İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması CORONIS
Birim Miktarı 28
ATC Kodu C07AG02
ATC Açıklaması Karvedilol
NFC Kodu AA
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Tabletler
Kamu Kodu A09138
Orijinal / Jenerik Türü Jenerik
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 18,46 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 16,49 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 6,86 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu E340B

İlaç Etken Maddeleri

  • karvedilol (12,5 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Aşırı doz hipotansiyona neden olmuşsa, hasta başı aşağıya doğru, sırtüstü yatar bir vaziyete getirilmelidir. Kişisel olarak hastanın durumuna göre, uygun olacağı düşünülen diğer destekleyici önlemler alınmalıdır. Doksazosin yüksek derecede proteine bağlı olduğu için diyaliz endike değildir.

Endikasyonlar

Benign Prostat Hiperplazisi (BPH) CARDURA XL, Benign Prostat Hiperplazisi’nin (BPH) klinik semptomlarının tedavisinde ve BPH’nin eşlik ettiği azalmış üriner akışın tedavisinde endikedir. CARDURA XL, hipertansif veya normotansif olan BPH hastalarında kullanılabilir. CARDURA XL ile tedavi edilen BPH’li normotansif hastalarda kan basıncı değişiklikleri klinik olarak önemsiz iken, hem hipertansiyonu hem de BPH olan hastalarda, CARDURA XL monoterapisi ile her iki durum da etkili olarak tedavi edilmiştir. Hipertansiyon CARDURA XL, hipertansiyon tedavisinde endike olup hastaların büyük çoğunluğunda kan basıncını kontrolde ilk ajan olarak kullanılır. Tek antihipertansif ilaç ile yeterli derecede kontrol altına alınamayan hastalarda CARDURA XL, tiazid diüretik, beta blokör, kalsiyum antagonisti veya anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörü gibi diğer bir ilaç ile birlikte kullanılabilir.

Farmakodinamik Özellikler

Doksazosin vazodilatör etkisini, alfa-1 adrenoseptörlerin postsinaptik bölgede kompetitif ve selektif blokajı yoluyla gösterir. Semptomatik BPH (Benign Prostat Hiperplazisi)’li hastalarda doksazosin GİTS (Gastrointestinal terapötik sistem) uygulaması ürodinamiklerde ve semptomlarda anlamlı gelişme ile sonuçlanır. BPH’deki etkinin, musküler bağ dokusu ve prostat kapsülü ve mesane boynunda yerleşmiş olan alfa-adrenoseptörlerinin selektif blokajından kaynaklandığı düşünülmektedir.   BPH’sı, prostat ve mesane boynundaki düz kas tonunda görülen bir artış ile ilişkilidir. Bu bölgedeki tonusun derecesi, prostat stroması, prostat kapsülü ve mesane boynunda  yüksek yoğunlukta bulunan alfa-1 adrenoseptör ile belirlenmektedir. Alfa-1 reseptörünün blokajı üretra direncini azalttığından BPH’nın obstrüktif ve irritatif semptomlarında belirgin düzelme sağlar.  Prostatta çoğunlukta olan ve fonksiyonu belirleyici alfa reseptör alt tipinin alfa-1c olduğu düşünülmektedir. Doksazosin GİTS 1-2 hafta içinde etki göstererek  BPH semptomlarının şiddetini azaltmakta ve idrar akım hızını iyileştirmektedir. Alfa-1 adrenoseptörlerinin (mesane boynundan ayrı olarak) idrar kesesinde de belirli bir yoğunlukta olması nedeniyle doksazosin GİTS’in ayrıca mesane kasılmasının idame ettirilmesinde fonksiyonu olduğu söylenebilir.   Doksazosin GİTS, BPH’nin uzun süreli tedavisinde devamlı etkililik ve güvenlilik göstermiştir. Tavsiye edilen doz aralığında uygulanan doksazosin GİTS, normotansif hastaların kan basıncında çok küçük bir etki yapar veya hiç etkilemez.   Hipertansif hastalarda doksazosin GİTS uygulaması, sistemik vasküler rezistansta azalma sonucu kan basıncında klinik olarak anlamlı bir düşme meydana getirir. Bu etkinin vasküler sistemde yerleşmiş alfa-1-adrenoseptörlerin selektif blokajı sonucunda olduğu düşünülmektedir.   Ana bileşik doksazosin, primer olarak antihipertansif aktiviteden sorumludur. Doksazosinin bilinen aktif ve inaktif metabolitlerinin (2-piperazinil, 6′- ve 7′-hidroksi ve 6- ve 7-O-desmetil bileşikleri) düşük plazma konsantrasyonlarının ve bunlardan insanlarda en etkili metabolitinin (6′-hidroksi) bile, ana ilaç doksazosin ile karşılaştırıldığında,  antihipertansif etkiye yaptığı katkının daha düşük olduğu görülmektedir.   Doksazosin kullanımı, hipertansif hastalarda sistemik vasküler dirençteki bir azalma ile sonuçlanmaktadır. Hipertansiyonlu hastalarda doksazosin ile kardiyak debide çok küçük bir değişiklik gözlemlenmektedir. Kan basıncındaki maksimum düşmeler genellikle ilaç alımından sonraki 2-6 saatte ortaya çıkmaktadır ve ayakta iken kalp atım hızındaki küçük bir artış ile ilişkilidir. Diğer alfa-1‑adrenerjik blokör ajanları gibi doksazosin de hastanın kan basıncı ve kalp atım hızında, ayakta durma konumunda daha büyük bir etki gösterir.    Günde bir defa uygulama ile, gün boyu ve dozu takip eden 24. saatte kan basıncında klinik olarak anlamlı azalma mevcuttur. Hastaların büyük kısmının hipertansiyonu başlangıç dozu olan 4 mg doksazosin GİTS ile kontrol altında tutulur. Doksazosin ile tedavi sırasında hipertansiyonlu hastalarda kan basıncındaki düşüşler, yatar ve ayakta pozisyonlarda benzer olmuştur. Hipertansiyon için, standart doksazosin ile tedavi gören hastalarda, doksazosin GİTS tedavisine geçilebilir ve etkinlik ve tolerabilite korunarak, gerektiğinde doz artırılır. Uzun süreli doksazosin GİTS tedavisinde tolerans gözlenmemiştir. Devam eden doksazosin tedavisinde, nadir olarak plazma renin aktivitesinde artış ve taşikardi gözlenmiştir. Doksazosin HDL/total kolesterol oranında anlamlı bir artış yaparak, kan lipidleri üzerinde olumlu etkiler gösterir. Bu bulguların klinik önemi bilinmemektedir. Doksazosin tedavisinin, sol ventrikül hipertrofisinde gerileme ile sonuçlandığı gösterilmiştir. Ayrıca doksazosin, insüline hassasiyeti bozulmuş olan hastalarda insülin hassasiyetini artırır. Doksazosinin, lipid ve glukoz metabolizmalarına, metabolik yan etkilerinin olmadığı gösterilmiştir ve diyabet hastalığı olanlarda hipertansiyon tedavisinde kullanım için uygundur.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim Terapötik dozlarda oral uygulamanın ardından, doksazosin GİTS (Gastrointestinal terapötik sistem) gastrointestinal sistemden iyi emilir ve dozun ardından yaklaşık 8 ila 9 saat sonra doruk kan seviyelerine ulaşılır. Doruk plazma seviyeleri, aynı dozda verilen standart tabletlerinkinin yaklaşık üçte biri kadardır. Ancak 24 saatteki plato seviyeleri bu iki preparat için benzerdir. Doksazosin GİTS’in farmakokinetik özellikleri, daha düzgün bir plazma profili çizer. Doksazosin GİTS’in doruk/plato oranı, standart tabletlerinkinin yarısından azdır. Kararlı durumda, doksazosin GİTS’ten salınan doksazosinin bağıl biyoyararlanımı, standart form ile kıyaslandığında 4 mg için %54 ve 8 mg için %59’dur. Doksazosin GİTS ile yaşlılarda yapılan farmakokinetik çalışmalar, daha genç hastalar ile karşılaştırıldığında önemli değişiklikler göstermemiştir.   Metabolizma/Atılım Plazma eliminasyonu bifaziktir ve terminal plazma eliminasyon yarı ömrü 22 saattir. Bu durum, günde bir kez uygulanmasının temelini oluşturur. Doksazosin yoğun bir biçimde karaciğerde metabolize olup metabolitlerin büyük kısmı dışkı yoluyla ve %5’inden azı değişmemiş ilaç halinde çoğu dışkıda ve çok küçük bir kısmı idrarda olmak üzere böbreklerden itrah edilir. Böbrek bozukluğu olan hastalarda standart doksazosin ile yapılan farmakokinetik çalışmalarda, normal böbrek fonksiyonları olan hastalar ile karşılaştırıldığında, önemli faklılıklar olmadığı gösterilmiştir. Karaciğer bozukluğu olan hastalarla ve karaciğer metabolizmasını etkilediği bilinen ilaçlar (örneğin simetidin) üzerine etki ile ilgili sınırlı bilgi mevcuttur. Orta seviyede karaciğer bozukluğu olan 12 hastada yapılan bir klinik çalışmada, tek doz doksazosin uygulaması, eğri altı alan (EAA)’da %43 oranında bir artışla ve oral klerenste %40 oranında bir azalma ile sonuçlanmıştır. Tamamıyla karaciğer ile metabolize edilen diğer ilaçlarda olduğu gibi, doksazosin primer olarak O-demetilasyon ve hidroksilasyonla karaciğerde metabolize edilir. Karaciğer fonksiyonlarında değişme olan hastalarda, doksazosin kullanımında dikkat gereklidir (Bkz. Uyarılar / Önlemler). Doksazosinin yaklaşık %98’i plazmada proteine bağlı olarak bulunur.

