İlaç Sınıfı Beşeri İthal İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması CISPLATIN
Birim Miktarı 1
ATC Kodu L01XA01
ATC Açıklaması Sisplatin
NFC Kodu QC
NFC Açıklaması Parenteral İnfüzyon Flakonları/Şişeleri
Kamu Kodu A01853
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 12,81 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 11,43 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 5,5 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu E107A
Başlıklar
  1. İlaç Etken Maddeleri
  2. İlaç Prospektüsü
    1. Doz Aşımı
    2. Endikasyonlar
    3. Farmakodinamik Özellikler
    4. Farmakokinetik Özellikler
    5. Farmasötik Şekli
    6. Formülü
    7. İlaç Etkileşmeleri
    8. Kontraendikasyonlar
    9. Kullanım Şekli Ve Dozu
    10. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    11. Saklama Koşulları
    12. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    13. Uyarılar/Önlemler
    14. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    15. Doz Aşımı
    16. Endikasyonlar
    17. Farmakodinamik Özellikler
    18. Farmakokinetik Özellikler
    19. Farmasötik Şekli
    20. Formülü
    21. İlaç Etkileşmeleri
    22. Kontraendikasyonlar
    23. Kullanım Şekli Ve Dozu
    24. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    25. Saklama Koşulları
    26. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    27. Uyarılar/Önlemler
    28. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    29. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    30. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    31. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    32. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    33. İlaç Nasıl Kullanılır
    34. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    35. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    36. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    37. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    38. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    39. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    40. Etkin Maddeler
    41. Farmakodinamik Özellikler
    42. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    43. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    44. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    45. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    46. İlaç Nasıl Kullanılır
    47. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    48. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    49. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    50. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    51. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    52. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    53. Etkin Maddeler
    54. Farmakodinamik Özellikler
    55. Farmakokinetik Özellikler
    56. Farmasötik Form
    57. Doz Aşımı
    58. Endikasyonlar
    59. Farmakodinamik Özellikler
    60. Farmakokinetik Özellikler
    61. Farmasötik Şekli
    62. Formülü
    63. İlaç Etkileşmeleri
    64. Kontraendikasyonlar
    65. Kullanım Şekli Ve Dozu
    66. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    67. Saklama Koşulları
    68. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    69. Uyarılar/Önlemler
    70. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    71. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    72. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    73. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    74. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    75. İlaç Nasıl Kullanılır
    76. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    77. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    78. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    79. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    80. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    81. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    82. Etkin Maddeler
    83. Farmakodinamik Özellikler
    84. Farmakokinetik Özellikler
    85. Farmasötik Form
    86. Gebelik Ve Laktasyon
    87. Geçimsizlikler
    88. İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi
    89. İstenmeyen Etkiler
    90. Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim
    91. Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri
    92. Kontrendikasyonlar
    93. Kullanım Yolu
    94. Küb’ Ün Yenileme Tarihi
    95. Müstahzar Adı
    96. Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri
    97. Pozoloji Ve Uygulama Şekli
    98. Raf Ömrü
    99. Ruhsat Numarası(Ları)
    100. Ruhsat Sahibi
    101. Ruhsat Sahibi
    102. Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler
    103. Terapötik Endikasyonlar
    104. Üretici Bilgileri
    105. Yardımcı Maddeler
    106. Yardımcı Maddelerin Listesi
    107. Doz Aşımı
    108. Endikasyonlar
    109. Farmakodinamik Özellikler
    110. Farmakokinetik Özellikler
    111. Farmasötik Şekli
    112. Formülü
    113. İlaç Etkileşmeleri
    114. Kontraendikasyonlar
    115. Kullanım Şekli Ve Dozu
    116. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    117. Saklama Koşulları
    118. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    119. Uyarılar/Önlemler
    120. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    121. Doz Aşımı
    122. Endikasyonlar
    123. Farmakodinamik Özellikler
    124. Farmakokinetik Özellikler
    125. Farmasötik Şekli
    126. Formülü
    127. İlaç Etkileşmeleri
    128. Kontraendikasyonlar
    129. Kullanım Şekli Ve Dozu
    130. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    131. Saklama Koşulları
    132. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    133. Uyarılar/Önlemler
    134. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    135. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    136. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    137. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    138. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    139. İlaç Nasıl Kullanılır
    140. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    141. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    142. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    143. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    144. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    145. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    146. Etkin Maddeler
    147. Farmakodinamik Özellikler
    148. Farmakokinetik Özellikler
    149. Farmasötik Form
    150. Gebelik Ve Laktasyon
    151. Geçimsizlikler
    152. İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi
    153. İstenmeyen Etkiler
    154. Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim
    155. Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri
    156. Kontrendikasyonlar
    157. Kullanım Yolu
    158. Küb’ Ün Yenileme Tarihi
    159. Müstahzar Adı
    160. Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri
    161. Pozoloji Ve Uygulama Şekli
    162. Raf Ömrü
    163. Ruhsat Numarası(Ları)
    164. Ruhsat Sahibi
    165. Ruhsat Sahibi
    166. Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler
    167. Terapötik Endikasyonlar
    168. Üretici Bilgileri
    169. Yardımcı Maddeler
    170. Yardımcı Maddelerin Listesi
    171. Doz Aşımı
    172. Endikasyonlar
    173. Farmakodinamik Özellikler
    174. Farmakokinetik Özellikler
    175. Farmasötik Şekli
    176. Formülü
    177. İlaç Etkileşmeleri
    178. Kontraendikasyonlar
    179. Kullanım Şekli Ve Dozu
    180. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    181. Saklama Koşulları
    182. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    183. Uyarılar/Önlemler
    184. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    185. Doz Aşımı
    186. Endikasyonlar
    187. Farmakodinamik Özellikler
    188. Farmakokinetik Özellikler
    189. Farmasötik Şekli
    190. Formülü
    191. İlaç Etkileşmeleri
    192. Kontraendikasyonlar
    193. Kullanım Şekli Ve Dozu
    194. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    195. Saklama Koşulları
    196. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    197. Uyarılar/Önlemler
    198. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    199. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    200. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    201. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    202. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    203. İlaç Nasıl Kullanılır
    204. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    205. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    206. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    207. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    208. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    209. Doz Aşımı
    210. Endikasyonlar
    211. Farmakodinamik Özellikler
    212. Farmakokinetik Özellikler
    213. Farmasötik Şekli
    214. Formülü
    215. İlaç Etkileşmeleri
    216. Kontraendikasyonlar
    217. Kullanım Şekli Ve Dozu
    218. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    219. Saklama Koşulları
    220. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    221. Uyarılar/Önlemler
    222. Yan Etkileri / Advers Etkiler

İlaç Etken Maddeleri

  • sisplatin (10 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Özel reaksiyonlara (ateş ya da hemodinamik instabilite gibi genel semptomlar, bulantı, ağrı, karaciğer fonksiyonlarında anormallikler, hepatomegali ya da splenomegali, hemostaz bozuklukları, hiperlipidemi, aşırı duyarlılık) yol açan aşırı doz durumunda (yağ infüzyonu sırasında trigliserit düzeylerinin aşırı yükselmesi durumu), yağ infüzyonuna son verilmeli ya da hasta için yağ infüzyonu gerekliyse, infüzyona doz azaltılarak devam edilmelidir.

Endikasyonlar

Oral ya da enteral beslenmenin mümkün olmadığı, yetersiz kaldığı ya da kontrendike olduğu durumlarda parenteral beslenmede enerji ve yağ kaynağı olarak kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Zeytinyağı ve soya fasülyesi yağı karışımı yaklaşık olarak %15 oranında doymuş yağ asiti, %65 oranında tekli doymamış yağ asiti ve %20 oranında esansiyel çoklu doymamış yağ asiti içerir. Esansiyel yağ asitlerinin orta derecede bulunması bu yağ asitlerinin kullanımını kolaylaştırmakta, yüksek türevli esansiyel yağ asidi düzeylerinin normalleşmesini sağlamakta ve esansiyel yağ asidi eksikliğini gidermektedir. Emülsiyonunun yüksek enerji içeriği, küçük bir hacimde fazla miktarda kalori verilebilmesini mümkün kılmaktadır.

Farmakokinetik Özellikler

ClinOleic® %20 bileşimindeki lipid damlacıkları büyüklük açısından şilomikronlara benzer ve organizmaya uygulandığında şilomikronlarınkine benzer bir eliminasyon kinetiği gösterir.

Farmasötik Şekli

İntravenöz infüzyon için lipid emülsiyonu.

Formülü

100ml 250ml 500ml 1000ml Saf zeytinyağı ve saf soya 20g 50g 100g 200g yağı karışımı* (Esansiyel yağ 4g 10g 20g 40g asidi içeriği) Yumurta fosfatidleri 1.20g 3g 6g 12g Gliserol 2.25g 5.62g 11.25g 22.5g Sodyum oleat 0.03g 0.07g 0.15g 0.3g Sodyum hidroksit q.s. pH q.s. pH q.s. pH q.s. pH Azot q.s. q.s. q.s. q.s. Enjeksiyonluk su q.s. q.s. q.s. q.s. *Zeytinyağı (%80) ve soya fasülyesi yağı (%20) Osmolarite 270 mOsml/l 270 mOsml/l 270 mOsml/l 270 mOsml/l pH 6-8 6-8 6-8 6-8 Dansite 0.986 0.986 0.986 0.986 Enerji 200kcal/100ml 500kcal/250ml 1000kcal/500ml 2000kcal/1000ml (0.836 MJ) (2.09 MJ) (4.18 MJ) (8.36 MJ) Her 100 ml emülsiyondaki fosfolipitler, 47 mg (1.5mmol) fosfor içerir.

İlaç Etkileşmeleri

İlaç veya elektrolitler yağ emülsiyonlarına doğrudan katılmamalıdır. Ek ilaç verilmesi zorunluysa, eklenecek ilacın emülsiyonla geçimsizliği olup olmadığı kontrol edilmeli ve hastaya uygulamadan önce iyice karıştırılmalıdır. Aynı uygulama yolundan birlikte verilecek solüsyonların geçimli olup olmadığı kontrol edilmelidir.

Kontraendikasyonlar

Yumurta veya soya fasülyesi proteinine karşı bilinen alerji durumları Ciddi dislipidemi ve düzelmemiş metabolik bozukluklar (laktik asidoz ve kompanse olmamış diabet gibi) Ciddi sepsis Ciddi karaciğer hastalığı Kan pıhtılaşma bozuklukları, tromboflebit Akut ve kronik renal yetmezlik (spesifik çalışmalar yapılmadığı için) Miyokart enfarktüsü.

Kullanım Şekli Ve Dozu

ClinOleic® %20 intravenöz infüzyon yoluyla uygulanır. Total parenteral nutrisyonda karışım olarak uygulandığında (glukoz veya amino asitlerle), karışımın osmolaritesine göre periferik veya santral venöz yoldan uygulanır. Oral veya enteral beslenmeye destek olarak tek başına verildiğinde periferik venlerden uygulanabilir. Erişkinlerde dozaj: Erişkinlerde doz aralığı 1-2 g lipid/kg/gün dür. Başlangıç infüzyonu olarak ilk 10 dakika içinde maksimum 0.1 g lipid/dakika veya 0.5 ml/dakika (10 damla/dakika) dozunda başlanır. Yarım saat içinde tedricen arttırılarak istenen doza çıkılır. 0.15 g lipid/kg/saat (0.75 ml/kg/saat) hızı aşılmamalıdır. Erişkinlerde kg başına 70 Kg lık bir erişkinde Lipid dozu 1-2 g/kg/gün 70-140 g/gün İnfüzyonu yapılan ClinOleic %20 5-10 ml/kg/gün 350-700 ml/gün Çocuklarda dozaj: ClinOleic® %20 çocuklarda günde 24 saatlik devamlı infüzyon şeklinde uygulanmalıdır. Günde kilo başına 3 g lipid dozunun aşılmaması önerilmektedir (0.15 g/kg/saat hız aşılmayacak şekilde). Günlük doz uygulamanın ilk haftasında kademeli olarak arttırılır. Prematür ve düşük doğum ağırlıklı süt çocuklarında dozaj: ClinOleic® %20, 28 haftalıktan küçük doğan prematürlerde kullanılmamalıdır. Prematür veya düşük doğum ağırlıklı süt çocuklarında 24 saatlik devamlı infüzyon şeklinde uygulanmalıdır. Başlangıçta günlük infüzyon miktarı 0.5-1 g/kg olmalıdır. Daha sonra günlük 0.5-1 g/kg artışlarla 2 g/kg/gün dozuna çıkılabilir. Beslenme karışımı olarak kullanım (glukoz veya amino asitlerle) Hastaya uygulamadan önce karışımdaki maddelerin birbirleriyle geçimliliği ve karışım sonrası stabilitesi gözden geçirilmelidir. Karışım aseptik şartlarda ve nazik bir şekilde yapılmalıdır. Karışım sonrası yağ/su fazlarının ayrışması ya da geçimsizlik olması durumunda, karışımda yeşilimsi damlacıkların birikimi görülür. Kullanma talimatı: Açmak için Koruyucu dış ambalajı yırtarak açınız. Ambalajın ve separatörlerin sağlam olup olmadıklarını kontrol ediniz. Ambalaj hasar gördüyse ya da dış torba içindeki oksijen tutucunun indikatörü bütünlüğün bozulduğunu gösteriyorsa kullanmayınız. Uygulama hazırlıkları Torbayı asınız. Uygulama ucundaki koruyucu kapağı çıkarınız. Setin spaykını uygulama ucuna batırınız.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

xxxxxx

Saklama Koşulları

Açılmış torbalar hemen kullanılmalı ve kullanımdan sonra artan emülsiyon saklanmamalıdır. 25 °C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalı, dondurulmamalıdır. Işıktan korunmalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

İntravenöz infüzyon için 100,250,500 ve 1000 ml’lik plastik (EVA) torbalarda.

Uyarılar/Önlemler

Herhangi bir anafilaktik reaksiyon bulgusu görüldüğünde (ateş, titreme, ciltte kızarıklık, dispne vb) infüzyona derhal son verilmelidir. Sistemik anafilaksinin tedavisi için, ağır olmayan vakalarda intramusküler ya da subkütan adrenalin, parenteral antihistaminikler ve gerekiyorsa parenteral glukokortikoid verilmelidir. Yaşamı tehdit eden ağır anafilaktik reaksiyonların tedavisinde ise hastaya oksijen inhale ettirilir; parenteral yoldan adrenalin (başlangıçta IM veya SC 0.3-0.5 mg, duruma göre 5 mcg/kg dozunda intravenöz), kristaloid ya da kolloid solüsyonlar ve antihistaminik ilaçlar uygulanır. Şiddetli ve devamlı bronkospazm varsa intravenöz aminofilin (3-5 mg/kg) kullanılmalıdır. Yalnızca kan basıncını idame ettirmek için gerektiğinde noradrenalin veya başka bir sempatomimetik ilaç intravenöz yoldan uygulanmalıdır. Plazma trigliserit seviyeleri ve klirensi günlük olarak kontrol edilmelidir. İnfüzyon sırasında serum trigliserit konsantrasyonu 3 mmol/l’yi aşmamalıdır. Serum trigliserit seviyeleri başlangıç seviyelerine döndüğünde infüzyona yeniden başlanabilir. Kısa veya uzun süreli intravenöz beslenme sırasında, alkalen fosfatazlar ve total bilirubin seviyeleri hastanın genel durumuna göre düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir. Hastada mevcut sıvı-elektrolit bozuklukları ve metabolik bozukluklar, ClinOleic® %20 tedavisine başlamadan önce düzeltilmelidir. Metabolik asidoz gelişimini önlemek için yağ emülsiyonları, karbonhidratlar ve amino asitlerle birlikte uygulanmalıdır. Kan şekeri, asit-baz dengesi, elektrolitler, su dengesi ve kan sayımı düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir. Diğer lipid emülsiyonları gibi ClinOleic® %20 de, ileri derecede prematür ve/veya çok düşük doğum ağırlıklı yenidoğanlarda bir neonatoloji uzmanının yakın gözetimi altında uygulanmalıdır. ClinOleic® %20’nin yenidoğanlarda 7 gün süreyle ve çocuklarda 2 ay süreyle kullanımına ilişkin klinik veriler mevcuttur. ClinOleic® %20 neonatal hiperbilirubinemi durumlarında (total serum bilirubin düzeylerinin 200 µmol/l’den yüksek olması) dikkatle uygulanmalıdır. Total bilirubin düzeyleri yakından izlenmelidir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

İnfüzyonun başlangıcında terleme, titreme, sefalji ve dispne belirtilerinden herhangi biri görüldüğünde infüzyon derhal kesilmelidir. Uzun süreli parenteral tedavide aşağıdaki istenmeyen etkiler görülebilir. – alkalen fosfataz, transaminaz ve bilirubin düzeylerinde yükselme – nadiren hepatomegali ve ikter – orta şiddette trombositopeni

Doz Aşımı

Atorvastatinin doz aşımı için spesifik bir tedavi bulunmamaktadır. Herhangi bir doz aşımı durumunda hasta semptomatik olarak tedavi edilmeli ve gerekli destekleyici tedbirler alınmalıdır. İlaç plazma proteinlerine yüksek oranda bağlandığından dolayı hemodiyalizin atorvastatin klerensini anlamlı olarak arttırması beklenmez.

Endikasyonlar

Diyet ile birlikte; Klinik olarak koroner kalp hastalığı olmayan hiperkolesterolemik hastalarda kardiyovasküler morbitide ve mortaliteyi (ölümcül olan veya ölümcül olmayan miyokard enfaktüsü, koroner revaskülarizasyon ihtiyacı) azaltmada endikedir. Klinik olarak koroner kalp hastalığı olan hiperkolesterolemik hastalarda ikincil olayları (ölümcül olan veya ölümcül olmayan miyokard enfaktüsü, ölümcül olan veya ölümcül olmayan inme, geçici iskemik atak, koroner revaskülarizasyon ihtiyacı ve kardiyovasküler mortalite) azaltmada endikedir. Total kolesterol, LDL-kolesterol, Apolipoprotein B ve trigliserid düzeylerindeki artışla (Frederickson Tip IIa, IIb, III ve IV hiperlipidemilerde) birlikte olan hiperlipidemilerde artmış lipid düzeylerini azaltmada endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Atorvastatin, HMG-KoA  (3-hidroksi–3-metilglutaril-koenzimA) redüktazın selektif ve kompetitif inhibitörü olan antihiperlipidemik bir ajandır. HMG-KoA redüktaz hepatik ve ekstrahepatik kolesterol biyosentezinde hız kısıtlayıcı basamak olan HMG-KoA’nın mevalonata dönüşmesi olayını katalize eder. Karaciğerdeki trigliseridler ve kolesterol, çok düşük dansiteli lipoproteinlerin (VLDL) yapısına girer ve periferik dokulara dağılmak üzere plazmaya salınırlar. Düşük dansiteli lipoprotein (LDL), VLDL’den oluşur ve primer olarak yüksek afinite gösteren LDL reseptörü üzerinden katabolize olur. Atorvastatin, homozigot ve heterozigot familyal hiperkolesterolemili, hiperkolesterolemi ve kombine dislipideminin nonfamilyal tipindeki hastalarda total kolesterol (Total-K), LDL-kolesterol (LDL-K) ve apo B seviyelerini düşürür. Ayrıca VLDL-kolesterol (VLDL-K) ve trigliserit düzeylerini düşürür ve HDL-kolesterol (HDL-K) ve apolipoprotein A-1 seviyelerini arttırır. Atorvastatin izole hipertrigliseridemili hastalarda Total-K, LDL-K, VLDL-K, apo B, trigliserit ve non-HDL-K düzeylerini düşürür ve HDL-K’yi arttırır. Atorvastatin disbetalipoproteinemili hastalarda orta dansiteli lipoprotein (IDL) seviyesini düşürür. HMG-KoA redüktazı inhibe ederek plazma kolesterolü ve lipoprotein düzeylerini düşürür ve karaciğerdeki kolesterol sentezini azaltır ve ayrıca LDL’nin artmış alımı ve katabolizması için hücre yüzeyindeki hepatik LDL reseptörlerinin sayısını arttırır. Atorvastatin LDL üretimini ve LDL partiküllerinin sayısını azaltır. Atorvastatin dolaşan LDL partiküllerinin kalitesinde yararlı bir değişimin yanısıra LDL reseptör aktivitesinde de çok büyük ve devamlı bir artış sağlar. Atorvastatin çoğunlukla lipid düşürme tedavisinde yanıt vermeyen bir popülasyon olan homozigot familyal hiperkolesterolemili hastalarda LDL-K’yi düşürmede etkilidir. Atorvastatin metabolitleri de farmakolojik olarak atorvastatin kadar etkilidir. Yapılan çalışmalarda atorvastatinin; Total-K’yi (% 30-% 46), LDL-K’yi (% 41-% 61), apolipoprotein B’yi (% 34-% 50) ve trigliseridleri (% 14-% 33) düşürdüğü, HDL-K ve apolipoprotein A’da artışa neden olduğu bulunmuştur. Bu neticeler, heterozigot familyal hiperkolesterolemili, familyal olmayan hiperkolesterolemili hastalarda ve insüline bağımlı olmayan diabetes mellituslu hastaları da içeren karma hiperlipidemili hastalar için de geçerlidir

Farmakokinetik Özellikler

Absorpsiyon : Atorvastatin oral uygulamadan sonra hızla absorbe olur ve 1-2 saat içinde maksimum plazma konsantrasyonlarına ulaşır. Atorvastatin dozuyla orantılı olarak absorpsiyonun derecesinde artma gözlenir. Atorvastatinin mutlak biyoyararlılığı yaklaşık % 14 ve HMG-KoA redüktaz inhibitör aktivitesinin sistemik yararlanımı ise % 30’dur. Atorvastatin tabletleri solüsyonlarla kıyaslandığında % 95-% 99 biyoyararlılığa sahiptir. Sistemik yararlılığın düşük olması gastrointestinal mukozadaki pre-sistemik klirense ve/veya karaciğerdeki ilk geçiş metabolizmasına dayanır. İlacın yiyeceklerle alımının absorpsiyon oranı ve derecesini azalttığı düşünülse de atorvastatinin yiyeceklerle veya yiyeceksiz alımında LDL-K seviyesindeki düşüş benzer çıkmıştır. Plazma atorvastatin konsantrasyonu ilaç akşam kullanıldığında sabah kullanımına göre daha düşük olur (Cmaks ve AUC için yaklaşık % 30). Ancak LDL-K azalması ilacın alınma zamanına bağlı olmaksızın aynıdır. Dağılım : Atorvastatinin ortalama dağılım hacmi yaklaşık 381 L’dir. Atorvastatin plazma proteinlerine ≥ % 98 oranında bağlanır.   Metobolizma : Atorvastatin sitokrom P450 3A4 aracılığıyla orto ve parahidroksilat türevlerine ve çeşitli beta oksidasyon ürünlerine metabolize olur. İn vitro ortamda orto ve parahidroksilat metabolitlerinin HMG-KoA redüktazı inhibisyonu atorvastatin ile aynıdır. HMG-KoA redüktazı inhibe eden aktivitenin yaklaşık % 70’inden aktif metabolitler sorumludur. Atorvastatin metabolizması eritromisin tarafından inhibe edilen sitokrom P450 3A4 ile ilişkili olduğundan dolayı in vitro çalışmalar eritromisin ile atorvastatinin birlikte uygulanması sonucu atorvastatinin plazma konsantrasyonunda artma olduğunu göstermiştir. Atılım : Atorvastatin, hepatik ve/veya ekstrahepatik metabolizasyonu takiben öncelikle safradan elimine edilir. Bununla beraber, ilacın enterohepatik siklusa uğramadığı görülmektedir. Atorvastatinin insanlardaki ortalama plazma eliminasyon yarı-ömrü yaklaşık 14 saattir ancak HMG-KoA redüktaz için inhibitör aktivitenin yarı-ömrü aktif metabolitlerin etkisi nedeniyle yaklaşık 20-30 saattir. Oral uygulamayı takiben atorvastatin dozunun % 2’sinden daha az miktarı idrar yoluyla atılır. Özel Popülasyonlar Geriyatrik : Atorvastatinin sağlıklı yaşlı bireylerdeki ( ≥65 yaş) plazma konsantrasyonları genç yetişkinlerinkinden daha yüksektir (Cmax değeri yaklaşık % 40, AUC için % 30). Ancak aynı dozda atorvastatin uygulandığında LDL-K düşürücü etkisi genç popülasyondakinden farklı değildir. Pediyatrik : Pediyatrik popülasyona ait yeterli farmakokinetik veri mevcut değildir. Cinsiyet: Atorvastatin konsantrasyonları kadınlarda erkeklerdekinden farklıdır (kadınlarda yaklaşık olarak Cmax % 20 yüksek ve AUC % 10 düşüktür). Buna rağmen atorvastatinin LDL-K düşürücü etkisi bakımından kadınlar ve erkekler arasında klinik olarak anlamlı bir farka rastlanmamıştır. Böbrek yetmezliği : Böbrek hastalığı mevcudiyetinin atorvastatinin plazma konsantrasyonlarına veya LDL-K düzeylerini düşürmesine bir etkisi yoktur. Bu nedenle böbrek fonksiyonlarında bozukluk olan hastalarda doz ayarlamasına gerek yoktur. Hemodiyaliz : Atorvastatin plazma proteinlerine yüksek oranda bağlandığından dolayı hemodiyalizin atorvastatin klirensi üzerinde önemli bir etki göstermesi beklenemez. Karaciğer yetmezliği : Kronik alkolik karaciğer hastalığı olan hastalarda atorvastatinin plazma konsantrasyonları belirgin biçimde artmıştır. Childs-Pugh A olan hastalarda Cmax ve AUC 4 kat, Childs-Pugh B olan hastalarda ise Cmax yaklaşık 16 kat AUC ise 11 kat artmıştır (Bkz. Kontrendikasyonlar ).

Farmasötik Şekli

Film tablet

Formülü

Her bir film tablet, 40 mg atorvastatine eşdeğer atorvastatin kalsiyum ve boyar madde olarak titanyum dioksit içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Tedavi esnasında atorvastatin ile beraber siklosporin, fibrik asit türevleri, niasin (nikotinik asit), eritromisin ve azol antifungalleri gibi ilaçların birlikte uygulanması miyopati riskini arttırmaktadır.   Antasit : Atorvastatin ile beraber oral antiasit süspansiyonun kullanılması atorvastatinin plazma konsantrasyonunu yaklaşık % 35 azaltmıştır. Bununla birlikte LDL-K düşüşünde bir değişiklik olmamıştır.   Antipirin : Atorvastatinin antipirin farmakokinetiği üzerine bir etkisi yoktur.   Kolestipol : Kolestipol ve atorvastatin birlikte uygulandığında atorvastatinin plazma konsantrasyonları yaklaşık % 25 düşer. Bu nedenle atorvastatin ve kolestipolün birlikte uygulandıklarında görülen LDL-K düşüşü, ilaçların herbirinin tek başına verildiğinde görülenden daha fazla olmuştur.   Simetidin : Atorvastatin ile simetidinin birlikte uygulanmasının atorvastatinin plazma konsantrasyonuna ve LDL-K düşürücü özelliği üzerinde bir etkisi yoktur.   Digoksin : Atorvastatin ve digoksinin multipl dozlarının birlikte uygulanması ile digoksinin kararlı hal plazma konsantrasyonları yaklaşık % 20 artmıştır. Digoksin kullanan hastalar dikkatlice izlenmelidir.   Eritromisin: Sitokrom P450 3A4 inhibitörü olan eritromisin ile atorvastatinin birlikte uygulanması sağlıklı gönüllülerde atorvastatinin plazma konsantrasyonlarını yaklaşık % 40 arttırır.   Azitromisin: Günde tek doz 10 mg Atorvastatin ile günde tek doz 500 mg Azitromisinin beraber uygulanması sonucunda atorvastatinin plazma konsantrasyonları değişmemiştir.   Oral Kontraseptifler : Atorvastatin ile bir oral kontraseptifin birlikte kullanılması, noretindron ve etinil östradiolün AUC değerlerinde yaklaşık % 20-% 30 artışa neden olur. Bu artış nedeniyle atorvastatin kullanan bayanların oral kontraseptif dozu seçilirken dikkatli olunmalıdır.   Varfarin : Kronik varfarin tedavisi gören hastalarda atorvastatin kullanımını protrombin zamanında klinik olarak anlamlı bir etki göstermemiştir.   Amlodipin: Atorvastatin 80 mg ve Amlodipin 10 mg beraber uygulanması, kararlı hal durumunda Amlodipinin farmakokinetiğini değiştirmemiştir. Bununla beraber atorvastatinin Cmaks değerinde bir değişiklik olmamış ancak EAA değerinde artış görülmüştür.   Sitokrom P450 inhibitörleri: Atorvastatin ile sitokrom P450 3A4’ün bilinen inhibitörlerinin (azol antifungalleri siprofloksazin, klaritromisin, diklofenak, doksisiklin, eritromisin, imatinib, izoniazid, nefazodon, nikardipin, propofol, proteaz inhibitörleri, quinidin, verapamil) birlikte kullanılması, Atorvastatinin plazma konsantrasyonlarında artış ile sonuçlanmıştır.   Greyfurt suyu Atorvastatinin serum düzeylerini arttırabildiğinden ilaç ile birlikte günde 1 litreden fazla tüketilmemelidir. St John’s wort (Sarı kantaron ektresi) Atorvastatin düzeylerinde azalmaya sebep olabilir.

Kontraendikasyonlar

Atorvastatin; ilacın herhangi bir bileşenine karşı aşırı duyarlılığı olan, aktif karaciğer hastalığı bulunan veya serum transaminaz seviyelerinde açıklanamayan yükselmeler görülen bireylerde kontrendikedir. Ayrıca hamilelikte, laktasyon döneminde ve doğurganlık çağında olup da uygun kontraseptif yöntemleri kullanmayan kadınlarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Hasta Colastin-L’ye başlatılmadan önce standart bir kolesterol düşürücü diyete tâbi tutulmalı ve Colastin-L ile tedavi süresince bu  diyete devam edilmelidir.   Hiperkolesterolemi (Heterozigot familyal ve nonfamilyal) ve Karma (Mikst) Hiperlipidemi : Tavsiye edilen başlangıç dozu günde bir defa 10 mg’dır. Dozaj aralığı günlük 10-80 mg’dır. Maksimum doz günde bir defa 80 mg’dır. Atorvastatin tek doz halinde günün herhangi bir saatinde yemekle beraber veya ayrı olarak alınabilir. Dozlar, ilaç kullanmadan önceki LDL-K seviyelerine, tedavide hedeflenen amaca ve hastanın tedaviye verdiği cevaba göre kişisel olarak ayarlanmalıdır. Lipid düzeyleri 2-4 haftada bir gözden geçirilmeli ve dozaj ayarlaması buna göre yapılmalıdır. Tedavi amaçlarına ulaşmak için aşağıdaki tedavi kılavuzu kullanılabilir:   Lipid Düzenlenmesi için NCEP Kılavuzu         Risk Kategorisi LDL hedefleri(mg/dl) Yaşam tarzını değiştirmeyi gerektirecek LDL seviyeleri(mg/dl) İlaç tedavisini gerektirebilecek LDL seviyeleri (mg/dl) KKH veya KKH risk durumundakiler (10 yıllık risk >%20) < 100 >/= 100 >/= 130 (100-129: opsiyonel olarak ilaç)* 2’den fazla risk faktörleri (10 yıllık   risk </= %20) < 130 >/= 130 10 yıllık risk %10-20: >/=130 10 yıllık risk <%10 : >/=160 0-1 Risk Faktörü < 160 >/= 160 >/= 190 (160-189: opsiyonel LDL düşürücü ilaçlar) KKH = Koroner Kalp Hastalığı, PVH = Periferik Vasküler Hastalık : Terapötik yaşam biçimini değiştirmekle de düşürülemeyen (<100 mg/dl) LDL-K seviyeleri için bazı otoriteler LDL-K düşürücü ilaç kullanımını önermektedir. LDL-K düzeyleri için hedeflere ulaşıldığında dahi trigliserit düzeyleri hala >/=200 mg/dl ise HDL-K seviyesini yükseltmek ikinci hedef olmalıdır. Homozigot Familyal Hiperkolesterolemi : Homozigot familyal hiperkolesterolemili hastalarda atorvastatinin günlük dozu 10-80 mg arasındadır. Atorvastatin, diğer lipid düşürücü ilaçların tedavide yetersiz kaldığı durumlarda bu ilaçlara adjuvan olarak kullanılabilir.    Yetişkinler : Homozigot familyal hiperkolesterolemili hastalardaki sınırlı kullanımlı bir çalışmada, hastaların, çoğu 80 mg’lık atorvastatine LDL’de % 15’den daha büyük bir azalmayla (% 18 - % 45) cevap vermiştir.   Çocuklar : Bu hasta grubunda 20 mg’ın üzerindeki dozlarda yapılmış bir çalışma yoktur.   Geriyatrik Kullanım : ≥ 70 yaş olan yetişkinlerde günde 80 mg’a kadar olan dozlarla yeterli tedavi deneyimi elde edilmiştir. Önerilen dozları kullanan yaşlı hastalarda etkinlik ve emniyet genel popülasyonda görülene benzerdir.   Böbrek Yetmezliği olan Hastalarda Dozaj :Böbrek hastalığının mevcudiyeti, atorvastatinin plazma konsantrasyonunu ve lipid düşürücü tesirini etkilemez. Bu nedenle doz ayarlamasına gerek duyulmaz.   Kombine Tedavi : Atorvastatin aditif bir etki gözlenebilmesi için safra asidine bağlanan reçinelerle birlikte kullanılabilir. Genellikle HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ile fibratların bir arada kullanılmasından kaçınılmalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Colastin-L 10 mg 30 ve 90 Film Tablet. Colastin-L 20 mg 30 ve 90 Film Tablet. Colastin-L 80 mg 30 ve 90 Film Tablet.

