İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması URBASON
Birim Miktarı 20
ATC Kodu H02AB04
ATC Açıklaması Metilprednizolon
NFC Kodu AA
NFC Açıklaması Ağızdan Katı Tabletler
Kamu Kodu A08207
Orijinal / Jenerik Türü 20 YIl
2023 Fiyatı Bilinmiyor
Satış Fiyatı Bilinmiyor
Önceki Satış Fiyatı 0 TL (29 Aralık 2009)
Barkodu
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Başlıklar
  1. İlaç Etken Maddeleri
  2. İlaç Prospektüsü
    1. Doz Aşımı
    2. Endikasyonlar
    3. Farmakodinamik Özellikler
    4. Farmakokinetik Özellikler
    5. Farmasötik Şekli
    6. Formülü
    7. İlaç Etkileşmeleri
    8. Kontraendikasyonlar
    9. Kullanım Şekli Ve Dozu
    10. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    11. Saklama Koşulları
    12. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    13. Uyarılar/Önlemler
    14. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    15. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    16. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    17. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    18. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    19. İlaç Nasıl Kullanılır
    20. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    21. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    22. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    23. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    24. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    25. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    26. Etkin Maddeler
    27. Farmakodinamik Özellikler
    28. Farmakokinetik Özellikler
    29. Farmasötik Form
    30. Gebelik Ve Laktasyon
    31. Geçimsizlikler
    32. İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi
    33. İstenmeyen Etkiler
    34. Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim
    35. Doz Aşımı
    36. Endikasyonlar
    37. Farmakodinamik Özellikler
    38. Farmakokinetik Özellikler
    39. Farmasötik Şekli
    40. Formülü
    41. İlaç Etkileşmeleri
    42. Kontraendikasyonlar
    43. Kullanım Şekli Ve Dozu
    44. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    45. Saklama Koşulları
    46. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    47. Uyarılar/Önlemler
    48. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    49. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    50. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    51. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    52. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    53. İlaç Nasıl Kullanılır
    54. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    55. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    56. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    57. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    58. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    59. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    60. Etkin Maddeler
    61. Farmakodinamik Özellikler
    62. Farmakokinetik Özellikler
    63. Farmasötik Form
    64. Gebelik Ve Laktasyon
    65. Ambalajın Niteliği Ve İçeriği
    66. Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler
    67. İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
    68. İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir
    69. İlaç Nasıl Kullanılır
    70. İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır
    71. İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır
    72. Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası
    73. Beşeri Tıbbi Ürünün Adı
    74. Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki
    75. Doz Aşımı Ve Tedavisi
    76. Etkin Maddeler
    77. Farmakodinamik Özellikler
    78. Farmakokinetik Özellikler
    79. Farmasötik Form
    80. Doz Aşımı
    81. Endikasyonlar
    82. Farmakodinamik Özellikler
    83. Farmakokinetik Özellikler
    84. Farmasötik Şekli
    85. Formülü
    86. İlaç Etkileşmeleri
    87. Kontraendikasyonlar
    88. Kullanım Şekli Ve Dozu
    89. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    90. Saklama Koşulları
    91. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    92. Uyarılar/Önlemler
    93. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    94. Doz Aşımı
    95. Endikasyonlar
    96. Farmakodinamik Özellikler
    97. Farmakokinetik Özellikler
    98. Farmasötik Şekli
    99. Formülü
    100. İlaç Etkileşmeleri
    101. Kontraendikasyonlar
    102. Kullanım Şekli Ve Dozu
    103. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    104. Saklama Koşulları
    105. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    106. Uyarılar/Önlemler
    107. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    108. Doz Aşımı
    109. Endikasyonlar
    110. Farmakodinamik Özellikler
    111. Farmakokinetik Özellikler
    112. Farmasötik Şekli
    113. Formülü
    114. İlaç Etkileşmeleri
    115. Kontraendikasyonlar
    116. Kullanım Şekli Ve Dozu
    117. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    118. Saklama Koşulları
    119. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    120. Uyarılar/Önlemler
    121. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    122. Doz Aşımı
    123. Endikasyonlar
    124. Farmakodinamik Özellikler
    125. Farmakokinetik Özellikler
    126. Farmasötik Şekli
    127. Formülü
    128. İlaç Etkileşmeleri
    129. Kontraendikasyonlar
    130. Kullanım Şekli Ve Dozu
    131. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    132. Saklama Koşulları
    133. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    134. Uyarılar/Önlemler
    135. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    136. Doz Aşımı
    137. Endikasyonlar
    138. Farmakodinamik Özellikler
    139. Farmakokinetik Özellikler
    140. Farmasötik Şekli
    141. Formülü
    142. İlaç Etkileşmeleri
    143. Kontraendikasyonlar
    144. Kullanım Şekli Ve Dozu
    145. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    146. Saklama Koşulları
    147. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    148. Uyarılar/Önlemler
    149. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    150. Doz Aşımı
    151. Endikasyonlar
    152. Farmakodinamik Özellikler
    153. Farmakokinetik Özellikler
    154. Farmasötik Şekli
    155. Formülü
    156. İlaç Etkileşmeleri
    157. Kontraendikasyonlar
    158. Kullanım Şekli Ve Dozu
    159. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    160. Saklama Koşulları
    161. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    162. Uyarılar/Önlemler
    163. Yan Etkileri / Advers Etkiler

İlaç Etken Maddeleri

  • metilprednizolon (16 mg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Doz aşımında ishal meydana gelebilir. Ursodeoksikolik asidin barsaklardan emilimi doz arttıkça azaldığı için, diğer doz aşımlarından farklı olarak alınan miktarın çoğu dışkı ile atılır. İshalin, sıvı ve elektrolit replasmanı ile tedavi edilmesi yeterlidir.

Endikasyonlar

Safra kesesi fonksiyonlarının devam ettiği hastalarda, çapı 15mm.den küçük ve radyoopak olmayan kolesterol safra taşlarının eritilmesinde; ve safra taşı parçalanmasının ardından ortaya çıkan taş parçalarının eritilmesinde kullanılır. Primer Biliyer Sirozun semptomatik tedavisinde kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Ursodeoksikolik asit düşük miktarlarda insan safrasında mevcuttur. Ağızdan alınan ursodeoksikolik asit; bağırsaktan kolesterol emilimini engelleyerek, karaciğerde kolesterol sentezini azaltarak ve safraya kolesterol atılımını azaltarak, safranın kolesterolle doymasını azaltır. Kolesterol safra taşları, kolesterolün dağılımına ve likit kristal oluşumuna bağlı olarak, zaman içerisinde kademeli olarak çözünür. Ursodeoksikolik asidin hepatik ve kolestatik karaciğer hastalıklarındaki etkisinin lipofilik, deterjan benzeri ve toksik özellikteki safra asitlerinin yerini hidrofilik, sito-protektif, non-toksik ursodeoksikolik asidin alması, hepatositlerin salgılama kapasitelerinin artması ve immünolojik düzenleyici süreçler sayesinde olduğu düşünülmektedir.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim: Oral alınan ursodeoksikolik asit jejunum ve ileumun üst kısmından pasif transport ile terminal ileumdan ise aktif transport ile hızla emilir. Emilim, genellikle uygulanan dozun % 60-80’ni oranındadır Karaciğerden ilk geçiş klerensi % 60’a yaklaşır. Dağılım: Emilimden sonra hemen hemen hepsi glisin ve taurin amino asidi ile karaciğerde konjuge edilir ve safra ile atılır. Metabolizma ve atılım: Ursodeoksikolik asidin bir kısmı ince barsaklarda bakteriyel yıkım ile 7-ketolitokolik asit ve litokolik aside dönüşür. İnsanda litokolik asidin sadece çok küçük bir kısmı emilir ve litokolik asit önce karaciğerde detoksifiye edilir ve esas olarak dışkı kısmen de safra ile atılır. Ursodeoksikolik asidin biyolojik yarı ömrü 3.5 ila 5.8 gün arasındadır.

Farmasötik Şekli

Süspansiyon

Formülü

Her 5 ml Ursofalk 250mg/5 mL süspansiyon 250mg ursodeoksikolik asit içerir. Ayrıca koruyucu olarak benzoik asit, tatlandırıcı olarak gliserol, ksilitol ve sodyum siklamat, koku maddesi olarak limon aroması içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Kolestiramin, kolestipol veya alüminyum hidroksit içeren antasidlerin ursodeoksikolik asit ile birlikte eş zamanlı kullanılması, ursodeoksikolik asidin emilimini ve etkinliğini azaltacağı için tavsiye edilmez. Eğer bu ilaçlardan birini kullanmak zorundaysa, Ursofalk® 250 mg/5 mL süspansiyon 2 saat önce veya 2 saat sonra alınmalıdır. Ursofalk siklosiporinin barsaktan emilimini arttırabilir. Bu yüzden siklosiporin tedavisinde olan hastaların, siklosiporin kan seviyeleri doktoru tarafından kontrol edilmeli ve gerek görülürse siklosiporin dozu ayarlanmalıdır. Ursofalk® 250 mg/5 mL süspansiyon nadir vakalarda da olsa siprofloksasinin emilimini azaltabilir. Kalsiyum antagonisti nitrendipinin plazma tepe konsantrasyonunu ve eğri altında kalan alanı azaltması, dapsonun etkisini azaltması ve diğer in vitro bulgular temelinde, ursodeoksikolik asidin P450 3A4 enzimini indüklediği kabul edilebilir. Bu nedenle, bu enzim ile metabolize olan ilaçlarla birlikte kullanıldığında doz ayarlaması gerekebilir.

Kontraendikasyonlar

Ursofalk® 250 mg/5 mL süspansiyon, Safra kesesi ve/veya yollarının akut enflamatuvar hastalıklarında Safra yolları tıkanıklığında Safra kesesi radyolojik olarak görüntülenemeyen, kalsifiye safra kesesi taşı olan, safra kesesi kontraktibilitesi bozuk ya da sık biliyer kolik geçiren hastalarda kullanılmamalıdır. Gebelikte kullanım: Gebelik kategorisi (B)’dir. Gebeliklerin ilk üç ayı içinde ursodeoksikolik asit kullanımına dair uygun deneyim yoktur. Doğurganlık yaşındaki kadın ursodeoksikolik asit ile tedavi edileceği zaman, mutlaka kabul edilebilir bir doğum kontrol yöntemi kullanıyor olmalıdır. Tedaviye başlamadan ise mevcut bir gebelik olup olmadığı mutlaka bertaraf edilmelidir. Güvenilirlik açısından, ursodeoksikolik asit gebeliğin ilk trimesterin de kullanılmamalıdır. Emzirme döneminde kullanım: Ursodeoksikolik asidin anne sütüne geçişi hakkında yeterli bilgi olmadığı için, emziren annelerin ursodeoksikolik asidi kullanmamaları gerekir.   Araç ve makine kullanımına etkisi: Ursofalk® 250 mg/5 mL süspansiyon’un araç ve makine kullanımı üzerinde bir etkisi beklenmemektedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

1) Safra kolesterol taşlarının eritilmesinde ve kolestatik karaciğer hastalıklarında: Hekim tarafından başka bir şekilde tavsiye edilmediği takdirde günlük doz, vücut ağırlığına göre 10mg/kg/gün olarak hesaplanır. Vücut ağırlığı Ölçek Doz ( ml ) 5-7 kg  1/4  1.25 8-12 kg  1/2  2.50 13-18 kg  3/4 (=1/4 +1/2 )  3.75 19-25 kg  1  5.00 26-35 kg  1 1/2  7.50 36-50 kg  2  10.00 51-65 kg  2 1/2  12.50 66-80 kg  3  15.00 81-100 kg  4  20.00 100 kg. üzerinde  5  25.00 1 ölçek= 5 ml= 250 mg ursodeoksikolik asit   Süspansiyon gece yatarken içilmelidir. Düzenli kullanılmalıdır. Bugüne kadar edinilen bilgilerin ışığında, kolesterol safra kesesi taşlarının erimesi için genellikle 6 ay ile 2 yıl arasında süreye ihtiyaç vardır. Eğer 12 aylık tedaviyi takiben, safra taşı büyüklüğünde bir azalma olmamış ise, tedaviye devam etmenin pek bir faydası yoktur. Tedavi sırasında 6 aylık aralarla, safra kesesi radyolojik tetkikleri yapılarak tedavinin başarısı kontrol edilmelidir. 2) Primer Biliyer Sirozda:  Günlük dozaj, vücut ağırlığına göre 10-15 mg /kg /gün olarak hesaplanır Vücut ağırlığı Ölçek Doz ( ml) Sabah Öğlen Akşam 5-7 kg  1/4  1.25  -  -  1/4 8-12 kg  1/2  2.50  -  1/4  1/4 13-18 kg  3/4 (=1/4 + 1/2)  3.75  1/4  1/2  1/4 19-25 kg  1  5.00  1/2  -  1/2 26-35 kg  1 1/2  7.50  1/2  1/2 1/2 36-50 kg 2  10.00  1 –  1 51-65 kg 3  15.00  1  1  1 66-85 kg 4  20.00  1  1  2 86-110 kg 5  25.00  1  2  2 110 kg. üzerinde  6  30.00  2  2  2 1 ölçek = 5 ml = 250 mg ursodeoksikolik asit       Primer biliyer sirozda Ursofalk® 250 mg/5 mL süspansiyon kullanımı için bir süre kısıtlaması yoktur. Nadir vakalarda, tedavi başlangıcında hastalığın semptomlarında (kaşıntı v.b gibi) kötüleşme görülebilir. Böyle bir durumda doz azaltılır ve bir hafta içinde yavaş biçimde artırılarak normal doz şemasına ulaşılır.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Ursofalk® 250 mg kapsül

Saklama Koşulları

25° C’nın altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

250 mL süspansiyon içeren 300 mL’lik şişelerde.

Uyarılar/Önlemler

Tedavinin ilk üç ayında, karaciğer fonksiyon testleri [AST (SGOT), ALT (SGPT) ve γ-GT] 4 haftalık aralıklarla, daha sonra 3 ayda bir kez olmak üzere kontrol edilmelidir. Tedavinin ilerlemesini değerlendirmek ve safra taşlarında kalsifikasyon olup olmadığını görmek amacıyla, tedavinin başlamasından 6-10 ay sonra oral kolesistografi ile safra kesesi görülmeli; ayakta ve yatarak ultrasonografik inceleme ile tıkanıklık açısından izlenmelidir. İçeriğindeki benzoik asit aşırı duyarlılığı olanlarda deri, göz ve mukozalarda iritasyona neden olabilir. Yenidoğanda sarılık riskini artırır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Hastaların çok az bir bölümünde yan etki olarak dışkıda yumuşama görülebilir, ancak Ursofalk® 250 mg/5 mL süspansiyon tedavisinin kesilmesi için bir sebep teşkil etmez. Bulantı, kusma, ağızda metalik tat, karın ağrısı nadiren ortaya çıkabilir. Bazı alerjik cilt reaksiyonları da görülebilir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜ TAKDİRDE DOKTORUNUZA DANIŞINIZ.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

Renkli baskılı karton kutuda, 30 kapsüllük blister ambalajda sunulmaktadır.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

URO-VAXOM®’un güvenli bir ilaç olduğu düşünülmektedir, sedatif bir etkiye neden olması olası değildir. Dikkat gerektiren durumlarda etkisi bilinmemektedir.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelikleri”ne uygun olarak imha edilmelidir.

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

URO-VAXOM® Kapsül

İlaç Nasıl Kullanılır

Herhangi bir etkileşim bildirilmemiştir.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

Şimdiye kadar bildirilmiş bir doz aşım vakası bilinmemektedir. URO-VAXOM®’un özellikleri ve hayvanlarda yapılan toksisite testleri sonuçlarına göre doz aşımına ulaşılması mümkün görülmemektedir.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

Bir kapsül 6 mg liyofilize Escherichia coli bakteriyel lizatı içermektedir.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Bilinmemektedir.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

Bildirilmemiştir.

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

Doz Aşımı Ve Tedavisi

Kapsamlı toksiste çalışmalarında herhangi bir toksik etki gösterilmemiştir.

Etkin Maddeler

URO-VAXOM®’un bileşenlerine karşı bilinen aşırı duyarlılığı olan kişilerde kullanılmamalıdır.

Farmakodinamik Özellikler

Ağızdan alınır.

Farmakokinetik Özellikler

Farmasötik Form

URO-VAXOM® Kapsül

Gebelik Ve Laktasyon

URO-VAXOM®’un etkinliği ve güvenilirliği 4 yaş ve altındaki çocuklarda gösterilmemiştir.

Geçimsizlikler

07.07.2011, 131/74

İlk Ruhsat Tarihi/Ruhsat Yenileme Tarihi

25oC'ın altındaki oda sıcaklığında ve orijinal ambalajında saklayınız.

İstenmeyen Etkiler

OM PHARMA, 22 rue du Bois-du-Lan 1217 Meyrin 2 Cenevre, İsviçre

Kalitatif Ve Kantitatif Bileşim

Anhidr propil gallat (E310), monosodyum glutamat, prejelatinize nişasta, mannitol, magnezyum stearat, kırmızı demir oksit, sarı demir oksit, titanyum dioksit, jelatin

Doz Aşımı

Doz aşımı durumunda, özellikle de renal fonksiyon bozukluğu olan hastalarda sefepim hemodiyaliz ile vücuttan uzaklaştırılabilir. Peritoneal diyaliz yararlı değildir. Renal yetmezlik durumunda yüksek doz sefepim uygulanması, doz aşımına neden olabilir.