Farmasötik Şekli

Kontrollü Salım Tableti

Formülü

Her bir CARDURA XL® 4 mg Kontrollü Salım Tableti, 4 mg doksazosine eşdeğer doksazosin mesilat, yardımcı madde olarak sodyum klorür ve boyar madde olarak titanyum dioksit, demir oksit kırmızısı ve siyah baskı mürekkebi içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Doksazosinin PDE-5 inhibitörleri ile birlikte kullanımı bazı hastalarda semptomatik hipotansiyona sebep olabileceğinden, bu grup ilaçlar ile birlikte tedavide  dikkatli olunmalıdır (Bkz. Uyarılar/Önlemler). Doksazosinin uzatılmış salımlı formülasyonları ile hiçbir çalışma yapılmamıştır. Plazmadaki doksazosinin büyük bir kısmı (%98) proteine bağlıdır. İnsan plazmasındaki in vitro veriler doksazosinin, digoksin, fenitoin, varfarin veya indometazinin proteine bağlanışı üzerinde bir etkisi olmadığını gösterir. Doksazosin, klinik deneyimde, tiazid diüretikler, furosemid, beta blokör ilaçlar, non-steroid antiinflamatuvar ilaçlar, antibiyotikler, oral hipoglisemik ilaçlar, ürikozürik ajanlar veya antikoagülanlarla beraber kullanılmış ve herhangi bir advers ilaç etkileşmesi görülmemiştir. Doksazosin diğer alfa-blokörlerin ve diğer antihipertansiflerin kan basıncı düşürücü etkisini güçlendirir. 22 sağlıklı erkek gönüllüde yapılan açık uçlu, randomize, plasebo kontrollü bir çalışmada, oral simetidinin günde iki defa 400 mg dozda uygulandığı dört günlük bir tedavi rejiminde, ilk gün tek doz 1mg doksazosin uygulaması, doksazosinin ortalama EAA’sında %10’luk bir artışla sonuçlanırken, ortalama Cmaks ve doksazosinin ortalama yarı ömründe istatistiksel olarak anlamlı bir değişiklik olmamıştır.

Kontraendikasyonlar

Doksazosin GİTS, kinazolinlere, doksazosin veya bileşiminde bulunan yardımcı maddelere karşı aşırı hassasiyeti olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

CARDURA XL, aç karnına veya yemeklerle beraber alınabilir. CARDURA XLtabletler yeterli miktarda sıvı ile bütün olarak yutulmalıdır. Hastalar tableti çiğnememeli, bölmemeli veya parçalamamalıdır (Bkz. Uyarılar / Önlemler – Hastanın Bilgilendirilmesi). Hastaların büyük çoğunluğu günde tek doz 4 mg ile kontrol altında tutulabilir. Doksazosinin optimum etkisini göstermesi, 4 hafta kadar sürebilir. Hastanın cevabına göre, gerekirse, bu süreyi takiben dozaj, günde tek doz 8 mg’a çıkarılabilir. Tavsiye edilen maksimum doz günde bir kere 8 mg’dır. Yaşlılarda kullanım Normal yetişkin dozu tavsiye edilir.  Böbrek bozukluğu olan hastalarda kullanım Böbrek yetmezliği olan hastalarda doksazosin farmakokinetiği değişmediği için ve doksazosinin mevcut böbrek disfonksiyonunu kötüleştirdiğine ilişkin hiç bir kanıt bulunmadığı için, bu hastalarda mutad dozlar kullanılabilir. CARDURA XL diyaliz edilemez. Karaciğer bozukluğu olan hastalarda kullanım Karaciğerde tamamen metabolize edilen bütün ilaçlarda olduğu gibi, CARDURA XL karaciğer fonksiyon bozukluğu kanıtı olan hastalara dikkatle uygulanmalıdır.    Çocuklarda kullanım Doksazosinin çocuklardaki etkililiği ve güvenliliği gösterilmemiştir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

CARDURA  2 mg tablet; 2 mg doksazosine eşdeğer 20 çentikli tablet içeren blister ambalajlarda CARDURA 4 mg tablet; 4 mg doksazosine eşdeğer, 20 ve 90 tablet içeren blister ambalajlarda CARDURA XL 8 mg tablet; beheri 8 mg doksazosine eşdeğer doksazosin mesilat içeren 30 tabletlik blister ambalajlarda sunulmuştur.

Ruhsat Sahibi

Pfizer İlaçları Ltd. Şti., 34347 Ortaköy – İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

31.05.2006 – 120/11

Saklama Koşulları

Nemden ve ışıktan koruyunuz. 30°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Beheri 4 mg doksazosine eşdeğer doksazosin mesilat içeren 30 tabletlik blister ambalajlarda sunulmuştur.