Saklama Koşulları

25ºC’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Her film tablette 40 mg atorvastatine eşdeğer atorvastatin kalsiyum içeren, 30 ve 90 film tabletlik blister ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Karaciğer Üzerindeki Etkiler : HMG-KoA redüktaz inhibitörleri, diğer lipid düşürücü tedavilerde de görüldüğü üzere karaciğer fonksiyonlarında biyokimyasal anormalliklere neden olur. Atorvastatin kullanan hastaların % 0.7’sinin serum transaminaz seviyelerinde normal seviye üst sınırının 3 katından fazla yükselme görülmüştür. Atorvastatine bağlı olarak karaciğer fonksiyon testlerinde görülen yükselmeler sarılık veya diğer klinik belirti veya semptomlara bağlı değildir. Doz azaltıldığında veya ilaç kesildiğinde transaminaz seviyeleri tedavi öncesindeki seviyelerine geri döner. Karaciğer hasarını düşündüren belirti ya da semptomlar görülen hastalara karaciğer fonksiyon testleri yapılmalıdır. Transaminaz seviyeleri artmış olan hastalar enzim düzeyleri normale dönene kadar takip edilmelidir. Tedaviye başlanmadan önce, tedaviyi takip eden 12 haftalık süre boyunca ve herhangi bir doz arttırılması durumunda periyodik olarak karaciğer fonksiyon testlerinin izlenmesi gerekir. Karaciğer enzimlerindeki değişim genellikle atorvastatin kullanımının ilk 3 ayında ortaya çıkar. ALT veya AST değerlerindeki artış normal seviyenin üst sınırının 3 katına ulaştığı takdirde ya doz azaltılmasına gidilmeli ya da ilacın kullanımına son verilmelidir. Karaciğer hastalığı öyküsü olan ve ciddi miktarlarda alkol tüketimi olan hastalarda atorvastatin, çok dikkatle kullanılmalıdır.   İskelet Kasına Etkileri : Atorvastatin ile tedavi edilen hastalarda komplike olmayan miyalji oluştuğu bildirilmiştir (Bkz. Yan Etkiler). Kreatin fosfokinaz (CPK) seviyelerinde belirgin artış (normal üst sınırın 10 katından fazla) olması nedeniyle kas ağrısı veya kaslarda güçsüzlük semptomlarının eşlik ettiği miyopati teşhis edilebilir. Belirgin olarak yüksek CPK seviyeleri ortaya çıkarsa ya da miyopati teşhis edilir veya bundan şüphelenilirse, atorvastatin tedavisi kesilmelidir. Miyopati riski bu sınıfa ait ilaçlarla beraber siklosporin, fibrik asit türevleri, eritromisin, niasin veya azol antifungaller kullanıldığında artar. Miyopatiyi düşündüren belirti ya da semptomları gelişen hastaların CPK düzeyleri ölçülmelidir. CPK’daki anlamlı artışların sürmesi halinde doz azaltılması ya da atorvastatinin kesilmesi önerilir. Bu gruptaki diğer ilaçlarla, miyoglobinüriye sekonder olarak akut böbrek yetmezliği ile birlikte rabdomiyoliz bildirilmiştir. Akut miyopatiyi düşündüren ciddi durumdaki hastalarda veya rabdomiyolize sekonder olarak böbrek yetmezliği oluşma eğilimi arttıracak predispozan bir faktörü (akut ciddi enfeksiyon, hipotansiyon, önemli cerrahi müdahele, travma, ciddi metabolik, endokrin ve elektrolit bozuklukları ve kontrol edilemeyen krizler) olan hastalarda atorvastatin tedavisi geçici olarak veya tamamen kesilmelidir.   GEBELİK VE LAKTASYONDA KULLANIMI : GEBELİK KATEGORİSİ X’dir. Atorvastatin hamile kadınlar üzerinde kesinlikle güvenilir değildir. HMG-KoA redüktaz inhibitörleri gebelik ve emzirme döneminde kontrendikedir. Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar uygun kontraseptif yöntemler kullanmalıdır. Eğer ilaç kullanılırken hamile kalınırsa ilaç bırakılmalı ve hastalar ilacın fetüs üzerindeki zararlı etkileri konusunda uyarılmalıdır.   ARAÇ VE MAKİNE KULLANIMI ÜZERİNE ETKİLERİ : Atorvastatinin araç ve makine kullanımını etkilediğine dair herhangi bir veri mevcut değildir.  

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Atorvastatin genellikle iyi tolere edilir. Advers reaksiyonlar çoğunlukla hafif ve geçici niteliktedir. En sık rastlanan advers etkiler; konstipasyon, flatulans, dispepsi ve abdominal ağrıdır. Hastaların % 2’sinden azında aşağıdaki advers etkiler görülmüştür :   Vücutta : Yüzde ödem, ateş, boyunda sertlik, malasi, ışığa duyarlılık reaksiyonu, yaygın ödem.   Sindirim sistemi : Gastroenterit, karaciğer fonksiyon testlerinde anormallikler, kolit, kusma, gastrit, ağız kuruluğu, rektal kanama, özofajit, eruktasyon, glossit, ağız ülserleri, anoreksi, iştah artışı, stomatit, safra kesesi ağrısı, dudak iltihabı, duodenal ülser, yutma güçlüğü, enterit, melena, diş eti kanaması, mide ülseri, tenezmus, ülseratif stomatit, hepatit, pankreatit, kolestatik sarılık.   Solunum sistemi : Pnömoni, dispne, astma, burun kanaması, bronşit, rinit.   Sinir sistemi : Parestezi, uyuklama hali, unutkanlık, anormal rüyalar, libidoda azalma, duygusal değişiklik, koordinasyon bozukluğu,periferal nöropati, tortikollis, yüz felci, hiperkinezi, depresyon, hipestezi, hipertoni.   İskelet-kas sistemi : Bacak krampları, bursit, tenosinovit, miyasteni, tendon kontraktürü, miyosit.   Deri : Pruritis, kontakt dermatit, alopesi, ciltte kuruluk, terleme, akne, ürtiker, egzema, sebore, deri ülserleri.   Ürogenital sistem : Sık idrara çıkma, sistit, hematüri, impotens, ağrılı idrar yapma, böbrek taşı oluşumu, noktüri, epididimit, fibrokistik meme, vajinal kanama, albuminüri, memelerde büyüme, metroraji, nefrit, üriner inkontinans, üriner retansiyon, idrara sıkışma hissi, anormal ejakülasyon, uterus kanaması.   Özel duyular : Ambliyopi, kulak çınlaması, göz kuruluğu, refraksiyon bozukluğu, göz hemoraji, sağırlık, glokom, parozmi, tat alamama, tat almada değişiklik   Kardiyovasküler sistem : Palpitasyon, vasodilatasyon, senkop, migren, postural hipotansiyon, flebit, aritmi, anjina pektoris, hipertansiyon.   Metabolik ve Beslenme Bozuklukları : Hiperglisemi, kreatin fosfataz artışı, gut, kilo alımı, hipoglisemi.   Kan ve Lenfatik sistem : Ekimoz, anemi, lenfadenopati, trombositopeni, peteşi.   HMG-KoA redüktaz inhibitörleri kolesterol sentezi ile ilişkilidir ve teorik olarak adrenal ve/veya gonadal steroid üretimini bozabilir. Klinik çalışmalar atorvastatinin bazal plazma kortizol konsantrasyonunu düşürmediğini veya adrenal rezervlerini bozmadığını göstermiştir. HMG-KoA redüktaz inhibitörleri; ketokonazol, spironolakton ve simetidin gibi endojen steroid hormonların düzeylerini veya aktivitelerini düşüren ilaçlarla birlikte kullanılacağı durumlarda gerekli önlemler alınmalıdır.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

20 (2×10) efervesan tablet silika jelli kapak ile kapatılmış plastik tüpte, karton kutu içerisinde kullanma talimatı ile ambalajlanmıştır.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Araç ve makine kullanımı üzerine etkisini açıklayan bilgi mevcut değildir.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

CEC 250 mg efervesan tablet

İlaç Nasıl Kullanılır

Sefaklor monohidrat 261,78 mg (250 mg sefoklara eşdeğer)

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

Bilinen herhangi bir geçimsizliği bulunmamaktadır.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

15.09.2009

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

CEC efervesan tabletin, sefalosporin grubu antibiyotiklere veya formülasyonun içeriğinde bulunan maddelere karşı duyarlı kişilerde kullanılması kontrendikedir.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

Ağızdan alınır.

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

08.07.2011

Doz Aşımı Ve Tedavisi

24 ay.

Etkin Maddeler

220 / 73

Farmakodinamik Özellikler

Sitrik asit, sodyum hidrojen sitrat monobazik, sodyum hidrojen karbonat, sodyum sülfat anhidrus, povidone K25, polietilen glikol 6000, sodyum siklamat, sakkarin sodyum ve limon aroması içermektedir.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

Opak PVC/PE/PVDC/Al blister ambalajda ve bir kutuda 14 tablet olmak üzere satışa sunulmuştur.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Klaritromisinin araç ve makine kullanımı üzerine herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller ‘Tıbbi atıkların kontrolü yönetmeliği’ ve ‘Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliği’ne uygun olarak imha edilmelidir.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

CLEANOMİSİN 500 mg Film Tablet

İlaç Nasıl Kullanılır

Aşırı miktarlarda klaritromisin alımının, gastrointestinal (mide – barsak) semptomları vermesi beklenebilir. Bipolar bozukluk öyküsü olan bir hasta 8 g klaritromisin almış mental durumda değişmeler, paranoid davranışlar, hipokalemi ve hipoksemi görülmüştür. Aşırı doza eşlik eden advers reaksiyonlar, absorbe edilmemiş ilacın uygun eliminasyonu ve destekleyici tedavi ile kontrol altına alınmalıdır. Diğer makrolidlerle olduğu gibi, klaritromisinin serum seviyeleri hemodiyaliz veya peritoneal diyalizden etkilenmez.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

Her bir film tablette 500 mg klaritromisin

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

Yoktur.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Ağızdan alınır.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

07.03.2012

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

CLEANOMİSİN® 500 mg Film Tablet

Doz Aşımı Ve Tedavisi

07.03.2012

Etkin Maddeler

24 ay

Farmakodinamik Özellikler

212/24

Farmakokinetik Özellikler

25oC’nin altındaki oda sıcaklığında ve kutusunda muhafaza ediniz. Işıktan koruyunuz.

Farmasötik Form

Kroskarmeloz sodyum, prejelatinize nişasta, mikrokristalin selüloz PH 101, kinolin sarısı, aerosil 200, povidon K 30 (Polivinilpirrolidon), mikrokristalin selüloz PH 102, talk, magnezyum stearat, hidroksipropil metilselüloz 606, polietilen glikol 4000, titanyum dioksit

Doz Aşımı

Aşırı dozda böbrek veya karaciğer hasarına ya da miyelosupresyona neden olabilir ve destekleyici önlemler alınmalıdır. Doz aşımında spesifik bir antidotu yoktur. Kemik iliği transplantasyonu ve transfüzyonu hematolojik yan etkileri hafifletebilir.

Endikasyonlar

§  Epitelyal kaynaklı ilerlemiş over kanserlerinde – birinci sıra terapi – ikinci sıra terapi; diğer tedaviler yetersizse.   §   Akciğer kanserlerinde

Farmakodinamik Özellikler

Karboplatin antineoplastik ve sitotoksik ajan olarak etki gösterir. Sitotoksik etkisi, platinizasyon yoluyla DNA zincirinde tekli ve çiftli çapraz bağlanmalar oluşturmasından ileri gelir, DNA matriks fonksiyonu bozulur. Sisplatin ile çapraz direnç mümkündür.

Farmakokinetik Özellikler

IV uygulamadan sonra, değişmemiş karboplatinin, ultrafiltre edilen platinin ve toplam platinin en yüksek plazma seviyeleri ve EAA değerleri uygulanan dozla lineer orantılıdır. Kısa süreli ( <1 saat ) enfüzyon şeklinde IV uygulanmadan sonra plazma düzeyi bifazik olarak logaritmik azalır. Değişmemiş karboplatin ve filtre edilmiş platin için  t1/2 a  90 dakika, toplam platin için 100 dakikadır. T1/2 b  ise filtre edilmiş platin için  6 saat,  toplam platin için ise >24-40 saattir.   Tekrarlanan uygulamalardan sonra (karboplatinin 5 gün kısa süreli IV şeklinde uygulanması) plazmada platinin kümülatif bir etkisi bulunmamıştır. Uygulamanın birinci günündeki farmakokinetik parametreler, uygulamanın 2-5. günlerindekilerle hemen hemen aynıdır. Karboplatinin plazma proteinlerine bağlanma oranı 4 saatten sonra % 20-25  ve 24 saatten sonra > %90’ dır. Karboplatin en çok böbrekler yoluyla elimine edilir, uygulanan dozun % 60-80’i uygulamadan 24 saat sonra idrarda bulunur. Karboplatinin total klerensi, idrarda filtre edilen platinin renal klerensi ve eliminasyonu, kreatinin klerensi ile ilişkilidir. Karboplatinin eliminasyonu daha çok glomerüler filtrasyona bağlıdır. Böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda, karboplatin dozajı azalmış klerense göre ayarlanmalıdır.

Farmasötik Şekli

Carboplatin “Ebewe” 450 mg/45 ml IV infüzyon için konsantre çözelti içeren flakon

Formülü

Karboplatin                             450  mg Sodyum dihidrojen fosfat            54  mg Sodyum hidroksit                      k.m. İnjeksiyonluk su                      44743.5 mg

İlaç Etkileşmeleri

Karboplatinin diğer miyelosupresif ilaçlarla birlikte kullanılması, karboplatinin ve/veya birlikte kullanıldığı ilacın miyelotoksisitesini artırabilir. Ototoksik ve /veya nefrotoksik ilaçlarla  kombine kullanılması  durumunda da aynı olay görülebilir. Antineoplastik etkisi teorik olarak azalacağından, karboplatin şelatlayıcı ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.   Hayvan deneylerinde, karboplatin etopozid ve vindesin ile sinerjistik etki göstermiştir. İn vitro olarak, karboplatin hipoksik hücreleri radyasyona karşı duyarlılaştırmış ve in vivo olarak deneysel tümörlere karşı radyasyonun etkilerini güçlendirmiştir.   Karboplatin sisplatinden daha stabil bir kompleks olmasına rağmen aluminyum içeren iğnelerle uygulanmamalıdır. Sisplatin uygulamasının aluminyum iğnelerle yapılması halinde, sisplatinin antineoplastik aktivitesinde bir azalma gözlenmiştir.

Kontraendikasyonlar

·         İlacın içerdiği maddelere ve diğer platin komplekslerine karşı aşırı duyarlık ·         Hamilelik ve laktasyon döneminde ·         Ağır miyelosupresyon ·         Böbrek yetmezliği (glomerüler filtrasyon hızı < 20 ml/dk) ·         Kanamalı tümörler ·         İşitme bozukluğu olan kişilerde

Kullanım Şekli Ve Dozu

Karboplatin kemoterapötik ajanları kullanmada deneyimli doktorların gözetiminde uygulanmalıdır. Sadece IV kullanılır. Karboplatin çözeltisi hazırlandıktan sonra kısa süreli enfüzyon şeklinde 15-60 dakikada uygulanır. Flakon içeriği %5’lik glukoz ya da %0.9’luk NaCl çözeltisi ile konsantrasyonu 0.5 mg/ml olacak şekilde seyreltilebilir. Hazırlanan bu çözelti oda sıcaklığında 8 saat, buzdolabında 24 saat stabildir. Karboplatin prezervan madde içermez; çözelti belirtilen süreden sonra kullanılmamalıdır.   Karboplatin, antineoplastik aktivitesindeki potansiyel teorik azalma nedeniyle aluminyum içeren enfüzyon setleriyle kullanılmamalıdır.   Daha önce tedavi edilmemiş, renal fonksiyonları normal olan yetişkinlere 400 mg/m2 dozunda kısa süreli enfüzyon şeklinde (15-60 dak.) verilir. Terapi siklusları 4 haftalık aralarla tekrarlanır. Riskli hastalar (daha önce miyelosupresif etkili ilaçlarla tedavi edilmiş ve/veya radyasyon tedavisi görmüş ya da genel sağlığı bozuk) 300-320 mg/m2 ’lık başlangıç dozu ile tedavi edilmelidir. 65 yaşın üzerindeki hastalarda karboplatin dozu hastaların genel durumuna göre ayarlanmalıdır. Böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda (kreatinin klerensi < 60 ml/dak) karboplatin dozu azaltılmalı ve glomerüler filtrasyon hızına göre ayarlanmalıdır. Kan tablosu, trombositler ve renal fonksiyonlar sürekli takip edilmelidir.   Karboplatinin doz ayarlaması:   Glomerüler filtrasyon Hızı              Trombositler            maksimum total doz           ( ml/ dak )                               (hücre/ mm3 )                   (mg)   > 100                                      > 200,000                        900     80-100                                      > 200,000                        750  60-80                                       > 200,000                        600    > 50                                      100,000-200,000                450  30-60                                        > 200,000                       450  30-60                                       100,000-200,000               300   < 30                                         <100,000                     kontrendike   Çocuklarda kullanımı ile ilgili yeterli deneyim olmadığından spesifik bir doz şeması belirtilmemiştir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

50 mg, 150 mg karboplatin içeren 5 ml ve 15 ml’lik flakon içeren ambalajlarda.

Saklama Koşulları

Oda sıcaklığında, 25 oC ‘nin altında, ışıktan koruyarak saklayınız. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.  

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

450 mg karboplatin içeren 45 ml’lik flakon ambalajlarda

Uyarılar/Önlemler

Karboplatin kemoterapi deneyimi olan doktorların gözetiminde uygulanmalıdır. Tedaviye başlamadan önce ve her yeni tedavi siklusundan önce kan sayımı ve böbrek fonksiyonları izlenmelidir. Myelosupresif etkisi renal klerens ile yakından ilişkili olduğu için böbrek fonksiyonları bozuk olan veya nefrotoksik etkili diğer ilaçlarla birlikte tedavi olan hastalarda böbrek fonksiyonları dikkatle takip edilmelidir.   Özellikle miyelosupresif ajanlarla kombine kullanımda, tedavi kürleri arasında tam kan sayımı (özellikle trombositler) izlenmelidir. Ayrıca bu gibi durumlarda dozaj ayarlaması da gerekmektedir.   Düzenli olarak nörolojik testler yapılmalıdır (odiyometrik olanlar da dahil).   Karboplatin tedavisi sadece kemik iliği, böbrek ve sinir fonksiyonları normal olan hastalarda uygulanmalı ve bu fonksiyonlar normale döndükten sonra tedavi titizlikle ele alınmalı ve gerekli önlemler alınarak sürdürülmelidir.   Diğer bütün sitotoksik ilaçların kullanımında dikkat edilecek konulara, karboplatin kullanımında da dikkat edilmelidir. Terapi öncesinde ve sonrasında hamilelikten kaçınılmalıdır. Hamile hastalar karboplatin ile tedavi edilmemelidir. Normal koşullarda 1 aydan önce tekrar kullanılmamalıdır. Karboplatin, konsantrasyon kapasitesini, araba ve makine kullanabilme yeteneğini azaltabilir.   Yalnızca yeni hazırlanmış ve berrak çözeltileri kullanınız.   Sadece tek kullanımlıktır.   Hamilelik ve Emzirme döneminde kullanımı: Gebelik kategorisi X. Hamile kadınlara uygulandığında fetusa zarar verebilir. Hamilelerde ve emziren annelerde karboplatin kullanılımı önerilmemektedir.  

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Hematopoietik sistem: Miyelosupresyon doz kısıtlamasına sebep olur. Düşük dozlarda trombopeni nadiren görülür (< 200mg/m2 )   En yüksek doz aralığında, hastaların yaklaşık olarak % 30’unda trombositlerin 50,000/mm3’ün altına, granülositlerin 1,000 /mm3’ün, lökositlerin de 2,000 /mm3’ün altına düştüğü gözlemlenmiştir. En düşük düzeye genellikle 21.günde ulaşır. Karboplatin tedavisi kesildikten 4-6 hafta sonra bu değerler normale dönmektedir. Ancak %5 oranında enfeksiyon ve hemorajik komplikasyonlar gelişebilir.  Karboplatin tedavisine ancak trombosit değerleri 100,000/ mm3‘e lökosit değerleri de 4,000/ mm3’e ulaştığında devam edilebilir.  Hemoglobin 9.5 g/100ml‘nin altına düşebilir. Daha önce kemoterapötiklerle tedavi olmuş kimselerde, 65 yaşın üzerindeki hastalarda ya da böbrek yetmezliği olanlarda ağır myelosupresyon ortaya çıkabilir.   Böbrekler: Böbrek fonksiyonlarındaki bozukluklar genelde doz kısıtlayıcı yan etkiler değildir ve zorlu diürez, sıvı yüklemesi gibi önlemlere gerek kalmaz. Hastaların %15’inde BUN ya da serum kreatinin düzeylerinde reversibl bir artış ile böbrek fonksiyon bozukluğuna yol açar. Reversibl olarak kreatinin klerensinin 60 ml/dak ‘nın altına düştüğü de gözlemlenmiştir. Nefrotoksisitenin sıklığı ve ciddiyeti Carboplatin “Ebewe” tedavisinden önce böbrek fonksiyonu bozuk olan hastalarda artabilir. Uygun bir hidratasyon programının böyle bir etkinin üstesinden gelip gelemeyeceği açık değildir, ancak böbrek fonksiyon testlerinin ciddi bir şekilde değiştiği durumlarda dozaj azaltılması veya tedavinin kesilmesi gerekir. Böbrek toksisitesi oluşumunu artırıcı etki açısından herhangi bir klinik bulgu toplanmamasına rağmen, aminoglikozidlerle veya diğer nefrotoksik bileşiklerle Carboplatin “Ebewe” kombinasyonu önerilmemektedir.   Hematüri ve ödem oluşumu gözlenmiştir.   Hiperürisemi: Hastaların % 25’inde görülmüştür. Allopurinol uygulanması yükselmiş serum ürik asit değerini düşürebilir.   Plazma elektrolit: Magnezyum, potasyum ve kalsiyum konsantrasyonlarında bir azalma olasıdır. Elektrolit düzeylerindeki bu azalma çok azdır ve hiçbir klinik belirti görülmemiştir.   İşitme sistemi : Yüksek frekans aralığında ( 4000-8000 Hz ) sınırlı işitme bozuklukları, karboplatin ile tedavi edilen hastaların %15’inde görülmüştür: %1’inde ise kulak çınlaması gözlenmiştir. Daha önce sisplatin tedavisi nedeniyle işitme bozukluğu oluşmuş hastalarda işitme problemleri daha sık görülür.   Nöroloji: Parestezi, karıncalanma ve/veya tendon reflekslerinde azalma semptomları gibi periferik nöropatiler hastaların %6’sında belirtilmiştir. Daha önce sisplatin ile tedavi edilmiş hastalarda bu yan etkiler daha sıktır. Halusinasyon ve anksiyete de görülebilir.   Karaciğer: Karboplatin ile tedavi edilen hastaların % 15-36’sında karaciğer enzimlerinde artış görülmüştür. Genellikle reversibldır ve tedavinin kesilmesini gerektirmez.   Gastrointestinal : Hastaların % 25’inde kusma olmaksızın anoreksia ve bulantı bildirilmiştir, %53’ünde ise kusma ile birliktedir ( %17’sinde ağır kusma ). Semptomlar antiemetik ilaçlar ile kontrol altına alınabilir ya da azaltılabilir ve genellikle karboplatinin uygulanmasından 24 saat sonra kaybolur. Diyare ve/veya kabızlık hastaların % 6 ila 4’ünde görülmüştür.   Allerjik reaksiyonlar: Ateş, kaşıntı, eritem gibi allerjik reaksiyonlar hastaların % 2’sinden azında görülmüştür. Bronkospazm ve hipotansiyon görülmesi halinde antihistaminik, glukokortikoid ve adrenalin ile tedavi gerekebilir.   Lokal reaksiyonlar: Enjeksiyon bölgesinde eritem ve ağrı görülebilir.   Diğer seyrek görülen yan etkiler : Alopesi, ateş, titreme, baş ağrısı, tad almada bozukluk hastaların % 2’sinden azında görülmüştür. Körlüğe kadar gidebilen görme bozuklukları tek tük vakalar şeklinde bildirilmiştir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

Blister ambalaj : Al/Al 14, 28 tabletlik blister ambalajlarda

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Crestor’un araç ve makine kullanmaya etkisini belirlemek üzere çalışma yapılmamıştır. Ancak, Crestor’un farmakodinamik etkilerine dayanarak araç ve makine kullanma yeteneğini etkilemesi beklenmez. Araç ve makine kullanırken, tedavi sırasında sersemlik görülebileceği akılda tutulmalıdır.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

CRESTOR’u aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ. Eğer CRESTOR veya içerdiği maddelerden biri ile daha önce alerjik etki yaşadıysanız, Hamile iseniz veya bebek emziriyorsanız. CRESTOR alırken hamile kaldıysanız, ilacı derhal kesiniz ve doktorunuza başvurunuz. CRESTOR alan kadınlar, uygun bir korunma yöntemi kullanarak hamile kalmaktan kaçınmalıdır. Karaciğer hastalığınız varsa, Ciddi böbrek problemleriniz varsa, Tekrarlanan veya açıklanamayan kas ağrıları veya sancı varsa, Siklosporin olarak adlandırılan bir ilacı alıyorsanız (örneğin organ nakli sonrası) Yukarıda sayılan bu durumlardan herhangi biri size uyuyorsa veya uyduğunu düşünüyorsanız, lütfen doktorunuza başvurunuz.    CRESTOR 40 mg’ı (en yüksek doz) aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ. Orta derecede böbrek probleminiz varsa (Şüpheniz varsa doktorunuza danışınız.), Tiroid beziniz iyi çalışmıyorsa, Tekrarlanan veya açıklanamayan kas ağrılarınız veya sancınız varsa, (kişisel veya ailesel kas problemleri hikayesi veya daha önceden diğer kolesterol düşürücü ilaçlar aldığınızda görülen kas problemleri hikayesi varsa), Devamlı ve yüksek miktarda alkol kullanıyorsanız, Asya kökenli iseniz (Japon, Çinli, Filipinli,Vietnamlı, Koreli ve Hintli), Kolesterolünüzü düşürmek için fibratlar adı verilen ilaçlar kullanıyorsanız Yukarıda sayılan bu durumlardan herhangi biri size uyuyorsa veya uyduğunu düşünüyorsanız, lütfen doktorunuza başvurunuz.   CRESTOR’u aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ. Böbreklerinizde sorun varsa, Karaciğerinizde sorun varsa, Tekrarlanan ve açıklanamayan kas ağrıları veya sancı hikayesi, sizde veya ailenizde kas problemleri hikayesi veya diğer kolesterol düşürücü ilaçları kullanırken görülen kas problemleri hikayesivarsa. Özellikle kendinizi iyi hissetmiyorsanız veya ateşiniz varsa, açıklanamayan kas ağrıları veya sancı hissederseniz derhal ve mutlaka doktorunuza başvurunuz. Düzenli olarak fazla miktarda alkol kullanıyorsanız, Tiroid beziniz iyi çalışmıyorsa, Kolesterolünüzü düşürmek için fibratlar adı verilen gruptan ilaç kullanıyorsanız. Lütfen, yüksek kolesterole karşı diğer ilaçları daha önce kullanmış olsanız bile, bu kullanma talimatını dikkatle okuyunuz. Hasta bir çocuk ise: CRESTOR çocuklara verilmemelidir. 70 yaşından büyükseniz (Doktorunuzun Crestor’un size uygun başlangıç dozuna karar vermesi gerekir. Asya kökenli iseniz (Japon, Çinli, Filipinli, Vietnamlı, Koreli ve Hintli). Doktorunuzun Crestor’un size uygun başlangıç dozuna karar vermesi gerekir. Yukarıda sayılan durumlardan herhangi biri size uyuyorsa veya uyduğunu düşünüyorsanız, 40 mg’lık dozu (en yüksek doz) kullanmayınız ve CRESTOR’un herhangi bir dozunu almaya başlamadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   Bazı insanlarda statinler karaciğeri etkiler. Böyle bir durumun olup olmadığı basit bir kan testi (karaciğer enzim seviyesi) ile anlaşılabilir. Bu nedenle doktorunuz, CRESTOR kullanmaya başlamadan önce ve kullanırken karaciğer fonksiyon testlerinin yapılmasını isteyecektir.    CRESTOR’un yiyecek ve içecekler ile birlikte kullanılması   CRESTOR’u aç veya tok karnına alabilirsiniz.    Hamilelik   İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   Hamile iseniz CRESTOR kullanmayınız.CRESTOR kullanan kadınlar uygun bir korunma yöntemi ile hamile kalmaktan kaçınmalıdır.   CRESTOR kullanırken hamile kalırsanız,ilacı derhal kesiniz ve durumu doktorunuza bildiriniz    Emzirme   İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   EmziriyorsanızCRESTOR kullanmayınız.   Araç ve makine kullanımı   Çoğu insan CRESTOR alırken araba ve makine kullanabilir, çünkü CRESTOR bu kişilerin yeteneklerini etkilemez. Bununla birlikte, bazı kişiler CRESTOR kullanırken baş dönmesi hissedebilir. Eğer baş dönmesi hissediyorsanız, araba veya bir makine kullanmadan önce doktorunuza danışınız.   CRESTOR içeriğindeki bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler   Doktorunuz size laktoz veya süt şekeri gibi bazı şekerlere karşı hassasiyetiniz olduğunu söylemişse, CRESTOR almadan önce doktorunuza danışınız.   Yardımcı maddelerin listesi bu Kullanma Talimatı’nın başında yer almaktadır.   CRESTOR’un diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı   Reçetesiz alınabilen ilaçlar da dahil olmak üzere, başka ilaçları kullanıyorsanız veya kısa bir süre önce kullandıysanız lütfen bunu doktorunuza veya eczacınıza bildiriniz.   Şu ilaçlardan herhangi birini alıyorsanız, doktorunuza bildiriniz: siklosporin (örneğin organ nakli sonrasında), varfarin (veya kan sulandırıcı bir başka ilaç), fibratlar (gemfibrozil, fenofibrat gibi) veya kolesterol düşürücü diğer ilaçlar (ezetimib gibi), hazımsızlık ilaçları (mide asidini gidermek için kullanılır), eritromisin (bir antibiyotik), doğum kontrol hapı, hormon idame tedavisi veya lipinovir/ritonavir (HIV enfeksiyonu ile mücadelede)CRESTOR bu ilaçların etkilerini değiştirebilir veya bu ilaçlar CRESTOR’un etkilerini değiştirebilir.   Eğer reçeteli veya reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandıysanız, lütfen bunlar hakkında doktorunuza veya eczacınıza bilgi veriniz.  

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Tüm ilaçlar gibi CRESTOR’un içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir.   Bu yan etkilerin neler olabileceğini bilmeniz önemlidir. Yan etkiler genellikle hafiftir ve kısa süre sonra kaybolur.   Şu alerjik etkilerden herhangi birini gözlerseniz, CRESTOR almayı bırakınız ve DERHAL tıbbi yardım alınız: Yüzde, dudakta, dilde ve/veya boğazda şişme ile birlikte veya şişme olmaksızın gelişen nefes alma zorluğu, Yüzde, dudakta, dilde ve/veya boğazda şişme ve buna bağlı olarak gelişebilen yutma zorluğu Ciltte kabarmalarla görülen şiddetli kaşınma Kaslarınızda beklediğinizden daha uzun süren olağandışı ağrı veya sancı varsa CRESTOR kullanımını kesiniz ve derhal doktorunuza başvurunuz.Diğer statinlerle olduğu gibi, çok az sayıda kişide kaslarda rahatsız edici etkiler gözlenebilir. Bu etkiler nadir olarak, rabdomiyoliz adı verilen ve yaşamı tehdit edebilen kas hasarına kadar ilerleyebilir.   Çok ciddi olabilen bu durumlarla karşılaştığınızda doktorunuza başvurunuz.Bu çok ciddi yan etkilerin hepsi oldukça seyrek görülür.   Çok seyrek görülen olası yan etkiler (hastaların 1/10.000’inden daha azında görülebilir.) Sarılık (cilt ve gözlerde sararma) Hepatit (karaciğerin iltihaplanması) İdrarda kan Kol ve bacak sinirlerinde hasar (hissizlik gibi) Eklem ağrısı Hafıza kaybı  Çok ciddi olabilen bu durumlarla karşılaştığınızda doktorunuza başvurunuz.Bu çok ciddi yan etkilerin hepsi oldukça seyrek görülür.   Bilinmeyen sıklıktaki yan etkiler Diyare (ishal) Stevens-Johnson sendromu (ağızda gözlerde deride ve genital bölgede ciddi ölçüde kabartılar oluşması) Seyrek görülen olası yan etkiler (hastaların 1/1.000-1/10.000’ inde görülebilir.) Şiddetli alerjik etkiler: Yüzde, dudakta, dilde ve/veya boğazda şişme, yutma ve nefes almada zorluk, kabarmalarla ortaya çıkan şiddetli cilt kaşıntısı. Bir alerjik durumla karşı karşıya olduğunuzu düşünüyorsanız, CRESTOR kullanımını DERHAL kesinizve tıbbi yardım için başvurunuz. Kas hasarı: Kaslarınızda beklediğinizden daha uzun süren olağandışı ağrı veya sancı varsa önlem olarak, CRESTOR kullanımını kesiniz DERHAL ve doktorunuza başvurunuz. Şiddetli karın ağrısı (iltihaplı pankreas) Kandaki karaciğer enzimlerinde artış Ciddi olabilen bu durumlarla karşılaştığınızda doktorunuza başvurunuz.Ciddi yan etkiler seyrek görülür.   Yaygın olmayan olası yan etkiler (hastaların 1/100- 1/1.000’inde görülebilir.) Döküntü, kaşıntı veya diğer cilt reaksiyonları İdrar proteininde artış. Bu durum genellikle CRESTOR kesilmeden kendi kendine normale döner (yaygın olmayan durumlarda sadece CRESTOR 5 mg, 10 mg ve 20 mg için) Yaygın olmayan bu durumlarla karşılaştığınızda doktorunuza başvurunuz.   Yaygın görülen olası yan etkiler (hastaların 1/10 – 1/100 ünde görülebilir.)   Aşağıdakilerden birini fark ederseniz doktorunuza başvurunuz. Başağrısı Karın ağrısı Kabızlık Hasta hissetme Kaslarda ağrı Güçsüzlük hissi Baş dönmesi İdrar proteininde artış. Bu durum genellikle CRESTOR kesilmeden kendi kendine normale döner (yaygın olarak sadece Crestor 40 mg için). Bunlar Crestor’un hafif şiddette gelişen yan etkileridir.   Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.

