İlaç Sınıfı Beşeri İthal İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması ZOVIRAX
Birim Miktarı 1
ATC Kodu D06BB03
ATC Açıklaması Asiklovir
NFC Kodu TA
NFC Açıklaması Topikal Harici Kremler
Kamu Kodu A08733
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 19,33 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 19,33 TL (2 Mart 2020)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 0,67 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu E007D

İlaç Etken Maddeleri

  • asiklovir (100 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Montelukast ile doz aşımı tedavisi hakkında belirli bir bilgi yoktur. Kronik astım çalışmalarında, 22 hafta süreyle, günde 200 mg’a kadar dozlarda montelukast ve kısa süreli tedavilerde, yaklaşık bir hafta süreyle 900 mg’a kadar montelukast klinik bakımdan önemli bir istenmeyen etki görülmeksizin hastalara uygulanmıştır. Pazarlama sonrası deneyimde ve klinik çalışmalarda günde 150 mg’a kadar olan dozlarda montelukast ile çocuklarda akut doz aşımı raporları vardır. Erişkinlerde ve daha büyük çocuklarda klinik ve laboratuar bulguları güvenlik profilleri ile tutarlıdır. Doz aşımı raporlarının çoğunda bildirilen istenmeyen etki yoktur. En sık gözlenen istenmeyen yan etkiler susuzluk, uyku hali, midriyazis, hiperkinezi ve karın ağrısıdır. Montelukastın peritoneal diyaliz ya da hemodiyaliz yoluyla diyaliz edilip edilmediği bilinmemektedir.

Endikasyonlar

Zespira 2 yaş ve daha büyük pediatrik hastalar ve yetişkinlerdeki astımın profilaksisi ve kronik tedavisinde, alerjik rinitin (iki yaş ve üzerinde pediatrik hastalar ve yetişkin hastalarda ki mevsimsel ve perennial alerjik rinit) semptomlarının giderilmesinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Montelukast sodyum sisteinil lökotrien (CysLT 1) reseptörünü spesifik olarak inhibe eden, seçici ve oral yoldan etkin bir lökotrien reseptör antagonistidir.   Sisteinil lökotrienler (LTC4, LTD4, LTE4), mast hücresi ve eozinofiller dahil çeşitli hücrelerden salınan güçlü inflamatuvar eikozanoidlerdir. Bu önemli pro-astmatik mediatörler, insan solunum yolunda bulunan sisteinil lökotrien (CysLT) reseptörlerine bağlanır. CysLT tip-1 (CysLT 1) reseptörü, solunum yolu düz kas hücreleri ve solunum yolu makrofajları da dahil olmak üzere insan solunum yolunda ve diğer pro-inflamatuvar hücrelerde (eozinofiller ve belirli miyeloid kök hücreler de dahil) bulunur. Astım ve alerjik rinitin patofizyolojisi ile CysLT’ler arasında bir ilişki vardır. Astımda lökotrien-aracılı etkiler bronkokonstrüksiyon, mukus sekresyonu, vasküler geçirgenlik ve eozinofil birikimi gibi bir dizi solunum yolu aktivitesini içerir. Alerjik rinitte CysLT’ler alerjene maruziyet sonrası hem erken hem de geç fazlı reaksiyonlar sırasında burun mukozasından salgılanır ve alerjik rinit semptomlarıyla ilişkilidir. CysLT’lerin intranazal uygulaması ile nazal solunum direncinin ve nazal tıkanma semptomlarının arttığı gösterilmiştir.   Montelukast, oral yoldan astıma bağlı inflamasyon parametrelerini anlamlı derecede iyileştiren, güçlü, aktif bir bileşiktir. Biyokimyasal ve farmakolojik biyoanalizlere dayanarak CysLT1 reseptörüne (prostanoid, kolinerjik ve beta-adrenerjik reseptörler gibi diğer farmakolojik açıdan önemli hava yolu reseptörleri yerine) yüksek bir afinite ve seçicilikle bağlanır. Montelukast, her hangi bir agonist aktivite göstermeksizin CysLT1 reseptörlerinde LTC4, LTD4 ve LTE4’ün fizyolojik etkilerini kuvvetle inhibe eder.

Farmakokinetik Özellikler

Oral uygulamadan sonra montelukast hızla ve hemen hemen tümüyle emilir.   2-5 yaş arası çocuk hastalara aç karnına 4 mg’lık çiğneme tableti verildiğinde, ortalama doruk plazma konsantrasyonuna (Cmax) 2 saat sonra ulaşılır.   Erişkinlerde aç karnına 5 mg’lık çiğneme tableti verildiğinde ortalama doruk plazma konsantrasyonuna (Cmax) 2 saat sonra ulaşılır. Ortalama biyoyararlanım % 64’dür. Yiyeceklerle birlikte alımı klinik açıdan önemli bir etki oluşturmamaktadır.   Montelukastın % 99’dan fazlası plazma proteinlerine bağlanır. Montelukastın kararlı durumda dağılım hacmi ortalama 8 – 11 litredir. Montelukast geniş çapta metabolize olur. Terapötik dozlarla erişkin ve çocuk hastalarda yapılan çalışmalarda kararlı durumda montelukast metabolitlerinin plazmadaki konsantrasyonları saptanamaz düzeydedir. İnsan karaciğer mikrozomları ile yapılan invitro çalışmalar montelukastın metabolizmasında sitokrom P450 3A4 ve 2C9’un rolünü göstermektedir. Sağlıklı erişkinlerde montelukastın plazma klirensi ortalama 45 mL/dakikadır. Montelukast ve metabolitleri hemen hemen tümüyle safrayla atılır.

Farmasötik Şekli

Çiğneme Tableti

Formülü

Her Zespira çiğneme tableti, 4 mg montelukast (montelukast sodyum şeklinde) içerir. Boyar madde olarak kırmızı demir oksit, tatlandırıcı olarak aspartam ve aroma verici olarak siyah kiraz esansı içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Zespira astımın profilaktik ve kronik tedavisinde rutin olarak kullanılan diğer tedavilerle birlikte uygulanabilir. İlaç etkileşim çalışmalarında, montelukastın önerilen klinik dozunun aşağıdaki ilaçların farmakokinetiği üzerine klinik açıdan önemli bir etkisi saptanmamıştır: Teofilin, prednizon, prednizolon, oral kontraseptifler (etinil östradiol/noretindron 35/1), terfenadin, digoksin ve varfarin. Fenobarbitalle birlikte kullanıldığında, montelukastın plazma konsantrasyon zaman eğrisi altında kalan alan (AUC) yaklaşık % 40 azalmıştır. Zespira için doz ayarlaması önerilmemektedir. Montelukast karaciğer CYP3A4 ile metabolize olur, bu nedenle fenobarbital veya rifampin gibi güçlü sitokrom P450 enzim indükleyicileri ile birlikte kullanıldığında, uygun klinik izlemin yapılması mantıklı olacaktır. St.John’s wort serum montelukast düzeylerini azaltabilir.

Kontraendikasyonlar

Ürünün içeriğindeki her hangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Zespira günde bir defa kullanılmalıdır. Astımda doz gece alınmalı, alerjik rinitte uygulama zamanı hastanın ihtiyacına göre ayarlanmalıdır. Astım ve alerjik riniti olan hastalar dozu günde bir defa geceleri almalıdırlar.    Astım veya Alerjik riniti olan yetişkinler ve 15 yaş ve üzeri hastalar: Yetişkinler ve 15 yaş ve üzeri hastalar için doz günde bir defa 10 mg tablettir. Astım veya Alerjik riniti olan 6-14 yaş arası pediatrik hastalar: 6-14 yaş arası pediatrik hastalarda doz günde bir defa 5 mg çiğneme tabletidir. Bu yaş grubu içerisinde doz ayarlamasına gerek yoktur. Astım veya Alerjik riniti olan 2-5 yaş arası pediatrik hastalar: 2-5 yaş arası pediatrik hastalarda doz günde bir defa 4 mg çiğneme tabletidir.     Altı aydan küçük perennial alerjik rinitli pediatrik hastalar ve 12 aydan küçük astımı olan pediatrik hastalarda montelukast’ın etkinlik ve güvenilirliği kanıtlanmamıştır.   Genel öneriler: Zespira’nın astım kontrol parametreleri üzerindeki terapötik etkisi bir gün içinde ortaya çıkar. Zespira aç veya tok karnına alınabilir. Hastalara, astımın kötüleştiği dönemlerin yanı sıra, astımları kontrol altındayken de Zespira almaya devam etmeleri öğütlenmelidir. Pediatrik hastalar, yaşlılar, böbrek yetmezliği olan hastalarda ya da hafif ya da orta şiddette karaciğer bozukluğu olan veya her iki cinsiyetten hastalarda doz ayarlaması gerekmez.   Diğer astım tedavileri ile birlikte Zespira tedavisi Zespira hastanın mevcut tedavi rejimine eklenebilir.   Birlikte uygulanan tedavilerde doz azaltılması: Bronkodilatör tedaviler: Tek başına bronkodilatör kullanımı ile yeterli düzeyde kontrol altına alınamayan hastaların tedavi rejimlerine Zespira eklenebilir. Klinik yanıt alındığında (genellikle ilk dozdan sonra), hastanın bronkodilatör tedavisi gerektiği oranda azaltılabilir. İnhale kortikosteroidler: İnhale kortikosteroidlerle tedavi edilen hastalarda Zespira tedavisi ek klinik yarar sağlar. Kortikosteroid dozu tolere edildiği oranda azaltılabilir. Doz tıbbi denetim altında dereceli olarak azaltılmalıdır. Bazı hastalarda inhale kortikosteroidler aniden kesilebilir. İnhale kortikosteroidlerin yerine hemen Zespira başlanmamalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zespira 10 mg Tablet, 28 ve 84 film kaplı tablet Zespira 5 mg Çiğneme Tableti, 28 ve 84 çiğneme tableti

