İlaç Sınıfı Beşeri İthal İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması ZINNAT
Birim Miktarı 10
ATC Kodu J01DC02
ATC Açıklaması Sefuroksim
NFC Kodu BC
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Film Kaplı Tabletler
Kamu Kodu A08661
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 19,33 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 17,26 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 8,15 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Başlıklar
  1. İlaç Etken Maddeleri
  2. İlaç Prospektüsü
    1. Doz Aşımı
    2. Endikasyonlar
    3. Farmakodinamik Özellikler
    4. Farmakokinetik Özellikler
    5. Farmasötik Şekli
    6. Formülü
    7. İlaç Etkileşmeleri
    8. Kontraendikasyonlar
    9. Kullanım Şekli Ve Dozu
    10. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    11. Saklama Koşulları
    12. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    13. Uyarılar/Önlemler
    14. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    15. Doz Aşımı
    16. Endikasyonlar
    17. Farmakodinamik Özellikler
    18. Farmakokinetik Özellikler
    19. Farmasötik Şekli
    20. Formülü
    21. İlaç Etkileşmeleri
    22. Kontraendikasyonlar
    23. Kullanım Şekli Ve Dozu
    24. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    25. Saklama Koşulları
    26. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    27. Uyarılar/Önlemler
    28. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    29. Doz Aşımı
    30. Endikasyonlar
    31. Farmakodinamik Özellikler
    32. Farmakokinetik Özellikler
    33. Farmasötik Şekli
    34. Formülü
    35. İlaç Etkileşmeleri
    36. Kontraendikasyonlar
    37. Kullanım Şekli Ve Dozu
    38. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    39. Saklama Koşulları
    40. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    41. Uyarılar/Önlemler
    42. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    43. Doz Aşımı
    44. Endikasyonlar
    45. Farmakodinamik Özellikler
    46. Farmakokinetik Özellikler
    47. Farmasötik Şekli
    48. Formülü
    49. İlaç Etkileşmeleri
    50. Kontraendikasyonlar
    51. Kullanım Şekli Ve Dozu
    52. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    53. Saklama Koşulları
    54. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    55. Uyarılar/Önlemler
    56. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    57. Doz Aşımı
    58. Endikasyonlar
    59. Farmakodinamik Özellikler
    60. Farmakokinetik Özellikler
    61. Farmasötik Şekli
    62. Formülü
    63. İlaç Etkileşmeleri
    64. Kontraendikasyonlar
    65. Kullanım Şekli Ve Dozu
    66. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    67. Saklama Koşulları
    68. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    69. Uyarılar/Önlemler
    70. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    71. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    72. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    73. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    74. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    75. İlaç Nasıl Kullanılır
    76. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    77. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    78. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    79. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    80. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    81. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    82. Etkin Maddeler
    83. Farmakodinamik Özellikler
    84. Farmakokinetik Özellikler
    85. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    86. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    87. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    88. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    89. İlaç Nasıl Kullanılır
    90. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    91. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    92. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    93. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    94. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    95. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    96. Etkin Maddeler
    97. Farmakodinamik Özellikler
    98. Farmakokinetik Özellikler
    99. Farmasötik Form
    100. Gebelik Ve Laktasyon
    101. Geçimsizlikler
    102. İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi
    103. İstenmeyen Etkiler
    104. Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim
    105. Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri
    106. Kontrendikasyonlar
    107. Kullanım Yolu
    108. Küb’ Ün Yenileme Tarihi
    109. Müstahzar Adı
    110. Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri
    111. Pozoloji Ve Uygulama Şekli
    112. Raf Ömrü
    113. Ruhsat Numarası(Ları)
    114. Ruhsat Sahibi
    115. Ruhsat Sahibi
    116. Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler
    117. Terapötik Endikasyonlar
    118. Üretici Bilgileri
    119. Yardımcı Maddeler
    120. Yardımcı Maddelerin Listesi
    121. Doz Aşımı
    122. Endikasyonlar
    123. Farmakodinamik Özellikler
    124. Farmakokinetik Özellikler
    125. Farmasötik Şekli
    126. Formülü
    127. İlaç Etkileşmeleri
    128. Kontraendikasyonlar
    129. Kullanım Şekli Ve Dozu
    130. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    131. Saklama Koşulları
    132. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    133. Uyarılar/Önlemler
    134. Yan Etkileri / Advers Etkiler

İlaç Etken Maddeleri

  • sefuroksim aksetil (250 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Montelukast ile doz aşımı tedavisi hakkında belirli bir bilgi yoktur. Kronik astım çalışmalarında, 22 hafta süreyle, günde 200 mg’a kadar dozlarda montelukast ve kısa süreli tedavilerde, yaklaşık bir hafta süreyle 900 mg’a kadar montelukast klinik bakımdan önemli bir istenmeyen etki görülmeksizin hastalara uygulanmıştır. Pazarlama sonrası deneyimde ve klinik çalışmalarda günde 150 mg’a kadar olan dozlarda montelukast ile çocuklarda akut doz aşımı raporları vardır. Erişkinlerde ve daha büyük çocuklarda klinik ve laboratuar bulguları güvenlik profilleri ile tutarlıdır. Doz aşımı raporlarının çoğunda bildirilen istenmeyen etki yoktur. En sık gözlenen istenmeyen yan etkiler susuzluk, uyku hali, midriyazis, hiperkinezi ve karın ağrısıdır. Montelukastın peritoneal diyaliz ya da hemodiyaliz yoluyla diyaliz edilip edilmediği bilinmemektedir.

Endikasyonlar

Zespira 2 yaş ve daha büyük pediatrik hastalar ve yetişkinlerdeki astımın profilaksisi ve kronik tedavisinde, alerjik rinitin (iki yaş ve üzerinde pediatrik hastalar ve yetişkin hastalarda ki mevsimsel ve perennial alerjik rinit) semptomlarının giderilmesinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Montelukast sodyum sisteinil lökotrien (CysLT 1) reseptörünü spesifik olarak inhibe eden, seçici ve oral yoldan etkin bir lökotrien reseptör antagonistidir.   Sisteinil lökotrienler (LTC4, LTD4, LTE4), mast hücresi ve eozinofiller dahil çeşitli hücrelerden salınan güçlü inflamatuvar eikozanoidlerdir. Bu önemli pro-astmatik mediatörler, insan solunum yolunda bulunan sisteinil lökotrien (CysLT) reseptörlerine bağlanır. CysLT tip-1 (CysLT 1) reseptörü, solunum yolu düz kas hücreleri ve solunum yolu makrofajları da dahil olmak üzere insan solunum yolunda ve diğer pro-inflamatuvar hücrelerde (eozinofiller ve belirli miyeloid kök hücreler de dahil) bulunur. Astım ve alerjik rinitin patofizyolojisi ile CysLT’ler arasında bir ilişki vardır. Astımda lökotrien-aracılı etkiler bronkokonstrüksiyon, mukus sekresyonu, vasküler geçirgenlik ve eozinofil birikimi gibi bir dizi solunum yolu aktivitesini içerir. Alerjik rinitte CysLT’ler alerjene maruziyet sonrası hem erken hem de geç fazlı reaksiyonlar sırasında burun mukozasından salgılanır ve alerjik rinit semptomlarıyla ilişkilidir. CysLT’lerin intranazal uygulaması ile nazal solunum direncinin ve nazal tıkanma semptomlarının arttığı gösterilmiştir.   Montelukast, oral yoldan astıma bağlı inflamasyon parametrelerini anlamlı derecede iyileştiren, güçlü, aktif bir bileşiktir. Biyokimyasal ve farmakolojik biyoanalizlere dayanarak CysLT1 reseptörüne (prostanoid, kolinerjik ve beta-adrenerjik reseptörler gibi diğer farmakolojik açıdan önemli hava yolu reseptörleri yerine) yüksek bir afinite ve seçicilikle bağlanır. Montelukast, her hangi bir agonist aktivite göstermeksizin CysLT1 reseptörlerinde LTC4, LTD4 ve LTE4’ün fizyolojik etkilerini kuvvetle inhibe eder.

Farmakokinetik Özellikler

Oral uygulamadan sonra montelukast hızla ve hemen hemen tümüyle emilir.   2-5 yaş arası çocuk hastalara aç karnına 4 mg’lık çiğneme tableti verildiğinde, ortalama doruk plazma konsantrasyonuna (Cmax) 2 saat sonra ulaşılır.   Erişkinlerde aç karnına 5 mg’lık çiğneme tableti verildiğinde ortalama doruk plazma konsantrasyonuna (Cmax) 2 saat sonra ulaşılır. Ortalama biyoyararlanım % 64’dür. Yiyeceklerle birlikte alımı klinik açıdan önemli bir etki oluşturmamaktadır.   Montelukastın % 99’dan fazlası plazma proteinlerine bağlanır. Montelukastın kararlı durumda dağılım hacmi ortalama 8 – 11 litredir. Montelukast geniş çapta metabolize olur. Terapötik dozlarla erişkin ve çocuk hastalarda yapılan çalışmalarda kararlı durumda montelukast metabolitlerinin plazmadaki konsantrasyonları saptanamaz düzeydedir. İnsan karaciğer mikrozomları ile yapılan invitro çalışmalar montelukastın metabolizmasında sitokrom P450 3A4 ve 2C9’un rolünü göstermektedir. Sağlıklı erişkinlerde montelukastın plazma klirensi ortalama 45 mL/dakikadır. Montelukast ve metabolitleri hemen hemen tümüyle safrayla atılır.

Farmasötik Şekli

Çiğneme Tableti

Formülü

Her Zespira çiğneme tableti, 4 mg montelukast (montelukast sodyum şeklinde) içerir. Boyar madde olarak kırmızı demir oksit, tatlandırıcı olarak aspartam ve aroma verici olarak siyah kiraz esansı içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Zespira astımın profilaktik ve kronik tedavisinde rutin olarak kullanılan diğer tedavilerle birlikte uygulanabilir. İlaç etkileşim çalışmalarında, montelukastın önerilen klinik dozunun aşağıdaki ilaçların farmakokinetiği üzerine klinik açıdan önemli bir etkisi saptanmamıştır: Teofilin, prednizon, prednizolon, oral kontraseptifler (etinil östradiol/noretindron 35/1), terfenadin, digoksin ve varfarin. Fenobarbitalle birlikte kullanıldığında, montelukastın plazma konsantrasyon zaman eğrisi altında kalan alan (AUC) yaklaşık % 40 azalmıştır. Zespira için doz ayarlaması önerilmemektedir. Montelukast karaciğer CYP3A4 ile metabolize olur, bu nedenle fenobarbital veya rifampin gibi güçlü sitokrom P450 enzim indükleyicileri ile birlikte kullanıldığında, uygun klinik izlemin yapılması mantıklı olacaktır. St.John’s wort serum montelukast düzeylerini azaltabilir.

Kontraendikasyonlar

Ürünün içeriğindeki her hangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Zespira günde bir defa kullanılmalıdır. Astımda doz gece alınmalı, alerjik rinitte uygulama zamanı hastanın ihtiyacına göre ayarlanmalıdır. Astım ve alerjik riniti olan hastalar dozu günde bir defa geceleri almalıdırlar.    Astım veya Alerjik riniti olan yetişkinler ve 15 yaş ve üzeri hastalar: Yetişkinler ve 15 yaş ve üzeri hastalar için doz günde bir defa 10 mg tablettir. Astım veya Alerjik riniti olan 6-14 yaş arası pediatrik hastalar: 6-14 yaş arası pediatrik hastalarda doz günde bir defa 5 mg çiğneme tabletidir. Bu yaş grubu içerisinde doz ayarlamasına gerek yoktur. Astım veya Alerjik riniti olan 2-5 yaş arası pediatrik hastalar: 2-5 yaş arası pediatrik hastalarda doz günde bir defa 4 mg çiğneme tabletidir.     Altı aydan küçük perennial alerjik rinitli pediatrik hastalar ve 12 aydan küçük astımı olan pediatrik hastalarda montelukast’ın etkinlik ve güvenilirliği kanıtlanmamıştır.   Genel öneriler: Zespira’nın astım kontrol parametreleri üzerindeki terapötik etkisi bir gün içinde ortaya çıkar. Zespira aç veya tok karnına alınabilir. Hastalara, astımın kötüleştiği dönemlerin yanı sıra, astımları kontrol altındayken de Zespira almaya devam etmeleri öğütlenmelidir. Pediatrik hastalar, yaşlılar, böbrek yetmezliği olan hastalarda ya da hafif ya da orta şiddette karaciğer bozukluğu olan veya her iki cinsiyetten hastalarda doz ayarlaması gerekmez.   Diğer astım tedavileri ile birlikte Zespira tedavisi Zespira hastanın mevcut tedavi rejimine eklenebilir.   Birlikte uygulanan tedavilerde doz azaltılması: Bronkodilatör tedaviler: Tek başına bronkodilatör kullanımı ile yeterli düzeyde kontrol altına alınamayan hastaların tedavi rejimlerine Zespira eklenebilir. Klinik yanıt alındığında (genellikle ilk dozdan sonra), hastanın bronkodilatör tedavisi gerektiği oranda azaltılabilir. İnhale kortikosteroidler: İnhale kortikosteroidlerle tedavi edilen hastalarda Zespira tedavisi ek klinik yarar sağlar. Kortikosteroid dozu tolere edildiği oranda azaltılabilir. Doz tıbbi denetim altında dereceli olarak azaltılmalıdır. Bazı hastalarda inhale kortikosteroidler aniden kesilebilir. İnhale kortikosteroidlerin yerine hemen Zespira başlanmamalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zespira 10 mg Tablet, 28 ve 84 film kaplı tablet Zespira 5 mg Çiğneme Tableti, 28 ve 84 çiğneme tableti

Saklama Koşulları

250C’nin altındaki oda sıcaklığında, ambalajında, nem ve ışıktan koruyarak saklayınız. Çocukların göremeyeceği ve erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

28 ve 84 çiğneme tableti içeren blister ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Oral yoldan alınan montelukastın akut astım nöbetlerinin tedavisindeki yararı kanıtlanmamıştır. Bu nedenle, akut astım nöbetlerinin tedavisinde Zespira tablet kullanılmamalı, hastalara mevcut olan uygun ilaçlarla tedavi önerilmelidir.   Birlikte verilen inhale kortikosteroidin dozu tıbbi denetim altında dereceli olarak azaltılabilirse de, oral veya inhale kortikosteroid tedavisi kesilip yerine hemen Zespira başlanmamalıdır.   Lökotrien reseptör antagonistleri dahil olmak üzere anti-astım ajanları alan hastalarda, sistemik kortikosteroid dozunun azaltılmasından sonra bazı nadir olgularda aşağıdakilerden biri veya birden fazlası görülmüştür: eozinofili, vaskülitik döküntü, pulmoner semptomlarda kötüleşme, kalp komplikasyonları ve/veya sistemik bir eozinofilik vaskülit olan ve bazen Churg-Strauss sendromu olarak tanımlanan vaskülit. Lökotrien reseptör antagonizması ile nedensel bir ilişki saptanmamış olmasına karşın, Zespira alan hastalarda sistemik kortikosteroidler azaltılırken dikkatli olunması ve uygun klinik gözlem önerilir.   Egzersiz sonrası astım alevlenmesi olan hastalar, profilaksi için kullanmakta oldukları, genellikle beta -agonistleri içeren tedavi rejimlerine devam etmelidir ve bir kısa etkili inhale beta -agonisti tedavi olarak bulundurulmalıdır. Aspirine karşı duyarlılığı bilinen hastalar montelukast alırken, aspirin ve non-steroidal antiinflamatuvar ajanların kullanımlarından kaçınılmalıdır. Montelukastın aspirin duyarlılığı olan astımlı hastalarda solunum yolu fonksiyonlarının düzeltilmesinde etkili olmasına rağmen, aspirine duyarlı astım hastalarında aspirin ve diğer non-steroidal antiinflamatuvar ajanlara verilen bronkokonstrüktör yanıtı kısalttığı gösterilmemiştir.   Zespira 4 mg çiğneme tableti fenilalanin (aspartamın bir bileşeni) içerdiğinden, fenilketonürili hastalarda kullanılmamalıdır.   Çocuklarda kullanım: Zespira 2-14 yaş arası çocuk hastalarda çalışılmıştır. 2 yaşın altındaki çocuklarda etkinlik ve güvenilirliği araştırılmamıştır.   Yaşlılarda kullanım: Klinik çalışmalarda, montelukastın etkinlik ve güvenilirlik verilerinde yaşa bağlı farklılıklar saptanmamıştır.   Gebelikte ve laktasyonda kullanım: Gebelik kategorisi B’dir. Montelukast gebe kadınlarda denenmemiştir. Mutlak gerekmedikçe gebelikte kullanılmamalıdır.   Montelukastın anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Pek çok ilaç anne sütüne geçtiği için, Zespira’nın emziren annelerde kullanımında dikkat edilmelidir.   Araç ve makine kullanımı üzerine etkisi: Montelukast hastanın taşıt veya tehlikeli makineleri kullanma yeteneğini etkilemez. Bununla beraber, çok nadir vakalarda uyku hali bildirilmiştir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Plasebo kontrollü klinik çalışmalarda, montelukast tedavisi alan astımlı hastalarda sık görülen (> % 1, < % 10) ve sıklığı plasebo uygulanan hastalarda olduğundan daha yüksek olan yan etkiler aşağıdaki tabloda sunulmuştur:   15 yaş ve üzeri erişkin hastalar (12 haftalık iki çalışma; n=2600) 6-14 yaşlarında pediatrik hasta (8 hafta; n=475) 2-5 yaşlarında pediatrik hasta (12 hafta; n=461) 6ay-2 yaş arası pediatrik hasta (6 hafta; n=175) Tüm vücut Karın ağrısı     Hiperkinezi, dermatit Sindirim sistemi bozuklukları     Susama Diyare, Sinir sistemi / Psikiyatrik Baş ağrısı Baş ağrısı     Sınırlı bir hasta sayısında erişkinlerde iki yıla ve 6-14 yaşları arasındaki pediatrik hastalarda 6 aya kadar, uzun dönem uygulamanın yapıldığı klinik çalışmalarda güvenilirlik profili değişmemiştir. Toplam olarak, 15 yaş üzeri 544 en az 6 ay, bunların 253’ü bir yıl ve 21’i iki yıl; 6-14 yaş arası 263 hasta en az 3 ay, 44 hasta 6 ay; 2-5 yaşları arasında 426 hasta en az 3 ay, 230 hasta 6 ay ve 63 hasta 12 ay ve daha uzun süreyle montelukast tedavisi almıştır. Uzun dönem tedavi ile bu hastalarda da güvenilirlik profili değişmemiştir. Alerjik rinitli 2-14 yaş arası 280 pediatrik hastada 2 haftalık bir çalışmada montelukast iyi tolere edilmiş ve güvenlik profili plasebo ile aynı bulunmuştur. Aşağıdaki yan etkiler pazarlama sonrası kullanımda çok nadiren bildirilmiştir:   Tüm vücut: asteni/yorgunluk, bitkinlik, ödem, anafilaksi, anjiyoödem, ürtiker, kaşıntı, deri döküntüsü ve bir izole hepatik eozinofilik infiltrasyon da dahil olmak üzere aşırı duyarlılık reaksiyonları.   Sinir sistemi / Psikiyatrik: baş dönmesi, kabuslar da dahil olmak üzere rüya anormallikleri, halüsinasyonlar, uyuklama, uykusuzluk, paraestezi/hipoestezi, irritabilite, agresif davranışlar, huzursuzluk ve nöbetler de dahil olmak üzere ajitasyon.   Kas-iskelet bozuklukları: artralji, kas krampları da dahil olmak üzere miyalji.   Sindirim sistemi bozuklukları: diyare, ağız kuruluğu, dispepsi, bulantı, kusma.   Hepatobiliyer bozukluklar: serum transaminazlarında (AST, ALT) yükselme, kolestatik hepatit.   Kardiyovasküler bozukluklar: kanama eğiliminde artma, berelenme, palpitasyonlar.   Astım hastalarında montelukast tedavisi sırasında çok nadiren Churg-Strauss sendromu (CSS) vakaları bildirilmiştir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

İnsanlarda doz aşımı ile kusma, yüzde kızarma, karın ağrısı, başağrısı, sersemlik ve ataksi görülebilir. İzotretinoin her dozda ciddi doğum defektlerine neden olur. Çocuk doğurma çağındaki kadınlarda doz aşımı durumunda hamilelik bertaraf edilmelidir. İzotretinoin ile doz aşımı olan erkeklerde de semende izotretinoin bulunacağından 30 gün süre ile hamilelik riskini önlemek için kondom kullanılmalıdır. Yine aşırı doza maruz kalanlar 30 gün boyunca kan vermemelidir.

Endikasyonlar

İzotretinoin, şiddetli akne formlarının (nodülo-kistik formlar) ve diğer tedavilere yanıt vermeyen aknenin tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

İzotretinoin bir retinoiddir ve 0.5-1.0 mg/kg/gün dozlarında verildiğinde sebase gland fonksiyonunu ve keratinizasyonu inhibe eder. İzotretinoinin tam etki mekanizması bilinmemektedir. Nodüler akneli hastalarda iyileşme sebum sekresyonunun azalması ile gerçekleşir. Sebum sekresyonunun azalması geçicidir ve İzotretinoin dozuna ve tedavi süresine bağlıdır. Bu etki, sebase gland boyutunun azalmasına ve bu glandın farklılaşmasının inhibisyonuna bağlıdır.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim   Yüksek oranda yağlı yiyeceklerle birlikte verildiğinde, yüksek lipofilisitesine bağlı olarak izotretinoin emilimi güçlenir. Yapılan bir araştırmada izotretinoinin hem Cmax hem de EAA değerleri, aç duruma göre yüksek oranda yağlı yiyeceklerle birlikte alanlarda iki katından fazla değerlere ulaşmıştır. Eliminasyon yarılanma ömrü değişmemiştir. Tmax da yiyeceklerle birlikte artmıştır. Bu nedenle izotretinoin kapsüller her zaman yiyeceklerle birlikte alınmalıdır. Nodüler akneli hastalarla sağlıklı bireyler arasında izotretinoin farmakokinetiği açısından farklılık yoktur.    Dağılım İzotretinoin %99.9’dan fazla plazma proteinlerine bağlanır, özellikle de albumine.    Metabolizma Oral uygulamadan sonra plazmada en az 3 metabolit saptanmıştır. 4-oxo-izotretinoin, retinoik asit(tretinoin), 4-oxo-retinoik asit(4-oxo-tretinoin). 80 mg oral İzotretinoin yiyeceklerle birlikte verildiğinde metabolit oluşumunun aç karna uygulamaya göre arttığı gözlenmiştir. 18 yaş üstü kistik aknesi olan hastalar, tekrarlanan dozlar sonrasında kararlı durumda izotretinoine göre 4-oxo-İzotretinoine 3.4 kat daha fazla maruz kalmışlardır. İn vitro çalışmalarda P450 enzimlerinden 2C8, 2C9, 3A4 ve 2B6’nın izotretinoin metabolizmasından sorumlu başlıca izoformlar oldukları saptanmıştır.    Eliminasyon Oral uygulamadan sonra sıvı süspansiyon izotretinoinin yarılanma ömrü 90 saat olmuştur. 74 sağlıklı yetişkin bireye tek doz 80 mg İzotretinoin oral yolla uygulandıktan sonra t1/2 sırasıyla, İzotretinoin 21, 4-oxo-İzotretinoin 24.0 olarak gerçekleşmiştir.   Pediyatrik hastalar Pediyatrik hastalarla yetişkin hastalar arasında izotretinoinin farmakokinetiği açısından fark gözlenmemiştir. 12-15 yaş arası çocuklarda t1/2 İzotretinoin 15.7,  4-oxo-izotretinoin 23.1 olarak gerçekleşmiştir.  