İlaç Nasıl Kullanılır

CRESTOR’u her zaman doktorunuzun önerdiği gibi alınız. Emin değilseniz doktorunuza veya eczacınıza sorunuz.   Başlangıç dozu   Crestor ile tedavinize, daha önce herhangi bir statin kullanmamış iseniz 5 mg doz ile, daha önce başka bir statin kullanmış iseniz, 5 mg veya 10 mg dozla başlanmalıdır. Başlangıç dozunuzun seçimi şunlara bağlıdır: Kolesterol düzeyiniz, Kalp krizi veya inme geçirme riskiniz, Olası yan etkilere neden olabilecek bir özelliğinizin olup olmadığı.  Doktorunuza size en uygun CRESTOR başlangıç dozunu danışınız.                                                                Şu durumlar söz konusu ise doktorunuz size en düşük dozu, yani 5 mg dozu önerebilir:        ● Asya kökenli iseniz (Japon, Çinli, Filipinli, Vietnamlı, Koreli ve Hintli),      ● 70 yaşından büyükseniz,      ● Orta derecede böbrek probleminiz varsa,      ● Kas ağrıları ve sancıları yaşama riskiniz varsa (miyopati).   Dozun arttırılması ve günlük en yüksek doz   Doktorunuz dozun artmasına karar verebilir. Böylece size en uygun dozu kullanabilirsiniz.   5 mg dozla başladıysanız, doktorunuz önce 10 mg, daha sonra 20 mg, gerekiyorsa daha sonra 40 mg olarak dozu iki katına çıkarabilir. 10 mg ile başladıysanız, doktorunuz bunu 20 mg ve daha sonra gerekirse, 40 mg olarak iki katına çıkarabilir. Her doz ayarlaması arasında 4 haftalık bir ara olacaktır.   En yüksek günlük CRESTOR dozu, 40 mg’dır. Bu doz sadece, kolesterol düzeyleri yüksek ve kalp krizi veya inme riski yüksek olan, aynı zamanda 20 mg dozla kolesterol düzeyleri yeterli derecede düşmeyen hastalar içindir.   Tabletlerin alınması   Tableti suyla bütün olarak yutunuz.   CRESTOR’u günde bir kez alınız. CRESTOR’u günün herhangi bir vaktinde alabilirsiniz.   CRESTOR tableti, unutmamanız için, her gün aynı saatte almaya dikkat ediniz.   Düzenli kolesterol kontrolleri   Düzenli kolesterol kontrolleri için doktorunuza gitmeniz çok önemlidir. Böylece, kolesterolünüzün istenen düzeye geldiğinden ve bu düzeyde kaldığından emin olabilirsiniz.   Doktorunuz alacağınız dozu arttırmaya karar verebilir, böylece size en uygun CRESTOR dozunu kullanabilirsiniz.   Eğer CRESTOR’un etkisinin çok güçlü ya da çok zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise, doktorunuzla ya da eczacınızla konuşunuz.   Kullanmanız gerekenden daha fazla CRESTOR kullandıysanız:   Kullanmanız gerekenden fazla CRESTOR kullandıysanız doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.   Hastaneye gittiğinizde veya bir başka nedenle tedavi aldığınızda, sizinle ilgilenen sağlık personeline CRESTOR aldığınızı söyleyiniz.    CRESTOR kullanmayı unutursanız:   Endişelenmeyiniz, bir sonraki dozu, doğru zamanında alınız.   Unutulan dozu telafi etmek için çift doz almayınız.   CRESTOR ile tedavi sonlandırıldığında oluşabilecek etkiler   CRESTOR kullanmayı bırakmak istiyorsanız, doktorunuzla konuşunuz. CRESTOR kullanmayı keserseniz, kolesterol düzeyleriniz yeniden yükselebilir.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

CRESTOR 40 mg Film Tablet, yuvarlak, pembe renkte, üzeri “ZD4522 ve 40” basılı ve çentikli tabletlerdir. 14 tablet içeren blister ambalajlarda piyasaya verilir.     CRESTOR, “statinler” adı verilen gruba dahil bir ilaçtır. Kanda bulunan, lipid adı verilen yağ maddelerinin kan seviyelerini düzeltmek için kullanılır. Kandaki lipidlerin en fazla bilineni kolesteroldür.   Kanda bulunan kolesterolün değişik tipleri vardır. ‘Kötü’ kolesterol (LDL-K) ve ‘iyi’ kolesterol (HDL-K). CRESTOR kötü kolesterolü azaltır, iyi kolesterolü arttırır.   Reçetenize CRESTOR yazıldı, çünkü kolesterol düzeyiniz yüksek bulundu. Yani, kalp krizi veya inme riski taşıyorsunuz.   Statin almanız önerildi, çünkü kolesterol düzeylerinizi düzeltmek için beslenme şeklini değiştirmeniz ve daha fazla egzersiz yapmanız yeterli olmadı.   CRESTOR, vücudunuzun kötü kolesterol üretmesinin önlenmesi ve kötü kolesterolün kanınızdan uzaklaştırılması için vücudunuza yardımcı olur.   CRESTOR almaya devam etmek neden önemlidir?   Kolesterolünüz istenen düzeye gelse bile CRESTOR almaya devam etmeniz gerekir. Çünkü CRESTOR, kolesterol düzeyinizin yeniden yükselmesine engel olur. Ancak, doktorunuz kesmenizi söylerse veya hamile kalırsanız ilacı kullanmayınız.   CRESTOR aldığınız sürece, kolesterol düşürücü beslenme düzeninize ve egzersizlerinize devam ediniz.   İnsanların çoğu, yüksek kolesterolden etkilenmediklerini düşünürler, çünkü bu durum nedeniyle bir belirti hissetmezler. Ama bu durum tedavi edilmezse, yağlı artıklar kan damarlarınızın çeperlerinde birikir ve damarlarınızı daraltır.   Bazen, daralan bu damarlar tıkanabilir. Kalbe veya beyine kan gitmezse, kalp krizi veya inme ortaya çıkabilir. Kolesterol düzeylerinizi düzeltirseniz, kalp krizi geçirme veya inme riskinizi azaltmış olursunuz.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

CRESTOR’u çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.   Son kullanma tarihi ile uyumlu olarak kullanınız. Ambalajı üzerinde belirtilen son kullanma tarihinden sonra kullanmayınız. Son kullanma tarihi, belirtilen ayın son günü olarak alınmalıdır. Tabletleri çöp kutusuna veya kanalizasyona atmayınız. Son kullanma tarihi dolmuşsa veya kullanamayacaksanız, eczacınıza götürünüz. Tabletleri 25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Özel bir gereklilik yoktur.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

Crestor 40 mg Film Tablet

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

Siklosporin : Crestor ve siklosporin birlikte kullanıldığında, rosuvastatin’in EAA (Area Under Curve-eğri altındaki alan) değerleri, sağlıklı gönüllülere göre 7 kat daha yüksek bulunmuştur (Bkz. Kontrendikasyonlar). Crestor ve siklosporin’in birlikte kullanılması, siklosporin’in plazma konsantrasyonunda bir değişikliğe neden olmamıştır.   Vitamin K antagonistleri: Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, vitamin K antagonistleri (örneğin varfarin veya bir diğer kumarin antikoagülanı) kullanan hastalarda Crestor tedavisine başlanırken veya Crestor dozu yükseltilirken INR (International Normalised Ratio) düzeyi yükselebilir. Tedavinin kesilmesi veya dozun azaltılması INR düzeyini düşürür. Bu durumlarda, INR’nin izlenmesi önerilir.   Gemfibrozil ve diğer lipid düşürücü ilaçlar : Crestor ve gemfibrozil’in birlikte kullanılması, rosuvastatinin Cmax ve EAA (Eğri altındaki alan) değerlerinin 2 kat artması ile sonuçlanmıştır (Bkz.  Özel kullanım uyarıları ve önlemleri) Özel etkileşim çalışmalarından elde edilen verilere göre, fenofibrat ile farmakokinetik yönden bir etkileşim beklenmez, ancak farmakodinamik etkileşim olabilir. Gemfibrozil, fenofibrat, diğer fibratlar ve niasinin (nikotinik asit) lipid düşürücü dozları (1 g/gün veya daha yüksek dozlar), HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ile birlikte kullanıldığında miyopati riskini artırırlar, bunun nedeni, muhtemelen bu ilaçların tek başına kullanıldığında da miyopatiye neden olmalarıdır. Crestor’un 40 mg dozunun bir fibrat (gemfibrozil ve fenofibrat) ile birlikte kullanılması kontrendikedir (Bkz  Kontrendikasyonlar ve  Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). Bu tip hastalarda 5 mg dozla başlanmalıdır.   Ezetimib: Crestor ve ezetimibin birlikte kullanımı sonucu EAA veya Cmax değerlerinde bir değişiklik meydana gelmez. Bununla birlikte, Crestor ve ezetimib arasında advers etki açısından farmakodinamik bir etkileşim vardır (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Proteaz inhibitörleri: Esas mekanizması tam olarak bilinmemekle beraber, birlikte proteaz inhibitörlerinin kullanımı, maruz kalınan rosuvastatin miktarını önemli ölçüde arttırabilir. Bir farmakokinetik çalışmasında, 20 mg rosuvastatinin ve iki proteaz inhibitörünün (400 mg liponavir/100 mg ritonavir) kombinasyonu olan bir ürünün sağlıklı gönüllülerde birlikte kullanılması, rosuvastatine ait EAA(0-24) ve Cmax  değerlerinde yaklaşık olarak sırası ile 2 kat ve 5 kat artışla sonuçlanmıştır. Bu nedenle proteaz inhibitörleri kullanan HIV hastalarında birlikte rosuvastatin kullanılması tavsiye edilmemektedir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Antasidler : Crestor’un, aluminyum ve magnezyum hidroksit içeren bir antasid süspansiyon ile aynı anda kullanılması, rosuvastatinin plazma konsantrasyonunu yaklaşık %50 azaltmıştır. Ancak, antasid, Crestor verilmesinden 2 saat sonra verildiğinde bu etki azalmaktadır. Bu etkileşimin klinik etkisine ilişkin çalışma yoktur.   Eritromisin : Crestor ve eritromisinin birlikte kullanılması, rosuvastatinin EAA(0-t) değerinde %20, Cmax değerinde ise %30 azalmasına neden olmuştur. Bu etkileşim, eritromisin’in barsak motilitesini arttırmasına bağlı olabilir.   Oral kontraseptifler / Hormon Replasman Tedavisi (HRT) : Crestor ve oral kontraseptiflerin birlikte kullanılması, etinil östradiol ve norgestrel’in eğri altında kalan alanınında, sırasıyla %26 ve %34 oranında yükselmeye neden olmuştur. Oral kontraseptif dozları belirlenirken, bu durum dikkate alınmalıdır. Crestor ve hormon replasman tedavisinin birlikte uygulandığı hastalara ilişkin farmakokinetik veri yoktur bu nedenle benzer bir etki dışlanamaz. Ancak bu kombinasyon, klinik çalışmalarda, kadınlarda yaygın olarak kullanılmış ve iyi tolere edilmiştir.   Diğer ilaçlar : Özel etkileşim çalışmalarından elde edilen verilere göre digoksin ile klinik etki ile bağlantılı bir etkileşim beklenmez.   Sitokrom P450 enzimleri : İn vitro ve in vivo çalışmaların sonuçları, rosuvastatinin sitokrom P450 izoenzimleri üzerine inhibitör ya da indükleyici bir etkisinin olmadığını göstermektedir. Ayrıca, rosuvastatin, bu izoenzimler için zayıf bir substrattır. Rosuvastatin’in, flukonazol (CYP2C9 ve CYP3A4 inhibitörü) ya da ketokonazol (CYP2A6 ve CYP3A4 inhibitörü) ile klinik açıdan bir etkileşimi gözlenmemiştir. Crestor ve itrakonazol (CYP3A4 inhibitörü) birlikte kullanıldığında, rosuvastatin’in EAA değeri %28 artmıştır. Bu küçük artış klinik açıdan anlamlı değildir. Bu nedenle, sitokrom P450 enzimleri ile metabolizmaya bağlı ilaç etkileşimi beklenmez.

Doz Aşımı Ve Tedavisi

Doz aşımının spesifik bir tedavisi yoktur. Doz aşımı durumunda semptomatik tedavi uygulanmalı, gerekli destekleyici önlemler alınmalıdır. Karaciğer fonksiyon testleri ve CK düzeyleri izlenmelidir. Hemodiyaliz etkili değildir.

Etkin Maddeler

Rosuvastatin kalsiyum (40 mg rosuvastatine eşdeğer miktarda)

Farmakodinamik Özellikler

Farmakoterapötik grup: HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ATC kodu : C10A A07   Etki mekanizması : Rosuvastatin, 3-hidroksi-3-metilglutaril koenzim A’nın kolesterol prekürsörü olan mevalonata dönüşmesini sağlayan hız-kısıtlayıcı enzim olan HMG-KoA redüktazın, selektif ve kompetetif bir inhibitörüdür. Rosuvastatin’in temel olarak etki gösterdiği yer, kolesterolün düşürülmesinde hedef organ olan karaciğerdir.   Rosuvastatin, LDL’nin karaciğere girişi ve katabolizmasını artırmak suretiyle hücre yüzeyindeki hepatik LDL reseptörlerinin sayısını artırır ve VLDL’nin hepatik sentezini inhibe ederek VLDL ve LDL partiküllerinin sayısını azaltır.   Farmakodinamik etkiler : Crestor, yükselmiş LDL-kolesterol, total kolesterol ve trigliseritleri düşürür, HDL-kolesterolü yükseltir. Crestor ayrıca, ApoB, nonHDL-K, VLDL-K, VLDL ve TG’leri düşürür, ApoA-I’i yükseltir (Bkz. Tablo). Crestor, LDL-K/HDL-K, total kolesterol/HDL-K, nonHDL-K/HDL-K, ve ApoB/ApoA-I oranlarını da düşürür.   Tablo : Primer hiperkolesterolemi (tip IIa ve IIb) hastalarının doz-yanıt verileri (başlangıç değerlerinden ortalama % değişiklik) Doz N LDL-K Total-K HDL-K TG NonHDL-K ApoB ApoA-I Plasebo 13 -7 -5 3 -3 -7 -3 0 5 17 -45 -33 13 -35 -44 -38 4 10 17 -52 -36 14 -10 -48 -42 4 20 17 -55 -40 8 -23 -51 -46 5 40 18 -63 -46 10 -28 -60 -54 0   Crestor ile tedaviye başlandıktan sonra bir hafta içinde terapötik yanıt alınmaya başlanır, genellikle 2 hafta içinde maksimum terapötik yanıtın %90’ına ulaşılır. Tam etki genellikle 4 haftada görülür ve devam eder.   Klinik etkinlik : Crestor, ırk, cinsiyet veya yaşlarına bakılmaksızın hipertrigliseridemili veya hipertrigliseridemisi olmayan hiperkolesterolemili yetişkin hasta gruplarında ve diyabet hastaları veya ailesel hiperkolesterolemili hastalar gibi özel hasta gruplarında etkilidir.         Faz III çalışmalarından elde edilen havuzlanmış veriler, Crestor’un tip IIa ve tip IIb hiperkolesterolemi (ortalama taban LDL-K yaklaşık 185.6 mg/dl (4.8 mmol/L) hastalarının büyük bir kısmında, European Atherosclerosis Society-Avrupa Ateroskleroz Topluluğu-(EAS;1998) kılavuzu tedavi hedeflerine ulaşmada etkili olduğunu göstermiştir; Crestor 10 mg ile tedavi edilen hastaların % 80’inde EAS’nin hedeflediği LDL-K düzeylerine (<116 mg/dl) (< 3 mmol/L) ulaşılmıştır.   Heterozigot ailesel hiperkolesterolemili hastaları içeren geniş bir çalışmada, 435 hastaya zorunlu doz titrasyonu 20-80 mg Crestor verilmiştir. Crestor’un tüm dozları lipid parametreleri üzerinde ve tedavi hedefine ulaşmada yararlı etki göstermiştir. Dozun 40 mg’a titre edilmesini (12 haftalık tedavi) takiben, LDL-K % 53 oranında düşmüştür. Hastaların % 33’ünde EAS kılavuzunda belirlenen LDL-K düzeylerine (<116 mg/dl) (< 3 mmol/L) ulaşılmıştır. Zorunlu titrasyon yapılan açık bir çalışmada, homozigot ailesel hiperkolesterolemili 42 hastanın, Crestor 20-40 mg’a verdiği yanıtlar değerlendirilmiştir. Toplam hasta grubunda LDL-K, ortalama % 22 oranında düşmüştür.   Sınırlı sayıda hasta üzerinde yapılan klinik araştırmalarda, Crestor’un fenofibrat ile birlikte kullanıldığında trigliseritlerin düşürülmesinde, niasin ile birlikte kullanıldığında ise HDL-K’nin yükseltilmesinde aditif etkisinin olduğu gösterilmiştir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Crestor ile yapılan mortalite ve morbidite çalışmaları henüz tamamlanmadığından, rosuvastatin’in, koroner kalp hastalığı gibi lipid anormalliği ile bağlantılı komplikasyonları engellediği henüz gösterilmemiştir.   METEOR adı verilen çok merkezli, çift-kör, plasebo kontrollü bir klinik çalışmada, ortalama LDK-K değeri 154.5 mg/dl (4.0 mmol/l) olan subklinik aterosklerozlu (Karotis intima media kalınlığına (KIMK) göre belirlenen) ve koroner arter hastalığında düşük riske sahip (10 yıllık Framingham riski < % 10), yaşları 45-70 arasında olan 984 hasta, günde tek doz rosuvastatin 40 mg veya placebo ile 2 yıl boyunca tedavi edilmek üzere randomize edilmişlerdir. Rosuvastatin KIMK artışını plaseboya kıyasla anlamlı ölçüde yavaşlatmaktadır. Rosuvastatin ile tedavi edilen hastalar ve plasebo verilen hastalar arasında, 12 karotid arter bölgesine ait maksimum KIMK değerindeki değişiklik oranındaki fark -0.0145 mm/yıl’dır (% 95 güven aralığı -0.0196, -0.0093; p< 0.0001). Plasebo ile görülen +0.0313 mm/yıl’lık ( % 1.12/yıl (p<0.0001) ilerlemeye kıyasla rosuvastatin ile başlangıca göre kaydedilen değişim – 0.0014 mm/yıl’dır (% -0.12/yıl (anlamlı olmayan). KIMK düşüşü ve kardiyovasküler olaylar riskinde azalma arasında direkt bir korelasyon olduğu henüz gösterilmemiştir. METEOR çalışmasında çalışılan popülasyon düşük koroner kalp hastalığı riskine sahiptir ve Crestor 40 mg hedef popülasyonunu temsil etmemektedir. 40 mg’lık doz sadece yüksek kardiyovasküler risk taşıyan ciddi hiperkolesterolemili hastalarda reçete edilmelidir (Bkz. Pozoloji ve uygulama şekli).

Farmakokinetik Özellikler

Emilim: Oral uygulamadan yaklaşık 5 saat sonra doruk plazma konsantrasyonuna ulaşılır. Mutlak biyoyararlanımı yaklaşık %20 dir.   Dağılım : Rosuvastatin, kolesterol sentezi ve LDL-K klerensinin temel olarak yer aldığı karaciğere büyük oranda geçer. Rosuvastatin’in dağılım hacmi yaklaşık 134 L’dir. Rosuvastatin, temel olarak albümin olmak üzere plazma proteinlerine % 90 oranında bağlanır.   Biyotransformasyon: Rosuvastatin’in metabolizması sınırlıdır (yaklaşık % 10). İnsan hepatositleri kullanılarak yapılan in vitro metabolizma çalışmaları, rosuvastatin’in, sitokrom P450’ye bağlı metabolizma için zayıf bir substrat olduğunu göstermektedir. Temel olarak yer alan izoenzim CYP2C9 olup, 2C19, 3A4 ve 2D6’nın daha az yeri vardır. Belirlenen temel metabolitler, N-desmetil ve lakton metabolitleridir. N-desmetil metaboliti, rosuvastatin’den % 50 oranında daha az aktif iken lakton formu klinik olarak inaktiftir. HMG-KoA redüktaz inhibitör aktivitenin % 90’ından fazlası rosuvastatin tarafından gerçekleştirilir.   Eliminasyon: Rosuvastatin’in yaklaşık %90’ı değişmemiş ilaç olarak feçes ile (absorbe edilmiş ve edilmemiş maddeden oluşur), geri kalanı idrar ile atılır. Yaklaşık %5’i idrarla değişmemiş olarak atılır. Plazma eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 19 saattir. Eliminasyon yarı ömrü, yüksek dozlar ile artmaz. Ortalama geometrik plazma klerensi yaklaşık 50 litre/saattir (varyasyon katsayısı %21.7). Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, rosuvastatin’in karaciğer tarafından alımı membran taşıyıcısı OATP-C ile olur. Bu taşıyıcı, rosuvastatin’in karaciğerden eliminasyonunda önemli bir yer tutar.   Doğrusallık : Rosuvastatin’in sistemik yararlanımı doz ile orantılı olarak artar. Günlük multipl dozlardan sonra farmakokinetik parametrelerde değişiklik yoktur.   Özel hasta grupları :   Yaş ve cinsiyet : Yaş ve cinsiyetin rosuvastatinin farmakokinetiği üzerine klinik açıdan bir etkisi yoktur.   Irk : Farmakokinetik çalışmalar, Asya kökenli (Japon, Çinli, Filipinli, Vietnamlı ve Koreli) hastaların ortalama EAA ve Cmax değerlerinin, beyaz ırktan olanlarla kıyaslandığında yaklaşık 2 kat yükseldiğini göstermiştir. Popülasyon farmakokinetik analizinde, beyaz ırktan olanlar ve siyah gruplar arasında klinik açıdan anlamlı farmakokinetik değişiklik ortaya çıkmamıştır.   Böbrek yetmezliği : Çeşitli derecelerde böbrek yetmezliği olan hastalarla yapılan bir çalışmada, hafif ve orta derecede böbrek yetmezliğinin, rosuvastatin ya da N-desmetil metabolitinin plazma konsantrasyonları üzerine etkisi olmadığı görülmüştür. Ancak, ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda (CrCl <30 mL/dak) rosuvastatin plazma konsantrasyonu sağlıklı gönüllülere göre 3 kat, N-desmetil metabolitinin plazma konsantrasyonu ise 9 kat artmıştır. Hemodiyalize giren hastalarda rosuvastatin’in sabit durum plazma konsantrasyonu, sağlıklı gönüllülere göre yaklaşık %50 daha fazladır.   Karaciğer yetmezliği : Çeşitli derecelerde karaciğer yetmezliği olan hastalarla yapılan bir çalışmada, Child-Pugh puanı 7 ve altında olan hastalarda rosuvastatin’in sistemik yararlanımının arttığına ilişkin bir kanıt yoktur. Ancak Child-Pugh puanı 8 ve 9 olan 2 hastada rosuvastatin’in sistemik yararlanımının Child-Pugh puanları daha düşük olan hastalara göre en az 2 kat arttığı gözlenmiştir. Child-Pugh puanları 9’dan fazla olan hastalarla ilgili deneyim yoktur.   

Farmasötik Form

Crestor 40 mg Film Tablet: Oval, pembe renkli, bir tarafı “ZD 4522” ve diğer tarafı “40” baskılı tablet.

Gebelik Ve Laktasyon

Genel tavsiye Gebelik kategorisi: X   Gebelik dönemi Crestor, gebelik döneminde kontrendikedir. Crestor kullanan, gebe kalma potansiyeli olan kadınlar, uygun bir doğum kontrol yöntemi kullanmalıdır. Kolesterol ve kolesterol biyosentezine ait diğer maddeler fötüs gelişimi için gerekli olduğundan, HMG-KoA redüktaz enziminin inhibisyonuna bağlı ortaya çıkabilecek riskler, Crestor tedavisinin gebelik döneminde sağlayacağı yararın önüne geçer. Hayvan çalışmalarında, üreme toksisitesine yönelik bilgiler sınırlıdır (Bkz. Klinik öncesi güvenlilik verileri). Crestor kullanıldığı sırada gebe kalındığında tedaviye derhal son verilmelidir.   Laktasyon dönemi Crestor laktasyon döneminde kontrendikedir. Rosuvastatin, sıçanların sütüne geçmektedir. İnsanlarda anne sütüne geçip geçmediği konusunda bilgi yoktur (Bkz. Kontrendikasyonlar).

Geçimsizlikler

Geçerli değildir.

İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi

İlk ruhsat tarihi: 27.09.2004 Ruhsat yenileme tarihi: 27.09.2009

İstenmeyen Etkiler

İstenmeyen etkiler genellikle hafif ve geçicidir. Kontrollü klinik çalışmalarda, Crestor ile tedavi edilen hastaların % 4’ten daha az bir kısmı istenmeyen etkiler nedeni ile çalışmadan çıkarılmıştır.   İstenmeyen etkilerin görülme sıklığı aşağıdaki gibi derecelendirilmiştir : Yaygın                   (>1/100, <1/10); Yaygın olmayan       (>1/1.000, <1/100) Seyrek                   (>1/10.000, <1/1.000) Çok seyrek             (<1/10.000) Bilinmiyor                (Mevcut verilerden elde edilememektedir.)   İmmün sistem bozuklukları: Seyrek : Anjiyoödem dahil hipersensitivite reaksiyonları   Sinir sistemi bozuklukları: Yaygın : Baş ağrısı, sersemlik   Gastrointestinal sistem bozuklukları: Yaygın : Kabızlık, bulantı, karın ağrısı Seyrek: Pankreatit   Deri ve subkütan doku bozuklukları: Yaygın olmayan : Pruritus, döküntü, ürtiker   Kas-iskelet sistemi, bağ dokusu ve kemik bozuklukları: Yaygın : Miyalji Seyrek:  Miyopati (miyozit dahil) ve rabdomiyoliz   Genel bozukluklar Yaygın : Asteni   Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, dozun artırılması ile yan etki sıklığı artar.   Renal etkiler : Crestor ile tedavi edilen hastalarda, genellikle tübüler kaynaklı ve daldırma testi ile belirlenen proteinüri gözlenmiştir. Crestor 10 mg ve 20 mg ile tedaviden bir süre sonra idrar protein düzeyinde sıfır veya eser miktardan ++ veya daha yüksek seviyelere geçiş < %1, 40 mg ile yaklaşık %3 olmuştur. 20 mg doz ile sıfır veya eser miktardan + düzeye geçişte küçük bir artış gözlenmiştir. Vakaların çoğunda, tedaviye devam edildiğinde, proteinüri kendiliğinden azalır veya kaybolur, akut ya da ilerleyen renal hastalık işareti değildir.        Crestor ile tedavi edilen hastalarda hematüri gözlenmiştir ve klinik çalışma verileri hematüri oluşumunun düşük olduğunu göstermektedir.   İskelet kasına etkileri : Crestor ile tedavi edilen hastalarda, tüm dozlarla ve özellikle 20 mg’ın üzerindeki dozlarda miyalji, miyopati ve nadiren, akut böbrek yetmezliği ile veya değil, rabdomiyoliz gibi iskelet kası üzerine etkiler bildirilmiştir. Rosuvastatin kullanan hastalarda doza bağlı olarak CK düzeylerinde artış gözlenmiştir; bu durum vakaların çoğunda hafif, semptomsuz ve geçici olmuştur. Eğer CK düzeyleri yükselirse (> 5x ULN), tedavi kesilmelidir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Karaciğer üzerine etkileri : Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, rosuvastatin kullanan hastaların az bir kısmında doza bağlı olarak transaminaz düzeylerinde artış gözlenmiştir. Bu durum, vakaların çoğunda, hafif, semptomsuz ve geçici olmuştur.   Pazarlama sonrası deneyimler Yukarıdaki advers etkilere ilaveten Crestor ile edinilen pazarlama sonrası deneyimlerde aşağıdaki advers etkiler görülmüştür:   Gastrointestinal bozukluklar: Bilinmiyor               Diyare   Hepatobiliyer bozukluklar  Çok seyrek             Sarılık, hepatit Seyrek                  Hepatik transaminazlarda artış   Kas-iskelet sistemi bozuklukları Çok Seyrek            Artralji   Sinir sistemi bozuklukları Çok seyrek             Polinöropati, hafıza kaybı           Renal bozukluklar: Çok seyrek             Hematüri   Deri ve sübkutan doku bozuklukları: Bilinmiyor               Stevens-Johnson sendromu                            Rabdomiyolizin, ciddi böbrek olaylarının ve ciddi hepatik olayların (özellikle hepatik transaminazlarda artış) görülme sıklığı 40 mg’lık dozda daha fazladır.

Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim

Etkin madde: Her bir tablet; 40 mg rosuvastatine eşdeğer miktarda rosuvastatin kalsiyum içerir.   Yardımcı maddeler:  Laktoz monohidrat (168.32 mg)  Tüm yardımcı maddeler için Yardımcı Maddeler Listesine bakınız.

Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri

Güvenliliğe ilişkin farmakolojik çalışmalar, tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite, karsinojenik potansiyel ile ilgili konvansiyonel çalışmalar, insanlar üzerinde özel bir zararlı etkisinin olmadığını göstermiştir. Farelerle yapılan pre ve postnatal çalışmalarda, yavruların büyüklüğü ve ağırlıklarının azalması ve gebe hayvanın yaşam süresinin azalması, üreme üzerine toksisitenin kanıtlarıdır. Bu etkiler, terapötik düzeyin çok üstünde olan maternotoksik dozlarla görülmüştür.

Kontrendikasyonlar

Crestor, aşağıdaki durumlarda kontrendikedir: Rosuvastatin ya da ilacın içerdiği herhangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılığı olanlarda Serum transaminaz düzeylerinde açıklanamayan inatçı yükselmeler ve herhangi bir serum transaminaz düzeyinde normal düzeyin üst sınırının 3 katı oranında (3xULN) yükselme görülen aktif karaciğer hastalığı olanlarda Ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda ( kreatinin klerensi < 30 mL/dk) Miyopatisi olan hastalarda Birlikte siklosporin kullanan hastalarda Gebelik ve laktasyon döneminde ve doğurganlık çağında olup uygun doğum kontrol yöntemi uygulamayan kadınlarda. 40 mg doz, miyopati/rabdomiyolize karşı hastayı duyarlı hale getirebilecek faktörlerin bulunduğu hastalarda kontrendikedir. Bu faktörler: Orta derecede böbrek yetmezliği (kreatinin klerens <60 mL/dak)  Hipotirodizm Kişisel ya da ailesel herediter kas bozukluğu hikayesi Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ya da fibrat (gemfibrozil ve fenofibrat) kullanımına bağlı kas toksisitesi hikayesi Vücuda zarar verecek ölçüde devamlı alkol kullanımı Plazma düzeylerinin artmasına neden olabilecek durumlar Asya kökenli hastalar Birlikte fibrat (gemfibrozil ve fenofibrat) kullanımı (Bkz.Özel kullanım uyarıları ve önlemleri,Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri ve Farmakokinetik özellikler)

Kullanım Yolu

Oral yoldan kullanılır.

