İlaç Sınıfı Beşeri İthal İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması ZINNAT
Birim Miktarı 14
ATC Kodu J01DC02
ATC Açıklaması Sefuroksim
NFC Kodu BC
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Film Kaplı Tabletler
Kamu Kodu A08662
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 38,1 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 34 TL (18 Şubat 2019)
Barkodu
Kurumun Karşıladığı 10,37 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Başlıklar
  1. İlaç Etken Maddeleri
  2. İlaç Prospektüsü
    1. Doz Aşımı
    2. Endikasyonlar
    3. Farmakodinamik Özellikler
    4. Farmakokinetik Özellikler
    5. Farmasötik Şekli
    6. Formülü
    7. İlaç Etkileşmeleri
    8. Kontraendikasyonlar
    9. Kullanım Şekli Ve Dozu
    10. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    11. Saklama Koşulları
    12. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    13. Uyarılar/Önlemler
    14. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    15. Doz Aşımı
    16. Endikasyonlar
    17. Farmakodinamik Özellikler
    18. Farmakokinetik Özellikler
    19. Farmasötik Şekli
    20. Formülü
    21. İlaç Etkileşmeleri
    22. Kontraendikasyonlar
    23. Kullanım Şekli Ve Dozu
    24. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    25. Saklama Koşulları
    26. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    27. Uyarılar/Önlemler
    28. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    29. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    30. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    31. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    32. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    33. İlaç Nasıl Kullanılır
    34. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    35. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    36. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    37. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    38. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    39. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    40. Etkin Maddeler
    41. Farmakodinamik Özellikler
    42. Farmakokinetik Özellikler
    43. Farmasötik Form
    44. Gebelik Ve Laktasyon
    45. Geçimsizlikler
    46. İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi
    47. İstenmeyen Etkiler
    48. Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim
    49. Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri
    50. Kontrendikasyonlar
    51. Kullanım Yolu
    52. Küb’ Ün Yenileme Tarihi
    53. Müstahzar Adı
    54. Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri
    55. Pozoloji Ve Uygulama Şekli
    56. Raf Ömrü
    57. Ruhsat Numarası(Ları)
    58. Ruhsat Sahibi
    59. Ruhsat Sahibi
    60. Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler
    61. Terapötik Endikasyonlar
    62. Üretici Bilgileri
    63. Yardımcı Maddeler
    64. Yardımcı Maddelerin Listesi
    65. Doz Aşımı
    66. Endikasyonlar
    67. Farmakodinamik Özellikler
    68. Farmakokinetik Özellikler
    69. Farmasötik Şekli
    70. Formülü
    71. Kontraendikasyonlar
    72. Kullanım Şekli Ve Dozu
    73. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    74. Saklama Koşulları
    75. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    76. Uyarılar/Önlemler
    77. Doz Aşımı
    78. Endikasyonlar
    79. Farmakodinamik Özellikler
    80. Farmakokinetik Özellikler
    81. Farmasötik Şekli
    82. Formülü
    83. İlaç Etkileşmeleri
    84. Kontraendikasyonlar
    85. Kullanım Şekli Ve Dozu
    86. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    87. Ruhsat Sahibi
    88. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    89. Saklama Koşulları
    90. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    91. Uyarılar/Önlemler
    92. Üretim Yeri
    93. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    94. Doz Aşımı
    95. Endikasyonlar
    96. Farmakodinamik Özellikler
    97. Farmakokinetik Özellikler
    98. Farmasötik Şekli
    99. Formülü
    100. İlaç Etkileşmeleri
    101. Kontraendikasyonlar
    102. Kullanım Şekli Ve Dozu
    103. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    104. Saklama Koşulları
    105. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    106. Uyarılar/Önlemler
    107. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    108. Doz Aşımı
    109. Endikasyonlar
    110. Farmakodinamik Özellikler
    111. Farmakokinetik Özellikler
    112. Farmasötik Şekli
    113. Formülü
    114. İlaç Etkileşmeleri
    115. Kontraendikasyonlar
    116. Kullanım Şekli Ve Dozu
    117. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    118. Saklama Koşulları
    119. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    120. Uyarılar/Önlemler
    121. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    122. Doz Aşımı
    123. Endikasyonlar
    124. Farmakodinamik Özellikler
    125. Farmakokinetik Özellikler
    126. Farmasötik Şekli
    127. Formülü
    128. İlaç Etkileşmeleri
    129. Kontraendikasyonlar
    130. Kullanım Şekli Ve Dozu
    131. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    132. Saklama Koşulları
    133. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    134. Uyarılar/Önlemler
    135. Yan Etkileri / Advers Etkiler

İlaç Etken Maddeleri

  • sefuroksim aksetil (250 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

İnsanlarda doz aşımı ile ilgili sınırlı deneyim vardır. Zoladex’ın kazara erkenden yeniden uygulanması, veya yüksek dozda verilmesi durumlarında, klinik olarak herhangi bir yan etki görülmemiştir Hayvan testlerinde, ‘Zoladex’in yüksek dozlarda uygulanması ile cinsiyet hormonları konsantrasyonları ve üreme sistemi üzerindeki terapötik etkileri dışında başka bir etki tesbit edilmemiştir. Aşırı dozda kullanıldığı hallerde, semptomatik tedavi uygulanmalıdır.

Endikasyonlar

Prostat Kanseri: Hormonal müdahaleye uygun prostat kanserinde; Meme Kanseri: Hormonal müdahaleye uygun premenopozal ve perimenopozal kadınlarda görülen meme kanserinde kullanılır. Endometriyozis: Endometriyozisin, ağrı dahil semptomlarının hafifletilmesinde ve endometrial lezyonların büyüklük ve sayısını azaltarak kontrol altına alınmasında; Endometriyumun inceltilmesi: Zoladex, endometriyumun ablasyonu veya rezeksiyonu öncesi inceltilmesinde kullanılır. Miyoma uteri: Miyomların tedavisinde kullanıldığında, Zoladex lezyonların küçültülmesi, hastanın hematolojik durumunun iyileştirilmesi ve ağrı dahil olmak üzere semptomlarının azaltılmasında kullanılır. Operasyon tekniğini kolaylaştırmak ve operasyondaki kan kaybını azaltmak amacıyla cerrahiye adjuvan olarak da kullanılmaktadır. Yardımlı Üreme Tekniklerinde Kullanım :Süperovülasyonun hazırlık aşamasında hipofizden LH salgılanmasının inhibisyonu için kullanılır

Farmakodinamik Özellikler

Zoladex (D-Ser(But)6 Azgly10 LHRH),   LHRH’un sentetik bir analoğudur. Zoladex kronik uygulamada, hipofizden LH sekresyonunun inhibisyonuna neden olarak, erkeklerde serum testosteron konsantrasyonunu ve kadınlarda serum estradiol konsantrasyonunu düşürür.Tedaviye son verilmesinden sonra bu etki geriye döner. İlk başta diğer LHRH agonistlerinde görüldüğü gibi Zoladex erkeklerde serum testesteron konsantrasyonunu ve kadınlarda serum estradiol konsantrasyonunu geçici olarak yükseltebilir. Erkeklerde, ilk depo enjeksiyondan 21 gün sonra, testosteron konsantrasyonu kastrasyon düzeylerine düşer ve her 28 günde bir uygulanan tedaviye devam edildiği sürece baskı devam eder. Bu inhibisyon, prostat tümöründe gerileme ve hastaların çoğunluğunda semptomatik iyileşme gösterir.   Kadınlarda, ilk enjeksiyondan 21 gün sonra, serum estradiol konsantrasyonu düşer ve her 28 günde bir uygulanan tedaviye devam edildiği sürece, menopoz sonrası kadınlarda tesbit edilen düzeylere benzer düzeyde suprese olarak kalır.   Hormona bağımlı ilerlemiş meme kanseri, endometriyozis, uterus miyomlarındaki yanıt ve over içindeki foliküler gelişimin baskılanması   bu supresyon ile ilişkilidir. Endometriyal incelme sonucu hastaların büyük çoğunluğunda amenoreye neden olur. LHRH analogları ile tedavi esnasında bazı kadınlar menopoza girebilirler. Nadiren bazı kadınlar  tedavinin bitiminden sonra yeniden adet kanaması görmeyebilirler.   Zoladex’in demir ile kombinasyonunun amenoreye sebep olduğu ve miyomlu anemik kadınlarda, hemoglobin konsantrasyonları ve ilgili hematolojik parametreleri düzelttiği gösterilmiştir. Bu kombinasyon hemoglobin konsantrasyonunun yalnızca demir tedavisiyle elde edilenden 1 gr/dl daha fazla yükselmesini sağlar.

Farmakokinetik Özellikler

Zoladex’in biyoyararlanımı hemen hemen tamdır. Dört haftada bir yapılan uygulama dokularda herhangi bir birikme olmadan etkili konsantrasyonun muhafaza edilmesini sağlar. Zoladex proteine zayıf olarak bağlanır ve böbrek fonksiyonu normal kişilerde serum eliminasyon yarılanma ömrü 2 ile 4 saat arasındadır. Böbrek fonksiyonu bozuk olanlarda yarılanma ömrü uzar. Ayda bir defa verilen böyle bir depo formülü için bu değişmenin etkisi minimumdur. Bu nedenle böbrek fonksiyonu bozuk olanlarda doz değişimine ihtiyaç duyulmaz. Karaciğer yetmezliği olan hastalarda, ilacın farmakokinetiğinde herhangi önemli bir farklılık yoktur.

Farmasötik Şekli

Zoladex 3.6 mg Depot (Subkütan İmplant )

Formülü

Beher ‘Zoladex’ Subkütan İmplant; enjektör içinde, uygulamaya hazır, beyaz ile krem beyazı renginde, 3.6 mg Goserelin’e eşdeğerde biyolojik olarak yıkılabilen bir matriks üzerine dağılmış biçimde yer alan Goserelin Asetat ile 18.0 mg Laktid/Glikolid kopolimeri içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Kontraendikasyonlar

Zoladex’e veya diğer LHRH analoglarına aşırı duyarlılığı olduğu bilinen hastalara Zoladex verilmemelidir. Zoladex hamilelik veya laktasyonda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Yetişkinler: 3.6 mg depot Zoladex Subkütan İmplant, her 28 günde bir ön abdominal duvara zerkedilir. Böbrek veya karaciğer yetmezliği olanlarda herhangi bir doz ayarlaması yapılması gerekli değildir.    Günümüzde, daha uzun tedavi süreleri ile ilgili klinik çalışmalar bulunmadığından, endometriyozisde tedavi süresi 6 ay ile sınırlanmalıdır. Kemik mineral dansitesi kaybı göz önüne alınarak tekrarlayan tedaviler uygulanmamalıdır. Endometriyozis tedavisi amacıyla Zoladex kullanan hastalarda hormon replasman tedavisinin (hergün estrojen+ progesteron verilmesinin) kemik mineral dansite kaybını ve vazomotor semptomları azalttığı gösterilmiştir.   Endometriyumun İnceltilmesi İçin 4 veya 8 haftalık Kullanım: Uterusu büyük olan hastalar veya cerrahi işlem için daha esnek bir zamanlama sağlanabilmesi için ikinci bir depo uygulaması gerekli olabilir. Uterus miyomları sonucu anemik olan kadınlara operasyondan önce 3 ay kadar Zoladex 3.6 mg depo ile birlikte ilave demir tedavisi uygulanabilir.     Yardımlı Üreme: Serum estradiol düzeylerinin erken foliküler fazdaki değerlere (yaklaşık litrede 150 pikomole) düşürülmesini sağlamak amacıyla 3.6 mg Zoladex kullanılır.Bu genellikle 7. ve 21. günler arasına rastlar Hipofizden LH salgılanması inhibe edilince, gonadotropin kullanılarak süperovülasyona (kontrollü over stimulasyonu) başlanır.Bir depo agonist ile sağlanan LH salgılanmasının inhibisyonunun çok daha sabit olması, bazı vakalarda gonadotropin ihtiyacının artmış olabileceği izlenimini vermektedir.Foliküler gelişimin uygun bir evresinde gonadotropin verilmesi durdurulur ve ovülasyonu başlatmak için insan koriyonik gonadotropini (hCG) kullanılır.Tedavinin izlenmesi, oosit(ler) in alınması ve fertilizasyon, her kliniğin rutin uygulamasına göre gerçekleştirilir   Çocuklarda:’Zoladex’in çocuklarda kullanımı endike değildir.Zoladex’in doğru uygulanabilmesi için kullanım kartına bakınız.  

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zoladex LA 10.8 mg Depot Subkütan İmplant

Saklama Koşulları

25°C’nin altında (oda sıcaklığında) saklanmalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Tek dozluk ‘Zoladex’ Subkütan İmplant, prefil enjektör içinde (Safe System Syringe), uygulanmaya hazır, 3.6 mg Goserelin’e eşdeğer Goserelin asetat’tan ibarettir.

Uyarılar/Önlemler

Zoladex çocuklarda güvenirliği ve etkisi saptanmadığından, bu grup hastada kullanılmamalıdır.   Erkekler Üretere ait tıkanma veya omurilikte sıkışma riski taşıyan erkek hastalarda Zoladex kullanımı dikkatle yapılmalı ve hastalar terapinin ilk ayında yakından izlenmelidir. LHRH analoğu ile tedaviye başlarken ilk olarak bir antiandrojen (Zoladex tedavisine başlamadan 3 gün önce ve tedavi başladıktan sonra 3 hafta günlük 300 mg siproterone asetat verilmesi gibi) kullanılması düşünülmelidir. Böyle bir uygulamanın serum testosteronun tedavi başlangıcında olası yükselmesini önlediği bildirilmiştir. . Eğer, üretere ait bir tıkanma nedeniyle böbrek harabiyeti ve omurilikte sıkışma varsa veya gelişirse, bu komplikasyonların spesifik standart tedavileri uygulanmalıdır. Kadınlar Kadınlarda, LHRH agonistlerinin kullanılması, kemikte mineral dansite kaybına neden olabilir. Erken evre meme kanseri tedavisi gören hastaların iki yıllık tedavilerini takiben, ortalama kemik mineral dansite kaybı femur başında %6.2 ve bel omurlarında ise %11.5 olmuştur. Tedavi bitiminden bir yıl sonra yapılan takipte bu kaybın kısmen dönüşümlü olduğu ve başlangıca göre iyileşmenin femur başında %3.4, bel omurlarında ise %6.4 olduğu bulunmuştur. Ancak bu düzelme çok sınırlı veriye dayanmaktadır.   Endometriosis tedavisi amacıyla Zoladex kullanan hastalarda hormon replasman tedavisinin (hergün estrojen + progesteron verilmesinin) kemik mineral dansite kaybını ve vazomotor semptomları azalttığı gösterilmiştir. ‘Zoladex’, bilinen metabolik kemik hastalığı olan kadınlarda dikkatle kullanılmalıdır.   Zoladex uterusun servikal direncini arttırabilir. Bunun sonucunda da serviks dilatasyonu zorlaşabilir.   Günümüzde, selim jinekolojik hastalıkların Zoladex ile 6 aydan daha uzun süreli tedavisinin etkileri konusunda herhangi bir klinik veri mevcut değildir.   Zoladex, Yardımlı Üreme Programının bir parçası olarak sadece bu alanda deneyimli olan uzmanların gözetiminde uygulanır. Diğer LHRH agonistlerinde olduğu gibi Zoladex’in de gonadotropinle birlikte kullanılmasına, over hiperstimulasyon sendromunun (OHSS) eşlik edebileceği bildirilmiştir. Bir depo agonistle sağlanan hipofiz inhibisyonunun, bazı vakalarda gonadotropin ihtiyacının artmasına neden olabileceği öne sürülmüştür. Sendromun şiddeti ve insidansı, kullanılan gonadotropinin pozolojisine bağlı olduğundan, OHSS gelişme riski yüksek olan kadınlar, stimulasyon siklusu sırasında dikkatle izlenmelidir. Eğer gerekiyorsa insan koriyonik gonadotropin (hCG)   tedavisi durdurulmalıdır.   Polikistik over sendromu olan hastalarda foliküler evre uzayabileceğinden, Zoladex’in yardımlı üremede dikkatle uygulanması önerilir.   Gebelik ve Emzirme Gebelik kategorisi: X   Hayvanlarda yapılan reprodüktif toksikolojik çalışmalarının, hiçbir teratojenik potansiyel göstermemesine rağmen, teorik anlamda gebelik esnasında LHRH agonistlerinin kullanılmasıyla düşük veya fetal anomali riskinin bulunması nedeni ile, Zoladex gebe kadınlarda kullanılmamalıdır. Üreme potansiyeli olan kadınların tedaviye başlamadan önce gebe olmadıkları kanıtlanmalıdır. Tedavi süresince hormonal olmayan bir kontrasepsiyon yöntemi uygulanmalı ve bu yönteme endometriyozis var ise adet kanaması yeniden başlayıncaya kadar devam edilmelidir.   Yardımlı üreme   programında Zoladex kullanılmadan önce, kadının gebe olma olasılığının kesin şekilde ortadan kaldırılması gerekir.Bu gibi vakalarda klinik veriler sınırlıdır ama elimizde bulunan kanıtlar Zoladex ile daha sonra oosit gelişmesiyle veya gebelikte alınacak sonuçla ilgili anormallikler arasında bir sebep/sonuç ilişkisinin mevcut olmadığı izlenimi vermektedir   Zoladex süt veren kadınlarda kullanılmamalıdır.   Araç ve makine kullanmaya etkisi:   Zoladex’in araç ve makine kullanma yeteneğini azalttığına dair herhangi bir kanıt yoktur.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Genel Anafilaksi bulguları ile birlikte seyredebilen aşırı duyarlılık reaksiyonları nadiren bildirilmiştir. Artralji bildirilmiştir. Spesifik olmayan paresteziler rapor bildirilmiştir.Genelde tedaviyi kesmeksizin yatışan ve çoğunlukla hafif seyreden deri döküntüleri görülebilir.   Zoladex uygulanan hastalarda bazen hipotansiyon ve hipertansiyon şeklinde kan basıncında değişiklikler gözlenmiştir. Bu değişiklikler genellikle geçicidir ve tedaviye devam ederken veya Zoladex tedavisi kesildikten sonra düzelme olur. Bu değişiklikler nadiren Zoladex tedavisinin durdurulmasını da içeren tıbbi müdahale gerektirebilir.   Bu gruptan diğer ajanlarla olduğu gibi, ilk uygulamayı takiben çok nadir olarak hipofizde apopleksi rapor edilmiştir.   Subkütan enjeksiyon bölgesinde hafif çürüme de dahil ara sıra görülebilen lokal reaksiyonlar oluşabilir.   Erkekler Erkeklerdeki farmakolojik etkilerine, yüzde kızarmalar, terleme ve libidoda azalma da dahil olup nadiren tedavinin durdurulmasını gerektirebilir. Ender olarak memede şişme ve hassasiyet görülebilir. Başlangıçta, prostat kanserli hastaların kemik ağrılarında geçici bir artma görülse de bu durum semptomatik olarak kontrol edilebilir. Üretere ait tıkanma ve omurilikte sıkışmanın görüldüğü izole vakalar tesbit edilmiştir.   Erkeklerde LHRH agonistlerinin kullanılması, kemik mineral dansitesinin azalmasına neden olabilir. Kadınlar Kadınlardaki farmakolojik etkilerine, yüzde kızarmalar, terleme ve libidoda değişme de dahil olup, nadiren tedavinin durdurulmasını gerektirebilir. Başağrısı, depresyonu da içeren ruhsal durumda değişme, vajinada kuruluk ve meme ölçüsünde değişme görülebilir. Zoladex ile tedaviye başlandığında bazı kadınlarda değişik süre ve yoğunlukta vajinal kanama görilebilir.Vajinal kanama genellikle tedaviye başlanılan ilk ay içinde görülür. Böyle bir kanama estrojenin geri çekilmesiyle ilgili kanamadır ve spontan olarak durması beklenir.   Başlangıçta, meme kanserli hastalarda belirti ve semptomlara ilişkin geçici bir artma görülse de bu durum semptomatik olarak kontrol edilebilir. Miyomu olan kadınlarda, miyom dejenerasyonu oluşabilir. Seyrek olarak kemik metastazı olan meme kanserli hastalarda, tedavinin başında hiperkalsemi geliştiği görülmüştür.   LHRH analogları ile tedavi esnasında nadiren bazı kadınlar menopoza girebilirler ve tedavinin bitiminden itibaren yeniden adet kanaması görmeyebilirler. Bu sadece fizyolojik bir değişikliktir.   Yardımlı üremede : Diğer LHRH agonistlerinde olduğu gibi Zoladex’in de gonadotropinle birlikte kullanılmasına, over hiperstimulasyon sendromunun (OHSS) eşlik edebileceği bildirilmiştir.Bir depo agonistle sağlanan hipofiz inhibisyonunun bazı vakalarda gonadotropin ihtiyacının artmasına neden olabileceği öne sürülmüştür.Sendromun şiddeti ve insidansı, kullanılan gonadotropinin pozolojisine bağlı olduğundan, OHSS gelişme riski yüksek olan kadınlar, stimulasyon siklusu sırasında dikkatle izlenmelidir.Eğer gerekiyorsa, insan koriyonik gonadotropin (hCG)   tedavisi durdurulmalıdır   LHRH tedavisini takiben oluşan foliküler ve luteal over kistleri bildirilmiştir. Kistlerin çoğu asemptomatik, fonksiyonel olmayan şekilde, değişik büyüklüklerdedir ve kendiliğinden yok olurlar   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Ranitidinin etkisi spesifiktir ve ilacın aşırı dozajına bağlı özel problemler beklenmez. Uygun görülen semptomatik ve destekleyici tedavi yapılmalıdır. Eğer gerekliyse, ilaç hemodiyaliz ile plazmadan uzaklaştırılabilir.

Endikasyonlar

Zantac şurup, duodenal ülser, selim gastrik ülser, steroid olmayan antienflamatuar ilaçlara bağlı ülserlerin tedavisinde, özellikle geçmişinde peptik ülser olan hastalarda steroid olmayan antienflamatuar ilaçların (aspirin dahil) neden olduğu duodenal ülserlerin profilaksisinde, Helicobacter pylori enfeksiyonu ile birlikte görülen duodenal ülser tedavisinde, ameliyat sonrası ülser, reflü özofajit tedavisinde ve gastroözofageal reflü hastalığında semptomatik rahatlama için, Zollinger-Ellison sendromu tedavisinde, ağrı ile karakterize (epigastrik veya retrosternal), yemeklerle ilişkili veya uykuda rahatsızlık veren, fakat daha önce belirtilen durumlarla ilişkili olmayan kronik epizodik dispepsilerde, ağır hastalarda stres ülserlerinin profilaksisinde, peptik ülserli hastalarda tekrarlayan kanamaların profilaksisinde, Mendelson sendromu profilaksisinde kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Ranitidin, özel, çabuk etki gösteren histamin H2 reseptör antagonistidir. Bazal ve uyarılan mide asit salgısını inhibe ederek salgının hem hacim hem de asit ve pepsin içeriğini azaltır. Ranitidinin oldukça uzun bir etki süresi vardır ve tek bir 150mg’lık doz bile gastrik asit salgısını oniki saat kontrol altında tutar. Klinik bulgular ranitidinin amoksisilin ve metronidazol ile kombinasyonunun hastaların yaklaşık %90’ında Helicobacter pylori’yi eradike ettiğini göstermiştir. Bu kombinasyon tedavisi duodenal ülser nüksünü anlamlı ölçüde azaltır. Helicobacter pylori duodenal ülserli hastaların %95 ‘ini ve gastrik ülserli hastaların %80’ini enfekte eder.

