İlaç Sınıfı Beşeri İthal İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması SERDOLECT
Birim Miktarı 28
ATC Kodu N05AE03
ATC Açıklaması Sertindol
NFC Kodu BC
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Film Kaplı Tabletler
Kamu Kodu A10002
Orijinal / Jenerik Türü Orjinal
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı 373,84 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 336,61 TL (17 Ekim 2019)
Barkodu
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu NULL
Başlıklar
  1. İlaç Etken Maddeleri
  2. İlaç Prospektüsü
    1. Doz Aşımı
    2. Endikasyonlar
    3. Farmakodinamik Özellikler
    4. Farmakokinetik Özellikler
    5. Farmasötik Şekli
    6. Formülü
    7. İlaç Etkileşmeleri
    8. Kontraendikasyonlar
    9. Kullanım Şekli Ve Dozu
    10. Ruhsat Sahibi
    11. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    12. Saklama Koşulları
    13. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    14. Uyarılar/Önlemler
    15. Üretim Yeri
    16. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    17. Doz Aşımı
    18. Endikasyonlar
    19. Farmakodinamik Özellikler
    20. Farmakokinetik Özellikler
    21. Farmasötik Şekli
    22. Formülü
    23. İlaç Etkileşmeleri
    24. Kontraendikasyonlar
    25. Kullanım Şekli Ve Dozu
    26. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    27. Saklama Koşulları
    28. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    29. Uyarılar/Önlemler
    30. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    31. Doz Aşımı
    32. Endikasyonlar
    33. Farmakodinamik Özellikler
    34. Farmakokinetik Özellikler
    35. Farmasötik Şekli
    36. Formülü
    37. İlaç Etkileşmeleri
    38. Kontraendikasyonlar
    39. Kullanım Şekli Ve Dozu
    40. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    41. Saklama Koşulları
    42. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    43. Uyarılar/Önlemler
    44. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    45. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    46. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    47. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    48. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    49. İlaç Nasıl Kullanılır
    50. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    51. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    52. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    53. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    54. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    55. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    56. Doz Aşımı
    57. Endikasyonlar
    58. Farmakodinamik Özellikler
    59. Farmakokinetik Özellikler
    60. Farmasötik Şekli
    61. Formülü
    62. İlaç Etkileşmeleri
    63. Kontraendikasyonlar
    64. Kullanım Şekli Ve Dozu
    65. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    66. Saklama Koşulları
    67. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    68. Uyarılar/Önlemler
    69. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    70. Doz Aşımı
    71. Endikasyonlar
    72. Farmakodinamik Özellikler
    73. Farmakokinetik Özellikler
    74. Farmasötik Şekli
    75. Formülü
    76. İlaç Etkileşmeleri
    77. Kontraendikasyonlar
    78. Kullanım Şekli Ve Dozu
    79. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    80. Saklama Koşulları
    81. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    82. Uyarılar/Önlemler
    83. Yan Etkileri / Advers Etkiler

İlaç Etken Maddeleri

  • sertindol (12 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Sefalosporinlerin aşırı dozları serebral iritasyonlara bağlı konvülziyonlara yol açabilir. Sefuroksimin serum düzeyleri hemodiyaliz ya da peritoneal diyaliz ile düşürülebilir.

Endikasyonlar

Sefuroks, sefuroksime duyarlı bakterilerin neden olduğu şu enfeksiyonlarda endikedir.   Tonsilit ve Farenjit: Streptococcus pyogenes.   Otitis media:Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis, Streptococcus pyogenes   Sinüzit: Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae.   Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları: Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Haemophilus parainfluenzae.   İdrar Yolu Enfeksiyonları: Escherichia coli, Klebsiella pneuominae.   Deri ve yumuşak doku enfeksiyonları: Staphylococcus aureus, Streptococcus pyogenes.   Komplike olmayan gonore: Neisseria gonorrhoeae.   Erken Lyme hastalığı: Borrelia burgdorferi.

Farmakodinamik Özellikler

Sefuroksim aksetil, bakterisit etkili sefalosporin grubu bir antibiyotik olan sefuroksimin oral yoldan kullanılan bir ön ilacıdır. Oral yoldan uygulanan sefuroksim aksetil sindirim kanalından emilir ve barsak mukozasındaki ve kandaki spesifik olmayan esterazlarla hızla hidroliz olarak sefuroksime dönüşür.   Sefuroksim, beta-laktamaz üreten suşlar dahil, sık karşılaşılan yaygın patojenlerin çoğuna karşı bakterisit etkilidir.  Sefuroksim, bakteriyel beta-laktamazlara karşı iyi bir stabilite gösterdiğinden, ampisiline ve amoksisiline dirençli suşların çoğuna etkilidir. Sefuroksimin bakterisit etkisi, esansiyel hedef proteinlere bağlanarak bakterilerde hücre duvarı sentezini önlemesine bağlıdır.   Sefuroksim, in vitro olarak aşağıdaki bakterilere karşı genellikle etkilidir:   Gram negatif aerob bakteriler: Haemophilus influenzae (ampisiline dirençli suşlar dahil), Haemophilus parainfluenzae, Moraxella catarrhalis, Escherichia coli, Klebsiella türleri, Proteus mirabilis, Proteus inconstans, Providencia türleri, Proteus rettgeri ve Neisseria gonorrhoeae (penisilinaz yapan ve yapmayan suşlar dahil).   Bazı Morganella morganii suşlarının, Enterobacter ve Citrobacter türlerinin in vitro testlerde sefuroksime ve diğer beta-laktam antibiyotiklere dirençli oldukları gösterilmiştir.   Gram pozitif aerob bakteriler: Staphylococcus aureus (penisilinaz yapan suşlar dahil, metisiline dirençli suşlar hariç), Staphylococcus epidermidis (penisilinaz yapan suşlar dahil, metisiline dirençli suşlar hariç), Streptococcus pyogenes (ve diğer beta-hemolitik streptokoklar), Streptococcus pneumoniae, B Grubu streptokoklar (Streptococcus agalactiae) ve Propionibacterium türleri. Streptococcus faecalis gibi bazı enterokoklar dirençlidir.   Anaerob bakteriler: Gram pozitif ve Gram negatif koklar (peptokoklar ve peptostreptokoklar dahil), Gram pozitif basiller ( Clostridium türleri dahil) ve Gram negatif basiller (Bacteroides ve Fusobacterium türleri dahil). Bacteroides fragilis suşlarının çoğu dirençlidir.   Diğer bakteriler: Borrelia burgdorferi.   Pseudomonas türleri, Campylobacter türleri, Acinetobacter calcoaceticus, Listeria monocytogenes, Legionella türleri, Serratia suşlarının çoğu, Proteus vulgaris ve Clostridium difficile, sefuroksim dahil birçok sefalosporine dirençlidir.

Farmakokinetik Özellikler

Bir ön ilaç olan sefuroksim aksetil, oral yoldan alındıktan sonra sindirim kanalından hızla emilir ve kanda non-spesifik esterazlar tarafından hidrolize uğratılarak aktif ilaç olan sefuroksime dönüşür. Sefuroksimin biyoyararlanımının erişkinlerde, aç karnına alındığında % 37, yemekten sonra alındığında % 52 olduğu gösterilmiştir. Oral yoldan alındıktan yaklaşık 2 saat sonra, serum doruk konsantrasyonuna ulaşan sefuroksim, böbrek, kalp, safra kesesi, karaciğer, prostat, uterus, overler, tükürük, bronş salgısı, kemik, safra, yağ dokusu, yara eksudası, peritoneal sıvılar, eklemiçi, plevral, perikardiyal sıvılar da aralarında olmak üzere bir çok doku ve sıvıda yüksek konsantrasyonlara ulaşır.   Sefuroksim, plazma proteinlerine % 50 oranında bağlanır. Plasenta ve süte geçtiği bildirilmiştir.   Serum yarılanma süresi yaklaşık 1.2 saat olan sefuroksim, metabolize olmadan böbreklerden atılır. Uygulanan dozun yaklaşık % 50’si 12 saatte idrarla atılmış olur.

Farmasötik Şekli

Film tablet

Formülü

Her tablette 250 mg sefuroksime eşdeğer miktarda sefuroksim aksetil, Koruyucu maddeler: Metil parahidroksibenzoat, propil parahidroksibenzoat. Boyar madde: Titanyum dioksit

İlaç Etkileşmeleri

Birlikte kullanıldığında, probenesid, renal tübüler sekresyonu inhibe ederek sefuroksimin serum konsantrasyonunu arttırır.   Gastrik asiditeyi azaltan ilaçlar sefuroksim aksetilin biyoyarlarlanımını bir miktar azaltabilirler.   Sefuroksim aksetil alan hastalarda yanlış negatif sonuçları engellemek amacıyla kan/plazma glukoz seviyelerinin tayininde ferricyanide testi yerine glukoz oksidaz veya heksokinaz metodları kullanılması tavsiye edilir.   Sefuroksim aksetil, Benedict ve Fehling solüsyonları ile yapılan idrar glukoz testlerinde yanlış pozitif sonuçlara neden olabilir, bu nedenle glukozüri ile ilgili laboratuvar analizlerinde enizm bazlı testler kullanılmalıdır.   Sefuroksim aksetil idrar ve serumda alkali pikrat ile kreatinin tayinini etkilemez.

Kontraendikasyonlar

Sefuroks, sefalosporin grubu antibiyotiklere karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Erişkin ve 12 yaşından büyüklerde, önerilen günlük oral doz, her 12 saatte bir tablettir (250 mg). Ağır enfeksiyonlarda, doz her 12 saatte bir 2 tablete (500 mg) çıkarılabilir. Komplikasyonsuz idrar yolu enfeksiyonları 2X125 mg/gün dozuyla tedavi edilebilirse de, genellikle idrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde önerilen doz 2X250 mg/gündür.   Tedavi süresi, enfeksiyonun ağırlığına ve türüne bağlıysa da, genel olarak tedaviye ateş düştükten yaklaşık 48-72 saat sonra daha devam edilmelidir. Beta-hemolitik streptokok enfeksiyonlarında tedavinin, romatizmal ateş ve glomerülonefrit riskini en aza indirmek amacıyla, en az 10 gün sürdürülmesi uygundur.   Kronik idrar yolu enfeksiyonlarında tedaviye birkaç hafta devam edilmesi gerekebilir.   Kreatinin klirensi 20 ml/dakikanın üzerinde olan hastalarda, herhangi bir doz ayarlamasına gerek yoktur. Kreatinin klirensinin 20 ml/dakikanın altında olduğu hastalarda, böbrek yetmezliğinin derecesi, enfeksiyonun ağırlığı ve mikroorganizmanın duyarlılığı göz önüne alınarak, dozun miktarı ya da uygulama sıklığı ayarlanmalıdır.

Ruhsat Sahibi

Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. Büyükdere Cad. Ali Kaya Sok. No:7 Levent 34394 İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

Ruhsat tarihi:08.12.2009 Ruhsat no :222/25

Saklama Koşulları

25°C altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Doktora danışmadan kullanılmamalıdır. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

10,14 ve 20 film tabletlik ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Tedaviye başlanmadan önce hastaların sefuroksim aksetile, diğer sefalosporinlere, penisilinlere ve herhangi bir ilaca karşı aşırı duyarlılığının olup olmadığı araştırılmalıdır. Sefalosporin grubu antibiyotiklerle penisilinler ve diğer bazı ilaçlar arasında çapraz duyarlık reaksiyonları bildirilmektedir. Bu nedenle penisilinlere duyarlı hastalarda sefalosporin grubu antibiyotikler dikkatle kullanılmalıdır. Kullanım sırasında allerjik reaksiyonlar gelişirse, sefuroksim aksetil tedavisi derhal kesilmeli, epinefrin, antihistaminikler, kortikosteroidler, presör aminler ile acil tedavi uygulanmalıdır. Bunun yanında hastanın hava yolu açık tutulmalı ve oksijen desteği sağlanmalıdır.   Diğer antibiyotiklerde olduğu gibi uzun süreli kullanımında kolonun normal florasını etkileyerek değiştirir ve Clostridium türü mikroorganizmaların aşırı çoğalmasına neden olur. Tedavinin kesilmesini gerektirecek seviyede şiddetli reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Clostridium difficile antibiyotik ile ilgili kolitin primer nedenidir. Diğer geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanımında da psödomembranöz kolit görülebilir. Bu nedenle antibiyotik kullanımı sırasında veya diyare gelişen hastalarda ilacın kesilmesi ve uygun yöntemlerle tedavi edilmesi gerekebilir. Kolit hikayesi olan kişilerde kullanılırken dikkatli olunmalıdır.   Renal fonksiyonları etkileyen güçlü diüretikler ile birlikte kullanılırken dikkatli olunmalıdır.   Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanım: Gebelik Kategorisi:B   Sefuroksim aksetilin deneysel olarak kanıtlanmış karsinojenik veya mutajenik etkisi yoktur. Hamile kadınlarda yapılmış kontrollü bir çalışma olmadığından yalnızca zorunluluk hallerinde kullanılmalıdır. Sefuroksim aksetil anne sütüne geçer, bu nedenle emziren annelerde tedavi süresince emzirmeye ara verilmesi önerilir.   Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi Bu ilaç baş dönmesine yol açabileceği için hastalar, araç ve makine kullanımı sırasında, dikkatli olmaları konusunda uyarılmalıdır.