Küb’ Ün Yenileme Tarihi

03.07.3009

Müstahzar Adı

CRESTOR 40 mg Film Tablet

Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri

Renal etkiler Crestor’un yüksek dozları ile, özellikle 40 mg ile tedavi edilen hastalarda, daldırma testi (dipstick testing) ile tesbit edilen, genellikle tübüler kaynaklı ve birçok vakada geçici ve aralıklarla görülen proteinüri gözlenmiştir. Bu durum akut ya da ilerleyen renal hastalığın belirtisi değildir (Bkz. İstenmeyen etkiler). Pazarlama sonrası kullanımda ciddi renal olayların raporlanma oranı 40 mg’lık dozda daha fazladır. Crestor’un 40 mg dozu ile tedavi edilen hastaların rutin takibi sırasında böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesi gerekir.    İskelet kası üzerine etkileri Crestor ile tedavi edilen hastalarda, tüm dozlarla ve özellikle 20 mg’ın üzerindeki dozlarda miyalji, miyopati ve nadiren rabdomiyoliz gibi iskelet kası üzerine etkiler bildirilmiştir. HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ile ezetimib’in birlikte kullanımı sonucu çok nadir rabdomiyoliz vakası bildirilmiştir. Buna karşılık farmakodinamik etkileşim gözardı edilemez ( Bkz. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri ) ve birlikte kullanımları sırasında dikkatli olunmalıdır.  Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, pazarlama sonrası kullanımda raporlanan Crestor ile ilgili rabdomiyoliz oranı, 40 mg’lık dozdadaha fazladır.   Kreatinin Kinaz Ölçümü Kreatinin kinaz (CK), sonucun yanlış yorumlanmasına neden olabilecek ağır egzersizden sonra ya da kreatinin kinaz artışına neden olabilecek bir durumun varlığında ölçülmemelidir. Kreatinin kinaz’ın başlangıç değerleri belirgin ölçüde yüksek ise (>5xULN) bunu doğrulamak için 5-7 gün içinde tekrar test yapılmalıdır. Tekrarlanan test, başlangıç değerlerinin CK>5xULN olduğunu doğrular ise tedaviye başlanmamalıdır.   Tedaviden önce Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, Crestor, miyopati/rabdomiyoliz’e karşı hastayı duyarlı hale getirebilecek faktörlerin bulunduğu hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Bu faktörler: Böbrek yetmezliği Hipotiroidizm Kişisel ya da ailesel herediter kas bozukluğu hikayesi Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ya da fibrat (gemfibrozil ve fenofibrat) kullanımına bağlı kas toksisitesi hikayesi Vücuda zarar verecek ölçüde devamlı alkol kullanımı Yaşın 70’in üzerinde olması Plazma düzeylerinin artmasına neden olabilecek durumlar (Bkz. Farmakokinetik Özellikler) Birlikte fibrat (gemfibrozil ve fenofibrat) kullanımı Böyle hastalarda, Crestor tedavisinin riski, sağlanacak faydaya göre değerlendirilmeli ve hasta klinik olarak izlenmelidir. Kreatinin kinaz düzeylerinin başlangıç değerleri belirgin ölçüde yüksek ise (CK>5xULN) tedaviye başlanmamalıdır.   Tedavi sırasında Hastalar, tuhaf kas ağrıları, zayıflığı veya ani kramplar, özellikle ateş veya halsizlik ile birlikte görüldüğünde derhal hekime bildirmeleri konusunda uyarılmalıdır. Bu hastaların CK düzeyleri ölçülmelidir. CK düzeyleri önemli ölçüde yükselirse (>5xULN) veya musküler semptomlar ağır ise ve günlük hayatta rahatsızlığa neden oluyor ise (CK ≤ 5xULN olsa bile) tedavi kesilmelidir. Semptomlar kaybolur ve CK düzeyleri normal düzeye ulaşır ise, hasta yakın olarak izlenmek ve etkili en düşük dozun kullanılması koşulu ile Crestor tedavisinin yeniden başlatılması ya da başka bir HMG-KoA redüktaz inhibitörü kullanılması düşünülebilir.   Semptomsuz hastalarda CK düzeylerinin rutin olarak izlenmesi gerekli değildir.   Klinik çalışmalarda, Crestor ile birlikte eş zamanlı tedavi kullanılan küçük bir hasta grubunda Crestor’un iskelet kası üzerine etkisinin arttığına ilişkin bir veri yoktur. Bununla birlikte, diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerini, fibrik asit türevleri (gemfibrozil ve fenofibrat), siklosporin, nikotinik asit, azol grubu antifungaller, proteaz inhibitörleri ve makrolid antibiyotiklerle birlikte kullanan hastalarda miyozit ve miyopati insidansının arttığı gözlenmiştir. Gemfibrozil, bazı HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ile birlikte kullanıldığında miyopati riskini artırır. Bu nedenle Crestor ve gemfibrozil’in birlikte kullanılması önerilmez. Crestor’un fibratlar (gemfibrozil ve fenofibrat) ve niasin ile birlikte kullanılarak lipid düzeylerinde daha fazla değişiklik sağlamanın yararları, bu kombinasyonların olası risklerine karşı dikkatlice değerlendirilmelidir. Crestor’un 40 mg dozunun fibratlarla (gemfibrozil ve fenofibrat) birlikte kullanılması kontrendikedir. (Bkz. Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri ve İstenmeyen etkiler).   Crestor, miyopati ya da rabdomiyolize sekonder olarak böbrek yetmezliği gelişme eğilimini düşündürecek ciddi akut durumdaki (örneğin sepsis, hipotansiyon, majör cerrahi girişim, travma, ağır metabolik, endokrin ve elektrolit bozuklukları veya kontrol edilemeyen konvülsiyonları olan hastalar) hiçbir hastada kullanılmamalıdır.   Karaciğer üzerine etkileri Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, Crestor, fazla miktarda alkol kullanan ve / veya karaciğer hastalığı hikayesi olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Crestor tedavisine başlanmadan önce ve tedaviye başlandıktan 3 ay sonra karaciğer fonksiyon testleri yapılmalıdır. Serum transaminaz düzeyleri normal düzeyin üst sınırının 3 katından fazla ise Crestor tedavisi kesilmeli veya doz azaltılmalıdır. Pazarlama sonrası kullanımda karşılaşılan ciddi hepatik olaylara (özellikle artan hepatik transaminazlar) ilişkin raporlanma oranı 40 mg’lık dozda daha yüksektir.   Hipotiroidizm veya nefrotik sendromun neden olduğu sekonder hiperkolesterolemili hastalarda, Crestor tedavisine başlanmadan önce altta yatan hastalık tedavi edilmelidir.   Irk Farmakokinetik çalışmalar, Asya kökenli (Japon, Çinli, Filipinli, Vietnamlı ve Koreli)   hastalarda, beyaz ırktan olanlara göre sistemik yararlanımın arttığını göstermektedir (Bkz.  Pozoloji ve uygulama şekli ve Farmakokinetik özellikler).   Proteaz inhibitörleri Proteaz inhibitörleri ile birlikte kullanımı önerilmemektedir (Bkz.  Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).

Pozoloji Ve Uygulama Şekli

Crestor ile tedaviye başlamadan önce hastaya, tedavi süresince de devam etmesi gereken standart kolesterol düşürücü diyet uygulanır. Crestor dozu, mevcut kılavuzlar esas alınarak, tedavinin amacına ve hastanın yanıtına göre ayarlanmalıdır.   Rosuvastatin’in tavsiye edilen başlangıç dozu statine yeni başlayan hastalarda oral olarak, günde tek doz 5 mg’dır. Başka bir HMG KoA redüktaz inhibitöründen Crestor tedavisine geçilen hastalarda tavsiye edilen başlangıç dozu 5 veya 10 mg’dır. Gerekirse 4 hafta sonra doz bir sonraki doz seviyesine ayarlanabilir. (Bkz. Farmakodinamik Özellikler). 20 mg’lık dozun üstündeki dozlarda uzman (kardiyolog veya endokrinolog) kontrolü gereklidir. Daha düşük dozlara kıyasla 40 mg doz ile advers etkilerin bildirilme sıklığında artış nedeniyle, dozun, maksimum doz olan 40 mg’a final titrasyonu sadece, 20 mg doz ile yeterli yanıt alınamayan, kardiyovasküler hastalık riski yüksek olan ağır hiperkolesterolemili hastalarda (özellikle homozigot, heterozigot ailesel hiperlipidemili, ailesel kombine hiperkolesterolemili hastalar) düşünülmelidir. Bu hastalar düzenli olarak izlenmelidir. ( Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). 40 mg dozun, uzman gözetiminde kullanılmaya başlanması önerilmektedir.   Crestor, günün herhangi bir saatinde, yemekle birlikte veya ayrı olarak alınabilir. 5 mg’lık doz, 10 mg çentikli tabletin bölünmesiyle alınabilir.      Çocuklarda kullanım Crestor’un çocuklar üzerindeki güvenliliği ve etkisi belirlenmemiştir. Deneyimler, homozigot ailesel hiperkolesterolemili az sayıda çocuk (8 yaş ve üzeri) üzerinde yapılan çalışmalarla sınırlıdır. Bu nedenle çocuklarda kullanılması önerilmez.   Yaşlılarda kullanım >70 yaş hastalarda 5 mg başlangıç dozu olarak önerilir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). Yaşa göre başka bir doz ayarlamasına gerek yoktur.    Böbrek yetmezliği olan hastalarda kullanım Hafif ve orta derecede böbrek yetmezliği olanlarda doz ayarlamasına gerek yoktur. Ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda Crestor’un tüm dozları kontrendikedir. Orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klerensi <60 mL/dak.) başlangıç dozu olarak 5 mg önerilir. 40 mg doz, orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda kontrendikedir (Bkz.Kontrendikasyonlar ve Farmakokinetik özellikler).    Karaciğer yetmezliği olan hastalarda kullanım  Child-Pugh puanı 7 ve altındaki hastalarda rosuvastatin’in sistemik yararlanımında bir artış olmamıştır. Ancak, Child-Pugh puanı 8 ve 9 olanlarda sistemik yararlanımın arttığı gözlenmiştir (Bkz. Farmakokinetik Özellikler). Bu hastaların böbrek fonksiyonları değerlendirilmelidir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). Child-Pugh puanı 9 ve daha fazla olan hastalarla ilgili deneyim yoktur. Crestor, aktif karaciğer hastalığı olanlarda kontrendikedir (Bkz. Kontrendikasyonlar).   Irk Asya kökenli (Japon, Çinli, Filipinli, Vietnamlı ve Koreli) hastalarda sistemik yararlanımın arttığı gözlenmiştir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri ve  Farmakokinetik özellikler). Asya kökenli hastalarda başlangıç dozu olarak 5 mg önerilir. 40 mg doz Asya kökenli hastalarda kontrendikedir (Bkz. Kontrendikasyonlar ve Farmakokinetik özellikler).    Miyopatiye yatkınlığı olan hastalarda doz Miyopatiye karşı hastayı duyarlı hale getirebilecek faktörleri olan hastalarda başlangıç dozu olarak 5 mg önerilir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). 40 mg doz, bu tip hastaların bazılarında kontrendikedir (Bkz. Kontrendikasyonlar).

Raf Ömrü

Raf ömrü 24 aydır.

Ruhsat Numarası(Ları)

116/24

Ruhsat Sahibi

AstraZeneca İlaç San.ve Tic.A.Ş. Büyükdere Cad.Yapı Kredi Plaza B Blok Kat 2,3,4 Levent İstanbul Tel: (0 212) 317 23 00 Faks: (0 212) 317 24 05

Ruhsat Sahibi

AstraZeneca İlaç. San. ve Tic. Ltd. Şti  Büyükdere Cad. Yapı Kredi Plaza B Blok Kat 2-3-4 Levent- İstanbul Tel:   0212 317 23 00 Faks: 0212 317 24 05

Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler

Blister ambalaj : 250C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.

Terapötik Endikasyonlar

Diyet ve diğer farmakolojik olmayan tedaviler (örn. egzersiz, kilo verme) ile yeterli yanıt alınamayan durumlarda primer hiperkolesterolemi (tip IIa heterozigot ailesel hiperkolesterolemi) ve kombine dislipidemili (tip IIb) hastalarda diyete yardımcı olmak üzere kullanılır. Homozigot ailesel hiperkolesterolemide diyet ve diğer lipid düşürücü tedavilerle ( örn. LDL aferezi) kombine edilerek ya da bu tür tedavilerin uygun olmadığı durumlarda kullanılır. Lipid düşürücü tedavinin endike olduğu hastalarda, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak veya geciktirmek amacı ile aterosklerozda kullanılır. 

Üretici Bilgileri

AstraZeneca UK Limited İngiltere adına, IPR Pharmaceuticals Inc., Porto Riko

Yardımcı Maddeler

 Laktoz monohidrat, mikrokristalin selüloz, kalsiyum fosfat, krospovidon, magnezyum stearat, hipromelloz, gliserol triasetat, titanyum dioksit (E 171), kırmızı demir oksit (E 172)

Yardımcı Maddelerin Listesi

Tablet çekirdeği: Laktoz monohidrat, mikrokristalin selüloz, kalsiyum fosfat, krospovidon, magnezyum stearat Kaplama: Laktoz monohidrat, hipromelloz, gliserol triasetat, titanyum dioksit (E171), kırmızı demir oksit (E172)

Doz Aşımı

Aşırı dozaj durumda "Yan Etkiler" bölümünde belirtilen etkiler artarak ortaya çıkabilirler. Kapsüllerin alımı kısa bir süre önce olmuş ise; semptomatik tedavi ile desteklenen bir mide yıkaması yararlı olacaktır.

Endikasyonlar

İritabl kolon sendromu ve kalın barsak spazmlarının semptomatik tedavisinde, gaz ve sancılarında kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Colpermin® barsağın (özellikle kalın barsağın) iritasyonlarında, barsak spazmlarında ve özellikle kalın barsak kramplarında spazm giderici ve ağrı kesici olarak etki eder. Colpermin®  ile midenin iritasyonu söz konusu değildir. Barsağın alkali ortamında mentol 20 dakika içinde serbestleşerek; özellikle barsakta lokal bir barsak terapötiği gibi etkisini gösterir. 

Farmakokinetik Özellikler

Colpermin® alımından sonra, etken madde olan mentol, metobolize olmaksızın ince ve kalın barsaklara ulaşır. Hidrofobik yoğun kıvamlı formülasyondan ötürü mentol zaman içinde yavaş yavaş salınım gösterir. Uygulanan mentol miktarının 1/3’ü resorbe olur. Geriye kalan miktar lokal olarak kaslar üzerinde etki eder. 24 saat sonra uygulanan mentol miktarının %35 kadarı değişmeden veya glukuronidi halinde idrarda tespit edilir. Terminal yanlanma ömrü (t ½ ) 3,6 saattir.

Farmasötik Şekli

Diğer kapsül

Formülü

Enterik kaplı 1 sert jelatin kapsül içeriğ; Nane yağı 187 mg Boyar madde: İndigotin(E132) ve Titanyum dioksit (E171) içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Antiasitlerle birlikte kullanılmamalıdır. Yemekler ile beraber alınmamalıdır.

Kontraendikasyonlar

Aklorhidri (Hidroklorik asit azlığı) Mentole aşırı hassasiyetin bilindiği durumlarda

Kullanım Şekli Ve Dozu

Erişkinlerde günde 3×1 kullanılır. Daha ağır semptomlarda doz günde 3 defa 2’şer adede kadar çıkarılabilir. Kapsüller yemekten yarım saat önce aç karnına, az miktarda su ile alınmalıdır. Kapsüller çiğnemeden yutulmalıdır. Aksi taktirde mide ekşimesi meydana gelebilir. Tedaviye genelde semptomlar ortadan kayboluncaya kadar 1-2 hafta süreyle devam edilmelidir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Saklama Koşulları

25ºC’nin altında, oda sıcaklığında ve direkt güneş ışığından uzakta muhafaza ediniz.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

30 kapsüllük blisterde,karton kutuda

Uyarılar/Önlemler

Hidroklorik asit eksikliği ve normal değerin üzerindeki pH’ larda kapsülün planlanan zamandan önce açılarak mentolün serbestleşmesi ve dolayısıyla iritasyonlara yol açabilmesi söz konusudur.  Bu nedenle Colpermin®  aç karnına alınmalıdır. Çocuklar Gebeler ve Emzikliler için Özel Uyarılar Hamileler üzerinde yapılmış çalışmalar mevcut değildir. Bu nedenle ancak risk-yarar hesabı yapıldıktan sonra hekim denetimi  altında verilmelidir. Anne sütünde belirgin mentol oranları beklenmemektedir. Yine de emzirme periyodunda Colpermin®  alınmaması önerilmekledir.  15 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Tok karnına alındığında veya hipoasiditeli kişilerde midede yanma ve ekşime, hemoroidi olan hastalarda lokal iritasyonların oluşma ihtimali mevcuttur. Ender bazı vakalarda allerjik reaksiyonlar (deri döküntüleri, baş ağrısı, bradikardi, tremor, ataksi gibi) bildirilmiştir. “BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ"

Doz Aşımı

Kazaen veya intihar amaçlı aşırı doz valproat vakaları bildirilmiştir. Maksimum terapötik düzeylerin 5 ila 6 katına kadarki plazma konsantrasyonlarında bulantı, kusma, sersemleme ve göz kararmalarından başka herhangi bir semptomun olması olası değildir.   Maksimum terapötik düzeylerin 10 ila 20 katına kadarki plazma konsantrasyonları gibi masif aşırı dozda, ağır MSS depresyonu olabilir ve solunum bozulabilir. Ancak semptomlar değişken olabilir ve çok yüksek plazma düzeylerinin varlığında nöbetler bildirilmiştir (Farmakokinetik özellikler’e bakınız). Serebral ödem ve intrakraniyal hipertansiyon rapor edilmiştir. Büyük miktarda aşırıdozu takiben çok sayıda ölümler ortaya çıkmıştır.   Tedavi: Zorlu kusturma, gastrik lavaj, solunum yardımı ve diğer destekleyici girişimlerle tedaviler tavsiye edilir.   Hemodiyaliz ve hemoperfüzyon başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Ayrıca, intravenöz nalokson da, oral olarak verilen aktif kömürle birlikte kullanılmıştır.

Endikasyonlar

Epilepsi: Primer jeneralize epilepsi nöbetleri, sekonder jeneralize epilepsi nöbetleri, parsiyel epilepsiler ve karışık tip nöbetlerin tedavisinde. Bipolar bozukluk: Manik depresif (bipolar) bozuklukla ilişkili maninin profilaksi ve tedavisinde.

Farmakodinamik Özellikler

Farmakoterapötik grubu: Antiepileptikler, yağ asidi türevleri. ATC kodu: N03A G01.   Sodyum valproat bir antikonvülzandır. Valproatın en olası etki şekli gama amino bütirik asit (GABA) sentezi veya metabolizması üzerine etkiyerek, GABA’nın inhibitör etkisinin güçlendirilmesidir.   Glutamik asit dekarboksilazın aktivasyonu ve GABA transaminazın inhibisyonu, sinapslarda ve intersinaptik aralıkta GABA konsantrasyonunda güçlü bir artış ile sonuçlanır. İnhibitör bir nörotransmitter olarak GABA, pre- ve post-sinaptik deşarjları engeller ve böylece konvülzif aktivitenin yayılmasını önler. Valproatın psikotropik etkisi daha iyi bir vizomotor koordinasyon ve artmış konsantrasyon gücü ile sonuçlanır.   Manik depresif (bipolar) bozukluğu olan hastalarda, manik krizlerin tedavisinde Valproatın iyi etkinliği ve hızlı etkisi, plasebo kontrollü klinik çalışmalarda kanıtlanmıştır.

Farmakokinetik Özellikler

Absorpsiyon: Sodyum valproat, gastrointestinal yoldan hemen hemen tam olarak emilmektedir. Doruk plazma seviyelerine, farmasötik forma bağlı olarak yaklaşık 1–6 saatte ulaşılır.   Convulex CR tabletler için, ortalama maksimum plazma düzeylerine, yaklaşık 6–14 saat sonra ulaşılır. Kararlı durum plazma düzeylerine 3–4 gün içinde ulaşılır. Valproik asidin bildirilen etkin plazma terapötik düzeyleri 40–100 mg/L’dir (278-694 mikromol/litre). Plazma seviyeleri bireyde ve bireyler arasında yüksek değişkenlik göstermiştir. Dağılım: Valproat yaklaşık %80 – 95 oranında serum proteinlerine bağlanır. 100 mg/L üzerindeki plazma seviyelerinde, serbest miktar artar. Valproik asit esas olarak kanda dağılır. Serebrospinal sıvıdaki valproik asit konsantrasyonları, plazmadaki serbest valproik asit konsantrasyonları ile karşılaştırılabilir. Valproik asit plasentaya geçer ve anne sütüne salgılanır (toplam serum konsantrasyonlarının %1-10’u). Metabolizma: Valproat karaciğerde başlıca glukuronidasyonla metabolize olur. Valproat sitokrom P450 enzim sistemini inhibe eder. Atılım: Valproat başlıca böbreklerden glukuronidat şeklinde atılır. Eliminasyon yarı ömrü 10-15 saattir ve çocuklarda belirgin olarak daha kısadır (6-10 saat).   Convulex CR formülasyonları kontrollü salınım formülasyonlarıdır, farmakokinetik çalışmalarda valproik asidin diğer konvansiyonel ya da modifiye salınım formülasyonlarıyla karşılaştırıldığında, plazma konsantrasyonlarında daha az dalgalanma göstermektedir.   Convulex CR’ın farmakolojik (veya terapötik) etkileri toplam veya serbest (bağlı olmayan) plazma valproik asit düzeyleriyle açık bir şekilde ilişkili olmayabilir.   Plazma düzeylerinin ölçümünün gerekli olduğu düşünülen durumlarda, Convulex CR tabletlerin farmakokinetiği, plazma düzeyi ölçümlerinde örneklemenin alınma zamanına daha az bağımlıdır.   Özel hasta grupları: Yaşlılar: Artmış dağılım hacmi ve azalmış serum albümine bağlanma değerinden, yaşlılarda valproik asit farmakokinetiği değişebilir. Bu da serbest ilaç konsantrasyonlarında artışa neden olur. Böbrek bozukluğu olan hastalar: Protein bağlama bölgelerinin azalmasına bağlı olarak oluşan serbest ilaç konsantrasyonundaki bir artış, böbrek bozukluğu olan hastalarda valproat farmakokinetiğini değiştirebilir. Karaciğer bozukluğu olan hastalar: Akut hepatit geçirmiş ve sirozu olan hastalarda ilaç yarı ömrü, kontrollerle karşılaştırıldığında belirgin olarak artmıştır. Bu da karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda klerens bozukluğuna işaret eder.   Convulex CR formülasyonları, plazma konsantrasyon zaman eğrisi altında kalan alan açısından diğer kontrollü salınım valproat formülasyonlarına biyoeşdeğerdir. Kararlı durum farmakokinetik verileri, Convulex CR’nin doruk konsantrasyonu (Cmaks) ile düşük konsantrasyonlarının (Cmin), sodyum valproat için genellikle kabul edilen etkin terapötik plazma düzeyleri aralığı içinde kaldığını göstermektedir.

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Her tablet 500 mg sodyum valproat içermektedir. Boyar madde olarak titanyum dioksit içermektedir.

İlaç Etkileşmeleri

Valproatın diğer ilaçlar üzerine etkileri: ·         Nöroleptikler, MAO inhibitörleri, antidepresanlar, benzodiazepinler Valproat, nöroleptikler, MAO inhibitörleri, antidepresanlar ve benzodiazepinler gibi diğer psikotropiklerin etkilerini artırabilir; dolayısıyla dikkatli klinik izleme önerilir ve gerektiğinde dozaj ayarlanmalıdır. Klonazepam ile kombinasyon absansları tetikleyebilir. ·         Alkol Valproat alkolün etkisini artırabilir. ·         Fenobarbital Valproat fenobarbitalin plazma konsantrasyonlarını artırır (hepatik metabolizmanın inhibisyonu yoluyla) ve özellikle çocuklarda sedasyon meydana gelebilir. Dolayısıyla kombine tedavinin ilk 15 gününde sürekli klinik takip önerilir, eğer sedasyon meydana gelirse fenobarbital dozu derhal azaltılmalıdır. Eğer gerekirse, fenobarbital plazma seviyeleri kontrol edilmelidir. ·         Primidon Valproat, primidon plazma seviyelerini ve advers etkilerini (sedasyon gibi) artırır; bu belirtiler, genellikle uzun süreli tedavide kaybolur. Kombine tedavinin başlangıcında dikkatli klinik izleme önerilir, gerektiğinde doz ayarlaması yapılır. ·         Fenitoin Valproat fenitoinin total plazma konsantrasyonunu azaltır. Bunun ötesinde valproat, olası aşırı doz semptomları ile fenitoin serbest formunu artırır (valproik asit, plazma proteinlerine bağlanma noktalarında fenitoinin yerini alır ve karaciğerde parçalanmasını azaltır). Bu nedenle klinik takip önerilir. Fenitoin plazma seviyeleri takip edildiğinde özellikle serbest form değerlendirilmelidir. ·         Karbamazepin Valproat, karbamazepinin toksik etkisini potansiyelize edebileceğinden birlikte kullanıldıklarında klinik toksisite rapor edilmiştir. Kombine tedavi başlangıcında dikkatli klinik izleme önerilir; gerektiğinde dozaj ayarlaması yapılmalıdır. ·         Lamotrijin Valproat, lamotrijin metabolizmasını azaltabilir ve ortalama yarı ömrünü artırabilir. Gerektiğinde doz ayarlanmalıdır (lamotrijin dozu düşürülerek). Lamotrijin ve valproat kombinasyonu özellikle çocuklarda deri reaksiyonları (ciddi) riskini artırabilir. ·         Zidovudin Valproat, zidovudin plazma konsantrasyonlarını yükseltebilir, bu da zidovudin toksisitesinin artışına neden olur. ·         K vitamini bağımlı antikoagülanlar ve asetilsalisilik asit Varfarinin, diğer kumarin antikoagülanlarının antikoagülan etkisi ve asetilsalisilik asitin anti-platelet etkisi, valproatın protein bağlanma noktalarında yerine geçmesini takiben artabilir. Oral antikoagülan kullanımı sırasında protrombin zamanı sık sık kontrol edilmelidir. ·         Temozolomid Valproat ve temozolomidin birlikte kullanımı, temozolomid klerensinde hafif bir azalmaya sebep olabilir, bunun klinik olarak bağlantılı olmadığı düşünülmektedir. ·         Felbamat Valproik asit, felbamatın serum konsantrasyonlarını yaklaşık %50 oranında yükseltebilir. ·         Diazepam Sağlıklı test kişilerinde, valproat, plazma albümin bağlanma yerinde diazepamla yer değiştirmiş ve metabolizmasını inhibe etmiştir. Kombine tedavide, bağlı olmayan diazepam konsantrasyonları artabilir ve serbest diazepam fraksiyonunun plazma eliminasyon ve dağılım hacmi düşer (%20; %25 oranında). Yine de, yarı ömrü değişmeden kalır. ·         Lorazepam Sağlıklı bireylerde, valproat ve lorazepamın eş zamanlı tedavisinde lorazepamın plazma klerensinde %40’a kadar bir azalma oluşmuştur.   Diğer ilaçların valproat üzerine etkileri: Enzim indükleyici etkisi olan antiepileptikler (fenitoin, fenobarbital, primidon, karbamazepin dahil), valproat plazma konsantrasyonlarını azaltır. Kombine tedavide kan seviyelerine göre doz ayarlaması yapılmalıdır.   Diğer taraftan valproat ve felbamat kombinasyonu, valproat plazma seviyesini artırabilir. Sodyum valproat dozu izlenmelidir.   Meflokin ve klorokininin her ikisi de nöbet eşiğini düşürebilir. İlave olarak meflokin, valproat düzeyini azaltabilir. Sodyum valproat dozunun buna göre ayarlanması gerekebilir.   Yüksek protein bağlayıcı ajanlar (asetilsalisilik asit gibi) ve valproatın birlikte kullanımı durumunda serbest valproik asit plazma düzeyleri artabilir. Valproik asit ve asetilsalisilik asit içeren ilaçlar, 12 yaşın altındaki çocuklara eş zamanlı uygulanmamalıdır ve gençlerde sadece dikkatli bir yarar-risk değerlendirmesinden sonra uygulanmalıdır.   Simetidin veya eritromisin ile birlikte kullanımı durumunda, valproat plazma düzeyleri artabilir (azalmış hepatik metabolizmanın bir sonucu olarak).   Karbapenem antibiyotikleri (meropenem, panipenem, imipenem gibi) valproat plazma seviyelerini tedavi dozunun altına düşürebilir. Eğer bu tip antibiyotiklerin kullanımı gerekliyse, valproat plazma seviyeleri yakından izlenmelidir.   Kolestiramin valproat absorpsiyonunu azaltabilir.   Serum valproik asit konsantrasyonları, fluoksetinle eş zamanlı uygulamalarda yükselebilir. Bazı durumlarda, eş zamanlı fluoksetin alımında valproik asit serum konsantrasyonları düşebilir.   Alkol gibi potansiyel hepatotoksik etkili ilaçlar, valproik asidin karaciğer toksisitesini artırabilir.   Diğer etkileşimler: Sodyum valproatın, farmakodinamiği iyice belirginleşmemiş yeni antiepileptikler ile kombinasyonunda dikkatli olunması önerilir.   Valproat, hepatik enzimleri belirgin olarak indüklemez. Oral kontraseptiflerle hiçbir etkileşim bildirilmemiştir.

Kontraendikasyonlar

Sodyum valproata veya içerdiği diğer bileşenlere karşı aşırıduyarlılık Aktif karaciğer hastalığı Kişisel veya ailesel ağır karaciğer fonksiyon bozukluğu (Child Pugh C)(özellikle ilaca bağlı) Şiddetli pankreas işlev bozukluğu Hepatik porfiria

Kullanım Şekli Ve Dozu

Convulex CR tabletler oral uygulama içindir.   Convulex CR sodyum valproatın uzatılmış salınımlı bir formülasyonudur, doruk konsantrasyonlarını düşürür ve gün boyunca daha emin plazma konsantrasyonları sağlar. Convulex CR günde bir veya iki kez verilebilir. Convulex CR tabletler yarıya bölünebilir, tabletler bir miktar sıvı ile birlikte alınmalı fakat ezilmemeli veya çiğnenmemelidir. Eğer tedavi başlangıcında veya tedavi süresince gastrointestinal tahriş meydana gelirse, tabletler yemeklerle birlikte veya yemeklerden sonra alınmalıdır.   Günlük dozaj ayarlamaları yaşa ve vücut ağırlığına göre değişir.   Epilepsi: Optimum dozaj, esas olarak nöbet kontrolü ile belirlenmelidir ve rutin plazma düzeylerinin ölçülmesi gereksizdir. Ancak plazma düzeyi ölçümleri nöbet kontrolünün zayıf olduğu veya yan etkilerden şüphelenildiğinde yardımcıdır.   Monoterapi:   Erişkinlerde: Dozaj günlük 600 mg (vücut ağırlığına göre 10–15 mg/kg) ile başlamalıdır, nöbet kontrolüne ulaşılıncaya kadar 3–7 günlük aralarla dereceli olarak 5–10 mg/kg artırılarak devam edilir. Genellikle dozaj, vücut ağırlığına göre 20-30 mg/kg şeklinde, günde 1000 – 2000 mg aralığındadır. Bu doz aralığında yeterli nöbet kontrolüne ulaşılmadığında, doz günde 2500 mg’a kadar daha da artırılabilir. Çocuklar Sodyum valproatın çocuklar için başlangıç dozu 10-20 mg/kg ve idame dozu 20 ile 30 mg/kg arasındadır. Özel durumlar için günde 40 mg/kg’dan daha yüksek dozlar kullanılabilir (dozaj tablosuna bakınız).   20 kg’ın üstü çocuklarda: Convulex CR tabletler için tavsiye edilen başlangıç dozajı, nöbet kontrolüne ulaşılıncaya kadar, 3–7 gün aralıklı artışlarla 300 mg/gün (kilo dikkate alınmaksızın) olmalıdır; bu genellikle günde vücut ağırlığına göre 20–30 mg/kg aralığı içindedir. Bu doz aralığında yeterli nöbet kontrolüne ulaşılmadığında, doz günde 35 mg/kg’a kadar artırılabilir. 40 mg/kg/gün dozundan daha büyük dozlar gereken çocuklarda, klinik kimya ve hematolojik parametreler izlenmelidir.   20 kg’ın altındaki çocuklarda: Doz titrasyonuna gerek duyulduğu için, bu grup hastalarda valproatın alternatif formülasyonları kullanılmalıdır.   Yaşlılarda: Yaşlılarda valproat farmakokinetiği farklı olabilir. Doz, nöbet kontrollerine göre belirlenmelidir (5.2.Farmakokinetik özellikler’e bakınız).   Sodyum valproat için aşağıdaki günlük dozlar önerilmektedir:   Yaş Vücut ağırlığı Ortalama doz (mg/gün) 3-6 ay » 5.5 – 7.5 150 6-12 ay » 7.5 – 10 150-300 1-3 yaş » 10 – 15 300-450 3-6 yaş » 15 – 20 450-600 7-11 yaş » 20 – 40 600-1200 12-17 yaş » 40 – 60 1000-1500 Yetişkin ve yaşlılarda ³ 60 1200-2100   Renal yetmezliği ve/veya karaciğer işlev bozukluğu olan hastalar: Doz azaltılması gerekebilir. Plazma konsantrasyonlarının takibi yanıltıcı olabileceği için doz, klinik izlemeye göre ayarlanmalıdır.   Kombine tedavi: Hâlihazırda diğer antikonvülzanlarla tedavi gören hastalarda Convulex CR başlanırken, bu antikonvülzanların dozu yavaşca azaltılmalıdır; daha sonra yaklaşık 2 hafta sonra hedef doza ulaşılacak şekilde Convulex CR tedavisinin başlatılması kademeli olarak yapılmalıdır. Fenitoin, fenobarbital ve karbamazepin gibi karaciğer enzim aktivitesini artıran antikonvülzanlarla kombine olarak kullanıldığında, belli vakalarda dozu 5-10 mg/kg/gün şeklinde artırmak gerekebilir.   Enzim indüksiyonu yapan ilaç kesildiğinde, nöbet kontrolünün devamlılığı için, Convulex CR dozunun azaltılması gerekebilir. Barbitüratlarla birlikte verilmeye başlandığında ve özellikle sedasyon görüldüğünde (özellikle çocuklarda) barbitürat dozu azaltılmalıdır.   Bipolar bozukluk: “Bipolar bozukluk” endikasyonu için, çocuklar, gençler ve 65 yaş üstü yetişkinlerde yapılmış kontrollü klinik çalışma yoktur.   Bipolar bozukluk (sadece yetişkin hastalarda): Akut semptomların tedavisinde: Önerilen başlangıç dozu günde 500–1000 mg’dır. Günlük dozlar ikiye bölünmelidir. Aşırı ajite olan hastalar için günde 1500 mg’a çıkılabilir. Kademeli doz artışları, istenmeyen etkiler meydana gelinceye ve klinik gelişme sağlanana kadar, plazma seviyelerinin kontrolü ile (genel terapötik aralık 50 ve 125 mg/L arasındadır) 2-4 günlük aralıklarda etki sağlayacaktır.   Tekrarlayan krizlerin önlenmesinde: Günlük doz genellikle 1000–2000 mg arasındadır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Convulex CR 300 mg Tablet, 50 tabletlik şişelerde. Convulex 150 mg Enterik Kapsül,60 kapsüllük blister ambalajlarda Convulex 300 mg Enterik Kapsül, 60 kapsüllük blister ambalajlarda Convulex 500 mg Enterik Kapsül, 60 kapsüllük blister ambalajlarda Convulex 50 mg/ml Pediatrik şurup, 100 ml’lik şişelerde

Saklama Koşulları

25°C altındaki oda sıcaklıklarında, şişe ağzını sıkıca kapatarak kuru yerde saklayınız.   Kırılmış tabletleri kap içinde muhafaza ediniz.   ÇOCUKLARIN GÖREMEYECEĞİ, ERİŞEMEYECEĞİ YRLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Convulex CR 500 mg Tablet, 30 ve 50 tabletlik şişelerde.