Farmakokinetik Özellikler

Ranitidin biyoyararlanımı yaklaşık %50’dir. 150mg’lık oral dozu takiben 2-3 saat sonra ulaşılan plazma doruk konsantrasyonları 300-550ng/ml’dir. Ranitidin geniş ölçüde metabolize olmaz. İlacın eliminasyonu başlıca tübüler sekresyon iledir. Eliminasyon yarılanma ömrü 2-3 saattir. 150 mg 3H-ranitidin ile denge çalışmalarında intravenöz dozun %93’ünün idrar ve % 5’inin feçes ile atıldığı saptanmıştır. Oral dozun ise % 60-70’i idrarla, % 26’sı feçes ile itrah olmaktadır. Dozajı takiben ilk 24 saatte itrah edilen idrarın analizi intravenöz dozun %70’inin ve oral dozun %35’inin değişmeden elimine edildiğini göstermiştir. Ranitidinin metabolizması oral ve intravenöz dozları takiben aynıdır; idrarla itrah edilen dozun %6’sı N-oksid, %2’si S-oksid, %2’si desmetilranitidin ve %2’si furoik asit analoğudur.

Farmasötik Şekli

Şurup

Formülü

Her 10ml’de 150mg ranitidin (hidroklorür olarak), nane esansı, etil alkol, sodyum sakkarin, propil hidroksibenzoat, bütil hidroksibenzoat içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Ranitidin, standart tavsiye edilen dozlar ile ulaşılan kan düzeylerinde, hepatik sitokrom P-450’ye bağlı karışık fonksiyonlu oksijenaz enzim sistemini inhibe etmez. Bu nedenle mutad ranitidin dozu, bu enzim tarafından inaktive edilen diazepam, lidokain, fenitoin, propranolol, teofilin ve varfarin gibi ilaçların etkisini artırmaz. Ranitidin, amoksisilin ve metronidazol arasında geçimsizlik saptanmamıştır. Eğer yüksek dozda sukralfat (2g) ranitidin ile birlikte verilirse ranitidinin absorpsiyonu azabilir. Bu etki sukralfat ranitidin alımından 2 saat sonra alınırsa görülmez.

Kontraendikasyonlar

İlacın bileşimindeki maddelerden herhangi birine aşırı duyarlılık halinde kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

  (Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde)   Erişkinlerde:   Duodenal ülser ve selim gastrik ülser: Akut tedavi:Duodenal veya selim gastrik ülser için standart dozaj rejimi günde 2 kez 150mg (2 kez birer ölçek) veya gece 300mg’dır (iki ölçek). Duodenal ülser veya selim gastrik ülserde çoğu vakalarda dört hafta içinde iyileşme görülür. İlk tedavi süresinde ülseri tamamen iyileşmeyen hastalarda ikinci dört haftalık tedavi sonunda genellikle tamamen iyileşme görülür. Duodenal ülserde 4 hafta, 300mg günde 2 kez ile elde edilen iyileşme oranları, 4 hafta süre ile günde 2 kez 150mg veya 300mg gece yatarken şeklindeki dozaj rejimi ile elde edilenden yüksektir. Dozun artırılması ile istenmeyen etkilerde artış görülmez.   Uzun süreli tedavi:Duodenal veya selim gastrik ülserin uzun süreli tedavisi için önerilen mutad doz gece yatarken 150mg’dır (1 ölçek). Sigara içmek duodenal ülserin nüksetme hızını artırdığından bu hastalara sigarayı bırakmaları tavsiye edilmelidir. Sigarayı bırakamayan hastalarda gece alınan 300mg’lık doz, 150mg’lık dozaj rejimine göre ilave terapötik yarar sağlar.   Steroid olmayan antienflamatuar ilaçlara bağlı peptik ülserler:  Akut tedavi:Steroid olmayan antienflamatuar ilaçlarla tedaviyi takiben veya steroid olmayan antienflamatuar ilaçlarla tedavi devam ederken görülen ülserlerde günde 2 kez 150mg (1 ölçek) veya geceleri 300mg (2 ölçek) Zantac şurup ile 8-12 haftalık tedavi gerekebilir.   Profilaksi:Steroid olmayan antienflamatuar ilaçlara bağlı duodenal ülserlerin profilaksisinde, steroid olmayan antienflamatuar ilaçlarla birlikte günde 2 kez 150mg (2 ölçek) Zantac şurup önerilir.   Helicobacter pylori enfeksiyonu ile birlikte görülen duodenal ülser:Gece yatarken 300 mg veya günde 2 kez 150 mg Zantac ile oral amoksisilin günde 3 kez 750 mg ve metronidazol günde 3 kez 500mg 2 hafta süre ile devam edilir. Tedaviye sadece Zantac ile 2 hafta daha devam edilir. Bu doz rejimi duodenal ülser nüks sıklığını anlamlı ölçüde azaltır.   Ameliyat sonrası ülser:Ameliyat sonrası ülser için standart doz 150mg günde 2 kezdir (2×1 ölçek). Çoğu durumlarda 4 haftada iyileşme görülür. İlk 4 haftada tam olarak iyileşmeyen hastalar genellikle ikinci 4 haftada cevap verirler.   Gastroözofageal reflü hastalığı: Akut reflü özofajit:Reflü özofajitte 8 veya gerektiğinde 12 hafta süre ile 150mg günde 2 kez (2×1 ölçek) veya 300mg (2 ölçek) gece uygulanır. Orta veya şiddetli özofajitte Zantac şurup dozajı 12 hafta süre ile günde 4 kez 150mg’a (4×1 ölçek) artırılabilir.   Uzun süreli tedavi:Reflü özofajitin uzun süreli tedavisi için önerilen yetişkin dozu günde 2 kez 150mg’dır (2×1 ölçek).   Gastroözofageal reflü hastalığında semptomatik rahatlama için:Gastroözofageal reflü hastalığına bağlı semptomların giderilmesinde, 2 hafta süre ile günde 2 kez 150 mg önerilir. İlk alınan cevap yetersiz olan hastalarda bu rejime 2 hafta daha devam edilebilir.   Zollinger-Ellison sendromu:Başlangıç dozaj rejimi 150mg günde 3 kezdir, fakat gerektiğinde bu doz artırılabilir. Günde 6g’a kadar olan dozlar iyi tolere edilmiştir.   Kronik epizodik dispepsi:Kronik epizodik dispepsili hastalar için günde 2 kez 150 mg’lık 6 haftalık tedavi önerilir. Tedaviye cevap vermeyen veya kısa bir süre sonra nüks görülen hastalar incelenmelidir.   Ağır hastalarda stres ülserlerinden ileri gelen kanamaların profilaksisinde veya kanamalı peptik ülserli hastaların tekrarlayan kanamalarının profilaksisinde: Oral beslenme başlayınca günde iki kez 150mg Zantac şurup, ranitidin enjeksiyon ile değiştirilebilir.   Mendelson sendromu profilaksisinde:Anesteziden 2 saat önce ve tercihan bir önceki akşam 150mg’lık (bir ölçek) oral doz verilir. Alternatif olarak Zantac enjeksiyon da verilebilir. Obstetrik hastalarda doğum sırasında; 150mg (bir ölçek) 6 saatte bir verilebilir, fakat genel anestezi gerekirse partiküler olmayan bir antasid (örneğin sodyum sitrat) ilaveten verilebilir.   Çocuklar:Çocuklardaki peptik ülser tedavisi için tavsiye edilen oral doz günde iki kez 2mg/kg ila 4mg/kg olup, maksimum günlük 300mg ranitidine artırılabilir.   Böbrek yetmezliğinde dozaj: Ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda (Kreatinin klirensi 50ml/dak.’dan az) yüksek plazma konsantrasyonlarına yol açan ranitidin birikmeleri olabilir. Böyle hastalarda günlük tavsiye edilen ranitidin dozu 150mg olmalıdır. Kronik ambulatuar peritonal diyaliz uygulanan veya kronik hemodiyalizdeki hastalara ranitidin (150mg) diyalizi hemen takiben verilmelidir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zantac 150 mg film tablet Zantac 300mg film tablet Zantac 150 mg efervesan tablet Zantac 300 mg efervesan tablet Zantac enjektabl 50 mg/2ml  

Saklama Koşulları

250C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Işıktan koruyunuz. Zantac şurup’un, Şurup BP veya sorbitol çözeltisi ile seyreltilmesi çökelti oluşabileceğinden tavsiye edilmez. Zantac şurup diğer sıvı preparatlarla karıştırılmamalı veya seyreltilmemelidir.   ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAKLARI YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Zantac şurup 150ml’lik cam şişelerde, 10ml’lik dereceli ölçü kabı ile birlikte, karton kutularda satılmaktadır.

Uyarılar/Önlemler

Ranitidin ile tedavi, mide karsinomuyla ilgili semptomları gölgeleyebileceğinden hastalığın tanısını geciktirebilir. Gastrik ülserde (ve eğer belirtiler dispepsiyi de içeriyorsa, orta yaş ve üstündeki hastalarda yeni veya son zamanlarda değişme gösteren dispeptik semptomlarda), ranitidin ile tedaviye başlamadan önce malignite kuşkusu bertaraf edilmelidir.   Böbrek hastalıklarında: Ranitidin böbreklerden itrah edildiğinden ağır renal yetmezliklerde ilaç plazma düzeyleri artabilir. Dozaj, "Böbrek yetmezliğinde dozaj" bölümünde belirtildiği gibi ayarlanmalıdır. Steroid olmayan antienflamatuar ilaçlarla birlikte ranitidin kullanan hastaların, özellikle yaşlı hastaların ve peptik ülser hikayesi olanların düzenli kontrolü tavsiye edilir. Nadiren ranitidinin akut porfirik krizleri ortaya çıkardığına dair klinik raporlar vardır. Bu nedenle ranitidin akut porfiri hikayesi olan hastalarda kullanılmaktan kaçınılmalıdır.   Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı: Gebelik Kategorisi: B. Ranitidin plasentadan geçer ve anne sütü ile de atılır. Diğer ilaçlarda olduğu gibi hamilelerde ve emziren annelerde zorunlu olmadıkça kullanılmamalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Aşağıdaki ifadeler istenmeyen etkilerin sınıflandırılması için kullanılmıştır: çok sık(>1/10), sık(>1/100,<1/10), sık değil(>1/1000, <1/100), seyrek(>1/10.000,<1/1000) çok seyrek (1/10.000). Advers etki sıklıkları pazarlama sonrası spontan raporlara dayanarak tahmin edilmiştir.   Kan ve lenfatik sistem bozuklukları Çok seyrek: kan sayımı değişiklikleri (lökopeni, trombositopeni). Bunlar genellikle reversibldır. Agranülositoz veya bazen kemik iliği hipoplazisi veya kemik iliği aplazisi ile birlikte pansitopeni   İmmun sistem bozuklukları Seyrek: aşırı duyarlılık reaksiyonları (ürtiker, anjiyonörotik ödem, ateş, bronkospazm, hipotansiyon ve göğüs ağrısı) Çok seyrek: anaflaktik şok   Bu olaylar tek bir dozdan sonra rapor edilmiştir.   Psikiyatrik bozukluklar: Çok seyrek: reversibl mental konfüzyon, depresyon ve halüsinasyonlar Bunlar başlıca ağır hasta ve yaşlı hastalarda rapor edilmiştir.   Sinir sistemi bozuklukları: Çok seyrek: başağrısı(bazen şiddetli), sersemlik ve reversibl istem dışı hareket bozuklukları   Göz bozuklukları Çok seyrek: reversibl bulanık görme Uyumda değişikliği düşündüren bulanık görme raporları vardır.   Kardiyak bozukluklar: Çok seyrek: diğer H2 reseptör antagonistlerinde olduğu gibi bradikardi ve A-V blok   Vasküler bozukluklar Çok seyrek:  vaskülit   Gastrointestinal bozukluklar Çok seyrek: akut pankreatit, diyare   Hepatobiliyer bozukluklar Seyrek: karaciğer fonksiyon testlerinde geçici ve reversibl değişiklikler Çok seyrek: sarılık ile birlikte veya sarılık olmaksızın hepatit (hepatoselüler, hepatokanaliküler veya karışım)   Deri ve subkutan doku bozuklukları: Seyrek: deri döküntüsü Çok seyrek: eritem multiform, alopesi   Kas-iskelet sistemi ve bağ dokusu bozuklukları Çok seyrek: artralji ve miyalji gibi kas-iskelet sistemi semptomları   Renal ve Üriner Bozukluklar: Çok seyrek: akut interstisyel nefrit   Üreme sistemi ve meme bozuklukları: çok seyrek reversibl impotans, erkekte meme semptomları.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE HEKİMİNİZE BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

28 ve 84 film tablet içeren, PVC/PE/PVDC/Al folyo blister ve karton kutu ambalaj

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Essitalopram entellektüel fonksiyon ve psikomotor performansı etkilemese de herhangi bir psikoaktif ilaç, karar mekanizmasını veya yetenekleri bozabilir. Hastalar araç ve makine kullanım yeteneklerinin potansiyel olarak etkilenebileceği konusunda uyarılmalıdır.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

ZENDOR’u aşağıdaki durumlarda kullanmayınıZ Eğer:  Essitaloprama veya ZENDOR’da bulunan diğer yardımcı maddelerden herhangi birine karşı bir alerjik reaksiyonunuz varsa.    Selejilin (Parkinson hastalığı tedavisinde kullanılır), moklobemid (depresyon tedavisinde kullanılır) ve linezolid (antibiyotik) dahil olmak üzere monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) olarak isimlendirilen bir ilaç grubunda yer alan başka ilaçları kullanıyorsanız. ZENDOR’u aşağıdaki durumlarda dikkatli kullanınız Eğer başka bir hastalığınız ya da durumunuz mevcutsa doktorunuza söyleyiniz, doktorunuz bu durumu göz önüne almak isteyebilir. Aşağıdaki durumlardan herhangi biri size uyuyorsa doktorunuza bildiriniz.   Eğer: Sara hastalığınız varsa. Eğer nöbetler meydana gelir veya nöbet sıklığında bir artış gözlenirse ZENDOR ile tedavi durdurulmalıdır. Karaciğer veya böbrek bozukluğunuz varsa. Doktorunuz doz ayarlamasına ihtiyaç duyabilir. Şeker hastalığınız varsa. ZENDOR ile tedavi glisemik kontrolü değiştirebilir. İnsülin ve/veya ağız yoluyla alınan hipoglisemik dozunun ayarlanması gerekebilir. Kanda düşük seviyede sodyum varsa. Kolaylıkla kanama veya çürüme oluşmasına karşı eğilim varsa. Elektrokonvülsif tedavi alıyorsanız. Koroner kalp hastalığınız varsa. Lütfen dikkat ediniz Depresyon ve ilişkili hastalıkları tedavi etmede kullanılan diğer ilaçlarda olduğu gibi, iyileşme hemen gerçekleşmez. ZENDOR ile tedaviye başladıktan sonra, herhangi bir gelişme görülmesi birkaç hafta alır. Panik bozukluk tedavisinde herhangi bir iyileşme belirtisinin görülmesi genellikle 2-4 hafta alır. Tedavinin başlangıcında bazı hastalarda anksiyete artışı görülür, bu durum tedaviye devam edildiğinde ortadan kalkar. Bu nedenle, doktorunuzun direktiflerini tam olarak uygulamanız, doktorunuza danışmadan tedaviyi kesmemeniz veya doz değişikliği yapmamanız çok önemlidir.   Bazen, depresyon veya panik bozukluk belirtileri kendine zarar verme veya intihar düşüncelerini de içerebilir. İlacın tam antidepresan etkisi görülmeye başlandığında bu belirtilerin devam etmesi veya daha kötüye gitmesi mümkündür. Eğer 30 yaşın altında genç bir hastaysanız veya daha önce antidepresif ilaç kullanmadıysanız bu durumun meydana gelme olasılığı daha fazladır.   Manik depresif hastalığı olan bazı hastalar, manik faza girebilirler. Bu durum alışılmadık ve hızlı değişen fikirler, manasız mutluluk ve aşırı fiziksel aktivite ile karakterize edilir. Böyle bir durumla karşılaşırsanız, doktorunuza başvurunuz.   Ayrıca, tedavinin ilk birkaç haftasında huzursuzluk, oturmada ya da hareketsiz kalmada zorluk gibi belirtiler de görülebilir. Bu belirtilerle karşılaşırsanız, doktorunuza başvurunuz.   Bazen siz yukarıda bahsedilen belirtileri fark edemeyebilirsiniz, bu nedenle arkadaş veya akrabalarınızdan, davranışlarınızdaki muhtemel değişiklikleri gözlemlemede size yardımcı olmalarını isteyebilirsiniz.   Eğer, sıkıntılı düşünceler veya deneyimleriniz varsa veya yukarıda bahsedilen belirtilerden herhangi biri meydana gelirse doktorunuza veya en yakın hastaneye başvurunuz.   Çocuklarda ve 18 yaşın altındaki gençlerde kullanımı ZENDOR normalde çocuklarda ve 18 yaşın altındaki ergenlik çağındaki gençlerde kullanılmamalıdır. Ayrıca bilinmelidir ki; 18 yaşın altındaki hastalar bu sınıf ilaçları kullandıklarında, intihar girişimi, intihar düşünceleri ve düşmanca davranışlar (saldırganlık, zıt davranışlar, ve sinir) gibi yan etkilerin riski artmaktadır. Buna rağmen, doktorunuz yararına olduğunu düşündüğünden, 18 yaşın altındaki hastalar için ZENDOR reçete edebilir. Eğer doktorunuz 18 yaşın altındaki bir hastaya ZENDOR reçete etmişse ve siz bunu tartışmak istiyorsanız, lütfen doktorunuza geri dönünüz. 18 yaşın altındaki hasta ZENDOR’u kullanırken yukarıda bahsedilen belirtilerden herhangi biri oluşur veya daha kötüye giderse doktorunuzu mutlaka bilgilendirmelisiniz. Ayrıca, ZENDOR’un bu yaş grubunda büyüme, olgunlaşma ve zihinsel ve davranışsal gelişimi içeren uzun süreli güvenlilik etkileri bildirilmemiştir.   Bu uyarılar, geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.   ZENDOR’un yiyecek ve içecek ile kullanılması ZENDOR’u yemekle birlikte veya aç karnına alabilirsiniz. Alkol ile etkileşim göstermediği halde, diğer birçok ilaçta olduğu gibi ZENDOR’un alkol ile birlikte kullanılması önerilmez.   Hamilelik İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   Hamileyseniz veya hamile kalmayı planlıyorsanız doktorunuzla konuşmalısınız. Hamileyseniz doktorunuz ile olası yarar ve zararları konuşmadan ilacı almayınız.   Hamileliğinizin son 3 ayında ZENDOR alırsanız yeni doğan bebeğinizde şu etkiler görülebilir: nefes almada güçlük, mavimsi mor renkte deri, nöbetler, vücut sıcaklık değişimleri, beslenme güçlüğü, kusma, düşük kan şekeri, sert veya gevşemiş kaslar, kuvvetli refleksler, titreme, aşırı sinirlilik, asabiyet, uyuklama, sürekli ağlama, uykusuzluk ve uyuma güçlüğü. Yeni doğan bebekte bu belirtilerin herhangi birini görürseniz hemen doktorunuza bildiriniz. ZENDOR hamilelik sırasında kullanılırsa kesinlikle aniden kesilmemelidir.   Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz hemen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.    Emzirme İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   Emzirme dönemindeyseniz doktorunuz ile olası yarar ve zararları konuşmadan ilacı almayınız.   Araç ve makine kullanımı ZENDOR’un sizi nasıl etkilediğini bilmeden araç veya makine kullanmayınız.   ZENDOR’un içeriğinde bulunan bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler Bu tıbbi ürün her dozunda 23 mg’dan daha az sodyum ilave eder. Sodyuma bağlı herhangi bir olumsuz etki beklenmez.    Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı Eğer aşağıda belirtilen ilaçlardan herhangi birini kullanıyorsanız lütfen doktorunuza bildiriniz:   Etkin madde olarak, fenelzin, iproniazid, izokarboksazid, nialamid ve tranilsipromin içeren “Selektif olmayan monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI)”. Eğer bu ilaçlardan herhangi birini kullandıysanız ZENDOR’a başlamadan önce 14 gün beklemelisiniz. ZENDOR kullanımına son verdikten sonra bu ilaçlardan herhangi birine başlamak için 7 gün beklemelisiniz.   Moklobemid (depresyon tedavisinde kullanılır) içeren “Geri dönüşümlü, seçici MAO-A inhibitörleri”.   Selejilin (Parkinson hastalığı tedavisinde kullanılır) içeren “Geri dönüşümü olmayan, MAO-B inhibitörleri”. Bunlar yan etki riskini arttırırlar.   Lityum (manik depresif bozukluk tedavisinde kullanılır) ve triptofan Antibiyotik linezolid İmipramin ve desipramin (her ikisi de depresyon tedavisinde kullanılır).   Sumatriptan ve benzer ilaçlar (migren tedavisinde kullanılır) ve tramadol (şiddetli ağrılara karşı kullanılır). Bunlar yan etki riskini arttırırlar.   Simetidin ve omeprazol (mide ülseri tedavisinde kullanılır), fluvoksamin (antidepresan) ve tiklopidin (inme riskini azaltmak için kullanılır).   ZENDOR’un yükselmiş kan seviyelerine neden olabilir.   St. John’s Wort (Hypericum perforatum)- depresyonda kullanılan bitkisel tedavi.   Aspirin ve steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar (ağrı kesici veya antikoagülan olarak adlandırılan kan inceltici ilaçlar).   Varfarin, dipiridamol ve fenprokumon (antikoagülan olarak adlandırılan kan inceltici ilaçlar). Doktorunuz ZENDOR ile tedaviye başlarken ve tedaviyi sonlandırırken, antikoagülan dozunuzun uygun olduğunu doğrulayabilmek amacıyla kanınızın pıhtılaşma zamanını kontrol edecektir.   Düşük nöbet eşiği riskinden dolayı, meflokuin (sıtma tedavisinde kullanılır), bupropion (depresyon tedavisinde kullanılır) ve tramadol (şiddetli ağrı tedavisinde kullanılır).   Düşük nöbet eşiği riskinden dolayı nöroleptikler (şizofreni, psikoz tedavisinde kullanılan ilaçlar) ve antidepresanlar.   Flekainid, propafenon, metoprolol (kalp-damar hastalıklarda kullanılır), desipramin, klomipramin, nortriptilin (antidepresanlar), risperidon, tioridazin ve haloperidol (antipsikotikler). ZENDOR dozunun ayarlanması gerekebilir.   Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandınız ise lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Tüm ilaçlar gibi, ZENDOR’un içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir. Yan etkiler genellikle hafiftir ve tedaviye başladıktan sonra birkaç hafta içinde ortadan kalkarlar. Lütfen bu belirtilerin bir çoğunun hastalığınızın belirtileri olabileceğinin bilincinde olunuz, bu nedenle siz kendinizi iyi hissetmeye başlayınca belirtiler de iyiye gidecektir.   Aşağıdakilerden biri olursa ZENDOR’u kullanmayı durdurunuz ve DERHAL doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz: Eğer cilt, dil, dudaklar veya yüzde şişme, nefes alma veya yutkunma güçlüğü    hissederseniz (allerjik reaksiyon) Cilt ve mukozada ani şişmeler (anjiyoödem) İdrar zorluğu Nöbetler Gözlerdeki beyaz kısmın ve cildin sararması karaciğer fonksiyon bozukluğu/hepatit belirtisidir. “Bunların hepsi çok ciddi yan etkilerdir. Eğer bunlardan biri sizde mevcut ise, sizin ZENDOR’a karşı ciddi alerjiniz var demektir. Acil tıbbi müdahaleye veya hastaneye yatırılmanıza gerek olabilir”. Bu çok ciddi yan etkilerin hepsi oldukça seyrek görülür.   Aşağıdakilerden herhangi birini farkederseniz, hemen doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz: Olağandışı kanama, gastrointestinal kanama dahil  Baygınlık (senkop)  Vajinal kanama Bunların hepsi ciddi yan etkilerdir. Acil tıbbi müdahale gerekebilir. Ciddi yan etkiler yaygın olmayan şekilde görülür. Yüksek ateş, huzursuzluk, sarsıntı, ani kas kasılmaları gibi belirtileriniz varsa, bunlar seyrek görülen serotonin sendromunun belirtileri olabilir. Eğer bu şekilde hissediyorsanız doktorunuza danışınız. İntiharla ilişkili olaylar Bunların hepsi ciddi yan etkilerdir. Acil tıbbi müdahale gerekebilir. Ciddi yan etkiler seyrek görülür. Cilt ve mukus kanamaları dahil kanama bozuklukları (ekimoz) ve düşük kan trombosit seviyesi (trombositopeni) Bunların hepsi ciddi yan etkilerdir. Acil tıbbi müdahale gerekebilir.   Aşağıdakilerden herhangi birini farkederseniz, doktorunuza söyleyiniz:   Bulantı  Burun tıkanıklığı veya akıntısı (sinüzit)  İştah azalması veya artması  Anksiyete, huzursuzluk, anormal rüyalar, uyuma güçlüğü, uykulu hissetme, sersemlik, esneme, titreme, ciltte karıncalanma  İshal, kabızlık, kusma, ağız kuruluğu  Terlemede artış  Kas ve eklemlerde ağrı (artralji ve miyalji)  Cinsel bozukluklar  Yorgunluk, ateş  Kilo artışı  Döküntü (ürtiker), kaşıntı (prürit)  Diş gıcırdatmak, huzursuzluk, sinirlilik, panik atak, konfüzyon  Rahatsız uyku, tat bozukluğu  Gözbebeğinde büyüme (midriazis), görme bozuklukları, kulak çınlaması  Saç dökülmesi  Kilo kaybı  Hızlı kalp atışı  Kollar ve bacaklarda şişme  Burun kanaması  Saldırganlık, benlik kaybı (depersonalizasyon), halüsinasyon  Yavaş kalp atışı  Kandaki sodyum seviyesinde düşme (bulantı, kas güçsüzlüğü veya şaşkınlık)  Düşük kan basıncından (ortostatik hipotansiyon) dolayı ayağa kalkıldığında sersemlik hissi  Anormal karaciğer fonksiyon testi (kanda karaciğer enzim miktarında yükselme)  Hareket bozuklukları (kaslarda istemsiz hareketler)  Ağrılı ereksiyon (priapizm)  İdrar miktarında artış  Emzirme döneminde olmayan kadınlarda süt gelmesi  Mani  Devamlı hareket etme isteği, sıkıntı (akatizi)  İştahsızlık (anoreksi) Bunlar ZENDOR’un hafif yan etkileridir.   Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.