Üretim Yeri

Zentiva Sağlık Ürünleri San.ve Tic. A.Ş. Küçükkarıştıran 39780 Lüleburgaz

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Klinikte çoklu doz uygulamaları sırasında insidansı %1’den daha fazla olan yan etkiler:   Diyare (%3.7), bulantı/kusma (%3), AST (%2) ve ALT (%1.6) seviyelerinde geçici yükselmeler, eozinofili (%1.1) ve LDH seviyelerinde geçici yükselme (%1)   İnsidansı %1’den az fakat ;%0.1’den fazla olan yan etkiler: Abdominal ağrı, abdominal kramplar, flatulans, sindirim güçlüğü, başağrısı, vajinit, kaşıntı, disüri, göğüs ağrısı, somnolans, kas krampları, boyun kaslarında spazm, üretrada kanama ve ağrı, böbrekte ağrı, taşikardi ve Lockjaw tipi reaksiyon.   Klinik uygulama sırasında gözlenen yan etkiler: Kan ve lenfatik sistem: Artmış protrombin zamanı. Genel: Anaflaksi, anjioödem, kaşıntı, serum hastalığına benzer reaksiyonlar, ürtiker gibi aşırı duyarlılık reaksiyonları. Gastrointestinal sistem: Pseudomembranöz kolit. Hematolojik sistem: Hemolitik anemi, lökopeni, pansitopeni ve trombositopeni. Hepatobiliyer sistem ve pankreas: Hepatit, kolestaz, sarılık ile birlikte hepatik yetmezlik. Nörolojik sistem: Nöbet. Deri: Erythema multiforme, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekrolizis.   Sefalosporin sınıfı yan etkiler: Yukarıdaki yan etkilere ilave olarak sefuroksim aksetil ile tedavi edilen kişilerde renal disfonksiyon, toksik nefropati, hepatik kolestaz, aplastik anemi, hemolitik anemi, hemoraji, uzamış protrombin zamanı, BUN ve kreatinin konsantrasyonlarında artış, glukozüri ile ilgili testlerde yanlış pozitif sonuçlar, alkalen fosfataz seviyelerinde artış, nötropeni, trombositopeni ve agranülositoz gelişir.   Bir çok sefalosporin özellikle renal yetmezlikli kişilerde dozaj azaltılmadığında nöbetleri tetiklediği bildirilmiştir. İlaç tedavisi ile ilgili bir nöbet gelişirse derhal ilaç kesilmelidir.   Klinik olarak endikasyon söz konusu ise antikonvülzan tedavi başlatılabilir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Losartanın aşırı dozda kullanımıyla ilgili deneyim yoktur. Şiddetli hipotansiyon, taşikardi ya da vagal stimülasyona bağlı bradikardi beklenebilir. Belirtilere yönelik genel destekleyici tedavi verilmelidir. Losartan ve karboksilik asit metaboliti, serum proteinlerine yüksek oranda bağlandığından, hemodiyalizle uzaklaştırılamazlar.

Endikasyonlar

Sarvas, hipertansiyon tedavisinde endikedir. Gerekli durumlarda, diğer antihipertansif ilaçlarla kombine edilebilir. Sarvas tip II diyabetli ve hipertansiyonu olan hastalarda, proteinüriyi azaltma ve ölüm, (diyaliz ve renal transplantasyon gerektiren) son dönem böbrek hastalığı veya serum kreatinin seviyesinin iki katına çıkma süresi, insidansları ile ölçülebilen diyabetik nefropatinin ilerlemesini geciktirmede endikedir. Sarvas sol ventrikül hipertrofisi olan hipertansif hastalarda inme riskini azaltmada endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Losartan, AT1-reseptörüne yüksek afinitesi olan selektif bir anjiyotensin II reseptör antagonistidir. Anjiyotensin II’nin AT1-reseptörüne bağlanmasını engelleyerek, anjiyotensin II’nin vazokonstriktör ve aldosteron salgısını uyarıcı etkilerini inhibe eder. Dolayısıyla kan basıncında belirgin bir düşüş sağlanır. Araştırmalar, tek dozun sağladığı antihipertansif etkinin ortalama 24 saat sürdüğünü göstermiştir.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim: Oral yoldan uygulanan losartan iyi emilir. Karaciğerde ilk geçiş metabolizasyonuna uğradığından, sistemik biyoyararlanım oranı yaklaşık %33’tür. Besinlerle birlikte alınması, losartanın serum konsantrasyon değerlerinde anlamlı bir değişime neden olmaz. Losartan, doruk serum konsantrasyonuna yaklaşık 1 saat içinde ulaşırken, en önemli metaboliti olan karboksilik asit türevi yaklaşık (3-4) saat içinde ulaşır. Dağılım: Losartanın dağılım hacmi yaklaşık 34 litredir. Serum proteinlerine ortalama %98-99 oranında bağlanır. Karboksilik asit metabolitinin proteinlere bağlanma oranıysa %99.8’dir. Metabolizma: Losartanın biyotransformasyonu sitokrom P450 enzim sistemi (CYP450 3A4 ve CYP450 2C9) aracılığıyla olur. Oral olarak alınan losartanın yaklaşık %14’ü aktif metabolite dönüşür. Metabolitlerinden biri olan karboksilik asit metaboliti, losartandan 10-40 kez daha güçlü bir etkiye sahiptir ve farmakolojik etkiden esas olarak bu metabolit sorumludur. Diğer metabolitlerin aktivitesi losartandan daha düşüktür. Atılım: Oral yoldan alınan losartanın %35’i idrarla, %58’i feçesle atılır. İdrarda, losartanın %4’ü değişmemiş olarak, %6’sı ise aktif metabolit olarak saptanır. Yarılanma süreleri losartan için ortalama 2 saat, karboksilik asit metaboliti içinse 6.9 saattir. Hafif ve orta derecede karaciğer yetmezliği olan hastalarda, losartanın serum konsantrasyonunda 5 kat, aktif metabolitinde ise 1.7 kat artış gözlenmiştir. Hafif ve orta dereceli böbrek yetmezliği losartan ve aktif metabolitinin serum konsantrasyonlarında anlamlı bir değişime yol açmaz. Losartan veya aktif metaboliti hemodiyaliz ile uzaklaştırılamaz. Losartanın çocuklardaki farmakokinetiği ile ilgili veri bulunmamaktadır.

Farmasötik Şekli

Film Tablet

Formülü

Her film tablette 50 mg losartan potasyum bulunur. Her Sarvas 50 mg tablet 65 mg laktoz monohidrat içerir. Boyar madde: Titanyum dioksit

İlaç Etkileşmeleri

Losartan, diğer antihipertansif ilaçlarla aditif etki gösterir. Bu nedenle, diüretik kullanan hastaların tedavisine losartan eklendiğinde, hipotansiyon görülebilir. Bu yüzden, diüretik kullanan hastalarda losartan tedavisine düşük dozlarla başlanmalıdır. Losartan, potasyum tutucu diüretik (spironolakton, triamteren, amilorid vb.) veya potasyum süplemanları ile birlikte kullanıldığında, kan potasyum düzeyi yükselebilir ve kardiyak yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle, Sarvas serum potasyum düzeyini artırıcı ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır. Sempatomimetikler, losartanın antihipertansif etkisini azaltabilir. İn vitro çalışmalarda sitokrom P450 3A4 sistemini baskılayan ilaçların (itrokonazol, troleandomisin, gestoden vb), losartanın serum konsantrasyonunda yükselmeye neden olduğu gösterilmiştir, ancak insanlarla yapılan çalışmalarda bu ilaçlar losartanın farmakokinetik profilini etkilememiştir. Yapılan araştırmalarda losartan ile hidroklorotiyazid, digoksin, varfarin, simetidin ve fenobarbital arasında anlamlı bir farmakokinetik etkileşim gözlenmemiştir. NSAİİ’ler (non-steroidal aniinflamatuvar ilaçlar) ile kombinasyon : NSAİİ’ler (selektif COX-2 inhibitörleri, asetilsalisilik asit > 3 g/gün, non-selektif NSAİİ’ler) ile birlikte alındıklarında, anjiyotensin II antagonistlerinin antihipertansif etkileri azalabilir. ACE inhibitörlerinde olduğu gibi, anjiyotensin II antagonistlerinin NSAİİ’ler ile birlikte kullanımı, özellikle önceden zayıf böbrek fonksiyonu olan hastalarda olası akut böbrek yetersizliği ve serum potasyumunda artış da dahil olmak üzere, böbrek fonksiyonda kötüleşme riskinin artmasına sebep olabilir. Kombinasyon, özellikle yaşlı hastalarda dikkatli uygulanmadılır Hastalara yeterli miktarda su verilmeli ve kombinasyon tedavisine başlandıktan sonra böbrek fonksiyonları dikkatlice izlenmeli ve daha sonra periyodik olarak kontrol edilmelidir. Lityum ve anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörlerinin birlikte kullanımı sırasında, serum lityum konsantrasyonlarında geri döndürülebilir artışlar ve toksisite rapor edilmiştir. Anjiyotensin II reseptör antagonistleri ile de çok ender vakalar bildirilmiştir. Lityum ve losartan bir arada dikkatli kullanılmalıdır. Eğer bu kombinasyonun kullanımı zorunluysa, birlikte kullanım sırasında serum lityum seviyesinin takibi önerilir.

Kontraendikasyonlar

Sarvas gebelikte kontrendikedir. Bileşiminde bulunan maddelere karşı bilinen bir aşırı duyarlılığı olanlarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Sarvas aç karına veya tok karına alınabilir. Tedavi dozu, hastanın bireysel durumuna göre düzenlenmelidir. Hipertansiyon: Önerilen başlangıç tedavi dozu, günde tek doz olmak üzere 50 mg’dır. İntravasküler volüm kaybı olasılığı bulunan hastalar (diüretik kullananlar) ve karaciğer yetmezliği olanlarda tedaviye günde 25 mg ile başlanabilir. Tedaviye, hastadan alınan yanıta göre günde 25-100 mg ile devam edilir. Sarvas diğer antihipertansif ilaçlarla kombine kullanılabilir. Hidroklorotiyazidin ek bir kan basıncı düşüşü sağladığı gösterilmiştir. Günlük doz, tek doz olarak verilebileceği gibi, ikiye bölünerek 12 saatte bir de verilebilir. Tip II diyabetik nefropati: Önerilen başlangıç tedavi dozu, günde tek doz olmak üzere 50 mg’dır. Kan basıncı yanıtına dayanarak, günlük doz tek seferde 100 mg’a yükseltilmelidir. Sarvas, insülin veya diğer hipoglisemik ilaçlarla (sülfonilüre, glitazonlar ve glukozidaz inhibitörleri) ile birlikte kullanılabilir. Sol ventrikül hipertrofisi olan hipertansif hastalar: Önerilen başlangıç tedavi dozu, günde tek doz olmak üzere 50 mg’dır. Kan basıncı yanıtına dayanarak, günde 12.5 mg hidroklorotiyazid eklenmeli veya tek dozda 100 mg’a çıkılması düşünülmelidir. Gereğinde, 100 mg’lık doza 25 mg hidroklorotiyazid eklenebilir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Sarvas 100 mg Film Tablet 28 film tabletlik blister ambalajlarda Sarvastan Fort Film Tablet Her tablette 100 mg losartan potasyum ve 25 mg hidroklorotiyazid içeren 28 tabletlik ambalajlarda. Sarvastan 50 mg/12.5 mg Film Tablet 28 tabletlik blister ambalajlarda