Uyarılar/Önlemler

Bu ilaçla tedavi edilen hastalarda intihar düşüncesi ve davranışı bildirilmiştir. Bu nedenle hastalar intihar düşüncesi ve davranışı açısından yakından izlenmelidir. İntihar düşüncesi ve davranışı ortaya çıktığında, hasta ve hasta yakınının tıbbi destek alması önerilmelidir.   Hepatik: Tedaviye başlamadan önce ve ilk 6 ay boyunca periyodik olarak özellikle yüksek riskli hastalarda ve karaciğer hastalık öyküsü olanlarda karaciğer fonksiyon parametrelerinin rutin ölçümü yapılmalıdır. Bu tip hastalar klinik olarak yakından izlenmelidir (Yan Etkiler / Advers Etkiler bölümüne bakınız).   Karaciğer fonksiyon testleri protrombin zamanı, transaminaz ve/veya bilirubin ve/veya fibrinojen dejenerasyon ürünlerini kapsamalıdır. Başlangıçta transaminazlarda artış gözlenebilir; bu genellikle geçicidir ve doz azaltılmasına cevap verir.   Biyokimyasal anormallikleri olan hastalar klinik olarak tekrar değerlendirilmeli ve protrombin zamanı gibi karaciğer fonksiyon testleri normale dönene kadar izlenmelidir. Bununla beraber protrombin zamanının anormal olarak uzaması, diğer uygulanan testlerin anormal değerleriyle birlikte ise tedavinin kesilmesi gerekir.   Sodyum valproat ile tedavi olan hastalarda ölümle sonuçlanan hepatik yetmezlik dahil, karaciğer fonksiyon bozuklukları oluşmuştur. En fazla risk altında olan hastalar, özellikle 3 yaşın altındaki ve konjenital metabolik veya dejeneratif bozukluğu, organik beyin lezyonu veya mental geriliğin eşlik ettiği ağır nöbet bozukluğu olan çocuklardır. Vakaların büyük çoğunluğu tedavinin ilk 6 ayında, özellikle 2 ila 12. haftalar arasında ve genellikle birden fazla antikonvülzan tedavinin uygulandığı hastalarda görülür. Bu grup hastalarda monoterapi tercih edilmelidir.   Karaciğer yetmezliğinin erken dönemlerinde, klinik belirtiler, laboratuar bulgularından daha yararlıdır. Ciddi veya fatal hepatik bozukluklar, nöbet kontrollerinin kaybı, kırıklık, bitkinlik, letarji, ödem, anoreksi, kusma, karın ağrısı, sersemlik, sarılık gibi genellikle ani başlayan non-spesifik semptomlar ile kendini gösterebilir. Bu belirtiler, ilacın hemen kesilmesi için birer göstergedir. Bu belirtileri gören hastalar, derhal tedavi eden doktora başvurmaları gerektiği konusunda uyarılmalıdır. Hangi bulguların belirleyici değerde olduğunu belirlemek güçtür, protrombin zamanı gibi protein sentezini yansıtan testler çok daha uygun olabilir.   Hepatik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda, aynı metabolik yolu kullandıklarından ve bu nedenle hepatik yetmezlik riskini artırdıklarından, salisilatların birlikte kullanımı durdurulmalıdır.   Hematolojik: Kanama komplikasyonlarıyla ilgili olası bir artış olup olmadığını anlayabilmek için, tedaviye başlamadan ve cerrahi girişimlerden önce, gerekli kan testleri (kan hücre sayımı, kanama zamanı ve koagülasyon testleri) yapılmalıdır (Yan Etkiler / Advers Etkiler bölümüne bakınız). Kemik iliği hasarı hikayesi olan hastalar yakından izlenmelidir.   Pankreatik: Fatal olabilen ciddi pankreatit vakaları nadir raporlanmıştır. Ölüm riski, küçük çocuklarda en yüksek seviyededir, yaş ilerledikçe risk azalır. Antikonvülzan tedavi ile birlikte ciddi nöbet tipleri veya ciddi nörolojik bozukluklar varsa, ciddi pankreatit için risk oluşturabilir. Pankreatit ile birlikte hepatik yetmezlik olursa ölüm riski artar. Pankreatite işaret eden belirtiler (karın ağrısı, kusma, bulantı gibi) geliştiğinde hastalar doktora başvurmaları konusunda uyarılmalıdır. Bu tip hastalarda tıbbi değerlendirme (serum amilaz ölçümleri dahil) dikkatle yapılmalıdır; eğer pankreatit teşhis edilirse sodyum valproat kesilmelidir. Pankreatit hikayesi olan hastalar klinik olarak yakından izlenmelidir (Yan Etkiler / Advers Etkiler bölümüne bakınız).   Kilo artışı: Valproat genellikle belirgin ve ilerleyici olabilen kilo artışına sebep olur. Bütün hastalar tedavinin başlangıcında bu risk hakkında uyarılmalıdır ve kilo artışını en aza indirebilecek uygun stratejiler hakkında bilgilendirilmelidir.   Sistemik lupus eritematozus: Valproat, nadir olmasına rağmen sistemik lupus eritematozusu indükleyebilir veya mevcut lupus eritematozusu şiddetlendirebilir.   Hiperamonyemi: Üre siklusu enzim bozukluğundan şüphelenildiğinde; valproatla hiperamonyemi riski olduğundan, tedavinin başlangıcından önce metabolik tetkikler yapılmalıdır.   Tiroid hormonları: Plazma konsantrasyonlarına bağlı olarak, valproat, tiroid hormonlarını plazma protein bağlayıcı bölgelerden ayırır ve onların metabolizmasını artırır. Bu, yanlış hipotiroidizm teşhisine yol açabilir.   Gebelik: Çocuk doğurma yaşında olan kadınlarda, sodyum valproat kullanımı, uterus içinde valproata maruz kalan fetusta oluşabilecek potansiyel teratojenik riskten dolayı sadece şiddetli olgularda veya diğer tedavilere direnç gösteren durumlarda tavsiye edilir. Çocuk doğurma yaşında olan kadınlar, hamilelik boyunca uygulanan antiepileptik tedavinin potansiyel risk ve yararları hakkında bilgilendirilmelidir (Ayrıca Gebelik ve Laktasyon bölümüne bakınız).   Diyabetik hastalar: Valproat kısmen keton cisimcikleri şeklinde başlıca böbrekler yoluyla atılmaktadır, bu da olası diabetik kişilerde yapılan idrar testinde yalancı pozitif sonuçlar verebilir.   Gebelik ve laktasyonda kullanım: Gebelik kategorisi D. Sodyum valproat ile tedavi edilenler de dahil olmak üzere, tedavi gören veya tedavi görmemiş epilepsili anneden doğan yavrularda, artmış bir doğumsal anomali insidansı (fasial dismorfi, nöral tüp hasarı ve özellikle uzuvlarda birden fazla malformasyonlar) gösterilmiştir.   İlk trimester esnasında valproat alan kadınlarda nöral tüp hasarı insidansının %1-2 arasında olduğu tahmin edilmiştir. Folat suplemantasyonunun yüksek riskteki kadınların bebeklerinde nöral tüp hasarı insidansını azalttığı gösterilmiştir. Dolayısıyla, hamilelik öncesi ve hamilelik süresince folik asit alımı yararlı olabilir.   Çocuk doğurma yaşındaki kadınlarda, özellikle hamilelik boyunca, sodyum valproat mümkün olduğunca monoterapi olarak uygulanmalıdır. Çünkü, diğer antiepileptiklerle kombine tedavide malformasyon riski artmaktadır. Sodyum valproat alan kadınlar hamile kalırsa veya sodyum valproat kullanımı hamilelik boyunca zorunluysa, annede nöbet kontrolü sağlama ihtiyacı, fetus üzerindeki olası riske karşı dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Bu özellikle hamileliğin ilk 3 ayında önemlidir. Anormal gebelik sonuçları, yüksek toplam günlük dozajla ilişkili olduğundan, hamileliğin 20-40. günleri boyunca, etkili en düşük doz kullanılmalıdır.   Eşit dozlara rağmen, hamileliğin erken ve geç dönemlerinde büyük değişiklikler gözlenebileceği için plazma düzeylerinin kontrolleri tavsiye edilir.   Hamile kadınlar, sodyum valproat tedavisinin, tıbbi tavsiye olmadan bırakılmaması konusunda bilgilendirilmelidir.   Hamileler alfa-feto protein ölçümü, ultrason ve uygunsa diğer tetkiklerle dikkatli bir şekilde izlenmelidir.   Annesi hamilelik sırasında sodyum valproat kullanmış olan yeni doğan bebeklerde hemorajik sendrom raporları nadir olarak bildirilmiştir. Bu hemorajik sendrom, hipofibrinemi ile ilişkilidir.   Afibrinemi de ayrıca bildirilmiştir ve ölümcül olabilir. Hipofibrinemi, büyük olasılıkla koagülasyon faktörlerinin azalmasıyla bağlantılıdır. Yine de hemorajik sendrom, fenobarbital ve diğer enzim indükleyicilerle de indüklenebilir. Yeni doğan bebeklerde, platelet sayımı, fibrinojen plazma seviyeleri ve koagülasyon durumu incelenmelidir.   Laktasyon: Anne sütünde bulunan valproik asit konsantrasyonu çok düşüktür, toplam maternal plazma düzeylerinin %1’i ila %10’u arasındadır. Valproat alan hastalar tarafından anne sütü ile beslemenin herhangi bir kontrendikasyonu görülmemektedir. Hastaların, emzirmelerine izin verme kararı bilinen tüm gerçekler nazarı dikkate alınarak verilmelidir. Araç ve makine kullanmaya etkisi: Convulex CR tablet kullanan hastalarda nöbetler kontrol altında olacağından hastalar sürücü ehliyetine sahip olabilirler.   Yine de hastalar, araç ve makine kullanımı sırasında, özellikle diğer antikonvülzanlarla kombine tedavilerde veya benzodiazepinlerle görülen geçici sersemlik riskine karşı uyarılmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Kan ve lenfatik sistem bozuklukları: Valproat, platelet agregasyonunun ikinci safhasını inhibe eder ve bu da kanama zamanının uzamasına ve sıklıkla trombositopeniye sebep olur. Bu değişiklikler genellikle tavsiye edilen dozun üzerindeki dozlarla ilgilidir ve geri dönüşümlüdür. Faktör VIII/von Willebrand faktör eksikliğine bağlı trombositopati de kanama zamanının uzamasına neden olabilir. Tek başına fibrinojen azalması da oluşabilir.   Sık sık hafif, geri dönüşümlü kemik iliği supresyonu oluşabilir. Kendiliğinden oluşan kanama veya berelenme, sebepler bulunana kadar ilacın kesilmesi için göstergedir. Agranülositoz ve ara sıra lenfositoz oluşabilir. Kırmızı hücre hipoplazisi ve pansitopeni nadiren bildirilmiştir. lökopeni yaygın olarak bildirilmiştir. İlaç kesildiğinde kan tablosu normale geri dönmüştür.   İmmün sistem bozuklukları: Vaskülit oluşumu ara sıra rapor edilmiştir. Alerjik reaksiyonlar (pişikten aşırı duyarlılık reaksiyonlarına kadar) rapor edilmiştir. Nadiren sistemik lupus eritamatozus rapor edilmiştir.   Endokrin bozukluklar: Dismenore ve amenore vakaları tek tük rapor edilmiştir. Çok nadir jinekomasti oluşmuştur.   Nadiren, yükselmiş testesteron seviyeleri gözlenmiştir.   Metabolizma ve beslenme bozuklukları: Karaciğer fonksiyon testlerinde değişiklik olmaksızın hiperamonyemi oluşabilir. Tek başına veya orta derecede hiperamonyemi sık sık ortaya çıkar; genellikle geçicidir ve tedavinin kesilmesine neden olmaz. Ancak, kusma, ataksi ve bilinç bulanıklığı gibi klinik semptomlarla birlikte görülebilir. Eğer böyle semptomlar oluşursa sodyum valproat kesilmelidir. Nörolojik semptomlarla birlikte hiperamonyemi de rapor edilmiştir (Uyarılar / Önlemler bölümüne bakınız). Ödem nadiren bildirilmiştir.   Psikolojik bozukluklar: Depresyon.       Sinir sistemi bozuklukları: Ataksi ve vertigo ara sıra rapor edilmiştir, tremor yaygın olarak rapor edilmiştir ve bunların doza bağımlı etkiler olduğu düşünülmektedir.   Sedasyon, genellikle diğer antikonvülzanlar ile kombine tedavi sırasında, yaygın olarak bildirilmiştir. Monoterapide sedasyon, tedavinin erken safhasında nadiren oluşur ve genellikle geçicidir. Ender olarak baygınlığa kadar giden ve bazen halüsinasyon veya konvulsiyon ile birlikte görülebilen letarji ve konfüzyon nadir olarak rapor edilmiştir.   Ensefalopati ve koma çok ender gözlenmiştir. Bu etkiler sıklıkla aşırı başlangıç doz kullanımı, çok hızlı doz artırımı veya diğer antikonvülzanlarla (fenobarbital gibi) kombine tedavi ile ilişkilendirilmiştir. Bunlar, doz azaltılmasında veya tedavinin kesilmesinde geri dönüşümlüdür. Çok nadir durumlarda parkinson dahil, geri dönebilen ekstrapiramidal semptomlar veya geri dönebilen serebral atrofi ile bağlantılı geri dönebilen demans rapor edilmiştir.   Uyanıklıkta bir artma oluşabilir. Bu genellikle yararlıdır ancak ara sıra agresyon, hiperaktivite ve davranışsal bozukluklar rapor edilmiştir.   İşitme kaybı (geri dönüşlü veya dönüşsüz), nedensel bir ilişki kurulamamasına rağmen nadiren rapor edilmiştir.   Nadiren baş ağrısı ve nistagmus rapor edilmiştir.   Yaygın olarak hissizlik bildirilmiştir.   Kulak ve iç kulak hastalıkları: Tinnitus (kulak çınlaması) bildirilmiştir.   Gastrointestinal bozukluklar: Çok nadir durumlarda bazen ölüme varabilen pankreatit rapor edilmiştir (Uyarılar / Önlemler bölümüne bakınız). İştah artabilir ve valproat yaygın olarak belirgin ve ilerleyici bir kilo artışına sebep olur (Uyarılar / Önlemler bölümüne bakınız). Öte yandan, kilo kaybı da yaygın olarak bildirilmiştir. Tedavi başlangıcında bazı hastalarda çok az gastrik iritasyon ve daha az sıklıkla bulantı, sıkça ortaya çıkabilir, ancak genellikle Convulex kapsüller gibi enterik kaplı valproik asit uygulamasıyla ya da Convulex CR’ın yemeklerle veya yemeklerden sonra uygulamasıyla, bu sorunların üstesinden gelinebilir. Kusma, diyare, anoreksi ve kabızlık oluşabilir. Hipersalivasyon nadir raporlanmıştır.   Hepatobiliyer bozukluklar: Başlangıçta geçici transaminaz artışları görülebilir. Sodyum valproat alımını takiben ve zaman zaman ölümle sonuçlanan ciddi hepatik hasar nadiren rapor edilmiştir (Uyarılar / Önlemler bölümüne bakınız). Nadiren porfiri rapor edilmiştir.   Deri ve subkutanöz doku bozuklukları: Bazı hastalarda yaygın olarak geçici saç kaybı görülmüştür, fakat bu etki dozla ilişkilidir. Tekrar saç çıkması genellikle 6 ay içinde başlar, fakat saç öncekinden daha kıvırcık çıkabilir. Nadiren porfiri rapor edilmiştir. Hirsütizm ve akne nadiren rapor edilmiştir.   Ekzantem benzeri kızarıklık gibi kutanöz reaksiyonlar nadiren rapor edilmiştir. İstisnai durumlarda toksik epidermal nekroliz, Steven-Johnson sendromu ve eritema multiforme rapor edilmiştir.   Renal ve üriner bozukluklar: Sodyum valproat tedavisiyle ilişkili geri dönüşümlü Fanconi sendromu (glikozüri, aminoasidüri, fosfatüri ve ürikozüriye ilerleyen proksimal renal tübüler fonksiyon bozukluğu) nadir olarak rapor edilmiştir, sebebi henüz belirlenmemiştir.     Çocuklarda enürez rapor edilmiştir. Üreme sistemi ve meme bozuklukları: Nadir olarak polikistik over gözlenmiştir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

Blister ambalaj : Al/Al 14, 28 , 90 tabletlik blister ambalajlarda

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Crestor’un araç ve makine kullanmaya etkisini belirlemek üzere çalışma yapılmamıştır. Ancak, Crestor’un farmakodinamik etkilerine dayanarak araç ve makine kullanma yeteneğini etkilemesi beklenmez. Araç ve makine kullanırken, tedavi sırasında sersemlik görülebileceği akılda tutulmalıdır.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

CRESTOR’u aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ. Eğer CRESTOR veya içerdiği maddelerden biri ile daha önce alerjik etki yaşadıysanız, Hamile iseniz veya bebek emziriyorsanız. CRESTOR alırken hamile kaldıysanız, ilacı derhal kesiniz ve doktorunuza başvurunuz. CRESTOR alan kadınlar, uygun bir korunma yöntemi kullanarak hamile kalmaktan kaçınmalıdır. Karaciğer hastalığınız varsa, Ciddi böbrek problemleriniz varsa, Tekrarlanan veya açıklanamayan kas ağrıları veya sancı varsa, Siklosporin olarak adlandırılan bir ilacı alıyorsanız (örneğin organ nakli sonrası) Yukarıda sayılan bu durumlardan herhangi biri size uyuyorsa veya uyduğunu düşünüyorsanız, lütfen doktorunuza başvurunuz.    CRESTOR 40 mg’ı (en yüksek doz) aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ. Orta derecede böbrek probleminiz varsa (Şüpheniz varsa doktorunuza danışınız.), Tiroid beziniz iyi çalışmıyorsa, Tekrarlanan veya açıklanamayan kas ağrılarınız veya sancınız varsa, (kişisel veya ailesel kas problemleri hikayesi veya daha önceden diğer kolesterol düşürücü ilaçlar aldığınızda görülen kas problemleri hikayesi varsa), Devamlı ve yüksek miktarda alkol kullanıyorsanız, Asya kökenli iseniz (Japon, Çinli, Filipinli,Vietnamlı, Koreli ve Hintli), Kolesterolünüzü düşürmek için fibratlar adı verilen ilaçlar kullanıyorsanız Yukarıda sayılan bu durumlardan herhangi biri size uyuyorsa veya uyduğunu düşünüyorsanız, lütfen doktorunuza başvurunuz.   CRESTOR’u aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ. Böbreklerinizde sorun varsa, Karaciğerinizde sorun varsa, Tekrarlanan ve açıklanamayan kas ağrıları veya sancı hikayesi, sizde veya ailenizde kas problemleri hikayesi veya diğer kolesterol düşürücü ilaçları kullanırken görülen kas problemleri hikayesivarsa. Özellikle kendinizi iyi hissetmiyorsanız veya ateşiniz varsa, açıklanamayan kas ağrıları veya sancı hissederseniz derhal ve mutlaka doktorunuza başvurunuz. Düzenli olarak fazla miktarda alkol kullanıyorsanız, Tiroid beziniz iyi çalışmıyorsa, Kolesterolünüzü düşürmek için fibratlar adı verilen gruptan ilaç kullanıyorsanız. Lütfen, yüksek kolesterole karşı diğer ilaçları daha önce kullanmış olsanız bile, bu kullanma talimatını dikkatle okuyunuz. Hasta bir çocuk ise: CRESTOR çocuklara verilmemelidir. 70 yaşından büyükseniz (Doktorunuzun Crestor’un size uygun başlangıç dozuna karar vermesi gerekir. Asya kökenli iseniz (Japon, Çinli, Filipinli, Vietnamlı, Koreli ve Hintli). Doktorunuzun Crestor’un size uygun başlangıç dozuna karar vermesi gerekir. Yukarıda sayılan durumlardan herhangi biri size uyuyorsa veya uyduğunu düşünüyorsanız, 40 mg’lık dozu (en yüksek doz) kullanmayınız ve CRESTOR’un herhangi bir dozunu almaya başlamadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   Bazı insanlarda statinler karaciğeri etkiler. Böyle bir durumun olup olmadığı basit bir kan testi (karaciğer enzim seviyesi) ile anlaşılabilir. Bu nedenle doktorunuz, CRESTOR kullanmaya başlamadan önce ve kullanırken karaciğer fonksiyon testlerinin yapılmasını isteyecektir.    CRESTOR’un yiyecek ve içecekler ile birlikte kullanılması   CRESTOR’u aç veya tok karnına alabilirsiniz.    Hamilelik   İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   Hamile iseniz CRESTOR kullanmayınız.CRESTOR kullanan kadınlar uygun bir korunma yöntemi ile hamile kalmaktan kaçınmalıdır.   CRESTOR kullanırken hamile kalırsanız,ilacı derhal kesiniz ve durumu doktorunuza bildiriniz    Emzirme   İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   EmziriyorsanızCRESTOR kullanmayınız.   Araç ve makine kullanımı   Çoğu insan CRESTOR alırken araba ve makine kullanabilir, çünkü CRESTOR bu kişilerin yeteneklerini etkilemez. Bununla birlikte, bazı kişiler CRESTOR kullanırken baş dönmesi hissedebilir. Eğer baş dönmesi hissediyorsanız, araba veya bir makine kullanmadan önce doktorunuza danışınız.   CRESTOR içeriğindeki bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler   Doktorunuz size laktoz veya süt şekeri gibi bazı şekerlere karşı hassasiyetiniz olduğunu söylemişse, CRESTOR almadan önce doktorunuza danışınız.   Yardımcı maddelerin listesi bu Kullanma Talimatı’nın başında yer almaktadır.   CRESTOR’un diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı   Reçetesiz alınabilen ilaçlar da dahil olmak üzere, başka ilaçları kullanıyorsanız veya kısa bir süre önce kullandıysanız lütfen bunu doktorunuza veya eczacınıza bildiriniz.   Şu ilaçlardan herhangi birini alıyorsanız, doktorunuza bildiriniz: siklosporin (örneğin organ nakli sonrasında), varfarin (veya kan sulandırıcı bir başka ilaç), fibratlar (gemfibrozil, fenofibrat gibi) veya kolesterol düşürücü diğer ilaçlar (ezetimib gibi), hazımsızlık ilaçları (mide asidini gidermek için kullanılır), eritromisin (bir antibiyotik), doğum kontrol hapı, hormon idame tedavisi veya lipinovir/ritonavir (HIV enfeksiyonu ile mücadelede)CRESTOR bu ilaçların etkilerini değiştirebilir veya bu ilaçlar CRESTOR’un etkilerini değiştirebilir.   Eğer reçeteli veya reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandıysanız, lütfen bunlar hakkında doktorunuza veya eczacınıza bilgi veriniz.  

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Tüm ilaçlar gibi CRESTOR’un içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir.   Bu yan etkilerin neler olabileceğini bilmeniz önemlidir. Yan etkiler genellikle hafiftir ve kısa süre sonra kaybolur.   Şu alerjik etkilerden herhangi birini gözlerseniz, CRESTOR almayı bırakınız ve DERHAL tıbbi yardım alınız: Yüzde, dudakta, dilde ve/veya boğazda şişme ile birlikte veya şişme olmaksızın gelişen nefes alma zorluğu, Yüzde, dudakta, dilde ve/veya boğazda şişme ve buna bağlı olarak gelişebilen yutma zorluğu Ciltte kabarmalarla görülen şiddetli kaşınma Kaslarınızda beklediğinizden daha uzun süren olağandışı ağrı veya sancı varsa CRESTOR kullanımını kesiniz ve derhal doktorunuza başvurunuz.Diğer statinlerle olduğu gibi, çok az sayıda kişide kaslarda rahatsız edici etkiler gözlenebilir. Bu etkiler nadir olarak, rabdomiyoliz adı verilen ve yaşamı tehdit edebilen kas hasarına kadar ilerleyebilir.   Çok ciddi olabilen bu durumlarla karşılaştığınızda doktorunuza başvurunuz.Bu çok ciddi yan etkilerin hepsi oldukça seyrek görülür.   Çok seyrek görülen olası yan etkiler (hastaların 1/10.000’inden daha azında görülebilir.) Sarılık (cilt ve gözlerde sararma) Hepatit (karaciğerin iltihaplanması) İdrarda kan Kol ve bacak sinirlerinde hasar (hissizlik gibi) Eklem ağrısı Hafıza kaybı  Çok ciddi olabilen bu durumlarla karşılaştığınızda doktorunuza başvurunuz.Bu çok ciddi yan etkilerin hepsi oldukça seyrek görülür.   Bilinmeyen sıklıktaki yan etkiler Diyare (ishal) Stevens-Johnson sendromu (ağızda gözlerde deride ve genital bölgede ciddi ölçüde kabartılar oluşması) Seyrek görülen olası yan etkiler (hastaların 1/1.000-1/10.000’ inde görülebilir.) Şiddetli alerjik etkiler: Yüzde, dudakta, dilde ve/veya boğazda şişme, yutma ve nefes almada zorluk, kabarmalarla ortaya çıkan şiddetli cilt kaşıntısı. Bir alerjik durumla karşı karşıya olduğunuzu düşünüyorsanız, CRESTOR kullanımını DERHAL kesinizve tıbbi yardım için başvurunuz. Kas hasarı: Kaslarınızda beklediğinizden daha uzun süren olağandışı ağrı veya sancı varsa önlem olarak, CRESTOR kullanımını kesiniz DERHAL ve doktorunuza başvurunuz. Şiddetli karın ağrısı (iltihaplı pankreas) Kandaki karaciğer enzimlerinde artış Ciddi olabilen bu durumlarla karşılaştığınızda doktorunuza başvurunuz.Ciddi yan etkiler seyrek görülür.   Yaygın olmayan olası yan etkiler (hastaların 1/100- 1/1.000’inde görülebilir.) Döküntü, kaşıntı veya diğer cilt reaksiyonları İdrar proteininde artış. Bu durum genellikle CRESTOR kesilmeden kendi kendine normale döner (yaygın olmayan durumlarda sadece CRESTOR 5 mg, 10 mg ve 20 mg için) Yaygın olmayan bu durumlarla karşılaştığınızda doktorunuza başvurunuz.   Yaygın görülen olası yan etkiler (hastaların 1/10 – 1/100 ünde görülebilir.)   Aşağıdakilerden birini fark ederseniz doktorunuza başvurunuz. Başağrısı Karın ağrısı Kabızlık Hasta hissetme Kaslarda ağrı Güçsüzlük hissi Baş dönmesi İdrar proteininde artış. Bu durum genellikle CRESTOR kesilmeden kendi kendine normale döner (yaygın olarak sadece Crestor 40 mg için). Bunlar Crestor’un hafif şiddette gelişen yan etkileridir.   Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.