Saklama Koşulları

250C’nin altındaki oda sıcaklığında, ambalajında, nem ve ışıktan koruyarak saklayınız. Çocukların göremeyeceği ve erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

28 ve 84 çiğneme tableti içeren blister ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Oral yoldan alınan montelukastın akut astım nöbetlerinin tedavisindeki yararı kanıtlanmamıştır. Bu nedenle, akut astım nöbetlerinin tedavisinde Zespira tablet kullanılmamalı, hastalara mevcut olan uygun ilaçlarla tedavi önerilmelidir.   Birlikte verilen inhale kortikosteroidin dozu tıbbi denetim altında dereceli olarak azaltılabilirse de, oral veya inhale kortikosteroid tedavisi kesilip yerine hemen Zespira başlanmamalıdır.   Lökotrien reseptör antagonistleri dahil olmak üzere anti-astım ajanları alan hastalarda, sistemik kortikosteroid dozunun azaltılmasından sonra bazı nadir olgularda aşağıdakilerden biri veya birden fazlası görülmüştür: eozinofili, vaskülitik döküntü, pulmoner semptomlarda kötüleşme, kalp komplikasyonları ve/veya sistemik bir eozinofilik vaskülit olan ve bazen Churg-Strauss sendromu olarak tanımlanan vaskülit. Lökotrien reseptör antagonizması ile nedensel bir ilişki saptanmamış olmasına karşın, Zespira alan hastalarda sistemik kortikosteroidler azaltılırken dikkatli olunması ve uygun klinik gözlem önerilir.   Egzersiz sonrası astım alevlenmesi olan hastalar, profilaksi için kullanmakta oldukları, genellikle beta -agonistleri içeren tedavi rejimlerine devam etmelidir ve bir kısa etkili inhale beta -agonisti tedavi olarak bulundurulmalıdır. Aspirine karşı duyarlılığı bilinen hastalar montelukast alırken, aspirin ve non-steroidal antiinflamatuvar ajanların kullanımlarından kaçınılmalıdır. Montelukastın aspirin duyarlılığı olan astımlı hastalarda solunum yolu fonksiyonlarının düzeltilmesinde etkili olmasına rağmen, aspirine duyarlı astım hastalarında aspirin ve diğer non-steroidal antiinflamatuvar ajanlara verilen bronkokonstrüktör yanıtı kısalttığı gösterilmemiştir.   Zespira 4 mg çiğneme tableti fenilalanin (aspartamın bir bileşeni) içerdiğinden, fenilketonürili hastalarda kullanılmamalıdır.   Çocuklarda kullanım: Zespira 2-14 yaş arası çocuk hastalarda çalışılmıştır. 2 yaşın altındaki çocuklarda etkinlik ve güvenilirliği araştırılmamıştır.   Yaşlılarda kullanım: Klinik çalışmalarda, montelukastın etkinlik ve güvenilirlik verilerinde yaşa bağlı farklılıklar saptanmamıştır.   Gebelikte ve laktasyonda kullanım: Gebelik kategorisi B’dir. Montelukast gebe kadınlarda denenmemiştir. Mutlak gerekmedikçe gebelikte kullanılmamalıdır.   Montelukastın anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Pek çok ilaç anne sütüne geçtiği için, Zespira’nın emziren annelerde kullanımında dikkat edilmelidir.   Araç ve makine kullanımı üzerine etkisi: Montelukast hastanın taşıt veya tehlikeli makineleri kullanma yeteneğini etkilemez. Bununla beraber, çok nadir vakalarda uyku hali bildirilmiştir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Plasebo kontrollü klinik çalışmalarda, montelukast tedavisi alan astımlı hastalarda sık görülen (> % 1, < % 10) ve sıklığı plasebo uygulanan hastalarda olduğundan daha yüksek olan yan etkiler aşağıdaki tabloda sunulmuştur:   15 yaş ve üzeri erişkin hastalar (12 haftalık iki çalışma; n=2600) 6-14 yaşlarında pediatrik hasta (8 hafta; n=475) 2-5 yaşlarında pediatrik hasta (12 hafta; n=461) 6ay-2 yaş arası pediatrik hasta (6 hafta; n=175) Tüm vücut Karın ağrısı     Hiperkinezi, dermatit Sindirim sistemi bozuklukları     Susama Diyare, Sinir sistemi / Psikiyatrik Baş ağrısı Baş ağrısı     Sınırlı bir hasta sayısında erişkinlerde iki yıla ve 6-14 yaşları arasındaki pediatrik hastalarda 6 aya kadar, uzun dönem uygulamanın yapıldığı klinik çalışmalarda güvenilirlik profili değişmemiştir. Toplam olarak, 15 yaş üzeri 544 en az 6 ay, bunların 253’ü bir yıl ve 21’i iki yıl; 6-14 yaş arası 263 hasta en az 3 ay, 44 hasta 6 ay; 2-5 yaşları arasında 426 hasta en az 3 ay, 230 hasta 6 ay ve 63 hasta 12 ay ve daha uzun süreyle montelukast tedavisi almıştır. Uzun dönem tedavi ile bu hastalarda da güvenilirlik profili değişmemiştir. Alerjik rinitli 2-14 yaş arası 280 pediatrik hastada 2 haftalık bir çalışmada montelukast iyi tolere edilmiş ve güvenlik profili plasebo ile aynı bulunmuştur. Aşağıdaki yan etkiler pazarlama sonrası kullanımda çok nadiren bildirilmiştir:   Tüm vücut: asteni/yorgunluk, bitkinlik, ödem, anafilaksi, anjiyoödem, ürtiker, kaşıntı, deri döküntüsü ve bir izole hepatik eozinofilik infiltrasyon da dahil olmak üzere aşırı duyarlılık reaksiyonları.   Sinir sistemi / Psikiyatrik: baş dönmesi, kabuslar da dahil olmak üzere rüya anormallikleri, halüsinasyonlar, uyuklama, uykusuzluk, paraestezi/hipoestezi, irritabilite, agresif davranışlar, huzursuzluk ve nöbetler de dahil olmak üzere ajitasyon.   Kas-iskelet bozuklukları: artralji, kas krampları da dahil olmak üzere miyalji.   Sindirim sistemi bozuklukları: diyare, ağız kuruluğu, dispepsi, bulantı, kusma.   Hepatobiliyer bozukluklar: serum transaminazlarında (AST, ALT) yükselme, kolestatik hepatit.   Kardiyovasküler bozukluklar: kanama eğiliminde artma, berelenme, palpitasyonlar.   Astım hastalarında montelukast tedavisi sırasında çok nadiren Churg-Strauss sendromu (CSS) vakaları bildirilmiştir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

İnsanlarda doz aşımı ile kusma, yüzde kızarma, karın ağrısı, başağrısı, sersemlik ve ataksi görülebilir. İzotretinoin her dozda ciddi doğum defektlerine neden olur. Çocuk doğurma çağındaki kadınlarda doz aşımı durumunda hamilelik bertaraf edilmelidir. İzotretinoin ile doz aşımı olan erkeklerde de semende izotretinoin bulunacağından 30 gün süre ile hamilelik riskini önlemek için kondom kullanılmalıdır. Yine aşırı doza maruz kalanlar 30 gün boyunca kan vermemelidir.

Endikasyonlar

İzotretinoin, şiddetli akne formlarının (nodülo-kistik formlar) ve diğer tedavilere yanıt vermeyen aknenin tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

İzotretinoin bir retinoiddir ve 0.5-1.0 mg/kg/gün dozlarında verildiğinde sebase gland fonksiyonunu ve keratinizasyonu inhibe eder. İzotretinoinin tam etki mekanizması bilinmemektedir. Nodüler akneli hastalarda iyileşme sebum sekresyonunun azalması ile gerçekleşir. Sebum sekresyonunun azalması geçicidir ve İzotretinoin dozuna ve tedavi süresine bağlıdır. Bu etki, sebase gland boyutunun azalmasına ve bu glandın farklılaşmasının inhibisyonuna bağlıdır.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim   Yüksek oranda yağlı yiyeceklerle birlikte verildiğinde, yüksek lipofilisitesine bağlı olarak izotretinoin emilimi güçlenir. Yapılan bir araştırmada izotretinoinin hem Cmax hem de EAA değerleri, aç duruma göre yüksek oranda yağlı yiyeceklerle birlikte alanlarda iki katından fazla değerlere ulaşmıştır. Eliminasyon yarılanma ömrü değişmemiştir. Tmax da yiyeceklerle birlikte artmıştır. Bu nedenle izotretinoin kapsüller her zaman yiyeceklerle birlikte alınmalıdır. Nodüler akneli hastalarla sağlıklı bireyler arasında izotretinoin farmakokinetiği açısından farklılık yoktur.    Dağılım İzotretinoin %99.9’dan fazla plazma proteinlerine bağlanır, özellikle de albumine.    Metabolizma Oral uygulamadan sonra plazmada en az 3 metabolit saptanmıştır. 4-oxo-izotretinoin, retinoik asit(tretinoin), 4-oxo-retinoik asit(4-oxo-tretinoin). 80 mg oral İzotretinoin yiyeceklerle birlikte verildiğinde metabolit oluşumunun aç karna uygulamaya göre arttığı gözlenmiştir. 18 yaş üstü kistik aknesi olan hastalar, tekrarlanan dozlar sonrasında kararlı durumda izotretinoine göre 4-oxo-İzotretinoine 3.4 kat daha fazla maruz kalmışlardır. İn vitro çalışmalarda P450 enzimlerinden 2C8, 2C9, 3A4 ve 2B6’nın izotretinoin metabolizmasından sorumlu başlıca izoformlar oldukları saptanmıştır.    Eliminasyon Oral uygulamadan sonra sıvı süspansiyon izotretinoinin yarılanma ömrü 90 saat olmuştur. 74 sağlıklı yetişkin bireye tek doz 80 mg İzotretinoin oral yolla uygulandıktan sonra t1/2 sırasıyla, İzotretinoin 21, 4-oxo-İzotretinoin 24.0 olarak gerçekleşmiştir.   Pediyatrik hastalar Pediyatrik hastalarla yetişkin hastalar arasında izotretinoinin farmakokinetiği açısından fark gözlenmemiştir. 12-15 yaş arası çocuklarda t1/2 İzotretinoin 15.7,  4-oxo-izotretinoin 23.1 olarak gerçekleşmiştir.  