Uyarılar/Önlemler

Postüral Hipotansiyon / Senkop Tüm alfa blokörlerde olduğu gibi, özellikle tedavinin başlangıcında, hastaların çok küçük bir kısmında, baş dönmesi ve halsizlik veya nadiren bilinç kaybı (senkop) ile kendini gösteren postüral hipotansiyon görülmüştür. Bu nedenle, potansiyel postüral etkileri en aza indirmek için tedavi başlatılırken kan basıncı izlemek tedbirli bir tıbbi uygulama olacaktır. Etkili herhangi bir alfa blokörle tedavi başlatılırken, hastaya postüral hipotansiyondan ileri gelebilecek semptomların nasıl önlenebileceği ve bunlar görüldüğü takdirde ne gibi tedbirler alacağı hakkında bilgi verilmelidir. Hasta, doksazosin tedavisinin başlangıç döneminde, baş dönmesi veya halsizlik görüldüğü takdirde yaralanma ile sonuçlanabilecek durumlardan kaçınabilmek için uyarılmalıdır.   Akut kardiyak durumları olan hastalarda kullanım Diğer tüm vazodilatör antihipertansif ajanlarda olduğu gibi, aşağıda belirtilen kardiyak durumları olan hastalara doksazosin uygulanırken dikkatli olunmasını tavsiye etmek tedbirli bir tıbbi uygulama olacaktır. aort stenozu veya mitra stenozdan kaynaklanan pulmoner ödem yüksek debili kalp yetmezliği pulmoner embolizm veya perikard efüzyonundan kaynaklanan sağ kalp yetmezliği düşük dolum basınçlı sol ventriküler kalp yetmezliği. PDE-5 inhibitörleri ile kullanım   Fosfodiesteraz-5-inhibitörleri (PDE-5) (örneğin; sildenafil, tadalafil, vardenafil) ve doksazosinin birlikte kullanımı bazı hastalarda semptomatik hipotansiyona sebep olabilir. Hastada postüral hipotansiyon gelişimi riskini asgariye indirmek için; hasta PDE-5 inhibitörü ile tedaviye başlamadan önce alfa-blokör tedavisinde stabil olmalıdır.   Katarakt ameliyatı Katarakt ameliyatı sırasında, daha önce alfa-1 blokör tedavisi uygulanmış veya uygulanmakta olan ve önceden tamsulosin ile tedavi edilmiş bazı hastalarda intraoperatif gevşek iris sendromu (Intraoperative Floppy Iris Syndrome–IFIS) gözlenmiştir. Diğer alfa-1 blokörler ile de izole vakalar bildirildiği için bir sınıf etkisi olasılığı göz ardı edilemez. IFIS katarakt operasyonu sırasında prosedürle ilgili komplikasyonları artırabileceği için, alfa-1 blokörlerin güncel veya geçmiş kullanımı cerrahi öncesinde oftalmik cerraha bildirilmelidir. Küçük pupil sendromunun bu varyantı; intraoperatif irrigasyon akımına cevaben şişen gevşek iris, operasyon öncesi standart midriyatik tedavi ile genişlemeye rağmen ilerleyen intraoperatif miyozis ve fakoemulsifikasyon insizyonlarına doğru olası iris prolapsı kombinasyonu olarak tanımlanır. Cerrah, iris kancası, iris dilatör halkası veya viskoelastik madde kullanımı gibi ameliyat tekniğindeki olası değişiklikler için hazırlıklı olmalıdır. Katarakt ameliyatı öncesi alfa-1 blokör tedavisini  kesmenin faydası olmadığı görülmektedir.  Karaciğer Fonksiyon Bozukluğu Bütünüyle karaciğer tarafından metabolize edilen her ilaç gibi, doksazosin de karaciğer fonksiyon bozukluğu belirtileri gösteren hastalarda dikkatli kullanılmalıdır (Bkz. Farmakokinetik Özellikler). Şiddetli karaciğer bozukluğu olan hastalarla klinik deneyim olmadığı için ilacın bu hastalarda kullanımı tavsiye edilmez. Gastrointestinal Bozukluklar Doksazosin GİTS kullanan hastalarda belirgin olarak azalmış Gİ retansiyon zamanı, ilacın farmakokinetik profilini ve dolayısıyla da klinik etkinliğini etkileyebilir. Deforme olmayan diğer materyallerde olduğu gibi, doksazosin önceden mevcut, ciddi gastrointestinal daralmalarda tıkanmaya yol açabileceğinden (patolojik veya iyatrojenik) bu tip hastalara verirken dikkatli olunmalıdır. Hastanın Bilgilendirilmesi Hastaya doksazosin GİTS’i bir bütün olarak yutması söylenmelidir. Hastalar tabletleri çiğnememeli, bölmemeli veya parçalamamalıdır.     Hastalar, dışkılarında tablete benzer bir şey gördüklerinde endişelenmemelidir. Doksazosin GİTS’de medikasyon, ilacın yavaş salınması ve vücut tarafından emilmesi amacı ile özel olarak tasarlanmış, absorbe olmayan bir kabuk içindedir. Bu işlem tamamlandığında boş tablet vücuttan atılır.   Bu tıbbi ürün sodyum içerir. Bu durum, kontrollü sodyum diyetinde olan hastalar için gözönünde bulundurulmalıdır.  Hamilelik ve emzirme sırasında kullanım Gebelik Kategorisi C’dir. Hamile kadınlarda yapılmış iyi kontrollü ve yeterli çalışma olmadığından, hamilelik sırasında doksazosin GİTS’in güvenliliği henüz belirlenmemiştir. Dolayısıyla, doksazosin GİTS, hamilelik döneminde sadece, hekimin kanaatince potansiyel faydaları muhtemel risklerinden fazla ise kullanılmalıdır. Hayvan çalışmaları doksazosinin emziren sıçanların sütünde biriktiğini göstermiştir ve emziren kadınlarda ilacın süte geçişiyle ilgili bir bilgi yoktur, bu nedenle doksazosin emzirme süresince kullanılmamalıdır. Alternatif olarak, doksazosinle tedavi gerekli olduğunda anneler emzirmeyi bırakmalıdır.  Yaşlılarda kullanım Normal yetişkin dozu tavsiye edilir. Böbrek bozukluğu olan hastalarda kullanım Böbrek yetmezliği olan hastalarda doksazosin farmakokinetiği değişmediği için ve doksazosinin mevcut bulunan böbrek disfonksiyonunu kötüleştirdiğine ilişkin hiç bir kanıt bulunmadığı için, bu hastalarda mutad dozlar kullanılabilir.   Çocuklarda kullanım Doksazosinin çocuklardaki etkililiği ve güvenliliği gösterilmemiştir.   Araba / Makine Kullanmaya Etkisi Özellikle doksazosin GİTS tedavisine başlarken, makine kullanma veya motorlu araç kullanma aktivitelerinde bozulma görülebilir.

Üretim Yeri

Pfizer Pharmaceuticals LLC Barceloneta – Puerto Rico’da üretilmiş, Pfizer Manufacturing Deutschland GmbH, Illertissen – Almanya’da ambalajlanmıştır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