Farmasötik Şekli

Yumuşak Jelatin Kapsül

Formülü

Her bir yumuşak jelatin kapsül 20 mg izotretinoin, yardımcı madde olarak DL-alfa-tokoferol, bütillendirilmiş hidroksi anisol, disodyum edetat, soya yağı, kısmen hidrojenize soya yağı, %70 sorbitol solüsyonu ve boyar madde olarak titanyum dioksit, ponceau 4R (E124) ve Indigotine Lacquer (indigo carmine) içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Vit A Toksik etkiler artabileceğinden, hastalar vit A içeren vitaminler almamaları konusunda uyarılmalıdır.   Tetrasiklinler Tetrasiklin kullanımıyla birlikte izotretinoin kullanımı ile bildirilen psödotümör serebri vakaları olduğunda birlikte kullanım önerilmemektedir.   Mikro-doz progesteron preparatları Tek başına progesteron içeren oral kontraseptiflerle istenmeyen hamilelikler daha sık bildirildiğinden, izotretinoin kullanımı sırasında kombine oral kontraseptiflerin tercih edilmesi önerilmektedir.   Fenitoin İzotretinoinin fenitoinin farmakokinetiğini etkilediği bilinmektedir. Fenitoinin de osteomalazi nedeni olduğu bilinmektedir. Bu nedenle bu iki ilacın birlikte kullanımları sırasında dikkatli olunmalıdır.   Sistemik kortikosteroidler Sistemik kortikosteroidlerin osteoporoz yaptıkları bilinmektedir. Bu nedenle bu iki ilacın birlikte kullanımları sırasında dikkatli olunmalıdır.   Laboratuar testi etkileşimleri   Gebelik testi İzotretinoin tedavisi öncesi mutlaka gebelik testinin (-) olduğu idrar veya serum testi ile kanıtlanmalıdır. Tedavi esnasında da ayda 1 kez bu testin (-) olduğu tekrarlanmalıdır.   Lipidler Tedavi öncesi ve takip sırasında kan lipidleri açlık koşullarında izlenmelidir. İzotretinoin tedavisi esnasında hipertrigliseridemi 4 hastada 1’nde görülür. Diyabet, obezite, alkolizm durumlarında daha fazla dikkat edilmelidir.   Karaciğer fonksiyon testi Klinik çalışmalarda hepatit ve transaminaz yükselmeleri  gözlendiğinden haftalık veya 2 haftalık karaciğer enzim takipleri yapılmalıdır.   Glukoz İzotretinoin tedavisi sırasında bazı hastalarda kan şekeri kontrolü bozulmuştur. Bazılarında da yeni diyabet vakaları teşhis edilmiştir ancak ilişki kanıtlanamamıştır.   CPK Bazı hastalarda ağır fiziksel egzersiz sonrası oluşan CPK yükselmeleri 2 hafta içinde normal sınırlara dönmüştür. Rabdomiyoliz vakası bildirilmemiştir.  

Kontraendikasyonlar

Gebelik kategorisi X’tir. Gebelikte kesinlikle kontrendikedir. İzotretinoin bu ilaca veya herhangi bir bileşenine karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir. İzotretinoin, jelatin kapsüllerde koruyucu olarak kullanılan parabenlere karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde de kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Kullanıma ilişkin uyarılar 1-Tedaviye bir sonraki adet döneminin ikinci veya üçüncü gününden önce başlanmamalıdır. 2-Tedaviye başlamadan önceki iki hafta içinde negatif gebelik testi sonucu alınmalıdır (Tedavi sırasında her ay gebelik testlerinin yapılması önerilir). 3- İzotretinoin  tedavisine başlamadan önce, hekim, gebe kalma potansiyeli olan hastalara, alınacak önlemler, çok ağır fetal malformasyon riski, tedavi sırasında veya kesildikten sonraki bir ay içinde gebe kalmanın muhtemel sonuçları hakkında sözlü ve yazılı bilgi vermelidir. 4-Aynı etkili ve kesintisiz gebelik önleyici tedbirler, araya giren süre ne kadar uzun olursa olsun, tedavinin tekrarlandığı her sefer alınmalı ve tedaviden sonra bir ay sürdürülmelidir. 5-Hasta bu önlemlere rağmen, izotretinoin tedavisi sırasında veya tedavi bırakıldıktan sonraki bir ay içinde gebe kaldığı takdirde, fetusta ağır bir malformasyon görülme riski çok yüksektir. İzotretinoin yiyeceklerle birlikte verilmelidir. İzotretinoinin tavsiye edilen doz aralığı, 15-20 hafta boyunca, yiyeceklerle birlikte ikiye bölünmüş dozlar halinde 0.5-1.0 mg/kg/gündür. 0.1, 0.5 ve 1.0 mg/kg/gün dozlarının karşılaştırıldığı çalışmalarda hastalığın ilk temizlenmesinin tüm dozlarla sağlandığı ancak düşük dozlarla yeniden tedavi gerekliliğinin arttığı görülmüştür. Tedavi esnasında doz, elde edilen yanıta veya oluşan klinik yan etkilere (bazıları dozla ilişkili olabilir) bağlı olarak ayarlanabilir. Yetişkin hastalarda hastalık çok ciddi düzeydeyse ve başlıca gövdede belirginse tolere edilebildiği sürece 2.0 mg/kg/gün dozuna kadar doz artırılabilir. İzotretinoin yiyeceklerle birlikte alınamadığında emilim belirgin şekilde düşecektir. Doz artırımından önce hastanın ilacı alımı sırasında yiyeceklerle birliktelik konusundaki uyumu sorgulanmalıdır. İzotretinoinin günde tek doz kullanımının güvenilirliği ortaya konmamıştır. Kapsüller öğünlerle beraber günde bir veya iki kerede alınmalıdır. 15-20 haftalık tedavi süresi bitmeden önce toplam nodül sayısının %70’inden fazlası düzeldiyse tedaviye devam edilmeyebilir. 2 ay veya daha fazla tedavisiz süre sonrasında halen ısrarcı nodüler akne devam ediyorsa  ikinci kur tedavi başlanabilir. İskelet gelişimi tamamlanmamış hastalarda optimal tedavisiz aralık süresi belirlenmemiştir. İzotretinoin ile uzun süre düşük doz çalışması yapılmamıştır ve uzun süreli kullanım önerilmez. 15-20 haftalık tedavi ile birçok hastada tam ve uzun süreli remisyon sağlanmıştır. 2. tedavi kürü gerektiğinde en az 8 hafta ara verilmesi önerilir çünkü ilk tedavi bitiminden sonra da iyileşmenin devam ettiği gösterilmiştir. Jelli epilasyon dermatit riski taşıması nedeniyle tedavi sırasında ve tedaviden sonra 5-6 ay süreyle kullanılmamalıdır. Pediyatrik hastalarda kullanım sırasında sırt ağrılarında artış (%29) ve artralji (%22) görülmüştür.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zoretanin 10 mg Yumuşak Jelatin Kapsül, 30 kapsül içeren blister / kutu.

Saklama Koşulları

25ºC’nin altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde ve ışıktan koruyarak saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Zoretanin 20 mg Yumuşak Jelatin Kapsül, 30 kapsül içeren blister / kutu.

Uyarılar/Önlemler

Psikiyatrik Bozukluklar İzotretinoin, depresyon, psikoz nadiren de intihar düşünceleri, denemeleri ve intihara neden olabilir. Bu olaylarla ilgili olarak hiçbir etki mekanizması ortaya konamamıştır.   Psödotümör serebri İzotretinoin kullanımı ile birkaç psödotümör serebri (benign intrakranyal hipertansiyon) vakası belirtilmiştir. Bazılarında tetrasiklin kullanımının da olduğu tesbit edilmiştir. Bu nedenle tetrasiklinlerle birlikte kullanım önlenmelidir. Erken semptomlar papilla ödemi, baş ağrısı, bulantı kusma olabilir.   Pankreatit Yüksek veya normal serum trigliseridleri olan hastalarda akut pankreatit bildirilmiştir.   Lipidler İzotretinoin kullanımıyla ilişkili 800 mg/dL’nin üzerinde serum trigliseridleri düzeyleri bildirilmiştir. Klinik çalışmalarda %25 hastada serum trigliseridlerinde yükselme tesbit edilmiştir. HDL ve kolesterol seviyelerinde de %15 ve %7’lik yükselmeler gözlenmiş, tedavi sonlandırıldığında bu etkiler geriye dönmüştür.   Duyma bozukluğu İzotretinoin kullanan hastaların bazılarında duyma bozukluğu bildirilmiştir. Bazı hastalarda bu etki tedavi sonlandırılmasına rağmen düzelmemiştir.   Hepatotoksisite İzotretinoine bağlı olarak geliştiği düşünülen klinik hepatit bildirilmiştir. İzotretinoin  kullanan %15 hastada hafif ve orta şiddette karaciğer enzim yükselmeleri  de bildirilmiştir.   İnflamatuar barsak hastalığı Daha öncesinde intestinal bozukluğu olmayan hastalarda İzotretinoin kullanımına bağlı inflamatuar barsak hastalığı da bildirilmiştir. Karın ağrısı, rektal kanama veya ciddi diyaresi olan hastalar zaman geçirmeden İzotretinoin tedavisini sonlandırmalıdırlar.   İskelet sistemi ile ilgili   Kemik mineral yoğunluğu Gelişmekte olan kas-iskelet sistemine İzotretinoinin birden fazla kür uygulamasının etkisi bilinmemektedir. 217 kişilik tek kürlük bir çalışmada izotretinoinin çeşitli iskelet bölümlerinde oluşturduğu değişiklikler incelenmiştir. Kemik yoğunluklarında anlamlı değişiklikler gözlenmemiştir. 13-18 yaş arası 10 hastada, bel omuru kemik yoğunluğunda %3.25’lik azalma kaydedilmiştir. Spontan osteoporoz, osteopeni, kemik kırığı ve kemik kırıklarının geç iyileşmesi izotretinoin kullananlarda bildirilmiştir. İlaç kullanımıyla ilişki ortaya konamamakla birlikte tavsiye edilen dozların üzerinde ve tavsiye edilen sürelerin üzerinde kullanım önerilmemektedir.   Hiperostozis Keratinizasyon bozuklukları çalışmalarında, ortalama 2.24 mg/kg/gün dozuyla yaygın iskelet hiperostozisi görülmüştür. 217 pediatrik hastada (12-17 yaş) izotretinoin 16-20 hafta boyunca yaklaşık 1 mg/kg/gün dozunda iki eşit doza bölünmüş halde verilmiş ve hiperostozis görülmemiştir. Hiperostozsin daha uzun süre tedaviyle oluşabileceği düşünülmektedir.   Prematür epifizyal kapanma İzotretinoin  kullanımıyla ilişkili olabileceği düşünülen spontan bildirilen vakalar mevcuttur.   Görme bozukluğu Görme problemleri dikkatlice izlenmelidir.   Korneal opasiteler Keratinizasyon bozuklukları olan hastalarda daha yüksek izotretinoin dozları kullanıldığında korneal opasiteler görülmüştür. Tedavi sonlandırıldığında ise 6-7 hafta sonra lezyonlar düzelmiştir.   Gece görüşünde azalma Bazı hastalarda bu etki aniden ortaya çıkabileceğinden araba kullanmaları esnasında oluşabilecek tehlike konusunda uyarılmalıdırlar.   Genel İzotretinoinin kemik kaybına etkisi ortaya konmamışsa da yaşla bağlantılı osteoporoz hikayesi olanlarda, osteomalazi ve diğer kemik metabolizması bozuklukları olanlarda doktorların dikkatli olmaları önerilir. Anorexia nervosa hastası olan, kronik kortikosteroid veya antikonvülsan kullanan hastalarda da Vit D metabolizması etkilenebileceğinden dikkatli olunmalıdır. ZORETANİN ile tedavi edilmiş hastalar tedavi sırasında ve tedavinin bitiminden sonraki bir ay içerisinde kan bağışı yapamazlar.   Gebelikte kullanım Gebelik kategorisi X’tir. Gebelikte kesinlikle kontrendikedir.   Emziren annelerde kullanım İzotretinoinin sütle atılıp atılmadığı bilinmememektedir ancak yüksek derecede lipofilik olduğundan ilacın süte geçme olasılığı fazladır ve potansiyel istenmeyen  etkilerinden dolayı emziren anneler kullanmamalıdır.   Araç ve makine kullanımına etkisi Bazı hastalarda gece görüşünde azalmaya yol açabileceğinden ve bu etki aniden ortaya çıkabileceğinden hastalar araba kullanmaları esnasında oluşabilecek tehlike konusunda uyarılmalıdırlar.                                                      HASTALARA UYARILAR                               İLACI KULLANMADAN ÖNCE MUTLAKA OKUYUNUZ                        Bu bölüm kadın hastalar içindir: İzotretinoinin kullanımı sırasında kesinlikle gebe kalmayınız. Tedaviye başlamadan önce gebe olmadığınız kesinlikle tespit edilmiş olmalıdır.  Gebelik sırasında izotretinoinin kullanımı bebeğin sakat doğmasına sebep olabilir.  İlacın vücuttan geç atılması nedeniyle, tedavinin bitiminden sonra da 1 ay boyunca gebe kalmamalısınız.  Tedaviye başlamadan 4 hafta önce, ilacın kullanımı sırasında ve tedavi bittikten sonra 1 ay süresince gebeliği önleyici önlemler almanız zorunludur. Etkili bir korunmaya rağmen ilaç kullanırken veya tedavi sonrasındaki 1 ay içinde gebe kalırsanız ya da böyle bir şüphe olursa derhal hekiminize başvurunuz.  Emziren anneler ilacı kullanamazlar  Bu bölüm kadın ve erkek hastalar içindir: İlaç kullanımı esnasında ve tedavi bitiminden sonraki bir ay boyunca kan bağışı yapmak   yasaktır. İlacı alırken A vitamini içeren diğer ilaçlar kullanılmamalıdır.  Elinizdeki ilacı eczaneden, sadece doktorunuzla birlikte imzaladığınız “reçete ve hasta onay formu”  karşılığında satın alabilirsiniz. Söz konusu formu imzalamadan önce, arka yüzündeki uyarı ve bilgileri tam olarak okumuş ve anlamış olmanız gerekir.  Hekiminiz ilaç hakkında geniş bilgiye sahiptir. Tereddüt ettiğiniz konularda kendisine danışınız.  İlaç sadece sizin kullanımınız içindir, başka hiç kimseye vermeyiniz.    Yukarıdaki uyarılar sizi korkutmamalıdır. Hekiminizin kontrolünde ve talimatlara uyarak kullandığınız müddetçe ilacınız size güvenli ve etkin bir tedavi sağlayacaktır. İlacın belirtilen zararlı etkileri sadece hamilelik esnasında bebek üzerindedir. Kısıtlayıcı süre olan tedavinin sona ermesinden 1 ay sonra tekrar hamile kalabilir ve sağlıklı bebek sahibi olabilirsiniz.    

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Aşağıdaki istenmeyen etkilerin birçoğu yüksek doz vit A alanlardakilerle benzerdir (deride ve muköz membranlarda kuruluk). Dozla ilişki Çeilit ve hipertrigliseridemi genellikle dozla ilişkilidir. İstenmeyen etkilerin birçoğu tedavi kesildikten bir süre sonra geri dönmüştür.   Tüm vücut Alerjik reaksiyonlar, vaskülit, sistemik aşırı duyarlılık, ödem, yorgunluk, lenfadenopati, kilo kaybı.   Kardiyovasküler Çarpıntı, taşikardi, vasküler trombotik hastalık, inme.   Endokrin Hipertrigliseridemi, kan şeker düzeylerinde değişliklik.   Gastrointestinal İnflamatuar barsak hastalığı, pankreatit, hepatit, kolit, özofajit, ileit, bulantı.   Hematolojik Anemi, trombositopeni, nötropeni.   Kas-iskelet Hiperostozis, tendon ve ligamanlarının kalsifikasyonu, prematür epifiz kapanması, kemik mineral yoğunluğunda azalma, artrit, rabdomiyoliz.   Nörolojik Psödotümör serebri, sersemlik, başağrısı, insomnia, başağrısı, letarji, parestezi, senkop.   Psikiyatrik İntihar düşüncesi ve denemesi, depresyon, psikoz, agresyon, saldırgan davranışlar, emosyonel dengesizlik.   Üreme sistemi Anormal adet dönemleri   Solunum Bronkospazm, ses değişikliği, solunum yolu infeksiyonu.   Deri ve ekleri Akne fulminans, alopesi, morluklar, çeilit, ağız kuruluğu, burun kuruluğu, deri kuruluğu, epistaksis, kızarıklık, hirsutizm, hiper ve hipopigmentasyon, tırnak distrofisi, paronişi, kaşıntı, terleme, ürtiker.   Özel duyular   Duyma Duyma bozukluğu, tinnitus.   Görme Korneal opasite, gece görüşünün azalması, katarakt, konjunktivit, göz kuruluğu, keratit, optik nörit, fotofobi, görme bozukluğu.   Üriner sistem Glomerulonefrit.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Abakavirin tek doz halinde 1200 mg’a ve günlük toplam 1800 mg’a kadar olan dozları klinik çalışmalarda hastalara uygulanmıştır. Beklenmedik bir advers etki bildirilmemiştir. Daha yüksek dozların etkileri bilinmemektedir. Eğer doz aşımı olursa, hasta toksisite bulguları açısından izlenmeli (Bkz. Yan Etkiler / Advers Etkiler) ve standart destek tedavi gerektiği şekilde uygulanmalıdır. Abakavirin peritoneal diyaliz veya hemodiyaliz ile vücuttan uzaklaştırılıp uzaklaştırılmadığı bilinmemektedir.