Endikasyonlar

UNİSEF duyarlı mikroorganizmalarla gelişmiş aşağıdaki infeksiyonların tedavisinde endikedir: Pnömoni, bronşit ve diğer alt solunum yolu infeksiyonları Piyelonefrit dahil komplike ve komplike olmayan idrar yolu infeksiyonları Deri ve yumuşak doku infeksiyonları Peritonit ve safra yolu infeksiyonları dahil intraabdominal infeksiyonlar Jinekolojik infeksiyonlar Sepsis Febril nötropenide ampirik tedavi İntraabdominal ameliyat geçiren hastalarda cerrahi profilaksi Çocuklarda bakteriyel menenjit

Farmakodinamik Özellikler

Sefepim, 4. kuşak bir sefalosporin türevi olup, 3. kuşak sefalosporinlere veya aminoglikozidlere dirençli suşlar da dahil, çok sayıda Gram-negatif ve Gram-pozitif bakteri üzerine etkilidir. Sefepim, bakteri hücre duvarı sentezini inhibe ederek bakterisid etki gösterir. Beta-laktamaz enzimlerinin çoğuna karşı dayanıklıdır ve Gram-negatif bakterilere hızla penetre olur. Kromozomal beta-laktamazlara karşı afinitesi düşüktür. Mikrobiyoloji: Sefepim aşağıdaki mikroorganizmaların çoğuna karşı etkilidir. Aerob Gram-pozitif: Staphylococcus aureus (beta-laktamaz üretenler dahil), Staphylococcus epidermidis (beta-laktamaz üretenler dahil), Staphylococcus saprophyticus ve Staphylococcus hominis dahil stafilokoklar, Streptococcus pneumoniae, Streptococcus pyogenes (A grubu streptokoklar), Streptococcus agalactiae (B grubu streptokoklar), Streptococcus bovis (D grubu streptokoklar), diğer beta-hemolitik streptokoklar (C, F, G grupları), viridans grubu streptokoklar. NOT:Enterococcus faecalis gibi enterokokların çoğu suşları ve metisiline dirençli stafilokoklar sefepim dahil birçok sefalosporine dirençlidir Aerob Gram-negatif: Acinetobacter calcoaceticus (anitratus, Iwoffi alt suşları), Aeromonas hydrophila,Campylobacter jejuni,Capnocytophaga türleri, Citrobacter diversus ve Citrobacter freundii dahil Citrobacter türleri, Enterobacter türleri (E. cloacae, E. aerogenes, E. sakazakii dahil), Escherichia coli, Gardnerella vaginalis, Haemophilus ducreyi, Haemophilus influenzae (beta-laktamaz üretenler dahil), Haemophilus parainfluenzae, Hafnia alvei, Klebsiella pneumoniae, Klebsiella oxytoca ve Klebsiella ozaenea dahil Klebsiella türleri, Legionella türleri, Moraxella catarrhalis (beta-laktamaz üretenler dahil), Morganella morganii, Neisseria gonorrhea (beta-laktamaz üretenler dahil), Neisseria meningitidis, Pantoea agglomerans (eski adı Enterobacter agglomerans), Proteus mirabilis ve Proteus vulgaris dahil Proteus türleri, Providencia rettgeri ve Providencia stuartii dahil Providencia türleri, Pseudomonas aeruginosa, Pseudomonas putida ve Pseudomonas stutzeri dahil Pseudomonas türleri, Salmonella türleri, Serratia marcescens ve Serratia liquefaciens dahil Serratia türleri, Shigella türleri, Yersinia enterocolitica.  NOT: Sefepim Stenotrofomonas maltophilia’nın birçok suşuna karşı etkisizdir.. Anaerob: Bacteroides türleri, Clostridium perfringens, Fusobacterium türleri, Mobilincus türleri, Peptostreptococcus türleri, Prevotella melaninogenica (Bacteroides melaningenicus), Veillonella türleri. NOT: Sefepim Bacteroides fragilis ve Clostridium difficile’ye karşı etkisizdir.

Farmakokinetik Özellikler

Sefepim, intramusküler ve intravenöz yoldan uygulanır ve 250 mg ile 2 g doz aralığında lineer farmakokinetik özellik gösterir. Sefepim esas olarak renal yoldan, glomerüler filtrasyonla elimine edilir ve ortalama eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 2 saattir. Total vücut klirensi 120 ± 8 mL/dakikadır. Sağlıklı erkek gönüllülere 9 gün süreyle klinik dozlarda sefepim uygulanmasından sonra akümülasyon saptanmamıştır. Absorpsiyon: Sefepimin 30 dakika süreyle tek doz 500 mg, 1 g ve 2 g intravenöz infüzyonu ile elde edilen doruk plazma konsantrasyonları sırasıyla 39.1, 81.7 ve 163.9 mg/mL’dir. İntramüsküler uygulamayı takiben de sefepim tümüyle absorbe olur. Tek doz 500 mg, 1 g ve 2 g sefepimin intramusküler uygulanması ile sağlanan doruk plazma konsantrasyonları ise sırasıyla 13.9, 29.6 ve 57.5 mg/mL’dir. Dağılım: Sefepim doku ve sıvılara yüksek oranda penetre olur. Özellikle idrar, safra, safra kesesi, periton sıvısı, apendiks, prostat, blister sıvısı, bronşiyal mukoza ve balgam gibi doku ve sıvılarda yüksek konsantrasyonlara ulaştığı saptanmıştır. Ayrıca inflamasyon durumunda kan-beyin bariyerini geçtiği gösterilmiştir. Erişkinlerde kararlı durumdaki dağılım hacmi ortalama 18.0 L’dir. Serum proteinlerine bağlanma oranı ise konsantrasyondan bağımsız olarak yaklaşık %20’dir. Metabolizma ve Eliminasyon: Sefepim N-metil pirolidin’e (NMP) metabolize olur ve bu metabolit de hızla N-okside (NMP-N-oksit) dönüşür. Uygulanan dozun yaklaşık % 85’i değişmeden idrarla atılır ve idrarda yüksek konsantrasyonda sefepim bulunur. Atılım başlıca renal yoldan olduğu için renal fonksiyonları bozuk olan ve hemodiyalize giren hastalarda doz ayarlaması gereklidir. Özel hasta gruplarında farmakokinetik Pediatrik hastalar: Sefepimin çocuklarda İ.V. yoldan tek doz uygulanmasından sonra total vücut klirensi 3.3 mL/dakika/kg, ortalama dağılım hacmi 0.3 L/kg ve ortalama eliminasyon yarı ömrü 1.7 saattir.12 saat arayla 50 mg/kg sefepim uygulanması, akümülasyona yol açmamıştır. Uygulanan dozun % 60.4’ü değişmeden idrarla atılır ve ortalama renal klirensi 2.0 mL/dakika/kg’dır. Geriatrik hastalar: Yaşlı hastalarda kreatinin klirensinin bir fonksiyonu olarak sefepimin total vücut klirensinde azalma ortaya çıkmıştır. Bu nedenle hastanın kreatinin klirens değeri 60 mL/dakika veya daha düşük ise, dozun ayarlanması gerekir. Böbrek yetmezliği: Renal yetmezlik durumunda sefepimin yarı-ömrü uzar. Eliminasyon yarılanma ömrü; hemodiyaliz gereken hastalarda 13 saat ve sürekli peritoneal diyaliz gerektiren hastalarda ise 19 saat olarak bildirilmiştir. Renal fonksiyonları bozuk olan hastalarda, total vücut klirensi kreatinin klirensi ile orantılı olarak azaldığından, dozun ayarlanması önerilmektedir. Karaciğer yetmezliği: Tek doz 1 g sefepimin hepatik fonksiyonları bozulmuş hastalara uygulanması ile farmakokinetiğinin değişmediği saptanmıştır. Kistik fibrozis: Kistik fibrozu olan hastalardaki akut pulmoner alevlenmelerin tedavisinde sefepim ile klinik iyileşme gözlenmiş ve bu hastalarda sefepim farmakokinetiğinde önemli bir değişiklik saptanmamıştır.

Farmasötik Şekli

UNİSEF 1 g IM/IV Enjektabl Flakon

Formülü

UNİSEF 1 g IM/IV Enjektabl Flakon, 1 g sefepime eşdeğer sefepim hidroklorür ve ayrıca solüsyon pH ayarlayıcısı olarak 724 mg/g L-arjinin içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Metronidazol, vankomisin, gentamisin, tobramisin sülfat ve netilmisin sülfat ile sefepim solüsyonları fiziksel ya da kimyasal geçimsizlik nedeniyle karıştırılmamalıdır. Eşzamanlı tedavi gerekiyorsa bu ilaçlar ve sefepim ayrı ayrı uygulanabilir. Yüksek doz aminoglikozidlerle sefepimin birlikte uygulanması durumunda nefrotoksisite ve ototoksisite potansiyeli artabileceğinden renal fonksiyonlar dikkatle takip edilmelidir. Sefalosporinler ile furosemid gibi güçlü diüretiklerin eşzamanlı kullanılmasını takiben nefrotoksisite bildirilmiştir. Laboratuvar Testi Etkileşimleri: Diğer sefalosporin grubu antibiyotiklerde olduğu gibi sefepim ile tedavi süresinde idrarda glukoz incelemelerinde bakır redüksiyon testleri ile (Benedict, Fehling solüsyonları ya da Clinitest tablet) hatalı pozitif reaksiyonlar izlenebilir. Enzimatik glukoz oksidaz reaksiyonlarına dayanan testlerin kullanılması önerilmektedir.

Kontraendikasyonlar

UNİSEF; sefalosporinlere, penisilinlere veya diğer beta-laktam antibiyotiklere ve ürünün içeriğinde bulunan herhangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılık gösteren hastalarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

UNİSEF intramüsküler ve intravenöz yoldan uygulanabilir. Hekim tarafından başka türlü önerilmedi ise mutad dozları aşağıda verilmektedir. Erişkinler ve vücut ağırlığı 40 kg’ın üzerindeki çocuklar: Böbrek fonksiyonları normal olan hastalardaki hafif ve orta şiddetteki infeksiyonlarda 12 saat arayla 500 mg veya 1 g sefepim İ.V. ya da İ.M. yoldan önerilmektedir. Ciddi infeksiyonlarda 12 saat arayla 2 g sefepim İ.V. yoldan, çok ciddi ve hayatı tehdit eden infeksiyonlarda ise yine 2 g sefepim 8 saat arayla İ.V. yoldan uygulanmalıdır. Tedavi süresi genellikle 7-10 gündür, ancak daha ciddi infeksiyonlarda daha uzun süreli tedavi gerekebilir. Febril nötropeninin ampirik tedavi süresi 7 gün olmakla birlikte nötropeni düzelinceye kadar tedaviye devam edilir. Cerrahi profilaksi: İntraabdominal ameliyatlarda ilk insizyondan 60 dakika önce başlayarak tek doz 2 g sefepim İ.V. yoldan 30 dakika süreyle infüzyon şeklinde uygulanır. Sefepiminfüzyonunun hemen ardından tek doz 500 mg metronidazol İ.V. olarak uygulanmalı ve metronidazol dozu prospektüsüne göre belirlenmelidir. Geçimsizlik dolayısıyla iki ilaç karıştırılmamalı; metronidazol infüzyonundan önce intravenöz hat uygun bir çözücü ile yıkanmalıdır. Eğer ameliyat ilk profilaksi dozundan itibaren 12 saatten daha uzun sürerse, ilk dozdan 12 saat sonra ikinci bir sefepim dozu ve bunu takiben metronidazol uygulanmalıdır.  Pediatrik hastalar (1 ay ve daha büyük): Böbrek fonksiyonları normal olan pediatrik hastalarda; pnömoni, idrar yolu infeksiyonları, olmayan deri ve yumuşak doku infeksiyonlarının tedavisi için 10 gün süreyle 12 saat arayla 50 mg/kg sefepim önerilir. Ciddi ve hayatı tehdit eden infeksiyonlarda doz aralığı 8 saat olmalıdır. Septisemi, bakteriyel menenjit ve febril nötropeninin ampirik tedavisinde 7-10 gün süreyle ve 8 saat arayla 50 mg/kg sefepim önerilir. Yaşları 2 aydan küçük bebeklerde sefepim kullanımı ile ilgili veriler yetersizdir. Yapılan çalışmalarda 50 mg/kg’lık dozlar kullanılmışsa da, 2 aydan büyük hastaların farmakokinetik verilerine bakılarak yaşları 1 ila 2 ay arasındaki bebeklere, 12 veya 8 saat arayla 30 mg/kg’lık doz önerilebilir. Bu grup hastalara sefepim uygulanırken dikkatli olunmalıdır.  Vücut ağırlığı 40 kg’ın üzerinde olan pediatrik hastalara yetişkinler için önerilen dozlar uygulanabilir. 12 yaşından büyük ancak vücut ağırlığı 40 kg’ın altındaki hastalarda pediyatrik dozların uygulanması gerekir. Çocuk hastalara uygulanan maksimum doz, tavsiye edilen yetişkin dozunu (8 saat arayla 2 g) aşmamalıdır. Çocuk hastalarda İ.M. uygulama deneyimleri sınırlıdır. Böbrek yetmezliği:Böbrek fonksiyonları bozuk olan hastalarda (kreatinin klirensi <50 mL/dak.) daha yavaş olan eliminasyon hızını dengelemek için doz ayarı gerekir. Hafif ve orta şiddette böbrek yetmezliği olan hastalarda başlangıç dozu, normal renal fonksiyonlu hastalar ile aynıdır. Bu dozu takiben önerilen doz şeması aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.     Önerilen İdame Dozu Kreatinin klirensi (mL/dak.) Hafif ve orta dereceli idrar yolu infeksiyonları İdrar yolu enf. dışında kalan hafif ve orta dereceli infeksiyonlar Ciddi infeksiyonlar Çok ciddi veya hayatı tehdit edici infeksiyonlar >50 Doz ayarlaması gerekmez; Normal önerilen dozlar uygulanır 12 saatte bir 0.5 g 12 saatte bir 1 g 12 saatte bir 2 g 8 saatte bir 2 g 30-50 24 saatte bir 0.5 g 24 saatte bir 1 g 24 saatte bir 2 g 12 saatte bir 2 g 11-29 24 saatte bir 0.5 g 24 saatte bir 0.5 g 24 saatte bir 1 g 24 saatte bir 2 g £10 24 saatte bir 0.25 g 24 saatte bir 0.25 g 24 saatte bir 0.5 g 24 saatte bir 1 g Hemodiyaliz * 24 saatte bir 0.5 g 24 saatte bir 0.5 g 24 saatte bir 0.5 g 24 saatte bir 0.5 g * Farmakokinetik modelleme bu hastalar için azaltılmış dozlamanın gerekli olduğunu göstermektedir.                                                 Eğer sadece serum kreatinin değerleri mevcut ise erkek hastalarda aşağıdaki formül (Cockcroft ve Gault formülü) ile kreatinin klirensi hesaplanabilir. Kadınlarda bu formüle göre bulunan değer 0.85 ile çarpılmalıdır.   Kreatinin klirensi/(mL/dak) = Vücut ağırlığı (kg) X (140-yaş) / 72 X serum kreatinini (mg/dL)   Diyaliz hastaları: Sefepim uygulanan hemodiyaliz hastalarında tedavinin ilk günü 1 g yükleme dozu ve bunu takiben hergün 500 mg doz önerilmektedir. Ayrıca sefepim diyalizi takiben de uygulanır. Sefepim mümkün olduğu kadar günün aynı saatinde uygulanmalıdır. Hemodiyaliz uygulanacak hastalarda, diyaliz başlangıcında vücutta bulunan sefepim miktarının yaklaşık % 68’i 3 saat süren bir diyaliz sonucunda atılmış olur. Sürekli ayaktan periton diyalizi yapılan hastalarda infeksiyonun şiddetine göre böbrek fonksiyonu normal hastalarda önerilen dozlarda, ancak 48 saatlik aralarla sefepim uygulanır. Örneğin infeksiyonun ciddiyetine göre 48 saat arayla 500 mg, 1 g veya 2 g önerilebilir. Böbrek yetmezliği olan pediatrik hastalar: Erişkin ve pediatrik hastalarda sefepimin farmakokinetiği benzer olduğundan, bu hasta grubunda da sefepim dozunun ayarlanması gerekir. 2 ay ile 12 yaş arasındaki çocuk hastalardaki 50 mg/kg’lık dozlar ve 1-2 aylık bebeklerdeki 30 mg/kg’lık dozlar erişkinlerdeki 2 g’lık doza eşdeğerdir. Erişkinlerdekine benzer şekilde doz aralıkları uzatılmalı veya doz azaltılmalıdır. Sadece serum kreatinin biliniyorsa, aşağıdaki formüllere göre kreatinin klirensi hesaplanabilir.. Kreatinin klirensi/(mL/dak/1.73 m2)= 0.55 x boy (cm) / serum kreatinin (mg/dL) Kreatinin klirensi/(mL/dak/1.73 m2)= 0.52 x boy (cm) – 3.6 / serum kreatinin (mg/dL) Karaciğer yetmezliği: Karaciğer yetmezliği durumunda doz ayarlaması gerekmez. Solüsyon hazırlanması ve uygulama şekli:Unisef toz aşağıdaki tabloda gösterilen seyreltici hacimleri kullanılarak hazırlanmalıdır.       Sulandırması için eklenecek miktar (mL)   Yaklaşık elde edilecek hacim (mL) Yaklaşık sefepim konsantrasyonu (mg/mL) İntravenöz 500 mg flakon   1 gram flakon   5   10   5.6   11.3   100   100 İntramusküler 500 mg flakon   1 gram flakon   1.3   2.4   1.8   3.6   280   280  

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

UNİSEF 500 mg IM/IV Enjektabl Flakon

Saklama Koşulları

Çocukların ulaşamayacağı yerlerde, 30°C’nin altındaki oda sıcaklığında, ışıktan koruyarak ve ambalajında saklanmalıdır. Sulandırıldığında 30°C’nin altında (oda sıcaklığında) 24 saat, buzdolabında 7 gün saklanabilir.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

UNİSEF 1 g IM/IV Enjektabl Flakon; 1 flakon ve 10 mL çözücü içeren ambalajlardadır.