İstenmeyen etkiler sistem-organ sınıfı ve sıklık gruplandırmasına göre şu esaslar kullanılarak sıralandırılmaktadır:çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).   Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar Yaygın                         : Solunum yolu enfeksiyonu, idrar yolu enfeksiyonu   Kan ve lenf sistemi bozuklukları Çok seyrek                    : Lökopeni, trombositopeni   Bağışıklık sistemi bozuklukları Yaygın olmayan               :Alerjik reaksiyon   Metabolizma ve beslenme bozuklukları Yaygın olmayan                : Anoreksi, gut, iştahta artma   Psikiyatrik bozukluklar Yaygın olmayan                : Anksiyete, depresyon, uykusuzluk Çok seyrek                       : Ajitasyon, sinirlilik   Sinir sistemi bozuklukları Yaygın                             : Baş dönmesi, baş ağrısı, somnolans Yaygın olmayan                 : Serebrovasküler olaylar, hipoestezi, senkop, tremor Çok seyrek                       : Postüral baş dönmesi, parestezi   Göz bozuklukları Çok seyrek                      : Görmede bulanıklaşma Bilinmiyor                        : İntraoperatif gevşek iris sendromu (Bkz. Uyarılar/Önlemler)   Kulak ve iç kulak bozuklukları Yaygın                              : Vertigo Yaygın olmayan                 : Çınlama   Kardiyak bozukluklar Yaygın                             : Palpitasyon, taşikardi Yaygın olmayan                 : Anjina pektoris, miyokard enfarktüsü Çok seyrek                       : Bradikardi, kardiyak aritmiler   Vasküler bozukluklar Yaygın                               : Hipotansiyon, postüral hipotansiyon Çok seyrek                          : Sıcak basması          Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal bozukluklar Yaygın                             : Bronşit, öksürük, dispne, rinit Yaygın olmayan                 : Burun kanaması Çok seyrek                        : Bronkospazmın kötüleşmesi   Gastrointestinal bozukluklar Yaygın                             : Abdominal ağrı, dispepsi, ağız kuruluğu, bulantı Yaygın olmayan                 : Konstipasyon, diyare, şişkinlik, gastroenterit   Hepato-bilier bozukluklar Yaygın olmayan                 : Karaciğer fonksiyon testlerinde anormallikler Çok seyrek                       : Kolestaz, hepatit, sarılık   Deri ve deri altı doku bozuklukları Yaygın                             : Kaşıntı Yaygın olmayan                 : Deri döküntüsü Çok seyrek                        : Alopesi, purpura, ürtiker   Kas-iskelet, bağ doku ve kemik bozuklukları Yaygın                             : Sırt ağrısı, kas ağrısı Yaygın olmayan                 : Eklem ağrısı Çok seyrek                        : Kas krampları, kas güçsüzlüğü   Böbrek ve idrar bozuklukları Yaygın                              : Sistit, üriner inkontinans Yaygın olmayan                 : Disüri, hematüri, idrara sık çıkma Çok seyrek                         : İşeme bozukluğu, noktüri, poliüri, idrarda artış   Üreme sistemi ve meme bozuklukları Yaygın olmayan                 : İmpotans Çok seyrek                       : Jinekomasti, priapizm Bilinmiyor                           : Retrograd ejakülasyon   Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin bozuklukları Yaygın                             : Asteni, göğüs ağrısı, influenza benzeri semptomlar, periferik ödem Yaygın olmayan                 : Ağrı, yüzde ödem Çok seyrek                        : Yorgunluk, keyifsizlik    Araştırmalar: Yaygın olmayan                 : Kilo artışı   BPH’li hastalarda yapılan klinik çalışmalarda, doksazosin GİTS ile tedaviyi takiben ortaya çıkan yan etkilerin insidansı (%41), plasebo (%39) ile benzer olup, standart doksazosinden (%54) ise daha azdır.   Yaşlı BPH hastalarındaki (>65 yaş) advers etki profili, daha genç popülasyonda görülen profilden farklılık göstermez. Hipertansiyon nedeni ile tedavi edilen hastalarda, pazarlama deneyimi esnasında aşağıda belirtilen ek advers etkilerin görüldüğü bildirilmiştir ancak genelde, bu etkilerin doksazosin tedavisi dışında da görülebilecek semptomlardan ayırt edilmesi mümkün değildir: bradikardi, taşikardi, palpitasyon, göğüs ağrısı, anjina pektoris, miyokard enfarktüsü, serebrovasküler olaylar ve kardiyak aritmiler.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

İntoksikasyon semptomları: Doz aşımı durumunda ağır hipotansiyon, bradikardi, kalp yetmezliği, kardiyojenik şok ve kalp durması görülebilir. Ayrıca solunum problemleri, bronkospazm, kusma, bilinç bozukluğu ve jeneralize nöbetler de görülebilir.   İntoksikasyon tedavisi: Genel prosedürlerin yanısıra gerekirse yoğun bakım şartlarında yaşamsal parametreler izlenmeli ve düzeltilmelidir. Aşağıdaki destekleyici tedaviler de uygulanabilir:   Hasta yatar pozisyonda olmalıdır.   Atropin: 0.5-2 mg i.v. (aşırı bradikardi için)   Glukagon: Başlangıçta 1-10mg i.v., sonra uzun süreli infüzyon olarak 2-5mg/saat  (kardiyovasküler fonksiyonu desteklemek amacıyla). Vücut ağırlığına ve etkilerine bağlı olarak kullanılabilecek sempatomimetikler: Dobutamin, izoprenalin, orsiprenalin ya da adrenalin. Pozitif inotropik etki gerekiyorsa, milrinon gibi fosfodiesteraz inhibitörleri kullanılması düşünülmelidir. Zehirlenme profilinde periferik vazodilatasyon öne çıkıyorsa, dolaşım koşulları sürekli izlenerek norfenefrin ya da noradrenalin verilebilir. İlaca dirençli bradikardi durumunda “pacemaker” uygulanmalıdır.   Bronkospazm Tedavisi: Bronkospazm durumunda, b-sempatomimetikler (aerosol veya i.v.) ya da aminofilin i.v. verilmelidir.     Nöbet tedavisi: Nöbetlerde, diazepam ya da klonazepamın yavaş i.v. enjeksiyonu önerilir.   Önemli Not: Şok semptomları görülen ağır zehirlenmede, yeterince uzun bir süre destekleyici tedaviye devam edilmelidir, çünkü karvedilolün eliminasyon yarı ömrünün uzaması ve daha derin kompartmanlardan yeniden dağılımı beklenebilir. Destekleyici/antidot tedavisinin süresi aşırı dozun şiddetine bağlıdır. Hastanın durumu stabilize olana kadar destekleyici tedavi sürdürülmelidir.

Endikasyonlar

Hipertansiyon Coronis öncelikle esansiyel hipertansiyon tedavisinde endikedir. Tek başına ya da diğer antihipertansif ajanlarla (kalsiyum kanal blokerler ve diüretikler; özellikle tiyazid diüretikler) birlikte kullanılabilir. Koroner kalp yetmezliği Coronis’in, koroner kalp hastalığında klinik etkinliği kanıtlanmıştır. Sessiz miyokard iskemisi ve unstabil anjinası olan hastalarda güvenilirliği ve etkinliği gösterilmiştir. Kronik kalp yetmezliği Karvedilol, iskemik ya da iskemik kökenli olmayan stabil, hafif orta ve ağır kronik kalp yetmezliği tedavisinde endikedir. Anjiyotensin Dönüştürücü enzim (ADE) (ACE, Angiotensin Converting Enzyme) inhibitörleri, diüretikler ve opsiyonel olarak dijitallerle (standart tedavi) birlikte karvedilol; kronik kalp yetmezliği tedavisinde morbidite ve mortaliteyi azaltırken aynı zamanda hastalık ilerleyişini de geciktirir. Karvedilol standart terapiye ek olarak kullanılabileceği gibi dijital, hidralazin ve nitrat tedavisi görmeyen hastalarda da kullanılabilir.