Endikasyonlar

Ziagen, HIV (İnsan İmmün Yetmezlik Virusu) ile enfekte erişkinlerin ve çocukların antiretroviral kombinasyon tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Abakavir revers transkriptaz inhibitörü bir nükleozid analoğudur. Abakavir, HIV’in zidovudin, lamivudin, zalsitabin, didanozin ya da nevirapine dirençli klinik izolatları da dahil olmak üzere HIV-1 ve HIV-2’ye karşı etkili seçici bir antiviraldir. İn vitro çalışmalar, HIV ile ilgili etki mekanizmasının, viral replikasyon döngüsünde zincirin kesintiye uğraması ve sonlanması ile sonuçlanan şekilde gelişen HIV revers transkriptaz enziminin inhibisyonu olduğunu göstermiştir. Abakavir, nevirapin ve zidovudin ile kombinasyonunda in vitro olarak sinerjik etki gösterir. Didanozin, zalsitabin, lamivudin ve stavudin ile kombinasyonunda aditif etkili olduğu gösterilmiştir.   İn vitro olarak abakavire dirençli HIV-1 izolatları seçilmiştir, bunlar revers transkriptaz enziminin (RT) kodon bölgesindeki ( M184V, K65R, L74V ve Y115F kodonları) spesifik genotip değişiklikleriyle ilişkilidir. Abakavire viral direnç, in vitro ve in vivo olarak, virüsün yabanıl tipinde klinik olarak anlamlı bir düzeyde olabilen, IC50de sekiz katlık bir artışa varan çoklu mutasyonları gerektirdiği için, göreceli olarak yavaş şekilde gelişir. Abakavire dirençli izolatlar; lamivudin, zalsitabin ve/veya didanozine de azalmış duyarlılık gösterebilir fakat zidovudin ve stavudine duyarlı kalabilir. Abakavir ile proteaz inhibitörleri veya nükleozid revers transkriptaz inhibitörü olmayan ilaçlar arasında çapraz direnç bulunmaz.   Klinik deneyim: Klinik çalışmalarda, zidovudin ve lamivudinle kombine Ziagen tedavisi erişkin ve çocuklarda CD4 hücre sayısında buna uyan yükselmelerle birlikte viral yükte belirgin ve kalıcı azalmaya neden olmuştur. Daha önce hiç tedavi edilmemiş hastalarda, çift-kör 48 haftalık klinik çalışmada abakavir, lamivudin ve zidovudin kombinasyonu indinavir, lamivudin ve zidovudin kombinasyonuyla primer etkinlik analizinde eşdeğer antiviral etkinlik göstermiştir. Başlangıç plazma HIV-1 RNA düzeyleri 100.000 kopya/ml’nin üzerinde olan hastaların sekonder analizinde indinavir içeren kombinasyonu alan hastaların yanıtı daha üstün olmuştur. Başlangıç plazma HIV-1 RNA düzeyleri 100.000 kopya/ml’nin altında olan hastaların her iki tedaviye yanıtı eşit bulunmuştur. Çocuklarda körlenmemiş NRTI kombinasyonlarını (körlenmiş nelfinavir ile veya nelfinarvirsiz) karşılaştıran bir çalışmada, lamivudin ve zidovudin ile tedavi edilenlerle (%44) karşılaştırıldığında abakavir ve lamivudin (%73) veya abakavir ve zidovudin (%70) ile tedavi edilenlerin anlamlı ölçüde daha büyük oranında 24 haftada HIV-1 RNA£400 kopya/ml idi. Geniş ölçüde antiretroviral tedavi uygulanmış çocuklarda abakavir, lamivudin ve zidovudin kombinasyonuyla fazla yüksek olmayan fakat uzun süreli bir etki gözlenmiştir. Tedavi denenmiş hastalarda Ziagen’in nükleozid revers transkriptaz inhibitörü ilaçlara eklenmesinin viral yükü azaltmak ve CD4 hücre sayısını artırmakta ek bir fayda sağladığını gösteren sınırlı veri bulunmaktadır. Yararının derecesi, abakavire çapraz direnç açısından seçilmiş olabilecek olan ilk tedavinin özelliği ve süresine bağlıdır. Abakavir, beyin omurilik sıvısına (BOS) geçer   (Bkz. Farmakokinetik Özellikler), BOS’da HIV-1 RNA düzeylerini düşürdüğü gösterilmiştir. Diğer antiretroviral ilaçlarla kombine olarak HIV ile ilişkili nörolojik komplikasyonların önlenmesinde etkisi olabilir ve bu korunaklı bölgede direnç gelişimini geciktirebilir.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim:  Abakavir oral uygulamayı takiben barsaktan hızla ve tam olarak emilir. Erişkinlerde absolü biyoyararlılığı %83 civarındadır. Oral uygulamayı takiben, maksimum serum konsantrasyonuna (Cmaks) ulaşmada ortalama süre (tmaks) yaklaşık tablet formu için bir buçuk saattir. Tablet ile solüsyon arasında AUC bakımından farklılık gözlenmemiştir. Terapötik doz seviyelerinde (günde iki kez 300mg) abakavir tabletin sabit Cmaks’ı yaklaşık 3 µg/ml ve 12 saatlik doz aralığında AUC yaklaşık 6 µg/ml’dir. Oral solüsyonun Cmaks değeri tabletten hafifçe daha yüksektir. Yemekler, emilimi geciktirir ve Cmaks‘ı azaltır fakat genel olarak plazma konsantrasyonlarını (AUC) etkilemez. Bu nedenle Ziagen yemekle birlikte veya aç karna alınabilir.   Dağılım: İv uygulamayı takiben abakavirin serbest olarak vücut dokularına geçtiğini gösterir şekilde görünür dağılım hacmi yaklaşık 0.8 l/kg dır. HIV infeksiyonu bulunan hastalarda yapılan çalışmalar abakavirin %30 ile %44 arasında plazma BOS AUC oranıyla BOS’a iyi penetre olduğunu göstermiştir. Bir faz I farmakokinetik çalışmasında günde iki kez 300 mg oral abakavir uygulamasını takiben abakavirin BOS’a penetrasyonu incelenmiştir. Dozdan 1.5 saat sonra BOS’da ulaşılan ortalama konsantrasyon 0.14  µg/ml’dir. Günde iki kez 600 mg dozda yapılan başka bir farmakokinetik çalışmada abakavirin BOS’daki konsantrasyonu, zamanla uygulamadan 0.5-1 saat sonra yaklaşık 0.13 µg/ml’den 3-4 saat sonra yaklaşık 0.74 µg/ml’ye yükselmiştir. Zirve konsantrasyonlarına dört saatte erişilememiş de olsa, belirlenen değerler, 0.08 µg/ml veya 0.26 µM’deki abakavir IC50‘den dokuz kat daha yüksekti. İn vitro plazma protein bağlama çalışmaları, abakavirin terapötik dozlarda insan plazma proteinlerine yalnızca düşük ile orta derecede (yaklaşık %49) bağlandığını gösterir. Bu durum, plazma protein bağlama yerinden çıkarılma nedeniyle olan ilaç etkileşimlerinin olasılığının düşük olduğunu işaret eder.   Metabolizma: Abakavir esas olarak karaciğerde metabolize olur, uygulanan dozun %2’den azı değişmemiş halde böbrekten atılır. İnsanda temel metabolizma yolu alkol dehidrogenaz ve idrardan atılan dozun yaklaşık % 66’sını oluşturan 5’-karboksilik asidi ve 5’-glukuronidi meydana getiren glukuronidasyondur.   Eliminasyon: Abakavirin ortalama yarı ömrü 1.5 saattir. Günde iki kez 300 mg oral abakavirin multipl dozlarından sonra belirgin bir ilaç birikimi olmamıştır. Abakavirin eliminasyonu, oluşan metabolitlerin esas olarak idrarla atıldığı hepatik metabolizma ile gerçekleşir. Uygulanan abakavir dozunun yaklaşık %83’ü idrarda metabolitler ile değişmemiş abakavir şeklindedir, gerisi feçesle elimine edilir.   Özel Populasyonlar:  Karaciğer Yetmezliği: Abakavir esas olarak karaciğerde metabolize olur. Abakavirin farmakokinetiği hafif hepatik yetmezlik olan (Child-Pugh skoru 5-6) hastalarda çalışılmıştır. Sonuçlar abakavir AUC değerinde ortalama 1.89 misli bir artış ve abakavir yarılanma-ömründe 1.58 misli artış olduğunu göstermiştir. Metabolitlerin AUC’leri karaciğer hastalığı tarafından değiştirilmemiştir. Bununla beraber bunların oluşum ve eliminasyon hızları azalmıştır. Hafif hepatik yetmezliği olanlar karaciğer hastalığı olmayanların terapötik aralığı içinde ilaç düzeyleri için günde 2 kez 200mg abakavir almalıdır. Orta ve şiddetli karaciğer yetmezliğinde Ziagen farmakokinetiği çalışılmamıştır; bu nedenle Ziagen bu hastalarda kontrendikedir.   Böbrek Yetmezliği: Abakavir esas olarak karaciğerde metabolize olur, uygulanan dozun %2’den azı değişmemiş halde böbrekten atılır. Abakavirin ileri evre böbrek yetmezliğindeki hastalardaki farmakokinetiği normal renal fonksiyonlu hastalardakine benzer. Bundan dolayı renal yetmezlikte doz azaltılmasına gerek duyulmamaktadır.   Çocuklarda Kullanım: Abakavir oral solüsyon şeklinde çocuklara verildiğinde hızla ve tam olarak emilir. Plazma konsantrasyonlarında daha fazla değişiklik olmakla birlikte çocuklardaki genel farmakokinetik parametreler erişkinlerdekine benzerdir. Üç aydan 16 yaşa kadar olan çocuklarda önerilen doz, günde iki kez 8 mg/kg’dır. Bu ise, erişkinde uygulanan günde iki kez 300 mg’a eşdeğer terapötik konsantrasyona büyük ölçüde ulaşabilecek, hafifçe daha yüksek ortalama plazma konsantrasyonlarını sağlayacaktır.   Yaşlılarda Kullanım: Altmışbeş yaşın üstündeki hastalarda abakavir farmakokinetiği incelenmemiştir. Yaşlı hastaların tedavisi sırasında karaciğer, böbrek ve kalp fonksiyonlarında azalmanın ve birlikte uygulanan diğer ilaç tedavilerinin daha sık olacağı  dikkate alınmalıdır.

Farmasötik Şekli

FILM TABLET

Formülü

Ziagen film tablet, 300 mg abakavir içerir. Yardımcı madde: Opadry Sarı YS-1-12789-A

İlaç Etkileşmeleri

Ziagen’in in vitro denemelerinin sonuçları ve abakavirin bilinen major metabolizması temel alındığında diğer ilaçlarla etkileşme ihtimali çok azdır. Abakavir, sitokrom P450 3A4 enzimi aracılı metabolizmayı inhibe etme potansiyeli taşımaz. Ayrıca CYP 3A4, CYP2C9 ya da CYP2D6 enzimleriyle metabolize olan ilaçlarla etkileşmediği in vitro olarak gösterilmiştir. Karaciğer metabolizma indüksiyonu klinik çalışmalar sırasında gözlenmemiştir.  Bu nedenle, başlıca P450 enzimiyle metabolize olan antiretroviral proteaz inhibitörleri veya diğer ilaçlarla etkileşme olasılığı azdır. Klinik çalışmalarda abakavir, zidovudin ve lamivudin arasında belirgin bir etkileşim olmadığı gösterilmiştir.   Etanol: Abakavirin metabolizması etanol ile birlikte uygulandığında AUC’da yaklaşık % 41’lik bir artış olacak şekilde değişiklik göstermektedir. Abakavirin güvenilirlik profiline bakıldığında bu bulgular, klinik olarak anlamlı değildir. Abakavir, etanol metabolizmasını etkilemez.   Metadon: Yapılan farmakokinetik bir çalışmada abakavir, metadon ile birlikte günde 2 kez 600 mg verildiğinde; Abakavirin Cmax’unda %35’lik bir azalma ve tmax’unda ise 1 saatlik  gecikme gösterilmiştir. AUC değişmemiştir. Abakavirin farmakokinetiğindeki bu değişikliklerin kliniğe yansıdığı düşünülmemektedir. Bu çalışmada abakavir ortalama metadon sistemik klirensini %22’ye kadar arttırmıştır. Bu değişikliğin hastaların çoğunda kliniğe yansıdığı düşünülmese de metadon re-titrasyonu gerekebilir.    Retinoidler: İsotretinoin gibi retinoid bileşikleri alkol dehidrogenaz yolu ile elimine edilirler. Abakavir ile etkileşim olasıdır; ama böyle bir çalışma yapılmamıştır. 

Kontraendikasyonlar

Ziagen kullanımı, abakavire veya preparatın bileşiminde bulunan diğer maddelere aşırı duyarlı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

(Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde) 16 yaş üstü adolesanlarda ve erişkinlerde : Önerilen doz günde iki kez 300 mg (bir tablet) Ziagen’dir. Üç ay – 16 yaş arasındaki çocuklarda: Önerilen doz günlük toplam doz 600 mg’ı aşmayacak şekilde günde iki kez 8 mg/kg dır. Ziagen yemek ile veya aç karna alınabilir. Ziagen’in çocuklar ve tablet kullanımının uygun olmadığı hastalar için oral solüsyon formu vardır. Tedaviye, HIV enfeksiyonu tedavisinde deneyimli bir hekim tarafından başlanmalıdır. Renal yetmezliği olan hastalarda doz: Renal disfonksiyonu bulunan hastalarda Ziagen’in doz ayarlamasına gerek yoktur. (Bkz. Farmakokinetik özellikler) Hepatik yetmezliği olan hastalarda doz: Abakavir esas olarak karaciğerde metabolize olur. Hafif hepatik yetmezliği olan hastalarda (Child-Pugh skoru 5-6) önerilen doz günde 2 kez 200 mg’dır. Doz azaltmasını yapmak için bu hastaların tedavisinde Ziagen Oral Solüsyon kullanılmalıdır. Ziagen orta şiddetli ve şiddetli karaciğer yetmezliği olan hastalarda, bu grup hastalarda farmakokinetiği çalışılmadığından kontrendikedir (bkz. Farmakokinetik özellikleri).

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Ziagen Oral Solüsyon, 20 mg/ml, 240 ml, çocuklar için emniyet kapaklı polietilen şişede.

Saklama Koşulları

300C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Ziagen 300mg Film Tablet , 60 tablet, blisterde

Uyarılar/Önlemler

Aşırı duyarlılık (bkz. İstenmeyen etkiler):   Klinik çalışmalarda, abakavir kullanan hastaların yaklaşık %5’inde, çok seyrek vakalarda ölüm dahil olmak üzere, aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişmiştir.   Risk faktörleri   Çalışmalar abakavire karşı gelişen aşırı duyarlılık reaksiyonlarında görülen anlamlı artış riski ile HLA B*5701 alel gen taşıyıcılığı arasında ilişki olduğunu göstermiştir. Prospektif CNA106030 (PREDICT-1) çalışmasında, hastaların tedaviden önce HLA B*5701 alel geni taşıyıp taşımadıkları yönünden değerlendirilmesi ve bu alel geni taşıyan hastalarda abakavir kullanımından kaçınılması, klinik olarak abakavire karşı gelişen aşırı duyarlılık reaksiyonlarını % 7.8’den (847’de 66) % 3.4’e (803’te 27) (p<0.0001), aşırı duyarlılık reaksiyonu insidansını da deri bant testi ile de doğrulandığı gibi % 2.7’den (842’de 23) % 0.0’a (802’de 0) düşürmüştür (p<0.0001). Bu çalışmaya göre, abakavir tedavisi sırasında, HLA B*5701 alel geni taşıyan hastaların % 48 – 61’inde aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişirken taşımayanların sadece % 0 – 4’ünde gelişmiştir.   Klinisyenler, daha önce abakavire maruz kalmamış HIV ile enfekte hastaları HLA B*5701 alel geni taşıyıp taşımadıkları yönünden değerlendirmelidir. HLA B*5701 alel gen taşıyıcısı olan hastalarda abakavir kullanımı tavsiye edilmez, abakavir kullanımı sadece faydalarının risklerinden fazla olduğu istisnai durumlarda, tıbbi gözetim altında düşünülmelidir.   Şüpheli aşırı duyarlılık reaksiyonu tanısı, abakavir tedavisi gören hastalarda verilecek klinik kararın temelini oluşturmalıdır. Şiddetli veya öldürücü reaksiyon oluşma olasılığı olduğundan HLA B*5701 alel geni yokluğunda bile, aşırı duyarlılık reaksiyonu gözardı edilemezse abakavir tedavisini kesmek ve bir daha başlamamak önemlidir.   Klinik tanım   Aşırı duyarlılık reaksiyonları, birçok organın tutulumuna işaret eden belirtilerle kendini gösterir. Hastaların çoğunda sendromun bir parçası olarak ateş ve/veya döküntü vardır. Aşırı duyarlılığın diğer bazı belirtileri ise halsizlik, kırıklık, bulantı, kusma, ishal veya karın ağrısı gibi gastrointestinal belirtiler ve dispne, boğaz ağrısı, öksürük, anormal akciğer röntgeni bulguları (başlıca, lokalize olabilen infiltrasyonlar) gibi solunum sistemi ile ilgili semptomlardır. Aşırı duyarlılık reaksiyonu belirtileri, abakavir tedavisi boyunca herhangi bir zamanda gelişebilir; ama genellikle tedavinin ilk 6 haftasında görülür. Belirtiler, devam eden tedavi ile kötüleşir ve hayatı tehdit edici olabilir. Abakavirin bırakılmasıyla genellikle semptomlar düzelir.   Klinik tedavi   Aşırı duyarlılık belirtileri gelişen hastalar öneri için doktorları ile DERHAL İRTİBAT KURMALIDIRLAR. Aşırı duyarlılık reaksiyonu tanısı konursa, abakavir kullanımına DERHAL son verilmelidir. Aşırı duyarlılık reaksiyonunun gelişmesinden sonra ZİAGEN veya abakavir içeren başka bir tıbbi ürünün (TrIzIvIr™) yeniden kullanımı saatler içerisinde hayatı tehdit edici hipotansiyon ve ölüm gibi semptomları içeren çok daha ciddi belirtilerin gelişmesine neden olacağı için ASLA TEKRAR BAŞLANMAMALIDIR.   Tanıda geç kalmamak ve hayatı tehdit edici aşırı duyarlılık reaksiyonu riskini en aza indirmek için, başka tanılar (solunum sistemi hastalıkları, grip benzeri hastalık, gastroenterit veya diğer ilaçlara karşı reaksiyonlar) olasılığı bulunsa da, aşırı duyarlılık olasılığı dışlanamıyorsa ZİAGEN kullanımı kesilmelidir. Alternatif ilaç tedavileri ile oluşan semptomların tekrarında da ZİAGEN’e veya abakavir içeren diğer ürünlere (TrIzIvIr™) tekrar başlanmamalıdır.   Aşırı duyarlılık durumu hakkında hastaları bilgilendirmek için, ZİAGEN kutusu içinde bir uyarı kartı bulundurulmaktadır.   Abakavir tedavisinin kesilmesini takiben özellikle yapılması gerekenler   Abakavir tedavisi kesilmişse ve tekrar başlanması düşünülüyorsa, hastanın aşırı duyarlılık reaksiyonu belirtilerini göstermediğinden emin olunarak, ilacın bırakılma sebebi değerlendirilmelidir. Aşırı duyarlılık reaksiyonu olasılığı dışlanamıyorsa, ZİAGEN’e veya abakavir içeren bir başka ilaca (TrIzIvIr) tekrar başlanmamalıdır.   Bir tek anahtar belirtinin (döküntü, ateş, keyifsizlik/halsizlik, gastrointestinal semptom veya solunumla ilgili bir semptom) ardından abakavirin kesildiği, sonra tekrar başlandığı durumlarda seyrek olarak aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Bu hastalarda abakavire tekrar başlanmasına karar verilmişse, uygulama doğrudan tıbbi gözetim altında yapılmalıdır.   Çok seyrek durumlarda önceden aşırı duyarlılık semptomları olmayan ve tedaviye yeniden başlanmış hastalarda aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Eğer abakavire yeniden başlama kararı verilmişse, bu, hasta tıbbi bakıma hızla ulaşabilecek ise uygulanmalıdır.   Bilinmeyen HLA B*5701 durumu olan ve abakaviri önceden tolere etmiş hastalarda abakavirin tekrar kullanımında, HLA B*5701 alel gen taşıyıcılığının görüntülenmesi tavsiye edilmektedir. HLA B*5701 alel için test sonucu pozitif olan hastalarda abakavire tekrar başlanması tavsiye edilmez. Abakavirin tekrar kullanımı, sadece istisnai durumlarda; potansiyel yararların risklerinden fazla olması halinde ve yakın doktor gözetimi altında düşünülmelidir.   Önemli hasta bilgisi   Reçete edenler, aşırı duyarlılık reaksiyonlarına dair aşağıda yer alan uyarılar konusunda hastaları tamamen bilgilendirmekle yükümlüdür:   Hastalar abakavire karşı gelişen aşırı duyarlılık reaksiyonlarının hayatı tehdit edici  bir olay veya ölümle sonuçlanabileceği olasılığı hakkında bilgilendirilmelidir. (HLA B*5701 pozitif olan hastalarda aşırı duyarlılık reaksiyon riski daha yüksektir) HLA B*5701 negatif olan hastalarda dahil olmak üzerehastalar,    aşırı duyarlılık   reaksiyonlarına   bağlı   olabilecek   belirtiler geliştiğinde DERHAL doktorları ile TEMASA GEÇMELİDİR. Abakavire karşı aşırı duyarlı olan hastalara, ZİAGEN veya abakavir içeren diğer ilaçları (TrIzIvIr™) asla tekrar almamaları gerektiği hatırlatılmalıdır. Aşırı duyarlılık reaksiyonu hikayesi olan hastaların abakavire tekrar başlamasını önlemek için, ZİAGEN’in arta kalan tabletlerini eczaneye geri vermeleri istenmelidir. Herhangi   bir nedenle, çoğunlukla olası   bir   advers   etki veya hastalığa   bağlı olarak abakavir kullanmayı bırakan hastalara, tekrar başlamadan önce mutlaka doktorlarıyla temas kurmaları önerilmelidir. Her   hastaya,   ZİAGEN  kutusu   içinde   bulunan kullanma talimatını okuması gerektiği söylenmeli,    kutudaki  Uyarı   Kartı’nı   almalarının   ve   her   zaman    yanlarında bulundurmalarının önemi hatırlatılmalıdır.   Laktik asidoz/steatozla birlikte ciddi hepatomegali   HIV enfeksiyonlarının tedavisinde antiretroviral nükleozid analoglarının tek başına veya abakavir dahil kombinasyonların kullanımında, ölümle sonlanan vakalar dahil laktik asidoz ve steatozla birlikte ciddi hepatomegali bildirilmiştir. Bu vakaların çoğu, kadınlarda ortaya çıkmıştır.   Laktik asidozu düşündürecek klinik belirtiler arasında genel halsizlik, iştahsızlık, nedeni bilinmeyen ani kilo kaybı, gastrointestinal belirtiler ve solunum belirtileri (dispne ve takipne) yer alır.   Abakavir kullanılırken, her hastada ve özellikle bilinen karaciğer hastalığı yönünden risk faktörü taşıyan hastalarda tedbirli olunmalıdır. Klinik veya laboratuvar sonuçlarına dayanarak laktik asidoz veya hepatotoksisite (bunlar arasında, transaminazlarda belirgin artış olmasa bile hepatomegali ve steatoz da yer alabilir) geliştiği düşünülen hastalarda abakavir tedavisi ertelenmelidir.     Yağın yeniden dağılımı   Kombine antiretroviral tedavi alan hastalarda, tek başına ya da birlikte olmak üzere, santral obezite, dorsoservikal yağ miktarında artış (bufalo hörgücü), kol ve bacaklarda zayıflama, yüzde zayıflama, göğüslerin büyümesi, serum lipid ve kan glukoz düzeylerinde artış dahil vücut yağının yeniden dağılımı/birikimi gözlemlenmiştir (bkz. İstenmeyen etkiler).   Proteaz inhibitörü (PI) ve nükleozid analoğu revers transkriptaz inhibitörü (NRTI) sınıfı ilaçların tümü, bir ya da birden fazla sayıda spesifik istenmeyen etkilerle (yaygın olarak, lipodistrofi olarak bilinen genel bir sendroma bağlanır) ilişkilendirilmiştir. Veriler, terapötik sınıflarına göre bu ürünler arasında risk yönünden farklar olduğuna işaret etmektedir.   Buna ilaveten, lipodistrofi sendromunun etiyolojisi çok faktörlüdür; örneğin, HIV hastalığının durumu, ileri yaş ve antiretroviral tedavinin süresi dahil hepsi önemlidir ve olasılıkla sinerjistik rol oynamaktadırlar.   Bu olayların uzun dönemdeki sonuçları halen bilinmemektedir.   Klinik muayene, yağ dağılımına ait fizik muayene bulgularının değerlendirilmesini de içermelidir. Serum lipid ve kan glukoz düzeylerinin ölçülmesi düşünülmelidir. Lipid bozuklukları klinik olarak uygun şekilde tedavi edilmelidir.   İmmün rekonstitüsyon sendromu   Ciddi bağışıklık yetmezliği olan HIV’le enfekte hastalarda, antiretroviral tedaviye (ART) başlandığında, asemptomatik veya rezidüel fırsatçı enfeksiyonlara karşı enflamatuvar bir reaksiyon gelişerek, ağır klinik durumlara veya semptomların kötüleşmesine yol açabilir. Tipik olarak, bu tür reaksiyonlar ART’ye başlandıktan sonraki ilk birkaç hafta veya ay içinde gözlemlenir. Bununla ilgili verilebilecek uygun örnekler sitomegalovirüs retiniti, genel ve/veya fokal mikobakteriyel enfeksiyonlar ve Pneumocystis jiroveci (P. carinii) pnömonisidir. Bütün enflamatuvar semptomlar gecikmeden değerlendirilmeli ve gerekli durumda tedavi başlanmalıdır.   Fırsatçı enfeksiyonlar   Abakavir veya başka bir antiretroviral tedavi uygulanan hastalarda, fırsatçı enfeksiyonlar ve HIV enfeksiyonunun diğer komplikasyonları gelişmeye devam edebilir. Bu nedenle, bu hastalar HIV ile ilişkili hastalıkların tedavisinde tecrübeli hekimler tarafından yakın tıbbi gözetim altında tutulmalıdırlar.   Enfeksiyon bulaşması   Hastalara, abakavir de dahil olmak üzere, güncel antiretroviral tedavinin, HIV’in cinsel temas ya da kan yolu ile başkalarına bulaşma riskini önlediğinin kanıtlanmadığı belirtilmelidir. Uygun önlemlerin alınmasına devam edilmelidir.   Miyokard enfarktüsü   Antiretroviral kombinasyon tedavisi alan hastalarda miyokard enfarktüsü oranını araştırmak için tasarlanan prospektif, epidemiyolojik, gözlemsel bir çalışmada; son 6 ay boyunca abakavir kullanımı ile artan miyokard enfarktüsü riski arasında bir korelasyon yapılmıştır. GlaxoSmithKline firmasının desteklediği klinik çalışmaların toplu analizleri yapılmış ve abakavir kullanımıyla birlikte miyokard enfarktüsü riskinde bir artış olmadığı gözlenmiştir. Olası artışı açıklayan biyolojik bir mekanizma bulunmamaktadır. Bütünüyle gözlenen gruplardan ve kontrollü klinik çalışmalardan elde edilen veriler abakavir tedavisi ile miyokard enfarktüsü riski arasında bir ilişki kurmak için yeterli değildir.   Abakavir dahil, antiretroviral ilaçlar reçete edilirken koroner kalp hastalığı riski göz önünde bulundurulmalı ve değiştirilebilir tüm risk faktörlerini (örneğin; hipertansiyon hiperlipidemi, şeker hastalığı ve sigara içme) minimize etmek için önlem alınmalıdır.   ZİAGEN içerdiği sorbitol nedeni ile karın ağrısı ve diyareye sebep olmaktadır. Nadir kalıtımsal fruktoz intolerans problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Aşırı Duyarlılık: (Bkz. Uyarılar ve Önlemler) Klinik çalışmalarda, Ziagen kullanan hastaların yaklaşık %4’ ünde, çok nadir vakalarda ölüm olmak üzere, aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişmiştir. Bu reaksiyon, çoklu organ tutulmasına işaret eden belirtilerle karakterize olarak kendini gösterir. Aşırı duyarlılık reaksiyonu geliştiren hastaların çoğunda sendromun bir parçası olarak ateş ve/veya döküntü (genellikle makülopapüler veya ürtikeryal) olacaktır bununla birlikte reaksiyonlar döküntü veya ateş olmadan da oluşmaktadır. Belirtiler Ziagen ile tedavi süresinde herhangi bir zamanda başlayabilir ama genellikle Ziagen tedavisinin başlamasını takip eden altı hafta içinde (ortalama başlama süresi 11 gün) görülür. Bu aşırı duyarlılık reaksiyonlarının belirtileri aşağıda liste halinde verilmiştir.  En az %10 hastada görülen aşırı duyarlılık reaksiyonları koyu renkte yazılmıştır.   Deri: Döküntü (genellikle makülopapüler veya ürtikeryal) Gastrointestinal Sistem: Bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı, ağızda ülserasyonlar   Solunum Sistemi:  Dispne, öksürük, boğaz ağrısı, yetişkin solunum sıkıntısı sendromu, solunum yetmezliği Diğer: Ateş, yorgunluk, keyifsizlik, ödem, lenfadenopati, hipotansiyon, konjunktivit, anafilaksi Nörolojik/Psikiyatrik: Baş ağrısı, parestezi Hematolojik: Lenfopeni Karaciğer/Pankreas: Karaciğer fonksiyon testlerinde yükselme, karaciğer yetmezliği İskelet ve Kas Sistemi: Miyalji, nadiren miyoliz, artralji, yükselmiş kreatin fosfokinaz Üroloji: Kreatinin yükselmesi, böbrek yetmezliği   Başlangıçta aşırı duyarlılık reaksiyonu gösteren bazı hastaların solunum sistemi hastalığı (pnömoni, bronşit, farenjit), grip benzeri hastalık, gastroenterit olabileceği veya diğer tıbbi tedavilere reaksiyon gösterdiği düşünülmüştür. Aşırı duyarlılık tanısındaki bu gecikme, Ziagen’e devam edilmesi veya tekrar başlanması sonucunu doğurmuş ve bu çok daha ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonuna veya ölüme neden olmuştur. Bundan dolayı bu hastalıkların belirtilerini gösteren hastalar, aşırı duyarlılık reaksiyonu tanısı açısından dikkatle ele alınmalıdır. Aşırı duyarlılık reaksiyonu olasılığı ortadan kaldırılamıyorsa Ziagen veya abakavir içeren herhangi bir ilaca  tekrar başlanmamalıdır.   Aşırı duyarlılık reaksiyonuna bağlı belirtiler devam eden tedaviyle beraber  kötüleşebilir ve genellikle Ziagen’in bırakılmasıyla düzelir. Abakavire karşı gelişen aşırı duyarlılığın oluşumunu veya şiddetini tahmin edebileceğimiz risk faktörleri bilinmemektedir.   Ziagen’e tekrar başlanmasının ardından aşırı duyarlılık reaksiyonu birkaç saat gibi kısa bir süre içinde belirtileri ile geri dönmüştür. Aşırı duyarlılık reaksiyonunun tekrarlaması ilk gelişenden daha şiddetli seyredebilir, hayatı tehdit edici hipotansiyon ve ölüme neden olabilir. Bu aşırı duyarlılık reaksiyonunu geliştiren hastalar Ziagen’i  veya abakavir içeren herhangi bir ilacı bırakmalı ve asla tekrar denememelidir.    Bir tek anahtar semptom (döküntü, ateş veya gastrointestinal veya solunumla ilgili bir semptom) nedeni ile Ziagen kesilmesi sonrasında Ziagen’e tekrar başlanmasını takiben nadiren aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Öncesinde aşırı duyarlılık reaksiyonunun belirgin bir belirtisini göstermeyen, tedaviye yeniden başlanan hastalarda çok nadir olarak aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Bildirilen diğer yan etkilerin pek çoğu için, bunların Ziagen’e mi, HIV hastalığının tedavisinde kullanılan pek çok ilaca mı, yoksa hastalığın kendisine mi ait olduğu belirsizdir.   Aşağıda sıralananların çoğu (bulantı, kusma, diyare, ateş, yorgunluk, döküntü) abakavir aşırı duyarlılığının bir kısmı şeklinde yaygın olarak ortaya çıkar. Bu nedenle bu semptomlardan herhangi birine sahip hastalar aşırı duyarlılık reaksiyonu varlığı bakımından dikkatle değerlendirilmelidir. Eğer Ziagen bu semptomlardan herhangi birini göstermesi nedeniyle bırakılmışsa, tekrar Ziagen’e başlama kararı sadece doğrudan tıbbi gözetim altında yapılmalıdır (bkz. Ziagen tedavisinin kesilmesini takiben dikkat edilecek hususlar).   Aşağıda belirtilen yan etkilerin çoğunluğu tedaviyi sınırlayıcı nitelikte değildir: Bunların sınıflandırılmasında aşağıdaki sistem kullanılmıştır:-çok yaygın (>1/10), yaygın (>1/100 ,<1/10), yaygın değil (>1/1000,<1/100), nadir (>1/10000,<1/1000), çok nadir (<1/10000)   Metabolizma ve beslenme bozuklukları: Yaygın: iştahsızlık   Sinir sistemi hastalıkları Yaygın: baş ağrısı   Gastrointestinal hastalıklar: Yaygın: Bulantı, kusma, ishal Nadir: Pankreatit bildirilmiştir; fakat Ziagen ile neden-sonuç ilişkisi belli değildir.   Deri ve subkutan doku hastalıkları: Yaygın: Döküntü (sistemik semptomlar olmaksızın) Çok nadir: Eritem multiform, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz   Genel rahatsızlıklar ve uygulama yeri rahatsızlıkları: Yaygın: Ateş, letarji, halsizlik   Kontrollü klinik çalışmalarda Ziagen tedavisi ile ilgili laboratuvar anormallikleri yaygın değildir, insidansları Ziagen tedavisindeki hastalar ve kontrol grubu arasında farklılık göstermemektedir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE HEKİMİNİZE BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