Farmasötik Şekli

Yumuşak Jelatin Kapsül

Formülü

Her bir yumuşak jelatin kapsül 20 mg izotretinoin, yardımcı madde olarak DL-alfa-tokoferol, bütillendirilmiş hidroksi anisol, disodyum edetat, soya yağı, kısmen hidrojenize soya yağı, %70 sorbitol solüsyonu ve boyar madde olarak titanyum dioksit, ponceau 4R (E124) ve Indigotine Lacquer (indigo carmine) içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Vit A Toksik etkiler artabileceğinden, hastalar vit A içeren vitaminler almamaları konusunda uyarılmalıdır.   Tetrasiklinler Tetrasiklin kullanımıyla birlikte izotretinoin kullanımı ile bildirilen psödotümör serebri vakaları olduğunda birlikte kullanım önerilmemektedir.   Mikro-doz progesteron preparatları Tek başına progesteron içeren oral kontraseptiflerle istenmeyen hamilelikler daha sık bildirildiğinden, izotretinoin kullanımı sırasında kombine oral kontraseptiflerin tercih edilmesi önerilmektedir.   Fenitoin İzotretinoinin fenitoinin farmakokinetiğini etkilediği bilinmektedir. Fenitoinin de osteomalazi nedeni olduğu bilinmektedir. Bu nedenle bu iki ilacın birlikte kullanımları sırasında dikkatli olunmalıdır.   Sistemik kortikosteroidler Sistemik kortikosteroidlerin osteoporoz yaptıkları bilinmektedir. Bu nedenle bu iki ilacın birlikte kullanımları sırasında dikkatli olunmalıdır.   Laboratuar testi etkileşimleri   Gebelik testi İzotretinoin tedavisi öncesi mutlaka gebelik testinin (-) olduğu idrar veya serum testi ile kanıtlanmalıdır. Tedavi esnasında da ayda 1 kez bu testin (-) olduğu tekrarlanmalıdır.   Lipidler Tedavi öncesi ve takip sırasında kan lipidleri açlık koşullarında izlenmelidir. İzotretinoin tedavisi esnasında hipertrigliseridemi 4 hastada 1’nde görülür. Diyabet, obezite, alkolizm durumlarında daha fazla dikkat edilmelidir.   Karaciğer fonksiyon testi Klinik çalışmalarda hepatit ve transaminaz yükselmeleri  gözlendiğinden haftalık veya 2 haftalık karaciğer enzim takipleri yapılmalıdır.   Glukoz İzotretinoin tedavisi sırasında bazı hastalarda kan şekeri kontrolü bozulmuştur. Bazılarında da yeni diyabet vakaları teşhis edilmiştir ancak ilişki kanıtlanamamıştır.   CPK Bazı hastalarda ağır fiziksel egzersiz sonrası oluşan CPK yükselmeleri 2 hafta içinde normal sınırlara dönmüştür. Rabdomiyoliz vakası bildirilmemiştir.  

Kontraendikasyonlar

Gebelik kategorisi X’tir. Gebelikte kesinlikle kontrendikedir. İzotretinoin bu ilaca veya herhangi bir bileşenine karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir. İzotretinoin, jelatin kapsüllerde koruyucu olarak kullanılan parabenlere karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde de kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Kullanıma ilişkin uyarılar 1-Tedaviye bir sonraki adet döneminin ikinci veya üçüncü gününden önce başlanmamalıdır. 2-Tedaviye başlamadan önceki iki hafta içinde negatif gebelik testi sonucu alınmalıdır (Tedavi sırasında her ay gebelik testlerinin yapılması önerilir). 3- İzotretinoin  tedavisine başlamadan önce, hekim, gebe kalma potansiyeli olan hastalara, alınacak önlemler, çok ağır fetal malformasyon riski, tedavi sırasında veya kesildikten sonraki bir ay içinde gebe kalmanın muhtemel sonuçları hakkında sözlü ve yazılı bilgi vermelidir. 4-Aynı etkili ve kesintisiz gebelik önleyici tedbirler, araya giren süre ne kadar uzun olursa olsun, tedavinin tekrarlandığı her sefer alınmalı ve tedaviden sonra bir ay sürdürülmelidir. 5-Hasta bu önlemlere rağmen, izotretinoin tedavisi sırasında veya tedavi bırakıldıktan sonraki bir ay içinde gebe kaldığı takdirde, fetusta ağır bir malformasyon görülme riski çok yüksektir. İzotretinoin yiyeceklerle birlikte verilmelidir. İzotretinoinin tavsiye edilen doz aralığı, 15-20 hafta boyunca, yiyeceklerle birlikte ikiye bölünmüş dozlar halinde 0.5-1.0 mg/kg/gündür. 0.1, 0.5 ve 1.0 mg/kg/gün dozlarının karşılaştırıldığı çalışmalarda hastalığın ilk temizlenmesinin tüm dozlarla sağlandığı ancak düşük dozlarla yeniden tedavi gerekliliğinin arttığı görülmüştür. Tedavi esnasında doz, elde edilen yanıta veya oluşan klinik yan etkilere (bazıları dozla ilişkili olabilir) bağlı olarak ayarlanabilir. Yetişkin hastalarda hastalık çok ciddi düzeydeyse ve başlıca gövdede belirginse tolere edilebildiği sürece 2.0 mg/kg/gün dozuna kadar doz artırılabilir. İzotretinoin yiyeceklerle birlikte alınamadığında emilim belirgin şekilde düşecektir. Doz artırımından önce hastanın ilacı alımı sırasında yiyeceklerle birliktelik konusundaki uyumu sorgulanmalıdır. İzotretinoinin günde tek doz kullanımının güvenilirliği ortaya konmamıştır. Kapsüller öğünlerle beraber günde bir veya iki kerede alınmalıdır. 15-20 haftalık tedavi süresi bitmeden önce toplam nodül sayısının %70’inden fazlası düzeldiyse tedaviye devam edilmeyebilir. 2 ay veya daha fazla tedavisiz süre sonrasında halen ısrarcı nodüler akne devam ediyorsa  ikinci kur tedavi başlanabilir. İskelet gelişimi tamamlanmamış hastalarda optimal tedavisiz aralık süresi belirlenmemiştir. İzotretinoin ile uzun süre düşük doz çalışması yapılmamıştır ve uzun süreli kullanım önerilmez. 15-20 haftalık tedavi ile birçok hastada tam ve uzun süreli remisyon sağlanmıştır. 2. tedavi kürü gerektiğinde en az 8 hafta ara verilmesi önerilir çünkü ilk tedavi bitiminden sonra da iyileşmenin devam ettiği gösterilmiştir. Jelli epilasyon dermatit riski taşıması nedeniyle tedavi sırasında ve tedaviden sonra 5-6 ay süreyle kullanılmamalıdır. Pediyatrik hastalarda kullanım sırasında sırt ağrılarında artış (%29) ve artralji (%22) görülmüştür.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zoretanin 10 mg Yumuşak Jelatin Kapsül, 30 kapsül içeren blister / kutu.

Saklama Koşulları

25ºC’nin altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde ve ışıktan koruyarak saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Zoretanin 20 mg Yumuşak Jelatin Kapsül, 30 kapsül içeren blister / kutu.