İlaç Nasıl Kullanılır

Uygun kullanım ve doz/uygulama sıklığı için talimatlar: ZENDOR’u her zaman doktorunuzun söylediği şekilde kullanınız. Eğer emin değilseniz doktorunuza veya eczacınıza danışınız.   Depresyon Normal olarak önerilen ZENDOR dozu günde bir defa alınan 10 mg’dır. Doktorunuz tarafından doz günde maksimum 20 mg’a çıkartılabilir.   Panik bozukluk Günde 10 mg’lık doza geçilmeden önce, ilk hafta boyunca ZENDOR’un günde 5 mg’lık başlangıç dozu uygulanmalıdır. Daha sonra doktorunuz tarafından doz günde maksimum 20 mg’a çıkartılabilir.   Sosyal anksiyete bozukluğu Normal olarak önerilen ZENDOR dozu günde bir defa alınan 10 mg’dır. Doktorunuz, sizin ilaca vereceğiniz cevaba göre, dozu günde 5 mg’a düşürebilir veya maksimum 20 mg’a çıkartabilir.   Yaygın anksiyete bozukluğu Normal olarak önerilen ZENDOR dozu günde bir defa alınan 10 mg’dır. Doktorunuz tarafından doz günde maksimum 20 mg’a çıkartılabilir.   Obsesif Kompülsif Bozukluk Normal olarak önerilen ZENDOR dozu günde bir defa alınan 10 mg’dır. Doktorunuz tarafından doz günde maksimum 20 mg’a çıkartılabilir.   Tedavi süresi Kendinizi daha iyi hissetmeye başlamanız birkaç hafta alabilir. Durumunuzda herhangi bir gelişme hissetmeye başlamanız zaman alsa da ZENDOR’u kullanmaya devam ediniz. Doktorunuzla konuşmadan ilacınızın dozunu değiştirmeyiniz. Doktorunuz önerdiği sürece ZENDOR kullanmaya devam ediniz. Eğer tedavinizi çok çabuk durdurursanız, belirtileriniz geri gelebilir. Tedavinizin kendinizi iyi hissettikten en az 6 ay sonrasına kadar devam etmesi önerilir.   Uygulama yolu ve metodu: ZENDOR’u yemekle birlikte veya aç karnına alabilirsiniz. Tabletleri bütün olarak bir bardak su ile ağızdan alınız, çiğnemeyiniz. Eğer gerekliyse, tabletleri çentikli bölgeden kırarak kullanabilirsiniz.   Değişik yaş grupları:   Çocuklarda kullanımı: ZENDOR, normalde çocuklara ve adolesanlara verilmemelidir. Daha fazla bilgi için lütfen “Bölüm 2. ZENDOR’u kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler” bölümüne bakınız.   Yaşlılarda kullanımı: Normal olarak önerilen ZENDOR başlangıç dozu günde bir defa alınan 5 mg’dır.   Özel kullanım durumları:   Karaciğer yetmezliği: Karaciğerinizde bir sorun varsa doktorunuz tedaviye ilk iki hafta için başlangıç dozu olarak 5 mg ile başlayıp dozu günde 10 mg’a yükseltebilir.   Böbrek yetmezliği: Hafif ve orta dereceli böbrek fonksiyonu bozukluğu olanlarda doz ayarlaması gerekmez. Böbrek         fonksiyonu ciddi olarak azalmış hastalarda dikkatli olunmalıdır.   Eğer ZENDOR’un etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.             Kullanmanız gerekenden daha fazla ZENDOR kullandıysanız: ZENDOR’dan kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz. Herhangi bir rahatsızlık belirtisi hissetmeseniz de bunu mutlaka yapınız. Aşırı dozun bazı belirtileri; sersemlik, titreme, huzursuzluk, konvülsiyon, koma, bulantı, kusma, kalp ritminde değişiklik, kan basıncının azalması ve vücut sıvı/tuz dengesinde değişimdir. Doktor veya hastaneye giderken ilaç kutusunu yanınıza alınız.   ZENDOR’u kullanmayı unutursanız: Unutulmuş dozları telafi etmek için çift doz almayınız. Bir dozu almayı unutursanız ve yatmadan önce hatırlarsanız ilacınızı derhal alınız.Ertesi gün her zamanki gibi devam ediniz. Geceleyin veya ertesi gün hatırlarsanız unutulmuş dozu atlayınız ve her zamanki gibi devam ediniz. Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız.   ZENDOR ile tedavi sonlandırıldığında oluşabilecek etkiler: Doktorunuz söyleyene kadar ZENDOR kullanımını durdurmayınız. Tedaviniz tamamlandıktan sonra, ZENDOR’u, birkaç haftalık sürede, dozu dereceli olarak azaltarak bırakmanız tavsiye edilir. ZENDOR almayı, özellikle de aniden, durdurursanız çekilme belirtileri hissedebilirsiniz. ZENDOR tedavisi kesildiğinde bu durum yaygındır. ZENDOR uzun süreli, yüksek dozlarda kullanıldığında veya doz azaltımı çok hızlı yapıldığında risk daha yüksektir. Birçok kişide bu semptomlar hafiftir ve birkaç hafta içinde kendiliğinden ortadan kalkar. Bununla birlikte, bazı hastalar daha yoğun hissederler veya daha uzun süreli (2-3 ay veya daha fazla) kalabilir. Eğer ZENDOR kullanımını durdurduktan sonra şiddetli çekilme belirtileri görüyorsanız lütfen doktorunuza danışınız. Doktorunuz ilacınızı tekrar kullanmaya başlamanızı ve bu defa çok daha yavaş bırakmanızı isteyebilir.   Çekilme belirtileri: sersemlik hissi, iğne batması hissi, yanma hissi, (daha az yaygın) elektrik şoku hissi (baş dahil), uyku bozuklukları (kabuslar, uyuma zorluğu), endişeli hissetme, baş ağrısı, bulantı, terleme (gece terlemeleri dahil), huzursuz hissetme, titreme, şaşırma hissi, duygusal ve aşırı duyarlı hissetme, ishal, görme bozuklukları, kalp atışlarında hızlanma.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

ZENDOR 20 mg Film Tabletteki etkin madde essitalopramdır. Essitalopram, selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) olarak isimlendirilen bir antidepresan ilaç grubunda yer alır. Bu ilaçlar, beyindeki serotonin sistemi üzerine, serotonin seviyesini yükselterek, etki ederler. Serotonin sistemde meydana gelen bozukluklar, depresyon ve ilişkili hastalıkların gelişmesinde dikkate alınması gereken önemli bir faktördür.   ZENDOR, 28 ve 84 film tablet içeren blister ambalajlarda karton kutu içerisinde takdim edilir.   ZENDOR, depresyon (majör depresif durumlar) ve anksiyete bozukluklarında (agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluk, sosyal anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu ve obsesif kompülsif bozukluk gibi) tedavisinde kullanılır.  

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

ZENDOR’u çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız. 30°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Son kullanma tarihiyle uyumlu olarak kullanınız. Ambalajdaki son kullanma tarihinden sonra ZENDOR’u kullanmayınız.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü” yönetmeliklerine uygun olarak imha edilmelidir.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

ZENDOR 20 mg Film Tablet

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

Farmakodinamik etkileşimler   Kontrendike kombinasyonlar:   İrreversibl, selektif olmayan MAO inhibitörleri Selektif olmayan, irreversibl bir MAOI ile birlikte SSRI kullanan hastalarda ve SSRI tedavisine son verdikten hemen sonra MAOI tedavisine başlayan vakalarda ciddi reaksiyonlarla karşılaşıldığı bildirilmiştir. Bazı hastalarda serotonin sendromu gelişmiştir.   Essitalopramın selektif olmayan, irreversibl MAOI’ler ile beraber kullanımı kontrendikedir. Essitalopram irreversibl MAOI tedavisi kesildikten en az 14 gün sonra kullanılmaya başlanmalıdır. Bir selektif olmayan, irreversibl MAOI ile tedaviye başlanmadan en az 7 gün önce essitalopram tedavisine son verilmiş olmalıdır.   Reversibl, selektif MAO-A inhibitörü (moklobemid) Serotonin sendromu riskinden ötürü, essitalopramın bir MAO-A inhibitörü ile birlikte kullanımı kontrendikedir. Eğer bu kombinasyon gerekli ise, önerilen en küçük dozla başlanmalı ve klinik izleme güçlendirilmelidir.   Reversibl, selektif olmayan MAO- inhibitörü (linezolid) Antibiyotik linezolid bir reversibl, selektif olmayan MAO-inhibitörüdür ve essitalopram ile tedavi edilen hastalara verilmemelidir. Eğer bu kombinasyon gerekli ise, önerilen en küçük doz ile yakın klinik izleme altında verilmelidir.   İrreversibl, selektif MAO-B inhibitörü ( selejilin) Serotonin sendromu gelişmesi riskinden ötürü, selejilin (irreversibl MAO-B inhibitörü) ile birlikte kullanımında dikkatli olunmalıdır. 10 mg/gün’e kadar olan selejilin dozu ile birlikte rasemik sitalopram güvenle kullanılmıştır.   Kullanımı önlem gerektiren kombinasyonlar   Serotonerjik ilaçlar Serotonerjik ilaçlarla (örneğin; tramadol, sumatriptan ve diğer triptanlar) birlikte kullanımı serotonin sendromuna yol açabilir.   Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörü (SSRI), Selektif Serotonin/Norepinefrin Geri Alım İnhibitörü (SNRI) grubu ilaçların, migren baş ağrısı olanlarda, 5-Hidroksitriptamin reseptör agonisti ile birlikte kullanımı serotonerjik sendroma neden olabilir.   Nöbet eşiğini düşüren ilaçlar SSRI’lar nöbet eşiğini düşürebilir. Nöbet eşiğini düşürebilen diğer ilaçlarla (örneğin antidepresanlar (trisiklikler, SSRI’lar), nöroleptikler (fenotiyazinler, tiyoksantenler ve butirofenonlar), meflokuin, bupropion ve tramadol) birlikte kullanırken dikkatli olunmalıdır.   Lityum, triptofan SSRI’ların lityum ve triptofan ile birlikte kullanıldığında, etkilerinin arttığı yönünde raporlar mevcuttur. Bu nedenle SSRI’ların bu ilaçlarla birlikte kullanımında dikkatli olunmalıdır.   St. John’s Wort SSRI’ların St. John’s Wort (Hypericum perforatum) içeren bitkisel ürünlerle birlikte kullanımı advers reaksiyonların oluşumunda artışa yol açabilir.    Kanama Essitalopram ile oral antikoagülanlar birlikte verildiğinde antikoagülan etkide değişiklik görülebilir. Oral antikoagülan kullanan hastalarda essitalopram başlandığında veya kesildiğinde, bu hastaların kanama fonksiyonlarının dikkatle izlenmesi gerekir.   Alkol Essitalopram ile alkol arasında farmakodinamik veya farmakokinetik etkileşim olması beklenmemektedir. Ancak diğer psikotropik ilaçlar gibi, essitalopramın da alkol ile birlikte kullanımı önerilmez.   Farmakokinetik etkileşimler   Diğer ilaçların essitalopram farmakokinetiği üzerindeki etkisi Essitalopram metabolizması genellikle CYP2C19 ile gerçekleşir. CYP3A4 ve CYP2D6 da bir dereceye kadar metabolizmaya katkıda bulunur. Esas metabolit olan demetillenmiş essitalopramın (S-DCT) metabolize olmasının ise kısmen CYP2D6 tarafından katalize edildiği düşünülmektedir.   Essitalopramın bir CYP2C19 inhibitörü (örneğin omeprazol) ile birlikte kullanımı, essitalopramın plazma konsantrasyonlarında orta derecede artışa neden olmuştur.   Essitalopramın simetidin ile (orta derecede potent genel enzim inhibitörü) beraber kullanımı, essitalopramın plazma konsantrasyonlarında orta derecede artışa neden olmuştur. Bu sebeple, CYP2C19 inhibitörleriyle (omeprazol, esomeprazol, fluvoksamin, lansoprazol, tiklopidin) veya simetidin ile beraber kullanıldığında dikkatli olunmalıdır. Beraber kullanım sırasında yan etkilerin izlenmesine bağlı olarak essitalopram dozunda azaltma yapmak gerekebilir.   Essitalopramın diğer ilaçların farmakokinetiği üzerine etkisi Essitalopram CYP2D6 enziminin bir inhibitörüdür. Çoğunlukla bu enzim tarafından metabolize edilen ve dar terapötik indekse sahip diğer ilaçlarla (flekainid, propafenon, ve kardiyak yetmezlikte kullanıldığında metoprolol) veya çoğunlukla CYP2D6 tarafından metabolize edilen merkezi sinir sistemine etkin ilaçlarla (desipramin, klomipramin ve nortriptilin gibi antidepresanlar veya risperidon, tiyoridazin ve haloperidol gibi antipsikotikler) birlikte kullanılırken dikkatli olunmalıdır. Doz ayarlaması gerekebilir. Desipramin veya metoprolol ile birlikte kullanımı, her iki CYP2D6 sübstratının plazma düzeyini iki katına çıkarmıştır. Yapılan in vitro çalışmalar, essitalopramın CYP2C19’un zayıf inhibisyonuna neden olduğunu göstermiştir. CYP2C19 ile metabolize edilen ilaçlarla birlikte kullanılırken özenli olunmalıdır.   Geçimsizlik Bilinen herhangi bir geçimsizliği bulunmamaktadır.   Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Bilinen bir etkileşimi yoktur.   Pediyatrik popülasyon: Bu yaş grubunda etkileşim çalışmaları gerçekleştirilmemiştir.

Doz Aşımı Ve Tedavisi

Toksisite Essitalopramın doz aşımına ilişkin klinik veri kısıtlıdır ve birçok vaka diğer ilaçların eş zamanlı doz aşımını içerir. Vakaların çoğunda semptomların olmadığı veya hafif olduğu bildirilmiştir. Tek başına essitalopram ile essitalopram doz aşımına bağlı ölümcül vakalar seyrek olarak bildirilmiştir; vakaların çoğu eş zamanlı uygulanan ilaçların doz aşımını içermektedir. Tek başına 400-800 mg dozunda alınan essitalopram şiddetli semptomlara neden olmamıştır.   Belirtiler Essitalopramın doz aşımında görüldüğü bildirilen belirtiler özellikle merkezi sinir sistemi (sersemlik, tremor ve ajitasyondan nadir serotonin sendromu, konvülsiyon ve koma vakalarına kadar), gastrointestinal sistem (bulantı/kusma) ve kardiyovasküler sistem (hipotansiyon, taşikardi, QT uzaması ve aritmi) ve elektrolit/sıvı dengesi durumları (hipokalemi, hiponatremi)dır.   Tedavi Spesifik bir antidotu mevcut değildir. Hava yolu açık tutulmalı ve hastanın uygun düzeyde oksijenlenerek solunum işlevlerini yerine getirmesi güvence altına alınmalıdır. Oral alımından sonra olası en kısa zaman içerisinde gastrik lavaj yapılmalıdır. Aktif kömür kullanımı düşünülmelidir. Genel semptomatik destek tedavisinin uygulandığı süre boyunca kardiyak ve yaşamsal işaretler izlenmelidir. 

Etkin Maddeler

Essitalopram oksalat 25.558 mg

Farmakodinamik Özellikler

Farmakoterapötik grup: Antidepresanlar, selektif serotonin geri alım inhibitörleri ATC kodu: N06AB10   Essitalopram, primer bağlanma yerine yüksek afiniteli, serotonin (5-HT) geri alımının selektif bir inhibitörüdür. Ayrıca, serotonin taşıyıcısı üzerindeki allosterik bölgeye 1000 kat daha az afinite ile bağlanır.   Essitalopramın; aralarında 5-HT1A, 5-HT2, DA D1 ve D2 reseptörleri ile α1, α2-, β-adrenoseptörleri, histamin H1, muskarin kolinerjik, benzodiazepin ve opioid reseptörlerin de bulunduğu bir grup reseptöre afinitesi azdır veya hiç yoktur.   Serotonin geri alımının inhibisyonu, essitalopramın farmakolojik ve klinik etkilerini açıklayan tek mekanizmadır.  

Farmakokinetik Özellikler

Genel özellikler   Emilim:Absorpsiyon tama yakın olup, besin alımından bağımsızdır. Çoklu doz sonrası maksimum konsantrasyona ulaşma süresi ortalama (ortalama Tmax) 4 saattir. Rasemik sitalopramda olduğu gibi essitalopramın da mutlak biyoyararlanımı yaklaşık %80’dir.     Dağılım:Oral uygulama sonrası görünür dağılım hacmi (Vd,β/F) yaklaşık 12-26 l/kg’dır. Essitalopram ve ana metabolitlerinin plazma proteinlerine bağlanma oranı %80’in altındadır.   Biyotransformasyon:Essitalopram karaciğerde, demetillenmiş ve didemetillenmiş metabolitlerine metabolize olur. Her iki metabolit de farmakolojik olarak aktiftir. Alternatif olarak, azot oksitlenerek N-oksit metaboliti oluşturulabilir. Ana madde ve metabolitleri kısmen glüküronit olarak atılır. Çoklu doz sonrası, demetil ve didemetil metabolitlerin ortalama konsantrasyonları essitalopram konsantrasyonunun sırasıyla %28-31 ve <%5’idir. Essitalopramın demetile metabolite biyotransformasyonu öncelikle CYP2C19 tarafından yapılır. CYP3A4 ve CYP2D6 enzimlerinin de katılımı mümkündür.   Eliminasyon:Çoklu doz sonrası eliminasyon yarı ömrü (t1/2β) yaklaşık 30 saattir ve oral plazma klerensi (Cloral) yaklaşık 0.6 l/dakikadır. Ana metabolitler belirgin olarak daha uzun yarılanma ömrüne sahiptir. Essitalopram ve ana metabolitlerin karaciğer (metabolik) ve böbrek yollarıyla elimine edildiği düşünülür, dozun büyük kısmı idrarda metabolitler şeklinde atılır.   Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum: Kinetiği doğrusaldır. Kararlı hal plazma seviyelerine yaklaşık 1 haftada erişilir. 50 nmol/ litrelik ortalama kararlı hal konsantrasyonlarına (20-125 nmol/l) 10 mg’lık günlük dozla ulaşılır.   Hastalardaki karakteristik özellikler   Yaşlı hastalar (65 yaş ve üstü): Essitalopram yaşlı hastalarda genç hastalara göre daha yavaş elimine edilir. Eğri altında kalan alan (EAA), genç sağlıklı gönüllülere göre yaşlılarda yaklaşık %50 daha yüksektir.   Azalmış karaciğer fonksiyonu: Hafif ve orta derecede karaciğer bozukluğu olan hastalarda (Child-Pugh kriterleri A ve B), essitalopram yarı ömrü yaklaşık iki kat daha uzundur ve normal karaciğer fonksiyonu olan hastalara göre açığa çıkma oranı yaklaşık %60 daha yüksektir.   Azalmış böbrek fonksiyonu: Rasemik sitalopramla, böbrek fonksiyonu azalmış hastalarda (kreatinin klerensi 10-53 ml/dakika) daha uzun yarı ömür ve açığa çıkma oranında hafif artış gözlenmiştir. Metabolitlerin plazma konsantrasyonları incelenmemiştir ancak artış gösterebilir.   Polimorfizm: CYP2C19’un zayıf metabolize edicilerinin hızlı metabolize edicileri ile karşılaştırıldığında iki kat daha yüksek essitalopram plazma konsantrasyonuna sahip olduğu gözlenmiştir. CYP2D6’nın zayıf metabolize edicilerinin essitalopramın açığa çıkma oranında belirgin bir değişikliğe neden olduğu görülmemiştir.

Farmasötik Form

Film Tablet Beyaz renkli, oval, bir yüzü çentikli film kaplı tablet Tabletler eşit olarak yarıya bölünebilirler.

Gebelik Ve Laktasyon

Genel tavsiye Gebelik kategorisi C’dir.   Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda essitalopramın kullanımıyla ilgili herhangi bir veri yoktur.   Gebelik dönemi Essitalopramın gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir. İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir. ZENDOR gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.   Gebeliğin son dönemlerinde SSRI/SNRI kullanan gebelerin yeni doğmuş bebeklerinde şu semptomlar ortaya çıkabilir: nefes darlığı, siyanoz, apne, nöbetler, vücut sıcaklık değişkenliği, beslenme güçlüğü, kusma, hipoglisemi, hipertoni, hipotoni, hiperrefleksi, tremor, aşırı sinirlilik, iritabilite, letarji, sürekli ağlama, somnolans ve uyuma güçlüğü. Bu semptomlar serotonerjik etkilere veya kesilme sendromuna bağlı olabilir. Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörü (SSRI) grubu ilaçların gebelik süresince alımında, yeni doğanda potansiyel dirençli pulmoner hipertansiyon riski bulunmaktadır. Gebeliğin son dönemlerinde özellikle üçüncü trimesterde anne essitalopram kullandıysa yeni doğmuş bebekler bu etkiler açısından gözlenmelidir. Gebelik döneminde kullanıldığında SSRI tedavisi asla aniden kesilmemelidir.   Laktasyon dönemi Essitalopramın anne sütüne geçmesi beklenir. Tedavi sırasında emzirme önerilmez.   Üreme yeteneği /Fertilite   Üreme yeteneği üzerine bilinen bir etkisi yoktur.

Geçimsizlikler

Bilinen herhangi bir geçimsizliği bulunmamaktadır.

İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi

İlk ruhsat tarihi: 04.06.2010 Ruhsat yenileme tarihi: –

İstenmeyen Etkiler

Daha sıklıkla tedavinin ilk bir veya iki haftalık bölümünde karşılaşılan advers etkiler genellikle tedavinin devam eden dönemlerinde şiddet ve sıklık açısından azalma gösterir.   Sistemlere ve sıklıklarına göre yan etkilerin dağılımı şu şekildedir: Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1000 ila <1/100); seyrek (≥1/10000 ila <1/1000); izole raporlar dahil çok seyrek (<1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).   Bağışıklık sistemi bozuklukları Seyrek:Anafilaktik reaksiyon   Metabolizma ve beslenme bozuklukları Yaygın:İştah azalması veya artması   Psikiyatrik bozukluklar Yaygın:Anksiyete, huzursuzluk, anormal rüyalar, libido azalması, anorgazmi Yaygın olmayan: Diş gıcırdatma, ajitasyon, sinirlilik hali, panik atak, konfüzyon Seyrek:Agresyon, depersonalizasyon, halüsinasyon, intihar ile ilişkili vakalar   Sinir sistemi bozuklukları Yaygın:Uykusuzluk, uyuklama hali, sersemlik, parestezi, tremor Yaygın olmayan:Tat alma bozukluğu, uyku bozukluğu, senkop Seyrek:Serotonin sendromu   Göz bozuklukları Yaygın olmayan: Midriazis, görme bozukluğu   Kulak ve iç kulak bozuklukları Yaygın olmayan: Kulak çınlaması   Kardiyak bozukluklar Yaygın olmayan:Taşikardi Seyrek:Bradikardi   Solunum, göğüs bozuklukları Yaygın:Sinüzit, esneme Yaygın olmayan: Burun kanaması   Gastrointestinal bozukluklar Çok yaygın: Bulantı Yaygın:Diyare, kabızlık, kusma, ağız kuruluğu Yaygın olmayan: Gastrointestinal kanama (rektal kanama dahil)   Deri ve derialtı doku bozuklukları Yaygın:Terlemede artış Yaygın olmayan:Ürtiker, alopesi, döküntü, kaşıntı     Kas iskelet sistemi, bağ dokusu ve kemik bozuklukları Yaygın: Artralji, miyalji   Üreme sistemi ve meme bozuklukları Yaygın:Ejakülasyon bozukluğu, impotans  Yaygın olmayan: Metroraji, menoraji   Genel bozukluklar ve uygulama yeri koşulları Yaygın: Yorgunluk, pireksi Yaygın olmayan:Ödem   Araştırmalar Yaygın: Kilo artışı Yaygın olmayan: Kilo azalması   SSRI terapötik grubu için şu advers reaksiyonlar bildirilmiştir: Psikomotor huzursuzluk/akatizi ve anoreksi. Pazarlama sonrası dönemde, özellikle mevcut kardiyak hastalığı olan hastalarda, QT uzaması vakaları bildirilmiştir. Nedensel ilişki bilinmemektedir.   Tedavinin kesilmesi ile görülen kesilme semptomları SSRI/SNRI’ların kesilmesi (özellikle aniden) genellikle kesilme semptomlarına yol açar. Sersemlik, duyusal bozukluklar (parestezi ve elektrik şok hissi dahil), uyku bozuklukları (uykusuzluk ve şiddetli rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremor, konfüzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyonlar, duygusal dengesizlik, iritabilite ve görme bozuklukları en yaygın olarak bildirilenlerdir. Genellikle bu vakalar hafif ve orta şiddettedir ancak bazı hastalarda şiddetli ve/veya uzun süreli olabilir. Essitalopram tedavisi daha fazla gerekmediğinde ilacın doz azaltılarak kademeli olarak kesilmesi tavsiye edilir.

Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim

Etkin madde: Essitalopram oksalat 25.558 mg (20 mg essitaloprama eşdeğer) Yardımcı maddeler: Kroskarmelos sodyum 7.5 mg Yardımcı maddeler için, 6.1’e bakınız.

Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri

Sıçanlar üzerinde, sitalopram ve essitalopram ile yürütülen toksikokinetik ve toksikolojik çalışmalar benzer profil gösterdiklerinden, essitalopram ile tamamlanmış konvansiyonel preklinik çalışmalar yapılmamıştır. Bu nedenle, sitaloprama ait tüm bilgiler essitalopramda kullanılabilir.    Sıçanlar üzerinde yapılan karşılaştırmalı toksikolojik çalışmalarda sitalopram ve essitalopram, genel toksisiteye neden olan dozları kullanırken, tedaviden birkaç hafta sonra, konjestif kalp yetmezliği dahil, kardiyak toksisiteye neden olmuştur. Sitalopram ve essitalopram ile uzun süreli tedavi edilen sıçanlarda, akciğer, epididim ve karaciğer gibi bazı dokularda fosfolipid içeriği artışı gözlenmiştir. Epididim ve karaciğerdeki bulguların, insanlardaki maruz kalmayla benzer olduğu görülmüştür. Etki geri dönüşümlüdür, tedavinin sonlandırılmasıyla ortadan kalkar.   Sıçanlar üzerinde yapılan gelişme ile ilgili toksisite çalışmalarında, klinik kullanım süresince ulaşılan aşırı maruz kalmalarda, EAA sürelerindeki maruz kalmalarda embriyotoksik etkiler gözlenmiştir. Malformasyon sıklığında bir artış belirtilmemiştir. Bir pre- ve postnatal çalışma, klinik kullanım süresince ulaşılan aşırı maruz kalmalarda, EAA sürelerindeki maruz kalmalarda laktasyon periyodunda hayatta kalmada azalma göstermiştir.

Kontrendikasyonlar

ZENDOR, essitaloprama veya yardımcı maddelerinden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olanlarda ve selektif olmayan irreversibl monoaminoksidaz inhibitörleriyle (MAOI) birlikte kullanılması kontrendikedir. Essitalopramın reversibl MAO-A inhibitörleri (örneğin moklobemid) veya reversibl selektif olmayan MAO- inhibitörü linezolid ile kombinasyonu kontrendikedir.

Kullanım Yolu

Ağızdan alınır.

Küb’ Ün Yenileme Tarihi

Müstahzar Adı

ZENDOR 20 mg Film Tablet

Özel Kullanım Uyarıları Ve Önlemleri

Aşağıdaki özel kullanım uyarıları ve önlemleri Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRI) terapötik sınıfındaki tüm ilaçları kapsar:   Çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanlarda kullanımı 18 yaşın altındaki çocuklar ile adolesanlarda kullanılmamalıdır. Klinik çalışmalarda antidepresanlar ile tedavi edilen çocuklar ve adolesanlarda, plasebo ile tedavi edilenlerle karşılaştırıldığında intiharla ilişkili davranışlar (intihar girişimi ve intihar düşünceleri) ve düşmanlık (çoğunlukla saldırganlık, zıtlaşma davranışı ve sinirlilik) daha sık gözlenmiştir. Klinik bir gereksinime dayanarak yine de tedavi etme kararı alınırsa hasta intihar semptomlarının ortaya çıkmasına karşı dikkatle izlenmelidir. Ayrıca, çocuklar ve adolesanlar için büyüme, olgunlaşma, kognitif ve davranışsal gelişim ile ilgili uzun dönemli güvenlik verisi bulunmamaktadır.   Paradoksik anksiyete Panik bozukluğu olan bazı hastalar antidepresan tedavisinin başında, artan anksiyete semptomları sergileyebilir. Bu paradoksik reaksiyon, tedaviye başlanmasından itibaren ilk iki hafta içinde çoğunlukla kaybolur. Olası anksiyojenik etkileri azaltmak için düşük başlangıç dozu önerilir.   Nöbetler Nöbet görülen bütün hastalarda ilaç kesilmelidir. Stabil olmayan epilepsili hastalara SSRI verilmemelidir ve kontrollü epilepsili hastalar ise dikkatle izlenmelidir. Nöbet sıklığında artış görülürse SSRI kesilmelidir.   Mani Geçmişinde mani/hipomani olan hastalarda SSRI’lar dikkatle kullanılmalıdır. Hasta manik faza girerse SSRI kesilmelidir.   Diyabet Diyabetli hastalarda SSRI tedavisi glisemik kontrolü değiştirebilir (hipoglisemi veya hiperglisemi). İnsülin ve/veya oral hipoglisemik ilacın dozajının yeniden ayarlanması gerekebilir.   İntihar/intihara yönelim Antidepresan ilaçların çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını arttırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında, ilaç dozunun arttırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi edicilerce yakinen izlenmesi gereklidir.   Çocuklarda olduğu gibi yetişkinlerde de antidepresan ilaçların kullanımı gerektiğinde özellikle ilk 5 ay ve doz değiştirme durumlarında daha fazla olmak üzere, hastaların intihar düşünce ve davranışlarında artış olasılığı yönünden uyarılması ve yakın takibi gereklidir.   Akatizi/psikomotor rahatsızlık SSRI kullanımı, genellikle sabit duramayıp devamlı hareket etme ihtiyacı ile birlikte, sıkıntı ve huzursuzlukla karakterize edilen akatizi gelişimi ile ilişkilidir. Bu durum çoğunlukla tedavinin ilk bir iki haftasında meydana gelir. Bu semptomları gösteren hastalarda doz artırımı uygun olmayabilir.   Hiponatremi Muhtemelen uygunsuz antidiüretik hormon (ADH) salgısı sebebiyle, SSRI kullanımının ender olarak hiponatremi oluşturduğu rapor edilmiştir. Genellikle tedavi sonlandırıldığında ortadan kalkar. Yaşlı hastalar, sirozu olanlar veya hiponatremi oluşturduğu bilinen ilaçlar ile birlikte tedavi edilen hastalar gibi risk altında olanlarda dikkatle kullanılmalıdır.   Kanama SSRI’lar ile tedavide ekimoz, purpura gibi deri ile ilgili kanama bozuklukları rapor edilmiştir. Özellikle oral antikoagülanlar ve platelet fonksiyonunu etkilediği bilinen bazı ilaçlarla (örneğin; atipik antipsikotikler ve fenotiyazin, trisiklik antidepresanların çoğu, asetilsalisilik asit ve non-steroid antiinflamatuar (NSAİ) ilaçlar, tiklopidin dipiradamol) birlikte SSRI kullanan veya kanama eğilimi olan hastalar tarafından kullanılması konusunda özenli olunmalıdır.   Elektrokonvülzif tedavi (EKT) SSRI’lar ile EKT’nin birlikte uygulanmasına ilişkin yayınlanmış klinik deney sınırlı olduğundan dikkatli olunması önerilir.   Serotonin sendromu Sumatriptan ve diğer triptanlar, tramadol ve triptofan gibi serotonerjik etkili ilaçlarla birlikte essitalopram kullanımında dikkatli olunmalıdır. SSRI’larla birlikte serotonerjik ilaç kullanan hastalarda serotonin sendromu ender olarak rapor edilmiştir. Ajitasyon, tremor, miyokloni ve hipertermi gibi semptomların kombinasyonu bu durumun geliştiği işaretini taşıyabilir. Böyle durumlarda, SSRI ve serotonerjik ilaç derhal kesilmeli ve semptomatik tedavi başlatılmalıdır.   St. John’s Wort İçerisinde St. John’s Wort (Hypericum perforatum) bulunan bitkisel preparatlar ile SSRI’ların birlikte kullanılması advers reaksiyonların oluşumunda artışa yol açabilir.   Çekilme reaksiyonları Olası çekilme reaksiyonlarının görülmesini önlemek amacıyla, ZENDOR tedavisine, bir veya iki haftalık süre içinde yavaş yavaş doz azaltımı yapılarak son verilmelidir.   Koroner kalp hastalığı Sınırlı klinik tecrübe sebebiyle, koroner kalp hastalığı olan hastalarda kullanımında dikkatli olunmalıdır.   Bu tıbbi ürün her dozunda 23 mg’dan daha az sodyum ilave eder. Sodyuma bağlı herhangi bir olumsuz etki beklenmez.

Pozoloji Ve Uygulama Şekli

20 mg’ın üzerindeki günlük dozlarının güvenirliği kanıtlanmamıştır.   Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:   Majör depresif durumlar Günde bir kez 10 mg olarak alınır. Bireysel hasta cevabına göre, doz günde maksimum 20 mg’a çıkarılabilir. Antidepresan cevap için genelde 2-4 hafta gerekir. Alınacak cevabın konsolidasyonu için en az 6 aylık tedavi süresi gerekmektedir.   Agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu tedavisi Günde 10 mg’lık doza geçilmeden önce, ilk hafta günde 5 mg’lık başlangıç dozu uygulanmalıdır. Doz daha sonra, alınacak bireysel hasta cevabına göre, günde 20 mg’a çıkarılabilir. Maksimum etki, yaklaşık 3 ay sonra alınır. Tedavi birkaç ay sürer.   Sosyal anksiyete bozukluğu Günde bir kez 10 mg olarak alınır. Semptomların giderilmesi için genellikle 2-4 hafta gereklidir. Hastanın bireysel yanıtına göre doz 5 mg’a düşürülebilir veya günde maksimum 20 mg’a çıkarılabilir. Sosyal anksiyete bozukluğu, kronik eğilimli bir hastalıktır ve alınacak cevabın konsolidasyonu için 12 haftalık tedavi tavsiye edilir. Tedaviye cevap verenlerin 6 aylık uzun dönemli tedavisi incelendiğinde, bireylere bağlı olarak relapsın önlendiği görülmüştür. Tedaviden sağlanan faydaların düzenli aralıklarla tekrar değerlendirilmesi gerekir. Sosyal anksiyete bozukluğu spesifik bir bozukluğun iyi tanımlanmış teşhis terminolojisidir ve aşırı çekingenlikle karıştırılmamalıdır. Bu bozukluğun sadece profesyonel ve sosyal aktivitelere önemli şekilde etki etmesi halinde ilaçla tedaviye başlanmalıdır. Bu tedavinin kognitif davranış tedavisine göre yeri incelenmemiştir. İlaçla tedavi tüm terapötik stratejinin bir parçasıdır.   Yaygın anksiyete bozukluğu Başlangıç dozu günde bir kez 10 mg’dır. Bireysel hasta cevabına göre, doz günde maksimum 20 mg’a çıkarılabilir. Tedaviden sağlanan faydalar ve doz düzenli aralıklarla tekrar değerlendirilmelidir.   Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) Başlangıç dozu günde bir kez 10 mg’dır. Bireysel hasta cevabına göre, doz günde maksimum 20 mg’a çıkarılabilir. OKB kronik bir hastalık olduğundan dolayı hastalar, semptomsuz olmalarını kesinleştirmek için yeterli süre tedavi edilmelidir. Bu süre birkaç ay veya daha uzun olabilir. Tedaviden sağlanan faydalar ve doz düzenli aralıklarla tekrar değerlendirilmelidir.   Tedaviye son verilmesi Olası çekilme reaksiyonlarını önlemek için; ZENDOR tedavisine, bir veya iki haftalık süre içerisinde doz yavaşça azaltılarak son verilmelidir.   Uygulama şekli: ZENDOR, günde tek doz olarak, besinlerle birlikte veya öğün aralarında kullanılabilir.   Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:   Böbrek yetmezliği: Hafif ve orta dereceli böbrek fonksiyonu bozukluğu olanlarda doz ayarlaması gerekmez. Böbrek fonksiyonu ciddi olarak azalmış (kreatinin klerensi < 30ml/dak) hastalarda dikkatli olunmalıdır.   Karaciğer yetmezliği: Hafif veya orta dereceli karaciğer bozukluğu olan hastalarda ilk iki hafta için başlangıç dozu olarak 5 mg uygulanması önerilir. Bireysel hasta cevabına göre doz günde 10 mg’a yükseltilebilir. Karaciğer işlevi ciddi olarak azalmış hastalarda özellikle doz titrasyonunda dikkatli olunmalıdır.   Pediyatrik popülasyon: Çocuklarda ve 18 yaşın altındaki adolesanlarda kullanılmamalıdır.   Geriyatrik popülasyon: Başlangıç tedavisinde, tavsiye edilen dozun yarısı ve devamında da daha düşük maksimum doz uygulanmalıdır. Yaşlı hastalarda sosyal anksiyete bozukluğundaki etkinliği araştırılmamıştır.   CYP2C19’u zayıf metabolize eden hastalar: CYP2C19’un zayıf metabolize olduğu hastalarda tedavinin ilk iki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak 5 mg kullanılması önerilir. Bireysel hasta cevabına göre doz günde 10 mg’a yükseltilebilir.

Raf Ömrü

24 ay

Ruhsat Numarası(Ları)

224/90

Ruhsat Sahibi

Sanovel İlaç San. ve Tic. A.Ş. Büyükdere Cad. 34398 Maslak – İstanbul

Ruhsat Sahibi

Adı : SANOVEL İLAÇ SAN. VE TİC. A.Ş. Adresi : Büyükdere Cad. 34398 Maslak – İstanbul Tel : (212) 285 26 70 Fax : (212) 285 01 81

Saklamaya Yönelik Özel Tedbirler

30°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Terapötik Endikasyonlar

ZENDOR, Majör depresif durumlar, Agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu, Sosyal anksiyete bozukluğu, Yaygın anksiyete bozukluğu Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavilerinde endikedir.

Üretici Bilgileri

Sanovel İlaç San. ve Tic. A.Ş.

Yardımcı Maddeler

Mikrokristalin selüloz (PH 102), Talk, Kolloidal silikon dioksit, Kroskarmelos sodyum, Magnezyum stearat. Hidroksipropil metilselüloz 5 cp, Titanyum dioksit, Polietilen glikol 400

Yardımcı Maddelerin Listesi

Mikrokristalin selüloz (PH 102) Talk Kolloidal silikon dioksit Kroskarmelos sodyum Magnezyum stearat Kaplama maddesi: Hidroksipropil metilselüloz 5 cp Titanyum dioksit Polietilen glikol 400

Doz Aşımı

Ondansetronun aşırı dozajı hakkında sınırlı bilgi vardır. Olguların büyük çoğunluğundaki belirtiler önerilen dozları alan hastalarda bildirilen belirtilere benzerdir (Bkz: Yan Etkiler/Advers Etkiler).   Ondansetron için spesifik bir antidot yoktur. Aşırı dozajdan kuşkulanıldığında uygun semptomatik ve destekleyici tedavi yapılmalıdır. Ondansetronun doz aşımı tedavisinde ipeka kullanılması önerilmez ; çünkü Zofran’ın anti-emetik etkisi nedeniyle hastalar muhtemelen bu tedaviye cevap vermez.

Endikasyonlar

Zofran sitotoksik kemoterapi ve radyoterapinin neden olduğu bulantı ve kusmaların tedavisinde endikedir. Zofran post-operatif bulantı ve kusmanın önlenmesi ve tedavisinde de endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Ondansetron, güçlü, yüksek derecede selektif 5 hidroksi triptamin 3 (5HT3) reseptör antagonistidir. Kusma ve bulantıyı kontrol altına almaktaki etki mekanizması tam olarak bilinmemektedir.   Kemoterapötik ajanlar ve radyoterapi ince bağırsakta serotonin (5HT) salıverilmesine neden olarak, 5HT3 reseptörleri yoluyla vagal afferentleri aktive ederek kusma refleksini başlatırlar. Ondansetron, bu refleksin başlamasını bloke eder.   Vagal afferentlerin aktivasyonu, dördüncü ventrikül tabanına yerleşmiş postrema bölgesinde de serotonin (5HT) salıverilmesine neden olabilir ve bu da merkezi mekanizmayla kusmayı artırabilir. Bundan dolayı, ondansetronun sitotoksik kemoterapi ve radyoterapi nedeniyle meydana gelen bulantı ve kusmayı kontrol altına almadaki etkisi muhtemelen periterai ve merkezi sinir sisteminin her ikisinde de bulunan nöronlardaki 5HT3 reseptörlerine olan antagonizmasından ileri gelmektedir.   Postoperatif bulantı ve kusmadaki etki mekanizması bilinmemekle birlikte, sitotoksiklerin neden olduğu bulantı ve kusma mekanizmasına benzer şekilde olabilir.   Etkisi 30 dakika içinde başlamaktadır.   Ondansetron plazma prolaktin düzeyini etkilememektedir.

Farmakokinetik Özellikler

Ondansetronun farmakokinetik özellikleri tekrarlayan doz uygulamalarında değişiklik göstermez.   Emilim Ondansetron oral yoldan verildikten sonra gastrointestinal kanaldan pasif olarak ve tamamen emilir ve ilk geçiş metabolizmasına uğrar. Doruk plazma konsantrasyonlarına dozun verilmesinden yaklaşık 1.5 saat sonra ulaşılır. 8mg’ın üzerindeki dozlar için, ondansetronun sistemik etkisine maruz kalmadaki artış, dozla orantısal olandan daha büyüktür; bu, oral yoldan daha yüksek dozlar uygulandığındaki ilk geçiş metabolizmasındaki azalmayı yansıtabilir. Biyoyararlanım, besinlerin varlığında hafifçe artabilir ancak, antasidlerden etkilenmez.   Dağılım Ondansetronun plazma proteinlerine bağlanma oranı yüksek değildir (%70-76). Ondansetronun dağılımı, oral, kas içi (intramüsküler) veya ven içi (intravenöz) uygulamalarda değişiklik göstermez. Kararlı durum dağılım hacmi yaklaşık 140 litredir.   Metabolizma Ondansetron başlıca çeşitli enzimatik yolaklar aracılığıyla karaciğerden metabolize edilerek, sistemik dolaşımdan uzaklaştırılır. Karaciğer mikrozomal enzimleri tarafından (CYP1A2, CYP2D6 ve CYP3A4) yoğun olarak hidroksillenir ve sonrasında glukronid ve sülfat ile konjuge olur. CYP2D6 enzimi eksikliğinin (debrisokin polimorfızm) ondansetronun farmakokinetiğine etkisi yoktur.   Atılım Ondansetron başlıca çeşitli enzimatik yolaklar aracılığıyla karaciğerden metabolize edilerek, sistemik dolaşımdan uzaklaştırılır. Emilen dozun %5’den azı idrarla değişmeden atılır. Ondansetronun atılımı, oral, kas içi (intramüsküler) veya ven içi (intravenöz) uygulamalarda değişiklik göstermez, terminal eliminasyon yarılanma ömrü yaklaşık 3 saattir   Özel hasta grupları   Cinsiyet Ondansetron dağılımında cinsiyete bağlı farklılıklar görülmüştür. Kadınlarda oral dozu takiben emilim daha hızlı ve fazladır; sistemik klerens ve dağılım hacmi (ağırlığa göre düzeltilmiş) azdır.   Çocuklar ve adölesanlar (1 ay -17 yaş) Bir klinik çalışmada, 1-24 aylık 51 pediatrik hastaya, cerrahi öncesi 0.1 veya 0.2 mg/kg ondansetron verilmiştir. Klerens vücut ağırlığına göre normalize edildiğinde 1-4 aylık hastalarda, 5-24 aylık olanlara göre yaklaşık %30 daha yavaş ancak 3-12 yaş arasındakilere benzer bulunmuştur. Yarılanma ömürleri karşılaştırıldığında, 1-4 aylık grupta ortalama 6.7 saat, 5-24 ay ve 3-12 yaş gruplarında ortalama 2.9 saat olarak bulunmuştur. Post operatif bulantı ve kusmanın tedavisinde sadece tek doz ven içi ondansetron uygulanması önerildiğinden 1-4 aylık hastalarda doz ayarlaması yapmaya gerek yoktur. Farmakokinetik parametrelerdeki farklılık, 1-4 aylık hasta grubundaki yüksek dağılım hacmi ile kısmen açıklanabilir.   Genel anestezi altında, elektif cerrahi girişim gerçekleştirilen 3-12 yaş arasındaki 21 pediatrik hastada yapılan çalışmada, ven içi tek doz 2 mg (3-7 yaş) veya 4 mg (8-12 yaş) ondansetron uygulamasını takiben elde edilen klerens ve dağılım hacmi mutlak değerleri, erişkinlerdekine göre daha düşük bulunmuştur. Her iki parametre de, ağırlık artışı ve 12 yaş sonrası ile doğrusal olarak artmış ve erişkinlerdekine yaklaşmıştır. Klerens ve dağılım hacmi Vücut ağırlığına göre normalize edildiğinde, bu parametrelerin değerleri değişik yaş gruplarında benzer bulunmuştur. Pediatrik hastalarda ağırlığa göre doz kullanılması (0.1 mg/kg ile maksimum 4 mg’a kadar) değişmeleri dengeler ve sistemik dağılımı normalleştirmede etkili olur.   Hasta gruplarının farmakokinetik analizinde, kemoterapi kaynaklı bulantı ve kusmanın tedavisi için, dört saat arayla ven içi üç doz 0.15 mg/kg odansetron uygulanmış 6-48 aylık 74 pediatrik hasta ve ven içi tek doz 0.1 mg/kg veya 0.2 mg/kg ondansetron uygulanan, 1-24 aylık 41 cerrahi hastası değerlendirilmiştir. Dört saat arayla ven içi üç doz 0.15 mg/kg odansetron uygulanmış 1-48 aylık hastaların, hasta grubu farmakokinetik parametreleri incelendiğinde, sistemik maruziyet (eğri altında kalan alan, E AA), benzer dozlarda 5-24 aylık pediyatrik cerrahi hastaları ve önceki pediatrik çalışmalarda incelenen kanser hastaları (4-18 yaş) ve cerrahi hastalarınınkine (3-12 yaş) benzer bulunmuştur.   Yaşlılar Ondansetronun oral biyoyarlanım ve yarılanma ömrü, sağlıklı yaşlı gönüllülerde, hafif ve yaşla ilişkili olarak artış göstermiştir.   Böbrek yetmezliği Orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klerensi 15-60ml/dak.), ven içi ondansetron uygulamasını takiben, hem dağılım hacmi, hem sistemik klerens azalmasına bağlı olarak eliminasyon yarılanma ömründe hafif, fakat klinik olarak önemsiz bir artış (5.4 saat) meydana gelir. Düzenli hemodiyaliz gerektiren ciddi böbrek yetmezliği olan hastalardaki bir çalışmada (diyaliz aralarında çalışıldı) ondansetronun farmakokinetiği esas olarak değişmemiştir.   Karaciğer yetmezliği Şiddetli karaciğer yetmezliği olan hastalarda eliminasyon yarı ömrünün uzaması (15-32 saat) nedeniyle sistemik klerens azalır ve presistemik metabolizmanın azalması nedeniyle oral biyoyararlanım %100’e yaklaşır.