500mg asiklovir içeren 10g’lık bir Zovirax krem tüpünün tamamı ağızdan alınacak olsa bile, bundan dolayı herhangi bir ters etki beklenmez.

Endikasyonlar

Zovirax Krem, ilk ve tekrarlayan genital Herpes ve Herpes labialis de dahil olmak üzere Herpes simplex deri enfeksiyonlarının tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Etki şekli: Asiklovir, Herpes simplex (HSV) tip I ve II ile Varicella zoster virüsüne karşı in vitro son derece etkili olan antiviral bir ajandır. Memeli konak hücreleri üzerinde toksisitesi düşüktür. Asiklovir, Herpes enfeksiyonu bulunan hücreye girdikten sonra fosforillenerek aktif bileşik asiklovir trifosfata dönüşür. Bu sürecin ilk aşaması, virüsün kodladığı timidin kinazın mevcut olmasına bağlıdır. Asiklovir trifosfat, herpese özel DNA polimeraza bir inhibitör ve substrat etkisi gösterip, normal hücresel olayları etkilemeden viral DNA sentezinin ilerlemesini engeller.  

Farmakokinetik Özellikler

Farmakokinetik çalışmalar, Zovirax kremin haricen uygulanmasını takiben minimal sistemik emilim olduğunu göstermiştir.

Farmasötik Şekli

Krem

Formülü

Suyla karışabilen, dimetikon içeren propilen glikollü bazda %5 a/a asiklovir içeren bir kremdir. Her 1 g krem 50 mg asiklovir içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Klinik olarak önemli hiçbir etkileşim saptanmamıştır.

Kontraendikasyonlar

Zovirax Krem, asiklovire veya propilen glikole karşı aşırı duyarlılığı olduğu bilinen hastalarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

(Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde)   Erişkinler ve çocuklar: Zovirax Krem, günde 5 kez, gece dozu atlanmak suretiyle yaklaşık 4 saatlik aralıklarla uygulanmalıdır. Zovirax Krem lezyonlara veya enfeksiyonun başlamasından sonra belirmesi beklenen lezyonlara mümkün olduğu kadar erken uygulanmalıdır. Tekrarlayan vakalarda tedaviye lezyonlar ilk belirdiği zaman veya ön belirti döneminde başlanması özellikle önemlidir. Tedaviye 5 gün devam edilmelidir. Eğer bu süre içinde iyileşme olmazsa, tedaviye 10 güne kadar devam edilebilir.   HARİCEN KULLANILIR. GÖZE SÜRÜLMEMELİDİR.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zovirax Göz Merhemi, 4.5 g, aluminyum tüpte Zovirax Flakon, 5 adet Zovirax 200 mg Tablet, 25 adet, blisterde Zovirax 800 mg Tablet, 20 adet, blisterde

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Buzdolabına koymayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Zovirax %5 Krem, 2 g, plastik pompalı tüp

Uyarılar/Önlemler

Zovirax kremin örneğin ağız, göz veya vajina gibi muköz alanlara uygulanması tahriş edici olabileceğinden uygun değildir. Kazara gözün içine girmemesine özellikle dikkat edilmelidir. Şiddetli bağışıklık yetmezliği olan hastalarda (örneğin; AIDS hastları veya kemik iliği nakli hastaları) oral Zovirax dozları düşünülmelidir. Bu tip hastalar herhangi bir enfeksiyon tedavisi için hekime danışmaya teşvik edilmelidirler. Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı: Gebelik kategorisi B. Asiklovir pazara çıktıktan sonra herhangi bir Zovirax formülasyonu kullanan bayanlarda gelişen gebelikler, gebelik kayıtları halinde dökümente edilmiştir. Bu kayıtlardan elde edilen bulgular, tüm populasyon ile Zovirax kullanan hastalarda görülen doğum kusurları sayısı karşılaştırıldığında bir artış olmadığını göstermiştir ve herhangi bir doğum kusuru genel bir neden öne sürmek için daha önce rastlanmamış bir özellik veya tutarlı bir patern göstermemiştir. Zovirax kremin kullanımı ancak potansiyel yararların bilinmeyen muhtemel risklere ağır bastığı durumlarda düşünülmelidir. Emzirme: İnsanlarla ilgili olarak elde edilen sınırlı veriler, sistemik olarak alındığı zaman ilacın anne sütüne geçtiğini göstermektedir. Bu nedenle emziren annelerde kullanılırken dikkatli olunmalıdır. Ancak Zovirax Krem şeklinde emziren annelerde kullanıldığında bebeğin alacağı dozaj önemsenmeyecek oranda olacaktır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Aşağıdaki sıklık tanımları yan etkilerin rastlanma sıklığını belirtmek için kabul edilen tanımlardır:Çok sık≥1/10, sık≥1/100 ve < 1/10, sık değil≥1/1000 ve <1/100, seyrek≥1/10000 ve <1/1000, çok seyrek<1/10000 Deri ve subkutan doku bozuklukları Sık değil  Zovirax krem uygulamasını takiben yanma veya batma Deride hafif kuruma ve pullanma Kaşınma Seyrek Eritem Uygulamayı takiben temas dermatiti. Duyarlılık testleri uygulandığı durumlarda reaktif maddelerin çoğunlukla asiklovirden çok krem bazındaki maddeler olduğu gösterilmiştir. İmmun sistem bozuklukları Çok seyrek  Anjiyoödem dahil erken aşırıduyarlılık reaksiyonları BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

3100’den fazla hastayı kapsayan klinik araştırmalar sırasında Olanzapin ile 67 kazara veya kasıtlı doz aşımı vakası bildirilmiştir. En yüksek doz olan 300 mg’ı alan hastada sadece uyuklama ve dil sürçmesi görülmüştür. Laboratuvar muayeneleri ve EKG normaldir.   Doz aşımı tedavisi : Hastanın Olanzapin ile birlikte başka ilaçlar alıp almadığı araştırılmalıdır. Hava yolları açık tutularak yeterli ventilasyon ve oksijenasyon sağlanmalıdır. Midenin yıkanmasından sonra aktif kömür bulamacı ve laksatif verilebilir. Hasta bilinçsiz ise önce entübasyon yapılmalıdır. Distonik reaksiyon, konvülsiyon ve konfüzyon kusma ve aspirasyona yol açabilir.   Kardiyovasküler sistem sürekli izlenmelidir. Olanzapin için spesifik antidot yoktur. Genel destekleyici yöntemler uygulanır. Hipotansiyon intravenöz sıvı ve sempatomimetik ilaçlarla tedavi edilir. Adrenalin ve dopamin gibi beta-agonist etkisi olan ilaçlardan kaçınılmalıdır; çünkü Olanzapin a1 reseptörleri bloke ettiğinden b reseptörlerin karşılıksız stimülasyonu hipotansiyonu daha da ağırlaştırır.

Endikasyonlar

Şizofreni Zyzapin, şizofreninin başlangıç ve idame tedavisinde endikedir.   Bipolar Bozukluk   Monoterapi Zyzapin monoterapi şeklinde, Bipolar I Bozuklukta görülen akut mikst veya manik epizodların akut ve idame tedavisinde endikedir.   Kombine Tedavi Zyzapin, lityum veya valproat ile kombinasyon şeklinde, Bipolar I Bozuklukla ilişkili akut mikst veya manik epizodların kısa dönem tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Olanzapin bir monoaminerjik reseptör antagonisti olup aşağıdaki reseptörlere yüksek afinite ile bağlanır : Serotonin 5HT2A/2C, dopamin D1-4, muskarinik M1-5, histamin H1 ve adrenerjik a1 reseptörler. Olanzapin ayrıca daha zayıf bir afinite ile GABAA, benzodiazepin ve  b adrenerjik reseptörlere de bağlanır.   Olanzapin’in şizofreni tedavisindeki etkinliğinin mekanizması bilinmemekle birlikte dopamin ve serotonin (5HT2) reseptörlerinde yaptığı antagonizma yoluyla olduğu ileri sürülmüştür. Bipolar I tipi bozuklukla birlikte olan mani ataklarının tedavisindeki etki mekanizması ise bilinmemektedir.   Olanzapin’in çeşitli reseptör tiplerine bağlanması ilacın diğer terapötik ve yan etkilerini de açıklayabilmektedir : Bunlar arasında antikolinerjik etkiler (muskarinik M1-5 reseptörler), uyuklama (histamin H1 reseptörleri), ortostatik hipotansiyon (adrenerjik a1 reseptörleri) sayılabilir.

Farmakokinetik Özellikler

Absorpsiyon : Olanzapin oral yolla iyi absorbe olur ve yaklaşık 6 saatte doruk plazma konsantrasyonuna erişir. Besinler absorpsiyon hızını ve miktarını etkilemez. Klinik doz aralığında lineer farmakokinetik özellik gösterir.   Dağılım : Olanzapin vücutta yaygın bir dağılım gösterir. Dağılım hacmi yaklaşık 1000 L’dir. 7 – 1100 ng/ml konsantrasyon aralığında plazma proteinlerine % 93 oranında bağlanır (albumin ve a1 asit glukoprotein). Yarılanma ömrü 21 – 54 saat (ortalama 36 saat), görünür plazma klirensi 12 – 47 L/saat (ortalama 25 L/saat)’tir. Olanzapin diyalizle kandan uzaklaştırılamaz.   Metabolizma : 14C karbon ile işaretlenmiş Olanzapin’in tek doz olarak oral yolla verilmesinden sonra verilen dozun % 7’si değişmemiş molekül olarak idrarla atılır. Bu da ilacın büyük ölçüde metabolize olduğunu gösterir. Plazmada, Olanzapin, total radyoaktivite eğrisinin altındaki alanın (EAA) sadece % 12’sini oluşturur ki bu da metabolitlerden etkilenmenin (exposure) yüksek oranda olduğunu gösterir. Yinelenen dozlardan sonra kararlı durumda plazmadaki başlıca Olanzapin metabolitleri Olanzapin’in plazma konsantrasyonunun % 44’ünü oluşturan 10-N glukuronid ve Olanzapin konsantrasyonunun % 31’ini oluşturan 4’-N-demetil olanzapindir. Her iki metabolit de bildirilen konsantrasyonlarda farmakolojik aktivite göstermez.   Olanzapin başlıca doğrudan glukuronidasyon ve sitokrom P450 (CYP) tarafından oksidasyonla metabolize olur. İn vitro araştırmalar Olanzapin’in oksidasyonunda CYP1A2, CYP2D6 ve flavin içeren monooksijenaz sisteminin rolü olduğunu göstermiştir. İn vivo CYP2D6 yoluyla oksidasyon fazla önem taşımaz; çünkü bu enzimi olmayan kimselerde Olanzapin klirensi azalmaz.   Atılım : Verilen bir Olanzapin dozunun % 57’si idrarla, % 30’u feçes ile vücuttan atılır.   Özel Hasta Grupları   Böbrek Hastalığı : Olanzapin’in sadece % 7’si idrarla atıldığından böbrek hastalarında Olanzapin kinetiği değişmez ve doz ayarlaması gerekmez.   Karaciğer Hastalığı : Her ne kadar karaciğer hastalığında klirensin azalması beklenirse de yapılan bir araştırmada Child Pugh Klas A ve B karaciğer hastalarında Olanzapin farmakokinetiğinin değişmediği veya çok az değiştiği görülmüştür.   Yaş : Yaşlılarda (> 65 yaş) Olanzapin’in yarı ömrü 1.5 kat daha uzundur. Dozlamada bu durum dikkate alınmalıdır.   Cinsiyet : Kadınlarda klirens erkeklere göre % 30 daha düşüktür. Ancak bu durum etkinliği ve yan etkilerin sıklığını etkilemez.   Sigara : Sigara içenlerde klirens % 40 daha yüksektir; ancak bu durum rutin olarak doz ayarlaması yapılmasını gerektirmez.   Faktörlerin kombinasyonu : Yaş, cinsiyet ve sigara bir arada alındığında popülasyonlar arasında önemli farmakokinetik farklar doğabilir. Örneğin genç, sigara içen erkeklerde klirens, yaşlı ve sigara içmeyen kadınlardan 3 kat daha yüksek olabilir.

Farmasötik Şekli

FİLM TABLET

Formülü

Her film tablet; 5 mg Olanzapin içerir. Boyar madde olarak; Titanyum dioksit kullanılmıştır.  

İlaç Etkileşmeleri

Olanzapin’in diğer ilaçlara etkisi : Olanzapin merkezi sinir sistemini etkileyen diğer ilaçlarla ve alkolle birlikte alınacağında dikkatli olunmalıdır. Olanzapin hipotansiyon yapabildiğinden antihipertansif ilaçların etkisini şiddetlendirebilir. Olanzapin levodopanın ve dopamin agonistlerinin etkilerini antagonize edebilir.   Diğer ilaçların Olanzapin’e etkisi :   Omeprazol ve Rifampin gibi CYP1A2 endüktörleri Olanzapin klirensini arttırabilir. Fluvoksamin gibi CYP1A2 inhibitörleri ise Olanzapin eliminasyonunu azaltabilir; ancak Olanzapin çoklu enzim sistemiyle metabolize olduğundan bunlardan fazla etkilenmesi beklenmez.   Aktif kömür : 1 g aktif kömür Olanzapin’in Cmax’ını (maksimum plazma konsantrasyonu) ve EAA’sını (Eğrinin Altındaki Alan) % 60 azaltır. Aktif kömür Olanzapin zehirlenmesinde faydalı olabilir.   Simetidin, Alüminyum ve Magnezyum içeren antasidler : Olanzapin’in oral biyoyararlanımını etkilemez.   Karbamazepin : Günde 2 kez 200 mg dozda verildiğinde Olanzapin klirensini % 50 arttırır.   Etanol : 45 mg / kg’lık tek dozda Olanzapin farmakokinetiğini etkilemez.   Fluoksetin : Olanzapin kan konsantrasyonunda hafif artışa neden olur. Doz ayarlaması gerekmez.   Valproat : İn vitro denemelerde valproat ile Olanzapin’in birbiriyle etkileşim potansiyeli görülmemiştir.   St. John’s Wort : Bu herbal ilaç Olanzapin’in kan seviyelerini düşürerek onun antipsikotik etkisini azaltabilir. Bir hasta her iki ilacı birlikte alıyorsa St. John’s Wort’un birden kesilmesi Olanzapin’in kan düzeylerini tehlikeli bir şekilde yükseltebilir.   Olanzapin’in aşağıdaki ilaçlarla klinikte etkileşimi görülmemiştir : İmipramin, desipramin, varfarin, alkol, diazepam, N-demetil diazepam, lityum, biperiden, teofilin ve metabolitleri. Bununla beraber Olanzapin’in alkol veya diazepam ile birlikte alınması, Olanzapin’in tek başına kullanımı sonucu da görülen ortostatik hipotansiyonu potansiyalize etmektedir.