İlaç Nasıl Kullanılır

CRESTOR’u her zaman doktorunuzun önerdiği gibi alınız. Emin değilseniz doktorunuza veya eczacınıza sorunuz.   Başlangıç dozu   Crestor ile tedavinize, daha önce herhangi bir statin kullanmamış iseniz 5 mg doz ile, daha önce başka bir statin kullanmış iseniz, 5 mg veya 10 mg dozla başlanmalıdır. Başlangıç dozunuzun seçimi şunlara bağlıdır: Kolesterol düzeyiniz, Kalp krizi veya inme geçirme riskiniz, Olası yan etkilere neden olabilecek bir özelliğinizin olup olmadığı.  Doktorunuza size en uygun CRESTOR başlangıç dozunu danışınız.                                                                Şu durumlar söz konusu ise doktorunuz size en düşük dozu, yani 5 mg dozu önerebilir:        ● Asya kökenli iseniz (Japon, Çinli, Filipinli, Vietnamlı, Koreli ve Hintli),      ● 70 yaşından büyükseniz,      ● Orta derecede böbrek probleminiz varsa,      ● Kas ağrıları ve sancıları yaşama riskiniz varsa (miyopati).   Dozun arttırılması ve günlük en yüksek doz   Doktorunuz dozun artmasına karar verebilir. Böylece size en uygun dozu kullanabilirsiniz.   5 mg dozla başladıysanız, doktorunuz önce 10 mg, daha sonra 20 mg, gerekiyorsa daha sonra 40 mg olarak dozu iki katına çıkarabilir. 10 mg ile başladıysanız, doktorunuz bunu 20 mg ve daha sonra gerekirse, 40 mg olarak iki katına çıkarabilir. Her doz ayarlaması arasında 4 haftalık bir ara olacaktır.   En yüksek günlük CRESTOR dozu, 40 mg’dır. Bu doz sadece, kolesterol düzeyleri yüksek ve kalp krizi veya inme riski yüksek olan, aynı zamanda 20 mg dozla kolesterol düzeyleri yeterli derecede düşmeyen hastalar içindir.   Tabletlerin alınması   Tableti suyla bütün olarak yutunuz.   CRESTOR’u günde bir kez alınız. CRESTOR’u günün herhangi bir vaktinde alabilirsiniz.   CRESTOR tableti, unutmamanız için, her gün aynı saatte almaya dikkat ediniz.   Düzenli kolesterol kontrolleri   Düzenli kolesterol kontrolleri için doktorunuza gitmeniz çok önemlidir. Böylece, kolesterolünüzün istenen düzeye geldiğinden ve bu düzeyde kaldığından emin olabilirsiniz.   Doktorunuz alacağınız dozu arttırmaya karar verebilir, böylece size en uygun CRESTOR dozunu kullanabilirsiniz.   Eğer CRESTOR’un etkisinin çok güçlü ya da çok zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise, doktorunuzla ya da eczacınızla konuşunuz.   Kullanmanız gerekenden daha fazla CRESTOR kullandıysanız:   Kullanmanız gerekenden fazla CRESTOR kullandıysanız doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.   Hastaneye gittiğinizde veya bir başka nedenle tedavi aldığınızda, sizinle ilgilenen sağlık personeline CRESTOR aldığınızı söyleyiniz.    CRESTOR kullanmayı unutursanız:   Endişelenmeyiniz, bir sonraki dozu, doğru zamanında alınız.   Unutulan dozu telafi etmek için çift doz almayınız.   CRESTOR ile tedavi sonlandırıldığında oluşabilecek etkiler   CRESTOR kullanmayı bırakmak istiyorsanız, doktorunuzla konuşunuz. CRESTOR kullanmayı keserseniz, kolesterol düzeyleriniz yeniden yükselebilir.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

CRESTOR 20 mg Film Tablet, yuvarlak, pembe renkte, üzeri “ZD4522 ve 20” basılı ve çentikli tabletlerdir. 28 ve 90 tablet içeren blister ambalajlarda piyasaya verilir.     CRESTOR, “statinler” adı verilen gruba dahil bir ilaçtır. Kanda bulunan, lipid adı verilen yağ maddelerinin kan seviyelerini düzeltmek için kullanılır. Kandaki lipidlerin en fazla bilineni kolesteroldür.   Kanda bulunan kolesterolün değişik tipleri vardır. ‘Kötü’ kolesterol (LDL-K) ve ‘iyi’ kolesterol (HDL-K). CRESTOR kötü kolesterolü azaltır, iyi kolesterolü arttırır.   Reçetenize CRESTOR yazıldı, çünkü kolesterol düzeyiniz yüksek bulundu. Yani, kalp krizi veya inme riski taşıyorsunuz.   Statin almanız önerildi, çünkü kolesterol düzeylerinizi düzeltmek için beslenme şeklini değiştirmeniz ve daha fazla egzersiz yapmanız yeterli olmadı.   CRESTOR, vücudunuzun kötü kolesterol üretmesinin önlenmesi ve kötü kolesterolün kanınızdan uzaklaştırılması için vücudunuza yardımcı olur.   CRESTOR almaya devam etmek neden önemlidir?   Kolesterolünüz istenen düzeye gelse bile CRESTOR almaya devam etmeniz gerekir. Çünkü CRESTOR, kolesterol düzeyinizin yeniden yükselmesine engel olur. Ancak, doktorunuz kesmenizi söylerse veya hamile kalırsanız ilacı kullanmayınız.   CRESTOR aldığınız sürece, kolesterol düşürücü beslenme düzeninize ve egzersizlerinize devam ediniz.   İnsanların çoğu, yüksek kolesterolden etkilenmediklerini düşünürler, çünkü bu durum nedeniyle bir belirti hissetmezler. Ama bu durum tedavi edilmezse, yağlı artıklar kan damarlarınızın çeperlerinde birikir ve damarlarınızı daraltır.   Bazen, daralan bu damarlar tıkanabilir. Kalbe veya beyine kan gitmezse, kalp krizi veya inme ortaya çıkabilir. Kolesterol düzeylerinizi düzeltirseniz, kalp krizi geçirme veya inme riskinizi azaltmış olursunuz.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

CRESTOR’u çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.   Son kullanma tarihi ile uyumlu olarak kullanınız. Ambalajı üzerinde belirtilen son kullanma tarihinden sonra kullanmayınız. Son kullanma tarihi, belirtilen ayın son günü olarak alınmalıdır. Tabletleri çöp kutusuna veya kanalizasyona atmayınız. Son kullanma tarihi dolmuşsa veya kullanamayacaksanız, eczacınıza götürünüz. Tabletleri 25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Özel bir gereklilik yoktur.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

Crestor 20 mg (28) Film Tablet

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

Siklosporin : Crestor ve siklosporin birlikte kullanıldığında, rosuvastatin’in EAA (Area Under Curve-eğri altındaki alan) değerleri, sağlıklı gönüllülere göre 7 kat daha yüksek bulunmuştur (Bkz. Kontrendikasyonlar). Crestor ve siklosporin’in birlikte kullanılması, siklosporin’in plazma konsantrasyonunda bir değişikliğe neden olmamıştır.   Vitamin K antagonistleri: Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, vitamin K antagonistleri (örneğin varfarin veya bir diğer kumarin antikoagülanı) kullanan hastalarda Crestor tedavisine başlanırken veya Crestor dozu yükseltilirken INR (International Normalised Ratio) düzeyi yükselebilir. Tedavinin kesilmesi veya dozun azaltılması INR düzeyini düşürür. Bu durumlarda, INR’nin izlenmesi önerilir.   Gemfibrozil ve diğer lipid düşürücü ilaçlar : Crestor ve gemfibrozil’in birlikte kullanılması, rosuvastatinin Cmax ve EAA (Eğri altındaki alan) değerlerinin 2 kat artması ile sonuçlanmıştır (Bkz.  Özel kullanım uyarıları ve önlemleri)  Özel etkileşim çalışmalarından elde edilen verilere göre, fenofibrat ile farmakokinetik yönden bir etkileşim beklenmez, ancak farmakodinamik etkileşim olabilir. Gemfibrozil, fenofibrat, diğer fibratlar ve niasinin (nikotinik asit) lipid düşürücü dozları (1 g/gün veya daha yüksek dozlar), HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ile birlikte kullanıldığında miyopati riskini artırırlar, bunun nedeni, muhtemelen bu ilaçların tek başına kullanıldığında da miyopatiye neden olmalarıdır. Crestor’un 40 mg dozunun bir fibrat (gemfibrozil ve fenofibrat) ile birlikte kullanılması kontrendikedir (Bkz  Kontrendikasyonlar ve  Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). Bu tip hastalarda 5 mg dozla başlanmalıdır.   Ezetimib: Crestor ve ezetimibin birlikte kullanımı sonucu EAA veya Cmax değerlerinde bir değişiklik meydana gelmez. Bununla birlikte, Crestor ve ezetimib arasında advers etki açısından farmakodinamik bir etkileşim vardır (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Proteaz inhibitörleri: Esas mekanizması tam olarak bilinmemekle beraber, birlikte proteaz inhibitörlerinin kullanımı, maruz kalınan rosuvastatin miktarını önemli ölçüde arttırabilir. Bir farmakokinetik çalışmasında, 20 mg rosuvastatinin ve iki proteaz inhibitörünün (400 mg liponavir/100 mg ritonavir) kombinasyonu olan bir ürünün sağlıklı gönüllülerde birlikte kullanılması, rosuvastatine ait EAA(0-24) ve Cmax  değerlerinde yaklaşık olarak sırası ile 2 kat ve 5 kat artışla sonuçlanmıştır. Bu nedenle proteaz inhibitörleri kullanan HIV hastalarında birlikte rosuvastatin kullanılması tavsiye edilmemektedir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Antasidler : Crestor’un, aluminyum ve magnezyum hidroksit içeren bir antasid süspansiyon ile aynı anda kullanılması, rosuvastatinin plazma konsantrasyonunu yaklaşık %50 azaltmıştır. Ancak, antasid, Crestor verilmesinden 2 saat sonra verildiğinde bu etki azalmaktadır. Bu etkileşimin klinik etkisine ilişkin çalışma yoktur.   Eritromisin : Crestor ve eritromisinin birlikte kullanılması, rosuvastatinin EAA(0-t) değerinde %20, Cmax değerinde ise %30 azalmasına neden olmuştur. Bu etkileşim, eritromisin’in barsak motilitesini arttırmasına bağlı olabilir.   Oral kontraseptifler / Hormon Replasman Tedavisi (HRT) : Crestor ve oral kontraseptiflerin birlikte kullanılması, etinil östradiol ve norgestrel’in eğri altında kalan alanınında, sırasıyla %26 ve %34 oranında yükselmeye neden olmuştur. Oral kontraseptif dozları belirlenirken, bu durum dikkate alınmalıdır. Crestor ve hormon replasman tedavisinin birlikte uygulandığı hastalara ilişkin farmakokinetik veri yoktur bu nedenle benzer bir etki dışlanamaz. Ancak bu kombinasyon, klinik çalışmalarda, kadınlarda yaygın olarak kullanılmış ve iyi tolere edilmiştir.   Diğer ilaçlar : Özel etkileşim çalışmalarından elde edilen verilere göre digoksin ile klinik etki ile bağlantılı bir etkileşim beklenmez.   Sitokrom P450 enzimleri : İn vitro ve in vivo çalışmaların sonuçları, rosuvastatinin sitokrom P450 izoenzimleri üzerine inhibitör ya da indükleyici bir etkisinin olmadığını göstermektedir. Ayrıca, rosuvastatin, bu izoenzimler için zayıf bir substrattır. Rosuvastatin’in, flukonazol (CYP2C9 ve CYP3A4 inhibitörü) ya da ketokonazol (CYP2A6 ve CYP3A4 inhibitörü) ile klinik açıdan bir etkileşimi gözlenmemiştir. Crestor ve itrakonazol (CYP3A4 inhibitörü) birlikte kullanıldığında, rosuvastatin’in EAA değeri %28 artmıştır. Bu küçük artış klinik açıdan anlamlı değildir. Bu nedenle, sitokrom P450 enzimleri ile metabolizmaya bağlı ilaç etkileşimi beklenmez.

Doz Aşımı Ve Tedavisi

Doz aşımının spesifik bir tedavisi yoktur. Doz aşımı durumunda semptomatik tedavi uygulanmalı, gerekli destekleyici önlemler alınmalıdır. Karaciğer fonksiyon testleri ve CK düzeyleri izlenmelidir. Hemodiyaliz etkili değildir.

Etkin Maddeler

Rosuvastatin kalsiyum (20 mg rosuvastatine eşdeğer miktarda)

Farmakodinamik Özellikler

Farmakoterapötik grup: HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ATC kodu : C10A A07   Etki mekanizması : Rosuvastatin, 3-hidroksi-3-metilglutaril koenzim A’nın kolesterol prekürsörü olan mevalonata dönüşmesini sağlayan hız-kısıtlayıcı enzim olan HMG-KoA redüktazın, selektif ve kompetetif bir inhibitörüdür. Rosuvastatin’in temel olarak etki gösterdiği yer, kolesterolün düşürülmesinde hedef organ olan karaciğerdir.   Rosuvastatin, LDL’nin karaciğere girişi ve katabolizmasını artırmak suretiyle hücre yüzeyindeki hepatik LDL reseptörlerinin sayısını artırır ve VLDL’nin hepatik sentezini inhibe ederek VLDL ve LDL partiküllerinin sayısını azaltır.   Farmakodinamik etkiler : Crestor, yükselmiş LDL-kolesterol, total kolesterol ve trigliseritleri düşürür, HDL-kolesterolü yükseltir. Crestor ayrıca, ApoB, nonHDL-K, VLDL-K, VLDL ve TG’leri düşürür, ApoA-I’i yükseltir (Bkz. Tablo). Crestor, LDL-K/HDL-K, total kolesterol/HDL-K, nonHDL-K/HDL-K, ve ApoB/ApoA-I oranlarını da düşürür.   Tablo : Primer hiperkolesterolemi (tip IIa ve IIb) hastalarının doz-yanıt verileri (başlangıç değerlerinden ortalama % değişiklik) Doz N LDL-K Total-K HDL-K TG NonHDL-K ApoB ApoA-I Plasebo 13 -7 -5 3 -3 -7 -3 0 5 17 -45 -33 13 -35 -44 -38 4 10 17 -52 -36 14 -10 -48 -42 4 20 17 -55 -40 8 -23 -51 -46 5 40 18 -63 -46 10 -28 -60 -54 0   Crestor ile tedaviye başlandıktan sonra bir hafta içinde terapötik yanıt alınmaya başlanır, genellikle 2 hafta içinde maksimum terapötik yanıtın %90’ına ulaşılır. Tam etki genellikle 4 haftada görülür ve devam eder.   Klinik etkinlik : Crestor, ırk, cinsiyet veya yaşlarına bakılmaksızın hipertrigliseridemili veya hipertrigliseridemisi olmayan hiperkolesterolemili yetişkin hasta gruplarında ve diyabet hastaları veya ailesel hiperkolesterolemili hastalar gibi özel hasta gruplarında etkilidir.         Faz III çalışmalarından elde edilen havuzlanmış veriler, Crestor’un tip IIa ve tip IIb hiperkolesterolemi (ortalama taban LDL-K yaklaşık 185.6 mg/dl (4.8 mmol/L) hastalarının büyük bir kısmında, European Atherosclerosis Society-Avrupa Ateroskleroz Topluluğu-(EAS;1998) kılavuzu tedavi hedeflerine ulaşmada etkili olduğunu göstermiştir; Crestor 10 mg ile tedavi edilen hastaların % 80’inde EAS’nin hedeflediği LDL-K düzeylerine (<116 mg/dl) (< 3 mmol/L) ulaşılmıştır.   Heterozigot ailesel hiperkolesterolemili hastaları içeren geniş bir çalışmada, 435 hastaya zorunlu doz titrasyonu 20-80 mg Crestor verilmiştir. Crestor’un tüm dozları lipid parametreleri üzerinde ve tedavi hedefine ulaşmada yararlı etki göstermiştir. Dozun 40 mg’a titre edilmesini (12 haftalık tedavi) takiben, LDL-K % 53 oranında düşmüştür. Hastaların % 33’ünde EAS kılavuzunda belirlenen LDL-K düzeylerine (<116 mg/dl) (< 3 mmol/L) ulaşılmıştır. Zorunlu titrasyon yapılan açık bir çalışmada, homozigot ailesel hiperkolesterolemili 42 hastanın, Crestor 20-40 mg’a verdiği yanıtlar değerlendirilmiştir. Toplam hasta grubunda LDL-K, ortalama % 22 oranında düşmüştür.   Sınırlı sayıda hasta üzerinde yapılan klinik araştırmalarda, Crestor’un fenofibrat ile birlikte kullanıldığında trigliseritlerin düşürülmesinde, niasin ile birlikte kullanıldığında ise HDL-K’nin yükseltilmesinde aditif etkisinin olduğu gösterilmiştir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Crestor ile yapılan mortalite ve morbidite çalışmaları henüz tamamlanmadığından, rosuvastatin’in, koroner kalp hastalığı gibi lipid anormalliği ile bağlantılı komplikasyonları engellediği henüz gösterilmemiştir.   METEOR adı verilen çok merkezli, çift-kör, plasebo kontrollü bir klinik çalışmada, ortalama LDK-K değeri 154.5 mg/dl (4.0 mmol/l) olan subklinik aterosklerozlu (Karotis intima media kalınlığına (KIMK) göre belirlenen) ve koroner arter hastalığında düşük riske sahip (10 yıllık Framingham riski < % 10), yaşları 45-70 arasında olan 984 hasta, günde tek doz rosuvastatin 40 mg veya placebo ile 2 yıl boyunca tedavi edilmek üzere randomize edilmişlerdir. Rosuvastatin KIMK artışını plaseboya kıyasla anlamlı ölçüde yavaşlatmaktadır. Rosuvastatin ile tedavi edilen hastalar ve plasebo verilen hastalar arasında, 12 karotid arter bölgesine ait maksimum KIMK değerindeki değişiklik oranındaki fark -0.0145 mm/yıl’dır (% 95 güven aralığı -0.0196, -0.0093; p< 0.0001). Plasebo ile görülen +0.0313 mm/yıl’lık ( % 1.12/yıl (p<0.0001) ilerlemeye kıyasla rosuvastatin ile başlangıca göre kaydedilen değişim – 0.0014 mm/yıl’dır (% -0.12/yıl (anlamlı olmayan). KIMK düşüşü ve kardiyovasküler olaylar riskinde azalma arasında direkt bir korelasyon olduğu henüz gösterilmemiştir. METEOR çalışmasında çalışılan popülasyon düşük koroner kalp hastalığı riskine sahiptir ve Crestor 40 mg hedef popülasyonunu temsil etmemektedir. 40 mg’lık doz sadece yüksek kardiyovasküler risk taşıyan ciddi hiperkolesterolemili hastalarda reçete edilmelidir (Bkz. Pozoloji ve uygulama şekli).

Farmakokinetik Özellikler

Emilim: Oral uygulamadan yaklaşık 5 saat sonra doruk plazma konsantrasyonuna ulaşılır. Mutlak biyoyararlanımı yaklaşık %20 dir.   Dağılım : Rosuvastatin, kolesterol sentezi ve LDL-K klerensinin temel olarak yer aldığı karaciğere büyük oranda geçer. Rosuvastatin’in dağılım hacmi yaklaşık 134 L’dir. Rosuvastatin, temel olarak albümin olmak üzere plazma proteinlerine % 90 oranında bağlanır.   Biyotransformasyon: Rosuvastatin’in metabolizması sınırlıdır (yaklaşık % 10). İnsan hepatositleri kullanılarak yapılan in vitro metabolizma çalışmaları, rosuvastatin’in, sitokrom P450’ye bağlı metabolizma için zayıf bir substrat olduğunu göstermektedir. Temel olarak yer alan izoenzim CYP2C9 olup, 2C19, 3A4 ve 2D6’nın daha az yeri vardır. Belirlenen temel metabolitler, N-desmetil ve lakton metabolitleridir. N-desmetil metaboliti, rosuvastatin’den % 50 oranında daha az aktif iken lakton formu klinik olarak inaktiftir. HMG-KoA redüktaz inhibitör aktivitenin % 90’ından fazlası rosuvastatin tarafından gerçekleştirilir.   Eliminasyon: Rosuvastatin’in yaklaşık %90’ı değişmemiş ilaç olarak feçes ile (absorbe edilmiş ve edilmemiş maddeden oluşur), geri kalanı idrar ile atılır. Yaklaşık %5’i idrarla değişmemiş olarak atılır. Plazma eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 19 saattir. Eliminasyon yarı ömrü, yüksek dozlar ile artmaz. Ortalama geometrik plazma klerensi yaklaşık 50 litre/saattir (varyasyon katsayısı %21.7). Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, rosuvastatin’in karaciğer tarafından alımı membran taşıyıcısı OATP-C ile olur. Bu taşıyıcı, rosuvastatin’in karaciğerden eliminasyonunda önemli bir yer tutar.   Doğrusallık : Rosuvastatin’in sistemik yararlanımı doz ile orantılı olarak artar. Günlük multipl dozlardan sonra farmakokinetik parametrelerde değişiklik yoktur.   Özel hasta grupları :   Yaş ve cinsiyet : Yaş ve cinsiyetin rosuvastatinin farmakokinetiği üzerine klinik açıdan bir etkisi yoktur.   Irk : Farmakokinetik çalışmalar, Asya kökenli (Japon, Çinli, Filipinli, Vietnamlı ve Koreli) hastaların ortalama EAA ve Cmax değerlerinin, beyaz ırktan olanlarla kıyaslandığında yaklaşık 2 kat yükseldiğini göstermiştir. Popülasyon farmakokinetik analizinde, beyaz ırktan olanlar ve siyah gruplar arasında klinik açıdan anlamlı farmakokinetik değişiklik ortaya çıkmamıştır.   Böbrek yetmezliği : Çeşitli derecelerde böbrek yetmezliği olan hastalarla yapılan bir çalışmada, hafif ve orta derecede böbrek yetmezliğinin, rosuvastatin ya da N-desmetil metabolitinin plazma konsantrasyonları üzerine etkisi olmadığı görülmüştür. Ancak, ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda (CrCl <30 mL/dak) rosuvastatin plazma konsantrasyonu sağlıklı gönüllülere göre 3 kat, N-desmetil metabolitinin plazma konsantrasyonu ise 9 kat artmıştır. Hemodiyalize giren hastalarda rosuvastatin’in sabit durum plazma konsantrasyonu, sağlıklı gönüllülere göre yaklaşık %50 daha fazladır.   Karaciğer yetmezliği : Çeşitli derecelerde karaciğer yetmezliği olan hastalarla yapılan bir çalışmada, Child-Pugh puanı 7 ve altında olan hastalarda rosuvastatin’in sistemik yararlanımının arttığına ilişkin bir kanıt yoktur. Ancak Child-Pugh puanı 8 ve 9 olan 2 hastada rosuvastatin’in sistemik yararlanımının Child-Pugh puanları daha düşük olan hastalara göre en az 2 kat arttığı gözlenmiştir. Child-Pugh puanları 9’dan fazla olan hastalarla ilgili deneyim yoktur.   

Farmasötik Form

Film kaplı tablet Crestor 20 mg Film Tablet: Yuvarlak, pembe renkli, bir tarafı “ZD 4522 ve 20” baskılı tablet.

Gebelik Ve Laktasyon

Genel tavsiye Gebelik kategorisi: X   Gebelik dönemi Crestor, gebelik döneminde kontrendikedir. Crestor kullanan, gebe kalma potansiyeli olan kadınlar, uygun bir doğum kontrol yöntemi kullanmalıdır. Kolesterol ve kolesterol biyosentezine ait diğer maddeler fötüs gelişimi için gerekli olduğundan, HMG-KoA redüktaz enziminin inhibisyonuna bağlı ortaya çıkabilecek riskler, Crestor tedavisinin gebelik döneminde sağlayacağı yararın önüne geçer. Hayvan çalışmalarında, üreme toksisitesine yönelik bilgiler sınırlıdır (Bkz. Klinik öncesi güvenlilik verileri). Crestor kullanıldığı sırada gebe kalındığında tedaviye derhal son verilmelidir.   Laktasyon dönemi Crestor laktasyon döneminde kontrendikedir. Rosuvastatin, sıçanların sütüne geçmektedir. İnsanlarda anne sütüne geçip geçmediği konusunda bilgi yoktur (Bkz. Kontrendikasyonlar).

Geçimsizlikler

Geçerli değildir.

İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi

27.09.2004/27.09.2009

İstenmeyen Etkiler

İstenmeyen etkiler genellikle hafif ve geçicidir. Kontrollü klinik çalışmalarda, Crestor ile tedavi edilen hastaların % 4’ten daha az bir kısmı istenmeyen etkiler nedeni ile çalışmadan çıkarılmıştır.   İstenmeyen etkilerin görülme sıklığı aşağıdaki gibi derecelendirilmiştir : Yaygın                   (>1/100, <1/10); Yaygın olmayan       (>1/1.000, <1/100) Seyrek                   (>1/10.000, <1/1.000) Çok seyrek             (<1/10.000) Bilinmiyor                (Mevcut verilerden elde edilememektedir.)   İmmün sistem bozuklukları: Seyrek : Anjiyoödem dahil hipersensitivite reaksiyonları   Sinir sistemi bozuklukları: Yaygın : Baş ağrısı, sersemlik   Gastrointestinal sistem bozuklukları: Yaygın : Kabızlık, bulantı, karın ağrısı Seyrek: Pankreatit   Deri ve subkütan doku bozuklukları: Yaygın olmayan : Pruritus, döküntü, ürtiker   Kas-iskelet sistemi, bağ dokusu ve kemik bozuklukları: Yaygın : Miyalji Seyrek:  Miyopati (miyozit dahil) ve rabdomiyoliz   Genel bozukluklar Yaygın : Asteni   Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, dozun artırılması ile yan etki sıklığı artar.   Renal etkiler : Crestor ile tedavi edilen hastalarda, genellikle tübüler kaynaklı ve daldırma testi ile belirlenen proteinüri gözlenmiştir. Crestor 10 mg ve 20 mg ile tedaviden bir süre sonra idrar protein düzeyinde sıfır veya eser miktardan ++ veya daha yüksek seviyelere geçiş < %1, 40 mg ile yaklaşık %3 olmuştur. 20 mg doz ile sıfır veya eser miktardan + düzeye geçişte küçük bir artış gözlenmiştir. Vakaların çoğunda, tedaviye devam edildiğinde, proteinüri kendiliğinden azalır veya kaybolur, akut ya da ilerleyen renal hastalık işareti değildir.        Crestor ile tedavi edilen hastalarda hematüri gözlenmiştir ve klinik çalışma verileri hematüri oluşumunun düşük olduğunu göstermektedir.   İskelet kasına etkileri : Crestor ile tedavi edilen hastalarda, tüm dozlarla ve özellikle 20 mg’ın üzerindeki dozlarda miyalji, miyopati ve nadiren, akut böbrek yetmezliği ile veya değil, rabdomiyoliz gibi iskelet kası üzerine etkiler bildirilmiştir. Rosuvastatin kullanan hastalarda doza bağlı olarak CK düzeylerinde artış gözlenmiştir; bu durum vakaların çoğunda hafif, semptomsuz ve geçici olmuştur. Eğer CK düzeyleri yükselirse (> 5x ULN), tedavi kesilmelidir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Karaciğer üzerine etkileri : Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, rosuvastatin kullanan hastaların az bir kısmında doza bağlı olarak transaminaz düzeylerinde artış gözlenmiştir. Bu durum, vakaların çoğunda, hafif, semptomsuz ve geçici olmuştur.   Pazarlama sonrası deneyimler Yukarıdaki advers etkilere ilaveten Crestor ile edinilen pazarlama sonrası deneyimlerde aşağıdaki advers etkiler görülmüştür:   Gastrointestinal bozukluklar: Bilinmiyor               Diyare   Hepatobiliyer bozukluklar  Çok seyrek             Sarılık, hepatit Seyrek                  Hepatik transaminazlarda artış   Kas-iskelet sistemi bozuklukları Çok Seyrek            Artralji   Sinir sistemi bozuklukları Çok seyrek             Polinöropati, hafıza kaybı           Renal bozukluklar: Çok seyrek             Hematüri   Deri ve sübkutan doku bozuklukları: Bilinmiyor               Stevens-Johnson sendromu                            Rabdomiyolizin, ciddi böbrek olaylarının ve ciddi hepatik olayların (özellikle hepatik transaminazlarda artış) görülme sıklığı 40 mg’lık dozda daha fazladır.

Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim

Etkin madde: Her bir tablet; 20 mg rosuvastatine eşdeğer miktarda rosuvastatin kalsiyum içerir.   Yardımcı maddeler:  Laktoz monohidrat (182.6 mg)  Tüm yardımcı maddeler için Yardımcı Maddeler Listesine bakınız.

Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri

Güvenliliğe ilişkin farmakolojik çalışmalar, tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite, karsinojenik potansiyel ile ilgili konvansiyonel çalışmalar, insanlar üzerinde özel bir zararlı etkisinin olmadığını göstermiştir. Farelerle yapılan pre ve postnatal çalışmalarda, yavruların büyüklüğü ve ağırlıklarının azalması ve gebe hayvanın yaşam süresinin azalması, üreme üzerine toksisitenin kanıtlarıdır. Bu etkiler, terapötik düzeyin çok üstünde olan maternotoksik dozlarla görülmüştür.

Kontrendikasyonlar

Crestor, aşağıdaki durumlarda kontrendikedir: Rosuvastatin ya da ilacın içerdiği herhangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılığı olanlarda Serum transaminaz düzeylerinde açıklanamayan inatçı yükselmeler ve herhangi bir serum transaminaz düzeyinde normal düzeyin üst sınırının 3 katı oranında (3xULN) yükselme görülen aktif karaciğer hastalığı olanlarda Ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda ( kreatinin klerensi < 30 mL/dk) Miyopatisi olan hastalarda Birlikte siklosporin kullanan hastalarda Gebelik ve laktasyon döneminde ve doğurganlık çağında olup uygun doğum kontrol yöntemi uygulamayan kadınlarda. 40 mg doz, miyopati/rabdomiyolize karşı hastayı duyarlı hale getirebilecek faktörlerin bulunduğu hastalarda kontrendikedir. Bu faktörler: Orta derecede böbrek yetmezliği (kreatinin klerens <60 mL/dak)  Hipotirodizm Kişisel ya da ailesel herediter kas bozukluğu hikayesi Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ya da fibrat (gemfibrozil ve fenofibrat) kullanımına bağlı kas toksisitesi hikayesi Vücuda zarar verecek ölçüde devamlı alkol kullanımı Plazma düzeylerinin artmasına neden olabilecek durumlar Asya kökenli hastalar Birlikte fibrat (gemfibrozil ve fenofibrat) kullanımı (Bkz.Özel kullanım uyarıları ve önlemleri,Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri ve Farmakokinetik özellikler)

Kullanım Yolu

Oral yoldan kullanılır.

Küb’ Ün Yenileme Tarihi

03.07.2009

Müstahzar Adı

CRESTOR 20 mg Film Tablet

Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri

Renal etkiler Crestor’un yüksek dozları ile, özellikle 40 mg ile tedavi edilen hastalarda, daldırma testi (dipstick testing) ile tesbit edilen, genellikle tübüler kaynaklı ve birçok vakada geçici ve aralıklarla görülen proteinüri gözlenmiştir. Bu durum akut ya da ilerleyen renal hastalığın belirtisi değildir (Bkz. İstenmeyen etkiler). Pazarlama sonrası kullanımda ciddi renal olayların raporlanma oranı 40 mg’lık dozda daha fazladır. Crestor’un 40 mg dozu ile tedavi edilen hastaların rutin takibi sırasında böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesi gerekir.    İskelet kası üzerine etkileri Crestor ile tedavi edilen hastalarda, tüm dozlarla ve özellikle 20 mg’ın üzerindeki dozlarda miyalji, miyopati ve nadiren rabdomiyoliz gibi iskelet kası üzerine etkiler bildirilmiştir. HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ile ezetimib’in birlikte kullanımı sonucu çok nadir rabdomiyoliz vakası bildirilmiştir. Buna karşılık farmakodinamik etkileşim gözardı edilemez ( Bkz. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri ) ve birlikte kullanımları sırasında dikkatli olunmalıdır.  Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, pazarlama sonrası kullanımda raporlanan Crestor ile ilgili rabdomiyoliz oranı, 40 mg’lık dozdadaha fazladır.   Kreatinin Kinaz Ölçümü Kreatinin kinaz (CK), sonucun yanlış yorumlanmasına neden olabilecek ağır egzersizden sonra ya da kreatinin kinaz artışına neden olabilecek bir durumun varlığında ölçülmemelidir. Kreatinin kinaz’ın başlangıç değerleri belirgin ölçüde yüksek ise (>5xULN) bunu doğrulamak için 5-7 gün içinde tekrar test yapılmalıdır. Tekrarlanan test, başlangıç değerlerinin CK>5xULN olduğunu doğrular ise tedaviye başlanmamalıdır.   Tedaviden önce Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, Crestor, miyopati/rabdomiyoliz’e karşı hastayı duyarlı hale getirebilecek faktörlerin bulunduğu hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Bu faktörler: Böbrek yetmezliği Hipotiroidizm Kişisel ya da ailesel herediter kas bozukluğu hikayesi Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ya da fibrat (gemfibrozil ve fenofibrat) kullanımına bağlı kas toksisitesi hikayesi Vücuda zarar verecek ölçüde devamlı alkol kullanımı Yaşın 70’in üzerinde olması Plazma düzeylerinin artmasına neden olabilecek durumlar (Bkz. Farmakokinetik Özellikler) Birlikte fibrat (gemfibrozil ve fenofibrat) kullanımı Böyle hastalarda, Crestor tedavisinin riski, sağlanacak faydaya göre değerlendirilmeli ve hasta klinik olarak izlenmelidir. Kreatinin kinaz düzeylerinin başlangıç değerleri belirgin ölçüde yüksek ise (CK>5xULN) tedaviye başlanmamalıdır.   Tedavi sırasında Hastalar, tuhaf kas ağrıları, zayıflığı veya ani kramplar, özellikle ateş veya halsizlik ile birlikte görüldüğünde derhal hekime bildirmeleri konusunda uyarılmalıdır. Bu hastaların CK düzeyleri ölçülmelidir. CK düzeyleri önemli ölçüde yükselirse (>5xULN) veya musküler semptomlar ağır ise ve günlük hayatta rahatsızlığa neden oluyor ise (CK ≤ 5xULN olsa bile) tedavi kesilmelidir. Semptomlar kaybolur ve CK düzeyleri normal düzeye ulaşır ise, hasta yakın olarak izlenmek ve etkili en düşük dozun kullanılması koşulu ile Crestor tedavisinin yeniden başlatılması ya da başka bir HMG-KoA redüktaz inhibitörü kullanılması düşünülebilir.   Semptomsuz hastalarda CK düzeylerinin rutin olarak izlenmesi gerekli değildir.   Klinik çalışmalarda, Crestor ile birlikte eş zamanlı tedavi kullanılan küçük bir hasta grubunda Crestor’un iskelet kası üzerine etkisinin arttığına ilişkin bir veri yoktur. Bununla birlikte, diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerini, fibrik asit türevleri (gemfibrozil ve fenofibrat), siklosporin, nikotinik asit, azol grubu antifungaller, proteaz inhibitörleri ve makrolid antibiyotiklerle birlikte kullanan hastalarda miyozit ve miyopati insidansının arttığı gözlenmiştir. Gemfibrozil, bazı HMG-KoA redüktaz inhibitörleri ile birlikte kullanıldığında miyopati riskini artırır. Bu nedenle Crestor ve gemfibrozil’in birlikte kullanılması önerilmez. Crestor’un fibratlar (gemfibrozil ve fenofibrat) ve niasin ile birlikte kullanılarak lipid düzeylerinde daha fazla değişiklik sağlamanın yararları, bu kombinasyonların olası risklerine karşı dikkatlice değerlendirilmelidir. Crestor’un 40 mg dozunun fibratlarla (gemfibrozil ve fenofibrat) birlikte kullanılması kontrendikedir. (Bkz. Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri ve İstenmeyen etkiler).   Crestor, miyopati ya da rabdomiyolize sekonder olarak böbrek yetmezliği gelişme eğilimini düşündürecek ciddi akut durumdaki (örneğin sepsis, hipotansiyon, majör cerrahi girişim, travma, ağır metabolik, endokrin ve elektrolit bozuklukları veya kontrol edilemeyen konvülsiyonları olan hastalar) hiçbir hastada kullanılmamalıdır.   Karaciğer üzerine etkileri Diğer HMG-KoA redüktaz inhibitörlerinde olduğu gibi, Crestor, fazla miktarda alkol kullanan ve / veya karaciğer hastalığı hikayesi olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Crestor tedavisine başlanmadan önce ve tedaviye başlandıktan 3 ay sonra karaciğer fonksiyon testleri yapılmalıdır. Serum transaminaz düzeyleri normal düzeyin üst sınırının 3 katından fazla ise Crestor tedavisi kesilmeli veya doz azaltılmalıdır. Pazarlama sonrası kullanımda karşılaşılan ciddi hepatik olaylara (özellikle artan hepatik transaminazlar) ilişkin raporlanma oranı 40 mg’lık dozda daha yüksektir.   Hipotiroidizm veya nefrotik sendromun neden olduğu sekonder hiperkolesterolemili hastalarda, Crestor tedavisine başlanmadan önce altta yatan hastalık tedavi edilmelidir.   Irk Farmakokinetik çalışmalar, Asya kökenli (Japon, Çinli, Filipinli, Vietnamlı ve Koreli)   hastalarda, beyaz ırktan olanlara göre sistemik yararlanımın arttığını göstermektedir (Bkz.  Pozoloji ve uygulama şekli ve Farmakokinetik özellikler).   Proteaz inhibitörleri Proteaz inhibitörleri ile birlikte kullanımı önerilmemektedir (Bkz.  Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).