Uyarılar/Önlemler

Psikiyatrik Bozukluklar İzotretinoin, depresyon, psikoz nadiren de intihar düşünceleri, denemeleri ve intihara neden olabilir. Bu olaylarla ilgili olarak hiçbir etki mekanizması ortaya konamamıştır.   Psödotümör serebri İzotretinoin kullanımı ile birkaç psödotümör serebri (benign intrakranyal hipertansiyon) vakası belirtilmiştir. Bazılarında tetrasiklin kullanımının da olduğu tesbit edilmiştir. Bu nedenle tetrasiklinlerle birlikte kullanım önlenmelidir. Erken semptomlar papilla ödemi, baş ağrısı, bulantı kusma olabilir.   Pankreatit Yüksek veya normal serum trigliseridleri olan hastalarda akut pankreatit bildirilmiştir.   Lipidler İzotretinoin kullanımıyla ilişkili 800 mg/dL’nin üzerinde serum trigliseridleri düzeyleri bildirilmiştir. Klinik çalışmalarda %25 hastada serum trigliseridlerinde yükselme tesbit edilmiştir. HDL ve kolesterol seviyelerinde de %15 ve %7’lik yükselmeler gözlenmiş, tedavi sonlandırıldığında bu etkiler geriye dönmüştür.   Duyma bozukluğu İzotretinoin kullanan hastaların bazılarında duyma bozukluğu bildirilmiştir. Bazı hastalarda bu etki tedavi sonlandırılmasına rağmen düzelmemiştir.   Hepatotoksisite İzotretinoine bağlı olarak geliştiği düşünülen klinik hepatit bildirilmiştir. İzotretinoin  kullanan %15 hastada hafif ve orta şiddette karaciğer enzim yükselmeleri  de bildirilmiştir.   İnflamatuar barsak hastalığı Daha öncesinde intestinal bozukluğu olmayan hastalarda İzotretinoin kullanımına bağlı inflamatuar barsak hastalığı da bildirilmiştir. Karın ağrısı, rektal kanama veya ciddi diyaresi olan hastalar zaman geçirmeden İzotretinoin tedavisini sonlandırmalıdırlar.   İskelet sistemi ile ilgili   Kemik mineral yoğunluğu Gelişmekte olan kas-iskelet sistemine İzotretinoinin birden fazla kür uygulamasının etkisi bilinmemektedir. 217 kişilik tek kürlük bir çalışmada izotretinoinin çeşitli iskelet bölümlerinde oluşturduğu değişiklikler incelenmiştir. Kemik yoğunluklarında anlamlı değişiklikler gözlenmemiştir. 13-18 yaş arası 10 hastada, bel omuru kemik yoğunluğunda %3.25’lik azalma kaydedilmiştir. Spontan osteoporoz, osteopeni, kemik kırığı ve kemik kırıklarının geç iyileşmesi izotretinoin kullananlarda bildirilmiştir. İlaç kullanımıyla ilişki ortaya konamamakla birlikte tavsiye edilen dozların üzerinde ve tavsiye edilen sürelerin üzerinde kullanım önerilmemektedir.   Hiperostozis Keratinizasyon bozuklukları çalışmalarında, ortalama 2.24 mg/kg/gün dozuyla yaygın iskelet hiperostozisi görülmüştür. 217 pediatrik hastada (12-17 yaş) izotretinoin 16-20 hafta boyunca yaklaşık 1 mg/kg/gün dozunda iki eşit doza bölünmüş halde verilmiş ve hiperostozis görülmemiştir. Hiperostozsin daha uzun süre tedaviyle oluşabileceği düşünülmektedir.   Prematür epifizyal kapanma İzotretinoin  kullanımıyla ilişkili olabileceği düşünülen spontan bildirilen vakalar mevcuttur.   Görme bozukluğu Görme problemleri dikkatlice izlenmelidir.   Korneal opasiteler Keratinizasyon bozuklukları olan hastalarda daha yüksek izotretinoin dozları kullanıldığında korneal opasiteler görülmüştür. Tedavi sonlandırıldığında ise 6-7 hafta sonra lezyonlar düzelmiştir.   Gece görüşünde azalma Bazı hastalarda bu etki aniden ortaya çıkabileceğinden araba kullanmaları esnasında oluşabilecek tehlike konusunda uyarılmalıdırlar.   Genel İzotretinoinin kemik kaybına etkisi ortaya konmamışsa da yaşla bağlantılı osteoporoz hikayesi olanlarda, osteomalazi ve diğer kemik metabolizması bozuklukları olanlarda doktorların dikkatli olmaları önerilir. Anorexia nervosa hastası olan, kronik kortikosteroid veya antikonvülsan kullanan hastalarda da Vit D metabolizması etkilenebileceğinden dikkatli olunmalıdır. ZORETANİN ile tedavi edilmiş hastalar tedavi sırasında ve tedavinin bitiminden sonraki bir ay içerisinde kan bağışı yapamazlar.   Gebelikte kullanım Gebelik kategorisi X’tir. Gebelikte kesinlikle kontrendikedir.   Emziren annelerde kullanım İzotretinoinin sütle atılıp atılmadığı bilinmememektedir ancak yüksek derecede lipofilik olduğundan ilacın süte geçme olasılığı fazladır ve potansiyel istenmeyen  etkilerinden dolayı emziren anneler kullanmamalıdır.   Araç ve makine kullanımına etkisi Bazı hastalarda gece görüşünde azalmaya yol açabileceğinden ve bu etki aniden ortaya çıkabileceğinden hastalar araba kullanmaları esnasında oluşabilecek tehlike konusunda uyarılmalıdırlar.                                                      HASTALARA UYARILAR                               İLACI KULLANMADAN ÖNCE MUTLAKA OKUYUNUZ                        Bu bölüm kadın hastalar içindir: İzotretinoinin kullanımı sırasında kesinlikle gebe kalmayınız. Tedaviye başlamadan önce gebe olmadığınız kesinlikle tespit edilmiş olmalıdır.  Gebelik sırasında izotretinoinin kullanımı bebeğin sakat doğmasına sebep olabilir.  İlacın vücuttan geç atılması nedeniyle, tedavinin bitiminden sonra da 1 ay boyunca gebe kalmamalısınız.  Tedaviye başlamadan 4 hafta önce, ilacın kullanımı sırasında ve tedavi bittikten sonra 1 ay süresince gebeliği önleyici önlemler almanız zorunludur. Etkili bir korunmaya rağmen ilaç kullanırken veya tedavi sonrasındaki 1 ay içinde gebe kalırsanız ya da böyle bir şüphe olursa derhal hekiminize başvurunuz.  Emziren anneler ilacı kullanamazlar  Bu bölüm kadın ve erkek hastalar içindir: İlaç kullanımı esnasında ve tedavi bitiminden sonraki bir ay boyunca kan bağışı yapmak   yasaktır. İlacı alırken A vitamini içeren diğer ilaçlar kullanılmamalıdır.  Elinizdeki ilacı eczaneden, sadece doktorunuzla birlikte imzaladığınız “reçete ve hasta onay formu”  karşılığında satın alabilirsiniz. Söz konusu formu imzalamadan önce, arka yüzündeki uyarı ve bilgileri tam olarak okumuş ve anlamış olmanız gerekir.  Hekiminiz ilaç hakkında geniş bilgiye sahiptir. Tereddüt ettiğiniz konularda kendisine danışınız.  İlaç sadece sizin kullanımınız içindir, başka hiç kimseye vermeyiniz.    Yukarıdaki uyarılar sizi korkutmamalıdır. Hekiminizin kontrolünde ve talimatlara uyarak kullandığınız müddetçe ilacınız size güvenli ve etkin bir tedavi sağlayacaktır. İlacın belirtilen zararlı etkileri sadece hamilelik esnasında bebek üzerindedir. Kısıtlayıcı süre olan tedavinin sona ermesinden 1 ay sonra tekrar hamile kalabilir ve sağlıklı bebek sahibi olabilirsiniz.    

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Aşağıdaki istenmeyen etkilerin birçoğu yüksek doz vit A alanlardakilerle benzerdir (deride ve muköz membranlarda kuruluk). Dozla ilişki Çeilit ve hipertrigliseridemi genellikle dozla ilişkilidir. İstenmeyen etkilerin birçoğu tedavi kesildikten bir süre sonra geri dönmüştür.   Tüm vücut Alerjik reaksiyonlar, vaskülit, sistemik aşırı duyarlılık, ödem, yorgunluk, lenfadenopati, kilo kaybı.   Kardiyovasküler Çarpıntı, taşikardi, vasküler trombotik hastalık, inme.   Endokrin Hipertrigliseridemi, kan şeker düzeylerinde değişliklik.   Gastrointestinal İnflamatuar barsak hastalığı, pankreatit, hepatit, kolit, özofajit, ileit, bulantı.   Hematolojik Anemi, trombositopeni, nötropeni.   Kas-iskelet Hiperostozis, tendon ve ligamanlarının kalsifikasyonu, prematür epifiz kapanması, kemik mineral yoğunluğunda azalma, artrit, rabdomiyoliz.   Nörolojik Psödotümör serebri, sersemlik, başağrısı, insomnia, başağrısı, letarji, parestezi, senkop.   Psikiyatrik İntihar düşüncesi ve denemesi, depresyon, psikoz, agresyon, saldırgan davranışlar, emosyonel dengesizlik.   Üreme sistemi Anormal adet dönemleri   Solunum Bronkospazm, ses değişikliği, solunum yolu infeksiyonu.   Deri ve ekleri Akne fulminans, alopesi, morluklar, çeilit, ağız kuruluğu, burun kuruluğu, deri kuruluğu, epistaksis, kızarıklık, hirsutizm, hiper ve hipopigmentasyon, tırnak distrofisi, paronişi, kaşıntı, terleme, ürtiker.   Özel duyular   Duyma Duyma bozukluğu, tinnitus.   Görme Korneal opasite, gece görüşünün azalması, katarakt, konjunktivit, göz kuruluğu, keratit, optik nörit, fotofobi, görme bozukluğu.   Üriner sistem Glomerulonefrit.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Abakavirin tek doz halinde 1200 mg’a ve günlük toplam 1800 mg’a kadar olan dozları klinik çalışmalarda hastalara uygulanmıştır. Beklenmedik bir advers etki bildirilmemiştir. Daha yüksek dozların etkileri bilinmemektedir. Eğer doz aşımı olursa, hasta toksisite bulguları açısından izlenmeli (Bkz. Yan Etkiler / Advers Etkiler) ve standart destek tedavi gerektiği şekilde uygulanmalıdır. Abakavirin peritoneal diyaliz veya hemodiyaliz ile vücuttan uzaklaştırılıp uzaklaştırılmadığı bilinmemektedir.

