz. 4.2).   CYP1A2’nin inhibisyonu   Spesifik CYP1A2 inhibitörü olan fluvoksaminin, olanzapinin metabolizmasını belirgin bir şekilde inhibe ettiği kanıtlanmıştır. Fluvoksamini takiben alınan olanzapinin maksimum konsantrasyonundaki ortalama artış sigara içmeyen kadınlarda %54 ve sigara içen erkeklerde %77 olmuştur. Olanzapinin ortalama EAA artışı, sırasıyla %52 ve %108 olmuştur.   Fluvoksamin veya siprofloksasin gibi herhangi bir CYP1A2 inhibitörü kullanımında daha düşük bir olanzapin başlangıç dozu düşünülmelidir. Bir CYP1A2 inhibitörü ile tedavi başlatılmışsa, olanzapin dozunun azaltılması düşünülmelidir.   Azalmış biyoyararlanım   Aktif kömür oral olanzapin biyoyararlanımını %50-60 azalttığı için, olanzapinden en az 2 saat önce veya sonra alınmalıdır. Fluoksetin (CYP2D6 inhibitörü), tek doz olarak kullanılan antasit (alüminyum, magnezyum) veya simetidinin olanzapinin farmakokinetiğini anlamlı olarak etkilemediği bulunmuştur.   Olanzapinin diğer ilaçları etkileme potansiyeli   Olanzapin, dopamin agonistlerin direkt ve indirekt etkilerini antagonize edebilir.   Olanzapin, in vitro olarak ana CYP450 izoenzimlerini inhibe etmez (ör. 1A2, 2D6, 2C9, 2C19, 3A4). Böylece, in vivo çalışmalarda doğrulandığı gibi, belirtilen etkin maddelerde herhangi bir metabolizma inhibisyonu olmadığından özel bir etkileşim beklenmez: trisiklik antidepresan (çoğunlukla CYP2D6 yolu), varfarin (CYP2C9), teofilin (CYP1A2) ya da diazepam (CYP3A4 ve 2C19). Lityum veya biperidenle birlikte uygulandığında olanzapin etkileşim göstermemiştir. Valproatın plazma seviyelerinin terapötik olarak izlenmesi, eşzamanlı olanzapin kullanımına başlandıktan sonra valproat dozunun ayarlanması gerekmediğini göstermiştir.   SSS ilaçları   SSS depresyonuna neden olan ilaçları kullanan hastalarda ve alkol kullananlarda dikkatli olunmalıdır. Olanzapinin parkinson hastası ve demansı olan hastalarda anti-parkinson ilaçları ile birlikte kullanımı önerilmez (bkz. 4.4).   QTc aralığı   Olanzapinin, QTc aralığını artırdığı bilinen ilaçlar ile beraber kullanımı sırasında dikkatli olunmalıdır (bkz. 4.4).   Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler   Veri bulunmamaktadır.   Pediatrik popülasyon   Veri bulunmamaktadır.

Doz Aşımı Ve Tedavisi

Belirtiler Doz aşımı durumunda çok yaygın rastlanan semptomlar (> %10 insidans); taşikardi, ajitasyon/saldırganlık, konuşma bozukluğu, çeşitli ekstrapiramidal semptomlar ve sedasyondan komaya kadar değişen azalmış bilinç seviyesidir.   Tıbbi bakımdan önemli diğer doz şekilleri arasında deliryum, konvülsiyon, koma, olası nöroleptik malign sendrom, solunum depresyonu, aspirasyon, hipertansiyon veya hipotansiyon, kardiyak aritmi (aşırı doz vakalarının < %2’sinde) ve kalp durması bulunmaktadır. 450 mg gibi düşük akut doz aşımı durumunda ölümcül sonuçlar bildirilmesine karşın 1500 mg akut doz aşımı sonrasında bile hastanın hayatta kaldığı bildirilmiştir.   Tedavi Olanzapinin spesifik bir antidotu yoktur. Kusmaya zorlanma önerilmez. Doz aşımı tedavisinin standart prosedürleri önerilebilir (ör. gastrik lavaj, aktif kömür uygulaması). Aktif kömürün birlikte uygulaması ile olanzapinin oral biyoyararlanımı %50-60 oranında azalmıştır. Hipotansiyonun ve dolaşım yetersizliğinin sebep olduğu kollapsın tedavisi ve solunum fonksiyonunun desteği de dahil olmak üzere, klinik duruma bakarak, hayati organ fonksiyonları izlenmeli ve semptomatik tedavi yapılmalıdır. Epinefrin, dopamin ve beta stimülasyon hipotansiyonu kötüleştireceği için, beta-agonist aktivitesi olan diğer sempatomimetik bileşikler kullanılmamalıdır. Olası aritmileri teşhis edebilmek için kardiyovasküler gözlem gereklidir. Hasta iyileşene kadar yakın tıbbi gözlem ve izleme sürdürülmelidir.  

Etkin Maddeler

Her tablette 2.5 mg olanzapin

Farmakodinamik Özellikler

Farmakoterapötik grup: Antipsikotikler   ATC kodu: N05A H03   Olanzapin, bir seri reseptör sistemi üzerinde geniş farmakolojik profil sergileyen, antipsikotik, antimanik ve duygudurum dengeleyici bir ajandır. Klinik öncesi çalışmalarda, olanzapin, serotonin 5HT2A/2C, 5HT3, 5HT6; dopamin D1, D2, D3, D4, D5; kolinerjik muskarinik reseptörler M1–M5; α1 adrenerjik ve histamin H1 reseptörleri için geniş bir reseptör aralığına afinite (Ki; < 100 nM) göstermiştir. Olanzapin, in vitro olarak dopamin D2 reseptörlerinden çok serotonin 5HT2’ye afinite ve in vivo olarak D2 aktivitesinden çok daha fazla 5HT2 aktivitesi göstermiştir. Elektrofizyolojik çalışmalar, olanzapinin motor fonksiyonla ilgili striatal (A9) yolaklarda az etki gösterirken, selektif olarak mezolimbik (A10) dopaminerjik nöronların ateşlemesini azalttığını ortaya koymuştur. Olanzapin, motor yan etkilerin göstergesi olan katalepsinin oluşması için gerekenin altındaki dozlarda, antipsikotik aktivitenin bir belirteci olan şartlanmış kaçınma yanıtını azaltır. Diğer bazı antipsikotik bileşiklerin aksine, olanzapin “anksiyolitik” teste verilen yanıtı artırır.   Sağlıklı gönüllülerde yapılan bir tek oral doz (10 mg) Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) çalışmasında olanzapin, D2 reseptör tutulumuna göre daha yüksek 5HT2A tutulumu oluşturmuştur. İlave olarak, şizofreni hastalarında yapılan bir Tek Foton Emisyon Bilgisayarlı Tomografisi (SPECT) görüntüleme çalışması, olanzapine yanıt veren hastaların, klozapine yanıt veren hastalarla kıyaslandığında, başka diğer antipsikotiklere ve risperidona yanıt veren hastalardan daha düşük striatal D2 tutulumuna sahip olduklarını göstermiştir.   Olanzapin, pozitif ve negatif semptomları olan 2900’den fazla şizofreni hastasında yapılan iki plasebo kontrollü çalışmanın ikisinde ve üç karşılaştırmalı kontrollü çalışmanın ikisinde, pozitif semptomlarda olduğu kadar, negatif semptomlarda da anlamlı olarak büyük iyileşmeler sağlamıştır. Farklı seviyelerde şizofreni, şizoafektif ve ilişkili depresif sendromlar (Montgomery-Asberg Depresyon Değerlendirme Ölçeğinde başlangıç ortalaması 16.6) dahil alakalı bozuklukları olan 1481 hastada yapılan bir çok uluslu, çift-kör, karşılaştırma çalışmasında, başlangıç ve bitiş duygudurum skoru değişikliği amaçlı bir sekonder analiz, olanzapinin (-6.0) haloperidole (-3.1) göre istatistiksel olarak anlamlı iyileşme (p=0.001) sağladığını göstermiştir.   Bipolar bozukluğun manik ve mikst dönemlerini geçiren hastalarda, manik semptomların azaltılması açısından olanzapin, 3 haftadan sonra hem plasebo, hem de valproat semisodyumdan (divalproeks) daha üstün etki göstermiştir. Olanzapinin haloperidole karşı uygulandığı karşılaştırmalı bir çalışmada, 6 ve 12 haftada hastaların manik ve depresif semptomlarının semptomatik remisyonunun gerçekleşme oranında benzer etkinliğe sahip oldukları gösterilmiştir. En az 2 hafta boyunca lityum veya valproat tedavisi uygulanan hastalarda, tedaviye 10 mg olanzapin eklenmesi, 6 haftadan sonra mani ve depresyon semptomlarında, valproat ve lityumun tek başlarına uygulanmasına göre çok daha fazla azalma sağlamıştır.   Olanzapinle elde edilen remisyon ve sonrasında olanzapin ya da plaseboya randomize edilmiş manik dönemdeki hastalarda yapılan 12 aylık bir reküransın önlenmesi çalışmasında olanzapin, bipolar reküransın primer bitiş noktası için plaseboya göre istatistiksel olarak anlamlı bir üstünlük göstermiştir. Olanzapin ayrıca, mani veya depresyon reküransının önlenmesinde plaseboya göre istatistiksel olarak anlamlı bir avantaj sağlamıştır.   Olanzapin ile birlikte lityumla elde edilen remisyon ve daha sonra tek başına olanzapin ya da lityuma randomize edilmiş manik dönemdeki hastalarda yapılan ikinci bir 12 aylık çalışmada olanzapin (%30.0), istatistiksel olarak bipolar reküransın primer bitiş noktasındaki lityumun (%38.3) altında kalmamıştır (p=0.055).   Olanzapin ile birlikte bir duygudurum dengeleyici ilaçla (lityum ya da valproat) stabilize olan manik veya mikst dönemdeki hastalarda yapılan bir 18 aylık birlikte tedavi çalışmasında, sendromik (diagnostik) kriterlere göre tanımlanan bipolar reküransın geciktirilmesinde, olanzapinin lityum veya valproat ile birlikte uzun süreli tedavi, tek başına lityum veya valproata göre istatistiksel olarak anlamlı bir üstünlük sağlamamıştır.     Pediatrik popülasyon Ergenlerdeki (13-17 yaş) deneyim, 200’den az ergen hastada şizofrenide 6 hafta ve bipolar I bozuklukta 3 hafta olmak üzere kısa dönem etkililik verileri ile sınırlıdır. Olanzapin günde 2.5 mg esnek doz ile kullanılmaya başlanmış ve 20 mg’a artırılmıştır. Olanzapin ile tedavi sırasında, yetişkinler ile kıyaslandığında ergenler anlamlı oranda daha fazla kilo almıştır. Açlık toplam kolesterol, LDL kolesterol, trigliseritler ve prolaktin düzeylerindeki (bkz. 4.4 ve 4.8) değişimlerin büyüklüğü yetişkinlere göre ergenlerde daha fazla olmuştur. Bu etkilerin düzeltilmesine yönelik veri mevcut değildir ve uzun dönem güvenlilik verileri sınırlıdır (bkz. 4.4 ve 4.8).