Kontraendikasyonlar

Olanzapin preparatın içindeki maddelerden herhangi birine karşı alerjisi olanlarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Şizofreni   Başlangıç Tedavisi   Tedaviye günde 5 mg’lık veya 10 mg’lık doz ile başlanır ve birkaç gün içinde günde 10 mg’lık doza erişmek hedeflenir. İlaç günde 1 kere ve yemek saatleri gözetilmeksizin alınır.   Doz ayarlaması gerektiğinde artırma veya azaltma işlemi 5 mg’lık doz fraksiyonu ile yapılır. Ayarlamalar en az 1 hafta ara ile yapılmalıdır; çünkü Olanzapin’in kararlı durum konsantrasyonları 1 haftada oluşur. İlacın antipsikotik etkisi 10 mg – 15 mg’lık doz aralığında görülür. Bununla beraber 15 mg’lık dozun 10 mg’a üstünlüğü gösterilmiş değildir. 20 mg’ın üstünde dozlarla klinik deneyim yoktur. Zayıf ve güçsüz hastalarda, sigara içmeyen ve 65 yaşın üstünde olan kadın hastalarda tedaviye 5 mg dozla başlanması önerilir.   İdame Tedavisi   Klinik çalışmalarda, 8 hafta süreyle 10 mg / gün ve 20 mg / gün arasında Olanzapin dozları ile stabil hale gelen şizofreni hastalarında 8 aya varan idame tedavi süreleri bildirilmiştir. Olanzapin tedavisinin ne kadar sürdürülmesi gerektiği ile ilgili herhangi kesin bir bilgi mevcut olmadığından, ilaca hastadaki iyileşmeyi sürdürecek en düşük dozda ve en kısa süre boyunca devam edilmesi önerilir.   Bipolar Bozukluk   Monoterapi   Başlangıç dozu günde 10 mg – 15 mg olup ilaç günde 1 kez ve yemek saatleri dikkate alınmadan verilir. Doz ayarlamaları 5 mg’lık dozlar şeklinde ve 24 saatten daha sık olmamak üzere yapılır. Antimanik etki günde 5 mg – 20 mg dozlarla 1 ay içinde görülür. 20 mg’ın üstündeki dozların emniyeti ve etkinliği araştırılmamıştır. Her ne kadar iyileşmenin sürdürülmesi ve nükslerin önlenmesi için uzun süreli idame tedavisi arzu edilirse de 1 aydan daha uzun süreli Olanzapin tedavisi konusunda klinik veri mevcut değildir.   Kombinasyon Tedavisi Olanzapin, lityum ve valproat ile kombine edileceği zaman başlangıç dozu yemek saatleri dikkate alınmaksızın günde 1 kez olmak üzere 10 mg şeklindedir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

ZYZAPİN® 10 mg FİLM TABLET, 28 Film Tablet içeren blister ambalajda, karton kutuda.

Saklama Koşulları

Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.   25°C’nin altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde ve ışıktan koruyarak saklayınız.  

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

ZYZAPİN® 5 mg FİLM TABLET, 28 Film Tablet içeren blister ambalajda, karton kutuda.

Uyarılar/Önlemler

Uyarılar :   Hiperglisemi ve Diabetes mellitus : Olanzapin’i de içeren atipik antipsikotiklerle tedavi edilen hastalarda hiperglisemi bildirilmiştir. Bu bazı vakalarda ağır, ketoasidoz veya hiperosmolar koma ile komplike ve ölümcül olabilmektedir. Epidemiyolojik araştırmalar atipik antipsikotiklerle tedavi gören hastalarda hiperglisemi riskinin arttığını göstermiştir. Diabetes mellitus hastalarına antipsikotik tedavi yapılırken glisemik kontrolün kötüye gidip gitmediği dikkatle izlenmelidir. Diyabet riski olan hastalarda (obezite, ailede diyabet hastalığı) açlık kan şekeri, tedaviye başlarken ve ondan sonra periyodik olarak ölçülmelidir. Atipik antipsikotiklerle tedavi gören hastalar poliüri, polidipsi, polifaji ve kuvvetsizlik gibi  diyabet semptomları için dikkatle gözlenmelidir. Bazı vakalarda ilacın kesilmesi ile hiperglisemi kaybolabilir, bazı vakalarda ise ilaç kesilse de diyabet semptomları sürer.   Demansla ilgili psikozlar : Plasebo kontrollü klinik araştırmalarda demansla birlikte psikozu olan yaşlı hastalarda Olanzapin tedavisi görenlerde ölüm oranı (% 3.5), plasebo verilenlerdekine göre (% 1.5) daha yüksek bulunmuştur. Bu artışa neden olan risk faktörleri ileri yaş (> 80), sedasyon, benzodiazepin kullanımı ve akciğer hastalıkları (pnömoni, aspirasyon)’dır. Olanzapin demansla ilgili psikozların tedavisi için onaylanmış değildir. Diğer yeni nesil (atipik) antipsikotik ilaçlarda olduğu gibi bu ilaç da demansı olan yaşlı hastaların psikozlarında kullanıldığında serebrovasküler olaylar, enfeksiyon, kalp yetmezliği ile ani ölüm v.b. nedenlerle ölüm riskinde artışa neden olma olasılığı taşımaktadır.   Demansı olan yaşlı hastalarda serebrovasküler advers olaylar ve inme : Demansla ilgili psikozu olan yaşlı hastalarda Olanzapin tedavisi sırasında serebrovasküler advers olaylar (inme, geçici iskemik ataklar) bildirilmiştir. Olanzapin demansla ilgili psikozların tedavisi için onaylanmış değildir.   Nöroleptik Malin Sendrom (NMS) : Olanzapin dahil atipik antipsikotik ilaçlarla tedavi gören hastalarda bildirilen ve potansiyel olarak ölümcül olduğu söylenen bir semptom kompleksidir. Klinik belirtileri hiperpireksi, müsküler rijidite, mental durumda değişme ve otonomik instabilite belirtileridir (nabız veya kan basıncında düzensizlik, taşikardi, aşırı terleme ve kalp ritminde bozukluklar). Bunlara ek olarak kreatin fosfokinazda yükselme, miyoglobinüri (rabdomiyoliz) ve akut renal yetmezlik görülebilir.   NMS’nin tedavisi için : 1) Antipsikotik ilaç ve tedavi için mutlaka gerekli olmayan diğer ilaçlar derhal kesilmelidir, 2) Yoğun semptomatik tedavi uygulanmalı ve hasta yakından izlenmelidir, 3) Hastanın ayrıca ciddi bir tıbbi problemi varsa o da tedavi edilmelidir. NMS’nin spesifik farmakolojik tedavisi üzerinde fikir birliği yoktur. NMS iyileştikten sonra yeniden Olanzapin tedavisi gerekiyorsa hasta yakından izlenmelidir; çünkü NMS’nin nüksedebildiği bildirilmiştir.   Tardif diskineziler : Antipsikotik ilaç tedavisi gören hastalarda potansiyel olarak geri dönüşümsüz olan ve istem dışı, diskinetik hareketlerle kendini gösteren bir sendrom gelişebilir. Tardif diskinezinin ortaya çıkma ve geri dönüşümsüz olma olasılığı tedavinin uzaması ve hastaya verilen total kümülatif antipsikotik dozunun artması ile artar. Nadir olarak kısa süreli ve düşük dozda ilaç kullanılan tedavilerde de ortaya çıkabilir. Antipsikotik ilaç tedavisi kesildiğinde sendrom kısmen veya tamamen gerileyebilir. Yerleşmiş bir sendromun bilinen bir tedavisi yoktur. Antipsikotik ilaç tedavisi sendromun belirtilerini maskeleyebilir. Bunun sendromun gelişmesi üzerindeki etkisi bilinmemektedir. Tardif diskinezi belirme olasılığını en aza indirmek için Olanzapin, kronik antipsikotik ilaç tedavisine gereksinimi olan ve daha güvenli alternatif tedavilerin bulunmadığı vakalarda kullanılmalıdır. Kısa süreli Olanzapin tedavilerinde etkili olabilen en düşük doz kullanılmalıdır. Olanzapin tedavisi sırasında tardif diskinezi semptomları belirirse ilacın kesilmesi düşünülür. Ancak bazı vakalarda sendroma rağmen tedaviye devam etmek gerekebilir.   Önlemler :   Ortostatik hipotansiyon : Baş dönmesi, senkop, taşikardi şeklinde belirir. a1-reseptör blokuna bağlı olabilir. Önlenmesi için tedaviye 5 mg dozla başlanır. Doz artırımı uzun aralarla yapılır. Kardiyovasküler hastalığı olanlarda ilaç dikkatle kullanılmalıdır.   Konvülsiyon : Olanzapin geçmişte konvülsiyon geçirmiş olan ya da konvülsiyon eşiği düşük olanlarda (örneğin yaşlılar ve Alzheimer hastalığı) dikkatle kullanılmalıdır.   Hiperprolaktinemi : Dopamin D2 reseptörlerini inhibe eden bütün ilaçlarda olduğu gibi Olanzapin ile de serum prolaktin düzeyinde hafif yükselme görülebilir. Her ne kadar bazı hastalarda galaktore, jinekomasti, amenore, impotans gibi şikayetlere yol açarsa da genelde asemptomatiktir.   Transaminaz yükselmesi : Hastaların % 2’sinden azında görülür. İlacın kesilmesiyle normale döner. Olanzapin karaciğer hastalığı olanlarda dikkatle kullanılmalıdır.   Psikolojik ve Motor fonksiyonlar : Uyuklama Olanzapin alan hastalarda plasebo alanlara göre daha sık görülebilir ve bazen tedaviye ara vermeyi gerektirecek derecede olabilir. Bu belirti dozla orantılıdır. Olanzapin uyanıklık, düşünce ve motor performansı etkileyebileceğinden motorlu araç ve makine kullananlar ilacın kendilerini engellemeyeceğinden emin olmadıkça araç ve makine kullanmamalıdırlar.   Disfaji : Antipsikotik ilaç alanlarda özofagusta dismotilite, disfaji ve aspirasyon pnömonisi görülebilir. Özellikle Alzheimer hastaları bu riski taşır. Olanzapin aspirasyon pnömonisi riski olanlarda dikkatle kullanılmalıdır.   Gebelikte ve Emzirme Döneminde Kullanım :   Gebelikte kullanım : Gebelik kategorisi C’dir. Olanzapin’in deneysel araştırmalarda yüksek dozda embriyotoksik etkisi görülmüştür. Hamile kadınlarda yapılmış yeterli ve iyi kontrollü araştırma mevcut değildir. Olanzapin hamile kadınlarda ancak doktor tavsiyesi ile kullanılmalı, anneye sağlayacağı faydalarla fetus için potansiyel riskleri tartılmalıdır.   Emzirme döneminde kullanım : Olanzapin’in deneysel araştırmalarda süte geçtiği bildirilmektedir. İnsanlarda anne sütüne geçip geçmediği ise bilinmemektedir; ancak insanlarda birçok ilaç anne sütüne geçtiğinden Olanzapin alan annelerin emzirmeden kaçınmaları gerekir.   Araç ve Makine Kullanımına Etkisi : Olanzapin alanlarda uyuklama, baş dönmesi, titreme gibi yan etkiler görülebilir. Hastalar ilacın kendilerini nasıl etkileyeceğini iyice öğrenmeden motorlu araç ve makine kullanmaktan kaçınmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

  Gerek şizofreni gerekse bipolar mani tedavisi sırasında yan etkiler nedeniyle tedaviyi bırakanların sayısı Olanzapin ve plasebo alan gruplarda birbirinden farklı bulunmamıştır.   Olanzapin alan hastalarda % 5 veya daha fazla sıklıkta görülüp plasebo grubunda daha seyrek görülen yan etkiler şunlardır : Postural hipotansiyon, kabızlık, kilo alma, baş dönmesi, davranış bozukluğu, akatizi, uyuklama, asteni, ağız kuruluğu, dispepsi, iştah artışı, titreme. Plasebo grubuna göre daha sık ve % 2’nin üstünde bir sıklıkta görülen yan etkiler şunlardır :   Bütün vücut : Asteni, ateş, sırt ağrısı, göğüs ağrısı, kazara incinme.   Kardiyovasküler sistem : Postural hipotansiyon, taşikardi, hipertansiyon.   Sindirim sistemi : Ağız kuruluğu, kabızlık, dispepsi, kusma, iştah artışı.   Kan ve Lenf sistemi : Ekimoz.   Metabolik ve Nütrisyonel hastalıklar : Kilo alma, periferik ödem.   Kas-İskelet sistemi : Ekstremite ağrısı, eklem ağrısı.   Sinir sistemi : Uyuklama, uykusuzluk, baş dönmesi, karın ağrısı, titreme, akatizi, hipertoni, konuşma bozukluğu.   Solunum sistemi : Rinit, öksürük, farenjit.   Duyu organları : Ambliyopi.   Ürogenital sistem : İdrar inkontinansı, idrar yolları enfeksiyonu.   Ekstrapiramidal yan etkiler : Parkinson semptomları, hipertoni, hipokinezi, maske yüz, akatizi, distoni, diskinezi, torticollis, miyoklonus, okulojirik kriz.   Bipolar mani’de kombinasyon tedavisi :   Bipolar mani nedeniyle lityum veya valproat monoterapisi gören hastalara ek olarak Olanzapin verildiğinde yan etkiler nedeniyle tedaviyi bırakma oranı % 11 olarak bulunmuştur. Olanzapin verilmeden lityum veya valproat monoterapisi sürdürüldüğünde ise tedaviyi bırakma oranı % 2’dir. Kombinasyon tedavisi sırasında tedavinin kesilmesini gerektiren semptomlar uyuklama (% 3), vücut ağırlığında artış (% 1) ve periferik ödemdir (% 1). Bipolar mani’de Olanzapin ile lityum veya valproat kombinasyonu tedavisi sırasında en sık (> % 5) bildirilen yan etkiler; ağız kuruluğu, vücut ağırlığında artış, iştah artışı, baş dönmesi, sırt ağrısı, kabızlık, konuşma bozukluğu, salivasyonda artış, amnezi ve parestezidir.   Ekstrapiramidal semptomlar : Plasebo kontrollü klinik araştırmalarda şizofreninin Olanzapin ile tedavisi sırasında bildirilen ekstrapiramidal semptomar distoni, parkinsonizm, akatizi, diskinezi ve miyoklonustur.   Doza bağlı yan etkiler : Aşağıdaki yan etkilerin sıklığı Olanzapin dozunun artması ile artar : Asteni, ağız kuruluğu, bulantı, uyuklama, titreme.   Laboratuvar bulgularında değişmeler : Olanzapin tedavisi sırasında SGOT, SGPT, GGT, serum prolaktini, eozinofil sayısı ve CPK’de asemptomatik artışlar gözlenmiştir.   Pazarlama sonrası raporlar : Olanzapin’in pazarlanmasından sonra bildirilen aşağıdaki yan etkiler her ne kadar Olanzapin tedavisi sırasında görülmüşse de Olanzapin ile nedensellik bağlantıları olması gerekmez : Alerjik reaksiyon (anafilaktoid reaksiyon, anjioödem, pruritus, ürtiker), diyabet koması, pankreatit, priapizm, rabdomiyoliz ve venöz tromboembolizm (akciğer embolisi ve derin ven trombozu).   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

PVC/alüminyum blisterlerde 56 Kapsül

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Pregabalin baş dönmesi ve uyku haline neden olabilir. Bu nedenle, ilacın bu gibi aktiviteleri etkileyip etkilemediği bilinene kadar, hastalara araba kullanmaları, karmaşık makineleri çalıştırmaları veya tehlike potansiyeli barındıran başka aktivitelerde bulunmaları tavsiye edilmez.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve“Ambalaj Atıkların Kontrolü Yönetmelik”lerine uygun olarak imha edilmelidir.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

ZENIXA 150 mg kapsül

İlaç Nasıl Kullanılır

Her bir ZENIXA kapsül 150 mg pregabalin içerir.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

Geçerli değildir.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

Etken maddeye veya içeriğindeki herhangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Ağızdan alınır.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

ZENIXA 150 mg Kapsül

Doz Aşımı Ve Tedavisi

14.09.2012

Etkin Maddeler

24 ay

Farmakodinamik Özellikler

244/ 91

Farmakokinetik Özellikler

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında, çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

Polivinil klorür (PVC) / folyo blister ambalaj içerisinde beyaz veya kırık beyaz tablet. 2 ve 10 tabletlik ambalajlarda sunulur.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

ZYVOXID araç ve makine kullanımına etkisi değerlendirilmemiştir. ZYVOXID alan hastalarda baş dönmesi muhtemel olduğundan, baş dönmesi halinde araç ve makine kullanmamaları gerektiği hususunda uyarılmalıdırlar.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