Uyarılar/Önlemler

UNİSEF tedavisine başlamadan önce hastada sefepim, sefalosporinler, penisilinler ve diğer antibiyotiklere karşı aşırı duyarlılık reaksiyonu olup olmadığı dikkatli bir şekilde soruşturulmalıdır. Beta-laktam antibiyotikler arasında çapraz-duyarlılık reaksiyonu net olarak bildirildiği ve penisiline duyarlı hastaların %10’undan daha fazlasında görülebileceği için, penisiline duyarlı hastalarda sefepim kullanılacak ise özellikle dikkatli olunmalıdır. Sefepimee karşı klinik olarak önemli alerjik bir reaksiyon görülürse ilaç derhal kesilmeli ve uygun tedaviye geçilmelidir. Ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonları; epinefrin, oksijen, İ.V. yoldan sıvı ve antihistaminik uygulanması, kortikosteroidler, pressör aminler ve havayolunun açık tutulması gibi acil önlemlerin alınmasını gerektirebilir. Sefepim de dahil olmak üzere tüm geniş spektrumlu antibiyotiklerle psödomembranöz kolit görüldüğü bildirildiğinden, antibiyotik kullanımına bağlı diyare gözlenen hastalarda bu durum dikkate alınmalıdır. Antibiyotikler kolonun normal florasını bozabilir ve Clostridia’ların aşırı çoğalmasına neden olabilir. Clostridium difficile’nin ürettiği toksinler antibiyotiğe bağlı kolitin en sık görülen nedenidir. Psödomembranöz kolit tanısı konulduğunda uygun tedaviye başlanmalıdır. Hafif vakalar sadece ilacın kesilmesi ile düzelebilir. Ciddi bir psödomembranöz kolit vakası söz konusu ise sıvı ve elektrolit tedavisinin yanısıra protein desteği ve Clostridium difficile’ye etkili bir antibakteriyel ilaç kullanılmalıdır. Kolitin diğer sebepleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer geniş spektrumlu antibiyotiklerle olduğu gibi uzun süreli sefepim tedavisi sırasında duyarlı olmayan bakterilerin aşırı çoğalmasına rastlanabilir. Tedavi sırasında süperenfeksiyon gelişmesi halinde, uygun tedavilere başvurulmalıdır. Birçok sefalosporin gibi sefepim de protrombin aktivitesinde azalma yapabilir. Renal yetmezlik, hepatik yetmezlik, beslenme bozukluğu, uzun süreli antimikrobiyal tedavi gibi riski artıran durumlarda protrombin zamanı izlenmeli ve gerekirse K vitamini verilmelidir. Böbrek yetersizliği olan (kreatinin klirensi £ 60 mL/dakika) hastalarda daha yavaş olan renal eliminasyon hızını kompanse etmek için sefepim dozu ayarlanmalıdır. Böbrek yetersizliği olan hastalarda ayarlanmamış sefepim dozlarının verilmesi ile ensefalopati, nöbet, miyoklonus ve/veya böbrek bozukluğu dahil ciddi advers etkiler bildirilmiştir. Gebelikte kullanımı: Gebelik kategorisi B’dir. Sefepimin fertilite veya fetus üzerinde, hayvan deneyleriyle kanıtlanmış herhangi bir olumsuz etkisi olmamasına rağmen gebe kadınlarla yapılmış yeterli ve iyi kontrollü çalışmalar yoktur. Hayvan üreme çalışmaları her zaman insandaki cevabı yansıtamıyacağından, gebelikte ancak açıkça gerekli olduğu durumlarda kullanılmalıdır. Emziren annelerde kullanımı: Sefepim anne sütüne çok düşük konsantrasyonlarda (0.5 mg/mL) geçer. Emziren annelere sefepim uygulandığında dikkatli olunmalıdır. Pediatrik kullanımı: Sefepimin1 aylıktan daha büyük bebek ve çocuklardaki etkinlik ve güvenilirliği kanıtlanmıştır. Yaşlılarda kullanımı: Klinik çalışmalarda, geriatrik hastalara önerilen mutad erişkin sefepim dozları ile klinik etkinlik ve güvenilirliğin geriatrik olmayan erişkin hastalardakine benzer olduğu saptanmıştır. Renal yetmezliği bulunan yaşlı hastalarda doz ayarlanmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

UNİSEF genellikle iyi tolere edilir. Sefepim ile en sık görülen yan etkiler; gastrointestinal belirtiler ve aşırı duyarlılık reaksiyonlarıdır. Yapılan klinik çalışmalarda sıklıkla bildirilen yan etkiler arasında; kızarıklık, kolit (psödomembranöz kolit dahil), diyare, ateş, baş ağrısı, bulantı, oral moniliazis, kaşıntı, ürtiker, vajinit ve kusma sayılmaktadır. Ayrıca İ.V. infüzyon yerinde flebit veya inflamasyon gibi lokal reaksiyonlar gelişebilir. İ.M. uygulama ise çok iyi tolere edilir, ancak nadiren injeksiyon yerinde inflamasyon ve ağrı oluşabilir. Klinik çalışmalarda %1 sıklıkla saptanan ve sefepim tedavisi ile ilişkisi bilinmeyen laboratuvar testi değişiklikleri; pozitif Coombs testi (hemoliz olmadan), serum fosforunun azalması, ALT/SGPT ve AST/SGOT artışları, eozinofili, anormal PTZ ve PT değerleridir. Daha seyrek olarak; alkalen fosfataz, BUN, kalsiyum, kreatinin, fosfor, potasyum, total bilirubin değerlerinde artışlar ve kalsiyum, hematokrit, nötrofil, trombosit, lökosit değerlerinde de azalmalar görülmüştür. Renal disfonksiyonu olan ve sefepim dozu ayarlanmadan uygulama yapılan hastalarda ensefalopati, miyoklonus ve konvülsiyonlar kaydedilmiştir. Bu yan etkilerin sefepime bağlı olup olmadığı saptanamamıştır. Diğer sefalosporinlerde olduğu gibi; anafilaktik şok dahil olmak üzere anafilaksi, geçici lökopeni, nötropeni agranülositoz ve trombositopeni bildirilmiştir.  Sefalosporin grubu antibiyotik kullanımında saptanan yan etki ve laboratuvar değişiklikleri ise; Stevens-Johnson Sendromu, eritema multiforme, toksik epidermal nekroliz, renal disfonksiyon, toksik nefropati, aplastik anemi, hemolitik anemi, hemoraji, kolestazis de dahil olmak üzere hepatik disfonksiyon ve pansitopenidir. Sefepimin bebek ve çocuklarda bildirilen güvenilirlik profili yetişkinlerdeki ile benzerdir. Klinik çalışmalarda en sık görülen yan etki döküntüdür. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

20 Film Kaplı Tablet, PVC/ PE /PVDC Alüminyum şeffaf blister ambalaj içinde kullanma talimatıyla beraber karton kutuda ambalajlanmıştır.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Araç ve makine kullanımı üzerine bilinen herhangi bir etkisi yoktur.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

ULTRACEF 250 mg film kaplı tablet

İlaç Nasıl Kullanılır

Hayvan toksikoloji çalışmalarında tek doz 5000 mg/kg gibi yüksek dozlar uygulandığında ciddi veya letal sonuçlar kaydedilmemiştir. Sefprozil esas olarak böbreklerden atılır. Ciddi doz aşımı halinde, özellikle böbrek fonksiyonları azalmış hastalarda, sefprozil vücuttan hemodiyaliz ile uzaklaştırılabilir.

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

Her bir film kaplı tablet 250 mg sefprozile eşdeğer 261,55 mg sefprozil monohidrat içerir.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

Geçerli değil.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Sefprozil’e, sefalosporin grubu antibiyotiklere veya diğer bileşenlerine karşı alerjisi olanlarda kontrendikedir.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

Ağız yoluyla alınır.

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

Doz Aşımı Ve Tedavisi

ULTRACEF 250 mg film kaplı tablet

Etkin Maddeler

18.07.2012

Farmakodinamik Özellikler

24 ay

Farmakokinetik Özellikler

243/75

Farmasötik Form

25 °C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

Gebelik Ve Laktasyon

Mikrokristalin selüloz, sodyum nişasta glikolat, magnezyum stearat, opadry orange (85G23790) içeriği olarak; polivinil alkol, talk, san demir oksit (E172İÜ), makrogol/PEG, lesitin (soya) (E322), titanyum dioksit (El71), kırmızı demir oksit (E172Ü), FD&C Günbatımı şansı (El 10) içerir.

Ambalajın Niteliği Ve İçeriği

Araç ve makine kullanma yeteneği üzerindeki etkileri ile ilgili çalışma yapılmamıştır. Ancak, hastalar postüral hipotansiyona bağlı semptomların (baş dönmesi gibi) meydana gelme olasılığı ile ilgili bilgilendirilmelidir ve UROREC’in kendilerini nasıl etkileyeceğini anlayana kadar araç ve makine kullanırken dikkatli olunmalıdır.

Araç Ve Makine Kullanımı Üzerindeki Etkiler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller, “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” ne uygun olarak imha edilmelidir.

İlacı Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler

UROREC® 4 mg Kapsül

İlacın Olası Yan Etkileri Nelerdir

Silodosin sağlıklı erkek bireylerde 48 mg/gün’e kadar olan dozlarda değerlendirilmiştir. Doz sınırlayıcı advers reaksiyon postüral hipertansiyondur. Eğer ağızdan yeni alınmışsa kusturma veya midenin boşaltılması düşünülebilir. UROREC’in yüksek dozu hipotansiyona neden olabilir, kardiyovasküler destek sağlanmalıdır. Silodosin yüksek oranda (% 96.6) proteine bağlı olduğundan diyalizin büyük bir yararının olması mümkün değildir.

İlaç Nasıl Kullanılır

Silodosin 4.0 mg

İlaç Nedir Ve Niçin Kullanılır

Geçerli değildir.

İlaç Saklanma Koşulları Nasıldır

Etkin madde ya da yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kullanımı kontrendikedir.

Beşeri Tıbbi Üründen Arta Kalan Maddelerin İmhası

Ağız yolundan uygulanır.

Beşeri Tıbbi Ürünün Adı

06.06.2012

Diğer Tıbbi Ürünler İle Etkileşimler Ve Diğer Etki

UROREC® 4 mg Kapsül

Doz Aşımı Ve Tedavisi

12.06.2012

Etkin Maddeler

30 ay

Farmakodinamik Özellikler

227/3

Farmakokinetik Özellikler

Benign prostat hiperplazisinin (BPH) belirti ve semptomlarının tedavisinde kullanılır.

Farmasötik Form

Prejelatinize mısır nişastası, Mannitol (E421), Magnezyum stearat, Sodyum lauril sülfat, Jelatin, Titanyum dioksit (E171), Sarı demir oksit (E172)

Doz Aşımı

Doz aşımı sonucu Dermokortikosteroidler, sistemik yan etkilere neden olabilecek oranda emilebilirler, bu açıdan dikkatli kullanılmaları gerekir.

Endikasyonlar

Temas dermatiti, meslek ekzeması, nummüler-dejeneratif ve seboreik ekzemada, dishidrotik ekzemada, variköz sendromda ekzema, çocuk ekzeması, nörodermit, anal ekzema, atopik dermatit, lichen ruber planus, psoriasis, böcek sokmaları, güneş yanıkları gibi yerel tedaviye cevap veren allerjik ve iltihabi deri hastalıklarının tedavisinde endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Hidrokortizonasetat sıvağda kısmen çözünmüş (aktif-form), kısmen süspanse (depo-form) durumdadır. Üre ise tamamen çözünmüştür. Topikal uygulanan kortikosteroidler normal deriden absorbe edilebilirler. Kapalı bandaj tekniğinin uygulanması veya enflamasyon durumlarında absorpsiyon artar. Hidrokortizonasetat halojensiz bir kortikosteroid olduğundan deride atrofi ve striae’ye neden olma riski oldukça düşüktür. Hidrokortizonasetat gibi halojensiz kortikosteroidler basamaklı tedavi (akut sendromlar düzelinceye kadar kuvvetli etkili steroid kullanıp, subakut fazda zayıf etkili steroid ile devam edip, semptomlar ortadan kalktıktan sonra sadece sıvağ kullanılarak tedaviyi bitirme) için elverişli özelliklere sahiptir. Üre ise, allerjen etkisi olmayan, antipruritik, hidratizan, keratolitik, antibakteriyel, penetrasyon artırıcı ve epidermal proliferasyonu önleyici etkileri olan bir bileşiktir.

Farmakokinetik Özellikler

Topikal kortikosteroidlerin perkütan absorpsiyonları, kortikosteroidin konsantrasyonuna ve uygulama sırasında oklüzyon yapılıp yapılmamasına bağlı olarak değişir. Sağlıklı ve normal cilde uygulandığında sistemik absorpsiyon, ciltten emilim minimum oranda olduğu için oldukça düşüktür. Ciltten absorbe olduktan sonra sistemik kortikosteroidlere benzer farmakokinetik özelliklere sahiptir. Karaciğerde biyolojik olarak inaktif maddelere metabolize olduktan sonra böbrek yoluyla atılırlar. Az miktarda metabolize olmamış madde idrarla dışarı atılır. Enflamasyon ve/veya diğer cilt hastalıklarının varlığı gibi etkenler emilimin artmasına neden olur. Üre, vücutta proteinlerin katabolizması sonucu açığa çıkar. 100 g yağı alınmış deride 1 g Üre mevcuttur. Üre vücut sıvılarında bol miktarda endojen olarak zaten bulunduğundan topikal uygulamadan sonra Üre’nin farmakokinetiği üzerine yapılmış bir çalışma mevcut değildir.

Farmasötik Şekli

Krem

Formülü

1g kremde  : Hidrokortizonasetat 5 mg (% 0.5), Üre (Karbamid) 50 mg (% 5). Koruyucular : Klorheksidinhidroklorit, Triklozan, Butilhidroksianisol. Ureacort Krem, %0.5 Hidrokortizonasetat ve %5 Üre ihtiva eder. Ureacort Krem’in sıvağı %37 lipid ihtiva eden, yıkanabilir, O/W (su içinde yağ) bir sistemdir.

İlaç Etkileşmeleri

Uzun süreyle geniş alanlarda kullanıldığı takdirde sistemik absorpsiyonu artacağından ve Fenitoin, Barbitüratlar ve Rifampisin ile beraber kullanıldığı takdirde Hidrokortizon’un hepatik eliminasyonu hızlanabilir, buna paralel olarak farmakolojik etkide azalma görülebilir. Antikoagülanlara cevap azalabilir. Üre ile ilgili olarak bilinen bir geçimsizlik yoktur.

Kontraendikasyonlar

Bütün dermokortikoid preparatlar deri tüberkülozlarında, frengi özellikli deri hastalıklarında, viral enfeksiyonlarda (Vaccina ve Varicella dahil), mikotik rahatsızlıklarda kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Genellikle tedavi başlangıcında günde 2-3 kez ince bir tabaka halinde uygulanır. Bebeklerde ve 4. yaşa kadar çocuklarda uygulama süresi 3 haftayı geçmemelidir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Ureacort Yağlı Krem, 30g.

Saklama Koşulları

Çocukların göremeyeceği ve erişemeyeceği yerlerde, ambalajında ve 25 °C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Ureacort Krem kutu üzerinde belirtilen son kullanma tarihinden önce kullanılmalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

30g’lık aluminyum tüpte, prospektüsü ile birlikte karton kutuda.