Farmasötik Şekli

Şurup

Formülü

Bir ölçek (5ml) Zofran şurup hidroklorür dihidrat şeklinde 4mg ondansetron içerir. Yardımcı maddeler: Sodyum benzoat, sorbitol solüsyonu, çilek özü

Kontraendikasyonlar

Preparatın bileşenlerinden herhangi birine karşı aşırı duyarlılık durumunda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

(Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde)   Zofran’ın esnek uygulama ve dozaj sağlayan, oral ve parenteral uygulamaları mevcuttur.   Kemoterapi ve radyoterapi sonucu oluşan bulantı ve kusma: Kanser tedavisinin emetojenik potansiyeli, uygulanan kemoterapi kombinasyonlarının dozlarına ve kullanılan radyoterapi rejimlerine göre değişir. Doz seçimi emetojenite tehdidinin ciddiyetine göre belirlenmelidir.   Yetişkinler: Emetojenik kemoterapi ve radyoterapi: Önerilen oral doz tedaviden 1-2 saat önce 8 mg, takiben 12 saat sonra oral yoldan 8 mg’dır. ilk 24 saatten sonraki gecikmiş veya uzamış emesisten korunmak için, Zofran tedavisine, tedavi kürü sonrasında, 5 güne kadar oral yoldan devam edilmelidir. Önerilen doz, günde iki kere 8 mg’dır.   Yüksek derecede emetojenik kemoterapi (örn. Yüksek doz sisplatin): Zofran oral, ven içi (intravenöz) ya da kas içi (intramüsküler) yoldan verilebilir. Önerilen oral doz, tedaviden 1-2 saat önce, 12 mg oral deksametazon sodyum fosfat ile birlikte 24 mg’dır.   İlk 24 saat sonraki gecikmiş ya da uzamış emesisden korunmak için, tedavi kürünü takiben Zofran tedavisine 5 güne kadar oral yoldan devam edilmelidir. Önerilen oral doz günde iki kere 8 mg’dır.   Çocuklar ve adölesanlar (6 ay-17 yaş) : Vücut yüzey alanı 0.6 m2’den az olan çocuklarda, kemoterapiden hemen önce başlangıç olarak ven içine 5 mg/m2 uygulanmasını takiben 12 saat sonra 2 mg Zofran şurup verilir. Tedavi kürünü takiben 5 güne kadar günde iki kere oral yoldan 2 mg ile devam edilmelidir.   Vücut yüzey alanı 0.6 m2- 1.2 m2 arasında olan çocuklarda, kemoterapiden hemen önce başlangıç olarak ven içine tek doz 5 mg/m uygulanmasını takiben 12 saat sonra 4 mg oral yoldan verilir. Tedavi kürünü takiben 5 güne kadar günde iki kere oral yoldan 4 mg ile devam edilmelidir. Vücut yüzey alanı 1.2 m den fazla olan çocuklarda, kemoterapiden hemen önce ven içine tek doz 8 mg uygulanmasını takiben 12 saat sonra 8 mg oral yoldan verilir. Tedavi kürünü takiben 5 güne kadar günde iki kere oral yoldan 8 mg ile devam edilmelidir.   Alternatif olarak 6 aylık ve daha büyük çocuklara, kemoterapiden hemen önce ven içine tek doz 0.15 mg/kg (8 mg’ı geçmeden) uygulanır. Bu doz, dörder saat aralarla üç defa tekrarlanabilir. Tedavi kürünü takiben 5 güne kadar günde iki kere oral yoldan 4 mg ile devam edilmelidir. Erişkin dozları aşılmamalıdır.   Yaşlılar: Zofran, 65 yaşın üzerindeki hastalarda iyi tolere edilmiştir ve dozunda, sıklığında ve uygulama yolunda değişiklik yapmak gerekmez.   Böbrek Yetmezliği Dozunda, sıklığında ve uygulama yolunda değişiklik yapmak gerekmez.   Karaciğer yetmezliği Orta ve şiddetli karaciğer yetmezliği bulunan hastalarda, ondansetronun klerensi anlamlı ölçüde azalır ve yarılanma ömrü ise uzar. Bu tür hastalarda günlük doz 8 mg’ı aşmamalıdır ve bu nedenle parenteral veya oral uygulama önerilir.   Yavaş sparten /debrisokin metabolize edici hastalarda Yavaş sparten/debrisokin metobolize edici olarak sınıflandırılmış hastalarda ondersetron eliminasyon yarı ömrü değişmediğinden doz ayarlamasına gerek yoktur. Dolayısıyla, tekrarlayan doz uygulanan bu hasta grubundaki ilaç maruziyet düzeyi genel hasta grubundan farklılık göstermez. Dozunda ve sıklığında değişiklik yapmak gerekmez   Postoperatif bulantı ve kusma: Yetişkinler: Postoperatif bulantı ve kusmayı önlemek için anesteziden 1 saat önce tek doz 16 mg önerilir. Başlamış postoperatif bulantı ve kusmanın tedavisinde enjeksiyon şeklinde uygulanması önerilir.   Çocuklar ve adölesanlar (1 ay-17 yaş) : Postoperatif bulantı ve kusmanın önlenmesinde ve tedavisinde oral ondansetron kullanımı ile ilgili çalışma yoktur. Bu amaç için yavaş ven içi enjeksiyon uygulaması önerilir.   Yaşlılar: Yaşlılarda, postoperatif bulantı ve kusmanın önlenmesinde ve tedavisinde Zofran’ın kullanımı ile ilgili sınırlı sayıda çalışma vardır; ancak Zofran 65 yaşın üzerinde kemoterapi alan hastalarda iyi tolere edilmiştir.   Böbrek yetmezliğinde dozaj: Zofran’ın günlük doz sıklığı ve uygulama yolunda değişiklik yapmaya gerek yoktur.   Karaciğer yetmezliğinde dozaj: Orta ve şiddetli karaciğer yetmezliği bulunan hastalarda, ondansetronun klerensi anlamlı ölçüde azalır ve yarılanma ömrü ise uzar. Bu tür hastalarda günlük doz 8 mg’ı aşmamalıdır ve bu nedenle parenteral veya oral uygulama önerilir   Yavaş sparten /debrisokin metabolize edici hastalarda Yavaş sparten/debrisokin metobolize edici olarak sınıflandırılmış hastalarda ondersetron eliminasyon yarı ömrü değişmediğinden doz ayarlamasına gerek yoktur. Dolayısıyla, tekrarlayan doz uygulanan bu hasta grubundaki ilaç maruziyet düzeyi genel hasta grubundan farklılık göstermez. Dozajında ve dozaj sıklığında değişiklik yapmak gerekmez

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zofran 4 mg film tablet Zofran 8 mg film tablet Zofran enjeksiyon 4 mg/ 2 ml Zofran enjeksiyon 8 mg/ 4 ml Zofran Zydis Tablet 4 mg Zofran Zydis Tablet 8 mg

Saklama Koşulları

30° C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.   ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAĞI YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Zofran Şurup 4 mg/ 5 ml, 50 ml

Uyarılar/Önlemler

Diğer selektif 5HT3 reseptör antagonistlerine karşı aşırı duyarlılık gösteren hastalarda aşırı duyarlılık reaksiyonları rapor edilmiştir.   Çok nadiren ve çoğunlukla da ven içi ondansetron uygulamalarında, QT aralığında uzama gibi, geçici EKG değişiklikleri bildirilmiştir. Ondansetronun kalınbağırsaktan geçiş süresini uzattığı bilindiğinden, subakut bağırsak obstrüksiyonu belirtileri olan hastalar ondansetron uygulaması takiben izlenmelidir.   Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı: Gebelik kategorisi B. İnsanlarda, ondansetronun gebelikte kullanımının güvenliği saptanmamıştır. Deneysel hayvan çalışmalarını değerlendirmeleri, embriyo veya fötüs gelişimi,   Sinir sistemi bozuklukları Çok sık:      Başağrısı Sık değil:   Nöbet, hareket bozuklukları ( distonik reaksiyonlar, istemsiz göz hareketleri ve diskinezi gibi ekstrapiramidal reaksiyonlar sekel bırakmamıştır) Nadir:         Hızlı ven içi uygulamalar sırasında sersemlik   Görme Bozuklukları Nadir:          Geçici görsel bozukluklar (bulanık görme gibi) özellikle ven içi uygulamalar sırasında Çok nadir:    Geçici körlük özellikle ven içi uygulamalar sırasında   Bildirilen körlük olgularının çoğunluğu 20 dakika içinde düzelmiştir. Hastaların çoğu sisplatin de dahil olmak üzere, kemoterapötik ilaç almışlardı. Geçici körlük, bazı olgularda kortikal kökenli olarak rapor edilmiştir.   Kardiyak bozukluklar Sık değil: Aritmiler, ST segmenti depresyonlu ya da depresyonsuz göğüs ağrısı, bradikardi   Damar bozuklukları Sık:            Sıcaklık hissi veya kızarma Sık değil:     Hipotansiyon   Solunum, göğüs ve mediyasten bozuklukları Sık değil:     Hıçkırık   Gastrointestinal bozukluklar Sık:            Kabızlık   Hematobiliyer bozukluklar Sık değil:     Karaciğer fonksiyon testlerinde asemptomatik artış#   # Bu olaylar sıklıkla sisplatin ile kemoterapi uygulanan hastalarda gözlenmiştir.   Genel bozukluklar ve uygulama alanı durumu Sık:               IV enjeksiyon yerinde lokal reaksiyonlar   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜ TAKDİRDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Tavsiye edilenden daha yüksek dozlarda görülen advers etkiler, normal dozlarda görülenlere benzer olmuştur. Makrolid antibiyotikleri ile doz aşımının tipik belirtileri dönüşümlü işitme kaybı, ciddi bulantı, kusma ve ishali içerir. Doz aşımı durumunda gerektiği şekilde medikal aktif kömür kullanımı ve genel semptomatik ve destekleyici tedavi endikedir.

Endikasyonlar

ZITROMAX, duyarlı organizmalara bağlı enfeksiyonlarda; bu arada, bronşit, S.pneumonia veya H.influenza’nın neden olduğu hafif şiddette toplumda kazanılmış pnönomi vakaları gibi alt solunum yolu enfeksiyonlarında; deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında; otitis media’da ve farenjit / tonsilit ve sinüzit dahil üst solunum yolları enfeksiyonlarında endikedir.  ZITROMAX, erkeklerde ve kadınlarda cinsel temasla bulaşan ve Chlamydia trachomatis’e bağlı, komplike olmayan genital enfeksiyonların tedavisinde endikedir. Ayrıca, Haemophilus ducreyi’ye bağlı yumuşak şankr ve çoğul dirençli olmayan Neisseria gonorrhoeae’ya bağlı komplikasyonsuz genital enfeksiyonların tedavisinde de endikedir, fakat beraberinde bir Treponema pallidum enfeksiyonu olup olmadığı saptanmalıdır.

Farmakodinamik Özellikler

Azitromisin, kimyasal olarak azalidler olarak adlandırılan bir antibiyotik sınıfının ilkidir. Kimyasal olarak bu madde, eritromisin A’nın lakton halkasına bir nitrojen atomunun sokulması ile türetilmiştir. Azitromisinin kimyasal adı, 9 – deoksi – 9a – aza ­9a – metil – 9a homoeritromisin A’dır. Azitromisinin etki mekanizması, 50S ribozomal alt birimlere bağlanarak ve peptidlerin translokasyonunu önleyerek bakterilerdeki protein sentezinin inhibisyonudur. Azitromisin, aşağıdaki organizmaları da içeren geniş bir spektrumdaki bakterilere karşı in vitro etkinlik gösterir: Gram-pozitif aerobik bakteriler: Staphylococcus aureus, Streptococcus pyogenes (grup A beta-hemolitik streptokoklar), Streptococcus pneumoniae, alfa-hemolitik streptokoklar (viridans grubu) ve diğer streptokoklar; Corynebacterium diphtheriae. Azitromisin, Streptococcus faecalis (enterococcus) ve metisiline dirençli stafilokokların çoğunu içeren eritromisine dirençli gram pozitif suşlar ile çapraz direnç gösterir. Gram-negatif aerobik bakteriler: Haemophilus influenzae, Haemophilus parainfluenzae, Moraxella catarrhalis, Acinetobacter türleri, Yersinia türleri, Legionella pneumophila, Bordetella pertussis, Bordetella parapertussis, Shigella türleri, Pasteurella türleri, Vibrio cholerae ve parahaemolyticus, Plesiomonas shigelloides. Azitromisinin Escherichia coli, Salmonella enteritis, Salmonella typhi, Enterobacter türleri, Aeromonas hydrophila ve Klebsiella türlerine karşı etkinliği değişkendir ve duyarlılık testleri yapılmalıdır. Proteus türleri, Serratia türleri, Morganella türleri ve Pseudomonas aeruginosa genellikle dirençlidir. Anaerobik bakteriler: Bacteroides fragilis ve diğer Bacteroides türleri, Clostridium perfringens, Peptococcus türleri ve Peptostreptococcus türleri, Fusobacterium necrophorum ve Propionibacterium acnes. Cinsel temasla bulaşan hastalık organizmaları: Azitromisin; Chlamydia trachomatis’e karşı etkindir ve ayrıca Treponema pallidum, Neisseria gonorrhoeae ve Haemophilus ducreyi’ye karşı da iyi etkinlik gösterir. Diğer organizmalar: Borrelia burgdorferi (Lyme hastalığı ajanı), Chlamydia pneumoniae, Toxoplazma gondii, Mycoplasma pneumoniae, Mycoplasma hominis, Ureaplasma urealyticum, Pneumocystis carinii, Mycobacterium avium intracellulare, Campylobacter türleri ve Listeria monocytogenes.

Farmakokinetik Özellikler

Azitromisin, insanlarda oral uygulamayı takiben tüm vücuda geniş ölçüde dağılır; biyoyararlılığı yaklaşık %37’dir. ZITROTEK  Tablet’in yüksek yağlı bir yemekle birlikte verilmesiyle biyoyararlanımında belirgin bir azalma görülmemiştir.  Doruk plazma düzeylerine ulaşma süresi 2-3 saattir. Plazma terminal eliminasyon yarı-ömrü, 2 ila 4 günlük dokuda tükenme (depletion) yarı-ömrünü yakinen yansıtır. Yaşlı gönüllülerde (>65 yaş), 5 günlük uygulamadan sonra, genç gönüllülere göre (<40 yaş) biraz daha yüksek EAA değerleri görülmüş, ancak bu değerler klinik olarak anlamlı kabul edilmemiştir ve dolayısı ile herhangi bir doz ayarlaması önerilmemektedir. Farmakokinetik çalışmaları, dokularda plazmadakinden bariz şekilde daha yüksek azitromisin düzeyleri göstermiştir (plazmada gözlemlenen maksimum konsantrasyonun 50 katına kadar) ki bu durum, ilacın yoğunlukla dokuya bağlandığını göstermektedir. 500 mg’lık tek bir dozdan sonra akciğer, bademcik ve prostat gibi hedef dokulardaki konsantrasyonlar, bulunması muhtemel patojenlerin MIC90 değerlerinin üzerindedir.   İntravenöz yoldan uygulanan bir dozun yaklaşık % 12’si, en önemli bölümü ilk 24 saatte olmak üzere, takip eden 3 gün süresince, ana ilaç olarak idrarla atılır. İnsan safrasında çok yüksek değişmemiş ilaç konsantrasyonları ve beraberinde N- ve O- demetilasyonu, desosamin ve aglikon halkalarının hidroksilasyonu ve kladino konjugat’ının klevajı ile oluşan 10 metabolit bulunur. Dokulardaki mikrobiyolojik assay’ler ve HPLC karşılaştırmaları, azitromisinin mikrobiyolojik etkinliğinde metabolitlerin hiçbir rol oynamadığını göstermektedir.

Farmasötik Şekli

Film Kaplı Tablet

Formülü

Her film kaplı tablet 500 mg azitromisin baza eşdeğer azitromisin dihidrat ve boyar madde titanyum dioksit içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Antasitler Antasit ile azitromisinin aynı zamanda uygulanmasında ortaya çıkacak etkileri araştıran bir farmakokinetik çalışmada, doruk serum konsantrasyonlarının %25’e kadar düşmesine karşın, genel biyoyararlanım üzerinde hiçbir etki gözlenmemiştir. Hem azitromisin hem antasit kullanan hastalarda, bu ilaçlar aynı zamanda alınmamalıdır. ZITROMAX ve antasidi birlikte kullanan hastalar, ZITROMAX’ı en az 1 saat önce veya antasitden 2 saat sonra almalıdır.   Didanozin (Dideoksinozin) HIV pozitif olan  6 hastaya 1200 mg/gün azitromisin ile birlikte 400 mg/gün didanozin uygulandığında, didanozinin kararlı durum farmakokinetik özelliklerinde plaseboya göre fark saptanmamıştır.   Digoksin Bazı makrolid antibiyotiklerin bazı hastaların sindirim sistemlerinde digoksinin   mikrobiyal metabolizmasını bozduğu bildirilmiştir. Bu gruba yakın bir azalid antibiyotik olan azitromisin  ile birlikte digoksin kullanan hastalarda, digoksin seviyelerinin yükselme ihtimali akılda tutulmalıdır.   Setirizin Sağlıklı gönüllülerde 5 günlük azitromisin tedavisiyle birlikte kararlı durumda 20 mg setrizin uygulandığında farmakokinetik bir etkileşim görülmemiş ve QT aralığında önemli değişiklik olmamıştır.   Zidovudin 1000 mg’lık tek doz ve 1200 mg veya  600 mg’lık çoklu doz  azitromisin, zidovudin veya glukronid metabolitinin plazma farmakokinetiği veya idrarda atılımı üzerinde çok az etkide bulunmuştur.  Ancak azitromisin kullanımı, periferik kandaki mononükleer hücrelerinde klinik olarak aktif metabolit olan fosforlanmış zidovudin konsantrasyonlarını arttırmıştır. Bu sonucun klinik önemi açık olmamakla beraber, hastalar için bir fayda olabilir.   Azitromisin hepatik sitokrom P450 sistemi ile önemli etkileşime girmez. Azitromisinin, eritromisin ve diğer makrolidlerde görülen farmakokinetik ilaç etkileşimlerine girmediği sanılmaktadır. Azitromisin kullanımı sırasında, sitokrom-metabolit kompleksi aracılığıyla hepatik sitokrom P450 indüksiyonu ya da inaktivasyonu gözlenmez.   Ergot Teorik olarak ergotizm olasılığı bulunduğundan, azitromisinin ergot türevleriyle birlikte kullanımı önerilmez (bkz.Endikasyonları, Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).   Azitromisin ve aşağıda listelenen ve önemli ölçüde sitokrom P450 aracılığıyla metabolizasyona uğrayan ilaçlarla farmakokinetik çalışmalar yapılmıştır.   Atorvastatin Atorvastatin (10 mg/gün) ve azitromisinin (500 mg/gün) birlikte kullanımı, atorvastatinin plazma konsantrasyonlarını değiştirmemiştir (HMG CoA-reduktaz inhibisyonu testine dayanılarak).   Efavirenz 7 gün süresince günde tek doz 600 mg azitromisin ve 400 mg efavirenzin birlikte kullanımı sonucunda klinik açıdan önemli farmakokinetik etkileşim olmamıştır.   Flukonazol Tek doz 1200 mg azitromisinin tek doz 800 mg flukonazol ile birlikte uygulanması sonucunda, azitromisin flukonazolün farmakokinetiğini değiştirmemiştir. Flukonazol ile birlikte kullanım azitromisinin total maruziyetinde ve yarı ömründe değişikliğe yol açmasa da, azitromisinin Cmax değerinde klinik olarak anlamlı olmayan bir azalma (%18) kaydedilmiştir.   İndinavir 1200 mg’lık tek doz azitromisin ile birlikte 5 gün süreyle günde üç kez 400 mg indinavirin birlikte kullanımı, indinavirin farmakokinetik özellikleri üzerinde istatistiksel olarak anlamlı etkiye yol açmamıştır.   Karbamazepin Azitromisin ve karbamazepinin aynı anda verildiği, sağlıklı gönüllülerde yapılan bir farmakokinetik etkileşim çalışmasında karbamazepin veya aktif metabolitlerinin plazma seviyeleri üzerine hiçbir anlamlı etki gözlenmemiştir.   Kumarin Tip oral antikoagülanlar Bir farmakokinetik etkileşim çalışmasında, azitromisin, sağlıklı gönüllülere 15 mg’lık tek bir doz halinde uygulanan varfarinin antikoagülan etkisini değiştirmemiştir. Pazarlama sonrası dönemde, azitromisinin kumarin tip oral antikoagülanlar ile beraber uygulanmasının ardından antikoagülan etkinin potansiyalize olduğuna dair raporlar mevcuttur. Kesin bir ilişki ortaya konmamışsa da, kumarin tip oral antikoagülan alan hastalarda azitromisin kullanılırken protrombin zamanının izlenme sıklığına karar verilmelidir.   Metilprednizolon Sağlıklı gönüllülerde yapılan farmakokinetik etkileşim çalışmasında, azitromisin metilprednizolonun farmakokinetik özellikleri üzerine önemli hiçbir etkiye yol açmamıştır.   Midazolam Sağlıklı gönüllülerde, 3 gün süreyle 500 mg/gün azitromisin ve 15 mg tek doz midazolamın birlikte kullanımı, midazolamın farmakokinetiği ve farmakodinamiği üzerinde klinik olarak önemli değişikliğe yol açmamıştır.   Nelfinavir 1200 mg azitromomisin ve kararlı durumda nelfinaviri  (günde üç defa 750 mg) beraber kullanan sağlıklı gönüllülerde yapılmış olan çalışmaya dayanarak, azitromisin emilimi ve biyoyararlanımının % 100  artması ile sonuçlanmıştır.  Absorpsiyonun hızı ve klerensin hızına göre belirgin bir etki gözlenmemiştir. Klinik olarak anlamlı advers etkiler gözlenmemiş, doz ayarlanmasına ihtiyaç duyulmamıştır. Bu etkileşimin klinik sonucu bilinmemektedir, nelfinavir alan hastalara azitromisin reçete edileceği zaman dikkatli olunmalıdır.   Rifabutin Rifabutin ve azitromisinin beraber uygulanması her iki ilacın da serum konsantrasyonlarını etkilememiştir. Azitromisin ve rifabutini beraber alan hastalarda nötropeni görülmüştür. Rifabutin kullanımı ile nötropeni görülmekle beraber, azitromisin kombinasyonu ile ilgili kesin bir ilişki ortaya konmamıştır (bkz. İstenmeyen etkiler).   Siklosporin Sağlıklı gönüllülerde yapılan bir farmakokinetik çalışmada 3 gün süresince günde 500 mg oral doz azitromisin ve ardından bir defada oral olarak 10 mg/kg siklosporin verilmiştir ve bu siklosporinin Cmaks ve EAA0-5’in anlamlı şekilde yükselmesi (sırasıyla %24 ve % 21) ile sonuçlanmıştır, bununla birlikte EAA0-∞ değerinde belirgin bir değişiklik olmamıştır. Bu nedenle söz konusu  ilaçların aynı zamanda kullanımında ihtiyatlı olmalıdır. Eğer aynı zamanda kullanım zorunluysa, siklosporin düzeyleri izlenmeli ve doz gerekli şekilde ayarlanmalıdır.   Sildenafil Normal sağlıklı erkek gönüllülerde azitromisin (3 gün süreyle 500 mg/gün) sildenafil ya da dolaşımdaki major metabolitinin EAA ve Cmax değerleri üzerinde etkide bulunmamıştır.   Simetidin Azitromisinden 2 saat önce tek doz olarak verilen simetidinin, azitromisin farmakokinetiği üzerindeki etkilerini inceleyen bir çalışmada azitromisin farmakokinetiğinde hiç bir değişiklik görülmemiştir.   Teofilin Sağlıklı gönüllülerde, birlikte uygulanan azitromisin ve teofilinin arasında klinik olarak önem taşıyan hiçbir farmakokinetik etkileşim bulunmamıştır. ZİTROMAX kullanan hastalarda teofilin seviyeleri artabilir.   Terfenadin Terfenadin kullanımı ile bağlantılı olarak diğer anti-infektifleri alan hastalarda QTc aralığında uzamaya sekonder olarak ciddi disritmi oluşmasından dolayı farmakokinetik etkileşim çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalarda terfenadin ve azitromisin arasında etkileşim olduğuna dair kanıt bildirilmemiştir. Bildirilen nadir olgular bu tür bir etkileşim olasılığının tamamen dışlamayı olanaksız kılmaktadır; ancak bu tür bir etkileşimin gerçekleştiğine ilişkin spesifik bir kanıt bulunmamaktadır. Diğer makrolidlerde olduğu gibi, ZITROMAX terfenadin ile birlikte uygulanacağı zaman dikkatle kullanılmalıdır.   Triazolam Sağlıklı 14 gönüllüde 1. Günde 500 mg ve 2. Günde 250 mg azitromisin ile birlikte 2. Günde 0.125 mg triazolam verildiğinde, triazolamın farmakokinetik değişkenlerinde plaseboya göre herhangi önemli bir etki görülmemiştir.   Trimetoprim/sulfametoksazol 7 gün süreyle trimetoprim/sulfametoksazol (160 mg/800 mg) ve 7. Günde 1200 mg azitromisinin birlikte kullanımı trimetoprim ya da sulfametoksazolün doruk konsantrasyonlarında, total maruziyette ya da idrar atılımlarında anlamlı değişikliğe yol açmamıştır. Azitromisin serum konsantrasyonları, diğer çalışmalarda görülene benzer olmuştur.   Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler: Mevcut değildir.   Pediyatrik popülasyon: Mevcut değildir.