Farmakokinetik Özellikler

Genel özellikler   Emilim: Olanzapin, oral uygulamadan sonra iyi emilir, doruk plazma konsantrasyonlarına 5-8 saatte ulaşır. Emilimi yiyeceklerden etkilenmez. İntravenöz uygulamaya oranla mutlak oral biyoyararlanımı araştırılmamıştır. Dağılım: Olanzapinin kan proteinlerine bağlanma oranı 7 ile yaklaşık 1000 ng/ml arasında değişen bir konsantrasyonda; %93 dolaylarında olmuştur. Olanzapin özellikle albümine ve α1-asitglikoproteine bağlanmaktadır. Biyotransformasyon:Olanzapin, konjugatif ve oksidatif yollarla karaciğerde metabolize olur. Dolaşımdaki ana metaboliti, kan beyin engelini aşamayan, 10-N-glukuroniddir. Sitokrom P450-CYP1A2 ve P450-CYP2D6 N-desmetil ve 2-hidroksimetil metabolitlerinin oluşumuna katkıda bulunurlar, her ikisi de hayvan deneylerinde olanzapinden daha az in vivo farmakolojik aktivite göstermiştir. Hakim olan farmakolojik aktivite olanzapinin kendisinden gelir. Oral uygulamadan sonra, sağlıklı vakalarda, olanzapinin ortalama atılım yarı ömrü yaşa ve cinsiyete göre değişmiştir. Eliminasyon: Yaşlı olmayan vakalara karşın sağlıklı yaşlılarda (65 ve üstü) ortalama atılım yarı ömrü uzamıştır (33.8 saate karşın 51.8 saat) ve klerens azalmıştır (18.2 L/saate karşın 17.5 L/saat). Yaşlılarda görülen bu farmakokinetik değişkenlik gençlerdekinden farklılık göstermez. Şizofrenisi olan 65 yaşın üstündeki 44 hastada, günde 5 ile 20 mg arasında uygulanan dozlar dikkat çekici hiçbir yan etki profili sergilememiştir. Erkek hastalara karşın kadın hastalarda ortalama atılım yarı ömrü daha uzundur (32.3 saate karşın 36.7 saat) ve klerens daha düşüktür (27.3 L/saate karşın 18.9 L/saat). Buna karşın olanzapin (5-20 mg) kadın hastalarda da (n=467) erkek hastalarda (n= 869) olduğu gibi bir güvenlilik profili göstermiştir.   Sağlıklı vakalara karşın böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klerensi < 10 mL/dk) ortalama atılım yarı ömründe (32.4 saate karşın 37.7 saat) veya ilacın klerensinde (25.0 L/saate karşın 21.2 L/saat) anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Kütle balans çalışması sonucunda radyoişaretli olanzapinin yaklaşık %57’si, idrarda esas olarak metabolitleri halinde bulunmuştur.   Sigara içen ve hafif karaciğer yetmezliği olan hastalarda, ortalama atılım yarı ömrü (39.3 saat) uzamış ve klerens (18.0 L/saat) sigara içmeyen sağlıklı vakalara benzer bir şekilde azalmıştır (sırasıyla, 48.8 saat ve 14.1 L/saat).   Sigara içenlere karşın sigara içmeyen hastalarda (kadınlar ve erkekler) ortalama atılım yarılanma ömrü uzamış (30.4 saate karşın 38.6 saat) ve klerens azalmıştır (27.7 L/saate karşın 18.6 L/saat).   Doğrusallık/doğrusal olmayan durum:   Olanzapin klinik doz aralığında lineer farmakokinetik özellik gösterir.   Hastalardaki karakteristik özellikler   Yaş, cinsiyet ve sigara kullanım:   Gençlere karşın yaşlı hastalarda, erkeklere karşın kadınlarda ve sigara içenlere karşın sigara içmeyenlerde olanzapinin plazma klerensi daha düşüktür. Ancak olanzapinin klerensinin ve yarılanma ömrünün yaş, cinsiyet ve sigara içmenin etkisinin boyutu fertler arasındaki tüm değişkenlikle karşılaştırınca küçüktür.   Irk:   Beyaz, Japon ve Çinli hastalarda yapılan bir klinik çalışmada, üç popülasyon arasında farmakokinetik parametrelerde bir farklılık olmamıştır.   Pediatrik popülasyon:   Ergenler (13-17 yaş): Olanzapinin ergenler ve yetişkinlerdeki farmakokinetiği benzerdir. Klinik çalışmalarda, ergenlerdeki ortalama olanzapin maruziyeti yaklaşık %27 daha yüksektir. Ergenler ve yetişkinler arasındaki demografik farklara daha düşük ortalama vücut ağırlığı dahildir ve ergenlerin birkaç tanesi sigara kullanmaktaydı. Bu tip faktörlerin, ergenlerde gözlenen daha yüksek ortalama maruziyete olası katkısı vardır.

Farmasötik Form

Film tablet. Beyaz renkli, yuvarlak, bikonveks, her iki yüzü düz, film kaplı tablet.

Gebelik Ve Laktasyon

Genel tavsiye   Gebelik Kategorisi: C   Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)   ZYZAPİN’in gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir.   Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik ve/veya embriyonal/fetal gelişim ve/veya doğum ve/veya doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir (bkz. 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.   Hastalar olanzapin tedavisi sırasında gebe kalırlarsa veya gebe kalmaya niyetleri varsa doktorlarını bilgilendirmeleri gerektiği konusunda uyarılmalıdırlar.   Gebelik dönemi   Olanzapinin gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir.   Gebeliğin üçüncü trimesterinde olanzapin kullanan annelerin yeni doğan çocuklarında titreme, hipertoni, letarji ve uyku hali çok nadir spontan olarak bildirilmiştir.   ZYZAPİN gerekli olmadıkça (yalnızca fetüse olabilecek potansiyel riskine karşın potansiyel yararları düşünülerek) gebelik döneminde kullanılmamalıdır.   Laktasyon dönemi   Olanzapin terapötik dozlarda emziren kadınlara uygulandığı takdirde memedeki çocuk üzerinde etkiye neden olabilecek ölçüde anne sütüyle atılmaktadır.   Sağlıklı kadınlar ile yapılan emzirme ile ilgili bir çalışmada, kararlı durumdaki ortalama yeni doğan maruziyetinin (mg/kg), anneye uygulanan olanzapin dozunun (mg/kg) %1.8’i olduğu tahmin edilmektedir. ZYZAPİN ile tedavi sırasında emzirme durdurulmalıdır.   Üreme yeteneği / Fertilite   İnsanlar üzerinde ya da klinik dışı üreyebilirlik çalışmalarından elde edilmiş veri bulunmamaktadır.

Geçimsizlikler

Bilinen bir geçimsizlik yoktur.

İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi

İlk ruhsat tarihi: 28.06.2010 Ruhsat yenileme tarihi:

İstenmeyen Etkiler

Yetişkinler   Klinik çalışmalarda, olanzapin kullanımı ile ilişkili olarak en sık (hastaların ≥ %1’i) olarak görülen istenmeyen etkiler somnolans, kilo alımı, eozinofili, prolaktin, kolesterol, glukoz ve trigliserit düzeylerinde artış (bkz. 4.4), glukozüri, iştah artışı, baş dönmesi, akatizi, parkinsonizm (bkz. 4.4), diskinezi, ortostatik hipotansiyon, antikolinerjik etkiler, hepatik transaminazlarında geçici asemptomatik artışlar (bkz.4.4), döküntü, asteni, yorgunluk ve ödemdir.   Çok yaygın (≥ 1/10); yaygın (≥ 1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (≥ 1/1.000 ila < 1/100); seyrek (≥ 1/10.000 ila < 1/1.000); çok seyrek (< 1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).   Kan ve lenf sistemi bozuklukları:   Yaygın                      : Eozinofili Yaygın olmayan          : Lökopeni, nötropeni Bilinmiyor                  : Trombositopeni   Bağışıklık sistemi bozuklukları:   Bilinmiyor                   : Alerjik reaksiyon   Metabolizma ve beslenme bozuklukları:   Çok yaygın                  : Kilo alımı1 Yaygın                        : Kolesterol düzeylerinde artış2,3, glukoz düzeylerinde artış4, trigliserit                                  düzeylerinde artış2,5, glukozüri, iştah artışı Bilinmiyor                   : Bazı ölümcül vakalar dahil olmak üzere, nadiren ketoasidoz veya koma ile bağlantılı diyabetin alevlenmesi veya gelişmesi (bkz. 4.4),                   hipotermi   Sinir sistemi bozuklukları:   Çok yaygın                  : Somnolans, baş ağrısı (plaseboya eşit veya daha az) Yaygın olmayan            : Baş dönmesi, akatizi6, parkinsonizm6, diskinezi6 Bilinmiyor                   : Çoğunda nöbet öyküsü ya da nöbet oluşumu için risk faktörleri olan vakalarda nöbetler, nöroleptik malign sendrom                        (bkz.4.4), distoni (okülogirasyon dahil), tardif diskinezi, ilacı bırakma semptomları7   Kardiyak bozukluklar:   Yaygın olmayan          : Bradikardi, QTc aralığında uzama (bkz. 4.4) Bilinmiyor                   : Ventriküler taşikardi/fibrilasyon, ani ölüm (bkz. 4.4)   Vasküler bozukluklar:   Yaygın                       : Ortostatik hipotansiyon Bilinmiyor                   : Tromboembolizm (pulmoner embolizm ve derin ven trombozu dahil)   Gastrointestinal bozukluklar:   Yaygın                      : Kabızlık ve ağız kuruluğu dahil olmak üzere hafif ve geçici antikolinerjik etkiler, hazımsızlık Bilinmiyor                   : Pankreatit   Hepato-biliyer bozukluklar:   Yaygın                      : Karaciğer transaminazlarında (ALT, AST) özellikle erken tedavide asemptomatik geçici yükselmeler (bkz. 4.4) Bilinmiyor                   : Hepatit (hepatoselüler, kolestatik ve mikst karaciğer hasarı dahil)   Deri ve deri altı doku bozuklukları:   Yaygın                      : Döküntü Yaygın olmayan          : Işığa duyarlılık reaksiyonu, alopesi   Kas-iskelet bozuklukları ve bağ doku ve kemik hastalıkları:   Bilinmiyor                   : Rabdomiyoliz   Böbrek ve idrar yolu hastalıkları:   Yaygın olmayan          : İdrar yapamama   Üreme sistemi ve meme bozuklukları:   Bilinmiyor                   : Priapizm   Genel ve uygulama bölgesine ilişkin bozukluklar:   Yaygın                      : Asteni, yorgunluk, ödem Yaygın olmayan          : Kaslarda zayıflık   Tüm vücut:   Yaygın olmayan          : Göğüs ağrısı   Araştırmalar:   Çok yaygın                  : Plazma prolaktin düzeylerinde artış8 Yaygın olmayan            : Yüksek kreatin fosfokinaz, toplam bilirubin düzeyinde artış Bilinmiyor                    : Alkalen fosfataz düzeyinde artış   1 Bütün başlangıç Vücut Kitle İndeksi (BMI) kategorilerinde klinik olarak belirgin kilo artışı görülmüştür. Başlangıç vücut ağırlığına göre ≥ %7 kilo artışı çok yaygın, başlangıç vücut ağırlığına göre ≥ %15 kilo artışı da yaygın olarak görülmüştür. Uzun süreli maruziyette başlangıç vücut ağırlığına göre ≥ %25 kilo artışı çok yaygındır.   2 Başlangıçta lipid disregülasyonu bulgusu bulunmayan hastaların açlık lipid değerlerindeki (toplam kolesterol, LDL kolesterol ve trigliseritler) ortalama artışlar daha yüksek olmuştur.   3 Sonradan yüksek seviyelere çıkan (≥ 6.2 mmol/L) başlangıçtaki açlık normal seviyeleri (<5.17 mmol/L) için izlenmiştir. Açlık toplam kolesterol değerinin başlangıçtaki sınır değerlerden (≥ 5.17 – < 6.2 mmol/L), yüksek değerlere (≥ 6.2 mmol/L) kadar değişimi çok yaygındır.   4 Sonradan yüksek seviyelere çıkan (≥ 7 mmol/L) başlangıçtaki açlık normal seviyeleri (<5.56 mmol/L) için izlenmiştir. Açlık glukoz değerinin başlangıçtaki sınır değerlerden (≥ 5.56 – < 7 mmol/L), yüksek değerlere (≥ 7 mmol/L) kadar değişimi çok yaygındır.   5 Sonradan yüksek seviyelere çıkan (≥ 2.26 mmol/L) başlangıçtaki açlık normal seviyeleri (<1.69 mmol/L) için izlenmiştir. Açlık trigliserid değerinin başlangıçtaki sınır değerlerden (≥1.69 – < 2.26 mmol/L), yüksek değerlere (≥ 2.26 mmol/L) kadar değişimi çok yaygındır.   6 Klinik çalışmalarda, olanzapin ile tedavi edilen hastalarda parkinsonizm ve distoni insidansı sayısal olarak plasebo verilenlere göre daha fazladır ancak istatistiksel olarak anlamlı derecede farklı değildir. Olanzapin ile tedavi edilen hastalarda parkinsonizm, akatizi ve distoni insidansı, titre edilmiş haloperidol dozları alan hastalardan daha azdır. Bireylerin önceden var olan akut ve tardif ekstrapiramidal hareketleri geçmişi hakkında detaylı bilgi olmadığı durumda, olanzapinin daha az tardif diskinezi ve/veya diğer tardif ekstrapiramidal sendromlar yarattığı sonucuna varılamaz.   7 Olanzapin aniden kesildiğinde terleme, insomnia, tremor, anksiyete, bulantı veya kusma gibi akut semptomlar bildirilmiştir.   8 Jinekomasti, galaktore ve memede büyüme gibi ilişkili klinik belirtilerle nadiren karşılaşılmıştır. Hastaların çoğunda tedaviye devam edildiğinde normal düzeye dönmüştür. Uzun süreli maruziyet (en az 48 hafta)   Kilo artışı, glukoz, toplam/LDL/HDL kolesterol veya trigliseritte advers, klinik olarak anlamlı değişiklikler olan hastaların oranı zaman içinde artmıştır. 9-12 aylık tedaviyi tamamlayan yetişkin hastalarda ortalama kan glukozu artış hızı yaklaşık 4-6 ay sonra yavaşlamıştır.   Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler   Demansı olan yaşlı hastalarda yapılan klinik çalışmalarda olanzapin tedavisi, ölüm ve serebrovasküler advers olayların plaseboya göre daha yüksek insidansı ile ilişkilendirilmiştir (bkz. 4.4). Bu hasta grubunda, olanzapin kullanımı ile ilişkilendirilen ve çok yaygın görülen istenmeyen etkiler yürümede anormallik ve düşmelerdir. Pnömoni, vücut sıcaklığında artış, letarji, eritem, görsel halüsinasyonlar ve üriner inkontinans yaygın olarak görülmüştür. Parkinsonla ilişkili ilaca bağlı (dopamin agonistleri) psikozu bulunan hastaların katıldığı klinik çalışmalarda, parkinson semptomlarında kötüleşme ve halüsinasyonlar çok yaygın olarak ve plaseboya göre daha sık bildirilmiştir.   Bipolar mani hastalarında yapılan bir klinik çalışmada, olanzapinin valproatla birlikte kullanımı, %4.1 oranında nötropeniye neden olmuştur; bu duruma katkıda bulunan olası bir faktör yüksek plazma valproat düzeyleri olabilir. Olanzapinin lityum veya valproatla birlikte kullanımı tremor, ağız kuruluğu, iştah artışı ve kilo alımı seviyelerinde artışa (≥ %10) neden olmuştur. Konuşma bozukluğu da yaygın olarak bildirilmiştir. Olanzapinin lityum veya divalproeksle birlikte kullanıldığı tedaviler boyunca hastaların %17.4’ünde, akut tedavi (6 haftaya kadar) boyunca başlangıç kilosuna göre ≥ %7 artış gözlenmiştir. Bipolar bozukluğu olan hastalarda reküransın önlenmesi için uzun süreli olanzapin tedavisi (12 aya kadar), hastaların %39.9’unun kilosunda başlangıç kilolarına göre ≥ %7 artış ile ilişkilendirilmiştir.   Çocuklar ve ergenler   Olanzapin, çocuklar ve 18 yaş altındaki ergen hastaların tedavisi için endike değildir. Ergenler ve yetişkinlerin karşılaştırılması için hiçbir çalışma tasarlanmamış olmasına rağmen, ergen çalışmalarından elde edilen veriler, yetişkin çalışmalarından elde edilenler ile karşılaştırılmıştır. Aşağıdaki tablo, yetişkin hastalara kıyasla ergen hastalarda (13-17 yaş) daha fazla sıklıkta rapor edilen veya sadece ergen hastalar ile yapılan kısa süreli klinik çalışmalarda bildirilen advers etkileri özetlemektedir. Klinik olarak anlamlı kilo artışının (≥ %7) ergen hasta popülasyonunda benzer maruziyete tabi kalan yetişkinlere kıyasla daha sık meydana geldiği görülmüştür. Kilo artışının ve klinik olarak anlamlı kilo artışı yaşayan ergen hastaların oranı, kısa süreli maruziyete kıyasla uzun süreli maruzitte (en az 24 hafta) daha büyük olmuştur. Her sıklık grubu içinde belirtilen advers etkiler azalan ciddiyete göre sıralanmıştır.   Metabolizma ve beslenme bozuklukları:   Çok yaygın                  : Kilo alımı9, trigliserit düzeylerinde artış10, iştah artışı Yaygın                        : Kolesterol düzeylerinde artış11   Sinir sistemi bozuklukları:   Çok yaygın                  : Sedasyon (hipersomnia, letarji, somnolans dahil)   Gastrointestinal bozukluklar:   Yaygın                                    : Ağız kuruluğu   Hepato-biliyer bozukluklar:   Çok yaygın                  : Karaciğer transaminazlarında (ALT / AST; bkz. 4.4) yükselmeler   Araştırmalar   Çok yaygın                  : Toplam bilirubin düzeyinde düşüş, GGT düzeyinde artış, plazma  prolaktin düzeylerinde artış12   9 Başlangıç vücut ağırlığına göre ≥ %7 kilo artışı çok yaygın, (% 40.6), başlangıç vücut ağırlığına göre ≥ %15 kilo artışı da yaygın olarak görülmüştür. Uzun süreli maruziyette (en az 24 hafta) ergen hastaların başlangıç vücut ağırlıklarına göre yaklaşık yarısında ≥ %15 ve neredeyse üçte birinde ≥ %25 kilo artışı olmuştur. Ergen hastalar içinde en fazla kilo artışı yüksek kilolu ve obezite sınırında olanlarda olmuştur.   10 Sonradan yüksek seviyelere çıkan (≥ 1.467 mmol/L) başlangıçtaki açlık normal seviyeleri (<1.016 mmol/L) için izlenmiştir. Açlık trigliserid değerinin başlangıçtaki sınır değerlerden (≥1.016 – < 1.467 mmol/L), yüksek değerlere (≥ 1.467 mmol/L) kadar değişmiştir.   11 Sonradan yüksek seviyelere çıkan (≥ 5.17 mmol/L) başlangıçtaki açlık normal seviyeleri (<4.39 mmol/L) için izlenmiştir. Açlık toplam kolesterol değerinin başlangıçtaki sınır değerlerden (≥ 4.39 – < 5.17 mmol/L), yüksek değerlere (≥ 5.17 mmol/L) kadar değişimi çok yaygındır.   12 Plazma prolaktin düzeylerindeki artış yetişkin hastaların % 47.4’ünde rapor edilmiştir.  

Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim

Etkin madde: 2.5 mg olanzapin   Yardımcı madde(ler): Laktoz monohidrat: 102.15 mg. Yardımcı maddeler için 6.1.’e bakınız.

Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri

Akut (tek doz) toksisite   Kemirgenlerdeki oral toksisite bulguları, güçlü nöroleptik bileşiklerde gözlenen etkilerle uyumludur: hipoaktivite, koma, tremor, klonik konvülsiyonlar, salivasyon ve kilo alımında baskılanma. Medyan letal dozlar yaklaşık 210 mg/kg (fareler) ve 175 mg/kg (sıçanlar) olarak bulunmuştur. Köpekler, 100 mg/kg’a kadar olan dozları mortalite olmadan tolere edebilmiştir. Klinik bulgular arasında sedasyon, ataksi, tremor, kalp atım hızında artış, solunum güçlüğü, miyozis ve anoreksi bulunmaktadır. Maymunlarda 100 mg/kg’a kadar olan oral dozlar aşırı bitkinliğe ve daha yüksek dozlarda bilinç bulanıklığına neden olmuştur.   Tekrarlanan dozlara bağlı toksisite   Farelerde 3 aya, sıçan ve köpeklerde 1 yıla kadar süren çalışmalarda gözlenen başlıca etkiler SSS depresyonu, antikolinerjik etkiler ve periferik hematolojik bozukluklardır. SSS depresyonuna karşı tolerans gelişmiştir. Yüksek dozlarda büyüme parametreleri azalmıştır. Sıçanlarda prolaktin düzeyindeki artışla uyumlu reversibl etkiler arasında over ve rahim ağırlıklarında azalma ve vajinal epitel ve meme bezindeki morfolojik değişiklikler bulunmaktadır.   Hematolojik toksisite   Her türde hematolojik parametreler üzerinde etkiler gözlenmiştir. Bunlar arasında farelerin dolaşımdaki lökosit sayısında azalma ve sıçanların dolaşımlarındaki lökositlerde spesifik olmayan azalmalar bulunmaktadır; ancak kemik iliği toksisitesini düşündüren herhangi bir bulguyla karşılaşılmamıştır. Günde 8 ya da 10 mg/kg olanzapin ile tedavi edilen birkaç köpekte reversibl nötropeni, trombositopeni ya da anemi gelişmiştir (maruz kalınan toplam olanzapin miktarı [eğri altında kalan alan] 12 mg’lık doz verilen bir erkek hasta ile karşılaştırıldığında 12- 15 kez daha yüksektir). Sitopenik köpeklerde, kemik iliğindeki progenitör hücrelerde ya da proliferasyon halindeki hücreler üzerinde olumsuz etki gözlenmemiştir.   Üreme toksisitesi   Olanzapin teratojenik etki göstermemiştir. Sedasyon erkek sıçanların çiftleşme becerisini etkilemiştir. Sıçanlarda 1.1 mg/kg’lık dozlar (insandaki maksimum dozun 3 katı) östrojenle ilgili siklusları etkilemiştir; 3 mg/kg’lık doz (insandaki maksimum dozun 9 katı) üreme parametrelerini etkilemiştir. Olanzapin verilen sıçanların yavrularında fetal gelişimde gecikme ve yavruların bedensel aktivite düzeylerinde geçici azalma saptanmıştır.   Mutajenite   Olanzapin hiçbir standart testte mutajenik ya da klastojenik etkiler göstermemiştir. Bu testler arasında bakteriyel mutasyon testleri ve in vitro ve in vivo memeli testleri de bulunmaktadır. Karsinojenite   Sıçan ve farelerde gerçekleştirilen çalışmaların sonuçlarına göre, olanzapinin karsinojenik olmadığı sonucuna varılmıştır.    

Kontrendikasyonlar

Etkin madde veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir. Olanzapin bilinen dar açılı glokom riski olanlarda kontrendikedir.

Kullanım Yolu

Ağızdan alınır.