Farmakodinamik Özellikler

Karvedilol, alfa 1, β1 ve β2  adrenerjik reseptör blokajı özelliği olan bir adrenerjik reseptör blokeridir. Karvedilolün organ koruyucu etkileri olduğu gösterilmiştir. Karvedilol etkili bir antioksidandır ve reaktif oksijen radikallerini ortadan kaldırır. Karvedilol rasemiktir ve hem R (+), hem S(-) izomerlerinin alfa 1 adrenerjik reseptör blokajı ve antioksidan özellikleri vardır. Karvedilolün insan damar düz kas hücreleri üzerine antiproliferatif etkisi vardır. Yürütülen klinik çalışmalarda kronik karvedilol tedavisi süresince çeşitli parametrelerle ölçülerek oksidatif streste bir azalma olduğu gösterilmiştir. β – adrenerjik reseptör blokaj özelliği , β1 ve β2  adrenoseptörleri için selektif  olmayıp karvedilolün S(-) enansiomeriyle ilişkilidir. Karvedilolün intrinsik sempatomimetik aktivitesi yoktur ve propranolol gibi membran stabilize edici özelliklere sahiptir. Karvedilol, renin salıverilmesini azaltan β – bloker etkisiyle renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini baskılar; dolayısıyla sıvı tutulması nadiren görülür. Karvedilol, selektif alfa 1 blokajı etkisine bağlı olarak periferik damar direncini azaltır. Karvedilol bir alfa 1 adrenoreseptör agonisti olan fenilefrinin neden olduğu kan basıncındaki artışı azaltırken anjiyotensin II’ nin neden olduğu artışı azaltmaz. Karvedilolün lipid profili üzerine olumsuz etkisi yoktur. Yüksek yoğunluklu lipoproteinler ile düşük yoğunluklu lipoproteinler arasındaki oran (HDL/LDL) korunur.   Etkinlik Klinik çalışmalarda elde edilen sonuçlara göre:   Hipertansiyon Karvedilol hipertansif hastalarda β – bloker etkisi ile birlikte alfa 1  aracılığıyla gerçekleşen vazodilatör etkisiyle kan basıncını düşürür. β – bloker ajanlarla gözlendiği gibi, kan basıncında sağlanan düşüşe, birlikte gözlenen total periferik direnç artışı eşlik etmez. Kalp hızı hafifçe düşer. Hipertansiyon hastalarında böbrek kan akımı ve böbrek fonksiyonu korunur. Karvedilolün atım hacmini koruduğu ve total periferik direnci azalttığı gösterilmiştir. Böbrek, iskelet kası, önkol, bacak, deri, beyin veya karotid arterler dahil olmak üzere belirli organ ve damar yataklarına gelen kan miktarı karvedilol tarafından olumsuz etkilenmez. Ekstremitelerde soğukluk ve fiziksel aktivite sırasında erken yorgunluk görülme sıklığı azalmıştır. Karvedilolün hipertansiyon üzerindeki uzun süreli etkisi çift kör kontrollü çalışmalarda gösterilmiştir.   Koroner Kalp Hastalığı Koroner kalp hastalığı olanlarda karvedilol, uzun süreli tedavi boyunca kalıcı anti-iskemik (total egzersiz zamanında, 1 mm ST segment depresyonuna kadar olan sürede ve anjinaya kadar olan sürede iyileşme) ve anti-anjinal etkiler göstermiştir. Akut hemodinamik çalışmalar karvedilolün anlamlı ölçüde miyokard oksijen ihtiyacını ve sempatik aşırı aktiviteyi azalttığını göstermiştir. Ayrıca karvedilol miyokard ön yük (pulmoner arter basıncı ve pulmoner kapiller wedge basıncı) ve ard yükü (total periferik direnç) azaltır.   Kronik Kalp Yetmezliği Karvedilol tüm nedenlere bağlı mortaliteyi ve kardiovasküler nedenli hastane tedavisi ihtiyacını anlamlı oranda azaltır. Karvedilol ayrıca ejeksiyon fraksiyonunu artırır. İskemik ya da iskemik kökenli olmayan kronik kalp yetmezliği hastalarının semptomlarını iyileştirir. Karvedilolün bu etkisi doza bağımlıdır.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim Karvedilol oral uygulama sonrasında hızla emilir. Maksimum plazma konsantrasyonuna sağlıklı gönüllülerde yaklaşık 1 saatte ulaşır. Etkisi 1-2 saat içinde başlar. Maksimum antihipertansif etki yaklaşık 1-2 saat içinde elde edilir. Karvedilolün insanlarda mutlak biyoyararlanımı yaklaşık % 25-35’tir. Dağılım Karvedilol yüksek oranda lipofilik bir bileşiktir; plazma proteinlerine yaklaşık %98-99’u bağlanır. Dağılım hacmi yaklaşık 2L/kg’dir. Metabolizma  Karvedilolün büyük kısmı, temel olarak safrayla elimine edilen çeşitli metabolitlere dönüşür. Oral uygulamadan sonra ilk geçiş etkisi ortalama % 60-75 civarındadır. Karvedilol büyük ölçüde karaciğerde metabolize olur ve temel reaksiyonlardan biri glukuronidasyondur. Fenol halkasının demetilasyon ve hidroksilasyonu ile β reseptör blokeri aktivitesine sahip 3 metabolit ortaya çıkar. Klinik öncesi çalışmalara göre, 4′-hidroksifenol metaboliti karvedilolden 13 kat daha güçlü β bloker etkiye sahiptir. Karvedilol ile karşılaştırıldığında üç aktif metaboliti zayıf vazodilatör aktivite gösterir. İnsanda üç aktif metabolitin konsantrasyonları ana maddeden 10 kat daha düşüktür. Karvedilolün hidroksi-karbazol metabolitlerinden ikisi karvedilolden 30-80 kat daha güçlü olan aşırı potent antioksidanlardır. Eliminasyon Karvedilolün ortalama eliminasyon yarı-ömrü yaklaşık 6 saattir. Plazma klerensi yaklaşık 500-700 mL/dak’dır. Ana atılım yolu feçestir. Eliminasyon daha çok safra yoluyla olur. Küçük bir bölümü böbrekler yoluyla değişik metabolitler biçiminde elimine edilir. Özel gruplarda farmakokinetik Böbrek bozukluğu olan hastalar: Karvedilol ile kronik tedavi sırasında otoregülatör kan akımı korunur ve glomerüler filtrasyon değişmez. Hipertansiyon ve böbrek yetmezliği olan hastalarda, plazma seviyesi-zaman eğrisi altındaki alan, eliminasyon yarı ömrü ve maksimum plazma konsantrasyonu önemli derecede değişmez. Değişmemiş haldeki ilacın böbrekten atılımı böbrek yetersizliği olan hastalarda azalır; ancak farmakokinetik parametrelerdeki değişiklikler fazla değildir. Yapılan açık çalışmalar karvedilolün böbrek kaynaklı hipertansiyon hastalarında etkili bir ajan olduğunu göstermiştir. Aynı etkinlik, kronik böbrek bozukluğu olan veya hemodiyaliz altındaki veya böbrek transplantasyonu sonrası hastalar için de geçerlidir. Karvedilol kan basıncında gerek diyaliz günlerinde gerekse diyaliz olmayan günlerde kademeli bir düşüşe yol açar ve kan basıncını düşürme etkisi böbrek fonksiyonları normal olan hastalarda gözlenen ile karşılaştırılabilir düzeydedir. Karvedilol, muhtemelen plazma proteinlerine yüksek derecede bağlanması nedeniyle diyaliz membranını geçemediğinden diyaliz sırasında elimine olmaz. Hemodiyaliz uygulanan hastalar üzerinde gerçekleştirilen karşılaştırmalı çalışmalardan elde edilen sonuçlara dayanarak karvedilolün kalsiyum kanal blokerlerinden daha etkili olduğu ve daha iyi tolere edildiği sonucuna varılmıştır. Karaciğer yetmezliği olan hastalar: Karaciğer sirozu hastalarında, ilacın sistemik yararlanımı ilk geçiş etkisindeki azalmadan % 80’e kadar bir artış göstermiştir. Bu yüzden karvedilol klinik olarak belirgin karaciğer yetmezliği olan hastalarda kontrendikedir (Bakınız kontrendikasyonlar). Yaşlılarda kullanım: Karvedilolün hipertansif hastalardaki farmakokinetiği yaştan etkilenmez. Yaşlı hipertansif hastalarda yapılan bir çalışma advers olay profilinde bir fark olmadığını göstermiştir. Koroner kalp hastalığı olan yaşlı hastaların katıldığı bir başka çalışma bildirilen advers olaylarda bir fark göstermemiştir. Pediyatrik kullanım: 18 yaş altı kişilerde farmakokinetiği hakkında veri sınırlıdır Diyabetik hastalar: İnsüline bağımlı olmayan diyabetli hipertansiyon hastalarında karvedilolün açlık veya post-prandiyal kan glikoz konsantrasyonu, glikollenmiş hemoglobin A1 veya antidiyabetik ajanların doz değişimi ihtiyacı üzerinde bir etkisi görülmemiştir. İnsüline bağımlı olmayan diyabet hastalarında karvedilolün glikoz tolerans testi üzerinde istatistiksel açıdan önemli bir etkisi olmamıştır. İnsülin duyarlılığı azalmış (Sendrom X) olan hipertansif, diyabetik olmayan hastalarda, karvedilol insülin duyarlılığını iyileştirmiştir. Aynı sonuçlar insüline bağımlı olmayan diyabetli hipertansiyon hastalarında da bulunmuştur.