Uyarılar/Önlemler

HARİCEN KULLANILIR. Gözle temasından sakınınız. Bazı hastalar ve özellikle çocuklar, topikal kortikosteroidlerin oluşturduğu HPA (Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal eksen) supresyonuna karşı daha duyarlıdırlar. Bu tip hastalarda topikal kortikosteroidler uzun süreler ve geniş yüzeyler halinde kullanılmamalı ve mümkün ise tekrarlanan bandaj uygulamalarından kaçınılmalıdır. Dermatolojik bir enfeksiyonun varlığında tedaviye uygun bir antifungal veya antibakteriyel eklenmelidir. Deri kıvrımlarında, yüzde ve çocuklarda kısa süreli kullanılmalıdır.   Gebelikte kullanım C kategorisi: Topikal kortikosteroidler ile gebe kadınlarda kontrollü bir çalışma yapılmamıştır. Topikal kortikosteroidler, eğer hekim ilacın gebe kadına sağlayacağı yararın, fetüs üzerindeki potansiyel riskini haklı göstereceğine inanıyorsa gebelik süresince kullanılmalıdır. Topikal kortikosteroidler’in geniş yüzeyli, fazla miktarda ve uzun süreli uygulamalarından kaçınılmalıdır Topikal kortikosteroidler’in doğurganlığı etkileyip etkilemediği, anne sütüne karışıp karışmadığı bilinmemektedir. Süt veren annelerde ancak doktor kontrolünde kullanılmalıdır.   REÇETE İLE SATILIR.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Dermokortikoidler genel olarak aşırı dozlarda uzun süre kullanıldıklarında, vücutta geniş yüzeylere, zedelenmiş cilde tatbik edildiklerinde, ayrıca kapalı bandaj uygulandığında absorpsiyonları artarak istenmeyen sistemik yan etkilere neden olabilirler. Ayrıca ciltte yanma, batma, follikülit, kuruluk vb. lokal reaksiyonlar ortaya çıkabilir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Bütün potent opioid analjeziklerde olduğu gibi, doz aşımı remifentanilin bilinen farmakolojik etkilerinin uzantısı olarak görülür. Ultiva’nın etki süresinin çok kısa olması nedeniyle, ilacın uygulanmasını takip eden kısa süre içinde doz aşımı ile meydana gelen toksik etki potansiyeli sınırlıdır. İlacın bırakılmasından sonra cevap hızla geri döner ve on dakika içinde başlangıç durumuna dönülür.   İlacın aşırı dozda alındığını düşündüren bulgular varsa ya da böyle bir durumdan şüpheleniliyorsa, Ultiva uygulaması kesilmeli, hastanın solunum yollarının açıklığı devam etttirilmeli, oksijen ile kontrollü ya da yardımlı ventilasyona başlanmalı ve  kardiyovasküler fonksiyonlar yeterli derecede sürdürülmelidir. Kas sertliği nedeniyle ortaya çıkan  solunum depresyonu durumunda yardımlı ya da kontrollü solunumu kolaylaştırmak için nöromüsküler bloke edici bir ajan kullanımı gerekebilir. Hipotansiyonun tedavisi için, intravenöz sıvılar ve vazopressörler kullanılabilir ve diğer destekleyici önlemler alınabilir. Şiddetli solunum depresyonu ve kas sertliğini kontrol altına almak için, spesifik antidot olarak nalokson gibi bir opioid antagonisti intravenöz yoldan uygulanabilir. Ultiva aşırı dozajını takiben gelişen solunum depresyonunun süresinin opioid antagonistinin etki süresini aşması olası değildir.

Endikasyonlar

Ultiva, kardiyak cerrahiyi de içeren cerrahi işlemler süresince, genel anestezinin indüksiyonu ve/veya devamı sırasında yakın gözetim altında, analjezik ajan olarak kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Remifentanil, etkisi hızla başlayan ve çok kısa süren selektif bir mu-opioid agonistidir. Remifentanilin mu-opioid aktivitesi nalokson gibi narkotik antagonistlerle antagonize edilir. Sağlıklı gönüllüler ve hastalar üzerinde yapılmış olan histamin testleri remifentanilin 30mg/kg doza kadar bolus uygulamasından sonra histamin seviyelerinde yükselme olmadığını göstermiştir.

Farmakokinetik Özellikler

Remifentanilin tavsiye edilen dozlarda uygulamasını takiben etkili biyolojik yarılanma ömrü 3-10 dakikadır. Genç, sağlıklı yetişkinlerde remifentanilin ortalama klirensi 40ml/dak/kg, santral dağılım hacmi 100ml/kg ve kararlı durum dağılım hacmi 350ml/kg’dır. Remifentanilin kan konsantrasyonları tavsiye edilen doz aralığında uygulanan doz ile orantılıdır. İnfüzyon hızındaki her 0.1mg/kg/dak.’lık artış için remifentanilin kan konsantrasyonlarında 2.5ng/ml artış meydana gelir. Remifentanil plazma proteinlerine yaklaşık %70 oranında bağlanır.    Metabolizması:Remifentanil, spesifik olmayan kan ve doku esterazları tarafından metabolize olmaya duyarlı bir “esteraz ile metabolize olan opioid”dir. Remifentanilin metabolizasyonu sonucu inaktif karboksilik asit metaboliti oluşur (remifentanilin 1/4600’ü kadar potenttir). Sağlıklı yetişkinlerde metabolitin yarılanma ömrü 2 saattir. Remifentanilin yaklaşık %95’i karboksilik asit metaboliti olarak idrarla atılır. Remifentanil plazma kolinesterazı için substrat değildir.   Plasental geçiş: Maternal kandaki remifentanil konsantrasyonunun %50’si kadarı fetal kanda gözlenmiştir. Böbrek yetmezliği: Remifentanil bazlı sedasyonun geri dönüşü renal fonksiyonun bozukluğundan etkilenmez. Değişen derecelerde renal yetmezliği olan hastalarda, yoğun bakımda 3 güne kadar olan uygulamalardan sonra bile remifentanilin farmakokinetiğinde önemli bir değişiklik görülmemiştir. Renal yetmezliği olan hastalarda karboksilik asit metabolitinin klirensi azalır. Orta ve şiddetli böbrek yetmezliği bulunan yoğun bakım hastalarında karboksilik asit metabolitinin konsantrasyonu remifentanil kararlı durumundan 100 kat daha fazla olarak beklenir. Bu hastalarda remifentanilin 3 güne kadar infüzyon olarak uygulamalarından sonra bile bu metabolitin birikmesinin mü-opioidlerin klinik etkileriyle sonuçlanmadığı klinik veriler tarafından gösterilmiştir. Renal replasman tedavisinde remifentanilin atıldığına dair bir kanıt yoktur. Karboksilik asit metaboliti ise hemodiyaliz sırasında en az %30 civarında atılır.   Karaciğer yetmezliği: Karaciğer transplantı yapılması düşünülen şiddetli karaciğer yetmezliği bulunan ya da karaciğer transplant cerrahisinin anhepatik fazı süresince remifentanilin farmakokinetiği değişmez. Şiddetli karaciğer yetmezliği bulunan hastalar, remifentanilin solunumu deprese edici etkisine karşı biraz daha duyarlı olabilirler. Bu hastalar yakından izlenmeli ve remifentanil dozu hastanın bireysel ihtiyacına göre ayarlanmalıdır.   Çocuklar: 5 gün-17 yaş arasındaki çocuk hastalarda, ortalama klirens ve kararlı durum dağılım hacmi genç çocuklarda yüksektir ve 17 yaşından itibaren sağlıklı genç yetişkinlerde düşmeye başlar. Remifentanilin yarı ömrü yeni doğanlarda önemli değişiklik göstermez. Bu da remifentanilin infüzyonundaki değişim sonrası analjezik etki değişiminin genç, sağlıklı yetişkinlerdekine benzer şekilde hızlı olduğunu gösterir. 2-17 yaş arasındaki çocuk hastalarda karboksilik asid metabolitinin farmakokinetiği vücut ağırlığındaki farklılıkların düzeltilmesinden sonra yetişkinlerdeki ile aynıdır.   Yaşlılar: Genç hastalarla karşılaştırıldığında remifentanilin klirensi yaşlı hastalarda (>65) biraz (yaklaşık %25) düşer. Remifentanilin farmakodinamik aktivitesi artan yaş ile artar. Yaşlı hastalarda elektroensefalogramda (EEG) delta dalgalarının oluşumu için remifentanil EC50 genç hastalardakilerden %50 daha düşüktür. Bu nedenle, yaşlı hastalarda remifentanil başlangıç dozu %50 oranında azaltılmalı ve sonra hastanın bireysel ihtiyacına göre ayarlanmalıdır.  

Farmasötik Şekli

Enjektabl Toz içeren Flakon (iv) Steril , Apirojen

Formülü

Ultiva steril, endotoksin ve koruyucu madde içermeyen, beyaz-kırık beyaz renkte liyofilize bir tozdur. Kullanılmadan önce sulandırılması gerekir. Tarif edildiği şekilde hazırlandığında Ultiva çözeltisi berrak ve renksiz olup 1mg/ml remifentanil’e eşdeğer remifentanil hidroklorür içerir.   Yardımcı maddeler: 15 mg glisin, pH ayarı için seyreltik hidroklorik asit.

İlaç Etkileşmeleri

Remifentanil, plazmakolinesteraz tarafından metabolize edilmez; bu nedenle, bu enzimle metabolize olan ilaçlarla etkileşimi beklenmez.   Diğer opioidlerde olduğu gibi, remifentanil, inhalasyon ve i.v anesteziklerinin ve benzodiazepinlerin anestezi için gereken miktarlarını ve dozlarını azaltır (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu). Birarada kullanılan SSS depresanı ilaçların dozu azaltılmazsa, hastalarda bu ilaçlarla ilgili yan etki insidansında artış görülebilir.    Birlikte beta-blokerler ya da kalsiyum kanal bloker ajanlar gibi kardiyak antidepresan ilaçlar kullanan hastalarda Ultiva’nın kardiyovasküler etkileri (hipotansiyon ve bradikardi) daha şiddetli olarak gözlenebilir.

Kontraendikasyonlar

Formülasyonunda glisin bulunduğu için Ultiva’nın epidural ve intratekal kullanımı kontrendikedir. Ultiva preparatın bileşiminde bulunan maddelerden herhangi birine ve diğer fentanil analoglarına aşırı duyarlı olduğu bilinen kişilerde kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Ultiva sadece, solunum ve kalp fonksiyonlarını izlemek ve desteklemek için yeterli donanıma sahip yerlerde ve anestezik ilaçların kullanımı, solunum ve kalbin canlandırılması dahil potent opioidlerin beklenen yan etkilerini tanıyıp müdahale etme konusunda özel olarak eğitilmiş kişiler tarafından uygulanmalıdır. Böyle bir eğitim hastanın solunum yollarının açılması ve solunum yollarının açıklığının sürdürülmesini de içermelidir. Ultiva’nın devamlı infüzyonu hızlı akan i.v kanüle kalibre edilmiş infüzyon cihazı ile ya da özel şekilde ayarlanmış i.v hat yoluyla uygulanmalıdır. Bu infüzyon hattı potansiyel ölü boşlukları en aza indirmek için venöz kanüle ya da yakınına bağlanmalıdır. (Bkz. Hastanın anestezik ihtiyacına göre Ultiva dozunu ayarlamaya yardımcı, vücut ağırlığı ile infüzyon hızları örneklerini içeren tabloların bulunduğu uygulama talimatları).   Kullanımdan sonra kalan Ultiva’nın uzaklaştırılması için hattın yeterli derecede temizlenmesinde infüzyon hattının ayrılması veya tıkanmasının önlenmesine dikkat edilmelidir (Bkz. Uyarılar/Önlemler). Ultiva sadece intravenöz kullanım içindir ve epidural veya intratekal enjektabl şeklinde uygulanmamalıdır (Bkz. Kontrendikasyonları).   Ultiva enjeksiyonluk çözelti haline getirildiğinde ve daha sonra aşağıdaki i.v. sıvılardan birisi ile karıştırılarak 20-250mg/ml’ye (yetişkinler için önerilen seyreltme 50mg/ml, 1 yaş ve üstü çocuklar için ise 25mg/mldir) seyreltildiğinde oda sıcaklığında (250C) 24 saat stabildir. Genel anestezi için tavsiye edilen seyreltme 50mg/ml’dir. Sterilize Enjeksiyonluk Su %5 Dekstroz Enjeksiyon %5 Dekstroz ve %0.9 Sodyum Klorür Enjeksiyon % 0.9 Sodyum Klorür Enjeksiyon %0.45 Sodyum Klorür Enjeksiyon (Ultiva’yı hastanın anestezik ihtiyaçlarına göre ayarlamada yardımcı tablolar dahil uygulama talimatlarına bakınız)   Genel Anestezi: Ultiva uygulaması hastanın cevabına göre bireyselleştirilmelidir. Ultiva’nın genel anestezide tek ajan olarak kullanımı önerilmemektedir.   Yetişkinler: Aşağıdaki tablo başlangıç infüzyon hızlarını ve doz aralığını göstermektedir.   Tablo:Yetişkinler için doz bilgileri  Endikasyon Bolus infüzyon (mg/kg) Sürekli infüzyon (mg/kg/dak) Başlangıç hızı     Aralık Ventilasyonlu hastalarda anestezi indüksiyonu 1 (en az 30 saniyelik bir sürede uygulayın) 0.5 – 1 – Ventilasyonlu hastalarda anestezinin sürdürülmesi – Nitroz oksid    (%66) – İzofluran    (Başlangıç dozu 0.5 MAC) – Propofol (Başlangıç dozu 100mg/kg/dak)     0.5-1   0.5-1   0.5-1     0.4   0.25   0.25     0.1-2   0.05-2   0.05-2 Spontan ventilasyonlu anestezi Önerilmez 0.04 0.025-0.1   Ultiva indüksiyonda bolus infüzyon olarak verildiğinde en az 30 saniyelik bir süre içinde uygulanmalıdır. Yukarıda önerilen dozlarda remifentanil anesteziyi devam ettirmek için gerekli olan hipnotik madde miktarını önemli oranda azaltır. Bu nedenle, anestezinin aşırı derinliğini önlemek için izofluran ve propofol yukarıda önerildiği şekilde uygulanmalıdır (Bkz. Birarada uygulanan ilaçlar). Remifentanil ile birlikte kullanılan hipnotiklerin önerilen dozları için geçerli bir veri bulunmamaktadır.   Anestezi indüksiyonu: Ultiva anestezi indüksiyonunda propofol, tiopental ya da izofluran gibi hipnotik bir madde ile uygulanmalıdır. Ultiva, en az 30 saniyelik bir süre içinde, 1mg/kg’lık başlangıç bolus infüzyonu yapılarak ya da başlangıç infüzyonu yapılmadan, 0.5-1 mg/kg/dakikalık infüzyon hızıyla uygulanabilir. Ultiva infüzyonunun başlangıcından 8-10 dakikadan daha fazla bir süre sonra endotrakeal entübasyon uygulanacaksa bolus infüzyon gerekli değildir.   Anestezinin sürdürülmesi: Endotrakeal entübasyondan sonra Ultiva’nın enfüzyon hızı, anestezi tekniğine göre, yukarıdaki tabloda açıklandığı şekilde azaltılmalıdır. Ultiva’nın etkisinin hızla başlaması ve kısa süre devam etmesi nedeniyle, anestezi sırasında uygulama hızı, istenilen mu-opioid cevaba ulaşmak için her 2-5 dakikada bir %25-50’lik aralıklarla aşağı ya da %25-100’lük aralıklarla yukarı ayarlanabilir. Hafif anesteziye cevap olarak her 2-5 dakikada takviye bolus infüzyonlar uygulanabilir.   Spontan ventilasyonlu anestezi: Spontan ventilasyonlu anestezide solunum depresyonu oluşumu muhtemeldir. Hastanın ihtiyacına göre dozun ayarlanmasında özel dikkat gösterilmelidir ve solunumun desteklenmesi gerekli olabilir. Anestezinin indüksiyonu ve devam ettirilmesi için tavsiye edilen başlangıç infüzyon hızı etki elde edilene kadar artırılmak üzere 0.04mg/kg/dak.’dır. 0.025-0.1mg/kg/dak.’lık infüzyon hızlarında çalışılmıştır. Bolus enjeksiyon önerilmez.   İlacın kesilmesiyle ilgili yol gösterici bilgiler: Ultiva’nın etkisinin hızla ortadan kalkması nedeniyle ilacın kesilmesinden sonraki 5-10 dakika içinde hiçbir opioid etki kalmayacaktır. Postoperatif ağrı beklenilen cerrahi operasyona alınacak hastalarda analjezikler, Ultiva’nın kesilmesinden önce veya kesilmesinden hemen sonra uygulanmalıdır. Etki süresi daha uzun olan analjeziğin maksimum etkiye ulaşması için yeterince süre geçmesi sağlanmalıdır. Analjeziklerin seçimi cerrahi operasyona ve hastanın postoperatif bakım seviyesine uygun olmalıdır.   Birarada uygulanan ilaçlar: Remifentanil, anestezi için gereken inhalasyon anestezikleri, hipnotik ve benzodiazepinlerin miktarlarını veya dozlarını azaltır (Bkz. Uyarılar/Önlemler, İlaç Etkileşmeleri). Anestezide kullanılan izofluran, tiyopentan, propofol ve temazepam gibi ajanların dozları remifentanil ile kullanıldıklarında %75 oranına kadar azaltılmaktadır.   Çocuklar (1-12 yaş): Anestezi indüksiyonu: Doz önerisinde bulunmak için yeterli veri mevcut değildir.   Anestezinin sürdürülmesi: Tablo: Çocuk hastalarda (1-12 yaş) anestezinin sürdürülmesi için doz bilgileri: Birlikte kullanılan anestezik ajan       Ultiva bolus infüzyon µg/kg Ultiva devamlı infüzyon µg/kg/dak Başlangıç hızı Sürdürme hızı Nitröz oksit (%70)   Halotan (başlangıç dozu 0.3 MAC)   Sevofluran (başlangıç dozu 0.3 MAC)   İzofluran (başlangıç dozu 0.3 MAC)   1   1   1   1 0.4   0.25   0.25   0.25 0.4-3   0.05-1.3   0.05-0.9   0.06-0.9 Bolus infüzyon şeklinde verildiğinde Ultiva en az 30 saniyede uygulanmalıdır. Eğer sİmültane bolus doz verilmemişse, Ultiva infüzyonundan en az 5 dakika sonraya kadar cerrahi işlem başlatılmamalıdır. Cerrahi prosedürün uygunluğuna göre çocuk hastalar monitör edilmeli ve analjezinin derinliği için de doz titrasyonu yapılmalıdır.   Birarada kullanılan ilaçlar: Yukarıdaki tabloda önerilen dozlara göre, remifentanil, anestezinin sürdürülmesi için gereken hipnotik ajan doz miktarını önemli ölçüde azaltır. Bu nedenle izofluran, halotan ve sevofluran, fazla derin anesteziden kaçınmak için yukarıda önerildiği gibi uygulanmalıdır. Remifentanilin diğer hipnotiklerle birlikte kullanımında doz önerisi için geçerli bir veri bulunmamaktadır. (Bkz: Yetişkinler ve Birlikte Kullanılan İlaçlar).