Endikasyonlar

Ziagen, HIV (İnsan İmmün Yetmezlik Virusu) ile enfekte erişkinlerin ve çocukların antiretroviral kombinasyon tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Abakavir revers transkriptaz inhibitörü bir nükleozid analoğudur. Abakavir, HIV’in zidovudin, lamivudin, zalsitabin, didanozin ya da nevirapine dirençli klinik izolatları da dahil olmak üzere HIV-1 ve HIV-2’ye karşı etkili seçici bir antiviraldir. İn vitro çalışmalar, HIV ile ilgili etki mekanizmasının, viral replikasyon döngüsünde zincirin kesintiye uğraması ve sonlanması ile sonuçlanan şekilde gelişen HIV revers transkriptaz enziminin inhibisyonu olduğunu göstermiştir. Abakavir, nevirapin ve zidovudin ile kombinasyonunda in vitro olarak sinerjik etki gösterir. Didanozin, zalsitabin, lamivudin ve stavudin ile kombinasyonunda aditif etkili olduğu gösterilmiştir.   İn vitro olarak abakavire dirençli HIV-1 izolatları seçilmiştir, bunlar revers transkriptaz enziminin (RT) kodon bölgesindeki ( M184V, K65R, L74V ve Y115F kodonları) spesifik genotip değişiklikleriyle ilişkilidir. Abakavire viral direnç, in vitro ve in vivo olarak, virüsün yabanıl tipinde klinik olarak anlamlı bir düzeyde olabilen, IC50de sekiz katlık bir artışa varan çoklu mutasyonları gerektirdiği için, göreceli olarak yavaş şekilde gelişir. Abakavire dirençli izolatlar; lamivudin, zalsitabin ve/veya didanozine de azalmış duyarlılık gösterebilir fakat zidovudin ve stavudine duyarlı kalabilir. Abakavir ile proteaz inhibitörleri veya nükleozid revers transkriptaz inhibitörü olmayan ilaçlar arasında çapraz direnç bulunmaz.   Klinik deneyim: Klinik çalışmalarda, zidovudin ve lamivudinle kombine Ziagen tedavisi erişkin ve çocuklarda CD4 hücre sayısında buna uyan yükselmelerle birlikte viral yükte belirgin ve kalıcı azalmaya neden olmuştur. Daha önce hiç tedavi edilmemiş hastalarda, çift-kör 48 haftalık klinik çalışmada abakavir, lamivudin ve zidovudin kombinasyonu indinavir, lamivudin ve zidovudin kombinasyonuyla primer etkinlik analizinde eşdeğer antiviral etkinlik göstermiştir. Başlangıç plazma HIV-1 RNA düzeyleri 100.000 kopya/ml’nin üzerinde olan hastaların sekonder analizinde indinavir içeren kombinasyonu alan hastaların yanıtı daha üstün olmuştur. Başlangıç plazma HIV-1 RNA düzeyleri 100.000 kopya/ml’nin altında olan hastaların her iki tedaviye yanıtı eşit bulunmuştur. Çocuklarda körlenmemiş NRTI kombinasyonlarını (körlenmiş nelfinavir ile veya nelfinarvirsiz) karşılaştıran bir çalışmada, lamivudin ve zidovudin ile tedavi edilenlerle (%44) karşılaştırıldığında abakavir ve lamivudin (%73) veya abakavir ve zidovudin (%70) ile tedavi edilenlerin anlamlı ölçüde daha büyük oranında 24 haftada HIV-1 RNA£400 kopya/ml idi. Geniş ölçüde antiretroviral tedavi uygulanmış çocuklarda abakavir, lamivudin ve zidovudin kombinasyonuyla fazla yüksek olmayan fakat uzun süreli bir etki gözlenmiştir. Tedavi denenmiş hastalarda Ziagen’in nükleozid revers transkriptaz inhibitörü ilaçlara eklenmesinin viral yükü azaltmak ve CD4 hücre sayısını artırmakta ek bir fayda sağladığını gösteren sınırlı veri bulunmaktadır. Yararının derecesi, abakavire çapraz direnç açısından seçilmiş olabilecek olan ilk tedavinin özelliği ve süresine bağlıdır. Abakavir, beyin omurilik sıvısına (BOS) geçer   (Bkz. Farmakokinetik Özellikler), BOS’da HIV-1 RNA düzeylerini düşürdüğü gösterilmiştir. Diğer antiretroviral ilaçlarla kombine olarak HIV ile ilişkili nörolojik komplikasyonların önlenmesinde etkisi olabilir ve bu korunaklı bölgede direnç gelişimini geciktirebilir.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim:  Abakavir oral uygulamayı takiben barsaktan hızla ve tam olarak emilir. Erişkinlerde absolü biyoyararlılığı %83 civarındadır. Oral uygulamayı takiben, maksimum serum konsantrasyonuna (Cmaks) ulaşmada ortalama süre (tmaks) yaklaşık tablet formu için bir buçuk saattir. Tablet ile solüsyon arasında AUC bakımından farklılık gözlenmemiştir. Terapötik doz seviyelerinde (günde iki kez 300mg) abakavir tabletin sabit Cmaks’ı yaklaşık 3 µg/ml ve 12 saatlik doz aralığında AUC yaklaşık 6 µg/ml’dir. Oral solüsyonun Cmaks değeri tabletten hafifçe daha yüksektir. Yemekler, emilimi geciktirir ve Cmaks‘ı azaltır fakat genel olarak plazma konsantrasyonlarını (AUC) etkilemez. Bu nedenle Ziagen yemekle birlikte veya aç karna alınabilir.   Dağılım: İv uygulamayı takiben abakavirin serbest olarak vücut dokularına geçtiğini gösterir şekilde görünür dağılım hacmi yaklaşık 0.8 l/kg dır. HIV infeksiyonu bulunan hastalarda yapılan çalışmalar abakavirin %30 ile %44 arasında plazma BOS AUC oranıyla BOS’a iyi penetre olduğunu göstermiştir. Bir faz I farmakokinetik çalışmasında günde iki kez 300 mg oral abakavir uygulamasını takiben abakavirin BOS’a penetrasyonu incelenmiştir. Dozdan 1.5 saat sonra BOS’da ulaşılan ortalama konsantrasyon 0.14  µg/ml’dir. Günde iki kez 600 mg dozda yapılan başka bir farmakokinetik çalışmada abakavirin BOS’daki konsantrasyonu, zamanla uygulamadan 0.5-1 saat sonra yaklaşık 0.13 µg/ml’den 3-4 saat sonra yaklaşık 0.74 µg/ml’ye yükselmiştir. Zirve konsantrasyonlarına dört saatte erişilememiş de olsa, belirlenen değerler, 0.08 µg/ml veya 0.26 µM’deki abakavir IC50‘den dokuz kat daha yüksekti. İn vitro plazma protein bağlama çalışmaları, abakavirin terapötik dozlarda insan plazma proteinlerine yalnızca düşük ile orta derecede (yaklaşık %49) bağlandığını gösterir. Bu durum, plazma protein bağlama yerinden çıkarılma nedeniyle olan ilaç etkileşimlerinin olasılığının düşük olduğunu işaret eder.   Metabolizma: Abakavir esas olarak karaciğerde metabolize olur, uygulanan dozun %2’den azı değişmemiş halde böbrekten atılır. İnsanda temel metabolizma yolu alkol dehidrogenaz ve idrardan atılan dozun yaklaşık % 66’sını oluşturan 5’-karboksilik asidi ve 5’-glukuronidi meydana getiren glukuronidasyondur.   Eliminasyon: Abakavirin ortalama yarı ömrü 1.5 saattir. Günde iki kez 300 mg oral abakavirin multipl dozlarından sonra belirgin bir ilaç birikimi olmamıştır. Abakavirin eliminasyonu, oluşan metabolitlerin esas olarak idrarla atıldığı hepatik metabolizma ile gerçekleşir. Uygulanan abakavir dozunun yaklaşık %83’ü idrarda metabolitler ile değişmemiş abakavir şeklindedir, gerisi feçesle elimine edilir.   Özel Populasyonlar:  Karaciğer Yetmezliği: Abakavir esas olarak karaciğerde metabolize olur. Abakavirin farmakokinetiği hafif hepatik yetmezlik olan (Child-Pugh skoru 5-6) hastalarda çalışılmıştır. Sonuçlar abakavir AUC değerinde ortalama 1.89 misli bir artış ve abakavir yarılanma-ömründe 1.58 misli artış olduğunu göstermiştir. Metabolitlerin AUC’leri karaciğer hastalığı tarafından değiştirilmemiştir. Bununla beraber bunların oluşum ve eliminasyon hızları azalmıştır. Hafif hepatik yetmezliği olanlar karaciğer hastalığı olmayanların terapötik aralığı içinde ilaç düzeyleri için günde 2 kez 200mg abakavir almalıdır. Orta ve şiddetli karaciğer yetmezliğinde Ziagen farmakokinetiği çalışılmamıştır; bu nedenle Ziagen bu hastalarda kontrendikedir.   Böbrek Yetmezliği: Abakavir esas olarak karaciğerde metabolize olur, uygulanan dozun %2’den azı değişmemiş halde böbrekten atılır. Abakavirin ileri evre böbrek yetmezliğindeki hastalardaki farmakokinetiği normal renal fonksiyonlu hastalardakine benzer. Bundan dolayı renal yetmezlikte doz azaltılmasına gerek duyulmamaktadır.   Çocuklarda Kullanım: Abakavir oral solüsyon şeklinde çocuklara verildiğinde hızla ve tam olarak emilir. Plazma konsantrasyonlarında daha fazla değişiklik olmakla birlikte çocuklardaki genel farmakokinetik parametreler erişkinlerdekine benzerdir. Üç aydan 16 yaşa kadar olan çocuklarda önerilen doz, günde iki kez 8 mg/kg’dır. Bu ise, erişkinde uygulanan günde iki kez 300 mg’a eşdeğer terapötik konsantrasyona büyük ölçüde ulaşabilecek, hafifçe daha yüksek ortalama plazma konsantrasyonlarını sağlayacaktır.   Yaşlılarda Kullanım: Altmışbeş yaşın üstündeki hastalarda abakavir farmakokinetiği incelenmemiştir. Yaşlı hastaların tedavisi sırasında karaciğer, böbrek ve kalp fonksiyonlarında azalmanın ve birlikte uygulanan diğer ilaç tedavilerinin daha sık olacağı  dikkate alınmalıdır.