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Bir tablet 12,5 mg karvedilol içerir. Ayrıca boyar madde olarak sarı ve kırmızı demir oksit içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Farmakokinetik Etkileşmeler   Digoksin: Digoksin ve karvedilolün birlikte uygulanmasında digoksinin konsantrasyonları %15 kadar artar. Hem karvedilol hem de kalp glikozidlerin AV iletimini yavaşlatır. Karvedilol’e başlandığında, doz ayarlandığında ya da tedavi kesildiğinde digoksin düzeylerinin daha dikkatle izlenmesi önerilir.   İnsülin ve ağız yoluyla alınan hipoglisemikler: b-bloker etkili ilaçlar insülin ve ağız yoluyla alınan hipoglisemiklerin kan şekerini düşürücü etkisini artırabilirler. Hipoglisemi belirtileri maskelenebilir yada azalabilir (özellikle taşikardi) Bu nedenle insülin ya da oral yolla alınan hipoglisemik kullanan hastaların kan glikozunun düzenli olarak izlenmesi önerilir.   Karaciğer metabolizması indükleyici ve inhibitörleri: Rifampisin karvedilol plazma konsantrasyonlarını yaklaşık %70 azaltır. Simetidin eğri altında kalan alanı yaklaşık %30 artırır. Fakat maksimum konsantrasyon (C maks) da değişikliğe yol açmaz. Rifampisin gibi karma fonksiyonlu oksidaz indükleyici alan hastalarda karvedilolün serum düzeyleri azalabileceğinden ve simetidin gibi karma fonksiyonlu inhibitörleri alanların serum düzeyleri artabileceğinden bu hastalar dikkatle izlenmelidir. Simetidin karvedilol düzeyleri üzerindeki etkisi düşük olduğundan herhangi bir klinik etkileşme olasılığı minimumdur.   Katekolamin-deplesyonuna neden olan ilaçlar: b-bloker özellikleri olan ilaçlarla birlikte katekolamin deplesyonuna neden olan bir ilaç (ör. Rezerpin ve/veya monoamin oksidaz inhibitörleri) alan hastalar hipotansiyon ve/veya şiddetli bradikardi belirtileri açısından yakından izlenmelidir.   Siklosporin: Kronik vasküler rejeksiyon görülen 21 böbrek transplant hastası üzerinde karvedilol tedavisi sonrası ortalama siklosporin konsantrasyonlarında hafif artışlar gözlenmiştir. Hastaların yaklaşık %30’unda siklosporin konsantrasyonlarını terapötik aralıkta tutmak amacıyla siklosporin dozunun azaltılması gerekirken diğer hastalarda herhangi bir ayarlama gerekmemiştir. Ortalamada, bu hastalarda siklosporinin dozu yaklaşık %20 azaltılmıştır. Gereken doz ayarlamasının kişiden kişiye geniş ölçüde değişkenlik göstermesi nedeniyle, siklosporin konsantrasyonlarının karvedilol tedavisine başlanmasından sonra yakından izlenmesi ve siklosporin dozunun uygun şekilde ayarlanması önerilir.   Verapamil, diltiazem ve diğer antiaritmikler: Karvedilol ile kombinasyon halinde AV iletim bozuklukları riskini artırabilirler. ( Bkz. Uyarılar/önlemler)   Farmakodinamik etkileşmeler   Klonidin: Klonidinin b-bloker ilaçlarla birlikte uygulanması kan basıncını ve kalp atım hızını düşürücü etkilerini potansiyalize edebilir. Klonidinin b-bloker ilaçlarla birlikte uygulandığı tedavi sonlandırılmak istendiğinde, b-bloker ajan önce kesilmelidir. Klonidin tedavisi birkaç gün sonra doz kademeli olarak düşürülerek kesilebilir.   Kalsiyum kanal blokerleri: (Bkz. Uyarılar/önlemler) Karvedilol ve diltiazem birlikte oral yolla uygulandığında izole olgularda ileti bozukluğu (nadiren hemodinamik denge bozukluğu ile birlikte) gözlenmiştir. b-bloker aktivitesi olan diğer ilaçlarda olduğu gibi, verapamil yada diltiazem türü kalsiyum kanal blokerleri oral yoldan karvedilol ile birlikte uygulandığında, EKG ve kan basıncı dikkatle izlenmelidir. b-bloker aktivitesi olan diğer ajanlarda olduğu gibi karvedilol, birlikte uygulanan antihipertansif etkili (örn. Alfa 1 reseptör antagonistleri), ya da advers etki profilinin bir parçası da hipotansiyon olan ilaçların etkisini güçlendirebilir. Anestezi sırasında karvedilol ve anestezik ilaçların sinerjistik negatif inotropik ve hipotansif etkilerine çok dikkat edilmesi gerekir.