Küb’ Ün Yenileme Tarihi

Müstahzar Adı

ZYZAPİN 2.5 mg film tablet

Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri

Antipsikotik tedavisi sırasında hastanın klinik durumundaki iyileşme birkaç günden birkaç haftaya kadar sürebilir. Bu süre zarfında hastalar yakından izlenmelidir. Demansa bağlı psikoz ve/veya davranış bozukluğu Olanzapin demansa bağlı psikoz ve/veya davranış bozukluklarının tedavisi için onaylanmamıştır ve bu grup hastalarda mortalite ve serebrovasküler olay riskindeki artış nedeniyle kullanımı önerilmemektedir. Demansa bağlı psikozu ve/veya davranış bozukluğu olan yaşlı hastalarda (ortalama yaş 78) yürütülen plasebo kontrollü klinik araştırmalarda (6-12 hafta süreyle), olanzapinle tedavi edilen hastalardaki ölüm insidansı, plasebo verilen hastalara göre 2 kat daha yüksek olmuştur (sırasıyla %3.5 ve %1.5). Ölüm insidansındaki artış, olanzapin dozu (ortalama günlük doz 4.4 mg) veya tedavi süresi ile ilişkili değildir.   Olanzapin kullanımıyla mortalitede artış görülen hasta popülasyonunda altta yatan risk faktörleri arasında, 65 yaş üzerinde olma, disfaji, sedasyon, malnutrisyon ve dehidrasyon, pulmoner sorunların varlığı (ör. aspirasyonlu veya aspirasyonsuz pnömoni) veya birlikte benzodiazepin kullanımı bulunmaktadır. Ancak ölüm insidansı, bu risk faktörlerinden bağımsız olarak, olanzapin ile tedavi edilen hastalarda plasebo verilen hastalardan daha yüksektir.   Aynı klinik çalışmalarda, ölüm de dahil olmak üzere, serebrovasküler advers olaylar (ör. inme, geçici iskemik atak) bildirilmiştir. Serebrovasküler advers olaylarda, olanzapinle tedavi edilen hastalarda plasebo alan hastalara göre 3 kat artış olmuştur (sırasıyla %1.3’e karşılık %0.4). Serebrovasküler advers etki görülen, olanzapin ve plasebo alan hastaların tümü önceden var olan risk faktörlerine sahiptir. 75 yaş üzerinde olma ve vasküler/mikst tip demans, olanzapin tedavisi ile ilişkili serebrovasküler advers olaylar için risk faktörü olarak tanımlanmıştır. Bu çalışmalarda, olanzapinin etkililiği kanıtlanmamıştır.   Parkinson hastalığı Parkinson hastalarında dopamin agonistlerinin yol açtığı psikozun tedavisinde olanzapin kullanımı önerilmemektedir. Klinik çalışmalarda, olanzapin kullanan hastalarda, Parkinson semptomlarında kötüleşme ve halüsinasyonlar plasebo kullananlara göre çok yaygın ve daha sık bildirilmiş (bkz. 4.8) ve psikotik semptomların tedavisinde olanzapin plasebodan daha etkili bulunmamıştır. Bu çalışmalarda, hastaların başlangıçta anti-parkinson ilaçlarının en düşük etkin dozunda stabil kalmaları ve çalışma boyunca aynı anti-parkinson ilacında (dopamin agonisti) ve dozunda kalmaları istenmektedir. Olanzapin, 2.5 mg/gün ile başlanmış ve araştırıcının kararına göre maksimum 15 mg/gün’lük doza titre edilmiştir.   Nöroleptik Malign Sendrom (NMS) NMS, antipsikotik ilaç tedavisiyle ilişkili potansiyel olarak hayatı tehdit eden bir durumdur. Seyrek sayıdaki NMS vakasının, olanzapin alımıyla bağlantılı olduğu bildirilmiştir. NMS’un klinik belirtileri hiperpireksi, adale sertliği, zihinsel durum değişikliği ve otonom dengesizliktir (düzensiz nabız veya tansiyon, taşikardi, diaforez ve kardiyak ritim bozukluğu). Ek belirtiler olarak yükselmiş kreatinin fosfokinaz, miyoglobinüre (rabdomiyoliz) ve akut böbrek yetmezliği sayılabilir. Eğer hasta NMS’u gösteren belirti ve semptomlar gösterirse veya NMS’a ait ek klinik belirtiler olmaksızın açıklanamayan yüksek ateş görülüyorsa, olanzapin dahil tüm antipsikotik ilaçlar kesilmelidir.   Hiperglisemi ve diyabet Nadiren ketoasidoz veya koma ile bağlantılı hiperglisemi ve/veya diyabetin alevlenmesi veya gelişmesi, bazı ölümcül vakalar da dahil olmak üzere çok seyrek olarak bildirilmiştir (bkz. 4.8). Bazı vakalarda önceden kilo artışı olmasının kolaylaştırıcı bir faktör olabileceği bildirilmiştir. Özellikle diyabetik hastalarda ve diabetes mellitus gelişmesi için risk faktörleri taşıyan regüler glukoz kontrolü önerilen hastalarda uygun klinik izleme önerilmektedir.   Lipid değişiklikleri Plasebo kontrollü klinik çalışmalarda olanzapinle tedavi edilen hastalarda lipidlerde istenmeyen değişiklikler gözlenmiştir (bkz. 4.8). Özellikle dislipidemik hastalar ve lipid bozukluğu gelişme riski olan hastalarda, klinik olarak uygun olduğu şekilde lipid değişiklikleri kontrol edilmelidir.   Antikolinerjik aktivite Olanzapin, in vitro antikolinerjik aktivite gösterirken, klinik çalışmalar süresince bağlantılı olayların insidansının düşük olduğu bildirilmiştir. Her ne kadar, eşlik eden hastalıkları olanlarda olanzapin kullanımına ait klinik deneyim sınırlıysa da, prostat hipertrofisi veya paralitik ileusu ve ilişkili durumları olan hastalarda dikkatle reçete edilmesi önerilir.   Hepatik fonksiyon Özellikle tedavinin başlangıcında, karaciğer transaminazlarında [alanin transferaz (ALT), aspartat transferaz (AST)], geçici asemptomatik artışlar yaygın olarak görülmüştür. Yükselen ALT ve/veya AST’ı olan hastalarda, karaciğer yetmezliği belirtisi ve semptomları olan hastalarda, sınırlı karaciğer işlevsel rezervi ile ilişkili altta yatan hastalığı olanlarda ve potansiyel olarak hepatotoksik ilaçlarla tedavi edilen hastalarda dikkatli olunmalıdır. Tedavi sırasında artan ALT ve/veya AST vakaları takip edilmeli ve dozun azaltılması düşünülmelidir. Hepatit teşhisi konan vakalarda (hepatoselüler, kolestatik veya mikst karaciğer hasarı dahil) olanzapin tedavisi kesilmelidir.   Nötropeni Herhangi bir sebeple düşük lökosit ve/veya nötrofil sayımı olan hastalarda, nötropeniye yol açtığı bilinen ilaçları kullanan hastalarda, geçmişinde ilaca bağlı gelişmiş kemik iliği depresyonu/toksisitesi olan hastalarda, beraberindeki bir hastalık, radyasyon tedavisi veya kemoterapi nedeniyle kemik iliği depresyonu olan hastalarda ve hipereozinofilik durumları veya miyeloproliferatif hastalığı olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Olanzapinle birlikte valproat kullanıldığında yaygın olarak nötropeni bildirilmiştir (bkz. 4.8).   Tedavinin kesilmesi Olanzapin aniden kesildiğinde terleme, insomnia, tremor, anksiyete, bulantı veya kusma gibi akut semptomlar çok seyrek olarak (< %0.01) bildirilmiştir.   QT aralığı Klinik çalışmalarda, klinik olarak anlamlı QTc uzamaları (Fridericia QT düzeltmesi – başlangıç QTcF < 500 milisaniye olan hastaların başlangıçtan sonraki herhangi bir zamanda [QTcF] ≥ 500 milisaniye), olanzapin ile tedavi edilen hastalarda yaygın değildir (%0.1 – %1) ve ilişkili kardiyak olaylarda plaseboya göre anlamlı fark bulunmamaktadır. Buna rağmen, diğer antipsikotik ilaçlarda olduğu gibi olanzapin, özellikle konjenital uzun QT sendromu, konjestif kalp yetmezliği, kalp hipertrofisi, hipokalemi veya hipomagnezemisi olan hastalarda, özellikle yaşlılarda, QTc aralığını artırdığı bilinen ilaçlarla birlikte reçete edilirken dikkatli olunmalıdır.   Tromboembolizm Olanzapin tedavisi ve venöz tromboembolizm (VTE) arasında zamansal ilişki çok seyrek (<%0.01) olarak bildirilmiştir. Olanzapin tedavisi ile venöz tromboembolizm görülmesi arasında bir nedensellik ilişkisi saptanmamıştır. Ancak, şizofrenisi olan hastalarda çoğunlukla venöz tromboembolizm risk faktörleri var olduğundan, hastaların hareketsizliği gibi VTE ile ilgili tüm risk faktörleri belirlenmeli ve önleyici tedbirler alınmalıdır. Genel SSS aktivitesi   Olanzapinin başlıca santral sinir sistemi (SSS) etkileriyle birlikte, diğer santral etkili ilaçlarla ve alkolle birlikte kullanımında dikkatli olunmalıdır. In vitro olarak dopamin antagonizması sergilediğinden, olanzapin direkt ve indirekt dopamin agonistlerinin etkisini antagonize edebilir.   Nöbetler Olanzapin, nöbet geçmişi olan hastalarda veya nöbet eşiğini düşürebilecek faktörlerin görüldüğü hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Olanzapin ile tedavi edilen hastalarda nöbetler seyrek olarak bildirilmiştir. Bu vakaların çoğunda, nöbet öyküsü ya da nöbet oluşumu için risk faktörlerinin olduğu rapor edilmiştir.   Tardif Diskinezi Bir senelik veya daha kısa süreli karşılaştırmalı çalışmalarda, olanzapinle bağlantılı, tedaviyle ortaya çıkan diskinezi insidansı istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha düşüktür. Her ne kadar tardif diskinezi riski uzun süre ilaca maruz kalanlarda artıyor olsa da, olanzapin alan hastalarda tardif diskinezi belirti ve semptomları ortaya çıkarsa dozun azaltılması veya ilacın kesilmesi düşünülmelidir. Bu semptomlar geçici olarak kötüleşebilir ve hatta tedavi kesildikten sonra bile ortaya çıkabilir.   Postüral hipotansiyon Olanzapinin yaşlılarda kullanımıyla ilgili olarak yapılan klinik çalışmalarda, postüral hipotansiyon seyrek olarak görülmüştür. Diğer antipsikotiklerde olduğu gibi, 65 yaşın üzerindeki hastalarda tansiyonun belirli aralarla ölçülmesi önerilir.   Çocuklar ve 18 yaş altındaki ergenlerde kullanımı Olanzapin, çocuklar ve ergenlerin tedavisinde kullanılmak için endike değildir. 13-17 yaş aralığındaki hastalarda yapılan çalışmalar, kilo alımı, metabolik parametrelerde değişimler ve prolaktin düzeylerinde artışlar dahil, çeşitli istenmeyen etkiler göstermiştir. Bu etkiler ile ilişkili uzun dönem sonuçları çalışılmamıştır ve halen bilinmemektedir (bkz. 4.8 ve 5.1).   Laktoz ZYZAPİN tabletleri laktoz içermektedir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