Kontraendikasyonlar

Bu ilacın kullanımı, azitromisin ya da makrolid veya ketolid antibiyotiklerin herhangi birine, eritromisine yada içinde bulunan yardımcı maddelerin herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir. Yüksek AST (SGOT), ALT (SGPT) seviyeleri ve hiperbilirubinemisi olanlarda kullanılmamalıdır. Muhtemel ergotizm riskinden dolayı, azitromisin ve ergot türevleri birlikte kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

ZITROMAX günlük tek doz olarak verilmelidir. Enfeksiyona göre doz uygulama süresi aşağıda verilmiştir.  Azitromisin tabletleri yiyecek ile birlikte alınabilir. Yetişkinler (yaşlılar dahil) Chlamydia trachomatis, Haemophilus ducreyi veya duyarlı Neisseria gonorrhoeae kaynaklı cinsel temasla bulaşan hastalıkların tedavisi için doz, tek bir oral doz olarak alınan 1000 mg’dır. Tüm diğer endikasyonlar için, toplam doz, 3 gün süreyle günde 500 mg olarak verilen 1500 mg’dır. Alternatif olarak, aynı toplam doz, 5 gün süreyle, 1. gün 500 mg ve daha sonraki günlerde (2.den 5.güne kadar) günde 250 mg olarak verilebilir. Hafif ve orta seviyede karaciğer bozukluğu olan hastalarda, normal karaciğer fonksiyonu olan hastalar ile aynı doz uygulanabilir. Hafif seviyede böbrek bozukluğu olan hastalarda (kreatinin klirensi > 40 ml/dk), normal böbrek fonksiyonu olan hastalar ile aynı doz uygulanabilir. Çocuklar 45 kg’ın üstündeki çocuklarda erişkin dozu uygulanır. 45 kg’ın altındaki çocuklar için oral süspansiyon formları mevcuttur. 6 ayın altındaki bebeklerde azitromisinin etkinliği ve güvenilirliği henüz gösterilmemiş olduğundan kullanılması önerilmez.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

ZITROMAX Oral Suspansiyon : Sulandırmadan sonra 200 mg/5 ml azitromisine eşdeğer azitromisin dihidrat içeren 15 ml’lik (Pediyatrik ambalaj) ve 30 ml’lik formları da bulunur. ZITROTEK 500 mg x 2 film kaplı tablet formu da mevcuttur.

Ruhsat Sahibi

PFIZER İLAÇLARI Ltd.Şti.

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

01.03.1995 – 173/2

Saklama Koşulları

ZITROMAX Tablet 30°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Her tablette 500 mg azitromisine eşdeğer azitromisin dihidrat içeren 3 tabletlik blister ambalajlarda sunulmuştur.

Uyarılar/Önlemler

Eritromisin ve diğer makrolidlerde olduğu gibi anjiyoödem ve anafilaksiyi (nadiren ölümcül) içeren nadir, ciddi alerjik reaksiyonlar bildirilmiştir. Semptomatik tedavi kesildiğinde, azitromisine maruziyet olmasa dahi alerjik reaksiyonlar tekrarlayabilir. Bu reaksiyonlar oluştuğunda ilaç kesilmeli, uygun tedavi ve sonrasında uzun bir gözlem süresi başlatılmalıdır. Azitromisin daha çok karaciğer yolu ile elimine edildiğinden belirgin karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalara azitromisin verilirken dikkatli olunmalıdır. Ergot türevleri kullanan hastalarda, bazı makrolid antibiyotikleriyle birlikte kullanım sırasında ergotizm gelişmiştir. Ergot ve azitromisin arasında etkileşim olasılığına ilişkin veri bulunmamaktadır. Teorik olarak ergotizm olasılığından ötürü, azitromisin ve ergot türevleri birlikte kullanılmamalıdır.   Diğer antibiyotik preparatlarında olduğu gibi, mantarlar dahil olmak üzere duyarlı olmayan organizmalara bağlı süperenfeksiyon bulguları açısından gözlem önerilir. Clostridium difficile ile ilişkili diyare (CDAD), azitromisin dahil çoğu antibakteriyel ajanların kullanımıyla rapor edilmiştir ve hafif dereceli diyareden fatal kolite kadar değişkenlik gösterebilir. Antibakteriyel ajanlar ile tedavi, C.difficile’nin aşırı çoğalmasını sağlayacak şekilde kolonun normal florasını değiştirmektedir.  C.difficile, CDAD’ye neden olan A ve B toksinleri üretir. C.difficile’in aşırı toksin üreten suşları,artmış morbidite ve mortaliteye sebep olur; bu enfeksiyonlar antimikrobiyal terapiye dirençli olabilirler ve kolektomiye gereksinim duyabilirler. CDAD antibiyotik kullanan tüm diyare hastalarında dikkate alınmalıdır. CDAD’nin antibakteriyel ajanların verilişinden 2 ay sonra ortaya çıktığı rapor edildiği için medikal hikayeye dikkat edilmelidir.  Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda (Glomerular Filtrasyon Hızı (GFR)<10 ml/dak) sistemik olarak maruz kalınan azitromisin düzeyinde %33 oranında artış gözlenmiştir (bkz. Farmakokinetik özellikler). Makrolidlerle tedavi sırasında kardiyak repolarizasyon ve QT aralığında uzama görülmüştür; bu iki durum kardiyak aritmi ve torsades de pointes gelişimi riski ile ilişkilendirilmiştir. Kardiyak aritmi riski yüksek olan hastalarda azitromisinin benzer bir etkide bulunması olasılığını tamamen dışlamak mümkün değildir (bkz. İstenmeyen etkiler). Bu ürün sükroz içermektedir. Nadir kalıtımsal früktoz intoleransı, glikoz-galaktoz malabsorpsiyon veya sükraz-izomaltaz yetmezliği problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir. Hamilelerde Kullanım Her ne kadar hayvanlarda yapılan çalışmalarda fetus için zararlı bulunmamışsa da, hamile kadınlarda sadece başka bir alternatif mevcut değilse kullanılmalıdır. Emziren Annelerde Kullanım Azitromisinin anne sütü ile atılıp atılmadığı bilinmediğinden, emziren annelere azitromisin verilirken dikkatli olunmalıdır. Araç ve Makina Kullanmaya Etkisi Azirtomisinin hastanın araba sürme ve makine kullanma işlevleri üzerine etkisi olduğunu gösteren hiçbir kanıt bulunmamaktadır.

Üretim Yeri

PFIZER İLAÇLARI Ltd.Şti. 34347 Ortaköy/ISTANBUL

Yan Etkileri / Advers Etkiler

ZITROMAX, düşük yan etki insidansı ile iyi tolere edilir.  İstenmeyen etkiler aşağıdaki kategorilere göre listelenmiştir: Çok yaygın (³ 1/10); yaygın (³ 1/100 ila <1/10); yaygın olmayan ( ³ 1/1.000 ila <1/100); seyrek (³ 1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor: eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor. Kan ve lenf sistemi bozuklukları Seyrek                  : Trombositopeni Klinik çalışmalarda, arasıra, nötrofil sayısında geçici ve hafif azalmalar gözlenmiş ancak bunun azitromisin ile nedensel bir bağlantısı saptanamamıştır.  Psikiyatrik bozukluklar Seyrek                 : Agresif tepkiler, sinirlilik, ajitasyon ve anksiyete  Sinir sistemi bozuklukları Yaygın olmayan    : Sersemlik/vertigo, somnolans, baş ağrısı, konvulsiyonlar (diğer makrolidlerde de görüldüğü gibi), tat alma anormallikleri , bayılma Seyrek                : Parestezi ve asteni, uykusuzluk ve hiperaktivite, hipoestezi Kulak ve iç kulak bozuklukları Seyrek                  : Makrolid grubu antibiyotikler ile işitme bozukluğu bildirilmiştir. Azitromisin alan bazı hastalarda işitme kaybı, sağırlık ve/veya kulak çınlaması gibi işitme bozuklukları rapor edilmiştir. Bunların çoğunluğu yüksek dozların uzun süreli olarak kullanıldığı deneysel çalışmalarda ortaya çıkmıştır. Hastaların takip bilgilerinin mevcut olduğu bu durumların çoğunda bu yan etkiler geçici olmuştur.  Kardiyak bozukluklar Seyrek                 : Çarpıntı ve ventriküler taşikardi gibi aritmiler (diğer makrolidlerde de olduğu gibi) bildirilmiştir, ancak bunun azitromisin ile  nedensel bir bağlantısı saptanamamıştır. QT uzaması ve torsades de pointes seyrek olarak bildirilmiştir (bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). Vasküler bozukluklar Seyrek                  : Hipotansiyon Gastrointestinal bozukluklar Yaygın                  : Bulantı, kusma, diyare, karında rahatsızlık (ağrı/kramp) Yaygın olmayan      :Yumuşak dışkı, gaz, anoreksi, dispepsi Seyrek                 : Kabızlık, dilde renk değişikliği, pankreatit, psödomembranöz kolit bildirilmiştir. Hepato-bilier bozukluklar Seyrek                  : Hepatit ve kolestatik sarılık gibi karaciğer fonksiyon anormallikleri, nadiren de olsa ölümle sonuçlanan seyrek karaciğer       nekrozu ve karaciğer yetmezliği vakaları bildirilmiştir. Bu vakaların azitromisin ile nedensel bir bağlantısı saptanamamıştır. Deri ve deri altı doku bozuklukları Yaygın olmayan      : Kaşıntı ve döküntü gibi alerjik reaksiyonlar Seyrek                  : Anjionörotik ödem, ürtiker ve fotosensitivite gibi alerjik reaksiyonlar; eritema multiforme, Stevens Johnson Sendromu ve   toksik epidermal nekroliz gibi ciddi deri reaksiyonları . Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik bozuklukları Yaygın olmayan       : Artralji Böbrek ve idrar bozuklukları Seyrek                  : İnterstisiyel nefrit ve akut renal yetmezlik Üreme sistemi ve meme bozuklukları Yaygın olmayan     : Vajinit Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin bozukluklar Seyrek                  : Ödem dahil anafilaksi (nadiren fatal, bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri) kandidiyaz, yorgunluk, kırgınlık/halsizlik BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ

Doz Aşımı

Aşırı doz semptomları şiddetli hipotansiyon, şok, stupor, bradikardi, elektrolit bozuklukları ve renal yetmezliktir.   Aşırı bir dozdan sonra, hastalar, tercihan yoğun bakım ünitesinde, yakın gözlem altında tutulmalıdır. Serum elektrolitleri ve kreatinini sık sık monitöre edilmelidir. Terapötik önlemler semptomların tabiatı ve şiddetine bağlıdır. Eğer ilaç yakında alınmışsa gastrik lavaj, adsorban ve sodyum sülfat uygulaması gibi emilimi engelleyecek olan önlemler uygulanabilir. Eğer hipotansiyon oluşursa, hasta şok pozisyonuna getirilmeli ve akıllı hacim arttırıcılarının kullanımı ve/veya angiotensin II tedavisi düşünülmelidir. Bradikardi veya aşırı vagal reaksiyonlar atropin uygulamasıyla tedavi edilmelidir. Bir pace-maker kullanımı düşünülebilir. ADE inhibitörleri dolaşımdan hemodiyaliz ile uzaklaştırılabilir. Yüksek-akış (high-flux) membranlarının kullanılmasından kaçınılmalıdır.

Endikasyonlar

Hipertansiyon                                                                                                 ZOPROTEC hafif ve orta derecede esansiyel hipertansiyon tedavisinde endikedir.   Akut miyokard enfarktüsü   ZOPROTEC hemodinamik olarak stabil, kalp yetmezliği belirti ve semptomları olan akut miyokard enfarktüslü hastaların tedavisinde endikedir. Hastalar gerekiyorsa nitratlar, aspirin veya b-blokerler gibi standart tedaviyi de almalıdırlar.

Farmakodinamik Özellikler

ZOPROTEC’in hipertansiyondaki ve miyokard enfarktüsündeki yararlı etkisi başlıca plazma renin-angiotensin aldosteron sisteminin baskılanmasının bir sonucudur. ADE (Anjiotensin Dönüştürücü Enzim)’in inhibisyonu ile plazma ve dokularda anjiotensin düzeyinin azalması arteriyollerde ve venüllerde vazodilatasyona neden olur, dolayısı ile total periferik damar reziztansı azalır ve kan basıncı düşer. ADE’in inhibisyonu (zofenoprilatın arjinin tuzu için tavşan akciğerinde Ki 0.4 nM’dür) vazopresör aktivitenin azalması ve aldosteron salgılanmasının düşmesine yol açan plazma renin-anjiotensin II azalmasıyla sonuçlanır. Her ne kadar sonraki azalma küçük ise de sodyum ve sıvı kaybıyla birlikte serum potasyum konsantrasyonunda küçük artışlar oluşabilir. Anjiyotensin II’nin renin sekresyonu üzerindeki negatif geri yüklemesinin kesilmesi plazma renin aktivitesinin artmasıyla sonuçlanır. Plazma ADE aktivitesi zofenopril kalsiyumun 30 mg ve 60 mg tek oral dozlarından 24 saat sonra sırasıyla, % 53.4 ve % 74.4 azalmıştır.   ADE inhibisyonu, prostaglandin sistemini aktive ederek periferik vazodilatasyona katkıda bulunan, dolaşımdaki ve lokal kallikrein-kinin-sistemi aktivitesinin artmasıyla sonuçlanır. Zofenopril kalsiyumun hipotansif etkisine bu mekanizmanın katkıda bulunması ve bazı yan etkilerinden sorumlu olması olasıdır.   Hipertansiyonlu hastalara ZOPROTEC uygulaması, kalp hızında kompensatuar bir artış olmadan yatar durumdaki veya ayaktaki kan basıncının yaklaşık aynı miktarda azalmasıyla sonuçlanır. ZOPROTEC uygulamasından sonra ortalama sistemik vasküler direnç azalma eğilimine girer.   Bazı hastalarda optimal kan basıncı azalmasına ulaşılması bir kaç haftayı gerektirebilir. Antihipertansif etkiler, uzun süreli tedaviyle sürdürülebilir.   Tedavinin aniden kesilmesi kan basıncında ani bir yükselmeye yol açmaz. Şu anda ZOPROTEC’in hipertansif hastalardaki morbidite ve mortalitesi üzerindeki etkileri ile ilgili bir veri yoktur.   Her ne kadar çalışılan tüm ırklarda antihipertansif etki bulunmuşsa da siyah hipertansif hastalar (genellikle düşük-reninli hipertansif bir popülasyondur) ADE inhibitörü mono tedavisine siyah olmayan hastalara oranla daha küçük bir ortalama cevap vermektedir. Bir diüretik eklendiğinde bu fark ortadan kalkmaktadır.   Miyokard enfarktüsünü takiben ZOPROTEC ‘in erken kullanımından kaynaklanan klinik etki, angiotensin II’nin plazma düzeylerinin düşmesi ( böylece infart hastasının prognozunu olumsuz olarak etkileyecek ventriküler remodelling prosesi sınırlanır) ve vazodilatör bileşiklerin (prostaglandinler-kinin sistemi) plazma/doku konsantrasyonlarında bir artış gibi çeşitli faktörlere bağlı olabilir.   Akut miyokard infarktüsünün ilk 24 saati içinde ZOPROTEC’e başlanması ve/veya 6 hafta devam edilmesi sağkalımı bir yıla kadar arttırmakta ve konjestif kalp yetmezliği insidansını azaltmaktadır.

Farmakokinetik Özellikler

Aktif inhibitör, tiyo-ester hidrolizinden sonuçlanan serbest sülfidril bileşiği zofenoprilat olduğundan zofenopril kalsiyum bir ön-ilaçtır.   Absorpsiyon:   Zofenopril kalsiyum oral yoldan hızla ve tam olarak absorbe edilir ve hemen tamamen zofenoprilata dönüştürülür. Zofenoprilat, ZOPROTEC’in oral bir dozunu takiben 1.5 saat sonra pik kan düzeylerine ulaşır. Zofenopril kalsiyumun 10-80 mg doz aralığında tek doz kinetiği lineerdir ve 3 hafta boyunca 15-60 mg zofenopril kalsiyum uygulamasından sonra bir birikme oluşmamıştır. Gastrointestinal kanalda yiyecek bulunması absorpsiyon miktarını değil fakat hızı azaltır ve zofenoprilatın AUC’leri açlık ve tokluk durumlarında hemen hemen aynıdır.   Dağılım:   Zofenopril kalsiyumun radyoişaretli bir dozundan sonra ex-vivo olarak ölçülen dolaşan radyoaktivitenin yaklaşık % 88’i plazma proteinlerine bağlıdır ve kararlı durum dağılım hacmi 96 litredir.   Metabolizma:   Zofenopril kalsiyumun radyoişaretli bir dozundan sonra, insan idrarında idrar radyoaktivitesinin % 76’sına tekabül eden sekiz metabolit tanımlanmıştır. Ana metabolit zofenoprilat (% 22)’dır. Zofenoprilat daha sonra, glukuronid konjugasyonu (% 17), siklizasyon ve glukuronid konjugasyonu (% 13), sistein konjugasyonu (% 9) ve tiyol gruplarının S-metilasyonu (% 8) dahil çeşitli yolaklarla metabolize edilir. Zofenoprilatın yarı-ömrü 5.5 saat ve zofenopril kalsiyumun oral bir dozundan sonra toplam vücut klerensi 1300 mL/dak’dır.   Atılım:   İntravenöz uygulanan radyoişaretli zofenoprilat idrar (% 76) ve feçesle (% 16) elimine edilirken, radyoişaretli zofenoprilatın oral bir dozundan sonra idrar ve feçeste saptanan radyoaktivite sırasıyla, % 69 ve % 26 olması dual bir eliminasyon yolu (böbrek ve karaciğer) olduğunu göstermektedir.   Yaşlılarda farmakokinetik:   Yaşlılarda, renal fonksiyonlar normal ise doz ayarlamasına gerek yoktur.   Renal fonksiyon bozukluğunda farmakokinetik:   Radyoişaretli zofenopril kalsiyumun oral uygulamasından sonra ölçülen zofenoprilatın anahtar farmakokinetik parametrelerinin karşılaştırmasına dayanarak, hafif renal bozukluğu (kreatinin klerensi >45 ile <90 mL/dak) olan hastalar zofenoprili vücuttan normal bireyler (kreatinin klerensi >90 mL/dak) ile aynı hızda elimine etmektedir.   Orta ve şiddetli renal bozukluğu ( kreatinin klerensi 7-44 mL / dak ) olan hastalarda eliminasyon hızı normallere göre % 50 azalmaktadır. Bu durum, bu hastalara ZOPROTEC’in mutad başlama dozunun yarısının verilmesi gerektiğini göstermektedir.   Hemodiyaliz   veya   peritonal diyalizdeki renal hastalığın son evresindeki hastalarda eliminasyon hızı normalin % 25’ine düşmüştür. Bu durum, bu hastalara ZOPROTEC’in mutad başlama dozunun ¼’ünün verilmesi gerektiğini göstermektedir.   Karaciğer fonksiyon bozukluğunda farmakokinetik:   Radyoişaretli zofenopril kalsiyumun tek dozlarının verildiği hafif ve orta hepatik disfonksiyonlu hastalarda, zofenoprilat için Cmax ve Tmax değerleri normal bireylerdekilerle aynıdır. Ancak, sirotik hastalarda AUC değerleri normal bireyler için elde edilenin iki katıdır. Bu durum, hafif ve orta hepatik disfonksiyonlu hastalar için ZOPROTEC’in başlama dozunun, normal hepatik fonksiyonlu hastalarınkinin yarısı olması gerektiğini göstermektedir.   Şiddetli hepatik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda zofenopril ve zofenoprilatın farmakokinetik verileri olmadığından zofenopril bu hastalarda kontrendikedir.