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Ultiva 1mg Enjektabl Toz içeren Flakon Ultiva 2mg Enjektabl Toz içeren Flakon

Saklama Koşulları

250C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Talimatlara uygun şekilde hazırlanmış olan çözelti oda temparatüründe fiziksel ve kimyasal olarak 24 saat stabildir. Bununla birlikte, Ultiva antimikrobiyal koruyucu içermediğinden hazırlanan çözeltinin sterilitesinin sağlanmasına dikkat edilmelidir. Hazırlanan enjektabl  çözeltiler derhal kullanılmalı ve kullanılmayanlar atılmalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

5 adet 10ml’lik flakon, karton kutularda.

Uyarılar/Önlemler

Ultiva, sadece solunum ve kalp fonksiyonlarının izlenmesi ve desteklenmesi için yeterli donanım bulunduğunda ve anestezik ilaçların kullanımı, solunum ve kalbin canlandırılması dahil potent opioidlerin beklenen advers etkilerini tanıyıp müdahale etme konusunda özel olarak eğitilmiş kişiler tarafından uygulanmalıdır. Böyle bir eğitim, hastanın solunum yollarının açılması, solunum yollarının açıklığının ve yardımlı ventilasyonun sürdürülmesini de içine almalıdır. Bütün opioidlerde olduğu gibi, Ultiva’nın genel anestezide tek ajan olarak kullanımı önerilmez.   Kas sertliğinin önlenmesi ve tedavisi: Ultiva’nın tavsiye edilen dozlarda kullanımıyla kas sertliği meydana gelebilir. Diğer opioidlerde olduğu gibi, kas sertliği oluşma sıklığı doz ve uygulama hızına bağlıdır. Bu nedenle, bolus infüzyon, en az 30 saniyelik bir sürede uygulanmalıdır. Remifentanil tarafından meydana gelen kas sertliği hastanın klinik durumu gözönüne alınarak uygun destekleyici önlemlerle tedavi edilmelidir. Anestezi indüksiyonu sırasında meydana gelen aşırı kas sertliği nöromüsküler bloke edici bir ajanın ve/veya ek olarak hipnotik ajanların uygulanmasıyla tedavi edilmelidir. Analjezik olarak remifentanil uygulaması sırasında görülen kas sertliği remifentanil uygulamasının durdurulması ya da uygulama hızının azaltılması ile tedavi edilebilir. Remifentanil infüzyonunun kesilmesini takiben kas sertliğindeki çözülme bir kaç dakika içinde gerçekleşir. Alternatif olarak bir opioid antagonisti kullanılabilir, fakat bu, remifentanilin analjezik etkisini azaltabilir ya da ortadan kaldırabilir.   Solunum depresyonunun tedavisi: Bütün potent opioidlerde olduğu gibi, ani analjezi belirgin bir solunum depresyonuna eşlik eder. Bu nedenle, remifentanil yalnız solunum depresyonunu izleme ve bunun üstesinden gelme kolaylıklarının bulunduğu yerlerde kullanılmalıdır. Solunum depresyonunun görünüşü, infüzyon hızının %50 azaltılması ya da infüzyonun geçici olarak durdurulmasını içine almak üzere uygun şekilde kontrol altına alınmalıdır. Diğer fentanil analoglarından farklı olarak, remifentanilin uzun süre uygulamayı takiben bile yinelenen solunum yolu depresyonuna neden olduğu gösterilmemiştir. Bununla birlikte, operasyon sonrası anesteziden çıkışa pek çok faktör etkili olabileceğinden, hastanın kendine gelip taburcu edilmesinden önce bilincinin yerinde olduğundan ve yeterli spontan ventilasyona ulaşıldığından emin olmak önem taşır.   Kardiyovasküler etkiler:Hipotansiyon ve bradikardi (Bkz: Yan Etkiler.Advers Etkiler) Ultiva infüzyon hızının ya da aynı zamanda uygulanan anestezik dozunun azaltılmasıyla ya da uygun antikolinerjik, vazopresör ajanlar, i.v sıvıların kullanımıyla kontrol altına alınabilir. Kuvvetten düşmüş, hipovolemik ve yaşlı hastalar remifentanilin kardiyovasküler etkilerine karşı daha duyarlı olabilirler.   Etkinin çabuk ortadan kalkması:Ultiva’nın etkisinin hızla ortadan kalkması nedeniyle uygulamanın kesilmesinden sonraki 5-10 dakika içinde hiçbir opioid aktivite kalmayacaktır. Post-operatif ağrı beklenen cerrahi operasyona alınan hastalarda Ultiva’nın kesilmesinden önce veya kesilmesinden hemen sonra analjezikler uygulanabilir. Daha uzun süre etkili analjeziğin maksimum etkisine ulaşmak için yeterli süre bulunması sağlanmalıdır. Analjezik seçimi hastanın geçirdiği cerrahi operasyona ve ameliyat sonrası bakım seviyesine uygun olmalıdır.   Yanlış uygulama: İntravenöz hat i.v sıvı ya da diğer ilaçlarla boşalırsa i.v hat ve/veya kanülün ölü boşluğunda solunum depresyonu, apne ve/veya kas sertliğine neden olabilecek miktarda Ultiva bulunabilir. Bu durumu önlemek için, Ultiva hızlı akışlı i.v hatta uygulanmalı; ya da kalan ilacın yeterli şekilde temizlendiği veya Ultiva uygulanmasını takiben uzaklaştırılan, sadece Ultiva’ya ayrılmış bir i.v hat kullanılmalıdır.   İlaç alışkanlığı: Diğer opioidlerde olduğu gibi, remifentanil bağımlılık meydana getirebilir.   Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı: İlaçların gebelikte kullanımını gösteren sınıflamada remifentanil C kategorisine giren bir ilaçtır. Gebelerde yeterli ve iyi kontrol edilmiş araştırmalar yapılmamıştır. Bu nedenle, Ultiva’nın gebelikte kullanımı ancak olası faydaların fetüse olası risklerden daha fazla olduğuna karar verilen durumlarda uygundur. Remifentanilin anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Bununla birlikte, fentanil analogları anne sütüne geçtiğinden ve sıçan sütünde remifentanil ile ilgili maddeler bulunduğundan süt veren annelere remifentanil verildiğinde dikkatli olunmalıdır.   Doğum ağrıları ve doğum: Remifentanilin doğum ağrıları ve doğum sırasındaki güvenilirliği kanıtlanmamıştır. Remifentanilin sezaryan ya da normal doğum sırasında kullanımı için yeterli veri bulunmamaktadır. Remifentanil plasentayı geçer ve fentanil analogları bebekte solunum depresyonuna neden olabilir.   Araba kullanma ve makine çalıştırma üzerindeki etkiler: Anestezik ajanlar kullanılan bir tedaviden sonra hastanın erken taburcu edilmesi düşünülüyorsa hastaya araba kullanmaması ve makine çalıştırmaması önerilmelidir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Remifentanil ile ilgili olarak en yaygın görülen advers etkiler mu-opioid agonist farmakolojisinin direkt uzantısıdır. Kontrollü anestezi çalışmalarının tüm fazlarından yararlanılarak tesbit edilmiş, remifentanilin tavsiye edilen dozlarda verilmesiyle görülen yan etkiler ve insidansları şöyledir:   Çok yaygın (> = %10): bulantı, kusma, hipotansiyon, iskelet kaslarında sertlik. Yaygın (%1 – %10 arasında): post-operatif titreme, post-operatif hipertansiyon, bradikardi, akut solunum depresyonu, apne ve kaşıntı Seyrek (%0.1 ile %0.10 arasında): Hipoksi, konstipasyon, post-operatif ağrı. Nadir (< %0.1): Sedasyon (genel anesteziden ayılma sırasında).   Bu ters etkiler remifentanil uygulaması kesildiğinde ya da uygulama hızı azaltıldığında ortadan kalkar.   Aşağıda sıralanan yan etkiler ve raporlama sıklıkları remifentanil pazara verildikten sonra olan raporlamalara göre değerlendirilmelkedir:   Tek veya daha fazla anestetik ajanla birlikte Ultiva verilen hastalarda çok nadir olarak anafilaksiyi de içine alan alerjik reaksiyonlar bildirilmiştir. Remifentanil diğer anestezik ajanlarla birlikte verildiğinde genellikle bradikardinin öncülük ettiği asistoli ve kardiyak arrest vakaları nadir olarak rapor edilmiştir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE HEKİMİNİZE BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Bütün potent opioid analjeziklerde olduğu gibi, doz aşımı remifentanilin bilinen farmakolojik etkilerinin uzantısı olarak görülür. Ultiva’nın etki süresinin çok kısa olması nedeniyle, ilacın uygulanmasını takip eden kısa süre içinde doz aşımı ile meydana gelen toksik etki potansiyeli sınırlıdır. İlacın bırakılmasından sonra cevap hızla geri döner ve on dakika içinde başlangıç durumuna dönülür.   İlacın aşırı dozda alındığını düşündüren bulgular varsa ya da böyle bir durumdan şüpheleniliyorsa, Ultiva uygulaması kesilmeli, hastanın solunum yollarının açıklığı devam etttirilmeli, oksijen ile kontrollü ya da yardımlı ventilasyona başlanmalı ve  kardiyovasküler fonksiyonlar yeterli derecede sürdürülmelidir. Kas sertliği nedeniyle ortaya çıkan  solunum depresyonu durumunda yardımlı ya da kontrollü solunumu kolaylaştırmak için nöromüsküler bloke edici bir ajan kullanımı gerekebilir. Hipotansiyonun tedavisi için, intravenöz sıvılar ve vazopressörler kullanılabilir ve diğer destekleyici önlemler alınabilir. Şiddetli solunum depresyonu ve kas sertliğini kontrol altına almak için, spesifik antidot olarak nalokson gibi bir opioid antagonisti intravenöz yoldan uygulanabilir. Ultiva aşırı dozajını takiben gelişen solunum depresyonunun süresinin opioid antagonistinin etki süresini aşması olası değildir.

Endikasyonlar

Ultiva, kardiyak cerrahiyi de içeren cerrahi işlemler süresince, genel anestezinin indüksiyonu ve/veya devamı sırasında yakın gözetim altında, analjezik ajan olarak kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Remifentanil, etkisi hızla başlayan ve çok kısa süren selektif bir mu-opioid agonistidir. Remifentanilin mu-opioid aktivitesi nalokson gibi narkotik antagonistlerle antagonize edilir. Sağlıklı gönüllüler ve hastalar üzerinde yapılmış olan histamin testleri remifentanilin 30mg/kg doza kadar bolus uygulamasından sonra histamin seviyelerinde yükselme olmadığını göstermiştir.

Farmakokinetik Özellikler

Remifentanilin tavsiye edilen dozlarda uygulamasını takiben etkili biyolojik yarılanma ömrü 3-10 dakikadır. Genç, sağlıklı yetişkinlerde remifentanilin ortalama klirensi 40ml/dak/kg, santral dağılım hacmi 100ml/kg ve kararlı durum dağılım hacmi 350ml/kg’dır. Remifentanilin kan konsantrasyonları tavsiye edilen doz aralığında uygulanan doz ile orantılıdır. İnfüzyon hızındaki her 0.1mg/kg/dak.’lık artış için remifentanilin kan konsantrasyonlarında 2.5ng/ml artış meydana gelir. Remifentanil plazma proteinlerine yaklaşık %70 oranında bağlanır.    Metabolizması:Remifentanil, spesifik olmayan kan ve doku esterazları tarafından metabolize olmaya duyarlı bir “esteraz ile metabolize olan opioid”dir. Remifentanilin metabolizasyonu sonucu inaktif karboksilik asit metaboliti oluşur (remifentanilin 1/4600’ü kadar potenttir). Sağlıklı yetişkinlerde metabolitin yarılanma ömrü 2 saattir. Remifentanilin yaklaşık %95’i karboksilik asit metaboliti olarak idrarla atılır. Remifentanil plazma kolinesterazı için substrat değildir.   Plasental geçiş: Maternal kandaki remifentanil konsantrasyonunun %50’si kadarı fetal kanda gözlenmiştir. Böbrek yetmezliği: Remifentanil bazlı sedasyonun geri dönüşü renal fonksiyonun bozukluğundan etkilenmez. Değişen derecelerde renal yetmezliği olan hastalarda, yoğun bakımda 3 güne kadar olan uygulamalardan sonra bile remifentanilin farmakokinetiğinde önemli bir değişiklik görülmemiştir. Renal yetmezliği olan hastalarda karboksilik asit metabolitinin klirensi azalır. Orta ve şiddetli böbrek yetmezliği bulunan yoğun bakım hastalarında karboksilik asit metabolitinin konsantrasyonu remifentanil kararlı durumundan 100 kat daha fazla olarak beklenir. Bu hastalarda remifentanilin 3 güne kadar infüzyon olarak uygulamalarından sonra bile bu metabolitin birikmesinin mü-opioidlerin klinik etkileriyle sonuçlanmadığı klinik veriler tarafından gösterilmiştir. Renal replasman tedavisinde remifentanilin atıldığına dair bir kanıt yoktur. Karboksilik asit metaboliti ise hemodiyaliz sırasında en az %30 civarında atılır.   Karaciğer yetmezliği: Karaciğer transplantı yapılması düşünülen şiddetli karaciğer yetmezliği bulunan ya da karaciğer transplant cerrahisinin anhepatik fazı süresince remifentanilin farmakokinetiği değişmez. Şiddetli karaciğer yetmezliği bulunan hastalar, remifentanilin solunumu deprese edici etkisine karşı biraz daha duyarlı olabilirler. Bu hastalar yakından izlenmeli ve remifentanil dozu hastanın bireysel ihtiyacına göre ayarlanmalıdır.   Çocuklar: 5 gün-17 yaş arasındaki çocuk hastalarda, ortalama klirens ve kararlı durum dağılım hacmi genç çocuklarda yüksektir ve 17 yaşından itibaren sağlıklı genç yetişkinlerde düşmeye başlar. Remifentanilin yarı ömrü yeni doğanlarda önemli değişiklik göstermez. Bu da remifentanilin infüzyonundaki değişim sonrası analjezik etki değişiminin genç, sağlıklı yetişkinlerdekine benzer şekilde hızlı olduğunu gösterir. 2-17 yaş arasındaki çocuk hastalarda karboksilik asid metabolitinin farmakokinetiği vücut ağırlığındaki farklılıkların düzeltilmesinden sonra yetişkinlerdeki ile aynıdır.   Yaşlılar: Genç hastalarla karşılaştırıldığında remifentanilin klirensi yaşlı hastalarda (>65) biraz (yaklaşık %25) düşer. Remifentanilin farmakodinamik aktivitesi artan yaş ile artar. Yaşlı hastalarda elektroensefalogramda (EEG) delta dalgalarının oluşumu için remifentanil EC50 genç hastalardakilerden %50 daha düşüktür. Bu nedenle, yaşlı hastalarda remifentanil başlangıç dozu %50 oranında azaltılmalı ve sonra hastanın bireysel ihtiyacına göre ayarlanmalıdır.

Farmasötik Şekli

Enjektabl Toz içeren Flakon (iv) Steril, Apirojen

Formülü

Ultiva steril, endotoksin ve koruyucu madde içermeyen, beyaz-kırık beyaz renkte liyofilize bir tozdur. Kullanılmadan önce sulandırılması gerekir.   Tarif edildiği şekilde hazırlandığında Ultiva çözeltisi berrak ve renksiz olup 1mg/ml remifentanil’e eşdeğer remifentanil hidroklorür içerir.   Yardımcı maddeler: 15mgn glisin, pH ayarı için seyreltik hidroklorik asit.

İlaç Etkileşmeleri

Remifentanil, plazmakolinesteraz tarafından metabolize edilmez; bu nedenle, bu enzimle metabolize olan ilaçlarla etkileşimi beklenmez.   Diğer opioidlerde olduğu gibi, remifentanil, inhalasyon ve i.v anesteziklerinin ve benzodiazepinlerin anestezi için gereken miktarlarını ve dozlarını azaltır (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu). Birarada kullanılan SSS depresanı ilaçların dozu azaltılmazsa, hastalarda bu ilaçlarla ilgili yan etki insidansında artış görülebilir.    Birlikte beta-blokerler ya da kalsiyum kanal bloker ajanlar gibi kardiyak antidepresan ilaçlar kullanan hastalarda Ultiva’nın kardiyovasküler etkileri (hipotansiyon ve bradikardi) daha şiddetli olarak gözlenebilir.