Pozoloji Ve Uygulama Şekli

Yetişkinler: Şizofreni: Olanzapinin önerilen başlangıç dozu günde 10 mg’dır. Manik dönem: Başlangıç dozu, monoterapide genellikle günde tek doz uygulanan 15 mg veya kombinasyon tedavisinde günde 10 mg (bkz. 5.1). Bipolar bozuklukta reküransın önlenmesi: Önerilen başlangıç dozu günde 10 mg’dır. Manik dönem tedavisi için olanzapin kullanan hastalarda reküransın önlenmesi için tedaviye aynı dozda devam edilmelidir. Eğer yeni bir manik, mikst ya da depresif dönem olursa gerektiği şekilde doz ayarlaması ve klinik olarak endike olduğu şekilde duygudurum semptomları için ek tedavi ile olanzapin tedavisine devam edilmelidir.   Şizofreninin, manik dönemlerin ve bipolar bozuklukta reküransın önlenmesi tedavisi sırasında, günlük doz, kişisel klinik duruma bakılarak günde 5-20 mg arasında ayarlanabilir. Önerilen başlangıç dozundan daha yüksek bir doza, yalnızca klinik olarak uygun şekilde yeniden değerlendirme yapıldıktan sonra geçilmeli ve artış, doz aralıkları 24 saatten kısa olmayacak şekilde yapılmalıdır. Olanzapinin emilimi yiyeceklerden etkilenmediği için aç veya tok karnına verilebilir. Olanzapin kullanımı kesilirken kademeli doz azaltımına gidilmelidir.   Uygulama şekli: ZYZAPİN bir miktar su ile ağızdan alınır.   Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler   Böbrek/Karaciğer yetmezliği: Bu hastalar için daha düşük bir başlangıç dozu (5 mg) uygulanmalıdır. Orta derecede karaciğer yetmezliği (siroz, Child-Pugh, sınıf A veya B) olan hastalarda başlangıç dozu 5 mg olmalıdır ve doz dikkatle artırılmalıdır.   Pediatrik popülasyon: Güvenlilik ve etkililiğe ilişkin veri yetersizliği nedeniyle 18 yaşın altında olan çocuklarda olanzapin kullanılması tavsiye edilmemektedir. Ergenlerde yapılan kısa dönem çalışmalarında bu hastalardaki kilo alımı, lipid ve prolaktin değişikliklerinin yetişkin hastalarla yapılan çalışmalardan daha fazla olduğu bildirilmiştir (bkz. 4.4, 4.8, 5.1 ve 5.2).   Geriatrik popülasyon: Rutin olarak daha düşük bir başlangıç dozu (5 mg/gün) endike değildir, ancak 65 yaş ve üzerindekilerde klinik özellikleri gerektirdiğinde düşünülmelidir (bkz. 4.4).   Cinsiyet:Erkek hastalara kıyasla kadın hastalarda başlangıç dozu ve doz aralığının rutin olarak değiştirilmesi gerekmemektedir.   Sigara içenler:Sigara içen hastalarla içmeyenler kıyaslandığında başlangıç dozu ve doz aralığının rutin olarak değiştirilmesi gerekmemektedir.   Metabolizmayı yavaşlatan (kadın cinsiyeti, geriatrik, sigara içmeme durumu) birden fazla etkenin varlığı durumunda başlangıç dozunun azaltılması düşünülmelidir. Bu tip hastalarda doz artırılması gerektiğinde dikkatli davranılmalıdır (bkz. 4.5 ve 5.2).

Raf Ömrü

24 ay.

Ruhsat Numarası(Ları)

225 / 67

Ruhsat Sahibi

BİOFARMA İLAÇ SAN. ve TİC.A.Ş.

Ruhsat Sahibi

Ad : Biofarma İlaç San.ve Tic. A.Ş. Adres :Akpınar Mah. Fatih Cad. No:17, 34885 Samandıra – Sancaktepe / İSTANBUL Telefon :(0216) 398 10 63 – 4 hat Faks :(0216) 419 27 80

Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında, ışıktan uzak ve kuru bir yerde, orijinal ambalajında saklanmalıdır.

Terapötik Endikasyonlar

Yetişkinler:   Olanzapin şizofreni grubu psikotik bozuklukların tedavisinde endikedir.   Olanzapin başlangıç tedavisine yanıt vermiş hastaların idame tedavisinde klinik düzelmenin sağlanmasında etkilidir. Bipolar bozuklukta olanzapin orta derece ile ağır manik dönemlerin tedavisinde ve bipolar bozuklukta reküransların önlenmesinde endikedir.

Üretici Bilgileri

BİOFARMA İLAÇ SAN. ve TİC.A.Ş.

Yardımcı Maddeler

Laktoz monohidrat, hidroksipropil selüloz, krospovidon, mikrokristalin selüloz, magnezyum stearat, Opadry® Beyaz 15B28388 (Titanyum dioksit, hidroksipropil metil selüloz, polietilen glikol, polisorbat 80), Opadry® II Beyaz 85F18422 (Polivinil alkol, polietilen glikol, titanyum dioksit, talk)

Yardımcı Maddelerin Listesi

Laktoz monohidrat Hidroksipropil selüloz Krospovidon Mikrokristalin selüloz Magnezyum stearat Opadry® Beyaz 15B28388:   Titanyum dioksit Hidroksipropil metil selüloz Polietilenglikol Polisorbat 80 Opadry® II Beyaz 85F18422:  Polivinil alkol Polietilenglikol Titanyum dioksit Talk

Doz Aşımı

Zexate (metotreksat) doz aşımında kemik iliği üzerindeki toksik etkinin nötralize edilmesi için hemen folinik asit (lökovorin) verilmelidir. Folinik asit kalsiyum folinat şeklinde oral, İM, İV, bolus enjeksiyon veya infüzyon şeklinde verilebilir. Kalsiyum folinat dozu Zexate kadar yüksek olmalıdır ve ilk bir saat içinde uygulanmalıdır, gerekirse başka dozlar verilebilir.   Normal dozlarda istenmeyen etkiler görülürse, 6-12 mg folinik asit İM olarak 6 saatlik aralarla 4 doz şeklinde verilebilir. Folinik asit , yüksek doz Zexate (metotreksat) tedavisinde normal dokulara verilebilecek hasarın önlenmesi için kullanılabilir

Endikasyonlar

Metotreksat güçlü bir anti-neoplastik ajandır ve koryokarsinomda yüksek oranda kalıcı iyileşme sağlar. Metotreksat, kryokarsinom, gestasyonel trofoblastik hastalıklarda tek ajan olarak kullanılır. Metotreksat, meningeal löseminin tedavisinde ve proflaksisinde endikedir.   Akut lenfositik lösemi, meme karsinomu, ikinci veya üçüncü basamak tedavisinde endikedir.   Metotreksat psoriazis ve romatoid artritte ikinci ve üçüncü basamak tedavi olarak endikedir.   Yüksek doz metotreksat tedavisi:Non- Hodgkin lenfomalar, osteojenik sarkomda “lökoverinle kurtarma” tedavisi ile birlikte endikedir.   Metotreksat akut non lenfositik lösemi, multipl miyelom, kutanöz T-hücreli lenfoma, rabdomiyosarkom ve mesane, beyin, serviks, özofagus, böbrek, over, prostat, mide ve testis kanserlerinin tedavilerinde diğer ilaçlarla birlikte kullanılabilir.

Farmakodinamik Özellikler

Metotreksat, folik asidin sentetik bir analoğudur ve DNA ve RNA sentezi üzerine etkilidir. Metotreksat folat metabolizmasında anahtar enzim olan dihidrofolat redüktaz’ın (DHFR) güçlü bir inhibitörüdür. DHFR inhibisyonu sonucunda hücresel indirgenmiş folat azalır ve indirgenmiş folat kofaktörü gerektiren hayati hücresel enzimler üzerine etki yapar.   Hücre içinde metotreksat poliglutamat metabolitleri elde edilmek üzere metabolize olur ve bunlar DHFR ve pürin biyosentezinde formil transferi reaksiyonlarını katalize eden enzimlerde dahil olmak üzere bazı diğer enzimleri de inhibe eder. Metotreksatın aktif poliglutamat metabolitleri hücrelerde uzun süre kalabilir, bu şekilde ilacın antimetabolik etkisi metotreksat belirlenemeyen düzeylere indikten sonra da sürer. Folik asit DNA sentezi için gerekli olduğundan, inhibisyonu DNA sentezini bozar. Metotreksat ile kanser hastalarına sıklıkla uygulanan diğer ilaçlar arasında farmakolojik etkileşimler söz konusudur. Metotreksat etkisini hücre döngüsünün sentez fazında gösterdiğinden , metotreksat en çok hücre proliferasyonunun hızlı olduğu tümörlerde etkilidir.   Ayrıca, metotreksat etkin bir immünosüpresan ajandır ve kemik iliği transplantasyonu sonrası görülen graft- versus- host reaksiyonlarının önlenmesinde ve ayrıca dermatomiyozit, romatoid artrit, Wegener granülomatozisi ve pitiriasis rubra pilaris’de kullanılabilir.