Saklama Koşulları

30°C altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde saklanmalıdır. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Her film tablette 50 mg losartan potasyum bulunan 28 tabletlik ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Losartan, seyrek olarak karaciğer transaminazlarının (AST, ALT) ve serum bilirubin düzeylerinin yükselmesine yol açabilir. Losartan, aldosteron konsantrasyonunu düşürdüğü için, serum potasyum düzeylerinde bir miktar artış görülebilir. Losartan, ürikozürik etkiye sahip bir bileşiktir. Bu yüzden losartan tedavisi sırasında ürik asitin serum düzeyi düşebilir, idrarda ürik asit konsantrasyonu yükselebilir. Galaktoz intoleransı, Lapp laktaz eksikliği veya glukoz-galaktoz malabsorpsiyonu gibi nadir görülen kalıtımsal sorunlar bulunan hastalar bu ilacı kullanmamalıdır. Karaciğer yetmezliği Losartan, karaciğerde yoğun olarak biyotransformasyona uğradığından, karaciğer yetmezliği olan hastalarda ilacın biyoyararlanım oranı yaklaşık 2 kat artar ve serum konsantrasyonlarında yükselme görülebilir. Bu nedenle karaciğer yetmezliği olan hastalarda, tedaviye düşük dozla başlanması önerilir. Böbrek yetmezliği Renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin inhibisyonunun bir sonucu olarak, böbrek yetmezliği dahil, böbrek fonksiyonlarında değişiklikler bildirilmiştir (özellikle, şiddetli kalp yetmezliği ya da önceden böbrek disfonksiyonu bulunanlar gibi böbrek fonksiyonu renin-anjiyotension-aldosteron sistemine bağımlı olan hastalarda). Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini etkileyen diğer ilaçlarda olduğu gibi, iki taraflı renal arter stenozu bulunan hastalarda veya tek böbrekli olup renal arter stenozu saptanan hastalarda kan üre ve serum kreatinin düzeyi artışı rapor edilmiştir; böbrek fonksiyonlarındaki bu değişiklikler tedavinin kesilmesiyle geri döndürülebilir. Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda ve böbrek nakli yapılacak hastalarda dikkatli olunmalıdır; Sarvas ile tedavi edilen bu gibi hastalarda anemi oluşumu rapor edilmiştir. Hastalara verilmesi gereken bilgiler Renin-anjiyotensin sistemini etkileyen ilaçlar, fetus üzerine olumsuz etkilere neden olabileceğinden, doğurganlık çağındaki kadınlara, bu sistemi etkileyen ilaçları kullanmamaları veya gebe kaldıklarında derhal hekimi uyarmaları gerektiği bildirilmelidir. Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanım Gebelik Kategorisi C (ilk 3-aylık dönem) ve D (ikinci ve üçüncü 3-aylık dönem) Renin-anjiyotensin sistemini etkileyen ilaçlar, gebelere verildiklerinde fetal ve neonatal morbiditeyi ve mortaliteyi artırabilir. Bu nedenle, losartan gebelerde kullanılmamalıdır. Toksikoloji çalışmaları, losartanın karsinojenik, mutajenik, teratojenik etkilerinin olmadığını ve fertiliteyi bozmadığını göstermiştir. Emzirme döneminde kullanım Losartan ve metabolitlerinin, insanlarda anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Annenin yararlanımı veya bebeğe yapabileceği olası zararlar göz önünde bulundurularak, ilacın veya emzirmenin kesilmesine karar verilmelidir. Araç ve makine kullanımı üzerine etkisi Losartanın araç ve makine kullanımı üzerine olumsuz bir etkisi olduğunu gösteren veri yoktur. Ancak, tüm antihipertansif ilaçlarda olduğu gibi, kan basıncı düşüşü araç ve makine kullanımını olumsuz etkileyebilir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Losartan genellikle iyi tolere edilen bir bileşiktir. En sık görülen yan etkiler baş ağrısı, göz kararması, diyare, mide yakınmaları ve üst solunum yolu enfeksiyonudur. Daha seyrek olarak halsizlik, yorgunluk, bulantı, uykusuzluk, burun tıkanıklığı, kuru öksürük, uykusuzluk, sırt ağrısı, karın ağrısı, bacaklarda ağrı, kas ağrıları, karaciğer fonksiyon bozuklukları ve anemi bildirilmiştir. Ender olarak, yüzde ödem, ateş, angina pektoris, ikinci derecede atriyo-ventriküler blok, aritmi, taşikardi, kusma, eklem ağrıları, hepatit ve trombositopeni bildirilmiştir. Her ilaç gibi losartan da aşırı duyarlılık reaksiyonlarına yol açabilir. Dudak ve göz kapaklarında ödem ve yüzde döküntü ile seyredebilen anjiyo-ödem, losartan kullanımında en sık görülebilecek aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Anjiyo-ödem ve deri döküntüleri gibi aşırı duyarlılık bulguları görüldüğünde, ilaç kesilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Endikasyonlar

Ağrılarda; Nevralji, miyalji, siyatik, belfıtığı, diş çekimi, ağız içi operasyonları, epizyotomi, post partum ağrılar, ameliyat sonrası ağrılar, dismenore, rahim içi araç yerleştirilmesine bağlı ağrılar, baş ağrıları ve migrende;   Romatizmal hastalıklarda; Romatoid artritis, osteoartritis, ankilozan spondilitis, abartiküler romatizma;   Travmatolojide; Burkulma, kas kopması ve travması, travmatik ve ortopedik kemik ameliyatları;   Gut nöbetlerinde; K.K.B. ve ürolojik iltihabi ağrılarda endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Naproksenin sodyum tuzu olan Syndol Tablet, daha süratli emiliğinden analjezik etkisi güçlendirilmiş ve antipiretik özelliği bulunan, nonsteroid antienflamatuar bir ilaçtır. Etkisini prostaglandin sentezini inhibe ederek gösterir.

Farmakokinetik Özellikler

Syndol Tablet, ağız yoluyla alındıktan sonra mide-barsak kanalından süratle ve tam olarak emilir. 1-2 saatte doruk plazma düzeyine ulaşır ve 4-5 dozdan sonra bu doruk düzeyde sabit hale gelir.   Syndol Tablet’in ortalama biyolojik yarılanma ömrü yaklaşık 13 saattir. Tedavi dozlarında % 99’dan fazlası plazma proteinlerine bağlanmaktadır. Verilen dozun yaklaşık % 95’i naproksen, 6-0 desmetil naproksen yada konjugatları şeklinde idrarla atılır. Syndol Tablet, herhangi bir enzim indüksiyonu yapmaz.

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Her tablet; 275 mg Naproksen sodyum (Boyar madde olarak: Opadry C-1185 Pink) içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Syndol Tablet, kan proteinlerine yüksek oranda bağlanan ilaçları (hidantoin, sülfonamid, sülfonilüre, furosemide beta bloker, lityum tuzları, oral antikoagulanlar gibi ) protein bağlarından koparıp kendisi bağlanabileceğinden bu tür ilaçların serbest hale geçmesi ve etkilerinin artmasına neden olabilir. Bu tür ilaçlarla birlikte alınacaksa doz ayarlaması yapılmalıdır.   Probenesid ile birlikte verilirse, Syndol Tablet’in yarılanma ömrü belirgin olarak artar. Metotraksat ile birlikte alınırsa, metotroksatın tübüler sekresyonu azalır, toksisitesi artabilir.

Kontraendikasyonlar

Naproksen sodyum’a duyarlı olukları bilinen kişilerde, Aspirin ya da diğer nonsteroid antienflamatuarlardan herhangi biri ile astıma, rinitis ya da ürtiker geliştirenlerde, Aktif mide-duodenum ülseri bulunanlarda, ülserasyona ve kanamaya eğilimli olanlarda kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Tüm ağrılı durumlar, primer dismenore, akut tendinit ve bursit: Başlangıçta 2 tablet, 6-8 saat sonra 1 tablet.   Romatoid artrit, osteoartrit, ankilozon spondilit: Başlangıçta 2 tablet 12 saat arayla 2 tablet. Jüvenil artritte 5 yaşın üzerindeki çocuklarda günlük doz 10 mg/kg olarak 2 defada verilir.   Akut gut nöbetlerinde: Başlangıçta 3 tablet, takiben 8 saat arayla 1 tablet (nöbetler geçene kadar).   Genel olarak yetişkinlerde günlük doz 1375 mg’ı, çocuklarda ise 15 mg/kg’ı aşmamalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Syndol Fort Tablet 550 mg Doktora danışmadan kullanılmamalıdır. REÇETE İLE SATILIR.

Saklama Koşulları

Oda ısısında saklayınız. Çocukların ulaşamayacakları yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

10 ve 20 tabletlik blister ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Diğer nonsteroid antienflamatuarlara göre çok daha  seyrek ve daha hafif olmakla beraber, naproksen sodyum mide-barsak kanamasına ve ülserasyona sebep olabilir. Bu nedenle geçmişinde mide-duodenum ülseri olan hastalar yakından izlenmelidir. Böbrek fonksiyonları ileri derecede bozuk olanlarda çok dikkatli kullanılmalı kreatin klirensi ve idrara da albümin kontrol edilmelidir. Sürrenal fonksiyon testleri yapılacak hastalarda tedaviye 48 saat önce geçici olarak ara verilmelidir. Naproksen sodyum 17 ketosteroid testlerini ve idrarda 5- hidoksi indol asetik asit tayini sonuçlarını bozabilir. Kalp yetmezliği, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu bulunan hastalar yakından izlenmeli, gerekirse doz ayarlanmalıdır. Uzun süreli tedavilerde fonksiyon testleri periyodik olarak kontrol edilmelidir. Hamile ve Süt verenlerde Kullanımı:  Hayvanlarda teratojenik etki saptanmamış olmakla birlikte, Syndol Tablet gebe kadınlarda denenmemiş olduğundan gebelik esnasında verilmemelidir. Ayrıca, nonsteroid antienflamatuarlar fetüste duktus arteriozusun kapanmasına,doğumun gecikmesine ve fetüste sarılık oluşmasına neden olabileceğinden, gebelikte gerekmedikçe kullanılmamalıdır.   Syndol Tablet plazmadakinin % 1’i oranında süte geçebileceğinden, yeni doğanlarda istenmeyen etkiler yol açmaması için emziren kadınlara verilmemelidir. Çocuklardoa kullanımı: Belirlenmiş endikasyonları dışında çocuklarda kullanımı önerilmez. 16 yaşından küçük çocuklarda kullanılmamalıdır. Sadece juvenil artritte 5 yaşından büyük çocuklarda 10 mg/kg’lık dozlarda 12 saat ara ile kullanılabilir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Sindirim sisteminde mide ağrısı yada yanması, bulantı, hazımsızlık, ishal, kabızlık, kan sızıntısı yada kanama, Santral sinir sisteminde baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, Deride allerjik belirtiler, kaşıntı, purpura, terleme, Dolaşım sisteminde çarpıntı, dispne, ödem, Genel olarak susama, Özel duyularda kulak çınlaması, işitme ve görme bozuklukları, Kanda seyrek olarak granülositopeni, trombositopeni, hemolitik anemi, aplastik anemi. Nonsteroid antienflamatuar ajanların yan etkileri yaşlı kimselerde daha sık olarak görüldüğünden, bu kişilerde her zaman etkili olan en düşük doz  kullanılmalıdır.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

56 kapsül içeren, PVDC/ Al folyo blister ve karton kutu ambalaj

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların kontrolü yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

SYMRA 150 mg kapsül

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Her bir SYMRA kapsül 150 mg pregabalin içerir.

İlaç Nasıl Kullanılır

Geçerli değildir.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

Ağızdan alınır.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

SYMRA 150 mg kapsül

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

24 ay.