Pozoloji Ve Uygulama Şekli

Crestor ile tedaviye başlamadan önce hastaya, tedavi süresince de devam etmesi gereken standart kolesterol düşürücü diyet uygulanır. Crestor dozu, mevcut kılavuzlar esas alınarak, tedavinin amacına ve hastanın yanıtına göre ayarlanmalıdır.   Rosuvastatin’in tavsiye edilen başlangıç dozu statine yeni başlayan hastalarda oral olarak, günde tek doz 5 mg’dır. Başka bir HMG KoA redüktaz inhibitöründen Crestor tedavisine geçilen hastalarda tavsiye edilen başlangıç dozu 5 veya 10 mg’dır. Gerekirse 4 hafta sonra doz bir sonraki doz seviyesine ayarlanabilir. (Bkz. Farmakodinamik Özellikler). 20 mg’lık dozun üstündeki dozlarda uzman (kardiyolog veya endokrinolog) kontrolü gereklidir. Daha düşük dozlara kıyasla 40 mg doz ile advers etkilerin bildirilme sıklığında artış nedeniyle, dozun, maksimum doz olan 40 mg’a final titrasyonu sadece, 20 mg doz ile yeterli yanıt alınamayan, kardiyovasküler hastalık riski yüksek olan ağır hiperkolesterolemili hastalarda (özellikle homozigot, heterozigot ailesel hiperlipidemili, ailesel kombine hiperkolesterolemili hastalar) düşünülmelidir. Bu hastalar düzenli olarak izlenmelidir. ( Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). 40 mg dozun, uzman gözetiminde kullanılmaya başlanması önerilmektedir.   Crestor, günün herhangi bir saatinde, yemekle birlikte veya ayrı olarak alınabilir. 5 mg’lık doz, 10 mg çentikli tabletin bölünmesiyle alınabilir.      Çocuklarda kullanım Crestor’un çocuklar üzerindeki güvenliliği ve etkisi belirlenmemiştir. Deneyimler, homozigot ailesel hiperkolesterolemili az sayıda çocuk (8 yaş ve üzeri) üzerinde yapılan çalışmalarla sınırlıdır. Bu nedenle çocuklarda kullanılması önerilmez.   Yaşlılarda kullanım >70 yaş hastalarda 5 mg başlangıç dozu olarak önerilir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). Yaşa göre başka bir doz ayarlamasına gerek yoktur.    Böbrek yetmezliği olan hastalarda kullanım Hafif ve orta derecede böbrek yetmezliği olanlarda doz ayarlamasına gerek yoktur. Ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda Crestor’un tüm dozları kontrendikedir. Orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klerensi <60 mL/dak.) başlangıç dozu olarak 5 mg önerilir. 40 mg doz, orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda kontrendikedir (Bkz.Kontrendikasyonlar ve Farmakokinetik özellikler).    Karaciğer yetmezliği olan hastalarda kullanım  Child-Pugh puanı 7 ve altındaki hastalarda rosuvastatin’in sistemik yararlanımında bir artış olmamıştır. Ancak, Child-Pugh puanı 8 ve 9 olanlarda sistemik yararlanımın arttığı gözlenmiştir (Bkz. Farmakokinetik Özellikler). Bu hastaların böbrek fonksiyonları değerlendirilmelidir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). Child-Pugh puanı 9 ve daha fazla olan hastalarla ilgili deneyim yoktur. Crestor, aktif karaciğer hastalığı olanlarda kontrendikedir (Bkz. Kontrendikasyonlar).   Irk Asya kökenli (Japon, Çinli, Filipinli, Vietnamlı ve Koreli) hastalarda sistemik yararlanımın arttığı gözlenmiştir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri ve  Farmakokinetik özellikler). Asya kökenli hastalarda başlangıç dozu olarak 5 mg önerilir. 40 mg doz Asya kökenli hastalarda kontrendikedir (Bkz. Kontrendikasyonlar ve Farmakokinetik özellikler).    Miyopatiye yatkınlığı olan hastalarda doz Miyopatiye karşı hastayı duyarlı hale getirebilecek faktörleri olan hastalarda başlangıç dozu olarak 5 mg önerilir (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). 40 mg doz, bu tip hastaların bazılarında kontrendikedir (Bkz. Kontrendikasyonlar).

Raf Ömrü

Raf ömrü 24 aydır.

Ruhsat Numarası(Ları)

116/23

Ruhsat Sahibi

AstraZeneca İlaç San.ve Tic.Ltd.Şti. Büyükdere Cad.Yapı Kredi Plaza B Blok Kat 2,3,4 Levent İstanbul Tel: (0 212) 317 23 00 Faks: (0 212) 317 24 05

Ruhsat Sahibi

AstraZeneca İlaç. San. ve Tic. Ltd. Şti  Büyükdere Cad. Yapı Kredi Plaza B Blok Kat 2-3-4 Levent- İstanbul Tel:   0212 317 23 00 Faks: 0212 317 24 05

Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler

Blister ambalaj : 25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.

Terapötik Endikasyonlar

Diyet ve diğer farmakolojik olmayan tedaviler (örn. egzersiz, kilo verme) ile yeterli yanıt alınamayan durumlarda primer hiperkolesterolemi (tip IIa heterozigot ailesel hiperkolesterolemi) ve kombine dislipidemili (tip IIb) hastalarda diyete yardımcı olmak üzere kullanılır. Homozigot ailesel hiperkolesterolemide diyet ve diğer lipid düşürücü tedavilerle ( örn. LDL aferezi) kombine edilerek ya da bu tür tedavilerin uygun olmadığı durumlarda kullanılır. 

Üretici Bilgileri

AstraZeneca UK Limited İngiltere adına, IPR Pharmaceuticals Inc., Porto Riko

Yardımcı Maddeler

Laktoz monohidrat, mikrokristalin selüloz, kalsiyum fosfat, krospovidon, magnezyum stearat, hipromelloz, gliserol triasetat, titanyum dioksit (E 171), kırmızı demir oksit (E 172)

Yardımcı Maddelerin Listesi

Tablet çekirdeği: Laktoz monohidrat, mikrokristalin selüloz, kalsiyum fosfat, krospovidon, magnezyum stearat Kaplama: Laktoz monohidrat, hipromelloz, gliserol triasetat, titanyum dioksit (E171), kırmızı demir oksit (E172)

Doz Aşımı

Semptom ve belirtiler   Solgunluk, anoreksi, bulantı ve kusma parasetamol aşırı dozajının sık görülen erken semptomlardır. Bununla beraber birçok vakada saatlerce semptom görülmemektedir. Dahası, aşırı dozun zararı siroz olmayan alkolik karaciğer hastalığı olanlarda daha büyüktür. Çocuklarda aşırı dozu takiben karaciğer hasarı göreceli olarak daha nadirdir. Karaciğer hücre hasarı ile birlikte parasetamol aşırı dozajında normal erişkinlerde 2 saat civarında olan parasetamol yarı ömrü genellikle 4 saate veya daha uzun sürelere uzar. 14C-aminopirinden sonra 14CO2 atılımında azalma bildirilmiştir. Bu; plazma parasetamol konsantrasyonu veya yarı ömür, veya konvansiyonel karaciğer fonksiyon testi ölçümlerine nazaran parasetamol aşırı dozajı ile karaciğer hücre hasarı arasında daha iyi ilişki kurar. Parasetamole bağlı fulminant karaciğer yetmezliğini takiben gelişen akut tübüler nekrozdan dolayı böbrek yetmezliği oluşabilir. Bununla beraber, bunun insidansı başka nedenlerden dolayı fulminant karaciğer yetmezliği olan hastalarla karşılaştırıldığında bu grup hastalarda daha sık değildir. Nadiren, ilaç aldıktan 2-10 gün sonra, sadece minimal karaciğer toksisitesi ile birlikte renal tübüler nekroz oluşabilir. Aşırı dozda parasetamol almış bir hastada kronik alkol alımının akut pankreatit gelişmesine katkıda bulunduğu bildirilmiştir. Akut aşırı doza ilaveten, parasetamolün günlük aşırı miktarlarda alımından sonra karaciğer hasarı ve nefrotoksik etkiler bildirilmiştir.   Tedavi   Hastayı gecikmiş hepatotoksisiteye karşı korumak için parasetamol aşırı dozajı hemen tedavi edilmelidir. Bunun için, absorpsiyonu azaltmayı (gastrik lavaj, ipeka şurubu veya aktif kömür) takiben intravenöz N-asetilsistein veya oral metionin vermek gerekir. Eğer hasta kusuyorsa veya aktif kömür ile konjuge edilmişse metionin kullanılmamalıdır. Doruk plazma parasetamol konsantrasyonları aşırı dozu takiben 4 saate kadar gecikebilir. Bu nedenle hepatotoksisite riskini belirlemek için plazma parasetamol düzeyleri ilaç alımından en az 4 saat sonrasına kadar ölçülmelidir. Ek tedavi (ilave oral metionin veya intravenöz N-asetilsistein) kan parasetamol içeriği ve ilaç alımından beri geçen süre ışığı altında değerlendirilmelidir. Hepatik enzim indükleyici ilaçlar alan hastalarda, uzun süredir alkol bağımlısı olanlarda veya kronik olarak beslenme eksikliği olanlarda N-asetilsistein ile tedavi eşiğinin %30-50 düşürülmesi önerilir, çünkü bu hastalar parasetamolün toksik etkilerine karşı daha duyarlı olabilirler. Parasetamol aşırı dozajını takiben gelişebilecek fulminant karaciğer yetmezliği tedavisi uzmanlık gerektirebilir.

Endikasyonlar

Çocuklarda, hafif ve orta şiddetli ağrılar ile ateşin semptomatik tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Parasetamol, analjezik ve antipiretik bir ajandır. Parasetamolün terapötik etkileri, siklooksijenaz enziminin inhibisyonu sonucu prostaglandin sentezinin inhibisyonuna bağlı olduğu düşünülmektedir. Periferik siklooksijenaza oranla parasetamolün santral siklooksijenaz üzerine daha etkili inhibitör olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Parasetamolün analjezik ve antipiretik özellikleri vardır, fakat sadece zayıf anti-enflamatuar özelliklere sahiptir. Bu durum; enflamatuar dokuların diğer dokulara oranla daha yüksek seviyelerde hücresel peroksidler içermesi ve bu hücresel peroksidlerin parasetamolün siklooksijenaz inhibisyonunu önlemesiyle açıklanabilir.

Farmakokinetik Özellikler

Absorpsiyon Parasetamolün absorpsiyonu başlıca ince barsaklardan pasif transfer ile olur. Gastrik boşalma, oral uygulanan parasetamol absorpsiyonu için hız sınırlayıcı bir basamaktır. Doruk plazma parasetamol konsantrasyonu formülasyona bağlı olarak genellikle oral uygulamadan sonra 30 ila 90 dakika arasında meydana gelir. Parasetamolün değişken bir oranı ilk geçiş metabolizmasında kaybolduğu için oral uygulamadan sonra sistemik dolaşımda tam olarak bulunmaz. Erişkinlerdeki oral biyoyararlanımının uygulanan parasetamol miktarına bağlı olduğu görünmektedir. Oral biyoyararlanım 500mg’lık dozdan sonra %63 iken 1 veya 2g (tablet formu) dozundan sonra yaklaşık %90’a yükselir. Dağılım Parasetamol birçok vücut sıvısına eşit miktarda dağılır. Terapötik dozları takiben parasetamol plazma proteinlerine farkedilir derecede bağlanmaz. Metabolizma ve eliminasyon: Terapötik dozlardan sonra parasetamolün plazma yarılanma ömrü 1.5-2.5 saatleri arasındadır. Parasetamol karaciğerde metabolize olur. İdrarla atılan majör metaboliti glukuronid ve sülfat konjugatıdır. Tek dozu (1000mg iv) takiben parasetamolün total vücut klirensi yaklaşık 5ml/dak/kg’dır. Parasetamolün renal klirensi idrar akış hızına bağlıdır, fakat, pH’ya bağlı değildir. Uygulanan ilacın %4’ten daha azı değişmemiş parasetamoldür. Sağlıklı bireylerde terapötik dozun yaklaşık %85-95’i 24 saat içinde idrar ile atılır.

Farmasötik Şekli

Süspansiyon

Formülü

Bir ölçek (5ml), 120 mg parasetamol içerir.   Yardımcı maddeler: Sukroz, sorbitol çözeltisi, metil hidroksibenzoat, karmoizin, çilek aroması.

İlaç Etkileşmeleri

Barbiturat, trisiklik antidepresanlarla etkileşir, alkol antikonvülzanlar ve oral kontraseptif steroidler gibi hepatik mikrozomal enzimleri indükleyen ilaçların  kullanımı parasetamolün metabolizma derecesini artırabilir. Bu; ilacın plazma konsantrasyonunda azalma ve yüksek eliminasyon hızı ile sonuçlanır. Metoklopramid parasetamolün ince barsaktan absorbsiyonunu hızlandırır. Parasetamol üriner 5HIAA’in (5 hidroksiindol asetik asit) yalancı pozitif test sonuçlarına yol açabilir. Barbitüratların (butalbital dışında) uzun dönem kullanımında, muhtemelen hepatik mikrozomal enzim aktivitesinin indüksiyonu sonucu parasetamolün terapötik etkileri azalır. Parasetamolün uzun süre yüksek dozda kullanımı sonucu, muhtemelen prekoagulan faktörlerin hepatik sentezlerinin azalması nedeniyle antikoagulan etki artabilir. Antikoagulanların doz ayarlaması, uzun dönem yüksek dozda parasetamol tedavisinin başlaması yada kesilmesi durumunda, protrombin zamanında artışın gözlemlenmesine bağlıdır. Ancak bu, parasetamolün sık olmayan ya da günde 2 g’dan az olan uzun dönem kullanımında yapılmalıdır. Parasetamolün tek toksik dozuyla yada ilacın uzayan uzun dönem kullanımında hepatotoksisite riski, alkoliklerde veya diğer hepatotoksik ilaçları alan hastalarda artabilir. Parasetamol ile trisiklik antidepresan alan hastalarda, yüksek dozda parasetamolün metabolizasyonunda azalma ve yarılanma ömründe uzama görülebilir. Ayrıca, parasetamolün fenotiyazin ile beraber kullanımı sonucunda hepatotoksisite sıklığında artma görülebilir. Özellikle uzun süre tedavi alan ya da karaciğer rahatsızlığı olan hastalar dikkatle izlenmelidir.

Kontraendikasyonlar

Calpol süspansiyon, parasetamole veya bileşenlerinden herhangi birine aşırı duyarlı olduğu bilinen hastalar ile karaciğer ve böbrek yetmezliği olan hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Calpol süspansiyonun koyu kıvamı ilacın kaşıktan dökülmesini önler ve daha kolay uygulanmasını sağlar (Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde).   1-6 yaşa kadar: 5-10 ml (1-2 ölçek) (120-240 mg parasetamol)   3 ay-1 yaşa kadar: 2.5-5 ml (½-1 ölçek) (60-120 mg parasetamol). Bu pediatrik dozlar, her doz arasında 4 saat veya daha uzun aralık bırakılarak günde 4 kez tekrarlanabilir.   3 ayın altındaki bebekler:2. ayda aşı sonrası ateş görülen bebeklere 2.5 ml (½ ölçek)’lik bir doz uygundur. Diğer durumlarda ancak hekim önerisi ile kullanılmalıdır.   6 yaşın üzerindeki çocuklar ve tablet yutmada güçlük çeken yetişkinler için

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Calpol 6 Plus Süspansiyon, 150 ml, şişede.   Calpol Tablet 500mg, 20 adet, blisterde.

Saklama Koşulları

25o C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Işıktan koruyunuz.   Kullanmadan önce çok iyi çalkalayınız.   CALPOL Süspansiyon sulandırılmadan kullanılır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Calpol Süspansiyon, 150ml, şişede.

Uyarılar/Önlemler

Calpol süspansiyon, anemisi olanlar, akciğer hastaları, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Diğer parasetamol içeren ürünlerle Calpol süspansiyonun birlikte kullanımı parasetamol aşırı dozajına neden olabilir, bu nedenle kaçınılmalıdır. Hepatik nekroz, parasetamol aşırı dozajının doza bağlı bir komplikasyonudur. İlaç alımından itibaren 12-48 saat içinde hepatik enzimler artabilir ve protrombin zamanı uzayabilir, fakat klinik semptomlar ilaç alındıktan 1 ila 6 gün arasında belirgin olmayabilir. Tek doz 10g (150mg/kg) veya daha fazla alan bireylerde toksisite olasıdır.   Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı   Calpol süspansiyonun gebelikte kullanım güvenilirliği belirlenmemiştir. Bununla beraber, parasetamolün insan gebeliğindeki güvenilirliği ile ilgili epidemiyolojik kanıtlar bulunmaktadır. Calpol süspansiyonun emzirme üzerine etkileri ile ilgili veri bulunmamaktadır.   Bu nedenle, parasetamol terapötik dozlarının maternal alımının neonat/bebeklere risk oluşturması beklenmez.   Araba ve makine kullanma becerisi üzerine etkileri   Bu konuyla ilgili özel bir yorum yoktur. Herhangi bir etki oluşturması beklenmez.   Ağrılı durumlarda çocuklarda 5, yetişkinlerde 10 günden fazla süreyle çocuklarda ve yetişkinlerde tekrarlayan, 3 günden fazla süren ve 39.5°C’den yüksek ateş durumunda doktora danışılmadan kullanılmamalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Parasetamol yaygın olarak kullanılmaktadır ve önerilen dozlarda alındığında yan etkiler hafiftir ve nadiren oluşur ve advers reaksiyon bildirimi nadirdir. Deri döküntüsü ve diğer alerjik reaksiyonlar nadiren oluşur. Trombositik purpura, hemolitik anemi ve agranülositoz içeren izole vakalar bildirilmiştir.                   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE HEKİMİNİZE BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Doz aşımı durumunda hiperkalsiüri ve hiperkalsemi ortaya çıkar. Hastada bulantı, kusma, susama, polidipsi, poliüri ve konstipasyon görülür. Bu durumda tüm kalsiyum ve D vitamini içeren maddelerin alımı durdurulmalı ve rehidratasyon uygulanmalıdır.   Kronik doz aşımı kronik hiperkalsemiye neden olabilir. Bu durumda kan damarlarında ve iç organlarda kalsifikasyonlar gelişebilir.   Ağır veya uzun süreli doz aşımı, hipervitaminoz D veya hiperkalsemi ve bu hastalıkların yol açtığı patolojik değişimlere neden olabilir.   Belirtiler: Hafif hiperkalsemi asemptomatiktir. Plazma kalsiyum seviyesi > 12 mg/dl (> 3.00 mmol/lt) kadar çıkınca duygusallıkta artış, konfüzyon, deliriyum, psikoz ve koma görülebilir. Şiddetli hiperkalsemi EKG’de kısalmış QT aralığı ile belli eder ve kardiyak aritmi de meydana gelebilir. 18 mg/dl (4.50 mmol/lt) kadar ulaşan hiperkalsemi şok, renal yetmezlik ve ölüme sebep olabilir.   Tedavi: Hafif ve asemptomatik hiperkalsemide ilacın bırakılması yeterlidir, orta şiddetli ve şiddetli hiperkalsemik durumlarda İ.V. izotonik ve furosemid, kortikosteroidler veya İ.V. fosfat uygulanır.   D vitamini hipervitaminözü, vitaminin alımının kesilmesi ile düzelme gösterir.   Hiperkalsemi inatçı ise prednizolon başlatılabilir.   Kardiyak aritmiler, kardiak monitorizasyon eşliğinde ufak dozlarda potasyum verilerek tedavi edilebilir.

Endikasyonlar

Cals-D3 vitamin D3 ve kalsiyum eksikliklerinin tedavisinde endikedir ve menopoz sonrası (tip I) osteoporoz, senil (tip II) osteoporoz ve osteomalazinin önlenmesi ve tedavisinde kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

KALSİYUM   Farmakodinamik Özellikleri   Miktar olarak vücuttaki en fazla bulunan beşinci element olan kalsiyum iskelet dayanıklılığının sağlanması için vazgeçilmezdir. Aynı zamanda nöromusküler eksitasyon, sinir uyarılarının iletimi, koagulasyon faktörleri, enzimlerinin aktivasyonu ve hormon sekresyonu da dahil olmak üzere birçok olayda rol alır. Etkin maddelerin dengeli kombinasyonu sayesinde spesifik terapötik yarar gösterir. Kalsiyum, insan vücudunda en fazla bulunan mineral olup kemik, diş, sinir, kas, kalp kası fonksiyonlarında ve kan pıhtılaşmasının gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Plazmada kalsiyum 8.5 – 10.4 mg/dl arasında bir sirkülasyon izler. Bu konsantrasyonun %45’i albumin başta olmak üzere plazma proteinlerine bağlanır. %10’u ise sitrat ve fosfat gibi anyonik tamponlarla kompleks oluşturur. Kalsiyum vücutta elektrolit dengesinin sağlanması ve çeşitli düzenleyici mekanizmaların fonksiyonlarının düzenli işlevi için gerekli bir esansiyel mineraldir.   D3 VİTAMİNİ   Farmakodinamik Özellikleri   Vitamin D3 vücut sıvılarının kalsiyum ve fosfat içeriğini düzenler.Kaynakları bakımından farklı, fakat yapı ve oluşumları yönünden birbirine benzeyen iki türlü D vitamini vardır. Bunlardan biri kalsiferol (D2 vitamini) dir. Bu madde bir ön-vitamin olan bitkisel kaynaklı ergosterol şeklinde besinler içinde alınır ve ciltte toplanır. Cildin ultraviyole ışınlara maruz kalması sonucu ergosterol, kalsiferol’a (ergokalsiferol) dönüşür. Bu madde karaciğerde ve böbreklerde hidroksillenmek suretiyle etkin şekli olan 1,25 (OH)2D2 vitaminine çevrilir. D vitamininin ikinci türü olan kolekalsiferol (D3 vitamini) dir. Bu madde dışarıdan alınmaz, vücutta sentezlenir. Bu nedenle gerçekte bir vitamin değil, bir hormon analogunun prekürsörüdür. Kolekalsiferol, vücutta cildin stratum granulosum tabakasında sentez edilip depolanan ve 5a-kolestandan türeyen 7-dehidrokolesterol’ün, cildin güneş ışığı içindeki ultraviyole ışınlarına maruz kalması sonucu oluşur. Kısmen, hayvansal kaynaklı besinler içinde alınır. Karaciğer ve böbreklerde biyotransformasyona uğrayarak etkin şekli olan 1,25- dihidroksikolekalsiferol’a [ 1,25-(OH)2D3 vitamini’ne] dönüşür.   İlaç endüstrisinde ergosterolun ultraviyole ışınları ile irradyasyonu sonucu yapılır. Normal kimselerde kan dolaşımında 1,25-(OH)2D3 (1,25-dihidroksikolekalsiferol) düzeyi 20-50 pg/ml kadardır; D vitamininden oluşan esas kalsiyotropik hormon olarak kabul edilen bu madde barsaktan kalsiyum absorbsiyonunu artırıcı etkisi bakımından 25-hidroksikolekalsiferol’dan gravimetrik olarak yaklaşık 100 kez daha güçlüdür; fakat daha fazla sentez edilen ve eliminasyon yarılanma ömrü daha uzun olan 25- hidroksikolekalsiferol kanda 1000 kez daha yüksek konsantrasyonda bulunduğundan, bu metabolit D vitamini metabolitlerinin fizyolojik toplam kalsiyotropik etkinliğinde önemli bir paya sahiptir. Biyoanaliz için yapılan deneylerde, 25-dihidroksikolekalsiferol verildiğinde kalsiyum metabolizması üzerindeki etkisinin iki saatte başladığı ve yaklaşık sekiz saatte maksimuma ulaştığı tespit edilmiştir. 25-hidroksi türevi verildiğinde ise etki 6-8 saatten önce başlamaz ve maksimuma erişmesi için 1,5-2 gün geçmesi gerekir.   D vitamininin iki temel görevinden biri vücutta kalsiyum ve fosfat tutulmasını sağlayıp bunların kan düzeyini yükseltmek ve ikincisi de tutulan bu iki iyonun kandan kemik matrisine geçmesini sağlamaktır. Böylece kemik mineralizasyonu mümkün olur. Kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenler; kalsiyum, fosfor ve magnezyumun rezorpsiyonunu ve ütilizasyonunu kolaylaştırır. Kemiklerin sitrik asit içeriğini artırır ve raşitizmi önler. Yine D3 vitamininin önemi kandaki fizyolojik kalsiyum seviyesinin sürdürülmesi, ossein ve normal osifikasyonu sağlamasında görülür. D3 vitamini olası patolojik bir eksitabiliteye engel olur. Eksikliği halinde raşitizm, konvülsiyonlara eğilim, irritabilite, uykusuzluk, halsizlik ve adele kuvvetsizliği, iştahsızlık gibi belirtiler ortaya çıkar. Gelişmede duraklama, diş çıkarma zorlukları, kemik yumuşamaları, spontan fraktürler ve diş çürümeleri, çoğunlukla D vitamini eksikliğinden ileri gelebilmektedir. Bu vitamin, diğerleri arasında kalsiyum metabolizması ile yakından ilgili olması bakımından ayrı bir yere sahiptir. Büyüme, gebelik, emzirme ve yaşlılık dönemlerinde vitamin D3 gereksinimi artar.   Aşağıdaki tabloda , sağlıklı bireylerin “günlük ihtiyacı karşılamak için gereksinim duydukları minimum miktarlar – RDI (Recommended daily intakes)-” ve “ günlük maksimum müsaade edilebilecek toplam miktarlar (* üst limit)” belirtilmiştir.     1-3 yaş 4-8 yaş Erişkin Kadın Erişkin Erkek Gebelik Dönemi Emzirme Dönemi Kalsiyum (mg) 500 2500* 800 2500* 1000-1300 2500* 1000-1300 2500* 1000-1300 2500* 1000-1300 2500* D vitamini (IU) 200 2000* 200 2000* 200-600 2000* 200 2000* 200 2000* 200 2000*   Müstahzarın herhangi bir dozu ile zehirlenme belirtisi görülmemektedir.

Farmakokinetik Özellikler

KALSİYUM   Farmakokinetik Özellikleri:   Emilim:   Kalsiyum emilimi, ince barsakta (başlıca duodenumda), öncelikle vitamin D’ye bağımlı bir aktif transport mekanizması ile, aynı zamanda intestinal kalsiyum konsantrasyonları 200 mg/L ve 400 mg/L arasında olduğunda işleyen, sekonder pasif bir mekanizma ile pH’a bağımlı olarak gerçekleşir. Günlük kalsiyum emilimi kişiden kişiye çok farklılık gösterir ve erişkinlerde alınan kalsiyumun %10-20’si; ergenlik öncesi çocuklarda %30-45’i emilir. Uzun süreli ve yüksek dozlarda çözünmüş, iyonize kalsiyum alımıyla intestinal emilim artar. Asidik ortam kalsiyum çözünürlüğünün artmasına sebep olur. Normal erişkinlerde absorbe edilen ortalama 360 mg kalsiyumun yarıdan biraz fazlası (190 mg), barsak salgı bezleri tarafından dışarı salındığından net absorbsiyon 170 mg kadardır. Bu miktar idrarla itrah edilen miktara eşittir.   Dağılım:   Kalsiyumun büyük bir bölümü (yaklaşık 1000 mg) kemiklere bağlanmış durumdadır. Emilen kalsiyum iyonlarının %99’u kemik ve dişlerde depolanır. Kemikler ana kalsiyum deposunu teşkil ederler. Kemiklerle vücut sıvıları arasında devamlı kalsiyum alışverişi yapılır; kararlı durumda günlük giriş ve çıkış birbirine eşittir. Iyonize kalsiyum hamilelik süresinde plasentadan geçer ve emzirme döneminde anne sütüne karışır.   Metabolizma:   Kalsiyumun büyük miktarı her gün, vücudun kalsiyum homeostazında önemli bir rol oynayan böbrekler tarafından filtre edilip geri emilir. Kalsiyum, sinir sistemi,muskuler sistem ve iskelet sistemi için hayati önem taşır. Normal kardiyak fonksiyonunun ve renal fonksiyonun,solunum,kan koagülasyonunun, hücre membranı ve kapiler permeabilitenin düzenlenmesinde önemli rol oynar. Ayrıca, nörotransmitterlerin ve hormonların depolanmasını ve açığa çıkarılmasını düzenlemekle beraber, aminoasitlerin bağlanmasına, B vitaminin absorbsiyonunda ve gastrin sekresyonuna yardımcı olur. Kalsiyumun %99’u iskelet yapısında hidroksiapatit, Ca10(PO4)6(OH)2 kalsiyum karbonat ve amorf kalsiyum fosfatların yapısında da az miktarda bulunmaktadır. Kemikteki kalsiyum,plazmadaki kalsiyum ile yer değiştirme halindedir. Kalsiyum metabolik fonksiyonları açısından hayati önem taşıdığı için, beslenme yetersizliği veya diğer sebeplerden dolayı kalsiyum dengesinde bozulma meydana geldiğinde, kemikteki depolanmış kalsiyum vücudun ihtiyacı olan kalsiyumu sağlamak için kullanılmaya başlar. Bu yüzden, kemiğin normal mineralizasyonu yeterli derecede sağlanan toplam vücuttaki kalsiyum miktarına bağlıdır.   Atılım:   Kalsiyumun %80’i dışkı ile kısmi olarak da idrarla atılır. Kalsiyumun büyük bir kısmı laktasyon sırasında süte karışır, ayrıca çok az bir miktarı ter ile atılmaktadır.     D3 VİTAMİNİ   Farmakokinetik Özellikleri:   Emilim:   Vitamin D ince barsaktan hızla emilir. D vitamini, ince bağırsaktan kalsiyum ve fosfat absorpsiyonunu stimüle eder ve kemiklerden kalsiyum mobilizasyonunu sağlar. D2 ve D3 vitaminleri ince barsaktan absorbe edilirler; bu olay besinsel lipidlerin absorbsiyonu gibi safra asitlerinin varlığını gerektirir. D vitamini daha çabuk ve daha fazla absorbe edilir. Karaciğer ve safra hastalıklarında ve steatore durumunda bu vitaminlerin absorbsiyonu azalır. Absorbe edilen D vitaminlerinin büyük kısmı şilomikronlara katılır ve lenf içinde kan dolaşımına geçer. 1,25(OH) (1,25-dihidroksikolekalsiferol) barsaktan yaklaşık %90 oranında absorbe edilir.   Dağılım:    Vitamin D plazmada, karaciğer ve yağ dokusu gibi depolara spesifik alfa-globulinlere bağlanarak taşınır. Yarılanma ömürleri 3-4 hafta kadardır. Kanda en fazla bulunan fraksiyon karaciğerde oluşan 25-(OH) metabolitidir, bunun yarılanma ömrü 19 gün, 1,25-(OH) metabolitininki 3-5 gün kadardır. D vitaminleri oldukça lipofilik maddelerdir, karaciğerde ve yağ dokusunda birikirler; buradaki vitamin stoku rezervuar görevi yapar. Günlük vitamin alımındaki eksiklik veya yokluk; bu depo sayesinde altı aya kadar telafi edilebilir.   Metabolizma:   Vitamin D’nin önemli etkilerinden biri vücudun kalsiyum emilimini artırmasıdır. Bu etkisini karaciğerde üretilen 25-monohidroksi-kolekalsiferol ve daha sonra böbreklerde dönüştürüldüğü 1,25-dihidroksi-kolekalsiferol olan hidroksile metabolitleri ile gösterir. Karaciğer hücrelerinde mikrozomal ve mitokondriyel yerleşim gösteren bir oksidaz tarafından 25- hidroksikolekalsiferol’e dönüştürülür. Bu metabolitin oluşumu sıkı kontrol altında değildir ve 1,25-(OH) sentezinde hız kısıtlayıcı basamağı teşkil etmez. Dolaşımda 25- hidroksikolekalsiferol düzeyi, substrat düzeyine yani vücuda D vitamini girişine ve vücutta oluşumuna bağlıdır. Cildin fazla güneşe maruz kalması veya ağızdan fazla vitamin D alınması sonucu 25-hidroksilli metabolit düzeyi artar. Fazla miktarda 25- hidroksikolekalsiferol oluşursa, son ürün inhibisyonu sonucu bu dönüşüm frenlenir. Bu nedenle fazla D vitamini alındığında kolekalsiferol’un (ve kalsiferol) metabolize edilmesi yavaşladığından ciltte ve plazmada birikir. D vitaminlerinin 25-hidroksi türevi D vitamini-bağlayan protein’e en fazla afinite gösteren türev olması nedeniyle, kanda en fazla bulunan metabolittir. Kanda eliminasyon yarılanma ömrü 19 gün kadardır. Ikinci basamak, 1-hidroksilasyon basamağıdır ve böbreklerde proksimal tubuluslarda olur. Orada 25- hidroksikolekalsiferol, mitokondriyel bir sitokrom P450 enzimi olan 1-hidroksilaz tarafından en etkin hormon şekli olan 1,25-dihidroksikolekalsiferol’a (1,25- (OH)2D3 dönüştürülür. İnsanda bu son metabolitin konsantrasyonu, 25-OH metabolitinin yaklaşık binde biri kadardır. 1-hidroksilaz böbrek dışında, plasenta, cilt ve granulomatoz dokuda ve makrofajlarda bulunur. Bu dönüşüm etkin hormon sentezinde hız kısıtlayıcı basamağı oluşturur ve çeşitli düzenleyici faktörler tarafından etkilenir. Bu enzim etkinliğinin ana düzenleyicisi PTH (Paratiroid hormon) ve enzimin substratı olan 1,25- (OH)2D3’tür. Adı geçen enzim, PTH tarafından eğer hipokalsemi varsa daima indüklenir; hiperkalsemi varsa bazen indüklenme olmaz. Hipokalsemi 1,25- (OH)2D3 oluşumunu hem direkt etkisiyle hem de PTH (Paratiroid hormon) aracılığıyla artırır. 1,25- (OH)2D3 ise enzimi son ürün inhibisyonu olayı ile inhibe eder. Ayrıca, 1,25- (OH)2D3 paratiroid hücrelerinde kendine özgü reseptörleri aktive ederek PTH (Paratiroid hormon) salgılanmasını suprese eder ve böylece de kendi sentezini düzenler. Diğer bir düzenleyici faktör fosfattır. Hipofosfatemi, 1-hidroksilazı indükler; hiperfosfatemi ise inhibe eder. Adı geçen enzim, kalsitonin tarafından etkilenmez veya zayıf şekilde inhibe edilebilir.   Atılım:   Vitamin D başlıca inaktif glukuronit konjugatları şeklinde idrar ve dışkı ile atılır. D vitaminleri ve metabolitleri, steroidler gibi karaciğerde hidroksillenme ve konjügasyon suretiyle inaktive edilirler. Bu olayda karaciğerin mikrozomal karma fonksiyonlu oksidazları (sitokrom P450 enzim türleri) kısmen rol oynarlar. 1,25- (OH)2D3 yarılanma ömrü 3-5 gün kadardır. Yağ dokusunda birikme eğilimi göstermez. Böbrekte 25- hidroksikolekalsiferol’e dönüştürülür; bunun kalsiyotropik etkinliği düşüktür. Plazmadaki konsantrasyonu 1,25- (OH)2D3’ünkinin 100 katıdır. Diğer metabolitleri 25,26-(OH)2D2 1,24,25- (OH)3D3 1,25,26-(OH)3D3 25-OH-15,23-laktondur. D vitamini metabolitlerinin büyük kısmı safra içinde atılırlar. 25- hidroksikolekalsiferol ve 1,25(OH)2D3 enterohepatik dolaşıma girerler. Fenitoin ve fenobarbital gibi epilepsili hastalarda uzun süre kullanılan ilaçlar, bu enzimleri indükleyip D vitamini ile onun etkin metabolitlerinin inaktivasyonunu hızlandırdıkları için nisbi D vitamini yetersizliği oluşturabilirler. Bu ilaçları alanlarda karaciğerde 25-(OH) D vitaminlerinin oluşumu da azalır. Bir tüberküloz ilacı olan izoniazid ise D vitamininin aktif hidroksilli türevlerine dönüşmesini inhibe eder; bu nedenle izoniazid alanlara profilaktik dozda D vitamini verilmelidir.