Farmasötik Şekli

FILM TABLET

Formülü

Ziagen film tablet, 300 mg abakavir içerir. Yardımcı madde: Opadry Sarı YS-1-12789-A

İlaç Etkileşmeleri

Ziagen’in in vitro denemelerinin sonuçları ve abakavirin bilinen major metabolizması temel alındığında diğer ilaçlarla etkileşme ihtimali çok azdır. Abakavir, sitokrom P450 3A4 enzimi aracılı metabolizmayı inhibe etme potansiyeli taşımaz. Ayrıca CYP 3A4, CYP2C9 ya da CYP2D6 enzimleriyle metabolize olan ilaçlarla etkileşmediği in vitro olarak gösterilmiştir. Karaciğer metabolizma indüksiyonu klinik çalışmalar sırasında gözlenmemiştir.  Bu nedenle, başlıca P450 enzimiyle metabolize olan antiretroviral proteaz inhibitörleri veya diğer ilaçlarla etkileşme olasılığı azdır. Klinik çalışmalarda abakavir, zidovudin ve lamivudin arasında belirgin bir etkileşim olmadığı gösterilmiştir.   Etanol: Abakavirin metabolizması etanol ile birlikte uygulandığında AUC’da yaklaşık % 41’lik bir artış olacak şekilde değişiklik göstermektedir. Abakavirin güvenilirlik profiline bakıldığında bu bulgular, klinik olarak anlamlı değildir. Abakavir, etanol metabolizmasını etkilemez.   Metadon: Yapılan farmakokinetik bir çalışmada abakavir, metadon ile birlikte günde 2 kez 600 mg verildiğinde; Abakavirin Cmax’unda %35’lik bir azalma ve tmax’unda ise 1 saatlik  gecikme gösterilmiştir. AUC değişmemiştir. Abakavirin farmakokinetiğindeki bu değişikliklerin kliniğe yansıdığı düşünülmemektedir. Bu çalışmada abakavir ortalama metadon sistemik klirensini %22’ye kadar arttırmıştır. Bu değişikliğin hastaların çoğunda kliniğe yansıdığı düşünülmese de metadon re-titrasyonu gerekebilir.    Retinoidler: İsotretinoin gibi retinoid bileşikleri alkol dehidrogenaz yolu ile elimine edilirler. Abakavir ile etkileşim olasıdır; ama böyle bir çalışma yapılmamıştır. 

Kontraendikasyonlar

Ziagen kullanımı, abakavire veya preparatın bileşiminde bulunan diğer maddelere aşırı duyarlı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

(Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde) 16 yaş üstü adolesanlarda ve erişkinlerde : Önerilen doz günde iki kez 300 mg (bir tablet) Ziagen’dir. Üç ay – 16 yaş arasındaki çocuklarda: Önerilen doz günlük toplam doz 600 mg’ı aşmayacak şekilde günde iki kez 8 mg/kg dır. Ziagen yemek ile veya aç karna alınabilir. Ziagen’in çocuklar ve tablet kullanımının uygun olmadığı hastalar için oral solüsyon formu vardır. Tedaviye, HIV enfeksiyonu tedavisinde deneyimli bir hekim tarafından başlanmalıdır. Renal yetmezliği olan hastalarda doz: Renal disfonksiyonu bulunan hastalarda Ziagen’in doz ayarlamasına gerek yoktur. (Bkz. Farmakokinetik özellikler) Hepatik yetmezliği olan hastalarda doz: Abakavir esas olarak karaciğerde metabolize olur. Hafif hepatik yetmezliği olan hastalarda (Child-Pugh skoru 5-6) önerilen doz günde 2 kez 200 mg’dır. Doz azaltmasını yapmak için bu hastaların tedavisinde Ziagen Oral Solüsyon kullanılmalıdır. Ziagen orta şiddetli ve şiddetli karaciğer yetmezliği olan hastalarda, bu grup hastalarda farmakokinetiği çalışılmadığından kontrendikedir (bkz. Farmakokinetik özellikleri).

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Ziagen Oral Solüsyon, 20 mg/ml, 240 ml, çocuklar için emniyet kapaklı polietilen şişede.

Saklama Koşulları

300C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Ziagen 300mg Film Tablet , 60 tablet, blisterde