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

232/12

Doz Aşımı Ve Tedavisi

25 °C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Doz Aşımı

Ketiapinin akut yüksek dozları ile deneyim klinik veri tabanında tahminen 1200-9600 mg arasında değişen dozlarla sınırlıdır ve fatal vaka yoktur. Genelde bildirilen belirti ve bulgular ilacın bilinen farmakolojik etkilerinin (uyku hali, sedasyon, taşikardi ve hipotansiyon) artması şeklindedir.  Akut doz aşımı durumunda hava yolu açık tutulmalı, yeterli oksijen ve ventilasyon sağlanmalıdır. Gastrik lavaj (eğer hastanın şuuru kapalıysa, intübasyondan sonra) ve bir laksatif ile birlikte aktif kömür uygulaması düşünülmelidir. Ayrıca kardiyovasküler sistem derhal takibe alınmalı ve aritmi riski nedeniyle devamlı elektrokardiyografik izlemeye başlanmalıdır. Eğer antiaritmik tedavi uygulanacak ise; disopiramid, prokainamid ve kinidin verilmesinin teorik olarak ilave QT- uzatıcı etki riski vardır. Benzer olarak, bretiliumun alfa-adrenerjik bloker etkinliği ketiapininkine eklenerek ciddi hipotansiyona yol açabileceği beklenebilir. Hipotansiyon ve dolaşım kollapsı durumunda, intravenöz sıvılar ve/veya sempatomimetik ajanlar gibi uygun önlemler ile tedavi uygulanmalıdır (epinefrin ve dopamin kullanılmamalıdır, çünkü ketiapin ile indüklenmiş alfa blokaj durumunda beta-stimülasyon sonucu hipotansiyon kötüleşebilir). Şiddetli ekstrapiramidal semptomların bulunduğu durumlarda antikolinerjik ilaçlar uygulanmalıdır. Ketiapinin spesifik bir antidotu yoktur. Çoklu ilaç ihtimali de düşünülmelidir.

Endikasyonlar

Ketiapin şizofreni tedavisinde, Bipolar bozuklukların eşlik ettiği mani ataklarının tedavisinde, Bipolar bozukluktaki orta-ileri derecede şiddette depresif atakların akut (8 hafta) tedavisinde endikedir. Bipolar depresyonda, 8 haftadan daha uzun süreli tedaviye ilişkin herhangi bir veri yoktur. Bipolar bozukluğun idame tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Ketiapin, yeni bir kimyasal grup olan dibenzotiyazepin türevi antipsikotik bir ilaçtır. Beyinde çok sayıda nörotransmiter reseptörü (serotonin 5HT1A ve 5HT2, dopamin D1 ve D2, histamin H1 ve adrenerjik α1 ve α2 reseptörler) üzerinde antagonistik etki gösterir. Ketiapinin muskarinik ve benzodiazepin reseptörlerine afinitesi ise önemsiz derecededir.

Farmakokinetik Özellikler

Ketiapinin farmakokinetiği, önerilen klinik doz sınırları içinde lineerdir. Absorbsiyon: Ketiapin fumarat oral uygulamadan sonra hızla absorbe edilir ve 1.5 saat içinde zirve plazma konsantrasyonlarına ulaşılır. Yemeklerle birlikte alındığında biyoyararlanımında önemli bir değişiklik olmaz. Dağılım: Ketiapin tüm vücuda yaygın şekilde dağılır. Terapötik konsantrasyonlarda plazma proteinlerine % 83 oranında bağlanır. Metabolizma ve eliminasyon: Ketiapin eliminasyonu başlıca karaciğerde metabolizma yoluyla olur ve önerilen klinik dozlarda ortalama terminal yarı ömrü yaklaşık 6 saattir ve çoklu dozlamada ortalama 2 gün içinde kararlı durum konsantrasyonlarına erişilmesi beklenir. Metabolizmasında sitokrom P450 3A4 izoenziminin rolü bulunduğu bildirilmiştir. Metabolitleri inaktiftir. Tek doz oral 14C-ketiapin uygulamasından sonra, uygulanan dozun % 1’den azı değişmemiş ilaç olarak atılmıştır. Dozun yaklaşık olarak %73’ü idrarda ve % 20’si feçesde bulunmuştur. Özel hasta gruplarında farmakokinetik Yaş: Ketiapinin oral klerensi yaşlılarda (≥65 yıl) gençlere göre % 40 azalmış olduğundan doz ayarlaması gerekebilir. Böbrek yetmezliği: Ciddi böbrek yetmezliği bulunan hastalarda (kreatinin klerensi:10-30 mL/dak./1.73 m2) ortalama klerens normal bireylere göre % 25 düşük bulunmuştur. Ancak bu hastalarda plazma ketiapin konsantrasyonları, normal bireylerde görülen konsantrasyon sınırları içinde olduğundan doz ayarlaması gerekli değildir. Karaciğer yetmezliği: Ketiapin karaciğerde yaygın şekilde metabolize edildiğinden, karaciğer yetmezliği bulunan hastalarda plazma düzeyleri yüksek olabilir ve doz ayarlaması gerekebilir.

Farmasötik Şekli

SEREX 25 mg Film Tablet

Formülü

Her bir tablet, 25 mg ketiapin baza eşdeğer 28.78 mg ketiapin fumarat ve yardımcı madde olarak laktoz monohidrat ve titanyum dioksit içerir.

İlaç Etkileşmeleri

İn vitro enzim inhibisyon verilerine göre ketiapin ve metabolitlerinin sitokrom P450 1A2, 2C9, 2C19, 2D6 ve 3A4 enzimlerinin aracı olduğu in vivo metabolizma üzerindeki inhibitör etkinlikleri çok zayıftır. Ketiapinin oral klerensi prototip sitokrom P450 3A4 indükleyicisi fenitoin tarafından artırılır ve prototip sitokrom P450 3A4 inhibitörü ketokonazol tarafından azaltılır. Ketiapin oral klerensi nonspesifik enzim inhibitörü simetidin tarafından inhibe edilmemiştir. Fenitoin: Ketiapin (günde 3 kez 250 mg ) ile fenitoinin (günde 3 kez 100 mg) eşzamanlı uygulaması ketiapinin ortalama oral klerensini 5 kat artırmıştır. Ketiapin ile fenitoin ya da diğer hepatik enzim indükleyicilerinin (karbamazepin, barbitüratlar, rifampin, glukokortikoidler) uygulandığı hastalarda ketiapin dozlarının artırılması gerekebilir.  Divalproeks: Ketiapin (günde 2 kez 150 mg) ile divalproeksin (günde 2 kez 500 mg) eşzamanlı uygulanması, emilim miktarını veya ortalama oral klerensini etkilemeksizin Serex’in kararlı durumdaki ortalama maksimum plazma konsantrasyonunda %17 oranında bir artışa neden olmuştur. Divalproeks (günde 2 kez 500 mg) ile ketiapin (günde 2 kez 150 mg) eşzamanlı uygulandığı zaman, kararlı durumdaki toplam ve serbest valproik asidin ortalama maksimum konsantrasyonu ve emilim miktarı %10-12 oranında azalmıştır. Ketiapin varlığında (günde 2 kez 150 mg), valproik asidin (günde 2 kez 500 mg divalproeks şeklinde uygulanmıştır) ortalama oral klerensinde %11 oranında bir düşüş olmuştur. Değişimler anlamlı bulunmamıştır. Tioridazin: Tioridazin (günde 2 kez 200 mg) de ketiapinin (günde 2 kez 300 mg) oral klerensini %65 artırmıştır. P450 3A4 inhibitörleri: Güçlü bir sitokrom P450 3A4 inhibitörü olan ketokonazolun (4 gün süreyle günde bir kez 200mg) eşzamanlı uygulaması ketiapinin oral klerensini %84 düşürmüş ve zirve plazma konsantrasyonlarında % 335 artışa neden olmuştur. Ketiapin ile ketokonazol ve/veya diğer sitokrom P450 3A4 inhibitörleri (örneğin: itrakonazol, fluonazol ve eritromisin) birlikte uygulandığı hastalarda dikkatli olmak gerekir. Fluoksetin, imipramin, haloperidol ve risperidon: Fluoksetin (günde bir kez 60 mg), imipramin (günde 2 kez 75 mg), haloperidol (günde 2 kez 7.5 mg) ya da risperidon (günde 2 kez 3 mg) ile eşzamanlı uygulanması, ketiapinin (günde 2 kez 300 mg) kararlı durum farmakokinetiğini etkilememiştir. Lorazepam: Lorazepamın (tek doz 2 mg) ortalama oral klerensi, günde 3 kez 250 mg ketiapin uygulanması ile %20 azalmıştır. Lityum: Ketiapinin (günde 3 kez 250 mg) lityum ile eşzamanlı uygulanmasının lityumun kararlı-durum farmakokinetiği üzerinde hiçbir etkisi olmamıştır. Antipirin: Ketiapinin 750 mg/gün’e varan (günde 3 kez) çoklu dozlarının uygulanması, antipirinin klerensi ya da antipirin metabolitlerinin idrardaki seviyelerini etkilememiştir. Diğer: Ketiapinin primer santral sinir sistemi etkileri gözönüne alınarak, diğer santral etkili ilaçlar ve alkol ile eşzamanlı olarak çok dikkatle uygulanmalıdır. Ketiapin levodopa ve dopamin agonistlerinin etkilerini antagonize edebilir. Hipotansiyonu indükleyebileceği için de bazı antihipertansif ilaçların etkilerini artırabilir. Ketiapinin besinlerle alınması, Cmaks ve EAA değerlerinde, sırasıyla %25 ve % 15 oranında olmak üzere biyoyararlanımında gözardı edilebilecek oranda bir düşüşe neden olmuştur.  Alkol: Ketiapin kullanılırken alkollü içeceklerden uzak durulmalıdır.