Farmasötik Şekli

Efervesan Tablet

Formülü

Her efervesan tablet; 1000 mg kalsiyuma eşdeğer 2500 mg kalsiyum karbonat ve 22 mcg vitamin D3’e eşdeğer 880 IU kolekalsiferol içermektedir. Ayrıca tatlandırıcı olarak sodyum sakarin ve aroma verici olarak portakal esansı ihtiva etmektedir.

İlaç Etkileşmeleri

Dijitaller ve kalsiyum kardiyak fonksiyonlar üzerinde sinerjik etki gösterirler. Bu iki ilacın birlikte kullanılması durumunda en sık görülen semptom şiddetli aritmidir. Dijital tedavisi almakta olan hastalarda, kalsiyum tuzları yalnızca çok gerekliyse, kanda kalsiyum seviyesini izleyebilecek ve elektrokardiyomiyografi ile hastayı gözlem altında tutabilecek bir hekimin gözetimi altında kullanılmalıdır.   Özellikle kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda aluminyum ve magnezyum içeren antasidlerle birlikte kullanımı aluminyum veya magnezyumun kan düzeylerinin artmasına neden olabilir.   Kalsiyum tuzları ile birlikte uygulandıklarında, bifosfonatlar, sodyum florid ve tetrasiklinin emilimleri azalır. Bu nedenle, kalsiyum tuzları bu ilaçların alımından iki saat önce veya iki saat sonra kullanılmalıdır.   Tiyazid diüretikleri ile tedavi edilen hastalarda, bu ilaçlar idrarda kalsiyum atılımını azaltabileceklerinden, kalsemi ve kalsiüri bulunup bulunmadığı kontrol edilmelidir. D vitamininin tiazid diüretikleri ile kullanımı hiperkalsemi riskini arttırabilir.   Fenitoin, barbitüratlar ve hepatik enzim üretimini uyaran ilaçlar, metabolik aktivasyonunu inhibe ederek vitamin D3’ün etkisini azaltabilirler.   Vitamin D3 ile birlikte kullanılan kortikosteroidler, vitamin D3’ün biyolojik etkisini düşürürler.   Aşırı miktarda alınan alkol, kafein ve tütün yanında kepekli ve tohumlu ekmekler ile tahılla hazırlanan kahvaltılıklarda bol miktarda bulunan lif ve fitatlar kalsiyum emilimini azaltır.   D vitamininin diğer D vitaminleri veya analogları ile kullanımı toksisite potansiyelini arttırabilir.

Kontraendikasyonlar

Ürünün içerdiği maddelerden her hangi birine aşırı duyarlılığı olanlarda kullanılmamalıdır. Hiperkalsemi, hiperparatiroidizm (primer ve sekonder), D vitamini hipervitaminozu durumunda, bu durumlarla birlikte seyreden uzun süreli immobilizasyona maruz kalan hastalarda ve kalsiyum taşı olanlarda, hiperkalsiüri, nefrolitiaz, ürolitiaz, böbrek yetmezliği, dehidratasyon, gastrointestinal kanama, gastrointestinal tıkanma, ileus, konstipasyon (kabızlık) ,peptik ülser hastalığı veya renal yetmezlik durumlarında kontrendikedir.   Doktor tavsiyesi dışında yüksek doz vitamin D ile beraber kullanılmaz.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Günde bir tablet uygulanır. Efervesan tablet bir bardak suda eritilerek içilir.   Besinlerden bir saat önce veya sonra alınması önerilir.   Çocuklarda kullanım   Farmasotik formu nedeniyle 4 yaş altı çocuklarda ve bebeklerde kullanımı önerilmemektedir.   4 – 8 yaş arası çocuklar:   Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği taktirde günde 1 efervesan tablet bir bardak (150 mI) suda eritilerek içilir.   Erişkinlerde kullanım   Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği taktirde günde 1 – 2 efervesan tablet bir bardak (150 mI) suda eritilerek içilir.   Geriatrik kullanımı   Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği taktirde günde 1 – 2 efervesan tablet bir bardak (150 mI) suda eritilerek içilir.   Osteoporosis tedavisi   Menopoz:   HRT (Hormon Replasman Tedavisi) uygulanan menopozlularda günde 1 efervesan tablet bir bardak (150 mI) suda eritilerek içilir.   HRT (Hormon Replasman Tedavisi) uygulanmayan menopozlularda günde 1 – 2 efervesan tablet bir bardak (150 mI) suda eritilerek içilir.   Osteomalazi   Günde 1-3 efervesan tablet bir bardak suda (150 mI) eritilerek içilir.   Gebelik ve laktasyonda kullanım   Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği taktirde günde 1 efervesan tablet bir bardak (150 mI) suda eritilerek içilir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Saklama Koşulları

250C’nin altında, oda sıcaklığında ve nemden koruyarak saklayınız.   İlacın kutusunu sıkıca kapalı tutunuz.   ÇOCUKLARIN GÖREMEYECEĞİ, ERİŞEMEYECEĞİ YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

30, 40, 60 ve 90 bölünebilir efervesan tablet içeren ambalajlarda sunulmaktadır.

Uyarılar/Önlemler

Eğer uzun süreli tedavi gerekiyorsa, kan ve idrar tetkikleri ile böbrek fonksiyonlarının ve kalsiyum seviyesinin izlenmesi önerilir. Hiperkalsemisi (kalsiyum seviyesinin 9-10 mg/dl’yi geçtiği durumlar) veya hiperkalsiürisi (idrardaki kalsiyum seviyesinin 24 saatte 7,5 mmol’ü veya 300 mg’ı geçtiği durumlar) olan hastalarda, uygulanan doz azaltılmalı veya tedaviye bir süre ara verilmelidir.   Böbrek yetmezliğinde idrarda kalsiyum atılımı azaldığından, bu hastalarda Cals-D3 dikkatli kullanılmalı ve ilacın kalsiyum ve fosfat dengesine etkisi izlenmelidir.   Kalsiyum ve vitamin D3 içeren diğer ilaçlarla birlikte kullanımı Cals-D3’in etkisinin artmasına neden olur. Bu nedenle, ek vitamin D veya kalsiyum yalnızca doktor kontrolü altında verilmelidir. Bu durumda haftada bir kez kan ve idrardaki kalsiyum miktarının kontrol edilmesi şarttır.   Önerilen dozlardan daha yüksek dozlarda uzun süreli kullanılmaması gerekmektedir. Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda magnezyum içeren antasidlerle birlikte kullanımı hipermagnezemiye yol açabilir.   Vitamin D3’ün metabolik aktivasyonunun yükselmesi olasılığına karşı, sarkoidoz hastalarında Cals-D3 dikkatle kullanılmalıdır. Bu hastalarda kan ve idrar kalsiyum seviyelerinin düzenli bir şekilde kontrol edilmesi gereklidir.   Araç ve makine kullanımı üzerine etkisi   Araç ve makine kullanımı üzerine herhangi bir etkisi bildirilmemiştir.   Hamilelik ve emzirme döneminde kullanım   Gebelik kategorisi: B   Yüksek miktarda vitamin D içerdiğinden, Cals-D3 hamilelik ve laktasyon dönemlerinde kullanılmamalıdır.   1. Yapılan denemelerde, ilacın teratojenik veya embriyosid (embriyo öldürücü) veya başka türlü, üreme ile ilgili etkisinin olduğunu gösterilmiştir; fakat gebe kadınlarda yapılmış kontrollü inceleme yoktur .   2. Gebe kadınlarda veya yapılan deneylerde ilaç incelenmemiştir. Bu katagorideki ilaçlar, eğer hekim ilacın gebe kadına sağlayacağı yararın, fötus üzerindeki potansiyel riskini haklı göstereceğine inanıyorsa kullanılmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Kalsiyum tuzları konstipasyon, flatulans, bulantı, mide ağrısı ve diyareye neden olabilir.   Uzun bir dönem boyunca yüksek doz kullanımı durumunda hiperkalsiüri gelişebilir.   Merkezi sinir sistemi:   Baş ağrısı,   Endokrin sistem ve metabolizma:   Hiperkalsemi, hipofosfatemi,   Gastroentestinal sistem:   Karın ağrısı, anoreksi, kabızlık, şişkinlik, laksatif etki, bulantı, kusma, ağız kuruluğu, peptik ülser, geğirme, flatülans, gastrik hipersekresyon.   Ayrıca nadiren de olsa süt alkali sendromu ya da aşırı alınımına bağlı olarak böbrek taşı, iştahsızlık, kemik ağrısı, poliüri, kas zaafiyeti, uyku hali veya konfüzyon görülebilir.   Yüksek doz alan hastalarda veya böbrek diyalizi gören hastalarda alkaloz oluşabilir.   Fosfat bağlayıcı olarak uzun süre kullanıldığında bazen doku kalsifikasyonu görülebilir.   Doz önerileri dikkatle uygulanırsa uzun süreli kullanımda hiçbir yan etki görülmez.   Gece idrara çıkmada artış, metalik tat gibi yan etkiler görülebilir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

Diğer antihipertansif ilaçlarla olduğu gibi, araç veya makine kullanırken dikkatli olunması önerilir.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

CORDVAX 80 mg film tablet

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

80 mg valsartan içerir.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Ağızdan alınır.

İlaç Nasıl Kullanılır

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

CORDVAX 80 mg film tablet

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

07/09/2012

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

24 aydır.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

244/84

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

25ºC’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Doz Aşımı

Doz aşımıda yan etkiler bölümünde belirtilen toksik etkilere çok daha ağır derecede neden olması beklenebilir. Doz aşımının hemen sonrasında uygulanan yeterli hidratasyon ve ozmotik diürez, sisplatinin toksisitesini azaltmaya yardımcı olabilir. Konvülsiyonlar uygun bir antikonvülsanla tedavi edilebilir. Böbrek fonksiyonu, kardiyovasküler fonksiyon ve kan sayımları bu sistemlere muhtemel toksisiteyi değerlendirmek üzere günlük olarak izlenmelidir. İstemli kas iritabilitesinin belirti ve semptomları olarak serum magnezyum ve kalsiyum düzeyleri dikkatle izlenmelidir. Semptomatik tetani gelişirse, elektrolit takviyesi yapılmalıdır. Akut doz aşımı sonrasında serum karaciğer enzimleri ve ürik asit düzeyleri de günlük olarak izlenmelidir. Uzun süreli miyelosüpresyon esnasında ateş oluşursa, kültürden sonra uygun antibiyotik uygulanmalıdır.

Endikasyonlar

Sisplatin, metastatik, non-seminomatöz germ hücreli karsinom, primer veya ileri evredeki ve refrakter over kanserleri, ileri evrelerdeki ve refrakter mesane kanserleri ve baş-boyunun skuamöz hücreli kanserlerinde endikedir. Hodgkin ve non- Hodgkin lenfoma, nöroblastoma, sarkoma, idrar kesesi, mide, akciğer, özofagus, serviks ve prostat kanserlerinde, miyeloma, melanoma, küçük hücreli akciğer kanserleri ve osteosarkomanın tedavisinde endikedir. Sisplatin metastatik testiküler kanser tedavisinde diğer antineoplastik ajanlar ile birlikte kombinasyon şeklinde endikedir. Sisplatinin vinblastin ve bleomisin ile kombinasyonunun oldukça etkili olduğu bildirilmiştir. Sisplatin akciğer karsinomunda da kombinasyon şeklinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Sisplatinin biyokimyasal özellikleri çift-fonksiyonlu alkilleyici maddelere benzer. İlaç dizin-içi zincir ve zincir-arası çapraz bağlar oluşturarak DNA sentezini inhibe eder. Daha düşük bir düzeyde de olsa protein ve RNA sentezi de inhibe olur. Sisplatinin esas etki mekanizması DNA sentezinin engellenmesidir ancak antineoplastik etkisi, tümör bağışıklığını güçlendirmek dahil olmak üzere diğer mekanizmaları da kapsar. Sisplatin immünosupresif, ışın tedavisine duyarlık sağlayıcı ve antimikrobik özelliklere de sahiptir. Siplatin dozu hücre döngüsüne özgü görünmemektedir.

Farmakokinetik Özellikler

Dağılım: Sisplatin böbrekler, karaciğer ve barsaklar tarafından iyi tutulur. Kanda bulunan ve platin içeren maddelerin % 90‘ından fazlası plazma proteinlerine bağlıdır. Sisplatinin beyin-omurilik sıvısına geçişi zayıftır ancak beyin-içi tümörlerinde geçişi artmaktadır. Metabolizma: İntravenöz uygulamadan sonraki ilk dört saat boyunca toplam platinin plazmadan klerensi hızlıdır, ancak serum proteinlerine kovalent bağla bağlanması nedeniyle daha sonra bu hız azalır. Plazma proteinlerine bağlanmamış platinin yarılanma ömrü, infüzyon hızına bağlı olarak 20 dakika ila 1 saat arasında değişir. Atılım: Değişime uğramamış ilaç ve çeşitli platin içeren biyotransformasyon ürünleri idrar yoluyla atılır. Sisplatin uygulandıktan sonraki ilk 2-4 saatte, uygulanan platinin % 15-25 kadarı hızla atılır. Bu erken dönemde atılan ilaç çoğunlukla değişime uğramamış ilaçtır. Uygulamadan sonraki ilk 24 saat içinde % 20-80’i atılır, geri kalan ilaç doku tarafından tutulmuştur veya plazma proteinlerine bağlıdır.

Farmasötik Şekli

Enjektabl solüsyon

Formülü

10ml’lik bir flakon içeriği: Sisplatin                 10 mg Mannitol                 10 mg Sodyum klorür          90 mg Enjeksiyonluk su k.m. 10 ml

İlaç Etkileşmeleri

Sisplatin, etki mekanizmaları uyumlu olan diğer sitostatik ilaçlarla birlikte kullanılabilir. Sisplatin tedavisinin neden olduğu nefrotoksisite, ototoksisite ve miyelosüpresyon, tedavi öncesi mevcut olan bozukluğu daha da kötüleştirir. Sisplatin ile birlikte nefrotoksik (örn. sefalosporinler, aminoglikozidler) veya ototoksik (örn. aminoglikozidler veya furosemid gibi kıvrım diüretikleri) ilaçların verilmesi, sisplatinin bu organlar üzerindeki toksik etkisini arttırır. Birlikte kraniyal radyoterapi uygulandığında ototoksisite artabilir ve sisplatinin doruk plazma konsantrasyonu ile ilişkili olabilir.  Sisplatin, bleomisin ve metotreksatın böbrek yoluyla atılımını azaltır ve böylece toksisitesini arttırır. Anti-epileptikler: Sisplatin ve fenitoin alan hastalarda, fenitoinin serum düzeyi azalabilir. Bu muhtelen emilimin azalması ve/veya metabolizmanın artmasından dolayıdır. Bu hastalarda, fenitoin plazma düzeyleri izlenmeli ve doz ayarlanmalıdır. Sisplatin aluminyum ile etkileşime girebilir (bkz. “Kullanım şekli ve dozu”).   Geçimsizlikleri Metoklopramid ve sodyum metabisülfitin piyasada mevcut konsantrasyonları oranında karıştırıldığında, sisplatin oda sıcaklığında 30 dakika içinde tamamen kayba uğrar. Sisplatin ve sodyum bisülfitin kimyasal olarak reaksiyona girdiği bilinmektedir. Bu gibi antioksidanlar intravenöz sıvılarda mevcutsa, sisplatin uygulanmadan önce bunlar etkisiz hale getirilebilir.

Kontraendikasyonlar

Sisplatin bazı hastalarda alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Sisplatin veya diğer platinum içeren ilaçlara karşı alerjik reaksiyon öyküsü bulunan hastalarda kontrendikedir. Sisplatin kümülatif nitelikte nefrotoksisiteye neden olur. Bu nedenle böbrek yetersizliği olan hastalarda kontrendikedir. Sisplatinin kümülatif dozunun ototoksik olduğu gösterilmiştir, bu nedenle işitme kusuru olan hastalara uygulanmamalıdır. Sisplatin miyelosüpresif hastalarda da kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Erişkinler ve çocuklar Sisplatin 6-8 saat süreyle i.v. infüzyon ile verilmelidir. Sisplatinin erişkinler ve çocuklarda önerilen dozu, 3-4 haftada bir 50-100mg/m2 lik tek i.v. dozu veya yine 3-4 haftada bir 5 gün süreyle intravenöz olarak günde 15-20 mg/m2 ‘dir.   Alüminyum ile etkileşim Sisplatin alüminyum ile etkileşime girerek siyah platinum çökeleği oluşturur. Alüminyum içeren hiçbir i.v. set iğne, kateter ve enjektör kullanılmamalıdır. 1. Tedavi öncesi hidratasyon Sisplatin uygulaması esnasında (ve sonrasında) diürezi sağlamak için tedavi öncesi hidratasyon gereklidir. Bu hidratasyon ya % 0.9 sodyum klorür ya da 1/5 Normal salin (% 0.18) içinde % 4 dekstroz serumlarının birinden iki saat içerisinde 2 litre verilmesi ile sağlanır. Tedavi öncesi hidratasyonun son 30 dakikasında veya hidratasyondan sonra yan koldan damla perfüzyon halinde 37.5 g mannitol (375 ml %10’luk mannitol) verilmelidir. 2. Sisplatin infüzyonunun hazırlanması Cisplatin DBL® 1 mg/ml Enjektabl Solüsyon, 2 litrelik % 0.9 enjeksiyonluk sodyum klorür içinde seyreltilebilir. Çözelti buzdolabına konmamalıdır. 3. Tedavi Ön hidratasyonu takiben, sisplatin infüzyonu 1-2 saat içerisinde verilmelidir. 6-8 saatten oluşacak daha uzun bir infüzyon süresinin gastrointestinal ve renal toksisiteyi azaltacağı düşünülmektedir. Şişe ışık geçirmeyecek şekilde kapatılmalıdır. Kullandıktan sonra kalan atılmalıdır. 4. Tedavi sonrası hidratasyon 2 litrelik % 0.9 enjeksiyonluk sodyum klorür veya % 0.18 enjeksiyonluk sodyum klorürde % 4 dekstroz ile 6 ila 12 saat süreyle i.v. hidratasyona devam edilir. İnfüzyonu takiben 24 saat süreyle yeterli hidratasyon sağlanmalıdır. Uygulama Kanser kemoterapisi ajanlarının kullanımında tecrübeli bir uzman doktor tarafından veya onun gözetiminde uygulanmalıdır. Hazırlık / Temel kurallar 1.Kemoterapötik ajanların uygulamaya hazırlığı, bu preparatların emniyetli kullanımında eğitim görmüş profesyoneller tarafından yapılmalıdır. 2.Solüsyonun seyreltilmesi ve enjektöre çekilmesi gibi işlemler bu amaçla ayrılmış özel alanda yapılmalıdır. 3.Bu işlemleri yapan personelin koruyucu elbise, eldiven ve gözlük gibi araçlarla güvenliği sağlanmış olmalıdır. 4.Hamile personelin kemoterapötik ajanlar ile temas etmemesi önerilir. Kontaminasyon a) Cilt ve göz ile temas ettiği durumda, etkilenen bölge bol su veya normal salin ile yıkanmalıdır. Ciltteki geçici batma hissi uygun bir krem ile giderilebilir. Gözler etkilendiğinde doktora başvurulmalıdır. b) Çevreye döküldüğünde, operatör eldiven giyerek çalışma alanında bu amaçla bulundurulan sünger ile kirli alanı silmeli ve iki kez su ile yıkamalıdır. Tüm solüsyonlar ve sünger bir plastik torbaya koyularak ağzı kapatılır.   Kullanılmış malzemenin atılması Enjektör, absorban materyal, solüsyon ve diğer kontamine malzeme kalın bir plastik torba veya benzeri su geçirmez muhafazaya konularak yakmak suretiyle imha edilmelidir

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Cisplatin DBL 50 mg / 50 ml Enjektabl Solüsyon, 1 flakon içeren ambalajda, Cisplatin DBL 100 mg / 100 ml Enjektabl Solüsyon, 1 flakon içeren ambalajda.

Saklama Koşulları

25°C’nin altında oda sıcaklığında saklayınız. Buzdolabına koymayınız. Işıktan koruyunuz. Çocukların göremeyeceği ve erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Cisplatin DBL 10 mg / 10 ml Enjektabl Solüsyon, 1 flakon içeren ambalajda.

Uyarılar/Önlemler

Sisplatin yalnızca sitotoksik kemoterapi tecrübesi olan hekimlerin gözetiminde kullanılmalıdır. Anaflaktik reaksiyonları kontrol altına almak için gerekli destek üniteleri mevcut olmalıdır. Sisplatin alüminyum ile etkileşime girerek siyah platin çökeleği oluşturur. Alüminyum içeren hiçbir İ.V. set iğne, kateter ve enjektör kullanılmamalıdır. İnfüzyon solüsyonu başka ilaçlar veya katkı maddeleri ile karıştırılmamalıdır. Sisplatin kümülatif nitelikte nefrotoksisiteye neden olur ve bu durum aminoglikozid antibiyotiklerle artar. Tedavinin başında ve tekrarlanan her kürden önce serum kreatinin, BUN veya kreatinin klerens ve magnezyum, sodyum, potasyum ve kalsiyum düzeyleri ölçülmelidir. Tedavi 3-4 haftadan daha sık periyodlarla uygulanmamalıdır(bkz. “Yan Etkiler/Advers Etkiler”). Sisplatin anaflaktik reaksiyonlara neden olur. Bu reaksiyonlar uygulamadan sonra birkaç dakika içinde ve daha önce sisplatin tedavisi görmüş hastalarda görülür. Bu durumda adrenalin, steroidler ve antihistaminler kullanılır. Nörotoksisite kümülatif niteliktedir. Her kürden önce, periferik nöropati semptomlarının yokluğundan emin olunmalıdır. Düzenli olarak nörolojik muayene yapılmalıdır (bkz. “Yan Etkiler/Advers Etkiler”). Sisplatinin ototoksisitesi kümülatif olduğundan, tedavinin başında ve tekrarlanan her kürden önce odyometrik test yapılmalıdır (bkz. “Yan Etkiler/Advers Etkiler”). Haftada bir periferik kan sayımları yapılmalıdır. Karaciğer fonksiyonları periyodik olarak izlenmelidir (bkz. “Yan Etkiler/Advers Etkiler”). Nefrotoksisiteyi azaltmak için, tedavi öncesi ve tedavi sırasında hidratasyon uygulanmalı ve mannitol gibi ajanlar verilmelidir. Ayrıca, tedaviden sonra yeterli hidratasyon ve idrar çıkışı idamesini sağlayıcı tedbirler ile birlikte uygulanmalıdır. Tedavi esnasında ve tedavi sonrasında en az üç ay süreyle hem erkek hem de kadın hastalar kontraseptif tedbirler almalıdırlar. Diğer tüm antikanser ilaçlarla olduğu gibi, sisplatin erkeklerde geçici veya kalıcı infertiliteye neden olabilir.   Gebelik ve Emzirme Döneminde kullanımı Gebelik kategorisi D’dir. Gebelikte güvenli kullanımı gösterilmemiştir.   Hastadaki riske rağmen hekim tarafından klinikçe zorunlu olduğunun düşünüldüğü durum haricinde sisplatin gebelik esnasında kullanılmamalıdır.  Erkek ve kadın hastalar tedaviden sonra enaz üç ay süreyle gebeliği önleyici tedbirler almalıdır. Sisplatin süt veren annelere uygulanmamalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Nefrotoksisite: Tedavi öncesi hidratasyon uygulanmadığında, tek doz sisplatin ile tedavi edilen hastaların üçte birinde nefrotoksisite bildirilmiştir. Uygulamadan sonra ikinci haftada görülür ve BUN, serum kreatinin ve serum ürik asit düzeyinde yükselme ve/veya kreatinin klerensinde azalmayla görülür. İlacın tekrarlanması halinde renal toksisite daha uzun süreli ve şiddetli olmaktadır. Sisplatin tedavisine devam edilmek istendiği takdirde böbrek fonksiyonlarının normale dönmesi sağlanmalıdır. Böbrek fonksiyon bozukluğu böbrek tübül hasarı ile ilişkilidir. Nefrotoksisiteyi azaltmak için intravenöz hidratasyon ve mannitol ile 6-8 saatlik infüzyonla sisplatin uygulanır. Ancak, bu tedbirlerden sonra dahi böbrek toksisitesi olabilir. Gastrointestinal toksisite: Hastaların çoğunda bulantı ve kusma görülür. Genellikle tedavinin ilk saatinde başlar ve 24 saate kadar sürer. İştah kaybı, bulantı ve bazen kusma bir hafta kadar sürer. Kardiyotoksisite: Taşikardi ve aritmi dahil kardiyak reaksiyonlar bildirilmiştir. Oküler toksisite: Sisplatin ile tedaviyi takiben optik nevrit, papilla ödemi ve serebral körlük bildirilmiştir. Sisplatin uygulaması hemen kesildiğinde düzelme ve /veya tamamen iyileşme görülmüştür. Önerilen dozdan daha yüksek dozlar ile veya daha fazla sıklıkta alınan dozlar ile bulanık görme ve renk algılamada değişiklik bildirilmiştir. Ototoksisite: 50 mg/m2 lik tek doz sisplatin ile tedavi edilen hastalarda % 31’e varan oranlarda ototoksisite gözlenmiştir. Ototoksisite çocuklarda daha şiddetli olabilir; tekrarlayan dozlarda daha sık ve şiddetlidir. Sisplatin tedavisinin başında ve tekrarlanan her kürden önce dikkatle izlenmelidir. Genellikle geri dönüşümü olan tek taraflı veya çift taraflı kulak çınlaması ve/veya yüksek dalga boyunda işitme kaybı olabilir. Genel olarak odiyogram anormallikleri sıklığı % 24’tür, büyük ölçüde değişkenlik gösterir. Bu anormallikler genellikle ilacın uygulanmasından sonra 4 gün içinde görülür ve normal konuşma ses tonunda en az 15 desibel kayıp oluşur. Hasar kümülatif olduğu izlenimi vermektedir ve kalıcıdır. Odiyogram anormallikleri çoğunlukla 4000-8000 Hz dalga boyundadır.  Hemotoksisite: Sisplatin tedavisindeki hastaların yaklaşık % 30’unda miyelosüpresyon gözlenmiştir. Yüksek dozlarda lökopeni ve trombositopeni daha belirgindir. Genellikle 18-23. günlerde (aralık 7.3-45) dolaşımdaki trombosit ve lökositler en düşük seviyeye ulaşır. 39. günde (aralık 13-62) hastaların çoğunda normala döner. 50 mg/m2 yi geçen dozlarda trombositopeni ve lökopeni daha belirgindir. Anemi (hemoglobinde % 2’yi aşan düşüş) sıklığı yaklaşık aynı olmakla beraber başlangıcı trombositopeni ve lökopeniye göre daha geçtir. Trombosit sayısı 100.000/mm3 ve lökosit sayısı 4000/mm3 üstünde olmadığı sürece sisplatin tedavisine devam edilmemelidir. Sisplatin içeren kemoterapi kombinasyonları alan hastalarda eritrosit süspansiyonu transfüzyonu gerektiren ağır anemilerin sıklığı oldukça yüksektir. Anafilaksi: Daha önce sisplatin kullanmış hastalarda muhtemelen sisplatin tedavisinde sekonder reaksiyonlar bildirilmiştir. Anemnezde ve aile öyküsünde atopi bildirilen hastalar özellikle risk altındadır. Fasial ödem, nefes darlığı, taşikardi, hipotansiyon ve sipesifik olmayan makülopapüler tipte ürtiker cilt döküntüleri uygulamadan sonra birkaç dakika içinde ortaya çıkabilir. Ciddi reaksiyonlar i.v. adrenalin, kortikosteroidler veya antihistaminikler ile kontrol altına alınabilmektedir. Serum elektrolit bozuklukları: Hipomagnezemi, hipokalsemi, hiponatremi, hipokalemi ve hipofosfatemi sisplatin uygulamalarında ortaya çıkar ve muhtemelen böbrek tübül hasarı ile ilişkilidir. Hipomagnezemi ve hipokalsemi tetani ile sonuçlanır.   Elektrolitlerin takviye edilmesiyle ve sisplatin tedavisinin kesilmesiyle serum elektrolit düzeyleri genellikle eski durumuna döner.   Uygunsuz antidiüretik hormon sendromu bildirilmiştir. Nörotoksisite: Genellikle hem kol hem de bacaklarda periferik nöropatiler ve parestezi ile tanımlanır.   Periferik nöropati geçici olmakla beraber, iyileşmesi bir yıl veya daha fazla zaman alır. Tat alma kaybı ve nöbetler bildirilmiştir. Nöropatiler uzun süreli sisplatin tedavisinden sonra ortaya çıkar, ancak nörolojik semptomların tek bir sisplatin dozundan sonra ortaya çıktığı bildirilmiştir. Nöropati tedavi durdurulduktan sonra da gelişebilir. Hiperürisemi: Sisplatin ile oluşan hiperürisemi 50 mg/m2’den daha yüksek dozlarla belirgindir. Alopurinol etkin bir şekilde ürik asit düzeylerini azaltır. Hepatik: Karaciğer enzimlerinde artış. Diğer toksisiteler: Sisplatinin diğer antineoplastik ilaçlarla birlikte kullanımında nadiren vasküler toksisiteler bildirilmiştir; miyokard enfarktüsü, serebrovasküler olaylar, trombotik mikroanjiyopati (hemolitik üremik sendrom) veya serebral arterit olabilir. Sisplatinin bleomisin, vinblastin ile birlikte veya tek başına kullanıldığı hastalarda Raynaud’s fenomeni de bildirilmiştir. Sisplatin kullanımıyla gelişen hipomagnezemi bu olayla ilişkilendirilebilir. Ancak, Raynaud’s fenomeni oluşmasının sebebi bilinmemektedir. Seyrek olarak bildirilen diğer toksisiteler, taşikardi ve aritmi dahil kardiyak anormalliklerdir.  Sisplatinin ekstravazasyonu sonrasında ciddi lokal yumuşak doku toksisitesi bildirilmiştir. Sisplatin çözeltisi sızarsa dokuda selülit, fibroz ve nekroz olabilir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 1 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window