Uyarılar/Önlemler

Aşırı duyarlılık (bkz. İstenmeyen etkiler):   Klinik çalışmalarda, abakavir kullanan hastaların yaklaşık %5’inde, çok seyrek vakalarda ölüm dahil olmak üzere, aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişmiştir.   Risk faktörleri   Çalışmalar abakavire karşı gelişen aşırı duyarlılık reaksiyonlarında görülen anlamlı artış riski ile HLA B*5701 alel gen taşıyıcılığı arasında ilişki olduğunu göstermiştir. Prospektif CNA106030 (PREDICT-1) çalışmasında, hastaların tedaviden önce HLA B*5701 alel geni taşıyıp taşımadıkları yönünden değerlendirilmesi ve bu alel geni taşıyan hastalarda abakavir kullanımından kaçınılması, klinik olarak abakavire karşı gelişen aşırı duyarlılık reaksiyonlarını % 7.8’den (847’de 66) % 3.4’e (803’te 27) (p<0.0001), aşırı duyarlılık reaksiyonu insidansını da deri bant testi ile de doğrulandığı gibi % 2.7’den (842’de 23) % 0.0’a (802’de 0) düşürmüştür (p<0.0001). Bu çalışmaya göre, abakavir tedavisi sırasında, HLA B*5701 alel geni taşıyan hastaların % 48 – 61’inde aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişirken taşımayanların sadece % 0 – 4’ünde gelişmiştir.   Klinisyenler, daha önce abakavire maruz kalmamış HIV ile enfekte hastaları HLA B*5701 alel geni taşıyıp taşımadıkları yönünden değerlendirmelidir. HLA B*5701 alel gen taşıyıcısı olan hastalarda abakavir kullanımı tavsiye edilmez, abakavir kullanımı sadece faydalarının risklerinden fazla olduğu istisnai durumlarda, tıbbi gözetim altında düşünülmelidir.   Şüpheli aşırı duyarlılık reaksiyonu tanısı, abakavir tedavisi gören hastalarda verilecek klinik kararın temelini oluşturmalıdır. Şiddetli veya öldürücü reaksiyon oluşma olasılığı olduğundan HLA B*5701 alel geni yokluğunda bile, aşırı duyarlılık reaksiyonu gözardı edilemezse abakavir tedavisini kesmek ve bir daha başlamamak önemlidir.   Klinik tanım   Aşırı duyarlılık reaksiyonları, birçok organın tutulumuna işaret eden belirtilerle kendini gösterir. Hastaların çoğunda sendromun bir parçası olarak ateş ve/veya döküntü vardır. Aşırı duyarlılığın diğer bazı belirtileri ise halsizlik, kırıklık, bulantı, kusma, ishal veya karın ağrısı gibi gastrointestinal belirtiler ve dispne, boğaz ağrısı, öksürük, anormal akciğer röntgeni bulguları (başlıca, lokalize olabilen infiltrasyonlar) gibi solunum sistemi ile ilgili semptomlardır. Aşırı duyarlılık reaksiyonu belirtileri, abakavir tedavisi boyunca herhangi bir zamanda gelişebilir; ama genellikle tedavinin ilk 6 haftasında görülür. Belirtiler, devam eden tedavi ile kötüleşir ve hayatı tehdit edici olabilir. Abakavirin bırakılmasıyla genellikle semptomlar düzelir.   Klinik tedavi   Aşırı duyarlılık belirtileri gelişen hastalar öneri için doktorları ile DERHAL İRTİBAT KURMALIDIRLAR. Aşırı duyarlılık reaksiyonu tanısı konursa, abakavir kullanımına DERHAL son verilmelidir. Aşırı duyarlılık reaksiyonunun gelişmesinden sonra ZİAGEN veya abakavir içeren başka bir tıbbi ürünün (TrIzIvIr™) yeniden kullanımı saatler içerisinde hayatı tehdit edici hipotansiyon ve ölüm gibi semptomları içeren çok daha ciddi belirtilerin gelişmesine neden olacağı için ASLA TEKRAR BAŞLANMAMALIDIR.   Tanıda geç kalmamak ve hayatı tehdit edici aşırı duyarlılık reaksiyonu riskini en aza indirmek için, başka tanılar (solunum sistemi hastalıkları, grip benzeri hastalık, gastroenterit veya diğer ilaçlara karşı reaksiyonlar) olasılığı bulunsa da, aşırı duyarlılık olasılığı dışlanamıyorsa ZİAGEN kullanımı kesilmelidir. Alternatif ilaç tedavileri ile oluşan semptomların tekrarında da ZİAGEN’e veya abakavir içeren diğer ürünlere (TrIzIvIr™) tekrar başlanmamalıdır.   Aşırı duyarlılık durumu hakkında hastaları bilgilendirmek için, ZİAGEN kutusu içinde bir uyarı kartı bulundurulmaktadır.   Abakavir tedavisinin kesilmesini takiben özellikle yapılması gerekenler   Abakavir tedavisi kesilmişse ve tekrar başlanması düşünülüyorsa, hastanın aşırı duyarlılık reaksiyonu belirtilerini göstermediğinden emin olunarak, ilacın bırakılma sebebi değerlendirilmelidir. Aşırı duyarlılık reaksiyonu olasılığı dışlanamıyorsa, ZİAGEN’e veya abakavir içeren bir başka ilaca (TrIzIvIr) tekrar başlanmamalıdır.   Bir tek anahtar belirtinin (döküntü, ateş, keyifsizlik/halsizlik, gastrointestinal semptom veya solunumla ilgili bir semptom) ardından abakavirin kesildiği, sonra tekrar başlandığı durumlarda seyrek olarak aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Bu hastalarda abakavire tekrar başlanmasına karar verilmişse, uygulama doğrudan tıbbi gözetim altında yapılmalıdır.   Çok seyrek durumlarda önceden aşırı duyarlılık semptomları olmayan ve tedaviye yeniden başlanmış hastalarda aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Eğer abakavire yeniden başlama kararı verilmişse, bu, hasta tıbbi bakıma hızla ulaşabilecek ise uygulanmalıdır.   Bilinmeyen HLA B*5701 durumu olan ve abakaviri önceden tolere etmiş hastalarda abakavirin tekrar kullanımında, HLA B*5701 alel gen taşıyıcılığının görüntülenmesi tavsiye edilmektedir. HLA B*5701 alel için test sonucu pozitif olan hastalarda abakavire tekrar başlanması tavsiye edilmez. Abakavirin tekrar kullanımı, sadece istisnai durumlarda; potansiyel yararların risklerinden fazla olması halinde ve yakın doktor gözetimi altında düşünülmelidir.   Önemli hasta bilgisi   Reçete edenler, aşırı duyarlılık reaksiyonlarına dair aşağıda yer alan uyarılar konusunda hastaları tamamen bilgilendirmekle yükümlüdür:   Hastalar abakavire karşı gelişen aşırı duyarlılık reaksiyonlarının hayatı tehdit edici  bir olay veya ölümle sonuçlanabileceği olasılığı hakkında bilgilendirilmelidir. (HLA B*5701 pozitif olan hastalarda aşırı duyarlılık reaksiyon riski daha yüksektir) HLA B*5701 negatif olan hastalarda dahil olmak üzerehastalar,    aşırı duyarlılık   reaksiyonlarına   bağlı   olabilecek   belirtiler geliştiğinde DERHAL doktorları ile TEMASA GEÇMELİDİR. Abakavire karşı aşırı duyarlı olan hastalara, ZİAGEN veya abakavir içeren diğer ilaçları (TrIzIvIr™) asla tekrar almamaları gerektiği hatırlatılmalıdır. Aşırı duyarlılık reaksiyonu hikayesi olan hastaların abakavire tekrar başlamasını önlemek için, ZİAGEN’in arta kalan tabletlerini eczaneye geri vermeleri istenmelidir. Herhangi   bir nedenle, çoğunlukla olası   bir   advers   etki veya hastalığa   bağlı olarak abakavir kullanmayı bırakan hastalara, tekrar başlamadan önce mutlaka doktorlarıyla temas kurmaları önerilmelidir. Her   hastaya,   ZİAGEN  kutusu   içinde   bulunan kullanma talimatını okuması gerektiği söylenmeli,    kutudaki  Uyarı   Kartı’nı   almalarının   ve   her   zaman    yanlarında bulundurmalarının önemi hatırlatılmalıdır.   Laktik asidoz/steatozla birlikte ciddi hepatomegali   HIV enfeksiyonlarının tedavisinde antiretroviral nükleozid analoglarının tek başına veya abakavir dahil kombinasyonların kullanımında, ölümle sonlanan vakalar dahil laktik asidoz ve steatozla birlikte ciddi hepatomegali bildirilmiştir. Bu vakaların çoğu, kadınlarda ortaya çıkmıştır.   Laktik asidozu düşündürecek klinik belirtiler arasında genel halsizlik, iştahsızlık, nedeni bilinmeyen ani kilo kaybı, gastrointestinal belirtiler ve solunum belirtileri (dispne ve takipne) yer alır.   Abakavir kullanılırken, her hastada ve özellikle bilinen karaciğer hastalığı yönünden risk faktörü taşıyan hastalarda tedbirli olunmalıdır. Klinik veya laboratuvar sonuçlarına dayanarak laktik asidoz veya hepatotoksisite (bunlar arasında, transaminazlarda belirgin artış olmasa bile hepatomegali ve steatoz da yer alabilir) geliştiği düşünülen hastalarda abakavir tedavisi ertelenmelidir.     Yağın yeniden dağılımı   Kombine antiretroviral tedavi alan hastalarda, tek başına ya da birlikte olmak üzere, santral obezite, dorsoservikal yağ miktarında artış (bufalo hörgücü), kol ve bacaklarda zayıflama, yüzde zayıflama, göğüslerin büyümesi, serum lipid ve kan glukoz düzeylerinde artış dahil vücut yağının yeniden dağılımı/birikimi gözlemlenmiştir (bkz. İstenmeyen etkiler).   Proteaz inhibitörü (PI) ve nükleozid analoğu revers transkriptaz inhibitörü (NRTI) sınıfı ilaçların tümü, bir ya da birden fazla sayıda spesifik istenmeyen etkilerle (yaygın olarak, lipodistrofi olarak bilinen genel bir sendroma bağlanır) ilişkilendirilmiştir. Veriler, terapötik sınıflarına göre bu ürünler arasında risk yönünden farklar olduğuna işaret etmektedir.   Buna ilaveten, lipodistrofi sendromunun etiyolojisi çok faktörlüdür; örneğin, HIV hastalığının durumu, ileri yaş ve antiretroviral tedavinin süresi dahil hepsi önemlidir ve olasılıkla sinerjistik rol oynamaktadırlar.   Bu olayların uzun dönemdeki sonuçları halen bilinmemektedir.   Klinik muayene, yağ dağılımına ait fizik muayene bulgularının değerlendirilmesini de içermelidir. Serum lipid ve kan glukoz düzeylerinin ölçülmesi düşünülmelidir. Lipid bozuklukları klinik olarak uygun şekilde tedavi edilmelidir.   İmmün rekonstitüsyon sendromu   Ciddi bağışıklık yetmezliği olan HIV’le enfekte hastalarda, antiretroviral tedaviye (ART) başlandığında, asemptomatik veya rezidüel fırsatçı enfeksiyonlara karşı enflamatuvar bir reaksiyon gelişerek, ağır klinik durumlara veya semptomların kötüleşmesine yol açabilir. Tipik olarak, bu tür reaksiyonlar ART’ye başlandıktan sonraki ilk birkaç hafta veya ay içinde gözlemlenir. Bununla ilgili verilebilecek uygun örnekler sitomegalovirüs retiniti, genel ve/veya fokal mikobakteriyel enfeksiyonlar ve Pneumocystis jiroveci (P. carinii) pnömonisidir. Bütün enflamatuvar semptomlar gecikmeden değerlendirilmeli ve gerekli durumda tedavi başlanmalıdır.   Fırsatçı enfeksiyonlar   Abakavir veya başka bir antiretroviral tedavi uygulanan hastalarda, fırsatçı enfeksiyonlar ve HIV enfeksiyonunun diğer komplikasyonları gelişmeye devam edebilir. Bu nedenle, bu hastalar HIV ile ilişkili hastalıkların tedavisinde tecrübeli hekimler tarafından yakın tıbbi gözetim altında tutulmalıdırlar.   Enfeksiyon bulaşması   Hastalara, abakavir de dahil olmak üzere, güncel antiretroviral tedavinin, HIV’in cinsel temas ya da kan yolu ile başkalarına bulaşma riskini önlediğinin kanıtlanmadığı belirtilmelidir. Uygun önlemlerin alınmasına devam edilmelidir.   Miyokard enfarktüsü   Antiretroviral kombinasyon tedavisi alan hastalarda miyokard enfarktüsü oranını araştırmak için tasarlanan prospektif, epidemiyolojik, gözlemsel bir çalışmada; son 6 ay boyunca abakavir kullanımı ile artan miyokard enfarktüsü riski arasında bir korelasyon yapılmıştır. GlaxoSmithKline firmasının desteklediği klinik çalışmaların toplu analizleri yapılmış ve abakavir kullanımıyla birlikte miyokard enfarktüsü riskinde bir artış olmadığı gözlenmiştir. Olası artışı açıklayan biyolojik bir mekanizma bulunmamaktadır. Bütünüyle gözlenen gruplardan ve kontrollü klinik çalışmalardan elde edilen veriler abakavir tedavisi ile miyokard enfarktüsü riski arasında bir ilişki kurmak için yeterli değildir.   Abakavir dahil, antiretroviral ilaçlar reçete edilirken koroner kalp hastalığı riski göz önünde bulundurulmalı ve değiştirilebilir tüm risk faktörlerini (örneğin; hipertansiyon hiperlipidemi, şeker hastalığı ve sigara içme) minimize etmek için önlem alınmalıdır.   ZİAGEN içerdiği sorbitol nedeni ile karın ağrısı ve diyareye sebep olmaktadır. Nadir kalıtımsal fruktoz intolerans problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Aşırı Duyarlılık: (Bkz. Uyarılar ve Önlemler) Klinik çalışmalarda, Ziagen kullanan hastaların yaklaşık %4’ ünde, çok nadir vakalarda ölüm olmak üzere, aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişmiştir. Bu reaksiyon, çoklu organ tutulmasına işaret eden belirtilerle karakterize olarak kendini gösterir. Aşırı duyarlılık reaksiyonu geliştiren hastaların çoğunda sendromun bir parçası olarak ateş ve/veya döküntü (genellikle makülopapüler veya ürtikeryal) olacaktır bununla birlikte reaksiyonlar döküntü veya ateş olmadan da oluşmaktadır. Belirtiler Ziagen ile tedavi süresinde herhangi bir zamanda başlayabilir ama genellikle Ziagen tedavisinin başlamasını takip eden altı hafta içinde (ortalama başlama süresi 11 gün) görülür. Bu aşırı duyarlılık reaksiyonlarının belirtileri aşağıda liste halinde verilmiştir.  En az %10 hastada görülen aşırı duyarlılık reaksiyonları koyu renkte yazılmıştır.   Deri: Döküntü (genellikle makülopapüler veya ürtikeryal) Gastrointestinal Sistem: Bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı, ağızda ülserasyonlar   Solunum Sistemi:  Dispne, öksürük, boğaz ağrısı, yetişkin solunum sıkıntısı sendromu, solunum yetmezliği Diğer: Ateş, yorgunluk, keyifsizlik, ödem, lenfadenopati, hipotansiyon, konjunktivit, anafilaksi Nörolojik/Psikiyatrik: Baş ağrısı, parestezi Hematolojik: Lenfopeni Karaciğer/Pankreas: Karaciğer fonksiyon testlerinde yükselme, karaciğer yetmezliği İskelet ve Kas Sistemi: Miyalji, nadiren miyoliz, artralji, yükselmiş kreatin fosfokinaz Üroloji: Kreatinin yükselmesi, böbrek yetmezliği   Başlangıçta aşırı duyarlılık reaksiyonu gösteren bazı hastaların solunum sistemi hastalığı (pnömoni, bronşit, farenjit), grip benzeri hastalık, gastroenterit olabileceği veya diğer tıbbi tedavilere reaksiyon gösterdiği düşünülmüştür. Aşırı duyarlılık tanısındaki bu gecikme, Ziagen’e devam edilmesi veya tekrar başlanması sonucunu doğurmuş ve bu çok daha ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonuna veya ölüme neden olmuştur. Bundan dolayı bu hastalıkların belirtilerini gösteren hastalar, aşırı duyarlılık reaksiyonu tanısı açısından dikkatle ele alınmalıdır. Aşırı duyarlılık reaksiyonu olasılığı ortadan kaldırılamıyorsa Ziagen veya abakavir içeren herhangi bir ilaca  tekrar başlanmamalıdır.   Aşırı duyarlılık reaksiyonuna bağlı belirtiler devam eden tedaviyle beraber  kötüleşebilir ve genellikle Ziagen’in bırakılmasıyla düzelir. Abakavire karşı gelişen aşırı duyarlılığın oluşumunu veya şiddetini tahmin edebileceğimiz risk faktörleri bilinmemektedir.   Ziagen’e tekrar başlanmasının ardından aşırı duyarlılık reaksiyonu birkaç saat gibi kısa bir süre içinde belirtileri ile geri dönmüştür. Aşırı duyarlılık reaksiyonunun tekrarlaması ilk gelişenden daha şiddetli seyredebilir, hayatı tehdit edici hipotansiyon ve ölüme neden olabilir. Bu aşırı duyarlılık reaksiyonunu geliştiren hastalar Ziagen’i  veya abakavir içeren herhangi bir ilacı bırakmalı ve asla tekrar denememelidir.    Bir tek anahtar semptom (döküntü, ateş veya gastrointestinal veya solunumla ilgili bir semptom) nedeni ile Ziagen kesilmesi sonrasında Ziagen’e tekrar başlanmasını takiben nadiren aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Öncesinde aşırı duyarlılık reaksiyonunun belirgin bir belirtisini göstermeyen, tedaviye yeniden başlanan hastalarda çok nadir olarak aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Bildirilen diğer yan etkilerin pek çoğu için, bunların Ziagen’e mi, HIV hastalığının tedavisinde kullanılan pek çok ilaca mı, yoksa hastalığın kendisine mi ait olduğu belirsizdir.   Aşağıda sıralananların çoğu (bulantı, kusma, diyare, ateş, yorgunluk, döküntü) abakavir aşırı duyarlılığının bir kısmı şeklinde yaygın olarak ortaya çıkar. Bu nedenle bu semptomlardan herhangi birine sahip hastalar aşırı duyarlılık reaksiyonu varlığı bakımından dikkatle değerlendirilmelidir. Eğer Ziagen bu semptomlardan herhangi birini göstermesi nedeniyle bırakılmışsa, tekrar Ziagen’e başlama kararı sadece doğrudan tıbbi gözetim altında yapılmalıdır (bkz. Ziagen tedavisinin kesilmesini takiben dikkat edilecek hususlar).   Aşağıda belirtilen yan etkilerin çoğunluğu tedaviyi sınırlayıcı nitelikte değildir: Bunların sınıflandırılmasında aşağıdaki sistem kullanılmıştır:-çok yaygın (>1/10), yaygın (>1/100 ,<1/10), yaygın değil (>1/1000,<1/100), nadir (>1/10000,<1/1000), çok nadir (<1/10000)   Metabolizma ve beslenme bozuklukları: Yaygın: iştahsızlık   Sinir sistemi hastalıkları Yaygın: baş ağrısı   Gastrointestinal hastalıklar: Yaygın: Bulantı, kusma, ishal Nadir: Pankreatit bildirilmiştir; fakat Ziagen ile neden-sonuç ilişkisi belli değildir.   Deri ve subkutan doku hastalıkları: Yaygın: Döküntü (sistemik semptomlar olmaksızın) Çok nadir: Eritem multiform, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz   Genel rahatsızlıklar ve uygulama yeri rahatsızlıkları: Yaygın: Ateş, letarji, halsizlik   Kontrollü klinik çalışmalarda Ziagen tedavisi ile ilgili laboratuvar anormallikleri yaygın değildir, insidansları Ziagen tedavisindeki hastalar ve kontrol grubu arasında farklılık göstermemektedir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE HEKİMİNİZE BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