Kontraendikasyonlar

Coronis aşağıdaki hastalarda kullanılmamalıdır: Karvedilol veya ilacın içerdiği diğer yardımcı bileşenlere aşırı duyarlılık Stabil olmayan/dekompanse kalp yetmezliği Klinik olarak belirgin karaciğer disfonksiyonu Diğer b-blokerlerle olduğu gibi, karvedilol şu hastalarda kullanılmamalıdır: 2. ve 3. derece AV bloğu (kalıcı pacemaker yerleştirilmediyse) Ağır bradikardi (<50 atım/dak) Hasta sinüs sendromu (sino-atriyal blok dahil) Ağır hipotansiyon (sistolik kan basıncı <85mmHg) Kardiyojenik şok Bronkospazm ya da astım öyküsü olan hastalar

Kullanım Şekli Ve Dozu

Tedavi süresi Coronis tedavisi uzun süreli bir terapidir.   Tedavi birdenbire kesilmemeli ve haftalar içinde gittikçe azaltılarak kesilmelidir. Bu durum özellikle aynı zamanda koroner arter hastalığı olan hastalar için önemlidir. Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde;   Esansiyel hipertansiyon Tedavinin başlangıcında ilk iki gün için önerilen doz günde 1 kez 12.5 mg dır. Bundan sonrası için önerilen doz günde 1 kez 25mg’dır. Gerekirse doz en az iki haftalık aralıklarla artırılarak günde bir kez ya da ikiye bölünerek günlük maksimum doz olan 50 mg’a çıkarılabilir.   Koroner kalp hastalığı Tedavinin başlangıcında ilk iki gün için önerilen doz günde 2 kez 12.5 mg dır. Bundan sonrası için önerilen doz günde 1 kez 25mg’dır. Gerekirse doz en az iki haftalık aralıklarla artırılarak günlük maksimum doz olan 100mg’a çıkarılabilir (günde iki kez).   Semptomatik, stabil, kronik kalp yetmezliği: Dozaj kişiye göre ayarlanmalı ve dozun artırılması sırasında bir doktor tarafından yakından izlenmelidir. Dijital, diüretik ve ADE inhibitörleri kullanan hastalarda karvedilol tedavisine başlamadan önce bu ilaçların dozları stabilize edilmelidir. Tedavi başlangıcında önerilen doz, iki hafta boyunca günde iki kez 3.125 mg bu doz tolere edilirse, en az iki haftalık aralıklarla önce günde iki kez  6.25 mg, sonra günde iki kez 12.5 mg ve sonrada günde iki kez 25 mg a çıkarılabilir.Doz hastanın tolere edebildiği en yüksek düzeye kadar artırılmalıdır. Hafif, orta yada ağır kronik kalp yetmezliği olan 85 kg’ ın altındaki hastalarda önerilen maksimum doz günde iki kez 25 mg’dır. Hafif ya da orta şiddette kalp yetmezliği olan 85 kg’ın üzerindeki hastalarda önerilen maksimum doz ise günde iki kez 50 mg’dır. Her doz artırımından önce hasta, ağırlaşan kalp yetmezliği ya da vazodilatasyon semptomları açısından bir doktor tarafından değerlendirilmelidir. Kalp yetmezliğinde geçici kötüleşme veya sıvı retansiyonu diüretik dozu artırılarak tedavi edilmelidir; nadiren karvedilolün dozunu azaltmak ya da geçici olarak karvedilol tedavisini durdurmak gerekebilir. Karvedilol tedavisine 1 haftadan uzun bir süre ara verilmişse, tedaviye günde 2 kez daha düşük dozla başlanması ve yukarıda belirtilen doz artırımının uygulanması önerilir. Karvedilol tedavisine iki haftadan uzun bir süre ara verilmişse tedaviye günde iki kez 3.125mg ile başlanması ve yukarıda belirtilen doz artırımının uygulanması önerilir. Vazodilatasyon semptomlarının tedavisinde başlangıç olarak diüretiklerin dozu azaltılmalıdır. Semptomlar devam ederse, ADE inhibitörü (eğer kullanılıyorsa) dozu düşürülebilir, bunun devamında da gerekirse karvedilol dozu azaltılabilir. Bu şartlar altında, ağırlaşan kalp yetmezliği ya da vazodilatasyon semptomları stabilize oluncaya kadar karvedilol dozu artırılmamalıdır.   Özel doz talimatları   Böbrek yetmezliği Değişik derecelerde böbrek fonksiyon bozukluğu (böbrek yetmezliği dahil) olan hastalarla ilgili mevcut farmakokinetik verilere göre, orta ve ağır şiddette böbrek yetmezliği olan hastalarda karvedilol doz şemasında değişiklik önerilmez.   Karaciğer yetmezliği Karvedilol karaciğer fonksiyon bozukluğu klinik olarak belirgin olan hastalarda kontrendikedir (Bkz. Kontrendikasyonlar).   Yaşlılar Doz ayarlamasını destekleyecek veri mevcut değildir.   Kullanım Talimatı Tabletler yeterli miktarda sıvı ile yutulmalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Coronis 6,25 mg Tablet Coronis 25 mg Tablet

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında. Işıktan ve nemden koruyarak saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

28 tablet içeren ambalajlarda sunulmaktadır.