Farmasötik Şekli

Film Tablet

Formülü

Bir ZOPROTEC ® 30 mg film kaplı tablet etkin madde olarak 30mg zofenopril kalsiyum ve boyar madde olarak titanyum dioksit ( E 171 ) içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Önerilmeyen kombinasyonlar   Potasyum tutucu diüretikler veya potasyum suplemanları: ADE inhibitörleri diüretikle indüklenen potasyum kaybını azaltmaktadır. Potasyum tutucu diüretikler (örn. Spiranolakton, triamteren veya amilorid), potasyum suplemanları veya potasyum içeren tuz katkıları serum potasyum düzeylerinde ciddi artışa neden olmaktadır. Eğer birlikte kullanım, belirlenmiş hipokalemi nedeniyle endike ise bunlar dikkatli kullanılmalı ve serum potasyumu sık sık izlenmelidir.   Kullanım için dikkat gerektirenler   Trombolitik ajanlar:Sınırlı klinik veriler zofenopril ile birlikte trombolitik tedavinin de verilebileceğini göstermekteyse de bu önerilmemektedir.   Diüretikler:Diüretik kullanan ve özellikle hacim ve/veya tuz deplesyonu olan hastalar bir ADE inhibitörü ile tedaviye başladıktan sonra kan basıncında aşırı bir düşme yaşayabilirler. Hipotansif etki olasılığı tedaviye düşük doz ADE inhibitörü ile başlamak suretiyle azaltılabilir. Dozlamada daha sonraki artışlar dikkatli yapılmalıdır.   Lityum: ADE inhibitörleri ile birlikte lityum uygulaması lityumun atılımını azaltabilir. Serum lityum düzeyleri sık olarak monitorize edilmelidir.   Anestezik tıbbi ürünler:ADE inhibitörleri bazı anestezik tıbbi ürünlerin hipotansif etkilerini arttırabilir.   Narkotik ilaçlar/Antipsikotikler:Postural hipotansiyon oluşabilir.   Antihipertansif ajanlar:b-blokerler, a-blokerler ve diüretikler ADE inhibitörlerinin hipotansif etkilerini arttırabilirler.   Simetidin:Hipotansif etki riskini arttırabilir.   Siklosporin:ADE inhibitörleri birlikte kullanıldığında, renal disfonksiyon riski artar.   Allopurinol:ADE inhibitörleri birlikte kullanıldığında, hipersensitivite reaksiyonları riski artar. Diğer ADE inhibitörlerinden gelen veriler birlikte kullanıldıklarında lökopeni riskinde artma olduğunu göstermektedir.   İnsülin veya oral hipoglisemik ajanlar:ADE inhibitörleri birlikte kullanıldığında, hipoglisemi riski artar.   Yüksek-akış diyaliz membranlarıyla hemodiyaliz: ADE inhibitörleri birlikte kullanıldığında, anaflaktoid reaksiyon riski artar.   Sitostatik veya immunosupresif ajanlar, sistemik kortikosteroidler veya prokainamid:ADE inhibitörleri birlikte kullanıldığında, lökopeni riskinde artışa yol açabilir.   Dikkate alınması gerekenler   Steroid olmayan anti-enflamatuvar tıbbi ürünler:Steroid olmayan anti-enflamatuvarların uygulanması ADE inhibitörlerinin antihipertansif etkilerini azaltabilir. Ayrıca, steroid olmayan anti-enflamatuvarlar ile ADE inhibitörlerinin renal fonksiyonları düşürülürken, serum potasyumunun artışı üzerinde aditif etki oluşturdukları gösterilmiştir. Bu etkiler temelde geri dönüşlüdür ve özellikle renal fonksiyonları bozulmuş hastalarda oluşur.   Antiasitler:ADE inhibitörlerinin biyoyararlanımını azaltır.   Sempatomimetikler:ADE inhibitörlerinin antihipertansif etkilerini azaltabilir.   Alkol:Hipotansif etkiyi arttırır.   Yiyecekler:Zofenopril kalsiyumun absorbsiyon miktarını etkilemez ama absorbsiyon hızını azaltabilir.   Diğer İlaç Etkileşmeleri:CYP enzimleri üzerinde zofenopril ile in vitro ilaç etkileşme çalışmaları yapılmamıştır; dolayısıyla CYP enzimleriyle metabolize edilen ilaçlarla herhangi bir potansiyel etkileşmeyi öngörmek olası değildir.   GEÇİMSİZLİKLER Yoktur.

Kontraendikasyonlar

Zofenopril kalsiyum veya diğer ADE inhibitörlerine aşırı duyarlılığı olanlarda. Daha önce ADE inhibitörü tedavisine bağlı anjionörotik ödem hikayesi olanlarda. Kalıtımsal/idiyopatik anjiyonörotik ödem. Şiddetli karaciğer bozukluğu. Hamilelik. Laktasyon döneminde. Etkin olarak kontrasepsiyon uygulayanlar dışındaki doğurgan dönemdeki kadınlarda. Bilateral renal arter stenozu veya tek böbreklilerde unilateral renal arter stenozu.

Kullanım Şekli Ve Dozu

ZOPROTEC yemeklerden önce, sonra veya yemeklerle birlikte alınabilir. Dozlama hastanın terapötik cevabına göre titre edilmelidir.   Dozlama titrasyonuna gereksinim olup olmadığı, bir sonraki dozdan önce kan basıncının ölçülmesiyle saptanır. Doz dört haftalık bir aradan sonra arttırılmalıdır.   Hacim veya tuz deplesyonu olmayan hastalar   Tedaviye günde bir kez 15 mg ile başlanmalı ve optimal kan basıncı kontrolü sağlanıncaya kadar yukarıya doğru titre edilmelidir.   Mutad etkin doz günde bir kez 30 mg’dır.   Maksimum doz, bir veya ikiye bölünmüş dozlarda günde 60 mg’dır.   Yetersiz cevap alınan olgularda, diüretikler gibi diğer antihipertansif ilaçlar tedaviye eklenebilir.   Hacim veya tuz deplesyonundan şüphelenilen hastalar   Yüksek risk taşıyan hastalarda (bakınız Özel Uyarılar ve Özel Kullanım Tedbirleri bölümü) ilk doz hipotansiyonu oluşabilir. Tedavinin ADE inhibitörleriyle başlamak tuz ve/veya hacim eksikliklerinin düzeltilmesini, ADE inhibisyonundan iki veya üç gün önce varsa diüretik tedavisinin kesilmesini ve günde 15 mg’lık bir dozla başlamayı gerektirir. Bu mümkün değilse, başlangıç dozu 7.5 mg olmalıdır.   Şiddetli akut hipotansiyon için yüksek risk taşıyan hastalar, ilk dozun uygulanmasından sonra maksimum etki elde edilinceye kadar ve ADE inhibitörü ve/veya diüretik dozunun arttırıldığı zamanlarda, tercihen hastanede yakından monitorize edilmelidir. Bu aynı zamanda, aşırı hipotansiyonun miyokard infarktüsü veya serebrovasküler kazalarla sonuçlanabilecek, angina pektorisli veya serebrovasküler hastalığı olanlar için de geçerlidir.   Renal bozukluğu olan ve diyalizli hastalarda dozlama   Hafif böbrek bozukluğu (kreatinin klerensi > 45 mL/dak.) olan hipertansif hastalarda, normal böbrek fonksiyonlu hastalar için uygulanan ZOPROTEC’in aynı doz-düzeyleri ve günde bir kez uygulama rejimi uygulanabilir. Orta ve şiddetli bozukluğu olan hastalara (kreatinin klerensi < 45 mL/dak.) ZOPROTEC’in terapötik dozunun yarısı verilmelidir; günde bir kez dozlama rejimi değişiklik gerektirmez.   Diyalizdeki hipertansif hastalar için ZOPROTEC’in başlangıç dozu ve dozlam şekli normal böbrek fonksiyonlu hastalar için kullanılan dozun ¼’ü olmalıdır.   Son klinik gözlemler, yüksek-flux’lı diyaliz membranlı hemodiyaliz sırasında veya LDL aferesisi sırasında ADE inhibitörü kullanan hastalarda yüksek anaflaktoid-benzeri reaksiyon insidansı olduğunu göstermiştir (bakınız Özel Uyarılar ve Özel Kullanım Tedbirleri bölümü).   Yaşlılarda dozlama   Normal kreatinin klerensine sahip yaşlılarda dozlam ayarlamasına gerek yoktur.   Kreatinin klerensi düşük (> 45 mL/dak.) olan yaşlılarda günlük dozun yarısı önerilmektedir.   Kreatinin klerensini aşağıdaki formüle göre hesaplamak mümkündür:            Kreatinin Klerensi               (140 – yaş) x ağırlık (kg)           (mL/dak.)             =                                                Serum Kre. (mg/dL) x 72   Yukarıdaki yöntem erkekler için kreatinin klerensini verir. Dişiler için elde edilen değer 0.85 ile çarpılmalıdır.   Hepatik bozukluklarda dozlama   Hafif veya orta derecede karaciğer bozukluğu olan hipertansif hastalarda, ZOPROTEC’in başlangıç dozu normal hepatik fonksiyonlu hastaların dozunun yarısıdır.   Şiddetli karaciğer bozukluğu olan hipertansif hastalarda ZOPROTEC kontrendikedir.   Çocuklar   ZOPROTEC’in güvenli veya etkin kullanımı çocuklarda saptanmamıştır. Dolayısıyla çocuklarda kullanılmamalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

ZOPROTEC ® 15 mg – 14 veya 28 film kaplı tablet/kutu ZOPROTEC ® 30 mg 28 FİLM TABLET

Saklama Koşulları

25oC’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.   ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAKLARI YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.   Doktora danışmadan kullanılmamalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Blister ambalajda sunulmuş beyaz, oblong, çentikli, film kaplı tabletler ZOPROTEC ® 30 mg – 14 film kaplı tablet/kutu

Uyarılar/Önlemler

Hipotansiyon   Diğer ADE inhibitörlerinde olduğu gibi, ZOPROTEC özellikle ilk dozdan sonra kan basıncında belirgin bir düşmeye neden olabilir. Komplike olmayan hipertansif hastalarda semptomatik hipotansiyon enderdir. Diüretik tedavisi, diyetle tuz alımı kısıtlaması, diyaliz, diyare veya kusma gibi nedenlerle hacim deplesyonu oluşmuş hastalarda görülme olasılığı fazladır. Daha ziyade, renal yetmezliğe bağlı veya bağımsız şiddetli kalp yetmezlikli hastalarda bildirilmiştir. Bu özellikle yüksek doz kıvrım diüretiği kullanan, veya hiponatremili veya fonksiyonel renal bozukluğu olan hastalarda görülebilir. Bu gibi hastalarda tedavi tercihen hastanede, yakın tıbbi denetim altında küçük dozlarla ve dikkatli doz titrasyonu ile başlamalıdır.   Mümkünse, ZOPROTEC tedavisine başlandığında diüretik tedavisi geçici olarak kesilmelidir. Bu yaklaşım, aşırı hipotansiyonun miyokard infarktüsü veya serebral kazalarla sonuçlanabilecek angina pektoris veya serebrovasküler hastalığı olan hastalar için de geçerlidir.   Hipotansiyon gelişirse, hasta sırtüstü yatırılmalıdır. İntravenöz normal serum fizyolojik ile hacim tamamlaması gerekebilir. İlk dozdan sonra hipotansiyonun görülmesi, etkin müdahaleden sonra ilaçla dikkatli doz titrasyonunu gereksiz kılmaz.   Renovasküler hipertansiyonlu hastalar   Renovasküler hipertansiyonlu ve önceden varolan bilateral renal arter stenozu veya tek böbreklilerde tek böbreğe giden arterde stenozu olan hastaların ADE inhibitörleriyle tedavisi sırasında şiddetli hipotansiyon riskinde artma vardır. Diüretiklerle tedavi yardımcı bir faktör olabilir. Unilateral renal arter stenozu olan hastalarda bile serum kreatininde hafif bir değişiklikle renal fonksiyon kaybı oluşabilir. Çok gerekli olduğu düşünülürse, ZOPROTEC ile tedaviye hastanede, yakın tıbbi gözetim altında, küçük dozlarla ve dikkatli doz titrasyonu ile başlamalıdır. ZOPROTEC ile tedaviye başlandığında diüretik tedavisine geçici olarak ara verilmeli ve renal fonksiyonlar tedavinin ilk birkaç haftasında yakından izlenmelidir.   Renal yetmezlikli hastalar   Azaltılmış dozlara gereksinim duyduklarından renal yetmezlikli hastalarda ZOPROTEC dikkatli kullanılmalıdır. Uygun görüldüğü sürece tedavi sırasında böbrek fonksiyonları yakından izlenmelidir. ADE inhibitörlerine bağlı renal yetmezlik başlıca şiddetli kalp yetmezliği veya renal arter stenozu dahil, altta yatan böbrek hastalığı bulunan hastalar için bildirilmiştir. Önceden belirgin bir böbrek hastalığı olmayan bazı hastalarda, özellikle birlikte diüretik uygulandığında, kan üre ve kreatinin konsantrasyonlarında artış olmuştur. ADE inhibitörünün dozunu azaltma ve/veya diüretiğin kesilmesi gerekebilir. Tedavinin ilk birkaç haftasında renal fonksiyonların yakından izlenmesi önerilmektedir.   Renal bozukluklu miyokard enfarktüslü hastalarda ZOPROTEC’in etkinliği ve güvenilirliği belirlenmemiştir. Dolayısıyla renal bozukluk (serum kreatinin ³ 2.1 mg/dL ve proteinüri ³ 500 mg/gün) varlığında ZOPROTEC kullanılmamalıdır.   Diyalizli hastalar   Yüksek-akışlı (high-flux) poliakrilonitril membranlar kullanılarak diyaliz yapılan ve ADE inhibitörleriyle tedavi edilen hastalarda, hemodiyaliz uygulamasının ilk bir iki dakikası içinde yüzde şişme, flushing, hipotansiyon ve dispne gibi anaflaktoid reaksiyonlar yaşanabilir. Bu gibi hastalarda alternatif membranlar ve alternatif bir antihipertansif ilaç kullanılması önerilir.   LDL aferezisinde olan hastalar   Dekstran sülfatla LDL aferezisi uygulanan ve ADE inhibitörleriyle tedavi edilen hastalarda, yüksek-akışlı (high-flux) membranlarla hemodiyaliz uygulanan hastalarda görülenlere benzer anaflaktoid reaksiyonlar yaşanabilir (yukarıya bakınız). Bu hastalarda başka bir sınıf antihipertansif ilacın kullanılması önerilir.   Desensitizasyon sırasında veya böcek sokmasından sonra anaflaktik reaksiyonlar   Ender olarak, ADE inhibitörü kullananlarda, desensitizasyon sırasında veya böcek sokmasından sonra hayatı tehdit eden anaflaktik reaksiyonlar yaşadıkları bildirilmiştir. Bu reaksiyonlardan, her desensitizasyondan önce ADE inhibitörleriyle tedaviyi geçici olarak durdurmak suretiyle kaçınılmaktadır.   Böbrek transplantasyonu   Yakın zamanda böbrek transplantasyonu geçirmiş hastalarda ZOPROTEC uygulamasıyla ilgili bir deneyim yoktur.   Primer aldosteronizm   Primer aldosteronizmli hastalar genel olarak renin-anjiyotensin sisteminin inhibisyonu ile etki gösteren antihipertansif ilaçlara cevap vermezler. Dolayısıyla bu ürünlerin kullanılması önerilmez.   Anjiyoödem   Yüz, ekstremiteler, dudaklar, mukoz membranlar, dil, glotis ve/veya larinksin anjiyoödemi, ADE inhibitörü kullanan hastalarda oluşabilir ve en sık tedavinin ilk haftalarında ortaya çıkar. Ancak, ender olgularda uzun süreli ADE inhibitörü kullanan hastalarda da şiddetli anjiyoödem gelişebilmektedir. ADE inhibitörleriyle tedavi hemen kesilmeli ve yerine başka bir sınıfa ait bir ilaç verilmelidir.   Dil, glottis veya larinksi tutan anjiyoödem ölümcül olabilir. Acil tedavi olarak hemen subkütan 1:1000 (0.3-0.5 mL) adrenalin çözeltisi veya EKG ve kan basıncını yakından izleyerek, yavaş intravenöz 1 mg/mL adrenalin (tarif edildiği gibi seyreltilerek), fakat bununla sınırlı kalmamak üzere, uygulanmalıdır. Hasta hospitalize edilmeli ve en az 12-24 saat gözlenmeli ve oluşan belirtiler tamamen kaybolmadan taburcu edilmemelidir.   Öksürük   ZOPROTEC tedavisi sırasında, ZOPROTEC’in kesilmesiyle kaybolan, kuru ve üretken olmayan bir öksürük oluşabilir.   Hiperkalemi   Hiperkalemi, özellikle renal yetmezlik ve/veya kalp yetmezliği varlığında, bir ADE inhibitörü ile tedavi sırasında oluşabilir. Potasyum suplemanları veya potasyum tutucu diüretikler plazma potasyum düzeylerinde ciddi yükselmelere neden olduklarından genellikle önerilmezler. Eğer yukarıda belirtilen ilaçların kullanılması uygun bulunursa, serum potasyum düzeyleri sık sık izlenmek koşuluyla kullanılmalıdır.   Cerrahi girişim/Anestezi   ADE inhibitörleri, genel cerrahi girişimler veya anestezi sırasında hastalarda hipotansiyon veya hatta hipotansif şoka yol açabilirler. ADE inhibitörlerini kesmek mümkün değilse, intravasküler ve plazma hacimleri dikkatlice izlenmelidir.   Aortik stenoz/Hipertrofik kardiyomiyopati   ADE inhibitörleri sol ventriküler çıkış yolu obstrüksiyonu olan hastalarda dikkatli olarak kullanılmalıdır.   Nötropeni/Agranülositoz   Nötropeni riski doz ve tip bağımlı gibi gözükmektedir ve hastanın klinik durumuyla ilgilidir. Komplike olmayan hastalarda ender olarak görülür fakat bir dereceye kadar renal bozukluğu olan hastalarda, özellikle kollajen damar hastalığı (örn. Sistemik lupus eritematosus, skleroderma) ve immünosupresif ajanlarla tedavi ile birlikte ise oluşabilmektedir. ADE inhibitörlerinin kesilmesiyle geriye döner.   Psoriasis   ADE inhibitörleri psoriasisli hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.   Proteinüri   Proteinüri özellikle renal fonksiyon bozukluğu olan veya göreceli yüksek doz ADE inhibitörü kullanan hastalarda oluşabilmektedir.   Hamilelikte kullanım   (Hamilelik kategorisi D) :   ZOPROTEC gebelikte kontrendikedir ve etkin kontrasepsiyonla korunulmadıkça, çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda kullanılmamalıdır.   Fetüsün ikinci ve üçüncü trimesterde ADE inhibitörlerine maruziyeti neonatal hipotansiyon, renal yetmezlik, yüz ve kafatası deformiteleri ve/veya ölüme yol açabilmektedir. Fetüste renal fonksiyonların azalmasını yansıtan maternal oligohidramnios da bildirilmiştir. Oligohidramnios ile ilişkili uzuv kontraktürleri, kraniofasiyel deformiteler, hipoplastik akciğer gelişmesi ve intrauterin büyüme geriliği bildirilmiştir. ADE inhibitörlerine in utero maruz kalmış infantlar hipotansiyon, oligüri ve hiperkalemi bakımından yakından izlenmelidir. Oligüri kan basıncının desteklenmesi ve renal perfüzyonla tedavi edilmelidir.   Maruziyetin birinci trimesterle sınırlı kalmasının fetüsü olumsuz etkileyip etkilemeyeceği bilinmemektedir. Bir ADE inhibitörü kullanırken gebe kalan kadınlar, fetüse potansiyel zararı konusunda bilgilendirilmelidirler.   Laktasyonda kullanım         Zofenopril kalsiyum anne sütü ile atıldığından, ZOPROTEC emziren annelerde kullanılmamalıdır.   ARAÇ VE MAKİNA KULLANMAYA ETKİSİ   ZOPROTEC’in araç kullanma üzerine etkileri ile ilgili bir çalışma yoktur. Farmakodinamik çalışmalar araç veya makina kullanırken bazen baş dönmesi, uyuklama ve yorgunluk hissinin oluşabileceği dikkate alınmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Klinik araştırmalarda ZOPROTEC ile tedavi edilen hastalarda ADE inhibitörleri için tipik olan istenmeyen etkilerinden en sık rastlananları aşağıdaki gibidir:   Sık rastlanan:   Baş dönmesi % 3.9, yorgunluk % 2.6, başağrısı % 2.4, öksürük % 1.2, bulantı/kusma % 1.2.   Ender:   Raş % 0.8, kas krampları % 0.8, güçsüzlük % 0.5.   Aşağıdaki istenmeyen etkiler ADE inhibitörleri tedavisiyle ilgili olarak gözlenmiştir:   Kardiyovasküler sistem:   Şiddetli hipotansiyon tedavinin başlamasından veya arttırılmasından sonra oluşmuştur. Bu özellikle bazı risk gruplarında (bakınız Özel Uyarılar ve Özel Kullanım Tedbirleri) oluşmaktadır. Baş dönmesi, güçsüzlük hissi, görme bozukluğu gibi semptomlar, ender olarak şuur kaybıyla birlikte (senkop) ortaya çıkabilmektedir.   Bireysel olgular olarak taşikardi, palpitasyonlar, aritmiler, angina pektoris, miyokard enfarktüsü, transiyent iskemik ataklar ve serebral hemoraji, hipotansiyonla ilişkili olarak ADE inhibitörleri için bildirilmiştir.   Çok ender olarak periferik ödem,ortostatik hipotansiyon ve göğüs ağrısı bildirilmiştir.   Kas ve iskelet sistemi:   Bazen miyalji ve kas krampları oluşabilmektedir.   Renal sistem:   Renal yetmezlik oluşabilir veya şiddeti artabilir. Akut renal yetmezlik bildirilmiştir (bakınız Özel Uyarılar ve Özel Kullanım Tedbirleri).   Solunum sistemi:   ADE inhibitörlerinin önemli sayıda hastada öksürüğe neden olduğu belgelenmiştir. Dispne, sinüzit, rinit, glossit, bronşit ve bronkospazm ender olarak bildirilmiştir. ADE inhibitörleri küçük sayıda hastada yüz ve orofarengeal dokuları kapsayan anjiyonörötik ödem başlangıcıyla ilişkili bulunmuştur. İzole vakalarda üst havayollarını kapsayan anjiyonörötik ödem fatal havayolları obstrüksiyonuna neden olmuştur.   Gastro-intestinal kanal:   Bazen bulantı, abdominal ağrı,hazımsızlık, kusma, diyare, kabızlık ve ağız kuruluğu oluşabilir.   ADE inhibitörleri ile ilişkili olarak bireysel kolestatik sarılık, hepatit, pankreatit ve ileus olguları bildirilmiştir.   Cilt ve diğer organlar:   Bazen raş, pruritus, ürtiker, multiform eritem, Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermik nekroliz, psoriasis-benzeri effloresanlar, alopesi gibi alerjik veya aşırı duyarlılık reaksiyonları oluşabilmektedir. Bunlara ateş, miyalji, artralji, eozinofili ve/veya ANA-titrelerinde artış eşlik edebilir.   Sinir sistemi:   Bazen başağrıları, baş dönmesi, yorgunluk; ender olarak depresyon, ruhsal durum değişiklikleri, uyku bozuklukları, paresteziler, impotens, denge bozuklukları, konfüzyon, tinnitus, görme bulanıklığı ve tad bozuklukları.   Laboratuvar parametreleri:   Özellikle renal yetmezlik, şiddetli kalp yetmezliği ve renovasküler hipertansiyon varlığında, ilacın kesilmesiyle geri dönen, kan üre ve plazma kreatininde artış. Az sayıda hastada hemoglobin, hematokrit, trombosit ve akyuvar sayımında azalma bildirilmiştir. Bunlar arasında agranülositoz ve pansitopeni de bulunur. Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz eksikliği olan hastalarda hemolitik anemi bildirilmiştir. Karaciğer enzimleri ve bilirubinin serum düzeylerinde artış da bildirilmiştir.   Genel:   Ender olarak, terleme, flushing ve idrara çıkma sıklığında artış oluşmaktadır.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRDÜĞÜNÜZDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Ondansetron’un aşırı dozajı hakkında çok az bilgi vardır. Nitekim dozun 10 katı kadar ilaç alan dört hastada sadece minör advers etkiler görülmüştür. Aşırı dozdan şüphelenildiği durumlarda semptomatik ve destekleyici tedavi uygulaması uygundur.

Endikasyonlar

Zofer® Tablet, sitotoksik kemoterapi ve radyoterapi nedeniyle oluşan bulantı ve kusmaların kontrol altına alınmasında endikedir. Ayrıca Zofer® Tablet, post-operatif kusma ve bulantı belirtilerinin tedavisi ve önlenmesinde de kullanılabilir.