500mg asiklovir içeren 10g’lık bir Zovirax krem tüpünün tamamı ağızdan alınacak olsa bile, bundan dolayı herhangi bir ters etki beklenmez.

Endikasyonlar

Zovirax Krem, ilk ve tekrarlayan genital Herpes ve Herpes labialis de dahil olmak üzere Herpes simplex deri enfeksiyonlarının tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Etki şekli: Asiklovir, Herpes simplex (HSV) tip I ve II ile Varicella zoster virüsüne karşı in vitro son derece etkili olan antiviral bir ajandır. Memeli konak hücreleri üzerinde toksisitesi düşüktür. Asiklovir, Herpes enfeksiyonu bulunan hücreye girdikten sonra fosforillenerek aktif bileşik asiklovir trifosfata dönüşür. Bu sürecin ilk aşaması, virüsün kodladığı timidin kinazın mevcut olmasına bağlıdır. Asiklovir trifosfat, herpese özel DNA polimeraza bir inhibitör ve substrat etkisi gösterip, normal hücresel olayları etkilemeden viral DNA sentezinin ilerlemesini engeller.  

Farmakokinetik Özellikler

Farmakokinetik çalışmalar, Zovirax kremin haricen uygulanmasını takiben minimal sistemik emilim olduğunu göstermiştir.

Farmasötik Şekli

Krem

Formülü

Suyla karışabilen, dimetikon içeren propilen glikollü bazda %5 a/a asiklovir içeren bir kremdir. Her 1 g krem 50 mg asiklovir içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Klinik olarak önemli hiçbir etkileşim saptanmamıştır.

Kontraendikasyonlar

Zovirax Krem, asiklovire veya propilen glikole karşı aşırı duyarlılığı olduğu bilinen hastalarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

(Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde)   Erişkinler ve çocuklar: Zovirax Krem, günde 5 kez, gece dozu atlanmak suretiyle yaklaşık 4 saatlik aralıklarla uygulanmalıdır. Zovirax Krem lezyonlara veya enfeksiyonun başlamasından sonra belirmesi beklenen lezyonlara mümkün olduğu kadar erken uygulanmalıdır. Tekrarlayan vakalarda tedaviye lezyonlar ilk belirdiği zaman veya ön belirti döneminde başlanması özellikle önemlidir. Tedaviye 5 gün devam edilmelidir. Eğer bu süre içinde iyileşme olmazsa, tedaviye 10 güne kadar devam edilebilir.   HARİCEN KULLANILIR. GÖZE SÜRÜLMEMELİDİR.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zovirax Göz Merhemi, 4.5 g, aluminyum tüpte Zovirax Flakon, 5 adet Zovirax 200 mg Tablet, 25 adet, blisterde Zovirax 800 mg Tablet, 20 adet, blisterde

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Buzdolabına koymayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Zovirax %5 Krem, 2 g, plastik pompalı tüp

Uyarılar/Önlemler

Zovirax kremin örneğin ağız, göz veya vajina gibi muköz alanlara uygulanması tahriş edici olabileceğinden uygun değildir. Kazara gözün içine girmemesine özellikle dikkat edilmelidir. Şiddetli bağışıklık yetmezliği olan hastalarda (örneğin; AIDS hastları veya kemik iliği nakli hastaları) oral Zovirax dozları düşünülmelidir. Bu tip hastalar herhangi bir enfeksiyon tedavisi için hekime danışmaya teşvik edilmelidirler. Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı: Gebelik kategorisi B. Asiklovir pazara çıktıktan sonra herhangi bir Zovirax formülasyonu kullanan bayanlarda gelişen gebelikler, gebelik kayıtları halinde dökümente edilmiştir. Bu kayıtlardan elde edilen bulgular, tüm populasyon ile Zovirax kullanan hastalarda görülen doğum kusurları sayısı karşılaştırıldığında bir artış olmadığını göstermiştir ve herhangi bir doğum kusuru genel bir neden öne sürmek için daha önce rastlanmamış bir özellik veya tutarlı bir patern göstermemiştir. Zovirax kremin kullanımı ancak potansiyel yararların bilinmeyen muhtemel risklere ağır bastığı durumlarda düşünülmelidir. Emzirme: İnsanlarla ilgili olarak elde edilen sınırlı veriler, sistemik olarak alındığı zaman ilacın anne sütüne geçtiğini göstermektedir. Bu nedenle emziren annelerde kullanılırken dikkatli olunmalıdır. Ancak Zovirax Krem şeklinde emziren annelerde kullanıldığında bebeğin alacağı dozaj önemsenmeyecek oranda olacaktır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Aşağıdaki sıklık tanımları yan etkilerin rastlanma sıklığını belirtmek için kabul edilen tanımlardır:Çok sık≥1/10, sık≥1/100 ve < 1/10, sık değil≥1/1000 ve <1/100, seyrek≥1/10000 ve <1/1000, çok seyrek<1/10000 Deri ve subkutan doku bozuklukları Sık değil  Zovirax krem uygulamasını takiben yanma veya batma Deride hafif kuruma ve pullanma Kaşınma Seyrek Eritem Uygulamayı takiben temas dermatiti. Duyarlılık testleri uygulandığı durumlarda reaktif maddelerin çoğunlukla asiklovirden çok krem bazındaki maddeler olduğu gösterilmiştir. İmmun sistem bozuklukları Çok seyrek  Anjiyoödem dahil erken aşırıduyarlılık reaksiyonları BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 2 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window