Farmakokinetik Özellikler

İntravenöz enjeksiyon sonrası, metotreksat hızla toplam vücut sıvısı kadar bir volüme dağılır. Erken dağılım fazı yarılanma ömrü 0.75 ± 0.11 saattir. Metotreksat plazmadan iki aşamada kaybolur. İlk eliminasyon yarılanma ömrü 2-4 saat ve son eliminasyon yarılanma ömrü 8-10 saattir. Böbrek fonksiyon bozukluğunda her iki eliminasyon fazı uzar, ilacın infüzyon sonrası ilk 12 saatte uygulanan metotreksatın %50 – 80’i idrarla değişmeden atılır. Böbrek yetmezliğinde metotreksat dozu ayarlanmalıdır, normal doz için kreatinin klerensi 40 ml/ dakikanın altında olmamalıdır. Daha yüksek dozlar için, kreatinin klerensi 60 ml/dakikanın altında olmamalıdır. Eğer bu değerler daha düşükse, metotreksat uygulanmamalıdır. Metotreksat serebrospinal sıvıya güçlükle difüze olur, bu nedenle meningeal hastalıkların sistemik metotreksat ile tedavisinde BOS’da sitotoksik konsantrasyonlar elde etmek için çok yüksek dozlar (1 x 10-4 plazma plazma konsantrasyonu için) uzun süre gereklidir. Aşırı asit ve efüzyonları olan hastalarda ilacın eliminasyonu bunların olmadığı hastalardan daha yavaş olur.  

Farmasötik Şekli

 Zexate 50 mg / 2 ml Enjektabl Solüsyon İçeren Flakon   Steril, Apirojen

Formülü

 2 ml’lik bir flakonda:   Metotreksat                          50 mg Edetat disodyum                   1 mg Sodyum hidroksit                  9.2 mg Sodyum klorür                      9.8 mg Hidroklorik asit       k.m.       pH ayarı için Sodyum hidroksit   k.m.       pH ayarı için Enjeksiyonluk su    k.m         2 ml

İlaç Etkileşmeleri

Sitokrom P450 etkisi: Metotreksat bazı izoenzimlerin inhibitörü olarak etki edebilir.   Artan etki /Toksisite:   Canlı virüs aşıları: Aşı enfeksiyonlarına neden olabilir.   Vinkristin: Metotreksatın hücreden çıkışını engelleyerek metotreksat düzeylerinin artmasına ve uzun süre kalmasına neden olur.   Organik asitler: Salisilat, sülfonamid, probenesid ve yüksek doz penisilin metotreksatın     renal tübüler sekresyonunu azaltabilir. Ayrıca salisilat ve sülfonamid metotreksatı plazma proteinlerinden kovarak düzeylerini artırırlar.   Sitarabin: Metotreksat sitarabinin etkisini artırır.   Siklosporin: Metotreksat ile siklosporin bibirlerinin böbreklerden atılımını engeller ve toksisiteyi artırırlar.   Non steroid antienflamatuar ilaçlar (NSAİİ):   Birlikte kullanımda ağır kemik iliği supresyonu, aplastik anemi ve gastrointestinal toksisite bildirilmiştir. Orta ve yüksek doz metotreksat ile birlikte NSAII kullanılmamalıdır. Metotreksat düzeylerinin artmasına ve uzun süreli kalmasına neden olurlar.   Metotreksat ve diğer potansiyel hepatotoksik ilaçlar (örn. azotiyoprin, retinoid, sulfasalazin) ile birlikte tedavi gören hastalar hepatotoksisite riskinin artma olasılığı nedeniyle yakından izlenmelidir.   Azalan etki: Kortikosteroidlerin, metotreksatın lösemi hücrelerine girişini azalttığı bildirilmiştir. 12 saat arayla alınmalıdırlar. Deksametazonun metotreksat girişini etkilemediği bildirilmiştir.   Etanol, beslenme ve bitkisel etkileşimler   Etanol : Etanol (alkol ) kullanılmamalıdır, karaciğer hasarı artabilir.   Besinler: Yemekle beraber alınırsa metotreksatın doruk serum düzeyleri düşebilir.   Sütten zengin besinler metotreksat emilimini azaltabilir. Folat metotreksatın yanıtını azaltabilir.   Bitkisel ürünler: Karaciğer toksisitesi nedeniyle, metotreksat ve Echinacea birlikte alınmamalıdır.  

Kontraendikasyonlar

Metotreksat ya da bileşimindeki herhengi bir maddeye aşırıduyarlılık gösteren hastalarda kullanılmamalıdır.   Metotreksat gebelik ve emzirme döneminde kullanılmamalıdır (bkz “Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı”)   Metotreksat şiddetli anemisi, lökopenisi, trombositopenisi, ağır böbrek veya karaciğer yetmezliği / bozukluğu olanlarda kullanılmamalıdır.   Metotreksat kemik iliği supresyonu mevcut olan psoriasis ya da romatoid artrit hastalarında, alkole bağlı karaciğer hastalığı olanlarda ve AIDS hastalarında kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Zexate ( metotreksat) Enjektabl Solüsyon , intravenöz, intratekal ve intramüsküler yollarla uygulanabilir. Zexate (metotreksat) yüksek dozlarda uygulanması oldukça riskli olabilir. Bu ilaç , metotreksatın plazma konsantrasyonlarını izleyebilen deneyimli kemoterapistler tarafından uygulanmalıdır. Haftada bir kan sayımı yapılmalıdır.   Koryokarsinom, benzer trofoblastik hastalıklar ve koryoadenoma destruens: Günlük 15- 30 mg dozlarda IM olarak 5 gün metotreksat verilir.   Lösemi başlangıç tedavisi: Günlük olarak 3.3 mg /m2 metotreksat ile beraber 60 mg /m2 prednizon verilir.   İdame tedavisi: Haftalık toplam doz 30 mg/ m2 olacak şekilde,   haftada iki kez İ.M. olarak ya da 14 günde bir 2.5 mg/kg İ.V. olarak metotreksat verilir.   Meningeal lösemi: Meningeal lösemi proflaksisi için metotreksat intratekal olarak uygulanmalı ve doz,vücut yüzey alanı yerine yaş göz önüne alınarak belirlenmelidir.   Yaş (yıl)                           Doz ( mg) ________________________________ < 1                                      6    1                                      8    2                                     10    3 ve daha büyük             12 ________________________________   Lenfomalar: Evre I-II Burkitt tümöründe 4-8 gün oral olarak 10-25 mg/gün verilir. Evre III’de metotreksat ile beraber diğer anti tümör ilaçlar verilebilir. Evre III lenfosarkomlar günlük 0.625 – 2.5 mg/kg metotreksat ile kombine ilaç tedavilerine yanıt verebilirler.   Mycosis fungoides: Metotreksat İ.M. olarak haftalık 50 mg veya haftada iki kez 25 mg şeklinde verilebilir.   Osteosarkoma: Etkili bir kemoterapi rejimi aşağıdaki tabloda belirtilen doz ve şemalarla birkaç sitotoksik kemoterapötik ajan ve lökovorinle kurtarma ile beraber yüksek dozda metotreksat tedavisini gerektirir. Yüksek doz metotreksat tedavisi başlangıç dozu 12 g/ m2’dir.   İlaç                            Doz                                                     Cerrahi sonrası tedavi haftası _______________________________________________________________________   Metotreksat            4 saatlik infüzyonlar şeklinde                4,5,6,7,11,12,15,16,29,30,44,45                             12 g/ İV(başlangıç dozu)                 Lökovorin          Metotreksat infüzyonu başlangıcından                        24 saat sonra başlanmak üzere 10 doz için                                 6 saatte bir 15 mg oral _________________________________________________________________________ Doksorubisin           30 mg/ m2 /gün İV x gün                                     8,17 (tek ilaç olarak) _________________________________________________________________________ Doksorubisin           50 mg / m2     İV                                                20,23,33,36 Sisplatin                 100 mg / m2   İV                                                 20,23,33,36 _________________________________________________________________________ Bleomisin                15 ünite / m2   İV   x 2          gün                        2,13,26,39,42 Siklofosfamid          600 mg/ m2   İVx 2 gün                                      2,13,26,39,42 Daktinomisin           0.6 mg / m2   İV x 2 gün                                     2,13,26,39,42 _________________________________________________________________________   Psoriazis: Hastaya tedavinin riski konusunda bilgi verilmeli ve hasta bir hekimin denetimi altında  tedavi edilmelidir. Başlangıç dozu parenteral olarak 5-10 mg şeklinde önerilmektedir. Metotreksat 5 gün 2.5 mg’lık oral doz şeklinde veya haftalık 10-25 mg İV doz olarak verilir.   Refrakter romatoid artrit: Gerilemeyi indüklemek için aralıklı olarak düşük dozlarda metotreksat verilir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zexate 15 mg / 2 ml Enjektabl Solüsyon, 1 flakonluk ambalajda.