Kontraendikasyonlar

Formülasyonunda glisin bulunduğu için Ultiva’nın epidural ve intratekal kullanımı kontrendikedir. Ultiva preparatın bileşiminde bulunan maddelerden herhangi birine ve diğer fentanil analoglarına aşırı duyarlı olduğu bilinen kişilerde kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Ultiva sadece, solunum ve kalp fonksiyonlarını izlemek ve desteklemek için yeterli donanıma sahip yerlerde ve anestezik ilaçların kullanımı, solunum ve kalbin canlandırılması dahil potent opioidlerin beklenen yan etkilerini tanıyıp müdahale etme konusunda özel olarak eğitilmiş kişiler tarafından uygulanmalıdır. Böyle bir eğitim hastanın solunum yollarının açılması ve solunum yollarının açıklığının sürdürülmesini de içermelidir. Ultiva’nın devamlı infüzyonu hızlı akan i.v kanüle kalibre edilmiş infüzyon cihazı ile ya da özel şekilde ayarlanmış i.v hat yoluyla uygulanmalıdır. Bu infüzyon hattı potansiyel ölü boşlukları en aza indirmek için venöz kanüle ya da yakınına bağlanmalıdır. (Bkz. Hastanın anestezik ihtiyacına göre Ultiva dozunu ayarlamaya yardımcı, vücut ağırlığı ile infüzyon hızları örneklerini içeren tabloların bulunduğu uygulama talimatları).   Kullanımdan sonra kalan Ultiva’nın uzaklaştırılması için hattın yeterli derecede temizlenmesinde infüzyon hattının ayrılması veya tıkanmasının önlenmesine dikkat edilmelidir (Bkz. Uyarılar/Önlemler). Ultiva sadece intravenöz kullanım içindir ve epidural veya intratekal enjektabl şeklinde uygulanmamalıdır (Bkz. Kontrendikasyonları).   Ultiva enjeksiyonluk çözelti haline getirildiğinde ve daha sonra aşağıdaki i.v. sıvılardan birisi ile karıştırılarak 20-250mg/ml’ye (yetişkinler için önerilen seyreltme 50mg/ml, 1 yaş ve üstü çocuklar için ise 25mg/mldir) seyreltildiğinde oda sıcaklığında (250C) 24 saat stabildir. Genel anestezi için tavsiye edilen seyreltme 50mg/ml’dir. Sterilize Enjeksiyonluk Su %5 Dekstroz Enjeksiyon %5 Dekstroz ve %0.9 Sodyum Klorür Enjeksiyon % 0.9 Sodyum Klorür Enjeksiyon %0.45 Sodyum Klorür Enjeksiyon (Ultiva’yı hastanın anestezik ihtiyaçlarına göre ayarlamada yardımcı tablolar dahil uygulama talimatlarına bakınız)   Genel Anestezi: Ultiva uygulaması hastanın cevabına göre bireyselleştirilmelidir. Ultiva’nın genel anestezide tek ajan olarak kullanımı önerilmemektedir.   Yetişkinler: Aşağıdaki tablo başlangıç infüzyon hızlarını ve doz aralığını göstermektedir.   Tablo:Yetişkinler için doz bilgileri  Endikasyon Bolus infüzyon (mg/kg) Sürekli infüzyon (mg/kg/dak) Başlangıç hızı     Aralık Ventilasyonlu hastalarda anestezi indüksiyonu 1 (en az 30 saniyelik bir sürede uygulayın) 0.5 – 1 – Ventilasyonlu hastalarda anestezinin sürdürülmesi – Nitroz oksid    (%66) – İzofluran    (Başlangıç dozu 0.5 MAC) – Propofol (Başlangıç dozu 100mg/kg/dak)     0.5-1   0.5-1   0.5-1     0.4   0.25   0.25     0.1-2   0.05-2   0.05-2 Spontan ventilasyonlu anestezi Önerilmez 0.04 0.025-0.1   Ultiva indüksiyonda bolus infüzyon olarak verildiğinde en az 30 saniyelik bir süre içinde uygulanmalıdır. Yukarıda önerilen dozlarda remifentanil anesteziyi devam ettirmek için gerekli olan hipnotik madde miktarını önemli oranda azaltır. Bu nedenle, anestezinin aşırı derinliğini önlemek için izofluran ve propofol yukarıda önerildiği şekilde uygulanmalıdır (Bkz. Birarada uygulanan ilaçlar). Remifentanil ile birlikte kullanılan hipnotiklerin önerilen dozları için geçerli bir veri bulunmamaktadır.   Anestezi indüksiyonu: Ultiva anestezi indüksiyonunda propofol, tiopental ya da izofluran gibi hipnotik bir madde ile uygulanmalıdır. Ultiva, en az 30 saniyelik bir süre içinde, 1mg/kg’lık başlangıç bolus infüzyonu yapılarak ya da başlangıç infüzyonu yapılmadan, 0.5-1 mg/kg/dakikalık infüzyon hızıyla uygulanabilir. Ultiva infüzyonunun başlangıcından 8-10 dakikadan daha fazla bir süre sonra endotrakeal entübasyon uygulanacaksa bolus infüzyon gerekli değildir.   Anestezinin sürdürülmesi: Endotrakeal entübasyondan sonra Ultiva’nın enfüzyon hızı, anestezi tekniğine göre, yukarıdaki tabloda açıklandığı şekilde azaltılmalıdır. Ultiva’nın etkisinin hızla başlaması ve kısa süre devam etmesi nedeniyle, anestezi sırasında uygulama hızı, istenilen mu-opioid cevaba ulaşmak için her 2-5 dakikada bir %25-50’lik aralıklarla aşağı ya da %25-100’lük aralıklarla yukarı ayarlanabilir. Hafif anesteziye cevap olarak her 2-5 dakikada takviye bolus infüzyonlar uygulanabilir.   Spontan ventilasyonlu anestezi: Spontan ventilasyonlu anestezide solunum depresyonu oluşumu muhtemeldir. Hastanın ihtiyacına göre dozun ayarlanmasında özel dikkat gösterilmelidir ve solunumun desteklenmesi gerekli olabilir. Anestezinin indüksiyonu ve devam ettirilmesi için tavsiye edilen başlangıç infüzyon hızı etki elde edilene kadar artırılmak üzere 0.04mg/kg/dak.’dır. 0.025-0.1mg/kg/dak.’lık infüzyon hızlarında çalışılmıştır. Bolus enjeksiyon önerilmez.   İlacın kesilmesiyle ilgili yol gösterici bilgiler: Ultiva’nın etkisinin hızla ortadan kalkması nedeniyle ilacın kesilmesinden sonraki 5-10 dakika içinde hiçbir opioid etki kalmayacaktır. Postoperatif ağrı beklenilen cerrahi operasyona alınacak hastalarda analjezikler, Ultiva’nın kesilmesinden önce veya kesilmesinden hemen sonra uygulanmalıdır. Etki süresi daha uzun olan analjeziğin maksimum etkiye ulaşması için yeterince süre geçmesi sağlanmalıdır. Analjeziklerin seçimi cerrahi operasyona ve hastanın postoperatif bakım seviyesine uygun olmalıdır.   Birarada uygulanan ilaçlar: Remifentanil, anestezi için gereken inhalasyon anestezikleri, hipnotik ve benzodiazepinlerin miktarlarını veya dozlarını azaltır (Bkz. Uyarılar/Önlemler, İlaç Etkileşmeleri). Anestezide kullanılan izofluran, tiyopentan, propofol ve temazepam gibi ajanların dozları remifentanil ile kullanıldıklarında %75 oranına kadar azaltılmaktadır.   Çocuklar (1-12 yaş): Anestezi indüksiyonu: Doz önerisinde bulunmak için yeterli veri mevcut değildir.   Anestezinin sürdürülmesi: Tablo: Çocuk hastalarda (1-12 yaş) anestezinin sürdürülmesi için doz bilgileri: Birlikte kullanılan anestezik ajan       Ultiva bolus infüzyon µg/kg Ultiva devamlı infüzyon µg/kg/dak Başlangıç hızı Sürdürme hızı Nitröz oksit (%70)   Halotan (başlangıç dozu 0.3 MAC)   Sevofluran (başlangıç dozu 0.3 MAC)   İzofluran (başlangıç dozu 0.3 MAC)   1   1   1   1 0.4   0.25   0.25   0.25 0.4-3   0.05-1.3   0.05-0.9   0.06-0.9 Bolus infüzyon şeklinde veri

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Ultiva 1mg Enjektabl Toz içeren Flakon Ultiva 5mg Enjektabl Toz içeren Flakon

Saklama Koşulları

250C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Talimatlara uygun şekilde hazırlanmış olan çözelti oda temparatüründe fiziksel ve kimyasal olarak 24 saat stabildir. Bununla birlikte, Ultiva antimikrobiyal koruyucu içermediğinden hazırlanan çözeltinin sterilitesinin sağlanmasına dikkat edilmelidir. Hazırlanan enjektabl  çözeltiler derhal kullanılmalı ve kullanılmayanlar atılmalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

5 adet 5ml’lik flakon, karton kutularda.

Uyarılar/Önlemler

Ultiva, sadece solunum ve kalp fonksiyonlarının izlenmesi ve desteklenmesi için yeterli donanım bulunduğunda ve anestezik ilaçların kullanımı, solunum ve kalbin canlandırılması dahil potent opioidlerin beklenen advers etkilerini tanıyıp müdahale etme konusunda özel olarak eğitilmiş kişiler tarafından uygulanmalıdır. Böyle bir eğitim, hastanın solunum yollarının açılması, solunum yollarının açıklığının ve yardımlı ventilasyonun sürdürülmesini de içine almalıdır. Bütün opioidlerde olduğu gibi, Ultiva’nın genel anestezide tek ajan olarak kullanımı önerilmez.   Kas sertliğinin önlenmesi ve tedavisi: Ultiva’nın tavsiye edilen dozlarda kullanımıyla kas sertliği meydana gelebilir. Diğer opioidlerde olduğu gibi, kas sertliği oluşma sıklığı doz ve uygulama hızına bağlıdır. Bu nedenle, bolus infüzyon, en az 30 saniyelik bir sürede uygulanmalıdır. Remifentanil tarafından meydana gelen kas sertliği hastanın klinik durumu gözönüne alınarak uygun destekleyici önlemlerle tedavi edilmelidir. Anestezi indüksiyonu sırasında meydana gelen aşırı kas sertliği nöromüsküler bloke edici bir ajanın ve/veya ek olarak hipnotik ajanların uygulanmasıyla tedavi edilmelidir. Analjezik olarak remifentanil uygulaması sırasında görülen kas sertliği remifentanil uygulamasının durdurulması ya da uygulama hızının azaltılması ile tedavi edilebilir. Remifentanil infüzyonunun kesilmesini takiben kas sertliğindeki çözülme bir kaç dakika içinde gerçekleşir. Alternatif olarak bir opioid antagonisti kullanılabilir, fakat bu, remifentanilin analjezik etkisini azaltabilir ya da ortadan kaldırabilir.   Solunum depresyonunun tedavisi: Bütün potent opioidlerde olduğu gibi, ani analjezi belirgin bir solunum depresyonuna eşlik eder. Bu nedenle, remifentanil yalnız solunum depresyonunu izleme ve bunun üstesinden gelme kolaylıklarının bulunduğu yerlerde kullanılmalıdır. Solunum depresyonunun görünüşü, infüzyon hızının %50 azaltılması ya da infüzyonun geçici olarak durdurulmasını içine almak üzere uygun şekilde kontrol altına alınmalıdır. Diğer fentanil analoglarından farklı olarak, remifentanilin uzun süre uygulamayı takiben bile yinelenen solunum yolu depresyonuna neden olduğu gösterilmemiştir. Bununla birlikte, operasyon sonrası anesteziden çıkışa pek çok faktör etkili olabileceğinden, hastanın kendine gelip taburcu edilmesinden önce bilincinin yerinde olduğundan ve yeterli spontan ventilasyona ulaşıldığından emin olmak önem taşır.   Kardiyovasküler etkiler:Hipotansiyon ve bradikardi (Bkz: Yan Etkiler.Advers Etkiler) Ultiva infüzyon hızının ya da aynı zamanda uygulanan anestezik dozunun azaltılmasıyla ya da uygun antikolinerjik, vazopresör ajanlar, i.v sıvıların kullanımıyla kontrol altına alınabilir. Kuvvetten düşmüş, hipovolemik ve yaşlı hastalar remifentanilin kardiyovasküler etkilerine karşı daha duyarlı olabilirler.   Etkinin çabuk ortadan kalkması:Ultiva’nın etkisinin hızla ortadan kalkması nedeniyle uygulamanın kesilmesinden sonraki 5-10 dakika içinde hiçbir opioid aktivite kalmayacaktır. Post-operatif ağrı beklenen cerrahi operasyona alınan hastalarda Ultiva’nın kesilmesinden önce veya kesilmesinden hemen sonra analjezikler uygulanabilir. Daha uzun süre etkili analjeziğin maksimum etkisine ulaşmak için yeterli süre bulunması sağlanmalıdır. Analjezik seçimi hastanın geçirdiği cerrahi operasyona ve ameliyat sonrası bakım seviyesine uygun olmalıdır.   Yanlış uygulama: İntravenöz hat i.v sıvı ya da diğer ilaçlarla boşalırsa i.v hat ve/veya kanülün ölü boşluğunda solunum depresyonu, apne ve/veya kas sertliğine neden olabilecek miktarda Ultiva bulunabilir. Bu durumu önlemek için, Ultiva hızlı akışlı i.v hatta uygulanmalı; ya da kalan ilacın yeterli şekilde temizlendiği veya Ultiva uygulanmasını takiben uzaklaştırılan, sadece Ultiva’ya ayrılmış bir i.v hat kullanılmalıdır.   İlaç alışkanlığı: Diğer opioidlerde olduğu gibi, remifentanil bağımlılık meydana getirebilir.   Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı: İlaçların gebelikte kullanımını gösteren sınıflamada remifentanil C kategorisine giren bir ilaçtır. Gebelerde yeterli ve iyi kontrol edilmiş araştırmalar yapılmamıştır. Bu nedenle, Ultiva’nın gebelikte kullanımı ancak olası faydaların fetüse olası risklerden daha fazla olduğuna karar verilen durumlarda uygundur. Remifentanilin anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Bununla birlikte, fentanil analogları anne sütüne geçtiğinden ve sıçan sütünde remifentanil ile ilgili maddeler bulunduğundan süt veren annelere remifentanil verildiğinde dikkatli olunmalıdır.   Doğum ağrıları ve doğum: Remifentanilin doğum ağrıları ve doğum sırasındaki güvenilirliği kanıtlanmamıştır. Remifentanilin sezaryan ya da normal doğum sırasında kullanımı için yeterli veri bulunmamaktadır. Remifentanil plasentayı geçer ve fentanil analogları bebekte solunum depresyonuna neden olabilir.   Araba kullanma ve makine çalıştırma üzerindeki etkiler: Anestezik ajanlar kullanılan bir tedaviden sonra hastanın erken taburcu edilmesi düşünülüyorsa hastaya araba kullanmaması ve makine çalıştırmaması önerilmelidir.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Remifentanil ile ilgili olarak en yaygın görülen advers etkiler mu-opioid agonist farmakolojisinin direkt uzantısıdır. Kontrollü anestezi çalışmalarının tüm fazlarından yararlanılarak tesbit edilmiş, remifentanilin tavsiye edilen dozlarda verilmesiyle görülen yan etkiler ve insidansları şöyledir:   Çok yaygın (> = %10): bulantı, kusma, hipotansiyon, iskelet kaslarında sertlik. Yaygın (%1 – %10 arasında): post-operatif titreme, post-operatif hipertansiyon, bradikardi, akut solunum depresyonu, apne ve kaşıntı Seyrek (%0.1 ile %0.10 arasında): Hipoksi, konstipasyon, post-operatif ağrı. Nadir (< %0.1): Sedasyon (genel anesteziden ayılma sırasında).   Bu ters etkiler remifentanil uygulaması kesildiğinde ya da uygulama hızı azaltıldığında ortadan kalkar.   Aşağıda sıralanan yan etkiler ve raporlama sıklıkları remifentanil pazara verildikten sonra olan raporlamalara göre değerlendirilmelkedir:   Tek veya daha fazla anestetik ajanla birlikte Ultiva verilen hastalarda çok nadir olarak anafilaksiyi de içine alan alerjik reaksiyonlar bildirilmiştir. Remifentanil diğer anestezik ajanlarla birlikte verildiğinde genellikle bradikardinin öncülük ettiği asistoli ve kardiyak arrest vakaları nadir olarak rapor edilmiştir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE HEKİMİNİZE BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

UROCARE tek saşeler olarak paketlenmiştir. Bu nedenle doz aşımı riski uzaklaştırılmıştır. Yine de doz aşımı olduğunda oral yoldan çeşitli sıvılar verilerek ilacın idrar yolu ile elimine edilmeye çalışılması yeterlidir.