Kontraendikasyonlar

Serex, içerdiği herhangi bir maddeye aşırı duyarlı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Ketiapin aç veya tok karnına, günde 2 ya da 3 kez alınabilir. Hekim tarafından başka şekilde önerilmedi ise mutad dozları aşağıdaki gibidir. Şizofreni Tedavisi: Yetişkinlerde: Tedaviye günde 2 kez 25 mg ile başlanmalı, hastanın toleransına göre ikinci ve üçüncü günlerde, günde 2 ya da 3 kez 25-50 mg’lık artışlarla 4. gün, günde 2 ya da 3’e bölünmüş olarak uygulanan 300-400 mg/gün hedef doz sınırlarına erişilmelidir. Bu örnek tedavi şemasına göre alınacak toplam günlük dozlar: 1. gün 50 mg, 2. gün 100 mg, 3.gün 200 mg, 4. gün 300 mg’dır. Eğer endike ise, daha ileri doz ayarlamaları genelde en az 2 gün aralıklarla yapılmalıdır; çünkü ketiapin için kararlı duruma ulaşma süresi yaklaşık 1-2 gündür. Doz ayarlaması gerekirse, dozun günde 2 kez 25-50 mg olarak artırılması/düşürülmesi önerilir. Klinik çalışmalarda ketiapinin 150-750 mg/gün dozlarda etkili olduğu saptanmış, 800 mg/gün’ün üstündeki dozların güvenilirliği değerlendirilmemiştir. Adolesanlarda (13-17 yaş): Tedaviye günde 2 kez 25 mg ile başlanmalıdır; hastanın klinik doz cevabına ve toleransına bağlı olarak, gerekirse günde 3 kez uygulanabilir. Tedavinin ilk 5 gününde alınacak toplam günlük dozlar; 1. gün 50 mg, 2. gün 100 mg, 3. gün 200 mg, 4. gün 300 mg ve 5. gün 400 mg’dır. 5. günün sonunda hastanın klinik doz cevabına ve toleransına bağlı olarak, önerilen günlük doz 400-800 mg aralığındadır. Doz artışları günlük 100 mg’ı aşmamalıdır. Şizofreni tedavisinde etkinlik hem 400 mg hem de 800 mg’da gösterilmiş olmakla birlikte, 800 mg grubunda ilave bir yarar gözlenmemiştir. Şizofreni tedavisinde, ketiapinin 13 yaşın altındaki pediyatrik hastalarda etkililiği ve güvenliliği değerlendirilmemiştir. Şizofrenide idame tedavisi: Ketiapin uygulanan hastada ne kadar süreyle bu tedavinin devam etmesi gerektiği konusunda kesin bir cevap bulunmamakla beraber, remisyonu sürdürmek için gereken en düşük dozda tedaviye devam edilmesi önerilir. Bipolar bozukluklara eşlik eden mani ataklarının tedavisinde monoterapi olarak veya duygu durum dengeleyicilerle birlikte kullanım: Yetişkinlerde: Tedavinin ilk 4 gününde alınacak toplam günlük dozlar; 1. gün 100 mg, 2. gün 200 mg, 3. gün 300 mg , 4. gün 400 mg’dır. Dozun 800 mg’a yükseltilmesi için yapılacak ayarlamalarda günlük artışlar 200 mg’ı aşmamalıdır. Hastanın klinik cevabına ve toleransına bağlı olarak, günlük doz 200-800 mg arasında değişebilir. Etkili doz genellikle 400 – 800 mg arasındadır. Adolesanlarda (10-17 yaş): Tedaviye günde 2 kez 25 mg ile başlanmalıdır; hastanın klinik doz cevabına ve toleransına bağlı olarak, gerekirse günde 3 kez uygulanabilir. Tedavinin ilk 5 gününde alınacak toplam günlük dozlar; 1. gün 50 mg, 2. gün 100 mg, 3. gün 200 mg, 4. gün 300 mg ve 5. gün 400 mg’dır. 5. günün sonunda hastanın klinik doz cevabına ve toleransına bağlı olarak, önerilen günlük doz 400-600 mg aralığındadır. Doz artışları günlük 100 mg’ı aşmamalıdır. Bipolar bozukluklara eşlik eden mani ataklarının tedavisinde etkinlik hem 400 mg hem de 600 mg’da gösterilmiş olmakla birlikte, 600 mg grubunda ilave bir yarar gözlenmemiştir. Bipolar bozukluklara eşlik eden mani ataklarının tedavisinde, ketiapinin 10 yaşın altındaki pediyatrik hastalarda etkililiği ve güvenliliği değerlendirilmemiştir. Bipolar bozukluktaki depresif atakların akut tedavisinde: Yetişkinlerde: Ketiapin günde 1 defa yatarken alınmalıdır. Tedavinin ilk 4 gününde alınacak toplam günlük dozlar; 1. gün 50 mg, 2. gün 100 mg, 3. gün 200 mg ve 4. gün 300 mg’dır. 600 mg alan hastalarda doz 5. gün 400 mg’a ve 8. gün 600 mg’a artırılmıştır (1. hafta). Antidepresan etkinlik hem 300 mg hem de 600 mg’da gösterilmiş olmakla birlikte, 600 mg grubunda ilave bir yarar gözlenmemiştir. Adolesanlarda: Bipolar bozukluktaki depresif atakların tedavisinde, ketiapinin 18 yaşın altındaki pediyatrik hastalarda etkililiği ve güvenliliği değerlendirilmemiştir. Bipolar bozukluğun idame tedavisinde duygu durum dengeleyicilerle birlikte kullanım: Ketiapin, toplam günlük doz 400-800 mg’a ulaşacak şekilde günde 2 defa alınmalıdır. İdame fazında hastalar genellikle stabilizasyon fazı esnasında stabilize oldukları dozun aynısını almaya devam etmişlerdir. Tedavinin daha önce durdurulduğu hastalarda tekrar başlaması: Ketiapin uygulamasına bir haftadan kısa bir süre ara verilen hastalarda tedaviye tekrar başlanırken titrasyon gerekmediği ve idame dozu ile başlanabileceği bildirilmiştir. Tedaviye bir haftadan daha uzun süre ara verilmiş hastalarda ilaca tekrar başlanırken ilk titrasyon şeması izlenmelidir. Diğer antipsikotiklerden ketiapine geçiş: Şizofrenili hastaların diğer antipsikotiklerden ketiapine geçişi ya da diğer antipsikotikler ile eşzamanlı uygulaması konusunun spesifik olarak ele alındığı sistemli şekilde toplanmış veriler yoktur. Şizofrenili bazı hastalarda önceki antipsikotik tedavinin birden durdurulması kabul edilebilirse de, diğerleri için tedricen durdurulması daha uygun olabilir. Tüm olgularda antipsikotik tedavinin birlikte uygulanmasından kaçınılmalıdır. Şizofrenili hastaları depo antipsikotiklerden ketiapine geçirirken, eğer tıbbi yönden uygun ise, ketiapin tedavisine şemadaki bir sonraki enjeksiyon zamanında başlanmalıdır. Özel hasta gruplarında kullanımı: Yaşlılarda, genel durumu bozuk hastalarda ve hipotansif reaksiyon eğilimi bulunanlarda doz artırımının daha yavaş ve hedeflenen dozun daha düşük olması önerilmektedir. Bu tür hastalarda endike olduğu durumlarda, doz artırımı da dikkatle yapılmalıdır. Yaşlı hastalarda tedaviye günlük 25 mg ile başlanmalıdır. Doz, genç hastalarda kullanılan dozdan daha düşük olacak şekilde günlük 25-50 mg artırılarak etkili doz bulunur. Karaciğer yetmezliği: Tedaviye 25 mg/gün ile başlanmalıdır. Bu doz, hastanın cevabı ve toleransına bağlı olarak, günde 25-50 mg’lık artışlarla etkili doza ulaşılana kadar yükseltilir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

SEREX 100 mg film tablet SEREX 200 mg film tablet SEREX 300 mg film tablet

Saklama Koşulları

Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız. 25° C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

SEREX 25 mg film tablet 30 tabletlik blister ambalajlarda bulunur.