Saklama Koşulları

25oC’ın altında, oda sıcaklığında saklayınız. Işıktan koruyunuz.   Çocukların ulaşamayacakları yerlerde saklayınız.   Doktorunuza danışmadan kullanmayınız.   Beklenmeyen bir etki görüldüğünde doktorunuza danışınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Zexate 50 mg / 2 ml Enjektabl Solüsyon, 1 flakonluk ambalajda.

Uyarılar/Önlemler

Metotreksat, sitotoksik bir kanser ilacı olduğundan, bu tip ilaçlar için uygun kullanım ve atık işlemleri uygulanmalıdır.   Yüksek dozlarda metotreksat alan hastalarda olası toksik reaksiyonlar için hastalar yakından izlenmelidir.   Metotreksat ile psoriasis tedavisi, ancak diğer tedavi şekillerine yanıt vermeyen ağır psoriazis hastalarında düşünülmelidir.   Radyasyon tedavisini takiben kemik ve yumuşak doku nekrozu oluşabilir. Psoriasis tedavisi sırasında ağrılı plak erozyonları oluşabilir.   Işığa karşı duyarlılık görülebilir. Böbrek ve karaciğer yetmezliği olan hastalarda doz azaltılmalıdır. Metotreksat asit, plevra efüzyonu gibi sıvılara plazmaya oranla daha yavaş geçer. Tedaviden önce asit ve plevral efüzyonların kurutulması gerekir.   Gebelikte ve laktasyonda kullanım Metotreksat teratojeniktir, bu nedenle gebelikte ve emziren annelerde kullanılmamalıdır. Gebe kalma potansiyeli olan kadınlar, uyarılmalı ve gebelik ihtimali ortadan kaldırılana kadar metotreksat uygulanmamalıdır.   Metotreksat tedavisi sırasında ve sonrasında en az 3 ay kadar gebelikten korunmak için gerekli önlemler alınmalıdır. Metotreksat tedavisi gören erkek ve kadınlar üreme üzerindeki yan etkiler nedeniyle uyarılmalı ve bilgilendirilmelidirler. Gebelik kategorisi X’dir.   Metotreksat anne sütüne geçmektedir bu nedenle emziren kadınlarda metotreksat kullanılmamalıdır   Tedavi sırasında periyodik olarak ayrıntılı tam kan sayımı, trombosit sayımı, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri ile toksisite izlenmelidir.   Uzun süreli kullanımı hepatotoksisite, fibrozis ve siroza neden olabilir.   Metotreksat ile oluşan akciğer hastalığı tehlikelidir, bu durumda tedavinin kesilmesi ve ayrıntılı tetkik gerekir.   Metotreksata bağlı anemi, lökopeni ve/veya trombositopeni ile sonuçlanan belirgin kemik iliği supresyonu oluşabilir. Önceden kemik iliği supresyonu olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.   Diyare ve ülseratif stomatit, tedavinin kesilmesini gerektirir; çünkü hemorajik enterit ve barsak perforasyonu ile ölüm görülebilir.   Böbrek fonksiyon bozukluğu : Böbrek fonksiyon bozukluğunda metotreksat eliminasyonu uzar. Bu nedenle dozun azaltılması gerekir.   Yaşlılar: Yaşlı hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.    Çocuklar: Çocuklarda güvenilirliği ve etkinliği sadece kanser kemoterapisinde ve romatoid artritte gösterilmiştir.   Yüksek doz metotreksat tedavisine başlamadan önce hastalara 1-2 litre I.V. sıvı verilmelidir. Yüksek doz metotreksat tedavisi sırasında ve sonrasında idrarı alkalileştirmek için hastalara sodyum bikarbonat verilmelidir. İnfüzyondan sonra en az 24 saat süreyle idrarın özgül ağırlığının < 1.010 ve pH > 7 olması sağlanmalıdır.   Metotreksat alan hastalarda kusurlu oojenez ve spermatojenez , geçici oligospermi, menstrüel bozukluklar bildirilmiştir.    

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Hematolojik: Lenfopeni (özellikle T hücreleri), hipogamaglobulinemi, nötropeni, trombositopeni, immünosüpresyon (şiddetli ve uzun süreli), fırsatçı enfeksiyonlar dahil olmak üzere yaygın enfeksiyöz komplikasyonlar. Miyelosupresyon, metotreksatın başlıca doz sınırlayıcı yan etkisidir (mukozit ile değerlendirilir). Tedaviden sonra 5-7 günde başlar ve 2 haftada azalması gerekir.   Gastrointestinal: Ülseratif stomatit, glosit, dişeti iltihabı, bulantı, kusma, anoreksi, barsak delinmesi, doza bağlı olarak, tedaviden sonra 3 -7. günde ortaya çıkan ve 2 hafta içinde iyileşen mukoza iltihabı.   Dermatolojik: Eritem, deri döküntüsü , kaşıntı, ürtiker, nadiren alopesi, ışığa duyarlılık, fronküloz, deride renk değişiklikleri ya da hiperpigmentasyon, akne, deride deskuamasyon, bül oluşumu, folikülit.   Genitoüriner:  Yaygın olarak azotemi, nefropati, nadiren sistit.   Böbrek fonksiyon bozukluğu doza bağımlıdır ve regüle böbrek bozukluğu veya dehidratasyonu olan, diğer nefrotoksik ilaçları kullanan hastalarda daha sık görülür. Böbrek fonksiyon bozukluğu kreatinin düzeylerinde yükselme ve hematüri ile ortaya çıkar. Yüksek dozla (≥ 200 mg) tedavilerde hastaların serum kreatininleri tedavi öncesi ve tedavi sırasında belirli sürelerle kontrol edilmelidir. Metotreksat düzeyleri ( doz sonrası 24 saat) kontrol edilmelidir.   Endokrin ve metabolik: Yaygın olarak hiperürisemi, defektif oogenez ya da spermatogenez, seyrek olarak diabet.   Karaciğer: SGOT artışı, hepatik fibroz ve siroz, uzun süreli, sürekli ya da günlük metotreksat tedavisi görenlerde daha sık görülür.   Merkezi sinir sistemi:  Ender olarak baş dönmesi, kırgınlık, ensefalopati, nöbet, ateş ve titreme. Yalnız intratekal kullanımda görülen yan etkiler: araknoidit, şiddetli baş ağrısı olarak ortaya çıkan akut reaksiyon, ensede sertlik, kusma ve ateş, dozun azaltılmasıyla hafifletilebilir.   Subakut toksisite: İntratekal yolla 12-15 mg/m2 metotreksat ile tedavi edilen hastaların % 10’unda tedavinin ikinci ya da üçüncü haftasında , kol ve bacakta motor paralizi, kraniyal sinir felci, nöbet ve koma gelişebilir.   Demiyeline ensefalopati, genellikle kraniyal radyasyon ve diğer sistemik kemoterapi alan hastalarda tedaviden aylar ve yıllar sonra görülebilir.   Göz: Konjonktivit, lakrimasyon artışı, katarakt, fotofobi, kortikal körlük (yüksek doza bağlı olarak).   Kardiyovasküler: Vaskülit.   Solunum sistemi: Ateş, öksürük ve interstisyel pulmoner infiltratın eşlik ettiği pnömoni. Akut reaksiyon sırasında metotreksat tedavisi kesilir. Haftada 7.5 mg – 15 mg uygulanan romatoid artritli hastaların %1’inde interstisyel pnömoni bildirilmiştir.   Diğer: Osteoporoz, artralji, baldır ağrısı (hızlı I.V. infüzyon sonrası ).   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

28 film tabletlik PVC/PE/PVDC blister ambalajlarda.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

ZOCOR FORT'un araç ve makine kullanımı üzerinde ihmal edilebilir etkisi vardır ya da hiç etkisi yoktur. Ancak pazarlama sonrası deneyimlerde araç ve makine kullanımı esnasında nadiren baş dönmesi rapor edildiği göz önünde bulundurulmalıdır.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

ZOCOR® FORT 40 mg film tablet

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Bugüne kadar ZOCOR FORT ile birkaç doz aşımı vakası bildirilmiştir; alınan maksimum doz 3.6 g'dır. Tüm hastalar, sekel olmaksızın iyileşmiştir. Doz aşımının tedavisine ilişkin hiçbir spesifik bilgi yoktur. Aşırı doz durumunda semptomatik ve destekleyici tedavi uygulanmalıdır.

İlaç Nasıl Kullanılır

Geçerli değildir.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

Farmakodinamik, tekrarlı doz toksisitesi, genotoksisite ve karsinojeniteyi içeren klasik hayvan çalışmaları, hasta açısından, farmakolojik mekanizmadan beklenenden başka hiçbir riskin olmadığını göstermiştir. Hem sıçanda hem de tavşanda, maksimum tolere edilen dozlarda uygulanan simvastatin hiçbir fetal malformasyona yol açmamış ve fertilite, üreme fonksiyonu veya yenidoğan gelişimi üzerinde hiçbir etki göstermemiştir.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

Ağızdan alınır.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

ZOCOR® FORT 40 mg film tablet

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

24 aydır.

Doz Aşımı Ve Tedavisi

25° C'nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
(Visited 1 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window