Uyarılar/Önlemler

Kronik konjestif kalp yetmezliği: Konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda, karvedilolün doz artırımı sırasında kalp yetmezliğinde kötüleşme ya da sıvı tutulması görülebilir. Bu durumda, diüretikler artırılmalı, klinik denge oluşuncaya kadar karvedilol dozu artırılmamalıdır. Bazen karvedilol dozunu azaltmak ya da nadir olarak ilacın kullanımını geçici olarak durdurmak da gerekebilir. Bu tür dönemler, karvedilolün sonradan başarıyla uygulanmasını engellemez. Her iki ilacın da AV iletiyi yavaşlatması nedeniyle, karvedilol dijital glikozidleri ile kombine olarak kullanıldığında dikkat edilmelidir.   Konjestif kalp yetmezliğinde böbrek fonksiyonu: Konjestif kalp yetmezliği ile birlikte  düşük kan basıncı (sistolik KB<100 mmHg), iskemik kalp hastalığı ve yaygın damar hastalığı ve/veya altta yatan böbrek yetmezliği olan hastalarda karvedilol tedavisiyle böbrek fonksiyonlarında geri dönüşlü kötüleşme saptanmıştır.   Kronik obstrüktif akciğer hastalığı: Bronkospazm gözlenen kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) bulunan ve oral ya da inhalasyon yolu ile ilaç almayan hastalarda karvedilol ancak potansiyel yarar potansiyel riskten daha fazlaysa kullanılmalıdır. Bronkospazm eğilimi olan hastalarda, solunum yolundaki olası bir direnç artışı nedeniyle solunum distresi gözlenebilir. Karvedilol’e başlangıç aşamasında ve doz artırımı sırasında hastalar yakından izlenmeli ve tedavi sırasında bronkospazm görülürse karvedilol dozu azaltılmalıdır.   Diyabet: Akut hipogliseminin erken belirti ve semptomlarının maskelenebilmesi ya da azalabilmesi nedeniyle diabetes mellitus hastalarında karvedilol kullanımında dikkatli olunmalıdır. Kronik kalp yetmezliği bulunan diyabetli hastalarda, karvedilol kullanımı kan glikozunun kontrolünü güçleştirebilir. İlacın b-bloker özellikleri nedeniyle latent diabetes mellitus belirginleşebilir, belirgin diyabet kötüleşebilir ve kan glikoz regülasyonu inhibe olabilir.   Periferik damar hastalığı: b-blokerler arteriyel yetmezlik semptomlarını hızlandırabileceği ya da şiddetlendirilebileceğinden, periferik damar hastalığı olanlarda karvedilol dikkatli kullanılmalıdır.   Raynaud fenomeni: Periferik dolaşım bozukluğu olan hastalarda semptomlar şiddetlenebileceğinden karvedilol dikkatli kullanılmalıdır.   Tirotoksikoz: b-bloker özelliği olan diğer ajanlarda olduğu gibi karvedilol de tirotoksikoz semptomlarını gizleyebilir.   Anestezi ve genel cerrahi: Genel cerrahi uygulanan hastalarda, karvedilol ve anestezik ilaçların sinerjistik negatif inotropik etkileri nedeniyle dikkatli olunmalıdır.   Bradikardi: Karvedilol bradikardiye neden olabilir. Nabız dakikada 55 atımın altına düşerse karvedilol dozu azaltılmalıdır.   Aşırı duyarlılık: b-blokerlerin alerjenlere duyarlılığı ve anafilaktik reaksiyonların derecesini artırabilmesi nedeniyle ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonu öyküsü olan ve desensitizasyon (duyarsızlaştırma) tedavisi uygulanan hastalarda karvedilol dikkatle kullanılmalıdır.   Psoriazis: b-blokerlerle tedaviye bağlı psoriazis öyküsü olan hastalarda karvedilol ancak yarar-risk tablosu dikkate alınarak kullanılmalıdır.   Kalsiyum kanal blokerleriyle birlikte kullanım: Verapamil ya da diltiazem türü kalsiyum kanal blokerleriyle veya diğer antiaritmik ilaçlarla birlikte karvedilol tedavisi uygulanan hastalarda, EKG ve kan basıncının dikkatle izlenmesi gerekir. Feokromositoma: Feokromositomalı hastalarda, b-bloker kullanılmadan önce bir alfa-bloker uygulamasına başlanmalıdır. Karvedilol hem alfa-bloker, hem b-bloker farmakolojik aktivite göstermesine rağmen, bu koşullarda kullanımıyla ilgili deneyim yoktur. Bu nedenle, feokromositomadan kuşkulanılan hastalarda karvedilol uygulamasında dikkatli olunmalıdır.   Prinzmetal varyant anjina: Prinzmetal varyant anjinası bulunan hastalarda selektif olmayan b-bloker aktivite göğüs ağrısına neden olabilir. Karvedilolün alfa-bloker aktivitesi bu tür semptomları önleyebilse de, böyle hastalarda karvedilol kullanımıyla ilgili klinik deneyim yoktur. Yine de Prinzmetal varyant anjinasından şüphelenilen hastalarda karvedilol dikkatle kullanılmalıdır.   Kontakt lens: Kontakt lens kullananlar gözyaşında azalma riskini göz önünde bulundurmalıdır.   Kesilme sendromu: Özellikle iskemik kalp hastalığı olanlarda, karvedilol tedavisi birdenbire kesilmemelidir. Bu hastalarda karvedilolün kesilmesi aşamalı olmalıdır (2 haftalık süre içinde).    Araç ve Makine Kullanma Üzerine Etkileri Karvedilolün hastaların araç ya da makine kullanma becerisi üzerine etkisi konusunda hiçbir çalışma yapılmamıştır. Kişiden kişiye değişiklik gösteren reaksiyonlar (baş dönmesi, yorgunluk) nedeniyle araç ve makine kullanma ya da yardımsız çalışma yeteneği bozulabilir. Bu durum özellikle tedavinin başlangıcı, doz artımı sonrası, ilaç değişimi ve birlikte alkol kullanıldığı zamanlar için geçerlidir.   Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı: Gebelik: Gebelikte kullanım kategorisi C’dir. 2. ve 3. trimestirde D’dir. b-blokerler plasentanın perfüzyonunu azaltarak rahimiçi fetal ölüm veya immatür ya da prematür doğumlara yol açabilir. Ek olarak, fetus ve yenidoğanda istenmeyen etkiler (özellikle hipoglisemi ve bradikardi) görülebilir. Yenidoğanda postnatal, dönemde kardiyak ve pulmoner komplikasyon riski fazla ise kullanılmalıdır.   Emzirme: Karvedilolün insanlarda anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Bu nedenle karvedilol uygulanması sırasında emzirme tavsiye edilmez.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Yan Etki Sıklığı Yan etki görülme sıklığı ³ %10 ise çok sık, Yan etki görülme sıklığı ³ %1 ve < %10 ise sık, Yan etki görülme sıklığı ³ %0.1 ve < %1 ise seyrek olarak Yan etki görülme sıklığı ³ %0.01 ve < %0.1 ise nadir, Yan etki görülme sıklığı < %0.01 ise çok nadir olarak tanımlanır ve izole olguları da içerir. Yan etkilerin sıklığı baş dönmesi dışında doz bağımlı değildir.   Konjestif kalp yetmezliğinde istenmeyen etkiler Konjestif kalp yetmezliği olan hastalarla yapılan klinik çalışmalarda karvedilol grubunda en sık görülen ve sıklığı plasebo alan hastalarda görülene eşit olmayan yan etkiler aşağıda tanımlanmıştır:   Merkezi sinir sistemi Çok sık: Özellikle tedavinin başlangıcında bazen hafif derecede baş dönmesi, baş ağrısı ve yorgunluk görülebilir. Asteni (yorgunluk dahil) de çok sık görülür.   Kardiyovasküler sistem Sık: Bradikardi, postural hipotansiyon, ödem (genel, periferik ve genital ödem, bacaklarda ödem, hipervolemi ve sıvı yükünde artış) Seyrek olarak: Senkop (presenkopu da içerir.), AV-blok ve doz artırımı sırasında kalp yetmezliği.   Gastrointestinal sistem Sıklıkla mide bulantısı, diyare ve kusma.   Hematoloji Nadiren trombositopeni,izole olgularda lökopeni bildirilmiştir.   Metabolizma Sıklıkla vücut ağırlığında artış ve hiperkolesterolemi. Diabetes mellitus’ u olan hastalarda hiperglisemi ve kan glukozu kontrolünde kötüleşme de sık görülür.   Diğer Sıklıkla, görme bozuklukları, nadiren yaygın damar hastalığı ve/veya böbrek fonksiyonlarında bozukluk olan hastalarda böbrek yetmezliği ve böbrek işlev anomalileri (Bkz. Uyarılar/Önlemler).   Hipertansiyon ve uzun süreli koroner kalp hastalığı tedavisinde istenmeyen etkiler Hipertansiyon ve anjina pektorisde karvedilol kullanımıyla ilişkili advers olay profili, konjestif kalp yetmezliğinde gözlenenle uyumludur, ancak bu hasta grubunda advers olay insidansı daha düşüktür.   Hipertansiyon ve koroner kalp hastalığı olan hastalarda yürütülen klinik çalışmalarda belirtilen yan etkiler:   Merkezi sinir sistemi Özellikle tedavinin başlangıcında sıklıkla hafif derecede baş dönmesi, baş ağrısı ve yorgunluk görülebilir,  seyrek olarak depresif ruh hali, uyku bozuklukları, parestezi.   Kardiyovasküler sistem Özellikle tedavinin başlangıcında sıklıkla bradikardi, postural hipotansiyon ve nadiren senkop, seyrek olarak periferik dolaşımda bozukluklar (ekstremitelerde soğukluk, Periferik Damar Hastalığı, yaygın kladikasyon ve Raynaud fenomeni hastalarında semptomların şiddetlenmesi), AV blok, anjina pektoris, kalp yetmezliği ve periferik ödem semptomları.   Solunum sistemi Predispoze hastalarda sıklıkla astım ve dispne, nadiren burun tıkanması.   Gastrointestinal sistem Mide bulantısı, abdominal ağrı, diyare, seyrek olarak kabızlık ve kusma.   Deri Seyrek olarak deri reaksiyonları (örneğin nadiren alerjik ekzantem, dermatit, ürtiker, kaşıntı)   Kan kimyası ve hematoloji İzole olgularda ALT, AST ve gama-GT’de yükselmeler, trombositopeni ve lökopeni gözlenmiştir.   Diğer Sıklıkla ekstremitelerde ağrı, göz yaşında azalma ve gözde iritasyon, seyrek olarak cinsel impotans ve görme bozukluğu, nadiren ağız kuruluğu ve işeme bozukluğu, izole olgularda alerjik reaksiyonlar bildirilmiştir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 1 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window