Endikasyonlar

Fosfomisine duyarlı patojenlerin neden olduğu komplike olmamış alt üriner sistem enfeksiyonlarının tedavisinde endikedir. Ayrıca diyagnostik ve cerrahi prosedürlerin profilaksisinde kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Fosfonik asit türevi olan fosfomisin trometamol [mono(2-amonyum-2-hidroksimetil-1,3propandiol)(2R-cis)-(3-metiloksiranil)-fosfonat] idrar yolu enfeksiyonlarının tedavisi için kullanılan geniş spektrumlu bir antibiyotiktir. Fosfomisin antibakteriyel etkinliğini bakteri hücre duvarı sentezini engelleyerek gösterir. Enol piruvil transferazı özgün olarak baskılayan özel etki mekanizması nedeni ile diğer antibiyotiklerle çapraz direnç gözlenmez ve muhtemelen diğer antibiyotiklerle sinerjizma gösterir (in vitro amoksisilin, sefaleksin, pipedimik asit ve aztreonam ile sinerji gösterir). Fosfomisin trometamolün antibakteriyel spektrumu in vitro üriner sistem enfeksiyonlarında sık olarak izole edilen birçok gram negatif ve gram pozitif bakteriyi içermektedir. Bunlardan bazıları E.coli, Citrobacter türleri, Klebsiella türleri, Proteus türleri, Staphylococcus türleri, Salmonella, S. Faecalis, P. Aeruginosa ve Serratia türleridir. İndol pozitif proteuslar orta derece duyarlı veya dirençlidir. Fosfomisin trometamol in vitro olarak bakterinin üriner sistem epiteline yapışmasını engeller.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim ve Biyoyararlanım: Fosfomisin trometamol erişkinler, yaşlılar ve çocuklarda gastrointestinal kanaldan hızla emilir. Oral ve intravenöz uygulama sonrasında plazma seviyeleri ve idrarla atılan miktarlardan hesaplanan UROCARE’in mutlak biyoyararlanımı 1,5-3 g dozlar için %31 ile %58 arasındadır. Ortalama plazma doruk konsantrasyonlarına genel olarak uygulamadan 2-3 saat sonra ulaşılır ve yaklaşık olarak 4 mg/L (0,5g) ile 33 mg/L (3 g) arasında değişir. 2-4 g doz aralığında fosfomisinin farmakokinetikleri dozdan bağımsızdır. Dağılım: Fosfomisin plazma proteinlerine bağlanmaz. Oral uygulamadan sonra 24. saate kadar yüksek oranlarda ve böbreklerde etkili terapötik konsantrasyonlar oluşturacak şekilde, genito-üriner sistemin tüm bölümlerine dağılır. İzlenen dağılım hacmi 10-21 litredir. İlaç plasentadan geçer. Metabolizasyon: Fosfomisinin metabolize olduğuna dair bilgi yoktur. Atılım: Eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 4 saattir. Fosfomisin çok yüksek idrar konsantrasyonları oluşturacak şekilde başlıca böbreklerle atılır. İdrarda 24-48 saat boyunca terapötik konsantrasyonlarda bulunur. Dozun yaklaşık %18-28’i enterohepatik döngüye uğrayarak feçesle atılır. Böbrek yetmezliği olanlarda glomerüler atılımı azalır ve plazma yarılanma süresi uzar. Böbrek fonksiyonlarının azalması durumunda idrar ile atılımı azalır.

Farmasötik Şekli

saşe

Formülü

Her 8 g’lık saşe; 3 gram fosfomisine eşdeğer 5.631 g Fosfomisin trometamol, aroma verici olarak mandalina esansı ve portakal esansı, tatlandırıcı olarak sakarin ve sükroz içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Eş zamanlı metoklopramid serum ve idrar konsantrasyonlarını düşürebileceğinden birlikte kullanılmamalıdır. Birlikte uygulanan simetidin ilacın farmakokinetiğini etkilememektedir.

Kontraendikasyonlar

Fosfomisine aşırı duyarlılığı olanlarda ve kreatinin klirensi 10 mL/dk altında olan ciddi böbrek yetmezliği bulunan kişilerde kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

75 yaşına kadar yaşlıların da dahil olduğu erişkinlerin komplike olmamış üriner sistem enfeksiyonlarında tavsiye edilen tek doz 3 g’dır. Yine yaşlılar da dahil olmak üzere erişkinlerde transüretral cerrahi veya tanı amaçlı girişimler öncesinde önerilen profilaksi dozu iki kez 3 g’lık dozlardır. İlk doz cerrahi girişimden 3 saat önce, ikinci doz cerrahiden 24 saat sonra alınmalıdır. Bir saşe UROCARE içeriği bir bardak suda çözülür ve çözünme tamamlandıktan sonra içilir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Saklama Koşulları

25 ºC’nin altındaki oda sıcaklığında ve kuru bir yerde saklayınız. Çocukların GÖREMEYECEĞİ, ERİŞEMEYECEĞİ yerlerde ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Tek Saşelik Kutuda

Uyarılar/Önlemler

Yiyeceklerle beraber alınması, kan ve idrar seviyelerinde hafif düşmeye neden olacak şekilde etkin maddenin emilimini geciktirebilir. UROCARE aç karnına alınmalıdır (yemeklerden 2-3 saat sonra). Geceleri yatmadan önce ve mesane boşaltıldıktan sonra kullanılması önerilir. Nadir kalıtımsal früktoz intoleransı, glikoz-galaktoz malabsorpsiyon veya sükroz-izomaltoz yetmezliği problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.  Nefrit, pyelonefrit gibi üst üriner sistem enfeksiyonlarında kullanılması önerilmemektedir. 12 yaş altındaki çocuklarda fosfomisinin etkinlik ve güvenilirliği ile ilgili yeterli ve iyi kontrollü klinik çalışma bulunmadığından, kullanımı önerilmemektedir. GEBELİKTE VE LAKTASYONDA KULLANIMI (Kategori B) Fosfomisinin gebelikte kullanımı konusunda yeterli bilgi yoktur. Hayvan çalışmalarında fosfomisinin teratojenik olduğu gösterilememiştir. Laktasyonda kullanımı: Fosfomisin trometamolün anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Ancak birçok ilacın anne sütüne geçtiği ve potansiyel ciddi yan etkilere yol açabileceği bilindiğinden; emziren annelerde emzirmeye devam etmeme veya ilacı kullanmama konusunda annenin ilaca gereksinimine göre karar verilmelidir. ARAÇ VE MAKİNE KULLANIMINA ETKİSİ İlacın dikkati veya reaksiyon zamanını değiştirebileceği konusunda bir bulgu yoktur.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

UROCARE genellikle iyi tolere edilir. Nadiren gastrointestinal rahatsızlıklar (bulantı, diyare, pirozis) ve çok daha nadiren cilt döküntüsü bildirilmiştir. Bu reaksiyonlar her hangi bir özel ve özgün tedaviyi gerektirmeden hızla geriler. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Akut doz aşımı hallerinde semptomatik tedavi uygulanır. Alınan ilacın, vücuttan uzaklaştırılması için hastayı kusturma, mide yıkaması, katartikler ve forse diüresis uygulanır. Özellikle konvülsiyonlar ve koma mevcutsa solunum yollarının açık tutulmasına özen gösterilmelidir. Hipotansiyon ve şok hallerinde intravenöz sıvılar ve vazopressörler uygulanır. Konvülsiyonlar standart antikonvülzan ilaçlarla kontrol edilir. Periferik vazopazm varsa ekstremitelere sıcak pansumanlar uygulanır

Endikasyonlar

Doğum, düşük ve kürtaj sonrası atoni ve kanamaların profilaksisi ve tedavisinde Postpartum devrede uterus involüsyonunun gecikmesi ( subinvolutio uteri ) Postpartum uterus atonisi

Farmakodinamik Özellikler

Metilergonovin doğal bir ergot alkaloidi olan ergobazinin yarı sentetik bir derivesidir. Metilergonovin uterus düz kasını doğrudan stimüle ederek mutat dozlarda kontraksiyonların kuvvet ve süresini arttırır. Daha yüksek dozlarda uterusun tonusu yükselir ve relaksasyon devreleri kısalır. Miyometriyumun kanayan damarlar çevresinde kontraksiyonu kanamayı durdurur. Metilergonovinin vazokonstrüktör etkisi de vardır ancak uterotonik etkisi vazokonstrüktör etkiye göre daha üstündür. vazokonstrüktör etki damar düz kaslarındaki alfa-adrenerjik ve serotonerjik reseptörlerin stimülasyonu ve endotel kaynaklı gevşeme faktörü (Nitrik oksid (NO)’ nün inhibisyonu ile açıklanmaktadır. Metilergonovin santral dopaminerjik reseptörler aracılığı ile emetik ve prolaktin inhibisyonu etkileri gösterirse de bu etkiler bromokriptine göre daha zayıftır.

Farmakokinetik Özellikler

Metilergonovin maleat klinik etkisini intravenöz enjeksiyondan sonra derhal, intramüsküler enjeksiyondan sonra 2-5 dakika içinde gösterir. İntravenöz olarak verilen metilergonovin maleat süratle plazmadan dokulara geçer. Biyotransformasyon: Metilergonavin maleat’ın plazma konsantrasyonları ilacın bifazik eliminasyona uğradığının göstermektedir. Alfa-faz eliminasyon yarılanma ömrü 2-3 dakika, beta-faz eliminasyon yarılanma ömrü 20-30 dakikadır. Fakat klinik etki 3 saat devam eder. 0.2 mg’lık bir İ.M. enjeksiyondan biyoyararlanım %78 olarak bildirilmiştir. Eliminasyonun birincil yolu hepatik biotransformasyon olup, ardından renal ekskresyon ile eliminasyon sağlanır. First-pass metabolizmanın belirgin olduğu bir hepatik biyotransformasyon söz konusudur.

Farmasötik Şekli

Enjeksiyonluk çözelti

Formülü

1 ml’lik ampulde; Metilergonovin maleat:0.2 mg

İlaç Etkileşmeleri

Diğer ergot alkaloidleri veya bromokriptin ile birlikte kullanıldığında nadiren hipertansiyon, hemipleji, konvülsiyon ve miyokard enfarktüsü görülebilir. Sigara ve nikotin : Aşırı nikotin absorpsiyonu vazokonstrüktör etkiyi şiddetlendirebilir. Metilergonovin koroner arter spazmı yapabileceğinden nitrogliserin ve diğer antianginal ilaçların etkinliği azalabilir. Genel anestezikler metilergonovinin vazokonstrüktör etkisini kuvvetlendirebilir. Halotan genel anestezide % 1 ‘ den fazla konsantrasyonlarda kullanıldığında metilergonovinin oksitosik etkisini engelleyerek ağır uterus kanamalarına yol açabilir. Vazopresör sempatomimetik ajanların ( lokal anesteziklerde bulunanlar dahil ) pressör etkisi kuvvetlenebilir, hipertansiyon, baş ağrısı, serebrovasküler kanama görülebilir. Dopamin ve ergonovin enfüzyonlarını aynı anda alan bir hastada gangren görülmüştür. Antipsikotikler ve metoklopramid metilergovonin etkisini azaltabilir. Güçlü CYP 3A4 (Makrolit antibiyotikleri, Proteaz inhibitörleri) ile birlikte kullanıldığında seyrek raporlanan ciddi yan etkiler oluşmuştur. Güçlü CYP 3A4 inhibitörleri, vazospazmla birlikte serebral iskemi ve/veya ekstiremitelerde iskemiye yol açar. Bununla birlikte tek başına metilergonovine kullanımında bu şekilde bir etkileşim rapor edilmemiştir. Güçlü CYP 3A4 inhibitörleri metilergonovine birlikte kullanmamalıdır. Güçlü CYP 3A4 inhibitörleri arasında makrolit antibiyotikleri (eritromisin, troleandomisin, klaritromisin), HIV proteaz veya ters transkriptaz inhibitörleri (ritonavir, indinavir, nelfinavir, delavirdine) veya azole grubu antifungaller (ketakonozole, itrakonozole, vorikonozole), dasatinib, efavirenz, posakonazol, proteaz inhibitörleri, serotonin 5-HT1D reseptör antagonistlerinin, sibutramin yer almaktadır. Methilergonovin efavirenz, posakonozole, proteaz inhibitörleri, Serotonin 5-HT1D reseptör antagonistleri, sibutramin ve vorikonozole ile birlikte kullanılmamalıdır. Methilergonovin Serotonin 5-HT1D reseptör antagonistlerinin (Serotonin modülatörleri) etkisini artırabilir.  Zayıf CYP 3A4 inhibitörleri dikkatli kullanılmalıdır. Zayıf CYP 3A4 inhibitörleri arasında sakuinavir, nefazodon, flukonazole, greyfut suyu, fluoksetin, zileuton ve kotrimazole yer almaktadır. Bu gruplar bütün CYP 3A4 inhibitörlerini içermez, metilergonavin kullanımı sırasında CYP 3A4’e etki eden ajan kullanımına dikkat edilmelidir. CYP3A4 inhibitörlerinin (modülatörleri) etkisini metilergonovin artırabilir. Diğer CYP 450 izoenzimlerinde herhangi bir farmakokinetik etkileşim bilinmemektedir.

Kontraendikasyonlar

Toksemi, gebelik süresinde, hipertansiyon, anjino pektoris, yeni geçirilmiş miyokard enfarktüsü, serebrovasküler hastalığı olanlar, geçici iskemik ataklar, periferik damar hastalığı veya Raynaud fenomeni, metilergonovin veya diğer ergot alkaloidlerine karşı alerji veya hipersensitivite durumlarında, CYP3A4 inhibitörleri ( proteaz inhibitörleri, azol antifungaller, bazı makrolid grubu antibiyotikler gibi ) ile kontrendikedir.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Uterjin Ampul, intramüsküler yolla kullanılır. İntravenöz enjeksiyon, ani hipertansiyon ve serebrovasküler felce neden olabilme ihtimali nedeniyle rutin olarak uygulanmaz. Yaşamı tehdit eden hususlar için, 60 saniyeden daha uzun süre İ.V. uygulama yapılabilecektir. Uterjin Ampul’ün mutat dozu ön omuzun veya plasentanın gelişinden sonra, lohusalık süresinde İ.M. yolla 1 ampul ( 0.2 mg ) dır. Enjeksiyon gerekiyorsa en fazla 5 doza kadar 2 – 4 saat sonra tekrarlanabilir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Uterjin 20 draje blister ambalajda.

Saklama Koşulları

Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız. 25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Işıktan koruyunuz.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Uterjin 1 cc Ampul, 3 ve 100 ampullük kutularda.

Uyarılar/Önlemler

UTERJİN® aşağıdaki hastalıkların mevcudiyeti halinde dikkatle kullanılmalı, risk/fayda oranı tartılmalıdır : hepatik fonksiyon azalması, mitral kapak stenozu, venoatrial şant, renal fonksiyon azalması, sepsis, angina pektoris ( non- stabil ), yeni geçirilmiş miyokard enfarktüsü, koroner hastalığı veya serebrovasküler hastalığı olanlarda, geçici iskemik ataklar, Raynaud fenomeni. Hipokalsemi metilergonovine karşı oksitosik cevabı azaltır. Dikkatle intravenöz kalsiyum glukonat verilmesiyle bu düzeltilebilir.. İkinci derece laborda dikkatli kullanılmalıdır. Uzun süreli kullanımda plevra ve peritonal fibrozise neden olabilir. Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanım: Gebelikte kullanım: Gebelik kategorisi C’ dir. Metilergonovin gebelikte kontrendikedir. Uterusun tetanik kontraksiyonu kan akımını azaltarak fetal distres sendromuna neden olur. Doğum: Metilergonovin plasenta çıkmadan verilmemelidir, eğer verilirse kuvvetli uterus kontraksiyonları nedeniyle plasentanın ve ikiz gebelik varsa ikinci çocuğun içeride hapsedilmesine ( captivation ) neden olur. Emzirme döneminde kullanım: Ergot alkaloidleri süte geçer. Normal dozda ve sürede metilergonovin alan bir annenin sütündeki ilaç miktarı bebeğe zarar verebilecek ölçüde değildir. Tavsiye edilen doz veya süreyi aşan annelerin bebeklerinde kronik ergot zehirlenmesi vakaları bildirilmiştir. Metilergonovin laktasyonu inhibe etmez. Postpartum devrede prolaktin salgısını bromokriptine göre daha az ölçüde inhibe eder. Bu nedenle uzun süre kullanılırsa laktasyonda gecikme veya azalma olabilir. Emziren kadına Metilergonovin uygulanırken dikkatli olunmalıdır. Emziren anneler Uterjin uygulamasından önce uyarılmalıdır. Pediatri : Yeni doğmuşlarda metilergonovinin vücuttan atılması daha uzun bir süre gerektirebilir. Uterjin Ampul doğumdan sonra rutin olarak intravenöz yolla enjekte edilmemelidir. Hipertansiyon ve serebrovasküler kanama riski mevcuttur. İntravenöz enjeksiyon hayat kurtarıcı bir çare olarak gerekli görülüyorsa, en az 60 saniyede yavaşça ve kan basıncı monitorize edilerek yapılmalıdır. ARAÇ VE MAKİNE KULLANIMINA ETKİSİ : Bazı hastalarda (özellikle doz aşıldığında) görülebilen zihin dağınıklığı (konfüzyon), uyuklama, bulanık görme gibi semptomlara karşı taşıt ve araç kullanan hastalar uyarılmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Bulantı, uterus ve bacak krampları, karın ağrısı, diyare, kusma, ağızda kötü tat, halüsinasyon, baş dönmesi, kasılma, baş ağrısı, terleme, kulak çınlaması, bradikardi, geçici göğüs ağrısı, dispne, nazal konjesyon koroner spazmı, alerjik reaksiyon, taşikardi, çarpıntı, hipertansiyon, akut miyokard enfarktüsü, periferik vazospazm, tromboflebit, hematüri ve su entoksikasyonu halüsinasyon, bacak krampları, ağızda kötü tat hissi görülebilir. Kronik doz aşımında:Deride karıncalanmalar, gangren, hemipleji, tromboflebit görülebilir. Doğrudan kanıtlanmış ilişki olmasa da anafilaksi ile ilgili ender sayıda bildirim yapılmıştır. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Tedavi semptomatik ve destekleyici olmalıdır. Metilprednizolon diyalize edilebilir.