Uyarılar/Önlemler

Diğer yeni nesil (atipik) antipsikotik ilaçlarda olduğu gibi bu ilaç da demansı olan yaşlı hastaların psikozlarında kullanıldığında serebrovasküler olaylar, enfeksiyon, kalp yetmezliği ile ani ölüm vb. nedenlerle ölüm riskinin artışına neden olma olasılığı taşımaktadır. Uzun QT sendromu / Torsades de Pointes’e neden olabilir. Bu nedenle tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya Torsades de Pointes hastalarında kullanılmamalıdır. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir. Nöroleptik Malign Sendrom (NMS): Antipsikotik ilaçların uygulanması ile bazen Nöroleptik Malign Sendrom olarak adlandırılan belirtilerin ortaya çıkabileceği bildirilmiştir. NMS’nin klinik belirtileri; hiperpireksi, kas sertliği, mental durum değişikliği ve otonomik instabilite (düzensiz nabız ya da kan basıncı, taşikardi, diyaforez ve kardiyak ritim bozukluğu)’dir. Ayrıca kreatin fosfokinazda yükselme, miyoglobinüri (rabdomiyoliz) ve akut böbrek yetmezliği görülebilir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında ketiapin tedavisi durdurularak gereken tıbbi uygulamalara başlanmalıdır. Tardiv diskinezi: Diğer antipsikotik ilaçlarla olduğu gibi ketiapin ile de genellikle uzun süreli uygulamadan sonra istem dışı diskinetik hareketlerle karakterize tardiv diskinezi gelişebilir. Sendrom özellikle yaşlı kadınlar ve yaşlılarda daha sık görülmektedir. Böyle bir durumda, ilacın dozunun azaltılması veya durdurulması düşünülmelidir. Bazı hastalarda tardiv diskinezi gelişse bile ketiapin tedavisini sürdürmek gerekebilir. Hiperglisemi ve Diabet: Ketiapin de dahil olmak üzere atipik antipsikotiklerle tedavi gören hastalarda bazı durumlarda ketoasidoz ve hiperozmolar koma ile ölümün de eşlik ettiği hiperglisemi vakaları bildirilmiştir. Geri planda, şizofrenili hastalarda diabetes mellitus olasılığını arttıran ve genel populasyonda diabetes mellitus insidansını arttıran risklerin varlığı nedeniyle atipik antipsikotik kullanımı ile glukoz anomalileri arasında ilişki oldukça karmaşıktır. Bu nedenle, atipik antipsikotiklerin kullanımı ve hiperglisemi ile ilgili advers etkiler arasındaki ilişki tam olarak anlaşılamamıştır. Buna rağmen epidemiyolojik çalışmalar, atipik antipsikotik tedavisi gören hastalarda tedavi esnasında akut hiperglisemi ile ilgili advers olayların ortaya çıkabileceğini göstermiştir. Atipik antipsikotik tedavisi gören hastalarda hiperglisemi ile ilgili advers olayların görülme riski kesin olarak bilinmemektedir. Kesin diabetes mellitus teşhisi koyulmuş atipik antipsikotik tedavisi gören hastalar, glukoz tablosundaki kötüleşmeye karşı düzenli olarak izlenmelidir. Atipik antipsikotikler ile tedaviye başlayacak, diabetes mellitus için risk faktörü taşıyan hastalar ise (ör: obezite, ailesinde diabet öyküsü olanlar) tedavinin başlangıcında ve tedavi sırasında periyodik olarak tokluk kan glukozu testinden geçmelidirler. Atipik antipsikotik tedavisi gören her hasta, polidipsi, poliüri, polifaji ve halsizlik gibi hiperglisemi semptomları açısından izlenmelidir. Bazı durumlarda, hiperglisemi tablosu atipik antipsikotik tedavisinin kesilmesi ile kaybolmuştur; fakat, bazı hastalarda, sebep olan ilacın kesilmesine rağmen anti-diabetik tedaviye devam edilmesi gerekmiştir. Ortostatik hipotansiyon: Ketiapin, özellikle tedavi başlangıcındaki doz artırım sürecinde baş dönmesi, taşikardi ve bazı hastalarda senkopun eşlik ettiği hipotansiyona sebep olabilir ve bu durum muhtemelen α1-adrenerjik reseptörler üzerindeki antagonistik etkisine bağlıdır. Kardiyovasküler hastalık (miyokard infarktüsü ya da iskemik kalp hastalığı, kalp yetmezliği ya da iletim anormalliği), serebrovasküler hastalık ya da hipotansiyona zemin hazırlayan durumlarda (dehidratasyon, hipovolemi ve antihipertansif tedavi) özellikle dikkatli olunmalıdır. Katarakt: Uzun süreli ketiapin tedavisi sırasında hastalarda lens değişiklikleri görülmüş fakat ketiapin ile sebep sonuç ilişkisi saptanmamıştır. Bu nedenle, tedavi başlangıcında ya da kısa bir süre sonra ve kronik tedavilerde de 6 aylık aralıklarla göz kontrolleri yapılması önerilmektedir. Nöbet: Diğer antipsikotik ilaçlarda olduğu gibi ketiapin de nöbet ya da Alzheimer gibi nöbet eşiğini düşürme potansiyeli olan durumdaki hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Nöbet eşiğini düşüren durumlar 65 yaşın üstündeki popülasyonda daha çok görülebilir. Hipotiroidizm: Ketiapin ile yapılan klinik çalışmalarda terapötik dozların üst sınırında total ve serbest tiroksin (T4) düzeylerinde yaklaşık % 20 oranında bir azalma görülmüştür. Genelde bu değişikliklerin klinik önemi yoktur. Hastaların büyük kısmında TSH ve TBG düzeyleri de değişmemiştir. Olguların hemen tümünde ketiapin tedavisinin durdurulması ile tedavi süresinden bağımsız olarak değerler normale dönmüştür. Kolesterol ve trigliserid yükselmeleri: Üç-altı hafta süreli, plasebo kontrollü çalışmalarda kolesterol ve trigliserid değerlerinin ketiapin tedavisi ile hafif yükseldiği buna karşılık plasebo grubunda hafif düşüşler olduğu bildirilmiştir. Bu değişiklikler ketiapin uygulanan hastaların vücut ağırlıklarında görülen artışlarla çok az ilişkilidir. Transaminaz yükselmeleri: Serum transaminazlarında (başlıca ALT) asemptomatik, geçici ve geri dönüşlü yükselmeler bildirilmiştir. Bu artışlar genelde tedavinin ilk 3 haftası içinde ortaya çıkmış ve tedavi sürerken çalışma öncesi düzeylere geri dönmüştür.  Vücut ısısının regülasyonu: Ketiapin ile bildirilmemiş olmakla beraber, antipsikotik ilaçlarla vücudun ısısını azaltma yeteneği bozulabilir. Vücut ısısının yükselmesine katkıda bulunacak durumlarda (ağır egzersiz, aşırı sıcakta bulunma, eşzamanlı antikolinerjik ilaç alımı ya da dehidratasyon) ketiapin dikkatle uygulanmalıdır. Depresyonun kötüleşmesi veya İntihar riski: Majör depresif bozukluğu (MDD) olan hem erişkin hem de pediyatrik hastalarda, antidepresan ilaç alınsa da alınmasa da, depresyon durumu ağırlaşabilir ve/veya intihara teşebbüs veya intihara eğilim ortaya çıkabilir; veya beklenmeyen davranış bozuklukları görülebilir ve bu risk hastalık belirtilerinde anlamlı bir azalma olana kadar devam edebilir. İntihar, depresyon ve diğer bazı psikiyatrik bozukluklarda bilinen bir risktir ve bizzat bu bozukluklar intiharın en güçlü belirtileridir. Bazı hastalarda tedavinin ilk dönemlerinde antidepresanların depresyonun ağırlaşmasında veya intihara eğilim oluşmasında rolü olabileceğinden uzun süre kuşku duyulmuştur. Antidepresanlar (SSRI’lar ve diğerleri) üzerine plasebo ile yapılan kısa-dönem havuzlanmış çalışmalar, majör depresif bozukluğu (MDD) ve başka psikiyatrik rahatsızlığı olan çocuklarda, ergenlerde ve genç erişkinlerde (18-24 yaş) bu ilaçların intihar düşüncesini ve intihara eğilim riskini arttırdığını göstermiştir. Plasebo ile antidepresanların karşılaştırıldığı kısa-dönem çalışmalarda, 24 yaşın üzerindeki erişkinlerde intihara eğilim riskinde bir artış görülmemiştir; 65 yaş ve üzerindeki erişkinlerde ise plaseboya kıyasla antidepresanlarla bu riskte azalma görülmüştür. MDD, obsesif kompulsif bozukluk (OKB/OCD) veya diğer psikiyatrik bozukluğu olan çocuk ve ergen hastalarla yapılan plasebo-kontrollü çalışmaların analizleri, 4400 hasta üzerinde 9 antidepresan ile yapılmış toplam 24 kısa-dönem çalışmayı kapsamıştır. MDD veya diğer psikiyatrik bozukluğu bulunan erişkinlerle yapılan plasebo-kontrollü çalışmaların analizleri toplam olarak 77000 hasta üzerinde 11 antidepresan ile yapılmış toplam 295 kısa-dönem çalışmayı (ortalama süre 2 ay) kapsamıştır. İlaçlar arasında intihara eğilim riski açısından büyük bir değişkenlik mevcuttur, fakat yapılan tüm ilaç çalışmalarında, genç hastalarda intihar eğilimi genel olarak daha yüksektir. Özellikle MDD olmak üzere, farklı endikasyonlarda mutlak intihara eğilim riski açısından fark vardır. Ne varki, risk farklılıkları (ilaç – plasebo), aynı yaş gruplarında ve endikasyonlarda nispeten sabittir. Bu risk farklılıkları (tedavi edilen her 1000 hastada, intihar eğilimi vakalarındaki ilaç-plasebo farkı) Tablo 1’de verilmiştir. Yaş Aralığı Tedavi Edilen Her 1000 Hastada, İntihar Eğilimi Vakalarındaki İlaç-Plasebo Farkı   Plaseboya kıyasla artış <18 14 vaka 18–24 5 vaka   Plaseboya kıyasla azalma 25–64 1 vaka >65 6 vaka Pediyatrik çalışmalarda intihar vakası görülmemiştir. Erişkinlerle yapılan çalışmalarda intihar vakaları olmuştur, fakat bunların sayısı ilacın intihar üzerine etkileri konusunda bir sonuca varmaya yetecek önemi taşımamaktadır. Ne varki uzun süreli -örneğin birkaç ay- kullanımda ortaya çıkabilecek intihar eğilimi riski bilinmemektedir. Buna rağmen, depresyonlu erişkinlerle yapılan plasebo-kontrollü idame çalışmalarında, antidepresan kullanımının nüksü geciktirebileceğine dair yeterli kanıt bulunmuştur. Her ne endikasyon için olursa olsun, antidepresan tedavisi gören bütün hastalar, klinik tablonun ağırlaşması, intihar eğilimi, ve beklenmedik davranış bozuklukları açısından, özellikle ilaç tedavisinin ilk birkaç ayı boyunca, veya dozlamada değişiklik yapıldığı dönemlerde yakından takip edilmelidir. Majör depresif bozukluk veya psikiyatrik/ psikiyatrik olmayan diğer endikasyonlar için antidepresan tedavisi gören erişkin ve pediyatrik hastalarda; anksiyete, ajitasyon, panik atak, insomnia, iritabilite, düşmanlık, agresiflik, impulsivite, akatizi (psikomotor hareketlilik), hipomani ve mani gibi semptomlar bildirilmiştir. Bu gibi semptomlar ile depresyonun ağırlaşması ve/veya intihar uyaranları arasında resmen bir bağlantı olmasa da, bu semptomların intihar eğiliminin ortaya çıkmasına neden olan prekürsörler (tetikleyiciler) olduğu konusunda bir endişe vardır. Depresyonu sürekli kötüye giden hastalarda veya ani ortaya çıkan intahar eğilimlerinde veya depresyonun kötüleşmesinin veya intihar eğiliminin belirtisi olabilecek semptomların varlığında, özellikle de bu semptomlar ciddiyse, hastalığın başlangıcında aniden ortaya çıkmışsa veya hastanın gösterdiği diğer semptomlardan farklıysa ilaç kesilmesi de dahil olmak üzere, terapi rejiminin değiştirilmesi dikkate alınmalıdır. Majör depresif bozukluk veya psikiyatrik/ psikiyatrik olmayan diğer endikasyonlar için antidepresan tedavisi gören hastaların aileleri ve bakıcıları, hastalarda intihar eğilimi kadar ajitasyon, iritabilite, olağan dışı davranışlar ve yukarda sözedilen diğer semptomların gözlenmesine ve bu gibi durumların doktora bildirilmesine özen göstermelidirler. Bu gözlemler aileler ve bakıcılar tarafından günlük gözlemleri de içermelidir. Dozaşımı riskini azaltmak için hasta uyumuna paralel olarak Ketiapin tabletleri en düşük miktarda reçete edilmelidir. Bipolar bozukluğu olan hastaların izlenmesi: Majör depresif bir epizod bipolar bozukluğun ilk göstergesi olabilir. Yaygın olarak (her ne kadar kontrollü çalışmalarla ispatlanmış olmasa da) böyle bir epizodun tek başına bir antidepresan ile tedavi edilmesinin, bipolar bozukluğu olan hastada karışık/mani epizodlarının görülme olasılığını arttıracağına inanılmıştır. Yukarıda bahsedilen semptomların bu gibi bir dönüşüme neden olup olmadığı bilinmemektedir. Fakat, bir antidepresan ile tedaviye başlamadan önce depresif semptomlar gösteren hastalar bipolar bozukluk riskine karşı iyi bir incelemeden geçirilmelidir; bu tip bir incelemede, ailenin intihar, bipolar bozukluk ve depresyon geçmişi de dahil olmak üzere hastanın ayrıntılı psikiyatrik geçmişi araştırılmalıdır. Serex kullanımının, erişkinlerdeki bipolar depresyonların tedavisinde onaylandığı unutulmamalıdır. Disfaji: Antipsikotik ilaç kullanımı özofageal dismotilite ve aspirasyon ile ilişkili bulunmuştur. Aspirasyon pnömonisi, yaşlı hastalar ve özellikle ilerlemiş Alzheimer bulunanlarda yaygın bir morbidite ve mortalite nedenidir. Ketiapin ve diğer antipsikotik ilaçlar aspirasyon pnömonisi riski bulunan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Pediatrik kullanımı: Ketiapinin çocuklarda etkinliği ve güvenilirliği değerlendirilmemiştir. Geriatrik kullanımı: Yapılan klinik çalışmalarda, ketiapinin tolerebilitesi yaşlı ve gençlerde benzer bulunmuştur. Yine de, yaşlılarda klerensi azaltabilecek, ketiapine farmakodinamik cevabı artırabilecek ya da toleransın azalmasına neden olabilecek faktörler bulunabilir. Bu nedenle geriatrik hastalarda tedaviye düşük dozla başlanmalı, doz artırımı daha yavaş yapılmalı ve tedavi başlangıcında hasta dikkatle izlenmelidir. Gebelik ve Laktasyonda Kullanım: Gebelikte kullanımı: Gebelik kategorisi C’dir. Ketiapin hamilelikte ancak anne için yararı, fetus üzerine potansiyel riskinden fazla ise kullanılmalıdır. dren Emziren annelerde kullanımı: Ketiapinin insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Ketiapin uygulanan kadınların emzirmeyi durdurmaları önerilir. Araç ve makina kullanımı: Ketiapin somnolansa neden olabileceğinden hastalar, tehlikeli makinelerin ve motorlu araçların kullanılmaması konusunda uyarılmalıdır

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Kısa süreli, plasebo kontrollü çalışmalarda ketiapin kullanımı ile bağlantılı olarak en yaygın (insidans %5 ya da üstünde) ve plaseboya oranla en az 2 kat görülen yan etkiler; baş dönmesi (%10), postural hipotansiyon (%7), ağız kuruluğu (%7) ve dispepsi (%6)’dir. Hastaların %1 veya daha fazlasında rastlanan ve ketiapin verilen hastalarda plasebo verilenlere göre daha sık gözlenen yan etkiler aşağıda vücut sistemlerine göre sınıflandırılmaktadır. Tüm vücut: Baş ağrısı, asteni, karın ağrısı, sırt ağrısı, ateş Sinir sistemi: Somnolans, baş dönmesi, anksiyete, sersemlik Sindirim sistemi: Konstipasyon, ağız kuruluğu, dispepsi, iştahsızlık, karın ağrısı Kardiyovasküler sistem: Postural hipotansiyon, taşikardi, çarpıntı Metabolik ve beslenme bozuklukları: Kilo alma, SGPT ve SGOT artışı Deri ve yumuşak doku: Döküntü Hematolojik: Lökopeni Solunum sistemi: Rinit, farenjit, öksürük, dispne Özel duyular: Kulak ağrısı Ketiapinin beş sabit dozunun (75 mg, 150 mg, 300 mg, 600 mg ve 750 mg/gün) plasebo ile karşılaştırıldığı bir çalışmada doza bağımlı yan etkilerin; dispepsi, karın ağrısı ve kilo alma olduğu belirlenmiştir. Yine ketiapinin 5 sabit dozunun ( 75,150, 300, 600 ve 750 mg/gün) karşılaştırıldığı 6 haftalık bir çalışmadan elde edilen verilerde de tedavi ya da doza bağlı ekstrapiramidal semptomlar (EPS) bulunmadığı kanıtlanmıştır. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Akut olarak aşırı dozda sertindol kullanımına ilişkin deneyimler kısıtlıdır. Ölümcül vakalar görülmüştür. Fakat, tahmini 840 mg’a kadar doz almış olan hastalar sekelsiz iyileşmişlerdir. Doz aşımı ile ilgili olarak bildirilmiş belirti ve bulgular; somnolans, konuşma bozukluğu, taşikardi, hipotansiyon ve QTc aralığındaki geçici uzamalardır. Çoğunlukla Torsade de Pointes (TdP)’i indüklediği bilinen diğer ilaçlarla kombine olarak kullanımı söz konusu olduğunda TdP vakaları ile karşılaşılmıştır.  Tedavi Akut doz aşımında havayolunun açık tutulması ve yeterli oksijenasyonun sağlanması gerekir.  Hızlı bir şekilde, EKG ve vital bulguların sürekli takibine başlanmalıdır. Şayet QTc aralığı uzamışsa, QTc aralığı normale dönene kadar hastanın gözlem altında tutulması önerilir. Sertindolun yarı ömrünün 2 ila 4 gün olduğu hesaba katılmalıdır.  Damar yolu açık tutulmalıdır, ve aktif kömür uygulanması ile birlikte laksatif verilmesi düşünülmelidir. Birden fazla sayıda ilacın tabloya katılma ihtimali akılda tutulmalıdır. Sertindol için spesifik bir antidot bulunmamaktadır ve dializ ile temizlenemez, bu nedenle uygun destekleyici tedbirler alınmalıdır. Hipotansiyonun ve dolaşım kollapsının, intravenöz mayiler gibi uygun yöntemlerle tedavi edilmesi gerekir. Vasküler destek için sempatomimetik ajanlar uygulanacaksa adrenalin ve dopamin dikkatli kullanılmalıdır; çünkü b stimulasyonun, sertindolden kaynaklanan a1 antagonizma ile kombinasyonu hipotansiyonu artırabilir.  Antiaritmik tedavi uygulandığında kinidin, disopiramid ve prokainamid gibi ajanlar QT aralığını uzatıcı etki şeklinde teorik bir tehlike barındırırlar ve bu etkiler sertindol kaynaklı olanlara katkıda bulunabilir.  Şiddetli ekstrapiramidal semptomlar ile karşılaşıldığında antikolinerjik ilaçlar uygulanmalıdır. Hasta iyileşene kadar yakın tıbbi takip ve desteğin sürdürülmesi gerekir.