ZYVOXID’i aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ Etkin madde içeriği linezolide veya yukarıda listelenen herhangi bir yardımcı maddeye karşı alerjikseniz (aşırı duyarlılık). Monoamin oksidaz inhibitörleri grubuna ait ilaçlardan birini (örneğin fenelzin, izokarboksazid, selegilin, moklobemid) alıyorsanız veya iki hafta öncesine kadar kullandıysanız. Bunlar depresyon veya Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılabilir. Aşağıdaki durumlardan herhangi biri mevcutsa ZYVOXID sizin için uygun olmayabilir. Doktorunuz genel durumunuzu ve tansiyonunuzu değerlendirmek için detaylı kontrol isteyebilir veya başka bir ilaç tedavisinin sizin için daha uygun olduğuna karar verebilir. Bu kategorilerin size uygulanıp uygulanmayacağına emin değilseniz doktorunuza sorunuz. Tansiyonunuz yüksekse. Aşırı faaliyet gösteren tiroid tanısı konulduysa. Böbrek üstü bezinde tümör (feokromositom) veya karsinoid sendrom(hormon sistemlerindeki tümörden dolayı ishal, ciltte kızarıklık, hırıltılı solunum gibi belirtiler) varsa, Manik depresyon, şizoafektif bozukluk, zihinsel karışıklık veya başka zihinsel problemleriniz varsa, Aşağıdaki ilaçlardan herhangi birini kullanıyorsanız: ·   Psödoefedrin veya fenilpropanolamin içeren soğuk algınlığı ve grip ilaçları veya dekonjestan grubuna ait ilaçlar. ·   Salbutamol, terbutalin, fenoterol gibi astımı tedavi etmek için kullanılan bazı ilaçlar. ·   Trisiklik veya SSRI (seçici serotonin reuptake inhibitörleri) olarak bilinen amitriptilin, sipramil, klomipramin, dosulepin, doksepin, fluoksetin, fluvoksamin, imipramin, lofepramin, paroksetin; sertralin gibi depresyon ilaçları. ·   Sumatriptan ve zolmitriptan gibi migreni tedavi etmek için kullanılan ilaçlar. ·   Adrenalin (epimefrin) gibi ani, ciddi alerjik reaksiyonları tedavi etmek için kullanılan ilaçlar. ·   Noradrenalin (norepinefrin), dopamin ve dobutamin gibi tansiyonu arttıran ilaçlar. ·   Petidin gibi şiddetli ağrıyı azaltmak için kullanılan ilaçlar. ·   Buspiron gibi kaygı bozukluklarında (anksiyete) kullanılan ilaçlar.   ZYVOXID’i aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ ZYVOXID ile tedaviye başlamadan önce eğer, Kolay kanama ve morarma Kansızlık Enfeksiyona yatkınlık Daha önceden geçirilmiş kriz veya nöbet Özellikle diyaliz görüyorken böbrek ve karaciğer problemleri İshal varsa doktorunuza söyleyiniz. Tedaviniz esnasında aşağıdaki durumların oluşması halinde hemen doktorunuza söyleyiniz. Bulanık görme, görüşde renk değişiklikleri, detayların görülmesinde zorluk, görme alanı bozukluğu gibi görüşünüz ile ilgili problemleriniz varsa. İshal, özellikle kanlı ishal olursanız tedavinizin kesilmesi gerekebilir. Bu durum, antibiyotikler ile tedavinin ardından oluşabilen bağırsak iltihabı olabilir. Tekrarlayan bulantı veya kusma, karın ağrısı veya hızlı nefes alma. “Bu uyarılar, geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.”   ZYVOXID’in yiyecek ve içecek ile kullanılması ZYVOXID yemekten önce, yemek esnasında veya yemekten sonra alınabilinir. ZYVOXID alırken çok fazla miktarda bekletilmiş peynir, maya özü veya soya sosu gibi soya fasülyesi özü ve özellikle fıçı biraları ve şarap gibi alkollü içki gibi yiyecek ve içeceklerden kaçınınız. Bu ilaç bazı gıdaların içinde doğal olarak bulunan tiramin olarak adlandırılan bir madde ile etkileşebilir ve tansiyonunuzun yükselmesine neden olabilir. Yiyecek ve içeceklerden sonra zonklama ile baş ağrısı olursa doktorunuza veya eczacınıza danışınız. Hamilelik İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   Hamile kadınlarda ZYVOXID etkisi bilinmemektedir. Bu sebeple, hamilelik esnasında doktorunuz tavsiye etmediği sürece kullanmayınız. Hamile iseniz veya hamile kalmak istiyorsanız doktorunuza söyleyiniz.   Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz hemen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.    Emzirme İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   ZYVOXID’in sütünüze geçip geçmediği bilinmemektedir. Emzirmenin durdurulup durdurulmayacağına ya da ZYVOXID tedavisinin durdurulup durdurulmayacağına/ tedaviden kaçınılıp kaçınılmayacağına ilişkin doktorunuz karar verirken, emzirmenin çocuk açısından faydası ve ZYVOXID tedavisinin emziren anne açısından faydasını dikkate alacaktır.   Araç ve makine kullanımı ZYVOXID kendinizi sersemlemiş hissetmenize neden olabilir. Eğer kendinizi böyle hissederseniz, ZYVOXID araç ve makine kullanma yeteneğinizi etkileyebileceğinden kullanmayınız.   Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı ZYVOXID’in bazen belirli bazı ilaçlarla etkileşerek tansiyonda, vücut sıcaklığında veya kalp atım hızında değişiklik gibi yan etkilere neden olma riski vardır.   Aşağıdaki ilaçlardan birini alıyorsanız veya iki hafta öncesine kadar kullandıysanız doktorunuza söyleyiniz. Bu ilaçları önceden veya yakın dönemde kullandıysanız ZYVOXID almayınız. Depresyon veya Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılan monoamin oksidaz inhibitörleri grubuna ait ilaçlar (örneğin fenelzin, izokarboksazid, selegilin, moklobemid). Ayrıca, aşağıdaki ilaçları alıyorsanız doktorunuza söyleyiniz. Tedaviden önce ve tedavi esnasında doktorunuz genel sağlık durumunuzu ve tansiyonunuzu kontrol edip, size hala ZYVOXID vermeye karar verebilir. Bazı durumlarda, başka bir tedavinin sizin için daha iyi olacağına karar verebilir Psödoefedrin veya fenilpropanolamin içeren soğuk algınlığı ve grip ilaçları veya dekonjestan grubuna ait ilaçlar. Salbutamol, terbutalin, fenoterol gibi astımı tedavi etmek için kullanılan bazı ilaçlar. Trisiklik veya SSRI (seçici serotonin reuptake inhibitörleri) olarak bilinen amitriptilin, sipramil, klomipramin, dosulepin, doksepin, fluoksetin, fluvoksamin, imipramin, lofepramin, paroksetin; sertralin gibi depresyon ilaçları. Sumatriptan ve zolmitriptan gibi migreni tedavi etmek için kullanılan ilaçlar. Adrenalin (epimefrin) gibi ani, ciddi alerjik reaksiyonları tedavi etmek için kullanılan ilaçlar. Noradrenalin (norepinefrin), dopamin ve dobütamin gibi tansiyonu arttıran ilaçlar. Petidin gibi şiddetli ağrıyı azaltmak için kullanılan ilaçlar. Buspiron gibi kaygı bozukluklarında (anksiyete) kullanılan ilaçlar. Varfarin gibi kanın pıhtılaşmasını durduran ilaçlar . Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandınız ise lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Tüm ilaçlar gibi ZYVOXID’in içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir.    ZYVOXID ile tedavi esnasında aşağıdaki yan etkilerden birinin oluştuğunu fark ederseniz hemen doktorunuza, hemşirenize veya eczacınıza bildiriniz: Çok kırmızı cilt ve pullanma (dermatit), kızarıklık, kaşınma veya yüz ve boyun bölgesinde şişkinlik gibi cilt reaksiyonları. Bu durumlar, allerjik reaksiyonun belirtisi olabilir ve ZYVOXID almayı durdurmanızı gerektirebilir. Bulanık görme, görme alanı bozukluğu, detayların görülmesinde zorluk görme alanı bozukluğu gibi görüşünüz ile ilgili problemleriniz varsa. İshal, özellikle kanlı ishal olursanız tedavinizin kesilmesi gerekebilir. Bu durum, antibiyotikler ile tedavinin ardından oluşabilen bağırsak iltihabı olabilir. Tekrarlayan bulantı veya kusma, karın ağrısı veya hızlı nefes alma. 28 günden uzun süre ZYVOXID verilen hastalarda uyuşma, karıncalanma veya bulanık görme kaydedilmiştir. Görmede zorluk çekiyorsanız mümkün olan en kısa sürede doktorunuza danışınız.   Diğer yan etkiler:   Yan etkiler aşağıdaki kategorilerde gösterildiği şekilde sırlanmıştır. Çok yaygın           : 10 hastanın en az 1 inde görülebilir. Yaygın                 : 10 hastanın birinden az, fakat 100 hastanın birinden fazla görülebilir. Yaygın olmayan     : 100 hastanın birinden az, fakat 1000 hastanın birinden fazla görülebilir. Seyrek                : 1.000 hastanın birinden az görülebilir. Çok seyrek           : 10.000 hastanın birinden az görülebilir. Bilinmeyen             : Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.   Yaygın:   ·         Mantar enfeksiyonları özellikle vajinal bölgede veya ağızda pamukçuk ·         Baş ağrısı ·         Ağızda metalik tat ·         İshal, bulantı veya kusma ·         Karaciğer veya böbrek fonksiyonunuzun veya kan şekeri düzeyinizin ölçümlerini de içeren bazı kan tahlili sonuçlarında değişiklikler ·         Sebebi bilinmeyen kandaki belirli hücrelerin sayısındaki değişiklikten dolayı kansızlığa (anemi) kadar giden veya kanın pıhtılaşmasını etkileyen kanama veya morarma   Yaygın olmayan:   ·         Kadınlarda vajina veya genital bölgede iltihaplanma ·         Enfeksiyon ile mücadele etmenizi etkileyen kandaki belirli hücrelerin sayısındaki değişiklik ·         Uyumada zorluk çekme ·         Sersemlik, karıncalanma veya uyuşma hissi gibi duyarlılık ·         Bulanık görme ·         Kulakta çınlama (tinnitus) ·         Yüksek tansiyon, damar iltihabı ·         Sindirim güçlüğü, mide ağrısı, kabızlık ·         Ağız kuruluğu veya ağızda yara, şişkinlik, yara, veya dilde renksizlik ·         Ciltte kızarıklık ·         Damar yoluna verildiği yerin çevresinde ağrı ·         Damarlarda iltihaplanma (damla damla enfüzyonun verildiği bölge dahil) ·         Daha sık idrara çıkma ihtiyacı ·         Ateş veya titreme, ağrı veya sızı ·         Yorgunluk veya susuzluk hissi ·         Pankreas iltihabı ·         Terlemede artış ·         Böbrek ve karaciğer fonksiyonunu ölçen kandaki proteinlerde, tuzlarda veya enzimlerde değişiklik ·         Enfeksiyon ile mücadele eden kan hücrelerinin sayısında azalma   Aşağıdaki yan etkiler azımsanacak kadar az vakada gözlemlenmiştir:   Böbrek yetmezliği Geçici iskemik kriz (beyine giden kan akışının geçici olarak bozulması görme kaybı, kol ve bacaklarda güçsüzlük, konuşmada kötü telaffuz etme ve bilinç kaybı gibi kısa süreli belirtilere neden olur) Serotonin sendrom belirtileri (hızlı kalp atışı, kafa karışıklığı, aşırı terleme, hayal görme terleme ve titreme hareketleri) Laktik asidoz belirtileri (tekrarlayan kusma ve bulantı, karın ağrısı, hızlı nefes alma) Ağır cilt bozuklukları Havale Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.  

İlaç Nasıl Kullanılır

Uygun kullanım ve doz/uygulama sıklığı için talimatlar: ZYVOXID tabletlerinizi her zaman doktorunuzun anlattığı şekilde alınız. Eğer emin değilseniz, doktorunuza veya eczacınıza danışınız. Genelde günde iki defa (12 saatte bir) bir tablet (600 mg linezolid) olarak alınız. Tedavi süresi genellikle 10 ila 14 günde tamamlanır, ancak 28 güne kadar da sürebilir. ZYVOXID’in 28 günden daha fazla süren tedavisi için güvenliliği ve etkinliği bilinmemektedir. Tedavi sürenize doktorunuz karar verecektir. ZYVOXID alıyorken, doktorunuz kan sayımınızı izlemek için düzenli kan testleri yapacaktır.   28 günden daha uzun süre ZYVOXID kullandıysanız doktorunuz görme gücünüzü izleyecektir.   Uygulama yolu ve metodu: Ağızdan alınır. Tabletleri biraz su ile bütün olarak yutunuz.   Değişik yaş grupları:   Çocuklarda kullanımı: ZYVOXID dozu çocuklarda yaş ve vücut ağırlığına göre doktorunuz tarafından belirlenir.   Yaşlılarda kullanımı: Doktorunuz sizin için özel bir doz ayarlaması yapmayacaktır.   Özel kullanım durumları:   Böbrek yetmezliği: Doktorunuz sizin için özel bir doz ayarlaması yapmayacaktır. Diyaliz hastası iseniz, ilacınız diyalizden sonra verilecektir.   Karaciğer yetmezliği: Doktorunuz sizin için özel bir doz ayarlaması yapmayacaktır.   Eğer ZYVOXID’in etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.   Kullanmanız gerekenden daha fazla ZYVOXID kullandıysanız: ZYVOXID’den kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz.      ZYVOXID’i kullanmayı unutursanız: Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız. Eğer bir tableti almayı unuttuysanız, hatırladığınızda hemen alınız. Bir sonraki dozu ise bu dozdan 12 saat sonra alınız ve sonraki dozları 12 saat arayla almaya devam ediniz.   ZYVOXID ile tedavi sonlandırıldığındaki oluşabilecek etkiler: Doktorunuz tedavinizi kesmemenizi söylediğinde, ZYVOXID kullanmaya devam ediniz. ZYVOXID ile tedaviniz bittiğinde, tekrar asıl belirtilerin oluşması halinde hemen doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz. Bu ilacı kullanırken herhangi bir sorunuz olursa, doktorunuza veya eczacınıza danışınız

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

ZYVOXID, beyaz veya kırık beyaz, film kaplı tablettir. ZYVOXID’in etkin maddesi linezolid antibakteriyel bir ilaç gurubuna dahildir.  Her tablet 600 mg linezoid isimli etkin maddeyi içerir. 10 tabletlik ve 2 tabletlik blister ambalajlarda bulunur. ZYVOXID oksazolidinonlar grubundan bir antibiyotik olarak belirli bakteri tiplerinin çoğalmasını durdurur. Zatürre ve deri üzerindeki veya deri altındaki bazı enfeksiyonların tedavisi için kullanılır. 

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

ZYVOXID’i çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.   Son kullanma tarihiyle uyumlu olarak kullanınız.   25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.   Ambalajdaki son kullanma tarihinden sonra ZYVOXID’i kullanmayınız.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller ‘Tıbbi atıkların kontrolü yönetmeliği’ ve ‘Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelikleri’ne uygun olarak imha edilmelidir.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

ZYVOXID 600 mg film kaplı tablet

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

ZYVOXID preparatları aşağıda belirtilen mikroorganizmaların duyarlı suşları tarafından oluşturulan aşağıdaki enfeksiyonların tedavisinde endikedir. ZYVOXID’in Gram negatif patojenlere karşı klinik etkinliği yoktur ve Gram negatif enfeksiyon tedavisinde endike değildir. Eş zamanlı bir Gram negatif patojen saptanırsa ya da şüphelenilirse spesifik bir Gram negatif etkili antibakteriyel tedavi gerekir.   Vankomisine-dirençli Enterococcus faecium enfeksiyonları: Bakteriyeminin eşlik ettiği vakalar da dahil olmak üzere.   Nozokomiyal pnömoni: Staphylococcus aureus (metisiline duyarlı ve dirençli suşlar) veya Streptococcus pneumoniae (çoklu-ilaç dirençli suşlar [MDRSP] dahil) tarafından oluşturulan. Deri ve deri yapılarına ait komplike enfeksiyonlar (diyabetik ayak enfeksiyonları dahil, osteomiyelitin eşlik etmediği): Staphylococcus aureus (metisiline duyarlı ve dirençli suşlar), Streptococcus pyogenes veya Streptococcus agalactiae  tarafından oluşturulan. ZYVOXID komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında sadece, mikrobiyolojik testler ile enfeksiyonun duyarlı Gram pozitif bakterilere bağlı olduğu kanıtlandığı durumlarda endikedir. ZYVOXID Gram negatif patojenlere bağlı enfeksiyonlarda etkin değildir. ZYVOXID, komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında Gram negatif organizmalara bağlı enfeksiyonlar eşlik ettiği biliniyor veya şüpheleniliyor ise sadece başka bir alternatif tedavi seçeneğinin olmadığı durumda kullanılmalıdır. Bu durumda, Gram negatif organizmalara karşı tedavi eşzamanlı olarak başlatılmalıdır. ZYVOXID dekübitus ülserli hastalarda çalışılmamıştır. Deri ve deri yapılarına ait komplike olmayan enfeksiyonlar: Staphylococcus aureus (sadece metisiline duyarlı suşlar) veya Streptococcus pyogenes tarafından oluşturulan. Toplumdan edinilmiş pnömoni: Bakteriyeminin eşlik ettiği vakalar da dahil olmak üzere Streptococcus pneumoniae (çoklu-ilaç dirençli suşlar [MDRSP] dahil) veya Staphylococcus aureus (sadece metisiline duyarlı suşlar) tarafından oluşturulan. MDRSP aşağıda belirtilen antibiyotiklerin iki ya da daha fazlasına dirençli suşları belirtmektedir: penisilin, ikinci kuşak sefalosporinler, makrolidler, tetrasiklin ve trimetoprim/sülfametoksazol.  

Doz Aşımı Ve Tedavisi

Bilinen spesifik bir antidotu yoktur. Doz aşımı durumunda, glomerüler filtrasyonun idamesi ile destekleyici tedavi önerilir. Hemodiyaliz linezolidin hızlı eliminasyonunu kolaylaştırabilir. Bir Faz 1 klinik çalışmada, linezolid verildikten 3 saat sonra başlayan ve 3 saat süren bir hemodiyaliz sonunda linezolidin dozunun yaklaşık %30’u vücuttan uzaklaştırmıştır. Linezolidin periton diyalizi veya hemoperfüzyonla vücuttan atılmasına dair veri yoktur. Toksisite belirtileri günlük 3000 mg/ kg olan linezolid dozlarında sıçanlarda harekette yavaşlama ve ataksi, günlük 2000 mg/ kg ile tedavi edilen köpeklerde kusma ve sarsıntı (tremor) olarak deneyimlendi.

Etkin Maddeler

Her film kaplı tablet 600 mg linezolid içerir.

Farmakodinamik Özellikler

Farmakoterapötik grubu: Diğer antibakteriyeller ATC kodu                   : J 01 XX 08   Etki mekanizması Linezolid, yeni bir antibiyotik sınıfı olan oksazolidinonlara dahil, aerobik gram-pozitif bakteri enfeksiyonlarının tedavisinde klinik olarak faydalı sentetik bir antibakteriyel ajandır. Linezolid’in in vitro aktivite spektrumu bazı anaerobik bakterileri de içerir.Linezolid bakteriyel protein sentezini diğer antibakteriyel ajanlardan farklı bir etki mekanizmasıyla inhibe eder; bu nedenle linezolid ile diğer sınıflardan antibiyotiklerle çapraz direnç beklenmez. Linezolid bakteri ribozomu üzerinde 50S altünitesinin 23S altbirimine bağlanarak, bakteriyel translasyon işlevi için mutlaka gerekli bir komponent olan fonksiyonel 70Sbaşlangıç kompleksinin oluşmasını önler.   Duyarlılık Zaman/Öldürme eğrisi çalışmalarının sonuçları linezolidin enterokoklara ve stafilokoklara karşı bakteriyostatik etkili olduğunu göstermiştir. Linezolid streptokoklar için suşların çoğunluğunda bakterisid etkili bulunmuştur. Linezolid aşağıdaki mikroorganizmaların çoğuna karşı hem in vitro koşullarda hem de klinik enfeksiyonlarda etkin bulunmuştur:   Duyarlı Aerobik Gram-pozitif Bakteriler: Enterococcus faecium* Enterococcus faecalis Staphylococcus aureus* Koagülaz negatif Stafilokoklar Streptococcus agalactiae* Streptococcus pneumoniae* Streptococcus pyogenes* Grup C Streptokoklar Grup G Streptokoklar   Duyarlı Anaerobik Gram Pozitif Bakteriler: Clostridium perfringens Peptostreptococcus anaerobius Peptostreptococcus suşları   Dirençli Bakteriler Haemophilus influenzae Moraxella catarrhalis Neisseria suşları Enterobactericeae Pseudomonas suşları   *Onaylı endikasyonlarda bu izolatlar üzerinde klinik etkinlik gösterilmiştir.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim Linezolid, oral uygulamayı takiben hızla ve yüksek oranda emilir. Maksimum plazma konsantrasyonlarına dozu takiben 1-2 saat içinde ulaşılır ve mutlak biyoyararlanımı yaklaşık %100’dür. Bu nedenle, linezolid doz ayarlaması gerektirmeden oral veya intravenöz yolla verilebilir.   Linezolid yemek yeme zamanına bağlı olmaksızın uygulanabilir. Linezolid ile birlikte yüksek yağ içeren yemek verildiği zaman, maksimum plazma konsantrasyonuna erişmek için geçen süre 1.5 saatten 2.2 saate uzar ve Cmaks yaklaşık %17 azalır. Ancak, her iki durumda da total maruz kalma ölçütü olan EAA0-(∞) benzerdir.   Dağılım İnsan ve hayvan farmakokinetik çalışmaları, linezolidin iyi-perfüze olan dokulara rahatça dağıldığını göstermektedir. Linezolid’in plazma proteinlerine bağlanma oranı yaklaşık %31’dir ve konsantrasyondan bağımsızdır. Sağlıklı yetişkinlerde, kararlı durum plazma düzeyindeki dağılım hacmi yaklaşık 40-50 litredir.   Biyotransformasyon Linezolid primer olarak morfolin halkasının oksidasyonu yoluyla metabolize olur ve esas olarak iki inaktif açık halkalı karboksilik asit metabolitleri oluşur; aminoetoksiasetik asit metaboliti (A) ve hidroksietil glisin metaboliti (B).   Eliminasyon Linezolidin böbrek dışı klerensi, total klerensin yaklaşık %65’ini oluşturur. Kararlı plazma düzeylerinde dozun yaklaşık %30’u linezolid, %40’ı B metaboliti, %10’u A metaboliti olarak idrarda atılır. Linezolidin böbrek klerensi düşüktür (ortalama 40 mL/dk) ve net tubüler reabsorbsiyonu düşündürür. Dışkıda hiç linezolid bulunmazken, dozun yaklaşık %6’sı B metaboliti ve %3’ü A metaboliti şeklinde dışkıda bulunur.   Doğrusallık/ doğrusal olmayan durum Linezolid dozu yükseldikçe, klerenste düşük düzeyde doğrusal olmayan bir durum gözlenir. Bu durumun, yüksek linezolid dozlarında böbrek ve böbrek dışı klerens düzeylerinin daha düşük olmasına bağlı olduğu düşünülmektedir. Bununla beraber klerensteki fark düşüktür ve eliminasyon yarı-ömrüne yansımamaktadır. Linezolidin tek veya çoklu oral ve intravenöz dozlarından sonra ortalama farmakokinetik parametreleri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.   Yetişkilerde Linezolidin Farmakokinetik Parametrelerinin Ortalaması (Standart Deviasyon) Linezolid dozları Cmaks µg/mL Cmin µg/mL Tmaks saat EAA* µg · saat/mL t1/2 saat CL mL/dk 600 mg tablet   tek doz 12.70 (3.96) — 1.28 (0.66) 91.40 (39.30) 4.26 (1.65) 127 (48)  12 saatte bir 21.20 (5.78) 6.15 (2.94) 1.03 (0.62) 138.00 (42.10) 5.40 (2.06) 80 (29) 600 mg IV Enfüzyon Solüsyonu ‡   tek doz 12.90 (1.60) — 0.50 (0.10) 80.20 (33.30) 4.40 (2.40) 138 (39)  12 saatte bir 15.10 (2.52) 3.68 (2.36) 0.51 (0.03) 89.70 (31.00) 4.80 (1.70) 123 (40) 600 mg oral süspansiyon   tek doz 11.00 (2.76) — 0.97 (0.88) 80.80 (35.10) 4.60 (1.71) 141 (45) * Tek doz için EAA = EAA0-(∞); çoklu doz için = EAA0-[tgr] ‡ Veri dozu 625 mg’a göre normalize edilmiştir, IV doz 0.5 saat’lik enfüzyonla verilmiştir. Cmaks= maksimum plazma konsantrasyonu; Cmin= minimum plazma konsantrasyonu; Tmaks= Cmaks’a ulaşma süresi; EAA= konsantrasyon zaman eğrisi altında kalan alan; t½= eliminasyon yarılanma ömrü; CL= sistemik klerens    Hastalardaki karakteristik özellikler   Geriyatrik hastalar: Linezolidin farmakokinetiği yaşlı hastalarda (65 yaş ve üstü) belirgin olarak etkilenmez. Bu nedenle yaşlı hastalarda doz ayarlamasına gerek yoktur.   Pediyatrik hastalar: Yaşları 0-17 yaş arasında değişen (prematüre yeni doğanlar dahil) pediyatrik hastalarda, yaşları 12-17 arasında değişen sağlıklı gençlerde ve yaşları 1 hafta ile 12 yaş arasında değişen pediyatrik hastalarda linezolidin farmakokinetiği tek doz IV çalışmalarda araştırılmıştır.   Linezolidin Cmax ve dağılım hacmi pediyatrik hastalarda yaştan bağımsızdır. Bununla birlikte, linezolidin klerensi yaşa bağlı olarak değişmektedir. 1 haftadan daha küçük preterm yeni doğanlar hariç, linezolidin klerensinin en hızlı olduğu grup 1 hafta-11 yaş arasıdır, buna bağlı olarak yetişkinlere kıyasla tek doz EAA değerleri daha düşüktür ve yarı ömürleri daha azdır. Pediyatrik hastaların yaşı arttıkça, linezolidin klerensi kademeli olarak azalır ve gençlerde ortalama klerens değerleri erişkin değerlerine yaklaşır. Pediyatrik yaş grupları arasında, linezolidin klerensi ve EAA değerlerindeki farklılık yetişkinlerle kıyasla daha fazladır.   8 saatte bir doz uygulanan 0-11 yaş pediyatrik hastalarda 12 saatte bir doz uygulanan gençlere ve erişkinlere benzer ortalama günlük EAA değerleri saptanmıştır.   Cinsiyet: Cinsiyete göre doz ayarlaması gerekli görülmemektedir.   Böbrek yetmezliği: Ana ilaç linezolidin farmakokinetiği, böbrek yetmezliğinde değişmez; ancak, linezolidin iki primer metaboliti böbrek yetmezliğinde birikebilir, birikim miktarı böbrek yetmezliğinin derecesiyle orantılı olarak artabilir. Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda bu iki metabolitin birikiminin klinik önemi bilinmemektedir. Benzer plazma konsantrasyonları böbrek fonksiyonundan bağımsız olarak elde edildiği için, böbrek yetmezliği olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez. Ancak, primer metabolitlerin birikmesinin klinik önemi hakkında bilgi olmadığı için, böbrek yetmezliği olanlarda linezolid kullanımında, bu metabolitlerin birikme riski potansiyeli dikkate alınmalıdır. Hem linezolid, hem de iki metaboliti diyalizle elimine olur. Peritoneal diyalizin linezolidin farmakokinetiği üzerine etkileri konusunda bilgi yoktur. Linezolid verildikten 3 saat sonra başlayan ve 3 saat süren diyaliz sonunda linezolid dozunun yaklaşık %30’u vücuttan uzaklaştırılmıştır; bu nedenle linezolid hemodiyalizden sonra verilmelidir.    Karaciğer yetmezliği: Linezolidin farmakokinetiği, hafif-orta karaciğer yetmezliği olan (Child-Pugh Sınıf A veya B) hastalarda (n=7) değişmez. Mevcut verilere göre, hafif-orta karaciğer yetmezliği olan hastalarda doz ayarlanması önerilmemektedir. Linezolidin ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalardaki farmakokinetiği değerlendirilmemiştir.