Endikasyonlar

Genel olarak sistemik glukokortikoid tedavisi gerektiren hastalıklarda Urbason endikedir. Doğrudan hayatı tehdit eden şok gibi durumlarda glukokortikoidler intravenöz yoldan uygulanmalıdır. Urbason’un en çok kullanıldığı durumlar alerjik reaksiyonlar ve romatizmal hastalıklardır. Başlıca endikasyonlar; bronşial astım, saman nezlesi, ilaç alerjisi, ürtiker, ekzema ve dermatit gibi deri hastalıkları, akut romatizma, romatizmal eklem iltihabı ve kas romatizması. Endikasyonlarına aşağıdaki hastalıklar da dahildir; Edinsel hemolitik anemi, idiyopatik trombopeni, agranülositoz, miyeloblastoz, lenfogranulomatoz gibi kan hastalıkları, iç organların ülseroz kolit ve nefrotik sendrom gibi hastalıkları, pemfigüs grubundan deri hastalıkları, Lupus eritematozis, dermatomiyozit, transplantasyon sonrası immünsupresyon, sitostatik tedavisi ile radyoterapinin desteklenmesi, sürrenal korteksinin primer yetmezliği (Addison hastalığı) ve adrenalektomi den sonra yerine koyma.

Farmakodinamik Özellikler

Metilprednizolon florsuz bir sentetik glukokortikoiddir. Doza bağımlı olarak hemen hemen her dokuda metabolizmayı etkiler. Etki: 1- Sübstitüsyon tedavisi: Adrenalektomiden sonra ve sürrenal korteksi yetmezliğinde fizyolojik dozlarda uygulanan metilprednizolon, metabolik bir hormon olan endojen kortizolün yerini tutar. Metilprednizolon bu sırada karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasınıdengeyi bozmayacak şekilde etkiler. 8 mg metilprednizolon, 40 mg kortizole eşdeğerdir. Buna rağmen metilprednizolonun mineralotrop etkisi olmadığından, primer sürrenal korteksi yetmezliğinde uygulanan sübstitüsyon tedavisinde ilave olarak bir mineralokortikoid verilmelidir. 2- Supresyon tedavisi: Adrenogenital sendromda metilprednizolon konjenital enzim defekti nedeni ile noksan olan kortizolün yerini tuttuğu gibi, hipofizde kortikotropinin ve sürrenal bezinde androjen hormonların artmış olan yapımını frenler. 3- Farmakodinamik tedavi: Sübstitüsyon tedavisi için gerekli dozların üzerinde uygulandığında metilprednizolon, hızlıantienflamatuar (antieksüdatif ve antiproliferatif) ve gecikmiş immünosupressif etki gösterir. Bu arada retiküloendotelyal sistem hücrelerinin fagositoz aktivitesini inhibe ettiği gibi histamin, lizozomal enzimler ve diğer mediyatör maddelerin sekresyonunu ve etkisini engeller. 4- Solunum yollarının obstrüktif hastalıklarındaki etkisi: Metilprednizolonun obstrüktif solunum yolu hastalıklarındaki etkisi, büyük oranda enflamatuar sürecin inhibisyonu, mukozal ödemin süpresyonu veya önlenmesi, bronşiyal konstriksiyonun inhibisyonu, mukus yapımının inhibisyonu veya sınırlandırılması ya da mukus vizkozitesinin azalmasına bağlanmaktadır. Bu etkiler şu mekanizmalara dayanmaktadır: vasküler yapışma ve membran stabilizasyonu, bronş kaslarının beta2 sempatomimetiklere olan cevabının düzelmesi, bir haftalık tedaviden sonra tip I reaksiyonlardaki azalma. Etki süresi: Orta seviyedeki doz aralığında oral veya intravenöz uygulamadan sonra 12-36 saat olarak, serumda bulunma süresinden daha uzundur.

Farmakokinetik Özellikler

Metilprednizolon yaklaşık % 80 oranında abzorbe edilir. Maksimal serum seviyeleri 1.5 saat içinde elde edilir ve serum yarılanma ömrü yaklaşık olarak 2-3 saattir. Doza bağlı olmaksızın ilacın %77’si proteinlere bağlanır. Bağlanma transkortin ile değil albumin iledir. Metilprednizolon başlıca karaciğerde metabolize olur, metabolitleri (11-keto ve 20- hidroksi bileşenleri) hormonal olarak inaktifdir ve başlıca böbreklerden atılmaktadır (10 saat içerisinde verilen dozun yaklaşık %85’i idrarda, %10’u da feçeste görülmektedir). Metilprednizolonun inaktivasyonu böbrek fonksiyonu bozukluğu ile etkilenmemektedir ve sonuç olarak doz ayarı gerektirmemektedir. Urbason’un oral alınmasından sonra metilprednizolonun %10’dan daha azı değişmeden atılmaktadır.

Farmasötik Şekli

Tablet

Formülü

Her tablet 16 mg metilprednizolon içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Aynı zamanda kalp glikozidleri uygulanıyorsa potasyum noksanlığı nedeniyle glikozid etkisinin artabileceği hesaba katılmalıdır. Diüretiklerle kombine edildiğinde fazla potasyum atılabilir. Glikokortikoidler antidiyabetik ilaçların kan şekerini düşürücü etkisini azaltabilir, kumarin türevlerinin antikoagülan etkisini hafifletebilirler. Aynı zamanda rifampisin, fenitoin ve barbitürat uygulanan hastalarda kortikosteroid etkisinin azalabileceği hatırda tutulmalıdır. Non-depolarizan kas gevşeticilerin relaksasyon yapıcı etkileri uzayabilir. (Bkz. Yan etkiler bölümü) Östrojenler (ör. kontraseptif ürünler) ile birlikte kullanımda kortikosteroid ihtiyacı azalabilir. Östrojenlerin beraber kullanımında, metilprednizolonu da içeren kortikosterodlerin metabolizması bozulabilir. Salisilatlarla birlikte uygulandığı zaman gastrointestinal kanama tehlikesi artabilir. Siklosporin ile karşılıklı metabolizma inhibisyonu; serebral konvülsiyon riski artar. Alerji testlerindeki deri reaksiyonları baskılanabilir.

Kontraendikasyonlar

Metilprednizolona, diğer glukokortikoidlere veya yardımcı maddelerden herhangi birine aşırı duyarlığı olan hastalarda ve sistemik fungal enfeksiyonlarda kullanılmamalıdır. Sübstitüsyon ve acil tedavi dışında, aşağıdaki durumlarda kortikosteroidlerle genel bir tedavi uygulanmasından vazgeçilmelidir: mide ve barsak ülseri, ağır osteoporoz, psikiyatrik anamnez, amip enfeksiyonları, sistemik mikozlar, bulber-ansefalitik form dışında poliomiyelit, dar ve geniş açılıglokomlar, herpetik keratitis, viral kökenli hastalıklar -örn. su çiçeği-, herpes simplex veya herpes zosterin viremik dönemi (hayatı tehdit eden durumlar da dahil, kötüleşme riski) (Bkz. Uyarılar/Önlemler), latent veya açık tüberküloz şüphesi taşıyan vakalar, koruyucu aşılardan yaklaşık 8 hafta öncesi ve 2 hafta sonrası, BCG aşısından sonra lemfadenopati teşekkül eden olgular. Antikor cevabı yetersiz olabileceğinden veya nörolojik komplikasyonlar gelişebileceğinden sübstitüsyon tedavisi gören hastalar dışında glukokortikoid tedavisi görenler aşılanmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

Urbason’un 16 mg’lık tabletleri özelllikle ufak dozda kortikosteroidle uzun süreli alternatif bir tedavi uygulanması için düşünülmüştür. Bu uygulamada hastaya gün aşırı sabahları bir tablet verilir. Tabletlerde bir çentik mevcut olduğundan bununla 8 ve 4 mg lık dozların uygulanmasıda mümkündür.   Urbason ancak hekim kontrolü ile uygulanmalıdır. Genellikle tedavinin başlangıcında yüksek doz kullanılır, tedavi ilerledikçe doz azaltılır. Tedaviye başarılı bir şekilde başlandıktan sonra günlük doz bir veya birkaç günlük aralıklarla adım adım azaltılarak nihayet elde edilen iyiliği devam ettiren en ufak etkili doz bulunur (idame dozu). Urbason birden bire değil, miktarı yavaş yavaş azaltılarak (ve gerektiğinde ACTH uygulanarak) kesilmelidir. Her türlü durumda hekim tarafından önerilen pozolojiye tam uyulmalıdır. Tabletler yemek sırasında veya yemekten hemen sonra bir miktar sıvı yardımı ile çiğnenmeden yutulmalıdır. Özellikle idame dozu ayarlandıktan sonra iki günlük toplam dozun ya gün aşırı sabahları tek doz halinde uygulanmasına (alternatif tedavi), ya da toplam günlük dozun tek doz halinde her sabah verilmesine (sirkadyen tedavi) çalışılmalıdır. Hekimin başka bir önerisi yoksa aşağıdaki dozlar bir örnek olabilir: Yetişkinler için günlük başlangıç dozu: Genellikle 12-80 mg arasındadır. Çocuklara kural olarak: vücut ağırlığına göre 0.8-1.5 mg/kg uygulanır, fakat günlük doz hiçbir zaman 80 mg’ıaşmamalıdır. Idame dozu yetişkinler için günde 4-8 mg olup kısa süre için 16 mg’a kadar yükselebilir, çocuklar için 2-4 mg, kısa süre için 8 mg’a kadar uygulanabilir. Sübstitüsyon dozu olarak (Addison hastalığında mineralokortikosteroid tedavisine ilave olarak) günde 4-8 mg, stres durumunda 16 mg’ a kadar dozlar uygulanır. Hipotiroidli veya sirozu olan hastalarda nispeten daha düşük dozlar yeterli olabilir ve genel bir doz azatlımı gerekebilir.

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Urbason retard; 20 retard draje içeren blister ambalajda

Saklama Koşulları

Çocukların ulaşamayacakları yerlerde, 30°C’nin altındaki oda sıcaklığında ve ambalajında saklayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Urbason 16 mg; 20 tablet içeren blister ambalajlarda

Uyarılar/Önlemler

Ağır enfeksiyonlarda sadece etkene yönelik tedavi ile birlikte uygulanmalıdır. Çocuklarda endikasyon sıkı kriterlere göre konulmalıdır. Büyüme geriliğine neden olduğu için tedavi hekim kontrolü ve kısıtlamasına göre mümkün olan en düşük dozaj ve en kısa sürede yapılmalıdır. Peritonitle birlikte barsak delinmesi riskine bağlı olarak Urbason, perforasyon riski olan şiddetli ülseratif kolitli hastalarda, ve abse, pürülan enflamasyon, divertikülit ya da geçirilmiş bir barsak anastomozu olan hastalarda uygun takip ile ve kesin olarak kullanımı gerektiğinde uygulanmalıdır. Glukokortikoid kullanımı immün cevabı zayıflatabilir ve yeni enfeksiyonlar ortaya çıkabilir, fırsatçı mikroorganizmalar aktive olabilir ve latent enfeksiyonlar görülebilir. Glukokortikoidler mevcut veya gelişmekte olan enfeksiyonların tanısını güçleştirerek enfeksiyon belirtilerini maskeleyebilirler. Substitüsyon tedavisinden başka endikasyonlar için sistemik glukokortikoid alan hastalarda bazı viral hastalıklar şiddetlenebilir ve bazen hayatı tehdit edici olabilir (Bkz. Kontredikasyonları). Suçiçeği geçirmemiş çocuklar ve erişkinler, suçiçeği veya herpes zoster geçiren kişilerle yakın temastan kaçınmalıdırlar. Urbason tedavisi süresince, böyle durumlara maruz kalındığında, semptomlar olmasa bile hemen doktara başvurulmalıdır. Tüberkülozun reaktivasyon riskinden dolayı, hastaların tüberkülin reaktivitesi dikkatle izlenmelidir. Bu hastalarda, uzun süreli glukokortikoid tedavisi süresince kemoprofilaksi tavsiye edilir. Miyasteni gravisli hastalarda, özellikle yüksek doz glukokortikoid kullananlarda hastalık kötüleşebilir ve miyastenik krizler oluşabilir. Kötüye gidiş genellikle tedaviye başladıktan sonra ilk iki hafta içinde oluşur. Bu sebeple, bu hastalar için başlangıç dozu düşük olmalı ve tedavi süresince dereceli olarak artırılmalıdır. Şeker hastalarında metabolizma durumu kontrol edilmeli ve gerekirse antidiyabetik tedavi yeniden ayarlanmalıdır. Özellikle yüksek dozla uzun süreli tedaviden sonra sodyum ve sıvı tutulması, hipokalemi eğilimi göz önünde bulundurulmalıdır. Böyle vakalarda yeterli potasyum alımının sağlanması, sodyum alımının kısıtlanması ve serum potasyum düzeylerinin izlenmesi gereklidir. Ağır hipertansiyon ve/veya kalp yetmezliği olgularında dikkatli davranılmalıdır. Uzun süreli glukokortikoid tedavisinde hasta gözlerini düzenli olarak kontrol ettirmelidir. Glukokortikoidlerin etkileri hipotiroidili hastalarda ya da karaciğer sirozu olan hastalarda güçlenir. Dozajın azaltılmasıve dikkatli takip gerekir. Görme keskinliğinde azalma, baş dönmesi ya da baş ağrısı gibi belirli advers etkiler konsantrasyon ve reaksiyon yeteneğini bozabilir, dolayısıyla araba veya makina kullanımı için bir risk oluşturur. Nonspesifik ülseratif kolitte, diabet, oküler herpes simpleks, osteoporosis, divertikülitis, aktif veya latent peptik ülser, myastenia gravis, kronik psikiyatrik rahatsızlıklar, glokom, evvelce var olan steroid myopatisi, epilepsi, predispozisyon, tromboflebit, hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği ve renal yetersizlikte metilprednisolon kullanımı dikkatlice kontrol edilmelidir. Hipoprotrombonemili hastalarda aspirin ve non-steroidal antienflamatuar ajanlarla beraber metilprednisolon kullanımından sakınılmalıdır. Ilaç kullanımı kesinlikle ani olarak bırakılmamalıdır. Tedaviye ancak hekim önerisi ile ara veya son verilmelidir. Gebelik ve laktasyonda kullanım: Metilprednizolon plasental bariyeri geçer. Metilprednizolonun gebelikte kullanımı ve güvenirliğine ait sadece sınırlıdeneyim mevcuttur. Bu nedenle gebelikte veya gebeliğin engellenemediği durumlarda Urbason ancak kesin bir endikasyon varsa kullanılmalıdır. Metilprednizolon anne sütüne geçer. Klinik nedenlerle yüksek dozlar gerekirse, bebeğin anne sütüyle birlikte metilprednizolon almasını önlemek için emzirmeden kaçınılmalıdır.

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Özellikle yüksek doz tedavi sırasında ve uzun süreli tedaviden sonra aşağıdaki yan etkiler görülebilir: aydede yüz, gövdede yağlanma ve çok nadiren vertebral kanalda veya göğüs boşluğundaki yağ dokusunda reversibl yerdeğiştirme gibi yağ dağılımında anormallikler; kilo artışı – dokularda sodyum retansiyonu ve su birikimi; potasyum kaybı, hipokalemi; kalp yetmezliği olan hastalarda pulmoner konjesyon artışı; hipertansiyon, seks hormonlarının sekresyonunda bozukluklar ( adet kanamasının olmaması, hirsutizm, iktidarsızlık ); adrenokortikal inaktivite veya atrofi; çocuklarda büyüme geriliği, negatif nitrojen balansı, kan şekerinin yükselmesi, steroid diyabeti; serum lipid oranlarında değişmeler, antidiyabetik tedavi için gereksinim artışıyla beraber  karbonhidrat toleransı yetersizliği, ağır vakalarda kemik kırığıriski ile steroid osteoporozu; femur ve humerus başında aseptik nekroz, özellikle üremi veya diabetes mellitus gibi metabolik bozukluğu olan hastalarda önceden mevcut tendon harabiyeti vakalarında tendon rüptürü ( örn. Ashil tendonu ), kas zayıflığı, miyasteni gravis’i olan hastalarda miyastenik krize kadar ilerleyebilen geçici kas güçsüzlüğünün kötüleşmesi görülebilir, non-depolarizan kas gevşeticilerin akut miyopati yapıcı etkilerini arttırabilir,  mide ve duodenum ülseri gelişimi; peritonit, pankreatit, abdominal şişkinlikle birlikte mide veya duodenum ülseri perforasyonu, kan damarı hastalıkları; yara iyileşmesinin gecikmesi; üre artışının eşlik ettiği artmış protein yıkımı, deri atrofisi, deride şerit tarzında çizgiler, akne, deri içine kanama gibi deride değişiklikler, telanjiektazi, çürük, berelenme, nadir durumlarda, aşırıduyarlık reaksiyonları( örn. deri döküntüleri ), iştah artışı, bulantı,  immün cevabın zayıflaması ve enfeksiyon riskinin artması. Bazı viral hastalıklar (örn. varicella, herpes simplex veya herpes zosterin viremik dönemi), şiddetli bazen hayatı tehdit edecek şekilde seyredebilir, serebral konvülsiyonlar; papilloödemle birlikte kafa içi basınç artışı; öfori, mizaç ve kişilik değişiklikleri, ağır depresyon veya psikoz değişiklikleri gibi psişik bozukluğun gelişimi veya şiddetlenmesi; sersemlik, başağrısı, uykusuzluk, lökositoz ve trombositoza eğilim; tromboz riskinin artması, lens bulanıklığı; göz içi basıncının artması, glokom, katarakt, ekzoftalmi, oftalmik viral veya fungal hastalıkların şiddetlenmesi, Uzun süreli tedaviyi takiben doz çok hızlı azaltıldığında kaslarda ve eklemlerde ağrı şikayetleri ortaya çıkabilir. BEKLENMEYEN BİR ETKI GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
(Visited 53 times, 1 visits today)
İçerik faydalı oldu mu?
EvetHayır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close Search Window