Endikasyonlar

Sertindol şizofreni tedavisinde endikedir. Kardiyovasküler güvenirliği ile ilgili kaygılardan ötürü, sertindolun yalnızca diğer antipsikotik ajanların en azından birini tolere edemeyen hastalarda kullanılması gerekir. Akut olarak semptomların hızla giderilmesi gibi acil durumlarda sertindol kullanılmamalıdır.

Farmakodinamik Özellikler

Bir antipsikotik ilaç olarak sertindolun nörofarmakolojik özelliğinin, mezolimbik dopaminerjik nöronlar üzerindeki selektif inhibitör etkisinden ve a1-adrenerjik reseptörlerin yanısıra santral D2 dopamin ve 5HT2 serotonin  reseptörleri üzerine olan dengeli inhibitör etkilerinden kaynaklandığı ileri sürülmektedir.   Antipsikotik ilaçlar dopamin blokajı üzerinden serum prolaktin seviyelerini artıran ilaçlar olarak bilinirler. Sertindol alan hastalardaki prolaktin seviyeleri hem kısa dönemli çalışmalarda, hem de uzun dönemli tedaviler esnasında (bir yıl) normal sınırlar içinde kalmıştır.   Sertindolun muskarinik ve H1 histaminik reseptörler üzerine etkisi bulunmamaktadır. Söz konusu reseptörlerle ilgili olan antikolinerjik ve sedatif etkilerin ortaya çıkmaması bu hususu doğrulamaktadır

Farmakokinetik Özellikler

Sertindolun eliminasyonu karaciğer metabolizması yoluyla gerçekleşmektedir ve ortalama yarı ömrü yaklaşık 3 gündür. Sertindolun klerensi çoklu doz uygulaması ile 14 l/s civarında bir ortalama değere iner (kas-kitle oranı doğrulandığı zaman klerensler birbirine yakın olsa da, kadınlarda erkeklerdekinden yaklaşık %20 daha düşük oranda bir klerens söz konusudur). Bu nedenle, çoklu doz uygulanması durumunda sistemik biyoyararlanımdaki artış nedeniyle, tek doz ile beklenenden daha yüksek bir akümülasyon ortaya çıkmaktadır. Fakat kararlı durumda klerens dozdan bağımsızdır ve plazma konsantrasyonları doz ile orantılıdır. Sertindolun farmakokinetiğinde, sitokrom P450 2D6 (CYP2D6)’daki polimorfizm nedeniyle kişiden kişiye hafif farklılıklar görülebilir. Bu hepatik enzimin yetersiz olduğu hastalarda sertindol klerensi, metabolizması CYP2D6 açısından zengin olan kişilerdeki düzeyin 1/2 ile 1/3’ü oranındadır. Bu sebeple metabolizması zayıf olan bu kişilerde (popülasyonun %10’u) plazma seviyeleri normalin 2-3 katıdır. Plazma sertindol konsantrasyonu hastada ortaya çıkacak terapötik etkinin göstergesi sayılamaz; bu nedenle kişi için gerekli olan dozun belirlenmesi ancak terapötik etkinin ve tolerabilitenin değerlendirilmesiyle sağlanır.  Emilim Sertindol iyi absorbe edilir ve oral uygulama sonrasında  tmax‘ı yaklaşık 10 saattir. Farklı dozajları biyoeşdeğerdir. Besinlerin ve alüminyum-magnezyum içeren antiasitlerin sertindol emilim hızı veya kapsamı üzerinde klinik açıdan önemli etkileri yoktur.  Dağılım Sertindolun çoklu doz sonrasındaki görünen dağılım hacmi (Vb/F) yaklaşık olarak 20 l/kg’dır. Sertindolun yaklaşık % 99.5’i plazma proteinlerine, özellikle de albüminlere ve a1-asit glikoproteinlerine bağlanır. Önerilen dozlarla tedavi edilen hastalarda ölçülen konsantrasyonların %90’ı 140 ng/ml’ nin (~320 nmol/l) altında bulunmuştur. Sertindol 1.0 kan/plazma oranıyla alyuvarlara geçer. Sertindol kan-beyin ve plasenta bariyerini kolaylıkla aşmaktadır. Metabolizma İnsan plazmasında iki metaboliti belirlenmiştir: dehidrosertindol (imidazolidinon halkasının oksidasyonu) ve norsertindol (N-dealkilasyon). Kararlı durumda dehidrosertindol ve norsertindolun konsantrasyonları ana bileşiğin sırasıyla %80’i ve %40’ı civarındadır. Sertindolun aktivitesi esas olarak ana bileşikten kaynaklanmaktadır ve metabolitlerin insanda belirgin bir farmakolojik etkisi yoktur.  Atılım Sertindol ve metabolitleri oldukça yavaş elimine olurlar ve radyo-aktif olarak işaretlenmiş bir oral dozun, uygulamadan 14 gün sonra toplam geri kazanımı %50 ila % 60 oranları arasında değişmektedir. Dozun yaklaşık %4’ü ana ilaç ve metabolitler olarak idrara atılır ve ana ilaç bu miktarın %1’lik kısmını oluşturur. Fekal ekskresyon atılımdaki esas yoldur ve ana ilaç ile metabolitlerinin geri kalan kısmı bu yolla uzaklaştırılır.

Farmasötik Şekli

Film Tablet

Formülü

Her bir film tablet 12 mg sertindol ve renklendirici olarak titanyum dioksit (E171), sarı demir oksit (E172) ve kırmızı demir oksit (E172) içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Sertindol ile ilişkili olarak meydana gelen QT aralığındaki artış, QT aralığında belirgin biçimde uzamaya neden olduğu bilinen diğer ilaçların birlikte uygulanması durumunda daha şiddetli bir hal alabilir. Bu nedenle bu gibi ilaçların birlikte kullanılması kontrendikedir (bkz. Kontrendikasyonları). Bu tür bir etkileşme örneğin kinidin ve sertindol arasında oluşabilir. QT aralığı uzaması üzerine etkilerine ek olarak (bkz. Kontrendikasyonları), CYP2D6 kinidin tarafından önemli derecede inhibe edilir. Sertindol büyük ölçüde sitokrom P450 sisteminin izo-enzimleri olan CYP2D6 ve CYP3A tarafından metabolize edilmektedir. CYP2D6 popülasyon içinde polimorfik özellik gösterir ve her iki izo-enzim de çeşitli türdeki diğer psikotropik ilaçlar tarafından inhibe edilirler (bkz. Uyarılar/Önlemler).  CYP2D6 Sertindolun plazma konsantrasyonu, beraberinde fluoksetin ya da paroksetin (güçlü CYP2D6 inhibitörleri) kullanan hastalarda 2-3 misli artar; bu nedenle, sertindol bu veya diğer CYP2D6 inhibitörleriyle beraber kullanıldığında çok dikkatli olunmalıdır. Bu ilaçlarla yapılacak herhangi bir doz ayarlaması öncesi ve sonrasında daha düşük idame dozunda sertindol gerekebilir ve doz ayarlamaları öncesinde ve sonrasında dikkatli bir biçimde EKG takip edilmelidir (bkz. Uyarılar/Önlemler). CYP3A Makrolid antibiyotiklerinin (örn., bir CYP3A inhibitörü olan eritromisin) ve kalsiyum kanal antagonistlerinin (diltiazem, verapamil), sertindolun plazma konsantrasyonlarında minör artışlara (<%25) neden olduğu bildirilmiştir. Ancak, sertindolun hem CYP2D6 ve hem de CYP3A aracılığıyla gerçekleşen eliminasyonu etkileneceği için, CYP2D6’nın zayıf metabolize edicilerinde sonuçlar daha büyük olabilir. CYP2D6’nın zayıf metabolize edicilerini rutin olarak tespit etmek mümkün olmadığı için, CYP3A inhibitörleri ile sertindolün birlikte kullanımı kontrendikedir çünkü sertindol seviyelerinde belirgin artışlara yol açabilir (bkz. Kontrendikasyonları). Sertindolun metabolizması CYP izo-enzimlerini indükleyen ajanlar tarafından belirgin şekilde artırılabilir; bu ajanlar arasında özellikle rifampisin, karbamazepin, fenitoin ve fenobarbital dikkati çekmektedir ve sertindolun plazma konsantrasyonlarını 2-3 kat azaltabilirler. Bu ilaçları veya öteki indükleyici ajanları kullanan hastalarda antipsikotik etkinliğin azalması, sertindol dozajının üst düzeylere doğru ayarlanmasını gerektirebilir.

Kontraendikasyonlar

Sertindole ya da bileşiminde bulunan maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılık.  Tedavi edilmemiş hipokalemisi ve tedavi edilmemiş hipomagnezemisi olduğu bilinen hastalarda sertindol kontrendikedir. Klinik olarak belirgin kardiovasküler hastalık, konjestif kalp yetmezliği, kardiyak hipertrofi, aritmi veya bradikardi (dakikada < 50 atış) öyküsü olan hastalarda da sertindol kontrendikedir. İlaveten, doğumsal uzun QT sendromlu olan ya da aile öyküsünde bu hastalık bulunan kişilerde, veya edinilmiş QT aralık uzaması (QTc erkeklerde 450 msn ve kadınlarda 470 msn’nin üzerinde) olduğu bilinen hastalarda sertindol başlanılmamalıdır.  QT aralığını belirgin biçimde uzattığı bilinen ilaçları kullanan hastalarda sertindol kontrendikedir. İlgili gruplar arasında şu ilaçlar sayılabilir: sınıf IA ve sınıf III antiaritmikler (örn., kinidin, amiodaron, sotalol, dofetilid) bazı antipsikotikler (örn., tioridazin) bazı makrolidler (örn., eritromisin) bazı antihistaminikler (örn., terfenadin, astemizol) bazı kinolon antibiyotikleri (örn., gatifloksasin, moksifloksasin)  Yukarıdaki liste ayrıntılı değildir ve QT aralığını belirgin biçimde artırdığı bilinen diğer ilaçlar da (örn., sisaprid, lityum) kontrendikedir.  Sertindolun hepatik sitokrom P450 3A enzimlerini çok güçlü bir şekilde inhibe ettiği bilinen ilaçlarla birlikte uygulanılması kontrendikedir (bkz. İlaç etkileşmeleri ve diğer etkileşmeler). İlgili gruplar şu ilaçları içerir:  ‘azol’ grubu antifungal ajanlarla sistemik tedavi (örn., ketokonazol, itrakonazol) makrolid grubu antibiyotikler (örn., eritromisin, klaritromisin) HIV proteaz inhibitörleri (indinavir) Bazı kalsiyum kanal blokerleri (örn., diltiazem, verapamil)  Yukarıdaki liste ayrıntılı değildir ve CYP3A enzimlerini inhibe ettiği bilinen diğer ilaçlar da (örn., simetidin) kontrendikedir.  Ciddi karaciğer bozukluğu olan hastalarda sertindol kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Sertindol günde bir kez olmak üzere oral yoldan uygulanır, yemeklerle ya da yemek haricinde alınabilir. Sedasyon gereken hastalara, bir benzodiazepin ile birlikte verilebilir. Not: Sertindol tedavisi öncesinde ve tedavi sırasında EKG takibi gerekir: (bkz. Uyarılar/önlemler). Klinik çalışmalar sertindolun QT aralığını diğer bazı antipsikotiklerden daha fazla uzattığını göstermiştir. Bu nedenlerden ötürü sertindolun yalnızca diğer antipsikotiklerin en azından birine karşı intoleran olan hastalarda kullanılması gerekir. Reçete eden doktorların gerekli önlemlere tam olarak uymaları gerekmektedir (bkz. Kontrendikasyonları ile Uyarılar/önlemler). Titrasyon Tüm hastalarda 4 mg/gün sertindol şeklinde başlanmalıdır. Doz, 4-5 gün aralıklarla yapılan 4 mg’lik ilavelerle, 12-20 mg arasındaki optimal günlük idame dozuna ulaşana dek artırılmalıdır. Sertindolun a1-blokaj aktivitesi nedeniyle, başlangıçtaki doz titrasyonu döneminde postürel hipotansiyon semptomları görülebilir. Başlangıç dozunun 8 mg olarak seçilmesi ya da dozun çabuk artırılması postürel hipotansiyon riskinin belirgin şekilde artmasını beraberinde getirecektir.  İdame Hastanın verdiği yanıta bağlı olarak doz 20 mg/gün düzeyine artırılabilir. Klinik çalışmalarla, 20 mg’ın üzerindeki dozların etkinliği her zaman artıracağı gösterilemediği için ve dozajda üst sınırlara çıkıldıkça QT uzaması riski artacağından; ancak bazı istisnai vakalarda 24 mg’lık maksimum doz düşünülmelidir. Doz ayarlanması esnasında ve idame tedavinin erken dönemlerinde hastanın kan basınçlarını takip etmek gerekir. Yaşlı hastalar Bir farmakokinetik çalışma genç ve yaşlı denekler arasında fark olmadığını göstermiştir. Yine de, 65 yaşın üzerindeki hastalara ilişkin sadece sınırlı sayıda klinik veri mevcuttur. Tedaviye ancak tam bir kardiyovasküler inceleme sonrası başlanmalıdır. Söz konusu yaşlı hastalarda doz titrasyonunu yavaş tutmak ve idame tedavisini daha düşük dozlar ile yürütmek uygun olacaktır.  Çocuklar ve 18 yaş altı genç erişkinler Sertindolun çocuklar ve genç erişkinlerdeki güvenliği ve etkinliği ispat edilmemiştir.  Azalmış böbrek fonksiyonu Sertindol böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalara alışılmış dozlarda verilebilir. (bkz. Kontrendikasyonları). Sertindolün farmakokinetiği hemodializden etkilenmez. Azalmış karaciğer fonksiyonu Hafif/orta derecede karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda daha yavaş bir titrasyon ve düşük dozlar ile idame gerekir. Tedavisi daha önce kesilen hastalarda sertindolun yeniden titrasyonu Bir haftadan daha az bir dönem için sertindol kullanmayı bırakmış olan hastalarda sertindol tedavisine tekrar başlarken sertindolun dozunu yeniden ayarlamak gerekmez ve önceki idame dozları ile devam edilebilir. Diğer durumlarda ise önerilen doz ayarlama takvimi takip edilmelidir. Sertindolun tekrar titre edilmesinden önce EKG alınmalıdır. Diğer antipsikotiklerden geçiş Diğer oral antipsikotiklerin sonlandırılmasıyla eş zamanlı olarak sertindol ile tedaviye, önerilen doz ayarlama takvimine göre başlanılmalıdır. Depo antipsikotiklerle tedavi edilen hastalarda, sertindol bir sonraki depo enjeksiyonun yerine başlanmalıdır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Serdolect 4 mg film tablet: Karton kutu içinde, Al/folyo blisterde 30 adet. Serdolect 16 mg film tablet: Karton kutu içinde, Al/folyo blisterde 28 adet. Serdolect 20 mg film tablet: Karton kutu içinde, Al/folyo blisterde 28 adet