Farmakodinamik Özellikler

Ondansetron, kuvvetli ve yüksek seçiciliği olan bir 5HT3 reseptör antagonistidir. Bulantı ve kusmanın kontrolündeki etkisi tam olarak bilinmemektedir. Kemoterapötik ajanlar ve radyoterapi ince barsakta 5HT salımına neden olabilirler. 5HT, ince barsakta 5HT3 reseptörleri yolu ile vagal afferentleri aktive ederek, kusma refleksini indükler. Ondansetron kusma refleksini bloke eder. Vagal afferentlerin aktivasyonu, öte yandan dördüncü ventrikül tabanında bulunan postrema bölgesinde de 5HT salımına neden olarak, merkezi bir mekanizma ile emezisi arttırır. Dolayısı ile Ondansetron sitotoksik tedavi ve radyoterapide meydana gelen bulantı ve kusmanın kontrol altında tutulmasında periferal ve santral sinir sisteminde bulunan nöronların 5HT3 reseptörleri üzerinde antagonist etki gösterir.

Farmakokinetik Özellikler

Ondansetron hidroklorür gastrointestinal kanaldan absorbe olur ve sistemik biyoyararlanımı %60 dır. Ondansetron’ un oral ve intravenöz dozu takiben dağılımı benzer olup, terminal eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 3 saattir. Plazma proteinlerine bağlanması %70-76 civarındadır.

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Her  bir film kaplı tablet 4 mg Ondansetron’a eşdeğer Ondansetron Hidroklorür içerir. Boya maddesi olarak: Titanyum dioksit (E171) ve Eritrosin (E127) içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Ondansetron’un birlikte verildiği ilaçların metabolizmasını indüklediği veya inhibe ettiğine dair bulgu yoktur. Spesifik çalışmalar ondansetronun alkol, temazepam, furosemid, tramadol ve propofol ile etkileşimi olmadığını göstermiştir.

Kontraendikasyonlar

ZOFER® Tablet, içerdiği maddelere karşı aşırı duyarlılık durumlarında kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Hekim tarafından başka bir şekilde tavsiye edilmediği takdirde: Kanser tedavisinin emetojenik potansiyeli, uygulanan kemoterapi kombinasyonlarının dozlarına ve kullanılan radyoterapi rejimlerine göre değişir. ZOFER® uygulama yolu ve dozu günde 8-32 mg arasında değiştirilebilir ve aşağıda gösterildiği şekilde seçilebilir. Emetojenik etkisi yüksek olan kemoterapi uygulamalarında (Örneğin Sisplatin): Kemoterapiden hemen önce yavaş uygulanan intravenöz enjeksiyon ya da 15 dakikalık infüzyon şeklinde 8 mg Ondansetron ve buna müteakiben 24 saat süre ile 1 mg/saat’lik sürekli intravenöz infüzyon ya da 4 saat aralıklarla 2 kez 15 dakikalık intravenöz infüzyon şeklinde 8’er mg Ondansetron uygulanır. Her iki tedavi rejimi de 5 güne kadar 12 saatte bir oral yolla 8 mg Ondansetron uygulaması ile devam eder. Emetojenik etkisi daha düşük olan kemoterapi uygulamalarında (örneğin siklofosfamid, doksorubisin, karboplatin): Emetojenik kemoterapi alan hastaların çoğunda ZOFER® 8 mg tedaviden hemen önce yavaş uygulanan intravenöz enjeksiyon şeklinde veya 15 dakikalık infüzyon şeklinde veya kemoterapiden 1-2 saat önce oral olarak 8 mg Ondansetron uygulanır. Müteakiben 5 güne kadar 12 saatte bir oral yolla 8 mg Ondansetron verilir. Radyoterapi nedenli bulantı ve kusmalar: 12 saatte bir oral olarak 8 mg (iki adet ZOFER® 4 mg) uygulanır. İlk doz radyoterapiden 1-2 saat önce alınmalıdır. Tedavinin süresi radyoterapinin süresine bağlıdır. Çocuklar: Kemoterapiden hemen önce tek bir intravenöz enjeksiyon şeklinde 5 mg/m2 dozunda verilebilir. Takiben 12 saat sonra 4 mg oral olarak devam edilir. İlk uygulanan tedaviyi takiben 5 güne kadar günde 2 kere 2-4 mg oral olarak verilebilir. Yaşlılar: 65 yaşın üzerindeki hastalarda Ondansetron’un etkinliği ve toleransı genç yetişkinlerde gözlenen duruma benzerlik gösterir. Dolayısıyla yaşlı hastalarda, dozaj ve uygulama şeklinin değiştirilmesi gerekmez. Postoperatif bulantı ve kusmalarda: Zofer yetişkinlerde postoperatif bulantı ve kusmayı önlemek için Zofer oral, intravenöz veya intramuskuler olarak uygulanır. Önerilen doz anesteziden bir saat önce oral olarak 8 mg’dır. Daha sonra 8 saat arayla iki kez daha 8 mg oral olarak devam edilir. Başlamış postoperatif bulantı ve kusmanın tedavisinde intramuskuler veya intravenöz enjeksiyon uygulaması önerilir. Çocuklarda; postoperatif bulantı ve kusmanın önlenmesi ve tedavisinde Zofer’in kullanımı denenmemiştir. Yaşlılarda; postoperatif bulantı ve kusmanın önlenmesi ve tedavisinde Zofer’in kullanımı ile ilgili sınırlı sayıda çalışma vardır, ancak Zofer 65 yaşın üzerinde kemoterapi alan hastalarda iyi tolere edilmiştir. Böbrek yetmezliğinde dozaj: Günlük dozaj, dozaj sıklığı ve uygulama yolunda değişiklik yapmaya gerek yoktur. Karaciğer yetmezliğinde dozaj: Orta ve şiddetli karaciğer fonksiyon yetmezliği olan hastalarda Zofer klirensi ileri derecede azalır ve serum yarılanma ömrü önemli derecede uzar. Böyle hastalarda günlük toplam doz 8 mg’ı aşmamalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zofer® 8 mg Film Tablet 6 ve 10 tabletlik blister ambalajlarda, karton kutuda Zofer® 8 mg/ 4 ml Enjeksiyonluk Solüsyon İçeran Ampul, karton kutuda Zofer® 4 mg/ 2 ml Enjeksiyonluk Solüsyon İçeran Ampul, karton kutuda

Saklama Koşulları

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

ZOFER® 4 mg Film Tablet; 6 tabletlik blister (Alu-PVC) ambalajlarda, karton kutuda.

Uyarılar/Önlemler

Diğer selektif 5HT3 reseptör antagonistlerine karşı aşırı duyarlılık gösteren hastalarda hipersensivite reaksiyon gelişimi rapor edilmiştir. Ondanstron gastrik veya intestinal peristaltizmi uyaran bir ilaç değildir. Ondansetron’un abdominal cerrahi veya kemoterapi sonrası kusma ve mide bulantısı ortaya çıkan hastalarda kullanılması ileus ve/veya gastrik distansiyon progresyonunu maskeleyebilir. Yaşlılarda herhangi bir doz ayarlamasına ya da ek bir önlem alınmasına gerek yoktur. Ondansetron plazma prolaktin düzeyleri üzerinde herhangi bir etki göstermez, dopamini antagonize etmez. Ondansetron, uzun QT sendromu/Torsades de Pointes’e neden olabilir. Bu nedenle tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya Torsades de Pointes hastalarında kesinlikle kullanılmamalıdır. Kadınlarda Torsades de Pointes oluşma riski erkeklerden daha fazla olabilir. Yeni Doğanlar: Endikasyonları nedeniyle yeni doğanlarda kullanılmaz. Çocuklar: Eğer endike ise, uygun dozlarda çocuklarda kullanılabilir. 3 yaşın altındaki çocuklarda kullanımı ile ilgili çok az bilgi bulunmaktadır. Geriatrik Kullanım: 65 yaşın üstü ve genç hastalar üzerinde Ondansetron ile yapılan karşılaşmalı klinik çalışmalar ve rapor edilen diğer klinik tecrübeler, genel olarak ilacın güvenliği ve etkinliği bakımından bir farklılık olmadığını göstermiştir, ancak yaşlı hasta grubunda ilaca karşı daha fazla sayıda duyarlılık reaksiyonu gözlenmiştir. Bu nedenle 65 yaşın üstündeki hastalarda doz ayarlaması yapılmasına gerek yoktur. Hamile Kadınlarda Kullanım Hamilelik Kategorisi: B İnsanlarda Ondansetron’un hamilelerde kullanımına ilişkin kontrollü çalışmalar mevcut değildir. Diğer ilaçlarda olduğu gibi, Ondansetron hamilelik sırasında, özellikle hamileliğin ilk 3 ayında hastaya sağlayacağı terapötik yararlar fetüse olabilecek muhtemel risklerini dengelemedikçe kullanılmamalıdır. Laktasyonda kullanım Ondansetronun anne sütüne geçip geçmemesiyle ilgili insanlarda yapılmış yeterli derecede veri bulunmamaktadır. Bu nedenle kesin gereklilik olmadan emzirenlere verilmemelidir. Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi Ondansetron psikomotor testlerde performansı bozmaz, sedasyon yapmaz. Araç ve makine kullanımı üzerine bilinen bir etkisi bulunmamaktadır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Genel: Ciddi ve geri dönüşlü olmayan advers etki bildirilmemiştir. Ondansetron genellikle iyi tolere edilir. Konstipasyon, baş ağrısı, keyifsizlik (malez) en yaygın görülen yan etkidir. Ondansetron kalın barsaktan geçiş süresini arttırır. Epigastriumda kızarma ve sıcaklık duygusu gibi yan etkiler görülebilir. Ender olarak anaflaksi gibi aşırı duyarlılık reaksiyonları görülebilir. Kardiyovasüler: Aritmi (ventriküler ve supraventriküler taşikardi, prematür ventriküler kontraksiyonlar ve atrial fibrilasyon dahil), bradikardi, elektrokardiyografik değişimler (ikinci derece kalp bloğu ve ST segment depresyonu dahil), palpitasyon, senkop ve çok nadir olarak da anjina, hipotansiyon ve taşikardi rapor edilmiştir. Deri Reaksiyonları: Ürtiker. Lokal Reaksiyonlar: Ağrı, kızarıklık ve enjeksiyon bölgesinde yanma. Alt Solunum Sitemi: Hıçkırık. Nörolojik: Çok nadir olarak Ondansetron uygulanan hastalarda ekstrapiramidal reaksiyonlar ve grand mal nöbetleri rapor edilmiştir. Postoperatif Bulantı ve Kusma: Ondansetron ve plasebo ile yapılan karşılaştırmalı kontrollü klinik çalışmalarda bu olayların görülme oranlarının arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Diğer: Çok nadir olarak hipokalemi rapor edilmiştir. “BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ”

Doz Aşımı

Sefalosporinler aşırı dozda serebral iritasyon sonucu konvülsiyonlara neden olabilir. Aşırı dozaj alındığı durumlarda serum düzeyleri hemodiyaliz ve peritonal diyaliz ile düşürülebilir.

Endikasyonlar

Duyarlı mikroorganizmaların sebep olduğu enfeksiyonların tedavisinde endikedir.  Başlıca endikasyonları:   Üst solunum yolu enfeksiyonları: Kulak, burun, boğaz enfeksiyonları, otitis media, sinüzit, tonsilit, farenjit gibi.    Alt solunum yolu enfeksiyonları: Pnömoni, akut bronşit ve kronik bronşitin akut alevlenmeleri gibi.    Genito-üriner sistem enfeksiyonları: Piyelonefrit, sistit ve üretrit gibi.    Deri ve yumuşak doku enfeksiyonları: Furonkül, piyoderma, impetigo gibi.    Gonore: Akut ve komplike olmayan gonokokal üretrit ve servisit.    Erken Lyme hastalığının tedavisinde ve geç Lyme hastalığının önlenmesinde yetişkinler ve 12 yaş üzeri çocuklarda kullanılabilir.    Sefuroksim aynı zamanda sefuroksim sodyum tuzu şeklinde parenteral uygulama için mevcuttur. Bu, parenteral tedaviden oral tedaviye geçişin klinik olarak endike olduğu durumlarda aynı antibiyotik ile ardışık tedavi olanağı sağlar.    Pnömoni ve kronik bronşitin akut alevlenmelerinin tedavisinde parenteral Zinnat (sefuroksim sodyum) uygulamasını takiben uygunsa oral tedaviye devam etkilidir.

Farmakodinamik Özellikler

Bakteriyolojisi: Sefuroksim aksetil, b- laktamazların çoğuna dirençli olan Gram negatif ve Gram pozitif genişspektruma etkili, sefalosporin grubu bakterisit antibiyotik olan sefuroksimin oral ‘prodrug’udur. Sefuroksim aksetil, ana bileşiği sefuroksimin in vivo bakterisidal aktivitesini gösterir. Sefuroksim, beta laktamaz üreten suşlar dahil, sık rastlanılan yaygın patojenlerin çoğuna bakterisit etkili bir antibakteriyel ajandır. Sefuroksim bakteriyel betalaktamazlara karşı iyi bir stabilite gösterir ve sonuç olarak ampisilin ve amoksisiline dirençli suşların pek çoğuna etkilidir.    Sefuroksim bakterisidal etkisini önemli hedef proteinlere bağlanıp bakterilerin hücre duvarı sentezini önleyerek gösterir.   Sefuroksim genellikle aşağıdaki mikroorganizmalara in vitro etkindir:   Aerob gram-negatifler: Haemophilus influenzae (ampisiline dirençli türler dahil), Haemophilus parainfluenzae, Moraxella (Branhamella) catarrhalis, Neisseria gonorrhoeae (penisilinaz ve non-penisilinaz üreten türler dahil), Escherichia coli, Klebsiella türleri, Proteus mirabilis, Providencia türleri, Proteus rettgeri.    Aerob gram-pozitifler:  Staphylococcus aureus ve Staphylococcus epidermidis (penisilinaz üreten türler dahil, metisiline dirençli türler hariç), Streptococcus pyogenes (ve diğer beta-hemolitik streptokoklar), Streptococcus pneumoniae, Streptococcus Grup B (Streptococcus agalactiae),   Anaeroblar: Gram-pozitif ve gram-negatif koklar (Peptococcus ve Peptostreptococcus türleri dahil), gram-pozitif basiller (Clostridium türleri dahil), gram-negatif basiller (Bacteroides ve Fusobacterium türleri dahil), Propionibacterium türleri.    Diğer organizmalar:   Borrelia burgdorferi.     Aşağıdaki organizmalar sefuroksime duyarlı değildir: Clostridium difficile, Pseudomonas türleri, Campylobacter türleri, Acinetobacter calcoaceticus, Listeria monocytogenes, Staphylococcus aureus ve Staphylococcus epidermidis’in metisiline dirençli suşları, Legionella türleri.   Aşağıdaki türlerin bazı suşları sefuroksime duyarlı değildir: Enterococcus (Streptococcus) faecalis, Morganella morganii, Proteus vulgaris, Enterobacter türleri, Citrobacter türleri, Serratia türleri, Bacteroides fragilis.

Farmakokinetik Özellikler

Sefuroksim aksetil oral yoldan alınmayı takiben gastrointestinal kanaldan yavaşça absorbe olur ve intestinal mukozada ve kanda süratle hidrolize uğrayarak serbest sefuroksimi kan dolaşımına bırakır.  Yemeklerden hemen sonra alındığında absorpsiyonu optimumdur. Hızla pik düzeye erişen i.v. uygulamanın aksine yemeklerden sonra oral alındığında, yaklaşık 2-3 saat sonra ulaşılan doruk plazma düzeyleri 125mg’lık doz için 2-3mg/l, 250mg lık doz için 4-6mg/l, 500mg’lık doz için 5-8mg/l ve 1g’lık doz için 9-14mg/l olarak saptanmıştır. Süspansiyon formdaki sefuroksimin emilimi tabletlere göre daha uzun sürer, bu da düşük serum pik düzeylerine ve azalmış sistemik biyoyararlanımına yol açar (%4-17 daha az). Pik düzeylerinin ardından serum yarılanma ömrü 1-1,5 saattir. Proteine bağlanma oranı kullanılan metodolojiye göre %33-50 arasında değişir.  Sefuroksim metabolize olmaz ve glomerüler filtrasyon ve tübüler sekresyon ile itrah edilir.  Probenesid ile birlikte verilmesi ortalama serum konsantrasyonları – zaman eğrisinin altında kalan alanı %50 oranında artırır. Sefuroksim serum düzeyleri diyaliz ile azaltılabilir.

Farmasötik Şekli

Film Tablet

Formülü

Zinnat 250mg film tablet, beyaz veya krem renkli, film kaplı, kapsül şeklinde, bikonveks tabletlerdir. Her film tablette 250mg sefuroksime eşdeğer miktarda sefuroksim aksetil bulunur. Koruyucu olarak metil paraben, propil paraben, propilen glikol ve boya maddesi olarak titanyum dioksit ve diğer yardımcı maddeleri içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Mide asiditesini azaltan ilaçlar Zinnat’ın açlık durumunda biyoyararlanımını azaltabilir ve Zinnat’ın yemek sonrası absorpsiyonundaki artışı ortadan kaldırabilir.  Laboratuvar testlerine etkisi: Sefuroksim aksetil alan hastalarda ferrisiyanid testinde yanlış negatif sonuç oluşabileceği için kan/plazma glukoz seviyelerini tayin için glukoz oksidaz veya heksokinaz metodları kullanılması tavsiye edilir.  Sefuroksim aksetil, alkali pikrat ile kreatinin tayinini etkilemez.

Kontraendikasyonlar

Sefalosporin antibiyotiklerine aşırı duyarlılığı bilinen hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

(Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde) Genel olarak tedavi süresi 7 gündür (5-10 gün arası). Sefuroksim aksetil optimum absorpsiyon için yiyeceklerden sonra alınmalıdır. Yetişkinler: Çoğu enfeksiyonlarda: Günde 2 kez 250 mg.  Üriner sistem enfeksiyonları: Günde 2 kez 125 mg. Hafif ve orta derecedeki alt solunum yolu enfeksiyonlarında: Örneğin bronşitte: Günde 2 kez 250 mg.  Daha ağır alt solunum yolu enfeksiyonlarında veya pnömoniden kuşkulanıldığında: Günde 2 kez 500 mg. Piyelonefrit: Günde 2 kez 250 mg.  Komplike olmayan gonore: 1 g’lık tek doz.  Yetişkinler ve 12 yaşın üstündeki çocuklarda Lyme hastalığı tedavisinde: 20 gün süre ile günde 2 kez 500 mg.  Ardışık tedavi: Pnömoni: 48-72 saat, günde iki veya üç kez 1.5g (i.v. ya da i.m.) Zinnat enjektablı takiben tedaviye 7-10 gün, günde iki kez 500mg Zinnat (sefuroksim aksetil) tablet ile oral yoldan devam edilir.  Kronik bronşitin akut alevlenmeleri: 48-72 saat, günde iki veya üç kez 750mg (i.v. ya da i.m.) Zinnat enjektablı takiben tedaviye 5-10 gün, günde iki kez 500mg Zinnat (sefuroksim aksetil) tablet ile oral yoldan devam edilir. Parenteral ve oral tedavinin süresi enfeksiyonun şiddeti ve hastanın klinik durumu tarafından belirlenir. Çocuklar: Çoğu enfeksiyonlarda: Günlük doz maksimum 250 mg olmak üzere, günde 2 kez 125 mg (1×125 mg)’dır.  Orta kulak iltihaplı 2 yaş ve daha büyük çocuklarda veya daha şiddetli enfeksiyonlarda: Günlük doz maksimum 500mg olmak üzere, günde iki kez 250 mg (1×250 veya 2×125 mg) dır. Zinnat tabletler kırılarak verilmemelidir. Bu bakımdan tabletleri yutamayan, küçük çocuklar gibi  hastaların tedavisi için uygun değildir. Çocuklarda Zinnat süspansiyon kullanılabilir. 3 ayın altındaki çocuklarda Zinnat kullanımı ile ilgili deneyim yoktur.  Eğer bir dozu almayı unutursanız, mümkün olduğu kadar çabuk diğerini alınız ve sonra önceki gibi devam ediniz.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Zinnat 500mg film tablet Zinnat 125mg/5ml süspansiyon hazırlamak için granül Zinnat forte 250 mg/5 ml süspansiyon hazırlamak için granül Zinnat 1.5 g enjektabl flakon iv Zinnat 750 mg enjektabl flakon im/iv

Saklama Koşulları

30°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAĞI YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Zinnat 250 mg 10 ve 14 film tabletlik blisterlerde ve karton kutuda ambalajlanmıştır.

Uyarılar/Önlemler

Penisilin veya diğer beta-laktam antibiyotiklere karşı allerjik reaksiyon geçirmiş hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Diğer antibiyotiklerde olduğu gibi sefuroksim aksetilin de uzun süreli kullanımı, duyarlı olmayan organizmaların (Candida, enterekoklar, Clostridium difficile) aşırı çoğalmasına neden olarak tedavinin kesilmesini gerektirebilir. Geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanımında psödomembranöz kolit görülebilir, bu nedenle antibiyotik kullanımı sırasında veya daha sonra ciddi diyare gelişen hastalarda bu tanıyı gözönünde bulundurmak önemlidir. Lyme hastalığının Zinnat ile tedavisini takiben Jarisch-Herxheimer reaksiyonu görülmüştür. Bu Lyme hastalığına neden olan patojen spiroket, Borrelia burgdorferi’ye Zinnat’ın bakterisit etkisinin sonucudur. Hastalara bu reaksiyonun sık görülen ve genellikle Lyme hastalığının antibiyotiklerle tedavisinin kendi kendisini kısıtlayan bir sonucu olduğu anlatılmalıdır.   Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı: Gebelik kategorisi B’dir. Sefuroksim aksetilin deneysel olarak kanıtlanmış hiçbir teratojenik veya embriyopatik etkisi bulunmamakta ise de bütün diğer ilaçlarda olduğu gibi, gebeliğin ilk aylarında özel dikkat gösterilerek uygulanmalıdır.  Sefuroksim anne sütü ile de atıldığından emziren annelere verildiğinde dikkatli olunmalıdır.  Ardışık tedavide parenteral tedaviden oral tedaviye geçiş zamanı enfeksiyonun şiddeti, hastanın klinik durumu ve hastalık etkeni patojenlerin duyarlılığı tarafından belirlenir. 72 saat içinde klinik iyileşme olmazsa parenteral tedaviye devam edilmelidir. Ardışık tedaviye başlamadan önce sefuroksim sodyum (Zinnat enjektabl) kullanım bilgilerine müracaat ediniz.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Sefuroksim aksetilin yan etkileri genellikle hafif ve geçici özelliktedir. Diğer sefalosporinlerde olduğu gibi nadir olarak, eritema multiforme, Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekrolizis (ekzantematik nekrolizis) ve deride kızarıklık, ürtiker, ateş, kaşıntı, serum hastalığı ve çok nadir olarak anafilaksi gibi aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir.  Sefuroksim aksetil alan hastaların küçük bir oranında diyare, bulantı, kusma gibi gastrointestinal rahatsızlıklar görülmüştür. Diğer geniş spektrumlu antibiyotiklerde olduğu gibi nadiren psödomembranöz kolit görüldüğü rapor edilmiştir. Baş ağrısı da bildirilmiştir. Zinnat tedavisi sırasında eozinofiliye ve hepatik enzim düzeylerinde geçici yükselmelere (ALT, AST ve LDH) rastlanmıştır. Seyrek olarak trombositopeni ve lökopeni rapor edilmiştir. Diğer sefalosporinlerde olduğu gibi çok nadiren sarılık bildirilmiştir. Sefalosporinler sınıf olarak eritrosit membranından emilmeye yatkındır ve ilaca karşı antikorlar ile reaksiyona girerek tedavi sırasında pozitif Coombs testi ortaya çıkarırlar (bu kanın cross-matching’ini etkileyebilir). Çok nadir olarak da *hemolitik anemi görülebilir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 21 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window