Farmasötik Form

Film kaplı tablettir.

Gebelik Ve Laktasyon

Genel tavsiye   Gebelik kategorisi C’dir.   Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) Linezolidin gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz bölüm 5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri). İnsanlara yönelik potansiyel risk bulunmaktadır.   Gebelik dönemi Gebe kadınlarda yeterli ve iyi kontrollü çalışma yoktur. ZYVOXID gebelik sırasında, ancak, olası yararın, olası risklerden daha fazla olması durumunda uygulanmalıdır. ZYVOXID ile tedavi edilen fare ve sıçanlarda üreme yeteneği üzerine yapılmış çalışmalarda teratojenik etkiler kanıtlanmamıştır. Farelerde sadece maternal toksik doz seviyelerinde hafif fetal toksisite gözlenmiştir. Sıçanlarda, fetal toksisite fetal vücut ağırlığında ve sternebranın kemikleşmesinde (genellikle vücut ağırlığının azalması ile beraber görülür) azalma olduğunda belirgindir. Bu durum, sıçanların yavrularının hayatta kalma şansını azaltır ve yavruların olgunlaşmasını biraz geciktirir. Çiftleşme olduğunda aynı yavrularda preimplantasyon kayıpların doza bağlı ve geri dönüşümlü olarak arttığı görülmüştür.   Laktasyon dönemi ZYVOXID’in insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Hayvanlar üzerinde yapılmış olan çalışmalar linezolidin süte geçtiğini göstermektedir. Pek çok ilaç süte geçtiği için ZYVOXID, emziren annelere verildiğinde dikkat edilmelidir. Emzirmenin durdurulup durdurulmayacağına ya da ZYVOXID tedavisinin durdurulup durdurulmayacağına/ tedaviden kaçınılıp kaçınılmayacağına ilişkin karar verilirken, emzirmenin çocuk açısından faydası ve ZYVOXID tedavisinin emziren anne açısından faydası dikkate alınmalıdır.   Üreme yeteneği/ Fertilite ZYVOXID erkek sıçanlarda fertiliteyi azaltır.

Geçimsizlikler

Mevcut değildir.

İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi

İlk ruhsatlandırma tarihi: 24.02.2006

İstenmeyen Etkiler

İstenmeyen etkiler aşağıdaki kategorilere göre listelenmiştir: Çok yaygın (³ 1/10); yaygın (³ 1/100 ila <1/10); yaygın olmayan ( ³ 1/1.000 ila <1/100); seyrek (³ 1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor: eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.   Temin edilmiş olan bilgiler, 2000’den fazla erişkin hastanın 28 güne kadar tavsiye edilen ZYVOXID dozlarını kullanması halinde elde edilen klinik çalışma verilerine dayanmaktadır. Yaklaşık hastaların %22’sinde gözlenen istenmeyen etkiler rapor edilmiş; bunlardan çok yaygın olarak kaydedilmiş olanlar, baş ağrısı (%2.1), diyare (% 4.2), bulantı (%3.3) ve kandidiyaz (özellikle oral [%0.8] ve vajinal [%1.1] kandidiyaz, (bakınız aşağıdaki tablo) olmuştur. Tedavinin durdurulmasını gerektirecek ilaç ile ilgili çok yaygın olarak kaydedilmiş istenmeyen etkiler; baş ağrısı, diyare, bulantı ve kusmadır. Yaklaşık % 3 hastada ilaç ile ilgili istenmeyen bu etkiler oluştuğundan tedavi durdurulmuştur.   Enfeksiyon ve enfestasyonlar Yaygın                    : Kandidiyaz (özellikle oral ve vajinal kandidiyaz) veya mantar enfeksiyonları, monilyaz Yaygın olmayan       :Vajinit   Kan ve lenf sistemi hastalıklar Yaygın olmayan        :(klinisyenler tarafından rapor edilmiş sıklık): Eozinofili, lökopeni, nötropeni, trombositopeni   Psikiyatrik hastalıklar Yaygın olmayan       :Uykusuzluk   Sinir sistemi hastalıkları Yaygın                    :Baş ağrısı, tat almada değişiklik (metalik tat) Yaygın olmayan       :Sersemlik, hipoestezi, paraestezi   Göz hastalıkları Yaygın olmayan       :Bulanık görme   Kulak ve iç kulak hastalıkları Yaygın olmayan       :Kulak çınlaması   Vasküler hastalıkları Yaygın olmayan       :Hipertansiyon, flebit/tromboflebit.   Gastrointestinal hastalıkları Yaygın                    :Karın ağrısı/ kramplar/ karın gerginliği, diyare, bulantı, kusma. Yaygın olmayan        :Lokal veya genel karın ağrısı, konstipasyon, ağız kuruluğu, dispepsi,  gastrit, glosit, yumuşak gaita, pankreatit, stomatit, dilde renk değişikliği veya bozukluğu.   Hepato-bilier hastalıkları Yaygın                    :Anormal karaciğer fonksiyon testleri   Deri ve deri altı doku hastalıkları Yaygın olmayan       :Dermatit, terleme, kaşıntı, döküntü, ürtiker   Böbrek ve idrar hastalıkları Yaygın olmayan       :Poliüri   Üreme sistemi ve meme hastalıkları Yaygın olmayan       :Vulvovajinal bozukluklar   Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları Yaygın olmayan       :Titreme, yorgunluk, ateş, enjeksiyon bölgesinde ağrı, artmış susuzluk, lokalize ağrı.   Araştırmalar   Biyokimya: Yaygın: AST, ALT, LDH, alkalen fosfataz, BUN, kreatin kinaz, lipaz, amilaz veya tokluk glukozunda artış. Total protein, albumin, sodyum veya kalsiyumda azalma.Potasyum veya bikarbonat artması veya azalması. Yaygın olmayan: Total bilirubin, kreatinin, sodyum veya kalsiyumda artma. Tokluk glukozunun azalması. Klorür artması veya azalması.   Hematoloji Yaygın: Nötrofil veya eozinofilde artma. Hemoglobin, hematokrit veya kırmızı kan hücresi sayısında azalma. Trombosit veya beyaz kan hücre sayısının artması veya azalması Yaygın olmayan: Retikülosit sayısında artma. Nötrofillerde azalma.   ZYVOXID ile aşağıdaki istenmeyen etkilerin izole durumlarda ciddi olabileceği düşünülmüştür: lokalize karın ağrısı, geçici iskemik atak, hipertansiyon, pankreatit ve böbrek bozukluğu   Klinik çalışmalarda, ilaç ile ilişkili (taşikardi) gelişen tek bir vaka rapor edilmiştir. 28 güne kadar ZYVOXID’in kullanıldığı kontrollü klinik çalışmalarda, hastaların % 0.1’inden daha azında anemi rapor edilmiştir. Yaşamı tehdit eden enfeksiyon ve beraberinde diğer morbiditelerin bulunduğu hastaların dahil edildiği insani amaçlı ilaca erken erişim programında, 28 gün veya daha az bir süre linezolid kullanan hastalarda anemi gelişen vakalar %2.5 (33/1326) olmuştur; karşılaştırmalı olarak 28 günden fazla linezolid kullanan hastalarda bu değer %12.3 (53/430)’dur. Kan transfüzyonu gerektiren ilaç kaynaklı ciddi anemi vakalarının oranı 28 günden daha az bir süre linezolid kullanan hastalarda %9 (3/33) ve 28 günden günden fazla linezolid kullanan hastalarda %15 (8/53) olmuştur.   Pazarlama sonrası deneyim   Kan ve lenf sistemi hastalıkları: Anemi, lökopeni, nötropeni, trombositopeni, pansitopeni, miyelosüpresyon (bkz bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). Aneminin rapor edildiği durumlarda, kan transfüzyonu gereken hasta sayısı, önerilen maksiumum 28 günlük tedaviden daha uzun süre ZYVOXID tedavisi gören grupta daha fazla olmuştur.   Bağışıklık sistemi hastalıkları: Anafilaksi.   Metabolizma ve beslenme hastalıkları: Laktik asidoz (bkz.4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Sinir sistemi hastalıkları: Periferik nöropati , konvülsiyonlar, serotonin sendromu (bkz. 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). ZYVOXID ile tedavi edilen hastalarda periferik nötropati rapor edilmiştir. En çok maksimum kullanım süresi olan 28 günden daha uzun süre kullanıldığında bu durum rapor edilmiştir. ZYVOXID ile tedavi edilen hastalarda konvülsiyonlar rapor edilmiştir. Bu vakaların bir çoğunda geçmişinde konvülsiyon hikayesi veya nöbet veya nöbet geçirmek için risk faktörleri rapor edilmiştir. Serotonin sendrom vakaları rapor edilmiştir.   Göz hastalıkları: Linezolid ile tedavi edilen hastalarda bazen görme kaybına neden olan optik nöropati rapor edilmiştir. Bu raporların çoğu tavsiye edilen en uzun süre (28 gün)’den daha fazla süreyle tedavi edilen hastalara aittir (bkz. 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Deri ve deri altı doku hastalıkları: Döküntü, anjiyoödem. Çok seyrek olarak, Stevens Johnson sendromu gibi tarif edilen büllöz deri hastalıkları rapor edilmiştir.   Gastrointestinal rahatsızlıklar: Dilde renk değişikliği. Linezolid kullanımı sonucu çok seyrek de olsa dişte yüzeysel renk değişikliği rapor edilmiştir. Bu renk değişikliği, profesyonel diş temizliği (manuel kazıma) sonucu giderilebilmiştir.

Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim

Etkin madde: Linezolid                                  600.0 mg   Yardımcı maddeler:    “Yardımcı maddeler için 6.1’bakınız”

Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri

Linezolid’in karsinojenik potansiyelini belirlemek amacıyla hayvanlarda yaşam boyu süren çalışmalar yapılmamış olsa da, yapılan Ames ve AS52 tahlilleri, in vitro programlanmamış DNA sentezi (unscheduled DNA synthesis, UDS) tahlilleri, insan lenfositlerinde in vitro kromozom sapma testleri, farelerde in vivo mikronükleus tahlilleri gibi bir seri testte Linezolid ile hiç mutajenik veya klastojenik potansiyele rastlanmamıştır.   Linezolid verildiğinde erişkin dişi sıçanların fertilite veya üreme performansını etkilememiştir; EAA baz alındığında, insanın maruz kalabileceği veya ondan daha yüksek seviyelerde olan ³50 mg/kg/günlük dozlarda verildiğinde erişkin erkek sıçanların fertilite veya üreme performansını geri dönüşümlü olarak düşürmüştür. Epididimde epitel hücresi hipertrofisi, sperm olgunlaşmasını etkileyerek fertilitenin azalmasına katkıda bulunabilir. Köpeklerde benzer epididimal değişiklikler gözlenmemiştir. Testislerdeki sperm konsantrasyonları normal seviyelerde olsa da, kauda epididimisteki konsantrasyonları azalmıştır, vas deferenste spermlerin motilitesi azalmıştır. Cinsel gelişme periyotlarının büyük bir bölümünde Linezolid ile tedavi edilen (7 ila 36 günlükten itibaren 50 mg/kg/günlük dozlarda ve 37 ila 55 günlükten itibaren 100 mg/kg/günlük dozlarda, AUC’ler baz alındığında insanın maruz kalabileceği seviyelerin 0.4 ila 1.2 katı) genç erkek sıçanlarda fertilitede hafif derecede azalma oluşmuştur. Erkek üreme sisteminde, advers etki belirtisi olabilecek hiçbir histopatolojik değişikliğe rastlanmamıştır.   Teratojenik etkiler, teratojenik olmayan etkiler ve laktasyon: Bkz. Bölüm 4.6 Gebelik ve laktasyon

Kontrendikasyonlar

ZYVOXID formülasyonları, linezolide veya bileşiminde içerdiği maddelerden birine karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde kontrendikedir.   Monoamin Oksidaz İnhibitörleri: ZYVOXID, halen monoamin oksidaz A veya B’yi inhibe eden ilaçlarla (ör: fenelzin, izokarboksazid) tedavi gören veya iki hafta öncesine kadar kullanmış olan hastalarda kullanılmamalıdır.   Yüksek Kan Basıncı Oluşturabilen Potansiyel Etkileşimler: Hastanın kan basıncı takip edilmediği takdirde, kontrol altına alınmamış hipertansiyonda, feokromasitomada, tirotoksikozisde ve/veya belirtilen ilaçları kullanan hastalarda ZYVOXID kullanılmamalıdır: Direkt veya indirekt sempatomimetik etki gösteren ajanlar (ör: psödoefedrin, fenilpropanolamin), vasopressör ajanlar (ör: epinefrin, norepinefrin), dopaminerjik ajanlar (ör: dopamin, dobutamin) (bakınız 4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).   Potansiyel Serotonerjik Etkileşimler: Hastalarda serotonin sendromu bulgu ve/veya belirtilerinin dikkatli takip edilip edilmediği hallerde, karsinoid sendromu olan ve/veya belirtilen ilaçları kullanan hastalarda ZYVOXID kullanılmamalıdır: Serotonin geri-alım inhibitörleri, trisiklik antidepresanlar, serotonin 5HT-1 reseptör agonistleri (triptanlar), meperidin veya buspiron (bakınız 4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).

Kullanım Yolu

Ağızdan alınır.

Küb’ Ün Yenileme Tarihi

Müstahzar Adı

ZYVOXID 600 mg film kaplı tablet

Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri

ZYVOXID alan hastalarda geri dönüşümlü miyelosüpresyon (anemi, lökopeni, pansitopeni ve trombositopeni dahil) rapor edilmiştir. Takip edilmiş vakalarda, etkilenen hematolojik parametreler, ZYVOXID tedavisi bırakıldığında tedavi öncesi değerlere doğru yükselmiştir. Tam kan sayımı, ZYVOXID alan hastalarda, özellikle iki haftadan daha uzun süreyle kullananlarda, daha önceden miyelosüpresyonu olanlarda, birlikte miyelosüpresyon yapan başka ilaç alanlarda, kronik enfeksiyon için daha önce veya birlikte antibiyotik tedavisi alanlarda, haftada bir izlenmelidir. Miyelosüpresyon gelişen veya şiddeti artan hastalarda ZYVOXID tedavisinin kesilmesi düşünülmelidir.   İntravasküler kateterle ilişkili ciddi enfeksiyonu olan hastalarda yapılan; linezolidi vankomisin/ dikloksasilin / oksasilin ile karşılaştıran açık etiketli çalışmada, ZYVOXID ile tedavi edilen hastalarda daha fazla mortalite görülmüştür [ 78/363 (%21.5)’e oranla 58/363 (%16.0)]. Mortalite oranını etkileyen başlıca faktör, başlangıçtaki Gram pozitif enfeksiyon durumuydu. Mortalite oranları, sadece Gram pozitif organizmaların (Odds oranı 0.96; % 95 güven aralığı : 0.58-1.59) neden olduğu enfeksiyonlu hastalarda benzer olmuştur, ancak başlangıçta Gram pozitif dışında herhangi bir patojeni olan veya hiç patojen saptanmamış olan (Odds oranı 2.48; % 95 güven aralığı : 1.38-4.46) linezolid tedavi grubundaki hastalarda belirgin ölçüde (p=0.0162) daha fazla bildirilmiştir. En büyük dengesizlik tedavi sırasında ve ilacın kesilmesini takiben 7 gün içinde olmuştur. Çalışma sırasında Gram negatif patojenlerin edinilmesi ve Gram negatif patojenler ve polimikrobiyal enfeksiyonların neden olduğu ölüm, linezolid grubundaki hastalarda daha fazla görülmüştür. Bundan dolayı, komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında, ZYVOXID Gram negatif organizmalara bağlı enfeksiyonların eşlik ettiği biliniyor veya şüpheleniliyor ise, sadece başka bir alternatif tedavi seçeneğinin olmadığı durumda kullanılmalıdır (bkz. Bölüm 4.1 Terapötik endikasyonlar). Bu durumda, Gram negatif organizmalara karşı tedavi eşzamanlı olarak başlatılmalıdır.    ZYVOXID’in Gram negatif patojenlere karşı klinik etkinliği yoktur ve Gram negatif enfeksiyon tedavisinde endike değildir. Eş zamanlı bir Gram negatif patojen saptanırsa ya da şüphelenilirse spesifik bir Gram negatif etkili antibakteriyel tedavi gerekir (bkz. Bölüm 4.1 Terapötik endikasyonlar).    Antibakteriyel ajanların (linezolid dahil) hemen hepsiyle, ciddiyeti hafiften, yaşamı tehdit eden dereceye kadar değişebilen psödomembranöz kolit rapor edilmiştir. Bu nedenle, herhangi bir antibakteriyel ajanın uygulamasını takiben diyareortaya çıkan hastalarda, bu tanı göz önünde bulundurulmalıdır.   Clostridium difficile ile ilişkili diyare (CDAD), linezolid dahil çoğu antibakteriyel ajanların kullanımıyla rapor edilmiştir ve hafif dereceli diyareden fatal kolite kadar değişkenlik gösterebilir. Antibakteriyel ajanlar ile tedavi, C. Difficile’nin aşırı çoğalmasını sağlayacak şekilde kolonun normal florasını değiştirmektedir. C.difficile, CDAD’ya neden olan A ve B toksinleri üretir. C.difficile’in aşırı toksin üreten suşları, artmış morbidite ve mortaliteye sebep olur; bu enfeksiyonlar antimikrobiyal terapiye refrakter olabilirler ve hastalar kolektomiye gereksinim duyabilirler. Antibiyotik kullanımı sonrası diyare gelişen tüm hastalarda CDAD olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır.. CDAD’nın antibakteriyel ajanların verilişinden 2 ay sonra ortaya çıktığı rapor edildiği için medikal hikayeye dikkat edilmelidir.   CDAD konduktan sonra, uygun tedavi yöntemlerine başlanmalıdır. CDAD’nin hafif vakaları genellikle sadece ilacın kesilmesine cevap verir. Ortadan ciddi dereceye kadar olan vakalarda sıvı ve elektrolit tedavisi, protein takviyesi ve Clostridium difficile’ye karşı klinik olarak etkili antibakteriyel ajan ile tedavi dikkate alınmalıdır.   ZYVOXID ile tedavi edilen hastalarda periferik nöropati ve optik nöropati rapor edilmiştir. Bu hastaların çoğu önerilen en uzun tedavi süresi olan 28 günden daha fazla süreyle tedavi gören hastalardır. Görme kaybına neden olan optik nöropati durumunda, hastalar önerilen maksimum tedavi süresinden daha uzun periyodlarla tedavi edilmiştir. Özellikle 28 günden uzun süre ZYVOXID kullanan hastalarda, periferik ve optik nöropati vakaları bildirilmiştir. Periferik ya da optik nöropati geliştiği durumlarda, potansiyel riskler göz önünde bulundurularak ZYVOXID kullanımına devam edilip edilmeyeceğine karar verilmelidir.   Görüş keskinliğinde değişiklikler, görüşte renk değişiklikleri, bulanık görme veya görme alanı bozukluğu gibi görüş bozukluğu belirtileri ortaya çıkarsa, derhal bir oftalmik inceleme yapılması önerilir. Uzun süreyle (3 ay veya daha fazla) ZYVOXID alan tüm hastalarda ve ZYVOXID tedavisinin uzunluğuna bakmaksızın görmede yeni bozukluk belirtileri rapor edilen tüm hastalarda görme fonksiyonu izlenmelidir.    ZYVOXID kullanımı ile laktik asidoz rapor edilmiştir. ZYVOXID alan hastalarda rekürren bulantı veya kusma, açıklanamayan asidoz veya düşük bikarbonat düzeyi gelişirse, hastalar derhal tıbbi gözlem altına alınmalıdır.   ZYVOXID ile tedavi edilen hastalarda nadiren konvülsiyonlar rapor edilmiştir. Bunların çoğunda, nöbet hikayesi veya nöbet oluşturacak risk faktörleri olduğu bildirilmiştir.   Selektif serotonin geri alım inhitörleri (SSRI) gibi antidepresanlar dahil serotonerjik ajanların linezolid ile birlikte alınmasıyla ilişkili olarak serotonin sendromu rapor edilmiştir.   ZYVOXID ve serotonerjik ajanların birlikte alınması klinik olarak uygun olduğu durumda, hastalar, kognitif fonksiyon bozukluğu, hiperpireksi, hiperrefleksi ve koordinasyon bozukluğu gibi serotonin sendromu bulgu ve belirtileri bakımından yakinen izlenmelidir. Bulgu ve belirtilerin ortaya çıktığı durumlarda, ilaçlardan birinin veya her ikisinin de kesilmesi düşünülmelidir. Serotonerjik ajanın birlikte alımına son verildiyse, kesilme belirtileri gözlenebilir.   Sağlıklı gönüllülerde, linezolidin rifampinle beraber verilmesi sonucu linezolidin Cmax değerinde %21 azalma ve AUC değerinde %32 azalma gözlenmiştir. Bu etkileşimin klinik önemi bilinmemektedir.   Antibiyotiklerin kullanımı duyarlı olmayan organizmaların aşırı miktarda çoğalmasına neden olabilir. Tedavi sırasında süperenfeksiyon oluşursa, uygun önlemler alınmalıdır.   ZYVOXID, kontrol edilmemiş hipertansiyonu, feokromositoması, karsinoid sendromu veya tedavi edilmemiş hipertiroidizmi olan hastalarda dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır.