Saklama Koşulları

Sürekli olarak kutusu içerisinde, ışıktan koruyarak, 25° C’nin altında oda sıcaklığında saklayınız. Çocukların ulaşamayacağı yerlerde muhafaza ediniz.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Karton kutu içinde, Al/folyo blisterde 28 adet.

Uyarılar/Önlemler

Kardiyovasküler Klinik çalışmalar sertindolun QT aralığını diğer bazı antipsikotiklerden daha fazla uzattığını göstermiştir. Ortalama QT zamanının uzaması, önerilen doz aralığının (20 ve 24 mg) üst sınırındaki dozlarda daha belirgindir. Bazı ilaçlar ile QTc aralığının uzaması, Torsade de Pointes (TdP) tipi aritmiye (potansiyel olarak ölümcül olabilen polimorfik ventriküler bir taşikardi) ve ani ölümlere yola açabilmektedir. Fakat, klinik veriler ve klinik olmayan veriler, sertindolun diğer antipsikotiklerden daha aritmojen olup olmadığını doğrulayamamıştır. Bu nedenlerden ötürü sertindolun yalnızca diğer antipsikotiklerin en azından birine karşı intoleran olan hastalarda kullanılması gerekir.   Reçete eden doktorların gerekli önlemlere tam olarak uymaları gerekmektedir.   EKG takibi Sertindol ile tedavinin öncesinde ve tedavi esnasında EKG takibi zorunludur. Başlangıç EKG’sinde QTc aralığının erkeklerde 450 msn ve kadınlarda 470 msn’nin üzerinde olduğu gözlenirse sertindol kontrendikedir. EKG takibi şu durumlarda yapılmalıdır: Tedavi başlangıcında, yaklaşık 3 hafta sonra kararlı duruma ulaşıldığında, ya da 16 mg düzeyine erişildiğinde ve 3 aylık tedavi sonrasında.       İdame tedavisi sırasında her 3 ayda bir EKG gerekmektedir.      İdame tedavi sırasında, her doz artırımının öncesinde ve sonrasında EKG değerlendirmesi yapılmalıdır.  Sertindol konsantrasyonunu artırabilecek eşzamanlı ilaç tedavilerinin (bkz. İlaç etkileşmeleri ve diğer etkileşmeler) eklenmesi ya da dozajının artırılması durumunda EKG önerilir. Şayet sertindol tedavisi esnasında 500 msn’in üzerinde bir QTc aralığı saptanırsa, sertindol tedavisinin kesilmesi önerilir.  Çarpıntı, konvülsiyon veya senkop gibi aritmi mevcudiyetini işaret eden semptomlar tarifleyen hastalarda hekim, EKG de dahil olacak şekilde acil bir değerlendirmeye girişmelidir.  EKG ideal olarak sabah alınır ve QTc aralığını tespit etmek için Bazett veya Fridericia formulü tercih edilir.  Sertindol’ün QT aralığını uzatan diğer ilaçlarla birlikte kullanılmaması gerekir.   QT uzaması riski; QTc aralığını uzatacak ilaçları içeren eşzamanlı tedaviler alan, ya da sertindol metabolizmasını inhibe eden ilaçlar kullanan hastalarda artmaktadır (bkz. Kontrendikasyonları). Belirgin elektrolit düzensizlikleri açısından riskli olan hastalarda sertindol ile tedaviye başlanmadan önce, bazal serum potasyum ve magnezyum düzeyleri ölçülmelidir. Tedaviye devam etmeden önce, düşük olan serum potasyum ve magnezyum seviyeleri düzeltilmelidir. Kusma ve ishal tarifleyen, potasyum tüketen diüretiklerle tedavi gören veya başka elektrolit düzensizlikleri olan hastalarda, serum potasyumunun takibi önerilir.  Sertindolun a1-bloke edici aktivitesi nedeniyle, başlangıçtaki doz-titrasyon döneminde postürel hipotansiyona ilişkin semptomlar ortaya çıkabilir. Antipsikotik ilaçlar dopamin agonistlerinin etkilerini inhibe edebilirler. Sertindol Parkinson hastalığı olan kişilerde dikkatli kullanılmalıdır. Fluoksetin ve paroksetin (güçlü CYP2D6 inhibitörleri) gibi bazı selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI), sertindolun plazma seviyesini 2-3 misline artırabilirler. Sertindol bu ilaçlarla beraber çok dikkatli bir biçimde ve ancak potansiyel yarar, riskten fazla ise kullanılmalıdır. Bu ilaçlarla yapılacak herhangi bir doz ayarlaması öncesi ve sonrasında daha düşük idame dozunda sertindol gerekebilir ve dikkatli bir biçimde EKG takip edilmelidir (bkz İlaç etkileşmeleri ve diğer etkileşmeler). CYP2D6’nın zayıf metabolize edicileri olduğu bilinen hastalarda sertindol dikkatle kullanılmalıdır (bkz İlaç etkileşmeleri ve diğer etkileşmeler). Yaşlılarda kullanım Yaşlılıkta kardiovasküler hastalık riskinde ortaya çıkan belirgin artış göz önünde tutularak, sertindol 65 yaş üstü hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Tedaviye ancak tam bir kardiyovasküler inceleme sonrası başlanmalıdır (bkz. Kullanım şekli ve dozu). Azalmış karaciğer fonksiyonu Hafif/orta derecede karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalar yakından takip edilmelidir. Daha yavaş bir titrasyon ve idame dozunun düşük tutulması önerilir.  Tardiv diskinezi Tardiv diskinezinin, antipsikotikler tarafından reseptörlerin kronik blokajının bir neticesi olarak bazal gangliadaki dopamin reseptörlerinin hipersensitivitesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Klinik çalışmalarla, sertindol tedavisi sırasında ekstrapiramidal semptomların düşük insidansta (plaseboya yakın) belirdiği görülmüştür. Fakat antipsikotik bileşiklerle uzun dönem tedaviler (özellikle yüksek dozlarda) tardiv diskinezi riskine eşlik etmektedir. Eğer tardiv diskinezi bulguları belirirse, dozun azaltılması veya ilacın kesilmesi düşünülmelidir. Nöbetler Sertindolun nöbet öyküsü olan hastalarda dikkatli kullanılması gerekir. Nöroleptik malign sendrom Bazen nöroleptik malign sendrom (NMS) olarak da isimlendirilen ölümcül potansiyele sahip bir semptom kompleksinin antipsikotik ilaçlarla ilişkili olduğu rapor edilmiştir. NMS’in tedavisi, antipsikotik ilaçların hemen sonlandırılmasını içermelidir.  Çekilme reaksiyonları Antipsikotik ilaçların aniden kesilmesi halinde; bulantı, kusma, terleme ve uykusuzluk dahil akut çekilme reaksiyonları belirlenmiştir. Psikotik semptomlar da tekrar edebilir ve istemdışı hareket bozuklukları (akatizi, distoni ve diskinezi) rapor edilmiştir. Bu nedenle ilacın dereceli olarak çekilmesi tavsiye edilir. Gebelik ve laktasyon Gebelik Gebelik kategorisi ‘C’dir.Gebelik sırasında Serdolect kullanımının güvenilirliği ispatlanmamıştır. Dolayısıyla sertindol gebelik sırasında kullanılmamalıdır. Laktasyon Emziren annelerde sertindol ile klinik çalışma yürütülmemiştir, ancak sertindolun anne sütüne geçeceği tahmin edilmektedir. Sertindol ile tedavi gerekli görüldüğünde, emzirmenin sonlandırılması düşünülmelidir. Araç veya makine kullanmaya etkisi Sertindol sedatif değildir, yine de hastalara kişisel hassasiyetleri belirlenene dek araç ya da makine kullanmamaları öğütlenmelidir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Klinik çalışmalarda sertindol kullanımına bağlı yan etki insidansı % 1’den fazla bir oranda ortaya çıkan ve plasebonunkinden belirgin şekilde farklı bulunan advers etkiler (görülme sıklığı daha az olana doğru sıralanacak olursa): rinit/nasal konjesyon, anormal ejakülasyon (ejakülat hacminde azalma), baş dönmesi, ağız kuruluğu, postürel hipotansiyon, kilo artışı, periferal ödem, dispne, parastezi ve QT aralığı uzamasıdır (bkz. Uyarılar ve önlemler).  Ekstrapiramidal semptomlar (EPS) Sertindol kullanan ve EPS ile ilişkili yan etkiler bildiren hastaların insidansı, plasebo ile tedavi alanlarınkine benzerdir. Buna ek olarak, plasebo kontrollü klinik çalışmalarda sertindol ile tedavi edildiği sırada anti-EPS ilaç kullanılmasını gerektiren hastaların yüzdesinin plasebo ile tedavi edilenlerinkinden farklı olduğu saptanmamıştır. İlaca bağlı yan etkilerin bir kısmı tedavinin başlangıcında belirir ve ilaca devam edilmesi durumunda kaybolur; örn., postürel hipotansiyon.  Aşağıda yan etkiler karşılaşılma sıklığına göre sıralanmıştır:  Çok sık (>%10) : Rinit/nasal konjesyon. Sık (%1-%10): Baş dönmesi, parestezi, periferal ödem, postürel hipotansiyon (bkz. Uyarılar/Önlemler), dispne, ağız kuruluğu, anormal ejakülasyon (ejakülat hacminde azalma), kilo artışı, uzamış QT aralığı, idrarda alyuvar görülmesi, idrarda akyuvar görülmesi. Sık olmayan (%0.1-%1): Hiperglisemi, senkop, konvülsiyon, hareket bozukluğu (özellikle tardiv diskinezi) (bkz. Uyarılar/Önlemler), Torsades de Pointes (bkz. Uyarılar/Önlemler).  Ender (%0.01-%0.1): Nöroleptik malign sendrom (bkz. Uyarılar/Önlemler).  BEKLENMEYEN ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 1 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window