Pozoloji Ve Uygulama Şekli

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:   Yetişkinler: Enfeksiyonların tedavisi için, ZYVOXID formülasyonlarının önerilen dozajları aşağıdaki tabloda verilmiştir. ZYVOXID dozları 12 saatte bir uygulanır. Metisiline-dirençli Staphylococcus aureus enfeksiyonu olan erişkin hastalar 12 saatte bir ZYVOXID 600 mg ile tedavi edilmelidir.   ZYVOXID için dozaj şeması           Dozaj ve uygulama yolu Önerilen tedavi süresi Enfeksiyon* Pediyatrik hastalar (0-11 yaş)**  Yetişkinler ve Gençler             (12-18 yaş arası)   Bakteriyeminin eşlik ettiği vakalar da dahil olmak üzere vankomisine dirençli Enterococcus faecium enfeksiyonları  8 saatte bir 10 mg/kg IV veya oral† 12 saatte bir 600 mg IV veya oral† 14 – 28 gün Nozokomiyal pnömoni   8 saatte bir 10 mg/kg IV veya oral†     12 saatte bir 600 mg IV veya oral†     10 – 14 gün Deri ve deri yapılarına ait komplike enfeksiyonlar Bakteriyeminin eşlik ettiği vakalar da dahil olmak üzere toplumdan edinilmiş pnömoni Deri ve deri yapılarına ait komplike olmayan enfeksiyonlar < 5 yaş: 8 saatte bir 10 mg/kg IV veya oral† 5-11 yaş: 12 saatte bir 10 mg/kg IV veya oral†     Yetişkinlerde: 12 saatte bir 400 mg oral† Gençlerde: 12 saatte bir 600 mg oral†       10 – 14 gün * Belirtilen patojenler sonucu oluşan (bkz. Bölüm 4.1.Terapötik endikasyonlar) † ZYVOXID film kaplı tablet ile oral kullanım ** 7 günden küçük prematüre (gebelik süresi < 34 hafta) yeni doğanlarda tedaviye 12 saatte bir 10 mg/kg ile başlanmalıdır. Klinik cevap yetersizliğinde 8 saatte bir 10 mg/kg dozuna çıkılması değerlendirilmelidir. Tüm yeni doğanlarda,doğumun 7. gününden itibaren doz 8 saatte bir 10 mg/kg olmalıdır.   Kontrollü klinik çalışmalarda, tüm enfeksiyonlar için tedavi protokolünde tanımlanan süre 7 – 28 gündür. Toplam tedavi süresi, tedavi eden klinisyen tarafından enfeksiyonun yerine, şiddetine ve hastanın klinik cevabına göre belirlenmiştir. İntravenöz uygulamadan oral uygulamaya geçildiğinde doz ayarlaması gerekli değildir. ZYVOXID IV enfüzyon solüsyonu ile tedaviye başlanan hastalar, klinik olarak gerekli olduğu zaman, klinisyenin takdirine bağlı olarak ZYVOXID film kaplı tablet’e geçebilirler.   Uygulama şekli: Tabletler oral olarak alınır. Yemeklerle birlikte veya yemeklerden bağımsız alınabilir.   Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:   Böbrek yetmezliği: Doz ayarlamasına gerek yoktur (bkz. 5.2 Farmakokinetik özellikler ve 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   İleri derecede böbrek yetmezliği (kreatinin klerensi < 30 ml/dk): Doz ayarlamasına gerek yoktur. İleri derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda, klinik önemi bilinmemekle beraber, ZYVOXID’in iki primer metabolitine maruz kalma miktarının (10 katına kadar) artması nedeniyle, ZYVOXID, bu tip hastalarda sadece potansiyel yarar teorik riskin üzerindeyse dikkatle kullanılmalıdır. Hemodiyaliz tedavisinin ilk üç saatinde ZYVOXID dozunun yaklaşık %30’u uzaklaştırıldığı için, bu tedaviyi gören hastalarda ZYVOXID, diyaliz işleminden sonra kullanılmalıdır. ZYVOXID’in primer metabolitleri hemodiyalizle bir miktar uzaklaştırılsa da, ileri derece böbrek yetmezliği olan hastalarda diyaliz sonrasında bu metabolitlerin plazma konsantrasyonları, normal böbrek fonksiyonu veya orta dereceye kadar böbrek yetmezliği olan hastalara oranla çok daha yüksektir. Sonuç olarak, diyaliz tedavisi gören ileri derece böbrek yetmezliği olan hastalarda, ZYVOXID sadece potansiyel yarar teorik riskin üzerindeyse dikkatle kullanılmalıdır. Bugüne kadar, böbrek yetmezliği için sürekli ayakta peritonal diyaliz (CAPD) ya da alternatif tedavi gören hastalarda ZYVOXID kullanımına dair bir bilgi yoktur.   Karaciğer yetmezliği: Doz ayarlamasına gerek yoktur. Ancak, sınırlı klinik veri bulunmaktadır ve sadece potansiyel yarar teorik riskin üzerindeyse ZYVOXID kullanılması önerilmektedir (bkz. 5.2.Farmakokinetik özellikleri; 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Pediyatrik popülasyon: ZYVOXID dozu pediyatrik hastalarda yaş ve vücut ağırlığına göre belirlenir (bkz bölüm 4.2 Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi, ZYVOXID için dozaj şeması)   Geriyatrik popülasyon: Doz ayarlamasına gerek yoktur. (bkz. 5.2.Farmakokinetik özellikleri; 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri)   Diğer: Cinsiyete göre doz ayarlaması gerekli görülmemektedir.

Raf Ömrü

36 ay

Ruhsat Numarası(Ları)

118/44

Ruhsat Sahibi

PFIZER İLAÇLARI LTD. ŞTİ. MUALLİM NACİ CAD. NO:55 34347   ORTAKÖY -İSTANBUL Tel :   (0-212)    310 70 00 Faks: (0-212)    310 70 58

Ruhsat Sahibi

PFIZER İLAÇLARI LTD. ŞTİ. MUALLİM NACİ CAD. NO:55 34347   ORTAKÖY -İSTANBUL Tel :   (0-212)    310 70 00 Faks: (0-212)    310 70 58

Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler

25oC’nin altında oda sıcaklığında saklanmalıdır.

Terapötik Endikasyonlar

ZYVOXID preparatları aşağıda belirtilen mikroorganizmaların duyarlı suşları tarafından oluşturulan aşağıdaki enfeksiyonların tedavisinde endikedir. ZYVOXID’in Gram negatif patojenlere karşı klinik etkinliği yoktur ve Gram negatif enfeksiyon tedavisinde endike değildir. Eş zamanlı bir Gram negatif patojen saptanırsa ya da şüphelenilirse spesifik bir Gram negatif etkili antibakteriyel tedavi gerekir.   Vankomisine-dirençli Enterococcus faecium enfeksiyonları: Bakteriyeminin eşlik ettiği vakalar da dahil olmak üzere.   Nozokomiyal pnömoni: Staphylococcus aureus (metisiline duyarlı ve dirençli suşlar) veya Streptococcus pneumoniae (çoklu-ilaç dirençli suşlar [MDRSP] dahil) tarafından oluşturulan. Deri ve deri yapılarına ait komplike enfeksiyonlar (diyabetik ayak enfeksiyonları dahil, osteomiyelitin eşlik etmediği): Staphylococcus aureus (metisiline duyarlı ve dirençli suşlar), Streptococcus pyogenes veya Streptococcus agalactiae  tarafından oluşturulan. ZYVOXID komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında sadece, mikrobiyolojik testler ile enfeksiyonun duyarlı Gram pozitif bakterilere bağlı olduğu kanıtlandığı durumlarda endikedir. ZYVOXID Gram negatif patojenlere bağlı enfeksiyonlarda etkin değildir. ZYVOXID, komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında Gram negatif organizmalara bağlı enfeksiyonlar eşlik ettiği biliniyor veya şüpheleniliyor ise sadece başka bir alternatif tedavi seçeneğinin olmadığı durumda kullanılmalıdır. Bu durumda, Gram negatif organizmalara karşı tedavi eşzamanlı olarak başlatılmalıdır. ZYVOXID dekübitus ülserli hastalarda çalışılmamıştır. Deri ve deri yapılarına ait komplike olmayan enfeksiyonlar: Staphylococcus aureus (sadece metisiline duyarlı suşlar) veya Streptococcus pyogenes tarafından oluşturulan. Toplumdan edinilmiş pnömoni: Bakteriyeminin eşlik ettiği vakalar da dahil olmak üzere Streptococcus pneumoniae (çoklu-ilaç dirençli suşlar [MDRSP] dahil) veya Staphylococcus aureus (sadece metisiline duyarlı suşlar) tarafından oluşturulan. MDRSP aşağıda belirtilen antibiyotiklerin iki ya da daha fazlasına dirençli suşları belirtmektedir: penisilin, ikinci kuşak sefalosporinler, makrolidler, tetrasiklin ve trimetoprim/sülfametoksazol.  

Üretici Bilgileri

2 tablet: Pfizer İlaçları Ltd.Şti., 34347, Ortaköy, İstanbul 10 tablet: Pharmacia&Upjohn Company/Kalamazoo/Michigan, ABD

Yardımcı Maddeler

Mısır nişastası, mikrokristalize selüloz, hidroksipropil selüloz, sodyum nişasta glikolat, magnezyum stearat, saf su, opadry white YS-1-18202-A, karnauba mumu, opacode Red S-1-15118

Yardımcı Maddelerin Listesi

Mısır nişastası Mikrokristalize selüloz Hidroksipropil selüloz Sodyum nişasta glikolat Magnezyum stearat Saf su Opadry White YS-1-18202-A Karnauba mumu Opacode Red S-1-15118

Doz Aşımı

Sefalosporinler aşırı dozda serebral iritasyon sonucu konvülsiyonlara neden olabilir. Aşırı dozaj alındığı durumlarda serum düzeyleri hemodiyaliz ve peritonal diyaliz ile düşürülebilir.

Endikasyonlar

Duyarlı mikroorganizmaların sebep olduğu enfeksiyonların tedavisinde endikedir.  Başlıca endikasyonları:   Üst solunum yolu enfeksiyonları: Kulak, burun, boğaz enfeksiyonları, otitis media, sinüzit, tonsilit, farenjit gibi.    Alt solunum yolu enfeksiyonları: Pnömoni, akut bronşit ve kronik bronşitin akut alevlenmeleri gibi.    Genito-üriner sistem enfeksiyonları: Piyelonefrit, sistit ve üretrit gibi.    Deri ve yumuşak doku enfeksiyonları: Furonkül, piyoderma, impetigo gibi.    Gonore: Akut ve komplike olmayan gonokokal üretrit ve servisit.    Erken Lyme hastalığının tedavisinde ve geç Lyme hastalığının önlenmesinde yetişkinler ve 12 yaş üzeri çocuklarda kullanılabilir.    Sefuroksim aynı zamanda sefuroksim sodyum tuzu şeklinde parenteral uygulama için mevcuttur. Bu, parenteral tedaviden oral tedaviye geçişin klinik olarak endike olduğu durumlarda aynı antibiyotik ile ardışık tedavi olanağı sağlar.    Pnömoni ve kronik bronşitin akut alevlenmelerinin tedavisinde parenteral Zinnat (sefuroksim sodyum) uygulamasını takiben uygunsa oral tedaviye devam etkilidir.

Farmakodinamik Özellikler

Bakteriyolojisi: Sefuroksim aksetil, b- laktamazların çoğuna dirençli olan Gram negatif ve Gram pozitif genişspektruma etkili, sefalosporin grubu bakterisit antibiyotik olan sefuroksimin oral ‘prodrug’udur. Sefuroksim aksetil, ana bileşiği sefuroksimin in vivo bakterisidal aktivitesini gösterir. Sefuroksim, beta laktamaz üreten suşlar dahil, sık rastlanılan yaygın patojenlerin çoğuna bakterisit etkili bir antibakteriyel ajandır. Sefuroksim bakteriyel betalaktamazlara karşı iyi bir stabilite gösterir ve sonuç olarak ampisilin ve amoksisiline dirençli suşların pek çoğuna etkilidir.  Sefuroksim bakterisidal etkisini önemli hedef proteinlere bağlanıp bakterilerin hücre duvarı sentezini önleyerek gösterir. Sefuroksim genellikle aşağıdaki mikroorganizmalara in vitro etkindir: Aerob gram-negatifler: Haemophilus influenzae (ampisiline dirençli türler dahil), Haemophilus parainfluenzae, Moraxella (Branhamella) catarrhalis, Neisseria gonorrhoeae (penisilinaz ve non-penisilinaz üreten türler dahil), Escherichia coli, Klebsiella türleri, Proteus mirabilis, Providencia türleri, Proteus rettgeri.  Aerob gram-pozitifler:  Staphylococcus aureus ve Staphylococcus epidermidis (penisilinaz üreten türler dahil, metisiline dirençli türler hariç), Streptococcus pyogenes (ve diğer beta-hemolitik streptokoklar), Streptococcus pneumoniae, Streptococcus Grup B (Streptococcus agalactiae), Anaeroblar: Gram-pozitif ve gram-negatif koklar (Peptococcus ve Peptostreptococcus türleri dahil), gram-pozitif basiller (Clostridium türleri dahil), gram-negatif basiller (Bacteroides ve Fusobacterium türleri dahil), Propionibacterium türleri.  Diğer organizmalar:   Borrelia burgdorferi.   Aşağıdaki organizmalar sefuroksime duyarlı değildir: Clostridium difficile, Pseudomonas türleri, Campylobacter türleri, Acinetobacter calcoaceticus, Listeria monocytogenes, Staphylococcus aureus ve Staphylococcus epidermidis’in metisiline dirençli suşları, Legionella türleri. Aşağıdaki türlerin bazı suşları sefuroksime duyarlı değildir: Enterococcus (Streptococcus) faecalis, Morganella morganii, Proteus vulgaris, Enterobacter türleri, Citrobacter türleri, Serratia türleri, Bacteroides fragilis.

Farmakokinetik Özellikler

Sefuroksim aksetil oral yoldan alınmayı takiben gastrointestinal kanaldan yavaşça absorbe olur ve intestinal mukozada ve kanda süratle hidrolize uğrayarak serbest sefuroksimi kan dolaşımına bırakır.  Yemeklerden hemen sonra alındığında absorpsiyonu optimumdur. Hızla pik düzeye erişen i.v. uygulamanın aksine yemeklerden sonra oral alındığında, yaklaşık 2-3 saat sonra ulaşılan doruk plazma düzeyleri 125mg’lık doz için 2-3mg/l, 250mg lık doz için 4-6mg/l, 500mg’lık doz için 5-8mg/l ve 1g’lık doz için 9-14mg/l olarak saptanmıştır. Süspansiyon formdaki sefuroksimin emilimi tabletlere göre daha uzun sürer, bu da düşük serum pik düzeylerine ve azalmış sistemik biyoyararlanımına yol açar (%4-17 daha az). Pik düzeylerinin ardından serum yarılanma ömrü 1-1,5 saattir. Proteine bağlanma oranı kullanılan metodolojiye göre %33-50 arasında değişir.  Sefuroksim metabolize olmaz ve glomerüler filtrasyon ve tübüler sekresyon ile itrah edilir.  Probenesid ile birlikte verilmesi ortalama serum konsantrasyonları – zaman eğrisinin altında kalan alanı %50 oranında artırır. Sefuroksim serum düzeyleri diyaliz ile azaltılabilir.

Farmasötik Şekli

Film Tablet

Formülü

Zinnat 250mg film tablet, beyaz veya krem renkli, film kaplı, kapsül şeklinde, bikonveks tabletlerdir. Her film tablette 250mg sefuroksime eşdeğer miktarda sefuroksim aksetil bulunur. Koruyucu olarak metil paraben, propil paraben, propilen glikol ve boya maddesi olarak titanyum dioksit ve diğer yardımcı maddeleri içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Mide asiditesini azaltan ilaçlar Zinnat’ın açlık durumunda biyoyararlanımını azaltabilir ve Zinnat’ın yemek sonrası absorpsiyonundaki artışı ortadan kaldırabilir.  Laboratuvar testlerine etkisi: Sefuroksim aksetil alan hastalarda ferrisiyanid testinde yanlış negatif sonuç oluşabileceği için kan/plazma glukoz seviyelerini tayin için glukoz oksidaz veya heksokinaz metodları kullanılması tavsiye edilir.  Sefuroksim aksetil, alkali pikrat ile kreatinin tayinini etkilemez.

Kontraendikasyonlar

Sefalosporin antibiyotiklerine aşırı duyarlılığı bilinen hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

(Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde) Genel olarak tedavi süresi 7 gündür (5-10 gün arası). Sefuroksim aksetil optimum absorpsiyon için yiyeceklerden sonra alınmalıdır. Yetişkinler: Çoğu enfeksiyonlarda: Günde 2 kez 250 mg.  Üriner sistem enfeksiyonları: Günde 2 kez 125 mg. Hafif ve orta derecedeki alt solunum yolu enfeksiyonlarında: Örneğin bronşitte: Günde 2 kez 250 mg.  Daha ağır alt solunum yolu enfeksiyonlarında veya pnömoniden kuşkulanıldığında: Günde 2 kez 500 mg. Piyelonefrit: Günde 2 kez 250 mg.  Komplike olmayan gonore: 1 g’lık tek doz.  Yetişkinler ve 12 yaşın üstündeki çocuklarda Lyme hastalığı tedavisinde: 20 gün süre ile günde 2 kez 500 mg.  Ardışık tedavi: Pnömoni: 48-72 saat, günde iki veya üç kez 1.5g (i.v. ya da i.m.) Zinnat enjektablı takiben tedaviye 7-10 gün, günde iki kez 500mg Zinnat (sefuroksim aksetil) tablet ile oral yoldan devam edilir.  Kronik bronşitin akut alevlenmeleri: 48-72 saat, günde iki veya üç kez 750mg (i.v. ya da i.m.) Zinnat enjektablı takiben tedaviye 5-10 gün, günde iki kez 500mg Zinnat (sefuroksim aksetil) tablet ile oral yoldan devam edilir. Parenteral ve oral tedavinin süresi enfeksiyonun şiddeti ve hastanın klinik durumu tarafından belirlenir. Çocuklar: Çoğu enfeksiyonlarda: Günlük doz maksimum 250 mg olmak üzere, günde 2 kez 125 mg (1×125 mg)’dır.  Orta kulak iltihaplı 2 yaş ve daha büyük çocuklarda veya daha şiddetli enfeksiyonlarda: Günlük doz maksimum 500mg olmak üzere, günde iki kez 250 mg (1×250 veya 2×125 mg) dır. Zinnat tabletler kırılarak verilmemelidir. Bu bakımdan tabletleri yutamayan, küçük çocuklar gibi  hastaların tedavisi için uygun değildir. Çocuklarda Zinnat süspansiyon kullanılabilir. 3 ayın altındaki çocuklarda Zinnat kullanımı ile ilgili deneyim yoktur.  Eğer bir dozu almayı unutursanız, mümkün olduğu kadar çabuk diğerini alınız ve sonra önceki gibi devam ediniz.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zinnat 500mg film tablet Zinnat 125mg/5ml süspansiyon hazırlamak için granül Zinnat forte 250 mg/5 ml süspansiyon hazırlamak için granül Zinnat 1.5 g enjektabl flakon iv Zinnat 750 mg enjektabl flakon im/iv

Saklama Koşulları

30°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAĞI YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Zinnat 250 mg 10 ve 14 film tabletlik blisterlerde ve karton kutuda ambalajlanmıştır.

Uyarılar/Önlemler

Penisilin veya diğer beta-laktam antibiyotiklere karşı allerjik reaksiyon geçirmiş hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Diğer antibiyotiklerde olduğu gibi sefuroksim aksetilin de uzun süreli kullanımı, duyarlı olmayan organizmaların (Candida, enterekoklar, Clostridium difficile) aşırı çoğalmasına neden olarak tedavinin kesilmesini gerektirebilir. Geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanımında psödomembranöz kolit görülebilir, bu nedenle antibiyotik kullanımı sırasında veya daha sonra ciddi diyare gelişen hastalarda bu tanıyı gözönünde bulundurmak önemlidir. Lyme hastalığının Zinnat ile tedavisini takiben Jarisch-Herxheimer reaksiyonu görülmüştür. Bu Lyme hastalığına neden olan patojen spiroket, Borrelia burgdorferi’ye Zinnat’ın bakterisit etkisinin sonucudur. Hastalara bu reaksiyonun sık görülen ve genellikle Lyme hastalığının antibiyotiklerle tedavisinin kendi kendisini kısıtlayan bir sonucu olduğu anlatılmalıdır.   Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı: Gebelik kategorisi B’dir. Sefuroksim aksetilin deneysel olarak kanıtlanmış hiçbir teratojenik veya embriyopatik etkisi bulunmamakta ise de bütün diğer ilaçlarda olduğu gibi, gebeliğin ilk aylarında özel dikkat gösterilerek uygulanmalıdır.  Sefuroksim anne sütü ile de atıldığından emziren annelere verildiğinde dikkatli olunmalıdır.  Ardışık tedavide parenteral tedaviden oral tedaviye geçiş zamanı enfeksiyonun şiddeti, hastanın klinik durumu ve hastalık etkeni patojenlerin duyarlılığı tarafından belirlenir. 72 saat içinde klinik iyileşme olmazsa parenteral tedaviye devam edilmelidir. Ardışık tedaviye başlamadan önce sefuroksim sodyum (Zinnat enjektabl) kullanım bilgilerine müracaat ediniz.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Sefuroksim aksetilin yan etkileri genellikle hafif ve geçici özelliktedir. Diğer sefalosporinlerde olduğu gibi nadir olarak, eritema multiforme, Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekrolizis (ekzantematik nekrolizis) ve deride kızarıklık, ürtiker, ateş, kaşıntı, serum hastalığı ve çok nadir olarak anafilaksi gibi aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir.  Sefuroksim aksetil alan hastaların küçük bir oranında diyare, bulantı, kusma gibi gastrointestinal rahatsızlıklar görülmüştür. Diğer geniş spektrumlu antibiyotiklerde olduğu gibi nadiren psödomembranöz kolit görüldüğü rapor edilmiştir. Baş ağrısı da bildirilmiştir. Zinnat tedavisi sırasında eozinofiliye ve hepatik enzim düzeylerinde geçici yükselmelere (ALT, AST ve LDH) rastlanmıştır. Seyrek olarak trombositopeni ve lökopeni rapor edilmiştir. Diğer sefalosporinlerde olduğu gibi çok nadiren sarılık bildirilmiştir. Sefalosporinler sınıf olarak eritrosit membranından emilmeye yatkındır ve ilaca karşı antikorlar ile reaksiyona girerek tedavi sırasında pozitif Coombs testi ortaya çıkarırlar (bu kanın cross-matching’ini etkileyebilir). Çok nadir olarak da *hemolitik anemi görülebilir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 12 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window